benim anam garip benim anam sefil türküsü / Benim Anam garip benim Anam sefil 😰 | By Ardahan kızı

Benim Anam Garip Benim Anam Sefil Türküsü

benim anam garip benim anam sefil türküsü

Türkü Deyip de Geçme Tanı

        Kendi türkülerini okumayan milletlere,

        Yabancılar kendi türkülerini okuttururlar.

                                                                                                                             

        Halk ezgileri, ezgisel buluşların ve bazen insanüstü yaratışların harman olduğu eserlerdir. Türkülerimiz ise, hakikati olduğu gibi görüp söylemekten asla çekinmeyen ermiş ve cesur kimselerin söylemleridir. Türk insanının düşünen, soran; seven, küsen; gülen, ağlayan kalbinin içini görürüz türkülerde. Onlar bizim romanımızdır, bizi anlatır asırlardır bizlere.

         

        Türküler bir kültürün en insancıl, en öznel olan parçasıdır. Türkü zevkinden yoksun kalmak, ruh yönünden çok şeyden yoksun olmak demektir. Eğitim görmüş meslek sahibi olmuş, itibarlı bir mevkide görev yapmakta olan birinin, soylu bir türkü zevkine sahip olmaması, eşsiz bir ruh zenginliğinden nasibini almamış olması demektir.

         

        Türkülerin, ama gerçek anlamda soylu türkülerin kendisi, başlı başına bir öğretmendir. İnsanı eğitir, geliştirir, insanı daha erdemli kılar, daha akılcı davranmaya yönlendirir.

         

        Türkü sevgisi çok küçük yaşlarda başlatılmalıdır. Türküleri seven bir çocuk, başta canlıyı sever; insanları, toplumu sever; eşsiz bir ruh kudreti ve zenginliği kazanır. Türküler onlara vatan sevgisi, vatanını tanıma ve tanıtma arzusu aşılar, onların vatana hizmet duygularını geliştirir.

         

        İnsan ruhu güzelliklerle yücelir. Kendi milli geleneklerimizden edindiğimiz derin bilgi ve birikimi özümseyerek yaratmış olduğumuz türküler, insan varlığının bir ihtiyacı olan sanatın en kolay, en yaygın, dolayısıyla en etkili dallarından olan müzik ve edebiyatın ortak ürünüdür. Seçerek dinlediğimiz türkülerin ahlak eğitimini de etkilediğini görürüz.

         

        Toplumlar günümüzde yoğun bir iletişim ve etkileşimle karşı karşıyadır. Bu da çevrenin hızlı bir biçimde dışa açılmasını, değişmesini ve yenilenmesini mecbur kılmaktadır. Bu şartlar, sanatta olması gereken soylu değerleri sarsar, bozar; başka bir deyişle yozlaştırır. Bu şekilde ortaya çıkan, türkü adı altında bizlere dinletilmek istenen bayağı deyişleri konumuzun dışında tutuyoruz elbette.         

         

        Ortak bir bilinç yaratılmasında halk türkülerimizden geniş ölçüde yararlanabiliriz. Anadolu insanının ince ve zarif duygularını, hayal ve isteklerini en temiz şekilde türkülerimizde buluruz. Âşık Emrah’ın, belki de mütevazı bir köy evinin penceresinden bakan sevgilisini cennet sarayına kondurması, onu melek yerine koyarak, yüzünün güzelliğinin göz kamaştıracak derecede etkileyici oluşunu çok tabii kılıyor.

         

                                Bugün ben bir güzel gördüm  / Bakar cennet sarayından

                                Kamaştı gözümün nuru / Onun hüsn-i cemalinden  (Emrah)

         

         

        Türkülerimizde, sevginin en temizi, fedekârlığın en yücesi halk diliyle o kadar güzel ifade edilmiştir ki insana “bu kadar da olamaz artık” dedirttirir:

         

                                Ben seni seviyom can ile candan

                                İnsan kemlik bulmaz sevdiği yârdan

                                Canım esirgemem vallahi senden

                                Götür sat pazarda kulum var deyi   (Karacaoğlan)

         

         

        Ahlak, Türk insanının olduğu gibi, türkülerin de temel taşıdır.

         

        Başımda altın tacım / Hem susuzum hem açım

                                Yârimi bana verin / Gerisi anam bacım  (Anonim)

                   

        Alçak gönüllülük, türkülerde çok önerilen hasletlerimizdendir.

         

                                Gel ha gönül havalanma / Engin ol gönül engin ol

                                Dünya malına güvenme / Engin ol gönül engin ol (Teslim Abdal)

         

         

        Yurt ve millet sevgisini haykırarak dile getirildiğini sezersiniz türkülerde.

         

                                Ehl-i İslâm olan bilsin işitsin

                                Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana  (Âşık Şenlik)

         

         

        Dağlara:

         

                                Dağlar siz ne dağlarsız

                                Kardan kemer bağlarsız  (Anonim)

         

         

        Bülbüle:

         

                                Mihrican mı değdi gülün mü soldu

                                Gel ağlama garip bülbül ağlama  (Âşık Turabî)

         

                   

        Turnaya:

         

                                İnme turnam inme sen bu pınara

                                Avcı tuzak kurmuş var yolun ara  (Anonim)

                               

        Ceylana:

         

                                Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlar

                                Anadan babadan yârdan ayrı koyarlar.  (Anonim)

         

         

        diyerek birer mazlum canlı gözüyle bakan halkımız, köylerde çifte koşarak, kağnı çektirerek, hayat yükünü paylaştığı öküzü de bu zarif canlılardan ayırmadan derin sevgi ve minnetle anar.

         

                                Dağdan kütür kütür hezen indirir

                                İrençberler hoşça tutun öküzü

                                Her evin devliğin öküz döndürür

                                İrençberler hoşça tutun öküzü  (Pir Sultan Abdal)

                   

         

                    Tabiat varlıklarına beslenen sevgi gibi insanı insan yapan birçok özellik, türkülerde bütün çıplaklığıyla işlenmiştir.

                    Türküleri sevmek kolaydır, ama gerekli kültür birikimine sahip olmadan onları anlamak asla mümkün değildir.

         

                                                      

                                                        

        Türküler Nedir Ne Değildir?    

         

        Türkü, halk şiirinde özel bir biçimin adı olmakla birlikte sıradan halk, mani, türkü, koşma, divan, gazel vb. halk şiirinin her biçimi ile kırık hava şeklinde okunmuş sözlü ezgilere Türkü demektedir. Kültürümüz içinde önemli bir yeri olan türküler, milletimizin geçmişinden gelen ve zaman içinde biçimlenerek kurallara bağlanmış; halkımızın benimsediği, sevdiği, çalıp söylediği, zevkle dinlediği ve içinde kendini bulduğu ilahî bir varlık halini almıştır. Bu nedenle türkü sözleri üzerinde hassasiyetle durmak bir vicdan borcudur.

         

        Halk türküsü, başlangıçta bir kişinin, hafızasında var olan halk işi ezgi ve söz kalıplarından yararlanarak, bazen sözü, bazen ezgiyi değiştirerek, bazen da yine halk işi olmak kaydıyla, özgün olarak ortaya koyduğu; dilden dile dolaşırken değişikliğe uğrayan, zaman içinde kişisel izlerin silinmesi sonucu ortak özellik taşıyan ezgili ve biçimli sözlerdir. Sözünü ettiğimiz bu değişime folklorik oluşum diyoruz. Böylece oluşan türküye halk türküsü, özgünlüğünü koruyup ilk şeklini devam ettiren türküye de Ahmet’in türküsü, Mehmet’in türküsü, Sadeddin Kaynak’ın türküsü diyoruz. Her iki türün buluştuğu saha ise Halk Müziği ve Halk Edebiyatı sahalarıdır. Burada esas olan halk işi olma özelliğidir. Halk işi olmak demek, sözün: Şiir biçimi, dil ve anlatım bakımında halk şiiri özelliği taşıması; ezginin ise: Yerel ve otantik karakteri yansıtabilmesi demektir. Bu konu bugüne kadar pek kavranılamamıştır.

         

                    Çok yaygın bir söylem olmasına karşın her türkünün bir hikâyesi yoktur. Mani katarlarından oluşan atma türkülerin, dini-tasavvufî konuları işleyen deyiş, nefes, hikmet, ilahi funduszeue.info hikâyeleri olmaz. Türkülerin büyük bir kısmı olayları değil, duygu, düşünce ve sezgileri dile getirir. Ancak olay türkülerinin hikâyeleri olur.

         

        Türkülerin, bilinenin ötesinde çok sayıda bentleri vardır. Çeşitli yayınlarda bunların belirlenmiş ve böylece yaygınlık kazanmış bir kaç bendi yayımlandığından, o türkünün,  bilinen o bentlerden ibaret olduğu sanılır. Olay türkülerinin çok sayıda, hele meşk ortamında söylenen, manilerden oluşan türkülerin sayılamayacak kadar çok bentleri bulunur. Bunlar bir taraftan yaratılarak belli bir zaman söylenir; bir zaman sonra unutulup giderken yerlerini yenilerine bırakırlar.

         

                    “Çamlığın başında tüter bir tütün”  türküsünün yaygın olarak bilinen bentleri şunlardır: “Ham meyveyi kopardılar dalından” ve “Benim yârim yaylalarda oturur”

         

                    Oysaki araştırıldığında, türkünün, olayı daha içli bir şekilde hikâye eden başka dörtlüklerinin de varlığını görüyoruz.

         

                    Yozgat yaylasında bir garip kuşum

                    Elveda sizlere akrabam eşim

                    Doymadım dünyaya on sekiz yaşım

                    Onun için açık gider gözlerim

                                Yüküm kervan yükü savran gidiyor

                                Sürmedim sefayı devran gidiyor

                                Ziya’m ciridine kurban gidiyor

                                Onun için kapanmıyor gözlerim

        Atına binmiş de eğeri düzler

                    Cirit değneği de elini gözler

                    Hayırsız elbisen bohçayı süsler

                    Onun için kapanmıyor gözlerim. Ve devam eder…

         

         

                    Mani biçimindeki şiirlerin ilk iki dizesi daima daha sonraki dizelere hazırlık için söylenmemiştir. Böyle örnekler olmakla birlikte, çoğunlukla mani dizeleri arasında anlam bütünlüğü vardır. Bunu sezebilmek için şiirin büyüleyici dünyasına girmek gerekir.  Dağlar başı dolu kar / Benzim sarı hulkum dar / Her gelen benzim sorar / Bilmez kalbimde ne var  (Anonim)

         

                    Bu manide: Dağların başının kar olması, âşığın keyfini kaçırıp, onu huysuz ve tahammülsüz bir hale sokmuştur.  Bu nedenle aşırı heyecandan rengi sapsarıdır. Çünkü yollar kapalı, sevgiliye ulaşmak veya onunla haberleşmek imkânsızdır. Bu sıkıntılı durumda ise yanına her gelen, onun yüzünün rengini sormakta, yüreğindeki gerçeği anlayıp derdine ortak olma çabası göstermemektedirler. Âşık bundan yakınmaktadır.

         

        Türküleri kadın ağzı, erkek ağzı diye ayırmak bir tarafın türküsünü diğer tarafın okumasını yadırgamak yanlıştır. Bir taraf diğer tarafın duygularını dile getirebilir. Kına gecesi, kızının içinde bulunduğu ruh halini dile getirmek isteyen sanatçı ruhlu bir baba: “Ağ elime mor kınalar yaktılar / Kaderim yok gurbet ele sattılar” diyebilir. Fethiyeli Mustafa Coşkun’dan “Eloğluna yandım ben”; Aydın’lı Nursal Ünsal’dan “Yorgun değil bir güzele vurgunum” türkülerini derlememiş miyiz? Muharrem Akkuş “Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim”, Selahattin Sarıkaya “Ak taş diye belediğim / Tülbendime doladığım” dememişler mi?

         

        Bazı türküler ölmüş kişinin ağzından yakılmıştır.

         

                                Üç gün evvel geldi gelin alıcı

                                Denizde boğuldum yoktur ilacı  (Anonim)

         

                                Doymadım dünyaya on sekiz yaşım

                                Onun için açık gider gözlerim  (Anonim)

         

                                Şarkışla dağları bir sürü koyun

                                Gelin ahbaplarım üstümü soyun  (Anonim)

         

                                Kazın mezarımı bayıra düze

                                Yönünü çevirin sıladan yüze  (Anonim)

                               

                                Selânik içinde selâm okunur

                                Selâmın sedası cana dokunur   (Anonim)

         

        Olay türkülerinde kahramanların duygu, düşünce ve durumları, onların ağzından dökülüyormuşçasına çok defa olayın kahramanları dışındaki bir şahıs tarafından dillendirilir. Ölenin duygularını ikinci, üçüncü şahıslar dile getirir. Bundan dolayı türkülerde konuşan şahıslar bir bent içinde bile değişebilir.

         

                                Yüküm kervan yükü savran gidiyor

                                Sürmedim safayı devran gidiyor

                                Ziya’m ciridine kurban gidiyor

                                Onun için kapanmıyor gözlerim  (Anonim)

         

        Bir türküde, bir şehir adının geçmesi o türkünün oraya ait olduğunu daima göstermeyebilir.

         

                                Şu İzmir'i boydan boya gezerim (Yozgat’tan derlenmiş)

                                İstanbul’a cura yazdım saz geldi (Antalya’dan derlenmiş)

                                Ordumuz gitti Muş’a dayandı  (Urfa’dan derlenmiş)

                                İzmir'in içinde al yeşil bayrak  (Sivas’tan derlenmiş)

                                Ankara’da yedim taze meyvayı  (Kırşehir’den derlenmiş)

         

                                Aman Adanalı  (Kayseri’den derlenmiş)

                                İstanbul'un etirafı meteris  (Trabzon’dan derlenmiş)

                   

         

        Bir yöreden derlenmiş bir türküde yer alan bir şiirin tamamı ya da bir bölüğü, bir başka yörenin türküsünde de yer alabilir. Bunlar, genellikle mani dörtlükleridir, çalıp-söyleme ortamında okuyucuların; derleme sırasında kaynak kişilerin o an akıllarına gelen, belki zamanla unutulacak, belki de klişeleşerek o ezgide yer alacak söz öğesidirler. Daha da ötesi için aşağıdaki maddeye bakınız.

         

                    Al almanın dördünü

                    Sev yiğidin merdini  (Kayseri, Malatya)

                                Dut ağacı dut verir

                                Yaprağını kıt verir (Denizli, Kayseri, Afyon,  Sivas)

                    Ak bakraçlar susuz galdı
            Büyük evler ıssız galdı  (Sinop, Rumeli)

                                Sarı zeybek şu dağlara yaslanır
                        Yağmur yağar silahları ıslanır (Rumei, Burdur)               

                    Evleri görünüyor 

                    Gönüldür yeriniyor (Tunceli, Malatya, Kayseri, Tokat, Elâzığ)

         

         

                    Bir türküde yer alan bir şiir bölüğü, aynı yörenin ezgisi farklı bir başka türküsünde de yer alabilir.

         

                    Evleri görünüyor nananay nananay
            Gönüldür yeriniyor vay beni (Elâzığ / Hafız Osman Öge)

                                Evleri görünüyor bağ altına bağ altına
                        Gönüldür yeriniyor Yâr ağlarım (Elâzığ / Enver Demirbağ )

         

         

                    Bir şiir farklı kaynaklarda farklı biçimde karşımıza çıkabilir. Hangisinin esas olduğu önemli değildir. Doğru, güzel, anlatımı sağlam, içeriği zengin olan esastır. Yoksa halk bilimi’ni inkâr etmiş oluruz.

         

                    Sıtkı der dertlerim dilde müşküldür

                    O dostun elinden gözlerim seldir

                    Senin intizarın bir gonca güldür

                    Benim intizarım bir yâre bülbül    (Sıtkı / Âşık Veysel’den)

                                Sıtkı’yam hallerim dilde müşküldür

                                Akar çeşmim yaşı sanki bir seldir

                                Senin arzumanın bir gonca güldür

                                Benim arzumanım bir cana bülbül    (Sıtkı / Hüseyin Koç’tan)

                    Yaralarım göz göz oldu oyuldu
            Hûn etti bağrımı bir pire sebep
            Her gelenler bizi odlara yakar
            Budur ahvalımız bir pire sebep   (Delilî / Halit Aşan’dan)

        
                        Yaralarım göz göz oldu oyuldu
                        Hûn etti bağrımı bir pire sebep
                        Her gelenler bizi taşlar ayaklar
                        Budur ahvalımız bir pire sebep   (Delilî / Âşık Sefaî’den)

         

        
            Bir şiir farklı kaynaklarda farklı âşıklar adına kayıtlı görünebilir.

        
            Bu kadar cevretme aziz sultanım
            Ya n'olur insafa gel bazı bazı
            Halime rahmeyle ruh u revanım
            Bendene keremler kıl bazı bazı (Kemter Baba, Feryâdî, Hasan Hüseyin)

        
                        El çek tabip el çek  sinem üstünden

                                Sen benim derdime deva bilmezsin

                                Sen nasıl tabipsin yoktur ilacın

                                Yaram yürektedir sarabilmezsin  (Emrah, Âşık Velî)

         

                    Gönül gurbet ele varma

                    Ya gelinir ya gelinmez

                    Her güzele meyil verme

                    Ya sevilir ya sevilmez  (Emrah, Sefil Ali, Karacaoğlan)

         

         

                                İşit avazımı ben de varayım

                                Eğlen uçup gitme konadur bülbül  (Kuloğlu, Pir Sultan Abdal)

         

         

        Bir âşığa ait şiirden alınmış bir bölüm,  anonim bir türküde karşımıza çıkabilir.

         

                    Anonim halk türküleri, telif eserler gibi, değişmez veya değiştirilemez eserler değillerdir. Türkülerin söz veya müzik unsuru zamanla değişebilir.

         

                    Bir kaynak kişi, kendisinden derlenen bir türküyü farklı zamanlarda, farklı biçimde çalıp okuyabilir, sözlerini değiştirebilir.

         

                    Bir türkü, birbirlerinden haberli veya habersiz, birden fazla kişi tarafından derlenmiş olabilir.

         

                    Bir yöreden derlenmiş olan bir türkünün aslında başka yöreye ait olması mümkündür. Yörenin yaygın üslubuyla karşılaştırıldığında bu fark edilir.

         

                    Bir yörede çalınıp söylenmesi yaygınlık kazanmış bir türkünün, o yöreye ait olduğunu kesin olarak söylemek çok zordur, doğru da olmayabilir. Bazı türküler, sevildikleri oranda yaygınlık kazanarak yöresellikten bölgeselliğe geçerler. İlk yakıcısı, ilk biçimi, yakılma zamanı gibi, ilk yöresi de zamanla unutulup kaybolabilir. Bu nedenle iyice araştırdıktan sonra türküleri: yörenin türküleri ve yörede çalınıp okunan türküler diye sınıflandırmak daha doğru olur. Belki yarım asırdan fazladır, Urfa, Elazığ, Diyarbakır gibi makama dayalı sistemli müziğin icra edildiği yörelerde, Sadeddin Kaynak’ın türküleri o yörenin türküleriymiş gibi sevilerek çalınıp okunur.        

         

                    Bir türkü, birbirinden çok uzak yörelerde o yörenin türküsüymüş gibi çalınıp okunabilir. “Debre’li Hasan”  Türküsü bir Balkan havası olmasına rağmen Kerkük’te de o yörenin türküsüymüş gibi okunmaktadır.

         

                    Bir türkünün sözleri (“Sarı Gelin” türküsünde olduğu gibi) zamanla milli ya da etnik kimlik değiştirebilir. Azerbeycanlı genç sanatçı Kâzım Eşkiriz’den tarihinde İstanbul’da derlediğim, tarihinde ise TRT Repertuar Kurulu’nca incelenerek numarayla TRT Türk Halk Müziği Repertuarı’na alınan “Bu Dağda Ceyran Gezer” mahnısı, son zamanlarda (tahminen yılından sonra) Televizyonlarda bazı sanatçılar tarafından Kürtçe sözlerle okunmaktadır. Onlarca yıl sonra bu türkünün de kimliği konusunda tartışmalar yapılacaktır. Oysaki kim bilir bu mahnı derlediğim tarihten kaç 10 yıl önce kaç Azerbaycanlı sanatçı tarafından okunmuştur.

         

         

                    Türkülerde Dil ve Anlatım Nasıldır?

         

        Türkülerin dili çoğunlukla, akıcı ve zengin bir konuşma dilidir. Fakat okumuş çevrelerce yakılmış türkülerde; Yunus, Gevherî, Dertli, Zihnî vb. âşıkların şiirlerinde bu sade dilin yanında Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalara da bolca rastlarız.

         

                    Ne çemen ne sâye-i gül

                    Ne bahar ne buy-i sümbül (Anonim)

                                Hamd ü şükr etti dedi ey zü’l-celâl

                                Bin benim bîğî yaratsan ne muhâl  (Yunus Emre)                      

                    Her kaçan dildâra arz etsem hâlim
            Âh u efkârında kalmaz melâlim  (Gevherî)

                                İkbâle zevâl erse ne var sende kemâl var

                                Mağrûr-i kemâl olma ki ardınca zevâl var  (Dertli)           

                    Zevk ü şevk ehlini âh u zâr almış
            Gama tebdîl olmuş ülfetin çağı  (Zihnî)

                   

         

                    Çok yalın, sade, sıcak, samimi; bir o kadar da renkli halk ağzı türkülere hakimdir. Bugün yazı dilinden düşmüş binlerce sözcük, türkülerde, konuşma dilinde ve Anadolu insanının ağzında kullanımını sürdürmektedir. Yazı dilimizde kullandığımız bazı sözcükler halk ağzında değişikliğe uğrayabilir bu doğaldır:

         

        Hisar, asar olur: Bir asardan bir asara geçtin mi?

        Haticem, Hatçem olur: Hatçam çıkmış gül dalına

        Esfel önce Evsel olmuş, sonra da Hevsel’e dönüşmüştür: Hevsal bahçasına attılar beni

                    Ulu Beden, Evlibeden olmuştur: Evlibeden kuş pini / Oldum kızlar düşkini

                                                      

         

                    Türküler doğal, duru, içten ve özlü bir anlatım biçimine sahiptir. Maniler bu söylediklerimizin en belirgin örnekleridirler.

         

                                Ağaca bir kuş kondu / Kuş değil serçe midur?

                                Nefesin gül kokayı / Ciğerin bahçe midür? (Anonim)

         

         

        Etkileyici, sürükleyici olma, olay türküleri ve destanların başlıca özelliğidir. Özellikle olay türkülerinde hikâye ve tasvire dayalı anlatıma bolca rastlanır. Olayın bir tablo gibi göz önüne getirilmesi, zengin bir hikâye üslubuyla desteklenir.

         

                                Akşamdan yükleri tay eylediler

                                Sabahtan öküze  “ho!” eylediler

                                Erzurum düştü de pay eylediler

                                Sene gardaş sene illa o sene  (Anonim)

         

         

         

                    Türkülerde Edebi Sanat Var mıdır?

         

                   

        Çok güçlü olmamakla birlikte, başta teşbih olmak üzere mecaz, hüsnütalil, tevriye, rücu, mübalağa, tecahülüarif, cinas, kinaye, tezat, istiare, tenasüp, telmih, iktibas, teşhis gibi söz sanatlarına türkülerde bolca rastlanır. Tasavvuf felsefesini dillendiren deyişler ise mecazlarla doludur.

         

                    Teşbih, benzetme:

                                İstanbul içinde aynalı çeşme
                        Gözümün yaşıdır eğilip içme  (Anonim)

                    Mecaz, bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma:

                                Benim gözüm sendedir

                                Yâr gözün kime düştü  (Anonim)

                   

                    Hüsnütalil, güzel bir sebebe bağlama:  

                                Bugün mahkeme başı / Sallanır köşe taşı
                        Al yanağı yol etmiş / Elâ gözünün yaşı  (Anonim)

         

                    Tevriye, birden çok anlamı olan bir sözcüğün uzak anlamını kullanma:

                                Akarsu'yum böyle çamurlu yolda
                        Döküldü yaprağım kalmadı dalda  (Muhlis Akarsu)

                    Rücu, sözü geri alma:

                                Aman beyler avdan geldim yorgunum

                                Yorgun değil bir güzele vurgunum  (Anonim)

         

                    Mübalağa, abartı:

                                Oduncular dağdan odun indirir
                        Gözüm yaşı değirmeni döndürür  (Anonim)

                   

                    Tecahülüarif, bilmemezlikten gelme:

                                Evlerine vara gele usandım
                        Ayağıma diken battı gül sandım (Anonim)

        
            Cinas, sesleri aynı anlamları farklı sözcükleri bir arada kullanma:

                                Yârı yolda / Kim görmüş yârı yolda

                                Rakip menzile vardı / Ben kaldım yarı yolda  (Anonim)

         

                    Kinaye, Sözün gelişiyle gerçek anlamların dışında bir kavrama değinme:

                                O yana dönder beni / Bu yana dönder beni
                        Sol yanımda yaram var / Tabibe gönder beni  (Anonim)

                   

        Tezat, birbirine karşıt iki sözü yan yana kullanma veya çelişki:   

                                Âşıklık içimde doğduğu zaman
                        Taş yanar gözyaşım yağdığı zaman  (Abdürrahim Karakoç)

                    İstiare, benzetileni eğreti olarak kullanma:

                                Kalede yılan öter / Dibinde güller biter
                        Esmer yârin koynunda / Çiçeksiz meyve biter (Anonim)

         

                    Tenasüp, birbiriyle ilgili sözlerin bir arada kullanılması:

                                Sevdiğim seyrana çıkar

                                Ateşi sinemi yakar
                        Emzik emzik olmuş akar

                                Şeker midir şerbet midir bal mıdır  (Sefil Suzanî)

                    Telmih, bilinen bir şeyi işaret etme, onu hatırlatma:

                                Derdim ondur çün dokuzun deyemem ağyâre ben

                                Sekizinde kaldı aklım yedide âvâre ben   (Nesimi)

                    (10 Muharrem kerbelâ olayı, dokuz sır, sekiz uçmak, yedi tamu)

         

        İktibas, alıntı:

                                Nahnü kasemna’da taksimde Mevlâ

                                Bu noksan kısmeti bana mı verdi   (Dertli)

         

                    Teşhis, cansız bir varlığı insan yerine koyma, şahıslandırma:

                                Gelmiş iken bir habercik sorayım

                                Yıldız Dağı niye gitmez dumanın

                                Gerçek erenlere yüzüm süreyim

                                Yıldız Dağı niye gitmez dumanın  (Pir Sultan Abdal)

         

         

                    Gerçek halk müziği sanatçısına gelince: engin ruhunu kendine özgü zekâsıyla birleştirerek geçmişin musiki anlayış ve zevkine sadık kalmakla birlikte günün ihtiyaç ve zevklerini de anlamak ve onu göz önünde tutarak eskiye yeniyi katmasını bilmiş ve bunu başararak içinde yaşadığımız musiki âleminin bir kutbu haline tam manasıyla erişmiş olandır. Onun, her gün yeni bir cephesine yeni bir meziyetine şahit oluruz. Gerisi yalandır.

                                     

         

         

 KEMALİYE TÜRKÜLERİ VE ŞARKILARIAYGÜLAygül seni camekanda görmüşlerSiyah zülfün sırma ile örmüşlerRüyamda seni bana vermişlerKuruya kaderim bu da düş imişAygül ekinlerin ziyan oldu muKınalı parmağa diken doldu muGünahım vebalim senin boynunaSeni benden başka seven oldu muPınarın başını cılga eylemişBarkacı koluna halka eylemişKurban olam aygül'ümün huyunaSaçını yüzüne perçem eylemişAygül hilal kaşını yıkıp indirmeHer beni görmede yüzün döndürmeYine benim meylim sendedir sendeAşarım dağları bulurum seniEvlerinin önü armut ağacıDökülmüş yaprağı kalmış ağacıAygül bende gönlün yok iseSen bana kardeş de ben sana bacıKaşların kara benzer kömüreBu gençlik de zarar imiş ömüreEllerimi bağlasalar demireSürüne sürüne bulurum seniAygül ince yolda bükülür giderZülfü gerdana dökülür giderAk eller kınalı gözler sürmeliÖmrüm ardı sıra sökülür giderAcı poyraz gibi deli esmedim Kaderime küstüm sana küsmedimBen o yardan ümidimi kesmedimBeni böyle yakar kor gider misinPınarın başında söylenen sözlerMeri keklik gibi süzdüren gözlerHiç mi sende yok utanan yüzlerNiye beni aldatırsın güzel                           1ŞAHİN UÇURDUMKaleden kaleye şahin uçurdum Ah ile vah ile ömür geçirdim Yare şeker ezdim şerbet içirdim Öyle olur böyle olur köylü güzeli Al yeşil giyinir akşam üzeriKalenin kapısı demir değil miDemiri eriten kömür değil miYar ilen gezmesi ömür değil miÖyle olur böyle olur köylü güzeli Al yeşil giyinir akşamüzeri                          2ŞU DAĞDA Şu dağda ot bitmez miSüpürseler gitmez miBir yiğidin kazancıOn beş kıza yetmez miAman ilahi gelin Sebebim sensin gelinBen bir solmaz gül idimSoldurdun beni gelinŞu dağda ot bitmez miSüpürseler gitmez miOn beş kızın sevdası Bir yiğide yetmez mi Aman ilahi gelin Sebebim sensin gelinBen bir solmaz gül idimSoldurdun beni gelinŞu dağın oylumuna Kuş konmaz yaylımınaGel son kez görüşelim Geldik yol ayrımınaAman ilahi gelin Sebebim sensin gelinBen bir solmaz gül idimSoldurdun beni gelin                                         3HAYRİYEHayriye'nin boyu da uzun Düğmeleri düzün düzünHayriye benim iki gözümHayriye camdan bakıyorŞalvara uçkur takıyorBakışı canlar yakıyorHayriye'nin Şam yeleğiFincana benzer göbeğiSen gelin ol ben güveyi                                              5SÜT KÜLEĞİElinde süt küleği öyledir yar öyledirSütten beyaz bileği söyle cananım söyle Eğinden kız almazsam yar elinden yarYanarım cayır cayır vur ellerim vurKarşıda kuzu gördüm öyledir yar öyledirTüyü kırmızı gördüm söyle cananım söyleBu sabah gün doğarken yar elinden yarSevdim kızı gördüm vur ellerim vurKöşede mavi minder öyledir yar öyledirMinderi tersin dönder söyle cananım söyleBu yatış yatış değil yar elinden yarYar yüzün bana dönder vur ellerim vur         6KARTAL YUVASI Kartal yuvasında vurdular beniÖlmeden mezara koydular beniKalmaya kalmaya ahım kalmayaBize sebep olan murat almayaAltundiş dediğin büyük bir ağaAlsın çadırını çıksın dağlaraBu nasıl ağa ki kızını boğaKızını boğa da Fırat'a ata                    İndim de dereye çağırdım anaÜç bölük saçlarım boyandı kanaKalmaya kalmaya ahım kalmayaBize sebep olan murat almayaPerteg'in başında yeşil ot biterO otun kokusu aleme yeterBenim çektiklerim ölümden beterKalmaya kalmaya ahım kalmayaBize sebep olan murat almaya                         7       BAHCESİNE VARDIMBahçesine vardım gülüm duruyorEllerinki açmış benimki duruyorKim ağlatmış benim nazlı yarimi Gözünün yaşını silip duruyorKara bahtım gülmez daha bu yarda Yüklenmiş yükünü gidiyor şahaDönder yüzüm görem bir dahaBana bir nasihatını ver de gitBilmem o yar benden uzak güler miAçmamış güllerde bülbül öter miSen gideli talan oldu bağlarım Şu gonca gülünü derde öyle git                       8MEŞENİN TEPESİMeşenin tepesinden Nişan alırım nişan Kız nişanın başı için Peştemallerin kuşan Allan gel pullan gel Harman sonu dolan gelMeşenin tepesindenYar dibini görür müsünO pembe yanaklardanistesem verir misinAllan gel pullan gel Harman sonu dolan gel Meşenin tepelisi Oldum sevda delisiKız olsun gelin olsun Sevilir cilvelisiAllan gel pullan gel Harman sonu dolan gelMeşenin orta beli Görünür Kadı GölüÖşneden'in kızlarıilkbaharın mor gülüAllan gel pullan gel Harman sonu dolan gel                                        9ÇUBUK VURDUM ELMAYAÇubuk vurdum elmayaYar dibinde olmayaYar dediğin gonca gül Su vereyim solmayaOğlan adın İsmailİsmine oldum nailAnan seni vermiyorİster öl ister bayılGümüş tabancam gümüşYastık altına koymuş Evvel yar benim idiŞimdi ellerin olmuş                                                  10REYHANReyhanı eker misinBal ile şeker misin Bana ettiklerini Sen olsan çeker misinReyhan ektim duvara Kim kaza kim suvaraYarimi eller almışKimse yok beni vuraReyhan ektim bir evlek Dadandı kara leylekDedim murat alayımKoymadı zalim felekAl elma dört olaydıSu gele göz olaydıŞu beni seven oğlanSözünde mert olaydıGecegü olukludurSuları soğukludurKürt kızı oyun bilmezAyağı çarıklıdır                                                            11DUT AĞACIDut ağacı boyuncaDut yemedim doyuncaAğzım dilim kuruduYar demedim doyuncaOy nanay hanım nanayBen istemem kaynanaOlursa görüm olsun Belki gider bir yanaGurbete gidişimdirGonca gül derişimdirEğil eğil bir öpem Belki son görüşümdür Dut ağacı dut verir Yaprağını kıt verirOğlan bekar kız bekarSarıldıkça tat verirOy nanay hanım nanayBen istemem kaynanaOlursa görüm olsun Belki gider bir yana                                                 12HOSTANIN BADEMLERİHosta'nın bademleri ağam yar paşam yar ninna yarDöndürün gidenleri ağam yar paşam yar ninna yarVurun vurun öldürün ağam yar paşam yar ninna yarYari terk edenleri ağam yar paşam yar ninna yarHosta'ya keçi geldi ağam yar paşam yar ninna yarEl attım saçı geldi ağam yar paşam yar ninna yarSaçı başını yesin ağam yar paşam yar ninna yarArkadan göçü geldi ağam yar paşam yar ninna yar                                                                                    13PINARA VARDIM KİPınara vardım ki yüzüm yumayaÜç güzel geldi de su doldurmayaDedim güzel eviniz neredeÜç saat nazlandı da cevap vermeyeEvlerinin önü de bir ufak yokuşKurban olam güzel de bu nasıl bakışHalının üstüne döktüğün nakış Kurban olam ilmik tutan ellere                       14OY DAĞLAR DAĞLARGönlüm viran oldu senin elindenBaykuş bile konmaz oldu ne çareMecnun olsam geçmem ıssız çölünden Gafil avlanmışım ama ne çareOy dağlar dağlar vay dağlar dağlar yanasın dağlar Boşuna kar yağmış yüce dağlaraBülbül zar esiyor güle bağlaraMecnun gibi çıktım yüce dağlaraFeryadım duyarsın ama ne çareOy dağlar dağlar vay dağlar dağlar yanasın dağlar                                                                           15  ÖLÜRÜMFeleğin ettiği iş duydun muYari bana düşman etti kaç gündürYine de eşitir söylenmez banaElleri koynundadır oy kaç gündürAman aman ölürüm ölürüm ölürümOğul sen dur ki yine de ben Ölürüm ölürüm ölürümAğlara da deli gönül ağlaraBen yol vermem ağalara beylereAh başım alıp gidem deyim dağlaraSoyha dağlar yol vermiy ki kaç gündürAman aman ölürüm ölürüm ölürümOğul sen dur ki yine de ben Ölürüm ölürüm ölürüm                                         16YÜCE DAĞ BAŞININ BİR YANI YOLDURYüce dağ başının bir yanı yoldurBir ince ses geldi sandım ki yardırO yarin yanağı kırmızı güldürSanki kan damlamış karın üstüneDerin derelerin ince dumanıYardan umut vardır kesmez güveniİkimizin gün görecek zamanıVurdu zalim felek ayırdı bizi                        17                                                   HOROZHoroz  havada horoz lele yarSesi yuvada horoz lele yarSesine kurban olam lele yarYari uyaran horoz lele yarHorozlar öter oldu lele yarÖttüğü yeter oldu lele yarSenin bana ettiğin lele yarÖlümden beter oldu lele yarHoroza bak horoza lele yarİnci dizmiş boğaza lele yarSeke seke geliyor lele yarBenzer kenger sakıza lele yar                        18TRENE BİNDİM DETrene bindim de tutmuyor dizim Ne ağlarsın kurban kör ola gözümBağlar talan olmuş vermiyor üzümDolan gel boyuna kurban olduğumErzincan eline varmaz olaydımBağında gülleri dermez olaydımKeşke Aslı'm seni görmez olaydımDolan gel boyuna kurban olduğumGele gele geldim Ilıç elineBen de kurban olam güzel gelineKamburlar mı düştü fidan belineDolan gel boyuna kurban olduğum                      19        ENGİN DERELERİEngin dereleri gölge basar mı Güzel sevenleri beyler asar mıOy vermem ki gidesin yar demeyinceSineni sineme sar demeyinceEngin derelerin meşesi yerdeElime geçersin bir tenha yerdeOy vermem ki gidesin yar demeyinceSineni sineme sar demeyinceEngin dereleri geçtim de geldimBotunu boyuma ölçtüm de geldimOy vermem ki gidesin yar demeyinceSineni sineme sar demeyince                     20HER SABAHIlgıt ılgıt esen sabah yeli miBenim aklım divane mi deli miDurur durur yar göğsünü geçirirYoksa bugün ayrılığın günü müHer sabah her sabah günde ileriBen kimi sevmişim senden ileriSen bir ziyaretsin kurban istersinCanım kurban olsun maldan ileriHer sabah her sabah gelir geçersinKanımı kadehe koyar içersinYa beni alır  ya vazgeçersinMeyletme gayrısına tez geçersinHer sabah her sabah okunuyor ezanDizlerim tutmuyor odanı gezemYazı bilmiyom ki bir mektup yazamYazam derdimi sana bildirem                         21                       BÜYÜK CEVİZİN DİBİBüyük cevizin dibi nanay gülüm nanayaNe bakarsın el gibi nanay gülüm nanayaSoyunda gel koynuma nanay gülüm nanayaKendi helalin gibi nanay gülüm nanayaBüyük ceviz yarıldı nanay gülüm nanayaYarim bana sarıldı nanay gülüm nanayaSarılırsa sarılsın nanay gülüm nanayaEl kızıdır sarılır nanay gülüm nanayaBüyük cevizden uçtum nanay gülüm nanayaÇayır çimene düştüm nanay gülüm nanayaNe belalı başım var nanay gülüm nanayaVefasız yare düştüm nanay gülüm nanaya        22SUNA GELİN AĞLAMAAldı bu sinemi verdiler sızı Suna gelin ağlamaDilerim Allah'tan kurtarsın biziDerdi güzel ağlamaSen bir koyun ol bende bir kuzu Kuzun olam ağlamaBeraber geçirek baharı yazı Derdi güzel ağlamaAğlama ağlama yaren olam ağlamaKarşı ki yaylanın cılga yollarıSuna gelin ağlamaÇağlayıp gider dere sularıSuna boylum ağlamaBize mesken oldu gurbet elleriSuna boylum ağlamaSoldu mu yar ömrümüzün gülleriDerdi güzel ağlama Ağlama ağlama yaren olam ağlama                 23ERZİNCAN YIKILDIErzincan yıkıldı kapandı yolumEv kapılarında cenaze doluN'olur arkadaşlar milletin halıViraneye döndü canım ErzincanKurudu güllerimiz soldu ErzincanErzincan'ın önü üzüm teveğiOğlanı everdim taze güveğiHemi yavrum gitti hemi bebeğiViraneye döndü canım ErzincanKurudu güllerimiz soldu ErzincanSaat yedi miydi zelzele olduKimi uyku uyur kimi uyanıkKundakta yavrular kana boyandıViraneye döndü canım ErzincanKurudu güllerimiz soldu Erzincan              24KINA HAVASIYüksek eyvanlarda bülbüller öterBülbülün figanı aleme yeterBenim çektiklerim ölümden beterGel ağam gel paşam gelin  olasınPerşembe gecesi  benim olasınElinin kınasını al eylemişlerGözünün sürmesini bol eylemişlerSeni bir kötüye yar eylemişlerGel ağam gel paşam gelin  olasınPerşembe gecesi  benim olasın                        25DAĞLAR SENİDağlar seni delik delik delerimKalbur alır toprağını elerimSen bir kara koyun be de bir kuzuSen döndükçe ardın sıra dönerimDağlar senin ne karanlık ardın varLale sümbül boyun eğmiş derdin varEl alemin vatanı var yurdu varBenim burda kalışıma ne dersin                        26HANGİ DAĞIN ARDINDASINHangi dağın ardındasın sevdiğimBen o yana dönem dönem ağlayamNe olur bir mektup gönder sevdiğimYüzlerime sürem sürem ağlayamYa bir komşudaysan ya bir dosttaysanYataklara düşmüş ağır hastaysanBir şeye üzüldün kara yastaysanKaraları giyem giyem ağlayamGel sevdiğim gurbet elin yolunaSenin ile ayrı düştük sonundaSen gidersen kimim var bu dünyadaKaraları giyem giyem ağlayam                         27BİR AY DOĞARBir ay doğar ilk akşamdan gecedenNe edem ne edem geceden Şavkı vurur pencereden bacadan Dağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem benUykusuz mu kadın dünkü gecedenNe edem ne edem gecedenUyan uyan yar sinene sar beniDağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem benYüce dağ başından aşırdın beni Ne edem ne edem yar beni Tükenmez  ertlere düşürdün beniDağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem benMadem soysuz bende gönlün yok idi Ne edem ne edem yok idiNiye doğru yoldan şaşırdın beni Dağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben   28AK GÖĞSÜNDE Ak göğsünde nokta nokta ben olamSen çiçek ol ben petekte bal olamSiyah saçlarında ak bir tel olamTararken koparma beni sevdiğimKumaş olam ellerinle biç beniBaden olam yudum yudum iç beniMektup olam beyaz zarftan aç beniOkurken yerlere atma sen beni                        29BURALARDA YAŞANMIYORBuralarda yaşanmıyor Kimse bizi anlamıyorKöyüme hiç benzemiyor Çok özledim köyüm seniViran olmuş bizim ellerSensiz kalmış o güzellerTalan olmuş menekşelerÇok özledim köyüm seniKöyümün soğuk sularıSerin olur yaylalarıSessiz olur geceleri Çok özledim köyüm seni                               30ATAM DEDİM ATILMIYORBeni dertten derde saldın Şu gönlümü nasıl çaldınÖldüm de belalım oldunGüzel bu nasıl sevdaymışGöz yaşımı man eyledin Aklım fikrim zay eyledin Perme perişan eyledinGüzel bu nasıl sevdaymışDünyamı başıma yıktınHan evimi harab ettin Genç ömrümü sen tükettinGüzel bu nasıl sevdaymışAtam dedim atılmıyor   (nakarat)Satam dedim satılmıyorGece yalnız yatılmıyorGüzel bu nasıl sevdaymış                                     31GÖNÜL GURBET ELE VARMAGönül gurbet ele varmaYa gelinir ya gelinmezHer güzele meyil verme Ya sevilir ya sevilmezHas bahçenin gül ağacı Kimi tatlı kimi acı Benim derdimin ilacı Ya bulunur ya bulunmazSefil alim güler ağlar Her işini hakka bağlarYar senle sürdüğüm demler Ya bulunur ya bulunmaz                               32GURBET ELDE BİR HAL GELDİ BAŞIMAGurbet elde bir hal geldi başıma Ağlama  gözlerim mevlam kerimdirDerman arar iken derde düş oldumAğlama gözlerim mevlam kerimdirHuma kuşu yere düştü ölmediDünya Sultan Süleyman'a kalmadıDedim yare gidem nasip olmadıAğlama gözlerim mevlam kerimdirPir Sultan Abdal'ım böyle buyurduAyrılık donların biçti giydirdiBen ayrılmaz idim felek ayırdıAğlama gözlerim mevlam kerimdir                   33NE AĞLARSIN BENİM ZÜLFÜ SİYAHIMNe ağlarsın benim zülfü siyahım Bu da gelir bu da geçer ağlamaGöklere erişti feryadım ahım Bu da gelir bu da geçer ağlamaBir gülün çevresi dikendir hardırBülbül gül elinden ah ile zardırNe de olsa kışın sonu bahardır Bu da gelir bu da geçer ağlamaDaimi'yem her can ermez bu sırra Gerçek  aşık olan erer o nuraYusuf sabır ile erdi Mısır'aBu da gelir bu da geçer ağlama                         34YARİM SENDEN AYRILALIYarim senden ayrılalıHayli zaman oldu gel gelBak gözümden akan yaşlarAbu revan oldu gel gelBöyle m'olur küsüp gitmekSeni  seveni terk etmekHaram oldu yemek içmekİşim figan oldu gel gelKul aşık ever varmayaHalinden haber sormayaYetiş namazım kılmayaSeni seven öldü gel gel                                              35AYRILIK HASRETİAyrılık hasreti kar etti canaSeher yeli sevdiğimden bir haberSelamım tebliğ et kutbi cihanaSeher yeli sevdiğimden bir haberSeher yeli sultanımdan bir haberBülbül gibi bağlamışım karelerAyrılık derdine nedir çarelerMerhem kabul etmez dilde yarelerSıtkı'yam kalmışım ıssız çöllerdeBöyle dert bulunmaz gayrı kullardaDilim intizarda gözüm yollarda                       36                                                             YİNE GÖNLÜM HOŞ DEĞİLBu gün dost yarelenmiş Yine gönlüm hoş değilHer yanı parelenmiş Yine gönlüm hoş değilDost hasreti zor imişHer dem ahuzar imişDert adamı yer imişYine gönlüm hoş değilAkarsu'yum yansam daKül olup savrulsam daBazı bazı gülsem deYine gönlüm hoş değil                                        37EY SEVDİĞİMEy sevdiğim sana şikayetim varNe sevdiğin belli ne sevmediğinBen de bir insanım bir de canım varNe sevdiğin belli ne sevmediğinEski günler hayalimden gitmiyorDün dediğin bugünkünü tutmuyorYiğidim yar sana gücüm yetmiyorNe sevdiğin belli ne sevmediğinAkarsuyum böyle miydi ahdımızOnun için viran oldu tahtımızUmudum yok gülmez artık yüzümüzNe sevdiğin belli ne sevmediğin                      38MUNZUR DAĞIMunzur Dağı sinelenmiş kar ileAram açık ela gözlü yar ileEller bayram eder nazlı yar ileBenim ömrüm geçer ah-u zar ileSöğüdün dalına yaslanmayasınYağan yağmur ise ıslanmayasınEl kızı Azrail hercai dostudurYalan dillerine inanmayasın                          39SÜMBÜL DER KİSümbül der ki boyum uzunYapraklarım düzün düzünBeni al gerdana dizinBenden ala çiçek var mıSümbül der ki ben alayım Yiğit başına belayımHer çiçekten bal alayımBenden ala çiçek var mıSümbül der ki be hey TanrıBenim boynum neden eğriYardan ayrı düştüm gayrıBenden soluk çiçek var mı                                    40              
Hey dost , hey dostbenim tabibim
Gitme giden gitme sual sorayım
Ol nazlı pirime benzettim seni
Sende hak nişanı vardır gördüğüm
Hak dediğim yere benzettim seni
Mevlayı seversen eylen dur gitme
Aşık akan sulara İntizar etme
Bir kaşları suna gözleri sürme
Kiprigi hançere benzettim seni
Hudey haydar hudey benzettim seni
Kapısına seydullaha vardığım
Davasın derdime derman kıldığım
Aşkın havasına hayran olduğum
O nazlı pirime benzettim seni
Eydir viraniyem kalu belaya
Sofrası meydanda bektaş veliye
Bir İsmi muhammet biri aliye
Alüyül haydara benzettim seni
Hudey haydar hudey benzettim seni
1.kısım söz : virani
Dooooooost mecnun olup leylasını bulanlar
Gam keder İstemez yar yar muhabbet İster
Zikr edip yara zayi vermeyen
Kul olup pirinden İbadet İster
Gerçekler seyreder hintten yemene
Kafir zoru görmezse gelmez amana
Dört kitap okusa gelmez İmana

O fani hüdadan hidayet İster
Gerçeğin nefesi yar yar eridir dağı
Yalancının ataşı eritmez yağı
Muhabbetten geri gelenin çoğu
Kimi seyre gelir kimi et İster
Kamil yanında cahilin huyu bulunmaz
Şeriat ehline tarik çalınmaz
Yayan yürümeynen menzil alınmaz
Menzil almak İçin keskin at İster
Hudey haydar hudey keskin at İster
Arifoğlu eğri hacet söylemez
Çirkine güzel deme o huri olmaz
İman bir kat köynekte üşür eğlenmez
İmanın köyneyi on dört kat İster
Hudey haydar hudey on dört kat İster
2.kısım söz: arifoğlu
Hay hay dost nenni has nenni şah nenni
Ezel bahar olmayınca kırmızı gül bitmez İmiş
Kırmızı gül bitmeyince sefil bülbül ötmez İmiş
Doost bülbüller gelir ötmeye güle sarılıp yatmaya
Bağıban gulu satmaya gül kadrini bilmez İmiş
Gel ey bağban satma gülü haramdır parası pulu
Ağlatma sefil bülbülü gözyaşını silmez İmiş
Yılda bir gün ziyan olur dost yoluna talan olur
Bazı İnsan hayvan olur hayvan adem olmaz İmiş
Dooost şahatayım ölmeyince tenim turab olmayınca
Dost dosttan ayrılmayınca dost kadrini bilmez İmiş


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası