revandiz / Revandiz — Google Arts & Culture

Revandiz

revandiz

Aso Zagrosî

Mîrê Kore, Mehemed Paşa yada Mîrê Rewandiz olarak bilinen Kürd şahsiyeti hakkındaki belge büyük bir ihtimal ile Keldani Başpiskoposu Addai Şêr tarafindan kaleme alınmıştır.

Addai Şêr, Kürdlere ilişkin yayınladığı belgelerin giriş bölümünde “ Mîrê Kore’ye ilişkin belgeyi eskide onun hizmetinde bulunan Şaklawa’lı bir ihiyarın anlatımlarından derledik” diyor.

Addai Şêr’in kendisi de bir Şaklawalı olarak Mîrê Kore’nin hizmetinde bulunan ihtiyar bir Şaklawalının anlatımlarına dayanarak Rewandiz’ın Musul’a 42 saatlık uzaklıkta bulunduğunu, dağın tepesinde kurulduğunu ve kenarında Büyük Zab’ın aktığını yazıyor. Rewandiz Pers ve Türk Kürdistan’ı arasında bir düğüm noktasıdır. Rewandiz, merkez kazadır, doğuda Pers, batıda Zebari kazası, kuzeyde Bradost ve güneyde Koy Sancaq ve Erbil ile komşudur. Rewandiz’da hepsi Kürd olan aile yaşıyor ve köyden oluşuyor.ezidi2

Geçen yüzyılın ilk yarısında Mîrê Kore olarak adlandırılan yiğit Kürd Emirlerinden biri Rewandiz’da nam saldı.

Mîrê Kore ve Paşayê Kore olarak da bilinen Mehemed Paşa(bir gözü kör olduğundan kore olarak biliniyordu) babası Mustafa Paşa’nın ölümünden sonra yerine geçti. Mîrê Kore, hükümdarlığını sağlama almak amacıyla küçük kardeşi Resul hariç tüm kardeşlerini öldürdü. Mîrê Kore başa geçtikten sonra çevresine çok geniş bir Kürd kitlesini topladı ve zor yoluyla Rewandiz çevresindeki bölgeleri denetim altına aldı. Mîrê Kore çevresindeki bölgeleri denetim altına aldıktan sonra Osmanlı devletine karşı bağımsızlığını ilan etti.

Rewandiz’ın önemli sınır bölgeleri Erbil’den Rewandiz’a kadar olan Xoşnaw bölgesi, Büyük Zap’tan Koy Sancaqa kadar olan bölgede 3 büyük aşiret vardı. Mîrê Kore, ’ye doğru bu aşiretlere saldırdı, Mir Mahmalli, Mir Essu ve Peşt Galli’yi öldürürerek bölgeyi hakimiyeti altına aldı.

Mîrê Kor, yılında Erbil’e (Hewlêr) saldırdı ve şehri ele geçirerek adamlarından birini Vali olarak atadı. Küçük Zab’a yakın olan Altın Köprü’yü, Koy Sancağı ve Ranya’yı ele geçirerek Suleymaniye’ye kadar dayandı.

Mîrê Kore, yılında hemen hemen tüm Asuri köylerini işgal ederek Musul’un kapılarına kadar tahriplerini dayattı. 9 Mart tarihinde Êzîdî köyü olan Htara’yı talan etti, tüm yaşlıları katletti, kadın ve çocukları esir olarak götürdü. 15 Mart’ta Alqoşa yöneldi. Alqoşlular gelecekte Keldani Patriki olacak ve o dönem Amediya Piskoposu olan Joseph Audo ve Rabban Hormizd Manastır’ın büyüğü olan Gabriel Dambo ile birlikte Bet Edri dağına sığındılar. Gabriel Dambo başında bulunduğu kurumu onaylatmak amacıyla Papa Gregoire XVI ile görüşmüş ve Roma’dan Alqoşa yeni dönmüştü. Mîrê Kore’nin Kürdleri onları takip ederek , kadın, çocuk ve yabancılar hariç erkek öldürdüler. Bu arada Manastır’ın yöneticisi Gabriel Dambo’yu de öldürdüler. Öldürmek amacıyla Piskopos Audo’ya da saldırdılar, fakat, dualarına çarptıklarından dolayı üstünde bulunan her şeyi almakla yetindiler.mirekor

Mîrê Kore, bundan sonra Şêxan köylerine ve diğer Êzîdî köylerine saldırdı ve oralarda korkunç katliamlar yaptı. Êzîdî Mîr’i Ali Beyi esir olarak Rewandiz’a götürdü. Ali Bey Müslümanlığı kabul etmediğinden dolayı öldürüldü.
Êzîdî Mîr’i Ali Bey’in esirlik süreci üzerine bir stran vardır. Rewandiz ve Xoşnaw Kürdleri hala severek o stranı söylüyorlar.
Addia Şêr’in Fransızça’ya çevirdiği Ali Bey’e ilişkin stran :

Paşa diyor: ‘Bana aşiretlerden bir ordu toplayın, Tiyari bölgesine saldıracağım, bölgeyi ele geçirmek çok zordur. Bu bölge halkı File ve dinsizdir, hiç bir Müslüman yoktur. Ben tüm Filelerin kökünü getireceğim, Muhamed’in dinini yayacağım ve orada çok altın ve para toplayacağım’..
Soraw Çawo diyor: ‘ Biz Tiyari bölgesini işgal edemeyiz!!! Yaşasın Paşa!!!!! Rumlar(Addia Şêr Rum kelimesine düştüğü dipnotta Romalılar ilişkin kullanılan terimi Kürdler Osmanlılar içinde kullanıyor diyor)ın kendisi dahi bu bölgeyi ele geçirmediler. Biz Bedinan Zab’ını( Addia Şêr buraya Büyük Zap’ın Behdinan ve Soran mıntıkası arasında sınır olduğuna dair not düşüyor) geçeceğiz ve Musul bölgesini işgal ederiz. Orada File ve Dasni(Êzîdî)ler var. Bu sondakiler Şeytana tapar, biz tüm o iffetsizleri katleder Paşaya çok altın ve para getiririz ve Müslümanların dinini yayarız’…..

Paşa: “Benim savaşlarım Rumların kine benzemez, eğer ben istersem fetihlerimi Erzurum’a kadar götürürüm, Allah hariç kimseden korkmuyorum. Ama senin önerini kabul ediyorum, biz Dasnileri öldürmek için Behdinan Zab’ını geçeriz .’ezidi3

O akşam Paşa sarayında hazırlıklara başladı. Ertesi günü çadırlarını Behdinan Zab’ın üzerine açtılar. Paşa’nın çadırları, kırmızı, sarı ve beyaz renklerden oluşuyordu. Çadırların direkleri kırmızı renklere boyanmıştı. Bu çadırlar Erbil’in en kabiliyetli ustaları tarafından yapılmıştı.”

Bir derwiş Ali Bey’in Sarayına kadar ulaşıyor ve Ali Bey’in annesine şöyle sesleniyor: ‘Xatun ben Soran mıntıkasından geliyorum. Bir Paşa memlekete peyda oldu. Bir zorba, bir dinsiz ve acımasızdır. İnsanların el ve ayaklarını kesiyor, gözlerini çıkarıyor, boğuyor ve öldürüyor. Bu onun işi’……..

Xatun oğlu Ali Bey’e : “ Rola katırları hazırla, babanın hazinesini aç ve onu Paşa’ya götür’ diyor.

Ali Bey annesine: ‘Oda ne yapacağımı bilmiyorum. Tek başına gitmekten de bir ordu ile birlikte gitmekten de korkuyorum.’

Ali Bey doru atına binerek, beyaz uzun beyaz cüppesinin eteklerini rüzgâra bırakarak, elini yaldızlı mızrakın üzerine koyarak tek başına Musul ovasına inmeye başladı.

Paşayê Kor Ali Bey’in gelişini görünce komutanlarına dönerek : ‘Siz diyorsunuz ki Ali Bey bir Emirdir. Hayır, ben size diyorum ki, o bir Prens, o bir vezirdir’ diyor.

Paşayê Kor Ali Bey’e ‘Ali Bey bana diyorlar ki sen bir kafirsin ve şeytana tapıyorsun. Sen bilmiyormusun tek bir Allah var? Sen bilmiyormusun iki Allah yok? Haydi Ali Bey söyle: ‘ La İlah İlla Allah we Muhammed Resul Allah’

Mîr Alî Begê Êzîdî, Mîrê Kore’ye dönerek: ‘Bu soruyu bir kenara bırak!!!! Beni Musul köprüsüne bırak ben tüm kervanları soyarım, sana çok altın ve para toplayacağım’.

Mîrê Kore, Mîr Alî Begê Êzîdî’ye : ‘İslamı Kabul et sana tüm şerefleri bahş edeceğim. Bedbahtlık o orduya ki sen şefi değilsin!!!!’

Mîr Alî Begê Êzîdî: “Paşa xoş bi(metinde bu Kürdçe cümle var) eğer müslümanlar sayıca çoksa , benden dolayı sayıları azalmaz. Eğer Müslümanlar az ise benim ile sayıları artmaz’ diyor.

Mîrê Kore: ‘ Tutuklayın onu, üzerinde olan her şeyi alın ve onu başkent Rewandiz’a götürün. Şimdi size izin veriyorum, önünüze çıkan herkesi öldürün’ diyor.

Addaî Şêr stranı burada kesiyor ve şöyle yazıyor: ‘Stran’nın devamında Ali Bey’in eşi Mîrê Kor’ın Kampına geliyor ve eşinin sağlık durumunu soruyor. Ali Bey’in eşi Mîrê Kor’e Ali Bey’in sağlığı karşılığında tüm hazineyi vereceğine dair söz veriyor. Mîrê Kor 16 adamını Ali Bey’in eşiyle birlikte hazineyi getirmek amacıyla gönderiyor. Yol boyunca Mîrê Kor’ın adamlarından biri Ali Bey’in güzel eşine aşık oluyor ve onu kendisine kazanmaya çalışıyor. Bu arada Ali Bey’in eşine kocasının çoktan öldürüldüğünü söylüyor. Ali Bey’in eşi cesaretini topluyor ve kendisine aşık olan adama istediğini yerine getireceğini söylüyor. Hazinenin bulunduğu alana vardıkları zaman Mîr Alî Begê Êzîdî’nin eşi Mîrê Kor’un tüm adamlarını öldürtüyor ve hazineyi Sigar(Şengar olması lazım) şehrine taşıyor”ezidi5

Mîrê Kor, Alqoş’dan ayrıldıktan sonra kardeşi Resul Bey, kardeşi Mele Yahya(Mele Yahya Muziri olacak-Aso)nın teşvikiyle bölgeye dönüyor, sığınakları bulmak amacıyla halka eziyet veriyor.

yılında Mîrê Kor, Akrê şefi Suleyman Ağa’ya karşı savaş açıyor ve onu yendikten sonra Zibar ve Akrê’yi ele geçiriyor. Paşayê Kor, daha sonra Amediye’ye saldırıyor, şehri ele geçirdikten sonra kardeşi Resul’u vali olarak görevlendiriyor.

Addaî Şêr’in anlatımlarına göre Mîrê Soran saldırılarını Zaxo’ya ve hatta Cizire’ye kadar sürdürüyor. Mîrê Soran bu saldırı esnasında durumu kritik olan meşhur Bedirxan Bey’e yardım etmiştir. Siirt geleneği ve Botan köylülerinin anlatımlarına göre Bedirxan Bey iktidarının ilk yıllarında otoritesinin gün geçtikçe zayıfladığını görüyor ve yeğeni Seyfeddini(Kürdler Sewdîn diyor) Paşayê Kor’den yardım almaya gönderiyor. Mîrê Kor, Botan’a geliyor, Bedirxan’ın düşmanları olan ağaları yenerek müşterisinin iktidarını sağlamlaştırıyor. Bu çatışmalarda Mîrê Kor, başkalarının yanında meşhur Mustafa Paşa Mîrî’nın babasını da öldürüyor .

Bu arada Êzîdîler Mîrê Kor’e karşı ayaklandılar ve oradaki yetkili adamını öldürdüler. Mîrê Kor, Said Hasan ve Reşwan’ı bölgeye gönderiyor. Êzîdîler Musul’a sığınmaya çalıştılar, fakat Musullular onları şehire bırakmadılar. Bu sefer Êzîdîler, Dicle’nin sol yakasında bulunan Nebi Yunus’a çekilmeye çalıştılar ve oradan da geri püskürtüldüler. Bunun ardından Êzîdîler eski Sennaşerib sarayının bulunduğu Qoyençak tepesine sığınmaya çalıştılar, fakat orada hunharca katledildiler.

Bu Kürd Emiri’nin bağımsızlığı Bab-i Ali’nin dikkatını Kürdistan üzerine çekti.

Osmanlı devleti biri Bağdat’tan Ali Paşa’nın komutasında ve diğer ise İstanbul’dan Reşid Paşa’nın komutasında iki orduyu Rewandiz üzerine gönderdi. İki ordu Rewandiz’ı kuşatılar, bir savaş oyunu sayesinde onu yakaladılar ve esir olarak İstanbul’a götürdüler.()

Anlatılanlara göre Sultan 2. Mahmud Reşid Paşa’nın ricası üzerine Paşayê Kor’u af ediyor ve bir Ferman ile memleketine geri gönderiyor. Bağdat’ta bulunan ve Paşayê Kor’den nefret eden Ali Paşa bu haber alır almaz, İstanbul’a ders alınacak bir masalı içeren bir mektup yazıyor.

Sultan’a yazdığı bu mektupta Ali Paşa:

Zamanında İstanbul’da yaşlı bir çift vardı. Bu çiftin kendilerini sürekli olarak rahatsız eden bir kedileri vardı. Çift kediden kurtulma kararı alıyorlar. Fakat, kedi evde büyüdüğünden dolayı kendi elleriyle kediyi öldürmek istemiyorlar. Çift bir kaç defa kediyi şehrin dışına bıraktı, fakat her seferinde kedi geri döndü. Sonuçta söz konusu olan yaşlı çift kedinin ayakları ziftleyerek denize atıyorlar. Sultan bir gün Bosfor’un kenarında gezerken deniz üzerine yüzen kediyi görüyor. Sultan hemen adamlarına kediyi kurtarmak amacıyla emir veriyor ve kurtulan kediyi kendi himayesine alıyor. Sultan hemen bir Ferman yazarak kedinin boynuna bağlıyor ve kediyi sahiplerine gitmesi için serbest bırakıyor. Kedi sahiplerine vardığı zaman, sahipleri kedinin boynunda bulunan kutuyu açtıklarında gördükleri Sultan’ın Ferman’ı karşısında hayrette düşüyorlar. Kedi sahipleri kendi kendilerine “biz ne bahtsız insanlarız, bizim kedimizin eskide Fermanı yoktu biz onunla başa çıkmadık, şimdi ise Fermanı var kim ona karşı bir şey söyleyebilir? diyorlar”

Sultan verilen mesajı anlıyor ve Mîrê Kor’u öldürtüyor.

Rewandiz Miri , zeki, cesur, fakat acımasız biriydi.

Küçük bir hata onun tarafından çok acımasız bir şekilde cezalandırılıyordu.

Onun hakkında şu anekdot anlatılıyor:ezidi4

“Erbil bölgesinde bir köylü Rewandiz’a gidiyor. Bir bağdan geçerken şansızlığından olacak bir narı koparıyor. Bahçeci narı koparan köylüyü Paşayê Kor’e şikayet ediyor. Mîrê Soran hemen adamlarını gönderiyor, narı koparan köylünün sağ kolunu kestiriyor. Fakat, Mîr aynı zaman da küçük bir hatadan dolayı köylüyü şikayet eden bahçecininde dilini kestiriyor.

Kürdlerinde çok ihtiyaç duydukları bu sert cezalandırmalardan dolayı Mîr’in hanedanlık alanında hırsızlara rastlanmazdı.

Bir ihtiyar adam bana şu olayı anlatmıştı: ‘Bir gün ben Şaklawa’dan Rewanduz’a gittim. Ben yolda para dolu bir kutu gördüm. Mîr’in korkusunda kutuya dokunamadım. Ben beraberimde Rewanduz’da bulunan arkadaşlarıma ve akrabalarına bir torba hurma götürmüştüm. Yolda hurma torbasını kaybettim/unutum. Rewanduz’dan geri dönerken para kutusu ve benim hurma torbam yerinde duruyor. Kimse korkusunda onlara dokunmamıştı.

Ben yaşlı adama : ‘sen parayı kimse seni görmeden alabilirdin’ diye sordum.

Yaşlı adam: ‘ Hayir Mîr’in adamları pusu kurabilirlerdi. Eğer ben paraya dokunmuş olsaydım, hemen beni Mîr’e götürürlerdi ve Mîr beni orada öldürürdü.

Mîrê Kor, hanedanlığının sınırları içinde hiç kimsenin zengin olmasını istemiyordu. O herkesin eşit olmasını istiyordu. Mîr’in bölgesinde birilerin zenginliğinden söz edildiği zaman, hemen Mîr harekete geçer sefalete düşürmeksizin var olan servete el koyardı. Mîr bahtsız zenginleri tutuklatır, işkenceye tabi tutar ve gereken parayı alır ve fakirlere dağıtırdı.

Mîrê Kor’ın iktidarı döneminde Erbil’den bir saat uzaklıkta kuzeyde bulunan Einkawa köyünde iki Keldani şehidlik nişanını aldı.

Bir kaç yıl önce bölgede kıtlık baş gösterdi. Çok zaruri ihtiyaçlardan dolayı bazı Keldaniler islamı kabul ettiler. Fakat, sonradan bu yaptıklarından pişman oldular. Mîrê Kor, Eylül’ünde Einkawa’dan geçerken bunlardan biri olan Elia Abdoka’yı tutuklattı ve yeniden İslam’a dönmesi için işkenceye tabi tutu. Fakat, Elia yeniden Müslüman olmak etmediğinden dolayı öldürüldü.

İki yıl sonra ’un Ekim ayında Mîr’in Erbil sorumlusu Bekir Beg Buya Soura’yı yeniden din değiştirdiğinden dolayı öldürtü.

Aso Zagrosi

TBMM Hükûmeti Misâk-ı Millî konusunda daha kuruluşunun ilk günlerinden itibaren gerekli duyarlılığı göstermiştir. Mustafa Kemal Paşa 1 Mayıs tarihinde Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı tarihî konuşmada, millî sınırların İskenderun’un güneyinden başlayıp, doğuya doğru uzanarak Musul, Süleymaniye ve Kerkük’i içine aldığını belirterek, Musul’un önemine dikkat çekmiştir. İngilizler, Mustafa Kemal Paşa’nın Yunanlıları yendikten sonra muhtemelen hedefini Musul’a yönelteceği endişesini taşıyorlardı. Revandiz bölgesindeki aşiretler yılında ortaya çıkan bir ayaklanmada, TBMM Hükû­me­ti’nden yardım istemiş, TBMM Hükû­me­ti de Elcezire cephesinden bir bölük (üç subay, er) seviyesindeki birliği Musul’a göndermiş; 9 Ağustos tarihinde de Binbaşı Şevki Bey Süleymaniye komutanlığına atanmıştır. Bu kuvvetin, zorda kalmadıkça İngilizlerle çatışmaktan kaçınması emri verilmiştir. Bu emre rağmen, Revandiz Türkmenlerinden oluşan kuvvetlerle birleşen bölük tarafından fırsat bulundukça İngilizlere baskınlar düzenlenmiş; hatta iki İngiliz uçağı düşürülmüştür. 16 Aralık tarihinde hava desteği ile birlikte kalabalık bir kuvvetle Revan­diz’e saldıran İngilizlere; Babaçiçek boğazında büyük kayıplar vermiştir. yılı Ocak ayında İngilizler tarafından Erbil ve Revandiz’e yönelik saldırılarının artması üzerine Mustafa Kemal Paşa, 01 Şubat tarihinde Millî Müdafaa Vekâletine çektiği telgrafta, Musul vilayetine bir milis birliği gönderilmesini emretmiştir. Genelkurmay Başkanlığı, mahalli durumu, bölgedeki aşiretleri, aşiret geleneklerini ve çeteciliği bilen bir komutanın tayini üzerinde durmuş ve Antep’te kuva-yı milliye komutanlığı yapmış olan Milis Yarbayı, Şefik Özdemir Bey’in bu göreve atanmasını sağlamıştır. 01 Şubat tarihini taşıyan ve TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal imzasıyla hazırlanan talimatta; “Özdemir Bey’in yapacağı görevi hususi bir mahiyette ve kişisel bir teşebbüs şeklinde idare etmesi, dışa karşı böyle bir görüntü vermesi şimdilik uygun görülmüştür.” denilerek icra edilecek harekâtın, bir özel kuvvet/birlik harekâtı olması gerektiğine dikkat çekiliyordu. TBMM Hükûmeti’nin Özdemir Bey’i bu hareketin başına getirmesinin isabetli tarafları çok idi. Özdemir Bey, Musul bölgesindeki hareketi düzene koyup yepyeni bir ruh ile sevk ve idare edebilecek, aşiretleri etrafında toplayabilecek yetenekte idi. Diğer taraftan Özdemir Bey tarafından yürütülecek olan harekâta resmî bir mahiyet verilmemesi, görünürde TBMM Hü­kû­meti’yle bir ilgisinin bulunmadığı izlenimi yaratılmasıyla aslında şahsî ve mahalli teşebbüslerle meydana gelmiş bir hareket olduğu görüntüsü uyandırılacaktı. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Elcezire Cephesi’ne 02 Mart tarihinde gönderdiği telgrafta, Özdemir Bey’in iki üç güne kadar Ankara’dan hareket edeceğini bildiriyor ve Musul’a taarruz için gerekli hazırlığın yapılmasını istiyordu. Özdemir’in fikirleri de alınarak 01 Şubat ’de Genelkurmay Başkanlığı 2 nci Şube tarafından düzenlenen kadroya göre; bir binbaşı, altı yüzbaşı, altı üsteğmen, dokuz teğmen, altı subay vekili ve bir hesap memuru yardımcısı verilmiştir. Bu kadronun er ihtiyacı da bölgedeki Türkmen ve diğer Türk idaresine sadık aşiretlerden ve Nizip’te Fransız ordusundan kaçarak Türklere sığınan Tunuslu ve Cezayirli erlerden sağlanacaktı. Genelkurmay Başkanlığının emriyle 09 Mart ’de Revandiz’e gitmek üzere Ankara’dan hareket eden Özdemir Bey 22 Nisan’da Diyarbakır’a vardı; Elcezire Cephe komutanı Cevat (Çobanlı) Paşa ile görüştü. Para konusundaki sıkıntılar sonuçlandırıldıktan sonra Özdemir Bey’in icra edeceği harekâta dair bir talimatname verildi. Bu talimatnamede bu harekât için en uygun yerin Revandiz şehri olduğu belirtiliyordu. Özdemir Bey müfrezesi, 15 Mayıs ’de Diyarbakır’dan hareketle Siirt’e geldi. 12 Haziran’da Hakkari’den yola çıkan müfreze, 15 Haziran’da Di­za’ya, 17 Haziran’da Şemdinan’a, 19 Haziran’da halkın coşkulu karşılaması ile Benaük’e vardı. Özdemir Bey, gittiği yerlerde hemen Türk hükûmeti adına teşkilat yapıyor, hükûmetsizlikten doğan anarşik olayları önlüyordu. Müfreze, çetin ve yorucu bir yolculuktan sonra 22 Haziran ’de Revandiz’e ulaştı. Müfreze, Revandiz’e halkın coşkulu karşılaması arasında girdi, şenlikler yapıldı, etrafta bulunan aşiretler şehre gelerek Özdemir Bey’i ve müfrezeyi selamladı; kurbanlar kesildi, dualar edildi. Özdemir Bey, derhal bölgede teşkilat kurarak, daha çok halkın genel istekleri doğrultusunda hareket etti. Uzun süreden beri hükûmetsiz olan halk, Özdemir Bey’i Mustafa Kemal Paşa’nın temsilcisi olarak alkışlayıp sevmekte idi. Halk, Özdemir Bey’e Özdemir Paşa demek suretiyle bağlılık gösteriyordu. Özdemir Bey bölgede gün geçtikçe teşkilatını yaygınlaştırdı. Kuzey Irak sahasını aşarak Rumiye Gölünün güneyindeki Lahican mıntıkasına kadar sahasını genişletti. Türkmenlerin kurdukları Müdafaa-i Hukuk grupları da perde arkasından çıkarak, korkusuzca faaliyetlerini sürdürmeye başladı. Özdemir Bey, Revandiz’de kontrolü ele geçirdikten sonra, Kerkük, Süleymaniye, Akra ve Musul gibi merkezlerde de etkinliğini hissedilir derecede artırmaya çalıştı. Revandiz’den Diyarbakır’a çekilen telgraf hattı ile muhabere ağı da sağlandığı gibi, bölgedeki aşiretlerin gücünden büyük ölçüde yararlanarak Akra, Ranya, Erbil ve Köysancak taraflarında kontrol ele geçirildi. Türk idaresinin gün geçtikçe genişlediğini gören İngilizler, 12 uçakla 10 Temmuz tarihinde Revandiz’e saldırdılar ancak başarılı olamadılar. Bölgede ikmalini tamamlayan Özdemir Bey birlikleri de 31 Ağustos ’de İngilizlere saldırdı. İngilizlerin uçaklarına rağmen, Derbent Muharebesi’ni kazanan Özdemir Bey müfrezesi alçak uçuş yapan dört İngiliz uçağını düşürdüğü gibi, pek çok malzeme ile birlikte altı adet makineli tüfek ve iki top ele geçirmiş; on dört civarında da şehit vermiştir. Derbent zaferinden sonra Musul’un tamamıyla Türkler tarafından işgal edileceği endişesine kapılan İngilizler, Şeyh Mahmut’u Süleymaniye’ye getirterek 10 Ekim ’de İngiliz mandası Kürdistan Hükûmeti’ni resmen kurdular. İngilizler böylece Musul ve civarının Türkiye’ye bağlanmasını önlemeyi ve bölgedeki iktisadi çıkarlarını sürdürmeyi düşündüler. Musul vilayetindeki gelişmeleri yakından takip eden Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Özdemir Bey’in kazandığı başarıların devamı için TBMM Hükûmetince gizli olarak desteklenmesini istiyorlardı. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa 07 Eylül tarihinde Elcezire Cephe Komutanlığına çektiği çok gizli kayıtlı telgrafta, gerekirse Musul’un silahla alınmasını istemiştir. Türk Genelkurmayı’nın çabaları içerisinde en fazla dikkati çeken konu ise, cephenin uçak bölüğü ile takviye edilerek İngilizlerle mücadele edilmesi yolunda idi. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın emrine göre, Elcezire Cephesi bütün gücüyle Dicle’nin iki tarafından, nehir boyunca Musul yönünde taarruza geçecek idi. Doğu Cephesi ise Van, Hakkari ve Iğdır sınır birliklerinden oluşan dağ bataryalarıyla takviye edilen bir piyade tümeni, bir süvari tugayı ve aşiretlerden oluşan süvarilerle İmadiye, Süleymaniye hattı üzerinden Musul-Kerkük’e taarruzla görevlendirilecektir. Hatta bu hazırlıklar olurken, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa Elcezire cephesinde süratli keşif ve savaş uçaklarından oluşan bir uçak bölüğü teşkili yolunda da emirler verdi. Bu konuda Milli Savunma Bakanı Kâzım Paşa ile de gerekli yazışmalar başlatıldı. Bu arada 06 Kasım tarihinde Özdemir Bey’den Elcezire Cephe Komutanlığına gönderilen telgrafta takviye kuvvetlerinin Revandiz’e ulaştıktan sonra bütün kuvvetlerle ilk önce Zaho’nun işgali, bir kolun da güneyden Dohuk üzerine inmesi diğer bir kolun da İmadiye üzerine yürümesi hususu teklif ediliyordu. Özdemir Bey’den, alınan cevaplar çerçevesinde 10 Kasım tarihine kadar Elcezire Cephesinin gerekli hazırlıkları tamamlaması isteniyordu. Bu gelişmeler olurken, bir yandan da Lozan Konferansı devam ediyordu. Bu sırada Lozan’dan gelen haberlere bakılırsa konferansın kesintiye uğraması ihtimali vardı. Bu ihtimale karşı Fevzi Paşa, Musul harekâtına katılacak birliklerin hazırlanması konusunda gerekli talimatları da vermekten geri kalmıyordu. Hatta, 04 Aralık tarihinde İzmir’den Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya Musul’a yönelik icra edilecek harekâta dair çekilen telgrafta, Misak-ı Millî sınırları içinde bulunan Musul’un gerekirse silahla alınması yolunda Elcezire ve Doğu Cephesi Komutanlıklarına emirler verilip bu konuda hazırlıklı olmalarının istendiği belirtiliyordu. Gerçi Türkiye Lozan Konferansından önce Musul’u silahla almaya karar vermiş ise de, konferansın başlamasıyla birlikte diplomasi usûllerine daha ağırlıklı yer vermeyi uygun bulmuştu. Böylece yılı sonunda Musul’a yönelik olarak yapılması düşünülen askeri harekattan vazgeçilmişti. Lozan Konferansında en çetin tartışmalara yol açan konu “Musul Meselesi” olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, TBMM’de 2 Ocak ’te ve 30 Ocak ’te yaptığı açıklamalarda, Musul vilayetinin, Türkiye devletinin millî sınırları içerisinde olduğunu; buralarını ana vatandan koparıp şuna buna hediye etmenin mümkün olamayacağını ifade ediyordu. Lozan Barış Konferansı’nın toplanmasından evvel İngilizler, 17 Ekim tarihinden itibaren Köysancak, İma­diye ve Dinart’ı havadan bombalamaya başlamışlardı. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa’nın Musul hakkındaki beyanatları, plebisit yapılacağı yolundaki açıklamaları, yöre halkını İngilizlere karşı harekete geçirdi. İngiliz uçak filosu şehirleri, aşiretlerin yaşadıkları bölgeleri, bunların sürülerini ve ekili alanları sık sık bombalamış; halk ise bu bombardımandan bıkıp usanmıştır. İngilizlerin hava saldırıları yılında Şubat ve Mart aylarına kadar aralıklarla devam etmiştir. Musul’un diplomasi yoluyla geri alınabileceği düşüncesinden hareketle Lozan’da başlatılan görüşmeler üzerine Türk hükûmeti, Elcezire Cephe Komutanlığına gönderdiği şifre telgrafta Musul’a yönelik askeri harekatın durdurulmasını istedi. Bu durumu öğrenen Özdemir Bey oldukça sarsıldı. Bu haberin milli teşkilata ulaşması üzerine Revandiz ve çevresindeki hareket birden başka bir şekil ve renk aldı. Özdemir Bey, cephe komutanlığına 5 Nisan tarihinde gönderdiği raporunda hiç olmazsa Revan­diz bölgesinin Türk denetiminde kalması için İngilizlerle bir ateşkes imzalanmasını istiyor; başlatılan diplomasi hareketini şu durumda uygun bulmadığını belirtiyordu. Lozan görüşmeleri devam ederken, Musul’daki İngiliz-Irak birlikleri, 08 Nisan ’te birisi Hodran Suyu üzerinden Şeytan Boğazı, diğeri Büyük Zap Suyu Vadisi’nden Serderya istikametinde olmak üzere iki koldan yeniden ileri harekete geçmişlerdir. Özdemir Bey müfrezesi tarafından 11/12 Nisan gecesi yapılan baskın taarruzlarıyla İngilizlere zayiat verdirilmişti. 20/21 Nisan gecesi Özdemir Bey müfrezesi ile İngilizler arasındaki muharebe daha da şiddetlenmiş; İngilizler karşısında tutunamayan müfreze 23 Nisan tarihinde İran topraklarına çekilmeye karar vermiştir. Özdemir Bey müfrezesi sarp dağları aşarak, silahlarıyla birlikte 29 Nisan günü İran’ın Uşnu kasabasına ulaşmıştır. Özdemir Bey, Savcıbulak havalisindeki İran askeri yetkilisi Yusuf Han’a gönderdiği mektupta ilticasının kabulünü istemiştir. Özdemir Bey ve müfrezesi 10 Mayıs tarihinde Van’ın Bahçesaray ilçesinden Türkiye’ye giriş yaptı. Misak-ı Millî hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla başlatılmış olan askerî harekât, ne yazık ki gerekli desteğin sağlanamamasından dolayı umulan neticeyi veremedi.

Zekariya TÜRKMEN

KAYNAKÇA

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, Ankara

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi.

Gnkur. ATASE Başkanlığı Arşivi.

ÖKE, Mim Kemal, Musul Meselesi Kronolojisi (), İstanbul

Türk İstiklal Harbi, Güney Cephesi, Genelkurmay Basımevi, Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Arşivi, Şefik Özdemir Bey Dosyası.

TÜRKMEN, Zekeriya, “Özdemir Bey’in Musul Harekâtı ve İngilizlerin Karşı Tedbirleri ()”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S 49, Ankara

TÜRKMEN, Zekeriya, Musul Meselesi, Askerî Yönden Çözüm Arayışları (), Ankara

TÜRKMEN, Zekeriya, Yeni Devletin Şafağında Mustafa Kemal, Ankara

ÜZEL, Sahir, İstiklal Savaşımız Esnasında Kürtlük Cereyanları ve Irak-Revandiz Harekâtı, Resmî Vesaike Müstenit Harp Tarihi (Daktilo Metin), ATASE Bşk.lığı Kütüphanesi, İstiklal nr:

25/06/ tarihinde funduszeue.info adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı

Tez NoİndirmeTez KünyeDurumu Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Hatay milli mücadelesinde Özdemir Bey ve Revandiz savunması / Hatay's national indopendence Özdemir and his revandiz defendence
Yazar:GÜNEY NUR
Danışman: YRD. DOÇ. DR. SÜLEYMAN HATİPOĞLU
Yer Bilgisi: Mustafa Kemal Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Ana Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin:Hatay = Hatay ; Irak-Musul = Iraq-Mosul ; Milli Mücadele Dönemi = National Struggle Period ; Revandiz = Revandiz ; Özdemir Bey = Özdemir Bey ; Şark meselesi = East problem Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe

s. [II ÖZET HATAY MİLLİ MÜCADELESİNDE ÖZDEMİR BEY VE REVANDİZ SAVUNMASI Güney NUR Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Danışman : Yrd. Doç. Dr. Süleyman HATİPOĞLU Haziran , Sayfa Kurulduğu andan itibaren dünyanın gidişi ve tarihin akışına yön veren Osmanlı İmparatorluğu yılında girdiği Birinci Dünya Savaşı'nda yenilerek 30 Ekim tarihinde Mondros Mütarekesi'ni imzalamak zorunda kalmıştır. İtilaf Devletleri de bu mütarekeye dayanarak en büyük hedefleri olan "Şark Meselesi'nin tek taraflı ve haksız bir şekilde uygulamaya sokmuşlardı. Bu çerçevede Türk vatanı yer yer işgale uğrarken yılının sonlarına doğru Suriye ve Çukurova bölgeleri İngiliz ve Fransız ortak işgaline uğramış, fakat bir müddet sonra İngiliz ve Fransız işbirliği neticesinde bu yöreler tamamen Fransız işgaline terkedilmişti. Türk milleti bunun üzerine tarihten gelen milli haklarını ve bağımsızlığını korumak üzere direnişe geçerek savunma cemiyetleri kurmuştur. Bunlardan birisi de Güney Cephesi'ndeki Antep savunmasıdır. Antep'teki Kuva-yi Milliye'yi organize eden Özdemir Bey Fransızlara karşı burayı şiddetle muhafaza etmiş ve şehrin kahramanlık abidesi olmuştur. Bu arada Fransızların Hatay mıntıkasını işgalleri ile birlikte burada da çeşitli noktalarda direnme cemiyetleri oluşturulmuştur. TBMM Hükümeti buradaki milli mücadeleyi örgütlemek üzere Özdemir Bey'i Mart'ında Hatay'a göndermiştir. Özdemir Bey'in bölgeye gelişi ile beraber buradaki mücadele daha düzenli hale gelmişti. Özdemir Bey özellikle Kuseyr bölgesinde yaptığı teşkilatta emrindeki kuvvetlerle Fransızlara ağır darbeler indirerek bölgenin Fransız işgalinden kurtuluşunu hızlandırmış ve buraların tamamen Fransız işgalinden kurtarılmasını sağlayan "Ankara itilafnamesi'nin imzalanmasında büyük rol oynamıştır. Bundan sonra Özdemir Bey, Kerkük yakınlarındaki Revandiz bölgesinde İngilizlere karşı yürütülen direnişe destek olmak üzere yüz kişilik bir müfreze ile Revandiz'e gönderilmiş ve burada İngilizlere karşı önemli başarılar kazanmıştır. Anahtar Kelimeler : Şark Meselesi, Özdemir Bey, Antep, Hatay, Revandiz IV ABSTRACT HATAY'S NATIONAL İNDOPENDENCE MR. ÖZDEMİR AND HİS REVANDİZ DE FENDENCE Güney NUR History Department, Master Of Science Supervizor : Yrd. Doç. Dr. Süleyman HATİPO?LU July , Pages The Ottomon Empire which took part in the I. World War in , had to sign the Mondros Armistice at 30 October in , after being defeated. Whereas, it had set a course to history and had changed the movement of the world since it was built. Depending on the Mondros Armistice, the entente (cordiale) Powers carried one of their great aim the "Eastern Question" out in an one sided and unjust way. By the end of , Turkey lost many places such as the southern of Turkey which was taken under control by england and France. But soon they were all hend over to the French. Upon this, the Turkish Nation fought for its dependence and rights. İn order to do this defence communities were formed. One of these communities was in Antep which was also the head of all. Mr. Özdemir, the organizer and rsponsible of the community in Antep, did all his best for his country and he was observed as a hero. By the way, in Antioach (Hatay) was also a community who worked active for the independence of the Turkish Nation. So' the Turkish goverment sent Mr. Özdemir to Hatay in With the coming of Mr. Özdemir everything got organized as it had to be and a displined working order was formed. This was the result of the freedom of the people who were dominated by the French. Soon the independence of the Hatay's people was legally declared with the "Ankara İtilafname" agreement. Following this, Mr. Özdemir got a new order. He had to support the army with hundred men near Kerkük in Revandiz. There again he achieced success. Keywords: The Eastern Question, Mr. Özdemir, Antep, Hatay, Revandiz

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası