arapça izafet / Osmanlıca/Tamlamalar - Vikikitap: Özgür kütüphane

Arapça Izafet

arapça izafet

İSİM TAMLAMASI - İZAFET

Arapça eğitimimizin bu dersinde isim tamlamasını, muzaf-muzâfun ileyh konusunu işleyeceğiz. Şimdi, ilk önce izafetin manasını öğrenelim ve daha sonra muzaf ve muzâfun ileyh ögelerinin özelliklerini işleyelim…

 En az iki ismin yan yana gelerek anlamca birbirini tamamlamalarına izafet denir. Eğer izafet, iki isimden daha fazla isimler arasında olursa, buna “tetâbu-i izafet” yani “zincirleme isim tamlaması” denir. Demek, iki ismin yan yana gelmesi ve birbirini tamamlamasına izafet denilirken, isimler ikiden fazla olursa, buna “zincirleme isim tamlaması” manasında “tetâbu-i izafet” denilir. İzafetin iki ögesi vardır. Bunlar: muzaf ve muzâfun ileyhtir. Muzaf: tamlanan; muzâfun ileyh ise tamlayandır. Birazdan örnek tamlamalar üzerinde tahlil yaptığımızda, muzaf ve muzafun ileyh ögelerini çok net bir şekilde anlayacaksınız. Ama ilk önce izafetin çeşitlerini öğrenelim:

 İzafetin iki çeşidi vardır: 1- Manevi izafet, 2- Lafzî izafettir. Manevi izafet en çok kullanılan izafet çeşididir ve bu izafete aynı zamanda “hakiki izafet” de denilir. Türkçede: “Sınıfın kapısı” “Ali’nin evi”, “Okul bahçesi” “Bizim odamız” “Atın ayağı” şeklinde söylediğimiz izafet, bu izafettir. İzafetin birinci ögesine “muzaf”, ikinci ögesine ise “muzafun ileyh” denilir. Şimdi manevi izafeti, muzaf ve muzafun ileyhi örnek 10Arapça tamlama ile inceleyelim:

Arapçada İzafet yapılırken, Türkçeye göre ters düşünülür. Mesela, “evin kapısı” demek için, önce “kapı” sonra “ev” kelimeleri getirilir. Çünkü Arapçada, önemli olan, yani kendisinden bahsedilen daha önce gelir. “Evin kapısı” denildiğinde; evden değil, kapıdan bahsedilmektedir. Bu sebeple “kapı” kelimesi, “ev” kelimesinden daha önce gelir. Demek, Arapçada izafet yapılırken, Türkçeye göre ters düşünmelisiniz. Şimdi, “evin kapısı” tamlamasını Arapça olarak tahlil edelim:

 (بَابُ الْبَيْتِ  ) dediğimizde, “bâb” kelimesi “kapı” manasındadır. “beyt” ise “ev” demektir. Gördüğünüz gibi, “kapı” manasındaki “bâb” kelimesi önce gelmiştir. Burada “bâb” muzaftır, yani tamlanandır. “Beyt” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

بَابُالْبَيْتِ

                      ev     kapı = Evin kapısı

بَابُالْبَيْتِ

muzafun ileyh   muzaf

Başka bir tamlamada yine muzaf ve muzafun ileyhi görelim: (قَوْمُ نُوحٍ  ) “Nuh’un kavmi” demektir.  Burada, “kavm” kelimesi “kavim” manasındadır. Gördüğünüz gibi, “Nuh” değil, “kavm” önce gelmiştir. Türkçeye göre tamamen terstir. Türkçede önce “nuh” gelirken, Arapça önce “kavm” kelimesi gelmektedir.  Burada “kavm” muzaftır, yani tamlanandır. “Nuh” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

قَوْمُنُوحٍ

                    Nuh  kavim = Nuh’un kavmi

قَوْمُنُوحٍ

muzafun ileyh   muzaf

Şimdi de başka bir tamlamayı inceleyelim: (لَيْلَةُ الْقَدْرِ  ) “Kadir gecesi” demektir.  Burada, “leyleh” kelimesi “gece”; “kadr” ise “kadir” manasındadır. Gördüğünüz gibi, “gece” manasındaki “leyleh” kelimesi önce gelmiştir. Türkçeye göre tamamen terstir. Türkçede önce “kadir” gelirken, Arapça önce “gece” kelimesi gelmektedir.  Burada “leyley” muzaftır, yani tamlanandır. “kadr” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

لَيْلَةُالْقَدْرِ

                    Kadir  gece = Kadir gecesi

لَيْلَةُالْقَدْرِ

 muzafun ileyh   muzaf

 Şimdi de başka bir tamlamayı inceleyelim. Örnekler çoğaldıkça mesele çok daha iyi anlaşılacaktır:

(خَيْرُ الْبَرِيَّةِ  ) “Yaratılmışların en hayırlısı” demektir.  Burada, “hayr” kelimesi “hayır”; “beriyye” ise “mahlûkat ve yaratılmış” manasındadır. Gördüğünüz gibi, “hayr” kelimesi yine önce gelmiştir. Türkçeye göre tamamen terstir. Türkçede, önce “yaratılmış” gelirken; Arapça, önce “hayır” kelimesi gelmektedir.  Burada “hayr” muzaftır, yani tamlanandır. “beriyye” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

خَيْرُالْبَرِيَّةِ

          yaratılmışlar  hayır = Yaratılmışların en hayırlısı

خَيْرُالْبَرِيَّةِ

 muzafun ileyh   muzaf

Şimdi de başka bir tamlamayı inceleyelim: (اِخْوَانُ لُوطٍ  ) “Lut’un kardeşleri” demektir.  Burada, “ihvan” kelimesi “kardeşler” manasındadır. Gördüğünüz gibi, “kardeşler” manasındaki “ihvan” kelimesi önce gelmiştir. Türkçeye göre tamamen terstir. Türkçede önce “Lut” gelirken, Arapça önce “kardeşler” kelimesi gelmektedir.  Burada “ihvan” muzaftır, yani tamlanandır. “lut” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

اِخْوَانُلُوطٍ

                    Lut  kardeşler = Lut’un kardeşleri

اِخْوَانُلُوطٍ

 muzafun ileyh   muzaf

Artık meseleyi anlamış olduğunuzu kabul ediyor ve örnekleri biraz daha hızlı geçiyoruz:

(نَصْرُ اللَّهِ  ) “Allah’ın yardımı” demektir.  Burada “nasr” muzaftır, yani tamlanandır. “Allah” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

نَصْرُاللَّهِ

                Allah  yardım = Allah’ın yardımı

نَصْرُاللَّهِ

 muzafun ileyh  muzaf

(مَلِكُ النَّاسِ  ) “İnsanların meliki” demektir.  Burada “melik” kelimesi muzaftır, yani tamlanandır. “naas” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

مَلِكُالنَّاسٍ

                İnsanlar  Melik = İnsanların Meliki

مَلِكُالنَّاسِ

 muzafun ileyh  muzaf

(حَبِيبُ التَّوَّابِينَ  ) “Tövbe edenlerin sevgilisi” demektir.  Burada “habiib” kelimesi muzaftır, yani tamlanandır. “tevvaabiin” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

حَبِيبُالتَّوَّابِينَ

      Tövbe edenler sevgili  = Tövbe edenlerin sevgilisi

حَبِيبُالتَّوَّابِينَ

  muzafun ileyh  muzaf

 (وَعْدُ اللَّه  ) “Allah’ın vaadi” demektir.  Burada “va’d” kelimesi muzaftır, yani tamlanandır. “Allah” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

وَعْدُاللَّهِ

                   Allah vaad  = Allah’ın vaadi

وَعْدُاللَّهِ

     muzafun ileyh  muzaf

Ve son olarak bir örnek daha yapalım: (جُنُودُ اللَّهِ  ) “Allah’ın askerleri” demektir.  Burada “cünud” kelimesi muzaftır, yani tamlanandır. “Allah” ise muzâfun ileyhtir, yani tamlayandır.

جُنُودُ  اللَّهِ

                Allah  askerler = Allah’ın askerleri

جُنُودُاللَّهِ

 muzafun ileyh  muzaf

Buraya kadar olan bölümü kısaca tekrar edecek olursak: İsim tamlaması, iki ögeden oluşur. 1- muzaf 2- muzafun ileyh. Muzaf, tamlamanın birince kelimesidir. Muzafun ileyh ise ikinci kelimesidir. Ayrıca İzafetin ikiye ayrıldığı söylemiştik: Manevi izafet ve lafzi izafet. Buraya kadar, manevi izafetin, diğeri ismiyle “hakiki izafetin” ne olduğunu öğrendik. Şimdi, Manevi izafetin ögeleri olan, muzaf ve muzafın ileyhin özelliklerini öğrenelim:

Manevi izafetin ögelerini şöylece maddelemek mümkündür:

1- Muzaf, manevi izafetin birinci ögesidir. Muzaf olan kelimenin özellikleri şunlardır:

1- Muzaf olan kelime tenvin almaz.

Mesela, بَابُ  الْبَيْتِ “evin kapısı” tamlamasında “bâb” kelimesi muzaftır. Bu kelime tenvin almamaktadır. نَصْرُ اللَّهِ “Allah’ın yardımı” tamlamasında “nasr” kelimesi muzaftır. Bu kelime tenvin almamaktadır. Ve yine  اِخْوَانُ  لُوطٍ“Lut’un kardeşleri” tamlamasında “ihvan” kelimesi muzaftır. Bu kelime tenvin almamaktadır. Bu misallerde olduğu gibi, isim tamlamasında, muzaf olan kelime, tenvin almamaktadır.

Muzaf olan kelimenin 2. özelliği şudur: Muzaf, harf-i tarif almaz. Harf-i tarifi daha önce öğrenmiştik. Dilerseniz ilk önce harf-i tarifi hatırlayalım ve daha sonra örnek tamlamalar ile muzafın harf-i tarif almadığını görelim:

Marife: Marife, nekranın zıddıdır. Söylendiği zaman, kimden veya hangi şeyden bahsedildiği tam olarak anlaşılan, belirli bir kimseden veya hangi şeyden bahsedildiği tam olarak anlaşılan, belirli bir kimseyi veya şeyi gösteren isimlerdir. Yine İngilizce bilenler için; Arapçada marife, İngilizcede “the” ile kullanılan isimlere gibidir.

Mesela:مُدَرِّسٌ  dediğimizde, herhangi bir öğretmeni kastetmiş olurken; اَلْمُدَرِّسُ  dediğimizde, yani kelimeyi elif-lam takısıyla, marife olarak ifade ettiğimizde, artık tanınan ve bilinen bir öğretmeni kastetmiş oluruz…

Muzaf kelimenin, harf-i tarif yani “elif-lam” almamasını şimdi örnekleriyle görelim:

Mesela, بَابُ  الْبَيْتِ “evin kapısı” tamlamasına bakalım. Burada muzaf olan “bâb” kelimesi “elbaab” şeklinde gelemez yani muzaf, harf-i tarif almaz.

Yine نَصْرُ اللَّهِ “Allah’ın yardımı” tamlamasında “nasr” kelimesi muzaftır. Bu kelime harf-i tarif almaz. Yani  اَلنَّصْرُ اللَّهِ denilemez.

Ve yine  جُنُودُ  رَبِّكَ “Rabbi’nin orduları” tamlamasında “cünuud” kelimesi muzaftır. Bu kelime harf-i tarif almaz ve اَلْجُنُودُ  رَبِّكَ  şeklinde söylenmez. Bu misallerde olduğu gibi, isim tamlamasında, muzaf olan kelime, harf-i tarif almamaktadır.

Muzaf olan kelimenin 3. Özelliği şudur: Muzafın irabı, cümledeki yerine göre değişir.

Mesela نَصْرُ اللَّهِ “Allah’ın yardımı” tamlamasını ele alalım. Eğer bu tamlamanın önünde harf-i cer varsa, muzaf cer olarak telaffuz edilir: مِنْ نصْرِ اللَّهِ  da olduğu gibi. Eğer cümlenin önünde “inne” ve kardeşlerinden birisi varsa, muzaf fethalı okunur: اِنَّ نصْرَ اللَّهِ  da olduğu gibi. İşte bunlar gibi, muzafın irabı, cümledeki yerine göre değişir. Bazen ötreli, bazen fethalı bazen de esreli okunur.

Muzaf olan kelimenin 4. Özelliği şudur: Müsenna ve Cem’i müzekker-i salim isimler muzaf olduklarında sonlarındaki “nun” ( ن ) düşer. Dilerseniz ilk önce müsennayı ve Cem’i müzekker-i salimi bir kez daha hatırlayalım ve bu maddenin örnek tamlamalarını daha sonra inceleyelim:

Müsenna: Aynı tür varlıklardan iki taneyi gösteren kelimelere denir. Müsenna yerine “tensiye” kelimesi de kullanılır. Buna göre, Arapçada, “iki” sayısını kullanmadan da tek bir kelimeyle, aynı varlığın iki ferdine işaret edilebilir…. Şimdi de cem’in manasını öğrenelim.

Cem’i: Aynı tür varlıklardan olup, ikiden fazla varlığı gösteren kelimelere denir. İsimlerin cem’i, yani çoğulu, belli bir kurala göre gelmediği için ancak sözlüğe bakarak veya bir başkasından duyarak öğrenilir. Yani isimlerin cem’i, semâî’dir….

CEM-İ MÜZEKKER-İ SALİM: Cem-i müzekker-i salim, kaideye uygun olarak çoğul olan müzekker demektir. Müzekker ve müennes kelimelerin ne manaya geldiğini daha önceki dersimizde öğrendiğimiz için burada tekrar etmiyoruz. Demek, cem-i müzekker-i salim, müzekker bir ismin çoğulu demektir…

Şimdi, Müsenna ve Cem’i müzekker-i salim isimler muzaf olduklarında sonlarındaki “nun” un ( ن ) nasıl düştüğünü örnekleriyle görelim. İlk önce müsenna isimlere bakalım: mesela, (بَابَانِ  ) müsennadır ve “iki kapı” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Evin iki kapısı” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve (بَابَا الْبَيْتِ  ) şeklinde söylenir.

Şimdi başka bir misale bakalım: (نَافِذَتَانِ  ) müsennadır ve “iki pencere” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Odanın iki penceresi” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve (نَافِذَتَا الْغُرْفَةِ  ) şeklinde söylenir.

Şimdi başka bir örneğe bakalım: (كِتَابَانِ  ) müsennadır ve “iki kitap” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Öğrencinin iki kitabı” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve (كِتَابَا التِّلْمِيذِ  ) şeklinde söylenir.

Başka bir örnek: (بِنْتَانِ  ) müsennadır ve “iki kız” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Ali’nin iki kızı” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve (بِنْتَا عَلِىٍّ  ) şeklinde söylenir.

Son bir örnek daha verelim: (أَمْرَانِ  ) müsennadır ve “iki emir” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “İslam’ın iki emri” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve

 (أَمْرَا اْلاِسْلاَمِ ) şeklinde söylenir.

Bu ve bunun gibi birçok gramer dersini kolaylıkla öğrenmek için TIKLAYINIZ!!!

Şimdi de cem-i müzekker-i salimin muzaf olduğunda sonundaki “nun”un nasıl düştüğünü örnek tamlamalarda görelim: Mesela, (مُعَلِّمُونَ  ) cem-i müzekker-i salimdir ve “öğretmenler” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Okulun öğretmenleri” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve (مُعَلِّمُو الْمَدْرَسَةِ  ) şeklinde söylenir.

Şimdi başka bir misale bakalım: (مُهَنْدِسُونَ  ) cem-i müzekker-i salimdir ve “mühendisler” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Şirketin mühendisleri” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve ( مُهَنْدِسُو الشَّرِكَةِ ) şeklinde söylenir.

Başka bir örnek: (مُشْرِكُونَ  ) cem-i müzekker-i salimdir ve “müşrikler” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Kureyş’in müşrikleri” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve ( مُشْرِكُو قُرَيْشٍ ) şeklinde söylenir.

Başka bir örnek: (حَارِسُونَ  ) cem-i müzekker-i salimdir ve “bekçiler” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Fabrikanın bekçileri” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve ( حَارِسُو الْمَصْنَعِ ) şeklinde söylenir.

Son bir örnek daha verelim: (فَاتِحُونَ  ) cem-i müzekker-i salimdir ve “fatihler” manasındadır. Bu kelime, muzaf olduğunda, mesela “Şehrin fatihleri” denilmek istendiğinde, kelimenin sonundaki “nun” düşer ve ( فَاتِحُو الْمَدِينَةِ ) şeklinde söylenir.

Buraya kadar manevi izafetin 1. ögesi olan muzafın özelliklerini öğrendik ve örnek tamlamalarda bu özellikleri gördük. Şimdi manevi izafetin 2. ögesi olan muzafun ileyhin özelliklerini inceleyeceğiz.

Muzafun ileyh, izafetin 2. ögesidir. Muzafun ileyhin 1. Özelliği şudur: muzafun ileyh, harf-i tarif olan “elif-lam” alabilir. Eğer alırsa, manevi izafette, “belirtili isim tamlaması” olur. Eğer almazsa “belirtisiz isim tamlaması olur.” Örneklerde gördüğünüzde bu noktayı daha iyi kavrayacaksınız:

Mesela: (بَابُ بَيْتٍ  ) dediğimizde, “bâb” muzaftır. “Beyt” ise muzâfun ileyhtir. Burada “beyt” kelimesi elif-lam takısı olan harf-i tarif ile gelmediğinden, bu izafet, “belirtisiz bir izafettir” ve herhangi bir evin kapısı kastedilir.

بَابُبَيْتٍ

muzafun ileyh muzaf

                     ev     kapı = (Herhangi bir) ev kapısı

Eğer (بَابُ الْبَيْتِ  ) şeklinde söyler, yani muzafun ileyh “harf-i tarif” ile ifade edersek, o zaman bu izafet “belirtili isim tamlaması” olur ve belli bir evin kapısı kastedilmiş olur. 

بَابُالْبَيْتِ

muzafun ileyhmuzaf

                  ev     kapı = (Belirli bir) evin kapısı

Şimdi başka bir örneği inceleyelim: (مَقْصَفُ مَدْرَسَةٍ  ) dediğimizde, “maksaf” muzaftır. “medrese” ise muzâfun ileyhtir. Burada “medrese” kelimesi elif-lam takısı olan harf-i tarif ile gelmediğinden, bu izafet, “belirtisiz bir izafettir” ve herhangi bir okulun kantini kastedilir.

مَقْصَفُمَدْرَسَةٍ

      muzafun ileyh muzaf

                     okul     kantin = (Herhangi bir) okul kantini

Eğer bu tamlamayı, (مَقْصَفُ الْمَدْرَسَةِ  ) şeklinde söyler, yani muzafun ileyh “harf-i tarif” ile ifade edersek, o zaman bu izafet “belirtili isim tamlaması” olur ve belli bir okulun kantini kastedilmiş olur.

مَقْصَفُ  الْمَدْرَسَةِ

      muzafun ileyh muzaf

                     okul     kantin = (Belirli bir) okulun kantini

Belirtili isim tamlamasına birkaç örnek daha verelim:

(مِصْبَاحُ الْغُرْفَةِ  ) “Odanın lambası” manasındadır. Bu tamlamada muzafun ileyh “harf-i tarif” ile ifade edilmiştir. Bu sebeple, bu izafet “belirtili isim tamlaması” olur ve belli bir odanın lambası olur.

مِصْبَاحُالْغُرْفَةِ

muzafun ileyh muzaf

              oda     lamba = (Belirli bir) odanın lambası

Başka bir örnek: (كُتُبُ الْكَاتِبِ  ) “Yazarın kitapları” manasındadır. Bu tamlamada muzafun ileyh yine “harf-i tarif” ile ifade edilmiştir. Bu sebeple, bu izafet “belirtili isim tamlaması” olur ve bilinen bir yazarın kitapları kastedilmiş olur.

كُتُبُالْكَاتِبِ

muzafun ileyh muzaf

              yazar     kitaplar = (Bilinen bir) yazarın kitapları

 Başka bir örnek: (مَسْجِدُ الْقَرْيَةِ  ) “Köyün camisi” manasındadır. Bu tamlamada muzafun ileyh yine “harf-i tarif” ile ifade edilmiştir. Bu sebeple, bu izafet “belirtili isim tamlaması” olur ve bilinen bir köyün mescidi kastedilmiş olur.

مَسْجِدُالْقَرْيَةِ

muzafun ileyh muzaf

              köy     mescid = (Bilinen bir) köyün mescidi

Halbuki (مَسْجِدُ قَرْيَةٍ  ) denilerek muzafun ileyh “harf-i tarifsiz” ifade edilseydi, bu “belirtisiz isim tamlaması” olur ve bilinmeyen bir köyün mescidi kastedilmiş olurdu.

Yine özel isimler muzafun ileyh olursa, bu belirtili isim tamlaması olur. Mesela, (بَيْتُ حُسَيْنٍ  ) “Hüseyin’in evi” manasındadır. Bu tamlamada muzafun ileyhi özel isimdir. Bu sebeple, bu izafet “belirtili isim tamlaması”dır.

بَيْتُحُسَنْنٍِ

muzafun ileyh muzaf

        Hüseyin     ev = Hüseyin’in evi

Muzafun ileyhin 2. Özelliği şudur: Muzafun ileyh cer durumunda gelir. Şimdi örneklerle muzafun ileyhin cer durumunu görelim:

Mesela: (قَوْمُ نُوحٍ  ) tamlamasında, “kavm” muzaftır, “Nuuh” ise muzâfun ileyhtir ve harekesi esredir.

قَوْمُنُوحٍ

muzafun ileyhmuzaf

Yine mesela (لَيْلَةُ الْقَدْرِ  ) tamlamasında “leyley” muzaftır, “kadr” ise muzâfun ileyhtir ve harekesi esredir.

لَيْلَةُالْقَدْرِ

muzafun ileyhmuzaf

 (خَيْرُ الْبَرِيَّةِ  ) tamlamasında “hayr” muzaftır, “beriyye” ise muzâfun ileyhtir ve harekesi esredir.

خَيْرُالْبَرِيَّةِ

 muzafun ileyh   muzaf

 (اِخْوَانُ لُوطٍ  ) tamlamasında “ihvan” muzaftır, “lut” ise muzâfun ileyhtir ve harekesi esredir.

اِخْوَانُلُوطٍ

 muzafun ileyh   muzaf

 Son olarak: (نَصْرُ اللَّهِ  ) tamlamasında “nasr” muzaftır, “Allah” ise muzâfun ileyhtir ve harekesi esredir.

نَصْرُاللَّهِ

 muzafun ileyh  muzaf

Muzafun ileyh, eğer Müsenna veya Cem-i müzekker-i salim isimlerden olursa, yine cer alametiyle gelirler. Müsennanın ve cem-i müzekkeri salimin cer alametini, önceki derste irab konusunda öğrenmiştik. Buna göre, Mesela, (اَلتِّلْمِذَانِ  ) müsennadır ve “iki öğrenci” manasındadır. Bu kelime muzafun ileyh olduğunda, mesela, “İki öğrencinin kalemleri” denilmek istendiğinde, (أَقْلاَمُ التِّلْمِذَيْنِ  ) şeklinde söylenir. Elif düşer ve cer alameti olarak yerine cezimli ye gelir.

أَقْلاَمُالتِّلْمِذَيْنِ

       muzafun ileyh  muzaf

Mesela, (مُعَلِّمُونَ ) cem-i müzekker salimdir ve “öğretmenler” manasındadır. Bu kelime muzafun ileyh olduğunda, mesela, “Öğretmenlerin odası” denilmek istendiğinde, (غُرْفَةُ الْمُعَلِّمِينَ  ) şeklinde söylenir. Vav düşer ve cer alameti olarak yerine ye gelir.  

Ya da (كَاتِبُونَ  ) cem-i müzekker salimdir ve “yazarlar” manasındadır. Bu kelime muzafun ileyh olduğunda, mesela, “Yazarların kitapları” denilmek istendiğinde, (كُتُبُ الْكَاتِبِينَ  ) şeklinde söylenir. Vav düşer ve cer alameti olarak yerine ye gelir.

Bu konuyla ilgili son bir örnek daha verelim: (مُجِتَهِدُونَ  ) cem-i müzekker salimdir ve “çalışkanlar” manasındadır. Bu kelime muzafun ileyh olduğunda, mesela, “Çalışkanların başarısı” denilmek istendiğinde, (نَجَاحُ الْمُجِتَهِدِينَ    ) şeklinde söylenir. Vav düşer ve cer alameti olarak yerine ye gelir.  

Gördüğünüz gibi, konular birbiri üzerine bina edildi. Bir önceki derste irab konusunu işledik. Müsennanın ve Cem-i müzekker-i salimin cer alametinin ne olduğu o derste öğrendik. Burada muzafın ileyhin cer alameti taşıdığını öğrenince, tamlamayı kurarken, önceki dersimizde öğrendiğimiz bilgiyi kullandık ve müsennayı ve cem-i müzekkeri salimi cer alametiyle ifade ettik. Demek her ders, bir sonraki derse kuvvet verecek şekilde hazırlanmış bir sistem ve bir çatı ile Arapça öğrenmektesiniz. Dersimizin bu bölümüne kadar, manevi izafeti işledik. Örnek tamlamalarda ögelerini ve özelliklerini inceledik. Şimdi de izafetin 2. çeşidi olan “lafzî izafete” geçiyoruz. Lafzî izafet genellikle başka bir isme sıfat olarak kullanılan izafettir. Şimdi özelliklerini hep beraber öğrenelim:

Lafzi izafet: Türkçede: “Güzel yüzlü” “İlmi faydalı” “Boyu uzun” “Temiz kalpli” “Temiz elbiseli” şeklinde söylediğimiz izafettir. Bu izafetteki Muzaf ve muzafun ileyhin özellikleri, manevi izafetle aynıdır. Sadece bir fark vardır; o da lafzi izafette muzaf, yerine göre harf-i tarif olan “elif-lam” takısını alabilir. Hâlbuki manevi izafette, muzaf harf-i tarif almamaktadır. Lafzi izafette muzafın harf-i tarif alabilmesinin sebebi şudur: Genellikle lafzi izafet, bir isme sıfat olarak gelirler. Muzafları genellikle ism-i fail, ism-i mef’ul ve sıfat-i müşebbehe olur… Şu noktaya da dikkat çekmek istiyoruz: Manevi izafette, izafetin belirli olabilmesi için muzafun ileyh elif-lam takısı alıyordu. Lafzi izafette ise, izafetin belirli olabilmesi için muzaf elif-lam takısı almaktadır. Bir daha tekrar etmek istiyoruz: Manevi izafetin belirli olabilmesi için, muzafun ileyh elif-lam takısı alır. Lafzi izafette ise, izafetin belirli olabilmesi için muzafun ileyh değil, muzafın kendisi elif-lam takısı alır. Şimdi bu meseleyi ve lafzi izafeti örnekleriyle inceleyelim.

 (حَسَنُ الْوَجْهِ  ) “güzel yüzlü” “yüzü güzel olan” manasındadır. Bu tamlamadaki izafet, lafzi izafettir. Burada, “hasenu” kelimesi muzaftır. “elvech” ise muzâfun ileyhtir.

حَسَنُالْوَجْهِ

muzafun ileyh muzaf

                              yüz    güzel = Güzel yüzlü, yüzü güzel olan

Bu tamlamada muzaf “harf-i tarif” ile gelirse, tamlamamız  (اَلْحَسَنُ الْوَجْهِ  )  şeklinde gelir ve bu “belirtili bir tamlama” olur.

اَلْحَسَنُالْوَجْهِ

muzafun ileyh muzaf

                       yüz    güzel = Güzel yüzlü, yüzü güzel olan

Şimdi de lafzi izafetin başka bir örneğine bakalım: (طَاهِرُ الْقَلْبِ  ) “temiz kalpli” “kalbi temiz olan” manasındadır. Bu tamlamadaki izafet, lafzi izafettir. Burada, “taahir” kelimesi muzaftır. “elkalb” ise muzâfun ileyhtir. Bu tamlamayı (اَلطَّاهِرُ الْقَلْبِ  ) olarak söylediğimizde “belirtili bir tamlama” olur.

طَاهِرُالْقَلْبِ

muzafun ileyh muzaf

                             kalp    temiz = Temiz kalpli, kalbi temiz olan

Şimdi de başka bir örnek: (نَظِيفُ الثِّيَابِ  ) “temiz elbiseli” demektir. Bu tamlamadaki izafet, yine lafzi izafettir. Burada, “naziif” kelimesi muzaftır. “essiyaab” ise muzâfun ileyhtir. Bu tamlamayı, harf-i tarifli olarak, (اَلنَّظِيفُ الثِّيَابِ  ) şeklinde de söyleyebiliriz. Ve bu durumda tamlamamız belirtili bir tamlama olur.

نَظِيفُالثِّيَابِ

muzafun ileyh muzaf

                           elbise   temiz = Temiz elbiseli

Şimdi de son bir örnek: (مُتَوَسِّطُ الْحَالِ  ) “orta halli” demektir. Bu tamlamadaki izafet, yine lafzi izafettir. Burada, “mütevassıt” kelimesi muzaftır. “elhaal” ise muzâfun ileyhtir. Bu tamlamayı, harf-i tarifli olarak, (اَلْمُتَوَسِّطُ الْحَالِ    ) şeklinde de söyleyebiliriz. Ve bu durumda tamlamamız belirtili bir tamlama olur.

مُتَوَسِّطُالْحَالِ

muzafun ileyh muzaf

                               hal   orta = Orta halli

Lafzi izafeti de 4 örnek tamlama ile gördük. Burada, dersimizin başında izahı geçen, “tetâbu-i izafet” yani “zincirleme isim tamlamasının da örneklerini göstermek istiyoruz. Tetâbu-i izafet: iki isimden daha fazla ismin yan yana gelerek anlamca birbirini tamamlamasıydı. Şimdi, Tetâbu-i izafetin örneklerine geçiyoruz:

 “Allah’ın Peygamberinin sözü” manasında olan (قَوْلُ رَسُولِ اللَّهِ  ) tamlamasını inceleyelim: Bu tamlamada,  (قَوْل  ) muzaftır ve  (رَسُول  ) kelimesi muzafun ileyhtir. Aynı zamanda (رَسُول  ) kelimesi muzaf ve (اللَّه  ) kelimesi de muzafun ileyhtir. Demek (رَسُول  ) kelimesi, hem muzaf olurken hem de muzafun ileyh olmaktadır. Başka bir ifadeyle: (رَسُول  ) kelimesi, kendinden önceki kelimenin muzafun ileyhi iken, kendinden sonraki kelimenin muzafıdır.

قَوْلُرَسُولِاللَّهِ

    muzafun ileyh muzaf

  muzafun ileyh  muzaf

Şimdi de 2. Örneğimize geçelim ve “Mahmud’un ailesinin fertleri” manasında olan

(أَفْرَادُ أُسْرَةِ مَحْمُودٍ) tamlamasını inceleyelim: Bu tamlamada geçen “efrâd” “fertler” manasında; ve “usretün” kelimesi de “aile” manasındadır. Bu tamlamada,  (أَفْرَاد) muzaftır ve  (أُسْرَة) kelimesi muzafun ileyhtir. Aynı zamanda ( أُسْرَة ) kelimesi muzaf olup; (مَحْمُود) kelimesi muzafun ileyhtir. Demek (أُسْرَة) kelimesi hem muzaf olurken, hem de muzafun ileyh olmaktadır.

أَفْرَادُأُسْرَةِمَحْمُودٍ

muzafun ileyh  muzaf

                 muzafun ileyh  Muzaf

Şimdi son örneğimize geçelim ve “Rabbinin orduları” manasında olan (جُنُودُ رَبِّكَ  ) tamlamasını inceleyelim: Bu tamlamada geçen “cünuud” “ordular” manasındadır. “rabbike” kelimesindeki “ke” ise zamirdir ve “senin” manasındadır. “rabbike” “senin rabbin” demektir. Bu tamlamada,  (جُنُودُ) muzaftır ve “rab” kelimesi muzafun ileyhtir. Aynı zamanda “rab” kelimesi muzaf olup ; (كَ) zamiri muzafun ileyhtir. Demek “rab” kelimesi hem muzaf olurken hem de muzafun ileyh olmaktadır.

جُنُودُرَبِّكَ

   muzafun ileyh  muzaf

      muzafun ileyh  Muzaf

Tetâbü-i izafetin de örnek tamlamalarını gördükten sonra, şimdi sıra geldi konu testimize. Bakalım, buraya kadar öğretilen konuları ne kadar iyi anladınız. Hazırsanız başlayalım:

1- Bunlardan hangisi izafet çeşidi değildir?

A- Manevi izafet

B- Marife

C- Lafzi izafet, Evet,

doğru cevap B. Marife, bir izafet çeşidi değildir.

2- Şu ifadelerden hangisi muzaf ile ilgili olarak doğrudur?

A- Tenvin alır.

B- Müsenna bir isim muzaf olduğunda sonundaki (ن  )  düşer.

C- Her zaman ref durumunda gelir…

Doğru cevap B

3- Cem-i müzekker-i salim bir ismin sonundaki (ن  )  ne zaman düşer?

A- Muzafun ileyh olduğunda

B- Muzaf olduğunda

C- Her ikisinde …

Doğru cevap B

4- “Allah’ın yardımı” ifadesinin doğru Arapça karşılığı hangisidir?

A- اَللَّهُ النَّصْرِ

B- نَصْرُ اللَّهُ

C-   نَصْرُ اللَّهِ

Doğru cevap C

5- Muzafun ileyh ile ilgili olarak şu söylenenlerin hangisi doğrudur?

A- Tenvin almaz.

B- Tenvin alabilir.

C- Ötre alabilir. …

Doğru cevap B, tenvin almaz.

6- Üç isimden oluşan bir izafette ortadaki ismin durumu ne olur?

A- Muzaf olur

B- Muzafun ileyh olur

C- Hem muzaf hem muzafun ileyh olur. …

Doğru cevap C, Hem muzaf hem muzafun ileyh olur

İsim tamlaması dersimizin de sonunda geldik. Unutmayın, bir dersi tam manasıyla anlamadan ve öğrenmeden bir sonraki derse geçmek yok. Bu dersi tam manasıyla öğrendiğinizde bir sonraki dersimize geçebilirsiniz. Bir sonraki derste buluşuncaya kadar Allah’a emanet olun. Esselamu aleyküm.

Bu ve bunun gibi birçok gramer dersini kolaylıkla öğrenmek için TIKLAYINIZ!!!

İzafet Ne Demek? İzafet Tdk Sözlük Anlamı Nedir?

İzafet, Arapça kökenli bir kelimedir ve dilimize Arapçadan geçmiştir. İzafet anlamı ise dilimizde görelik anlamında kullanılmaktadır.

İzafet Ne Demek?

İzafet, anlamı merak edildiğinden sıklıkla araştırılan kelimeler arasında yer alır. Dilimize Arapçadan geçmiş olan İzafet kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. İzafet, dilimizde göreli anlamına gelmekte ve günlük konuşma dilinde birçok kişi tarafından kullanılmaktadır.

İzafet, dilimizde birçok kişi tarafından kullanılan kelimeler arasında bulunduğundan anlamı da merak edilmektedir. Kelimelerin anlamlarını TDK sözlükten öğrenmek ve bu şekilde cümle içinde kullanmak gerekir.

İzafet TDK Sözlük Anlamı Nedir?

İzafet kelimesinin TDK sözlükte ne anlama geldiği birçok kişi tarafından internetten araştırılmaktadır. İzafet kelimesinin anlamı görelik olarak tanımlanmaktadır. Göreli olan durumlar için izafet kelimesinin kullanımı dilimizde doğru bir kullanım olmaktadır.

Osmanlıca/Tamlamalar

Farsça ve Arapça tamlamalar, özellikle yüksek konuşmada oldukça sık kullanılmıştır. Bu sebeple, bu makalemizde bu tamlama çeşitlerini inceleyeceğiz.

Arapça Tamlamalar[değiştir]

İki İsim Arasında[değiştir]

İzafet Terkibi (İsim Tamlaması)[değiştir]

Arapçada tamlamalar, Türkçenin tam tersi şekilde işler; tamlanan isim (muzâf) önce, tamlayan isim (muzâfün ileyh) sonra gelir. Muzâf ismin sonuna bir ötre gelir, muzâfün ileyh olan isim ise harf-i tarif denilen el- belirtili takısı bulunur.

Muzâf isim Yuvarlak Te ile bitiyorsa, daima T ile telaffuz edilir. Muzâfün ileyh olan isim Yuvarlak Te ile bitiyorsa, daima T olmadan telaffuz edilir. Söz konusu kelimenin Türkçe'de normalde nasıl telaffuz edildiği önemli değildir.

محاكمة الّغاتین
muḥâkemetü'l-lugâteyn
طریق الدلاله
ṭarîḳu'd-delâle

Örneğin yukarıdaki "Muhakeme" kelimesi Türkçede T olmadan telaffuz edilmektedir. Ancak muzâf pozisyonuna geldiği için yukarıda "Muhakemet" diye telaffuz edilmiştir. Aynı şekilde, "Delalet" kelimesi Türkçede T ile telaffuz edilmektedir. Ancak yukarıda muzâfün ileyh pozisyonuna geldiği için T düşmüş, kelime "Delale" diye telaffuz edilmiştir.

Arapça isim tamlamaları, Osmanlıcada çok sık kullanılmaz; bu amaç için genellikle Farsça tamlamalar tercih edilir. Arapça tamlamalar, sadece Arapça kökenli iki isim arasında yapılabilir, iki isimden birisi Türkçe, Farsça veya Batı asıllı olunca Arapça terkip yapılamaz.

Özel adlardan önce gelen ابو ebû "babası" ve ابن ibn / بن bin "oğlu" gibi sözcükler de isim tamlaması yapısındadır ve buna göre ابو عبدالله Ebû Abdillâh şeklinde okunur. Şayet ابو ebû'dan önce ibn veya bin gelirse bu durumda o da ابی ebî şekline girmektedir: ابن ابی عبدالله İbn Ebî Abdillâh.

Sıfat Terkibi (Sıfat Tamlaması)[değiştir]

Sıfat Terkiplerinin İzafet Terkiplerinden tek farkı, tamlayanın bir isim değil sıfat olmasıdır. Bu sebeple tamlayana mevsûf denilir.

Sıfat Terkiplerinde mevsûf olan sıfat, muzâf olan isme keyfiyet ve kemiyet açısından uyum gösterir. Aşağıdaki müfret tamlamalarda bu görülmektedir:

رمضان المبارك
ramaẓᵈânü'l-mübârek
قوّة العظیمه
ḳuvvetü'l-ˁaẓîme

Muzâf tesniye hâlinde olunca mevsûf da tesniye hâline alınır.

حرفین المتجانسین
ḥarfeynü'l-mütecâniseyn

Müzekker çoğul isimler, müzekker veya mükesser çoğul sıfatlarca terkip edilebilirler.

مؤلّفین المحاقّقین
müˀellifînü'l-muḥaḳḳiḳîn

Mükesser ve müennes çoğullar da müennes isim sayıldığından müennes müfret veya çoğul bir isim tarafından tamlanabilir.

معلومات المهمّه
maˁlûmâtü'l-mühimme
دول المعظّمه
düvelü'l-muˁaẓẓama

Arapça sıfat terkipleri de Osmanlıcada çok tercih edilmez. Aynı şekilde Farsça terkipler kullanılır.

Lafzî (Sözde) İzâfet[değiştir]

Lafzî İzâfetler, biçim açısından bir tamlama gibi görünse de anlam bakımından bir tamlama değildir. Bu tür "tamlama"larda, muzâf daima bir ism-i fâil, ism-i meful, sıfat-ı müşebbehe veya mübalağalı ism-i fail olur, mevsuf da başka bir sıfat olur. Bu şekilde, iki sıfat birleştirilip bir birleşik sıfat elde edilir.

سریع الانتقال
serîˁü'l-intiḳâl
مستجاب الدعاء
müstecâbü'd-duˁâˀ
مسروق البیت
mesrûḳu'l-beyt

Bu tür tamlamalar, Osmanlıcada daha sık kullanılmıştır.

Zincirleme Tamlamalar[değiştir]

Muzâf olan isim, kendisi bir isim tamlamasıysa veya aşağıda gösterildiği gibi bir edat-isim bileşkesiyse, harekesi ötre olmaz, esre olur. 3'ten uzun tamlamalardan genellikle kaçınılır.

الی یوم القیامه
ilâ yevmi'l-ḳıyâme
دیوان لغات الترك
dîvânü lügâti't-türk
قاموس لسان العرب
ḳâmûsü lisâni'l-ˁarab

Aynı şekilde, iki muzâfün ileyhi ve ile bağlamak mümkündür.

خالق الارض والسما
ḫâliḳu'l-ˀarẓᵈ ve's-semâ

Bir Edat ve İsim Arasında[değiştir]

Harf-i Cerler[değiştir]

Tek başına mana taşımayan edatlara harf-i cer denilir. Harf-i cerler, tek bir harf olmak zorunda değildir ama genelde kısa olurlar. Harf-i cerlerin başlıcaları şunlardır:

bi[değiştir]
بِ

Türkçedeki ile edatına benzer. Bir eylemin nasıl yapıldığını belirtir.

li[değiştir]
لِ

için manasına gelir. Amaç belirtir.

ke[değiştir]
كَ

"gibi" manasına gelir.

ˀilâ[değiştir]
إِلَی

Türkçedeki -e ekine tekabül eder. Yön belirtir. Sonrasında harf-i tarif gelince a kısalır, e'ye dönüşür.

ˁalâ[değiştir]
عَلَی

"Üzerine" manasına gelir. Sonrasında harf-i tarif gelince a kısalır, e'ye dönüşür.

علی كلّ حال
ˁalâ külli ḥâl
ˁan[değiştir]
عَن

-dan/den manasına gelir.

min[değiştir]
مِن

-dan/den manasına gelir, ancak ˁan ile eş anlamlı değildir.

من غیر حدٍّ
min gayri ḥaddin
fî[değiştir]
فِی

-da/de manasına gelir. Bulunma belirtir.

maˁa[değiştir]
مَعَ

Birliktelik belirtir.

مع الممنونیه
maˁa'l-memnûniye

Edata Benzeyen İsimler[değiştir]

Aynı zamanda, Arapçada bir edat gibi davranan bazı isimler de vardır. Edatlardan farklı olarak bunlar tek başına bir anlam teşkil edebilir. Bunların başlıcaları şunlardır:

beyne[değiştir]
بَیْنَ

"Arasında" anlamına gelir.

fevḳa[değiştir]
فَوْقَ

"Üstünde" anlamına gelir.

فوق المأمول
fevḳa'l-meˀmûl
baˁde[değiştir]
بَعْدَ

"Sonrasında" anlamına gelir.

Not[değiştir]

Osmanlıcada Arapçadaki son harekeler çoğunlukla telaffuz edilmemekle birlikte Arapçadaki harf-i cerrlerin son harekeyi değiştirdiği bazı durumlara Osmanlıcada da rastlanılmaktadır. Mesela Arapça حق hakkun Osmanlıcada hakk olarak okunurken بحق Arapçadaki gibi bihakkın şeklinde son harekesi esrelenmiş olarak okunmaktadır. Ayrıca Arapça isim tamlaması yapısı kullanılmışsa bunların önündeki harf-i cerrlere göre son harekeler değişmektedir. Mesela عبدالله abdullâh, من عبدالله min abdillâh gibi.

Bir Edat ile Bir Zamir Arasında[değiştir]

Arapçada zamirler özne olmadıkları zaman kelimelere eklenen küçük eklere dönüşürler. Bu ekleri edatlara ekleyerek edatların da zamirlisini yapabiliriz.

Şahıs Müfred Tesniye Cem
1. ی-
(-î)
نَا-
(-nâ)
2. müzekker كَ-
(-ke)
كُمَا
(-kümâ)
كُمْ-
(-küm)
müennes كِ-
(-ki)
كُنَّ-
(-künne)
3. müzekker هُ- (-hü)
veya هِ- (-hi)
هُمَا- (-hümâ)
veya هِمَا- (-himâ)
هُمْ- (-hüm)
veya هِمْ- (-him)
müennes هَا-
(-hâ)
هُنَّ- (-hünne)
veya هِنَّ- (-hinne)

Bu ekleri zamirlere ekleyince şahıslı versiyonları oluşur:

ˁalâ, ˀilâ ve li edatları, bir zamirle birleşince ˁaley-, ˀiley- ve le- olurlar.

Aynı şekilde, zamirler aidiyet bildirmek için isimlere de gelebilirler.

Farsça Tamlamalar[değiştir]

Farsça tamlamalar, belki Osmanlıca'nın en bilindik özelliği olabilir. Bu tamlamaların inşası ayrıca oldukça basittir; muzâfın son ünsüzünün harekesi esre yapılır, ve mevsûf da sonrasına eklenir.

لثان عثمانی
lisân-ı ˁos̱mânî
توحید تدریسات
tevḥîd-i tedrîsât

Elif veya Vav ile biten kelimelerin sonuna bir Ye gelir.

چارشوی كبر
çârşû-yı kebîr

He veya Ye ile biten kelimelerde de He'nin veya Ye'nin üstüne bir Hemze gelir.

كثیرۀ فوائد
kes̱îre-i fevâˀid

Farsça sıfat terkiplerinde, iki isim de Arapça olunca kemiyet ve keyfiyet uyumu aranır.

صفات الهیه
ṡıfât-ı ilâhiye
سواحل بحریه
sevâḥil-i baḥriye
دولت علیه
devlet-i ˁaliye
كتاب مقدّس
kitâb-ı muḳaddes

İZAFET TERKİBİ / İSİM TAMLAMASI (التركيب الإضافي)
Bir ismin kendisinden sonra gelen bir isimle hususiyet (özellik) ve destek kazanmasına isim tamlaması denir. Basit bir isim tamlaması iki isimden oluşur. Birincisine desteklenen “muzaf”, ikincisine destekleyen “muzafun ileyh” denir.
Evin bahçesi حديقةُ البيتِ
Öğrencinin defteri دَفْترُ الطالِبِ
Okulun öğretmeni مُعلّمُ المدرسةِ

1- Muzaf: izafet terkibinin birinci ismidir. İ’rabı izafet terkibinin cümledeki yerine göredir. Harf-i tarif ve tenvin almaz.

2- Muzafun ileyh: izafet terkibinin ikinci ismidir. İ’rabı daima mecrur (kesreli) olur. Harf-i tarifli veya harf-i tarifsiz gelebilir. Ancak harf-i tarifli gelirse belirli isim tamlaması olur. Harfi tarifsiz gelirse belirsiz isim tamlaması olur.
(bilinen) dolma kalem قلمُ الحِيبرِ
(herhangi bir) dolma kalem قلمُ حِيبرٍ

Muzaf, tensiye veya cem-i müzekker salim olduğunda sonlarındaki nun düşer:
Okulun öğretmeni مُعلمُ المدرسةِ
Okulun iki öğretmeni مُعلما المدرسةِ
Okulun öğretmenleri مُعلمو المدرسةِ

İsim Tamlamasına Kur’an’dan Örnekler:
Allah’ın nimetlerini anın اُذْكروا نِعمةَ اللهِ
Allah’ın ismini zikretmezler لا يَذْكرُون اسمَ اللهِ
İnsanın yaradılışı çamurdan başladı و بدأ خَلقُ الإنسانِ من طينٍ
Ey peygamberin kadınları يا نِساءَ النبيِّ
Ey cin ve insan topluluğu يا مَعشَرَ الجِنِّ و الإنسِ
Kim ahret sevabı isterse ona veririz مَنْ يُرِدْ ثَوابَ الآخِرةِ نُؤْتيهِ
Ateşin azabını tadın ذُوقُوا عَذابَ الحريقِ

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir