işletme bilimine giriş aöf pdf / Ata Aöf İşletme Bilimlerine Giriş Özet – funduszeue.info

Işletme Bilimine Giriş Aöf Pdf

işletme bilimine giriş aöf pdf

Açıköğretim Aöf Genel İşletme dersi bir çok açıköğretim bölümünün ortak derslerinden bir tanesidir.

Genel İşletme dersi için çalışma kaynaklarını sizler için toparladık, derledik ve faydalanmanız için yayınlıyoruz. Önceki yıllara ait çıkmış sorulara, deneme sınavlarına, ders notlarına ve özetlerine, ders kitaplarına aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz.

search Çıkmış Soruları Ara

Değerlendirme Yöntemi ve Geçme Kriterleri

Genel İşletme dersi için 1 adet ara (vize) sınavı ve 1 adet dönem sonu (final) sınavı yapılmaktadır. Ara sınavın %30’u ile Dönem Sonu sınavının %70’i alınarak toplanmakta ve sınıfın genel ortalamasına göre harf notu verilmektedir.

SınavYüzde %
Ara (Vize) Sınavı30
Dönem Sonu (Final) Sınavı70
Toplam
Yıl Sonu
Yaz Okulu Sınavı

Genel İşletme Dersinin Bulunduğu Bölümler

İŞLETME DERS NOTLARI ÜNİTE 1: İŞLETME İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR • İşletme : müşteriler tarafından arzu edilen ürün ve hizmetleri sağlayarak kâr elde etmeyi amaçlayan bir kuruluştur. • Hizmet : işletmelerin tüketici ihtiyaçlarını karşılamak için sağladıkları; taşınamayan, dokunulamayan, biriktirilemeyen, bir başka anlatımla somut olmayan araç ya da varlıklardır. • Üretim : fayda ve değer yaratmak amacıyla mal ve hizmetlerin meydana getirilmesi veya yaratılmış mal ve hizmetlerin fayda ve değerlerini artırmak amacıyla harcanan çabaların tümüdür. • Üretimle maddî fayda, mekân, zaman ve mükiyet faydası sağlanmaktadır. • Üretim faaliyetinde yer alan dört geleneksel üretim faktörü mevcuttur bunlar: Doğal kaynaklar, emek (işgücü), sermaye ve girişimcilik. Bu sınıflamaya beşinci faktör olarak bilgiyi eklemek mümkündür • Doğal kaynaklar: Doğada bulunan ve doğrudan ya da işlenerek dolaylı bir şekilde üretim sürecinde girdi olarak kullanılabilen maddelerdir. • Emek: Kas ve beyin güçleri ile üretim sürecinde yer alan insanların katkıları demektir. • Sermaye: Mal ve hizmetlerin üretimi ve müşteriye ulaştırılması sürecinde kullanılan makine, araç-gereç, teçhizat gibi parasal değeri olan her tür donanımdır. • Girişimci: Mal ve hizmet üreterek kâr elde etme niyetiyle; doğal kaynak, emek ve sermayenin bir araya getirilmesini sağlayan kişidir. • Bilgi: Bir örgütün; müşteri, ürün, süreç, organizasyon, başarı ve başarısızlık hakkında bildiği veya organize edilmiş ve yapılanmış verileridir. • Amerikalı ünlü psikolog Abraham Maslow’a göre kişinin ihtiyaçları beş ana kategoride toplanabilir. Bunlar sırası ile: 1. Fizyolojik ihtiyaçlar: Hayatın sürdürülebilmesi için gerekli, su, uyku, beslenme, ısı, giyinme ve barınma gibi ihtiyaçlar. 2. Güvenlik ihtiyaçları: Kişinin can ve mal güvenliğini sağlamaya yönelik ihtiyaçlardır. 3. Sevgi ve Bağlanma İhtiyacı 4. Saygı Görme İhtiyacı 5. Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı • Ekonomi : Kıt üretim faktörlerinin çeşitli mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılmak üzere nasıl seçileceğini ve üretilen mal ve hizmetlerin tüketim amacıyla toplumun bireyleri arasındaki dağıtımını inceleyen bir bilim dalıdır. • EKONOMİK FAALİYETLERE İLİŞKİN DÜŞÜNCE SİSTEMLERİ: 1. KAPİTALİZM: Kapitalizm, özel mülkiyetin üretim araçlarının ağırlıklı bir bölümüne sahip olduğu ve işlettiği; yatırım, dağılım, gelir, üretim ve mal ile hizmet fiyatlarını piyasa ekonomisinin belirlediği sosyal ve ekonomik sistemdir. 2. GÜDÜMLÜ EKONOMİ (KOMÜNİZM): Kaynak dağıtımının ve ekonomik karar erme sürecinin merkezi hükümet planlamasıyla gerçekleştirildiği bir sistemdir. 3. SOSYALİZM: Ana endüstrilerdeki faaliyetlerin devlet ya da özel sektör tarafından güçlü devlet kontrolü altında gerçekleştirildiği bir sistemdir. 4. KARMA EKONOMİK SİSTEM: Farklı ekonomik sistemlerin birleştirildiği bir yapıya sahiptir. Sistem, bazı endüstrilerin devlet tarafından, bazılarının ise özel sektör tarafından sahiplenilip işletilmesine dayalıdır. • ÜST DÜZEY YÖNETİCİ: Ana iş gruplarına atanan ve işletme ile çevresi arasındaki ilişkileri üzenleyen ve işletmenin bütününü ilgilendiren konularla ilgilenen yöneticiler üst düzey yöneticilerdir. Yönetim kurulu başkanı, genel müdür, şirket veya grup sorumluları, başkan yardımcıları üst düzey yöneticilerdir • ORTA DÜZEY YÖNETİCİ: Üst düzey yöneticinin işin yürütülmesi için sorumluluğunun parçalayarak bir alt pozisyonda çalışana yaptırır işte bu çalışanlar orta düzey yöneticilerdir ve Bölüm müdürleri ve yardımcıları, bölge müdürleri orta düzey yöneticilere örnek olarak verilebilir. • ALT DÜZEY YÖNETİCİ: alt düzeylerdeki işlemsel işlerle görevli olan ve orta düzey yöneticilere sorumlu olarak çalışan yöneticiler alt düzey yöneticiler olarak adlandırılır. Bölüm şefleri ve ustabaşılar alt düzey yönetici örnekleridir. • Maliyet : Bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve müşteriye ulaştırılması sürecinde kullanılan unsurların parasal ifadesidir. • Gelir : Müşterilere sağlanan mal ve hizmetler karşılığında elde edilen varlık akışıdır . Farklı üretim faktörlerine ait üç tür gelir türünden söz etmek mümkündür bunlar: 1. KAR: Tüm maliyet ve harcamalar ödendikten sonra artan paradır. 2. RANT: herhangi bir üretim faktörüne, onu belirli bir istihdam alanında tutmak için gerekli olan miktardan fazla yapılan ödeme veya toprağın ve üzerindekilerin kullanımı için ödenen fiyattır. 3. FAİZ: Paranın belli bir sürede getirdiği pay tutarıdır. • Verimlilik : Belirli bir çıktının, bu çıktının ortaya çıkarılmasında kullanılan girdilere oranıdır. • Etkinlik :Genel anlamda bir faaliyet, hareket ya da davranışın, amacına ulaşma derecesidir. • İŞLETMELERİN TARİHSEL GELİŞİMİ : Sırası ile yaşanan dönemler; 1. Sömürgecilik Dönemi: yüzyılın sonlarından itibaren yaşanan dönem olup,insanlar daha çok kendi ihtiyaçlarını üretip tüketmeye çalışmışlar; pazara yönelik bir üretim faaliyetinin gerçekleştirilmediği dönemdir. 2. Sanayileşme Dönemi : Sanayi devrimi ile birlikte ’den itibaren teknolojik alt yapının gelişmesiyle ortaya çıkan fabrika sistemi, küçük vedağınık üretim birimlerinin tek bir çatı altında toplanması ve merkezileşmesi sonucunu doğurmuştur. 3. Üretim Dönemi : yüzyılın başlarında çalışma şekli tamamen uzmanlaşmaya dayalı bir içeriğe bürünmüş; Henry Ford’un işletmeciliğe getirdiği montaj hattı, pek çok endüstride ortak uygulamaya dönüşmüştür. İşletmelerde daha kısa sürede daha fazla üretim gerçekleştirmek temel odak noktası olmuştur. 4. Pazarlama Dönemi: ’dan itibaren tüm dünyada etkili olan büyük ekonomik krizin etkisiyle işletmeler artan üretim hacmini doğrudan satışa çevirememiştir. işletmecilikte müşteri yönelimli olma olgusu gündeme gelmiştir. . Müşterilerin zihinlerinde bir mal, hizmet ya da şirkete ilişkin bir kimlik oluşturma süreci olarak tanımlanabilecek markalaşma, pazarlama yönelimli şirketlerin kullandığı önemli bir araç hâline gelmiştir. . Markalaşmanın dünyadaki ilk önderlerinden biri küçük bir lokanta satın alarak bunu dünya çapında bir lokanta zincirine (McDonald’s) dönüştüren Ray Kroc’tur. 5. İlişki Dönemi: ilişki dönemi ile birlikte işletmeler, yeni müşteriler aramak kadar mevcut müşterileri korumanın da önemli bir strateji olduğunu kavrayarak, mevcut müşterileri ile uzun vadeli ilişki oluşturma konusuna verdikleri önemi artırmıştır. ÜNİTE 2: İŞLETMELERİN AMAÇLARI VE ÇEVRESİ • Vizyon: İşletmenin uzun vadeli zaman yönelimini ifade eder ve nasıl bir işletme olmayı arzuladığını ortaya koyar. Bir başka ifade ile vizyonu, işletmenin gelecekteki durumunu sözcüklerle yansıtan, bir fotoğrafı veya resmi olarak nitelemek mümkündür. • Misyon : işletmenin yaptığı iş ve bu işi yaparken benimsediği değerleri, yaklaşımları, felsefesini rakiplerle kendini farklılaştıracak nitelikte açıklamasıdır. • Amaç : İşletmenin stratejik niyetini misyona uygun olarak fakat daha belirli ve somut bir içerikte belirten, ama yine de geniş ve genellemeler içeren ifadelerdir. • Hedef : Amaçların daha kesin, ölçülebilir ve eyleme yönelik olarak belirtilmesi ile ortaya çıkar ve amaçların nicelik olarak belirtilmiş şeklidir. • İŞLETMENİN AMAÇLARI : Faaliyetler sonucunda elde edilmek istenen sonuçlar olup, yapılan iş ve faaliyetlerin niçin ya da neyi elde etmek için yapıldığını belirtir. Bunlar: 1. Ekonomik amaçlar: karlılık, büyüme, süreklilik. 2. Ekonomik olmayan amaçlar : Çıkar grupları ve sosyal paydaş beklentileri (çalışanlar, tedarikçiler, satıcılar, müşteriler ve genel anlamda toplum). • İŞLETMELERİN ÇEVRESİ: Genel olarak 2 ye ayrılır bunlar: 1. İşletmenin Yakın (İş) Çevresi: Müşteriler, Tedarikçiler, Rakipler, Sendikalar, Finans kurumları 2. İşletmenin Uzak (Genel) Çevresi : Politik çevre, Yasal çevre, Ekonomik çevre, Sosyo-kültürel çevre, Demografik çevre, Teknolojik çevre , Uluslararası çevre ÜNİTE 3: İŞLETMELERİN SINIFLANDIRILMASI • FAALİYET ALANLARINA GÖRE İŞLETMELER: 1. SANAYİ İŞLETMELERİ: Sanayi ya da endüstri işletmeleri, üretim sürecinde kullanılan her türlü ham madde ve malzemeyi işleyerek bunlarda fiziki nitelik, şekil ve kimyasal özellik yönünden değişiklik meydana getirerek yeni ve farklı bir ürün ortaya çıkaran işletmelerdir. a) Sanayi malı üreten işletmeler: Bu işletmelerin ürünleri başka işletmelerin üretim sürecinde kullanılacak girdileri oluşturmaktadır. b) Tüketim malı üreten işletmeler: Bu işletmelerin ürünleri doğrudan tüketicilerin ya da kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek özellikler taşımaktadır. 2. TİCARET İŞLETMELERİ : Üretilmiş malların toptancılığını, yarı toptancılığını ve perakendeciliğini yapan işletmelerdir. Bir anlamda bu işletmeler üreticilerle tüketiciler arasında yer alan aracı kuruluşlardır. 3. HİZMET İŞLETMELERİ: Maddi niteliği olmayan soyut araç ya da varlıkların üretim ve pazarlamasını gerçekleştirmektedir. • ÜRETİM ARAÇLARININ MÜLKİYETİNE GÖRE İŞLETMELER: 1. ÖZEL İŞLETMELER: Mülkiyet ve sermayesinin tamamı veya büyük bir bölümü özel kişilere ait olan işletmelerdir. 2. KAMU İŞLETMELERİ: Sermayesinin tamamı ya da büyük çoğunluğu devlete ya da kamu tüzel kişilerine ait olan işletmelerdir. Şöyle olabilir; a) Sosyal Güvenlik Kuruluşları: Üyelerinden her ay topladığı fonları değerlendirerek mensuplarına sosyal güvenlik sağlayan kuruluşlardır. (SGK) b) Döner Sermayeli İşletmeler: Genel ve katma bütçeli kuruluşların genel idare ilkelerine göre yönetilmesi mümkün olmayan üretim, ticaret ve hizmet faaliyetlerini sürdürebilmek ve daha esnek davranabilmek amacıyla kurdukları işletmelerdir. (üniversite hastaneleri) c) Özel Bütçeli Devlet İşletmeleri: Özel yasalarla kurulan ve tüzel kişiliğe sahip olan bu işletmelerin yönetim ve denetimleri kendi kuruluş yasalarında belirtilen hükümlere göre yerine getirilir. (Milli Piyango İdaresi, Spor Toto ve Loto Teşkilatı ve Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü) d) Yerel Yönetim İşletmeleri: Bu işletmeler, belediyelere, il özel idarelerine ve köy tüzel kişiliğine ait olan işletmelerdir. (Belediyelerin elektrik, su, doğal gaz ve toplu taşıma için kurdukları işletmeler ve ekmek fabrikaları ile il özel idareleri tarafından işletilen otel ve kaplıcalar) 3. KARMA İŞLETMELER: Özel ve kamu işletmelerinin ortak sermaye ile kurdukları işletmelerdir. Bu tür işletmelerde kamu sermaye payı genel olarak yarıdan azdır. Bu nedenle de yönetim özel sektördedir. 4. YABANCI SERMAYELİ İŞLETMELER: Üretim araçlarının mülkiyeti başka ülke girişimcilerine ait olan işletmelerdir. Bu tür işletmelerde sermayenin tamamı yabancı girişimcilere ait olabileceği gibi yerli sermaye ile çeşitli oranlarda ortaklık da söz konusu olabilmektedir. • HUKUKİ YAPILARINA GÖRE İŞLETMELER: 1. TEK KİŞİLİK İŞLETMELER: En basit ve en eski işletme türü tek kişi işletmeleridir. Faaliyetlerle ilgili kararlar bir kişi tarafından alınır, uygulanır ve denetlenir. Kâr ve zararın doğrudan bir kişiye ait olduğu ve işletmenin tüzel kişiliğinin söz konusu olmadığı bu tür işletmelerde işletme sahibi ile işletme hukuki açıdan ayrı tutulamamakta ve görece daha az sermayeye ihtiyaç duyulmaktadır. 2. ŞİRKETLER (ORTAKLIKLAR) : Birden çok kişi tarafından sermayesi sağlanarak kurulan ve yönetilen işletmelerdir. a) Adi şirketler: İki veya daha fazla kişi tarafından sözlü ya da yazılı bir sözleşmeyle kurulur. Türk Ticaret Kanunu’na göre değil, Borçlar Kanunu’na göre düzenlenirler. Şirketin kârı ve zararı, ortaklar arasında belirlenen biçimde bölüşülür. Eğer bu konuda bir belirleme söz konusu değilse, bölüşüm eşit olarak gerçekleştirilir. Şirket rtaklarının sorumluluğu sınırsızdır ve tüm kişisel mal varlıklarını kapsar. b) Ticaret şirketleri: İki veya daha fazla kişinin bir araya gelerek belirleyecekleri amaçlara ulaşmak için Türk Ticaret Kanunu’nun düzenlediği şekilde kurulan şirketlerdir. Türk Ticaret Kanunu’na göre ticaret şirketleri;  Şahıs şirketleri: Birbirini iyi tanıyan ve birbirine güvenen kişiler tarafından kurulan az sayıda ortaklı işletmelerdir. Bunlar:  Kollektif Şirketler: Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında çalıştırmak amacıyla özel kişiler tarafından kurulan ve ortakların hiçbirinin sorumluluğunun sınırlandırılmadığı şirket türüdür. Bir şirketin kollektif şirket olabilmesi için sözleşmenin yazılı olarak yapılıp, imzaların noterce onaylanması gereklidir. Şirket ortakları şirketin borçlarına karşı bütün mal varlıkları ile sorumlu olduğu için bu şirket, birbirini çok iyi tanıyan fertler, genelde de aynı aileye mensup kişiler tarafından kurulmaktadır. Şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa bütün ortaklar şirketi yönetmeye yetkilidir.  Komandit Şirketler: Kollektif şirkete benzemekle birlikte bu şirket türünde bazı ortaklar, kollektif şirketteki gibi sınırsız bir şekilde sorumlu olurken, diğer bazıları ise yalnızca koydukları sermaye kadar sorumludurlar. Sorumlulukları sınırsız olan ortaklara komandite, sorumlulukları sınırlı olanlara ise komanditer denmektedir. Şirketin yönetimi komandite ortaklara aittir. Bu şirket türünde de yazılı bir sözleşme esastır.  Sermaye şirketleri: Bu şirketlerin temel özellikleri; işletmeye sermaye getiren herkesin ortak olabilmesi, getirdiği sermaye kadar pay sahibi olması ve her ortağın payını başkasına devredebilmesidir. Şahıs şirketlerinden ayrılan en önemli özelliği ise, genel olarak şirkete ortak olan pay sahiplerinin sorumluluğunun koydukları sermaye ile sınırlı olmasıdır. Bunlar;  Anonim şirket: En az beş kişi tarafından sermayesi paylara bölünmüş şekilde kurulan ve ortakların şirketin borçlarından dolayı sadece koydukları sermaye kadar sorumlu oldukları şirket türüdür. Tüzel kişilerin de ortak olabildiği bu şirketlerin yönetimi, pay sahiplerinden oluşan genel kurulca seçilen en az üç kişiden oluşan yönetim kurulu tarafından yerine getirilir. Ayrıca bir genel müdür tayin edilebilir. Bu şirketlerin denetimi ise, genel kurulca seçilen en az bir, en çok beş denetçi tarafından yapılır. Anonim şirketler kıymetli evrak niteliğinde olan pay (hisse) senetleri çıkarabilecekleri gibi uzun dönem sermaye gereksinimine cevap verecek tahvil (borç senedi) de çıkarabilirler. Bu şirketlerde pay senetleri satılarak kolayca el değiştirebilir.  Limited Şirket: En az iki en çok elli gerçek ya da tüzel kişi tarafından belirli bir ticaret unvanı altında kurulan ve ortaklarının sorumluluğunun koydukları sermaye kadar olduğu esas sermayesi belirli olan şirketlerdir. Yazılı sözleşme ve noter onayının esas olduğu bu şirket türünde anonim şirketin aksine ortak sayısı konusunda bir üst sınır bulunmaktadır. Limited şirketin karar organı Ortaklar Genel Kurulu’dur, yönetim ve temsil organı ise Genel Müdür’dür. denetleme organı ise ortak sayısı yirmiyi aştığında söz konusudur. Limited şirkette payların birbirine eşit olması gerekmez ve pay (hisse) senedi çıkarılamaz  Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket: Bu şirket modeli, anonim şirket ile kolektif şirketin özelliklerini bir arada sunan bir modeldir. Anonim şirkette olduğu gibi burada da sermaye paylara bölünmüştür. Ortaklardan biri veya bir kaçı şirket alacaklarına karşı sınırsız sorumlu iken, diğerleri koydukları sermaye oranında sorumluluk taşımaktadır. Şirketin ortak sayısı en az biri sınırsız sorumlu olmak üzere beş kişiden az olamaz. Şirket, noterce onaylanan bir yazılı sözleşme ile kurulur. Şirketin yönetimi ve temsili, sınırsız sorumlu ortaklara aittir. Bunlar yönetim kurulunu oluşturur. Tüm ortaklar ise genel kurulu oluşturur ve bu genel kurul, içinde sınırsız sorumlu herhangi bir ortağın bulunmadığı denetçileri seçer. Şirketin yönetimi için ayrıca tamamen profesyonel yöneticiler görevlendirilebilir. 3. KOOPERATİFLER: Kooperatifler kanunda belirtildiği şekliyle tüzel kişiliği bulunan, ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarını, özellikle de meslek ve geçimlerine ilişkin ihtiyatlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet aracılığı ile sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri ile özel idareler, belediyeler, köyler ve dernekler tarafından kurulan değişik ortaklı ve değişik sermayeli kuruluşlardır. Kanun bu tanımla kooperatifi şirketlerden ayırmış ve kooperatifleri kamu tüzel kişiliğine yakın bir halde numlandırmıştır. Bunun nedeni kooperatiflerde temel amacın kâr değil karşılıklı yardım ve dayanışma olmasıdır. En az yedi ortak tarafından kurulabilen kooperatiflerde her ortak genel kurul üyesidir. Uygulamaya bakıldığında daha çok üretim, tüketim, tarım, satış ve yapı kooperatifleri şeklinde oluşumlar görülmektedir. Kooperatiflerin kendine özgü birtakım ilkeleri vardır. Bu ilkeleri şu şekilde sıralayabiliriz:  Serbest giriş çıkış (açık üyelik) ilkesi  Demokratik yönetim ilkesi  Ortağın ekonomik katılımı ilkesi  Özerklik ve bağımsızlık ilkesi  Eğitim, öğretim ve bilgilendirme ilkesi  Kooperatifler ve üst birlikleri arası işbirliği ilkesi  Toplumsal sorumluluk ilkesi. Kooperatifler bir sermaye ortaklığı olmadığı için yıl sonunda elde ettikleri olumlu gelir gider farklılıklarının nasıl dağıtılacağı ve ekonomik faaliyetlerin nasıl sürdürüleceği ana sözleşmede belirlenir ve genel kurul tarafından kararlaştırılır. Bu doğrultuda ortaklara sermaye payları üzerinden sadece sınırlı bir faiz verilebilir. Kooperatifler ayrıca yılsonu gelir gider olumlu farkının bir kısmını da ortakların yapmış olduğu alışveriş oranına göre dağıtırlar. Risturn adı verilen bu dağıtım, kooperatiflerin kâr amaçlı olmamasından hareketle gerçekleştirilmekte ve gelir gider arasındaki olumlu farkın ortaklara dağıtılmasını amaçlamaktadır. 4. DERNEK VE VAKIF İŞLETMELERİ: Dernek ve vakıflar kazanç paylaştırma dışında kurulan kişi ve mal toplulukları olduklarından kural olarak bunların işletme kurup kazanç amaçlı olarak işletmeleri yasaktır. Ancak Medeni Kanun, derneklere temel amaçlarına ulaşmak için iktisadi amaçlı işletme oluşturma izni vermektedir. Vakıfların üniversite ve yüksekokul kurmaları buna örnek olarak verilebilir. • BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE İŞLETMELER: Daha çok niceliksel ölçütler dikkate alınarak yapılan ve genel kabul gören bir yaklaşıma göre işletmeler; 1. Cüce İşletmeler: Tek bir çalışanı tam gün çalıştıramayacak kadar dar bir iş hacmine sahip ya da o ölçüde küçük işletmelerdir. 2. Küçük İşletmeler: Çalışan sayısı 1–49 arası olan işletmelere çok küçük işletmeler, 50–99 arası olan işletmelere ise küçük işletmeler denmektedir. 3. Orta Büyüklükteki İşletmeler: Çalışan sayısı ölçütü açısından orta büyüklükteki işletmeleri, – arası çalışana sahip işletme olarak tanımlamak mümkündür. 4. Büyük İşletmeler: Çalışan sayısı – arasında olan işletmeler büyük işletme olarak kabul edilmektedir. 5. Dev İşletmeler: Çalışan sayısı ’den fazla olan işletmelere dev işletme adı verilir. • KULLANDIKLARI ÜRETİM TEKNOLOJİSİNE GÖRE İŞLETMELER: Üretim teknolojisi ölçüt lınarak yapılan sınıflamada işletmenin teknik özelliklerine göre bir ayırım yapılmakta ve yaptığı işte hâkim konumdaki üretim faktörü önem kazanmaktadır. Bunlar; 1. 1. Emek Yoğun İşletmeler: Üretim biçimi ağırlıklı olarak emek faktörüne dayalı olan işletmeler, emek yoğun işletmelerdir. 2. Sermaye Yoğun İşletmeler: Bu işletmeler ağırlıklı olarak tesis ve donanım (araç-gereç) faktörlerine dayalı olarak faaliyet gösterir ve toplam maliyetler içerisinde bu unsurların oranı yüksektir. ÜNİTE 4: İŞLETMELERİN KURULUŞU • İŞLETME KURMA NEDENLERİ: İşletmelerin kuruluşunda söz konusu olabilecek bir dizi neden bulunmaktadır. Bunlar:  Yüksek kar ve kazanç sağlama  Kendi işinin sahibi olmak  Sosyal saygı kazanmak  Kendini ispatlamak  Miras  Başka fırsatların olmayışı • İŞLETME KURMA AŞAMALARI: Bir işletmenin kuruluşuna karar verip bu kararı uygulamaya geçirmede yedi aşamadan söz edilebilir:  Yatırım düşüncesi  Ön çalışmalar (Ekonomik, teknik, finansal, yasal araştırma)  Ön proje  Değerlendirme ve yatırım kararı  Kesin proje  Projenin uygulanması  Faaliyete başlama • KURULUŞ YERİ KAVRAMI: Doğru kuruluş yerinin belirlenmesi işletmenin başarısını elirleyecek önemli inceleme ve analiz alanlarından birini oluşturmaktadır. Kuruluş yeri seçiminde en önemli konu, bu seçimin ekonomik amaçlara uygun bir yer olmasıdır. Başka bir anlatımla işletmenin üretim maliyetlerinin en az olduğu yer ekonomik amaçlara en uygun yerdir. Bir işletmenin en iyi kuruluş yerini seçmesinin stratejik öneminden hareketle kuruluş yerini belirleme sürecinde bir dizi faktörün varlığından söz edilebilir. Bunlar:  Hammadde  Pazar (tüketicilerin belirli bir ihtiyacı karşılamak amacıyla satın almak istedikleri bir mal ya da hizmetin oluştuğu alandır)  Emek  Ulaştırma  Enerji  Diğer faktörler (doğa koşulları, çevre kirliliği, devlet düzenlemeleri) EN UYGUN KURULUŞ YERİNİN BELİRLENMESİ : İşletmecilikte en temel amaçlar; faaliyetleri verimli, ekonomik ve kârlı bir şekilde gerçekleştirmektir. Akılcılık ilkeleri olarak da ifade edilen bu temel amaçlar, aynı zamanda en uygun kuruluş yerinin tespitinde işletmelere yol gösteren ilkeler olarak da ifade edilmektedir. Bunlar;  Verimlilik  Ekonomiklik  Karlılık ÜNİTE 5: İŞLETMELERİN BÜYÜMESİ • işletmelerin büyümesi dinamik bir süreçtir. Dinamik işletme, sürekli ve dengeli büyüyen işletmeler için kullanılır. • İşletmenin mevcut durumu, faaliyet gösterdiği endüstri dalı, üretilen mallara olan talebin artması, ürünlerini ve süreçlerini yenileme isteği, onu büyümeye iter. Çevresel koşullar, tüketici tercihlerinin değişmesi, rakip işletmelerin yeni üretim teknolojileri ve yöntemi kullanmaları, büyük sermayeyle pazarda faaliyet göstermeleri, işletmeleri büyümeye iten diğer nedenlerdir. • İşletmeler şu nedenlerle büyümek isterler:  Hammade temininde kolaylık sağlamak  Birim maliyetinin düşük olması  Teknik yenilikleri izleme kapasitesinin yüksek oluşu  Satış olanaklarında üstünlüklere sahip olma  Nüfuz/etki yeteneklerindeki üstünlük • İŞLETMELERİN BÜYÜME YÖNTEMLERi: İşletmeleri büyümeye iten nedenler öncelikle ptimum büyüklüğe ulaşmak, kâr edebilmek ve varlıklarını sürdürebilmektir. İşletme büyüklüğünün gfvyt6ekonomiklik prensibine göre optimal düzeyde olması gerekir. Yani en yüksek gelirin, en düşük maliyetle elde edildiği bir büyüklükte olması gerekir. İŞLETMELERİN BÜYÜMESİ İÇ BÜYÜME DIŞ BÜYÜME 1. YATAY BÜYÜME 1. YATAY BÜYÜME a. Ürün Farklılaşması 2. DİKEY BÜYÜME b. Pazar Farklılaşması 3. ÇAPRAZ (KARMA) BÜYÜME 4. DAİRESEL BÜYÜME 2. DİKEY BÜYÜME a. Geriye Doğru Dikey Büyüme b. İleriye Doğru Dikey Büyüme • İç Büyüme: İşletmelerin kendi kaynaklarına bağlı olarak mevcut faaliyetlerin genişletilmesi şeklindeki büyümedir. Borçlanma, oto finansman, yeni sermaye bulma yoluyla gerçekleşir. • Otofinansman: Bir işletmenin kendi gücü ile sermaye yaratmasına denir. Diğer bir tanıma göre oto finansman; bir işletmenin üçüncü kişilere başvurmadan ve işletme sahiplerinin sermaye getirmelerine gerek kalmadan, ihtiyaç duyduğu sermaye ihtiyacını kendi içinden karşılamasıdır. • Yatay Büyüme: İşletmelerin aynı üretim alanında faaliyet kapsamını genişletmesidir. • Ürün farklılaştırması: Aynı ürünün biçim ve boyut değiştirerek değişik özelliklerde piyasaya sürülmesidir. • Pazar farklılaştırması: İşletmenin ürünlerini farklı pazarlara sunması, farklı tüketici kitlesine ulaşması pazar farklılaştırma örneğidir. • Dikey Büyüme: Birbirini izleyen veya tamamlayan nitelikte mal üreten işletmelerin aralarında kurdukları çeşitli anlaşma ve birleşmelere dikey büyüme denir. • Geriye doğru dikey büyüme. İşletmenin daha önce tedarikçilerden sağladığı üretim girdilerini kendisinin üretmeye başlaması bir geriye doğru büyüme olduğu gibi, işletmeye ham madde, enerji veya ara mal veren başka bir işletme ile birleşmesi de geriye doğru büyümedir. • Geriye doğru dikey büyüme şu nedenlerle tercih edilir:  İşletmenin girdilerini üretmek için yeterli kaynağa sahip olması  Tedarikçilerin yüksek kâr oranıyla çalışması  Girdilerin zamanında, yeterli miktarda ve uygun kalitede tedarik edilememesi . • İleri doğru dikey büyüme. İşletmenin ürettiği malı satın alan işletme ile birleşmesi veya işletmenin ürettiği malların tüketicilere ulaşması için yeni dağıtım kanalları kurmasıdır. • İşletmeler ileri doğru dikey büyümeyi şu nedenlerle tercih ederler:  Üretilen mallar için dağıtım kanalları kuracak kaynakları varsa  Pazarlama kanalı çok uzun ve yüksek fiyat artışına neden oluyorsa  Dağıtım kanallarında gecikmeler oluyorsa  İşletmenin ürettiği ürünlerin dağıtıcısı yoksa • Dış büyüme, bir işletmenin başka bir işletmeyi satın alması veya işletmenin başka bir işletmeyle birleşmesi şeklinde olur. • İşletmeler dış büyümeyi şu nedenlerle tercih ederler:  Tek başına yapamayacağı işlere finansman bularak yeni projeler üretmek  Kaynak yetersizliği nedeniyle daha önce cevap verilemeyen müşterilere ulaşmak  Piyasaya hâkim olmak ve rekabeti kendi koşullarında yürütmek • Yatay büyüme: Aynı iş kolunda çalışan birden fazla işletmenin birleşmesiyle meydana gelen büyümeye şeklidir. • Dikey büyüme: Dikey büyüme malların üretiminin ve dağıtımının farklı işletmeler tarafından yapılması durumunda meydana gelen bir dış büyüme şeklidir. • Çapraz (Karma) Büyüme: Bir işletme farklı faaliyet kolundaki başka bir işletme ile birleşirse, çapraz büyüme gerçekleşmiş olur. • Dairesel büyüme: Dairesel büyüme genellikle faaliyette bulunulan alandaki diğer işletme faaliyetlerinin kontrolünü ele alan bir büyüme şeklidir. • İşletmeleri büyümeye iten neden öncelikle optimum büyüklüğe ulaşmaktır. İkinci neden rekabet ve kâr edebilmek, üçüncü neden ise varlıklarını sürdürebilmektir. BİRLEŞMELER DİKEY BİRLEŞME YATAY BİRLEŞME ÇAPRAZ BİRLEŞME 1. İLERİYE DOĞRU DİKEY BİRLEŞME 2. GERİYE DOĞRU DİKEY BİRLEŞME • Dikey Birleşme: İşletmelerin pazarda rekabet gücünü artırmak, satın alma ve satış giderlerini azaltmak amacıyla yapılan birleşmedir. • Geriye doğru dikey birleşme Satın alınan işletmenin (tedarikçinin) çıktısı, satın alan işletmenin girdisini oluşturuyorsa, buna geriye doğru dikey birleşme denir. • İleriye doğru dikey birleşme. Dikey birleşme yapan işletmenin çıktısı, birleşilen işletmenin girdisini oluşturuyorsa buna ileriye doğru dikey birleşme denir. • Yatay Birleşme: Birbirinin aynı malları üreten ve pazarlayan işletmelerin birleşmesidir. Yatay birleşme genel olarak, işletmelerden biri diğer işletmeyi satın alarak kendi mülkiyetine geçirmek suretiyle olur. • Çapraz (Karma) Birleşme: Adından da anlaşılacağı üzere bir işletme farklı faaliyet kolundaki başka bir işletme ile birleşirse çapraz birleşme gerçekleşmiş olur. Yatay ve dikey birleşmede, bir iş genişletmesi şeklinde gerçekleşirken, çapraz birleşme iş zenginleştirmesi şeklinde olur. • Çapraz birleşme 2 şekilde olur:  En az bir şirketin, ortaklarının başka bir şirkete alınması karşısında, mal varlığı veya işletmesini aktif ve pasifleriyle bir bütün olarak o ortaklığa devrederek, tasfiyesiz dağılması (devralma yoluyla birleşme)  En az iki şirketin, ortaklarının yeni kurulan bir şirkete alınmaları karşılığında, işletmelerini aktif ve pasifiyle birer bütün olarak, bu ortaklığa devrederek tasfiyesiz dağılmaları (yeni ortaklık kurulmasıyla birleşme) sonucunda iki veya daha fazla ortağın tek bir ortak durumuna gelmesidir. • İşletmeleri birleşmeye yönelten nedenler şunlardır:  Büyüklüğün sağladığı avantajlardan yararlanma  Yetenekli yönetime sahip olma  Birleşmenin iç büyümeye göre avantajlarının olması  Finansal nedenler  Vergi avantajı  Değerli sınaî haklara sahip olma  Büyük bir işletme yaratma  Rekabetin azaltılması  Psikolojik nedenler. BİRLEŞME ŞEKİLLERİ EKONOMİK VE HUKUKSAL BAĞIMSIZLIĞI EKONOMİK VE HUKUKSAL BAĞIMSIZLIĞI HUKUKİ BAĞIMSIZLIĞI KORUYAN KAYBETTİRMEYEN BİRLEŞMELER KAYBETTİREN BİRLEŞMELER EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞI KAYBETTİREN BİRLEŞMELER 1. CENTİLMENLİK ANLAŞMASI 1. TRÖST 2. KONSERSİYUM a. Ünit Tröst 1. KONSERN 3. KARTEL b. Yatırım Tröst 2. KORNER a. Miktar Karteli c. Oy Tröst - Pool b. Fiyat Karteli 2. TAM BİRLEŞME c. Pazarlama Karteli d. Pazarlama Bölgesi Karteli e. Satınalma Karteli f. Uluslararsı Karteller 4. HOLDİNG a. Saf Holding b. Karma Holding c. Tek Aşamalı Holding d. Çok Aşamalı Holding (salkım Holding) e. Yavru Şirket Aracılığıyla Katılım f. Ana Şirket Aracılığı İle Karşılıklı Katılım g. Ana Şirket Aracılığı İle Ortaklaşa Katılım • Centilmenlik anlaşması : İşletmeler genel olarak birleşmeyi ya iç büyüme veya dış büyüme veya birleşme şeklinde yaparlar. Ancak bazı durumlarda işletmeler ne iç büyüme, ne de dış büyüme yolunu seçerler. Centilmenlik anlaşması yaparak birbirlerinin menfaatlerini korurlar ve inisiyatiflerini genişletirler. Centilmenlik anlaşmalarına taraf olan işletmeler, karşılıklı söz vermeye dayanan, tarafların çıkarlarının karşılıklı olarak korunduğu ve tarafların veya bunlardan birinin anlaşmadan vazgeçmesi durumunda hiçbir müeyyidenin (yaptırımın) söz konusu olmadığı anlaşmadır. Centilmenlik anlaşmasının şekil şartı yoktur. Yazılı veya sözlü olabilir. Burada temel amaç içinde bulunulan şartları, anlaşmaya katılan işletmelerin lehine değiştirerek yarar sağlamaktır. • Konsorsiyum: Konsorsiyumlar iki veya daha fazla işletme, sınırlı bir zamanda yapılması gereken ve büyük sermaye gerektiren faaliyetler için bir araya gelerek birleşmeleridir. Konsorsiyumlar genellikle büyük çaplı taahhüt işlerinde, ihaleyi kazanabilmek için aynı veya farklı ülkelerden, aynı veya farklı uzmanlık dallarındaki işletmelerin finansal olanaklarını veya teknolojik ya da diğer üstünlüklerini birleştirip iş birliği yapmak için kurulurlar. • Kartel: Karteller, aynı iş kolunda faaliyet gösteren iki veya daha fazla işletmenin, hukuksal ve ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmeden gerçekleşen birleşmedir. Temel amacı, işletmelerin ortak çıkarlarını korumaktır. Kartel oluşturmak serbest pazar ekonomisi kurallarına, iş ve şletme ahlâkına uygun olmadığı için çoğu kez gizli anlaşmalar ile gerçekleştirilir. Kartellerde ekonomik bağımsızlık korunduğu için işletmelerin sermayesi tamamen birleştirilmez. Burada sadece belirlenen amaç ve faaliyetler için sermaye birleştirilir. Kartele giren işletmeler, ortak bir üretim ve fiyat politikasını kabullenmek zorundadırlar. Kartelde birleşen işletmeler, anlaşmalarına belirli bir süre için uymak zorundadırlar. • Önemli kartel türleri şunlardır:  Miktar kartelleri. Ortakların, üretim miktarını belli bir seviyede tutmak için anlaşarak mal arzını istedikleri düzeyde ayarladıkları, böylece fiyatın düşmesini engelleyerek, tekel kârı elde ettikleri kartellerdir (OPEC). Fazla üretimin elde kalmasını önlemek, üretim ve satışları kısarak öncekinden daha fazla kâr elde etmek amacıyla kurulan bu tür kartellere, kota ve kontenjan karteli de denilmektedir.  Fiyat kartelleri. Fiyat rekabetini önlemek amacıyla kurulan, üye işletmelerin ürünlerini kartelin belirlediği fiyatın altında satamadıkları kartellerdir. Ürün aynı zamanda dış pazarlarda satılan bir ürün ise, kartel üyeleri yapacakları anlaşma ile sadece iç veya dış pazar için bir fiyat tespiti yapabilirler.  Pazarlama kartelleri. Pazarlama kartelleri, üye işletmelerin ürünlerini tek elden satmaları amacıyla kurulur. Pazarlama kartellerinin hukuki yapısı karteli oluşturan üyelerin hukuki yapılarından farklı olabilir. Bu amaçla kurulan işletme (örgüt), malı, aracı işletmeler yoluyla satabileceği gibi, doğrudan kendisi de pazarlayabilir. P  Pazarlama bölgesi kartelleri. Bu tür kartelde üye işletmeler, ürünün satıldığı pazarı aralarında paylaşırlar ve her işletme ancak anlaşmada kendisi için belirlenen bölgede ürününü satabilir. Pazarın ölüşülmesi sonucunda kendi bölgesinde tek satıcı durumuna gelen üye işletme bu sayede malını daha yüksek fiyattan satabilir.  Satın Alma Kartelleri. Aynı ham maddeyi kullanan işletmeler arasında kurulan bu tür kartelde amaç, mal alımlarında rekabeti oradan kaldırarak düşük fiyatla almaktır. atın alma kartelleri, kartel türlerinin en zararlı şeklidir.  Uluslararası Karteller. Uluslararası pazarlardaki rekabeti sınırlandırmak ya da kaldırmak amacıyla kurulan ve dış alım, dış satım ya da hem dış alım hem de dış satım yapmayı amaçlayan kartellerdir. • Holding : Bir veya daha çok işletmenin pay senetlerinin denetimine sahip olan şirkete holding denir. Holdingler güçlü bir şirketin, diğer şirketlere ait hisse senetlerine sahip olduğu ve diğer şirketi finansal olarak kontrol altına aldığı birleşme türüdür. Holdingler açık olarak kurulurlar. Bunlarda kartel ve tröstlerde olduğu gibi gizli ve kanunlara aykırılık söz konusu değildir. • Saf holding: Başka şirketlere katılma amacı ile kurulan holdinglerdir. İşlevleri katıldıkları şirketlerin yönetim ve denetimine katkıda bulunmak ya da egemen olmaktır. • Karma holding: Çeşitli şirketlere katılmalarının yanı sıra doğrudan doğruya mal ya da hizmet üretme işlevini de üstlenen holdinglerdir. • Tek aşamalı holding: Ana şirket bir kez katılımda bulunur, katılımda bulunduğu şirketlerin başka şirketlere katılımı söz konusu değildir. • Çok aşamalı holding( salkım holding): Aşamalı holdingde aşamalı şirketin de başka şirketlere katılımı vardır. • Yavru şirket aracılığıyla katılım: Bu katılım biçiminde herhangi bir şirket herhangi bir holdingin çatısı altına girmekte ve böylelikle holdinge belli ölçülerde katılmış olmaktadır. • Ana şirket aracılığı ile karşılıklı katılım: Bu katılımda ana şirketin ortak olduğu yavru irketlerin birbiriyle karşılıklı ilişkileri ve katılımları söz konusudur. • Ana şirket aracılığı ile ortaklaşa katılım: Bu tür bir katılımda ana şirket her bir yavru şirkette pay sahibi olmakta, yavru şirketler arasında ortaklaşa katılım bulunmaktadır. • Holdingleşmenin önemli sakıncaları vardır:  Güç ve denetim belli kişi ve kümelerin ellerinde toplanır  Yavru şirketler ana holdingin çıkarı doğrultusunda kullanılırlar,  İşletme varlıklarının değerinin olduğundan daha yüksek gösterilebilir,  Pazarda tam rekabet koşullarının oluşmasına izin vermezler,  Yönetimde azınlıkta kalan ortaklar etkinliklerini yitirirler,  Çeşitli ayrıcalıklar holdinglere yarar sağlarken devlet gelirlerinin azalması sonucunu doğurabilir. • Tröst : İki veya daha fazla işletmenin ekonomik çıkarları için, hukuksal ve ekonomik bağımsızlıklarını yitirerek, sermaye ve yönetimlerini birleştirmeleri şeklinde gerçekleşen birleşmedir. Birçok ülkede tröstler yasalarla engellenmiştir. Kartellerde süreklilik söz konusu değilken tröstlerde süreklilik vardır. Karteller aynı iş kolunda çalışan işletmelerin bir araya gelmesiyle oluşurken, tröstler aynı iş kolunda olabileceği gibi farklı iş kolundaki işletmelerin birleşmesiyle de oluşturulabilir. Kartele üye işletmeler hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını korurken, tröstü oluşturan işletmeler bağımsızlıklarını tümüyle yitirirler. • Tam birleşme: Tam birleşmeler (İngilizce Merger, Fransızca Füzyon) genellikle büyük işletmelerin küçük işletmeleri satın almasıyla gerçekleşen birleşme türüdür. Tam birleşme üç şekilde ortaya çıkabilir: Bir A şirketin bir B şirketinin tüm mal varlığını satın alması A şirketi, B’nin hisse senetlerini satın alarak onun holding şirketi olur. Bu durumda B ayrı olarak faaliyetini sürdürür. A şirketi, B şirketinin bütün mal varlığını ve borçlarını devralarak, B’nin kişiliğine son verirken, B’nin sahiplerine yeni senedi ihraç eder. Böylece ödeme kısmen veya tamamen hisse senetleriyle yapılmış olur. Tam birleşmeler, günümüzde şirket evliliği olarak da bilinen şirket birleşmelerinin bir şeklidir. Bunların ayırıcı özelliği, işletme mülkiyetindeki birleşme olmasıdır. • Konsern : Konsern bir işletmeler arası birleşme şeklidir. Bu tür birleşmede iki veya daha fazla işletme, finansal ya da teknik yönden daha güçlü olabilmek amacıyla hukuki bağımsızlıklarını kaybetmeden ekonomik bağımsızlıklarını kaybettikleri birleşme türüdür. kartele benzer, fakat konsernlerde daha az işletme daha yakın ilişki kurar. Konsernlerin kuruluşlarında temel amaç, maliyeti düşürerek kârlılığı artırmaktır. • Korner : Kornerler, güç birliği ile sinerji oluşturmak amacıyla kurulur. Bunlarda hukuki bağımsızlık korunabilse bile, ekonomik bağımsızlığın kısmen veya tamamen kaybolur. Amaç finansal ve teknik yönden daha güçlü olmaktır. • Pool: Geçici ve gizli bir iş birliği ile kurulan ve işleyişi itibariyle kartele benzeyen ekonomik birliklerdir. Pool genellikle fiyat kontrolünü elinde tutmak ve pazarları aralarında paylaşmak isteyen işletmeler tarafından oluşturulur. • İşletmelerde sayısal (Niceliksel) büyüklük ölçütleri:  Çalışanların sayısı,  Belirli bir sürede çalışanlara ödenen ücret ve aylıkların tutarı,  Belirli bir sürede kullanılan ham madde ve enerji miktarı,  Arazinin ve binaların büyüklüğü,  Belirli bir dönemde gerçekleştirilen satış miktarı veya tutarı,  Üretim kapasitesi,  Kullanılan makine ve tezgâhların sayısı ve gücü,  Öz sermaye tutarı veya bileşimi,  Toplam yatırım tutarı,  Doğal kaynakların miktarı • İşletmelerde Niteliksel ölçütler:  Yönetim biçimi  Sermaye koyanların sayısı  Pazar yapısı  Hukuki şekil  İş kolundaki nispî (göreli) durum ÜNİTE 6: İŞLETMELERİN ULUSLARARASILAŞMASI • Avrupa’da özel korporatif kurumlar tarafından yürütülen sistematik sınır ötesi ticarî faaliyetler, Orta Çağla birlikte başlamıştır. • Dev şirketlerin gelişiminde ikinci dönem, geçen yüzyıldaki sanayi devrimi ile başlamıştır. Sanayi devrimi, hızla sanayileşen ülkelerin ham madde ihtiyaçlarını süratle karşılanması sorununu doğurmuştur. • Uluslararası işletmeler, farklı ülkelerde faaliyetlerini sürdüren küresel ağlar içinde faaliyette bulunan işletmelerdir. • Uluslararasılaşma kavramı, işletmelerin faaliyetlerini ulusal sınırlarının dışına taşıracak şekilde yapmaya başlamasıdır. Üretilen malın uluslararası niteliğinin olması. Ücret ve vergilerin yüksek; sosyal hakların gelişmiş olması.  Ev Sahibi Ülkenin Çekici Faktörleri: (Geniş bir pazara sahip olması. Himayeci tedbirleri. İişgücünün ucuz olması.Kamu otoritelerince sağlanan kolaylıklar. Yasal düzenlemeler. Elverişli rekabet koşulları. )  Çevresel Nedenler: (Ekonomik entegrasyonların etkisi. Siyasî faktörler. ) • İşletmeleri uluslararasılaşma iten temel nedenler;  Yüksek araştırma ve geliştirme maliyetlerini paylaşma düşüncesi,  Konuyla ilgili sınırlı sayıdaki nitelikli bilim adamından ortaklaşa yararlanma eğilimi ve küresel ölçekte iletişim ağı oluşturma,  Örgütlü araştırma,  Eşgüdümlü üretim ve malî alt yapı ihtiyacı duyan şirketlerin kendileri,  Gelişmiş ülkelerde biriken sermayenin riski dağıtma isteği,  Gelişmiş ülkelerdeki pazar doyumunun yeni pazar oluşturma ihtiyacı,  Uluslararası sermayenin ülkelerin politik yapısını etkileme durumu,  Sanayi yatırımlarının çevre sorunlarına neden olması ve içerden yükselen sivil itirazlar,  Gelişmiş ülkelerdeki yatırım maliyetlerinin artması şeklinde sayılabilir. • İşletmeler bazen ülkelerin kendi aralarında imzaladıkları uluslararası anlaşmalar nedeniyle uluslararasılaşma gereği duymaktadırlar. Uluslararasılaşma Süreci • Dış satışların genel satışlar içindeki payı ne kadar yüksek ise işletme o ölçüde uluslararasılaşmış bir işletmedir • Hangi giriş yönteminin seçileceği; pazarın büyüklüğüne, rekabet düzeyine, ekonomik, yasal ve politik çevre koşullarına, uygulanan korumacı politikalara, hükümetlerin sağladığı çeşitli teşviklere ve benzer koşullara göre tespit edilir. • İşletmeler hedef pazar seçiminde şu ölçütleri kullanırlar:  Coğrafî yakınlık  Ortak kültürel geçmiş ve yabancı dil sorununun yaşanmaması  Ekonomik gelişmişlik düzeyi  Politik anlamda istikrar  Yasal mevzuatın yabancı sermayeyi koruma yeteneği  Ülke halkının yabancı ürünlere ve yabancı sermayeye kârşı tutumu • İşletmeler uluslararasılaşmayı farklı aşamalarla gerçekleştirirler.  İç pazarlama aşaması.  İhracat öncesi aşama:  Deneysel katılım aşaması.  Aktif katılım aşaması.  Güçlü katılım aşaması. • Toplam satışlarının %10’undan az ihracat yapan işletmeler “deneysel ihracatçı işletme”, %40’ından fazla ihracat yapan iletmeler ise “ileri düzey ihracatçı işletme” olarak adlandırılmaktadır. • İşletmelerin uluslararasılaşma sürecini açıklayan farklı teori ve modeller geliştirilmiştir. Uppsala Modeli 1. Asama. İhracat faaliyeti ya da düzensiz olduğu aşama 2. Asama: Bağımsız temsilciler (aracılar) yoluyla ihracat aşaması 3. Asama: Yurt dışı satış temsilciliğinin (şubesinin) kurulması aşaması 4. Asama: Yurt dışı üretim ya da imalat birimlerinin kurulması aşaması Bu modele göre, uluslararası piyasalarda faaliyet göstermek genel bilginin yanı sıra, pazara özel bilgileri de gerektirir. Bu modelde işletmenin uluslararasılaşması, önce kendi piyasasındaki başarısıyla başlar, sonra da dış piyasaya yönelerek süreç devam eder. Yenilik modeli Tüm modellerde başlangıçta ihracatı düşünmeyen işletmeler daha sonra birtakım itici veya çekici faktörlerin etkisiyle ihracata yönelmeye başlarlar. Uluslararasılaşma Ağ (Örgütleme) Modeli Bu model, işletmelerin kurulan uzun dönemli ilişkiler sonucunda, uluslararası pazarlarda kendi olanaklarının yanında, işbirliği yaptığı veya ortaklık kurduğu diğer işletmenin olanaklarını kullanmasını ön görür. Ancak bu işletmelerin şebeke ağına bağlı olmaları gerekir İşletme ağ yapısında merkezî veya odak bir role sahipse, ağ yönetiminde bir aktör olarak bulunuyorsa, kaynakları dolaysız olarak kullanma imkânına da sahip olabilmektedir. Uluslararasılaşma Stratejileri Her şeyden önce pazar güvencesi, firmalara, hem iç hem de dış rakipleriyle daha etkin rekabet imkânı sağlamaktadır. Her şeyden önce pazar güvencesi, firmalara, hem iç hem de dışrakipleriyle, daha etkin rekabet imkânı sağlıyor Söz konusu ortaklık tipleri şunlardır: Hisse Senedi Yatırımları, Lisans Anlaşmaları, Franchising, Sözleşmeli Üretim, Yönetim Sözleşmesi, Montaj Operasyonları, JointVenture, Konsorsiyum, Anahtar Teslim Projeler, Yap-İşlet-Devret Sözleşmesi ve Direkt Yabancı Yatırım vb. Dış Satım (İhracat). İhracat aşaması genellikle bir işletmenin dış piyasalara girmelerinin ilk adımı olarak kabul edilmektedir. İşletmelerin sınır ötesi faaliyetlerde bulunmaya başlaması için başlıca iki sebep bulunmaktadır: Birincisi, yerel kaynaklardan daha ucuz maliyetle girdi elde etmek; ikincisi, yerel faaliyetlerle üretilen ürünleri daha uygun şartlarda dış piyasada değerlendirmektir Dış pazarlara girmenin en kolay yolu, ihracattır Dış satım iki yolla yapılır:  Bağımsız uluslararası pazarlama aracılarıyla dolaylı dış satım şeklinde  İşletmenin kendi kurduğu örgütler aracılığıyla doğrudan dış satım şeklinde Dolaylı Dış Satım. Dolaylı dış satım, daha çok ihracata yeni başlayan firmalar tarafından tercih edilir. Bu yöntemde fazla yatırıma gerek yoktur Doğrudan Dış Satım. Özellikle dış alıcılar tarafından kendilerine yaklaşılan satıcılar, aracı kullanma yerine, doğrudan dış satımı tercih ederler Hisse Senedi Yatırımları Hisse senedi yatırımları yönetim uygulaması gerektirmeyen, uluslararası bir yatırım biçimidir. Hisse senedi yatırımları, küresel işletmenin, yabancı ülkelerde faaliyetlerini sürdüren işletmelere katılması veya küresel işletmenin, yabancı bir işletme ile eşit veya belli bir orandaki paylarla birleşmesi yoluna gitmesidir. Lisans ve teknik anlaşmalar Lisans anlaşmaları, bir işletmenin sahibi olduğu patent, ticarî sırlar, ticarî marka, teknoloji, teknik bilgi (know-how) firma ismi veya pazarlama teknikleri gibi maddî olmayan varlıklarını, bir anlaşma dâhilinde ve bir ücret kârşılığında, başka bir ülkede faaliyette bulunan bir işletmeye, kullanma izin vermesidir. Dış pazarlara girerken, lisans vermeyi, bir yöntem olarak kullanmanın sağlayacağı bazı avantajlar vardır. Bu, aynı zamanda, pazara az bir sermaye ile çabuk ve kolay girmenin yoludur. Pazar uzmanlığı gerektirmemesi, gümrük tarifeleri ve taşıma giderlerinden tasarruf sağlaması bakımından da ayrı bir öneme sahiptir. Bunun dışında lisans verme, ithalata ve doğrudan dış yatırımlara kapalı olan pazarlara, lisans veren şirketlerin girmesini mümkün kılar. Doğrudan Dış Yatırımlar doğrudan dış yatırımlar, gümrüklerden çıkan malların miktarında bir azalışa neden olmaktadır. Ortak Girişim (JointVenture) Bu tür ortaklıklar geçici bir süre ve belli bir amaç için kurulmuş işletmedir JointVenture, iki veya daha fazla işletmenin bir araya gelerek, belirli bir alanda veya daha fazla ülkeden işletmenin, mülkiyetini birlikte üstlendikleri bir işletmede üretim, teknoloji transferi, yeni üretim metotları, lisans anlaşmaları gibi konuları kapsayan uzun dönemli bir ortaklık anlaşmasıdır JointVentureyoluna gitmekle, bazı avantajlar sağlamaktadır. Bu faydaların içinde en önemlileri, risk paylaşımı ile toplam yatırım miktarında görülen azalmadır. Ayrıca yapılacak bir “jointventure” anlaşması ile üretim faktörlerinin maliyeti, taşıma maliyeti, vergiler, genel masraflar gibi faktörlerin azaltılması gibi bazı ekonomik faydalar sağlarlar. Ortak girişimin ihracattan en önemli farkı, yurt dışında bir miktar üretim yapacak ortaklık kurulmasıdır. Bunun doğrudan yatırımdan farkı ise o ülkeden bir yatırımcı ile ortaklık kurulmasıdır. Ortak girişim aşağıdaki yöntemlerle yapılır: Sözleşmeli üretim. Yönetim hizmetleri sözleşmesi. Doğrudan Satış ve Pazarlama. Dışarıda Ortak Üretim. Dışarıda Doğrudan Üretim. Franchising Franchise; belirli bir bölgede bir firmanın ürününü veya hizmetini satmak için verilmiş olan resmî izin olarak tanımlanmaktadır. Franchising ise, ürün veya hizmetlerin üreticiden tüketiciye en etkin biçimde ulaşımını sağlayan bir dağıtım sistemidir. Franchising, ana işletmenin kullanım haklarını, belli ayrıcalıkları belli bir zaman dilimi için bir başka işletmeye vermesidir. Ayrıcalığı veren firma franchisor, ayrıcalığı alan firma franchisee, ayrıcalığın kendisine de franchiseadı verilmektedir. Franchisingin üç unsuru bulunmaktadır:  En az iki işletme arasında gerçekleştirilir,  Ayrıcalığı veren ile alan arasında, yüküm ve sorumlulukların açıkça belirlendiği bir sözleşme bulunmaktadır Anlaşmada franchisor, franchiseeye göre daha güçlü görülmektedir. Ve yaptırım gücü bulunmaktadır,  Anlaşmada franchisorun ismi ile faaliyet gösterir. Franchising yoluyla yabancı pazarlara girmek isteyen ana işletmeler (franchisor) hiçbir maddî yatırım yapmadan, kendi isimlerini kullandırarak işyerleri oluşturmaktadırlar. Stratejik İttifaklar (Stratejik Ortaklıklar) Stratejik ittifak, küresel işletmelerin; bazen sermaye piyasalarındaki hisselerini toplamak, bazen ülke içinde, bazen sınır ötesindeki firmalarla stratejik ortaklıklar kurarak, bazen de, rakip gördükleri firmayı blok olarak satın alarak rakiplerini piyasadan silme yoluna gitmeleridir. Stratejik ortaklıklar, öncelikle şirketler arasında stratejik bağların gittikçe artması entegrasyon, iş birliği, ortak girişim, personel mübadelesi, ortak proje, mülkiyet ortaklığı veya ortak üretim gibi yollarla, yakın bağlar kurulması yoluylafaaliyetlerini yürüfunduszeue.infojik ortaklıklarda göze en çok çarpan sektör, otomobil sektörüdür Stratejik ittifakların oluşmasının nedenleri şu şekilde sıralanabilir:  Müşteri ihtiyaçlarının ve tercihlerinin benzeşmesi  Küresel üretimde ölçek ekonomisinden yararlanmak  Uluslararası ticaret engellerinin azaltılması  Üretim yeri seçimi ve ürün dolaşımının kolaylaştırılması  Ortakların birbirlerine bilgi/teknoloji aktarmaları ve destek vermeleri  Gelişmekte olan pazarların ve bölgesel blokların engellerini aşmak Konsorsiyum Konsorsiyumlar iki veya daha fazla işletmenin, sınırlı bir zamanda yapılması gereken ve büyük sermaye gerektiren faaliyetler için bir araya gelerek birleşmesidir. Burada temel amaç, işletmelerin teknik, finans ve yönetimimkânlarını birleştirerek büyük projeleri gerçekleştirmesidir. Konsorsiyumlar; baraj, köprü, liman, demir yolu gibi büyük miktarda sermaye gerektiren işler için kurulurlar. Doğrudan Yatırım (Yabancı Sermaye) Doğrudan Yatırımcı (Direct Investor), yabancı doğrudan yatırımcı veya yatırımcıların ikamet ettikleri ülke veya ülkelerin dışındaki bir ülkede doğrudan yatırım faaliyetinde bulunmasıdır. Burada Ev Sahibi Ülke (Host Country), yabancı yatırımın geldiği veya yapıldığı ülkedir; ÜNİTE 7: İŞLETME KAPASİTESİ VE TÜRLERİ • İşletme kapasitesi, işletmenin mal ve hizmet üretme yeteneğidir. İşletme kapasitesini işletmenin üretim yeteneği belirler. Kapasite planlamasının asıl amacı, işletme kaynaklarını rasyonel bir şekilde kullanarak uygun değer kapasiteyi gerçekleştirmektir. • İşletme kapasitesi kavramı çoğu kez işletme büyüklüğü ile birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Ama büyüme, kapasite artırımının yanında, işletmeler için, yönetim becerisini geliştirmeyi, işletmenin teknoloji, pazar ve finans fonksiyonlarını etkin yönetimeyi de kapsamaktadır. • İşletmenin üretim kapasitesi, işletmenin belli bir zamanda mevcut üretim faktörlerini rasyonel bir şekilde kullanarak gerçekleştirebileceği üretim miktarıdır. • Kapasite, işletmenin mal ve hizmet üretebilme yeteneğidir. İşletme açısından kapasite, bir işletmenin belli bir dönemde (çoğunlukla bir yıl olarak alınır) mevcut kaynaklarını (beşeri, malî, fiziksel) kullanarak, elde edebileceği maksimum üretim miktarını ifade eder. Bütün kapasite tanımlarının ortak özelliği, kapasitenin belli bir sürede işletmenin üretim düzeyini veya üretim gücünü ifade etmesidir. • Verimlilik, çıktılarla girdiler arasındaki orandır. Bu oran, ne kadar çıktılar lehine gerçekleşirse; verimlilik, o oranda yüksek sayılır. verimlilik, bir işletmenin mal ve hizmet üretirken kaynaklarını ne kadar iyi kullandığını gösterir. • Yüksek verimlilik, aynı miktar kaynakla daha çok çıktı elde etmektir. • İşletme verimliliğinde girdi ve çıktıları makul düzeyde sağlamanın en etkin aracı ise uygun (optimum) kapasite düzeyinde çalışmaktır. • İşletmelerde verimliliği artırma teknikleri  Zaman ve hareket etütleri,  İş basitleştirme,  İş genişletme ve iş zenginleştirme,  Beyin fırtınası,  Örgüt geliştirme,  Nominal grup çalışması,  Duyarlılık eğitimi gibi davranış teknikleri gibi teknik ve yöntemler • Ekonomiklik, üretimden elde edilen gelir ile üretim sırasında yapılan maliyet giderleri arasındaki orandır. • KAPASİTE TÜRLERİ:  Teknik veya mühendislik kapasitesi: Bir işletmenin fiilî üretim miktarı ile maksimum üretim arasındaki ilişkiyi gösteren kapasitedir. Bu yaklaşıma göre kapasite, maliyetler ve üretim göz önüne alınmadan bir işletmenin birim zamanda üretebileceği maksimum ürün miktarını gösterir. Eleştiriye açık bir yönü vardır. Birincisi insan gücü, ham madde ve diğer parasal maliyetleri dikkate almaması; ikincisi, makine, teçhizat gibi üretken ünitelerin hiçbir arıza göstermeyeceği, tamir ihtiyacı duymadan maksimum üretime devam edeceği varsayımıdır. Teknik kapasite, maksimum kapasite olarak da nitelendirilmektedir.  Maliyetler açısından veya ekonomik kapasite: Üretim yöntemi değişmediğinde bir işletmenin minimum maliyetle üretebileceği ürün miktarıdır. Ekonomik kapasite de optimum kapasite olarak da nitelendirilmektedir. • İşletmelerde kapasite hesaplamasında kârşılaşılan zorluklar, kapasite konusunda değişik yaklaşımlara ve çeşitli kapasite türlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunlar:  Teorik kapasite planlanan ve teorik olarak kâğıt üzerine yazılan, makinelerin, tesislerin ve insan kaynaklarının hiçbir kesinti ve aksamaya uğramadan çalıştığı takdirde birim zamanda gerçekleşebilecek kapasitedir. Teorik kapasitede üretim hacminde duraklama ve arıza için pay ayrılmamıştır. İki yönden eleştiriye açıktır: 1. İnsan gücü, ham madde ve diğer maliyetleri göz önüne almaz. 2. Makine ve teçhizat gibi üretken unsurların hiç arıza yapmayacağı, bakım ve tamire gerek duyulmayacağı varsayımından hareket edilir.  Normal (pratik) kapasite; tamir, bakım, onarım gibi çeşitli aksamaların dikkate alınmasıyla gerçekleşen kapasitedir. Pratik kapasiteyi artırmak için alınması gereken tedbirlerden bazıları şunlardır:  İş yöntemlerini iyileştirmek, makine hazırlık sürelerini kısaltmak  İleri teknoloji kullanmak, sürekli yenilik yapmak  İş görenlerin motivasyonlarını artırmak  Üretim süreçlerini iyileştirmek  Standardizasyona dikkat etmek  Gerçek (fiilî) kapasite: İşletmelerin belli bir dönemde ulaşılabileceği gerçek çıktı düzeyidir. Gerçek kapasite satış hacmiyle de ilgilidir. Kapasiteyi sürdürmek üretilen ürünün satılabilmesiyle mümkündür. Talepteki düşmeler, üretimdeki aksamalar gibi nedenlerle gerçek kapasite, pratik kapasitenin altında olabileceği gibi; talebin mevsimlik dalgalanmalara bağlı olarak artmasıyla da gerçek kapasite, normal kapasitenin üzerine çıkabilir.  Tam Kapasite : Ürün başına ortalama maliyetin en düşük, dolayısıyla kârın en yüksek olduğu kapasite “tam kapasite” olarak ifade edilir. Tam kapasitenin altında veya üstünde çalışan işletmeler, maliyetlerinin artmasından dolayı rekabet yetenekleri zayıflar ve pazarda tutunmaları zorlaşır.  Atıl Kapasite : Normal kapasitenin kullanılmayan kısmına atıl (aylak-boş) kapasite denir. Bir başka tanımla atıl kapasite, normal kapasite ile gerçek kapasite arasındaki farkdır. İşletmenin belli bir dönemdeki üretimi normal kapasitenin altında ise, aradaki fark atıl kapasite olarak ifade edilir.  Aşırı (Zorlanmış) Kapasite : İşletmenin tam kapasite düzeyinden üretim hacminin üzerine çıkmasına aşırı veya zorlanmış kapasite adı verilir. • Kapasite ölçüsü olarak fiziksel üretim miktarı birimlerinin yanında, belli bir sürede üretilen ürünlerin “değeri” de kullanılabilir. Uygun bir kapasite seçimi, proje kârlılığını ve rekabet gücünü belirleyecek öneme sahiptir. Belli bir kapasitenin altında olan işletmeler rekabet bakımından yetersiz kalır. • Bir işletmenin kapasitesinin belirlenmesinde şu iki faktör önemlidir: - En düşük maliyetle üretim yapılması, - Yeterli talep hacminin bulunması. • Kapasite seçimi yaparken; kurulu üretim kapasitesinin büyüklüğü, işletmenin yılda kaç gün, günde kaç saat ve kaç vardiya çalışacağı, maksimum kapasitenin ne olacağı, üretilecek mal ve hizmetlerin yıllık miktarlarının ne kadar olacağı araştırılır ve kapasite, buna göre belirlenir. • Kapasite seçimini etkileyen faktörler:  Ölçek ekonomileri,  Talep düzeyi,  Maliyetlerin yapısı,  Teknoloji olanakları,  Finansal olanaklar,  Kuruluş yeri,  Çalışma süreleri  Diğer faktörler (kalifiye işgücü, ürün özellikleri, ulusal ve uluslararası politikalar, paranın değeri, pazarlama olanakları vb) • Kapasite kullanım oranı arttıkça, işletme kaynaklarının rasyonel kullanım oranı artıyor demektir. Kapasite kullanımı, bir işletmenin elinde bulunan gerek beşeri, gerekse fizikî ve malî kaynaklardan yararlanma derecesini gösterir. Kapasite Kullanım Oranı (KKO) olarak da bilinen bu rasyo şu şekilde ifade edilir: KKO= (Gerçek Kapasite/Normal Kapasite) X • En uygun (optimum) işletme büyüklüğü, ortalama maliyet giderlerinin en düşük olduğu işletme büyüklüğüdür. Bir başka tanımla optimum işletme büyüklüğü, “üretimin birim başına maliyet giderlerinin en düşük ve üretim başına elde edilen satış gelirleri ile birim başına maliyet arasındaki farkın en yüksek olduğu büyüklüktür” • Optimum işletme büyüklüğü şu durumlarda gerçekleşir:  En verimli ve etkin üretim teknolojisinin kullanılması,  Her üretim faktörünün kapasitesinin tam olarak kullanılması,  Üretim faktörlerinin optimum bileşiminin sağlanmış olması. • Optimum kapasite, belli bir amacı maksimum kârlılık, minimum maliyetle gerçekleştirebilmeyi mümkün kılan kapasitedir. Diğer bir tanımla, birim başına maliyetin en düşük olduğu kapasiteye “optimum kapasite” denir. • Üretim ölçeğinde meydana gelen değişmeler sonucu, üretim miktarında meydana gelen değişmelere “ölçeğe göre getiri” denilmektedir. • İşletmeye minimum ortalama birim maliyetle çalışma olanağı yaratan yıllık üretim hacmi, en uygun kapasite düzeyini gösterir. • Ölçek ekonomisi, bir tesisin kapasitesi arttıkça birim yatırım ve üretim maliyetinin düşmesi durumudur. • Optimum kapasite düzeyinden uzaklaşıldıkça ölçek ekonomilerinden sağlanan avantajlar kaybedilir. ÜNİTE 8:YÖNETİM Yönetim nedir? İşletme amaçlarına etkili ve verimli bir şekilde ulaşmak üzere planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve denetimin yapılması sürecidir. Müteşebbis Yönetici Bir mal veya hizmeti üretmek, pazarlamak için üretim faktörlerini bir araya getiren ve faaliyet esnasında oluşan kar veya zarardan etkilenen kişidir. Yönetici Bir mal veya hizmeti üretmek, pazarlamak için üretim faktörlerini bir araya getiren, bu faaliyetleri bir ücret karşılığı yapan, kar elde etme amacında olan ancak kar veya zarardan direkt etkilenmeyen kişidir. Yönetim Seviyeleri 1. Stratejik Yönetim (Tepe = Üst Yönetim) 2. Fonksiyonel Yönetim (Orta Kademe Yönetim) 3. Program Yönetimi (Alt Kademe Yönetim) Yönetim Fonksiyonları nelerdir? 1. Planlama 2. Örgütleme 3. Koordinasyon 4. Yöneltme 5. Denetim 1. Planlama : Neyi, ne zaman, nerede, kim tarafından ve nasıl yapılacağının önceden belirlenmesidir. Aşamaları : • Sorunların veya fırsatların saptanması • Amaçların belirlenmesi • Planın dayandığı hareket noktalarının belirlenmesi • Seçeneklerin saptanması ve değerlendirilmesi • En uygun alternetifin seçilmesi • Yardımcı planların düzenlenmesi • Planları, sayısal değerlerle bütçelemek 2. Örgütleme : Belirli amaçlara ulaşmak için yapılacak işlerin ve bu işleri yapacak kişilerin oluşturulması. Aşamaları : × Örgütsel yapının kurulması × İlişkilerin saptanması × Görev tanımlarının yapılması × Görevin gerektirdiği niteliklerin tanımlanması Örgütleme → Kadrolama 1. İstihdam edilecek iş gücünün seçimi ve işe yerleştirme 2. Eğitim ve geliştirme 3. Değerleme funduszeue.infonasyon : Örgütün yaptığı işin çeşitli bölümlerini birbiri ile ilişkilendirmektir. Etkin koordinasyon için ; × İyi ve yalın bir organizasyon yapısı gereklidir. × Plan ve programların uyumlaştırılması × Gönüllü koordinasyonun özendirilmesi × İyi bir haberleşme sistemi 4.Yöneltme : İş görenlerin kendilerine verilen görevleri etkin bir biçimde yerine getirilmesini sağlamaktadır. Kapsamı : ×Astların özelliklerine göre hazırlanmış açık ve yalın talimatlar verilmeli ×Sürekli eğitim faaliyetleri ×Çalışan motivasyonu ×Disiplin, ödül ve ceza dengesi funduszeue.infom : Örgütte gerçekleşen sonuçlar ile, planlanan hedeflerin karşılaştırılması ve sapma hallerinin nedenlerinin tespitidir. Aşamaları : ×Standartların belirlenmesi ×Gerçekleşen durumun tespiti ×Durumun karşılaştırılması ×Farklılıklar yönünde hareket tarzının belirlenmesi Yönetim Faaliyetleri Hangi Özelliklere Sahip Olmalıdır ? ×Amaçlar başta saptanmalı ×En az iki kişi bir araya gelmeli ×İlişkiler uyumlu – düzenli olmalı ×İş bölümü yapılmalı ×Yöneticilerin yetki sınırları belirlenmeli ×Geleceğe dönük rasyonel kararlar alınmalı ve bunlardan doğan sorumluluk taşınmalı TEMEL İŞLETME FONKSİYONLARI • ÜRETİM • PAZARLAMA • FİNANS • İNSAN KAYNAKLARI • HALKLA İLİŞKİLER • AR-GE ÜNİTE 9:ÜRETİM Üretim : Girdilerin fayda yaratacak şekilde mamul veya hizmete dönüştürülmesi faaliyetidir. Üretim süreci Üretim Faktörleri ×Emek ×Sermaye ×Doğal Kaynaklar ×Bilgi ×Girişim Üretim Çeşitleri 1.Üretim miktarına göre 2.Üretimde izlenen yola göre 3.Üretilen mamulün cinsine göre MİKTARA GÖRE ÜRETİM 1. Tek Mal üretimi 2. Seri üretim 3. Kitle üretimi İZLENEN YOLA GÖRE ÜRETİM 1. İmal yerinde üretim 2. Hareket halinde üretim 3. Atölye sistemi • Akıcı sistem • Grup sistemi MAMUL CİNSİNE GÖRE ÜRETİM 1. Fiziksel mal üretimi 2. Pazarlama İşlevi ×Mevcut ve potansiyel alıcılara istek tatmin edici ürün, hizmet ve bilgileri sunmak üzere planlama, fiyatlandırma, dağıtım ve tutundurma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ile oluşur. ×Üretimden önce başlamakta ve satış sonrası hizmetlerle devam etmektedir ×Hangi malların üretileceği, nerede, kime, ne zaman sunulacağı ile ilgilenir Pazar Araştırması Bu araştırma içine rekabetçi faaliyetler, hükümet faaliyetleri ve ekonomik değişimler gibi daha genel çevre sorunları da girmektedir. Başlıca araştırma türleri : ×Müşteri araştırması ×Tutundurma araştırması ×Ürün araştırması ×Dağıtım araştırması ×Satış araştırması ×Pazarlama çevresi araştırması Pazar araştırmasında faydalanılan veriler nelerdir? ×Birincil Veriler : Spesifik sorunlar için yapılan tamamen yeni çalışmalarla elde edilmiş verilerdir. Bu veriler anket, gözlem ve deneyler yardımıyla elde edilebilir. ×İkincil Veriler : İşletme içi veya dışında başka amaçlarla toplanmış verilerdir. Pazarlama Fonksiyonları ×Ürün (Mamul) × Fiyat ×Tutundurma ×Dağıtım 1.Ürün veya hizmet planlama ve geliştirme Müşteri memnuniyetini sağlama açısından sunulan mevcut ürün ya da hizmette değişiklikler ve/veya geliştirmeler olacağı gibi, yeni ürün ya da hizmetler de söz konusu olabilir. Tüm bu çalışmaların sürekli olarak planlanması ve geliştirilmesi gerekmektedir. funduszeue.infoğıtım Değişik etkenler göz önüne alınarak en uygun dağıtım kanal bileşiminin (perakendeci, toptancı vb.) seçimi ve fiziksel dağıtımdan (ulaştırma, depolama, stoklama ve yardımcı aktiviteler) oluşur. funduszeue.infoama Ürün ya da hizmetin, işletme amaçlarını gerçekleştirecek fiyatlarının gerçekçi bir şekilde belirlenmesi ve yönetimidir. funduszeue.infourma Reklam, kişisel satış ve satış geliştirme (sergi, gösteri, kupon verme, eşantiyon dağıtma gibi yardımcı aktiviteler) çalışmalarından oluşur. Ürün (Mamul) 1. Tüketim Malları • Kolayda Mallar • Beğenmeli Mallar • Özellikli Mallar • Aranmayan Mallar 2. Endüstriyel Mallar • Ham maddeler • Ana ekipman • Hazır parçalar • Endüstriyel hizmetler Fiyat 1. Maliyete yönelik fiyatlandırma 2. Talebe yönelik fiyatlandırma 3. Rekabete yönelik fiyatlandırma 4. Psikolojik Fiyatlandırma Tutundurma 1. Reklam 2. Halkla İlişkiler 3. Yüz Yüze Satış 4. Promosyon Dağıtım 1. Kanallar 2. Lojistik 3. Konum 4. Ulaşım 5. Stok Tutundurma Karması Unsurları Başlıca Pazarlama Türleri 1. Yeşil Pazarlama (Green Marketing) 2. Doğrudan Pazarlama 3. İşletmeden İşletmeye İnternet Yoluyla Pazarlama (Business 2 Business) 4. İşletmeden Nihai Tüketiciye İnternet Yoluyla Pazarlama (Business 2 Consumer) 5. Kitlesel Pazarlama 6. Stratejik Pazarlama Yeşil Pazarlama Doğrudan Pazarlama B2B Kullanılan ambalajların doğayı Ölçülebilir tepkiye neden Nihai kullanıcıdan önceki satış kirletmemesi, çevre ile uyumlu olmakta, müşterilerin fikirlerini ve transferler, ortak girişimler, üretim faaliyetleri, ürünlerde etkilemek amaçlı birden fazla üretim sözleşmeleri, ürünlerin kullanılan doğal madde reklam aracını da doğrudan dağıtımı-pazarlanması- destek oranının arttırılması. kullanılmaktadır. hizmetleri gerçekleştirilir. B2C Kitlesel Pazarlama Stratejik Pazarlama E-alışveriş gibi kolaylıklarla Bir tek ürünün tüm alıcılara Odak noktası olan müşteri vaya ürün ve hizmetlere 24 saat toplu üretilip, seri dağıtılıp, üründen, firmanın dış dünyanın her yanından ulaşma kitlesel pazarlanıp, kitlesel çevresine kaymaktadır. ve satın alma olanağı tutundurulma çalışmasıdır. En Müşteri bilgileri ile rekabet, sunmaktadır düşük maliyetle en geniş pazar hükümet politikaları, sosyo- imkanı sağlanır. ekonomik makro güçler de takip edilir. ÜNİTE FİNANSMAN VE MUHASEBE Finans: İşletmelerin faaliyetlerini başarılı bir şekilde yürütebilmeleri, ihtiyaç duydukları fonu sağlamalarına bağlıdır. İşletmelerin amaçlarına ulaşabilmek için gerek duydukları fonun sağlanmasını ve bunun yönetimini FİNANS gerçekleştirir. Finansman Kavramı Finansman Finansmanın işlevleri 1. Finansal analiz 2. Gerekli fonların kaynaklarının belirlenmesi 3. Fonları uygun koşullarda ele geçirmek 4. Ele geçirilen fonların etkin kullanımı 5. Finansal planlama ve denetim (Muhasebe kayıtlarının izlenmesi) 6. Finansal raporların düzenlenmesi 7. Kar dağıtımı 8. Gelecek dönem finansal olayların hazırlanması / öngörülmesi Fon : Nakit, vadesiz mevduat, nakde çevrilebilir değerler Para : Nakit ve bankadaki vadesiz mevduat yani fon ve para aynı anlama gelmez. Çağdaş Finansman Kaynakları ×Leasing (Kiralama) ×Factoring Leasing : Kiralama şirketinin (kiralayan), kiracı konumundaki işletmenin ihtiyaçlarına uygun menkul veya gayrimenkul değeri satın alıp, bunu belirli bir süre için bu işletmenin kullanımına tahsis etmesidir. Kiralayan ve kiracı arasında düzenlenen, üreticiden kiracı tarafından seçilip, kiralayan tarafından satın alınan mülkiyetini kiralayanda , kullanımını ise kiracıda bırakan bir anlaşmadır. G ÜNİTE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ (İK) İşletmede yer alan işgücünün işletme amaçları doğrultusunda verimli ve etken olarak çalıştırılması ile ilgili tüm faaliyetlere insan kaynakları yönetimi denir İşletmelerde çalışanlar, yaptıkları işin niteliği, yönetimdeki yerleri, örgütlenmeleri, ücret sistemlerinin farklılığı gibi çeşitli ölçüler açısından üç ana kümeye ayrılır: 1. Büro Personeli: Büro işlerinde görev yapan yöneticiler dışındaki tüm çalışanlardır. 2. Teknik Personel: Teknik işlerde çalışan ve yöneticiler dışında kalan mühendis, tekniker ve ustabaşı gibi personeldir. 3. İşçiler: Bedensel güçlerini üretimde doğrudan doğruya kullanan, yönetim, denetim gibi işlerle uğraşmayan çalışanlardır. İnsan Kaynakları Yönetimi Kavramı İK yönetiminin ulaşmak istediği iki temel amaç vardır: ×İşgörenin (çalışanların) verimliliğini artırmak ×İş yaşamının kalitesini yükseltmek Aslında her iki amaç da birbirine bağılıdır. İş yaşamının kalitesinin artırılması işgörenlerin verimliliklerinin artırılmasına bağlıdır. Yüksek Maliyet ve Düşük Verimlilik Bir işletmede; × İşten ayrılanlar fazlaysa, × İş kazaları ve meslek kazaları çok oluyorsa, × Devamsızlık oranı yüksekse, × Bozuk ve fireli mal üretimi çoksa, × Toplu sözleşmeler sorunlu oluyorsa, × Çalışanlar tatminsiz ve moralsiz ise İnsan Kaynaklarına ilişkin önemli sorunlar var demektir. İnsan Kaynakları Yönetiminin Önemi İşletmeler hem ulusal hem de uluslar arası rekabet koşulları altında varlıklarını sürdürebilmek için etkin ve verimli bir şekilde faaliyetlerini yerine getirmek × İleriyi görebilmek, × Yaratıcı olmak, × Teknolojiyi yakalamak, girdi maliyetlerini azaltmak zorundadırlar. × Emek (işgören), sermaye ve hammadde gibi üretimin gerçekleştirilmesinde kullanılan araçlardan birisidir. Ancak, diğer üretim araçlarının sağlanması ve kullanımı işgören faktörüne bağlıdır. × İşgöreni (emeği) diğer üretim faktörlerinden ayıran bir başka özellik, çalışanların düşünen, etkilenen sosyal bir varlık olmasıdır. × İşletmelerin en büyük maliyet kalemi, işgören giderleridir. × İşgören de para ve teçhizat gibi bir üretim aracıdır. × Sosyal varlık olması nedeniyle diğer üretim araçlarından farklıdır. × İnsanı çalıştırmak her zaman kolay değildir. × İşletmelerin kuruluş nedeni de, temel faktörü de insandır. × İşletmelerde insana yönelik kararlarda hata payının en aza indirilmesi gerekir. İnsan Kaynakları Yönetiminin İlgi Alanı × Çalışanlar nasıl etkin ve verimli çalıştırılacak? × İşletmenin yaşamı nasıl garanti altına alınacak? × İşgörenler nasıl daha iyi çalıştırılacak? × Yaptıkları işten tatmin olmaları nasıl sağlanacak? × Nasıl bir yol ve yöntem izlenecek? İnsan Kaynakları Yönetiminin Amaçları × İK politikaları ile işletme planlarının bütünleştirilmesi ve uygun işletme kültürünün yerleştirilmesi ya da işletme kültürünün yeniden biçimlendirilmesi, × İşletmenin amaçlarına yönelik işe alım politikalarının geliştirilmesi, × Çalışanların gizli yaratıcılıklarını ve enerjilerini uyaracak ortamın hazırlanması, × Yenilik, takım çalışması, TKY benzeri uygulamalarının gerçekleştirilebileceği bir ortamın oluşturulması, × Mükemmeli arayış doğrultusunda esneklik gösterme isteğinin cesaretlendirilmesi. İnsan Kaynakları Yönetiminin Özellikleri × Üst yönetime özgü bir etkinliktir. × Çevredeki değişimlere uyum sağlama gereğini ve işletme ile personel politikalarının bütünleştirilmesini vurgular. × İşe alım politikalarına ve uygulamalarına kapsamlı ve tutarlı bir yaklaşım benimsenmesini getirir. × Güçlü işletme kültürlerine inanç ve değerlere önem verilir. × Çalışanların tutum ve davranış özelliklerine önem verilir. × Organizasyon ilkeleri esnek rollere ve daha fazla takım çalışmasına dayalı bir şekilde organik ve merkezcil olmayan ilkelerdir. × Ödüller, performansa, uzmanlığa ve beceriye göre farklılaşır. İnsan Kaynakları Yönetiminin Rolü × Çalışanların moral, motivasyon ve verimlilik konularındaki sorunlarını teşhis etmek ve bu sorunların çözümüne katkıda bulunmak, × Çalışanlarının değerlendirilmesi ve geliştirilmesine yön göstermek, × İşletmenin yönetim felsefesinin ve iş stratejilerinin oluşturulmasına yardımcı olmak. İnsan Kaynakları Yönetiminin Yetki Kullanımı ×Komuta yetkisi ×Kurmay yetki (Örneğin, Yönetim Danışmanı) ×İşlevsel (fonksiyonel) yetki (Örneğin, İKY) İK Yönetiminde Diğer Yöneticilerin Rolü × Üst yönetim İKY’ye önem vermelidir. × Üst yönetim İK’nin etkinliğini artıracak politika ve hedefler belirlemelidir. × Bu politikalar ve hedefleri uygulayacak olanlar emir-komuta yöneticileridir. × İKY ile diğer yöneticiler arasında sürekli bir iletişim ve işbirliğine ihtiyaç vardır. İK Yönetiminin Örgüt İçindeki Rolü × İşletmenin amaç ve hedeflerine uygun İK politikaları hazırlamak ve üst yönetimin onayına sunmak, × Saptanan politikalara uygun programlar hazırlamak, çalışmaları yürütmek ve denetlemek, × İK ile ilgili gelişmeleri izlemek ve uygulamak, × İKY işlevlerinin teknik ve rutin yanlarını işlevsel yetkiyle üstlenerek diğer yöneticilerin iş yükünü hafifletmek. Küçük İşletmelerde Personel Bölümünün Yeri Başkan -> Mağza sorumlusu -> İnsan Kaynakları işlevi -> Şef -> İşçi Büyük Bir İşletmede İk Bölümü Başkan -> Finans,Üretim,İnsan Kaynakları,Pazarlama ->Çalıştırma,Personel Hizmetleri,İş ilişkileri,Ücret ve maaş(İnsan Kaynakları) -> Eğitim,Sağlık ve güvenlik,Personel araştırma İK yönetimi işlevinin işletmelerdeki yerini belirleyen temel değişkenler: 1. Konunun örgüt içindeki düzeyi 2. Örgütün büyüklüğü 3. Endüstrinin özellikleri 4. Sendikalaşma düzeyi İK Bölümünün Örgütteki Görevleri A-Politika Yaratma ve Oluşturma: Mevcut sorunların çözümü ya da ortaya çıkabilecek sorunlara karşı önlem almayı sağlayıcı yeni politikalar ya da politika değişiklikleri önermek ve oluşturmak İK yöneticisinin görevlerindendir. B-Danışmanlık: İK yöneticilerinin görevlerinin önemli bir bölümünü, öteki yöneticilere danışmanlık yapmak oluşturur. C-Hizmet: İK bölümü, işletmenin günlük işleyişi sırasında personelle ilgili her türlü işlevin yerine getirilmesinde temel görevdir. D-Denetim: İşletmenin tüm bölümlerinde uygulanan personel politikasıyla uyumlu olması, bunun gerektirdiği ilkelerin tekdüzeliğin sağlanması personel bölümünce sağlanır. İK YÖNETİMİNİN İŞLEVLERİ 1- İşgücü Planlaması 2- Personel Bulma 3- Personelin Seçimi 4- İşe Alıştırma 5- Görevde Yükselme, Yer Değiştirme, İşten Ayrılma 6- İşgücünün Eğitimi ve Geliştirilmesi 7- Sağlık ve İş Güvenliği 8- Disiplin 9- Sağlanan Hizmet ve Yararlar Sendikal İlişkiler İşgören Değerlemesi İş Değerlemesi İK YÖNETİMİNİN İŞLEVLERİ 1. İşgücü Planlaması İşletmenin gelecekteki işgücü gereksinmesinin nitelik ve nicelik olarak kestirilmesi ve bu kestirime göre işgücünün nereden, nasıl ve ne zaman karşılanacağının ayrıntılı olarak belirlenmesidir. İşgücü Kestirim Yöntemleri 1. Yöneticilerin bilgi, beceri ve deneyimlerininin kullanılması 2. Trend analizine dayalı kestirim yöntemleri İşgücü Planlamasında Yararlanılan Veriler 1. İşgücü envanteri: İleride ortaya çıkacak işgücü hareketlerini belirleyebilmek için, mevcut işgücünün nicelik ve nitelik yönünden incelenmesidir. 2. İşgücü değişim çabukluğu: Belirli bir dönemde, işletmeye giren ve işletmeden ayrılan personelin oransal olarak belirtilmesidir. İşgücü değişim çabukluğu = İşten ayrılanlar x / Ortalama işgücü sayısı Personel Bulma Yeni kurulan, kurulu olup da geliştirilen işletmelerde ortaya çıkan işgücü gereksinmesi ile kurulu işletmelerde çeşitli nedenlerle boşalan işler için gereken işgücü gereksinmesinin karşılanması için adayların bulunması eylemleridir. İşgücü bulma kaynakları 1-İşletme içi kaynaklar: İşletmede çalışanların yeni görevlere atanmasıdır. 2- İşletme dışı kaynaklar: Duyurular: Gazete ve dergilere verilen duyurular İşletmeye Yapılan Kişisel Başvurular Çalışanların Önerileri İş ve İşçi Bulma Kurumları Öteki Kaynaklar 3. Personelin Seçimi Adaylar arasından işin gereklerine en uygun olan ve işte en çok başarı sağlayacak kişilerin bulunması sürecidir. Personelin seçim sürecinin aşamaları: 1 .İlk Görüşme . İş İstek Belgesi 3. Referansların Denetimi 4. Test Uygulaması 5. İş Görüşmesi 6. Yöneticiyle Görüşme 7. Bedensel Yeteneklerin Denetimi 8. İşe Alma 4. İşe Alıştırma (Oryantasyon) İşletmenin yeni işe aldığı kişilerden çok kısa bir süre içinde beklediği çalışma gücünü elde etmesi için işi ve işyerini tanıtmasıdır. İşe alıştırma programının kapsayacağı konular şöyledir: 1-İşe alınacak kişiye ne zaman ve nerede işe başlayacağının bildirilmesi. 2-İş koşullarının açıklıkla belirtilmesi. 3-Görevde yükselme ve çalışmanın değerlendirilmesi ölçütlerinin açıklanması. 4-İşletmenin çalışma düzenine ilişkin yönetmelik, bildiri ve benzer belgelerin tümünün ya da ilgili bölümlerinin verilmesi. 5-İşletmenin çalışanlardan neler beklediğinin açıklanması. 6-İşletmedeki sendikal çalışmalara ilişkin olarak yansız bilgilerin aktarılması. 7-İşle ilgili araç ve gereçlerin önceden hazırlanarak, yeni girene iş başlangıcında verilmesi. 5. Görevde Yükselme, Yer Değiştirme, İşten Ayrılma Görevde Yükselme: Çalışan bir personelin, yapmakta olduğu işe oranla daha büyük bir sorumluluk, daha büyük prestij, daha büyük beceri ve ücret artışı sağlayan bir göreve atanmasıdır. Yer Değiştirme: Görev sorumluluğu ve ücret düzeyinde herhangi bir değişiklik olmaksızın personelin başka bir işe geçirilmesidir. İşten Ayırma: Çalışanın denetimi dışında kalan nedenlerle çalışanların işlerine son vermedir. 6. İşgücünün Eğitimi ve Geliştirilmesi: Çalışanların belirli bir amaca yönelik olarak bilgi ve beceri kazanmaları için yapılan örgütlü bir eylemdir. Eğitim Yöntemleri A-İşbaşı Eğitim Yöntemleri 1.İş değiştirme 2.Üstler gözetiminde eğitim funduszeue.info göçerme (devri) 4. Öbür yöntemler: Staj yoluyla eğitim, çıraklık yaparak eğitim, işe alıştırma eğitimi gibi yöntemler B-İş Dışında Eğitim Yöntemleri funduszeue.infoanslar funduszeue.inforler ve kurslar 3.Örnek olay yöntemi funduszeue.info oynama yöntemi 5.Öbür yöntemler: İşletme oyunları yöntemi (simülasyon), kendi kendine çalışma yöntemi, araştırmalı örnek olay yöntemi gibi yöntemler 7. Sağlık ve İş Güvenliği Çalışanların sağlığının korunması ve güvenli çalışma koşullarının oluşturulmasıdır. İşletmenin sağlık ve güvenlik açısından özenli olması, sigorta giderlerini ve sermaye kayıplarını azaltacağı gibi, daha nitelikli işgücünün işletmeye gelmesini de sağlar. 8. Disiplin Çalışanların işletmedeki belirli konulardaki davranışlarına sınırlama ya da özdenetim kurmadır. Disiplinde İki Yaklaşım: 1. Olumlu Yaklaşım: Ödül ve iletişim yoluyla belirli davranışlar oluşturmak ve yaratmaktır. 2. Olumsuz Yaklaşım: Mevcut ilkelere uymayan, kuralları çiğneyen kişilerin cezalandırılmasıdır. 9. Sağlanan Hizmet ve Yararlar Çalışanlarla işletme arasındaki ilişkileri daha olumlu kılmak için, personele sağlanan ek hizmet ve katkılardır. Çalışanların sağlığının korunması; iş tehlikelerine karşı korunması; çalışanlara iş elbisesi, kişisel eşya dolapları, dinlenme yerleri, yemekhane gibi olanakların sağlanması; yardım sandığı, toplu sigorta gibi mali güvencelerin sağlanması; boş zamanları değerlendirici etkinlikler oluşturmak; çalışanların kişisel ve ailesel sorunlarıyla ilgili çeşitli konularda danışmanlık hizmetleri verilmesi. Sendikal İlişkiler Sendikalar, örgütlenmiş işgücü kuruluşlarıdır. Sendikaların Etkileri 1.Yönetimin davranışlarını kısıtlar 2.Tüm çalışanlara eşit davranılır 3. Personel politikaları ve uygulamaları gelişir 4. Çalışanlar adına tek sözcü oluşur 5. İşgücü ilişkilerinde karar alma merkezileşir Toplu Pazarlık Süreci Sendikalar temsil hakkını elde ettikten sonra, toplu sözleşmenin yenileneceği dönemlerde, işçiler adına toplu pazarlık görüşmelerine işvereni çağırırlar. Bu görüşmelerde sendikaların dört temel hedefi bulunur: 1. Ücretler ve ücret politikaları 2. Çalışma saatleri 3. Çalışma koşulları 4. İşgüvenliği ve ilgili haklar İşgören Değerlemesi Çalışanların işlerinde sağladığı başarının düzeyini belirlemek, işin gerektirdikleri ile kişilerin yetenek ve becerilerinin uyumlu olup olmadığını ortaya koymak için gerçekleştirilen eylemlerdir. Amaçları:Dengeli ücret sistemlerinin kurulması, işte yükseltme, yer değiştirme, işe son verme, eğitim programlarının içeriklerinin belirlenmesi ve düzenlenmesi. Değerleme Yöntemleri a-Sıralama Yöntemi: Çalışanlar, eskilik, eğitim durumu, meslek durumu gibi ölçülere göre puanlanarak, sıralanır. b-Karşılaştırma Yöntemi: Çalışanların başarılarını ölçmek için oluşturulan belirli ölçülere göre kıyaslanmasıdır. Örneğin, girişim yeteneği, önderlik, işe bağlılık, kararlarda tutarlılık, komutlara uyma gibi. c-Derecelendirme Yöntemi: Kişilerin çalışmaları çok iyi, iyi, orta, zayıf gibi ölçülerle deyimlendirilen değer kümeleri ile belirlenir. Çalışanlar, üstlerinin değerlendirilmesine göre bu kümelerden birine sokulur. d-Değerlendirme Formu Yöntemi: Çalışanların değerlendirilmesinde önceden hazırlanmış ve ayrıntılı olan değerlendirme formlarının kullanılmasıdır. e-Önemli Olay Yöntemi: Çalışanların belirli durumlarda ve belirli olaylar karşısında takındığı tutum ve göstereceği tepkilerin değerlendirmede temel alınmasıdır. İş Değerlemesi Çalışanların çalıştıkları işleri değerlendirme yöntemleridir. Ücret düzeyleri arasındaki farklılıkları saptamak, tutarlı bir ücret politikası izlemek ve toplu iş sözleşmelerinin yapılmasını ölçülebilir bir temele oturtmak amacıyla, işletme örgütünde bulunan bütün işlerin ‘iş tanımlamalarının yapılmasına girişmek, tanımlamaları yapılmış işleri gruplandırmak ve derecelemek ve bunları çeşitli yöntemlerle değerlendirdikten sonra yine bir ücret baremi ile bağlantılarını kurmaktır. İş Değerleme Yöntemleri a-Sıralama Yöntemi: İşletmelerdeki işlerin birbirlerine göre üstün ya da zayıf yönleri göz önünde tutularak sıralanmasıdır b-Sınıflandırma Yöntemi: İşletmedeki işler belirli sınıflar ya da dereceler içinde ayrıca sınıflandırılır. c-Puanlama Yöntemi: İşi oluşturan, fiziksel çaba, zihinsel çaba, beceri, iş bilgisi, iş görgüsü, sorumluluk, eğitim, iş koşulları gibi ögelerin belirli bir işte hangi derecede ağırlık taşıdığını ölçmeyi amaçlar. d-İş Ögelerini Karşılaştırma Yöntemi: İşletme için önemli olan kilit işler seçilerek iş ögeleri değerlendirilir. Tüm ögeler değerlendirilmez. Ücret Ve Ücret Yönetimi Ücret, geniş anlamda düşünsel ya da fiziksel işgücünün, yerine getirdiği iş karşılığında aldığı değerdir. Ücret, emeğe düşen paydır. Ücretler işçi açısından gelir niteliğindeyken, işletme açısından maliyet gideridir. Dengeli Ücretin (Adil Ücret) Saptanması Dengeli olarak belirlenen ücret, işinin değerine uygunluğu işçi tarafından kabul edilen ücrettir. Dengeli Ücretin (Adil Ücret) Saptanmasındaki Ölçütler: a- İşin Güçlüğü b- Eğitim ve Meslek Deneyimi c- İşletme Çevresinin Koşulları d- Düşünsel Ağırlık ÜNİTEARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME (AR-GE) Geçen yüzyılın sonlan ile yirmi birinci yüzyılın ilk yıllarında dünyada siyasal, kültürel ve ekonomik anlamda önemli değişiklikler görülmüş; bu değişikliklerde, beraberinde "küreselleşme", "bilgi çağı", "bilgi toplumu" gibi yeni kavramları gündeme getirmiştir. ¬ Küreselleşme, bilim ve teknolojiden, özellikle iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı değişmelerden kaynaklanan gelişmeler ile, uluslararası konjonktür ve sosyo-ekonomik nedenlerin oluşturduğu bir ortamda ortaya çıkmıştır. Böylece dünya; mesafe tanımayan, bir ölçüde "tek bir pazar" haline dönüşme yoluna girmiş ve ticaretin uluslararası niteliği artmıştır. ¬ Ar-Ge’nin iki temel unsuru vardır: 1. Araştırma 2. Geliştirme Araştırma ve Geliştirme(Ar-Ge), genel bir biçimde, ''bilimsel ve teknik bilginin yeni uygulamalarda kullanımı" olarak tanımlanabilir. Ar-Ge'nin iki temel unsurundan (Araştırma ve geliştirme) birincisi olan araştırmanın iki çeşidi vardır: • Temel araştırma • Uygulamalı araştırma. a-Temel araştırma, geniş ölçüde araştırmacının ilgi alanına, kişisel arzusuna bağlı olup, daha çok bilimsel amaçla yapılan pür araştırmadır. b-Uygulamalı araştırma, ticari amaçlı bir çalışma olduğundan elde ettiği sonuçlar patent konusu olabilmekte; böylece ulaştığı teknolojik yenilik ve buluş, patenti alınınca uzunca bir süre (genellikle yıl) ulusal ve uluslararası düzeyde yasal korunma hakkı elde etmektedir. Bu araştırma türü, işletmelerin, özellikle endüstri işletmelerinin büyük önem verdikleri ve gerçekleştirdikleri araştırma türüdür; faydacı olup belirli bir amaçla yapılır. Ar-Ge'nin ikinci unsuru olan geliştirme, temel ve uygulamalı araştırma sonuçlarını, yani bilinenleri kullanmayı ve uygulamada daha iyi sonuçlar almayı amaçlar. Diğer bir deyişle, geliştirme çalışmalarında yeni bir buluş söz konusu değildir; sadece her iki tür araştırma sonuçlarının, malzemeler, mamuller, sistemler, üretim süreçleri ve hizmetlere dönüştürülmesi yolundaki faaliyetleri kapsar. Böylece, geliştirme faaliyetleri, araştırma faaliyetleri ile üretim faaliyetleri arasında bir köprü görevini yerine getirir. Gelişmiş ülkelerde de işletmeler, temel araştırmaya göre uygulamalı araştırmaya ve geliştirmeye daha çok fon ayırmayı tercih etmektedirler. Ar-Ge'nin ikinci unsuru olan geliştirme ise, temel ve uygulamalı araştırma sonuçlarını, yani bilinenleri kullanmayı ve uygulamada daha iyi sonuçlar almayı amaçlar. Diğer bir deyişle, geliştirme çalışmalarında yeni bir buluş söz konusu değildir; sadece her iki tür araştırma sonuçlarının, malzemeler, mamuller, sistemler, üretim süreçleri ve hizmetlere dönüştürülmesi yolundaki faaliyetleri kapsar. Böylece, geliştirme faaliyetleri, araştırma faaliyetleri ile üretim faaliyetleri arasında bir köprü görevini yerine getirir. Ar-Ge daha çok üretim ve üretim tekniği ile ilgilidir; ancak, günümüzde her türlü ekonomik faaliyet Ar-Ge çalışmalarına konu olabilmektedir. Niteliği ve güdülen amacı gereği, Ar-Ge, verimliliği, etkinliği ve iktisadiliği arttırmaya; daha iyi ve faydalıya ulaşmaya yarayan bir araç olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla, üretimin yanında, genel olarak yönetim ve organizasyon da dahil olmak üzere, pazarlama, finansman ve personel yönetimi gibi belli başlı bütün işletme fonksiyonları üzerinde Ar-Ge çalışmaları yapılabilmektedir. İşletmelerin Ar-Ge'ye Önem Vermelerinin Başlıca Nedenleri 1. Pazarla ilgili Nedenler: Pazarda önde gelen firma olmak ve bunu korumak, rakiplere karşı koyabilmek için mamul geliştirmek 2. Örgütsel Nedenler: Endüstride yenilikçi olarak isim yapmak ve bunu sürdürmek, aralarında seçim yapabilecek alternatif ürünlere sahip olmak 3. Sosyal Nedenler: Değişiklik bekleyen tüketicileri tatmin etmek, kamu organlarına ve kamuoyuna karşı toplumsal yararlılığını kanıtlamak 4. Personelle ilgili Nedenler: Yetenekli ve istekli araştırmacıları işletmeye çekebilmek, bunları işletmede tutabilmek, çalışanlara çalışma şevki ve anlamı kazandırmak. İşletmelerin büyüme ve gelişmeleri için stratejik bir öneme sahip olan yeni mamul geliştirme, bir yandan üretimle, bir yandan da pazarlama ile ilgili geniş kapsamlı bir Ar-Ge alanıdır. Yeni mamul geliştirmeye yönelik Ar-Ge faaliyetleri sadece bütünüyle yeni, "orijinal" bir mamul meydana getirmekle ilgili değildir. Mevcut bir malı çeşitli yönlerden yapılacak değişikliklerle, daha iyi, daha faydalı ve kullanışlı hale getirerek tüketicilerin ilgisini çekmek de yaygın olarak başvurulan bir yoldur. Türkiye’de Bilim ve Teknoloji ile ilgili Gelişmeler ve Başlıca Gelişmiş Ülkelerde Ar-Ge Çalışmaları Türkiye’de bilimsel ve teknolojik araştırmalar ve Ar-Ge çalışmaları için yapılan harcamalar hakkında fazla bilgi bulunmamakla beraber, edinilen sınırlı bilgiler, gerek kamu kesiminde, gerekse özel kesimde bu konulara yeterince fon ayrılmadığını ortaya koymaktadır. Ülkemizde genelde bilim ve teknoloji ile ilgili çalışmalar çok sınırlı kaynaklarla, oldukça sınırlı ölçülerde yürütülmektedir. Bilimsel ve teknolojik Ar-Ge faaliyetleri için ayrılan kaynaklar olsun; bu alanda çalışan araştırmacı sayısı olsun, gelişmiş ülkeler bir yana, diğer birçok ülke ile karşılaştırıldığında da oldukça düşük bir düzeyde kalmaktadır. ¬ Türkiye'de bilim ve teknoloji alanında belirli bir politika izleme anlayışı Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı () ile başlamış ve bu gelişmeyle, yılında 'Türkiye Bilimsel ye Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)" kurulmuştur. ¬ Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında imzalanan bir kredi anlaşması ile, Banka'nın Teknoloji Geliştirme Programı çerçevesinde yılında özel sektör ve kamu sektörü işbirliğiyle Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) kurulmuştur. ¬ Türkiye'de bilim ve teknoloji alanında belirli bir politika izleme anlayışı Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı () ile başlamış ve bu gelişmeyle, yılında 'Türkiye Bilimsel ye Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)" kurulmuştur. ¬ Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında imzalanan bir kredi anlaşması ile, Banka'nın Teknoloji Geliştirme Programı çerçevesinde yılında özel sektör ve kamu sektörü işbirliğiyle Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) kurulmuştur. TTGV'nin amaçları şunlardır: ¬ Ülkemizin bilimsel ve teknolojik altyapısını güçlendirmek ¬ Türk sanayi kuruluşlarının Ar-Ge faaliyetlerine kaynak ayırmasını teşvik etmek ve desteklemek ¬ Dış pazarlarda rekabet gücümüzü arttırma potansiyeli olan öncelikli bilimsel ve teknolojik Ar-Ge alanlarını belirlemek, izlemek ve teşvik etmek ¬ Özel sektör - üniversite - kamu kuruluşları arasındaki bağları güçlendirmek. Ülkemizdeki başlıca Ar-Ge kuruluşları: ¬ Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurumu ¬ TÜBİTAK, Türkiye Bilimler Akademisi ¬ Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ¬ TTGV ¬ Bilim-Teknoloji- Sanayi Tartışmaları Platformu ¬ Yüksek Planlama Kurulu ¬ Devlet Planlama Teşkilatı (Bilim ve Sanayi Bakanlığı) ¬ Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB) ¬ YÖK ve Üniversitelerarası Kurul ¬ Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), ülkelerin bilim ve teknoloji seviyelerinin ölçülmesi için bazı göstergeler geliştirmiştir. Böylece, bilimsel ve teknolojik verilerin toplanması, değerlendirilmesi ve rapor edilmesine ilişkin usuller standart hale getirilmiş ve kesinleştirilmiştir. Bu göstergeler Türkiye'de de kabul edilmiştir. ¬ OECD'nin, ülkelerin bilim ve teknoloji seviyelerinin karşılaştırılmasında kullandığı genel kabul gören üç gösterge şunlardır: 1. Ar-Ge harcamalarının brüt yurt içi gelir (GSYH)deki payı (% olarak) 2. faal (çalışan) nüfus başına düşen Ar-Ge personeli sayısı 3. "Bilimsel Yayın (Atıf) Endeksi" tarafından kavranan dergilerdeki makalelerin sayısı. ÜNİTE HALKLA İLİŞKİLER Halkla ilişkiler, belirlenmiş hedef kitleleri etkilemek için hazırlanmış planlı, inandırıcı, iletişim çabasıdır. Halka İlişkiler Tanımlarının Ortak Özellikleri ¬ Halkla ilişkiler uzmanlık gerektirir. ¬ Halkla ilişkiler bir yönetim görevidir. ¬ Halkla ilişkiler kamuoyunun etkisinin farkında olarak çeşitli gruplar arasındaki iletişimi düzenler. ¬ Halkla ilişkiler hedef kitlenin davranışları hakkında yönetimi bilgilendirir; gerekli araştırmaları yaparak önerilerde bulunur. ¬ Halkla ilişkiler, işletmenin kar amacı yanında sosyal sorumluluğunun da bulunduğunu gösterecek biçimde davranmasına yardımcı olur. ¬ Halkla ilişkiler ister danışman, ister firma içi bir birim olsun, yönetimin bir parçası olarak faaliyet gösterir. ¬ İşletme ile ilgili halk kesimlerine (hedef kitlelere) işletme ve faaliyetleri hakkında bilgi vererek onları aydınlatmak ¬ Halkta; işletme, yöneticileri ve çalışanları hakkında var olan olumlu düşünceleri güçlendirmek ¬ Olumsuz kanaat, düşünce ve izlenimleri, yanlış anlaşılmaları düzeltmek ¬ Genelde toplum üzerinde olumlu izlenim ve topluma yararlı bir kurum imajı yaratmak veya kurumsal imajı değiştirmek ¬ Halkın istek, ihtiyaç, düşünce ve sıkıntılarını belirleyerek yardımcı olmaya çalışmak; bu yolda yapılanları duyurmak ¬ Yasa, yönetmelik, tüzük vb. düzenlemelerle konulmuş kuralları ve yeni uygulamaları, ilgili halk kesimlerine duyurmak ve benimsetmek ¬ Halktan ilgili kesimlerle iletişim kurarak gereken konularda kamuoyu oluşturmak ve onların desteğini sağlamak Çoğu genel nitelikteki bu amaçlardan başka, halkla ilişkiler faaliyetlerinin daha sınırlı ve spesifik amaçları da söz konusu olabilir: ¬ Tüketicilere, işletmece sunulan mal ve hizmetlerden daha iyi bir şekilde yararlanmanın yollarını göstermek ¬ Yatırım fonları sağlamak ¬ Çevre kirlenmesi gibi belirli sorunlarla ilgilenmek ¬ Belirli bir işletmede çalışmanın ayrıcalığını vurgulayarak, kaliteli personel sağlamak. ¬ Halkla ilişkiler alanında faaliyet gösterenlerin uymaları gereken bir takım temel ilkeler vardır. Bunların başlıcaları, doğruluk dürüstlük, inandırıcılık, tekrar ve planlılıktır. HALKLA İLİŞKİLERDE TEMEL İLKELER 1. Doğruluk-Dürüstlük ¬ Halkla ilişkilerde amaç, bir işletmeyi olmak istediği gibi değil olduğu gibi tanıtmak olduğu için, gerçek olmayan, yanlış veya eksik bilgileri kapsayan mesajlar verilmemelidir. 2. İnandırıcılık ¬ Halkla ilişkiler faaliyetlerinde başarılı olmak için verilen mesajlar ikna edici, inandırıcı olmalıdır. ¬ Mesajlar kişilere onların anlayacağı dilde ve olumsuz bir tepki göstermeyeceği şekilde düzenlenip sunulmalıdır. Bunun için de, hedef kitleyi iyi tanımak, özelliklerini, tutumunu bilmek; ayrıca toplum psikolojisi konusunda sağlam bilgilere sahip olmak gerekir. ¬ Ancak inandırıcı olmak için, söylenen ve tekrarlanan mesajlarla iletilen bilgiler ile elde edilen sonucun tutarlı olması; söylem ile eylem arasında fark bulunmaması zorunludur. 3. Tekrar ¬ Halkla ilişkilerde hedef kitleyi etkilemek için yürütülen çalışmaların, verilen mesajların tekrarlanması gerekir. ¬ Tekrarın amacı, iletilen mesajların ilgili kişilerin zihnine yerleşmesini ve unutulmamasını sağlamaktır. Ancak süreklilik sağlamaya çalışırken, reklamlarda çok rastlanan bir olgu olan "usanç ve bıkkınlık" yaratılmaması için halkın nabzını tutmaya, tepkileri yoklamaya özen gösterilmelidir 4. Planlılık ¬ Halkla ilişkiler planlı ve programlı yürütülmeyi gerektiren, dolayısıyla sabırlı çalışmanın önemli olduğu bir faaliyet alanıdır. Genelde kısa bir süre içinde ve kolayca sevgi, saygı ve nüfuz kazanılamaz. ¬ Kişilerarası ilişkilerde güven yaratmak ve dostluk ilişkileri geliştirmek nasıl zamana ve sabırlı olmaya dayanırsa, halkla iyi ilişkiler kurulabilmesi ve geliştirilmesi de aynı şekilde sabırlı çalışmaya bağlıdır. Halkla İlişkiler Süreci ¬ Araştırma ¬ Planlama ¬ Uygulama ¬ Değerlendirme Araştırma (Bilgi Toplama) ¬ Bir halkla ilişkiler kampanyasının ilk önemli adımı, araştırmaya bilgi toplama aşamasıdır. Zira, başarılı olmak için, öncelikle hedef kitleleri iyi tanımak gerekir. ¬ Araştırma, "problemlere güvenilir çözümler aramak için planlı ve sistematik olarak verilerin toplanması, analizi, yorumlanması ve rapor edilmesi süreci" olarak tanımlanabilir. Bu aşamada toplanan verilerin ve onların analizi ile ulaşılan bilgilerin diğer aşamalar için sağlam bir temel oluşturabilmesi, ancak bilgilerin doğru ve geçerli olmasına bağlıdır. ¬ Hedef kitleyi tanıma çalışmaları ve izleyici veya okuyucu profilinin çıkarılması işlemi işletmenin halkla ilişkiler birimi tarafından yapılabileceği gibi, bu konuda uzman profesyonel kuruluşlardan da yardım alınabilir. Planlama ¬ Yapılan araştırma, sorunların ve fırsatların ortaya çıkarılmasını sağlarken, planlama ile sorunların çözüm yolları ve fırsatlardan nasıl yararlanılacağı ele alınır. Bu çerçevede kampanyanın amaçları ve ilgili hedef kitleler belirlenir; olası amaçların listesi oluşturulup, her bir amacın kısa ve uzun vadeli etkileri değerlendirilir. ¬ Amaçların işletme amaçlarıyla uyumlu ve tutarlı olmaları önemlidir. Planlama çalışmalarında amaçlar belirlendikten sonra, sıra halkla ilişkiler faaliyetlerinin yöneltileceği hedef kitle veya kitlelerin belirlenip tanımlanmasına gelir. ¬ Halkla ilişkiler çalışmasında hedef kitleleri etkileyecek, amaçlara ulaşmayı sağlayacak hareket tarzları olarak "strateji" ve "taktik" belirlenir. Planlamada göz önünde tutulması gereken bir husus da kampanyalarda tekrarın önemidir. Uygulama ¬ Bu aşamada çeşitli kitle iletişim araçlarıyla sıkı bir işbirliğine gidilir. Planlama aşamasında belirlenmiş olduğu şekilde, "neyin", "nasıl" "hangi” iletişim araç ve metotlarıyla", "ne zaman" hedef kitlelere söyleneceği konusunda artık eyleme geçilir. ¬ Radyo, TV, gazete, dergi, tanıtıcı film, CD gibi araçlar; ya da fuar, sergi, özel gün, panayır gibi etkinlikler veya bilimsel toplantı, seminer, konferans, açık oturum gibi akademik ağırlıklı çalışmalar uygulamada başvurulan yöntemler arasındadır. ¬ Halkla ilişkiler sürecinde etkili bir şekilde iletişim sağlamak için, alıcının mesajları gönderen kaynağa güvendiği bir ortamın yaratılması, çevresel gerçeklerle desteklenmiş bir program kapsamının bulunması, mesajların hedef kitleler için anlamlı ve anlaşılır olması, iletişimin sürekliliğinin sağlanması, hedef kitlenin güvendiği iletişim kanallarının kullanılması gerekir. ¬ Ayrıca, hedef kitlenin eğitim düzeyi, bilgi düzeyi, okuma veya izleme alışkanlıkları gibi sosyo-kültürel özelliklerinin araştırmabilgi toplama aşamasında doğru tespit edilip, yazılı ya da sözlü basındaki yayınlarda veya diğer şekillerde yapılan etkileme çabalarında göz önünde bulundurulmaları zorunludur. Değerlendirme ¬ Bu son aşama, uygulanan halkla ilişkiler etkinliklerinin önceden saptanmış amaçlara ulaşıp ulaşmadığının veya ne ölçüde ulaştığının belirlenmesi; diğer bir ifadeyle, fiili durumun ortaya çıkarılarak planlanan ile gerçekleşenin karşılaştırılması çalışmasıdır. Böylece gerçekleştirilen kampanyanın başarısı ortaya konulur; bu geri bilgi alışı gelecekteki çalışmalar ve kampanyalar için yeni ipuçları verir. Halkla İlişkiler funduszeue.infoal H.İ funduszeue.infoama Yönlü H.İ funduszeue.info-aktif H.İ funduszeue.info-aktif H.İ Kurumsal H.İ.-Corporate P.R. Kurum ya da kuruluşun muhatap olduğu ve olacağı bütün hedef hitleler ile ilişkileri düzenleyerek, bu kitlelerin kuruma karşı olan bilgisizliklerini, bilgiye, ilgisizliklerini ilgiye ve de sempatilerini kurumsal kimliğe dönüştürme çabalarıdır. Pazarlama Yönlü H.İ.-Marketing P.R. Satışı ve müşteri memnuniyetini teşvik eden, şirketleri ve ürünleri tüketicilerin istekleri, ihtiyaçları, çıkarları ve özel ilgi alanları ile özleştiren, inanılır, güvenilir; bilgi ve etkileşim iletişimini kullanan toplam bir planlama, yürütme ve değerlendirme programı sürecidir. M.P.R Pro-active M.P.R. Re-active M.P.R. Ürürn ve hizmeti tanıtmak, ek bir görüntü, Kurum ya da kuruluşun karşı karşıya kaldığı haber değeri, güvenilirlik kazandırmak için diğer negatif durumları başarı ile atşatabilmesi için pazarlama iletişimi araçları ile birlikte çalışır. çalışır. Yani zedelenen itibarı onarmak, pazar Yani şirket imajını ortaya koymaya ve kaybını önlemek, düşen satışları tekrar güçlendirmeye çalışır. kazandırmaya çalışır. Genel olarak H.İ. Amaçları nelerdir? • Halkı aydınlatmak, onlara çalışmaları benimsetmek • İşletmeye karşı olumlu davranışlar yaratmak • Kararlarda isabeti arttırmak için halkın bilgisini almak • Halkın yönetimle ilişkilerini kolaylaştırmak • Halkla iş birliği sağlayarak hizmetleri çabuk ve kolay görülebilir hale getirmek Halkın geri bildirimlerinden yararlanarak işletmenin politika ve stratjilerini geliştirmek Yapabileceği araştırmalar nelerdir ? • Çevreyi izleme amaçlı araştırmalar (sosyal olaylar ve örgüt çevresi) • İmaj araştırmaları (halkın ve kuruluşların işletme için ne düşündükleri ve işletmeye ilgileri) • Sosyal sorumluluk araştırmaları (kamu yararına olan etkinliklere halkın tepkisi) Programlar ne hakkında olmalı? • Fon, gerekli malzeme ve araç tedariki • Medya ile ilişkiler • Yayın işleri • Değişim için eğitim • Toplum katılımını sağlamak • Özel gün, sergi, toplantı, seminer ve konferans düzenlemek • Kulis ve lobicilik Strateji nasıl oluşturulacaktır? • Tanıtma • Medyayı izleme • Halkla yüzyüze ilişki Halkla İlişkilerin Türleri Bir bütün olarak ele alındığında halkla ilişkiler birçok farklı fonksiyonu üstlenebilir ve başarabilir. İşte bu fonksiyonları temel alarak da halkla ilişkilerin sınıflandırılması yoluna gidilebilir; bu yaklaşımla halkla ilişkilerin türleri şunlardır: ¬ Medya ile ilişkiler ¬ Kurumsal halkla ilişkiler ¬ Kriz yönetimi ¬ İş görenle ilişkiler ¬ Finansal ilişkiler ¬ Devletle ve toplumla ilişkiler ¬ Pazarlama halkla ilişkiler Halkla İlişkilerde Yararlanılan Araç Ve Metotlar İşletmenin halkla ilişkiler faaliyetlerinde, ister örgüt içi, ister örgüt dışı olsun (personele veya genelde çevre halkına yönelik) yapılması gereken tanıma çalışmalarında kullanılan metot ve teknikler; ¬ Anketler, ¬ Toplantılar, ¬ Basını izleme, ¬ Danışma ve ¬ Halkla yüz yüze ilişkiler olarak sayılabilir. Kaynakça 1. funduszeue.info 2. funduszeue.info 3. funduszeue.info 4. funduszeue.info%C5% 9Fkiler_ve_funduszeue.info 5. funduszeue.info bilimlerine-giris-dersi-ozet-notlar-thtml

AÖF GÜMÜŞ NOTLAR (Ücretsizdir)

AÖF yardımcı kaynak kitaplarımızı yani güncel Altın Notlar'ı okuduysanız, AÖF soru bankalarımızı yani Altın Sorular'ı son güne kadar çalıştıysanız ve sitemizde ücretsiz olarak PDF'lerini paylaştığımız AÖF çıkmış soruları çözdüyseniz artık hızlı tekrara hazırsınız.

Ücretsiz olarak paylaştığımız “AÖF Gümüş Notlar” daha da kısaltılmış, ezberinde güçlük çekilen ve karışık olan konular için 2 sayfalık ipucu, kısaltma içerir. AÖF kısa ders özeti olarak bilinen bu notları sınav günü 5 dakikada okuyarak en az soru yakalayabileceğiniz özetin özeti olarak sizlere sunuyoruz. PDF olarak indirip çalışabilirsiniz.

Atatürk ve Anadolu Üniversitesi İşletme, İktisat, Kamu Yönetimi, Maliye, Uluslararası İlişkiler, Çalışma Ekonomisi, Sosyoloji, Halkla İlişkiler, Dış Ticaret, Adalet, Büro Yönetimi, Adalet, Sağlık Kurumları Yönetimi, Çağrı Merkezi, İnsan Kaynakları, Emlak Yönetimi, Muhasebe ve diğer bölümlerin bazı derslerinden güz ve bahar döneminin ara sınav ve dönem sonu sınavları için ayrı ayrı hazırladığımız 2 sayfadan oluşanPDF GÜMÜŞ NOTLARsınava 1 gün kala size ilaç gibi gelecek.


Anadolu AÖF'e bizim ders özetlerimizden hazırlananlara takviye olarak son tekrar amacıyla yazılmıştır. OneDayAÖF Gümüş Notlar, PDF olarak herkese ücretsiz paylaşılmıştır.

Bizi instagram/AkademiAlfa sayfamızdan veya facebook tan takip edebilirsiniz.

Lisans Uzaktan Eğitim kursları, Önlisans Uzaktan Eğitim kursları, DGS Uzaktan Eğitim kursları

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası