Tebrikler! Yakında ebeveyn olacaksınız. Bebeğiniz için bir isim seçmek ebeveynliğin en heyecan verici kısımlarından biridir. Bebeğin için bir isim düşündünüz mü? İslami bebek isimleri koleksiyonumuz tam size göre olabilir. 'den fazla en güzel İslami erkek ve İslami kız bebek isimlerinden oluşan bir liste oluşturduk. Bu nedenle, bebeğiniz için İslami erkek bebek isimleri listesinden en güzel isimlerden birini öğrenmek için okumaya devam edin.
A’dan-Z'ye kadar en güzel İslami Erkek Çocuk İsimleri
İşte oğlunuz için seçebileceğiniz en güzel İslami erkek bebek isimlerinin bir listesi:
Sr No. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1. | Adem | İyi ve temiz kişi, ilk yaratılan insan, ilk peygamber |
2. | Adnan | Üstün insan. |
3. | Ahmed | Çok övülmüş, beğenilmiş. |
4. | Atâullah | Allah’ın hediyesi, ihsanı, lütfu. |
5. | Altemur | Demirin korlaşmış kırmızı hali. |
6. | Alişir | Aslan Ali. |
7. | Azer | Ateş. Hz. İbrahim’in babası olduğuna yönelik rivayetler bulunur |
8. | Asım | İffetli, namuslu afif, haramdan çekinen |
9. | Aykan | Kanı parlak ve canlı. |
Ayvaz | Koca, eş. | |
Ammâr | Bir yeri bakımlı hale getiren. | |
Adil | Doğruluk gösteren, çevresine adaletli davranan, eşitlikçi | |
Azim | Müthiş, kuvvetli, güçlü, ihtişamlı | |
Affan | Çirkin şeylerden kaçınan, iffetli, namuslu. | |
Alperen | Hem din adamı hem komutan olan yiğit. |
İşte oğlunuz için seçebileceğiniz en güzel İslami erkek isimlerinin bir listesi:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1. | Babacan | Cana yakın, güvenilir, anlayışlı. |
2. | Bâtın | Görünmeyen, gizli. Allah’ın 99 isminden birisi. |
3. | Bükre | Erken, sabah vakti olan |
4. | Burak | Peygamber efendimizin Miracda bindiği at. |
5. | Beşer | İnsan. |
6. | Behlül | Çok gülen, hayır sahibi, cömert. |
7. | Behram | Merih yıldızı. |
8. | Barak | Bereketli. Araf ve İsra gibi birçok surede geçer. |
9. | Behzat | Soyu güzel, doğuştan asil. |
Bilal | Su. | |
Burhan | Delil, sağlam delil, hakkı bâtıldan ayıran. | |
Bilgehan | Derin bilgi sahibi hakan. | |
Buğra | Turna kuşu, turna sürüsünün önünde uçan turna horozu. | |
Bişr | Güler yüzlü. | |
Burhan | Delil, sağlam delil, hakkı bâtıldan ayıran. |
İşte aralarından seçim yapabileceğiniz bazı İslami erkek isimleri:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Cârullah | Allah’a yakın olan, Allah dostu. |
2 | Cebrail | Allah'ın kulu manasına gelir. Ayrıca peygambere vahiy getiren melektir ve dört büyük melek arasında yer alır. |
3 | Celâl | Yüce. Allah’ın sıfatlarından biridir. |
4 | Cezmi | Kesin karar veren, kararından emin olan |
5 | Çelebi | Efendi, görgülü ve ince insan. |
6 | Cihanşah | Dünyanın padişahı. |
7 | Câbir | Cebreden, zorlayan, galip gelen. |
8 | Calüt | İsrailoğullarının düşmanı, rakibidir. Her ne kadar Kur'an da geçen bir isim olsa da pek kullanılmaz. |
9 | Celil | Yüce. Rahman suresinde geçer. |
10 | Cübeyr | Küçük kahraman, küçük yiğit. |
11 | Cemaleddin | Dinin güzeli, dinin cemali. |
12 | Cüneyt | Küçük asker, askercik. |
13 | Cerrah | Ameliyat yapan, operatör. |
14 | Cihangir | Cihanın büyük bir bölümünü ele geçiren. |
15 | Cenab | Büyük, şerefli |
İşte aralarından seçim yapabileceğiniz en güzel İslami çocuk isimlerinden bazıları:
Sr. no. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Diyar | Hem kız hem erkek ismi olarak kullanılan Diyar, Kur’an’da birçok surede yer almaktadır. |
2 | Dânâ | Çok bilen, bilgili. |
3 | Doğan | Atılgan ve yiğit. |
4 | Dilaver | Yiğit ve yürekli insan. |
5 | Dafi | Engeli ortadan kaldıran, yol açan. |
6 | Dehri | İnsan suresinde yer alan Dehri ismi, çok bilgin kişi demektir. |
7 | Danişmend | Bilgili, âlim. |
8 | Derviş | Allah için alçak gönüllüğü kabul eden. |
9 | Dâi | Dua eden, duacı, hak dine çağıran. |
10 | Dülger | Marangoz |
11 | Daniş | Bilgi, bilme, biliş, ilim. |
12 | Dilhan | İçten, gönülden söyleyen. |
13 | Davut-Davud | Aziz, sevgili anlamları taşımaktadır |
14 | Dâhi | Üstün zekalı, son derece zeki, anlayışlı. |
15 | Dâver | Doğru ve insaflı olan, âdil hükümdar. |
İşte aralarından seçim yapabileceğiniz en güzel İslami erkek bebek isimlerinin bir listesi:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
1 | Ebu | Kur’an’da birkaç farklı ayette Ebu ismi, ata anlamındadır. |
2 | Emre | Aşık, dost, abi. Beylerbeyi. |
3 | Edhem | Kara donlu, yağız at. |
4 | Ebrar | Özü sözü bir ve doğru olanlar, iyiler ve dindarlar için kullanılan kelime. |
5 | Emin | Korkusuz, şüpheye düşmeyen, kuşku duyulacak işlere imza atmayan ve kendine güvenip etrafına güven salan kişi |
6 | Ecir | Kur’an’da yer alan Ecir ismi, sevap anlamına gelmektedir. |
7 | Ercümend | Muhterem, şerefli, itibarlı. |
8 | Ertuğrul | Temiz, yürekli, doğru insan. |
9 | Eşref | En çok şerefli, itibarı en çok yüksek olan. |
10 | Ezrak | Mavi, gök renkli. Su gibi saf ve temiz olan. |
11 | Eflah | Tamamiyle kurtulan, en çok talihe kavuşan. |
12 | Enes | İnsan |
13 | Emir | Bir kavmin, şehrin başı, reisi. |
14 | Emrullah | Allahın emri. Kuranda geçen erkek isimlerinden biridir. |
15 | Erman | Arzusu, isteği olan. |
İşte F harfiyle başlayan az bilinen bazı İslami çocuk isimleri:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Fettah | Allah’ın isimlerinden biridir ve kapalı işleri açıklığa kavuşturan kişiye verilen isimdir |
2 | Feramuş | Hatırdan çıkan, unutulan |
3 | Faruk | Hak ile bâtılı ayıran |
4 | Fatih | Bir şehri, ülkeyi ya da kaleyi zapt ederek fetheden kişi |
5 | Ferman | Emir |
6 | Ferhan | Sevinçli, neşeli, ferahlı, şen, memnun |
7 | Faysal | Kesin hüküm vereni |
8 | Furkan | Kur’an-ı Kerim’de Bakara suresinde geçer |
9 | Fuzuli | Fazla, anlamsız, yersiz |
10 | Feyyâz | Feyz, bereket ve bolluk veren |
11 | Fatin | Zeki, anlayışlı |
12 | Fahreddin | Dinin büyüğü, dinde övülmeye layık |
13 | Faik | Başkalarından daha ileri konumda olan, önder ve ileri kimse |
14 | Ferit | Eşi ve benzeri olmayan |
15 | Feyzullah | Allahü teâlânın feyzi |
İşte G harfiyle başlayan erkekler için bazı İslami erkek bebek İsimleri:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Gafur | Mağfiret edip affeden, bağışlayan kişi. Örtme, perdeleme ve gizleme konusunda hassas olan. |
2 | Gazanfer | Yiğit, aslan gibi cesur |
3 | Gevheri | Pırlanta gibi temiz insan |
4 | Garip | Yalnız, kimsesiz ve tuhaf |
5 | Giray | Kırım hanı |
6 | Gürbüz | Toplu, güçlü dinç erkek |
7 | Galip | Üstünlük kuran, yenen, muzaffer |
8 | Gazi | Savaştan sağ dönen |
9 | Gaffar | Allah'ın sıfatlarından birisidir. Kul manasını taşıyan "abd" ön ekini almadan çocuklara verilmesi uygun görülmez. |
10 | Gıyas | Yardım eden |
İşte aralarından seçim yapabileceğiniz bazı güzel İslami çocuk isimleri:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Hammâd | Çok hamd eden, çok dua eden. |
2 | Halil | Allah'ın dostu. Samimi arkadaş. |
3 | Hurşid | Güneş. |
4 | Hakim | Allah’ın isimlerinden biri olan Hakim, Kur’an’da birçok surette yer almaktadır. |
5 | Hamdullah | Allahü teâlâya hamd eden. |
6 | Hamza | Aslan, heybetli, azametli. |
7 | Hacib | Kapıcı, kapıcı başı. |
8 | Hasan | Güzel, iyi, hoş. |
9 | Haman | Karun zamanında baş vezir olarak görev alan kişi. |
10 | Hanif | Allah'ın tek olduğuna şehadet eden ve samimi bir şekilde ona bağlanan kişi. |
11 | Hafiz | Hem erkek heö kadın ismi olan Hafız, Nisa, Hicr, Şura surelerinde yer alan isimlerdendir. Kur’an’ı ezbere bilen kişi demektir. |
12 | Hatem | Birçok surede geçen Hatem ismi, cömert anlamındadır. |
13 | Haydar | Aslan, cesur, yiğit, kahraman. |
14 | Hümayun | Mübarek, mutlu, padişaha olan. |
15 | Hüseyin | Küçük güzel. |
Ayrıca Kuran'da geçen erkek isimleri ile ilgili yazımızı da okuyunuz.
İşte İslami anlamı olan seçebileceğiniz bazı erkek isimleri:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
1 | Idris | Peygamber adı olan İdris, aynı zamanda bir kiraz türüdür. |
2 | Ilyas | Kur’an’da yer alan İlyas peygamber isimlerindendir. |
3 | Ibrahim | Bir peygamber ismi. İnananların babası, hakların babası anlamlarını taşır. |
4 | imadeddin | Din direği, devleti ayakta tutan. |
5 | Inayetullah | Allah’ın lütfu, ihsanı. |
6 | Ismail | Kur’an’da yer alan İsmail ismi, işiten kimse anlamındadır. |
7 | Imran | Kur’an-ı Kerim’in üçüncü suresinin adıdır. Hz. Meryem’in babası, evine sadık kalan anlamlarını taşır |
8 | Imam | Nümune, rehber, önder, başkan. |
9 | Ikrime | Kerem sahibi, cömert. |
10 | Ilhami | İlham sahibi. |
11 | Ishak | Peygamber adı olan ishak, güler yüz anlamına gelmektedir. |
12 | Ihsan | Bağışlanma anlamına gelmektedir. |
13 | Islam | Müslümanlık dini. |
14 | Izzet | Değer, şeref, kudret, hürmet ve ikram sahibi. |
15 | Ilker | İlk erkek çocuk. |
İşte K harfiyle başlayan az bilenen bazı İslami çocuk isimleri:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
1 | Kâdir | Allah'ın sıfatlarından biridir. Kur’an-ı Kerim’de yaklaşık 50 yerde geçer. Kudret sahibi kudretli, kuvvetli, güçlü gibi anlamlara gelir |
2 | Kâzım | Kur’an’da geçen Kazım ismi, öfkesini yenen kişi anlamına gelmektedir. |
3 | Keşşaf | Keşfeden, sırları çözen, gizlileri açığa çıkaran. |
4 | Keremşah | Çok cömert, çok eli açık, çok soylu. |
5 | Kıymet | Değer, baha, bedel, onur, itibar, makbul oluş. |
6 | Kerim | Cömert, kerem sahibi, bol bol dağıtan, lütuf ve ikramı bol olan, önder, ulu, büyük, şerefli kişi. Allah'ın isimlerinden biri olduğu için "abd" ön ekiyle beraber kullanılması gerekir. |
7 | Kaim | Allah'ın emrini ifa eden. Duran, ayakta duran. Bir şeyi yapan ve icra eden. |
8 | Kahhar | Allah’ın 99 isminden biri olan Kahhar, yok edici anlamındadır. |
9 | Kamran | İsteğine kavuşmuş, mutlu, bahtiyar. |
10 | Kabil | Kabul eden, önde olan. |
11 | Keramet | Kerem, ihsan, evliyada görülen harika. |
12 | Korkut | Büyük dolu tanesi. |
13 | Kuddusi | Mukaddes, ulvi, pak. |
14 | Kılıç | İki yüzü keskin eski bir silah. |
15 | Kamil | Noksansız, eksiksiz, kemale ermiş, olgunluğa erişmiş kimse. |
İşte L harfiyle başlayan birkaç İslami erkek bebek isimleri:
Sr. No. | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Lütfi | İyilik ve güzellikle ilgili olan. |
2 | Lokman | Kur’an-ı Kerim’de yer alan surelerden birisinin ismi. Eski kavimlerde görev alıp ahlaki öğütler veren hekim anlamına geli |
3 | Levent | Bahriyeli. Boylu poslu, yakışıklı. |
4 | Latif | Her şeye bütünü ile nüfuz edebilen, kendisinden herhangi bir şeyin gizli kalamadığı varlık. Allah'ın sıfatlarından birisidir. |
5 | Levni | Renkli, boyalı. |
6 | Lut | Hz. İbrahim’in peygamber yeğeni. |
İşte M harfiyle başlayan en güzel İslami erkek bebek isimlerinden bazıları:
funduszeue.info | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Mecdeddin | Dinin büyüğü. |
2 | Mirza | Hükümdar soyundan gelen, beyzade. |
3 | Mestan | Mest olmuş, bayılmış. |
4 | Muharrem | Haram kılınmış, dinen yasak edilmiş. |
5 | Memun | Korkusuz, tehlikesiz, sağlam, emin. |
6 | Mazhar | Nail olan, şereflenen, bir iyiliğe kavuşan. |
7 | Malik | Yedi cehennemin hakimi ve kapıcısı olan melek. |
8 | Mehdi | Allah tarafından hidayet verilmiş olan. Kendisine rehberlik edilen. Doğru yolu tutan. |
9 | Mecid | Şan, şeref ve kudretinden ötürü yüce olan. Allah’ın isimlerinden biri. |
10 | Muhteşem | Göz kamaştıracak büyüklükte veya güzellikte olan. |
11 | Mustafa | Saf hale getirilmiş, süzülmüş, güzide. |
12 | Mübarek | Bereketli, feyizli, uğurlu, hayırlı. |
13 | Müzdad | Artmış, çoğalmış, uzun. |
14 | Mübeşşir | Müjdeci, hayırlı haber verip sevindiren. |
15 | Mazlum | Halim, selim, sakin, sessiz. Zulüm görmüş |
İşte N harfi ile başlayan bazı anlamlı İslami çocuk isimleri:
funduszeue.info | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Nizam | Düzen, usul, tertip, yol,kaide, sıra, dizi. |
2 | Nüzhet | Neşe, sevinç, eğlence, temizlik, ferahlık. |
3 | Nevzat | Yeni doğmuş çocuk. |
4 | Numan | Refah, konfor. |
5 | Nezir | Adak, dilek, tahsis. Kendisini Allah yoluna adayan kimse. |
6 | Nehar | Kur’an’da pek çok ayette yer alan Nebi, ismi haberci anlamına gelmektedir. |
7 | Naim | Cennetin bir parçası |
8 | Nasrullah | Allah’ın nusreti, tanrının yardımı manalarını taşır. |
9 | Namdar | Meşhur namlı, ünlü, tanınmış. |
10 | Nijad | Soy. |
11 | Niyazi | Yalvaran, yakaran, dua eden. |
12 | Nuh | “Ağlama” anlamına gelir. Aynı zamanda bir peygamber adıdır. |
13 | Nafi | Etkili ve sözü dinlenen kişi. |
14 | Nasir | Yardımcı anlamında olan Nasır, Peygamber’in isimlerinden biridir. Yardımsever anlamındadır. |
15 | Nasreddin | Dine yardım eden. |
İşte aralarından seçim yapabileceğiniz bazı güzel İslami çocuk isimleri:
funduszeue.info | İsim | Anlamı |
---|---|---|
1 | Ömer | Diri, canlı, yaşayan hayat süren |
2 | Oğuzhan | Oğuzların hükümdarı. |
3 | Osman | Kuran’da geçmese de erkek sahabe ismidir ve halifedir. |
4 | Öktem | Gösterişli, korkusuz, güçlü. |
5 | Oktay | Sinirli, hiddet sahibi, kızgın kimse. |
6 | Önder | Lider, şef, reis. |
7 | Orhan | Şehre hakim olan, liderlik eden |
8 | Oğuz | Doğru, sağlam, güçlü, genç. |
9 | Okan | Anlayış ve kavrayış sahibi |
10 | Ozan | Halk şairi, geveze. |
11 | Peyami | Haberci. |
İşte aralarından seçim yapabileceğiniz bazı İslami erkek bebek isimleri:
Yasin Sûresi, Mekke döneminde inmiştir ve 83 ayettir. Yasin Suresi, adını ilk ayeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Sûrede başlıca insanın ahlâkî sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu edilmektedir.
Yasin Suresi Arapça okunuşu ve Türkçe anlamı, mealini, faziletini bulabilirsiniz. Yasin Suresi oku, dinle, ezberle
Yasin Suresi dinle, ezberle
Mehmet Emin Ay'ın yorumuyla Yasin Suresi dinle.
İshak Danış'ın yorumuyla Yasin Suresi dinle.
Yasin Suresi Arapça okunuşu
Tin Suresi, Mekke döneminde inmiştir ve 8 ayettir. Tin, incir demektir. Tin Suresi'nde bazı önemli varlıklar üzerine yemin edilerek insanın yüksek değeri vurgulanmış, kötü ahlâkın bu değeri düşürdüğü ifade edilmiştir. İman edip iyi işler yapanlar övülmüş, hesap ve cezayı yalan sayanlar kınanmış, hüküm verenlerin en üstününün Allah olduğu bildirilmiştir. İçeriğimizde Tin Suresi'nin Arapça yazılışı Türkçe okunuşu, Tin Suresi Diyanet meali bulabilir, dinleyip ezberleyebilirsiniz.
Yasin Suresi'nin birinci sayfası
Yasin Suresi'nin ikinci sayfası
Yasin Suresi'nin üçüncü sayfası
Yasin Suresi'nin dördüncü sayfası
Yasin Suresi'nin beşinci sayfası
Yasin Suresi'nin son sayfası
Yasin Suresi Türkçe okunuşu
(3) İnneke IemineI mürseIîn
(6) Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm gâfiIûn
(7) Lekad hakkaIkavIü aIâ ekserihim fehüm Iâ yü'minûn
(8) İnnâ ceaInâ fî a'nâkihim agIâIen fehiye iIeI ezkâni fehüm mukmehûn
(9) Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min haIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm Iâ yübsirûn
(10) Ve sevâün aIeyhim eenzertehüm em Iem tünzirhüm Iâ yü'minûn
(11) innemâ tünzirü menittebazzikra haşiyerrahmâne biIgaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm
(12) İnnâ nahnü nuhyiI mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve küIIe şey'in ahsaynâhü fî imâmin mübîn
(13) Vadrib Iehüm meseIen ashâbeI karyeh. İz câeheI mürseIûn
(14) İz erseInâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürseIûn
(15) KâIû mâ entüm iIIâ beşerün misIünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey'in in entüm iIIâ tekzibûn
(16) KâIû rabbünâ ya'Iemü innâ iIeyküm IemürseIûn
(17) Vemâ aIeynâ iIIeI beIâguI mübîn
(18) KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm
(19) KâIû tâirüküm meaküm ein zikkirtum beI entüm kavmün müsrifûn
(20) Vecâe min aksaImedineti racüIün yes'â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn
(21) İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn
(22) Vemâ Iiye Iâ a'büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn
(23) Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey'en veIâ yünkizûn
(24) İnnî izen Iefî daIâIin mübîn
(25) İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn
(26) KîIedhuIiI cennete, kâIe yâIeyte kavmî yâ'Iemûn
(27) Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn
(28) Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn
(29) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn
(30) Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye'tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn
(31) EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn
(32) Ve in küIIün Iemmâ cemî'un Iedeynâ muhdarûn
(33) Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye'küIûn
(34) Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a'nâb ve feccernâ fîha mineI uyûn
(35) Liye'küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn
36) SübhânneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya'Iemûn
(37) Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn
(38) Veşşemsü tecrî Iimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm
(39) VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm
(40) Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn
(41) Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn
(42) Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn
(43) Ve in neşe' nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn
(44) İIIâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn
(45) Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn
(46) Vemâ te'tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu'ridîn
(47) Ve izâ kîIe Iehüm enfikû mim mâ rezakakümüIIâhü, kâIeIIezîne keferû, IiIIezîne âmenû enut'ımü menIev yeşâuIIâhü et'ameh, in entüm iIIâ fî daIâIin mübîn
(48) Ve yekûIûne metâ hâzeI va'dü in küntüm sâdikîn
(49) Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te'huzühüm vehüm yehissimûn
(50) FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn
(51) Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn
(52) KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekaI mürseIûn
(53) İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî'un Iedeynâ muhdarûn
(54) FeIyevme Iâ tuzIemu nefsün şeyen veIâ tüczevne iIIâ mâ küntüm tâ'meIûn
(55) İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn
(56) Hüm ve ezvâcühüm fî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn
(57) Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn
(58) SeIâmün kavIen min rabbin rahîm
(59) VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn
(60) EIem a'hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ'buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn
(61) Ve enî'budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm
(62) Ve Iekad edaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta'kıIûn
(63) Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn
(64) lsIevheI yevme bimâ küntüm tekfürûn
(65) EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn
(66) VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a'yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn
(67) VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn
(68) Ve men nüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya'kiIûn
(69) Ve mâ aIIemnâhüşşi'ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur'ânün mübîn
(70) Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn
(71) EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn
(72) Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye'küIûn
(73) Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn
(74) Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn
(75) Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn
(76) FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na'Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu'Iinûn
(77) EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn
(78) Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm
(79) KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm
(80) EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn
(81) EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm
(82) İnnema emrühû izâ erâde şey'en en yekûIe Iehû kün, feyekûn
(83) FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey'in ve iIeyhi türceûn.
Yasin Suresi Diyanet meali
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Yâ Sîn. ﴾1﴿
(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin. ﴾﴿
Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. ﴾﴿
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. ﴾7﴿
Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır. ﴾8﴿
Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler. ﴾9﴿
Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. ﴾10﴿
Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele. ﴾11﴿
Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir. ﴾12﴿
(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. ﴾13﴿
Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler. ﴾14﴿
Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." ﴾15﴿
(Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor." ﴾16﴿
"Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir." ﴾17﴿
Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur." ﴾18﴿
Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler. ﴾19﴿
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun." ﴾20﴿
"Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir." ﴾21﴿
"Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz." ﴾22﴿
"Onu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar." ﴾23﴿
ᅠ"O takdirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum." ﴾24﴿
"Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!" ﴾25﴿
(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi. ﴾﴿
Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.
Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler. ﴾29﴿
Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar. ﴾30﴿
Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi? ﴾31﴿
Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır. ﴾32﴿
Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler ﴾33﴿
Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi? ﴾﴿
Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir. ﴾36﴿
Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. ﴾37﴿
Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri(düzenlemesi)dir. ﴾38﴿
Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. ﴾39﴿
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. ﴾40﴿
Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir. ﴾41﴿
Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık. ﴾42﴿
Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar. ﴾43﴿
Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar. ﴾44﴿
Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler. ﴾45﴿
Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar. ﴾46﴿
Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler. ﴾47﴿
"Eğer doğru söyleyenlerseniz bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar. ﴾48﴿
Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar. ﴾49﴿
Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine dönebilirler. ﴾50﴿
Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler ﴾51﴿
Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler." ﴾52﴿
Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır. ﴾53﴿
O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir. ﴾54﴿
Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. ﴾55﴿
Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. ﴾56﴿
Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. ﴾57﴿
Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine) "Selam" (vardır). ﴾58﴿
(Allah şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!" ﴾59﴿
"Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?" ﴾﴿
"Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?" ﴾62﴿
"İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir." ﴾63﴿
"İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!" ﴾64﴿
O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. ﴾65﴿
Eğer dileseydik onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu halde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?! ﴾66﴿
Yine eğer dileseydik oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. ﴾67﴿
Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi? ﴾68﴿
Biz o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. ﴾69﴿
(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik. ﴾70﴿
Görmediler mi ki biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. ﴾71﴿
Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. ﴾72﴿
Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi? ﴾73﴿
Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilahlar edindiler. ﴾74﴿
Onlar ilahlar için (hizmete) hazır asker oldukları halde, ilahlar onlara yardım edemezler. ﴾75﴿
(Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz. ﴾76﴿
İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. ﴾77﴿
Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?" ﴾78﴿
De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir." ﴾79﴿
O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz. ﴾80﴿
Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir. ﴾81﴿
Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. ﴾82﴿
Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. ﴾83﴿
Yasin Suresi Arapça yazılışı
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَالْقُرْاٰنِ الْحَك۪يمِۙ٢
اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ٣
عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۜ٤
تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ٥
لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ٦
لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلٰٓى اَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ٧
اِنَّا جَعَلْنَا ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ اَغْلَالاً فَهِيَ اِلَى الْاَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ٨
وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْد۪يهِمْ سَداًّ وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَداًّ فَاَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ٩
وَسَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ١٠
اِنَّمَا تُنْذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمٰنَ بِالْغَيْبِۚ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَاَجْرٍ كَر۪يمٍ١١
اِنَّا نَحْنُ نُحْـيِ الْمَوْتٰى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَاٰثَارَهُمْۜ وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ ف۪ٓي اِمَامٍ مُب۪ينٍ۟١٢
وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلاً اَصْحَابَ الْقَرْيَةِۢ اِذْ جَٓاءَهَا الْمُرْسَلُونَۚ١٣
اِذْ اَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُٓوا اِنَّٓا اِلَيْكُمْ مُرْسَلُونَ١٤
قَالُوا مَٓا اَنْتُمْ اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَاۙ وَمَٓا اَنْزَلَ الرَّحْمٰنُ مِنْ شَيْءٍۙ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا تَكْذِبُونَ١٥
قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ اِنَّٓا اِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ١٦
وَمَا عَلَيْنَٓا اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ١٧
قَالُٓوا اِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْۚ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُمْ مِنَّا عَذَابٌ اَل۪يمٌ١٨
قَالُوا طَٓائِرُكُمْ مَعَكُمْۜ اَئِنْ ذُكِّرْتُمْۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ١٩
وَجَٓاءَ مِنْ اَقْصَا الْمَد۪ينَةِ رَجُلٌ يَسْعٰى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَل۪ينَۙ٢٠
اِتَّبِعُوا مَنْ لَا يَسْـَٔلُكُمْ اَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ٢١
وَمَا لِيَ لَٓا اَعْبُدُ الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ٢٢
ءَاَتَّخِذُ مِنْ دُونِه۪ٓ اٰلِهَةً اِنْ يُرِدْنِ الرَّحْمٰنُ بِضُرٍّ لَا تُغْنِ عَنّ۪ي شَفَاعَتُهُمْ شَيْـٔاً وَلَا يُنْقِذُونِۚ٢٣
اِنّ۪ٓي اِذاً لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ٢٤
اِنّ۪ٓي اٰمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِۜ٢٥
ق۪يلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَۜ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْم۪ي يَعْلَمُونَۙ٢٦
بِمَا غَفَرَ ل۪ي رَبّ۪ي وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُكْرَم۪ينَ٢٧
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلٰى قَوْمِه۪ مِنْ بَعْدِه۪ مِنْ جُنْدٍ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا كُنَّا مُنْزِل۪ينَ٢٨
اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ خَامِدُونَ٢٩
يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِۚ مَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ٣٠
اَلَمْ يَرَوْا كَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنَ الْقُرُونِ اَنَّهُمْ اِلَيْهِمْ لَا يَرْجِعُونَ٣١
وَاِنْ كُلٌّ لَمَّا جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ۟٣٢
وَاٰيَةٌ لَهُمُ الْاَرْضُ الْمَيْتَةُۚ اَحْيَيْنَاهَا وَاَخْرَجْنَا مِنْهَا حَباًّ فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ٣٣
وَجَعَلْنَا ف۪يهَا جَنَّاتٍ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا ف۪يهَا مِنَ الْعُيُونِۙ٣٤
لِيَأْكُلُوا مِنْ ثَمَرِه۪ۙ وَمَا عَمِلَتْهُ اَيْد۪يهِمْۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ٣٥
سُبْحَانَ الَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْاَرْضُ وَمِنْ اَنْفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ٣٦
وَاٰيَةٌ لَهُمُ الَّيْلُۚ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَاِذَا هُمْ مُظْلِمُونَۙ٣٧
وَالشَّمْسُ تَجْر۪ي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاۜ ذٰلِكَ تَقْد۪يرُ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۜ٣٨
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَد۪يمِ٣٩
لَا الشَّمْسُ يَنْبَغ۪ي لَـهَٓا اَنْ تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا الَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِۜ وَكُلٌّ ف۪ي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ٤٠
وَاٰيَةٌ لَهُمْ اَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ٤١
وَخَلَقْنَا لَهُمْ مِنْ مِثْلِه۪ مَا يَرْكَبُونَ٤٢
وَاِنْ نَشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَر۪يخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنْقَذُونَۙ٤٣
اِلَّا رَحْمَةً مِنَّا وَمَتَاعاً اِلٰى ح۪ينٍ٤٤
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ اَيْد۪يكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ٤٥
وَمَا تَأْت۪يهِمْ مِنْ اٰيَةٍ مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِمْ اِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِض۪ينَ٤٦
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ اَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُۙ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ اَطْعَمَهُۗ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ٤٧
وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْوَعْدُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ٤٨
مَا يَنْظُرُونَ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ٤٩
فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ تَوْصِيَةً وَلَٓا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ۟٥٠
وَنُفِـخَ فِي الصُّورِ فَاِذَا هُمْ مِنَ الْاَجْدَاثِ اِلٰى رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ٥١
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَ۔اۢ هٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ٥٢
اِنْ كَانَتْ اِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَاِذَا هُمْ جَم۪يعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ٥٣
فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـٔاً وَلَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ٥٤
اِنَّ اَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ ف۪ي شُغُلٍ فَاكِهُونَۚ٥٥
هُمْ وَاَزْوَاجُهُمْ ف۪ي ظِلَالٍ عَلَى الْاَرَٓائِكِ مُتَّكِؤُ۫نَ٥٦
لَهُمْ ف۪يهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَۚ٥٧
سَلَامٌ قَوْلاً مِنْ رَبٍّ رَح۪يمٍ٥٨
وَامْتَازُوا الْيَوْمَ اَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ٥٩
اَلَمْ اَعْهَدْ اِلَيْكُمْ يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ اَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَۚ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌۙ٦٠
وَاَنِ اعْبُدُون۪يۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ٦١
وَلَقَدْ اَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلاًّ كَث۪يراًۜ اَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ٦٢
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ٦٣
اِصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ٦٤
اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْد۪يهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ٦٥
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَطَمَسْنَا عَلٰٓى اَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَاَنّٰى يُبْصِرُونَ٦٦
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلٰى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِياًّ وَلَا يَرْجِعُونَ۟٦٧
وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِۜ اَفَلَا يَعْقِلُونَ٦٨
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ٦٩
لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَياًّ وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِر۪ينَ٧٠
اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ اَيْد۪ينَٓا اَنْعَاماً فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ٧١
وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ٧٢
وَلَهُمْ ف۪يهَا مَنَافِـعُ وَمَشَارِبُۜ اَفَلَا يَشْكُرُونَ٧٣
وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اٰلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَۜ٧٤
لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَهُمْۙ وَهُمْ لَهُمْ جُنْدٌ مُحْضَرُونَ٧٥
فَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْۢ اِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ٧٦
اَوَلَمْ يَرَ الْاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَص۪يمٌ مُب۪ينٌ٧٧
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُۜ قَالَ مَنْ يُحْـيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَم۪يمٌ٧٨
قُلْ يُحْي۪يهَا الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَل۪يمٌۙ٧٩
اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْاَخْضَرِ نَاراً فَاِذَٓا اَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَ٨٠
اَوَلَيْسَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْۜ بَلٰى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ٨١
اِنَّـمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْـٔاً اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ٨٢
فَسُبْحَانَ الَّذ۪ي بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ٨٣
Yasin Suresi, Mekke döneminde inmiştir, 83 ayettir. Sure, adını ilk ayeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Surede başlıca insanın ahlaki sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah'ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu edilmektedir. Peki Yasin Suresi'nin fazileti nedir?
Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur.
Hz. Muhammed aleyhisselâmın hak peygamber olduğu ona indirilen Kur’an deliliyle desteklenerek açıklanır; başka peygamberlerin tevhid mücadelelerinden bir kesit verilerek bu uğurda büyük sıkıntılara katlanan Resûl-i Ekrem ve ona tâbi olanlar teselli edilir. Allah Teâlâ’nın birlik ve kudret delillerine ve evrendeki yaratılış sırlarına dikkat çekilerek öldükten sonra dirilme gerçeği ve bunun sonuçları üzerinde durulur. Râzî’nin belirttiği üzere bu sûrenin, İslâm inançlarının üç temel umdesinin (Allah’ın birliği, peygamberlik ve âhiret) en güçlü delillerle işlenmesine hasredildiği söylenebilir. Şöyle ki: 3. âyette –devamındaki delillerle teyit edilerek– peygamberlik müessesesi üzerinde durulmuş; müteakip âyetlerde Allah’ın birliği ve eşsiz gücü, öldükten sonra dirilmenin ve ilâhî huzurda yargılanmanın kaçınılmazlığı ortaya konmuş, son âyette de yine bu iki nokta (vahdâniyet ve haşir) özetlenmiştir. Kur’an’dan bu ölçüde de olsa nasibini alan kimse artık kalbinin payı olan imanı elde etmiş demektir ki bunun tezahürleri de diline ve davranışlarına yansıyacaktır (XXVI, ).
Yasin Suresi'nin fazileti
Hadis kaynaklarında Hz. Peygamber’den Yâsîn sûresinin faziletine dair nakledilmiş sözler yer alır. Bunlardan biri şöyledir:
"Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir”
(Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 7; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 21; krş. Müsned, V, Diğer bazı rivayetler için bk. Şevkânî, IV, ).
İbn Abbas’ın da –bu sûrenin son âyeti hakkında– “
Yâsîn’in ve onu okumanın niçin bu kadar faziletli olduğunu bilmiyordum; meğer bu âyetten dolayı imiş”
dediği nakledilir (Zemahşerî, III, ).
Hadislerin sıhhat durumu tartışmalı olmakla beraber, öteden beri İslâm âlimleri Resûlullah’ın bu sûreye özel bir ilgi gösterdiği kanaatini taşımışlar ve müslümanlar da Kur’an tilâvetinde ona ayrı bir yer vermişlerdir. Bu sebeple Yâsîn sûresi için özel tefsirler kaleme alınmıştır (
Ölülere Yâsîn okunmasıyla ilgili hadiste “ölmek üzere olanlar”ın kastedildiği kanaati hâkim olmakla beraber, bunu öldükten sonra veya ölünün kabri başında okunacağı şeklinde anlayanlar da vardır,
bk. Elmalılı, VI, ).
Depremler, yangınlar, seller, savaşlar. Dünya bir imtihan yeridir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim birçok ayette bu hakikati dile getirir. Rabbimiz, kullarını türlü türlü sınava tabi tutmaktadır ki, Enbiya Suresi’nin ayetinde, “Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.” buyrulmaktadır. Hayatın akışı içerisinde her birimizin yaşadığı zorluklar, çile ve kederler, maddi ve manevi sıkıntılar mutlaka olacaktır. Çünkü bu dünya imtihan dünyasıdır. İmtihanlarla sınanan mümin ise sabır kalkanına yapışıp bol bol dua ve niyazda bulunacaktır. Peki Peygamberimizin sıkıntı anında okuduğu dua hangisidir? Sıkıntıya karşı Efendimiz (s.a.v) ne tavsiye etmiştir? Sıkıntı duası nasıl yapılır, hangi dualar okunur? İşte Sıkıntı dert ve sabır duaları.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَۙ ﴿١﴾وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ﴿٢﴾ اَلَّذ۪ٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ﴿٣﴾وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَۜ ﴿٤ فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۙ﴿٥﴾ اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۜ﴿٦﴾ فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ﴿٧﴾وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ﴿٨﴾
-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- Elem neşrah leke sadrâk.
2- Ve vada’nâ ’anke vizrâk.
3- Elleziy enkada zahrâk.
4- Ve refa’nâ leke zikrâk.
5- Feinne me’al’usri yusrâ.
6- İnne me’al’usri yusrâ.
7- Feizâ ferağte fensab.
8- Ve ila Rabbike ferğab.
-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1- Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?
4- Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?
Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. İnşirah, açılmak, genişlemek demektir.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada doksan dördüncü, iniş sırasına göre on ikinci sûredir. Duhâ sûresinden sonra, Asr sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Konusu
Sûrede Yüce Allah’ın Hz. Peygamber’e mânevî lutufları özetlenmekte, her güçlükle birlikte mutlaka bir kolaylığın olduğu bildirilerek Mekke’de putperestlerin baskısı yüzünden sıkıntı çeken Resûlullah ile müslümanlara teselli ve ümit verilmekte; onlardan Allah’a ibadet ve itaatlerini sürdürmeleri istenmektedir.
Tefsiri
“Senin kalbini açıp genişletmedik mi?” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki “şerh-i sadr” kavramını Râgıb el-İsfahânî, “kalbin ilâhî bir nur ile Allah tarafından bir huzur ve sükûnet, bir rahatlık ile genişletilmesi” şeklinde açıklamıştır (el-Müfredât, “şrh” md.). Hz. Peygamber’in kalbinin açılıp genişletilmesi ifadesini, Zümer sûresinin âyeti de dikkate alındığında, onun beşerî idrak kapasitesinin vahiy ile arttırıldığına ve âzami seviyeye çıkarıldığına işaret olarak anlamak uygun olur. Ayrıca müfessirler bunu, ona indirilen vahyi anlaması, koruması ve peygamberlik görevini yerine getirebilmesi için kendisine verilmiş olan zihin açıklığı, mâneviyat yüksekliği gibi mânalarla da açıklamışlardır. Bazı müfessirler ise Duhâ sûresinin devamı mahiyetinde olan bu âyetlerde, bir süre ara verilmiş olan vahyin yeniden başlamasıyla Hz. Peygamber’in mâneviyatının güçlendirildiğine değinildiği kanaatindedir.
2 ve 3. âyetlerde, Resûlullah’ın belini büktüğü bildirilen “yükün kaldırılması”ndan maksadın ne olduğu konusunda yapılan açıklamalar içinde (bk. Râzî, XXXII, ) en zayıf olanı “günahlarının, hatalarının bağışlanmış olması” şeklindeki yorumdur. Çünkü onun Câhiliye döneminde puta tapmadığı bilinmektedir, herhangi bir günah işlediği de sabit değildir. Esasen İslâm tebliğ edilmeden onun yasaklarını çiğnemenin günah olduğundan da söz edilemez. İslâm’dan sonra bazı ictihad hataları olmuşsa bunlar da –miktarı az olsa bile– ecir ve sevap vesilesidir. Çünkü isabetli ictihada on, isabetsiz ictihada bir sevap vardır (Buhârî, “İ‘tisâm”, 13, 21; Müslim, “Akziye”, 15; ayrıca bk. Tevbe 9/43; Fetih 48/2). Bize göre Allah’ın bir lutuf olarak onun omuzlarından kaldırdığı yük iki şekilde açıklanabilir:
Hz. Peygamber’in “adının ve sanının yüceltilmesi”ne müfessirler, Resûlullah’ın adının mukaddes kitaplarda zikredilmesini ve geleceğinin müjdelenmesini, kelime-i şehâdette onun isminin Allah’ın ismiyle birlikte yer almasını, gökyüzünde melekler, yeryüzünde müminler tarafından hürmetle anılmasını, Kur’an’da Allah’a itaatle birlikte ona da itaat edilmesinin emredilmesini örnek gösterirler (bk. Şevkânî, V, ). Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olması da (bk. Enbiyâ 21/) onun şanının yüceltildiğini ifade eder. Ayrıca bu âyeti, ileride Resûlullah’ın isminin ve tebliğ ettiği dinin bütün dünyada tanınıp yayılacağını bildiren bir müjde olarak anlamak da mümkündür. Yine, Kur’an’da onun müstesna niteliklerini, Allah katındaki konumu ve değerini açıklayan âyetler de bu bağlamda “adını sanını yüceltme” olarak değerlendirilebilir.
Hz. Peygamber ve arkadaşları Mekke döneminde müşriklerin giderek değişik şekildeki işkencelere kadar varan baskılarından acı çekiyorlardı. Bu durum hem peygamberi hem de müminleri üzüyordu. Yüce Allah resulünü ve müminleri teselli edip gönüllerini rahatlatmak için bu âyetleri indirerek sıkıntılardan sonra ferahlığın ve başarının geleceğini müjdelemiştir. Rivayete göre bu sûre inince Hz. Peygamber, 5 ve 6. âyetlerde güçlüğün yanında kolaylığın da bulunacağının iki defa zikredilmesini göz önüne alarak, kendisine inananlara, “Müjdeler olsun! Size kolaylık geldi; artık bir güçlük iki kolaylığa asla galip gelemez!” buyurmuştu (Muvatta’, “Cihâd”, 6; Taberî, XXX, ).
Oldukça muhtasar ve değişik şekillerde açıklanmaya elverişli olan “O halde önemli bir işi bitirince diğerine koyul” meâlindeki 7. âyetle ilgili olarak çok farklı yorumlar yapılmıştır (meselâ bk. Taberî, XXX, ; Râzî, XXXII, 7). Bize göre İbn Âşûr’un, âyeti herhangi bir özel iş ve ibadetle sınırlamadan, “Önemli işlerden birini tamamlayınca ardından başka bir işe yönel ki böylece bütün vakitlerini önemli işlerle değerlendirmiş olasın” şeklindeki açıklaması isabetli görünmektedir (XXX, ). Bu yoruma göre âyette Resûlullah’a ve onun şahsında müslümanlara bütün vakitlerini hayırlı ve yararlı faaliyetlerle değerlendirmeleri, ibadet, dua, tebliğ ve irşad gibi dinî faaliyetlerin de; çalışma, üretme, öğrenme-öğretme, yardımlaşma ve dayanışma gibi dünyevî faaliyetlerin de hakkını vermeleri emredilmiştir. Son âyette ise kişinin, gerek çalışmasında gerekse ibadetinde yalnız Allah’a yönelmesi, her işini öncelikle O’nun rızasını gözeterek yapması, ne diliyorsa O’ndan dilemesi, ne istiyorsa O’ndan istemesi emredilmiştir.
Kaynak: Kuran Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْـكَوْثَرَۜ﴿١﴾فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ﴿٢﴾اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ﴿٣
-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- İnnâ a’taynâ ke’l-kevser.
2- Fesalli li-Rabbike ve’nhar.
3- İnne şâni’eke huve’l-ebter
-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1- Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik.
2- Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
3- Asıl sonu kesik olan, senin düşmanın (sana buğzeden)dir
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir.3 âyettir. Kevser, çok hayır, bereket demektir. Cennette Hz. Peygambere mahsusbir havuzun da adıdır.
Nuzül
Mushaftaki sıraya göre yüz sekizinci, iniş sırasına göre on beşinci sûredir. Âdiyât sûresinden sonra Tekâsür sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayetler de vardır (bk. İbn Âşûr, XXX, ).
Konusu
Sûrede Hz. Peygamber’e dünya ve âhirette verilen nimetlerden bahsedilmekte, kendisine Allah’a kulluk etmesi ve kurban kesmesi emredilmektedir. Ayrıca ona düşmanlık edenler kınanmaktadır.
Kevser Suresi Tefsiri
Kevser kelimesi “çokluk” mânasına gelen “kesret” kökünden türemiş olup çok değerli ve çok önemli şeyleri ifade eder. Tefsirlerde kevser, “çok hayır, Kur’ân-ı Kerîm, Kur’an’la ilgili ilimler ve mümine dinî hayatında tanınan kolaylıklar, peygamberlik, makam-ı mahmûd (bk. İsrâ 17/79), cennetteki bir nehir veya havuz, Hz. Peygamber’in nesli, ashabının ve ümmetinin çokluğu, duasının kabul olması, şanının yüceliği, başkasını kendine tercih etme, kalbin nuru, şefaat, mûcizeler, kelime-i tevhid, din konusundaki bilgi, beş vakit namaz, İslâm dini” gibi çeşitli anlamlarda yorumlanmıştır (bk. Taberî, XXX, ; Şevkânî, V, ). Ancak biz, bunlar içinde Şevkânî’nin de uygun bulduğu, “çok hayır” anlamına uygun düşen “bitip tükenmez iyilik” şeklindeki kapsamlı anlamı tercih ettik. Râzî, buradaki kevser kelimesiyle Duhâ sûresinden buraya kadar doğrudan veya dolaylı ifadelerle Cenâb-ı Hakk’ın, resulüne lutfettiği, her biri dünyalara değer nimetlerin, şan ve şeref sebeplerinin kastedildiğini belirterek, dolaylı bir ifadeyle ona, “Sen de bu lutufkâr rabbine ibadet etmek ve kullarını kendileri için en iyi olan yola çağırmakla meşgul ol” buyurulduğunu söyler. Aynı müfessire göre kevser kelimesi, Allah’ın, Resûl-i Ekrem’i düşmanlarına karşı koruyup kendisine zaferler nasip edeceği, dünya ve âhirette bol nimetler bağışlayacağı yönünde müjdeler de içermektedir (daha fazla bilgi ve başka yorumlar için bk. Râzî, XXXII, ).
Erkek çocuğu yaşamadığı için kendisine “sonu yok, nesli kesik” diyen müşriklerin sözlerinden dolayı üzülmüş olan Hz. Peygamber’e kevser, yani bitip tükenmez nimetler verildiği müjdelenerek üzüntüsü giderilmiş, müşriklerin bu konudaki dedikoduları reddedilmiş ve Hz. Peygamber’in şanının yüceliği gösterilmiştir.
2. âyette, kendisine pek çok hayır lutfedilmiş olan Hz. Peygamber’in bu nimetlerin şükrünü eda etmek üzere sadece Allah’a yönelerek namaz kılması ve O’nun rızâsı için değerli mallarından kurban kesmesi emredilmiş; bu suretle putlar için kurban kesen müşriklerin çok tanrılı inancını silip tevhid inancını yerleştirmesi ve kesilen kurbanlar sayesinde sosyal yardımın sağlanması amaçlanmıştır.
Bilindiği gibi namaz, azdan çoğa göre arttırılarak Mekke döneminde, yaygın kanaate göre hicretten üç yıl kadar önce gerçekleşen mi‘rac olayı sırasında farz kılınmış; kurban ibadeti ise Hz. Peygamber tarafından hicretten iki yıl sonra uygulanmaya başlanmıştır. Bu âyette geçen namazın beş vakit namaz mı, bayram namazı mı olduğu konusunda farklı tesbit ve değerlendirmeler vardır. Âyetteki kurbanın da vâcip veya sünnet kurban mı yoksa nâfile de dahil mutlak kurban mı olduğu tartışmalıdır. Bize göre âyette vurgulanan husus, belli bir namaz ve kurban olmayıp bütün namaz, kurban ibadetlerinin, yalnızca Allah’a, bütün nimetlerin sahibine özgü kılınması, yalnızca rabbe ibadet edilmesidir.
“Kurban kes” diye çevirdiğimiz cümleye, “Namaz kılarken göğsün kıbleye dönük olsun, tekbirlerde ellerini göğüs hizasına kadar kaldır” mânaları da verilmiştir (Şevkânî, V, ).
Araplar erkek çocuğu olmayan kimseyi “sonu yok, soyu kesik” gibi sıfatlarla niteler ve bu tür lakaplarla anarlardı. Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Peygamber’in erkek çocukları ölünce müşrikler onu da ebter lakabıyla anmaya başlamışlar ve “Bırakın onu; o, sonu gelmeyecek, soyu kesik bir adamdır!” diyerek hakaret etmek istemişlerdir (bk. Taberî, XXX, ). İşte 3. âyet, onların bu davranışlarını kınamakta, her ne kadar erkek çocukları bulunsa da asıl soyu kesileceklerin kendileri olduğunu haber vermektedir. Çünkü onlar kıyamete kadar lânetle anılırken Hz. Peygamber rahmetle anılmakta, ismi dünyanın her tarafında günde beş vakit ezanda Allah’ın adıyla birlikte okunmaktadır. Mekke putperestleri, olayların sadece dış yüzüne baktıkları için Hz. Peygamber’i arkasız ve güçsüz, kendilerini kalabalık ve güçlü görür ve buna dayanarak Resûl-i Ekrem’in davasının sonuçsuz kalacağından emin olduklarını söylerlerdi. Ama –Râzî’nin ifadesiyle– “Allah durumu onların aleyhine çevirdi; asıl güçlü olanın, Allah’ın destekledikleri ve güçsüz olanların da Allah’ın zillete uğrattıkları olduğunu bildirdi. Böylece kesret ve kevser (geniş topluluk ve bol nimet) Hz. Muhammed’in olurken ona düşman olanların payına da ebterlik, alçalış ve zillet düştü” (XXXII, ). Bu ifadeler, dolaylı olarak Hz. Peygamber’in yolunu izleyen, inanç ve kararlılığını devam ettiren müminler için de bir müjdedir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran Yolu Tefsiri
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası