hayde meyhane buca / Akşam Yemeği Fırsatları | monash.pw - Tüm Fırsatlar Burada

Hayde Meyhane Buca

hayde meyhane buca

Meyhane Kitab› Haz›rlayan Emine Gürsoy Naskali K‹TABEV‹ ‹Ç‹NDEK‹LER G‹R‹fi • 1 TAR‹HTE MEYHANE ‹stanbul Meyhaneleri Özgü Çilli Kutan • 5 Koltuk: Osmanl› ‹stanbul’unda Han Meyhaneleri Ahmet Yaflar • 39 Meyhaneden Meyhaneye: Keçecizâde ‹zzet Molla’n›n Bir Gazelinden Hareketle Yüzy›lda ‹stanbul Meyhanelerinden Al›nan Avâr›z Vergisi Mustafa Nuri Türkmen • Girifl Meyhane Kitab›; ‹stanbul meyhanelerinin tarihini, meyhane- lerden al›nan avâr›z vergisini, klasik fliire yans›yan meyhane meta- forunu, sultan flairlerin meyhaneye bak›fl›n›, modern dönem fliirin- de meyhaneyi, meyhanelerde kurulan edebiyat mahfillerini, Agora meyhanesini, meyhanede içilen ve yenilen yiyecekleri, kabaday›l›k alt kültüründe meyhanenin yerini ve meyhane argosunu, Türk si- nemas›nda ve gölge oyunlar›nda meyhaneyi ele almaktad›r. Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali Edebiyatta Meyhane Klasik Türk fiiirinde Meyhane Metaforu Nagehan Uçan Eke* Gül-flen istersen iflte mey-hâne Gül-i handân gerekse peymâne Bâkî Her devirde sanatkâr, ça¤›n›n yaflay›fl›na ait gelenek-görenek, örf-âdet, günlük hayata dair eflya ve benzeri sosyokültürel unsurlar› kullanarak eserine flekil verir. Osmanl› medeniyeti ve yaflam tarz› söz konusu oldu¤unda ise halk kültürü yan›nda bir de saray kültü- ründen söz etmek gerekir. Bu karfl›l›kl› kültürleflmede daha ziyade halk›n saray kültür ö¤elerini taklidi ve halk kültür ö¤elerinin de sa- rayda icras› daima söz konusudur. Bunlar aras›nda en çok sözü edi- len ve dikkat çekeni ise iflret meclisleri ve meyhane kültürüdür. Da- ha ziyade zurefâya hitap eden Fars gelene¤ini esas alan klasik fliir de, bilhassa bu saray iflret meclislerinde geliflmifltir. En seçkin flairler, saray nedimleri aras›nda iflret meclislerine davet edilen flairlerdir (‹nalc›k ). ‹flret meclislerinin sayg›n mekânlar› saray bah- çeleri ve kasrlard›r ki bu içki ve e¤lence meclisleri ayn› zamanda fla- ir, mutrib, hânende, gûyende, rakkas gibi sanatç›lar›n hükümdar›n huzurunda sanatlar›n› gösterme f›rsat›n› elde ettikleri bir yar›flma * Doç. Dr. Nagehan Uçan Eke, Mu¤la S›tk› Koçman Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü, Kötekli, Mu¤la. [email protected] 68 • Meyhane Kitab› mekân› oluflturur. Saray erkân› aras›nda husule gelen bu meclisler- le benzer nitelikteki meyhaneler ise daha ziyade halka hitap eder. Osmanl›’da e¤lence mekânlar›n›n bafl›nda gelen ve birkaç türü olan meyhaneler, flairler için de bir toplant› yeri oldu¤undan mekâ- n›, iflletmecisi, zengin içki ve kadeh türleri ve kendine has dünyas› ile Klasik Türk fliirinde en çok temas edilen sosyal hayat unsurla- r›ndan biri olmufltur. “Gedikli”si, “koltuk”u, yasaklar›, nizamlar›, dekoru, eflyas›, rindleri, kalenderleri, kavgalar› ve cinayetleriyle fla- irlere ilham olmufl meyhaneler, bu çal›flmada fliirde kazanm›fl oldu- ¤u metaforik anlamlar›yla incelenerek dikkate sunulacakt›r. Böyle- likle ço¤unluk tebaan›n, içki içmenin haram oldu¤u ‹slam dinine mensup olmas›na ra¤men Osmanl›’da meyhane kültürünün nas›l ve ne denli geliflmifl oldu¤u ve Bizans’› ‹stanbul yaparak Türk-‹slam devletinin temelini atan Fatih Sultan Mehmed’in ve dahi dinî ma- kamlar›n en üstünde yer alan fieyhülislam Yahyâ’n›n baflta olmak üzere tüm Klasik Türk flairlerinin metaforlar›n gücünden yararlana- rak “meyhane”yi fliirlerine nas›l tafl›d›klar› daha iyi anlafl›labilecek- tir. Eski Yunancadaki méta (üzerine) ve phrein (tafl›mak, aktar- mak, nakletmek) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluflan me- tafor (métaphore), bir “fley”in birtak›m yönlerinin baflka bir “fley”e aktar›ld›¤› zihinsel/dilbilimsel süreçleri ifade eder (Cebeci 10). Pek çok disiplin taraf›ndan kullan›lan ve anlamland›r›lmaya çal›fl›lan metaforun, anlat›lamayan›, oldukça soyut ve zihinde var olan bir varl›¤›, nesneyi bütün yönleriyle ortaya koyma ifllevi üst- lendi¤i ve bu ifade özelli¤i ile de eflsiz oldu¤u rahatl›kla söylenebi- lir (Uçan Eke 20). Esasen metafor kullan›m› bir düflünme ve ayn› zamanda da yaflan›lan çevreyi ve hadiseleri alg›lamak için farkl› bir görme biçimidir. Kavramsal metaforlar ve görüntü flema- lar› da, ortak özellikleri paylaflan iki fley aras›nda gizli karfl›laflt›r- ma yapan metaforik düflünmenin temel unsurlar›d›r. Böylece al›- fl›lm›fl kelime ve mânâ birliklerine, yeni ve özgün ça¤r›fl›mlar yük- lenmesi sonucu oluflan metaforlar, dilin imkânlar›n› s›n›rs›z hâle getirirler. Mecaz yap›lar aras›nda yer alan metaforun özünü ise G. Edebiyatta Meyhane • 69 Lakoff ve M. Johnson, bir tür fleyi baflka bir tür fleye göre anlamak ve tecrübe etmek olarak aç›klar ( 27). Nitekim G. Lakoff ve M. Johnson’un gelifltirdi¤i ça¤dafl metafor teorisinde “dilsel meta- forlar”›n mukabili olarak, birinin di¤eri vas›tas›yla anlafl›ld›¤› te- melde iki kavram alan›ndan oluflan metafora kavramsal metafor (conceptual metaphor) denir. Kavramsal metafor teorisine göre me- tafor, esasen bir kelimenin baflka bir kelimeden hareketle anlafl›l- mas› de¤il, bir kavram alan›n›n baflka bir kavram alan›na göre an- lafl›lmas›d›r (Lakoff vd., ). ‹nsanlar›n temel dene- yimlerinin zihinde biçimlenmifl hâli olan her bir kavramsal meta- forun bir “kaynak alan (source domain)”›, bir “hedef alan (target domain)”›, bir de “kaynaktan hedefe uygulanmas›” fleklinde üç unsuru vard›r. G. Lakoff’a göre “kaynak kavram alan›” ile “hedef kavram alan›” aras›nda sistematik bir iliflki mevcuttur. Buna akta- r›m (mapping) denir. Baflka bir ifadeyle “kaynak kavram alan›”na ait bilgiler, “hedef kavram alan›”na aktar›l›r. Bu çal›flmada, hedef kavram “meyhane”nin metaforik incelemesi gerçeklefltirilerek ye- ni ve özgün ça¤r›fl›mlar yüklenen kaynak alanlar›n tespiti sa¤lana- cakt›r. 1. Klasik Türk fiiirine Yans›yan Osmanl› Meyhane Kültürü Klasik Türk fliirinde, sosyal hayat›n bir unsuru olan “meyhane” oldukça mühim bir yer tutar. Bunun en önemli sebebi, edebiyat›n içine nüfuz etmifl olan “flarap”›n üretilip tüketildi¤i mahal olmas›- n›n yan› s›ra bilhassa tasavvufî bir metafor olarak de¤erlendirilebil- mesidir. Farsça birleflik bir isim olan “mey-hane”, içki sat›lan ve içi- len yer olarak sözlüklerde tan›mlan›r. Klasik Türk edebiyat› metin- lerinde meyhane, “harâbât, meykede, humhâne, hâne-i hammâr, der-i mugân” gibi çok genifl bir kelime kadrosu ile karfl›lanm›flt›r. Ne flekilde adland›r›l›rsa adland›r›ls›n Klasik Türk edebiyat›nda “meyhane” denildi¤i zaman zihinde öncelikle toplumsal hayat›n gerçekleri canlan›r. fiarap içmek, üretmek ya da meyhane aç›p ifllet- mek Müslümanlara yasak oldu¤undan Osmanl›’da bu ifller daha çok H›ristiyan ve Yahudiler taraf›ndan yap›lmaktayd›. Dolay›s›yla da 70 • Meyhane Kitab› meyhaneler daha ziyade H›ristiyan ve Yahudilerin yaflad›¤› mahal- lelere yak›n yerlerde bulunurdu. ‹stanbul meyhaneleri ve naml› meyhanecileri hakk›nda en eski kay›tlar›n yer ald›¤› as›rda ya- flam›fl olan Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”sinde ‹stanbul ile Ga- lata, Eyüp ve Üsküdar kad›l›klar› hudutlar› içinde binden fazla meyhane oldu¤u ve meyhanecilerin cümlesinin “kefere ve fecere” olarak nüfus oldu¤u bildirilir (Koçu 15). Evliya Çele- bi’nin tabiriyle bilhassa da “Galata demek, meyhane demektir.”. fiairlerin de s›k s›k gezintiye ç›kt›¤› Galata, ad›n› fliirlere dahi nak- flederek ölümsüzlefltirebilmifl nadide mekânlardand›r. yüzy›l fla- iri Azîzî, gönlünün Galata’ya geçip, meyhane meyhane gezerek da- ima içmek istedi¤ini söylerken, toplumsal hayata dair tenkitleri ile meflhur Nâbî de fahiflelerin her gün bir Galata meyhanesini mekân edindiklerini bildirir. Bu yüzy›llarda Galata’dan Karadeniz Bo¤a- z›’na kadar hemen her iskelede meyhane bulunurken, bugün dahi ‹stanbul’un en gözde e¤lence merkezlerinin yer ald›¤› Ortaköy, Ku- ruçeflme, Arnavutköy, Tarabya, Büyükdere ve Anadolu taraf›nda da Kuzguncuk, Çengelköy, Üsküdar ve Kad›köy’de tabaka tabaka mey- haneler bulunmaktayd›. yüzy›l›n Sultanü’fl fiuaras› Bâkî de “Meyhanenin havas› ve suyu bana hofl geldi. Vallahi güzel yerde ya- p›lm›fl y›k›las›…” diyerek meyhanelerin ‹stanbul’un havas›, suyu ve manzaras› en güzel yerlerinde konufllanm›fl olduklar›n› tasdik eder- ken, içilen içkilerin verdi¤i hazla da buralar›n göze daha hofl görün- düklerini vurgulam›fl olur: Geçüp flehr-i monash.pwa müdām içmek diler göñlüm Gezüp meyhāne mey-hāne müdām içmek diler gönlüm ˇ ˇ (Azîzî) Hofl geldi baña mey-gedenüñ āb u hevās› Va’llāhi güzel yirde yap›lm›fl y›k. ›las› (Bâkî) Eylediler . her gün o ālüftegan Bir Galat.a meykedesinde mekân (Nâbî) Edebiyatta Meyhane • 71 Klasik Türk flairleri ezelden mest olduklar›ndan meyhane ve zengin ça¤r›fl›mlar› üzerinde oldukça çok durmufllard›r. fiairleri ora- da adeta ikinci bir hayal âlemi karfl›lar. Bilhassa da aflk derdiyle ve sevgilinin hasretiyle yan›p tutuflan gönüllerini teskin etmek, haya- t›n zorluklar›ndan kaçarak kederlerini unutmak için meyhaneyi bir s›¤›nak addetmifllerdir. Bu noktada da sevgilinin k›rm›z› flarab› an- d›ran tatl› ve mest edici dudaklar› bizzat meyhane olmaktad›r. Me- sîhî, sevgilinin flarap rengindeki dudaklar›ndan ayr› kalan hasta gönlünün gece gündüz meyhanelerde Cem’in kadehini çekti¤ini; Fezâyî de sevgilinin lal tafl› gibi k›rm›z› duda¤›n›n hasreti ile dost oldu¤undan beri meskeninin dün ve bugün meyhane oldu¤unu söy- lerken ayn› hayali paylafl›rlar. Ba¤datl› Rûhî “Kim ki meyhaneye ayak basar gamdan kurtulur; Allah var ki, meyhane köflesi mübarek yerdir.” derken buralar›n insana kederini, tasas›n› unutturan hay›r- l› mekânlar oldu¤unu vurgular. Leylâ Han›m da divane âfl›klar›n mekân› olan meyhanelerin zerrece bofl kalmas›n›n söz konusu ol- mad›¤›n› belirtirken aflk derdinden kaçan her âfl›¤›n kendini mey- hanede bulmas› hususuna dikkati çekmifl olur. Mezâkî meyhaneyi âlemin flenlik evi olarak bildi¤ini söylerken, yüzy›l›n büyük fley- hülislam› ve Klasik Türk fliirinin önde gelen gazel flairi fieyhülislam Yahyâ ise meyhaneyi hiç görmedi¤ini ama görenlerden buralar›n nefleyi art›ran zevk ve sefan›n makam› oldu¤unu iflitti¤ini söyler: Mey-gūn lebüñden ayru Mesi h. i -yi haste-dil ˜ ˜ ˇ Meyhānelerde flām u seher cām-› Cem çeker ˇ (Mesîhî) Hasret-i la‘l-i firāk. › ile hem-dem olal› Dün ü gün mesken olupdur baña mey-hāne eyit ˇ (Fezâyî) Kurtulur gamdan ayak kim ki basar meygedeye H . ak. bu kim kūfle-i meyhāne mübārek yerdür ˇ (Ba¤datl› Rûhî) ‘Aflk. a uyup bir nice di vāneler ˜ Zerre tehi k. almad› meyhāneler ˜ ˇ (Leylâ Han›m) 72 • Meyhane Kitab› Harābāt› egerçi görmedük ammā görenlerden ˇ ‹flitdük bir neflāt. -efzā mak. ām-› pür-s. afā dirler (fieyhülislâm Yahyâ) Ben h arābāt› .t arab-hāne-i ‘ālem bilürin ˇ ˇ Her gedā-rind-i tehi -destini bir Cem bilürin ˜ (Mezâkî) Osmanl›’da okuryazar oran› göz önüne al›nd›¤›nda dükkânla- ra yaz› ve tabela asma gelene¤inin pek olmad›¤› görülür. Bununla beraber kendisinin bilinmesini ve tan›nmas›n› isteyen esnaf, dük- kânlar›na baz› semboller asard›. Kal›n deri ya da baflka maddeler- den yap›lan bu semboller, dükkânlar›n hangi ifl kolunda oldu¤u- nun belirginleflmesini sa¤lard›. Meyhanelerde de bu sembol “çem- ber”, “nal” ve benzeri flekilde kendini göstermifltir (Bahad›r ). Osmanl› günlük hayat›n›n önemli mekân› olarak meyhane- lere as›lan ve dükkân›n yoldan geçene “Buras› meyhanedir!” flek- linde bildirim yapt›¤› çemberler Klasik Türk fliirinde de an›lm›flt›r. yüzy›l›n önemli flairlerinden biri olan Mesîhî “Ey sevgili, zülfü- nün k›vr›m› duda¤›n›n üzerine gelmifl. San›rs›n ki, meyhanenin kap›s› üzerine çember as›lm›fl.” derken, sevgilinin k›vr›m k›vr›m zülfünün duda¤›n›n üzerine gelmesi ile sosyal hayat›n önemli un- surlar›ndan meyhane kap›lar›nda as›l› bulunan çember aras›nda iliflki kurmufltur. fiairi bu hayale sevk eden fley ise Klasik Türk ede- biyat›n›n en çok bilinen mazmunlar›ndan “a¤›z-meyhane” benzet- mesidir. Sevgilinin k›rm›z› ve mest eden a¤z›, bütün âfl›klar›n göz- lerini diktikleri meyhanedir. Emrî ise “Meyhaneler, kap›lar›n›n üzerindeki as›l› halkalar›ndan anlafl›ld›¤› gibi, senin lal renkli du- da¤›n da ancak üzerinde birikmifl k›vr›m k›vr›m zülüflerinden fark edilebiliyor.” diyerek meyhanelerin kap›lar›na halka ve çember as›lmas›n›n maksad›n›n, oran›n meyhane oldu¤unu belli etmek ve yanl›fll›kla girilmesine mani olmak oldu¤una gönderme yapar. Bu- gün unutulmufl olan bu gelenek, Müslüman olanlar›n meyhaneye gitmelerinin yasak oldu¤u o yüzy›llarda hata ve kazalar› önlemek maksad›yla oluflmufltur: Edebiyatta Meyhane • 73 Zülf-i pür-çi nüñ eger kāfir degülse dostum ˜ Pes neden meyhāne gibi monash.pw a as. ar Ka‘beye ˇ (Mesîhî) Lebün üzre sanas›n ca’d-i zülfün As›lm›fl ber-der-i meyhâne çenber (Mesîhî) Mey-kede bellü olur halkas› olsa as›lu Duyulur la’l-i lebün zülf-i girihgîründen (Emrî) Osmanl›’da Ramazan ay›nda meyhaneler kapal› olurdu. Bu ha- kikatten hareket eden yüzy›l Klasik Türk flairlerinden Üsküplü ‹shak Çelebi içki ve e¤lence mekân› meyhane müdavimlerini tesel- li etmeye çal›flarak oruç münasebetiyle kapanan meyhaneler için gam yememelerini, zira bahar mevsiminin onun kap›s›n› açmay› bi- lece¤ini söyler. Nitekim baharda içki ve meze sofralar› kapal› me- kânlardan manzaral› d›fl mekânlara tafl›nacak ve adeta flehrin her köflesi meyhanelerce fethedilecektir. fieyhülislâm Yahyâ da benzer flekilde o meyhanenin hiçbir zaman kapanmad›¤›na, zira onun için oruç ve bayram›n bir oldu¤una dikkati çeker: . . Meyhāneyi k. adug ›na rūze g am yimeñ ˇ Fas.l-› bahār anda bilür feth.-i bab›n› (Üsküplü ‹shak Çelebi) K . apanmaz o mey-hˇāne hiç bir zamān Anuñ rūze vü ‘›yd› birdür hemān (fieyhülislâm Yahyâ) Osmanl› döneminde bilhassa ‹stanbul’da zaman zaman içki ya- saklar› ç›km›fl ve flehrin meflhur meyhaneleri kapat›lm›flt›r. Bu ya- saklara kimi zaman göz yumuldu¤u kimi zaman da yasa¤›n amans›z bir fliddetle tatbik edildi¤i görülür. Osmanl› hanedan›nda dindarl›- ¤›yla tan›nan ve kendisine “Velî” denilen Sultan II. Bayezid içkiyi yasaklamay› düflünmezken bilakis gençli¤inde içki müptelas› oldu- 74 • Meyhane Kitab› ¤undan “Sarhofl Selim” olarak an›lan Sultan II. Selim zaman›nda ilk içki yasa¤›n›n gelmesi manidard›r. Ancak ilk içki yasa¤› on y›l dahi sürmemifltir. Hem gedikli meyhanelere izin verilmifl, hem de gayrimüslimler bilhassa Langa Rumlar› ve Ermenileri evlerini mey- hane hâline getirmifller, dolay›s›yla say›s›z koltuk meyhanesi iflletil- mifltir (Koçu ). Tam da bu duruma iflaret eden Ham- dullah Hamdî “Zab›ta meyhaneye mühür vurdu ama arif olanlar için âlemin her köflesinin meyhane oldu¤unu bilemedi.” diyerek yasak- lar›n bir çözüm olmad›¤›n›n alt›n› çizer: Muh. tesib mey-hāneye mühr urdu ammā bilmedi ˇ ‘Ālemüñ her gūflesi ‘āriflere mey-hānedür ˇ (Hamdullah Hamdî) Söz konusu alkollü içki olunca elbette vesile oldu¤u sarhofllu- ¤un da neticeleri çevreyi ilgilendirir. Sarhofl olan kiflide meydana gelen ilk de¤ifliklik yüksek sesle konuflma ve ba¤›r›p ça¤›rma, nara atma e¤ilimidir. Azîzî de bir beytinde bu hususa temas ederek deniz kenar›nda meyhanelerin yine güm güm öttü¤ünü ve flarab›n tesiriy- le sarhofllar›n naralar›n›n gö¤e ç›kt›¤›n› söyler: Yine deryā kenār›nda öter meyhāneneler güm güm ˇ Ç›k. up flevk. -› mey-ile na‘ras› eflāke mestānuñ (Azîzî) Bilindi¤i gibi alkol fliflede durdu¤u gibi durmaz ve sarhofl olan kiflilerin kendilerine ve öfkelerine hâkim olamayarak fliddete mey- lettikleri ve sudan sebeplerle ya da ortada hiç neden yokken kavga ç›kartt›klar› s›k görülür. “Gül ile bülbül” k›ssas›na telmihen Gelibo- lulu Mustafa Âlî de afla¤›daki beytinde “gül”ü içi flarap dolu “ka- deh”e, “bülbül”ü bu kadehten içerek figan eden bir “sarhofl”a, “gül bahçesi”ni ise her köflesinde kavga olan bir “meyhane”ye teflbih eder: . Cām-› gülden mest olup bülbüller efg ān itmede . . Gülflen ol mey-hānedür var anda g avg ā semt semt ˇ (Gelibolulu Mustafa Âlî) Edebiyatta Meyhane • 75 Klasik Türk fliirinden günümüze kadar meyhane, fliirin daima iliflkide oldu¤u bir mekând›r ve kuflkusuz içkinin etkisi daima ayn›- d›r ve onu içen asla meyhaneye girmeden önceki insan de¤ildir. Toplumsal hayat ve bilhassa aile kurumu üzerindeki y›k›c› etkisini fliire tafl›yan Hayretî de cinas sanat›n›n güzel bir örne¤i olan afla¤›- daki beytinde, flarab›n oca¤›n› söndürüp yuvas›n› y›kt›¤›n› belirttik- ten sonra piflmanl›¤›n› dile getirir ve “Hey medet! Bundan böyle meyhane mi meyhane mi!” diye yaka silkerek tövbe eder: . S.u k. oyup ocag uma y›k. d› benüm mey hānemi Hey meded flimden girü meyhāne mi meyh ˇ āne mi ˇ ˇ (Hayretî) Meyhaneyi bir vak›f mal›na teflbih etti¤i afla¤›daki beyitte ise Zâtî, ilk anlam›yla sevgilinin, ikinci anlam›yla da küp küp flarab›n meyhaneye gitti¤ini görünce bunun devaml›l›¤›n› sa¤lamak maksa- d›yla birkaç güzel meyhane vakfetti¤ini söyler. Böylelikle meyhane- ler flairin kurdu¤u vakf›n mal› olarak söz konusu edilir: Gördüm ol rūh.-› revān küp küp düfler meyhāneye ˇ vak f Cānum içün eyledüm bir k. aç güzel meyhāne . ˇ (Zâtî) 2. Klasik Türk fiiirinde “Meyhane Metaforu” Âsitâne / Tekke > Meyhane Kelime anlam› “kap› efli¤i, dergâh” olan “âsitâne”, tasavvufta “tekke, dergâh, büyük dergâh; bir tarikat kurucusunun veya büyük bir velinin gömülü oldu¤u türbe; amel ve ibadet” (Uluda¤ 47) anlamlar›na gelmektedir. Tasavvuf literatüründe, dervifllerin aflk ve flevk ile Tanr›’ya niyaz ve münacatta bulunduklar› tekke ya da dergâh “meyhane metaforu” ile karfl›lan›r. Bu meyhanede yaln›z- ca “aflk” terennüm edilir, burada nefse ve ihtirasa yönelik hiçbir fley bulunamaz. Kendisi de bir Kalenderî dervifli olan yüzy›l›n önemli flairlerinden Hayâlî Bey “meyhane metaforu” ile karfl›lad›¤› dergâh›n içerisinde dünya kelam›na yer olmad›¤›n› kesin bir dille ifade eder. Kalenderlerin kendilerine özgü tekkelerine “kalenderha- 76 • Meyhane Kitab› ne” ad› verilir ve Ömer Hayyam’›n “Önce kendine gel, sonra mey- haneye / Kalender ol da gir kalenderhaneye / Bu yol kendini yen- mifllerin yoludur / Çi¤sen baflka bir yere git e¤lenmeye” (Sar› 62) m›sralar›nda da ifade edildi¤i gibi bu âsitânelere girmenin ve orada bulunman›n belirli adab› vard›r. yüzy›l flairlerinden Celâ- lî’nin, tezkirelerde rind bir flair olarak meyhane hayat›na olan tut- kusu s›k s›k ifade edilmifltir. Afla¤›daki beytinde de flair birinci a¤›z- dan kendisinin bir meyhane ehli oldu¤unu beyan eder. Bu ba¤lam- da saray› virane, tekkesi meyhanedir ve kendisi de bizzat bafl mey- hanecinin mürididir: Meyhāne içre eyleme dünyā kelam›n› ˇ Bu āsitāne an› götürmez yeri degül (Hayâlî Bey) Biz harâbat ehliyiz kaflânemiz vîrânedir Sâlik-i pîr-i mugan›z tekkemiz meyhânedir (Celâlî) Aflk > Meyhane Klasik Türk flairleri “aflk” ile “flarap” aras›nda ontolojik ve epis- temik uygunluklar bak›m›ndan oldukça s›k› bir iliflki kurarlar (Uçan Eke ). Gerek içkinin kendisi, gerek içerken ve iç- tikten sonra insana verdi¤i hâller, gerekse içilifl flekli flairlerin vaz- geçemedikleri unsurlardan birine dönüflmüfltür. fiaraptan söz etmek için birçok vesile bulan flair için “flarap”, kesinlikle zengin bir ça¤- r›fl›m alan›na sahiptir. “Meyhane” de flarab›n üretildi¤i, sat›ld›¤› ve raks ve musikinin de efllik etti¤i di¤er e¤lence unsurlar›yla birlikte sunulan bir mekân oldu¤u için “aflk”›n metaforu olarak oldukça s›k kullan›lm›flt›r. Tasavvufî aç›dan bak›ld›¤›nda ise aflk› Tanr›’ya ulafl- ma yolu kabul eden tasavvuf ehli için “flarap”, ruh coflkunlu¤u sa¤- lamada bir araç olarak kabul edilmifl ve aflk›n galebe çalmas›n›n ön flart› olarak “ilâhî aflk”›n temel metaforu “flarap” iflaret edilmifltir (Uçan Eke ). Nitekim tasavvufî fliirde bütün meta- forlar›n özünde “ilâhî aflk” vard›r. Bu flarab›n ehil ellerden adab›na uygun sunulmas› ise ancak bir “mürflit” arac›l›¤›yla mümkün olaca- Edebiyatta Meyhane • 77 ¤›ndan aflk meyhanesine girilmesi flartt›r. Nitekim beflerî vücudu ve bedeni tahrip ederek maddî mevcudiyetten fâni olma ancak bu sa- yede gerçekleflebilir. fieyhülislâm Yahyâ da aflk›n bir “meyhane” ol- du¤unu ifade etti¤i beytinde, bu meyhanenin flarab›n›n gönül kan›, kadehinin ise gözleri oldu¤unu söylerken kuvvetli âfl›kane hislerin vuku buldu¤u ve Tanr›’n›n en güzel tecelli mekân› olan gönlün aflk derdiyle kan olmas› ve kan çana¤› olmufl gözlerden boflalmas› haya- linden hareket etmifltir: ‘Aflk. ol mey-hānenedür kim bādesidür hūn-› dil . ˇ ˇ Sāg ar-› çeflmümdür ol mey-hānenüñ peymānesi ˇ (fieyhülislâm Yahyâ) Beytü’l-harâm Kâbe > Meyhane Metaforun gücüne dair en güzel örneklerden biri flüphesiz bu “Beytü’l-Harâm” ile “meyhane”yi buluflturan metafordur. Klasik Türk fliirinin en önemli vas›flar›ndan biri, farkl› anlam daireleri içerisinde yer alan kavramlar aras›nda benzerlik kurarak zengin ça¤r›fl›mlar elde etmeyi baflarmas›d›r. “Mukaddes ve korunan ev” manas›ndaki “Beytü’l-Harâm”, Tanr›’n›n inananlar için bir hayat kayna¤› k›ld›¤›, ‹slam’›n fliar ve prensiplerini hayk›racaklar› ve özel- likle hac mevsiminde bütün ‹slam düflmanlar›na karfl› istiflare ede- cekleri bir mekân olan “Kâbe-i Muazzama”n›n etraf›na verilen isimdir. Kâfirlerin yaklaflmalar›n›n menedildi¤i yer olmas› sebebiy- le “haram” s›fat›yla vas›fland›r›lm›flt›r. ‹lk bak›flta “meyhane” ile Müslümanlar›n k›blesi olan ve Allah’›n evi (Beytullâh) addedilen “Kâbe”nin yan yana getirilerek aralar›nda benzerlik kurulmas› had- di aflmak olarak görülse de beyitler incelendi¤inde flairlerin bu me- taforla neyi kastettikleri kolayca anlafl›labilmektedir. Bu ba¤lamda Bâkî’nin de afla¤›daki beytinde ifade etti¤i üzere ibadet etmek üzere insanlar›n bir araya topland›klar› Beytü’l-Harâm “meyhane” ile, Mekke’nin halifesi “fleyhü’l-harem” ise meyhanenin bafl› olan “pir- i mugân” ile metaforlafl›r. Bu e¤lence ve sefa meclisinde kadehler- den s›zan flarap ise “zemzem” olur. Hayâlî Bey de Beytü’l-Harâm olan meyhanede cennet k›zlar›n›, üzümün k›z›ndan ye¤ tutan zahi- 78 • Meyhane Kitab› di edebe davet eder. Rind-meflrep Klasik Türk flairine göre insan›, metaforik olarak ilahî aflk› temsil eden üzümün k›z› “flarap”, cennet- teki ahu gözlü k›zlardan daha fazla mest eder. Dolay›s›yla aflk› inkâr eden ve tek emeli cennete kavuflmak olan, ilim ve iman› d›fl görü- nüflüyle anlayan, bunu da mütemadiyen baflkalar›na nasihat eden ve üstelik de mukaddes mekân olan “meyhane”de dile getirmeye kalk›flan zahid, flair taraf›ndan edebe gelmesi hususunda ikaz edil- mifltir. fieyh Gâlib ise “meyhane”yi Kâbe’nin metaforu olarak kul- land›¤› beytinde, meyhaneci ç›raklar›n›n meyhane içerisinde ora- dan oraya dönüp durmalar›n›, Kâbe’deki hac›lar›n tavaf esnas›nda- ki dönüfllerine benzetir. Tasavvufî literatürde “mug-beçe” sad›k ve samimi müridi, âfl›¤› temsil eder (Uluda¤ ): Bezm-i s. afā vü reflh-i cām bu zemzem olm›fl ol mak. am . Mey-hāneneler Beytü’monash.pw̄m pi r-i mug ān fleyhü’monash.pw ˇ ˜ (Bâkî) Deme meyhānede h.ūra s. ak. ›n bint-i ‘inebden yeg ˇ Ne vardur zāhidā Beytü’l-H . arām içre edebden yeg (Hayâlî Bey) . Devr ider mey-hāneyi mug -beçeler ˇ Ka‘bede s. an h.āciyān eyler semā‘ (fieyh Gâlib) Gönül > Meyhane Klasik Türk fliirinde “gönül”, âfl›¤›n aflk›yla ilgili her türlü ge- liflmeyi alg›lad›¤› yerdir. Gam ve kederle beslenen ve hitap makam› olan “gönül” ayn› zamanda sevgilinin hayalinin saray›d›r. Tasavvu- fî manada ise “gönül” son derece önemli bir konumdad›r. Tasavvu- fa göre nas›l ki insan kâinat›n özüyse “gönül” de insan›n en temel hakikatidir. “Gönül” iman ve inkâr›n, hak ile bat›l›n, nefs ile ruhun mücadele alan›d›r. Ayn› zamanda da iman nurunun ve vahdetin te- celligâh›d›r. Bu kutsal mekân, Klasik Türk fliirinde s›kl›kla “meyha- ne” metaforu ile karfl›lan›r. Son dönem Klasik Türk edebiyat›n›n kad›n flairlerinden Âdile Sultan da “sâkî”ye teflbih edilen sevgiliye Edebiyatta Meyhane • 79 seslendi¤i beytinde, sayesinde gönlünün bir “meyhane” oldu¤unu belirttikten sonra, günefl kadehinin ise kâinat› ayd›nlatt›¤›n› söyler. Tasavvufî manada “günefl” Tanr›’y›; “envâr” da “ulvî âlemin madde âlemindeki ›fl›lt›lar›n›” (Uluda¤ ) karfl›lar. Bu metaforda “kadeh” ise salikin ruhî hazz›n›, cezbe ve vecd hâlini ifade eder. Tanr›’n›n (sâkî) en güzel flekilde tecelli etti¤i ve (kadeh) nuruyla âfl›¤› manevî hazza ulaflt›rd›¤› “gönül”, bütün bu unsurlar›n›n ça¤r›- fl›mlar› neticesinde “meyhane” ile metaforlafl›r: Eylediñ göñlümü meyhāne eyā sāk. i -i cān ˇ ˜ Āfitāb-› k. adeh. envār-› fezād›r ey dôst (Âdile Sultan) Gül Bahçesi > Meyhane “Gül bahçesi, gülistan, gülzâr” Klasik Türk fliirinde ad› en çok an›lan mekânlardand›r. Kokusu ve rengi itibariyle ele al›nan “gül bahçesi”, sevgilinin birer “gül” olarak tasavvur edilen yana¤›, yüzü, kula¤› ve bir gonca olan a¤z› ile bir araya getirilir. Kimi zaman sev- gilinin aflk›, semti, vuslat› bir “gül bahçesi” olurken, kimi zaman da flairin fliirleri ve divan›, sabah, felek, saadet birer “gül bahçesi” olur- lar (Pala ). Tasavvufta ise “gül bahçesi”, “mutlak olarak kalbin fethi ve aç›l›fl›; sâlikin gönlünün marifete ve irfana aç›lma- s›” (Uluda¤ ) olarak tasavvur edilmifltir. “Gül bahçe- si”nin, Klasik Türk flairinin vazgeçilmez bir di¤er mekân› “meyha- ne” ile metaforlaflmas›, aralar›ndaki çeflitli uygunluklara ve ça¤r›- fl›mlara dayan›r. Söz konusu ça¤r›fl›mlara örnek olabilecek “Meyha- nenin gül bahçesinden kal›r yeri yokmufl…” dedi¤i beytinde Hisâlî, gül bahçesindeki gonca ile meyhanede sevgilinin mest eden duda- ¤› aras›nda, gül bahçesinin gülü ile de meyhanenin içi k›pk›rm›z› flarap dolu kadehi aras›nda ilgi kurmufltur. “Gül bahçesi meyhane- dir” diyen bir baflka flair Gelibolulu Mustafa Âlî de bu meyhanede bülbüllerin, gül kadehinden içerek mest olduklar›n› ve feryat figan ettiklerini belirttikten sonra burada her yerde kavga gürültü vard›r diyerek meyhane kültürüne de göndermede bulunur. Burada, gülü sevmeye yazg›l› bülbüllerin gül bahçesinde gülün rengi ve kokusuy- 80 • Meyhane Kitab› la mest olup flevke gelerek flak›mas› ile meyhanede âfl›¤›n gül gibi k›rm›z› flarap dolu kadehlerin verdi¤i sarhofllukla kendinden geçe- rek ba¤›r›p ça¤›rmas›, kavga ç›karmas› aras›nda iliflki kuruldu¤u gö- rülür: . Yog . ›m›fl meyhˇānenüñ gülzārdan k. alur yeri Goncas› beñzer leb-i yāra güli peymāneye (Hisâlî) . Cām-› gülden mest olup bülbüller efg ān itmede . . Gülflen ol mey-hānedür var anda g avg ā semt semt ˇ (Gelibolulu Mustafa Âlî) Hisar / Kale > Meyhane Klasik Türk fliirinde aflk derdi olan “gam” sevgilinin vuslat›na erememenin verdi¤i s›n›rs›z bir ›zt›rap hâlidir. Gam, âfl›¤›n benzini sarart›p, boynunu büker. Öyle ki âfl›k bu gam ile daima âh edip in- lemekte yakas›n› y›rtmaktad›r. Âfl›¤›n flehir olarak tasavvur etti¤i gönlünde zuhur eden “gam”, bu flehrin surlar›n› toplar› ile harap eden bir ordu veya asker olarak sunulur. Di¤er pek çok Klasik Türk flairi gibi Hayretî de bu hayali “meyhane metaforu” ile tamamlar. Hayretî, gönül flehrinin surlar›n› döven gam askerinden kurtulmak için “hisar” olarak gördü¤ü kuvvetli ve sa¤lamlaflt›r›lm›fl “meyhane” buca¤›na s›¤›n›r: . Dil flehrini sipāh-› g am itdiydi .t op harāb ˇ Meyhāne künci olmasa monash.pw monash.pw ārumuz ˇ (Hayretî) Mescit > Meyhane Secde edilen, namaz k›l›nan yer olan “mescit” ayn› zamanda tasavvufta “tekke” mukabili olarak “cami” anlam›nda da kullan›l›r (Uluda¤ ). Daha ziyade ise kulun aflk ve flevk ile Tanr›’ya yakard›¤› mahal olan gönlü bir “mescit”tir. Bu da “kâbe” ve “âsitâ- ne”de oldu¤u gibi benzer ça¤r›fl›mlarla “meyhane metaforu” ile kar- fl›lan›r. fieyhülislam Yahyâ afla¤›daki beytinde “mescit” oldu¤unu be- Edebiyatta Meyhane • 81 yan etti¤i yerde kadehlerin dolduruldu¤undan bahseder ve dolay›- s›yla buraya “mescit” de¤il, “meyhane” denilmesinin daha uygun oldu¤unu söyler. Burada bir ibadet mahalli olan “mescit” ile haram olan flarab›n tüketildi¤i “meyhane” aras›nda ilgi kurulmas› tezat olarak görülse de tasavvufî aç›dan de¤erlendirildi¤inde beytin ka- zand›¤› anlam oldukça dikkat çekicidir. Nitekim tasavvufta “pey- mâne”, “manevî hal, cezbe, ruhî zevk, flevk, vecd” anlamlar›na ge- lirken “meyhane” ise “kulun aflk ve flevkle Rabbine münacat yeri; kâmil arifin Allah aflk›yla dolmufl gönlü, tekke, lâhûtî âlem” anlam- lar›ndad›r (Uluda¤ ). Dolay›s›yla kelimelerin sahip oldu- ¤u metaforik bu ikinci anlam dairesi, beyitte ikinci bir anlam taba- kas› a盤a ç›karmaktad›r. Benzer flekilde Kavsî de kendisini duac› bir kul olarak tasavvur etti¤i afla¤›daki beytinde, mescidinin “meyha- ne” oldu¤unu, dolay›s›yla dünyadan el etek çekti¤ine içki da¤›t›c›- s› ile çalg›c›n›n, hâline de sahte fleyhin flahit oldu¤unu söyler: Peymānesini her kifli .t oldurmada bunda fiimden girü bu mescide mey-hāne disünler ˇ (fieyhülislâm Yahyâ) Bir du‘āc› bendeyem ger mescidüm mey-hānedür Zühdüme sāk. i vü mu.t rib, h.āluma k. ālumˇ güvāh ˜ (Kavsî) Mesken > Meyhane Klasik Türk fliirinde “rind”, örnek teflkil eden kâmil kiflidir. Kendi de¤er yarg›lar› ile yaflayarak baflkalar›n›n fikirlerine önem vermeyen “rind”, genifl görüfllü bir kimsedir. “Rind” için dünya ma- l›n›n, flöhret ve mevki gibi fleylerin k›ymeti yoktur. Din karfl›s›nda- ki tutumu hoflgörüye dayanan “rind”in en dikkat çekici vasf› ise kimsenin k›namas›na ald›rmayarak riyas›z ve yalans›z olmas›d›r. “Rind”in karfl›s›nda olan “zahid” ise, ‹slam’›n özünü de¤il, sadece sözünü, kabu¤unu anlad›¤› farz edilen dar görüfllü kimsedir. Hoflgö- rüden uzak, yaln›zca kendisi için ibadet eden, görünüflte fazla din- dar ve fleriata s›k› s›k›ya ba¤l› fakat gönül ehli olmayan “zahid”, bu vas›flar›ndan dolay› daima “rind”in alay oklar›na hedef olur. Nefsi 82 • Meyhane Kitab› ön planda tutan “zahid”in tek hedefi ise dünyadaki amellerinin kar- fl›l›¤› olarak cennet ile ödüllendirilmektedir. Kendisini rind-meflrep olarak meyhane ehli sayan as›r Osmanl› padiflah› Kanuni Sul- tan Süleyman, Muhibbî mahlas›yla yazd›¤› afla¤›daki beytinde bu hususa dikkat çekmifl ve “Ey Zahid! Mübarek cennet de mescit de senin olsun, ben meyhane ehliyim, benim evim meyhanedir.” diye- rek “meyhane”yi cennete tercih etti¤i ifade etmifltir. Burada, rind- meflrep âfl›k/flairin “mesken, ev, hane” olarak bar›nma ihtiyac›na da cevap veren “meyhane”yi metaforik olarak kulland›¤› görülür: Zāhidā olsun mübārek cennet ü mescid saña Ben harābāt ehliyem mesken baña meyhānedür ˇ ˇ (Muhibbî) Sevgilinin Duda¤› > Meyhane Klasik Türk edebiyat›nda üzerinde en çok durulan güzellik un- surlar›ndan biri “sevgilinin duda¤›”d›r. fiekli, rengi, kenar›ndaki be- ni ve ayva tüyleri, sözün ç›k›fl noktas› olmas› gibi pek çok hususiye- ti ile söz konusu edilen “dudak” daha ziyade de estetik ve cinsel aç›- dan “öpmek, emmek, sormak, buse almak” gibi fiillerle birlikte kul- lan›l›r. Bu yönüyle de “sevgilinin duda¤›” âfl›¤› mest ederek kendin- den geçiren bir hususiyete sahiptir. Dolay›s›yla “dudak” renk, flekil ve tesir itibariyle evvela “flarap”a benzetilirken, bir ad›m ötede “meyhane”nin ta kendisi olmaktad›r. asr›n önemli flairlerinden Hayâlî Bey de buradan hareketle sevgilinin gözlerini av düflüren bir “aslan”, kafllar›n› da bu aslan›n önüne düflen av›n› haber veren bir “karakulak” olarak tasavvur etti¤i beytinde, sevgilinin duda¤›n› da kutsal ruhlar›n kadeh içtikleri bir “meyhane” olarak ifade eder. Ta- savvufta “kelam”a tekabül eden “leb”, kutsal ruhlar, melekler arac›- l›¤›yla peygamberlere, gönül tasfiyesi sayesinde de velîlere gökten inen “söz”dür (Uluda¤ ). Bu nedenle de dost sohbetinin meclisi tekke olan “meyhane” ile metafora dönüflür: Gözüñ flir-i flikâr-efken durur k. afluñ siyeh-gūflu Lebüñ meyhānedür ervāh.-› k. udsi ler k. adeh. nūflu ˇ ˜ (Hayâlî Bey) Edebiyatta Meyhane • 83 Sine / Gö¤üs > Meyhane Klasik Türk fliirinde “sine, gö¤üs, ba¤›r”; aflk, ac›, ›zt›rap ve benzeri duygular›n alg›land›¤› mahal olarak sunulur. Sinenin haya- tî organlar›n mahfazas› olmas›, mecaz-› mürsel yoluyla “kalp” yeri- ne de kullan›lmas›na vesile olmufltur. Sevgilinin bilhassa gamze ok- lar›n›n açt›¤› yaralar, diken ve tafl yaralar› ile da¤lama yaralar› hep âfl›¤›n gö¤sünde zuhur eder. Hayâlî Bey de gö¤sündeki bu k›zarm›fl da¤lama yaralar›na, flekil ve renk bak›m›ndan benzeyen içi flarap dolu “kadeh” dendi¤ini, dolay›s›yla bu belalar meclisi olan sinesine de “meyhane” dendi¤ini söyler: Belālar bezmine sînem benüm meyhānedür derler . ˇ K.›zarm›fl dāg uma meyle dolu peymānedür derler (Hayâlî Bey) Sonuç Osmanl›’da e¤lence mekânlar›n›n bafl›nda gelen ve birkaç tü- rü olan “meyhane”nin, flairler için de bir toplant› yeri oldu¤undan mekân›, iflletmecisi, zengin içki ve kadeh türleri ve kendine has dünyas› ile Klasik Türk fliirinde en çok temas edilen sosyal hayat unsurlar›ndan biri oldu¤u bu çal›flmada örnekleriyle izah edilmifltir. “Meyhane”ye bu denli temas edilmesinin en önemli sebebi, flüphe- siz ki edebiyat›n içine nüfuz etmifl olan “flarap”›n üretilip tüketildi- ¤i mahal olmas›n›n yan› s›ra bilhassa tasavvufî bir metafor olarak de¤erlendirilebilmesidir. Klasik Türk flairleri ezelden mest oldukla- r›ndan “meyhane” ve zengin ça¤r›fl›mlar› üzerinde oldukça çok dur- mufllard›r. Bu do¤rultuda bilhassa ‹stanbul’un meflhur meyhaneleri ve meyhanecileri, Galata meyhaneleri, insanlar›n dertlerinden ve günlük hayat›n s›k›nt›lar›ndan bir an olsun uzaklaflmak ve rahatla- mak maksad›yla meyhaneye s›¤›nmalar›, meyhaneye çember asma gelene¤i, Ramazan’da kapanan meyhanelerin müdavimler üzerin- deki tesiri, Osmanl›’da içki yasaklar› ve meyhanelerin kapat›lmas› tarihî hadiseleri, meyhanelerden ç›kan sarhofllar›n naralar› ile bu semtlerin gürültüsü, içkinin aile kurumu üzerindeki y›k›c› etkisi ve 84 • Meyhane Kitab› vak›f mal› meyhaneler Klasik Türk fliirine yans›yan Osmanl› mey- hane kültürünün izleridir. Bunun yan› s›ra Klasik Türk flairleri “meyhane”yi oldukça zengin ça¤r›fl›mlar› ile önemli bir metafor olarak kullanm›fllard›r. Buna göre tespit edilen hedef alan “meyha- ne”nin “âsitâne / tekke, aflk, Beytü’l-Harâm / Kâbe, gönül, gül bah- çesi, hisar / kale, mescit, mesken, sevgilinin duda¤›, sine / gö¤üs” için metafor oldu¤u ve tespit edilecek yeni kaynak alanlarla daha da zenginlefltirilebilece¤i gözlemlenmifltir. Kaynaklar Ak, Coflkun (). Ba¤datl› Rûhî Dîvân›. Bursa: Uluda¤ Üniversitesi Yay. Aksoyak, ‹. Hakk› (). Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Dîvânlar› (II-III). The Department of Near Eastern Languages and Civilizations, Harvard University, Sources of Oriental Languages and Litera- tures. Bahad›r, Savaflkan Cem (). Divan Edebiyat›nda fiarap ve fiarapla ‹l- gili Unsurlar. ‹stanbul: Kitabevi Yay. Bilkan, Ali Fuat (). Nâbî Dîvân›, Ankara: MEB Yay. Cebeci, O¤uz (). Metafor ve fiiir Dilinin Yap›sal Özellikleri. ‹stanbul: ‹thaki Yay. Çavuflo¤lu, Mehmed ve M. Ali Tanyeri (). Hayretî Dîvân›, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. (). Üsküplü ‹shak Çelebi Dîvân›, ‹stanbul: Mimar Sinan Üniversi- tesi Yay. Ercan, Özlem (). Peflteli Hisâlî Dîvân›. Bursa: Gaye Kitabevi. Ersoy, Ersen (). Azîzî Dîvân›. ‹stanbul: Akademi Titiz Yay. ‹nalc›k, Halil (). Has-Ba¤çede ‘Ayfl u Tarab (Nedîmler, fiâîrler, Mutrîbler). ‹stanbul: Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay. Kalk›fl›m, Muhsin (). fieyh Gâlib Dîvân›. Ankara: Akça¤ Yay. Kavruk, Hasan (). fieyhülislâm Yahyâ Dîvân›, Ankara: KTB Yay. (e-kitap) Edebiyatta Meyhane • 85 Koçu, Reflad Ekrem (). Eski ‹stanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri. ‹stanbul: Dk Yay. Kurnaz, Cemal ve M. Tatç› (). Bayburtlu Celâlî ve fiiir Dünyas›. Ankara: MEB Yay. Küçük, Sabahattin (). Bâkî Dîvân›. Ankara: TDK Yay. Lakoff, George ve Mark Johnson (). Metaforlar (Hayat, Anlam ve Dil). çev. Gökhan Yavuz Demir. ‹stanbul: Paradigma Yay. Mengi, Mengi (). Mesîhî Dîvân›. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay. Mermer, Ahmet (). Mezâkî: Hayat›, Edebî Kiflili¤i ve Dîvân›’n›n Tenkidli Metni. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yay. Özdemir, Hikmet (). Âdile Sultan Dîvân›. Ankara: KTB Yay. Özmen, Mehmet (). Ahmed-i Dâ’î Dîvân›. Ankara: TDK Yay. Özy›ld›r›m, Ali Emre (). Hamdullah Hamdî ve Dîvân›. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Yay. Pala, ‹skender (). Ansiklopedik Dîvân fiiiri Sözlü¤ü. ‹stanbul: L&M Yay. Rahimi, Ferhad (). Kavsî Dîvân›’n›n Dil ‹ncelemesi. YL Tezi, ‹stan- bul Üniversitesi. Sar›, Eren (). Ömer Hayyam Dörtlükleri. Antalya: NoktaEbook Publishing. fienödeyici, Özer (). Fezâyî Dîvân›. Serüven Kitabevi. Tarlan, Ali Nihat (). Zâtî Dîvân› Gazeller K›sm› II. Cilt. ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. (). Hayâlî Bey Dîvân›. Ankara: Akça¤ Yay. Uçan Eke, Nagehan (). Klâsik Türk Edebiyat›nda Metaforik Üslûp. Ankara: Akça¤ Yay. Uluda¤, Süleyman (). Tasavvuf Terimleri Sözlü¤ü. ‹stanbul: Kabalc› Yay. Yavuz, Kemal ve Orhan Yavuz (). Muhibbî Dîvân› (‹nceleme-Tenkit- li Metin). ‹stanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Baflkanl›¤› Yay. Y›lmaz, Güner (). Leylâ Han›m Dîvân›’n›n Gramatikal ‹ndeksi. YL Tezi. Ayd›n: Adnan Menderes Üniversitesi.

Buca Gölet Tesisleri

Buca Gölet Tesisleri fotoğraflar

  • Buca Gölet Tesisleri'nin yemek ve ambiyans fotoğrafları 1
  • Buca Gölet Tesisleri'nin yemek ve ambiyans fotoğrafları 2
Daha fazla

Buca Gölet Tesisleri Restoran Yerleri

  • Rezerve Et
  • Kredi Kartı

Buca Gölet Tesisleri, bir Belenbaşı Yolu Yeni Hal Civarı İzmir Turkey konumunda bulunuyor. Tüketim aralığı $$ arasındadır, Çalışma saatleri - ve yakınında bir Restaurant mağazasıdır. yakında hangi restoranlar var?yakınlarda restoran, canlı restoranlar, en iyi restoranlar, ve Daha Fazlası için Kullanıcı Yorumları ve Önerileri. kebapçı, meyhaneler, pizza, pastane, pizzacılar, kafeler ve diğer popüler restoran türleri. Restoranların Menüsüne, Yorumlarına, İletişim bilgilerine, Konumuna, Telefon Numarasına, Harita bilgisine ve daha fazlasına bak - YummyAdvisor

Daha fazla

Buca Gölet Tesisleri yorum

Değerlendirme yaz

  • msy y

    'lerin başlangıcında hizmete girip de İzmirliyle icattuğunda çsafha düzenlemesi hemen hemen tam anlamıyla tamamlanmadığından pek de bir şeye benzemiyordu bu mesire alanı. Buna karşın insanoğlu bir su kıysıcaklıknda çimlerin üzerinde piknik oluşturmaya ne kadar özlem kalmışsa artık özellikle pazar günleri bu mekanda iğne atsanız yere düşmeyecek düzeyde bir kalabalık olurdu. Özel aracınızla geldiğinizde mekanın otoparkına fakat o bölge dolunca bölgede tarla sahiplerinin otopark olarak açtıkları arazilere park ediyordunuz aracınızı. vaziyet hala benzer bir halde aşama kaydediyor. Gölet Buca Kaynaklar yolu üzerinde ortasında yapay bir gölün bulunmuş olduğu aynı gölün ortasında yapay bir uçurumım adanın ve adanın yer aldığı güzel bir mesire yeri. söz ettiğim uçurumımadada güzel denebilecek bir minik işletme var ki burada tostta, pizzaya, dondurmadan, her çeşit içeceğe bir çok şey bulmak olası. Bir taraftan bu söylemiş olduğim şeyleri yiyip içerken öteki taraftan gölete bırakılan ördeklerin sesi kırsalı doya doya yaşamanızı öneririm. Derdiniz ancak çimlere uzanıp semanü seyretmekse hay hay o iş için de Gölet Tesislerinde bol miktarda yer bulacaksınız.

  • Zeynep Harbutoğlu

    Izmir e uzak bir yer,goletin etrafinda piknik alani arıyorsanız arada cocugumla atlari gorim bir ihtimal binerim derseniz burasi sizin için ülkü olabilir.

  • Duydu

    Buca'da 'lerde  hizmete oluşturulan Buca Gölet'e sınavlardan sonrasında dostlarla birazcık kafa dinlemek için giderdik. zaman zaman 7 benlik arkadaş grubumuzla zaman zaman bir iki dostla monash.pw gittiğimde minik yeğenimle beraber gitmiştim. Bence burası İzmir için  efsunk bir avantaj. Bu Göletin çevresinde çeşitli işletmeler olduğu benzer biçimde çeşit çeşit aksesuarların satıldığı standlarda vardır. son olarak gittiğimde renkli bileklikler aldım. Bu bileklerimi dostlarıma almıştım tüm bunlar de çok beğendiler. Deniz bisikletlerine yeğenimle beraber bindim. birazcık onun ısrarı binmem için teşvik etti beni. Çok korkmuştum ilk seferinde . Ya düşüp  boğulursam diye. Yüzmeyi de bilmem. Neyseki öyle bir vehamet yoktu. oldukça güvenliydi. Gİdip de deniz bisikletlerine binmeyi dikkatsizlik etmeyin.çok pak bir mekan ;insanoğluın kirletme halleri buraya uğramamış yahut uğratmamışlar.. Göletin üzerinde yüzen ördekler bende çocukluğumda ördeklerle alakalı kötü bir anımı hatırlattı. Çocukken  köyün ördeklerinden pek bir diş yemişim;beni hep kovalıyorlarmış ;annem bir keresinde zor kurtarmış beni onların elinden. Onları izlediğimde aklıma bunlar geldi işte :)

  • Odyssey

    Şehrin gürültüsünden,karmaşasından,pisliğinden ve stresinden uzaklaşmak istiyorsanız Türkiye'nin en efsunk suni gölü çevreına kurulmuş alabildiğine çim olan tatil merkezi Buca Gölet'e kesinlikle uğramalsıcaklıknız. Buca Beldiye Başkanı Cemil Şebboy tarafınca projelendiren ve senesinde hizmete giren bu tesis m2 alan üzerine kurulmuştur. benlik balık restoran, benlik et fast foot, benlik kafeterya, amfitiyatro, piknik alanı, gölet bar, hobi bahçesi, seyir terası, çocuk oyun alanı ve otoparkıyla çok popüler bir tatil merkezidir. ek olarak gölette yüzen ördekleri ve etrafta özgürce dolaşan tavus kuşlarını takip etmek ise insanı harbiden dinlendiriyor. ama tek sıkıntı ; piknik yapmak demenin bakkaldan alınmış plastik top ile "veleybol" (dikkat edin "veleybol" dedim "voleybol" demedim çünkü "veleybol" piknik alanlarında bakkaldan alınmış plastik top ile avuç içi vuruşlar yapılarak oynanan bir spor branşıdır)  ve getirdikleri çfakatşır ipiyle bir birinden lüzumsuz ve saçma oyunları oynamaya çalışan, ayağında şıpıdık terlikler üzerinde çizgili pijama ve beyaz atleti ile çılgınca eğlenen, bağlarıran ve koşuşan, ek olarak gün nihayetinde çöplerini toparlayıp çöpe atmayacak kadar kuş beyinli  ve duyarsız tiplerin oluşu. genel anlamda her piknik alanında kesinlikle rast geldiğimiz bu şahıslar yüzünden gititğimiz bölgeleri ne makalekki rezil bir biçimde buluyoruz. Buca göleti'nin şansı ise çalışan görevlilerin oluşu ve tertipli olarak temizliğin yapılması. bu yüzden ne vakit gitseniz pak oluyor. ama akşfakat doğru vaka farklı bir hal alıyor doğal olarak. Bu anlattığım konu haricinde oldukça güzel bir yer bence, çevreı çok fazla takmadan sakin bir köşeye çekilip eğlenceli bir piknik yapabilirsiniz.

  • Mehrali Sarıgül

    Buca'yı hiç bilmediğim için Gölet küçükken benim için 'o çok uzaktaki su'ydu. harbiden şehşrden çok uzak. Burda, ortada kocamamn bir göl ve çevresinde saeılmış bir sürü şey. minik taylardan tutun, ördek beslemeye, lunaparktan tutun, deniz bisikletine kadar çoğu şey var. Ortadaki göletin arasında gezebilelim diye deniz bisikletlerini getirmişler. Denedim harbiden çok keyifli oluyor. Lunaparka'da gittim, lunapark bana çok eski geldi açıkcası çok korktum kötü bir şey olmasından. Yinede crazy dance diye bir alete bindim. Bu kadar eski görünmese ve bakım bitirdiklerindan güvenilir olsam hiç bu şekilde bir endişem olmazdı. Gölün başka bir tarafında ise hedşyelik eşya ve aksesuar satan stantlar var. Ben ordan bir kaç adet bilezik aldım ve çok beğendim. ek olarak masa kiralayıp mangal da yapabiliyorsunuz. Masa kiralamak 5 lira ve mangalla beraber 15 oluyormuş.

Daha fazla

Yakınlardaki en iyi restoranlar

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır