istanbullu gelin süreyya şizofren mi / İstanbullu Gelin'in Senaristinden Süreyya Açıklaması: Gerçek Hayatta Şizofren - Dailymotion Video

Istanbullu Gelin Süreyya Şizofren Mi

istanbullu gelin süreyya şizofren mi

Sosyal medya kullanıcıları ortaya çıkardı! Kırmızı Oda'daki Alya meğer İstanbullu Gelin'deki Süreyya'nın kızıymış

Yayınlandığı döneme damga vuran İstanbullu Gelin'in şimdilerde reyting rekorları kıran Kırmızı Oda dizisiyle ilginç bir bağlantısı olduğu öğrenildi. Aynı yazarın kitaplarından uyarlanan dizilerden Kırmızı Oda'daki Alya karakterinin İstanbullu Gelin'de Süreyya'nın kızını oynayan Yaz olduğu ortaya çıktı.

Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun 'Hayata Dön' kitabından uyarlanan dizide başrolü oynayan Süreyya karakteri kitapta şizofrendi ve kızı Yaz'a psikolojik ve fiziksel şiddet uyguluyordu. Ancak İstanbullu Gelin'de Süreyya'nın bu durumu anlatılmadı. Hatta şizofreni oynaması gereken Süreyya'nın bazı özellikler dizideki İpek karakterine verildi. Kırmızı Oda dizisinde Alya karakterinin hikayesini anlatmaya başlamasıyla kimsenin bilmediği gerçekler gün yüzüne çıktı.

KIRMIZI ODA VE İSTANBULLU GELİN'İN ORTAK NOKTASI

Gerçek bir hayat hikayesinin anlatıldığı İstanbullu Gelin'in son sezonunda ortaya çıkan Süreyya'nın kızı Yaz, hukuk fakültesinde okuyan ve annesiyle sorunları olan biri olarak ekrana geldi. Hatta psikolağa giden Yaz, annesinin babaannesini öldürdüğünü söylemişti.

Sosyal medya kullanıcıları ortaya çıkardı! Kırmızı Oda'daki Alya meğer İstanbullu Gelin dizisindeki Yaz karakteriymiş

İstanbullu Gelin'in final yapmasıyla bu hikayede kısa sürede gündemden kalktı. Ancak şimdilerde TV8 ekranlarında yayınlanan Kırmızı Oda dizisinde Alya'nın ortaya çıkmasıyla İstanbullu Gelin yeniden gündem oldu. Alya'nın hikayesi açılmaya başladıkça, bağlantılar da bir bir ortaya çıkıyor. Büyük bir konak, zengin bir aile, eziyet gören bir çocuk, şizofren bir anne… Hikaye babaannenin ölümü, annenin kendisini asması, alkolik babanın da kızına şiddet uygulamasıyla devam ediyor.

Sosyal medya kullanıcıları ortaya çıkardı! Kırmızı Oda'daki Alya meğer İstanbullu Gelin dizisindeki Yaz karakteriymiş

SOSYAL MEDYA KULLANICILARI GÜNDEME GETİRDİ

Kırmızı Oda dizisindeki Alya, aslında adı Ala olan bir kız kitapta. Yani İstanbullu Gelin'deki Yaz. Süreyya ve Faruk'un kızı, Esma'nın torunu İstanbullu Gelin'in gerçek hikayesi, Kırmızı Oda'daki Alya'nın hikayesiyle ortak. Yazarın iki kitabını da okuyan sosyal medya kullanıcıları bu durumu kısa sürede ortaya çıkardı.

GERÇEK BİR HİKAYEYİ ANLATIYOR

Hayata Dön kitabındaki bu hikayeyi özetleyen bir sosyal medya kullanıcı, Kırmızı Oda'da Alya, İstanbullu Gelin'de ise Yaz karakteri olarak izlediğimiz Ala'nın gerçek hikayesini şöyle anlatıyor:

Sosyal medya kullanıcıları ortaya çıkardı! Kırmızı Oda'daki Alya meğer İstanbullu Gelin dizisindeki Yaz karakteriymiş

"Konusu şöyle: Ala adında bir kız geliyor. Dağınık, pasaklı, pis. Gülseren Budayıcıoğlu Ala'yı konuşturmaya çalışıyor ama kız kimseye güven duyamadığı için özel hayatını ve yaşadıklarını anlatamıyor. Doktor hanım da konuşmasını hikayeler anlatarak sağlamaya çalışıyor. Bu kızımız annesinden hiç sevgi görmemiş. Babası hapisteyken annesi buna hamile kalmış. Esma Sultan Ala'nın annesi Süreyya'yı itip kaktığı için Süreyya köle gibi Esma Sultan'a hizmet eder olmuş. Kendi kızını unutmuş, evdeki herkes de Alayı itip kakmış. Kimse ne sevmiş, ne konuşmuş. Çocukluğu hep bir yerde sinerek geçmiş. Babası hapisten çıkınca o da ilgilenmemiş. Zaten sarhoşmuş sürekli."

"ANNE KIZINA DÜŞMAN OLUP EZİYET EDİYOR"

"Bir gün Esma Sultan hamamda yıkanırken ayağı kayıp düşüyor, o anda bu kızımız eliyle Süreyya'yı gösterdiği için Süreyyayı hapse atıyorlar. Süreyya hapisten çıkınca işin rengi değişiyor, Ala'ya düşman oluyor onu aç bırakıyor, öldüresiye dövüyor, eziyet ediyor. İnsan okudukça üzülüyor. Bir gün Ala'yı babası doktora götürüyor, vücudundaki morluklar açığa çıkınca Süreyya'nın onu dövdüğü anlaşılıyor. Babası da Süreyya'yı dövmeye başlıyor. Kızın yüzünden dayak yedikçe Süreyya kıza daha da kinleniyor. Babası sürekli evde durup Süreyya'yı kontrol altında tutmaya çalışırken Süreyya deliriyor. Kendi kendine konuşmaya başlıyor. Babası Süreyya'yı hastaneye yatırmaya çalışınca da Süreyya Ala'yı sandalyeye bağlayıp onun gözü önünde banyoda kendini asıyor. Ölürken sen ben olacaksın, beni gösteren parmağın kopsun falan diyor.

Sosyal medya kullanıcıları ortaya çıkardı! Kırmızı Oda'daki Alya meğer İstanbullu Gelin dizisindeki Yaz karakteriymiş

"ANNESİYLE KENDİSİNİ TEK BEDEN OLARAK DÜŞÜNÜYOR"

"Kız da annesini ayrı biri gibi değil kendisi ile birlikte tek kişi olarak düşünüp ona yaptıklarından dolayı acı çekmemeyi yeğliyor. Sadece suçlu ve kötü biri gibi düşünüyor kendisini ve Süreyya'yı. Böylece annesini kendi bedeninde yaşatıyor. Onun kıyafetlerini giyiyor. Bu intihar banyoda olduğu için banyo yapmıyor. Bu arada sürekli ders çalışıp hukuk fakültesini derece ile bitiriyor ama ruhsal ve dış görünüş olarak bitik durumda. Tanımadığı insanlarla sırf yalnızlığından kurtulmak için yatıp kendine onlara dövdürüyor, aynı annesi gibi. Birçok psikiyatra gidiyor ama herkes onu başından atıyor, ilgilenmiyor."

Hikayenin sonunda Ala, Gülseren Hanım'a geliyor ve onun Madalyon Klinik'teki terapilerine katılıyor. Ekranda şimdi Alya'nın hikayesini izliyoruz. Kırmızı Oda'da Doktor Hanım, onu çözmeye başladı. Konakta annesinin aynaları kapattığını, kendisini bile görmeye tahammül edemediğini gördük. "

Sosyal medyada köpekleri toplatma çağrısına cinayet çağrısıyla yanıt veren kişi gözaltına alındıSosyal medyada köpekleri toplatma çağrısına cinayet çağrısıyla yanıt veren kişi gözaltına alındı

Son Dakika›Magazin›Sosyal medya kullanıcıları ortaya çıkardı! Kırmızı Oda'daki Alya meğer İstanbullu Gelin'deki Süreyya'nın kızıymış - Son Dakika

ABONE OL

İstanbullu Gelin dizisinin finali izleyicileri ikiye böldü. Bazı izleyiciler finalin vasat olduğunu savunurken bazı izleyiciler ise sevginin gücünü anlatan diziye böyle bir sonun yakışacağını düşünüyor.

Star TV'nin 3 sezon boyunca ilgiyle ve sevilerek takip edilen dizisi 'İstanbullu Gelin' geçtiğimiz hafta ekran yolculuğunu sonlandırdı. Tanıtımları ekrana gelmeye başladığı günlerden itibaren kimsenin şans vermediği ve başrol oyuncuları Aslı Enver ile Özcan Deniz'i yakıştırmadığı dizi hepimizin yüzünü kara çıkararak oldukça başarılı oldu ve kendisine büyük bir izleyici kitlesi edindi. 87 bölüm oyunca aile, evlilik, kardeşlik ve sevgi kavramlarına dair naif ve sade bir hikaye anlatan dizinin finali konusunda da izleyiciler ikiye bölünmüş durumda.

Kimi izleyenler dizinin mutlu sonla bitmesine ve Süreyya'nın Esma'ya zarar vermemiş olmasına sevinirken bazı izleyenler ise finalin vasat ve fazla 'toz pembe' olduğunu dile getirdi. 3. sezonun ilk bölümlerini düşününce sanıyorum bu ikinci fikri savunanlar daha haklı. Çünkü finalin izleyici baskısıyla değiştirilip mutlu sona çevrildiği oldukça belli oluyor. Türk dizi izleyici kitlesi dizilere gereğinden fazla bağlanıp hatta belki de kurmaca karakterleri gerçek hayatta varmışcasına sevip benimsediği için mutlu sondan başka bir ihtimali oldum olası sevemiyor. Bu nedenle de 3. sezonun ilk bölümlerinde gördüğümüz Yaz'ın büyümüş hali, "Babaaanemi annem öldürdü" repliği ve Süreyya'nın şirofzen olma ihtimali gerçek olmasın diye mesaj üzerine mesaj attılar, yorum üstüne yorum yaptılar. İzleyicilerin bu baskısı da yerine ulaşmış olmali ki, senaristler dizinin sonunda Esma ile Süreyya arasında ilmek ilmek işlenip sonunda sevgi yumağı haline gelen anne-kız ilişkisine kıyamadı ve Esma'nın ölümü Süreyya'nın ellerinden değil hastalığı nedeniyle oldu. Yaz'ın annesiden nefret eden ve onu babaannesinin katili olmakla suçlayan cümleleri de Süreyya'nın kabusu olarak gösterildi.

Hatta Yaz'ın büyümüş haliyle kadroya dahil olan Ahsen Eroğlu da sezonun ilk birkaç bölümünün ardından bir daha görünmedi ve hatta Star TV'nin bir başka dizisi 'Kuzgun'un kadrosuna dahil oldu. Aynı şekilde izleyicinin sevemediği 'Ülfet Hala' karakteri de konular toparlanarak olsa da apar topar ortadan yok oldu. 

Final bölümünde ise; Esma'nın ölümünün ardından tüm aile daha da kenetlendi, birbirlerine tutundu ve finalde de bu dizi için her bölüm izlediğimiz türden bir bölüm izlemiş olduk. Ben şahsen vurucu ve akılda kalıcı finalleri daha çok sevdiğim ve bu vurucu finallerin mutsuz sonlardan daha çok çıktığına inandığım için Süreyya'nın gerçekten de Esma'yı öldürmesini ve şizofren çıkmasını beklerdim. Çünkü dizinin ilk bölümünden bu yana sevgi kelebeği gibi gezen ve her sorunu özellikle de despot ve sert kayınvalidesinin kalbini sevgisiyle yumuşatan Süreyya'yı hiç gerçekçi bulmadım. Zaman zaman isyan edip kavga etse de Süreyya'nın sonsuz sabırlı, iyimser, güleryüzlü ve içindeki sevgisi hiç bitmeyen halleri hiç gerçekçi durmuyordu. Aynı şekilde Esma'nın geleneklerine hala bu kadar sıkı sıkıya bağlı kalması, ailesinin kalesi olarak konumlandırdığı konağını neredeyse taparcasına sevmesi, 40 yaşına gelen çocuklarının hayatına bu kadar müdahale etmesi, kararlarına karışması da abartılı idi. Ve bunlar dizide her karakterin hikayesi sade ve naif bir şekilde anlatılmasına rağmen ilk bölümlerden bu yana abartılı geliyordu bana. En çok Süreyya ile ama her geliniyle problemler yaşayan, onların sorunlarını kendi evliliğinde yaşadıklarıyla kıyaslayan, bu çağda bile çocuklarının evlenecekleri insanları kendisinin seçebileceğini düşünen ve bu böyle olmadı diye Süreyya'yı düşman benimseyen Esma'yı da, Faruk'un şirketi kardeşlerine bırakıp yönetimden çekilmesine nerdeyse Faruk ölmüş gibi ağlayan Esma'yı da hiç bir zaman mantıklı bulamamış, Esma'nın tavırlarının annelikten çok hastalık olduğunu düşünmüştüm. Tüm bunlara sonsuz sabır, anlayış ve sevgiyle karşılık verip sonunda tüm karekterleri yola getiren Süreyya'yı da mantıklı bulmayı bırakalım itici bulduğum bile olmuştu.

Dizi bu haliyle aile kavramının büyüklüğünü gösterdi belki ama durumların bu kadar abartılması gerçekçiliği öldürdü bence. (Dizinin konusu 'li yıllarda geçiyor olsa Esma'nın bu tavırlarını daha gerçekçi bulabilirdim ama sene olunca senelik konak hikayesi bir izleyici olarak benim gözümde biraz yavan kaldı) Ben hatta Esma'nın ölümüne verilen tepkilerin bile abartılı olduğunu düşündüm. Hasta ve yaşlı bir kadının eceliyle ölümünü gayet doğal ve normal bulduğumdan aradan geçen 7 seneye rağmen özellikle çocuklarının değil de Nurgül'ün bu kadar perişan olması, Esma'dan gelen mektubun ağlanarak okunması, herkesin bir duygu seline kapılması (bir de 7 sene geçmesine rağmen herkesin aynı kalmış olması gözümüzden kaçmadı) normal değildi. (Bu demek değil ki, ailemizden birisi ölünce üzülmek saçmadır. Sadece o yaştaki ölüm normaldir ve ilk zamanlardaki üzüntü geçince artık metanet ve sağduyu ile karşılanmalıdır) O nedenle Esma'nın ölümünün sezonun ilk bölümlerinde söylendiğine sadık kalınarak Süreyya'nın ellerinden olması gerektiğine inanıyorum. Ve bunun böyle olmayacağının anlaşıldığı son birkaç bölümden itibaren vasat bir final izleyeceğimizi de tahmin etmiştim.

Ama tabi şunu da kabul etmek gerekiyor.. Süreyya hiçbir zaman Esma'yı öldürebilecek kadar kendisini kaybetmediği için finalde bunun olması da saçma olurdu. Süreyya en azından 3. sezonun başından bu yana değişimler ve kitapta olduğu gibi psikolojik sorunlar yaşamaya başlasaydı ve Esma'yı öldürebileceğine izleyiciyi inandırsaydı ancak o zaman efsane bir final izleyebilirdik. Ama senarist Süreyya'nın çocukluğuna dair hatırladığı anıların yanlış olması ve Süreyya'nın kendi kafasında kurduğu hayale inanmasının ardından bile hastalık çıkarmayıp Süreyya'yı ailesinin gücüyle iyileştirmeyi seçti. Ve anne- babasının ölümüne teyzesinin sebep olmasını bile affedecek kadar koca yürekli bir Süreyya izletti bize. Ve hatta kardeşinin ölümüne neden olmasına rağmen gayet hayat dolu ve bazen de şapşal olabilen Senem. Oysa biz bu sırları Süreyya'nın sonunu getirecek işaretler olarak algılamıştık. Ve öyle olsaydı bence daha efsane bir final izleyebilirdik ve dizi daha uzun yıllar akıllarda kalabilirdi. 

Bu haliyle 3 sezon boyunca anlattığı aile ve sevginin gücü hikayesini bozmamış olsa da vasat ve çabucak unutulacak bir final yapmış olduğunu düşünüyorum. Fakat, final bölümüne dair sevdiğim tek ayrıntı ise Süreyya'nın sahnelere dönüp şarkıcı olması oldu. Çünkü, Süreyya'nın sevdiği adam uğruna ya da ailesinin bakış açısı uygun olmadığı için mesleğinden vazgeçmesini doğru bulmuyor, bu konuda Faruk'u suçluyordum. Süreyya'nın ancak Esma'nın ölümünün ardından mesleğini yapabiliyor olması ayrıntısına da ayrıca bir yorum yapmayarak Esma için yukarıda yazdıklarımın yeterli olduğunu belirteyim. Kısaca bağlamak gerekirse; 3 sezon boyunca aslında bilinmiş ve basit bir hikayeyi derin, naif ve duygu dolu anlatarak güzel bir başarı yakalayan ve Türk TV listesine başarılı bir iş armağan eden 'İstanbullu Gelin' finalde izleyicileri mutlu etmek adına biraz kolaya kaçtı ve dizinin sonunu biraz vasat toparladı.

Bu nedenle de dizi tarihinde adı sık sık olumlu anılacak olsa da arkasından çok da 'efsane' diyemeyecek gibiyiz. Ama tabi bu durum 3 sene boyunca diziye emek veren senarist, yönetmen, teknik ekip, ve başta Aslı Enver, Özcan Deniz, İpek Bilgin, Fırat Tanış olmak üzere tüm oyuncu kadrosunun çok iyi bir iş çıkarttıkları gerçeğini değiştirmez.

Haklarını yememek lazım Adlarını ilk duyduğumuzda uyumsuz olarak değerlendirdiğimiz Aslı Enver ile Özcan Deniz performanslarıyla çok iyi bir uyum yakaladı. Özellikle "Sürekli aynı tarz dizilerde oynuyor. Asmalı Konak'ın şehir değiştirmiş ve biraz daha modern hali. Faruk da Seymen Ağa'nın değişik versiyonu" dediğimiz Özcan Deniz gerçekten içten bir karakter yaratmayı başardı.

Ama bundan sonra Faruk karakterinin üzerine koyabileceği başka bir karakter oynayabileceğini de pek sanmadığımı eklemek isterim. Faruk hem Özcan Deniz'in performansı hem de senaryo başarısıyla Özcan Deniz'in en kaliteli karakter idi sanırım. Üzerine bundan başarılısı gelemez gibi hissediyorum. Çünkü gerçekten oynadığı tüm karakterler birbirine benziyor. Faruk'u Seymen'den ayıran en önemli nokta senaryonun daha naif ve ince işleniyor olmasıydı. Özcan Deniz bu şansı bir daha yakalayamayabilir. Ancak Süreyya rolünde izlediğimiz Aslı Enver için sanıyorum tam tersi bir durum söz konusu. Daha önce diziler konusunda biraz şansız olan ve bu dizi ile kariyerinin zirvesini gören Aslı Enver bundan sonra da kaliteli bir senaryo ve akıcı bir hikaye ile ekrana dönerse önümüzdeki birkaç yılın yeni yıldızı olarak kariyerini yükseltmeye devam edebilir.

twitter takip

İstanbullu Gelin'in Senaristinden Süreyya Açıklaması: Gerçek Hayatta Şizofren

İstanbullu Gelin'in senaristi Deniz Akçay, en sevilen karakter Sürayya'nın dizinin uyarlandığı kitapta, şizofren biri olarak anlatıldığını söyledi.
İstanbullu Gelin'in en sevilen karakteri Süreyya, dizinin uyarlandığı kitapta aslında şizofrenmiş. Senarist Deniz Akçay'ın Episode Dergisi'nden Devrim Toyran'a anlattıkları ile Aslı Enver'in hayat verdiği gerçek hayatta uyarlanan dizinin Süreyya karakterinin kitaptaki halinden çok farklı olduğu açıkladı."SÜREYYA'NIN KARAKTER YAPISINI iPEK'E KAYDIRDIM"Fenomen dizi İstanbullu Gelin'in Süreyya'sının gerçekte şizofrenik bir durumu olduğunu ifade eden senarist Deniz Akçay, "Mesela kitapta asıl sorunlu olan karakter Süreyya. Neredeyse şizofreni durumu var. Çok ağır travmatik sorunları ve hiç istenmeyen bir karakter. Kayınvalidesine kendini kabul ettirmek için kendi varlığından vazgeçen bir kadın. Onu mesela biraz daha İpek'e kaydırdım. Konak kalabalık bir ev, köklü bir aile, bunlar gerçek. Haber

funduszeue.info

İstanbullu Gelin'deki S&#;reyya'nın asıl hikayesini Alya anlattı

Yayınlandığı dönemde ilgiyle izlenen İstanbullu Gelin'in şimdilerde reyting rekorları kıran Kırmızı Oda dizisiyle ilginç bir bağlantısı ortaya çıktı. Gülseren Budaycıoğlu'nun kitaplarından uyarlanan dizilerden Kırmızı Oda'daki Alya karakteri aslında İstanbullu Gelin'de Süreyya'nın kızını oynayan Yaz'mış.

Kırmızı Oda'nın 5. bölümünde hayat hikayesini anlatan Alya, İstanbullu Gelin'deki Süreyya'nın, izlediğimiz gibi bir yaşam sürmediğini ortaya çıkardı.

Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun 'Hayata Dön' kitabından uyarlanan dizide başrolü oynayan Süreyya karakteri kitapta şizofrendi ve kızı Yaz'a psikolojik ve fiziksel şiddet uyguluyordu. Ancak İstanbullu Gelin'de Süreyya'nın bu durumu anlatılmadı. Hatta şizofreni oynaması gereken Süreyya'nın bazı özellikler dizideki İpek karakterine verildi.

Gerçekler gün yüzüne çıkıyor

Gerçek bir hayat hikayesinin anlatıldığı İstanbullu Gelin'in son sezonunda ortaya çıkan Süreyya'nın kızı Yaz, hukuk fakültesinde okuyan ve annesiyle sorunları olan biri olarak ekrana geldi. Hatta psikoloğa giden Yaz, annesinin babaannesini öldürdüğünü söylemişti.

Yayınlanan son bölümde Alya hikayesini anlatmaya devam ettikçe İstanbullu Gelin'in gerçek hikayesi de şaşırttı.

Alya'nın anlattığı hikayeye bakılırsa Süreyya son derece mutsuz bir kadın. Faruk ise sorumsuz, alkolik ve kumarbaz bir adam ve annesi Esma ile sürekli bir güç yarışı içindeler. Evde yaşayan herkes Faruk'tan ve Esma Hanım'dan oldukça korkuyor. Esma Hanım dışarıdan yardımseverliğiyle tanınırken evdeki herkese kan kusturuyor. Faruk İstanbul'a gidiyor ve orada Süreyya'ya aşık oluyor. Esma Hanım İstanbullu Gelin'de olduğu gibi yabancı biri olduğu için Süreyya'yı gelin olarak istemese de elini öptürüyor.

İlk çocuğunu düşüren Süreyya ikinci çocuğuna hamileyken, Faruk birini öldürüp hapse giriyor ve 7 yıl cezaevinde yatıyor. Alya'nın anlattığı kadarıyla; eğer Esma Hanım isteseymiş, oğlu Faruk'u hapisten çıkaracak güce sahipti ama hapisten çıkarmak istememiş.

Hikayenin devamı Kırmızı Oda'nın 6. bölümde devam edecek.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası