kütübi sitteyi bir araya getiren eser / One moment, please...

Kütübi Sitteyi Bir Araya Getiren Eser

kütübi sitteyi bir araya getiren eser

KÜTÜB-İ SİTTE

Meşhur altı sahih hadis kitabı. Hadis mecmualarının en sahihleri kabul edilen; Buhârî ve Müslim'in el-Câmiu's-Sahih'leri ile Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî ve ibn Mâce'nin Sünen'leri; hadis tasnifinin altın çağı olan Hicrî üçüncü yüzyılda telif edilmiş olmak, mümkün mertebe sahih hadisleri ihtiva etmek, konulara göre tasnif edilmek (alelebvâb)... gibi ortak özelliklerinden dolayı, daha sonraki asırlarda Kütüb-i Sitte: Altı Kitap, ortak adıyla şöhret bulmuştur. Bazı âlimler, az da olsa zayıf ve mevzu hadisler ihtiva ettiği için İbn Mâce'nin Sünen'i yerine İmam Mâlik'in Muvatta'ı veya Dârimî'nin Sünen'ini Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabı kabul etmişlerdir.

Buhârî ve Müslim'in Câmi'leri, Sahıhayn (İki Sahih) adıyla, müellifleri daha hayattayken büyük bir üne kavuşmuş, bunları Ebu Davud, Tirmizî ve Nesâi'nin Sünen'leri takip etmiş ve hadis âlimleri arasında bu kitaplar Usûl-i Hamse (Beş Temel) diye büyük bir kabul görmüştü. Ebu'l-Fazl Muhammed İbn Tahir el-Makdisî (H.507)'nin Usûl-i Hamse'ye yazdığı ve sahabeyi alfabetik olarak sıralamak suretiyle onlardan nakledilen, belirli kitaplardan bulunan hadislerin kaynağını göstermek için yazıları kitaplar anlamına gelen etrafa İbn Mâce'nin Sünen'ini de eklemesi ve Şurûti'l-Ümmeti's-Sitte (Altı İmamın Şartları) adlı kitabını telifiyle muteber hadis kitaplarının grub adı bundan sonra, İbn Mâce'nin de ilave edilmesiyle Kütüb-i Sitte olarak meşhur olmuştur.

Böyle bir isimlendirme, Kütüb-i Sitte içinde zayıf, hatta mevzu (bilhassa İbn Mâce'de) hiç bir hadis bulunmadığı, onlar dışındaki hadis kitaplarında da sahih hadis olmadığı anlamına gelmez. Nitekim Buhârî ve Müslim başta olmak üzere, Kütüb-i Sitte müelliflerinden hiç biri, kendi kitaplarına sahih hadislerin tamamını aldıkları, kitaplarındakilerin dışında sahih hadis bulunmadığı şeklinde bir iddiada bulunmamışlardır. Esasen bir hadisin sıhhati, hangi kitapta bulunduğuna bakarak değil, onu nakleden kişilerin haline bakılarak tesbit edilebilir. Diğer taraftan bu altı imam, kendilerinden önce derlenmiş olan yazılı ve sözlü hadis kaynaklarından yararlanarak bu eserleri meydana getirmişlerdir. Bu değerli eserlerin tasnifine, kendilerinden önceki çalışmalar zemin hazırladığı gibi, hadis tasnifi onlardan sonra da devam etmiştir.

İlmî çevrelerde büyük bir kabul gören Kütüb-i Sitte ile ilgili çok sayıda ve hacimli çalışmalar yapılmıştır. Bunların büyük bir kısmı bu kitapların şerhi (açıklaması), ravilerinin durumları, cem (mükerrerleri çıkararak birlikte rivayet ettikleri hadisleri bir araya toplama) ile ilgilidir. Kütüb-i Sitte hadislerini bir araya toplayıcı çalışmalardan biri, Beğavî'nin (H.516) Mesâbîhu's-Sünne'sidir. Hadisleri, senedlerini hazfederek kitabına alan Beğavî eserini Sünen tarzında tasnif etmiş, Kütüb-i Sitte ve Dârimî'nin Sünen'inde bulunan hadisleri 4434 hadiste toplamıştır. Bu konuda yapılan önemli bir çalışma da İbnu'l-Esîr'in (H.606) Câmiu'l-Usûl li Ehâdisi'r-Rasûl isimli eseridir. İbnu'l-Esîr, İbn Mâce hariç Kütüb-i Sitte ile Muvatta'da bulunan hadisleri,-mükerrerlerini çıkararak- alfabetik tarzda tertib ettiği kitaplar ve onların alt başlıkları olan bablar halinde tasnif etmiştir. 9523 hadis bulunan bu eser Kütüb-i Sitte adıyla Türkçeye tercüme edilmiştir. Kütüb-i Sitte'yi oluşturan kitaplar ve özellikleri:

1. Buhârî ve el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail el-Buhârî (H. 194-256/M.810-870) 40 yıl süren ilmî seyahatler esnasında toplamış olduğu engin hadis malzemesini 16 yılda tasnif ederek, "el-Câmiu's Sahîhu'l-Müsnedü'l-Muhtasar min Umûri Rasûlillahi (s.a.s) ve Sünenihi ve Eyyâmih" adlı eserini yazmıştır. Hocası İshak b. Rahuye'nin, "Rasûlüllah'ın sahih hadislerini muhtasar bir kitapta toplasanız" tavsiyesiyle hareket eden Buhârî, 600.000 hadis arasında seçtiği 7275 hadisi, 97 kitap ve 3400 den fazla bab'a (alt bölüm) yerleştirmiş, konuları geldikçe aynı hadisi bir kaç yerde daha tekrar etmiştir. Bu nedenle, mükerrerler dışındaki toplam hadis sayısı 3-4 bin civarına inmektedir. Buhârî, tercüme denilen bab başlıklarında konuyla ilgili âyet ve hadislerden iktibaslar yapar, âlimlerin ve bazan kendisinin görüşlerine yer verir, direkt veya endirekt yollarla tercihlerini ihsas ettirir. Tercemelerde verdiği hadis ve haberlerin çoğu muallak (senedsiz veya eksik senedli)tır. Daha önceki hadis mecmualarında pek görülmeyen bu usul Buhâri'ye hastır. Bu nedenle, "Buhârî'nin fıkhı tercemelerindedir" sözü yaygınlaşmıştır. (Yekünü 1341 olan bu tür) muallak hadisler, Buhârî'nin kitabına verdiği isimden de anlaşılacağı gibi, sahih hadislerin dışındadır. Tercümelerde Buhârî'nin verdiği bilgiler, hadislerin ihtiva ettiği fıkhı malumatı kavramada çok faydalıdır. Bütün âlimlerin ittifakıyla hadis mecmualarının ensahihi kabul edilen el-Câmiu's-Sahîh, türkçeye de tercüme edilmiş, mükerrerlerinin çıkarıldığı Tecrid'i de tercüme ve şerhiyle, Diyanet İşleri Başkanlığınca basılmıştır.

2. Müslim'in el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu'l-Hüseyn Müslim b. Haccâc (H.202-261), 300.000 hadis arasından seçerek tasnif ettiği kitabına, "el-Camiu'l-Müsnedü's-Sahîh" ismini vermiş, mukaddimede tasnif metodunu açıklamıştır. Buhârî'nin yaptığı gibi bab başlıklarında bilgi vermemiş, hatta, bab başlığı dahi tanzim etmemiş, sadece "bab" demekle yetinmiştir. Bugün eldeki Müslim nüshalarında bulunan bab başlıkları, eseri şerheden İmam Nevevî'ye aittir. Müslim kitabına, mevkuf ve maktu hadisleri almamış, muallaklara ise çok az yer vermiş, hadisleri konularına göre bölmemiş, hadisi en çok ilgili olduğu yerde nakletmiş, metin ve sened olarak benzerlerini bir arada ve kısaltarak tekrar etmiştir. Bu yönüyle Müslim Buhârî'den daha derli topludur. Bu ve benzeri özelliklerinden dolayı bazı âlimler (mesela Mağribliler) Müslim'i Buhâri'ye tercih etmişlerdir. Müslim'in Câmi'i, 54 kitap, 1322 bab, mükerrerler dışında 3033 hadis ihtiva etmektedir. Kadı İyaz ve İmam Nevevî başta olmak üzere pek çok âlim Müslim'i şerhetmiştir. Müslim, sade, metin ve şerhli olarak türkçeye tercüme edilmiştir.

3. Tirmizi'nin Câmi'i: Ebu İsa Muhammed b. İsa et-Tirmizi'nin (H: 209-279) Cami'i, es sünen ismiyle de maruftur. Devrin âlimlerinin tetkikine sunuları ve takdir edilen Sünen-i Tirmizi, 46 kitap, 2496 bab ve 4000 hadis ihtiva etmektedir. Hadisçilik açısından Müslim'e, fıkhu'l-hadis (hadislerde bulunan çeşitli hükümler) yönünden de Buhârî'ye ait özellikleri, onlara yakın ölçüde kitabında toplayan Tirmizi, bab başlığı altında hadisleri sıraladıktan sonra şu işlemleri yapar; hadisin sıhhat durumunu (sahih, hasen, zayıf, hasen-sahih, garib...), ravilerin durumunu, varsa seneddeki illetleri, hadisin diğer tariklerini, sahabilerin o konudaki başka rivayetlerini, bu hadislerle ulemânın nasıl amel ettiğini, ittifak ve ihtilaflarını... açıklar. Hadislerden istifade için çok faydalı olan bu açıklamalar onları, amel edilebilir hale getirir. Tirmizi üzerine de pek çok şerh yazılmış ve eser türkçeye tercüme edilmiştir.

4. Ebu Davud'un Sünen'i: Ebu Davud Süleyman b. Eş'as es-Sicistânî'nin (H: 202-275) kitabı, ahkâmla ilgili hadislerin tasnif edildiği Sünen türünün en güzel örneğidir. Kitabına, 400.000 hadis arasından seçtiği 4000 hadisi aldığını, bunların da dört hadiste özetlenebileceğini belirten Ebu Davud; sahih, hasen, leyyin ve amel edilebilir derecedeki zayıf hadisleri Sünen'ine aldığını söyler. Kitabında zayıf hadislerin mevcudiyetini kabul eden Ebu Davud, muhaddislerin ittifakla terkettikleri herhangi bir hadisi Sünen'ine almamıştır. 40 kitaptan oluşan Sünen'e pek çok şerh yazılmış, eser türkçeye de tercüme edilmiştir.

5. Nesâî'nin Sünen'i: Ebu Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Nesâî (H: 215-303), sahih ve zayıf hadislerden derlediği es-Sünenü'l-Kübrâ'sını istek üzerine, sadece sahih hadisleri almak üzere ihtisar etti ve bu yeni eserine el-Müctebâ adını verdi. Kütüb-i Sitte içinde Nesâî denince, işte bu Müctebâ kasdedilir. Sünenler içinde en az zayıf hadis ve cerhedilmiş ravisi olan mücteba, Sahihayn'dan sonra üçüncü kitap olarak kabul edilir. Nesâî, hadisler arasındaki çok küçük rivayet farklarını dahi göstermiş ve rical tenkidinde büyük bir hassasiyet göstermiştir. 51 kitap ve yaklabıh 2400 babtan oluşan Müctebâ, türkçeye çevrilmiştir.

6. İbn Mâce'nin Sunen Ebu Abdullah Muhammed b. Yezıd el-Kazvînî'nin (H: 209-273) Sünen'i, 37 kitap, 1515 bab ve 4341 hadis ihtiva eder. Bu hadislerin büyük bir çoğunluğu, diğer beş kitapta (usûli hamse) mevcuttur veya sahih ve hasen durumundadır. ibn Mâce'deki hadislerin 613 ünün isnadı zayıf, 99 unun isnadı ise, yok hükmünde veya münker ya da yalanlanmıştır. Bilhassa, şahıs, kabile ve şehirlerin faziletleriyle ilgili hadislerin çoğunun uydurma olduğu söylenmiştir. Ancak, VI. asırdan sonra Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabı olarak kabul edilen İbn Mâce, tertibi, tekrardan uzak ve kısa olusu ile oldukça değerlidir. Muhammed Fuad Abdülbâkı tahkikiyle yapılan baskı, pek çok ilmî kolaylıklar sağlamış, eserdeki zayıf yönlere işaret edilmiştir. Bu baskı esas alınarak Sünen, şerhi de yapılmak suretiyle türkçeye çevrilmiştir.

Akif KÖTEN

Kütübi Sitte nedir, ne zaman yazıldı? Kütübü Sitte yazarları kimlerdir, yazılma sebebi nedir?

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2022 23:20

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Müslümanlar Hadis kavramına oldukça önem vermektedir. Çünkü Hadis denilen terim Hz. Muhammet'in genel kural niteliğindeki sözlerini ve davranışlarını içermektedir. Hadis aslında bu sözleri ve davranışları konu alan bilim dalıdır. Bu bilim dalı da diğer bilim dalları gibi pek çok kitabı bünyesinde barındırmaktadır. Her kitap farklı ya da benzer Hadis konularına değinmektedir. Bazı kitaplar tartışma niteliğinde de olabilmektedir. İşte Kütübi sitte de Hadis kaynağı olarak kabul edilmektedir. Kütübi sitte nedir, ne zaman yazılmıştır, yazarları kimlerdir ve yazılma sebebi nedir detayları ile derledik.

Haberin Devamı

Müslümanların geneli Hadis bilimi hakkında az da olsa bilgi sahibi olabilir. Hatta bu bilgilerini arttırmak amacıyla Hadis niteliğinde yazılan pek çok kitaptan faydalanabilir. Bu kitapları okuyan kişiler mutlaka bir Hadis kaynağı olarak Kütübi sitte kitabını da duymuştur. Müslümanlar arasında bu kitabı detaylıca okuyanlar da vardır. Hadis bilimiyle ilgili bilgi sahibi olmak isteyen bu kitabı okuyabilir.

Kütübi Sitte Nedir?

Ehli sünnet alanında en iyi Hadis kaynağı olarak kabul edilen sağlam bilgileriyle dikkat çeken altı kitap anlamına gelen kitap serisine Kütübi sitte denmektedir.

Müslümanlar tarafından bu kitap oldukça merak edilmektedir. Tanımdan da anlayacağımız gibi Kütübi sitte 6 adet ayrı kitaptan oluşmaktadır. Bu kitaplara Hadis kitabı da denmektedir.

6 kitabın tamamına verilen isim Kütübi sitte olsa bile kitapların her birinin ayrı ayrı isimler verilmiştir. İşte Kütübi sitte içinde yer alan 6 kitap şunlardır:

Sahih-i Buhari

Sahih-i Müslim

Sünen-i Nesai

Sünen-i Tirmizi

Sünen-i Ebu Davud

Sünen-i İbn Mace

Kütübi sitte kelime anlamı olarak Arapça kökenlidir ve Türkçe karşılığı da 6 kitap demektir. Kütüp sözcüğü tek başına Arapçada kitap anlamına gelmektedir. Sitte kelimesi ise Arapçada tek başına 6 rakamı demektir. Kelimelerin birleşimi buradan gelmektedir.

Kütübi Sitte Ne Zaman Yazıldı?

 Kütübi sitte kitaplarının her birinde çok sayıda Hadis bulunmaktadır. Kolektif yazarlardan oluşan Kütübi sitte kitaplarının tam olarak ne zaman yazıldığı bilinmese de yayınlanma tarihi 1992 senesidir.

Kütübü Sitte Yazarları Kimlerdir?

Kütübi sitte Hadis ansiklopedisi kitabı olarak bilinmektedir. Teysîru'l-Vusûl isimli kitap da bir Hadis kitabıdır. Bu kitapta da çeşitli Hadislere yer verilmiştir. İşte Sünen-i İbn Mâce yani Kütübi sitte kitaplarının bir tanesinde de Teysîru'l-Vusûl kitabında bulunan Hadislere de yer verilmiştir. Fakat Merhum Prof. Dr. İbrahim Canan ise Teysîru'l-Vusûl kitabında bulunmayan Hadisleri de Sünen-i İbn Mâce kitabına ilave ederek tercüme etmiştir. Bu sayede Kütübi sitte eseri ortaya çıkmıştır. Düşünün ki Teysîru'l-Vusûl kitabında 5987 tane Hadis vardır. Yani Kütübi sitte eserlerindeki Hadis sayısı bu sayıdan oldukça fazladır. Bu sebepten dolayı da kaynağı sağlam Hadis kitabı olarak kabul edilmektedir. Günümüz için Kütübi sitte kitaplarını bir araya getiren yazar olarak Merhum Prof. Dr. İbrahim Canan olarak bilinmektedir.

İşte Kütübi sitte yazarları kitaplarıyla beraber şöyle sıralanmaktadır:

İbn Mâce el-Kazvînî: Sünen-i İbn Mace

Muhammed el Buhari: El camiu's sahih

Müslim bin Haccac: El camiu's sahih

Ali ibn Sinan el Nesai: Sünen-i Nesai

Muhammad ibn Isa at Tirmizi: Sünen-i Tirmizi

Ebu Davud es-Sicistâni: Sünen-i Ebu Davud

Kütübi Sitte Yazılma Sebebi Nedir?

Kütübi sitte kitaplarının elbette ki yazılma sebebi vardır. Bu kitapların yazılmasındaki asıl amaç Hadisler aracılığıyla İslam dinini anlatmak ve anlamaktır. Hadisler sayesinde Kuranı rehber edinmekten başka bir çözüm olmadığını insanlara göstermektir. Kitaplarda İslam dini adında oluşturulan bölümler de vardır. Bu bölümlerde tarihte Hz. Muhammet adına uydurulmuş sözlerin gerçekleri de anlatılmaktadır. Aynı zamanda Hz. Muhammet'in rivayetlerinde de bahsedilmektedir. Kütübi sitte önemli bilgileri Müslüman halkın duyması ve bilgilenmesi amacıyla yazılmıştır. Bu bilgilerin tamamını içerdiği için de Kütübi sitte çok önemli İslami kaynağı oluşturmaktadır. 

Kütüb-i sitte

II (VIII) ve III. (IX.) yüzyıllarda tasnif edilen hadis kitaplarından bir kısmını hadis ilmiyle yeterince meşgul olmayanlara "kütüb-i sitte" adıyla tavsiye etme ihtiyacının ne zaman doğduğu bilinmemektedir. İbnü's-Seken'in (ö. 353/964), kendisinden bazı hadis kitaplarını tavsiye etmesi istendiğinde Buhârî ve Müslim'in el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ*leri ile Ebû Dâvûd ve Nesâî'nin es-Sünen*lerini güvenilir bulduğunu belirtmesi (Mizzî, I, 168) böyle bir arayışın IV. (X.) yüzyılda da devam ettiğini göstermektedir. Daha sonra bu dört kitaba, Tirmizî'nin el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ'i eklenerek ihtiva ettikleri hadislerin genellikle sahih olduğu kabul edilip "el-usûlü'l-hamse" (beş asıl kaynak) dendiği, bunlara bazı muhaddislerin İmam Mâlik'in el-Muvaṭṭaʾını, bazılarının Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî'nin es-Sünen'ini ilâve ederek kütüb-i sitte (el-kütübü's-sitte) tabirinin ortaya konduğu görülmektedir. Bu altı eseri derleyen âlimlere de "eimme-i sitte" denir. Ancak sonraları "kütüb-i erbaa" diye anılacak olan Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn Mâce ve Nesâî'nin es-Sünen'lerinin İslâm dünyasında V. (XI.) yüzyılda dahi o kadar yaygın olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī'nin (ö. 458/1066) eserlerinde Kütüb-i Sitte'den sadece Ṣaḥîḥayn ile Ebû Dâvûd'un es-Sünen'ini kaynak olarak kullanması diğerlerini görmediği kanaatini uyandırmaktadır (Zehebî, Teẕkiretü'l-ḥuffâẓ, III, 1132). İbn Hazm'ın da İbn Mâce'nin es-Sünen'i ile Tirmizî'nin el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ'ini görmemiş olması bu iki eserin V. (XI.) yüzyılda Endülüs'e ulaşmadığını göstermektedir. "Kütüb-i hamse" diye de anılan ve hadislerin büyük çoğunluğunu ihtiva ettiği kabul edilen el-Uṣûlü'l-ḫamse'ye, bilindiği kadarıyla ilk defa İbnü'l-Kayserânî (ö. 507/1113), bu eserlerde yer almayan bin kadar rivayeti ihtiva eden İbn Mâce'nin es-Sünen'ini ilâve ederek kütüb-i sitte tabirini oluşturmuş, Şürûṭü'l-eʾimmeti's-sitte ve Eṭrâfü'l-Kütübi's-Sitte adlı eserlerini bu altı kitabı göz önünde bulundurmak suretiyle kaleme almış, aynı yüzyılın önde gelen muhaddislerindan Cemmâîlî de altı kitabın râvileri hakkındaki el-Kemâl fî esmâʾi (maʿrifeti)'r-ricâl'ini yazmıştır. İbn Mâce'nin es-Sünen'ini kütüb-i sitte dışında bırakanların gerekçesi, diğer beş kitapta bulunmayıp sadece bu eserde yer alan rivayetlerin zayıf olmasıdır. Endülüslü muhaddis Rezîn b. Muâviye es-Serakustî ise (ö. 535/1140) Kütüb-i Ḫamse'ye Endülüslü âlimlerin en sahih hadis kitabı kabul ettikleri İmam Mâlik'in el-Muvaṭṭaʾını ilâve ederek bir başka Kütüb-i Sitte oluşturmuş ve el-Cemʿ beyne'l-uṣûli's-sitte (et-Tecrîd li'ṣ-ṣıḥâḥ ve's-sünen) adlı çalışmasında bu altı kitaptaki hadisleri bir araya getirmiştir. el-Muvaṭṭaʾın dahil olduğu bu altılı tertibi benimseyen Mecdüddin İbnü'l-Esîr, Rezîn'in eserinde hadislerin yerli yerine konulmadığını düşünerek onu Câmiʿu'l-uṣûl li-eḥâdîs̱i'r-resûl adıyla yeniden düzenlemiştir. Ṣaḥîḥayn ile birlikte birinci tabaka hadis kitapları arasında sayılan el-Muvaṭṭaʾı İmam Şâfiî, henüz Ṣaḥîḥ-i Buḫârî'nin tasnif edilmediği bir zamanda Kur'an'dan sonra en sahih kitap olarak kabul etmişse de esasen onu Kütüb-i Sitte'ye dahil etmeyenler muhtevasının Ṣaḥîḥayn'da aynen bulunduğunu dikkate almışlardır (Muhammed Zubayr Sıddiqi, s. 114). Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabının Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî'nin es-Sünen'i olduğuna dair görüşler de vardır. İbnü's-Salâh eş-Şehrezûrî, Alâî ve İbn Hacer el-Askalânî gibi âlimler, Dârimî'nin eserinde mürsel ve mevkuf rivayetler yer almakla beraber zayıf râvilerle şâz ve münker rivayetlerin daha az bulunduğu, ayrıca eserde âlî rivayetlerin yer aldığı gerekçesiyle onu Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabı olmaya Sünenü İbn Mâce'den daha lâyık görmüşlerse de (Sünen-i Dârimî, I, tercüme edenin girişi, I, 61) İbn Mâce'nin es-Sünen'inde diğer beş kitapta yer almayan bin kadar zayıf hadis bulunmakla beraber genellikle Kütüb-i Sitte dendiği zaman İbn Mâce'nin eserinin dahil olduğu altı hadis kitabı kastedilmiştir. Hem Mâlik'in hem İbn Mâce'nin eserinden vazgeçemeyen bazı âlimler ise kütüb-i sitte yerine "kütüb-i seb'a" tabirini kullanmışlardır (Kettânî, s. 13).

Kütüb-i Sitte'nin Özellikleri. Zehebî, VIII. (XIV.) yüzyılda ana hadis kitapları olarak benimsenen bu eserlerden "kütübü'l-İslâmi's-sitte" (İslâm'ın altı kitabı) diye söz etmiş (el-Muġnî, I, 5), ayrıca onlara "el-usûlü's-sitte", ihtiva ettikleri hadislerin diğer hadis kitaplarına göre genellikle güvenilir kabul edilmesi sebebiyle de "es-sıhâhu's-sitte" (sıhâh-ı sitte) diyenler olmuştur. Nitekim Sıddîk Hasan Han bu konudaki eserine el-Ḥıṭṭa fî ẕikri'ṣ-ṣıḥâḥi's-sitte adını vermiştir. Bir rivayetin Kütüb-i Sitte'de bulunduğunu anlatmak için "revâhü'l-cemâa", Buhârî ile Müslim dışındaki dört eserde yer aldığını göstermek için de "revâhü'l-erbaa" ibareleri kullanılmıştır. Hepsi de konularına göre tasnif edilen bu eserlerin musanniflerinin hadis bilgisi ve râvilerde aradıkları şartlar farklı olduğundan eserleri de sağlamlık bakımından farklı derecelerde kabul edilmiştir. Buhârî ile Müslim, el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ adlı eserlerine sadece sahih derecesinde olan hadisleri aldıkları ve bu konuda oldukça titiz davrandıkları için İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu en güvenilir hadis kitapları saydıkları bu iki esere Ṣaḥîḥayn adını vermiştir.

Kütüb-i Sitte'deki hadislerin hangi esaslara göre seçildiği belirtilmediğinden onları inceleyerek bu şartları tesbit etmeye çalışan muhaddisler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu konuda ilk çalışmayı Ebû Abdullah İbn Mende Risâle fî beyâni fażli (naḳli)'l-aḫbâr ve şerḥi meẕâhibi ehli'l-âs̱âr ve ḥaḳīḳati's-sünen ve taṣḥîḥi'r-rivâyât (Şürûṭü'l-eʾimme fi'l-ḳırâʾeti ve's-semâʿ ve'l-münâvele ve'l-icâze) adlı eseriyle yapmış (nşr. Abdurrahman b. Abdülcebbâr el-Feryevâî, Riyad 1416/1995, Şürûṭü'l-eʾimme adıyla), daha sonra İbnü'l-Kayserânî Şürûṭü'l-eʾimmeti's-sitte'yi (nşr. Zâhid el-Kevserî, Kahire 1357; Beyrut 1405/1985, Hâzimî'nin Şürûṭü'l-eʾimmeti'l-ḫamse'si ile birlikte), Hâzimî de İbn Mâce'nin es-Sünen'i dışında kalan beş eser üzerinde Şürûṭü'l-eʾimmeti'l-ḫamse'yi kaleme almıştır (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1417/1997, S̱elâs̱ü resâʾil fî ʿilmi muṣṭalaḥi'l-ḥadîs̱ adıyla ve Ebû Dâvûd'un Risâle ilâ ehli Mekke fî vaṣfi sünenih ve İbnü'l-Kayserânî'nin Şürûṭü'l-eʾimmeti's-sitte'si ile birlikte).

Buhârî ve Müslim kitaplarına, -şâz ve illetli olmayarak- muttasıl bir isnad ve güvenilir râvilerle nakledilen hadisleri almayı prensip edinmiş, ancak Buhârî, birbirinden hadis alanların en az bir defa görüştüklerinin bilinmesini şart koşmuş, Müslim ise râvilerin aynı asırda yaşamış olmasını ve görüşmelerinin imkân dahilinde bulunmasını yeterli saymış, bir hadisin semâ yoluyla alındığını bilmenin sadece müdellislerin rivayetlerinde gerekli olduğunu söylemiştir. İki muhaddis arasındaki bu görüş farkı sebebiyle Müslim'e göre sahih olan bazı hadisler Buhârî'ye göre sahih kabul edilmemiştir. el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ diye de anılan Tirmizî'nin es-Sünen'i ile Kütüb-i Sitte'ye dahil diğer üç Sünen'in şartları arasında fazla bir fark görülmemekle beraber Nesâî'nin hadis kabulünde diğerlerinden titiz davrandığı belirtilmiştir. Nesâî, muhaddisler tarafından ittifakla terkedilmeyen râvilerin rivayetlerini kabul ettiğini söylese de Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd ve Tirmizî tarafından beğenilen bazı râvilerin rivayetlerini almadığı, bu sebeple onun hadis kabul şartlarının Buhârî ve Müslim'den daha ağır olduğu, es-Sünenü'l-kübrâ adlı kitabından seçerek meydana getirdiği, el-Müctebâ diye de anılan eserinin sağlamlık bakımından Ṣaḥîḥayn'dan hemen sonra geldiği, hadislerin illetini göstermeyi ön plana aldığı için râvilerinin daha az tenkit edildiği söylenmiş, bu ölçülere uygunluk bakımından onun ardından Ebû Dâvûd ile Tirmizî'nin es-Sünen'lerinin geldiği belirtilmiştir (Süyûtî, I, 4). Kütüb-i Erbaʿa'yı Ṣaḥîḥayn'dan ayıran en belirgin fark, zayıf râviler tarafından rivayet edilen bazı hadisleri de ihtiva etmeleridir. Sahih ölçülerine sahip olma şartı Ebû Dâvûd ile Nesâî'ye göre hadisin senedinin muttasıl olması, seneddeki bir râviyi âlimlerin ittifakla terketmemesidir. Bu eserlerdeki hadislerin bir kısmı ise sıhhat şartını taşımamakta ve bizzat musannifleri tarafından zayıf oldukları belirtilmektedir. Ahkâm hadislerini derlemedeki başarısıyla diğerlerinden önde gelen ve bir konudaki farklı rivayetleri, hadislerdeki ihtilâfları ve ziyadeleri yeterince veren Ebû Dâvûd, sahih hadis bulamadığı konularda Hz. Peygamber'e ait olması ihtimali olduğu için eserine zayıf hadis almakta sakınca görmemiş, bu tür rivayetleri fakihlerin kıyasına tercih etmiştir. Tirmizî de eserine zayıf hadisleri almakta sakınca görmemiş, Ebû Dâvûd'un aksine sened tenkidine ağırlık vererek bu tür hadislerin râvilerinin ne ölçüde güvenilir olduğunu belirtmiştir. Bu özelliği sebebiyle bazı âlimler Tirmizî'nin eserini Ṣaḥîḥayn'dan sonra üçüncü sıraya almışlardır. Tirmizî, hadisleri seçerken fakihlerden birinin o hadisi delil olarak kabul etmesine özellikle dikkat ettiğini, iki hadis dışında eserindeki bütün rivayetlerle amel edildiğini söylemektedir (Tirmizî, V, 736). İbn Mâce, yalancılıkla suçlanmaları yüzünden kendilerinden Kütüb-i Sitte musanniflerinin hadis almadığı bazı râvilerin rivayetlerine yer verdiği için es-Sünen'indeki bazı rivayetleri tenkit edilmiş ve eserinin Kütüb-i Sitte arasında sayılması konusunda tereddüt gösterilmiştir.

Kütüb-i Sitte Üzerine Yapılan Çalışmalar. İbnü'l-Kayserânî, Eṭrâfü'l-Kütübi's-Sitte adlı eserinde (yk.bk.) bu altı kitaptaki hadislerin etrâfını hazırlamış, dört sünenin etrâfını yapmış olan Ebü'l-Kāsım İbn Asâkir de bu kitabın müellif hattı nüshasını gördüğünü ve fâhiş hatalar tesbit ettiğini söylemiştir (Zehebî, Mîzânü'l-iʿtidâl, III, 587; nüshaları için bk. Brockelmann, I, 603). Ebü'l-Abbas Ahmed b. Sâbit et-Tarkī'nin, İbn Mâce'nin Sünen'i dışındaki beş eserde bulunan hadislerin etrâfını hazırladığı el-Levâmiʿ fi'l-cemʿ beyne'ṣ-ṣıḥâḥ ve'l-cevâmiʿ (Eṭrâfü'l-Kütübi'l-Ḫamse) adlı çalışmasının bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlıdır (Şehid Ali Paşa, nr. 533). Bu konudaki en geniş çalışma, Mizzî'nin Tuḥfetü'l-eşrâf'ı ile İbn Hacer el-Askalânî'nin onu tashih ve ikmal ettiği en-Nüketü'ẓ-ẓırâf'ıdır. Kütüb-i Sitte musanniflerinin sadece hocalarını tesbit etmek maksadıyla ilk çalışmayı el-Muʿcemü'l-müştemil adlı alfabetik eseriyle Ebü'l-Kāsım İbn Asâkir yapmış, Kütüb-i Sitte'de rivayetleri bulunan sahâbîler, tâbiîler ve diğer râvilerin hemen hepsini ihtiva etmek üzere daha kapsamlı bir çalışmayı da el-Kemâl fî esmâʾi (maʿrifeti)'r-ricâl adlı eseriyle Cemmâîlî ortaya koymuştur. Daha sonra Cemmâîlî'nin kitabı üzerinde Yûsuf b. Abdurrahman el-Mizzî, Zehebî, Ebü'l-Mehâsin el-Hüseynî, Sıbt İbnü'l-Acemî, İbn Hacer el-Askalânî, Safiyyüddin Ahmed b. Abdullah el-Hazrecî gibi muhaddisler zeyil ve ikmal çalışmaları yapmışlardır (bk. el-KEMÂL). Sıddîk Hasan Han el-Ḥıṭṭa fî ẕikri'ṣ-ṣıḥâḥı's-sitte adlı eserinin ikinci yarısında, Muhammed b. Muhammed Ebû Şehbe de et-Taʿrîf bi-kütübi'l-ḥadîs̱i's-sitte adlı kitabında Kütüb-i Sitte ve musannifleri hakkında bilgi vermişlerdir (bk. bibl.). Ataullah Şahyar (Atawuxi Jiaerfu), Kütüb-i Sitte Müelliflerinin Müştereken Hadis Aldıkları Hocalar adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1998, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Kütüb-i Sitte'de yer almayan hadisleri bir araya getirme gayreti zevâid çalışmalarını başlatmış, bu türün en önemli eserlerinin ortaya konduğu IX. (XV.) yüzyılda Nûreddin el-Heysemî, altı önemli hadis kitabında bulunup Kütüb-i Sitte'de yer almayan hadisleri topladığı Mecmaʿu'z-zevâʾid'ini, Mısırlı muhaddis Ahmed b. Ebû Bekir el-Bûsîrî dört önemli zevâid çalışmasını meydana getirmiş (DİA, VI, 468), İbn Hacer el-Askalânî de sekiz müsnedde bulunduğu halde Kütüb-i Sitte'de yer almayan hadisleri el-Meṭâlibü'l-ʿâliye fî zevâʾidi'l-mesânîdi's-semâniyye'sinde toplamıştır (I-IV, nşr. Habîbürrahman el-A'zamî, Küveyt 1393/1973).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

'Kütüb-i Sitte' Kitapları ve Yazarları

Hicri III. asırda yazılmış birçok hadis kitabı vardır. Bunlar arasında sahih hadisleri konularına göre bir araya getiren altı tanesi Kütüb-i Sitte adıyla meşhurdur. Bu eserler ve müellifleri şunlardır.

Kütüb-i Sitte yazarları ve eserlerini kısaca tanıyalım:

1- BUHARÎ: EL-CÂMİU’S-SAHÎH

Muhammed b. İs­mail el-Buhârî, 194/810 senesinde Buhârâ'da doğmuştur. O’nun el-Câmiu’s-Sahîh adlı eseri, hadis kitapları arasında en sahih kitap olarak kabul edilir. Buharî, on yaşında iken hadise merak salmış ve ülkesinde bulunan bütün muhaddisleri dolaşarak onlardan hadis dinlemeye ve dinlediklerini de ezberlemeye başlamıştır.

On altı yaşında Abdullah İbnü'l-Mubarek ve Veki’ İbnü’l-Cerrah'ın kitaplarını ezberlemiş, sonra da hac yolculuğuna çıkmıştır. Mekke, Medine, Bağdat, Basra, Kûfe, Şam, Mısır, Buhâra, Merv, Belh ve Nişabur gibi şehirlere hadis öğrenmek için yolculuklar yapmıştır. Müslim ve Tirmîzî gibi bir çok muhaddisin hocasıdır.

Topladığı hadislerin en sahîhlerinden dört binini seçerek, bunları fıkıh bablarına göre tasnif etmiştir. El-Câmiu’s-Sahîh te mükerrerlerle beraber 7000 civarında hadis bulunur. Buharî, kitabında yalnız sahih hadislere yer vermeyi gaye edindiği içindir ki, bu kitap, hadis tarîhinde ilk sahîh hadis kitabı, Buharî de ilk sahih mu­sannifi olarak kabul edilmiştir.

2- MÜSLİM: EL-CÂMİU’S-SAHÎH

Müslim İbnu'l-Haccac el-Kuşeyrî en-Neysâbûrî, 204/819 senesinde Nîsâbûr'da dünyaya gel­miştir. el-Câmiu’s-Sahîh adlı eseri Buharî'nin kitabından sonra, Kütüb-i Sitte'nin ikinci kitabı olarak kabul edilir. On dört yaşından itibaren hadis toplamaya başlamıştır. Bu maksatla, Irak, Hi­caz, Suriye ve Mısır'ın muhtelif şehir ve kasabalarını dolaşmıştır. Buharî'nin talebesi olup, ona son derece bağlı, saygılı ve onun hayranı olan bir kimse idi. Her hususta Buharî'ye uyması, onun Buharî gibi sahîh hadisleri içinde toplayan bir eser meydana getirmesini sebep olmuştur.

Müslim, bölümlere (bablara)  ayırdığı eserinde üç binden fazla hadisi bir araya getirmiştir. Ayrıca her hadisi, ilgili olduğu bâb’a yerleştirmek hususunda da büyük bir itina gös­termiştir. Bu bakımdan kitapta, mükerrer hadislere fazlaca yer verilmemiştir.

Daha önce de işaret ettiğimiz gibi, Buharî ve Müslim'in kitapları, hadis kitapları içinde en sahîh iki kitap sayılır ve bu iki kitaba Sahihândenilir.

Müslim, hadis konusunda başka eserler de yazmış ve (ö.261/875) senesinde doğduğu yer olan Nîsâbûr'da vefat etmiştir.

3- EBÛ DÂVÛD: ES-SÜNEN

Ebû Dâvûd Süleyman İbnu'l-Eş'as es-Sicistânî, (202/817) senesinde Sicistan'da doğmuştur. Küçük yaştan itibaren hadise merak sarmış ve hadis toplamak için Horasan, Irak, Suriye, Mısır ve Hicaz'ı dolaşmıştır. Bu seyahatleri sırasında binlerce hadis yazmış ve bunların arasından seçtiği 4800 hadisle Sünen adlı eserini meydana getirmiştir.

Ebû Dâvûd Sünen’inde naklettiği hadisleri sıhhat yönünden üç guruba ayırmıştır. Sahih olanlar, sahîh görünenler ve sahîhe yakın olanlar. Bunlar arasında, eğer bazı zayıf hadisler de yer almışsa, Ebû Dâvûd, bunların zayıf olduklarını da belirtmeyi ihmal etmemiştir.

Ahmed b. Hanbel ile görüşmüş ve ondan fıkhî konuları öğrenmiştir. İmam Tirmizî ve İmam Nesaî onun talebeleri arasında yer alır. Ebû Dâvûd, hayatının sonlarına doğru Basra'ya yerleşmiş ve  (275/888) senesinde orada ölmüştür.

4- TİRMİZÎ: ES-SÜNEN

Ebû İsa Muhammed b. İsa et-Tirmizî, 209/824 senesinde Tirmiz'de doğmuştur. Her hadisçi gibi, o da küçük yaştan itibaren hadis toplamak için önce kendi ülkesindeki şeyhleri (muhaddisleri) dolaşmış sonra da diğer ülkelerin şehir ve kasabalarını ziyaret etmiştir. Buharî, Müslim ve Ebû Davud gibi hadis imamlarından ders almıştır. Tirmizî, hafızası son derece kuvvetli, zeki bir muhaddis idi.

Fıkıh bablarına göre tasnif ettiği Sünen’i diğer Sünen'lere nisbetle daha değişik konuları ihtiva etliği için “Cami”adıyla da şöhret kazanmıştır.

Tirmizî, Cami'de zikrettiği hadisleri, sahih, hasen ve zayıf olmak üzere üç gruba ayırmış ve naklettiği her hadisin ardından, onun sahih veya hasen olduğunu açıklamıştır. Hatta zayıf olarak belirttiği hadisin zayıflık sebebini açıklamayı da ihmal etmemiştir.

Tirmizî, (279/892) senesinde doğduğu yer olan Tirmiz'de vefat etmiştir.

5- NESA'Î: ES-SÜNEN

Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şu'ayb en-Nesâ'î, 215/830 senesinde Horasan'ın Nesâ kasabasında doğmuştur. Küçük yaşından itibaren hadis öğrenmeye başlamıştır. Daha sonra da, hadis toplamak için bütün Horasan'ı, Hicaz'ı, Suriye ve Mısır'ı dolaşmıştır. Çeşitli savaşlara katılmış ve askerlere hadis dersleri de vermiştir.

Nesaî bir dönem kâdilık yapmış ve Şam’da Emevî halifeleri yararına hadis Mevzusı yönünde kendisine uygulanan baskılara karşı koyduğu için eziyet görmüştür. Bu yüzden Mekke’ye gitmiş ve (303/911) senesinde burada vefat etmiştir.

Nesa'î, hadis ilminde ve özellikle râvîlerin cerh ve ta'dîlinde, zamanının önde gelen, âlimlerinden biri olmuştur.

6- İBN MÂCE: ES- SÜNEN

Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd b. Abdillah b. Mâce el-Kazvînî, 209/824 senesinde doğmuş, hadis toplamak için Rey, Basra, Küfe, Bağdat, Şam, Mısır ve Hicaz'a seyahat etmiştir. Hadis imamları, onun hafıza ve güven yönünden üstünlüğü üzerinde ittifak etmişlerdir.

İbn Mâce'nin Sünen'i, hadisçiler arasında fıkıh babları yönünden büyük kabul görmüş ve şöhret kazanmıştır.

İbn Mâce, (273/886) senesinde vefat etmiştir.

BİR ARAYA GETİRİLEN HADİS KÜLLİYATI

Bu müelliflerin hepsi sahih hadisleri bir araya getirmek için samimi gayretler göstermişlerdir. Hadis külliyatı içinde önemli bir yere sahip olan bu eserler, Peygamberimizin sünnetini ve ashabın uygulamalarını sonraki nesillere aktaran birer kaynak olmuşlardır.

Onlar Peygamberimizden kendilerine ulaşan rivayetleri büyük bir itina ile incelemişler ve kendi ölçütlerine göre doğru kabul ettikleri rivayetleri kitaplarına almışlardır. Bu büyük çaba bütün müslümanlar tarafından takdirle karşılanmıştır.

Ancak insan olmaları nedeniyle bazı rivayetlerin seçiminde hataya düşme ihtimalleri de gözden uzak tutulmamalıdır. Bu sebeple kitapların kendi arasında sahihlik derecesi bakımından farklar bulunabilir. Zira her bir müellif eserini oluştururken farklı ölçütler kullanmıştır.

Tasnifin altın çağı kabul edilen H. III. asırda ortaya çıkan bu altı eser, daha sonra gelen İslam âlimlerince en güvenilir hadis kaynakları sayılmışlardır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır