oksijen filmi / Oksijen Film Konusu, Yorumu ve İncelemesi - Blog-Okur

Oksijen Filmi

oksijen filmi

Oksijen (film)

Bu madde bir film hakkındadır. Kimyasal bir element olan oksijen için Oksijen sayfasına bakınız.

Oksijen(orijinal adı: Oxygène), Christie LeBlanc'ın senaryosundan, Alexandre Aja'nın[1] yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği tarihli Fransız bilimkurgu-gerilim filmidir. Amerikan-Fransız ortak yapımı olan filmde Mélanie Laurent, Mathieu Amalric ve Malik Zidi rol alıyor . Film, 12 Mayıs 'de Netflix tarafından yayınlandı.[2]

Senaryo[değiştir kaynağı değiştir]

Oksijen &#; Oxygène

Haute tension, The Hills Have Eyes ve Crawl gibi korku-gerilim filmleriyle tanınan Fransalı yönetmen Alexandre Aja'nın yeni filmi Oksijen - Oxygène, 12 Mayıs'ta Netflix'e teşrif etti. Kariyerinin ilk döneminde şiddet dozu yüksek, body horror'dan beslenen filmlere imza attıktan sonra yakın dönem filmlerinde daha konvansiyonel korku sularına dalan Aja, Oksijen'de ise korku kökenlerini hepten geride bırakıp, gerilim ve bilimkurgu türlerini harmanlayan bir işe imza atıyor. Pek çok kişinin Inglourious Basterds'ın Shosanna'sı olarak hatırlayacağı Mélanie Laurent'un başrolünü üstlendiği film, teknolojik bir tabutu andıran bir kriyojenik tankında uyanan ve oksijeni tükenip ölüme mahkum olmadan önce sadece birkaç saati olduğunu fark eden genç bir kadını takip ediyor. Kim olduğu ya da oraya nasıl geldiği hakkında hiçbir şey hatırlamayan kadının, oksijen göstergesi sıfırı göstermeden önce oradan kurtulmak için zihninin derinlerinde saklı olan cevapları bulması gerekiyor. Neredeyse tamamı kriyojenik tankın içinde geçen film, bu yanıyla yapımı Toprak Altında - Buried filmini akıllara getiriyor. Ancak Buried'in akıllarda yer etmesini sağlayan, izleyiciyi gerim gerim geren o klostrofobi hissi, Oksijen'de yönetmenin tercihleri nedeniyle sık sık bölünüyor ve izleyiciyi de mental olarak o dar alanın içine çekecek olan adrenalinin tetiklenmesini engelliyor. Aja, tek mekânda geçen bu dakikalık film boyunca izleyicinin ilgisini koruyacak numaralar buluyor bulmasına ama filmin gerilimini besleyen klostrofobi hissini yeterince işlevselleştiremediği için bu numaralar amaçlanan etkiyi yaratamıyor. Daha önce de tek mekânda geçen filmlere imza atan yönetmen, bu tarz filmleri ilk bakışta ilgi çekici kılan numaraların tekrarlandıkça sıkıcı hâle geldiğinin farkında olsa gerek ki ikinci yarıda bunları geri plana atıp çözülmesi gereken bulmacayı ön plana sürüyor, ancak bu kez de gereksiz şekilde art arda dizilmiş twist'lere bel bağlayan senaryo ayağına dolanıyor. Oksijen, ne tek mekânda geçen klostrofobik bir gerilim olarak, ne de izleyiciye akıl oyunları oynatan bir bilimkurgu olarak etkileyici bir iş ortaya koyamıyor belki ama bu ikisinin birbirini desteklemesi ve Mélanie Laurent'un filmi taşıyan performansı sayesinde en azından sonuna kadar izleyicinin ilgisini korumayı başarıyor. ***Yazının bundan sonraki bölümü Oxygène ile ilgili keyif kaçırıcı detaylar (spoiler) içerebilir.*** Oksijen: Klostrofobiden Beslenen Gerilim Oksijen, daha açıldığı ilk andan itibaren ana karakteri gibi izleyiciyi de bir dizi soruyla baş başa bırakıyor. Sonradan adının Liz Hansen olduğunu öğreneceğimiz ana karakterimiz neden bu tankın içinde ve buraya nasıl geldi? Kendi rızasıyla gerçekleşen bir prosedür sırasında bir şeyler ters mi gitti yoksa ona zarar vermek isteyen birileri kasıtlı olarak onu ölüme mi mahkum etti? Bir de tabii kriyojenik tankının akıllı destek birimi MILO var. Mathieu Amalric'in başarılı seslendirmesiyle hayat bulan MILO, Liz Hansen ile birlikte filmin iki ana karakterinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak MILO'nun varlığı da önemli soruları beraberinde getiriyor. Bunun geleceğe ait bir teknoloji olduğunu kısa süre içinde anlamaya başlıyoruz ama zamanda tam olarak ne kadar ileri gittiğimiz son anlara kadar belirsizliğini koruyor. Oksijen'in önemli zaaflarından biri de bu noktada kendisini gösteriyor. Senarist Christie LeBlanc ve senaryo üzerinde uzunca bir süre çalışan Aja, iyi fikirlerle yola çıkıyor belki ama bu fikirleri derinlemesine düşünüp tutarlı bir anlatı kurmak için gerekli çabayı göstermiyorlar. Son perdeye gelip de karakterimizin yüzyılın sonlarında, yaşanabilir bir gezegene doğru yol alan bir uzay gemisinin içinde olduğunu…

Yazar Puanı

50

Oxygène, ne tek mekânda geçen klostrofobik bir gerilim olarak, ne de izleyiciye akıl oyunları oynatan bir bilimkurgu olarak etkileyici bir iş ortaya koyamıyor belki ama bu ikisinin birbirini desteklemesi ve Mélanie Laurent'un filmi taşıyan oyunculuğu sayesinde en azından sonuna kadar izleyicinin ilgisini korumayı başarıyor.

Kullanıcı Puanları: ( 37 oy)
50


Haute tension, The Hills Have Eyes ve Crawl gibi korku-gerilim filmleriyle tanınan Fransalı yönetmen Alexandre Aja&#;nın yeni filmi Oksijen &#; Oxygène, 12 Mayıs&#;ta Netflix&#;e teşrif etti. Kariyerinin ilk döneminde şiddet dozu yüksek, body horror&#;dan beslenen filmlere imza attıktan sonra yakın dönem filmlerinde daha konvansiyonel korku sularına dalan Aja, Oksijen&#;de ise korku kökenlerini hepten geride bırakıp, gerilim ve bilimkurgu türlerini harmanlayan bir işe imza atıyor. Pek çok kişinin Inglourious Basterds&#;ın Shosanna&#;sı olarak hatırlayacağı Mélanie Laurent&#;un başrolünü üstlendiği film, teknolojik bir tabutu andıran bir kriyojenik tankında uyanan ve oksijeni tükenip ölüme mahkum olmadan önce sadece birkaç saati olduğunu fark eden genç bir kadını takip ediyor. Kim olduğu ya da oraya nasıl geldiği hakkında hiçbir şey hatırlamayan kadının, oksijen göstergesi sıfırı göstermeden önce oradan kurtulmak için zihninin derinlerinde saklı olan cevapları bulması gerekiyor.

Neredeyse tamamı kriyojenik tankın içinde geçen film, bu yanıyla yapımı Toprak Altında &#; Buried filmini akıllara getiriyor. Ancak Buried&#;in akıllarda yer etmesini sağlayan, izleyiciyi gerim gerim geren o klostrofobi hissi, Oksijen&#;de yönetmenin tercihleri nedeniyle sık sık bölünüyor ve izleyiciyi de mental olarak o dar alanın içine çekecek olan adrenalinin tetiklenmesini engelliyor. Aja, tek mekânda geçen bu dakikalık film boyunca izleyicinin ilgisini koruyacak numaralar buluyor bulmasına ama filmin gerilimini besleyen klostrofobi hissini yeterince işlevselleştiremediği için bu numaralar amaçlanan etkiyi yaratamıyor. Daha önce de tek mekânda geçen filmlere imza atan yönetmen, bu tarz filmleri ilk bakışta ilgi çekici kılan numaraların tekrarlandıkça sıkıcı hâle geldiğinin farkında olsa gerek ki ikinci yarıda bunları geri plana atıp çözülmesi gereken bulmacayı ön plana sürüyor, ancak bu kez de gereksiz şekilde art arda dizilmiş twist&#;lere bel bağlayan senaryo ayağına dolanıyor.

Oksijen, ne tek mekânda geçen klostrofobik bir gerilim olarak, ne de izleyiciye akıl oyunları oynatan bir bilimkurgu olarak etkileyici bir iş ortaya koyamıyor belki ama bu ikisinin birbirini desteklemesi ve Mélanie Laurent&#;un filmi taşıyan performansı sayesinde en azından sonuna kadar izleyicinin ilgisini korumayı başarıyor.

***Yazının bundan sonraki bölümü Oxygène ile ilgili keyif kaçırıcı detaylar (spoiler) içerebilir.***

Oksijen: Klostrofobiden Beslenen Gerilim

Oksijen, daha açıldığı ilk andan itibaren ana karakteri gibi izleyiciyi de bir dizi soruyla baş başa bırakıyor. Sonradan adının Liz Hansen olduğunu öğreneceğimiz ana karakterimiz neden bu tankın içinde ve buraya nasıl geldi? Kendi rızasıyla gerçekleşen bir prosedür sırasında bir şeyler ters mi gitti yoksa ona zarar vermek isteyen birileri kasıtlı olarak onu ölüme mi mahkum etti? Bir de tabii kriyojenik tankının akıllı destek birimi MILO var. Mathieu Amalric&#;in başarılı seslendirmesiyle hayat bulan MILO, Liz Hansen ile birlikte filmin iki ana karakterinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak MILO&#;nun varlığı da önemli soruları beraberinde getiriyor. Bunun geleceğe ait bir teknoloji olduğunu kısa süre içinde anlamaya başlıyoruz ama zamanda tam olarak ne kadar ileri gittiğimiz son anlara kadar belirsizliğini koruyor. Oksijen&#;in önemli zaaflarından biri de bu noktada kendisini gösteriyor. Senarist Christie LeBlanc ve senaryo üzerinde uzunca bir süre çalışan Aja, iyi fikirlerle yola çıkıyor belki ama bu fikirleri derinlemesine düşünüp tutarlı bir anlatı kurmak için gerekli çabayı göstermiyorlar. Son perdeye gelip de karakterimizin yüzyılın sonlarında, yaşanabilir bir gezegene doğru yol alan bir uzay gemisinin içinde olduğunu öğrendiğimizde, en büyük numarası internet arşivlerine ulaşmak ve kendisine sorulan soruları ancak spesifik olarak belirtildiğinde cevaplamak olan MILO, bir anda zamanının epey gerisinde kalıyor. Fütüristik bir tasarım ve teknolojilerle donatılmış bir uzay gemisinin içinde SIRI&#;den hâllice bir yapay zeka olması, Aja&#;nın Liz&#;in hayatta kalma mücadelesini tek odak noktası yapıp, geri kalan her şeyi buna hizmet edecek araçlar olarak gördüğünü gösteriyor. Çünkü MILO&#;yu dönemine uygun bir yapay zeka yapmak, film ilerledikçe açığa çıkan sürprizleri izleyici için daha tahmin edilebilir kılacağı gibi Liz&#;in içinde bulunduğu duruma çözüm bulmasını da çok daha kolay hâle getirecektir. Zira karakterin zihninin derinliklerinde yaptığı onca sorgulamanın ardından bulduğu çözüm, MILO&#;nun, güvenliğinden sorumlu olduğu yolcunun içinde bulunduğu durumu analiz edip pekâlâ en baştan sunabileceği bir cevap. Bu yüzden olsa gerek ki yönetmen MILO&#;nun filmin geçtiği dönemle tutarlı olmasını değil, istediği gerilimi yaratmasına hizmet edecek kapasitede olmasını tercih ediyor. Senaryodaki bu tutarsızlıklara rağmen kriyojenik tank ve MILO&#;nun başarılı tasarımı için yapım tasarımcısı Jean Rabasse&#;ın, bu tankın sınırları içindeki dinamik kamera kullanımı için de görüntü yönetmeni Maxime Alexandre ve Aja&#;nın hakkını vermemiz gerekiyor.

MILO aracılığıyla kriyonejik tankın sınırları içinde izleyiciye sunabileceği cevapları ve Liz&#;in anılarını göstermek için sık sık tankın dışına çıkıp, bir de bunu yaparken ferah, güneşli günlerden anlar göstererek izleyicinin o klostrofobik atmosferden sıyrılmasına sebep olan Aja, hiçbir şeyi izleyicinin hayal gücüne bırakmayıp gösterme huyunu filmin son anlarına kadar sürdürüyor. Aja&#;nın bu tercihleri ve bir noktadan sonra sadece yeni gizemler yaratmaya hizmet eden twist&#;leri Oksijen&#;i aşağı çekiyor olsa da, dar bir mekânın sınırları içinde yarattığı ve son anına kadar koruduğu gerilim filmin itici gücü olarak görevini yerine getiriyor.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası