Barış Saydam
, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. ’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. ’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(), Sinemada Tarih Yazımı (), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney ()- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu () [], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak () – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları () – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması () isimli kitapları da bulunuyor.
Rüzgarda Salınan Nilüfer
İlk filmi “Çoğunluk” ile Venedik Film Festivali’nde “Geleceğin Aslanı” ve Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ödüllerini kazanan ve günümüze değin birçok başarılı film ve diziye imzasını atan yönetmen Seren YÜCE’nin yapımı ve Montreal Dünya Filmleri Festivali’nden “En İyi Senaryo” ödülüyle dönen “Rüzgarda Salınan Nilüfer”, yine adından oldukça söz ettiren filmlerinden birisi.
Film, orta-üst sınıf olarak konumlandırılabilecek ailelerin (Korhan-Handan ve Aykut-Şermin çiftleri) günlük yaşamları üzerinden kesitler sunarken, radikal olay örgüleri olmaksızın onların yaşamlarını mercek altına alıyor. Filmin belirli bir sınıfın mensubu olan ailelerin yaşamlarını konu alması her ne kadar filmi toplumsal ve politik bir açıdan değerlendirmek için elverişli hale getirse de, tercihimi Colette Dowling’in yazarlığını, Selçuk Budak’ın ise Türkçe’ye çevirmenliğini üstlendiği “Sindrella Kompleksi : Çağdaş Kadının Bağımsızlık Korkusu” isimli kitap eşliğinde “Handan” karakterini yorumlamaktan yana kullanacağım.
Sindrella Kompleksi
Bilindiği üzere, anne –babalar kız çocuklarını erkek çocuklarına kıyasla daha korumacı ve sakınmacı bir davranış örüntüsü ile yetiştirmekte fakat bu yetiştirme tarzı kız çocuklarının ilerleyen zaman dilimlerinde tek başınalıklarını sağlıklı bir şekilde deneyimlemelerine ve dışadönük bir kişilik geliştirmelerine engel teşkil etmektedir. Özgüvenli bir çocuk olması adına anne ve babası tarafından yeterli bir yatırımda bulunulmayan kız çocuğu ise hayatının yetişkinlik dönemlerinde yetiştirilme tarzına uygun olarak kendileri için belirlenen toplumsal rolün dışına çıkmakta zorlanmaktadır.
Eğitim-öğretim süresi zarfında, akademik başarı açısından değerlendirildiğinde, erkek çocuklara göre akademik başarısı yüksek olan kız çocuklarının, eğitim hayatını tamamlayıp, iş yaşamına geçtiklerinde başarılı olmaya yönelik arzularında ve motivasyonlarında büyük bir düşüş yaşandığı gözlenirken, kadınların eğitim ve öğretim hayatında gösterdikleri azmi niçin koruyamadıkları ve iş yaşamına taşıyamadıkları düşündürücü olmaktadır. Denklemsel olarak bakıldığında, kadınlar akademik mecraları varoluşları ile bütünleştirmeyi kolay bulurlarken, iş yaşamında hırslı ve disiplinli bir yapıya sahip olmaya henüz hazır hissetmeyebilmektedirler. Bununla beraber, kadınların seçtikleri iş alanları gözden geçirildiğinde, seçilen iş alanlarının kadınların toplumsal rollerine uygunluk açısından bir paralellik taşıdığı ve toplumsal rollerine uygun düşmediği algısına sahip olduğu iş sahalarını kadınların tercih etmekte güçlük yaşadıkları görülmektedir. Örneğin, kadınların eşi ile birlikte değil de tek başına ev işleriyle hemhal olması ya da çocuklarının bakımını üstlenmesi gerektiğine dair inancı onların öğretmenlik, hemşirelik, hasta bakıcılığı, diyetisyenlik vb. mesleklere yönelmelerine sebebiyet vermektedir.
Ayrıca, yapılan araştırmalar, kadınların mevcut işlerinde yenilikçiliği benimsemek, yeni bir iş kurmaya dair girişimci olmak, terfi etmek ve işlerinden ayrılarak başka bir işe girmek konularında çekimser davrandıklarına ve iş hayatlarındaki düzene yönelik korumacı bir içgüdü ile hareket ettiklerine işaret etmektedir. Kadınların hangi maksatla iş alanlarındaki koşullarını muhafaza etmeye çalıştıkları ve niçin üst düzey pozisyonlar için gönüllü olmadıkları üzerine kadınlarla yapılan görüşmeler neticesinde, üst düzey pozisyonlarda çalışmayı gerektirecek kişilik özelliklerinin (azim, hırs, yenilikçilik, otorite figürü olma vb.) erkekler tarafından kabul görmede hoş karşılanmayacağını düşünmelerinin yattığı anlaşılmaktadır. Görüşmeler yalnızca bununla da sınırlı kalmamış ve üst düzey pozisyonlarda çalışan kadınlarla yapılan görüşme içeriklerinde, iş hayatında yüksek performans sergileseler dahi yaşamsal memnuniyetleri hakkında kadınların kendilerini tatminkâr hissetmedikleri ve aslında başarılı olmanın kadınlara kendi başlarının çaresine bakmaları ve düzenlerine yalnız bir şekilde devam etmeleri gerektiğini hatırlattığı ortaya çıkmaktadır.
Sindrella kompleksine göre kadınlar, kendi ayakları üzerinde yaşamlarına idame ettirebilmek adına her türlü donanıma sahip olsalar dahi yetiştirilme kültüründen kaynaklı, bir erkek tarafından korunmaya, kurtarılmaya, bakımlarının üstlenilmesine ve güvende oldurulmaya arzu duyabilmektedirler. Söylemsel olarak her ne kadar kadınlar bunun aksi yönde ifadeler kullansalar da, derinlerde bir yerde hala erkeklerin tedarikçi kadınların ise bakım veren pozisyonlarını doldurmalarının lazım geldiği fikrini benimseyebiliyorlar. Bu fikrin sürekliliği, kadınlar ve erkekler arasında bağımlı ilişkinin sinyalini verebilmektedir. Çalışma hayatında aktifleşmesi durumunda ise, kadın bakım veren pozisyonunu terk etmek yerine her iki pozisyonu birden karşılamaya çalışmakta ve omuzlarındaki yükü arttırma yolunu seçmektedir.
Kitap başlığından da çıkarımsayacağımız üzere, çağdaş yaşamda kadınlar bir bağımsızlık korkusu yaşıyorlar ve kendi yaşamsal sorumluluklarını almakla ilgili isteksiz davranabiliyorlar. Günümüz dünyasında aile evinden ayrılan ve ekonomik bağımsızlığını elde eden kadınlar var olan özgürlüklerini değerlendirme ve kendilerini geliştirmeleri konusunda tereddüde düşüyorlar. Oldukça şaşırtıcı olan noktalardan biri de evli olmayan kadınların, yalnız oldukları yaşam süresince kullandıkları bilgi ve becerilerinin çoğunu evli iken kullanmayı reddetmeleri ve sahte bir güven duygusu yaratan ve beklentilerinin karşılanmadığı ilişkilerine devam etmeleri oluyor. Mutsuz hissedilen bu ilişkilerde, ilişkiyi devam ettirmemeye yönelik arzular ve bağımsız olmaktan duyulan korku arasında yaşanan içsel çatışma kadının mevcut enerji ve hareketlilik kapasitesini azaltmakta ve azalan enerji ve hareketlilik kapasitesi de değişim için bir adım atma ihtimalini köreltmektedir.
Çağdaş Bir Kadın Olarak “Handan” ve Bağımsızlık Korkusu
Handan, şirket sahibi eşi Korhan ve kız çocukları Aleyna ile İstanbul’un lüks semtlerinden birinde ikamet eden ve herhangi bir işte çalışmayan bir kadın karakter. Rutinini, evin işlerini eve gelen yardımcı kadın üzerinden takip etmek ve kızı Aleyna’nın eğitimine yardımcı olmak üzerinden kurgulayan Handan’ın film boyunca kendi hayatına yerleşme çabası mevcut. Yerleşemiyor çünkü anlam bulamıyor, yerleşemiyor çünkü ait/değerli hissetmiyor. Daha filmin başlarında, şöbiyet tatlısıyla ilgili sahnede karşılaşıyoruz Handan’ın Korhan ile kurduğu ilişkideki pasif agresif davranış örüntüsüne :
K : Şöbiyeti attın mı?
H :Evet tatlım, kaymağı sararmıştı. (İç ses:Attım a.k. şöbiyetini!)
Dikkatle incelendiğinde, kendini ifade etme kabiliyeti yerinde, bir restorantta tek başına siparişini verebilen ve bir alışveriş merkezinde dilediğince zaman geçirebilen bir kadın olan Handan, mevcut becerilerini bağımsızlığı doğrultusunda kullanmada sorun yaşıyor. Varoluşunu ilişkisi üzerinden tanımlaması sebebiyle, kendi adına bir karar vermede, verse dahi bu kararı uygulamada ve sürdürebilmede güçlük çekiyor. Bir kafe açmak istiyor önce fakat uygun bir dükkânın bulunmasıyla ilgili desteği eşi Korhan’dan bekliyor. Aile olarak görüştükleri arkadaşı Şermin’in yazarlığına özeniyor sonra. Şermin’in kitabını okuyor ve tabiri caizse “onun gibi” yazmaya çalışıyor. Yazdığı metinleri ona gösteriyor. Onun yazdığı çalışmaların bir fotoğrafını alıyor. Kitap işi sarmayınca bir kitap-kafe açma fikrine evriliyor planları ve bu planına dair Şermin’e ortaklık teklif ediyor. Handan’ın aksine Şermin bireyselliğinin farkında, kendini ve dünyayı anlamaya dair daha yoğun bir ilgide, yazarlık mesleği ile kendi ayakları üzerinde ve bağımsızlığı için net bir duruş ortaya koyabilen bir karakter olarak yansıtılıyor. Handan ise düşünceleri arasında savruluyor yani su durgun olsa da rüzgârda salınan bir nilüfer oluyor.
Bununla beraber, Handan ve Korhan arasındaki duygusal ve cinsel paylaşım yok denebilecek kadar az. O günün nasıl geçtiğine dair sözel iletişimlerindeki kısırlık birçok sahnede göze çarpıyor. Film boyunca derin ve yapıcı bir sohbete denk gelemiyoruz çift arasında. Konuşulanlar da, ya Handan’ın bir türlü hayata geçiremediği iş planlarına dair beklediği destekle ya da çiftin çocukları Aleyna’nın kursları ile ilgili. Genellikle farklı zaman dilimlerinde yatağa giriyorlar. Cinsellikle alakalı tutumlarını ise birbirlerine sırtları dönük şekilde yatağa her uzanışları ele veriyor. Tamamen temastan yoksun bir ilişki onlarınki. Eşi ile cinsel paylaşımda bulunmak yerine, internet üzerinden tanıştığı kişilere yönelmeyi yeğliyor Korhan. Hatta, askerlik arkadaşı Aykut’un eşi Şermin’le dahi yakınlaşmaya çalışıyor ve Şermin tarafından reddedildikten sonra Handan’ı ilişkiye girmeye zorlaması söz konusu oluyor.
Ayrıca, Handan’ın herhangi bir işte çalışmıyor oluşu, evin ekonomik yükünün tamamını Korhan’ın sırtlamasına neden oluyor. Korhan için aldığı hediyeleri dahi Korhan’ın maddi imkânları üzerinden elde etmesi filmin ironik taraflarından. Korhan’ın evin maddi ihtiyaçlarını karşılayan “tedarikçi” rolüne karşılık Handan, eşinin ve çocuğunun ev içerisindeki ihtiyaçlarını karşılayan “bakıcı” rolüne soyunuyor. Eve gelen yardımcı, yemekleri hazırlıyor olsa da, yemeklerin sofraya olan servisini Handan yapıyor. Bir defasında sofrayı hazırlamaya yeltenen Korhan, Handan tarafından ikaz ediliyor ve kendine ait olmayan bu rolden uzaklaştırılıyor. Diğer bir deyişle, herhangi bir rol dağılımının olmadığı ve herkesin her işi yapabildiği sağlıklı bir çiftin davranışlarına, bağımlı bir çiftte rastlamak mümkün olmuyor.
Filmin ilerleyen süreçlerinde, Handan Korhan’ın ilişki dışı ilişkileri hakkında bir farkındalığa sahip oluyor ve oluşan bu farkındalık karşısında nasıl bir pozisyon alması gerektiğini kestiremiyor. Bu noktadaki içsel çatışmasını sonlandırmak adına arkadaşı Şermin’e “Sen olsan ne yapardın” diyerek akıl danışıyor. Handan’ın akıl danışması göze alamadığı bağımsızlığından kaçarak, Korhan’ın ilişki dışı ilişkisini normalleştirmeye hizmet ediyor. Konuyla ilgili Şermin’den arzuladığı onaylanmayı kazanamayan Handan her erkeğin “aldatacağı” fikrini ortaya koyarak, ilişkisinin devamlılığı için bir savunma mekanizması geliştiriyor. Handan’ın kendi duyguları anlamaktan ve bağımsızlık korkusuna karşı koyarak yaşamsal sorumluluğunu almaktan bu denli uzak oluşu, bir erkek tarafından korunmaya, kurtarılmaya, bakımının üstlenilmesine ve güvende olmaya arzu duymasından kaynaklanıyor. Evliliğinin ona verdiği sahte bir güven duygusu ise beklentileri karşılanmadığı halde evliliğini sürdürmesine zemin hazırlıyor.
Filmin çözülme sahnesinde ise, Handan’ın hevesleri günden güne değişen kızı Aleyna ve özenti ile başlayarak gittikçe koyulaşan bir rekabet duygusu üzerinden arkadaşlık ilişkisini var ettiği Şermin’in oğlu Poyraz arasındaki çocuksu yakınlaşma, Handan’ın aklına Şermin tarafından uğratıldığı son zarar olarak kazınıyor. Kültürel kodlanmaların ışığında Handan kızı Aleyna’yı sert bir dille uyarırken, Poyraz’ın davranışı ise annesi Şermin tarafından yumuşak bir üslup ile geçiştiriliyor. İki çocuğun maruz kaldıkları farklı yetiştirilme tarzlarının bir kız çocuğu olan Aleyna’nın yetişkinlik dönemine olacak yansımasının rol model aldığı annesi Şermin’in bir uzantısı niteliğinde olup olmayacağı merakı ile film sonlanıyor.
Yönetmen / Senaryo : Seren Yüce
Görüntü Yönetmeni : Barış ÖZBİÇEN
Kurgu : Mary STEPHEN
Müzik : Gökçe AKÇELİK
Oyuncular : Songül ÖDEN, Tolga TEKİN, Tülay GÜNAL, Eraslan SAĞLAM, Sezin BOZACI, Serkan KESKİN, Duru Lal PEKEL, Taha Yusuf TAN, Esme MADRA, Ayşe TUNABOYLU
Türkiye / Dramatik Komedi / Dk.
Seren Yüce’nin ikinci ve son filmi "Rüzgârda Salnan Nilüfer", MUBI platformunda gösterime açld. "Çounluk" () ile tandk yönetmeni. Hap hâline getirilen bir bilgiyle dolamdayd o zamanlar. “Mikro faizmi anlatyordu” bize "Çounluk", çekirdekten nasl bozulduumuzu. Babas müteahhit olan Mertkan’n, orta üst snf mensubu bir ergen irisinin öyküsünü anlatyordu film. Onun büyüme sanclar, kar cinsle ilikisi… Filmi izlemeyenleri yanl yönlendirmeyeyim, “ergen” dedim ya 'kazk kadar' adamd Mertkan (Bartu Küçükçalayan), olgunlamamt sadece.
Yüce, uzun süre uzak kald sinemadan ve ’da "Rüzgârda Salnan Nilüfer" ile döndü. Ayrca 'Masum' ve 'Kulüp' dizilerinin de yönetmen koltuunda oturduunu not düüp filme geçelim. "Rüzgârda Salnan Nilüfer", yakn dönem sinemamzda “sol”dan burjuvaya ikinci bak denemesi… Kendini Dev-Yol geleneine yakn bulan Ate lyas Basoy da "Bir Avuç Deniz" (Leyla Ylmaz, ) filminin yapmcln üstlenmiti. Seren Yüce de Basoy gibi reklam yönetmeni ve sol deerlere yaknlk duyduu anlalyor.
Burjuvaziye bu merak neden? Üstelik sermaye snfnn arzendam büyük ölçüde televizyon anlatlarna (Günümüz Yeilçam’na) terk edilmiken? Yüce için söylersek, o yar belgeselci bir sinema anlayna sahip, sahadan fotoraf çekmeyi seviyor ve sinemasn kesitin aktarm biçiminde ina ediyor. "Çounluk" da benzer geliiyordu. Elbette finaller biraz daha sembolik ama anlam pekitirmeye yarayan balaçlar gibi, onlar anlatdan çkardmz takdirde çarpc bir deiim yaanmayacan öne sürebiliriz. Söz gelimi "Rüzgârda Salnan Nilüfer"i üç-be sahne erken bitirsek, bu aldmz sahneleri bir parça deitirip baa eklesek ne deiir? Aslnda iki ey deiir. Filmin sonundaki krlma eksik kalacandan dramatik yap sakatlanr ve bata verilen çürüme, klavuz niteliini yitirir. Öyleyse "Rüzgârda Salnan Nilüfer" nasl balyor, nasl geliiyor bir bakalm
Orta-üst snfa mensup iki aile. Birer çocuklar var çiftlerimizin. Yakn arkadalar, çocuklar da birbirleriyle vakit geçiriyor. Kaynamlar iyice, hafta sonlarn birlikte geçiren tiplerden… Korhan (Tolga Tekin) ve Handan (Songül Öden) daha zengin olanlar, ermin (Tülay Günal) ile Aykut (Eraslan Salam) anlald kadaryla grafik tasarm ileriyle uraan, görece orta hâlli ve entelektüel bir aile. Aykut ve Korhan yakn arkadalar ki açkças filmde bu yaknl pek hissedemiyoruz. Handan ise ermin ile eski arkada, aralarnn bir dönem açldn veya herhangi bir sebepten ötürü koptuklarn, tekrar bulutuklarn anlyoruz.
Filme balamadan yükün hangi çatmaya bindiini belirlemekte fayda var. Bu film Aykut-Korhan’n rekabetine mi yoksa Handan-ermin çekimesine mi odaklanyor? Bana kalrsa ikisi de deil, "Rüzgârda Salnan Nilüfer" çocuklarn öyküsü aslnda… Büyükler, çocuklarda ele alnm. Mikro düzey… Seren Yüce anlatsnn maymuncuu da bu zaten. Olabildiince minimal ancak iç içe geçmi bir minimalizm ile hareket ediyor Yüce. "Çounluk"ta faizmi Mertkan’da cisimletiren yönetmen "Rüzgârda Salnan Nilüfer"de orta-üst snf ilikilerin çkmazn ailelerin çocuklarnda özetlemi fakat bu kez açk kap brakm. Çocuklar yorumlayacaz. Filme bir yol girelim. Korhan tuvalette küçük ihtiyacn görüyor, fermuarn çekiyor. Çkmasn bekliyoruz fakat o da ne! Kirli sepetinden bir kadn iç çamar alp kokluyor. Seyirci hâliyle unu düünüyor. Adam kendi evindeyse ve iliki hâlinde olduu kadnn iç çamarn kokluyorsa aralarnda salksz (sapkn) bir iletiim var demektir. Fakat akla daha yatkn Korhan’n misafirlikte olmas…
Nitekim Korhan misafirlikte ve yakn dostu ermin’in çamarn kokluyor. Korhan’n bir tesisatç, tamiratç olamayacan ancak misafirlikte bulunacan temiz giyiminden anlyoruz. Çürümeyi veriyor Yüce, daha dorusu orta-üst snfn ilk fotorafn çekiyor. lk fotoraf, neden koklanan iç çamar? Bu snf, ahlakszlyla ünlü deil mi? Yüce en bilindik yerden balyor filmine: Ahlaksz orta-üst snf…
lerlemeden bir kafa karkln gidermemiz isabet olacak. Biz bu karkl gideremeyiz elbette! Sosyal bilimciler hayli zamandr, neredeyse masallarda zaman birimi niyetine kullanlacak denli uzun zamandr çözümlemeye çalyor orta snfn snrlarn. Ho, muhtemelen çabalarndan vazgeçtiler çünkü bir snr bulamadlar. Peki, filmimizdeki aileler burjuva m? Burjuva, dorudan iktisadi ve dier yönden büyük ölçüde de kültürel bir niteleme… Toplumumuz netameli burjuva adlandrmas yerine zengini, varlkly yer yer de varsl yeliyor. Ve iktisadi açdan en belirgin deerlendirmeyi belki “sermayedar” olarak görüyoruz. Mesela her sermayedar burjuva mdr? Su götürür… Ama nereden baktnza göre deiiyor “zenginlik” dediimiz ey. Açlk snrnda yaayan ücretli köle için evi, arabas olan zengindir. Burjuva ise hep ayndr. Onun için de, herkes için de burjuva yine ve her zaman sembolik aileler ve televizyon programlarna çkp iveli-ivesiz akl veren güçlü figürlerdir! Zaten burjuvann en kayda deer ilevi proletarya gibi dünya servetinde bir kutbu tarif edebilmesi… Hani Baudelaire’e atfedilen bir söz öyledir; “eytann en büyük hilesi insanlar olmadna inandrmasdr” der air. Bu haval söz bize de ilham verir. Biz de diyebiliriz ki burjuvann en önemli hilesi de insanlar varlna inandrmasdr! “Kâttan kaplan” yaktrmas ve üretimden gelen güç kullanm da buradan ekillenmitir az çok.
Tam bu noktada ara katmanlar devreye giriyor. Bana kalrsa çounlukla orta snf biçiminde tanmlanan tüm bu ara katmanlar “karlksz çek”e benziyor ve orta snf naml zkkm, yoksullar yoksulluunu anlamasnlar diye zenginler tarafndan uydurulmu geçersiz bir öbek! Nereye çeksen oraya gidiyor bu ara katmanlar ve demin söz ettiim “zengin kimdir?” karmaasna yol açyorlar. Bu karmaay Leyla Ylmaz’n yönettii "Bir Avuç Deniz"de yaamyorduk. Oradaki karakterler keskindi. Lüks spor arabalar, kökleri, tekneleri falan vard. Tüm göstergeler burjuvaziye dairdi. Filmimizde ise Korhan’n tedirginliine ahit oluyoruz. Ar para harcanmasndan rahatsz. Bu, zengini zengin yapan türden bir cimrilik deil; hani öyle olsa biliriz, hâlden anlarz! Korhan "Rüzgârda Salnan Nilüfer"in en pein satan olmasna karn hâlâ üç kuruun derdinde; demek ki bu çiftler de yerini yurdunu tam belirleyememiler, orta üst snf söyleminin süper muallak konutlarnda ikamet ediyorlar! Bu “üç kuru avcl”n orta üst snf gözlem dosyasna ilitirelim. Yüce’nin incelikli gözlemlerine deineceiz, üst yapda az daha soluklanalm.
Hizmetçi meselesine eildiimizde yönetmenin ikinci maymuncuu ile karlayoruz. Yüce, anlatsnda snflar boyamak için bir “kontrast madde” kullanyor. Bu kontrast ise hizmetçi… "Çounluk"ta da hizmetçi vard, psikolojik zulüm görüyordu. "Rüzgârda Salnan Nilüfer"in hizmetçisi de (Aye Tunaboylu) azarlanyor fakat kala göz arasnda kulamza bir eyler fsldyor. “Hayr” diyor, “bunlar has burjuva deil”. “Neden?” diye soruyoruz hizmetçiye, diyor ki bize “has burjuvann hizmetçisi sahiplidir ve o sahibini her koulda savunur”. Bu hizmetçinin çizdii profil haksz saylmaz. Yeilçam burjuvazi betiminde hizmetçiler daima sevimlidir ve tamamen teslim olmu bir çizgide aktarlr. Bu betimin politik balamda daha olgununu 12 Eylül sonras sinemamzda patronuna körü körüne bal hizmetçide görürüz. 60’larda ev sahibinin haar çocuuyla köe kapmaca oynayan hizmetçi (aç, dad, uak) darbe sonras sinemamzda sahibinin çilesine ortak olan srda portresine evrilmitir. "Rüzgârda Salnan Nilüfer"in hizmetçisiyse çatmay örten deil tetikleyen bir roldedir ve filmin sonunda üzerine vazife olmad hâlde ahitliini bildirir hanmna.
Ve yavatan filmin mesajlarna geçebiliriz lk elden ailelerin ayrtn fark ediyoruz. Yüce bunu baaryla yapm. Üç buçuk ba kahraman kullanm filminde. Korhan-Handan çiftini batan sona ilerken dier çiftin temsilini daha baskn bir kiilie sahip olan ermin’e vermi. Aykut silik kompozisyonuyla entelektüel ve gururlu çifti tamamlam. Neden öyle dedim? Korhan-Handan çifti tam manasyla zengin fakat bir o kadar gurursuz bir çift! Yeilçam’n ematik kötülerini andryorlar. ermin ve Aykut ise aksine “iyi”ler. Kimseye zararlar yok, geri plandalar ve bunu sindiriyorlar. Geri planda kallarnda kültürel iktidarlarnn pay yadsnamaz. Hani u AK Parti’nin hep almak isteyip de alamad kültürel iktidar var ya! ermin-Aykut çifti barmadan da derdini anlatabiliyor, kar tarafa dert olabiliyor. Yükte hafif pahada arlar.
Yüce, anlatnn merkezine Korhan-Handan çiftini koyarak bir mesaj veriyor aslnda. Bu çift hiçbir anlamda pimemi. Bu çift "Çounluk"taki Mertkan’n izdüümü… Bo teneke ses çkarr misali, gözümüze batyorlar ama iyi taraflarndan ziyade kusurlaryla… Orta-üst snfn tehiri bu çift üzerinden gerçekleiyor. Aslnda politik bir tercih bu… Vurun abalya durumu! Kültürel açdan zayf, bulunduu konumu özümseyememi, baka bir açdan ise yozlam bir çiftin okka altna gitmesi artmyor. Yönetmen bu tehiri entelektüel çift vastasyla derinletirmiyor ve ilginç bir yönelim sergileyerek (ileri giderek) onlar madur düzlemine tayor. kinci mesaj u: Orta-üst snf yalnz ahlaksz deil ayn zamanda yozlam ve çürümütür de. Çürüktür çünkü ilemez. Yüce’nin Korhan-Handan tercihi daha net kavranyor. ermin-Aykut ikilisi masaln krmz balkl kz ve büyükannesi! Korhan-Handan ise ilemeyip pas tutan bir demir plaka âdeta. Korhan ie gitse de üretim sürecine dâhil deil hatta yönetim sürecine bile dâhil olduu söylenemez. Handan ise maymun itahl, “zengin bir koci” bulmu kendine, imdi de vaktini ho geçirmek maksadyla kafe açmann hesabnda… Hazra o kadar alm ki kiralk dükkânlara dahi einin bakmasn istiyor. Korhan-Handan’n hayat inanlmaz skc… Cinsel hayatlar yok, hiçbir ey paylamyorlar, ayn evin içinde iki yabanclar.
Çiftin kzlar Aleyna da (Duru Lal Pekel) bu yabancl pekitiriyor. Nereden nereye! Yeilçam’n Ayecikleri burjuva ailelerinin dirlik düzeni için insanüstü emek sarf eder, bazen anneyi bazen babay eve getirmenin yolunu arard. Aleyna deseniz evdeki üçüncü yabanc, hatta yaayan ölü! Bir sahnede tablet bilgisayarlarna gömülmü anne-babasn cep telefonuyla kaydediyor. Çürümenin sacaya oluyor. ermin’e göre o daha on yanda! Lakin Ayecik de on yandayken sokaklara düüp yaam sava veriyordu; üstüne ailesini bartryor, tek bana mutlu son getiriyordu. Aleyna kzmza maallah! Bir elinde piyano tular ötekinde ayna, umurunda m dünya! üphesiz Ayecik ile Aleyna’y dönemlerinden bamsz okuyamayz. Ayecik’in 60’lar yerli burjuvazinin kök sald yllar karlamaktadr. Burjuvazi hrsldr, gözü aç, bilei kuvvetlidir. Patronlarn içilerle birlikte tezgâh banda çalt filmler izleriz. çiyi küstürmeden sömürmek esastr. Günümüzdeyse burjuvazinin gözü doymamtr fakat yasal zrhndan ötürü savunma evkini, snfsal reflekslerini bir ölçüde yitirmitir. 12 Eylül sonras zaten hizmetinde bulunan devlet kii ve kurumlarn tamamen güdümüne alarak yeni dokunulmazlklar kazanmtr. Ki bu durum onlar ister istemez rehavete sürüklemitir. Ylmaz Güney’in "Arkada" filmine yine geleceim ama önce basit bir ayrm yapaym. "Arkada"n burjuvazisi epey ahlakszdr, manen yozlamtr fakat madden çürümemitir. Kaidesini korumak zorundadr çünkü fabrikalarda toplumsal mücadele neticesinde bilinçlenen içilerin grevleri alm yürümü, kora kor bir sava balamtr. Bu snf gardn indiremez oysa "Rüzgârda Salnan Nilüfer"deki orta-üst snf ihtiyat elden brakmtr. Korhan’n müsriflik kart birkaç itiraz dnda herkes snfnn sonsuz bir güvence saladna inanmaktadr. Handan’n i kurma sevdas da bu rahatlktan ötürüdür. Tekrar 60’lar temsiline dönersek, havai davran ve tutumlar ayplayan burjuvalar boa geçirecek bir anlarnn dahi olmadn savunurlar. Üçüncü mesajn yine kültürel iktidar dorultusunda verildiini belirleyebiliriz. Kadn figürünün ilenii her iki ailede farkl… ermin güçlüdür ve yazar karakterin filmdeki en güçlü kii olmas anlatnn ideolojisine de uygundur. Handan ise her eye heveslenir; kskançtr, dedikoducudur, tüm kötülükleri toplamtr varlnda.
Filmin zayf bir yan olarak Korhan-Handan çiftine fazla oynamasn saymal. Bu çift her iki taraftan da uçlatrlm, kendilerine alternatif bir yaam olana sunulmamtr. Diyalektie aykr bir durum söz konusudur. Öte yandan "Rüzgârda Salnan Nilüfer", Aleyna ve Poyraz’n (Taha Yusuf Tan) öyküsüyle alt metnini güçlendirmitir. Korhan-Handan çiftinin çocuklarn dostane ilikisine müdahalesi filmde güçlü ve kötücül olan kesimin bilincine dair ipucu tamaktadr. Bu çift suçluluk psikolojisi içindedir ve gerginlikten faydalanarak vicdan azabndan syrlmay arzu etmektedir. Korhan, tuvalette ermin’i sktrr. Handan bundan haberdar deildir zira kskançlndan burnunun ucunu göremez hâldedir. O da ermin’in kitabndan kopya çekmektedir. Aleyna ile Poyraz ise büyümü de küçülmülerdir. Aileleri onlara bir misyon yüklemitir. Bu olumsuz imaja bir kez daha Korhan-Handan çiftinde rastlarz. Aleyna, mark ve utangaç bir çocuktur. Ebeveynlerin komplekslerine kaplmtr. Annesini taklit etmektedir. Diyet yapmaktadr. Piyano kursu almakta, megale aramaktadr. Proje çocuk pratiine örnek verilebilir fakat üzerine titrenen bir çocuk denemez.
Tekrar "Arkada" filmini analm. Vurucu bir sahnesinde Azem, eski arkada Cemil’i knyordu. Sahnede Cemil, dost meclisinde “kars güzel olanlarn karm öpmesinde bir saknca yok” diyordu. Bu ödeme önerisi "Rüzgârda Salnan Nilüfer"de çocuklar da denkleme sokan bir biçimde gündeme gelmitir. Korhan ermin’i öpmek istemi, ermin’in olu Poyraz da Korhan’n kz Aleyna’y öpmütür. Korhan-Handan çifti pikin bir tutum taknarak, ufack bir çocuun masum öpücüünü kendi dünyalarndaki snrlara yorup, tkanan ilikilerini açmaya koyulmutur. Poyraz’n Aleyna’y öpmesi öncelikle Korhan’n iine gelmitir. Böylece ermin’den uzaklamaya bahane yaratmtr. Bu frtnada meseleyi aklselim karlayan tek kii ermin’dir ki daha evvel belirttiim üzere ermin yönetmenin temiz tuttuu aydn karakterdir ve bozulmuluu karlamaz. Çatmann olumlu tarafndadr; üretkendir ermin, yeni kitabn yazmakta, zamann kymetli harcamaktadr. Bu yönüyle ayrt çevresi onu alabildiine kskanr. Yalnz Handan deil bir dier ortak dostlar Nilüfer de (Sezin Bozac) kibirli bulur ermin’i. Fakat asl sknt ermin’in cesur hareket edip bir deer yaratmas, amiyane tabirle kendi ayaklar üzerinde durmasdr.
Yüce’nin filminde kskançln öne çktn görüyoruz. Ykc bir tutku kisvesinde kskanmak… Zeki Demirkubuz, filmografisinde en ayrks eseri, Nahid Srr Örik’in 'Kskanmak' adl romanndan uyarlam (), ayn ad tayan filminde 30’l yllar Cumhuriyet’ine, Zonguldak’a uzanmt. O filmde de “ileri gelenler” srtlyordu öyküyü ve temeldeki aile burjuvaziye deilse bile orta-üst snfa konumlanrken iki karde arasnda gelien kskançlk duygusu özellikle kz kardein saplantl tavr ykc bir sonuca sürüklüyordu kahramanlar. Kskançln orta-üst snfa dair anlatlarda baat öe olmas, snfn karakteristik sönüklüüyle de açklanabilir. Bu snf genel itibariyle sönüktür. 30’lar orta-üst snfyla günümüzdekini elbet bir tutamayz. Zira 30’lar orta-üst snf zamanla burjuvaziye doru kayarak iktidarn salama almtr, dolaysyla kurucu bir vasf tamaktadr fakat günümüz orta-üst snf tama suyla dönen deirmene benzemektedir. Buna karn kendilerini kskançlkla ifade edileri, attklar o çlk son derece dikkat çekicidir. Hazr yiyici bir düzlemde var olmalar, kimliklerini öykünme yoluyla bulmaya yöneltmitir onlar. Kskançlk rolünün yalnz Handan’a biçilmediini hatrlatalm. Korhan da kskanç bir karakter… Karsn kskanyormuçasna poz keserek bir sahnede kznn piyano öretmenini hedef alyor fakat özünde o da Aykut’u kskanyor. Aykut’u belli ki ilkel bir saikle kskanyor, “ermin gibi bir kadnn sahibi” görüyor Aykut’u… Korhan modern gözüküyor fakat insan ilikilerine yaklam sahiplenme, edinme gibi ilkel güdülerden motivasyon buluyor. Aykut’un daha zor artlarda geçinmesine karn “daha az bktran” bir kadna (ermin’e) sahip olmas öfkelendiriyor Korhan’. çten içe “benim neyim eksik?” düüncesinde… Dorusu bu durumu cinsel gerilimin bir çkts kabul edebiliriz. Eril bir çkt… “Ellere apr upur bize yarabbi ükür” bayalnda…
"Rüzgarda Salnan Nilüfer", yönetmenin gözlem yeteneini sergiliyor. Yüce filmde iledii malzemeyi gözlemlerinden süzerek devirmi. Gözlem ne kadar matahtr ayr konu… Analizden yoksun gözlem bir eseri batan sona çekip çevirebilir mi? Tartlr. Bu bakmdan "Rüzgarda Salnan Nilüfer"in de yargsz hatta savsz bir film olduunu, analizden mümkün mertebe kaçndn saptayabiliriz. Evet, finaliyle bir eyler iaret ediyor. Duraan diliyle konu ald snfn ataletini yanstyor, en azndan fikir veriyor ama bütünü deerlendirdiimizde kopuk ve isteksiz bir örgüyle karlayoruz. Kahramanlarmz “bir yere gitmiyor” hatta “bu kadar para insana dert yahu” dedirttiriyor. Burada da yönetmenin içerik tercihini masaya yatrabiliriz. Burjuvaziyi usta yönetmen Luis Bunuel de anlatt fakat snfa çatarak, meydan okuyarak. "Archibaldo de la Cruz'un Suçlu Yaam", "Tristan" gibi dingin eletirel filmler de çekti, "Burjuvazinin Gizemli Çekicilii", "Özgürlük Hayaleti" yahut "Viridiana" gibi saldrgan filmler de. Ancak nasl çekerse çeksin hükmünü bildirmekten imtina etmedi. Seren Yüce’nin bu anlamda çekingen ve hantal kaldn söyleyebiliriz.
Yüce taraf tutmuyor, örnein “geminiz batacak” demiyor fakat orta-üst snftan ilikiler ileyip de yorumu tamamen seyirciye brakmak risk barndryor. Bunuel’in burjuvasnda gizemli bir çekicilik var, iyi kötü bir yolda yürüyor burjuvalar; Yüce’nin burjuvas ise arabasz bir yere gidemiyor, çok çok nefes almak adna Cadde’ye yemee çkyor! Gizemsiz ve geçimsiz bir pespayelik sinmi hayatlarna… Gelgelelim bu koullar öyküyü kstlarken oyunculuu yükseltmi. Filmdeki yar belgesel havas, rollerin inandrclna da katk sunmu. Bilhassa Tolga Tekin ve Songül Öden, ayakta bo bo dikilmekten tutun kendilerini dalgn vaziyette bir koltua brakmaya dein karakterlerini dolduruyorlar. Tülay Günal oyunsuz bir oyunculuk sergiliyor; rolü içselletirmi; fazla süsleyip kendine has etkisini krmyor. Aleyna’y canlandran Duru Lal Peker de kuann sklganln baaryla aktarm.
Görüntüler için de olumlu konuabiliriz. "Rüzgarda Salnan Nilüfer", iç mekânlarda yakn plan çekimler üzerinden akyor ve bu seçim karakterlerin donukluunu daha da kkrtyor. Kafede, meyhanede, caz barda geçen sahnelerdeyse çiftler yahut Handan ile ermin çevrelerinden baaryla izole ediliyorlar. Çiftlerin toplumla kurduklar ilikinin kamusal planlarda dahi detaylanmay ve iç çekimenin yüzlere hâkim kln filmi giderek bir cemiyet tahliline dönütürüyor. Filmin en deerli yan ise Seren Yüce’nin henüz ikinci denemesinde bir standarda eritiini görmemiz. Sk film çekmeyen yönetmen beklentileri artryor. Yazy ermin’in Handan’a uyarsyla bitirelim: Nilüfer çiçei suda yetiir, rüzgârda salnmaz. Onun kendine yaktrp söyleyemediini de biz söyleyelim: Almadk mabadda don durmaz!
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası