manisa sart kaplıcaları / Çamur kaplıcaları şifa dağıtıyor - Manisa Haberleri

Manisa Sart Kaplıcaları

manisa sart kaplıcaları

&#;amur kaplıcaları şifa dağıtıyor

Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen vatandaşlar, 52 derece sıcaklıktaki jeotermal suyu ile doktor kontrolünde sedef başta olmak üzere kas ve eklem rahatsızlıkları ile tansiyon ve çok sayıda hastalığa burada derman bulma imkanı buluyor.
24 saat hizmet veriyor
Sart Çamur Kaplıcaları Şirketi Müdürü Sarper Can, Salihli’ye 11 kilometre uzaklıkta bulunan tesisin doğa ile iç içe olduğunu söyledi. Bölgenin organik bakımdan da zengin bir bölge olduğuna dikkat çeken Can, tesislerde kalan vatandaşların bölgede her türlü ihtiyacını karşılayabildiği gibi Bozdağ’ın yamacında olan tesiste, köy havasının ve doğal güzellikleri ile iç içe bir alanda yer aldığını söyledi. Kaplıcalar da bulunan sağlık ünitesinin 24 saat boyunca hizmet verdiğine vurgu yapan Can, kaplıca suyunun fay kırığından kendiliğinden çıktığını ve gözle de rahat bir şekilde görüldüğünü söyledi. Şirket Müdürü Can, Kaplıca suyundaki ani değişikliklerin, mineral dengesi ile debi artış ve düşüşünün an ve an kurulan sistem sayesinde takip edildiğini, jeotermal suyunun direk fay kırığından geldiği için de yer altındaki hareketliliğin sürekli gözlemlendiğini söyledi.
Birçok rahatsızlığa iyi geliyor
Can, fay kırığından çıkan jeotermal suyu ile Cilt-deri hastalıkları başta olmak üzere Kırık-çıkık, Kireçlenme, Egzama, Bel fıtığı, Ortopedik rahatsızlıklar, Böbrek taşlarının dökülmesi, Romatizmal hastalıklar, Siyatik, Ruhen ve bedenen görülen hastalıklar, Kadın hastalıkları, Nevralji, Nevrit, Limbo, Ameliyat sonrası rehabilitasyon, Lumbago Kas ve eklem sistemindeki rahatsızlıkların Fizik tedavi- Hidroterapi-rehabilitasyon uzmanı gözetiminde tedavi edilebildiğini sözlerine ekledi.

Kurşunlu Kaplıcaları




TELEFON :  50 00 (pbx)

 

G.S.M.          :  94 42

 

 BİR DOĞA HARİKASI KURŞUNLU KAPLICALARI

 Bozdağ’ın kuzey eteklerinde, fokurdayıp kaynayan suların duman duman tüttüğü bir dere içinde bulunan Kurşunlu Kaplıcaları adeta bir  Doğa Harikası  görünümü ile insanları büyülüyor. Doğal güzelliklerin kuşattığı bu büyülü vadide ben de kalmak istiyorum diyenlerin, bir telefon uzaklığındaki kaplıcalardan önceden yer ayırtması şart. Çünkü nasıl olsa yer bulurum, ben de kalırım diyerek  Kurşunlu Kaplıcaları’nda boş oda bulmak çok kolay değseafoodplus.infoşunlu Vadisinin büyüsüne kapılanlar, kolay kolay bu büyüden kurtulamıyor ve Kaplıcaların müdavimleri arasına giriveriyorlar. Kurşunlu Kaplıcaları şehir yaşamının gürültüsünden uzakta ve doğal güzellikleri yaşamak isteyenler için ideal bir yer. Doğa bütün görkemiyle kucaklıyor. Kurşunlu Vadisi her mevsim ayrı bir güzellik giyiniyor. Bir gün yeşile bürünen vadi, gün içinde mavi, sarı ve kızıl renkleriyle gökkuşağını andırıyor. Şelaleden akan suyun çıkardığı seslerin mistik bir havaya büründüğü Kurşunlu Kaplıcaları, şifa veren termal suyu,  kuşların cıvıltıları ve büyülü atmosferiyle doğal bir tedavi sunuyor.

 -Suyun Özellikleri;

 Toplam mg/lt mineralizasyonu olan, bikarbonatlı, flörürlü niteliktedir . Şifalı sular, sıcaklığı 43 ila 91 derece arasında değişen kaynaklardan sağlanıyor. Kaplıca suyunun romatizmaya, cilt ve kadın hastalıklarına, solunum yolu hastalıklarına,sinirsel rahatsızlıkları ve kireçlenmelerin tamamlayıcı tedavisine olumlu etkileri görüldüğü belirtiliyor.   

 -Kaplıcadaki Yatak Kapasitesi;  86 Apart ve  yatak kapasiteli bir tesis olan Kurşunlu Kaplıcaları’nda,  sadece Salihli halkına değil, çevre ilçeler ile tüm Türkiye’den gelen konuklara Ege’nin misafirperverliği, samimi ve güler yüzlü personel tarafından sunuluyor.  Salihli merkeze , İzmir-Ankara ana yoluna ise uzaklıkta bulunan Kurşunlu Kaplıcaları’nda Bahçıvandan Servis  elemanına , Resepsiyonistten Sağlık Memuruna, Fizyoterapistten Güvenlik Görevlisine kadar 47 personel ile konaklayan misafirlere üst düzeyde bir hizmet veriliyor.

MAİL ADRESİ : [email protected]

 

Salihli Çamur Kaplıcaları

Salihli çamur Kaplıcaları, Manisa'nın Salihli ilçesinde tüm yıl açık olup misafirlerini ağırlamaktadır. Salihli çamur Kaplıcaları tesis özellikleri arasında tüm misafirlerine ücretsiz otopark, sigara içilmeyen odalar, TV odası, ücretsiz günlük gazete, 7/24 açık olup hizmet veren resepsiyon, tesis bahçesi, dağ manzarası, doktor ve jeneratör bulunmaktadır. Salihli çamur Kaplıcaları odalarında ise konaklama yapan misafirlerine standart olarak balkon, banyo - tuvalet, buzdolabı, eşya dolabı, ocak, oda temizlik hizmetleri, telefon, uydu yayınına sahip televizyon bulunmaktadır. Modern işletmeciliğinin gereklerine inanmış, kalifiyeli, yaptıkları işe ruhlarını katan ve hep misafir gözüyle bakabilen bireylerden oluşan ekibimin ve benim gelecekten çok güzel beklentilerimiz var. Misyonumuz: Hizmet anlayışımızdaki farkı merak eden, duyan ve en nihayetinde bizi tercih eden tüm değerli misafirlerimiz için en kaliteli ve modern hizmeti sunmak.

Otel Bilgileri

Salihli denilince ilk akla gelenler: suyu, odun köftesi, kurşunlu kaplıcaları, Sart harabeleri. Manisa’nın en büyük ilçesi olmasına rağmen, burada yaşayanlar, nereli oldukları sorulduğunda “Salililiyim” şeklinde cevap verirler. Dikkat, arada “h” harfi yok. Buradan geçerken; Sart antik şehrini birkaç kez gezme şansım oldu.

ULAŞIM

İlçenin Manisa il merkezine uzaklığı: 72 km. dir.

Uşak-İzmir karayolu üzerindedir. İzmir-Afyon demiryolu da buradan geçmektedir. Salihli-İzmir arasındaki uzaklık: 96 km. Salihli-Uşak arasındaki uzaklık: km. Salihli-Balıkesir arasındaki uzaklık: km. Salihli-Denizli arasındaki uzaklık: km.

Çevredeki ilçelerle olan uzaklıklar ise şöyledir:

Salihli-Kula arasındaki uzaklık: 42 km. Salihli-Turgutlu arasındaki uzaklık: 42 km. Salihli-Alaşehir arasındaki uzaklık: 40 km. Salihli-Köprübaşı arasındaki uzaklık: 53 km.

TARİH

İlçenin tarihini anlatmaya: antik Sardes (Sart) kenti döneminden başlamak gerekir. Sardes kendi: Gediz havzasında, Sart çayı kıyısında ve Bozdağ’ın batısındaki tepelerin kuzey yamaçları üzerinde, Meles adlı bir kral tarafından kurulmuş. MÖ yılları arasında, önemli bir yerleşim yeri olmakla birlikte, özellikle, MÖ.7 ve 6.yüzyıllarda, büyük gelişme göstermiş ve Lidya devletinin başkenti olarak büyük ün kazanmıştır.

Tarihi süreç içinde: Sardes kentinde öne çıkan gelişmeler şöyledir: Endüstriyel buluşlar, para, ülkeler arası ulaşım, lirik şiir, müzik, felsefe, astronomi, coğrafya ve heykelcilik. Tüm bu gelişmeler: Sardes kentinde başlamış ve gelişerek, antik dünyanın diğer yörelerine dağılmıştır.

Sardes kenti: Lidya devleti yıkıldıktan sonrada varlığını sürdürmüştür. Persler döneminde: Satraplık merkezi, Romalılar döneminde eyalet merkezi, Bizans döneminde ise, piskoposluk merkezi olmuştur. Dünya ticaret yollarının değişmesi sonucunda ise, Bizans imparatorluğunun son zamanlarında, kent, önemini kaybeder.

yılında, Selçuklu Türkleri, Sardes kentini ele geçirirler. Takip eden dönemde, kentin ismi: Sart olarak anılmaya başlanır. Sart kenti: yılında, Bizanslıların eline geçer. yılında ise, Germiyanoğulları tarafından alınır ve kesin olarak Türk egemenliği altına sokulur.

yüzyıldan sonra: Salihli kenti, Sart kentinin işlevlerini yüklenmeye başlar ve onun yerini alır.

Evet, bugünkü Salihli’nin güneyinde, Bozdağ eteklerindeki tepelerde ve Çakallar deresinde: antik dönemlerde kalma mezarlar bulunuyor. Son olarak: MÖyüzyıla ait olduğu anlaşılan bir Tümülüs mezar bulunmuş. Bu mezarlar, genellikle yerleşim merkezleri çevresinde bulunduğuna göre, bugünkü Salihli’nin güneyinde, antik bir yerleşim merkezi daha bulunduğu sanılmaktadır.

Bugünkü Salihli ilçesi, yılı kayıtlarına göre, Sart kazasına bağlıdır. O zamanki ismi ise: Veled-i Salih (Salihoğlu) köyü olarak bilinmektedir. Köyün kuruluşunu: Salihlu (Salihler) adlı “Yörük” topluluğu tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir.

Salihler: Yörüklerin yerleşmiş oldukları yere isimlerini vermişlerdir. Bu yüzden; ve yüzyıl kayıtlarında, Salihli&#;nin bulunduğu bölgede, birkaç Salihli köyü daha bulunduğu bilinmektedir. Ancak: bunlar, daha önce sözünü ettiğim gibi, Sart kazasına bağlı değillerdi ve bu yüzden, bugünkü Salihli’nin çekirdeğini oluşturdukları düşünülmüyor.

GENEL

İlçe, bütünüyle Ege bölgesi ikliminin tesiri altındadır. Yazları yağışsız ve sıcak, kışları ise yağışlı ve ılık “Akdeniz iklimi” tipi görülmektedir.

Salihli ovasında, zaman zaman fayların oynaması ile temel de çökmeler meydana gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Salihli ovası, seafoodplus.info deprem kuşağında bulunmaktadır.

Bozdağ: ilçenin güneyinde, metreye kadar çıkmakta ve heybetli bir görüntü oluşturmaktadır.

Jeotermal enerji: İlçe merkezine 6 km. uzaklıktaki Salihli-Kurşunlu jeotermal alanındaki enerji ile: İlçe merkezindeki 20 bin konutun merkezi olarak ısıtılması planlanmıştır. Halen bir kısım konut, bu enerji ile ısıtılmakta olup, çalışmalar devam etmektedir. Termal alanda: günümüzde 24 adet jeotermal kuyu var. Bunlardan: 6 tanesi konut ve sera ısıtmacılığı ve sağlık turizmi için kullanılıyor.

Tarım değerlendirildiğinde ise: Salihli’nin ülkemizin çekirdeksiz üzüm merkezi olduğu görülür. Kuru üzüm ihracatı ve pekmez üretimiyle, ülke çapında ilk sıralarda yer alır. Salihli’nin kirazı da çok ünlüdür. İri taneli, küçük çekirdekli, çok tatlı ve üretilen miktarın tamamına yakını, yurt dışına ihraç ediliyor.

NE YENİR

Bu çevreye has damak tadı olarak; şevketi bostan, enginar dolması, semizotu, yalancı sarma, börülce tarator, simit ekmeği, mantar tatlısı, zerde. Bu yemek ve tatlılar, yörede sevilerek tüketilmekte olup, sizlerde deneyebilirsiniz. Özellikle ve özellikle:  odun köftesini tavsiye ediyorum.

NE SATIN ALINIR

İlçenin Gökeyüp kasabasında: güveç yapılmaktadır. İlginizi çekerse, satın alabilirsiniz. Erkekler tarafından, yakın çevreden getirilen, bu işe uygun topraklar dövülerek inceltildikten sonra, yoğrulup çeşitli pişirme kapları yapılıyor. Kurutulduktan sonra, bahçelerde yakılan ateşlerde pişirilerek, satışa sunuluyor.

GEZİLECEK YERLER

KURŞUNLU KAPLICALARI

Salihli ilçesinin kaplıcaları meşhurdur. Çünkü: bölge, yer altı kaynaklarının etkin olduğu bir yer. Kurşunlu kaplıcaları da: İlçe merkezine, 5 km. uzaklıktadır. İzmir-Ankara kara yolunda, güneye dönen 2 km. lik bir yolla ulaşılmaktadır. Kaplıca sularının olumlu etki verdiği rahatsızlıklar şunlardır: romatizma, cilt ve kadın hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, sinirsel hastalıklar ve ameliyat sonrası eklem ve kireçlenme rahatsızlıkları.

Banyo ve içme kürü olarak kullanılan suların içeriği ise: kalsiyum sülfatlı, bikarbonatlı, sülfatlı ve hidrojen sülfür. Sıcaklık: derecedir.

Konaklamaya gelince: kaplıca bölgesinde: Salihli Belediyesi tarafından işletilen; 3 tip ev seçeneği bulunmaktadır. Bu seçeneklerin birbirinden ayrılma nedenleri: içinde bulunan yatak sayısıdır.

Tesis, toplam: 86 ev ve yatak kapasitelidir. Ayrıca: restoran, kafeterya, çay bahçesi, fırın, bakkal, kasap ve manav bulunmaktadır. Bunların dışında: tesislerde: fizyoterapist, doktor, sağlık memuru da bulunmaktadır.

Tesislerde: 2 kapalı havuz, 8 jakuzili banyo ve 2 sauna bulunmaktadır. Elbette buraya gitmeye niyetlenirseniz, gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız şart.

SART KAPLICALARI

İlçenin bir diğer kaplıcaları ise: Bozdağ eteklerinde, Çamur hamamı köyü sınırlarındadır. Halk arasında: Çamur hamamları olarak bilinir. İlçe merkezine, 11 km. uzaklıktadır. Suların özellikleri: kalsiyum, sodyum, bikarbonat ve sülfür içermesidir. Sıcaklığı: 52 derecedir.

Suların iyi geldiği düşünülen rahatsızlıklar şunlardır: romatizma, nevralji, cilt ve kadın hastalıklarıdır. Konaklamaya gelince, bölgede: yatak kapasiteli, 75 banyolu oda bulunmaktadır. Yine: buraya gitmeye niyetlenenler için, gitmeden önce rezervasyon yaptırmak şarttır.

FOSİL AYAK İZLERİ

Köprübaşı-Çarıklar köyü: Nebiler mevkiinde: günümüzden yıl öncesine ait, fosil ayak izleri bulunmaktadır.

Killi, ıslak çamur tabakasında oluşan izler: sıcak volkan küllerine maruz kalmış ve sonuçta, tuğla gibi pişerek, binlerce yıldır şekillerini muhafaza ederek, günümüze ulaşmışlardır.

DEMİRKÖPRÜ BARAJI

İl merkezine km. uzaklıktadır. Burada: çamlık ve bahçelik alanda, piknik yapılabiliyor. Tesis olarak ise: çalışanların lojmanları ve bir gazino bulunuyor.

BOZDAĞ KAYAK MERKEZİ

Buranın en büyük özelliği: Ege bölgesinde kayak yapılabilen bir yer olması. Evet, burada, kışın kayak yapılabiliyor.

İzmir-Torbalı mevkiinden km. Salihli mevkiinden ise   km. uzaklıktadır. İzmir şehir merkezinden, Bozdağ kayak merkezine, otobüs veya özel aracınız ile ulaşmak mümkün. İzmir ve yöredeki kayak meraklıları için, yakın ve uygun bir yer.

Bozdağ kayak merkezi: ilçe merkezine 30 km. uzaklıktadır. Kayak merkeziyle, Bozdağ arasındaki uzaklık ise: 9 km. dir. Bozdağ kasabasından çıkıp dağın zirvesine doğru kıvrılarak ilerleyen yol, Bozdağ kayak merkezine çıkıyor. Ancak, bu yol çok bozuk, özellikle dikkatli çıkmanızı öneriyorum. Veya, umarım bir yetkili okur da, bu yolu yaptırırlar.

Zirve: m. yüksekliktedir. Telesiyej ile, zirveye ulaşmak mümkündür. Kayak merkezinde, 2 adet teleski bulunmaktadır. Bunlar; metre çıkış, metre iniş, metre çıkış ve metre iniş kapasitelidir. Ayrıca: biraz önce de söylediğim gibi, 1 adet telesiyej var. Telesiyej ile, metreye çıkılıyor ve saatte kişi taşınabiliyor.

Burada: Aralık-Mart ayı arasında, havanın durumuna göre, kayak yapmak mümkündür. Normal kış koşullarında: kar kalınlığı: cm. civarındadır. Kayak alanları: m. yükseklikler arasındadır. Özellikle: dağın, kuzeye bakan yamaçlarında: Alp disiplini kayak uygulamaları yapmak mümkündür.

Kayak merkezi: günübirlik ziyaretçilerin sıkça geldiği bir yer. Kendi aracınız ile giderseniz: araçlık otopark bulunuyor.

Konaklama imkanlarına gelince: Bozdağ kayak merkezi oteli: özel şirket tarafından işletilmektedir. Otelde: 4 suit olmak üzere, toplam 20 oda var. Toplam yatak kapasitesi ise: Odalarda: televizyon, merkezi ısıtma, telefon ve duşa kabin bulunmaktadır. Ayrıca: ve kişilik olmak üzere, iki restoran bulunuyor.

Elbette, burada tek tesis bulunması: fiyatların da uçuk olmasına neden olmuş, haberiniz ola. Otel fiyatlarının uçuk olması dışında, telesiyej ve kayak aksesuarlarının kira ücretleri de uçuk. Bu arada: mutlaka konaklama veya değişik bir ortam isterseniz, araç ile 15 dakika uzaklıktaki Bozdağ köyünü düşünebilirsiniz. Burada, güzel bir ortam bulacaksınız.

Ancak, unutulmaması gereken en büyük özellik: buradaki tesislerin yaz döneminde kapalı olduğu. Ayrıca: kış dönemi de olsa, gitmeden önce,  mutlaka, kar bulamama ve kayak yapamama riskini göz önünde bulundurmanız şart. Son bir ayrıntı: buradaki tesisler dağ yamacına yapılmış, buraya çığ düşme ihtimali yüksek olmalı diye düşünüyorum? Ama: kesin bir yargıda bulunmak mümkün değil. Umarım yetkililer bu konularda gerekli tedbirleri almışlardır.

SARDES (SART) ANTİK KENTİ

ULAŞIM

İlçe merkezine 7  km. uzaklıktadır. İzmir şehir merkezine uzaklığı ise 90 km. dir. Efes antik kentine uzaklık: km. dir. Gediz vadisi içinde: Bozdağ’ın kuzey etekleri üzerindeki yalçın kayalıklar üzerine kurulmuştur.

RESTORASYONU VE ANTİK ŞEHRİN ÖNEMİ 

Sardes antik kentinin restorasyonu: Amerikalılar tarafından yapılmış ve yapılmaya devam ediliyor. Amerika’daki Yahudi Lobisi, burada yapılan ve yapılmakta olan kazılar için  tonla para harcamış ve harcıyor. Aslında: burada Amerikalıların ismi, yıllar önce ilk kez ortaya çıkıyor. Çünkü, bu antik kentteki ilk araştırmalar: yılları arasında Amerikalılar tarafından yapılıyor ve buluntular: Amerika’daki Metropolitan Müzesine kaçırılıyor. Ancak: olay yalnızca antik eser kaçakçılığı olarak görülmemeli.

Burada göreceğiniz Sinegog: Yahudiler için çok önemli. Çünkü: yapıldığı dönemlerde, burada bir Yahudi cemaatinin yaşadığının işareti. Aşağıda bu konuda ayrıntılı bilgi vereceğim. Ayrıca: Hıristiyanlığın ilk kabul edildiği yıllarda, Ege bölgesinde bulunan 7 kiliseden biri yani Sart kilisesi burada. Bu özelliği nedeniyle de: bölge, yoğun ziyaretçi akımına uğruyor.

Bunları duyunca şaşırdığınızı düşünüyorum. Düşünün lütfen, siz bunları ilk kez duyuyorsunuz, hemen dibimizdeki bir antik kentin özelliklerini, ama başka insanlar, binlerce kilometre uzaklıklardan, bu özellikleri duyuyor, biliyor ve gelip, buraları ziyaret ediyorlar.

GENEL

Kentin orijinal ismi: Sardeis. Okunuz olarak da “Sardis” olarak biliniyor. Tarihi süreç içinde: bu yörede, Lydia(Lidya)&#;lılar tarafından büyük bir uygarlık kurulmuş. Bu insanlar: yüz yıllık zaman dilimi içinde, Anadolu’nun en güçlü devletlerinden biri olurlar.

Ünlü yazar Heredot’a göre: Lidya yöresinde, ardı ardına, üç krallık ailesi yaşar. Bunlar: Atyatlar, Heraklidler ve Mermadlar.

Bunlardan Atyatlar ile ilgili bilgiler çok sınırlıdır. Çünkü: MÖ’lerin ilk yarısında yaşadıkları düşünülmektedir. Ayrıca: bu sülalenin, Lidya topraklarında yaşayıp yaşamadıkları da şüphelidir.

Ancak: Sardes kazılarında, yörede yaşamın, Tunç çağı sonlarında başladığına ve burada küçük bir köy yerleşimi bulunduğu öğrenilmiştir. Bu dönemde burada yaşayanlar: ölülerini yakarak, küllerini gömmüşler, ağaç dallarından, kamışlardan ve balçıktan yapılmış, yarım daire planlı evlerde yaşamışlardır.

Kazılarda ortaya çıkan: Geç Hellas ve Miken keramiklerinden, buraya da yaşayanların takip eden dönemlerde, Yunanistan ile kültürel bağlar kurduklarını kanıtlamaktadır. Özellikle: MÖ yıllarına tarihlenen bu keramiklerde: boyalı, geometrik üslup kullanılmıştır.

Evet, tarihte gezimize devam ediyoruz. Derken, Tunç çağının sonlarına doğru: Batı Anadolu ve Akdeniz kentlerinde olduğu gibi, Sardes bölgesi de, dış güçler tarafından gerçekleştirilen saldırıya uğrar ve yakılıp-yıkılır. MÖ yıllarında: Tharak göçü: Anadolu’ya kadar uzanır. Ve, bu yıkıntıda, bunların payı olduğu düşünülmektedir.

Heraklid sülalesi: Takip eden  dönemde Lidya bölgesinde bunlar krallığı ele alırlar. Ancak, bunların biraz önce de sözünü ettiğim gibi: Tharak kökenli oldukları biliniyor. Bunlar: MÖ yılında, Tharak göçünden hemen sonra başa geçerler ve Demir çağ başlarına kadar, aralıksız yıl, burada hüküm sürerler.

EN ZENGİN DÖNEM

Mermadlar sülalesi: Bu sülalenin sonuncu kralı: Kraisos. Evet: Sardes kentinin zenginliğinin ve kültürel gelişiminin doruğa ulaştığı dönem, bu kral dönemidir. MÖyüzyılda, Sardes kenti, Batı Anadolu’nun sanat ve kültür merkezi konumuna gelir.

Çünkü: bu dönemde: Sardes kentinin ortasından; Poktolos (Sart) çayı geçer. Poktolos: Zeus’un oğlunun ismidir. Ama, bu çayın en büyük özelliği: Bozdağ eteklerinden doğup, şehre gelirken, beraberinde altın tozları taşımasıdır. Hem de, bu özelliğini: MÖyüzyıldan, MSyüzyıla kadar yani yıl boyunca sürdürmesidir. Lidyalılar: koyun postları ile, çayın suyu içindeki bu altın tozlarını toplarlar ve çayın kıyısındaki altın işleme atölyelerinde değerlendirirler.

Çeşitli eşyalar yaparlar, ayrıca ilk altın parayı basarlar. Daha önce, ticaret yapan tüccarlara: krallık tarafından verilen metal üzerine yazılı sertifikalar, zaten paranın kullanımı öncesi gerekli ön hazırlık olarak, Lidyalılar tarafından uzun süre uygulanmıştır.

Ama, yine de, kral Alyattes: MÖ. yıllarında, ilk altın sikkeyi basan kişi olarak tarihe geçer. Onun ardından da: kral Kroisos (MÖ) saf altından sikke bastırarak, Sardes kentinin antik çağda, bu konudaki önderliğini sürdürür.

Bu arada: bir şey daha hatırlatmak istiyorum: ünlü Frigya kralı Midas: her dokunduğunun altına dönüşmesi lanetinden kurtulmak için, Pontolos nehrinde yıkanmıştır. Nehirdeki bol altının sebebi, belki de bu mu acaba?

Evet, parayı ilk olarak onlar basarlar, bunun sonucunda, ticarette büyük ün kazanırlar. Ayrıca: gerek ulaşım ve gerekse ticari açıdan büyük önemi olan: “Kral Yolu”, Susa’dan başlayıp, Sardes şehrinde sona ermektedir.

Kral Kroisos: krallığının ilk yıllarını: barış ve diğer ülkelerle uyum içinde geçirir. Ancak: yüzyılın ortalarına doğru, doğuda Pers tehlikesi baş gösterir. Bunun üzerine: kral Kroisos; MÖ. yılında, Kappadokia bölgesine sefere çıkar. Kızılırmak nehrini geçtikten sonra, Persler ile karşılaşır ve yapılan savaşı: Persler kazanır. Savaştan geriye kalan Lidyalılar ve kral Kroisos geri çekilerek, Sardes şehrine dönerler.

ŞEHRİN AKROPOL BÖLGESİ

Şehir halkı: Akropol bölgesine çekilir. Çünkü: Akropol: Sardes ovasına hakim, sarp ve ulaşılması güç olan bir yerdedir. Daha önce, birçok saldırıda, kentin kurtulmasına neden olmuştur. Teraslar halinde yükselen tepede, Arkaik döneme ait kalıntılar bulunmuştur. Burada; çepeçevre saran surlar var.

Bu surlar: Likyalılar tarafından yaptırılmış. MÖ.5 ve 7. yüzyıllara tarihlenen bu surların arasındaki bölümde: MÖ. yılları arasında, kral III. Antiochos tarafından yaptırılan tahkimat parçaları ve daha sonra yaptırıldığı düşünülen, Perslere ait başka bir savunma kalıntıları bulunmuştur. Ancak: tepenin güneyinde, Bizanslıların yapmış olduğu duvarın büyük bir bölümü, günümüze ulaşmış olup görülebilmektedir.

Bu görülen duvar: Likya, Yunan ve Roma dönemine ait kalıntılar kullanılarak yapılmıştır. Tepenin orta teras bölümünde yapılan kazılarda: MSve 7. yüzyıllara ait Bizans dönemine tarihlenen evler bulunmuştur. Tepenin altındaki küçük çukurun içinde bulunan Likya ve Yunan kap-kacakları ise, buradaki kalenin, MÖ yüzyılda varlığını kanıtlamaktadır.

PERSLERİN ŞEHRİ ELE GEÇİRMESİ

Evet: Persler, başlarında kral Kyros ile birlikte: MÖ yılında, Sardes şehrini ele geçirirler. Lidya devleti yıkılır. Zengin Lidya hazineleri ve kral Kroisos, İran’a götürülür.

Takip eden tarihi süreçte: kent, Perslerin, bölgedeki egemenliğinin kalesi rolünü üstlenir.

MÖ yılında, Büyük İskender, Anadolu’nun diğer yörelerinde olduğu gibi, burada da, Persleri yenerek kenti ele geçirir. Takip eden dönemde ise, Seleukoslar, Bergama krallığı ve Roma hakimiyeti görülür.

MSyüzyılın ilk yarısı içinde: bölgede, Kimmerler tehlikesinin ortaya çıkması üzerine, şehir, 20 metre kalınlığında ve 10 metre yüksekliğinde surlarla çevrilir.

SARDES ŞEHRİNİN YERLEŞİMİ VE GEZİLMESİ

Antik kent kalıntıları: karayolunun hemen kıyısından başlıyor. Ancak: köye gittiğinizde, kentin yapısını değerlendirirken: kent, iki bölge halinde düşünülmelidir. Aşağı Sart ve Yukarı Sart. İzmir-Ankara karayolunun, Ankara istikametinde, solda kalan kısmı: Aşağı Sart. İzmir-Ankara karayolunun, Ankara istikametinde, sağda kalan kısmı: Yukarı Sart.

AŞAĞI SART (SARTMAHMUT) 

Stadelin: batı ve kuzey eteklerindeki geniş alanlarda kurulmuştur. Kuzeyde bulunan, kireç taşından yapılmış, anıtsal teras duvarları: buranın, Lidyalılar açısından taşıdığı önemi ifade eder. Büyük olasılıkla, resmi yapılar burada idi. Ancak, bunlar günümüze parçalar halinde gelmiştir.

Burada: şehrin, gymnasium-hamam bölgesi var. Gayet güzel şekilde restore edilmiş durumdadır. Şehrin, Roma döneminde yapılmış anıtsal yapılarından biridir. Anadolu’daki benzerleri arasında, en büyük ölçülerde yapılmış olanıdır.

Yapıma; MS. 2&#;nci yüzyılda, Roma imparatoru Severius Simplicinius emriyle başlanır. yılı aşkın bir süre süren çalışmalar sonucunda, MS 4&#;ncü yüzyılda tamamlanır. Bu bölgede, daha önceki dönemde yapılmış bir kısım yapının (nekropol ve bazı yapılar) ise, MS yılındaki büyük depremde yıkıldığı biliniyor.

Yapı; 3 ayrı bölümden oluşuyor. Birinci bölümde: üstü kapalı, 8&#;12 metre boyutlarında bir hamam var. İkinci bölümde: hamam kısmına açılan ve törenlerin yapıldığı bir mermer avlu var. Bu avlu: 15&#;33 metre boyutlarında, iki katlı sütun sıraları ile, görkemli bir hale getirilmiş.

Büyük bir portal, bunu tamamlıyor. Üçüncü bölüm: doğudaki 80 metre karelik bir alanı kaplayan Palaestra (antreman alanı) ile, kuzey ve güney duvarına bitişik, birbirine simetrik, 2 holden oluşuyor. Özellikle, buradaki sütunlar, erken Bizans üslubu başlıkları ile dikkat çekiyor.

Son olarak: söylentilere göre: zamanın kralları, buranın geniş bahçesinde: memleketin genç erkeklerini çıplak olarak koşturup, pazardan mal seçer gibi, beğendiklerini satın alırlar ve haremlerine atarlarmış.

Evet, bu bölümde, günümüzde en çok ziyaret edilen yerlerde biri daha var. Burası, yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan bir Sinegog. Dünyadaki ilk sinegoglardan biri olduğu düşünülüyor.

Mermerli caddenin kuzeyinde, MSyüzyıla ait bir yapı. Bu yapının, ilk defa, MS depreminde yıkılan Gymnasium’un bir bölümü olarak sonradan yapıldığı anlaşılmıştır. Burada ele geçen “İbranice” bir yazıttan: Roma imparatoru Licinius Valerianus’un ismi geçmektedir.

Yapı: türünün Anadolu’daki en eski örneklerinden birisidir. Yazının baş kısımlarında da söylediğim gibi: MSyüzyılda, bölgede bir Musevi cemaati varlığını işaret etmesi açısından önem taşımaktadır. Zaten, bu yüzden Amerikan Yahudi Lobisi, buranın kazı çalışmaları için, tonla para aktarmış.

Ekonomik etkinlikler ise: daha çok batı yakada, kenti bu yönde sınırlayan: Poktolos çayı yöresinde toplanmıştır.

Bu yörede: Altın arıtma atölyeleri, mücevherci dükkanları ve Pazar yeri var. Özellikle: Artemis Tapınağına giden yolun batısındaki çukurda: Lidyalıların altın işleme atölyeleri bulunuyor. Beton çatılarla korunan atölyelerin ortasında: Kybele sunağı var. Civa ile karışık altın, Poktolos çayından, koyun postları ile toplanıp, tuz ile ergitilerek, ayrıştırılıyormuş. Sonrasında ise, muhteşem sanat eserleri.

Halka ait konutlar: bunlar, oldukça sade ve yoksul görünümlüdür. Taş temel üzerinde, kerpiç duvar yükselir ve üst bölüm, sazdan bir dam ile örtülür. Evler: çok basit türde ve tek hücreli olarak yapılır. Boyutları ise: 8 x 3 metre boyutlarındadır. İç bölümde: ev halkının ihtiyaçlarına göre ayarlanmıştır.

Ancak: arada belirgin bir bölme duvarı yoktur. Tavana asılan bir perde benzeri şeyle, bölünmenin sağlandığı düşünülüyor. İçerde: kiler bölümü ve ocak ile fırın var. 6.yüzyılın ikinci yarısında: konutların duvarları, dıştan boyalı kabartmalarla süslü, pişmiş toprak levhalarla kaplanmaya başlanmıştır. Çatılar da, bu dönemde kiremit ile örtülmeye başlanır.

Aşağı kentin en büyük sıkıntısı ise: susuzluk idi.

YUKARI SART (SARTMUSTAFA)

Burada: Artemis Tapınağı ve küçük bir arkeoloji müzesi var. Artemis Tapınağı: Helenistik dönemde inşa edilmiş.

Tapınak: yapıldığı dönemde, Artemis ve Kybele’ye tapınılmak için yapılmış. Tapınağın en büyük özelliği, günümüze sağlam ulaşan en iyi Artemis Tapınaklarının başında gelmesi. Devasa boyutlara sahip mermer sütunları var. Gördüğünüzde şaşıracaksınız.

Burada: Poktolos çayı boyunca uzanan: eskisinin yerine yapılan 20 bin kişilik Roma tiyatrosunu da görebilirsiniz.

SONUÇ

Sardes antik kentinin kralı, son yıllarda, artık Salihli yöresinin  değil, Uşak yöresinin kralı gibi tanınıyor. Çünkü: kral Karun hazinelerinin Uşak yöresinde bulunması, sanki bu kralın hayatını orada geçirmiş gibi bir izlenimin insanlar üzerinde yerleşmesine sebep olmuş.

Halbuki, Lidya imparatorluğunun bu en büyük ve meşhur kralı; Sardes şehrinde yaşamıştır. Uşak yöresinde bulunan hazinelerin saklandığı Tümülüslerden, bu yörede tane sayılmış. Ancak: define avcıları için belki kötü bir haber, bu Tümülüslerin tamamına yakını, Haçlı Seferleri sırasında, haçlı çapulcuları tarafından soyulmuş ve günümüze pek bir şey kaldığı söylenemez.

Anlatılanlara göre: Pers kralı, Lidya kralına hazinesinin yerini söyletemeyince, onu,  kendi yanında İran’a götürür. Orada, hazinesinin yerini söyletmeyi umar. Çünkü: Perslerin, Sardes kenti ve yöresinden ele geçirdikleri, yalnızca, halkın ve sarayın günlük kullanımında bulunan ve üst-baş güzelliklerinin sergilendiği: altın eşyalar, süs objeleridir. Lidya kralı Kreisos’un ünlü hazinesinin bulunmuş olduğu tahmin edilmiyor.

Dolayısı ile, Pers kralı, kral Kreisos’u hazinesinin yerini söyletmek için yanında, İran’a kadar götürür ama daha sonraki gelişmeler bilinmiyor. Belki de, ünlü Kral Kreisos’un muhteşem hazinesi, hala Anadolu toprakları altında bulunuyor. İstanbul’un Osmanlılar tarafından kuşatıldığında, ele geçirilmesi kesinleşince, tüm İstanbul halkı, Bizanslılar: haliç kıyısındaki surlara çıkarak, karanlıkta, ne kadar varlıkları varsa, hepsini haliç sularına atarlar.

Aradan yüzyıllar geçer, geçen yıllarda, Japonlar, Haliç’i temizlemeyi önermişlerdi. Yoksa, sırf bu kalıntılar için mi, çünkü haliç tabanında, şu an, metrelerce kalınlığında kil tabakası var ve bu tabakanın sahip oldukları; belirsiz ama kesinlikle muhteşem olduğunu düşünüyorum.

Kula tanıtımı.

Turgutlu tanıtımı.

Alaşehir tanıtımı.

Manisa tanıtımı.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir