hilfül fudül / Erdemliler Topluluğu - Vikipedi

Hilfül Fudül

hilfül fudül

Hılf&#;'l Fudul Nedir, Neden Kurulmuştur? Hılf&#;'l Fudul Nerede Kurulmuştur, Ama&#;ları Nelerdir?

Hılful Fudul’ün Amaçları Nelerdir?

Hılful Fudul ya da Hilful Füdul, 'li senelerde ortaya çıkmıştır. Arap kabileleri arasında devam eden başta Ficâr savaşlarının ardından meydana gelen anarşi ortamında şu amaçlar kapsamında kurulmuştur:

Can ve mal güvenliğinin sağlanabilmesi,

Zayıf olanların ve güçsüzlerin korunabilmesi,

Zulmün engellenebilmesi

Gibi hedefler ile toplumda sözü geçen, saygın olan ve iyi niyetli bireylerin liderliğinde kurulmuş olan ve İslam Peygamberi Muhammed'in de ara sıra toplantılarına katılmış olduğu barış cemiyetine verilen isimdir. Hicret'ten sonra ise İslam Devleti'nin tek yasal nitelikteki siyasi partisi olup Hz Osman’ın vefatından sonra kapanmıştır.

Hılful Fudul'un Önemi Nedir?

Hılful Fudul'e erdemliler ittifakı adı da verilir. Erdemliler ittifakı yalnızca tarihsel bir kurum değildir. Bununla birlikte, ayrı dünya görüşlerine sahip olsalar dahi, temel ahlâkî ilkeler kapsamında anlaşabilen insanların zulmü önlemek için uzlaşmalarının bir toplumsal nitelikli zorunluluk olduğunun ifadesi şeklinde değerlendirilir.

Hılfül Fudül Antlaşması Nerede Yapılmıştır?

İslâmiyet'ten önce Mekke içerisinde Hılful Fudul ismi ile anılan iki farklı antlaşmanın yapıldığı bilinmektedir. Bunların ilki, şehrin ilk sakinlerinden olan Cürhümlüler'den Fazl isimli üç kişinin kendi aralarında, yerli ya da yabancı olan kimsesiz birine zulüm edildiğinde zalim olanlardan hakkını geri alana kadar kabileleriyle beraber ona yardım edeceklerine dair olan ahidleşmeleridir.

İkinci antlaşma ise hicretten yaklaşık otuz üç yıl önce yapılmıştır. Mekke’de kabileler arasında zaman zaman yer alan çatışmalar ve zulümler nedeni ile bu antlaşma yapılmıştır. Dolayısıyla Hılful Fudul'un Mekke'de yapıldığı düşünülmektedir. 

Erdemliler Cemiyeti Hılfü'l-fudûl - Kitap Açıklaması

"YÜREĞİN ÇÖLE DÖNMEDEN ÇÖLDEN GEÇTİM DEME EY YOLCU."

"Acılar zamana değil, sonsuzluğa bırakıldığında geçiyordu ve bu sonsuz uçuruma atlayış, ancak olgunlaşmış bir ruhun aşkıyla mümkündü. Karşısındakini hesapsızca terk ederken bile güzelliğini koruyan bir aşk beni adam edebilirdi. Böyle bir aşk, veda busesini hidayete dönüştürebilir, yeni bir başlangıç inşa edebilirdi gönlümde Anlayacağın, çatırdamalıydım, kırılmalı, darbeler yemeliydim, kabuk tutmuş her yerim yeniden açılmalı, beni benden çıkaracak gizli kapıyı ve o kapının ardında beni sarsacak olanı bulmalıydım. O beni ikiye ayıracak, bana beni hatırlatacaktı"

Hılfü’l-fudûl, gerçekle kurmacanın birbirine karıştığı tuhaf bir âlemin hikâyesi Burada göz işitiyor, kulak okuyor, dil görüyor, insanın dimağı fırın olup burunda tütüyor. 7. yüzyılın başlarında çölde başlayan bu yerel hikâye günümüz İstanbul’una Kemal’le Sofya’nın aşkına değerek evrensele erişiyor ve tekrar çöle dönüyor. Bu çölde Hermes’in kitabı, Platon’un mağarası, Büyük İskender’in muamması, Nur Dağı, Zülfekâr, Sufiler, sanat, din, felsefe, bilim, mistik öğretiler ve aşk hikâyeleri incelikle dokunarak, zamansız olan Erdemliler Cemiyeti Hılfü’l-fudûl’a hizmet ediyor.

HİLFU&#;L-FUDÛL

Zulme karşı İslâm öncesi Arapların yaptığı Hz. Peygamber'in de katıldığı antlaşma.

Bütün cahili toplumlar gibi İslam öncesi Arap toplumu da kuvvet sahibi zorbaların hâkim olduğu, zulüm ve haksızlığın kol gezdiği bir toplumdu. Fil olayının yirminci yılında Ficâr savaşı olarak adlandırılan kanlı kabile kavgalarından sonra Mekke'de hiçbir yabancı ve koruyucusuz kimsenin mal, can ve namus güvenliği kalmamıştı. İşler çığırından çıkmıştı. Yabancı tacirlerin malları alınır, parası ödenmezdi. Hac için gelenlerin hoşa giden kadın ve kızları zorla ellerinden alınır, kimsenin feryadına kulak asılmazdı.

Böyle bir ortamda Yemen Zebid kabilesinden bir adam Mekke'ye satmak için bir deve yük mal getirmişti. Mekke'nin ileri gelenlerinden As b. Vail, Zebidî'nin mallarını almış fakat parasını ödememişti. Zavallı Zebidî parasını almak için Mekke'nin güçlü ailelerine başvurdu ise de bir sonuç alamadı. Başvurduğu kimseler yardım etmek bir yana, aşağılayarak kovmuşlardı adamı.

Uğradığı zulümden bağrı yanan Zebidî, bir sabah Ebu Kubeys dağına çıkarak Kâbe çevresinde toplanan Mekke halkına, "ey Fihr halkı" hitabıyla uğradığı zulmü şiir biçiminde haykırdı. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in amcası Zübeyr bir daha böyle olayların tekrarlanmasını engellemek düşüncesiyle girişimlerde bulundu. Kendisine katılan Hâşim, Muttalib, Zühre, Esed, Hâris ve Teymoğullarının ileri gelenleri ile birlikte Mekke'nin zengin ve saygı değer adamlarından Abdullah b. Cud'an'ın evinde toplandılar. Uzun görüşmelerden sonra Mekke'de hiçbir yabancı ve yerli kimsenin zulme uğramasına meydan verilmemesi, hakları alınıncaya kadar mazlumların yanında hareket edilmesi yolunda karar aldılar.

Yakubî'ye göre antlaşma şu şekilde gerçekleştirildi: Abdulmuttalib'in kızı Atike veya Beyda ortaya hazırladığı bir çanak koku koydu. Oradakiler birer birer ayağa kalkıp elini çanaktaki kokuya batırarak, "Vallahi, bundan böyle Mekke'de yerli olsun, yabancı olsun, zulme uğramış hiç bir kimse bırakmayacağız. Zulme meydan vermeyeceğiz. Mazlumlar zalimlerden haklarını alıncaya kadar mazlumlarla birlikte hareket edeceğiz. Denizlerin bir kıl parçasını ıslatacak suları kalmayıncaya, Hira ve Sebir dağları yerlerinden silinip gidinceye, Kâbe'ye istilam ibadeti ortadan kalkıncaya kadar bu ahdimizde sebat edeceğiz" diye and içtiler.

Bu antlaşma, daha önceki zamanlarda aynı amaçla Cürhüm ve Katura kabilesinde Fadl ve Hidayl adlı bir kaç kişinin yaptıkları andlaşmaya çok benzediği için onların adına izafe edilerek "Fadl'ların andlaşması" anlamındaki "Hıtfu'l-Fudûl" olarak adlandırılmıştır. Fudûl kelimesi "fazlalık şey" anlamına da gelmektedir. Bu antlaşmayı yapanlar zulmedenlere fazladan zulmen alınan mallarını geri vermek üzere yemin ettikleri için bu isimle anılmıştır da denilir.

Andlaşmaya katılanlar ilk iş olarak As b. Vail'in kapısı önüne dikilmiş ve ondan Zebidî'nin hakkını almışlardır. Daha sonra da benzeri olaylarda zulmün ortadan kaldırılması yolunda başarılı girişimleri olmuştur. Bunlara örnek olarak anılan iki olay şöyledir:

Has'am kabilesinden birisi kızı ile birlikte Hac için Mekke'ye gelir. Mekke'nin güçlü kişilerinden Nübeyh b. Haccac çok beğendiği kızı babasının elinden zorla alarak evine kapatır. Kızını kurtarmak için çırpınıp duran adama Hılfu'l-Fudûl'a başvurması tavsiye edilir. Adamın başvurusu üzerine hemen Nubeyh'in evi kuşatılır ve çaresiz kalan zalim, kızı babasına teslim eder.

Sumale kabilesinden bir tacir mallarını bir kısmını Mekke reislerinden Ubey b. Halef'e satar. Ancak Ubey üzerinde anlaştıkları bedeli tacire ödemez. Hılfu'l-Fudûl'a başvuran adama, "şimdi sen hemen Ubey'e git ve ona Fudulî'lerden geldiğini, ödemeyi derhal yapmazsa biıim gelişimizi beklemesini söyle" derler. Bu haber Ubey'e ulaşınca vakit geçirmeden adamın parasını öder.

"Fadl'lar Andlaşması"na, o zaman yirmi yaşlarında olan Rasul-i Ekrem (s.a.s) de katılmıştır. Ahmed b. Hanbel'in rivayetine göre Hazret-i Peygamber bu antlaşma hakkında şöyle demiştir: "Âbdullah b. Cud'an'ın evinde yapılan And'da ben de bulundum. Bence o and kırmızı tüylü bir deve sürüsüne malik olmaktan daha sevgilidir. O zaman Haşim, Zühre ve Teym Oğulları, deniz bir kıl parçasını ıslatacak kadar suya malik oldukça mazlumlarla birlikte bulunacaklarına and içmişlerdi. Ben ona İslâm devrinde bile çağrılsam icabet ederdim"(Ahmed b. Hanbel, I,, ).

Andlaşmaya katılanlar sonradan aralarına başka kimseleri alamadıkları için onların ölümüyle "hılfu'l-fudûl" son bulmuştur. Fakat fiilen devam etmese de yıllarca sonra bile hılfu'l-Fudûl'dan söz etmek zalimleri korkutmaya yetmiştir. Nitekim Muaviye'nin yönetimi döneminde Medine valisi Velid b. Utbe, bir meseleden dolayı kendisine zulmetmeye kalkışınca Hazreti Hüseyin, "vallahi, ya adalete riayet eder hakkımı verirsin, yahut kılıcımı sıyırarak Rasûlullah'ın Mescidi'nin kapısına dikilir halkı Hılfu'l-Fudûl'a davet ederim." diyerek onu tehdit etmiştir. Bunu duyan Abdullah b. Zübeyr, "Vallahi, eğer Hüseyin böyle bir davette bulunacak olursa, ben de kılıcımı çeker, ona adalet üzerine hakkı verilinceye kadar onunla birlikte ayaklanırım, yahut hep ölürüz" demiş, buna daha başkaları da katılınca Velid çaresiz Hazreti Hüseyin'e hakkını teslim etmiştir.

Ahmed ÖZALP

Hılful Fudul Nedir? Hilfül Fudul Amacı ve Kuruluş Sebebi Ne, Öncüsü Kim?

Hilfü'l fudul nedir, Ficar savaşları sonrasında iyi niyetli ve saygın insanların aracılığıyla kurulmuş olan bir barış cemiyeti olarak bilinmektedir. Hz. Muhammed'de bir zaman sonra bu cemiyete dahil olmuştur. Hilfü'l Fudul'da görevli olan insanlar farklı dünya görüşünde olsalar da temel ahlaki görevlerde bir araya gelmişlerdir. Çoğu insanın merak ettiği hilfül fudul amacı ve kuruluş sebebi nedir ve neden kuruldu sorularının en temel cevabı, zulmü engellemek ve uzlaşma yoluna gitmektir.

Hılful Fudul Nedir?

Konuya hilfül fudul ne demek olduğunu kısaca açıklayarak anlatmaya başlayalım. Bu barış cemiyeti Ficar savaşlarından sonra kurulmuş olan bir cemiyettir. Birçok insan bu cemiyetin hangi eylemlerde görev aldığını, hılful fudul ne zaman kuruldu soruların cevaplarını merak etmektedir. Kurulan bu cemiyete bir zaman sonra Hz. Muhammed'de dahil olmaktadır. Tüm bunların ardından hilfül fudul amacı ve kuruluş sebebi nedir sorusu akıllara gelmektedir fakat bunun cevabı çok nettir. Bu cemiyet hicret sonrasında siyasi bir parti olma amacıyla kurulmuştur. Hz. Osman'ın ölümüyle birlikte bu cemiyetin tüm faaliyetleri sonlandırılmıştır. Cemiyet içinde görev alan çoğu insan bulunmaktadır. Cemiyet neden kuruldu, en temel görevi nedir bunu açıklayalım; kurulma amacı zulümleri engellemek ve uzlaşma yollarını genişletmektir. Aynı zamanda hilful fudul, halkın haklarını arayabilmesi amacıyla kurulmuş olan bir cemiyettir.

Hilfül Fudul Amacı ve Kuruluş Sebebi Ne, Öncüsü Kim?

Hılful fudul nedir konusunu yukarda anlatmıştık. Peki hılful fudul ne zaman kuruldu ve neden kuruldu bunları inceleyelim. 'li yıllarda genellikle Ficar Savaşları sonrasında Arap kabileleri arasında bir anarşi ve kargaşa ortamı meydana gelmektedir. Bu kargaşa sırasında zayıf ve mazlum olan insanların korunması ve haklarının aranması için cemiyete ihtiyaç duyulmaktadır. Hilfül fudul amacı ve kuruluş sebebi nedir sorusu tam olarak burada akıllara gelmektedir çünkü bu amaçla kurulmuş olan, insanlara yardım eden bir cemiyettir. Bu topluluğun ilk görevi As Bin Valid'den Zübeydli olarak bilinen bir insanın hakkını aramak olmuştur.

Hz. Muhammed, Cahiliye devrinde yalnızca Hilfü'l Fudul'a katılım göstermiştir ve öncü olmuştur. Kendisi nübüvvetten sonra Hilfü'l Fudul ile ilgili "Abdullâh bin Cüd'ân'ın evinde amcalarımla beraber, Hılfü'l-Fudûl'de hazır bulundum. O meclisten o kadar memnun oldum ki, ona bedel bana kızıl develer verilse, o kadar sevinmezdim." demiştir. Peygamber efendimiz bundan sonra da konuşmasına cemiyete yine çağrılsa yine iştirak edeceğini dahil etmiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi Hz. Muhammed her daim mazlum için zalim karşısında duracağını belirtmiştir. Hilfü'l Fudul'a katılanlar cemiyete ait anlaşma yeminini kabul ederdi. Bu yemin 3 maddeden oluşmaktadır ve şu şekilde sıralanmaktadır;

  • Mekke'de hangi halka mensup olursa olsun zulme ya da haksızlığa uğrayan bir kimsenin yanında yer alacaklardı.
  • Mazlum ile kendisinin hakkı alınıncaya kadar yekvücut olunacaktı. Yani mazlumun hakkı zalimden alınana kadar Hilfü'l Fudul'a üye olan herkes, zalime karşı duracaktı.
  • Deniz tek bir tüyü ıslatana kadar, Sebir ve Hira Dağı yerinde durduğu sürece ve mali durumda tam bir eşitlik olana kadar anlaşma yemininde bulunan tüm maddeler geçerli sayılacaktı.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır