İngilizce düzensiz fiiller, Simple Past Tense ve Perfect Tense cümlelerinde normalde standart olarak -ed takısı alması gerekirken -ed takısını almayan fiillerdir. Takı almadıkları için farklı formlara geçiş yapabilirler. Bu nedenle kuracağınız cümle Simple Past Tense cümlesi ise fiilin 2. hali denen halini kullanırsınız. Kuracağınız cümle Present Prefect Tense cümlesi ise fiilin 3. hali kullanılır.
Bazı düzensiz fiillerin 1., 2, ve 2. hallerinin yazılışları aynıdır.
bid - bid - bid
Bazı düzensiz fiillerin 2. ve 3. halleri aynı kalır.
built - build - build
Bazılarının da 3 hali de değişik yazılır.
do - did - done
İngilizce düzensiz fiileri yukarıdaki gibi grublayarak ezberlemek size kolaylık sağlayabilir.
Aşağıda en çok kullanılan ingilizce düzensiz fiilleri ve anlamlarını bulabilirsiniz.
1. Hali Base Form | 2. Hali Past Simple | 3. Hali Past Participle | Türkçe Anlamı |
awake | awoke | awoken | uyanmak |
be | was, were | been | olmak |
beat | beat | beaten | vurmak |
become | became | become | olmak |
begin | began | begun | başlamak |
bend | bent | bent | bükmek |
bet | bet | bet | bahse girmek |
bid | bid | bid | emretmek |
bite | bit | bitten | ısırmak |
blow | blew | blown | esmek |
break | broke | broken | kırmak |
bring | brought | brought | getirmek |
broadcast | broadcast | broadcast | yayımlamak |
build | built | built | inşa etmek |
burst | burst | burst | patlamak |
burn | burnt | burnt | yakmak |
buy | bought | bought | satın almak |
catch | caught | caught | yakalamak |
choose | chose | chosen | seçmek |
come | came | come | gelmek |
cost | cost | cost | değer biçmek |
creep | crept | crept | emeklemek |
cut | cut | cut | kesmek |
deal | dealt | dealt | anlaşmak |
dig | dug | dug | kazmak |
do | did | done | yapmak |
draw | drew | drawn | çekmek |
dream | dreamt | dreamt | rüya görmek |
drive | drove | driven | sürmek |
drink | drank | drunk | içmek |
eat | ate | eaten | yemek yemek |
fall | fell | fallen | düşmek |
feed | fed | fed | beslemek |
feel | felt | felt | hissetmek |
fight | fought | fought | dövüşmek |
find | found | found | bulmak |
flee | fled | fled | firar etmek |
fly | flew | flown | uçmak |
forbid | forbade | forbidden | yasaklamak |
forget | forgot | forgotten | unutmak |
forgive | forgave | forgiven | affetmek |
freeze | froze | frozen | donmak |
get | got | gotten | elde etmek |
give | gave | given | vermek |
go | went | gone | gitmek |
grow | grew | grown | büyümek |
hang | hung | hung | asmak |
have | had | had | sahip olmak |
hear | heard | heard | duymak |
hide | hid | hidden | saklamak |
hit | hit | hit | vurmak |
hold | held | held | tutmak |
hurt | hurt | hurt | yaralanmak |
keep | kept | kept | saklamak |
know | knew | known | bilmek |
lay | laid | laid | yaymak |
lead | led | led | rehberlik etmek |
learn | learnt | learnt | öğretmek |
leave | left | left | ayrılmak |
lend | lent | lent | ödünç vermek |
let | let | let | izin vermek |
lie | lay | lain | yalan söylemek |
lose | lost | lost | kaybetmek |
make | made | made | yapmak |
mean | meant | meant | anlamına gelmek |
meet | met | met | buluşmak |
pay | paid | paid | ödemek |
put | put | put | koymak |
read | read | read | okumak |
ride | rode | ridden | binmek |
ring | rang | rung | çalmak |
rise | rose | risen | yükselmek |
run | ran | run | koşmak |
say | said | said | söylemek |
see | saw | seen | görmek |
sell | sold | sold | satmak |
send | sent | sent | göndermek |
show | showed | shown | göstermek |
shut | shut | shut | kapamak |
sing | sang | sung | şarkı söylemek |
sit | sat | sat | oturmak |
sleep | slept | slept | uyumak |
speak | spoke | spoken | konuşmak |
spend | spent | spent | harcamak |
stand | stood | stood | ayakta durmak |
swim | swam | swum | yüzmek |
take | took | taken | almak |
teach | taught | taught | öğretmek |
tear | tore | torn | yırtmak |
tell | told | told | anlatmak |
think | thought | thought | düşünmek |
throw | threw | thrown | fırlatmak |
understand | understood | understood | anlamak |
wake | woke | woken | uyanmak |
wear | wore | worn | giymek |
win | won | won | kazanmak |
write | wrote | written | yazmak |
Bir dili öğrenirken fiilleri bilmek hayati bir önem taşır. Çünkü fiiller sayesinde zaman çekimlemesi yaparız. Geniş zamanda ve şimdiki zamanda İngilizce fiilleri çekimlemek kolay. Ancak Simple Past Tense yani geçmiş zamanla birlikte karşımıza fiillerin 2. halleri ve İngilizce düzensiz fiiller çıkar. Geçmiş zamanda bir eylemi yaptığımızı bildirmek için olumlu cümlelerde fiillerin 2. halini kullanmamız gerekir. Düzenli fiiller, belirli kurallara uyduklarından bu fiillerin 2. halini elde etmek kolaydır. Ancak düzensiz fiiller herhangi bir kuralı takip etmediğinden onları ezberlememiz ve cümle içinde doğru yerde kullanmayı bilmemiz gerekir.
Bir de fiillerin 3. halini kullanmamızı gerektiren zamanlar vardır. Bu zamanlar ile birlikte fiillerin 3. hallerini kullanırız. Örnek verecek olursak Present Perfect Tense. Sonuç olarak fiilleri zamanlara göre çekimlemek istediğimizde fiillerin 2. ve 3. hallerini bilmemiz gerekecektir. Örneğin geçmiş zamanda olumlu bir cümle kurmak için fiilin 2. haline, -mişli geçmiş zaman dediğimiz Past Perfect Tense ile bir cümle kurmak istediğimizde ise fiilin 3. haline ihtiyaç duyarız. Dolayısıyla İngilizce fiillerin 2. ve 3. hallerini bilmeden bu yapıları kullanamayız.
Bu yazımızda sizlere İngilizce düzensiz fiilleri tablo halinde verecek ve tabloda yer alan fiillerin Türkçe karşılığını da sizlerle paylaşacağız. Vereceğimiz tablonun üzerinde biraz çalışarak bu fiilleri kolayca öğreneceksiniz.
Ama önce gelin İngilizce düzensiz fiiller nedir sorusunu yanıtlayalım!
İngilizcede düzenli ve düzensiz fiiller vardır. Düzenli fiiller, fiillerin yapısına göre sonlarına -d, -ed, -ied eklerinden birini alarak Past Simple ve Past Participle formunda kullanılır. Bu fiillere İngilizcede regular verbs denir.
Bazı fiiller ise bu kurala uymazlar. Düzenli fiillerin 2. ve 3. hali aynıyken düzensiz fiillerin 2. ve 3. halleri farklılık gösterir. Kiminin üç hali de aynı yazılırken, kimi her üç halinde de farklıdır. Bazının ise ilk ve son hali aynıyken 2. hali farklı olur. İşte kurala uymayan düzensiz olan bu fiillere irregular verbs adı verilir.
İngilizce düzensiz fiilleri bir tablo halinde vermeden önce dilerseniz düzensiz fiillerin 2. ve 3. halinin hangi durumlarda kullanıldığına bakalım.
Fiillerin 2. hallerini Türkçedeki karşılığı Geçmiş Zaman olan Simple Past Tense ile cümle oluştururken kullanırız. Ancak dikkat etmemiz gereken şey, geçmiş zamandaki cümlenin yapısı olacaktır. Çünkü fiilin 2. halini yalnızca olumlu cümlelerde ve yardımcı fiil kullanmadığımız bazı soru cümlelerinde tercih ederiz. Geçmiş Zaman’da olumsuz ve soru yapısında bir cümle kurarken fiilin 2. halini kullanmaz, 1. halini yani base formunu tercih ederiz.
Durumu hemen örneklendirelim:
Özne + F2 + Nesne +
I went to Bordeaux last summer. / Geçen yaz Bordo’ya gittim.
I met my husband 13 years ago. / Eşimle 13 yıl önce tanıştım.
He left the school in / ’da okulu bıraktı.
Ruth chose to stay with her father. / Ruth babasıyla kalmayı seçti.
We saw the Eiffel Tower. / Eyfel Kulesi’ni gördük.
Bu yazımızda konumuz İngilizce düzensiz fiiller olduğu için zamanları kısa bir özet halinde sunacağız. Present Perfect Tense konusunda daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz, Present Perfect Tense konu anlatımı yazımızı okuyabilirsiniz.
Özet şeklinde bahsedecek olursak, bu zamanı geçmişte olan ancak etkisi hala devam eden olayları anlatmak için kullanırız. Bununla birlikte Present Perfect Tense ile kurulan cümlelerde fiilin daima 3. hali dediğimiz Past Participle hali kullanılır.
I have written 3 reports. / 3 rapor yazdım.
She has never eaten sushi. / O hiç suşi yemedi.
We have forgotten. / Biz unuttuk.
Türkçe karşılığı -mişli Geçmiş Zaman olan Past Perfect Tense ile de fiilin 3. halini kullanıyoruz. Bu konuda daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz Past Perfect Tense Konu Anlatımı yazımıza bakabilirsiniz.
She had worked at that school until she got married. / Evlenene kadar o okulda çalışmıştı.
I had saved my file before the computer crashed. / Bilgisayarım çökmeden önce ben dosyamı kaydetmiştim.
He had checked his CV before he mailed it to the company. / Şirkete göndermeden önce CV’sini kontrol etmişti.
Gelecekte belli bir zamandan önce tamamlanmış olacak eylemleri ifade etmek için kullanılan Future Perfect Tense’de de fiilin 3. hali kullanılır. Konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için Future Perfect Tense yazımızı okuyabilirsiniz.
I will have arrived in Ankara. / Ankara’ya varmış olacağım.
He will have eaten his lunch. / O, öğle yemeğini yemiş olacak.
They will have finished the report. / Onlar raporu bitirmiş olacaklar.
Türkçe karşılığı Edilgen Çatı olan Passive Voice yapısıyla cümle kurarken de fiilin 3. halini kullanırız.
We were invited to the party. / Biz partiye davet edildik.
The house is cleaned every week. / Ev her hafta temizlenir.
The results will be announced soon. / Sonuçlar yakında ilan edilecek.
Edilgen yapı konusu hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz Passive Voice yazımızı okuyabilirsiniz.
Present (V1) | Past Simple (V2) | Past Participle (V3) | Türkçe Anlamı |
be | was / were | been | olmak |
become | became | become | haline gelmek |
begin | began | begun | başlamak |
break | broke | broken | kırmak |
bring | brought | brought | getirmek |
build | built | built | inşa etmek |
buy | bought | bought | satın almak |
can | could | ____ | -ebilmek / -abilmek |
catch | caught | caught | yakalamak |
come | came | come | gelmek |
cost | cost | cost | mal olmak |
do | did | done | yapmak |
drink | drank | drunk | içmek |
drive | drove | driven | araba sürmek |
eat | ate | eaten | yemek |
fall | fell | fallen | düşmek |
feel | felt | felt | hissetmek |
find | found | found | bulmak |
fly | flew | flown | uçmak |
forget | forgot | forgotten | unutmak |
get | got | got | almak |
give | gave | given | vermek |
go | went | gone | gitmek |
have | had | had | sahip olmak |
hear | heard | heard | duymak |
know | knew | known | bilmek |
leave | left | left | ayrılmak |
lose | lost | lost | kaybetmek |
make | made | made | yapmak |
meet | met | met | tanışmak |
pay | paid | paid | ödemek |
put | put | put | koymak |
read | read | read | okumak |
run | run | run | koşmak |
say | said | said | söylemek |
see | saw | seen | görmek |
send | sent | sent | göndermek |
sing | sang | sung | şarkı söylemek |
sit | sat | sat | oturmak |
sleep | slept | slept | uyumak |
speak | spoke | spoken | konuşmak |
spend | spent | spent | harcamak |
stand | stood | stood | durmak |
swim | swam | swum | yüzmek |
teach | taught | taught | öğretmek |
take | took | taken | almak |
tell | told | told | anlatmak |
think | thought | thought | düşünmek |
understand | understood | understood | anlamak |
wake | woke | waken | uyanmak |
wear | wore | worn | giymek |
win | won | won | kazanmak |
write | wrote | written | yazmak |
İngilizcede en sık kullanılan düzensiz fiilleri sizler için tablo halinde hazırladık. Ayrıca sıkça kullanılan bu düzensiz fiillerin Türkçe anlamlarını da sizler için yazdık. Artık İngilizce düzensiz fiilleri öğrenmenin önemini çok iyi biliyorsunuz.
İngilizce Düzensiz Fiiller konusu ile ilgili anlayamadığınız herhangi bir nokta varsa, yorumlara yazmanız yeterli olacaktır. Yorumlara bıraktığınız soruları yanıtlayarak konuyu daha iyi kavramanıza katkıda bulunmaktan mutluluk duyarız. Herkese iyi çalışmalar diliyoruz.
İngilizcede fiiller past ve past participle zamanlarda verb 2 ve verb 3 şeklinde kullanılır. Düzensiz yapılı fiillerde her kelimenin 2. ve 3. halini tek tek ezberlemeniz gerekirken düzenli fiiller için işler çok daha kolay. Kelimenin present şeklini ve birkaç basit kuralı bilmeniz yeterli.
Geçmiş zamanda gerçekleşen olay ve durumları anlatmak amacıyla sonuna -d, -ed veya -ied ekleri getirilerek verb 2 ve verb 3 yapılan fiillere düzenli fiiller yani regular verbs denir. Hangi fiilin sonuna hangi eki getireceğinize ise aşağıdaki kurallara bakarak karar verebilirsiniz.
Fiil sessiz bir harf ile bitiyorsa sonuna -ed ekini alır.
Örnekler:
Ask: Sormak
Asked: Diye sordu
Ive already asked this question to the teacher.
(Bu soruyu öğretmene daha önce sormuştum.)
Appear: Görünmek
Appeared: Ortaya çıktı, göründü
I was really scared when she suddenly appeared behind the door.
(Birdenbire kapının arkasında belirdiğinde gerçekten çok korktum.)
Call: Aramak
Called: Aradı
Sinem called me last night but I couldnt call her again.
(Sinem dün gece beni aradı ama onu yeniden arayamadım.)
Bu kurala uyan ve günlük hayatta sık kullanılan regular verbs için aşağıdakileri örnek verebiliriz.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Accept | Accepted | Accepted | Kabul etmek, onaylamak |
Add | Added | Added | Eklemek, arttırmak |
Afford | Afforded | Afforded | Parası yetmek, zaman ayırabilmek |
Alert | Alerted | Alerted | Uyarmak, alarma geçmek |
Annoy | Annoyed | Annoyed | Kızdırmak, rahatsız etmek |
Allow | Allowed | Allowed | İzin vermek, kabul etmek |
Answer | Answered | Answered | Yanıtlamak, karşılık vermek |
Appear | Appeared | Appeared | Görünmek, belirmek |
Applaud | Applauded | Applauded | Alkışlamak, beğenmek |
Arrest | Arrested | Arrested | Tutuklamak, önlemek |
Ask | Asked | Asked | Sormak, davet etmek, rica etmek |
Attach | Attached | Attached | Eklemek, tutturmak |
Attack | Attacked | Attacked | Saldırmak, hücum etmek |
Attract | Attracted | Attracted | Çekmek, cezbetmek |
Avoid | Avoided | Avoided | Önlemek, kaçınmak |
Back | Backed | Backed | Destek olmak, arka çıkmak |
Bang | Banged | Banged | Patlamak |
Bless | Blessed | Blessed | Şükretmek, kutsal saymak |
Boil | Boiled | Boiled | Kaynatmak, köpürtmek |
Book | Booked | Booked | Rezervasyon yapmak, kaydetmek |
Borrow | Borrowed | Borrowed | Ödünç almak |
Brush | Brushed | Brushed | Fırçalamak |
Burn | Burned | Burned | Yakmak, yanmak |
Check | Checked | Checked | Kontrol etmek, gözden geçirmek |
Chew | Chewed | Chewed | Çiğnemek, kafa yormak |
Claim | Claimed | Claimed | İddia etmek, sahip çıkmak |
Clean | Cleaned | Cleaned | Temizlemek |
Call | Called | Called | Çağırmak, telefonla aramak |
Collect | Collected | Collected | Toplamak, bir araya getirmek |
Complain | Complained | Complained | Söylenmek, şikâyet etmek |
Concern | Concerned | Concerned | Endişelenmek |
Connect | Connected | Connected | Bağlanmak |
Consider | Considered | Considered | Düşünmek, göz önünde bulundurmak |
Contain | Contained | Contained | İçermek, kapsamak |
Correct | Corrected | Corrected | Düzeltmek, doğrulamak |
Cross | Crossed | Crossed | Geçmek, karşılaşmak, melezlemek |
Curl | Curled | Curled | Kıvırmak, dalgalandırmak |
Decay | Decayed | Decayed | Bozmak, çürütmek |
Delay | Delayed | Delayed | Geç kalmak, ertelemek |
Deliver | Delivered | Delivered | Teslim etmek, vermek |
Depend | Depended | Depended | Güvenmek, bağlı olmak |
Destroy | Destroyed | Destroyed | Zarar vermek, imha etmek |
Develop | Developed | Developed | Geliştirmek, yükseltmek |
Disappear | Disappeared | Disappeared | Gözden kaybolmak, yok olmak |
Discover | Discovered | Discovered | Keşfetmek, bulmak |
Doubt | Doubted | Doubted | Şüphe etmek, karar verememek |
Dream | Dreamed | Dreamed | Hayal kurmak, rüya görmek |
Dust | Dusted | Dusted | Toz almak, silkelemek |
Earn | Earned | Earned | Para kazanmak, hak etmek |
Embarrass | Embarrassed | Embarrassed | Utandırmak |
Employ | Employed | Employed | Çalıştırmak, iş vermek |
End | Ended | Ended | Bitirmek, bitmek |
Enjoy | Enjoyed | Enjoyed | Zevk almak, hoşlanmak, eğlenmek |
Enter | Entered | Entered | Girmek, katılmak, kaydetmek |
Entertain | Entertained | Entertained | Eğlendirmek, oyalamak |
Exist | Existed | Existed | Var olmak, yaşamak |
Expand | Expanded | Expanded | Genişletmek, büyütmek |
Expect | Expected | Expected | Ummak |
Explain | Explained | Explained | Açıklamak |
Fail | Failed | Failed | Başarısız olmak, batmak |
Fear | Feared | Feared | Korkmak, kuşkulanmak |
Fetch | Fetched | Fetched | Almak, çekmek |
Fill | Filled | Filled | Doldurmak, doyurmak |
Flash | Flashed | Flashed | Parlamak, yakmak |
Float | Floated | Floated | Süzülmek, dalgalanmak |
Flood | Flooded | Flooded | Yağdırmak, sel basmak |
Flow | Flowed | Flowed | Akmak |
Follow | Followed | Followed | Takip etmek |
Form | Formed | Formed | Oluşturmak, biçimlendirmek |
Found | Founded | Founded | Kurmak, dayandırmak |
Frighten | Frightened | Frightened | Korkutmak |
Glow | Glowed | Glowed | Parlamak |
Greet | Greeted | Greeted | Selamlamak, kutlamak |
Guard | Guarded | Guarded | Korumak, nöbet tutmak |
Guess | Guessed | Guessed | Tahmin etmek, sezmek |
Hammer | Hammered | Hammered | Çakmak, çekiçle vurmak |
Hand | Handed | Handed | Yardım etmek |
Hang | Hanged | Hanged | Asmak, sarkıtmak |
Happen | Happened | Happened | Olmak, meydana gelmek |
Harm | Harmed | Harmed | Zarar vermek, kötülük etmek |
Head | Headed | Headed | Başı çekmek |
Heal | Healed | Healed | İyileşmek, iyileştirmek |
Heat | Heated | Heated | Isıtmak |
Help | Helped | Helped | Yardım etmek |
Hook | Hooked | Hooked | Takmak, çengellemek |
Hover | Hovered | Hovered | Etrafında gezinmek, üstünde uçmak |
Hunt | Hunted | Hunted | Avlamak, avlanmak |
Impress | Impressed | Impressed | Etkilemek, aklına sokmak |
Inform | Informed | Informed | Bilgi vermek |
Instruct | Instructed | Instructed | Bilgilendirmek, öğretmek |
Interest | Interested | Interested | İlgilendirmek |
Interrupt | Interrupted | Interrupted | Yarıda kesmek |
Invent | Invented | Invented | İcat etmek |
Itch | Itched | Itched | Kaşınmak |
Jail | Jailed | Jailed | Tutuklamak |
Join | Joined | Joined | Katılmak |
Jump | Jumped | Jumped | Zıplamak |
Kick | Kicked | Kicked | Tekme atmak |
Kill | Killed | Killed | Öldürmek, katletmek |
Kiss | Kissed | Kissed | Öpmek |
Kneel | Kneeled | Kneeled | Diz çökmek |
Knock | Knocked | Knocked | Vurmak, çarpmak |
Land | Landed | Landed | Karaya çıkmak, indirmek |
Laugh | Laughed | Laughed | Gülmek |
Learn | Learned | Learned | Öğrenmek |
Lift | Lifted | Lifted | Kaldırmak, yükseltmek |
Listen | Listened | Listened | Dinlemek |
Load | Loaded | Loaded | Yüklemek |
Lock | Locked | Locked | Kilitlemek |
Look | Looked | Looked | Bakmak |
Match | Matched | Matched | Eşlemek, karşılaştırmak |
Melt | Melted | Melted | Eritmek, |
Mend | Mended | Mended | Düzeltmek, tamir etmek |
Miss | Missed | Missed | Özlemek, kaçırmak |
Mix | Mixed | Mixed | Karıştırmak |
Murder | Murdered | Murdered | Öldürmek, cinayet işlemek |
Need | Needed | Needed | İhtiyacı olmak |
Nest | Nested | Nested | İç içe koymak, yuva yapmak |
Obey | Obeyed | Obeyed | İtaat etmek |
Obtain | Obtained | Obtained | Elde etmek |
Offer | Offered | Offered | Teklif etmek |
Open | Opened | Opened | Açmak |
Order | Ordered | Ordered | Sipariş vermek, emretmek |
Own | Owned | Owned | Sahip olmak |
Pack | Packed | Packed | Paketlemek |
Paint | Painted | Painted | Boyamak, resim yapmak |
Park | Parked | Parked | Park etmek |
Perform | Performed | Performed | Yerine getirmek, uygulamak |
Pinch | Pinched | Pinched | Kıstırmak, çimdiklemek |
Play | Played | Played | Oynamak |
Point | Pointed | Pointed | İşaret etmek |
Possess | Possessed | Possessed | Sahip olmak |
Pray | Prayed | Prayed | Dua etmek |
Prefer | Prefered | Prefered | Tercih etmek |
Pretend | Pretended | Pretended | Numara yapmak |
Press | Pressed | Pressed | Baskı yapmak |
Pour | Poured | Poured | Dökmek |
Prevent | Prevented | Prevented | Yol göstermek |
Printed | Printed | Basmak, yayınlamak | |
Protect | Protected | Protected | Korumak |
Punish | Punished | Punished | Cezalandırmak |
Push | Pushed | Pushed | İtmek |
Question | Questioned | Questioned | Soru sormak |
Rain | Rained | Rained | Yağmur yağmak, yağdırmak |
Record | Recorded | Recorded | Kaydetmek |
Reach | Reached | Reached | Ulaşmak |
Reflect | Reflected | Reflected | Yansıtmak, ifade etmek |
Reject | Rejected | Rejected | Reddetmek, çıkarmak |
Remain | Remained | Remained | Kalmak, sürdürmek |
Remember | Remembered | Remembered | Hatırlamak |
Remind | Reminded | Reminded | Hatırlatmak |
Request | Requested | Requested | Talep etmek |
Return | Returned | Returned | Geri dönmek |
Rush | Rushed | Rushed | Acele etmek |
Scream | Screamed | Screamed | Çığlık atmak |
Seal | Sealed | Sealed | Mühürlemek, kapatmak |
Shock | Shocked | Shocked | Şok etmek, şaşkına dönmek |
Sign | Signed | Signed | İmzalamak |
Smell | Smelled | Smelled | Kokmak, sezmek |
Sound | Sounded | Sounded | Ses çıkarmak |
Suffer | Suffered | Suffered | Acı çekmek, katlanmak |
Suggest | Suggested | Suggested | Tavsiye etmek |
Thank | Thanked | Thanked | Teşekkür etmek |
Touch | Touched | Touched | Dokunmak, etkilemek |
Train | Trained | Trained | Eğitmek |
Travel | Traveled | Traveled | Seyahat etmek |
Trust | Trusted | Trusted | Güvenmek |
Turn | Turned | Turned | Dönmek, çevirmek |
Visit | Visited | Visited | Ziyaret etmek |
Wait | Waited | Waited | Beklemek |
Walk | Walked | Walked | Yürümek |
Want | Wanted | Wanted | İstemek |
Warm | Warmed | Warmed | Isıtmak, ısınmak |
Warn | Warned | Warned | Uyarmak, ihbar etmek |
Wash | Washed | Washed | Yıkamak, yıkanmak |
Watch | Watched | Watched | İzlemek |
Whisper | Whispered | Whispered | Fısıldamak, dedikodu yapmak |
Wish | Wished | Wished | Dilemek, ummak |
Wonder | Wondered | Wondered | Merak etmek, şaşmak |
Eğer fiil -e harfi ile bitiyorsa sonuna sadece -d ekini alır.
Örnekler:
Bake: Fırında pişirmek
Baked: Fırında pişmiş
Mom baked bread for breakfast.
(Annem kahvaltı için ekmek pişirdi.)
Close: Kapatmak
Closed: Kapattı, kapatılmış
Sezen closed all the windows because of the rain.
(Sezen yağmur nedeniyle tüm camları kapattı.)
Decide: Karar vermek
Decided: Karar verilmiş, karar verdi
I decided to become a doctor 5 years ago.
(5 yıl önce doktor olmaya karar verdim.)
Bu kurala uyan ve günlük hayatta sık kullanılan regular verbs için aşağıdaki fiiller örnek verilebilir.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Advise | Advised | Advised | Fikir vermek, bildirmek |
Agree | Agreed | Agreed | Anlaşmak, uymak |
Argue | Argued | Argued | Tartışmak, savunmak |
Arrange | Arranged | Arranged | Düzenlemek, planlamak |
Bake | Baked | Baked | Fırında pişirmek |
Balance | Balanced | Balanced | Dengelemek, karşılaştırmak |
Bathe | Bathed | Bathed | Yıkanmak |
Behave | Behaved | Behaved | Davranmak |
Bore | Bored | Bored | Sıkmak, bunaltmak |
Breathe | Breathed | Breathed | Nefes almak |
Calculate | Calculated | Calculated | Hesaplamak, tasarlamak |
Care | Cared | Cared | İlgilenmek, özen göstermek |
Cause | Caused | Caused | Sebep olmak |
Change | Changed | Changed | Değiştirmek, bozdurmak |
Close | Closed | Closed | Kapatmak, yaklaşmak |
Compare | Compared | Compared | Karşılaştırmak |
Continue | Continued | Continued | Devam etmek |
Damage | Damaged | Damaged | Zarar vermek, bozmak |
Dance | Danced | Danced | Dans etmek |
Dare | Dared | Dared | Cesaret etmek, cüret etmek |
Decide | Decided | Decided | Karar vermek, sonuca varmak |
Describe | Described | Described | Anlamak, tanımlamak |
Deserve | Deserved | Deserved | Hak etmek, layık olmak |
Divide | Divided | Divided | Bölmek, sınıflandırmak |
Encourage | Encouraged | Encouraged | Cesaretlendirmek, teşvik etmek |
Escape | Escaped | Escaped | Kaçmak, kurtulmak |
Face | Faced | Faced | Yüzleşmek, bakmak |
Fire | Fired | Fired | Yakmak, yanmak |
Hope | Hoped | Hoped | Ümit etmek, beklemek |
Ignore | Ignored | Ignored | Görmezden gelmek, umursamamak |
Include | Included | Included | İçermek, dahil etmek |
Injure | Injured | Injured | Yaralamak, kötülük etmek |
Increase | Increased | Increased | Artırmak, büyümek, zam yapmak |
Interfere | Interfered | Interfered | Müdahale etmek, girişmek |
Joke | Joked | Joked | Şaka yapmak, fıkra anlatmak |
Lie | Lied | Lied | Yalan söylemek, uzanmak |
Like | Liked | Liked | Sevmek, hoşlanmak |
Live | Lived | Lived | Yaşamak, hayatta kalmak |
Love | Loved | Loved | Sevmek |
Manage | Managed | Managed | İşletmek, idare etmek |
Mate | Mated | Mated | Evlenmek, çiftleşmek, mat etmek |
Move | Moved | Moved | Hareket etmek, taşınmak, ilerlemek |
Note | Noted | Noted | Not etmek, dikkat etmek |
Notice | Noticed | Noticed | Fark etmek, bildirmek |
Observe | Observed | Observed | Görmek, incelemek, uymak |
Owe | Owed | Owed | Borçlu olmak |
Pause | Paused | Paused | Ara vermek, tereddüt etmek |
Place | Placed | Placed | Yerleştirmek, koymak |
Practice | Practiced | Practiced | Uygulamak, pratik yapmak |
Prepare | Prepared | Prepared | Hazırlık yapmak |
Promise | Promised | Promised | Söz vermek, umut vermek |
Provide | Provided | Provided | Temin etmek, şart koşmak |
Race | Raced | Raced | Yarışmak, yarıştırmak |
Raise | Raised | Raised | Yükseltmek, yetiştirmek |
Release | Released | Release | Salıvermek, serbest bırakmak |
Reduce | Reduced | Reduced | Azaltmak, kısmak |
Receive | Received | Received | Almak, kabul etmek |
Refuse | Refused | Refused | Reddetmek, kaçınmak |
Rescue | Rescued | Rescued | Kurtarmak, muaf tutmak |
Retire | Retired | Retired | Emekli olmak, çekilmek |
Save | Saved | Saved | Biriktirmek, kurtarmak, korumak |
Scare | Scared | Scared | Korkmak, korkutmak |
Scrape | Scraped | Scraped | Kazımak, sıyırmak |
Scribble | Scribbled | Scribbled | Karalamak, eğri büğrü yazmak |
Serve | Served | Served | Hizmet vermek, servis yapmak, yerine getirmek |
Settle | Settled | Settled | Yerleşmek, yerleştirmek, ödemek |
Share | Shared | Shared | Paylaşmak, katılmak, iştirak etmek |
Shade | Shaded | Shaded | Gölgelemek, dönüşmek |
Shave | Shaved | Shaved | Tıraş olmak, rendelemek |
Smoke | Smoked | Smoked | Tütmek, sigara içmek |
Snore | Snored | Snored | Horlamak |
Spare | Spared | Spared | Ayırmak, esirgemek, biriktirmek |
Stare | Stared | Stared | Gözünü dikmek |
Stroke | Stroked | Stroked | Sıvazlamak, okşamak |
Suppose | Supposed | Supposed | Varsaymak, tahmin etmek |
Surprise | Surprised | Surprised | Sürpriz yapmak, oyuna getirmek |
Taste | Tasted | Tasted | Tadına bakmak |
Teased | Teased | Teased | Kızdırmak |
Telephone | Telephoned | Telephoned | Telefon etmek, telefonda söylemek |
Tickle | Tickled | Tickled | Gıdıklamak, güldürmek |
Tie | Tied | Tied | Bağlamak, berabere kalmak |
Tire | Tired | Tired | Yorulmak, bıkmak, dekore etmek |
Trace | Traced | Traced | İzinden gitmek, kopya çekmek, tasarlamak |
Trade | Traded | Traded | Ticaret yapmak, takas etmek |
Trouble | Troubled | Troubled | Sorun çıkarmak, rahatsız etmek |
Tumble | Tumble | Tumble | Düşmek, takla atmak |
Type | Typed | Typed | Daktilo ile yazmak |
Use | Used | Used | Kullanmak, yararlanmak |
Waste | Wasted | Wasted | Harcamak |
Wave | Waved | Waved | El sallamak, dalgalanmak |
Wipe | Wiped | Wiped | Temizlemek, kurulamak |
Wrestle | Wrestled | Wrestled | Mücadele etmek, güreşmek |
Wriggle | Wriggled | Wriggled | Çalkalamak, kıvırmak |
Eğer bir fiil “sessiz harf + -y” ile bitiyorsa sondaki -y harfi kalkar ve yerine -ied eki gelir.
Örnekler:
Carry: Taşımak
Carried: Taşıdı
I carried 10 boxes at once.
(Aynı anda 10 kutuyu birden taşıdım.)
Fry: Kızartmak
Fried: Kızarttı, kızarmış
My mother fried potatoes for breakfast yesterday morning.
(Annem dün sabah kahvaltı için patates kızarttı.)
Worry: Endişelenmek
Worried: Endişelendi
I was worried when Kenan didnt come to work yesterday.
(Kenan dün işe gelmeyince endişelendim.)
Sonuna -ied alan ve sık kullanılan düzenli fiiller aşağıdaki gibidir.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Bury | Buried | Buried | Gömmek, örtmek |
Cry | Cried | Cried | Ağlamak, çığlık atmak |
Carry | Carried | Carried | Taşımak, nakletmek |
Copy | Copied | Copied | Kopya etmek |
Dry | Dried | Dried | Kurutmak |
Empty | Emptied | Emptied | İçini boşaltmak |
Fancy | Fancied | Fancied | Hoşlanmak, fantezi kurmak |
Fry | Fried | Fried | Kızartmak |
Hurry | Huried | Hurried | Acele etmek |
Identify | Identified | Identified | Belirlemek, tanımak |
Marry | Married | Married | Evlenmek |
Multiply | Multiplied | Multiplied | Çarpmak, çoğalmak |
Rely | Relied | Relied | İnanmak |
Reply | Replied | Replied | Yanıtlamak, karşılık vermek |
Satisfy | Satisfied | Satisfied | Memnun etmek |
Supply | Supplied | Supplied | Sağlamak, tedarik etmek |
Terrify | Terrified | Terrified | Dünü patlatmak |
Try | Tried | Tried | Denemek |
Untidy | Untidied | Untidied | Dağıtmak |
Worry | Worried | Worried | Korkmak, endişe etmek |
Eğer bir fiil “sessiz harf + sesli harf + sessiz harf” ile bitiyorsa sondaki sessiz harf tekrar yazılır ve ardından -ed eki gelir.
Örnekler:
Regret: Pişman olmak
Regretted: Pişman olmuş
I regretted having the party at home last year.
(Geçen sene partiyi evde yaptığıma pişman oldum.)
Stop: Durmak, kesmek, son vermek
Stopped: Kesti, son verdi
My father stopped smoking 3 years ago.
(Babam sigara içmeyi 3 yıl önce bıraktı.)
Grin: Sırıtmak
Called: Sırıttı
Mehmet grinned at my face when he saw me falling.
(Mehmet beni düşerken gördüğünde yüzüme sırıttı.)
Aşağıdaki düzenli fiiller bu kurala örnek verilebilir.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Admit | Admitted | Admitted | Kabul etmek, itiraf etmek |
Ban | Banned | Banned | Yasaklamak, boykot etmek |
Bat | Batted | Batted | Vuruş yapmak |
Beg | Begged | Begged | Yalvarmak |
Chop | Chopped | Chopped | Doğramak |
Clap | Clapped | Clapped | Alkışlamak |
Clip | Clipped | Clipped | Kırpmak, tutturmak |
Dam | Dammed | Dammed | Baraj yapmak, set çekmek |
Drip | Dripped | Dripped | Damlamak, sızdırmak |
Drop | Dropped | Dropped | Düşürmek, bırakmak |
Drum | Drummed | Drummed | Davul çalmak, tempo tutmak |
Fit | Fitted | Fitted | Uymak, uydurmak, oturmak |
Flap | Flapped | Flapped | Kanat çırpmak, sallanmak |
Grab | Grabbed | Grabbed | Kapmak, zorla almak |
Grin | Grinned | Grinned | Sırıtmak |
Grip | Gripped | Gripped | Kavramak, sıkıştırmak |
Hop | Hopped | Hopped | Atlamak, zıplamak, sıçramak |
Hug | Hugged | Hugged | Kucaklamak, sarılmak |
Hum | Hummed | Hummed | Vızıldamak uğuldamak |
Jog | Jogged | Jogged | Dürtmek, jogging yapmak |
Jam | Jammed | Jammed | Basmak, sıkıştırmak |
Knot | Knotted | Knotted | Düğüm atmak, bağlamak |
Mug | Mugged | Mugged | İneklemek, çok çalışmak |
Nod | Nodded | Nodded | Kafa sallamak, başıyla selam vermek |
Occur | Occurred | Occurred | Meydana gelmek, oluşmak |
Plan | Planned | Planned | Planlamak |
Plug | Plugged | Plugged | Tıkamak |
Regret | Regretted | Regretted | Pişman olmak |
Rob | Robbed | Robbed | Çalmak, zorla almak |
Skip | Skipped | Skipped | Atlamak, sıçramak |
Slip | Slipped | Slipped | Kaymak |
Slap | Slapped | Slapped | Tokat atmak |
Spot | Spotted | Spotted | Benek benek olmak |
Step | Stepped | Stepped | Adım atmak |
Stop | Stopped | Stopped | Durmak |
Strap | Strapped | Strapped | Bantlamak, sarmak |
Tap | Tapped | Tapped | Musluğu açmak, para sızdırmak |
Tip | Tipped | Tipped | Bahşiş vermek |
Trap | Trapped | Trapped | Yakalamak, tuzağa düşürmek |
Trip | Tripped | Tripped | Çelme takmak, düşürmek |
Whip | Whipped | Whipped | Kamçılamak, çırpmak |
Wrap | Wrapped | Wrapped | Sarmak, paketlemek |
Zip | Zipped | Zipped | Süslemek, gayretli olmak |
Gramer kurallarına uygun bir şekilde İngilizce konuşabilmek için regular verbs yani düzenli fiiller konusunu bilmek gerekli olsa da asla yeterli değildir. İngilizce becerilerinizin yalnızca reading (okuma) ya da writing (yazma) seviyesinde kalmasını istemiyor ve akıcı bir şekilde konuşabilmeyi amaçlıyorsanız doğru adres CAMBLY.
CAMBLY ile ana dili İngilizce olan eğitmenlerle online konuşma pratiği yaparak İngilizceyi ana dilinizi öğrenir gibi doğal akışıyla öğrenirsiniz. Üye olmadan önce hemen CAMBLY uygulamasını indirin ve “blog” kodu ile 10 dakikalık ücretsiz deneme dersine katılın.
İngilizce öğrenirken öncelikle belli kelimelerin anlamlarını bilmeniz, ardından sözcükleri gramer kurallarına göre uygun şekilde sıralamanız beklenir. Tam biraz kelime öğrenip sonra da dil bilgisi kurallarını öğrenmeye başlarken “Simple Past Tense” ile birlikte fiillerin 2. hatta 3. halleri olduğunu öğrenmek sizi hayal kırıklığına uğratmasın.
Düzenli yapıda olan fiilleri basit bir kuralla dönüştürülürken düzensiz fiiller için ise biraz ezber yapmak ve fiili doğru yerde nasıl kullanacağınızı öğrenmek iyi bir başlangıç olacak.
İngilizcede düzenli fiiller olduğu gibi düzensiz fiiller de vardır. Simple Past Tense ve Past Participle formdaki cümlelerde fiillerin çoğu sonuna -d, -ed ve -ied eki alırken bazı fiiller bu kurala uymaz. Bu kurala uymayan ve geçmiş zaman halleri present hallerinden tamamen farklı olan bu fiillere düzensiz fiiller yani irregular verbs denir.
Düzensiz fiiller, kullanıldığı zaman ve duruma göre Verb 2 ve Verb 3 yani Past Participle formunda kullanılır. Dilerseniz bu fiilleri hangi durumlarda, nasıl kullanacağımıza birlikte göz atalım.
Simple past tense zamanı anlatan cümleler verb 2 ile kurulur. Türkçe karşılığı “geçmiş zaman” olan Past Tense zamanı anlatan cümlelerde düzensiz fiilleri aşağıdaki kalıba uygun şekilde kullanırız.
Subject + Verb 2 + Object
Özne + Fiilin 2. Hâli + Nesne
Örnek:
I went to the hospital last night.
(Dün gece hastaneye gittim.)
I woke up yesterday at 11 oclock.
(Dün saat 11’de uyandım.)
Tim brought his car to İstanbul last summer.
(Tim geçen yaz arabasını İstanbula getirdi.)
She wrote a letter to her teacher yesterday morning in the class.
(Dün sabah öğretmenine derste bir mektup yazdı.)
Geçmişte olmuş ancak etkisi hala devam eden eylem ve durumlar için kullanılır. Yani geçmiş ve gelecekle bağlantı kurar.
Subject + Have/Has + Verb 3 + Object
Özne + Yardımcı Fiil (have/ has) + Fiilin 3. Hali + Nesne
Örnek:
I have gone to school.
(Okula gittim.)
She has just done her homework.
(Ödevini henüz yaptı.)
I have never seen a tiger in my life.
(Hayatımda hiç kaplan görmedim.)
My mother has eaten sushi before.
(Annem daha önce suşi yedi.)
Geçmişte yaşanan belli bir an ya da olaydan önce meydana gelmiş başka bir olayı anlatmak için kullanılır. Türkçede -mışlı, -mişli geçmiş zaman olarak da bilinir. Yine Past Perfect Pense için de fiillerin 3. halini bilmek gerekir.
Subject + Had + Verb 3 + Object
Özne + Yardımcı Fiil (had) + Fiilin 3. Hali + Nesne
Örnek:
I had seen the car before the accident.
(Kazadan önce arabayı görmüştüm.)
My father had taught me French.
(Babam bana Fransızca öğretmişti.)
We went out after the rain had begun.
(Yağmur başladıktan sonra dışarı çıktık.)
Miss Clark told me that my son had broken a window.
(Bayan Clark, oğlumun bir pencereyi kırdığını söyledi.)
Fiillerin 3. hallerini kullanabileceğiniz zaman yapılarından biri de Future Perfect Tense’dir. Bu zaman kipi bir işin gelecek zamanda tamamlanmış olacağını anlatmaktadır. Bu tensi de irregular verb 3 durumlarını bilmeden kullanamayız.
Subject + will have + Verb 3 + Object
Özne + Yardımcı Fiil (will have) + Fiilin 3. Hâli + Nesne
Örnek:
I will have spoken to her about the project.
(Proje hakkında onunla konuşmuş olacağım.)
I hope I will have taken a house by the end of this year.
(Umarım bu yılın sonuna kadar bir ev almış olacağım.)
They will have paid the money by the end of next July.
(Parayı gelecek Temmuz ayı sonuna kadar ödemiş olacaklar.)
The students will have chosen the Project topic by Friday.
(Öğrenciler proje konusunu cuma gününe kadar seçmiş olacaklar.)
Yüklemi gerçekleştiren kişinin belli olmadığı, edilgen yapılı cümlelerde kullanılır.
Örnek:
The car was stolen.
(Araba çalındı.)
The door had been broken.
(Kapı kırılmıştı.)
The delivery must be sent by tomorrow to give the gift on time.
(Hediyenin zamanında verilmesi için teslimatın yarına kadar gönderilmesi gerekir.)
The cake will be made by Sam.
(Pasta Sam tarafından yapılacak.)
İsimlerin ya da diğer sıfatların önüne gelerek onları sayı, renk, konum, şekil vb. özellikler bakımından niteleyen sözcüklere sıfat denir. İngilizcede isimlerin önüne verb 3 getirilerek sıfat şekline getirilir.
Örnek:
There is a broken vase on the table.
(Masanın üzerinde kırık bir vazo var.)
May I take a cup of frozen coffee?
(Bir fincan donmuş kahve alabilir miyim?)
He came to school yesterday with a torn shirt.
(Dün yırtık bir gömlek ile okula geldi.)
This book belongs to a known author.
(Bu kitap bilindik bir yazara ait.)
Sonuna -d, -ed, -ied almayan fiillere düzensiz fiiller dendiğini biliyoruz. Bu fiiller herhangi bir kurala sahip olmasa da bazıları benzer şekilde oluşturulur. Bu sözcükleri benzerliklerine göre sınıflandırarak öğrenmek, hatırlanmasına yardımcı olacaktır. En sık kullanılan düzensizfiiller ise aşağıda gösterildiği şekilde sıralanabilir.
Bazı düzensiz fiillerde verb 1, 2 ve 3. haller birbirinin aynısıdır.
Present (v1) | Past (v2) | Past Participle (v3) | Türkçesi |
Set | Set | Set | Ayarlamak, belirlemek |
Upset | Upset | Upset | Altüst etmek, bozulmak |
Shed | Shed | Shed | Dökmek, akıtmak |
Bet | Bet | Bet | Bahse girmek |
Broadcast | Broadcast | Broadcast | Yayımlamak, duyurmak |
Burst | Burst | Burst | Patlamak, had safhaya gelmek |
Cast | Cast | Cast | Fırlatmak |
Cost | Cost | Cost | Değer biçmek, etmek |
Cut | Cut | Cut | Kesmek |
Fit | Fit /Fitted | Fit /Fitted | Uymak, uydurmak, oturmak |
Hit | Hit | Hit | Vurmak, çarpmak |
Hurt | Hurt | Hurt | Yaralanmak, incitmek |
Let | Let | Let | İzin vermek |
Put | Put | Put | Koymak, yerleştirmek |
Read | Read | Read | Okumak, eğitimini görmek |
Shut | Shut | Shut | Kapamak, |
Slit | Slit | Slit | Sökmek, yırtmak |
Split | Split | Split | Bölmek, ayırmak |
Spread | Spread | Spread | Yaymak, yayılmak |
Thrust | Thrust | Thrust | Saldırmak, itmek |
Bazılarında verb 2. ve 3. hal birbirinin aynısı ama 1. hal farklıdır.
Present (v1) | Past (v2) | Past Participle (v3) | Türkçesi |
Bend | Bent | Bent | Bükmek, kıvırmak, eğmek |
Bind | Bound | Bound | Bağlamak, tutturmak, sarmak |
Bleed | Bled | Bled | Kanamak, sızdırmak |
Bring | Brought | Brought | Getirmek, kazandırmak |
Build | Built | Built | İnşa etmek, kurmak, örmek |
Burn | Burnt | Burnt | Yanmak, yakmak |
Buy | Bought | Bought | Satın almak, pahasına elde etmek |
Catch | Caught | Caught | Yakalamak, tutmak |
Dig | Dug | Dug | Kazmak, deşmek, dürtmek |
Dream | Dreamt | Dreamt | Rüya görmek, hayal etmek |
Feed | Fed | Fed | Beslemek, beslenmek |
Feel | Felt | Felt | Hissetmek, anlamak |
Fight | Fought | Fought | Dövüşmek, kavga etmek |
Find | Found | Found | Bulmak, keşfetmek |
Flee | Fled | Fled | Kaçmak, tüymek |
Hang | Hung | Hung | Asmak, sarkıtmak |
Have | Had | Had | Sahip olmak, |
Hear | Heard | Heard | Duymak, kulak vermek |
Hold | Held | Held | Elinde tutmak |
Keep | Kept | Kept | Muhafaza etmek, devam ettirmek |
Lay | Laid | Laid | Yatırmak, sermek |
Lead | Led | Led | Yol göstermek, yönetmek |
Learn | Learnt | Learnt | Öğrenmek, haber almak |
Leave | Left | Left | Terk etmek |
Lend | Lent | Lent | Ödünç vermek |
Light | Lit | Lit | Aydınlatmak, yakmak |
Lose | Lost | Lost | Kaybetmek, kaybolmak |
Make | Made | Made | Yapmak, sağlamak |
Quit | Quit/ Quitted | Quit/ Quitted | İstifa etmek, çekilmek, ayrılmak |
Mean | Meant | Meant | Kastetmek, anlamına gelmek |
Pay | Paid | Paid | Ödemek, karşılığını vermek |
Seek | Sought | Sought | Aramak, araştırmak |
Sell | Sold | Sold | Satmak, satılmak |
Send | Sent | Sent | Göndermek, yollamak |
Shine | Shone | Shone | Parlamak, sivrilmek, ışıldamak |
Shoot | Shot | Shot | Ateş etmek, öldürmek |
Sleep | Slept | Slept | Uyumak |
Slide | Slid | Slid | Kaymak |
Smell | Smelt | Smelt | Kokmak, koklamak, sezmek |
Spell | Spelt | Spelt | Hecelemek, harflerini söylemek |
Spend | Spent | Spent | Harcamak |
Spoil | Spoilt | Spoilt | Bozmak, yıkmak |
Stand | Stood | Stood | Ayakta durmak |
Stick | Stuck | Stuck | Yapışmak, ayrılmamak |
Sting | Stung | Stung | Kışkırtmak, tahrik etmek |
Strike | Struck | Struck | Vurmak, çarpmak |
Sweep | Swept | Swept | Süpürmek, sürüklemek |
Swing | Swung | Swung | Sallanmak |
Tell | Told | Told | Anlatmak, haber vermek |
Teach | Thought | Thought | Öğretmek, ders vermek |
Think | Thought | Thought | Düşünmek, sanmak, planlamak |
Understand | Understood | Understood | Anlamak, kavramak |
Win | Won | Won | Kazanmak |
Wind | Wound | Wound | Sarmak, kıvırmak |
Bazı düzensiz fiillerde ise 1. ve 2. hal birbirinin aynı olup sadece 3. hal farklıdır.
Present (v1) | Past (v2) | Past Participle (v3) | Türkçesi |
Beat | Beat | Beaten | Vurmak, yenmek |
Bazı düzensiz fiillerde ise 1. ve 3. hal birbirinin aynı olup sadece 2. hal farklıdır.
Present (v1) | Past (v2) | Past Participle (v3) | Türkçesi |
Become | Became | Become | Olmak, hâline gelmek |
Come | Came | Come | Gelmek |
Run | Ran | Run | Koşmak, kaçmak |
Bazı düzensiz fiillerde ise herhangi bir kurala ve ortak özelliği bağlı olmaksızın 3 hâl de birbirinden farklıdır.
Present (v1) | Past (v2) | Past Participle (v3) | Türkçesi |
Arise | Arose | Arisen | Yükselmek, ortaya çıkmak |
Awake | Awoke | Awoken | Uyanmak, uyandırmak |
Be | Was/ Were | Been | Olmak, bulunmak |
Bear | Bore | Born | Doğmak, katlanmak, üstlenmek |
Begin | Began | Begun | Başlamak |
Bite | Bit | Bitten | Isırmak, sokmak |
Blow | Blew | Blown | Esmek, uçurmak, üflemek |
Break | Broke | Broken | Kırmak, ara vermek |
Choose | Chose | Chosen | Seçmek, tercih etmek |
Do | Did | Done | Yapmak, etmek |
Draw | Drew | Drawn | Çizmek, düzenlemek |
Drink | Drank | Drunk | İçmek |
Drive | Drove | Driven | Araba kullanmak, çalıştırmak |
Eat | Ate | Eaten | Yemek |
Fall | Fell | Fallen | Düşmek, yıkılmak |
Fly | Flew | Flown | Uçmak, havalanmak |
Forbid | Forbade | Forbidden | Yasaklamak, engel olmak |
Forget | Forgot | Forgotten | Unutmak, ihmal etmek |
Forgive | Forgave | Forgiven | Affetmek, kusuruna bakmamak |
Freeze | Froze | Frozen | Donmak, dondurmak |
Get | Got | Gotten | Almak, kazanmak |
Give | Gave | Given | Vermek, ödemek, hediye etmek |
Go | Went | Gone | Gitmek |
Grow | Grew | Grown | Yetiştirmek, büyütmek |
Hide | Hid | Hidden | Saklanmak, gizlemek |
Know | Knew | Known | Bilmek, tanımak |
Mistake | Mistook | Mistaken | Hata yapmak |
Ride | Rode | Ridden | Binmek, arabayla gezmek |
Ring | Rang | Rung | Zili çalmak, çevrelemek |
Rise | Rose | Risen | Yükselmek, kalkmak |
See | Saw | Seen | Görmek |
Shake | Shook | Shaken | Sallamak, çalkalamak |
Show | Showed | Shown | Göstermek, sergilemek |
Sing | Sang | Sung | Şarkı söylemek |
Sink | Sank | Sunk | Batırmak, mahvetmek |
Speak | Spoke | Spoken | Konuşmak |
Steal | Stole | Stolen | Çalmak |
Swear | Swore | Sworn | Yemin etmek |
Swim | Swam | Swum | Yüzmek |
Take | Took | Taken | Almak, götürmek |
Tear | Tore | Torn | Yırtmak, koparmak |
Wear | Wore | Worn | Giyinmek |
Wake | Woke | Woken | Uyanmak, canlanmak |
Write | Wrote | Written | Yazmak, yazarlık yapmak |
Withdraw | Withdrew | Withdrawn | Geri çekilmek, geri almak |
Gündelik konuşma, sınav, iş İngilizcesi öğrenmek; amacınız her ne olursa olsun başarılı olabilmek için düzensiz fiiller ve Türkçe anlamlarını ezberlemek şart. Ancak ezbere eğitimin asla kalıcı olmadığı ise bilinen bir gerçek. Kalıcı bir öğrenme için bu kelimeleri öğrendikten sonra sık sık pratik yapmak gerekir. Hele bir de ana dili İngilizce olan birileriyle pratik yaparsanız yabancı dil işini kökten çözmüş olursunuz.
Pratik yapabileceğiniz, alanında uzman birini nasıl bulacağım diye merak ediyorsanız cevabı çok basit: CAMBLY.
CAMBLY ile ana dili İngilizce olan alanında uzman eğitmenlerle online konuşma pratiği yapabilirsiniz. Eğitmeniniz ile birlikte eğitim alma amacınız doğrultusunda ders planı oluşturur, dilediğiniz gün ve saatte eğitmenden dersinizi alabilirsiniz. Üstelik dersleri kaydedip daha sonra tekrar izleyerek eksiklerinizi giderebileceğinizi de unutmayın.
Dilerseniz hemen CAMBLY uygulamasını indirin ve “blog” kodu ile 10 dakikalık ücretsiz İngilizce dersine katılın, zaman kaybetmeden CAMBLY ile tanışın.
Hemen İngilizce Fiillere Göz Atın!
İngilizce Fiiller (Verbs): İngilizce Türkçe Detaylı Konu Anlatımı + Örnek Cümleler
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası