psikolojide aşk acısı / Aşk Acısı Nedir? Nasıl Geçer? | Evimdekipsikolog | Blog

Psikolojide Aşk Acısı

psikolojide aşk acısı

Psikolog onaylı 6 ipucu: Ayrılık acısı nasıl atlatılır?

Psikolog Guy Winch ayrılıkların bireyleri sanıldığındançok daha fazla etkilediğini düşünüyor ve yaptığı açıklamada şunları söylüyor:

"Fonksiyonel beyin emar görüntüleri, romantik ilişkinin sona ermesinin ardından beyinde meydana gelen değişikliklerle madde bağımlılarının kokain ya da uyuşturucu gibi maddeleri bıraktıktan sonra beyinlerinde etkinleşen mekanizmaların aynı olduğunu gösteriyor. Diğer bir deyişle, aşk bağımlılık yapıyor ve kalp yarası zorlu bir ayrılık süreci geçirmemize neden oluyor."

Winch’e göre bu, eski partnerin takıntı haline getirilmesinin sebebi.

Bu durum ayrıca bir başkasını sevmeyi de zorlaştırıyor çünkü bireyler, eski sevgililerini son raddesine kadar mükemmel görmeye meyilli. Bu nedenle onlarla ilgili romantik bakış açısının doğru olduğuna kendilerini inandırarak hatıralarını çarpıtıyor ki çoğu zaman bu bakış açısı doğruyu yansıtmıyor.

Winch sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Eski sevgilinize dair düşüncelerinizin gerçekçi ve dengeli olduğundan emin olmalısınız. Eğer zihninizde birlikte geçirdiğiniz en mutlu hafta sonunun görüntüleri canlanıyorsa sizi çılgına çeviren ve ciddi anlamda üzen hafta sonundan görüntüleri de bunlara eklemeniz gerekir."

Winch, gerçeklerle başa çıkmak için sahiden çaba harcayanlara ilişkiyi sona erdiren tüm nedenlerin sıralandığı bir liste hazırlamayı öneriyor.

Ayrılık acısının bir başka zor yanı da meseleye “terk edilmek” gözüyle bakmak ve terk eden kişi hayatını yaşamaya devam ederken bireyin günlerini kendi kendisine acıyarak geçirmesi.

Peki partnerler için, ilişkiyi kendisi yerine karşısındakinin bitirmesi neden bu kadar zor?

Yanıt bariz görünebilir ancak Winch bu uyumsuzluğu iyice anlamanın tam anlamıyla "iyileşmek" için çok önemli olduğunu belirtiyor.

Winch, terk edilen kişi ayrılığı aniden meydana gelmiş gibi algılasa da partnerlerinin uzun süredir ilişkiyi duygusal anlamda zaten boşladığını belirtiyor ve ekliyor:

"Terk edenler ayrılığın gerçekleşmesiyle aslında ilişkiyi tamamen bitiriyor. Ancak terk edilen meselenin farkına yeni varıyor ve kendisini keder ve kaybın ilk aşamalarında buluyor."

Ayrılık acısıyla mücadele ederken insanların düştüğü yaygın tuzaklar bulunduğuna dikkat çeken Winch, bu tuzaklardan kaçınma ve hızlıca iyileşmeye dair 6 ipucu paylaşıyor:

1. Sosyal medyada eski sevgilinizin peşine düşmeyin. Bunu yapmak, zihninizde onun varlığını pekiştirir ve bozulan ilişkinize dair hayal kurmayı bırakmanızı zorlaştırır.

2. Ayrılığın neden gerçekleştiğine dair teoriler uydurmaktan sakının. Bu durum eski sevgilinizi gözden düşürmeniz gerekirken ona zihninizde başrol vermenize yol açabilir. Gerçeklerle uyuşan ve özgüveninize zarar vermeyen açıklamalara odaklanın. Bu açıklamalar şöyle sıralanabilir: İlişkide istekli değildi, ilişkiyi duygusal anlamda sürüncemede bırakıyordu, her şey için geç olmadan sorunları gündeme getirmedi ya da eski sevgiliniz sandığınız gibi biri değildi.

3. Bir sonraki ilişkinizde yapmayı tercih etmeyeceğiniz, ilişkiniz için verdiğiniz ödünlerin bir listesini yapın.  

4. Şu günlerde size ilginç ve keyifli gözükmese de olağan zamanlarda sizi eğlendiren, ilginizi çeken etkinliklere yönelin. Bunlar yaşamın devam ettiğini gösteren önemli işaretlerdir.

5. İlişkiyi hatırlatan, sizi üzen veya acı veren mesaj ya da fotoğraflardan kurtulun.

6. Arkadaşlarınızla görüşün ve desteklerinden faydalanın.  Ayrılık acısı sıkça rastlanan bir durum ve herkesin bu konuyla ilgili söyleyebilecek bilgece sözleri var.

Kaynak: Independent Türkçe


 Aşk acısı, ayrılık… Üzerine senelerdir sayısız efsaneler söylenmiş, şarkılar yazılmış, şiirler kaleme alınmış bir konu. Acının her türlüsü zordur derler, elbet bu da bir hayli zordur yaşayan için. Yorar kişiyi, pek tabi ağlatır da. Şimdi bu sevgililer günü çılgınlığında, gönlünde bir parça sızı duyan biri okuyorsa bu yazıyı eğer, şunu belirtmek isterim; bu yazıda size 5 maddede acını dindir 6. Maddede mutluluğu yakala gibi, bana çoğu zaman gülünç gelen vaadlerde bulunmayacağım. Bu yazıda, muhtemel hislerinizin üzerinde duracağım.  Evet, eminim bu zor ve yine eminim ki bir parça üzgünsünüz. Ya da belki, güçlenmiş ve eskisinden çok daha ayakları yere sağlam basar haldesiniz.  Bu yazının kalemi sizde, sizin hislerinizde.

     Ne demiş Cemal Süreya, ‘’Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur’’. Öyledir ya, o bir kaşık sevdadır belki de bizi acıtan. Aşk güzeldir. Onunla beraberken, onu sevdiğinizi ve onun sizi sevdiğini söylerken, çok güzeldir aşk… Peki ya  aşk büyüsüne, ayrılık girdiyse? Bazen anlaşmazlıklar, bazen ihanet, bazen ise nedeni bilinmeden biter aşk. Sonra acısı başlar ayrılığın. Nedeni her ne olursa olsun, bir iz bırakabilir kişinin ruhunda. Kimi karşısındakine öfke duyar; kimi ise derinden, çok derinlerden acı hisseder. Bazen ayrılık beraberinde kaygılar da getirir; ben şimdi ne yapacağım onsuz? Diye sorar durur insan kendine.

     Her ne hissediyorsanız, şunu bilin; bu çok normal. Kabullenin o hissi; üzgün müsünüz? Normal… Öfkeli misiniz? Tamam, kabul… Yalnız mı hissediyorsunuz? Birçok insan böyle hissederdi… Tam tersi, rahatlamış ve üzerinden bir yük kalkmış gibi misiniz? Peki…

     Stanford Üniversitesi Psikoloji Departmanından Lauren Howe’nin  aşk acısı ve psikolojik sıkıntılar üzerine yaptığı bir çalışmada, ayrılıktan sonra kişilerin tipik olarak giriştiği ilk durumun, ayrılığı anlamlandırmaya ve nedenlerini anlamaya çalışmak olduğuna dair bulgulara ulaşmıştır. Howe’ye göre kişiler böyle bir süreçte aslında kendilerine hiç de fayda sağlamayacak bir sorgu sürecinde girmektedir:

“Neden böyle oldu?”

“Bu benim hatam mıydı?”

“Bu benim için ne ifade ediyor?”

“Yeniden sevebilir miyim?”

     Howe’nin belirttiği sorgu sürecine belki siz de dahilsinizdir veya hayatınızın herhangi bir döneminde dahil olmuşsunuzdur. İlk sorudan başlayalım, neden böyle oldu. Keşke daha ilgili olsaydım, keşke daha güzel giyinseydim, keşke daha çok arasaydım, keşke daha çekici olsaydım… Neden böyle olduğuna dair aklınıza gelen yüzlerce neden olabilir. İkinci soruya, yani bu durumun tamamen benim hatam mıydı sorusuna ne cevap verirdiniz? Evet ise sizden bir daire grafiği çizmenizi isterim. Bu sizin ayrılık sebepleri grafiğiniz. Eğer tamamen hatalıysanız grafiği tek bir renge boyayın, ama dikkat, bu derecelik grafiği tamamen aynı renge boyamak demek, ne dersiniz? Sizce bu ayrılık sürecine gelmede ve bu ayrılık kararında, bu daire sadece tek renge mi boyanmalı, yoksa araya bir renk daha katmak, belki küçük bir derece dahi olsa, mümkün olmaz mı? Acaba bu, gerçekten de düşündüğünüz gibi, tam olarak sizden kaynaklanan bir ayrılık mıydı…

     Bu ilk iki sorudan sonra, acı katlanarak devam eder elbette. Nedenler, keşkeler, benim hatamdılar uzadıkça uzar. Ne yapar böyle düşünceler bize, ruhsal durumumuza? Öncelikle böyle sorgu süreçleriyle boğuşan kişi kendini giderek yetersiz hissetmeye başlar. Öyle ya, daha çekici olabilirdi… Kişi başlar ayrılığı kendine atfetmeye. Sırtlanır tüm sorumluluğu, ezildikçe ezilir altında. Kendine olan güvenini zedeler bu durum giderek. Geleceğe olan umudunu da yitirebilir bir parça. Bir daha sevebilir mi? Yoksa her karşısına çıkan yine onu böyle terk eder mi? Kesin hayatı boyunca tüm partnerleri onu aldatacak!…

     Bu gibi düşüncelerin bizlerde yaratacağı nahoş duygulardan kaçmak isteriz çoğu zaman. Bu zorlayıcı duygular ise düşünce çarpıklıklarını güçlendirir. Yukarıda saydığım olumsuz düşünce örnekleri; örneğin kesin hayatı boyunca hep aldatılacak olmak gibi; bilişsel çarpıtmalara bir örnektir. Ayrılık acısı düşünceleri ele geçirerek, çarpıklaştırır. Örneğin şu düşünceyi ele alalım: Onsuz asla mutlu olamam. Haklısınız, şu an onsuz olmak çok zor. Ancak bu durumun ileride de aynı şekilde devam edeceğine dair kanıt bulamayız. Siz yaşamınızın hatrı sayılır bir zamanını, onu tanımadan geçirdiniz. O zamanki siz mutluluğu tadabilen biriydi, o olmadan. Şimdi de elbet, kaldığı yerden devam edebilir. Şimdi Nazım’dan bir söz fısıldadığınızı duyar gibiyim “Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye, işte ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım.” Başka yaşamak… O zaman ‘başka’ nın altını dolduralım. O yok, o zaman başka hayat doyumlarınızı keşfetmeye ne dersiniz?. Belki eskiden zevk alıp sonradan unuttuğunuz, belki de hiç keşfetmediğiniz Hayattaki haz olanaklarınızı arttırmayı deneyebilirsiniz; yani seninle bir başka yaşarım ama kendimle de çok başka yaşarım aslında demeyi deneyebilirsiniz…

     Tamamen kendizi suçlamayın demiştik, ama hatalardan da kaçmamak gerek. Onlara sizin için bir ders, bir gelişim basamağı olarak bakmayı deneyin bir de. Bu zor dönem sizi her ne kadar yıpratmış olsa da, duygusal olarak gelişmenize katkı sağlamış olabilir mi? Hayatınızda diğer olası sorunlara karşıda size bir parça duygusal sağlamlık kazandırmış olabilir mi? Özetle, yarınlar için yanınıza kar olacak bir tecrübe olmuş olabilir mi?

     Hatalarınız için kendinizi kırbaçlamaktansa özünüze merhamet etme, özünüzü yargılamama belki de kendinize sağlayabileceğiniz en büyük destek. Sebepleri düşünmek önemli, ama keşkelerle de boğulmamak gerek. İçinizde bir yerde acıyan bir şey var, nedeni her neyse hiç önemli değil. Kendinize eleştirel olma vakti değil. Kendine dönme, belki biraz zaman detoksu vakti… Bugün yanınıza gelip, size ayrılık acısını anlatan bir yakınınıza nasıl davranacaksanız öyle davranmaya çalışın kendinize; merhametle, anlayışla. 

     Ve en önemlisi belki de; karşılıklı saygıyı korumak. Ortak noktada buluşup, kırmadan, yıkmadan, kimsenin ruhunu zedelemeden devam etmek 

Sevda nedir ki,

Dokunursun süzülür geçer.

Şiir nedir ki,

Sezilir geçer.

İnsan nedir ki,

Bir şeylere sevinir, üzülür geçer…

 seafoodplus.infooğlu

Kaynakça:

Zanbak, H. AŞK ACISI NASIL GEÇER? seafoodplus.info

Güllü, İ. (Ocak,) EVDE KENDİ KENDİNE PSİKOLOJİK DESTEK, AŞK VE AYRILIK seafoodplus.info

Carly S.(Nisan, ) 5 Psychological Theories of Love seafoodplus.info

Aşk Acısı ile Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Toplumların ve kültürlerin ‘aşk’ tanımı çok farklı anlamlara gelebilirken her bir bireyin aşkı tanımlaması ve bunu yaşaması da birbirinden farklıdır. Tek bir ortak nokta var ise o da aşkın çözülememesidir. Belki de aşkı aşk yapan henüz aşkın tam olarak anlaşılamamış olmasıdır. Elbette aşk üzerine birtakım bilimsel veriler mevcuttur. Mesela aşkın ne kadar sürdüğüne dair (ortalama 17 ay) bir iddia ortaya atılmıştır ama ortak net bir sonuç yoktur. Aşkın ne kadar sürdüğüne dair daha detaylı bilgi için ‘Aşkın Birgün Bittiği Gerçeğinin Bilimsel ve Sosyolojik Açıklaması’ adlı yazıyı okuyabilirsiniz.

Aşk hakkında yazılmış çok kitap ve şarkı var ama daha çok karşılıksız, platonik ve acılı aşk hakkında. Sanki ondan ölebilirmişsin gibi hissettiren türden bir acı hakkında hem de. Karşılıksız aşk veya daha iyi bilinen adıyla reddedilme her zaman acı vericidir. Birini sevdiğinizde veya birine olan sevginizi ifade ettiğinizde ve karşınızdaki aynı duygulara sahip değilse, reddedilmiş hissedebilir ve yeterince iyi olmadığınızı düşünebilirsiniz. Hatta kendinize bir daha asla böyle birini sevmeyeceğinizi bile söyleyebilirsiniz.

Karşılıksız aşk, genellikle gençlik yıllarında biriyle birlikte olma ve yeni bir ilişkiye girme arzusuna sahip olmakla ilişkilendirilir. Ancak bu, uzun süreli ilişkilerde ve evliliklerde bile ortaya çıkabilir. Uzun süreli bir ilişkide veya evlilikte, bir kişi artık aynı şekilde hissetmediğini ve aşktan “vazgeçtiğini” söylediğinde reddedilme yaşayabilirsiniz.

Aşk acısına bağlı psikolojik sorunlar yaşayan kişiler için anlık çözümlerin yanında içinde bulundukları durumu yönetmelerini kolaylaştıracak psikolojik destek gibi daha uzun soluklu çözümler oldukça önemlidir. Psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunuz her an platformumuza yer alan uzman psikologlarımızdan online destek alabilirsiniz. Yardıma ihtiyacınız varsa hemen şimdi evinizin konforunda terapiye başlayın!

Aşk Acısı Nedir?

Sadece bir ilişkiden mi çıktın yoksa seni sevmeyen birini mi seviyorsun? Ve böyle bir durumda en çok merak ettiğin şey şudur; aşk neden acıtır?  'Duygusal acı içinde' hissetmek sadece dramatik olmak değildir. Araştırmacılar, beyninizin, fiziksel yaralanmayı işleyen beyin devreleriyle aynı duygusal rahatsızlığı işlediğini keşfettiler. Sosyal psikolog Naomi Eisenberger bu durumu "fiziksel-sosyal acı örtüşmesi" olarak tanımlamıştır.

Duygusal acımızın, beynimizin fiziksel acıyla uğraşan kısmına nasıl 'geri döndüğü' belirsizdir. Bu konuyla ilgili mevcut araştırmaların bir incelemesinde, Eisenberg, bunun nedeninin kabile günlerimizde hayatta kalmak için bir grubun parçası olmamız gerektiğini öne sürüyor. Böylece beynimiz, sosyal olarak işler o kadar iyi gitmiyorsa bize uyarılar verecek şekilde gelişti.

Kaygı ve duygusal sıkıntı sadece yönümüzü kaybetmemize neden olmakla kalmaz, aynı zamanda fiziksel semptomlara da neden olabilir. Anksiyete, kas gerginliği, mide rahatsızlığı, baş ağrısı ve kalp çarpıntısı gibi şeylere neden olabilir. Akut duygusal sıkıntının neden olduğu nadir bir kalp rahatsızlığı olan stres kardiyomiyopatisi de araştırmacılar tarafından "kırık kalp sendromu" olarak adlandırılıyor.

Kalp kası, adrenalin ve diğer stres hormonlarının yükselmesiyle birlikte klasik bir kalp krizini taklit eden bir zayıflık geliştirir. Çoğu insan kalıcı yan etkiler olmadan hızlı bir şekilde iyileşir. Ancak nadir durumlarda ölümcül olabilir ve 'kırık bir kalpten ölmek' fikrine yepyeni bir anlam katabilir.

Aşk Acısıyla Başa Çıkmanın Yolları

Birine karşı hisleriniz olduğunda ve bu hisler karşılık bulamadığında kendinizi hangi senaryoda bulursanız bulun acıtır. İlişkilerde nasıl davranılacağı öğrenilen bir beceridir. Ebeveynleriniz ve ardından kardeşlerinizle başlayan her ilişki, gelecekteki ilişkiler için zemin hazırlar. Sağlıklı sınırları ve hayal kırıklığıyla nasıl başa çıkacağınızı öğrendiğiniz bir aileden geliyorsanız, reddedilmeyle başa çıkma konusunda benlik algısı zayıf olan birinden daha başarılı olabilirsiniz.

Reddedilme, umutsuzluk içindeyken üzerinde çok fazla kontrole sahip olduğunuz bir şey değildir. Bununla birlikte, nezaketle ilerlemek için acıyla başa çıkmanın yolları vardır.

Reddedilmenin Bir Tür Koruma Olduğunu Düşünün

Bu reddetmenin bir amaca hizmet edebileceğini düşünüyorsanız, durumu kontrol etme ihtiyacını gevşetebilirsiniz. Biz resmin tamamını göremiyoruz ama hayatımızın sonunda varacağı bir nokta var. Bu kişi sizin gibi hissetmeyebilir çünkü o aslında sizin en yüksek ve en büyük iyiliğiniz için doğru kişi değildir. Daha basit bir ifadeyle, kötü olabilecek bir şeyi atlatmış olabilirsiniz. Kendimiz için en iyisini bildiğimizi sanırız ama düşünmek ve bilmek iki farklı şeydir.

Zihnini susturup kalbinin derinliklerine inebilirseniz, büyük ihtimalle ruhunuzun zaten bildiğini anlayacaksınız. Evliliğiniz, eşiniz artık sizi sevmediği için sona ermiş olsa bile, resmin tamamını göremediğinizi hatırlayabilirsiniz. Bu son, hayatınızın en güzel zamanının başlangıcı olabilir. Reddedilmenin ardından, ileriye böyle olumlu bir şekilde bakmak zor olabilir. Ama yas tutmak ve bakış açınızı değiştirmek için zaman ayırın. Sizin için en faydalı şey  bu olabilir.

Durumun Gerçeğini Kabul Edin

İyimserlik kötü bir özellik değildir. Aslında, zor veya acı verici durumlarda umuda tutunma yeteneği, tipik olarak kişisel gücün bir işareti olarak kabul edilir. Ancak iş zor ilişkilere geldiğinde, hayal ettiğiniz gelecektense mevcut gerçekliği göz önünde bulundurmak daha faydalıdır. İlişkinizden veya birine olan sevginizden vazgeçmenin başarısız olduğunuz anlamına geldiğini düşünüyorsanız, tekrar düşünün. Bunu tanımak cesaret ve öz farkındalık gerektirir. Kendini geliştirmek için olumlu bir adım attın; ilişkinizin hiçbir yere gitmediğini anlamak, muhtemelen duygularınızı bir gecede yok etmeyecektir, ancak bu önemli bir adımdır.

İlişki İhtiyaçlarını Belirleyin Ve Dışarıdan Bakın

Bir ilişkiden ne istediğinize ve kesinlikle ne istemediğinize dikkatli bir şekilde bakmak, sevdiğiniz kişinin aslında en iyi eşleşme olmayabileceği yolları belirlemenize yardımcı olabilir. Diyelim ki siz ve partneriniz arasındaki ilişki harika gidiyor. Birlikte ne kadar çok zaman geçirirseniz, o kadar bağlı hissediyorsunuz. Sonunda, onlara aşık olduğunuzu anlıyorsunuz. Ancak büyük bir sorun var: Günler, bazen bir hafta veya daha fazla, çoğu zaman ondan haber almadan geçiyor.  Whatsapp mesajları gönderiyorsunuz ve çevrimiçi olduklarını fark ediyorsunuz, ancak hala yanıt yok. İlişkilerde iyi iletişime öncelik veriyorsanız, size zamanında geri dönememeleri, iyi bir eşleşme olmadıklarının oldukça iyi bir göstergesidir. Sevdiğiniz birinin ihtiyaçlarınızı tam olarak karşılamadığını fark ettiğinizde, duygularınızı aşmak daha kolay olabilir.

Geleceğe Bakın

Eski sevgiliye veya duygularınıza karşılık vermeyen birine olan aşk sizi sınırlayabilir. İlişki kuramayacağınız birine takılıp kalırsanız, muhtemelen başka biriyle mutluluğu bulmakta zorlanacaksınız. Kendinizi ciddi bir şeye hazır hissetmiyor olsanız bile, sıradan bir flört, dışarıda bir sürü harika insan olduğunu fark etmenize yardımcı olabilir. Bir kez daha ciddi bir şekilde çıkmak istediğinizde, doğru partneri bulmak hala zor olabilir. Genellikle biraz zaman alır. Flörtlerde yaşadığınız hayal kırıklıkları halihazırda sevdiğiniz kişi üzerinde durmayı özellikle cazip hale getirebilir.

Ancak, ilk başta zor olsa bile, geçmişinize değil, ileriye bakmayı taahhüt edin. Hiç kimse tam olarak doğru hissettirmiyorsa, hala devam eden takıntınız üzerinde çalışmak için zamana ihtiyacınız olabilir. Ancak tüm süreçte bu durumları dürüstlükle ele alın: Ne aradığınız ve şu anda ne verebildiğiniz konusunda açık ve dürüst olun.

Diğer İlişkilere Öncelik Verin

Kalp kırıklığını atlatan insanlar genellikle hayatlarındaki diğer önemli ilişkileri “unutma” eğilimindedir. Siz iyileşmek için çalışırken arkadaşlarınız ve aile üyeleriniz destek sunabilir. Hatta kendi deneyimlerinden paylaşmak için bazı yararlı içgörülere sahip olabilirler. Toksik bir ilişkinin etkilerinden kurtulmaya çalışıyorsanız, sevdikleriniz de size güç ve rehberlik sağlayabilir. Sadece etkileşimlerinizin sizi nasıl hissettirdiğine dikkat ettiğinizden emin olun.

Birinin sizi veya seçimlerinizi yargıladığını veya başka şekillerde kendinizi kötü hissettirdiğini düşünüyorsanız, onlarla geçirdiğiniz zamanınızı sınırlamak akıllıca olabilir. Sizi seven ailenize ve arkadaşlarınıza ulaşmaktan çekinmeyin. Sevdiğiniz biri tarafından reddedildikten sonra dünyada yapayalnız olduğunuzu hissedebilirsiniz. Ancak bu dünyada sizi seven insanların olduğunu fark etmek, aslında sevilebilir olduğunuza dair çok ihtiyaç duyulan güvenceyi getirebilir. Her zaman yanınızda biri olacak ve siz farkına bile varmadan yolunuza devam edeceksiniz.

Sınırlayıcı İnançlarınızı İyileştirin

Bilincinde bile olmadığınız inançlarınız olabilir. Bu kişiyle yaşayacağınızı düşündüğünüz aşka layık olduğunuzu düşünüyor musunuz? Belki de tam olarak ve derinden sevilmeyi hak etmediğinize inanıyorsunuz, bu yüzden dikkatinizi bu inancı size geri yansıtan birine odaklıyorsunuz.

Sahip olduğumuz birkaç inanç var ki, açığa çıkmadıkça, bizi güvenli ve tanıdık hissettiren şeylere takılıp kalabiliriz. Hangi inançlara sahip olduğunuzu öğrenmek için mevcut yaşam koşullarınıza bakın. Sizi engelleyen inançları ortaya çıkardığınızda ve onlara hitap ettiğinizde, bu kişinin gitmesine çok daha kolay izin verebilirsiniz.

Kişisel Bakıma Zaman Ayırın

Kişisel bakımınıza odaklanmak, dikkatinizi olması gereken yere, kendinize geri getirecektir.  Umutsuzluk duygularıyla mücadele ediyor ve reddedilmiş hissediyorsanız, kalbinize ve ruhunuza özen göstermek ve beslemek için zaman ayırmak sağlıklı bir şekilde ayrılmanıza yardımcı olacaktır. Romantik anlamda değer verdiğiniz veya sevdiğiniz biri tarafından reddedildikten sonra kendinizi ayırmak kolaydır.

Sizi ayağa kaldırmaya yardımcı olması için yalnız veya arkadaşlarınızla ve ailenizle birlikte olmak için biraz zaman ayırın. Karşılıksız aşkla uğraşırken kendinize çok iyi bakmak yapabileceğiniz en önemli şeydir.

Konfor Alanınızı Zorlayın

Bu kişi bizi sevse hayatımızın harika olacağına inandığımızda sahte bir rahatlık tuzağına düşebiliriz. Hayat, konfor alanımızın dışında gerçekleşir. Daha büyük düşünebilir ve hayal kurabiliyorsanız, uygun romantik partner çevrenizi genişletebilirsiniz. Uzun süreli bir ilişkinin veya evliliğin sonunda kalp kırıklığı ve reddedilme yaşıyorsanız, ilerlemenizi sağlayacak tek şey konfor alanınızdan çıkmak olabilir.

Bu sadece yeni insanlarla çıkmak için geçerli değildir. Kendiniz için size meydan okuyan ve dünyanızı yeni ve heyecan verici fırsatlara açan şeyler yapın. Her zaman ilginizi çeken yeni şeyleri deneyin. Ya da sadece eski arkadaşlarınızla yeniden bağlantı kurun.

Ayrılmayı Seçin

Bir seçeneğiniz olduğunu bilmek size güç verir. Başka birinin peşinden koşmayı veya hak ettiğiniz sevgiyi alamadığınız bir ilişkide kalmayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Ayrılmayı seçebilirsiniz. Uzun süreli bir ilişkiden veya evlilikten ayrılmaya karar vermeden önce aklınızda bulundurmanız gereken tek şey, şu anda içinde bulunduğunuz durumu yaratan kendinizle ilgili sahip olduğunuz inançları iyileştirmediyseniz, gelecekteki bir ilişkide aynı koşulları yeniden yaşayabilirsiniz. Ne olursa olsun, bu kişiyle teması sınırlamayı seçmek, iyileşme yolculuğunuzda sağlıklı bir ilk adımdır. Duygularınıza karşılık vermeyen birinin yanında olmak dayanılmaz olabilir.

Kaybınızı Tamamen Yaşamak için Zaman Ayırın

Pek çok insan, birisiyle ilişkiniz olmasa da, aynı şekilde hissetmeyen birine karşı hisleriniz olduğunda yine de yas tutmanız gerektiğinin farkında değildir. Bu bir kayıp. Ve eğer karşılıksız sevginin kaybının yasını tamamen tutarsanız, ilerlemeniz daha iyi olur. Biten bir ilişkiniz varsa da kaybın yasını tutmak için zaman ayırmak uzun vadede size yardımcı olacaktır. Geçmişi tamamen bırakmadıysanız, ilerlemek zordur.

Kaybınızın yasını tuttuğunuzda, tam teslimiyet durumuna geçmek daha kolay olacaktır. Teslim olmak ve olanı kabul etmek, çok daha kolay ilerlemenize yardımcı olacaktır. Mucizelerin gerçekleşebileceği yer teslimiyet yerindedir. Bu içsel teslimiyet yerine ulaştığınızda hayatınız anında değişebilir. Sık sık tekrarlayın,

“Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için sükûnet, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve aradaki farkı bilmem için akıl ver."

En Çok İstediğiniz İlişkiyi Çekmeyi Öğrenin

Ne tür bir partner ve ilişki arzu ettiğiniz konusunda netlik kazanmak için zaman ayırmak, ideal resminize uymayan şeyleri bırakmanıza yardımcı olacaktır. Herkesin ideal bir partner algısı vardır. Ya çok daha fazlasını bekleyebilirsin ya da çok daha düşükle yetinebilirsin. Her iki durumda da, mükemmel dengeyi ve öz değerinizi fark ettiğinizde, bunu aramak daha kolay hale gelir.

Yalnız Olmadığınızı Bilin

Sosyal psikolog Roy Baumeister'e göre, %98'imiz zaman zaman karşılıksız aşktan acı çekti. Bu tür reddedilmeyle ilgili sorunlardan biri, kendinizi üzgün, yalnız ve kırık kalpli hissetmenizin yeterli olmamasıdır. Aynı zamanda kendinizi kötü ve utanmış hissetmenize neden olur ve sizde derinden bir sorun olduğundan endişelenmeye başlarsınız.

Kendine acı verici sorular sormaya başlıyorsunuz, bu kadar değer verdiğin bu kişi sende ne görüyor ki senden uzak durmak istiyor? Kendinizi yiyeceklerle yatıştırmaya başlarsınız ve sonra daha da kötü hissedersiniz. Ve evet, kendi kendinize, ben bir tembelim, ben çok çirkinim, bu yüzden sevilesi değilim demeye başlarsınız.

Ancak bu, çoğu zeki, çekici ve sevimli olan diğer insanlara da oluyorsa, o zaman belki de mesele yeterince iyi olmamakla ilgili değildir. Bunun ikiniz için doğru zaman olmamasıyla ya da birbiriniz için doğru partner olmamanızla ilgili olabilir.

Hayatınızı Genel Olarak Değerlendirin

Sizi sevmeyen birine aşık olmanın hayatınızda bir kalıp olup olmadığını görmeye çalışın. Sizi reddedecek birine aşık olmak, bazı insanlar için tekrarlanan bir kalıp olabilir. Bu, özellikle çocuklukta “güvensiz bağlanma” olarak adlandırılan, yani bağımlı olduğunuz yetişkinlerin onlara en çok ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda düzenli olarak erişilemediği hissiyle tekrarlayan deneyimleriniz varsa doğru olabilir ( Bunun, her çocukluk ihtiyacına hemen veya tam olarak çocuğun istediği şekilde yanıt vermeyen bir ebeveynden kaynaklanmadığını unutmayın!).

Bunu düşünmenin bir yolu, kendinize daha önce sizi reddeden birine aşık olup olmadığınızı sormaktır. Burada bir çeşit kalıp olup olmadığını dürüstçe değerlendirmeye çalışın. Eğer öyleyse, çocuklukta reddedilmelerin veya terk edilmelerin acısını dindirecek birini bulmaya çalışıyor olabilirsiniz; ama ne yazık ki, çoğu durumda, belki de çocukken inandığınız gibi, sizin gerçekten sevilmeyen olduğunuz hissini pekiştiren, kalıbı bozmayacak, tekrar edecek birini bilinçsizce seçiyorsunuz ya da hayal kırıklığına uğramaya, reddedilmeye ve terk edilmeye mahkum olduğunuzu düşünüyorsunuz.  Böyle bir durumda seçiminiz size yeni bir deneyim sunmaktan ziyade, terk edilme korkularınızı doğrulamakla sonuçlanabilir.

Bir Terapistle Konuşun

Aşağıdaki durumlarda terapiyi yararlı bir kaynak olarak önerilir;

  • Hayatınızı tipik olarak yaptığınız gibi yaşamakta zorlanıyorsunuz
  • Hisleriniz hakkında kafanız karışıksa
  • Kendini karanlık bir yerde buluyorsanız
  • Duygularınızı kabul etmekte ya da devam etmekte sorun yaşıyorsanız

Terapi, duyguları keşfetmek ve onları verimli bir şekilde ele almak için stratejiler aracılığıyla konuşmak için güvenli, yargılayıcı olmayan bir alan sağlar. Bir terapist, yoğunluk azalana kadar bu duyguları yönetmek için size başa çıkma becerilerini de öğretebilir.

Aşağıdaki durumlarda hemen profesyonel yardım almak her zaman en iyisidir:

  • İntihar düşünceleri varsa
  • Umutsuz hissediyorsanız
  • Kalıcı depresyon veya endişe duyguları yaşıyorsanız

Aşk acısı içerisinde kaybolmayı seçmektense, ne kadar kötü hissederseniz hissedin davranışlarınızın kontrolünün sizde olduğunu unutmadan ve seçim özgürlüğünüzün farkına vararak hayatınıza devam edebilirsiniz. Bu yolda psikolojik destek almak istiyorsanız, kendinizi bir uzmanla konuşarak daha iyi ifade edebileceğinizi düşünüyorsanız her zaman bizimle görüşme yaparak online terapi alabileceğinizi de unutmayın.

Reddeden Taraf Ne Yapmalı?

Birini nazikçe reddetmek her zaman kolay değildir, özellikle de o kişiyi gerçekten önemsiyorsanız. Ne olduğunu görmek için onlarla ilişki yaşamayı denemeyi bile düşünebilirsiniz. Ancak romantik bir ilginiz olmadığından eminseniz, bu ikiniz için de işleri zorlaştırabilir. 

Kaçınma genellikle yardımcı olmaz

Duyguları kaybolana kadar onlardan kaçınmak isteyebilirsiniz, ancak bu, özellikle iyi arkadaşsanız, ikinize de zarar verebilir. Bunun yerine, durum hakkında konuşmayı deneyin. Bu biraz rahatsız edici olabilir, ancak dürüst bir tartışma ikinizin de ilerlemenize yardımcı olabilir. İlgisizliğinizi nasıl ifade ettiğinize dikkat edin. Dürüst ol ama kibar olun. İkinizi neden bir çift olarak görmediğinizi açıklamadan önce karşınızdaki hakkında değer verdiğiniz şeylerden bahsedin.

Merhamet sunun

Muhtemelen, bir noktada onları geri vermeyen birine karşı hisleriniz olmuştur. Bunun sana nasıl hissettirdiğini tekrar düşünün. O zaman size ne yardımcı olurdu? Karşılıksız sevgi yaşamamış olsanız bile, reddedilmenin acısı geçene kadar nezaket göstermek, diğer kişinin mevcut arkadaşlığınızda rahat etmesine yardımcı olabilir.

Reddinizi netleştirin

İlgilenmediğinizi açıkça söylemek önemlidir. Açıkça “Senin hakkında böyle hissetmiyorum” diyerek duygularını incitmek istemeyebilirsin. Ancak belirsiz retler onları denemeye devam etmeye teşvik edebilir. Şimdi önde olmak, ikiniz için de daha sonra acı ve hayal kırıklığını önlemeye yardımcı olabilir.

İşe yarayabilecek bazı cümleler;

  • "Benim için önemlisin ve birlikte geçirdiğimiz zamana değer veriyorum ama seni sadece arkadaş olarak görüyorum."
  • "Seninle romantik olarak ilgilenmiyorum ama iyi arkadaş olarak kalmak istiyorum. Bu konuda ne yapabilir?"
  • “Senin için doğru olan birini bulacaksın” ya da “Senin için iyi değilim” gibi şeyler söylemekten kaçının. Bunlar küçümseyici görünebilir. Ayrıca, “Peki, denemeden nasıl bilebilirsin?” gibi tepkilere ilham verebilirler.

 

Tarih :
Yazar :

Aşk Acısı ve Yas

Birine aşık olduğunuzda aslında bu aşkın kaybıyla beraber çekebileceğiniz büyük biracının da riskini göze almış oluyorsunuz. Aşk, bir mıknatıs gibi sizi kendine çekerken alacağınız hazların yanı sıra kaybının ıstırabı da bir yanda sinsice beklemeye başlar.

İki inşam birbirleriyle buluşturan ve ayıran sürecin dörtlü bir döngüden oluştuğunu düşünelim:

Aşk-Sevgi-Ayrılık-Yas döngüsü.

Birine aşık olduğunuzda aslında bu aşkın kaybıyla beraber çekebileceğiniz büyük bir acının da riskini göze almış oluyorsunuz. Aşk, bir mıknatıs gibi sizi kendine çekerken alacağınız hazların yanı sıra kaybının ıstırabı da bir yanda sinsice beklemeye başlar. Birini ne kadar çok seversek onu kaybettiğimizde acı da o kadar çok olacaktır. O kişiye (nesneye) yaptığımız duygusal yatırımın kaybı bizi derinden sarsar. İşte bu nedenle insanlar bu acıdankaçmak, bir an önce kaybedilen aşk nesnesinin imgelemini yok etmek için yas evresini atlamaya çalışırlar. Dörtlü döngü tamamlanmadan yeni bir aşka düşüverirler ya da en azından öyleymiş gibi yaparak geçici bir süre rahatlamaya çalışırlar:

Aşk-sevgi-ayrılık ve tekrar aşk

Boşluk o kadar çabuk doldurulamaz. Aslında, ayrıntılı bir şekilde, büyük bir zaman ve yatırım enerjisi harcanarak doldurulur.

Sigmund Freud

Freud&#;un da tanımladığı üzere bu acıyı bitirmek öyle kolay ve hızlıca olmayacaktır. Ancak bugün bizler hızlı bir yaşama alıştırıldık. Hızlıca yeriz, hızlıca çalışırız, hızlıca giyiniriz, hızlıca dinler, anlatırız. Üzülmeye, ağlamaya, hastalanmaya, sızlanmaya, zayıf olmaya zamanımız yoktur hatta hakkımız bile. Aynı konuya olan üzüntümüzü üst üste dile getirsek sorunlu, depresif damgası yeriz. Hemen bir uzmana yönlendiriliriz en yakınlarımız tarafından. Halbuki acı çekmek de, üzülmek de yine biz insanlara dair. Birine aşık olduğunuz sürece hissettiğiniz taşkın duygular, yoğun yaşam enerjisi ve patlayan bir mutluluk hali ne kadar gerçek ve güzelse, bunları yaşamaya neden olan nesnenin kaybı da o denli yıkıcı ve ıstırap verici olacaktır. Gel gör ki ona tahammülümüz yok. Her zaman, her an sonsuza dek hep mutlu, neşeli ve hayat dolu olalım. Olalım da bu şu an ve burada ne kadar mümkün? Belki sadece kabul etmeye ihtiyacımız var, aydınlıkla karanlık, doğumla ölüm, mutlulukla hüzün Her kavram zıddıyla vardır ve biri diğerini kendinde barındırır zaten. Tek yapmamız gereken aşkın kaybının acısını yaşamaya kendimizi bırakmak ve iyileşmek için beklemek, tıpkı bir yaranın kapanma süreci gibi.

Her kayıp bir yas doğurur ve yas mutlaka tutulmalıdır çünkü ondan kaçmak gölgenizden kaçmaya benzer; ne zaman dönüp bakacak olsanız onu arkanızda görürsünüz. Aşık olmak acı çekme riskini alabilecek cesur insanların sürecidir. Bu insanlar bilirler ki yemek yemek için, giyinmek için, araba sahibi olmak için, anne baba olmak için bedel ödemek gerekir. Tüm hazlarımız için bir bedel öderiz; maddi, duygusal, fiziksel, zamansal, eylemsel, düşünsel bedeller İşte aşkın bedeli de acı ve yas olabilir ve bu bedelden kaçmak çok daha kötü bedeller doğurabilir.

Sevilen ve kaybedilen nesne ben için binlerce bağla desteklenen çok büyük bir önem taşımıyorsa, bunun kaybedilmesi de bir yasa neden olmaz.

Sigmund Freud

Seçtiğimiz ve bağlandığımız nesne(kişi) bizim için çok önemli olmazsa ve ona yatırım yapmazsak ondan kopmak, ayrılmak da zor olmayacaktır ve yas tutmak da gerekmeyecektir. Ancak güçlü bir aşk ve sevgi bağının ardından ayrılık her ne sebeple gelirse gelsin bizlerin hayatında duygusal, fiziksel, işlevsel kayıplara neden olur. Yas sürecinin ne kadar olacağı belirsizdir. Bu içsel bir tamamlanma, halleşme süreci olacaktır. Her aşkta farklı bir süreç doğabilir, bazen birkaç gün, bazen birkaç ay ya da yıl. Bazen de bir ömür boyu tamamlanamayan yaslar olacaktır. Ne kadar sürerse sürsün yas bitmeden yeni bir aşka yelken açanlar fırtınalı denizlerde acı çekmeden boğulmayı da göze almalıdırlar.

Kendimizin, libido adı verilen belli bir sevme kapasitesine sahip olduğumuzu tasarlarız, bu kapasite ben&#;e karşı içimizde tuttuğumuz nesnelere yönelir. Nesneler bizim için yıkılmış ya da kaybolmuştur ve sevme kapasitemiz (libido) yeniden özgür olur. Ama libidonun nesnelerinden kopması neden bu kadar acılı bir süreç olmak zorundadır?

Bunu anlamıyoruz. Sadece libidonun nesnelerine yapıştığını ve kaybedilenleri terk etmek istemediğini görüyoruz. İşte yas budur.

Sigmund Freud

Özlem Kolan / Uzman Psikolog

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir