Milli Yüzücü Batuhan Uçar, psikiyatrist Sare Aydın ve ressam Yusuf Akgün. Her birinin hikayesi farklı. Kimi bir sağlık sorunuyla dünyaya geldi, kimi geçirdiği kazayla engelli oldu. Ortak özellikleri ise bitmeyen azimleri. Maltepe Üniversitesi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla her birinin ilham veren yaşam hikayesini kısa film haline getirdi.
Kimi engelli olarak dünyaya geldi. Kimi de geçirdiği kaza sonucu engelli oldu. Hayatları boyunca büyük zorluklar yaşadılar. Hiç yılmadılar, hep hayallerinin peşinden koştular.
Korkuları da onları yollarından döndüremedi.
Milli Yüzücü Batuhan Uçar, Psikiyatrist Sare Aydın ve Ressam Yusuf Akgün'ün ilham veren hayat hikayeleri film oldu.
İşte Kendi Hikayesini Yazan, İlham Veren Kahramanlar:
Batuhan Eruçar
Milli yüzücü Batuhan Eruçar, 27 yaşında, beyin felci olarak bilinen serebral palsili. Okul hayatına bir yıl geç başladı, nedeni ise engeliydi. Okullar Eruçar’ı kabul etmedi ancak ailesi ısrarcı olunca yaşıtlarından geri kalmadan bir eğitim alması güçlükle de olsa sağlandı. Bedensel engeli nedeniyle spor faaliyetlerine katılamadığı için üzülürken, tedavisi için destek alınan bir doktor Eruçar’ın ailesine “çocuğunuzu yüzdürün” tavsiyesinde bulundu. İşte bu noktada suyun akışı değişti.
Ailesi Eruçar’ın yüzebilmesi için bir kulüp aramaya giriştiğinde Adana’da engelli bir çocuğun yüzebilmesi için havuz bile bulunmadığı gerçeğiyle yüzleşti. Anne Zehra Eruçar antrenörlük eğitimi aldı, kendi oğlunun yüzme hocalığını yaptı. Eruçar, tahminlerin ötesinde yüksek bir performans sergilemeye başlayınca, yarışmalara katılmaya başladı. Gittiği her yarıştan madalyayla döndü. Aile bu kez “Neden sadece kendi çocuğumuza faydamız olsun, başka engellilere de ulaşalım” diyerek belediyeden ve Gençlik ve Spor Bakanlığından havuz tahsisi başvurusunda bulunuldu. Adana’da ücretsiz yüzme dersleri vermeye başladılar. Çok güçlükler çektiklerini ancak yılmadıklarını söyleyen Eruçar, “Adana’daki tüm engellilerin yüzme dersini biz verdik. Buraya çok kişi tekerlekli sandalyeyle gelip, yürüyerek çıktı. Biz bunları gördükçe işimize daha çok sarıldık” diye konuştu.
Annesi ve babasıyla birlikte kurdukları Atlas Engelliler Gençlik ve Spor Kulübünde yıllardır yüzme dersi de veren Eruçar yıllar içinde madalya, sayısız plaket ve uluslararası ödülün sahibi oldu. Hatta artık kazandığı madalyaları, dereceye giremeyen engelli rakiplerinin boynuna astıktan sonra yarışma salonundan ayrılıyor. Kendisi için en değerli ödül ise Çanakkale Anzak Koyu Uluslararası Yüzme Yarışına tek engelli olarak katılıp Çanakkale Boğazı’nı binlerce kişiyle birlikte geçtikten sonra, birincilik kürsüsüne açık ara farkla kendisinin çıkması olmuş.
Aynı zamanda lisede Bilgisayar Teknolojisi Bölümünden mezun olan ve belediyede işe başlayan Eruçar’a göre engel; bedenle değil, cehaletle oluyor.
“Bir keresinde annemle otobüse bindik. Bir kadın oğlunu kendine doğru çekti, ‘Allah korusun’ dedi tahtaya vurdu. Bana bakarak Şimdi ben miyim engelli, o mu? Benim yapamayacağım bir şey yok. Engelliler gününde yanıma gelip fotoğraf çektiriyorlar. Engelli arkadaşlarıma sesleniyorum; utanmasınlar kendilerinden… Ben engelli Batuhan değilim, sadece Batuhan’ım”.
Sare Aydın
Tokat’ta psikiyatrist hekim olarak görev yapan, doğuştan bedensel engelli Sare Aydın, Tokatlı bir ailenin 5 çocuğundan biri. Nedeni bilinmeyen bir hastalıktan dolayı doğuştan paraplejik, yani bedensel engeli nedeniyle tekerlekli sandalyeyle yaşamak zorunda.
En büyük hayali doktor olmaktı Aydın’ın, çünkü hastalığı nedeniyle neredeyse evden çok hastanede zaman geçiriyordu. Ancak 11 yaşına kadar okula bile gönderilemeyen Aydın, kara tahtanın karşısına geçtiği ilk andan itibaren harikalar yarattı. Sınıflarını atlayarak ilkokuldan mezun oldu. Yüksek bir puanla kazandığı liseyi de birincilikle bitirdi. Sıra çocukluk hayalini gerçekleştirmeye gelmişti. Tıp fakültesinden mezun olan bir engelli olup olmadığını araştırdı, bulamadı. Üstelik önyargılardan ve çevresinin “yapamazsın” demesinden korkuyordu. Bir öğretmeni “Bunun yolunu sen neden açmayasın, neden sen örnek olmayasın” sözü cesaretlenmesini sağladı. İlk tercihi Tokat’daki Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini kazandığı gibi, eğitimini de birincilikle tamamladı.
Dr. Aydın, psikiyatri bölümünde uzmanlığına devam ediyor. En büyük korkusunun hastalardan yana olmasına rağmen hiç tepkiyle karşılaşmadığını söyleyen Dr. Aydın, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Ben kendime ‘tekerlekli doktor’ derim. Bunu pediatrideki çocuk hastalarımdan biri söylemişti. Benim çemberi çevirmekten başka engelim yok. Bana engel koyan fiziksel koşullar. Fiziksel koşulları yapan da insanlar. Benim park yerime park ediyorlar. Hâlâ rampaların önüne park eden araçları görüyorum. Engelli lavaboları depo niyetine kullanılıyor, hâlâ kilitli. Dışarıdan bakınca benim hayatım zor görünüyor olabilir. Ama öyle olmuyor. Hiçbir zaman acınası, üzülünesi bir hayat yaşamıyorum. Araba kullanabiliyorum, kendi işlerimi halledebiliyorum. Hayatta olumsuzluklar her zaman var olacak. Engelim de benim bu yoldaki tümseklerimden bir tanesi. Herhangi birimiz için yolda giderken tümseklerimiz olacak. Ben Sare’yim. Engelli Sare değilim. Hekim Sare’yim. Tekerlekli doktorum.”
Yusuf Akgün
Ressam Yusuf Akgün, Iğdır’da yaşadıkları köyde henüz altı yaşındayken oyun olsun diye çıktığı elektrik direğinde akıma kapılarak iki kolunu birden kaybetti.
“Sabah annem süt kaynattı. Dedi ki ‘sütünü iç’ Babam da beni kesinlikle uyardı; ‘Oğlum dedi şu duvarların etrafından ayrılma, koyunları uzaklaştırma’… Ağrı dağının yamaçlarında yolun kenarında yüksek gerilim direkleri var. Arkadaşlarımla beraber tırmandık… Havaya uçtuğumu hatırlıyorum”
Akgün için ölüm-kalım savaşı o gün başladı. Kollarını kurtaramadıkları gibi, bacakların da kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Baba izin vermeyince, hastaneden kaçırdığı oğlunu aylarca “kimse görmesin” diye kömürlüğe sakladı. Baktı ki olmuyor, devlet korumasına verilmesine karar kılındı. Akgün, “İki dakika çikolata alıp geliyorum, dedi. Anladım ama bir şey diyemedim. Sonra kapıdan çıktı… Çocuk Esirgeme Kurumuna verildim” diyor. Yetişkin olana kadar devlet korumasında kalan Akgün için hayat şartları her zaman sert oldu…
“Kendime inanmam gerekiyordu ve bir yarışa girdim. Benim daha çok çalışmam gerekiyor. Daha çok kendimi göstermem gerekiyor. Önce ağzımla kalemi tuttum… Yüzme, atletizm, kickbox, görsel sanatlarda tiyatro, resim gibi alanlarda kendimi geliştirdim. Bir şeylere niyetlendiğim zaman yapmak istediğim her şeyi yaparım… Benim için hiçbir şey umutsuz değildir”
Bugüne kadar sayısız sergi açan, ödüller alan Akgün, lisansını moda ve tekstil üzerine tamamladıktan sonra, toplum çalışmaları alanında da yüksek lisans yaptı. Akgün, şöyle devam ediyor:
“Rotamı kendim çizdim. Kimseye muhtaç olmamak. Dik durmak ve kararlı durmak gerekiyor. Kendimize güven Kendime güven Ben engelli Yusuf değilim. Sadece Yusuf'um. Sporuyla, insan ilişkileriyle, sosyal hayatıyla, eğitimiyle, her insanın yaşadığı şekilde, geldiği yaşa göre bir konum elde etmeye çalışan bir Yusuf Akgün'üm…”
Engelliler İle İlgili Bir Hikaye Yazınız.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp hemen okula gitmeye hazırlanıyordum. Babamın mesleği askerlik olduğu için dört beş yılda bir yer değiştirmek zorunda kalıyorduk. Bu yıl da Ankaraya göç etmiştik ve orada okula başlamıştım. Bugün okulun ilk günüydü. Hemen kahvaltıyı yapıp yola koyuldum. Yeni arkadaşlarım, yeni öğretmenlerim olacaktı. Hem heyecanlıydım hem de biraz huzursuzdum. Acaba yeni insanlar ile tanışmak bana iyi mi yok sa kötü mü gelecekti? Bu yıl ortaokul ikiye gidecektim. Ben bunları düşünürken az ilerde yere düşen birinin sesini duydum.
Elinde asa ile yürüyen, gür saçlı, beyaz tenli, uzun boylu, babayiğit bir çocuk vardı karşımda. Gözünde ise siyah bir gözlük vardı. Yere düşen çocuğun hemen yanına gittim ve onu düştüğü yerden kaldırdım. Hemen onunla tanışmaya koyuldum. O da benim gibi ortaokul ikiye gidiyor ve ikimizde aynı okula gidiyorduk. Koluna girdim hemen ve yolda tanışıp konuşmaya başladık. Arkadaşımın adı Kubilaydı. Arkadaşım görme engelli bir arkadaştı. Küçük yaşta geçirdiği kazadan dolayı görme duyusunu tamamen kaybetmiş ve iki gözü de görmüyormuş. Bunları duyunca çok üzüldüm ve kendimi onun yerine koydum. Ne kadar zor bir şey. Yıllardır görüp de sonradan görmemek. Onu anlamaya çalışıyor aynı zaman da onun durumuna çok üzülüyordum. Derken okula geldik ve yeni öğrenciler ile öğretmenler ile tanıştım. Her şey iyi gidiyordu fakat sınıfımızda büyük bir sorun vardı. Kimi kendini bilmez densizler Kubilayı eskiden beri tanıdıkları için ona sürekli olumsuz bakıyorlardı. Onu küçümsüyorlar ve zaman kaybı olarak görüyorlardı. Ben bunun çok yanlış olduğunu onlara defalarca anlattım fakat ne yazık ki cahilliklerinden bir türlü kurtulamadılar. Kubilay da onların yanlış davranışlarına maruz kalıyor ve bir köşeye geçip sessizce ağlıyordu . Bu duruma kayıtsız kalamazdım ve kalmadım da. Kubilay ile çok iyi arkadaş oldum ve onun da mutlu olması için, sosyal olması için onunla çok iyi arkadaş oldum. Günler geçip giderken Kubilay sınıfın en çalışkanlarından biri haline gelmişti. Çünkü okul çıkışı onların evine gidiyor ve ona dersleri anlatıyordum. Onun harika bir konuşma yeteneği vardı. Anlattığım her şeyi hemen kavrıyor ve her şeyi aklında süper tutuyordu.
O ilerde iyi bir öğretmen olmak istiyor ve diğer engelli kardeşlerimize örnek olmak istiyordu. Onu çok sevmiştim. Çok cana yakın ve içten bir insandı. Sınıfta kendini bilmez arkadaşlara kendilerini onun yerine koymaları gerektiğini söylediğimde onlar da yaptıklarından çok pişman olmuşlar ve Kubilaydan özür dilemişlerdi. Kubilay o kadar naif o kadar vicdanlı bir çocuktu ki onları hemen affetti. Böylece sınıfımız daha kaynaşmış ve bir sınıf olmuştu. Ankarada bu yılım çok güzel geçeceğe benziyordu.
Ben sevgi dolu bir insandım. Küçükken arkadaşlarla top oynuyorduk. Top yola düştü. Ben topu alayım derken araba bana çarptı ve kaza sonucu tekerlekli sandalye ile yaşamaya başladım. Ben de isterdim arkadaşlarım gibi koşmayı zıplamayı eğlenmeyi. Ama napalım kaderimizde varmış. Şimdi bazen arkadaşlarımla parka gideriz orada onlarla sohbet etmek benim için en büyük sevgi ve mutluluk kaynağı olmaya başladı.
doğumlu olan Can Kırca, doğuştan halk arasında bilinen adı ile tavukkarası hastalığıyla dünyaya geldi. Doğduğu günden beri sadece çok az bir ışık gören Kırca, hayatı boyunca hiçbir şeyi net ve tam renkleri ile göremedi; ancak doğuştan gelen görme engelinin hayatını engellemesine izin vermedi.
Çok aktif bir çocukluk dönemi geçiren Kırca, ilk görme engelli olduğunu anladığı anı şöyle anlatıyor: ‘’ Üç yaşındaydım, yaşımın küçük olmasına rağmen bu sahneyi hayatım boyunca hep çok net hatırladım. Babam ilk bisikletimi almıştı, eve geldiğinde beni bisikletin yanına götürdü. Ne olduğunu tam göremesem de, içimin içeme sığmadığı bir sevinç yaşıyordum. O ana kadar hiç görme engelimin olduğunu fark etmemiştim sanırım. O ilk anda bir şeylerin ters gittiğini anladım. Çocuk aklıyla herkesin sizin gibi gördüğünü sanıyorsunuz aslında. Mahallede arkadaşlarımla oyun oynarken bazıları bana sataşıyor, ‘’kör’’ diye dalga geçiyorlardı. Ne olduğunu bilmesem de onları yakalayıp dövüyordum (kocaman gülümsüyor bunu söylerken). Engelim yüzünden hiçbir zaman eve kapanmadım, toplumdan ayrılmadım. Okul çağım geldiğinde, görme engellilere özel bir yatılı okula başladım ve ailemden ayrıldım. Bu hayatımın en zor dönemlerinden biriydi… Birinci yılda bir ve ikinci sınıfı bitirdim. Sonrası çok hızlı ilerledi. Bağlama çalmaya başladım, satranç oynadım, tiyatro festivallerinde rol aldım 8. sınıfta kodlaması tamamen kendime ait ilk web sitemi yayına aldım.
Liseyi yabancı dil bölümünde okudum. Lise yıllarım da tıpkı ilköğretim dönemi gibi bana çok şey kattı. Okuduğum Muğla Anadolu Lisesinin konser ve korolarında görev aldım, okul başkanlığı yaptım ve lise son sınıfta Çizgi telekomünikasyon'da çalışmaya başladım.
Okan Üniversitesinin İlk Görme Engelli Öğrencisi!
yılında Okan Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümünü tam burslu olarak kazandım. Üniversite hayatım devam ederken sosyal medya uzmanlığından, sunucu ve network kurulumuna kadar birçok işte aktif görev aldım, iş sebebiyle yurtdışı seyahatlerine çıktım. Digital Age ve Big-tent gibi konferanslara katıldım. Teknoloji ve yazılım ile aram hep çok iyiydi, görme engelime rağmen metni sese dönüştürebilen yardımcı teknolojilerle her işlemi yapabiliyordum. Eğitimim devam ederken Okan Üniversitesi, Natro, Avea gibi kurumlarda çalışma imkanı buldum. Dünya teknoloji devi olan Apple'ın benimle iletişime geçmesiyle birlikte, hayatımda yepyeni bir sayfa açıldı. Yapılan görüşmeler neticesinde, Türkiye'de açılan ilk Apple Store'un ilk çalışanlarından birisi oldum. Şu an kurduğum Home Studio'da Mix ve Mastering bilgimi geliştirmeye devam ediyor, açık kaynak kodlu yazılımlar için çeviriler yapıyor ve gönüllülük esasına dayanan çeşitli projelerde yer alıyorum
Apple dahil olmak üzere, çalıştığım hiçbir kurumda engelli kadrosu ile yer almadım.
Siz İnsanlar Üzerinde Nasıl Bir Algı Bırakmak İsterseniz Öyle Hatırlanırsınız!
Eğitim hayatımda, sosyal ve iş yaşantımda asla engelimi öne sürmedim, bunu mümkün olduğunca insanlara az hissettirmeye çalıştım. Çünkü birçok şeyi başarabileceğimi biliyordum. Kendime inanıyor ve güveniyordum. Eğer engelli bir bireyseniz, evet hayatın sizi zorlayabileceği anlar olacaktır; ama bunları düşünüp eve kapanmak, hayattan kendinizi soyutlamak kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülük olacaktır.
Gönül Gözünüzün Hep Açık Olduğu Bir Ömür Diliyorum!
Bir sürü zorluk ile karşılaşıyorsunuz, engeller her yerde karşınıza çıkıyor ama siz öncelikle başarmayı hedeflemelisiniz. Kendinize inanır ve hedeflerinizi belirlerseniz, hiçbir engel karşınızda duramaz. Beyaz baston körler haftası nedeniyle, görme engelli veya başka engeli olan kişilere şunu söylemek istiyorum. Eğer gerçekten isterseniz başarmama ihtimaliniz yok! Ben çok az ışık gören biri olarak dünya devleri için çalıştım. Siz de yapabilirsiniz, yapmalısınız da! Her şeye rağmen yaşamak çok güzel!’’ açıklamalarını yaptı.
Okan Üniversitesi Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalık Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Başak Bostancı’ya Tavuk Karası Hastalığını Sorduk,
Dr. Bostancı; ‘’Retinitis Pigmentosa, ya da halk arasında bilinen adı ile tavuk karası veya gece körlüğü hastalığı, özellikle çevresel görme alanının, gece görme keskinliğinin ve karanlık-aydınlık adaptasyonunun bozulması ile seyreden ve görme kaybı ile sonuçlanabilen ilerleyici genetik bir rahatsızlıktır. Hastalığın sebebi, görmeyi sağlayan ışığa duyarlı retina tabakasındaki hücrelerin harabiyeti olup zamanla, çevresel görmedeki bozulma merkezi görmeyi de etkiler hale gelebilir. Hastalığın başlangıç yaşı ve ilerleme hızı değişik Retinitis Pigmentosa tipleri arasında farklılık göstermektedir. Hastalığın daha hafif olan tipinde, etkilenen kişiler orta yaşlara kadar nispeten iyi merkezi görme keskinliğine sahip olabilir iken, daha hızlı ve agresif ilerleyen tiplerinde kişiler erken yaşlarda görme kaybı yaşayabilirler.
Retinitis pigmentosa tanısı, göz doktoru tarafından yapılacak detaylı göz dibi muayenesinde tipik retina değişikliklerinin saptanması ile konulur. Retinada pigment kümeleşmesi, retina kan damarlarında incelme ve görme sinirinin soluklaşması ile giden bu rahatsızlığın tespitinden itibaren hastaların düzenli aralıklarla muayene edilmesi gereklidir. Hastaların takibi esnasında göz dibi muayenesine ek olarak görme alanı testi, elektofizyolojik testler ve anjiyografi gibi daha özellikli testlerden faydalanılabilir.’’ Dedi.
Düzenli Muayene Önemli!
Dr. Bostancı; ‘’Retinitis Pigmentosa’nın yaygın kullanımda olan standart bir tedavisi bulunmamakla beraber konuyla ilgili sürdürülmekte olan bir dizi genetik, laboratuvar, kök hücre ve implant çalışması mevcuttur. Hastalığın tespitinden itibaren kişilere verilecek genetik danışmanlığın hastalığın ailevi geçişi ve ilerleme hızı açısından yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Retinitis Pigmentosa’lı hastaların düzenli göz muayenesi olarak, mevcut kırma kusurlarının gözlük ile düzeltilmesinin ve bu hastalığa eşlik edebilecek erken başlangıçlı katarakt, göz tansiyonu, maküla ödemi gibi problemlerin tedavi edilmesinin kişinin görme potansiyelinin arttırılması açısından önem arz ettiği bilinmektedir. ‘’ açıklamasını yaptı.
Kaynak:
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası