kütübi sitte müellifleri / Kütübü Sitte Nedir? Kütübü Sitte Yazarları Ve Kitapların İsimleri Nelerdir?

Kütübi Sitte Müellifleri

kütübi sitte müellifleri

KÜTÜB-İ SİTTE

Meşhur altı sahih hadis kitabı. Hadis mecmualarının en sahihleri kabul edilen; Buhârî ve Müslim'in el-Câmiu's-Sahih'leri ile Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî ve ibn Mâce'nin Sünen'leri; hadis tasnifinin altın çağı olan Hicrî üçüncü yüzyılda telif edilmiş olmak, mümkün mertebe sahih hadisleri ihtiva etmek, konulara göre tasnif edilmek (alelebvâb) gibi ortak özelliklerinden dolayı, daha sonraki asırlarda Kütüb-i Sitte: Altı Kitap, ortak adıyla şöhret bulmuştur. Bazı âlimler, az da olsa zayıf ve mevzu hadisler ihtiva ettiği için İbn Mâce'nin Sünen'i yerine İmam Mâlik'in Muvatta'ı veya Dârimî'nin Sünen'ini Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabı kabul etmişlerdir.

Buhârî ve Müslim'in Câmi'leri, Sahıhayn (İki Sahih) adıyla, müellifleri daha hayattayken büyük bir üne kavuşmuş, bunları Ebu Davud, Tirmizî ve Nesâi'nin Sünen'leri takip etmiş ve hadis âlimleri arasında bu kitaplar Usûl-i Hamse (Beş Temel) diye büyük bir kabul görmüştü. Ebu'l-Fazl Muhammed İbn Tahir el-Makdisî (H)'nin Usûl-i Hamse'ye yazdığı ve sahabeyi alfabetik olarak sıralamak suretiyle onlardan nakledilen, belirli kitaplardan bulunan hadislerin kaynağını göstermek için yazıları kitaplar anlamına gelen etrafa İbn Mâce'nin Sünen'ini de eklemesi ve Şurûti'l-Ümmeti's-Sitte (Altı İmamın Şartları) adlı kitabını telifiyle muteber hadis kitaplarının grub adı bundan sonra, İbn Mâce'nin de ilave edilmesiyle Kütüb-i Sitte olarak meşhur olmuştur.

Böyle bir isimlendirme, Kütüb-i Sitte içinde zayıf, hatta mevzu (bilhassa İbn Mâce'de) hiç bir hadis bulunmadığı, onlar dışındaki hadis kitaplarında da sahih hadis olmadığı anlamına gelmez. Nitekim Buhârî ve Müslim başta olmak üzere, Kütüb-i Sitte müelliflerinden hiç biri, kendi kitaplarına sahih hadislerin tamamını aldıkları, kitaplarındakilerin dışında sahih hadis bulunmadığı şeklinde bir iddiada bulunmamışlardır. Esasen bir hadisin sıhhati, hangi kitapta bulunduğuna bakarak değil, onu nakleden kişilerin haline bakılarak tesbit edilebilir. Diğer taraftan bu altı imam, kendilerinden önce derlenmiş olan yazılı ve sözlü hadis kaynaklarından yararlanarak bu eserleri meydana getirmişlerdir. Bu değerli eserlerin tasnifine, kendilerinden önceki çalışmalar zemin hazırladığı gibi, hadis tasnifi onlardan sonra da devam etmiştir.

İlmî çevrelerde büyük bir kabul gören Kütüb-i Sitte ile ilgili çok sayıda ve hacimli çalışmalar yapılmıştır. Bunların büyük bir kısmı bu kitapların şerhi (açıklaması), ravilerinin durumları, cem (mükerrerleri çıkararak birlikte rivayet ettikleri hadisleri bir araya toplama) ile ilgilidir. Kütüb-i Sitte hadislerini bir araya toplayıcı çalışmalardan biri, Beğavî'nin (H) Mesâbîhu's-Sünne'sidir. Hadisleri, senedlerini hazfederek kitabına alan Beğavî eserini Sünen tarzında tasnif etmiş, Kütüb-i Sitte ve Dârimî'nin Sünen'inde bulunan hadisleri hadiste toplamıştır. Bu konuda yapılan önemli bir çalışma da İbnu'l-Esîr'in (H) Câmiu'l-Usûl li Ehâdisi'r-Rasûl isimli eseridir. İbnu'l-Esîr, İbn Mâce hariç Kütüb-i Sitte ile Muvatta'da bulunan hadisleri,-mükerrerlerini çıkararak- alfabetik tarzda tertib ettiği kitaplar ve onların alt başlıkları olan bablar halinde tasnif etmiştir. hadis bulunan bu eser Kütüb-i Sitte adıyla Türkçeye tercüme edilmiştir. Kütüb-i Sitte'yi oluşturan kitaplar ve özellikleri:

1. Buhârî ve el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail el-Buhârî (H. /M) 40 yıl süren ilmî seyahatler esnasında toplamış olduğu engin hadis malzemesini 16 yılda tasnif ederek, "el-Câmiu's Sahîhu'l-Müsnedü'l-Muhtasar min Umûri Rasûlillahi (s.a.s) ve Sünenihi ve Eyyâmih" adlı eserini yazmıştır. Hocası İshak b. Rahuye'nin, "Rasûlüllah'ın sahih hadislerini muhtasar bir kitapta toplasanız" tavsiyesiyle hareket eden Buhârî, hadis arasında seçtiği hadisi, 97 kitap ve den fazla bab'a (alt bölüm) yerleştirmiş, konuları geldikçe aynı hadisi bir kaç yerde daha tekrar etmiştir. Bu nedenle, mükerrerler dışındaki toplam hadis sayısı bin civarına inmektedir. Buhârî, tercüme denilen bab başlıklarında konuyla ilgili âyet ve hadislerden iktibaslar yapar, âlimlerin ve bazan kendisinin görüşlerine yer verir, direkt veya endirekt yollarla tercihlerini ihsas ettirir. Tercemelerde verdiği hadis ve haberlerin çoğu muallak (senedsiz veya eksik senedli)tır. Daha önceki hadis mecmualarında pek görülmeyen bu usul Buhâri'ye hastır. Bu nedenle, "Buhârî'nin fıkhı tercemelerindedir" sözü yaygınlaşmıştır. (Yekünü olan bu tür) muallak hadisler, Buhârî'nin kitabına verdiği isimden de anlaşılacağı gibi, sahih hadislerin dışındadır. Tercümelerde Buhârî'nin verdiği bilgiler, hadislerin ihtiva ettiği fıkhı malumatı kavramada çok faydalıdır. Bütün âlimlerin ittifakıyla hadis mecmualarının ensahihi kabul edilen el-Câmiu's-Sahîh, türkçeye de tercüme edilmiş, mükerrerlerinin çıkarıldığı Tecrid'i de tercüme ve şerhiyle, Diyanet İşleri Başkanlığınca basılmıştır.

2. Müslim'in el-Câmiu's-Sahîh'i: Ebu'l-Hüseyn Müslim b. Haccâc (H), hadis arasından seçerek tasnif ettiği kitabına, "el-Camiu'l-Müsnedü's-Sahîh" ismini vermiş, mukaddimede tasnif metodunu açıklamıştır. Buhârî'nin yaptığı gibi bab başlıklarında bilgi vermemiş, hatta, bab başlığı dahi tanzim etmemiş, sadece "bab" demekle yetinmiştir. Bugün eldeki Müslim nüshalarında bulunan bab başlıkları, eseri şerheden İmam Nevevî'ye aittir. Müslim kitabına, mevkuf ve maktu hadisleri almamış, muallaklara ise çok az yer vermiş, hadisleri konularına göre bölmemiş, hadisi en çok ilgili olduğu yerde nakletmiş, metin ve sened olarak benzerlerini bir arada ve kısaltarak tekrar etmiştir. Bu yönüyle Müslim Buhârî'den daha derli topludur. Bu ve benzeri özelliklerinden dolayı bazı âlimler (mesela Mağribliler) Müslim'i Buhâri'ye tercih etmişlerdir. Müslim'in Câmi'i, 54 kitap, bab, mükerrerler dışında hadis ihtiva etmektedir. Kadı İyaz ve İmam Nevevî başta olmak üzere pek çok âlim Müslim'i şerhetmiştir. Müslim, sade, metin ve şerhli olarak türkçeye tercüme edilmiştir.

3. Tirmizi'nin Câmi'i: Ebu İsa Muhammed b. İsa et-Tirmizi'nin (H: ) Cami'i, es sünen ismiyle de maruftur. Devrin âlimlerinin tetkikine sunuları ve takdir edilen Sünen-i Tirmizi, 46 kitap, bab ve hadis ihtiva etmektedir. Hadisçilik açısından Müslim'e, fıkhu'l-hadis (hadislerde bulunan çeşitli hükümler) yönünden de Buhârî'ye ait özellikleri, onlara yakın ölçüde kitabında toplayan Tirmizi, bab başlığı altında hadisleri sıraladıktan sonra şu işlemleri yapar; hadisin sıhhat durumunu (sahih, hasen, zayıf, hasen-sahih, garib), ravilerin durumunu, varsa seneddeki illetleri, hadisin diğer tariklerini, sahabilerin o konudaki başka rivayetlerini, bu hadislerle ulemânın nasıl amel ettiğini, ittifak ve ihtilaflarını açıklar. Hadislerden istifade için çok faydalı olan bu açıklamalar onları, amel edilebilir hale getirir. Tirmizi üzerine de pek çok şerh yazılmış ve eser türkçeye tercüme edilmiştir.

4. Ebu Davud'un Sünen'i: Ebu Davud Süleyman b. Eş'as es-Sicistânî'nin (H: ) kitabı, ahkâmla ilgili hadislerin tasnif edildiği Sünen türünün en güzel örneğidir. Kitabına, hadis arasından seçtiği hadisi aldığını, bunların da dört hadiste özetlenebileceğini belirten Ebu Davud; sahih, hasen, leyyin ve amel edilebilir derecedeki zayıf hadisleri Sünen'ine aldığını söyler. Kitabında zayıf hadislerin mevcudiyetini kabul eden Ebu Davud, muhaddislerin ittifakla terkettikleri herhangi bir hadisi Sünen'ine almamıştır. 40 kitaptan oluşan Sünen'e pek çok şerh yazılmış, eser türkçeye de tercüme edilmiştir.

5. Nesâî'nin Sünen'i: Ebu Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Nesâî (H: ), sahih ve zayıf hadislerden derlediği es-Sünenü'l-Kübrâ'sını istek üzerine, sadece sahih hadisleri almak üzere ihtisar etti ve bu yeni eserine el-Müctebâ adını verdi. Kütüb-i Sitte içinde Nesâî denince, işte bu Müctebâ kasdedilir. Sünenler içinde en az zayıf hadis ve cerhedilmiş ravisi olan mücteba, Sahihayn'dan sonra üçüncü kitap olarak kabul edilir. Nesâî, hadisler arasındaki çok küçük rivayet farklarını dahi göstermiş ve rical tenkidinde büyük bir hassasiyet göstermiştir. 51 kitap ve yaklabıh babtan oluşan Müctebâ, türkçeye çevrilmiştir.

6. İbn Mâce'nin Sunen Ebu Abdullah Muhammed b. Yezıd el-Kazvînî'nin (H: ) Sünen'i, 37 kitap, bab ve hadis ihtiva eder. Bu hadislerin büyük bir çoğunluğu, diğer beş kitapta (usûli hamse) mevcuttur veya sahih ve hasen durumundadır. ibn Mâce'deki hadislerin ünün isnadı zayıf, 99 unun isnadı ise, yok hükmünde veya münker ya da yalanlanmıştır. Bilhassa, şahıs, kabile ve şehirlerin faziletleriyle ilgili hadislerin çoğunun uydurma olduğu söylenmiştir. Ancak, VI. asırdan sonra Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabı olarak kabul edilen İbn Mâce, tertibi, tekrardan uzak ve kısa olusu ile oldukça değerlidir. Muhammed Fuad Abdülbâkı tahkikiyle yapılan baskı, pek çok ilmî kolaylıklar sağlamış, eserdeki zayıf yönlere işaret edilmiştir. Bu baskı esas alınarak Sünen, şerhi de yapılmak suretiyle türkçeye çevrilmiştir.

Akif KÖTEN

K&#;t&#;bi Sitte nedir, ne zaman yazıldı? K&#;t&#;b&#; Sitte yazarları kimlerdir, yazılma sebebi nedir?

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Müslümanlar Hadis kavramına oldukça önem vermektedir. Çünkü Hadis denilen terim Hz. Muhammet'in genel kural niteliğindeki sözlerini ve davranışlarını içermektedir. Hadis aslında bu sözleri ve davranışları konu alan bilim dalıdır. Bu bilim dalı da diğer bilim dalları gibi pek çok kitabı bünyesinde barındırmaktadır. Her kitap farklı ya da benzer Hadis konularına değinmektedir. Bazı kitaplar tartışma niteliğinde de olabilmektedir. İşte Kütübi sitte de Hadis kaynağı olarak kabul edilmektedir. Kütübi sitte nedir, ne zaman yazılmıştır, yazarları kimlerdir ve yazılma sebebi nedir detayları ile derledik.

Haberin Devamı

Müslümanların geneli Hadis bilimi hakkında az da olsa bilgi sahibi olabilir. Hatta bu bilgilerini arttırmak amacıyla Hadis niteliğinde yazılan pek çok kitaptan faydalanabilir. Bu kitapları okuyan kişiler mutlaka bir Hadis kaynağı olarak Kütübi sitte kitabını da duymuştur. Müslümanlar arasında bu kitabı detaylıca okuyanlar da vardır. Hadis bilimiyle ilgili bilgi sahibi olmak isteyen bu kitabı okuyabilir.

Kütübi Sitte Nedir?

Ehli sünnet alanında en iyi Hadis kaynağı olarak kabul edilen sağlam bilgileriyle dikkat çeken altı kitap anlamına gelen kitap serisine Kütübi sitte denmektedir.

Müslümanlar tarafından bu kitap oldukça merak edilmektedir. Tanımdan da anlayacağımız gibi Kütübi sitte 6 adet ayrı kitaptan oluşmaktadır. Bu kitaplara Hadis kitabı da denmektedir.

6 kitabın tamamına verilen isim Kütübi sitte olsa bile kitapların her birinin ayrı ayrı isimler verilmiştir. İşte Kütübi sitte içinde yer alan 6 kitap şunlardır:

Sahih-i Buhari

Sahih-i Müslim

Sünen-i Nesai

Sünen-i Tirmizi

Sünen-i Ebu Davud

Sünen-i İbn Mace

Kütübi sitte kelime anlamı olarak Arapça kökenlidir ve Türkçe karşılığı da 6 kitap demektir. Kütüp sözcüğü tek başına Arapçada kitap anlamına gelmektedir. Sitte kelimesi ise Arapçada tek başına 6 rakamı demektir. Kelimelerin birleşimi buradan gelmektedir.

Kütübi Sitte Ne Zaman Yazıldı?

 Kütübi sitte kitaplarının her birinde çok sayıda Hadis bulunmaktadır. Kolektif yazarlardan oluşan Kütübi sitte kitaplarının tam olarak ne zaman yazıldığı bilinmese de yayınlanma tarihi senesidir.

Kütübü Sitte Yazarları Kimlerdir?

Kütübi sitte Hadis ansiklopedisi kitabı olarak bilinmektedir. Teysîru'l-Vusûl isimli kitap da bir Hadis kitabıdır. Bu kitapta da çeşitli Hadislere yer verilmiştir. İşte Sünen-i İbn Mâce yani Kütübi sitte kitaplarının bir tanesinde de Teysîru'l-Vusûl kitabında bulunan Hadislere de yer verilmiştir. Fakat Merhum Prof. Dr. İbrahim Canan ise Teysîru'l-Vusûl kitabında bulunmayan Hadisleri de Sünen-i İbn Mâce kitabına ilave ederek tercüme etmiştir. Bu sayede Kütübi sitte eseri ortaya çıkmıştır. Düşünün ki Teysîru'l-Vusûl kitabında tane Hadis vardır. Yani Kütübi sitte eserlerindeki Hadis sayısı bu sayıdan oldukça fazladır. Bu sebepten dolayı da kaynağı sağlam Hadis kitabı olarak kabul edilmektedir. Günümüz için Kütübi sitte kitaplarını bir araya getiren yazar olarak Merhum Prof. Dr. İbrahim Canan olarak bilinmektedir.

İşte Kütübi sitte yazarları kitaplarıyla beraber şöyle sıralanmaktadır:

İbn Mâce el-Kazvînî: Sünen-i İbn Mace

Muhammed el Buhari: El camiu's sahih

Müslim bin Haccac: El camiu's sahih

Ali ibn Sinan el Nesai: Sünen-i Nesai

Muhammad ibn Isa at Tirmizi: Sünen-i Tirmizi

Ebu Davud es-Sicistâni: Sünen-i Ebu Davud

Kütübi Sitte Yazılma Sebebi Nedir?

Kütübi sitte kitaplarının elbette ki yazılma sebebi vardır. Bu kitapların yazılmasındaki asıl amaç Hadisler aracılığıyla İslam dinini anlatmak ve anlamaktır. Hadisler sayesinde Kuranı rehber edinmekten başka bir çözüm olmadığını insanlara göstermektir. Kitaplarda İslam dini adında oluşturulan bölümler de vardır. Bu bölümlerde tarihte Hz. Muhammet adına uydurulmuş sözlerin gerçekleri de anlatılmaktadır. Aynı zamanda Hz. Muhammet'in rivayetlerinde de bahsedilmektedir. Kütübi sitte önemli bilgileri Müslüman halkın duyması ve bilgilenmesi amacıyla yazılmıştır. Bu bilgilerin tamamını içerdiği için de Kütübi sitte çok önemli İslami kaynağı oluşturmaktadır. 

Hadis Metinleri I < i ANKARA ÜN‹VERS‹TES‹ UZAKTAN E⁄‹T‹M YAYINLARI Hadis Metinleri I Editör Prof. Dr. Bünyamin Erul Yazarlar Prof. Dr. Bünyamin Erul Dr. Mahmut Demir Muhammet Emin Eren Recep Gürkan Göktaş Suat Koca ii > Hadis Metinleri I Ankara Üniversitesi Uzaktan E¤itim Yay›nlar› Yay›n No: ISBN: © Ankara Üniversitesi, Bu kitab›n bas›m, yay›n ve da¤›t›m haklar› Ankara Üniversitesi’ne aittir. Ankara Üniversitesi’nden yaz›l› izin al›nmadan kitab›n tamam› ya da bir bölümü mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t ya da başka şekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz. Kitaptaki görüşlerin yasal ve bilimsel sorumlulu¤u, ünite yazarlar›na ve kitap editörlerine aittir. Genel Yönetim : Prof. Dr. Haluk Geray Akademik Koordinasyon : Prof. Dr. Abdülkadir Dündar Teknik Koordinasyon : Murat Çınar Tasar›m : Öğr. Gör. Mehmet Sobacı 1. Bask› Baskı: Sistem Ofset Basım - Yayın San. ve Tic. Ltd. Şti. Strazburg Caddesi No: 7/A Sıhhiye • Ankara Tel: () 18 81 Bas›m Tarihi: 30 Kasım Hadis Metinleri I < v ‹çindekiler Sunuş iii Kitabı Çalışırken iv Editörden ix Ünite 1 Hadislerin Metinleşme Süreci Hadislerin Ortaya Çıkışı 6 Hz. Peygamber-Sahabe İlişkisi 6 Hazreti Peygamber’in Dil ve Üslubu 6 Hazreti Peygamber-Sahabe İletişimi 7 Sahabenin Hadis ve Sünnet Anlayışları Sahabede Hadis Tenkidi 10 Hadislerin Korunmasına Dönük Alınan Tedbirler 12 Sahabe Döneminde Hadislerin Yazılma Çabası Hadislerin Tedvin Edilmesi 14 Hadislerin Tasnif Edilmesi 14 Hadis Tasnifinin Arkaplanı 15 Sahabe Sonrası Kuşaklarda Hadis Rivayeti 17 Metin Olgu İlişkisi 18 Hadislerin Sübutu ve Delaleti 18 Hadislerin Mana ile Rivayet Edilmesi Gerçeği 19 Hadis Metinlerinde Ortaya Çıkan Temel Problemler 19 Hadis ve Sünnetin Anlaşılmasında Genel İlkeler Gözden Geçir 27 Değerlendirme Soruları Kaynakça 29 Ünite 2 Kutub-i Sitte Öncesi Hadis Kaynakları 31 İlk Yazılı Hadis Kaynakları ve Teşekkülü Üzerine 36 Mâlik b. Enes (ö. /) 37 El-Muvatta’ 38 Örnek Metin ve Tercümesi Abdurrazzâk es-San‘ânî (ö. /) 42 El-Musannef 42 vi > Hadis Metinleri I Örnek Metin ve Tercümesi İbn Ebî Şeybe (ö. /) 45 El-Musannef 46 Örnek Metin ve Tercümesi Ahmed b. Hanbel (ö. /) 48 El-Musned 50 Örnek Metin ve Tercümesi Dârimî (ö. /) 54 Es-Sunen Örnek Metin ve Tercümesi Gözden Geçir 58 Değerlendirme Soruları 59 Kaynakça 60 Ünite 3 Kutub-i Sitte – 1 (Câmi‘ler) 63 Giriş: Kutub-i Sitte – 1 (Câmi‘ler) 68 Buhârî (ö. /) 71 El-Câmi‘u’s-Sahîh 72 Örnek Metin ve Tercümesi Muslim (ö. /) 81 El-Câmi‘u’s-Sahîh 81 Örnek Metin ve Tercümesi Gözden Geçir 90 Değerlendirme Soruları 91 Kaynakça 93 Ünite 4 Kutub-i Sitte – 2 (Sunenler) 95 Sunenler Ebû Dâvûd (ö. /) 98 Es-Sunen Örnek Metin ve Tercümesi Tirmizî (ö. /) Es-Sunen Örnek Metin ve Tercümesi Nesâî (ö. /) Hadis Metinleri I < vii Es-Sunen Örnek Metin ve Tercümesi İbn Mâce (ö. /) Es-Sunen Örnek Metin ve Tercümesi Gözden Geçir Değerlendirme Soruları Kaynakça Ünite 5 Kutub-i Sitte Sonrası Kaynaklar – 1 İbn Huzeyme (ö. /) Es-Sahîh Örnek Metin ve Tercümesi Tahâvî (ö. /) Şerhu Ma‘âni’l-Âsâr Örnek Metin ve Tercümesi Şerhu Muşkili’l-Âsâr Örnek Metin ve Tercümesi İbn Hibbân (ö. /) El-Musnedu’s-Sahîh ‘ale’t-Tekâsîm ve’l-Envâ‘ Örnek Metin ve Tercümesi Taberânî (ö. /) El-Mu‘cemu’l-Kebîr Örnek Metinler ve Tercümesi El-Mu‘cemu’l-Evsat Örnek Metin ve Tercümesi El-Mu‘cemu’s-Sağîr Örnek Metin ve Tercümesi Gözden Geçir Değerlendirme Soruları Kaynakça Ünite 6 Kutub-i Sitte Sonrası Kaynaklar - 2 Hicrî Asır Hadis Eserleri Üzerine Dârakutnî (ö. /) viii > Hadis Metinleri I Es-Sunen Örnek Metin ve Tercümesi Hâkim Nîsâbûrî (ö. /) El-Mustedrek ale’s-Sahîhayn Örnek Metin ve Tercümesi Ebû Nu‘aym el-İsfahânî (ö. /) El-Musnedu’l-Mustahrec alâ Sahîhi Muslim Örnek Metin ve Tercümesi Hılyetu’l-Evliyâ’ ve Tabakâtu’l-Asfiyâ’ Örnek Metin ve Tercümesi Beyhakî (ö. /) Es-Sunenu’l-Kebîr Örnek Metin ve Tercümesi Gözden Geçir Değerlendirme Soruları Kaynaklar Sözlük Değerlendirme Sorularının Yanıtları Kutub-i Sitte Öncesi Hadis Kaynakları < 31 HADİS METİNLERİ I Hadislerin Metinleşme Süreci Prof. Dr. Bünyamin Erul Kutub-i Sitte Öncesi 2 Hadis Kaynakları Ar. Gör. Muhammet Emin Eren Kutub-i Sitte – 1 (Câmi‘ler) Ar. Gör. Suat Koca Kutub-i Sitte – 2 (Sunenler) Ar. Gör. Suat Koca Kutub-i Sitte Sonrası Kaynaklar – 1 Dr. Mahmut Demir Kutub-i Sitte Sonrası Kaynaklar - 2 Ar. Gör. Recep Gürkan Göktaş 32 > 1. Ünite Ünitede Ele Al›nan Konular • Giriş: İlk Yazılı Hadis Kaynakları ve Teşekkülü Üzerine • Mâlik b. Enes (ö. /) > El-Muvatta’ > Örnek Metin ve Tercümesi • Abdurrazzâk es-San‘ânî (ö. /) > El-Musannef > Örnek Metin ve Tercümesi • İbn Ebî Şeybe (ö. /) > El-Musannef > Örnek Metin ve Tercümesi • Ahmed b. Hanbel (ö. /) > El-Musned > Örnek Metin ve Tercümesi • Dârimî (ö. /) > Es-Sunen > Örnek Metin ve Tercümesi Kutub-i Sitte Öncesi Hadis Kaynakları < 33 Ünite Hakk›nda Bu ünitede, Kutub-i Sitte başta olmak üzere, hicri III. asır ve sonrasında derlenen Hadis eserlerine kaynaklık eden önemli beş hadis kitabı ve müellifleri konu edilmektedir. Bunlar Mâlik b. Enes’in el-Muvatta’ı, Abdurrazzâk ve İbn Ebî Şeybe’nin el-Musannef adlı eserleri, Ahmed b. Hanbel’in el-Musned’i ve ed-Dârimî’nin es-Sunen’idir. Ünitede, tür olarak farklı hadis derlemelerinin sahipleri olan Mâlik b. Enes, Abdurrazzâk, İbn Ebî Şeybe, Ahmed b. Hanbel ve Dârimî’nin hayatları, ilmî şahsiyetleri ve varsa diğer eserleri hakkında özet bilgiler sunulmuştur. Daha sonra, bu müelliflerin yukarıda zikredilen eserleri üslup, içerik ve ayırt edici nitelikleri açısından incelenmiş, son olarak bu eserlerden seçilen örnek metinler Türkçe çevirileri ile birlikte verilmiştir. Böylece eserlere dair aktarılan teorik bilgilerin bu metinler üzerinden somut olarak görülmesi ve pekiştirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca bu şekilde, söz konusu eserlerin üslup ve içeriklerinin daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilebileceği düşünülmüştür. Ünitenin hazırlanmasında yararlanılan kaynakları görmek, ünitedeki bilgilere kaynaklık eden kitap ve makaleleri tanımak ve konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler için de ünitenin sonuna “Kaynakça” eklenmiştir. 34 > 1. Ünite Ö¤renme Hedefleri Bu üniteyi tamamladığınızda; • Kutub-i Sitte öncesinde oluşturulmuş belli başlı yazılı hadis kaynaklarını öğrenecek, bu eserleri temel özellikleri ile tanıyacaksınız. • Hicri II. ve III. Asırdaki ilk tasnif eserlerin yazılış sebeplerini, onları ortaya çıkaran farklı ihtiyaç ve nedenleri öğreneceksiniz. • Mâlik b. Enes ve el-Muvatta’ adlı eseri hakkında bilgi edinecek ve örnek metin üzerinden bilgilerinizi pekiştireceksiniz. • Abdurrazzâk es-San‘ânî ve el-Musannef adlı eseri hakkında bilgi edinecek ve örnek metin üzerinden bilgilerinizi pekiştireceksiniz. • İbn Ebî Şeybe ve el-Musannef adlı eseri hakkında bilgi edinecek ve örnek metin üzerinden bilgilerinizi pekiştireceksiniz. • Ahmed b. Hanbel ve el-Musned adlı eseri hakkında bilgi edinecek ve örnek metin üzerinden bilgilerinizi pekiştireceksiniz. • Ebû Muhammed ed-Dârimî ve es-Sunen adlı eseri hakkında bilgi edinecek ve örnek metin üzerinden bilgilerinizi pekiştireceksiniz. • İlgili dönemdeki muhaddisleri, onların eserlerini ve bu eserlerdeki hadisleri değerlendirirken tarihsel ve eleştirel bir bakış açısı kazanacaksınız. Kutub-i Sitte Öncesi Hadis Kaynakları < 35 Üniteyi Çal›ş›rken • Kutub-i Sitte öncesi hicri II. ve III. asırdaki hadis faaliyetlerini, bu dönemde derlenen hadis kaynaklarının önemini ve oluşturulma sebeplerini hadis edebiyâtı ve tarihi kitaplarından okuyarak dönemin bilimsel, toplumsal ve kültürel özelliklerini hatırlayınız. • Hicri II. ve III. asırda yazılan hadis derlemeleri ile Kutub-i Sitte’yi ortak ve farklı yönleri açısından mukayese etmeye çalışınız. • Bu eserleri tür, üslup ve içerik açısından karşılaştırarak aralarındaki benzer ve farklı özellikleri tespit etmeye çalışınız. • Kaynakçada belirtilen konuyla ilgili ansiklopedi maddelerini, hadis tarihi ve edebiyatına dair kitapların ilgili bölümlerini ve ulaşabileceğiniz diğer kaynakları okumaya çalışınız. • Bu eserlere ve yazarlarına dair bilgilerin yer aldığı pasajlarda ve örnek metinlerde geçen hadis terimlerinin (musned, merfû‘, mevkûf, maktû‘, mursel, sahih, hasen, zayıf, mu‘allel, vb.) ve hadis eserleri türlerinin (ale’l-ebvâb, ale’r-ricâl, muvatta’, musannef, musned, sunen, câmi‘ vb.) anlamlarını kitabın sonundaki sözlükten, hadis usûlü kitaplarından ve hadis terimleri sözlüklerinden araştırıp öğreniniz. İlk Yazılı Hadis Kaynakları ve Teşekkülü Üzerine Hz. Peygamber döneminde hadisler çoğunlukla şifahî olarak rivayet edilmiş ve hafızalarda bu şekilde korunmuştu. Bununla birlikte bazı sahabilerin Rasûlullah’tan duydukları hadisleri yazdıkları ve kendilerine ait birtakım özel sahifeler oluşturdukları bilinmektedir. Ancak, sistemli bir hadis yazma ve tedvîn faaliyeti, sahabe devrinden sonra, yani hicri I. asrın sonları ile II. asrın ilk evresinde başladı. Hadislerin tedvini hızla devam ederken II. asrın ortalarına doğru hadis tarihi açısından önemli gelişmeler yaşandı; Abbasi idaresinin başlarına rastlayan bu dönemde tedvini devam eden rivayet malzemesi ilk defa tasnîf edilmeye de başlandı. Mekke’de İbn Cureyc (ö. /), Medine’de Mâlik b. Enes (ö. /), Irak’ta İbn İshâk (ö. /) ve Sufyân es-Sevrî (ö. /), Suriye’de el- Evzâ‘î (ö. /) ve Saîd b. Ebî Arûbe (ö. /), Basra ve Yemen’de Ma‘mer b. Râşid (ö. /) ve talebesi Abdurrazzâk es-San‘ânî (ö. /), Horasan’da Hammâd b. Seleme (ö. /) ve Abdullah b. el-Mubârek (ö. /) gibi ilk musannifler yetişti. Bu muhaddislerin tasnif ettikleri eserlerden sadece bir kısmı günümüze ulaşabildi. İbn İshâk’ın Mağâzî’si, İbnu’l-Mubârek’in el-Musned ile Kitâbu’z-Zuhd’u, Ma’mer b. Râşid’in el-Câmi‘i bu dönemden günümüze ulaşan en erken kaynaklardandır. Bunların yanısıra belli konulara hasredilmiş eserler de oluşturulmuştur. Bu şahıslar hadisleri bir taraftan tedvin ederken, çok sistemli olmasa da bir şekilde tasnif ederek hadis malzemesini dönemin ihtiyaçlarına göre düzenliyorlardı. Anlaşılacağı üzere hadislerin konularına göre tasnifi, tedvin faaliyetinin hemen akabinde başladı; uzun bir süre hadislerin tedvin ve tasnifi birbirini besleyen ve tamamlayan eş zamanlı ilmi faaliyetler olarak devam etti. Tasnif faaliyetlerinin sürdüğü bu süreçte, isnad ve raviler (ricâl) hakkındaki değerlendirmeler de yoğunlaşmış, bu çerçevede isnad karşılaştırmaları yapılmaya başlanmıştı. Şu‘be b. el-Haccâc (ö. /), Sufyân es-Sevrî, Abdullah b. el-Mubârek, Yahya b. Saîd el-Kattân (ö. /), Sufyân b. Uyeyne (ö. /), Abdurrahmân b. Mehdî (ö. /) gibi şahıslar dönemin bu alanda yetişmiş önemli hadis otoriteleriydiler. Bu hadis imamlarının çabaları hadis tenkidi ile ilgili terminolojinin oluşmasında önemli katkıları oldu. Fakat bu alanda özellikle eş-Şâfiî’nin (ö. /) ve Muhammed eş-Şeybânî’nin (ö. /) yaklaşımları ve eserleri sonraki dönemlere damgasını vurdu. Bu açıdan Şâfiî’nin er-Risâle’si ile Şeybânî’nin el-Hucce alâ Ehli’l-Medîne ve Kitâbu’l-Âsâr adlı eserleri dönemin önemli diğer hadis kaynaklarından kabul edilmelidir. Hadislerin tasnifi aslında bir ihtiyacın zorunlu sonucuydu. Zira sahabe döneminden uzaklaştıkça rivayet malzemesi sürekli olarak çoğalmaktaydı. Öte yandan, toplumda yeni ve farklı sorunlara çözüm üretmek zarureti vardı. Özellikle fıkhî konulardaki sorunların çözümü için mevcut rivayet malzemesine müracaat etmek gerekiyordu. Fakat tedvin edilen hadislerin çoğalması ve herhangi bir tasnife sahip olmaması bunlardan istifade etmeyi zorlaştırmaktaydı. Bu bağlamda Abbasi yönetiminin de resmi bir hukuk tedvinine ihtiyaç hissetmesi bu tasnif sürecini hızlandıran önemli bir faktör oldu. Nitekim halife Ebû Cafer el-Mansûr (/) bu ihtiyaca cevap vermesi için tüm İslam topraklarında esas alınacak bir hadis kitabının yazılmasını Mâlik’ten resmi olarak talep etti. Her ne kadar Mâlik bu teklifi reddetse de daha sonra kendi isteğiyle el-Muvatta’ isimli meşhur eserini tasnif etti. Hicri II. asırdaki bu tasnif faaliyetleri genel olarak iki şekilde yapıldı: 1- Konu merkezli (ale’l-ebvâb) 2- Ravi merkezli (ale’r-ricâl). Konu merkezli tasnifler daha çok fıkıh meseleleri esas alınarak yapılmaktaydı. Fakat bu tür eserlerde sadece fıkıh değil, tarih (meğâzî), muamelât, fezâil, fiten ve itikadî meselelere dair konu başlıkları ve hadisler de yer alabilmekteydi. Bu eserler, tasnifte esas aldığı konu, kapsam veya müellifin tercihine göre musannef, sunen, câmi‘ gibi çeşitli isimlerle anılıyordu. 36 Bu nedenle, konu merkezli hadis eserleri, sadece fıkıh konularını değil, yazıldığı dönemin sosyal, siyasî, dinî meselelerini de yansıtan önemli kaynaklardır. Ale’r-ricâl eserlerde ise, hadislerin konuları değil, hadisi rivayet eden ravi esas alınmış ve rivayetler şahıs merkezli olarak düzenlenmiştir. Bazen bu ravi, sahabe olabildiği gibi bazen de hadisin son ravisi olabilmektedir. Musned ve mu‘cem türü eserler bu şekilde ravilere göre tertip edilmişlerdir. Bu ünitede hicri II. ve III. asra ait, Kutub-i Sitte öncesinde yazılmış ve günümüze kadar gelmiş hadis kaynaklarından en önemli beş eser ve müellifleri konu edilmektedir. Mâlik b. Enes (ö. /) Aslen Yemenli olan ve daha sonra Medine’ye yerleşmiş bir aileye mensup Ebû Abdillah Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Ebî Âmir el-Asbahî el-Yemenî Medine’de doğdu. Doğum tarihi kesin değildir; h. yılları arasında doğduğuna dair farklı kayıtlar vardır. Mâlik devrinin önemli ilim merkezlerinden olan Medine’de yetişti. Hac ve umre için Mekke’ye gidişleri dışında Medine’den ayrılmadı, bütün hayatını burada geçirdi. Mâlik b. Enes / yılında Medine’de vefat etti. İlk olarak, Abdurrahman b. Hurmuz el-A‘rec’den hadis dersleri aldı. Bu hocasının yanında geçirdiği yedi yıllık öğrenim hayatında Medine’de re’y’iyle tanınan ve bundan dolayı kendisine Rebîatu’r-Re’y denilen meşhur fakihin ders halkasına katıldı. Ayrıca, İbn Şihâb ez-Zuhrî (ö. /), İbn Ömer’in azadlısı Nâfi‘ (ö. /), Abdullah b. Dînâr (ö. /), Muhammed b. el-Munkedir (ö. /), Eyyûb es-Sahtiyânî (ö. /), Ebû’z-Zinâd Abdullah b. Zekvân (ö. /), Yahya b. Saîd el-Ensârî (ö. /), Hişâm b. ‘Urve (ö. /) ve başkalarının ilim meclislerine katıldı, onlardan istifade edip hadis nakletti. Kısa zamanda ilimde derinleşen ve hocalarının takdirini kazanan Mâlik’in yirmili yaşlarında ders ve fetva vermeye başladığı kaydedilir. Bir taraftan düzenli olarak ders verip talebe yetiştirirken, diğer taraftan hac münasebetiyle farklı şehir ve coğrafyalardan Mekke ve Medine’ye gelen âlimlerle tanıştı, onlarla ilmî müzâkere ve sohbetlerde bulunma imkânı buldu. Ebû Hanîfe (ö. /), el-Leys b. Sa‘d (ö. /), Ebû Yûsuf (ö. /), Şâfi‘î, Abdullah b. Mubârek, Evzâ‘î ve Muhammed eş-Şeybânî gibi şahıslar, onun bu vesileyle görüşüp ilim alışverişinde bulunduğu âlimlerden bazılarıdır. Özellikle, Ebû Hanîfe’nin önde gelen talebelerinden olan Şeybânî, Mâlik’in ilim meclisine üç yıl kadar devam etti. Bu vesileyle Mâlik de Irak ehlinin fıkhını ve görüşlerini öğrenme fırsatı buldu. Ayrıca, farklı âlimlerle yazışmak suretiyle de ilmî mesaisini devam ettirdi. Leys b. Sa‘d ile birbirlerine gönderdikleri ve çeşitli konuları tartıştıkları mektuplar bunun güzel bir örneğidir. Mâlik b. Enes’in birçok talebesi oldu. Bunlar arasında mezhebinin yayılmasına öncülük eden önemli şahıslar vardır. Uzun sure Mâlik’in yanında kalan ve Mısır’da görüşlerini yayan Abdullah b. Vehb (ö. /), Mâlikî fıkhının tedvininde önemli katkısı olan Abdurrahman b. Kâsım (ö. /) ile Eşheb el-Kaysî (ö. /) onun en önde gelen talebeleridir. Bunların dışında, Kuzey Afrika ve Endülüs’de İbn Ziyâd el-Absî (ö. /), Ziyâd b. Abdirrahman el-Kurtubî (ö. /), Yahya b. Yahya el-Leysî (ö. /); Irak’ta Abdurrahman b. Mehdî (ö. /), Abdullah b. Mesleme (ö. /), el-Vâkıdî (ö. /); Şam’da Ebû Mushir (ö. /), el-Velîd b. Muslim (ö. /); Medine’de Muğîra b. Abdirrahman (ö. /), Ma‘n b. Îsâ (ö. /) ve Abdulmelik b. Abdilaziz İbnu’l-Mâcişûn (ö. /) ayrıca zikredilmelidir. Hadis alanında Muvatta’ı ile ilk tasnif çalışması yapanlar arasında önemli bir yeri olan Mâlik, hadis otoriteleri tarafından bu ilmin önde gelenlerinden kabul edilmiş, hadislerin sıhhati konusundaki görüşlerine müracaat edilmiştir. O, hadis ravilerinde aranacak şartları tespit ederek ravileri titiz bir 37 şekilde araştırmaya önem verdi. Nitekim hadis rivayet edeceği şahısları seçme ve onlarda aradığı vasıfları tespit hususundaki hassasiyeti birçok âlim tarafından takdirle dile getirildi. Mâlik’in hadisleri kabulündeki ihtiyatı ve ravilerde aradığı vasıflar konusundaki titizliği nedeniyle, Muvatta’ın Buhârî ve Muslim’in Sahîh’lerinden önce geldiğini söyleyenler oldu. Mâlik b. Enes bu yönüyle, büyük bir muhaddis olması yanında, fıkıh alanındaki birikimi, fetva ve ictihad dirayetiyle de otorite olarak kabul edilirdi. O, bir hadisle amel etmesi için râvilerin gerekli şartları taşımasını yeterli bulmaz, hadis metninin Kur’an ve sünnetteki genel ilkelere, Medine’de bilinen pratiklere/uygulamalara (amelu ehli’l-medîne), maslahat ve sedd-i zerâ’i‘ prensiplerine aykırı olmamasına da dikkat ederdi. Bu ilkelere uymadığını düşündüğü hadislerle amel etmezdi. Bu sebeple bazı hadisleri isnad bakımından güvenilir bulup rivayet etmesine rağmen, bazen metne yönelik sözkonusu ilkeleri göz önünde bulundurarak fıkhî ictihad ve görüşlerinde esas almamıştır. Mâlik’in Mescid-i Nebevî’nin sütunlarına işaret ederek “Şu sütunların altında ‘Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu’ diyen birçok kişiye rastladım. Bunların hiçbirinden rivayette bulunmadım. Bunlar belki, devlet hazinesi (Beytu’l-Mâl) kendilerine emanet edilecek kadar güvenilir kimselerdi. Fakat onların hiçbiri hadis almaya ehil kimseler değildi!” şeklindeki sözleri, hadise yaklaşımındaki hassasiyetini ve ihtiyatını göstermesi yönüyle zikre değerdir. El-Muvatta’ Hicri II. asırda Hicaz bölgesinde yaygın bir telif türü olan Muvatta’lardan en meşhur olanı Mâlik b. Enes’e aittir. Onun el-Muvatta’ isimli bu önemli eseri, hadislerin fıkıh konularına göre tasnif edilip derlendiği ilk eserlerden biridir. Hatta bu eseri ‘bu güne kadar gelmiş en eski müslüman fıkıh kitabı’ olarak kabul edenler olmuştur. Muvatta’ın muhtevasına bakıldığında hem bir hadis hem de bir fıkıh kitabı hüviyeti taşıdığı söylenebilir. Mâlik’in bu eserini oluşturma sebepleri hakkında değişik rivayetler aktarılır. Eserini yazmaya sevkeden saik(ler) kesin olmasa da Muvatta’ın tertibi ve içeriği Mâlik’in bu eseri oluşturma amacına dair önemli veriler sunar. Fıkıh konularına göre kitâb ve bâb tertibinde düzenlenen ilk eser olduğu belirtilen Muvatta’ın önceleri çok geniş bir rivayet malzemesi ihtiva ettiği (Muvatta’ın önceleri 4 bin veya 10 bin hadis ihtiva ettiğine dair farklı kayıtlar vardır), kırk yılı aşkın bir emek ve tabiî bir süreç neticesinde şekillendiği ve başlangıcına göre çok muhtasar sayılabilecek bir hale geldiği kaydedilir. Muhtemelen Mâlik, bu eserine kaynaklık eden hadis malzemesinden, talebelerine rivayet etmeye çok öncesinden başlamıştı. Fakat bir eser olarak Muvatta’ı ne zaman rivayet etmeye başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Eserin değişik birçok nüshası vardır ve bu nüshalar arasında, fazlalık-noksanlık, takdim-tehir gibi çeşitli farklılıklar sözkonusudur. Muvatta’daki rivayetlerin sayı ve tertibinin değişkenlik arz etmesi, büyük oranda Mâlik’in, eserine yaptığı ekleme-çıkarma şeklindeki müdahale ve düzeltmelerinden ileri gelir. Fakat eserin farklı nüshalarını rivayet eden ravilerin de bu değişkenlikte rollerinin olduğu ayrıca belirtilmelidir. Dolayısıyla, Muvatta’ın bir defada yazılmış ve son şekli verilmiş bir eser olmadığı, uzunca sayılabilecek bir sürede hoca-talebe ilişkisi çerçevesinde Mâlik’in ders halkalarında şekillendiği unutulmamalıdır. Neticede, Muhammed Fuâd Abdulbâkî neşrine göre –ki Yayha b. Yahya el-Leysî rivayetidir– Muvatta’ 61 kitâb (bölüm)’dan oluşmaktadır. Bu bölümlerden 44’ü fıkhî konuları, geri kalan 17 bölümü de itikâdî ve ahlâkî muhtelif konuları içerir. Eser, toplam rivayet ihtiva eder. Bunlardan ’ü musned-merfû‘; ’si mursel; ’ü mevkûf; ’i de maktû‘dur. Buna göre, Muvatta’daki rivayetlerin yarısından fazlası Hz. Peygamber’e dayanmamaktadır. Bu da göstermektedir ki Mâlik, bu eserinde sadece Hz. Peygamber’e nispet edilen rivayetlere değil, sahabe ve tâbiûnun görüş ve fetvalarına da büyük önem vermiş, bunları fıkhî görüş ve hükümlerinde delil olarak kullanmıştır. Bunu yaparken Mâlik yöntem olarak, bir konuyla ilgili önce Hz. Peygamber’den gelen hadisleri, sonra sahabe ve tâbiûndan gelen rivayetleri (âsâr) zikreder. En sonunda, gerek gördüğünde kendi re’yini açıklar ya da hadiste geçen ibareleri açıklayıcı kısa notlar ekler. Mâlik’in 38 Medine dışına çıkmadığı düşünüldüğünde onun görüşlerinden istifade ettiği ve rivayetlerini eserine almayı tercih ettiği sahabe ve tabiûnun hemen hemen hepsinin Medineli olması şaşırtıcı değildir. Bu durumda, Mâlik’in fıkhî görüşlerinin şekillenmesinde Medine ehlinin –özellikle de sahabenin– uygulama ve kabullerinin (amelu ehli’l-medîne) mühim bir yer tuttuğu söylenmelidir. Öyle ki Medine’deki uygulamalar onun fıkhının en ayırt edici özelliği konumundadır. Onun Muvatta’daki “sünnet” anlayışının, sonraki âlimlerin Hz. Peygamber’in söz ve uygulamalarıyla sınırlayarak tanımladıkları sünnet mefhumundan farklı olmasının nedeni de budur; Mâlik, “sünnet”i sadece Hz. Peygamber’in değil Medine ehlinin söz ve uygulamalarını da içeren daha geniş bir içerikte kullanır. Bu durum Mâlik’in, fıkhî meseleler başta olmak üzere değişik konularla ilgili Medine ehlinin görüş ve pratiklerini toplama gayesiyle Muvatta’ adlı eserini oluşturduğuna dair en önemli kanıttır. Mâlik’ten Muvatta’ı pekçok kimse rivayet etmiştir. Bunun neticesinde sayıları sekseni aşan farklı nüshaları olduğu kaydedilir. Bunlardan 16 nüshası ve ravisi bilinmektedir: İbn Ziyâd el-Absî (ö. /), Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî (ö. /), Abdullah b. Mesleme el-Ka‘nebî (ö. /), Suveyd b. Saîd el-Hadesânî (ö. /), Ebû Mus‘ab ez-Zuhrî (ö. /)’den gelen rivayetler bunlardandır. Fakat bu nüshalardan en meşhur olanı Yahya b. Yahya el-Leysî rivayetidir ve Muvatta’ denildiğinde öncelikli olarak bu rivayet kastedilir. Muvatta’ın Yahya rivayetinde hadisler “haddesenî Mâlik” (bana Mâlik haber verdi) şeklinde başlar ve bu nedenle “haddesenî” ifadesini kullanan Yahya’nın kendisi olmaktadır. Muvatta’ın değişik nüshaları arasındaki farklılıklar başından beri ulemanın ilgisini çekmiş ve bu yönüyle müstakil eserlere konu olmuştur. Ebu’l-Hasen ed-Dârakutnî (ö. /) ve Ebu’l-Velîd el- Bâcî’nin (ö. /) İhtilâfu’l-Muvatta’ât adlı eserleri bu konuda yazılmış en önemli kitaplardır. Eser, üzerine yapılmış başka çalışmaların yanı sıra birçok şerhe de konu olmuştur. Bunlardan, İbn Abdilberr’in (ö. /) et-Temhîd li-mâ fi’l-Muvatta’ mine’l-Ma‘ânî ve’l-Esânîd; Ebû’l-Velîd el- Bâcî’nin el-Muntekâ; Celâluddîn es-Suyûtî’nin (ö. /) Tenvîru’l-Havâlik ile Muhammed b. Abdulbâkî ez-Zurkânî’nin (ö. /) Şerhu’l-Muvatta’ isimli şerhleri özellikle zikredilmelidir. Örnek Metin ve Tercümesi ُ‫( كِتَابُُالْ َك ََ ِم‬56) ‫ُماُي ْك َر ُِم َنُالْ َك ََُِم‬ َ ‫( بَاب‬1) َ َ‫صلى اهُ َعلَْي يه َو َسل َم ق‬ ‫ أَن رس َ ي‬،‫ عن عب يد الل يه ب ين عمر‬،‫ عن عب يد الل يه ب ين يديَا ٍر‬،‫ك‬ ‫ي‬ ‫ َم ْن‬:‫ال‬ َ ‫ول الله‬ َُ ََ ُ ْ َْ ْ َ ْ َْ ْ َ ٌ ‫ َحدثَيِ َمال‬-ُ1 .‫َح ُد َُُا‬ ‫ي‬ ‫قَ َ ي ي ي ي‬ َ ‫ال َِخيه يَا َكافٌر فَ َق ْد بَاءَ َِا أ‬ َ َ‫صلى اهُ َعلَْي يه َو َسل َم ق‬ ‫ أَن رس َ ي‬،َ‫ عن أيَِ هري رة‬،‫ عن أَبي ييه‬،‫ عن سهي يل ب ين أيَِ صالي ٍح‬،‫ك‬ ‫ي‬ :‫ال‬ َ ‫ول الله‬ َُ ََْ ُ ْ َ َْ َ ْ ْ َ ُ ْ َ ٌ ‫ َو َحدثَيِ َمال‬-ُ2 ‫ي‬ .‫اس فَ ُه َو أ َْهلَ ُك ُه ْم‬ ُ ‫ك ال‬ َ َ‫ول َهل‬ُ ‫ت الر ُج َل يَ ُق‬َ ‫إيذَا ََ ْع‬ َ َ‫صلى اهُ َعلَْي يه َو َسل َم ق‬ ‫ أَن رس َ ي‬،َ‫ عن أيَِ هري رة‬،‫ ع ين ْاِ َْعريج‬،‫ عن أيَِ الِزنَ ياد‬،‫ك‬ ‫ي‬ ‫ ََ يَ ُق ْل‬:‫ال‬ َ ‫ول الله‬ َُ ََْ ُ ْ َ َ َ ْ َ ٌ ‫ َو َحدثَيِ َمال‬-ُ3 ْ ‫ فَيإن اللهَ ُه َو‬،‫الده ير‬ .‫الده ُر‬ ْ َ‫ يَا َخْيبَة‬:‫َح ُد ُك ْم‬ َ‫أ‬ ‫ي ٍ ي‬ َ ‫يسى ابْ َن َم ْرَََ لَيق َي يخْ يزيًرا بيالط ير ييق فَ َق‬ ‫ي‬ ٍ‫ي‬ ٌ ‫ َو َحدثَيِ َمالي‬-ُ4 :ُ‫يل لَه‬ َ ‫ فَق‬،‫ انْ ُف ْذ ب َس ََم‬:ُ‫ال لَه‬ َ ‫ أَن ع‬،‫ َع ْن ََْ ََ بْ ين َسعيد‬،‫ك‬ 39 ‫اف أَ ْن أُع ِود ليس ياِ الْمْ يطق بيالس ي‬ ‫ول ه َذا ِييْ يزي ٍر؟ فَ َق َ ي‬ ‫وء ‪.‬‬ ‫ن‪ ،‬بَ ٍخ بَ ٍخ‪َ ،‬والل يه لَتَتق َن اللهَ أ َْو لَيُ َع ِذبَ َ‬ ‫يي‬ ‫اِط ي ي‬ ‫اب أَم ُْ الْ ُم ْؤم َ‬ ‫َْ‬ ‫ك‪ :‬يُير ُ‬ ‫يد‬ ‫ال َمالي ٌ‬ ‫اس َوَما يَ ْع َجبُو َن بيالْ َق ْويل ‪ .‬قَ َ‬ ‫ت ال َ‬ ‫اس َم بْ َن َُُم ٍد َكا َن يَ ُق ُ‬ ‫ول‪ :‬أَ ْد َرْك ُ‬ ‫ك وب لَغَيِ أَن الْ َق ي‬ ‫‪ -ُ 22‬قَ َ ي‬ ‫ال َمال ٌ َ َ‬ ‫ك الْ َع َم َل‪ ،‬إيََا يُْظَُر إي ََ َع َملي يه‪َ ،‬وََ يُْظَُر إي ََ قَ ْولييه‪.‬‬ ‫ي‬ ‫بي َذل َ‬ ‫‪ Söz (Kelâm) Kitabı‬‬ ‫‪(1) Kerîh Olan (Hoş Görülmeyen) Sözler Bâbı:‬‬ ‫‪1 - [Yahya b. Yahya dedi ki:] Bana Mâlik haber verdi. (Dedi ki) Abdullah b. Dînâr’dan, o da Abdullah‬‬ ‫‪b. Ömer’den naklettiğine göre Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Kim (Müslüman) bir kardeşine ‘ey‬‬ ‫”‪kâfir!’ derse, muhakkak ki bu söz ikisinden birine döner (yani ikisinden biri kâfir olur).‬‬ ‫‪40‬‬ 2 - Bana Mâlik haber verdi. O Suheyl b. Ebî Sâlih’ten, o babasından, o da Ebû Hureyre’den aktardığına göre Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Bir adamın (kendini beğenip de) ‘insanlar helâk oldu!’ dediğini duyarsan (bil ki) insanlar arasında en helâk olanı kendisidir.” 3 - Bana Mâlik haber verdi. O Ebû’z-Zinâd’dan, o el-A‘rec’den, o da Ebû Hureyre’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Sizden hiç biriniz ‘zaman ne kötü!’ demesin. Çünkü Allah’tır zaman(ı var kılan)!” 4 - Mâlik’in bana Yahya b. Saîd’den haber verdiğine göre “Meryem oğlu İsa (bir defasında) yolda bir domuzla karşılaşınca ona ‘selametle git!’ dedi. Bunun üzerine Hz. İsa’ya ‘bunu bir domuza mı söylüyorsun!?’ diye sorulunca İsa: ‘Ben, dilimi kötü konuşmaya alıştırmaktan çekinirim’ cevabını verdi.” (3) Allah’ın Adı Anılmadan Konuşmanın Hoş Görülmemesi Bâbı: 7 - Bana Mâlik haber verdi. O Zeyd b. Eslem’den, o da Abdullah b. Ömer’den naklettiğine göre (Abdullah) şöyle demiştir: “Doğudan iki adam gelip insanlara konuşma yaptılar. Onları dinleyen insanlar konuşmalarına hayran oldular. Bunun üzerine Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu: ‘Öyle sözler vardır ki sihir gibidir’ veya: ‘Bazı sözler vardır ki sihir gibidir (sihir gibi büyüler)’ buyurdu.” 8 - Mâlik’in bana haber verdiğine göre ona, Meryem oğlu İsa’nın şöyle dediği kendisine ulaşmıştır: “Allah’ı anmaksızın (gereksiz yere) çok fazla konuşmayınız. Yoksa kalpleriniz katılaşır; Kaskatı kesilen kalp Allah’tan (onun rahmetinden) uzaklaşır fakat bunun farkına varmazsınız. Her şeyin sahibiymiş gibi insanların günahlarını araştırmayınız. Aksine hizmetkâr (bir kul) gibi kendi günahlarınıza bakınız. Zira insanlardan bazıları [günah ve sıkıntılara] maruz kalırken bazıları bu musibetlerden uzaktır. Bu yüzden günah ve sıkıntılarıyla imtihan edilenlere acıyın; afiyette olduğunuz için de Allah şükredin.” (4) Gıybet Hakkında Gelen (Rivayetler) Bâbı 10 - Bana Mâlik haber verdi. O, el-Velîd b. Abdillah b. Sayyâd’dan naklettiği üzere el-Muttalib b. Abdillah b. Hantab el-Mahzûmî şunu haber vermiştir: “Bir adam Rasûlullah’a (sas) ‘gıybet nedir?’ diye sorduğunda Hz. Peygamber (sas) ‘Bir kişi hakkında, duyduğunda hoşuna gitmeyeceği şeyler söylemendir’ cevabını verdi. (Bunun üzerine adam) ‘Gerçek olsa da mı?’ diye sorunca, Rasûlullah (sas) ‘Gerçek dışı söylersen bu zaten iftira olur’ buyurdu.” (10) Takvâ Hakkında Gelen (Rivayetler) Bâbı 24 - Bana Mâlik haber verdi. O İshâk b. Abdillah b. Talha’dan, o da Enes b. Mâlik’ten onun şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ömer b. el-Hattâb’ın sesini duyunca ardından ben de çıktım. Bir müddet sonra bir (hurma) bahçesine girdi. Bu sırada aramızda bir duvar vardı ve onun kendi kendine şöyle dediğini duydum: “Hattâb’ın oğlu Ömer, bak hele demek sen mü’minlerin emirisin! Vallâhi ya Allah’tan [hakkıyla] korkarsın, ya da Allah seni de cezalandırır!” 25 - Mâlik dedi ki: Bana el-Kâsım b. Muhammed’in şöyle söylediği ulaştı: “Öyle insanlarla karşılaştım ki sözden [sadece konuşmaktan] hoşlanmazlardı.” Mâlik dedi ki: “Bununla (el-Kâsım b. Muhammed) ameli kastetmiştir. Çünkü insanların amellerine bakılır, söylediklerine değil.” [Kaynak: Mâlik b. Enes, el-Muvatta’, c. 2, ss. ] 41 Abdurrazzâk es-San‘ânî (ö. /) Ebû Bekr Abdurrazzâk b. Hemmâm b. Nâfi‘ es-San‘ânî / yılında Yemen’in San‘â şehrinde doğdu. İlim tahsilini ilk gençlik yıllarına kadar Yemen’de sürdürdü. 18 yaşlarında buraya gelen İbn Cureyc ile görüşüp ondan hadis aldı. Daha sonra, Hicaz, Şam, Irak gibi ilim merkezlerine seyahatler yaptı. Bu seyahatlerinde Ma‘mer b. Râşid, Sufyân b. Uyeyne ve Mâlik b. Enes gibi dönemin önde gelen âlimleriyle görüştü, onlardan hadis rivayet etti. En önemli hocası olan Ma‘mer b. Râşid’in yanında yaklaşık sekiz sene kaldığı ve ondan on bin kadar hadis yazdığı belirtilir. Ayrıca, bu seyahatlerinde Evzâ‘î, Ebû Hanîfe ve Sufyân es-Sevrî ile görüşme imkânı oldu ve bu sayede onların fıkıh birikimlerinden istifade etti. Kendisinden hadis rivayet edenler arasında, Yahya b. Ma‘în (ö. /), Ali b. el-Medinî (ö. /), İshâk b. Râhûye (ö. /), Zuheyr b. Harb (ö. /) ve Ahmed b. Hanbel gibi önemli muhaddisler vardır. Abdurrazzâk’ın Hz. Ali’ye olan muhabbeti, onu katledenlere karşı kızgınlığını açıkça izhar etmesi ve Ehl-i Beyt’in faziletine dair rivayetler nakletmesi nedeniyle onu Şiîlikle itham edenler olmuştur. Onun yaşadığı dönemde, Hz. Ali’ye veya Ehl-i Beyt’e duyulan saygı ve muhabbetten dolayı bu tür suçlamalara maruz kalan başka birçok muhaddis ve âlim olmuştur. Mesela İbn Kuteybe’nin (ö. /) el-Ma‘ârif isimli önemli eserinde Abdurrazzâk’ı tanıtırken Şiî olduğundan bahsetmemesine rağmen, aynı eserin başka bir yerinde Şiîlikle ithâm edilenler arasında Abdurrazzâk’ı da zikretmiştir. İlginç olan, bu listede, İbrahim en-Neha‘î, Sufyân es-Sevrî, Vekî‘ b. el-Cerrâh ve Yahya b. Saîd el- Kattân gibi ‘Sünnî’ ve sika olduğu bilinen âlimlere de yer vermiş olmasıdır. Ayrıca, Ali b. el-Medînî ve en-Nesâî (ö. /) gibi önemli hadisçiler de böylesi bir ithamdan nasiplerini almışlardır. Bu dönemde teşeyyu‘ ve Şiîlik ithamlarıyla kastedilen anlam çerçevesi, sonraki dönemlerde gelişen ve kurumsallaşan Şiîlikten daha farklı bir içeriğe sahipti. Hz. Ali’ye ve Ehl-i Beyt’e sevgi ve muhabbetini açıkça ızhar eden ve bunu daha vurgulu bir şekilde dile getiren ‘Sünnî’ muhaddislerin de bu tür ithamlarla karşılaşma nedenleri muhtemelen Şiîliğin erken dönem farklı kullanımlardından kaynaklanmaktaydı. Bu tür ithamların siyasî ve ideolojik sebeplerinin de olduğu ayrıca düşünülmelidir. Benzer bir durum Abdurrazzâk için de geçerlidir. Nitekim Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Ma‘în, Abdurrazzâk hakkında ileri sürülen bu ithamları reddetmiş, onun hadis ilmindeki değerini dile getirmişlerdir. Abdurrazzâk ömrünün sonlarına doğru (h. ’lerde) gözlerini kaybetti. Önceleri kitabında yer almayan bazı hadislerin, bundan sonra kendisinden rivayet edildiği söylenmiştir. Bu nedenle, Ahmed b. Hanbel, Nesâî ve daha sonra İbnu’s-Salâh (ö. /) gibi muhaddisler, gözlerini kaybettikten sonra kendisinden duyulan rivayetler hakkında ihtiyatlı olunması gerektiğini dile getirmişlerdir. Abdurrazzâk, 85 yaşlarında iken / yılında vefat etmiştir. El-Musannef Tam adı el-Musannef fi’l-Hadîs olan Abdurrazzâk’ın bu meşhur eseri, hicrî II. asrın en önemli eserlerindendir. Fıkıh mezheplerinin teşekkülünden önceki hadis malzemesini ve çalışmalarını ihtiva eden eser, hadis tedvin döneminin karakteristik özelliklerini taşıyan musannef türü kitapların en güzel örneklerindendir. Başta Kutub-i Sitte olmak üzere pek çok kaynak, Musannef’ten iktibaslarda bulunmuştur. Daha çok fıkıh konularına göre tasnif edilen Musannef, “Kitâbu’l-Meğâzî” ve “Kitâbu Ehli’l-Kitâb” gibi farklı konu başlıkları ve rivayetleri de içerir. Ayrıca, sadece Hz. Peygamber’den gelen merfû‘ 42 hadisleri değil, mevkûf ve maktû‘ rivayetleri de ihtiva eder; bu hadisler musned, mursel ve munkatı’ olabilmektedir. Eserin birinci baskısına göre bâb (alt başlık) ve rivayet yer alır (eserin sonunda yer alan, hocası Ma‘mer b. Râşid’in el-Câmi‘ isimli kitabı dahil edildiğinde toplam rivayet vardır). Bunlardan ancak dörtte biri merfû‘ hadistir (yaklaşık 4 bin hadis). Bâb başlıklarının ve bunların altındaki rivayetlerin düzeni hususunda Abdurrazzâk’ın takip ettiği belli bir metot veya sıralamanın olduğu görülmemektedir. Abdurrazzâk’ın, eserini oluştururken büyük oranda hocalarının yazılı kaynaklarından istifade ettiği anlaşılmaktadır. Musannef’teki rivayetlerin büyük bir kısmı Ma‘mer b. Râşid, İbn Cureyc, Sufyân es- Sevrî ve İbn Uyeyne’den aldığı hadislerden oluşmaktadır ki bu dört hocasından aldığı rivayetler eserinin yaklaşık %85’ini oluşturur. Bu hocalarının hepsinin kendilerine ait hadis eserleri vardır. Abdurrazzâk’ın, büyük oranda bu hocalarının eserlerinden yararlandığı anlaşılmaktadır. Eser ilk defa Habîburrahmân el-A‘zamî tarafından İstanbul, Mısır ve Suriye’deki farklı nüshaları karşılaştırılarak neşredilmiştir (I-XI, Beyrut, ). Bu baskının X. cildinin sayfasından sonrası ile XI. cildin tamamı Ma‘mer b. Râşid’in el-Câmi‘ isimli eseri yer alır. ‫ َََدثُوا َوََ َحَر َج‬:‫ال‬ َ َ‫ق‬ ‫ َع ْن َعْب يد الل يه بْ ين َع ْم يرو‬, ‫ َع ْن أيَِ َكْب َش َة‬, ‫ان بْ ين َع يطي َة‬ ‫ عن حس ي‬, ‫اعي‬ َ َْ ‫ أَخب رنَا ْاَِوز ي‬،‫ ُ–ُأَخب رنَا عب ُد الرز ياق‬ َْ ََ ْ َْ َ َ ْ ‫ي ي‬ ِ ‫ي‬ ‫ال رس ُ ي‬ ‫بْ ين الْ َع ي‬ , ‫يل َوََ َحَر َج‬ َ ‫ َو َح ِدثُوا َع ْن بَيِ إ ْسَرائ‬, ً‫ بَلغُوا َع ِِ َولَ ْو آيَة‬:‫صلى اهُ َعلَْيه َو َسل َم‬ َ ‫ول الله‬ ُ َ َ َ‫ ق‬:‫ال‬ َ َ‫ ق‬, ‫اص‬ .‫ن‬َ ِ‫ َوأَنَا َحظ ُك ْم م َن ال بيي‬،‫ إين ُك ْم َحظِي م َن ْاِ َُم يم‬،‫ضلَْلتُ ْم‬ َ َ‫ ل‬, ِ‫وسى فَات بَ ْعتُ ُموُ َوتََرْكتُ ُم يو‬ َ ‫َصبَ َح في ُك ْم ُم‬ ْ‫أ‬ İki Kitâb Ehli (Yahûdî ve Hristiyanlar) Hakkındaki Kitâb ‘Ehl-i Kitâb’a Bir Şey Sorulabilir mi?’ Bâbı - Bize Ebû Ömer Ahmed b. Hâlid haber verdi. Dedi ki bize Ebû Muhammed Ubeyd b. Muhammed el-Keşverî haber verdi. O da dedi ki bize Muhammed b. Yûsuf el-Huzâkî haber verdi. Dedi ki İbn Cureyc şöyle demiştir: “Zeyd b. Eslem’den Hz. Peygamber’in (sas) şöyle dediği bana rivayet edildi: ’Ehl-i Kitâb’a herhangi bir şey hakkında soru sormayın. Zira onlar sapıtmışken, size doğru yolu gösteremezler!’ [Bunun üzerine] ‘Ey Allah’ın Rasûlü (öyleyse) İsrâiloğullarından birşey rivayet etmeyelim mi?’ diye sorulunca o (sas): ‘Onlardan rivayette bulunmanızda bir sakınca yoktur!’ buyurdu.” - Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dedi ki) bize el-Evzâ’î haber verdi. O Hassân b. Atiyye’den, o Ebû Kebşe’den, o da Abdullah b. Amr b. el-Âs’tan Rasûlullah’ın (sas) şöyle buyurduğunu söylemiştir: “Kur’an’dan bir ayet bile olsa benden naklediniz. İsrâiloğullarından da nakledebilirsiniz, bunda bir sakınca yoktur. Fakat her kim benim adıma yalan söylerse, cehennemdeki yerini hazırlasın!” - Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dedi ki) es-Sevrî bize haber verdi. O Sa‘d b. İbrahim’den, o da Atâ’ b. Yesâr’dan naklettiğine göre o (Atâ) şunu demiştir: “Yahûdiler Hz. Peygamber’in ashabına bazı şeyler anlatır, onlar da bu sözlerden hoşlanarak hayret içine düşerlerdi. Bunun üzerine Allah Rasûlü (sas) şöyle buyurdu: “Onları ne onaylayın ne de yalanlayın. Sadece {…Biz bize indirilene de size indirilene de inanmışız; bizim de sizin de ilâhınız tektir; ve biz kayıtsız şartsız sadece O’na teslim olmuşuz} (Ankebût, 29/46) deyin.” - Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dedi ki) bize es-Sevrî haber verdi. O Umâra’dan, o da Hurays b. Zuhayr’dan naklen Abdullah’ın şöyle dediğini söyledi: “Ehl-i Kitâb’a birşey sormayın. Zira kendileri dalâlete uğramışken onlar size doğru yolu gösteremezler! Dolayısıyla, onların dedikleri hakkı (doğruları) yalanlayabilir ya da bâtıl olan birşeyi tasdîk etmiş olabilirsiniz. Muhakkak ki Ehl-i 44 Kitâb’dan kimse yoktur ki kalbinde Allah’a ve kitâbına davet etme [kendi propagandasını yapma] dürtüsü olmasın.” [Abdurrazzâk] dedi ki: Ma‘n, el-Kâsım b. Abdirrahman’dan, o da Abdullah’tan bu hadise şu ziyadeyi yapmıştır: “Eğer onlara [Ehl-i Kitâb’a] sormak durumunda kalırsanız, şuna bakınız: Allah’ın kitabına uyanı alınız; muhâlif olanı terkediniz.” - Bize Abdurrazzâk haber verdi. Dedi ki bize es-Sevrî haber verdi. O Câbir’den, o da eş- Şa‘bî’den ve Abdullah b. Sâbit’ten rivayet ettiğine göre (es-Sevrî) şu şekilde de rivayet etti: eş- Şa‘bî’den, o da Abdullah b. Sâbit’ten şöyle dediğini rivayet etti: “(Bir gün) Ömer b. el-Hattâb Hz. Peygamber’in yanına geldi ve dedi ki: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Yahûdi bir kardeşime (arkadaşıma) uğradım. Bana Tevrât’tan bazı özlü sözler yazdı. Sana bunları arz edeyim mi?’ Bunu duyan Hz. Peygamber’in derhal yüzünün rengi değişti. Bunu gören Abdullah (b. Sâbit), Ömer’e ‘Allah sana akıl fikir versin, Rasûlullah’ın (sas) yüzündeki değişikliği görmüyor musun?!’ dedi. Bunun üzerine Ömer: ‘Ben Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, peygamber olarak da Muhammed’den razı oldum’ dedi. Bu sözleri işiten Hz. Peygamber’in yüzlerindeki öfke bir anda yok oldu. Sonra da (Hz. Peygamber) ‘Nefsimi kudret elinde tutan (Allah’a) yemin ederim ki, Musa şimdi aranızda yaşamış olsa ve siz de ona tâbi olup beni terketmiş olsanız, mutlaka sapıtmış olurdunuz; Sizler ümmetler içinde benim nasibime düşenlersiniz; ben de peygamberler içinde sizin nasibinize düşenim’ buyurdu.” [Kaynak: Abdurrazzâk b. Hemmâm, el-Musannef, c. 10, ss. ] İbn Ebî Şeybe (ö. /) Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe / yılında Kûfe’de doğdu. Erken yaşlarda ilim tahsiline başlayan İbn Ebî Şeybe, ilk hadis eğitimini Kûfe kadısı Şerîk b. Abdillah’tan aldı. Kûfe dışında, Hicaz bölgesi ile Basra, Bağdat ve Rey gibi merkezlere seyahatler yaptı. Abdullah b. Mubârek, Vekî‘ b. el-Cerrâh, Muhammed b. Fudayl, Sufyân b. Uyeyne ve Yahya b. Saîd el-Kattân gibi bilginlerden hadis rivayet etti. Kendisinden hadis almış talebeleri arasında, Buhârî, Muslim, Ebû Davûd, İbn Mâce, Bakî‘ b. Mahled, İbn Vaddâh el-Kurtubî, Muhammed b. Sa‘d ve Ebû Zur‘a er-Râzî gibi önemli muhaddisler vardır. Mu‘tezile’nin devlet idaresinde belirleyici olduğu bir dönemde yaşayan İbn Ebî Şeybe, daha sonra, Mutevekkil’in Abbâsî halifesi olmasıyla birlikte Mu‘tezile’ye karşı ortaya konan yeni devlet politikasında kardeşi Osman ile birlikte önemli görevler üstlendi. Bu dönemde, Me’mun’la başlayan ve Mutevekkil’e gelinceye kadar devam eden Mu‘tezile yanlısı politikanın izlerinin silinmesi için İbn Ebî Şeybe gibi muhaddisler geniş bir hareket alanı buldu, Mu‘tezile ve Cehmiyye’ye ait görüşlerin reddi bağlamında yoğun faaliyetleri oldu. İbn Ebî Şeybe’nin muhalefetinden Ehlu’r-Re’y’in en önde gelen şahsiyetlerinden biri olan Ebû Hanîfe ve onun mezhebî metodu da nasibini aldı. Öyle ki o, Ebû Hanîfe’ye karşı muhalefetini el-Musannef adlı eserinin sonlarında “Kitâbu’r-Redd alâ Ebî Hanîfe” başlığı altında müstakil olarak dile getirme ihtiyacı hissetti. Burada daha çok fıkhî konular üzerinden Ebû Hanîfe’nin Hz. Peygamber’e ve sünnetine muhalefet ettiğini göstermeye çalışmaktadır. Bu tepkinin oluşmasında, mihne döneminin siyasî ve ideolojik atmosferinin etkisi gözardı edilmemelidir. Daha sonraki dönemlerde, Ebû Hanîfe’yi ve mezhebî usulünü savunmak ve İbn Ebî Şeybe’nin söz konusu ithamlarını reddetmek için Kâsım b. Kutluboğa (ö. /) ve Zâhid el-Kevserî (ö. /) gibi Hanefî ulema müstakil eserler kaleme aldılar. 45 El-Musannef Adı, el-Musannef fi’l-Ehâdîs ve’l-Âsâr, es-Sunen fi’l-fıkh ve’l-Hadîs veya es-Sunen fi’l-Fıkh şeklinde farklı isimlerle zikredilen el-Musannef, İbn Ebî Şeybe’nin en hacimli ve meşhur eseridir. Kaynaklarda, Kitâbu’l-Îmân, Kitâbu’l-Edeb, Kitâbu’t-Târîh, Kitâbu’l-Fiten gibi adlarla başka eserler de İbn Ebî Şeybe’ye nispet edilmektedir. Fakat bu eserlerin önemli bir kısmı muhtemelen, Musannef’teki aynı adı taşıyan bölümlerden seçmeler olup ilgili bölümlerin ayrı istinsâhı veya rivayetleridir. Bu sebeple, söz konusu eserlerin tamamı Musannef’ten bağımsız farklı kitaplar olarak değerlendirilmemelidir. İbn Ebî Şeybe bu eserinde, merfû‘ hadislerin yanısıra, kendisine ulaşan sahabe sözleri ile tabiûn fetvalarına senedleriyle birlikte yer vermiştir. Bunları fıkıh kitaplarındaki tertibe göre tasnif etmiş, rivayetleri kitâb ve bâb başlıkları altında sıralamıştır. Bu yönüyle eser, sunen türü kitaplara benzemektedir. Ancak Musannef’in daha çok son kısımlarında “Kitâbu’t-Târîh”, “Kitâbu’l-Evâil”, “Kitâbu’r-Redd ‘alâ Ebî Hanîfe”, “Kitâbu’l-Meğâzî”, “Kitâbu’l-Cemel” gibi genellikle sunen kitaplarında yer almayan bölümler vardır. Eser bu yönüyle fıkıh konularının yanısıra tarih, akâid ve ahlâk rivayetlerini de içinde barındıran câmi‘ türü kitapları andırmaktadır. Eserde rivayetlerin sıralanmasında belli bir sistem takip edilmemiş, merfû‘, mevkûf ve maktû‘ rivayetler duruma göre, babların başında, ortasında veya sonunda farklı sıralamalarla zikredilmiştir. Ayrıca, eserde mursel, munkatı‘ ve mu‘dal rivayetlere de yer verilmiştir. İbn Ebî Şeybe’nin Musannef’i Abdurrazzâk’ınkine göre daha hacimli olup mükerrerleriyle birlikte yaklaşık rivayet ihtiva etmektedir. ُ‫ فَيإ ين ا ْشتَ َج ُروا فَالس ْلطَا ُن َويِ َم ْن ََ َويِ لَه‬،‫استَ َحل يمْ َها‬ ‫ي‬ ْ ‫َصابَ َها فَلَ َها َم ْه ُرَها َِا‬ َ ‫ فَيإ ْن أ‬،‫ثَََثًا‬ * َ‫ أَن)عمر رد‬:‫ َع ْن َعْب يد الر ََْ ين بْ ين َسعييد‬،ٍْْ ‫َخ ليعُبَ ْي يد بْ ين عُ َم‬ ٍ ‫ َع ين ابْ ين أ‬،‫ َع ْن َع ْم ٍرو‬،َ‫ُ َحدثََا ابْ ُن عُيَ ْي َة‬-ُ .‫ت بيغَ ْيْ إي ْذ ين َولييِ َها‬ ٍ ْ ‫اح ْامَرأَة نَ َك َح‬ َ ‫ن َك‬ ‫ي‬ ٍ ‫اح إيَ بيَوي‬ ‫ قَ َ ي‬،‫ عن عمر‬،‫ عن طَاو ٍس‬،‫ث‬ ٍ .ِ َ ‫ ََ ن َك‬:‫ال‬ َ َ ُ ْ َ ُ ْ َ ‫ َع ْن لَْي‬،‫ص‬ ٌ ‫ َحدثََاُ َح ْف‬-ُ ‫صلى اهُ َعلَْي يه‬ ‫َصح ي‬ ‫ ما َكا َن أ ي‬:‫ال‬ ٍ‫ي‬ ْ ِ‫ َحدثََا أَبُو َخالي ٍد ْا‬-ُ َ ِ ِ ‫اب ال ي‬ َ ْ ‫َح ٌد م ْن أ‬َ َ َ َ‫ ق‬،ِ ْ ‫ َع ين‬،‫ َع ْن َُُالد‬،‫َََُر‬ ِ ‫الشعي‬ .‫ب في ييه‬ُ ‫ض ير‬ ‫ي‬ ْ َ‫ِ يم ْن َعل ٍي َحَ َكا َن ي‬ ٍ ‫اح بيغَ ْيْ َوي‬ ‫َشد يِ الِ َك ي‬ َ ‫َو َسل َم أ‬ ‫ قَ َ ي‬،‫اس‬ ٍ ‫ عن سعي‬،‫ ع ين اب ين خيث ٍم‬،‫ عن س ْفيا َن‬،‫ حدثَ ا وكييع‬-ُ ٍ ‫اح إيَ بيَوي‬ ‫ أ َْو‬،ِ َ ‫ ََ ن َك‬:‫ال‬ ٍ ‫ َع ين ابْ ين َعب‬،‫يد‬ َ ْ َ َْ َ ْ َ َ ُ ْ َ ٌ َ َ َ .‫اه َديْ ين‬ ََ Nikâh Kitabı: 2- Velînin veya Sultanın (Siyasi Otoritenin) İzni Olmadan Nikâh (Geçerli) Olmaz Diyenler Bâbı: - Bize Ebû Bekr (İbn Ebî Şeybe) haber verdi. Dedi ki, bize Muâz haber verdi. O dedi ki bize İbn Cureyc haber verdi. O, Suleymân b. Mûsa’dan, o ez-Zuhrî’den, o Urve’den, o da Âişe’den naklettiğine göre şöyle demiştir. Rasulullâh (sas) şöyle buyurdu: “Velînin ya da yöneticilerin nikahlamadığı kadının nikahı geçersizdir.” – Bize İbn Uyeyne haber verdi. O, Amr’dan, o Ubeydullah b. Umeyr’in kardeşinin oğlundan, o da Abdurrahman b. Saîd’den naklettiğine göre (Ömer (ra))* Velîsinin izni olmadan nikahlanan kadının nikahını reddetmiştir. – Bize Hafs haber verdi. O Leys’ten, o Tâvus’tan naklettiğine göre Ömer (ra) “Velînin (izni olmadan) nikah olmaz” demiştir. – Bize Ebu Hâlid el-Ahmer haber verdi. O, Mucâlid’den naklettiğine göre eş-Şa’bî şöyle demiştir: “Rasulullah’ın ashabı arasında ‘velîsiz nikaha’ karşı çıkmada Ali’den (ra) daha katı davranan kimse yoktu. O kadar ki bunun aksini yapanları dövüyordu.” – Bize Vekî‘ haber verdi. O Sufyân’dan, o İbn Haysem’den, o da Saîd’den aktardığına göre İbn Abbâs: “Velî’nin veya dürüst yöneticinin izni olmadan nikah olmaz” demiştir. – Bize Ğunder haber verdi. O, Saîd’den. Dedi ki el-Vaddâh’tan işittim. O da dedi ki Câbir b. Zeyd’in şöyle dediğini işittim: “Nikah, ancak velînin (izniyle) ve iki şâhidle (geçerli) olur.” Not: Bu çalışmada esas aldığımız neşirde rivayette parantez içindeki (‫ )عمر رد‬ifadesi sehven metinden düşmüştür. Bu şekilde metin yanlış ve eksik olmaktadır. Başka baskılarda bu ifade yer almaktadır. [Kaynak: İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, c. 3, s. ] َُ‫يُحِي َفة‬ َ ِ‫ُِعلَىُأَب‬ َ ‫ كِتَابُالرد‬ .ً‫ودية‬ ُ َ َ ‫صلى اهُ َعلَْيه َو َسل َم َر َج َم يَ ُه‬ َ ِ‫ أَن ال ي‬:َ‫ َع ْن َجاب ير بْ ين َََُرة‬،‫ َع ْن ََاك‬،‫َعْبد الله‬ ‫ول الل يه‬ ٍ ‫ َع ين الْب ر ياء بْ ين َعا يز‬،َ‫ َعن َعْب يد الل يه بْ ين مرة‬،‫ش‬ ‫ي‬ ٌ ‫ َوَوك‬،َ‫ ُ َحدثََا أَبُو ُم َعا يويَة‬-ُ َ ‫ أَن َر ُس‬،‫ب‬ ََ ُ ْ ‫ َع ين ْاِ َْع َم ي‬،‫يع‬ ‫صلى اه علَي يه وسلم رجم ي ه ي‬ .‫وديًا‬ َُ َ َ َ َ َ َ ْ َ ُ َ 47 (…) ‫صلى اهُ َعلَْي يه‬ ‫ي‬ ‫ي‬ ‫َو َسل َم َر َج َم‬ َ ِ‫ أَن ال ي‬:‫ َع ين ابْ ين ُع َمَر‬،‫ َع ْن نَاف ٍع‬،‫ َحدثََا عُبَ ْي ُد الله‬،ٍََُْْ ‫ ُ َحدثََا ابْ ُن‬-ُ ‫ي ي ي‬ َ ‫يَ ُهودي ْن أَنَا ف‬ .‫يم ْن َر َََ ُه َما‬ ‫وديًا وي ه ي‬ ‫ي‬ ‫ي‬ ‫ي‬ .ً‫ودية‬ َ ِ‫ أَن ال ي‬،ِ ُ َ َ ‫صلى اهُ َعلَْيه َو َسل َم َر َج َم يَ ُه‬ ْ ‫ َع ين‬،‫ َع ْن ُمغ ََْة‬،‫ َحدثََا َج ير ٌير‬-ُ ِ ‫الشعي‬ .‫س َعلَْي يه َما َر ْج ٌم‬ َ َ‫َوذُكيَر أَن أَبَا َحيي َفةَ ق‬ َ ‫ لَْي‬:‫ال‬ Ebû Hanîfe’ye Reddiye Kitabı: Bu (bölüm) Ebû Hanîfe’nin Rasûlullah’tan (sas) gelen esere (hadislere) muhâlefet ettiği (konularla) ilgilidir. 1- Erkek ve Kadın Yahûdî’nin Recmi Meselesi - Bize Ebû Abdirrahman Bakî‘ b. Mahled haber verdi. Dedi ki bize Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe haber verdi. Dedi ki bize Şerîk b. Abdillah haber verdi, o Simâk’tan, o da Câbir b. Semura’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sas) Yahûdîlerden bir erkek ve bir kadını recmetti. - Bize Ebû Muâviye ve Vekî‘ haber verdi. Onlar el-A‘meş’ten, o Abdullah b. Murre’den, o da el-Berâ’ b. Âzib’den naklettiğine göre Rasûlullah (sas) bir Yahûdî’yi recmetti. (…) - Bize İbn Numeyr haber verdi. (Dedi ki) bize Ubeydullâh haber verdi. O Nâfi’den, o da İbn Ömer’den rivayet ettiğine göre (İbn Ömer) şöyle demiştir: “Nebi (sas) iki Yahûdî’yi recmetti. Ben de onları recmedenler arasındaydım.” - Bize Cerîr haber verdi. O Muğîra’dan, o da eş-Şa‘bî’den naklettiğine göre Rasûlullah (sas) bir erkek ve bir kadın Yahûdî’yi recmetmiştir. (Fakat) Ebû Hanîfe’nin “Yahûdî kadın ve erkeğe recm gerekmez” dediği söylenmiştir. [Kaynak: İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, c. 7, ss. ] Ahmed b. Hanbel (ö. /) Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî el-Mervezî / yılında Bağdat’a doğdu. Ahmed, Abbasi ordusunda görevli olan babası erken yaşta (30) vefat edince annesi tarafından yetiştirildi. Henüz 15 veya 16 yaşında iken Bağdat’ta hadis tahsiline başladı. Hadis aldığı ilk hocaları İbrahim b. Uleyye ile Vâsıtlı meşhur muhaddis Huşeym b. Beşîr’dir (ö. /). Özellikle Huşeym’den beş yıl boyunca hadis rivayet etti. En çok istifade ettiği ve hadis yazdığı hocası ise Vekî‘ b. el-Cerrâh’tır (ö. /). Şâfiî’den de fıkıh ve usûl öğrenen Ahmed, Sufyân b. Uyeyne, Abdurrahman b. Mehdî, Yahya b. Saîd el-Kattân, Ebû Mushir ed-Dımaşkî ve Abdurrazzâk gibi devrin önemli hadis otoritelerinden istifade etti ve onlardan hadis aldı. 48 Adet olduğu üzere, hadis almak ve dönemin önde gelen muhaddisleriyle görüşmek için ilmi seyatlerde bulundu. Hocası Huşeym’in vefatından birkaç yıl sonra ilk önce Kûfe’ye gitti. Burada Ebû Muâviye ed-Darîr (ö. /) ile Vekî’den hadis dinledi. Daha sonra Bağdat’tan Basra’ya defalarca giden Ahmed ayrıca, Şâm, Cezîre ve Halep gibi şehirlere gitti. Hicri yılında Abdurrazzâk es-San‘ânî’den hadis almak için Yahya b. Ma‘în ile birlikte Yemen’e yaptığı seyahat bunlar arasında en meşakkatli olanıydı. Orada yaklaşık bir yıl kaldıktan sonra Bağdat’a geri döndü. El-Musned isimli eserini de bu seyahatinden sonra (h. yılında) oluşturmaya başladığı kaydedilir. Ayrıca beş defa hac ibadeti için gittiği Mekke ve Medine’de Sufyân b. Uyeyne ve Şâfiî gibi âlimlerle görüşme imkânı buldu. Daha sonra, iki yıl boyunca Bağdât’ta ikamet eden Şâfiî’nin derslerine katıldı. Kırk yaşlarına kadar devam eden talebelik döneminden sonra hadis okutmaya başladı ve kısa sürede ders meclisine katılan yüzlerce takipçisi oldu. Derslerini takip eden ve kendisinden hadis rivayet eden önemli hadisçiler arasında Buhârî, Muslim, Ebû Davûd, Tirmizî, Nesâî en meşhur olanlarındandır. Ayrıca, akranlarından Yahya b. Ma‘în, Ebû Zur‘a er-Râzî, Ebû Hâtim er-Râzî, Ali b. el-Medînî ile iki oğlu Abdullah ve Salih kendisinden hadis rivayet eden diğer önemli şahıslardı. Genç yaşlarından itibaren iyi bir hadisçi olarak tanınan Ahmed b. Hanbel, asıl şöhretini Abbasi halifesi Me’mûn’la (/) başlayan Mihne olaylarındaki tavrı ve duruşuna borçludur. Bu dönemde Me’mûn, Ashâbu’l-Hadîs’ten birçoklarına yaptığı gibi Ahmed b. Hanbel’i de Kur’ân’ın mahlûk olup olmadığı hususunda sorgulamaya tabi tuttu. Siyasî iktidarın istediği cevapları vermeyen Ahmed b. Hanbel, hapis cezasıyla sonuçlanan baskı ve işkencelerle karşı karşıya kaldı. Mu‘tasım döneminde (/) yaklaşık iki buçuk sene süren hapis ve işkence hayatından sonra serbest bırakıldı. Bir süre yine fetva verip hadis rivayetine devam ettiyse de Vâsık’ın hilafeti boyunca ( /) göz hapsinde tutuldu. Bu beş yıllık zaman zarfında cuma namazlarına bile gidemediği ve oğulları dışında hiç kimseye hadis rivayet etmediği kaydedilir. Abbasi yönetiminin baskılarına hiç bir şekilde boyun eğmeyen Ahmed b. Hanbel bu süreçte, tüm dayatmalara karşı oldukça net ve sağlam bir tavır takınarak emsalleri arasından sıyrıldı ve Ashâbu’l- Hadîs’in önemli bir figürü haline geldi. İbn Hanbel artık sadece iyi bir hadisçi değil, bir düşüncenin/doktrinin savunucusu ve Ashâbu’l-Hadîs’in sembolüydü. Ahmed b. Hanbel’in olumsuz bakışı Mu‘tezilî düşünce ile sınırlı değildi; Ebû Hanîfe’nin temsil ettiği Ehlu’r-Re’y’in yanında Murcie, Cehmiyye, Râfıza ve Hâvâric de onun sert eleştirilerinden nasibini alan diğer kesimlerdi. O, esas itibariyle kelâm’a, kelâm yöntemine karşı idi. Bu sebeple, İbn Kullâb (/), el-Kerâbisî (/) ve Hâris el-Muhâsibî (/) gibi Mu‘tezile’ye kelamî yöntemleriyle karşı çıkan arkadaşlarına da tavır almakta tereddüt etmedi. Ahmed b. Hanbel / yılında Bağdat’ta vefat etti. Hayatı boyunca iki evlilik yapan İbn Hanbel’in ilk evliliğinden oğlu Salih doğdu. İkinci evliliğinden ise Musned başta olmak üzere çoğu eserini rivayet edecek olan oğlu Abdullah dünyaya geldi. Ahmed b. Hanbel’e nispet edilen birçok kitap vardır. En önemli ve meşhur eseri Musned’dir. Ayrıca, Kitâbu’z-Zuhd, Kitâbu Fedâ’ili’s-Sahâbe, Kitâbu’l-İlel ve Ma’rifeti’r-Ricâl, er-Redd ale’z-Zenâdıka ve’l-Cehmiyye isimli kitapları zikredilmesi gereken diğer eserlerindendir. Fakat Musned dışında kendisine nispet edilen eserlerinin hiçbirini bizzat kendisi yazmamıştır. Hatta kendi söz ve fetvalarının yazılmasına müsaade etmediği kaydedilmiştir. Bu sebeple eserleri, başta oğlu Abdullah olmak üzere diğer öğrencileri tarafından ölümünden sonra, kendi rivayetleri ve notları esas alınarak yazılmış veya düzenlenmiştir. 49 El-Musned Ahmed b. Hanbel’in hicri yılından itibaren yaklaşık otuz yıllık süre boyunca binden fazla rivayet arasından seçerek meydana getirdiği el-Musned isimli önemli eseri, kadar sahabenin rivayetlerini ihtiva eder. Zamanımıza ulaştığı bilinmeyen Bakî b. Mahled’in (ö. /) el- Musned’inin daha hacimli olduğu kaydedilmekle birlikte, Ahmed b. Hanbel’in eseri musned türü eserler arasında günümüze ulaşan en geniş örneği konumundadır. Eser, Ahmed’in oğlu Abdullah’a ait nüshasının, talebesi Ebû Bekr Ahmed b. Ca‘fer el-Katî‘î (/) tarafından günümüze kadar gelmiş rivayetidir -Katî‘î sadece Musned’in değil, Ahmed b. Hanbel’in Kitâbu’z-Zuhd ile Kitâbu Fedâ’ili’s- Sahâbe adlı eserlerinin de ravisidir-. Musned’de Abdullah b. Ahmed’in (ö. /) bizzat babasından duymadığı/okumadığı halde başka rivayet yollarıyla (vicâde) elde ederek ilâve ettiği, ayrıca Katî‘î’nin az da olsa eklediği hadisler bulunmaktadır. Ahmed b. Hanbel’den sonra eklenen bu rivayetlerin önemli bir yekün tuttuğu ve sıhhatinin tartışmalı olduğu söylenmiştir. Belirtmek gerekir ki, Ahmed b. Hanbel hayatta iken Musned’i tamamlayıp son şeklini vermiş değildi. Hayatının sonuna kadar bu eserine ekleme-çıkarma yapmaya devam etmişti. Ahmed tarafından toplanmış bulunan geniş malzemeyi tanzim ve tertip etmek oğlu Abdullah’a nasip oldu. Dolayısıyla Musned’in bugün bize ulaşan halinin Abdullah b. Ahmed tarafından oluşturulan ve onun tertip ettiği nüshaya dayandığı unutulmamalıdır. Kaynaklarda Musned’de 40 bine yakın rivayet bulunduğu kaydedilir. Fakat günümüzde hadisleri numaralanarak yapılan baskıların hiçbirinde, hadis sayısı 30 bini dahi bulmamaktadır (Şuayb el- Arna’ût’un neşrine göre, Musned’de rivayet vardır). Musned’de rivayetleri bulunan sahabiler belirli bir tertip gözetilerek sıralanmıştır: Sahabenin İslam’a giriş tarihleri esas alınarak, önce aşere-i mubeşşere (cennetle müjdelenen on sahabe) ve yakınları olan sahabenin rivayetleri verilmiştir. Ardından, ait oldukları kabile dikkate alınarak, Ehl-i Beyt ve Haşimoğulları’nın musnedlerine, daha sonra sırasıyla Mekkeli, Medineli, Kûfeli, Basralı ve Suriyeli sahabenin rivayetlerine yer verilmiştir. Bunları, ummehâtu’l-mu’minîn (Hz. Peygamber’in eşleri) ile diğer kadın sahabilerin musnedleri takip eder. Eserin en sonunda “ismi müphem olan bazı sahabîlerin” musnedleri yer alır. Musned’in önemli bir özelliği de ilk hadîs sahîfelerinden bazılarını ihtivâ etmiş olmasıdır. Hemmâm b. Munebbih (ö. /) ve Ebû Seleme’nin sahîfelerinin neredeyse tamamı; Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın (ö. 65/) Sahîfetu’s-Sâdıka’sı ile Semura b. Cundeb’in (ö. /) sahîfesinin önemli bir kısmı bunlardandır. Ahmed b. Hanbel, Musned’inde yer verdiği rivayetleri seçerken hangi kriterleri esas aldığını açıkça belirtmediği gibi, sadece sahîh olarak kabul ettiği hadisleri aldığına dair bir beyanı da olmamıştır. Bu sebeple hadis bilginleri Musned’deki hadislerin sıhhati hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bu konuda üç farklı yaklaşımın olduğu söylenebilir: Birinci görüşe göre, Musned’in içerisindeki bütün hadisler sahihtir ve huccettir. Bunu savunanlardan biri Ebû Musa el-Medînî’dir (ö. /). O, Hasâ’isu’l-Musned adlı eserinde Ahmed b. Hanbel’in kitabına sadece güvenilir ravilerin rivayetlerini aldığını söylemiş, bu iddiasını onun ölüm döşeğinde iken oğlu Abdullah’tan bazı hadisleri eserinden çıkarmasını istediğine dair haberlerle desteklemiştir. İkinci görüşe göre ise, Musned’de hem sahih, hem zayıf hem de uydurma (mevzû‘) haberler vardır. Bu iddianın en önde gelen savunucuları Hanbelî âlim İbnu’l-Cevzî (ö. /) ile Zeynuddîn el- Irâkî’dir (ö. /). İbnu’l-Cevzî el-Mevdû‘ât isimli eserinde Musned’in 29 hadisini uydurma saymış, Irâkî de bu hadislere, uydurma olduğuna hükmettiği 9 hadis daha ilâve ederek bunları bir risalede toplamıştır. Irâkî, Ebû Musa el-Medînî’ye cevaben “…Musned’de zayıf hadis bulunduğu muhakkaktır. Hatta mevzû‘ olanlar vardır ki ben bunları bir risalede topladım. Ayrıca oğlu Abdullah’ın 50 Musned’e yaptığı eklemeler arasında da zayıf ve uydurma olanlar vardır” diyerek, Musned’deki tüm rivayetlerin sahih olduğunu iddia edenlere açıkça itiraz etmiştir. Bu iki görüş dışında, orta yolu bulmaya gayret eden üçüncü bir yaklaşım vardır. İbn Teymiyye (ö. /), ez-Zehebî (ö. /) ve İbn Hacer el-Askâlânî (ö. /) gibi bilginlere göre, Musned’de sahih hadislerin yanı sıra zayıf hadisler de vardır. Bu alimler, Ahmed b. Hanbel’in eserinde zayıf hadislerin varlığını kabul etseler de bunların esas itibariyle hasen hükmünde olduğunu iddia etmişlerdir. Yine de İbn Teymiyye’yi bu görüşü savunanlardan ayıran farklı bir yaklaşımı vardır. Ona göre, Musned’de zayıf hatta uydurma birçok hadis vardır, fakat bunlar Ahmed b. Hanbel’in bizzat eserine aldığı rivayetlerden değil, oğlu Abdullah ve talebesi Katî‘î’nin daha sonra Musned’e ekledikleri hadislerdendir. Neticede İbn Teymiyye’nin de Musned’de zayıf ve uydurma hadis olduğunu bir şekilde kabul ettiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, Musned’de zayıf ve uydurma hadisin olmadığı görüşü sağlam bir dayanaktan yoksundur. Zaten eserin tabiatı itibariyle sadece sahih hadisleri toplama gayesi taşımadığı da söylenmelidir. Zira tür olarak musnedler, Buhârî ve Muslim’in yaptığı gibi, yalnız sahih olan rivayetleri toplamak; sunenlerde olduğu gibi, sadece ahkâmla ilgili hadisleri bir araya getirmek gayesiyle tasnif edilmiş eserler değillerdir. Aksine, sahabeyi esas alan ve onlardan gelen neredeyse her konuyla ilgili hadisleri derleme gayesiyle oluşturulmuşlardır. Bu sebeple, musned türü eserlerde sahih hadislerin yanısıra, zayıf ve hatta mevzû hadislerin yer alması çok doğaldır ve bu durum Musned tarzı eserlerin değerini düşüren bir husus olarak değerlendirilmemelidir. Bununla birlikte Ahmed b. Hanbel’in eserinin, dinî konularda ihtiyaç duyulan her meselenin çözümünde müracaat edilebilecek hadisleri ihtiva eden kapsamlı bir kitap olması sebebiyle takdir topladığı ve hadiste daima bir başvuru kaynağı olduğu belirtilmelidir. Nitekim Musned daha sonra birçok müstakil çalışmaya konu edilmiştir. Ahmed b. Abdirrahman es- Sâ‘atî (ö/) el-Fethu’r-Rabbânî li-Tertîbi Musnedi’l-İmâm Ahmed b. Hanbel eş-Şeybânî adlı eseriyle, Musned’i fıkhî konulara göre yeniden düzenlenlemiştir. Ayrıca, üzerine çeşitli atrâf ve zevâidler yazılmış, böylece Musned hadis literatüründeki değerini her zaman korumuştur. ‬‬ ‫ال‪ :‬إين ص ي‬ ‫ي‬ ‫َ‬ ‫ك‪ ،‬فَ َق َ‬ ‫اس يم ْن َذل َ‬ ‫احبي ُك ْم‪ .‬فَتَ غَي َر ُو ُجوُ ال ي‬ ‫ال‪ :‬صلوا علَى ص ي‬ ‫اهُ َعلَْيه َو َسل َم‪ ،‬فَ َق َ َ َ َ‬ ‫ي‬ ‫ن‪.‬‬ ‫علَي يه وسلم‪ :‬من فَطر صائيما‪َ ،‬كا َن لَه‪ ،‬أَو ُكتيب لَه‪ ،‬يمثْل أَج ير الصائي يم‪ ،‬يمن َغ يْ أَ ْن ي ْ ُق ي‬ ‫ص م ْن أ ْ‬ ‫ْ ْ َ َ‬ ‫ُ ْ َ ُ ُ ْ‬ ‫َْ ََ َ َْ َ َ ً‬ ‫َج ير الْغَا يزي َشْيئًا‪.‬قَ َ‬ ‫صلى اهُ َعلَْي يه َو َسل َم‪ ََ :‬تَ ُسبوا الد َ‬ ‫ول اه َ‬ ‫ال رس ُ ي‬ ‫ال‪ :‬قَ َ َ ُ‬ ‫ِ‪ ،‬قَ َ‬ ‫بْ ين َخالي ٍد ْ‬ ‫اُْ َه ي ِ‬ ‫ال‪ :‬إينهُ يُ َؤذِ ُن بيالص ََ ية‪.‬‬ ‫ب الد ي‬ ‫ِيك‪َ ،‬وقَ َ‬ ‫صلى اهُ َعلَْي يه َو َسل َم َع ْن َس ِ‬ ‫ض ير‪ :‬نَهى رس ُ ي‬ ‫ول اه َ‬ ‫ال ْ َ َ ُ‬ ‫َخبَ َرُ َع ْن َزيْ يد بْ ين‬ ‫س‪ ،‬أ ْ‬ ‫ك‪َ ،‬ع ْن َعْب يد اهي بْ ين أيَِ بَ ْك ٍر‪ ،‬أَن َعْب َد اهي بْ َن قَ ْي ٍ‬ ‫ت َعلَى َعْب يد الر ََْ ين‪َ :‬مالي ٌ‬ ‫‪ -ُ ‬قَ َرأْ ُ‬ ‫صلى‬ ‫ت َعتَبَتَهُ أ َْو فُ ْسطَاطَهُ‪ ،‬فَ َ‬ ‫ي‬ ‫صلى اهُ َعلَْيه َو َسل َم‪ .‬فَتَ َوس ْد ُ‬ ‫ي ي‬ ‫ص ََ َة َر ُسول اه َ‬ ‫ال‪َْ َِ :‬رُم َقن اللْي لَ َة َ‬ ‫ِ‪ ،‬أَنهُ قَ َ‬ ‫َخالي ٍد ْ‬ ‫اُْ َه ي ِ‬ ‫ن‬‫ن ُدو َن اللتَ ْ ي‬ ‫صلى رْك َعتَ ْ ي‬ ‫ي‬ ‫ي‬ ‫ن طَ يويلَتَ ْ ي‬‫صلى رْك َعتَ ْ ي‬ ‫ي ي ي‬ ‫صلى َرْك َعتَ ْن َو َُُا ُدو َن اللتَ ْن قَ ْب لَ ُه َما‪َ َ ُُ ،‬‬ ‫ن‪َ ُُ ،‬‬ ‫َرْك َعتَ ْن َخفي َفتَ ْن‪َ َ ُُ ،‬‬ ‫ث َع ْشَرَة‪.‬وََْ يَ ْذ ُك ْر َعْب ُد الر ََْ ين يِ َحديث َمالك َع ْن أَبيه‪َ ،‬والص َو ُ‬ ‫اَْد َ‬ ‫َ‬ ‫َخبَ َرُ َع ْن َزيْد بْ ين َخالد ُْ َ ِ‬ ‫أْ‬ ‫ك‪َ ،‬ع ْن َعْب يد اهي بْ ين أيَِ بَ ْك ٍر‪َ ،‬ع ْن‬ ‫صا يري‪َ ،‬حدثََا َم ْع ٌن‪َ ،‬حدثََا َمالي ٌ‬ ‫وسى ْاَِنْ َ‬ ‫يي‬ ‫ب‪َ :‬ع ْن أَبيه‪َ .‬‬ ‫َْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ْ َ ْ َْ‬ ‫‪52‬‬ Ensâr’dan Olanların Musned’ine Ek: Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den Gelen Hadisler – Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. (Dedi ki) bize Abdurrahman b. İshâk haber verdi. O Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm’dan, o babasından, o Abdullah b. Amr b. Osman’dan, o da Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah şöyle buyurdu: “Şahitliğin en hayrılısı, şâhidin kendisinden istenmeden şahitlik yapmasıdır.” – Bize İsmail haber verdi. O Abdurrahman b. İshâk’tan, o Muhammed b. Abdillah b. Amr b. Hişâm’dan, o Busr b. Sa‘îd’den, o da Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den naklettiği üzere Rasûlullah şöyle buyurdu: “Allah’ın kadın kullarının mescide gitmelerine mani olmayınız; ancak onlar da (camiye) koku sürünmemiş olarak gitsinler.” – Bize Yahya b. Saîd (el-Kattân) haber verdi. O Yahya b. Saîd (el-Ensârî)’den, o Abdulmelik’ten, o Atâ’dan naklettiği üzere Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî şunu anlatmıştır: “Hz. Peygamber’in en cesur arkadaşlarından biri Hayber günü vefat etti. Bunun haberi Rasûlullah’a (sas) iletilince, ‘Arkadaşınızın cenaze namazını (siz) kılın’ dedi. (Bu sözü duyan) insanların yüzü renkten renge girdi. Bu durumu gören Rasûlullah: ‘Arkadaşınız, ihanet ederek ganimetten birşeyler aşırdı’ dedi. Bunun üzerine, ölen adamın eşyalarına baktığımızda Yahudiler’in işlenmemiş taşlarından iki dirhem bile etmeyen (değersiz) bir taşı (kendisine ayırdığını) gördük.” – Bize Yahya b. Saîd (el-Kattân) haber verdi. O Abdulmelik’ten. (Dedi ki) bize Atâ haber verdi. O da Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den naklettiğine göre Rasûlullah (şöyle buyurmuştur): “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, oruçlunun sevabı kadar sevâb kazanır –ya da yazılır. Oruç tutanın ecrinden de bir şey eksilmez. Kim de Allah yolunda cihad edenin ihtiyaçlarını giderip onu donatırsa, cihâda çıkan kadar sevaba nail olur –ya da sevab yazılır. Cihâd edenin de sevabından bir şey eksilmez.” – Bize Yahya b. Saîd (el-Kattân) haber verdi. O Abdulmelik’ten, o Atâ’dan, o da Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den naklettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “(Nafile namazları) evlerinizde kılınız; onları (sadece içlerinde yatılan) kabirlere çevirmeyiniz.” – Bize Vekî‘ haber verdi. (Dedi ki) bize Sufyân haber verdi. O Abdullah b. Ebî Lebîd’den, o el- Muttalib b. Abdillah b. Hantab’dan, o Hallâd b. es-Sâ’ib’den, o da Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den rivayet ettiği üzere Rasûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: “Bana Cebrâil geldi ve ‘Ey Muhammed! ashâbına söyle, telbiye getirirken [Lebbeyk Allâhumme Lebbeyk… demek] seslerini yükseltsinler; çünkü telbiye haccın şiarlarındandır’ dedi.” – Bize Yezîd haber verdi. O Abdulaziz b. Abdillah b. Ebî Seleme’den, (dedi ki) bize Sâlih b. Keysân haber verdi. (Ayrıca) Ebû’n-Nadr şöyle demiştir: Bize Abdulaziz b. Abdillah b. Ebî Seleme haber verdi, o Sâlih b. Keysân’dan, o Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe’den, o da Zeyd b. Hâlid el- Cuhenî’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Horoza sövmeyiniz, çünkü o namaz için uyandırır.” Ebû’n-Nadr dedi ki: “Hz. Peygamber horoza sövülmesini nehyetti ve ‘çünkü o namaza çağırır’ buyurdu.” – Abdurrahman’dan kıraatle aldığım üzere, (Abdurrahmân) Mâlik’den, o da Abdullah b. Ebî Bekr’den naklettiğine göre Abdullah b. Kays, Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den şöyle dediğini haber verdi: “Bu gece Rasûlullah’ın nasıl namaz kıldığını gözleyeceğim (dedim). Kapısının eşiğine veya çadırın girişine yaslanıp izlemeye başladım. Önce iki kısa rekat, sonra uzun iki rekat namaz kıldı. Müteakiben öncekilerden daha kısa iki rekat daha kıldı. Sonra iki rekat daha kıldı, bu da öncekilerden daha kısaydı. 53 Sonra, öncekilerden kısa iki rekat daha kıldı. Sonra iki rekat daha kıldı, bu da hepsinden daha kısa sürdü. Sonra Vitir namazını kıldı. Bu namazların tamamı onüç rekatı buldu.” Abdullah (b. Ahmed b. Hanbel) dedi ki: Bize Mus‘ab haber verdi. (Dedi ki) bana Mâlik haber verdi. O, Abdullah b. Ebî Bekr’den, o da babasından aktardığı üzere Abdullah b. Kays b. Mahreme ona Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den aynı hadisi nakletmiştir. Fakat Abdurrahman, Mâlik’ten rivayetinde ‘an ebîhi/babasından’ dememiştir. Doğrusu Mus‘ab’ın ‘an ebîhi/ babasından’ ilavesiyle rivayet ettiğidir. Nitekim aynısını, bize Ebû Musa el-Ensârî haber verdiği üzere, o Ma‘n’dan, o Mâlik’ten, o Abdullah b. Ebî Bekr’den, o babasından, o Abdullah b. Kays b. Mahreme’den, o da Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî’den nakletmiştir. Doğrusu da Mus‘ab ve Ma‘n’ın ‘babasından’ ilavesiyle naklettikleri isnaddır. Bu yüzden Abdurrahman, (isnadında) ‘an ebîhi’ ibaresini zikretmediği için hata etmiştir.” [Kaynak: Ahmed b. Hanbel, el-Musned, c. 36, ss. ] Ebû Muhammed ed-Dârimî (ö. /) Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman b. Fadl es-Semerkandî ed-Dârimî, / yılında Semerkand’da doğdu ve büyüdü. Daha sonra hadis öğrenimi için Horasan, Şâm, Kûfe, Mısır, Hicaz gibi ilim merkezlerine seyahatler yaptı. Yezîd b. Harûn, Sa‘îd b. Âmir, Nadr b. Şumeyl, Affân b. Muslim, Hâlid b. Mahled gibi devrin meşhur muhaddislerinden istifade etti. Daha sonra gittiği Bağdat’ta hadis rivayetinde bulundu. Buhârî, Muslim, Ebû Davûd, Tirmizî, Nesâî, Ebû Zur‘a, Ebû Hâtim ve Abdullah b. Ahmed b. Hanbel gibi önde gelen hadis bilginleri kendisinden rivayette bulundu. Dârimî, hadislere olan ilgisi, doğruluk ve takvasıyla şöhret buldu. Sade ve zahidâne bir yaşantı sürdüğü ifade edilen Dârimî’nin, sultânın baskılarıyla kabul etmek durumunda kaldığı Semerkand kadılık görevini, verdiği ilk hükümden sonra bıraktığı kaydedilir. Eserleriyle özellikle Semerkand ve Horasan’da hadis ilminin yayılmasında önemli katkıları olan Dârimî, 75 yaşlarındayken / yılında Merv’de vefat etti. Dârimî’ye tefsîr ve fıkıhla ilgili başka bazı eserler atfedilse de günümüze ulaşmış meşhur eseri es-Sunen’idir. Es-Sunen Dârimî’nin bu eseri, kaynaklarda el-Musned ya da el-Musnedu’l-Câmi‘ olarak geçmektedir. Eser, fıkıh konularına göre tertip edildiği için es-Sunen ismi daha doğru kabul edilebilir. Fakat hadisçiler, konularına göre tertip edilmiş kitaplar için bazen Musned ismini de kullanabilmişlerdir. Bununla muhtemelen eserde yer alan hadis metinlerinin senedleriyle birlikte zikredildiğini ve Hz. Peygamber’e ulaşan hadislerin esere alındığını ifade etmek istemişlerdir. Dârimî’nin eserine musned demesinin, ya da başkalarının eserini bu şekilde nitelemesinin sebebi bu olmalıdır. Dolayısıyla buradaki Musned, mesela Ahmed b. Hanbel’in Musned’i ile aynı olmayıp, farklı bir kullanıma sahiptir. Bu açıdan bakıldığında eserinin Musned olarak nitelenmesi yanlış olmamaktadır. Buhârî’nin çağdaşı olan Dârimî’nin eseri, erken dönemde tasnif edilmiş sunenlerden biri olması yönüyle önemlidir. Eser, fıkıh konularına göre tertip edilmiş olmakla birlikte, kendisine özgü ve diğer sunenlerden farklı yönleri vardır. Bunların başında, esere giriş mahiyetindeki “el-Mukaddime”si gelir. (benzer bir mukaddime daha sonra İbn Mâce’nin es-Sunen isimli eserinde de görülecektir). Bu bölümde, Arapların İslam öncesi ile ilgili haberlerine; Hz. Peygamber’in hayatı, ahlâkı; hadislerin yazıya geçirilmesi (kitâbet); ilmin ve âlimin fazileti, bid‘at, kıyas ve re’y’den kaçınma ve buna benzer konularla alakalı hadislere yer vermiştir. Dârimî, mukaddimesinde aslında hadisin ve onunla uğraşan 54 muhaddislerin değer ve üstünlüklerini (faziletini) ortaya koymaya çalışmıştır. İlim ile Hz. Peygamber ve seleften nakledilen haberleri kastederken; âlim ile bu haberleri aktaran, hıfzeden, senedleriyle birlikte toplayan ve genel olarak hadislerle iştiğal eden muhaddisleri kastetmekdir. O böylece, rivayetlere ve Ashabu’l-Hadis’e karşı olanları veya onları küçümseyip hor görenleri tenkit etmiş olmakta; Ehlu’l-Kelâm ve Ehlu’r-Re’y’in tutum ve iddialarının ilme (yani hadis ve esere) aykırı görülen geçersiz ithamlardan ibaret olduğunu ispata çalışmaktadır. Mukaddime’nin en sonunda yer alan Abbâd b. Abbâd el-Havvâs eş-Şâmî’nin Risâlesi, Dârimî’nin Mukaddime’deki söz konusu gayesini özetleme amacı taşır gibidir. Mukaddime’den sonra “Kitâbu’t-tahâre” ile başlayıp “Kitâbu fedâili’l-Kur’ân” ile biten Sunen, 23 kitâb (ana bölüm) ve bâb (alt başlık) altında yaklaşık hadis ihtiva eder. Bu hadisler içerisinde sadece merfû‘ değil, mursel ve mevkûf rivayetler de yer alır. Eser, bâb başlıkları altında Dârimî’nin kendi fıkhî görüşlerini belirtmesi yönüyle Buhârî’yi andırmaktadır. Ayrıca Dârimî, bazen bir hadisin muhtelif tarikleri arasındaki farklılıklara işaret ederken, zaman zaman ravileri de tenkide tabi tutar ve hadislere kendi görüşünü açıklayıcı notlar ekler. Dârimî’nin eserinde az olan bu nevi yorum ve notları, “kâle Abdullah” olarak ismi veya “kâle Ebû Muhammed” şeklinde künyesi belirtilerek verilmiştir. Sunen’i, mevsûk bir hadis kitabı olarak kabul eden, hatta İbn Mâce’nin yerine Kutub-i Sitte’nin altıncı kitabı olmaya lâyık görenler olmuştur. İbn Mâce’deki hadislerin sıhhati hakkındaki çekinceler de bu konudaki tartışmaları daha da kızıştırmış görünmektedir. Nitekim Mâlik’in Muvatta’ını Kutub-i Sitte’nin altıncı kitabı olması gerektiğini savunanlar da İbn Mâce ile Dârimî’nin sunenleri hakkındaki ihtilaf ve çekincelerini dile getirmişlerdir. Neticede Dârimî’nin Sunen’indeki rivayetlerin tümünün “sahih hadis” şartlarını taşımadığı ve İbn Mâce hariç, Kutub-i Sitte’deki eserlere nispetle daha çok zayıf, ma‘lûl ve mevzû hadisleri ihtiva ettiği genel kabul görmüştür. Burada, İbn Mâce’nin, Kutub-i Sitte’deki diğer beş eser (Buhârî, Muslim, Tirmizî, Ebû Davûd ve Nesâî) ile Dârimî’nin Sunen’iyle kıyaslandığında, zayıf, mevzû ve illetli hadisleri daha çok barındırdığı ayrıca söylenmelidir. ‫َضلوا‬َ ‫ضلوا َوأ‬َ َ‫ ف‬،‫ فَأَفْ تَ ْوا بيغَ ْيْ ع ْل ٍم‬،‫وسا ُجه ًاَ فَ ُسئلُوا‬ ً ُ‫اس ُرء‬ُ ‫ اََ َذ ال‬،‫ََْ يُْبق َعال ًما‬ ٍ ‫يد ب ين َعب يد الر ََْ ين ب ين أِ مالي‬ ‫يي‬ ْ ‫ َع ين‬،‫ أَنبَأَنَا ُم ْعتَ يم ُر بْ ُن ُسلَْي َما َن‬،‫وسى بْ ُن َخالي ٍد‬ ،‫ك‬ َ ْ ْ ْ ‫ َع ين الْ َول‬،‫اج‬ ‫اَْج ي‬ َ ‫َخبَ َرنَا ُم‬ ْ ‫ أ‬-ُ ‫ي‬ ‫ي ي‬ ‫ي‬ ‫ي‬ ‫ع ين الْ َق ي‬ ُ‫صلى اهُ َعلَْيه َو َسل َم أَنه‬ َ ‫ َع ْن َر ُسول الله‬،َ‫ َع ْن أيَِ أ َُم َامة‬،‫يد‬ َ ‫ َم ْوََ َعْبد الر ََْ ين بْ ين يَيز‬،‫اس يم أيَِ َعْبد الر ََْ ين‬ َ ‫ي‬ َ َ‫اب الل يه؟ ق‬ ‫ي ي ي‬ ‫ وَكيف ي ْذه ي‬:‫ قَالُوا‬. ‬‬ ‫اب الْع ْلم أَ ْن يَ ْذ َه َ‬ ‫يد بْ َن ُجبَ ٍْْ‬‫ت َسعي َ‬ ‫يد‪ ،‬حدثََا يه ََ ٌل ُهو‪ :‬ابْن َخب ٍ‬ ‫ي‬ ‫‪َ -ُ ‬حدثََا أَبُو ال ْع َمان‪َ ،‬حدثََا ثَابي ُ‬ ‫ال‪َ :‬سأَلْ ُ‬ ‫اب‪ ،‬قَ َ‬ ‫َ ُ‬ ‫ت بْ ُن يَيز َ َ‬ ‫ك عُلَ َم ُاؤُه ْم‪.‬‬ ‫ال‪ :‬إي َذا َهلَ َ‬ ‫اس؟ قَ َ‬‫ت‪ :‬يَا أَبَا َعْب يد الل يه‪َ ،‬ما َع ََ َمةُ َه ََ يك ال ي‬ ‫قُ ْل ُ‬ ‫ب‪َ ،‬ع ْن َعْب يد الل يه بْ ين‬ ‫اُْ ْع يفي‪َ ،‬ع ْن َعطَ ياء بْ ين السائي ي‬ ‫ود بْ ُن َس ْع ٍد ْ‬ ‫يل‪َ ،‬حدثََا َم ْسعُ ُ‬ ‫‪ -ُ ‬أَخب رنَا مالي ُ ي ي‬ ‫ك بْ ُن إ ََْاع َ‬ ‫ْ ََ َ‬ ‫اس يٍَِْْ َما بَيق َي ْاَِو ُل َحَ يَتَ َعل َم ‪ -‬أ َْو يُ َعلِ َم ‪ْ -‬اْ يخَر‪ ،‬فَيإذا‬ ‫ال‪ ََ :‬يََز ُال ال ُ‬ ‫ُربَيِ َعةَ‪َ ،‬ع ْن َس ْل َما َن َر يض َي اللهُ َعْهُ‪ ،‬قَ َ‬ ‫اس‪.‬‬‫ك ال ُ‬ ‫ك ْاَِو ُل قَ ْب َل أَ ْن يُ َعلِ َم ‪ -‬أ َْو يَتَ َعل َم ‪ْ -‬اْ يخ ُر‪َ ،‬هلَ َ‬ ‫َهلَ َ‬ ‫ال‪:‬‬‫اس َر يض َي اللهُ َعْ ُه َما‪ ،‬قَ َ‬ ‫وس‪َ ،‬ع ْن أَبي ييه‪َ ،‬ع ين ابْ ين َعب ٍ‬ ‫ي‬ ‫َخبَ َرنَا َُُم ُد بْ ُن الص ْلت‪َ ،‬حدثََا أَبُو ُك َديَْةَ‪َ ،‬ع ْن قَابُ َ‬ ‫‪ -ُ‬أ ْ‬ ‫اب الْعُلَ َم ياء‪.‬‬ ‫ال‪َ :‬ذ َه ُ‬‫اب الْعيْل يم؟ قُ ْلَا‪ .ََ :‬قَ َ‬ ‫َه ْل تَ ْد ُرو َن َما ذَ َه ُ‬ ‫ال ُح َذيْ َفةُ َر يض َي اللهُ َعْهُ‪:‬‬ ‫اص ٍم‪َ ،‬ع ْن أيَِ َوائي ٍل‪ ،‬قَ َ‬ ‫ال‪ :‬قَ َ‬ ‫‪ -ُ ‬أَخب رنَا ُُم ُد بن أَسع َد‪ ،‬حدثََا أَبو ب ْك ٍر‪ ،‬عن ع ي‬ ‫ُ َ َْ َ‬ ‫ْ ََ َ ْ ُ ْ َ َ‬ ‫ك لَ يمْهُ‪،‬‬ ‫ي‬ ‫ص الْعيْل ُم؟ قَ َ‬ ‫ال‪َ ، ََ :‬وإين ذَل َ‬ ‫ب‪َ ،‬وَك َما يَ ْق ُسو الد ِْرَه ُم‪ .‬قَ َ‬ ‫ض الث ْو ُ‬ ‫ت‪َ :‬ك َما يُْ َف ُ‬ ‫ال‪ :‬قُ ْل ُ‬ ‫ف يُْ َق ُ‬ ‫أَتَ ْد يري َكْي َ‬ ‫ض الْعُلَ َم ياء‪.‬‬‫يما بَ ْع َد َذل َ‬ ‫اس َعاٌَ‪َ ،‬وُمتَ َعلِ ٌم‪َ ،‬وََ َخْي َر‪ ،‬ف َ‬ ‫اللهُ َعْهُ‪ ،‬قَا َل‪ :‬ال ُ‬ ‫ي ي‬ ‫الدرَداء َرض َي اللهُ َعْهُ‬ ‫اَ‪َ ،‬ع ْن أيَِ ْ‬ ‫ش‪َ ،‬ع ْن َس يٍ‬ ‫اص ٍم‪َ ،‬حدثََا َعْبثٌَر‪َ ،‬ع ين ْاِ َْع َم ي‬ ‫ََ ُد بن أَس ٍد أَبو ع ي‬ ‫َخبَ َرنَا أ ْ َ ْ ُ َ ُ َ‬ ‫‪ -ُ ‬أ ْ‬ ‫اس بَ ْع ُد َخْي ٌر‪.‬‬‫َج ير َس َواءٌ‪َ ،‬ولَْيس لي َسائيير ال ي‬ ‫اَِْيْ‪َ ،‬والْ ُمتَ َعلِ ُم يِ ْاِ ْ‬ ‫ال‪ُ :‬م َعلِ ُم ْ‬ ‫قَ َ‬ ‫َ‬ ‫ود َر يض َي اللهُ َعْهُ‪،‬‬ ‫اْس ين‪ ،‬عن عب يد الل يه ب ين مسع ٍ‬ ‫ْ َ ُْ‬ ‫ب‪َ ،‬ع ين َْ َ َ ْ َْ‬ ‫يصةُ‪ ،‬أَنبَأَنَا ُس ْفيَا ُن‪َ ،‬ع ْن َعطَ ياء بْ ين السائي ي‬ ‫َخبَ َرنَا قَبي َ‬ ‫‪ -ُ‬أ ْ‬ ‫ي‬ ‫ي‬ ‫ك‪.‬‬‫ال‪ :‬ا ْغ ُد َعال ًما أ َْو ُمتَ َعلِ ًما أ َْو ُم ْستَ يم ًعا‪َ ،‬وََ تَ ُك ين الرابي َع فَتَ ْهل َ‬ ‫قَ َ‬ ‫)‪Mukaddime (Giriş‬‬ ‫‪ İlmin Ortadan Kalkması Bâbı‬‬ ‫‪ - Bize Ca’fer b. Avn haber verdi. (Dedi ki) bize Hişâm haber verdi. O babasından, o da Abdullah‬‬ ‫‪b. Amr’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Allah, ilmi insanların arasından‬‬ ‫‪söküp atmak suretiyle ortadan kaldırmaz. Aksine, ilmin yok olması âlimlerin yeryüzünden‬‬ ‫‪silinmesiyle olur. Öyle ki (yeryüzünde) bir âlim bile kalmayınca, insanlar câhilleri önder edinirler ve‬‬ ‫‪onlara bilmediklerini sorarlar; onlar da ilimsiz bir şekilde (herhangi bir bilgileri olmaksızın) hemen‬‬ ‫”‪fetvâ verirler. Bu şekilde hem kendileri sapıtır hem de başkalarını saptırırlar.‬‬ ‫‪56‬‬ - Bize Musa b. Hâlid haber verdi. (Dedi ki) bize Mu’temir b. Suleymân haber verdi. O el- Haccâc’dan, o el-Velîd b. Abdirrahman b. Ebî Mâlik’ten, o Abdurrahman b. Yezîd’in mevlâsı el- Kâsım Ebû Abdirrahman’dan, o da Ebû Umâme el-Bâhilî’den rivayet ettiği üzere Rasûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: ‘İlmi aranızdan (uçup) gitmeden alınız.’ (Orada bulunanlar): ‘Ey Allah Rasûlü, Allah’ın Kitâbı [Kur’an] olduğu halde ilim nasıl (uçup) gider?’ diye sorunca Allah Rasûlü kızdı ve: ‘Analarınız sizi düşürseydi (doğurmasaydı)! Tevrât ve İncil İsrâiloğullarının arasında yok muydu, buna rağmen onlara bir faydası dokunmadı! Şüphe yok ki ilmin yok olması, onun taşıyıcıları olan (âlimlerin) yok olup gitmesi (ölmesi)dir’ buyurdu.” - Bize Ebû’n-Nu’mân haber verdi. (Dedi ki) Sâbit b. Yezîd bize haber verdi. (Dedi ki) Hilâl –ki o İbn Habbâb’dır– bize haber verdi. Dedi ki: “Saîd b. Cubeyr’e, ‘Ey Ebû Abdillah! İnsanların helâk olacağının alâmeti nedir?’ diye sorduğumda o, ‘âlimlerin helâk olmasıdır’ diye cevapladı.” - Bize Mâlik b. İsmail haber verdi. (Dedi ki) bize Mesûd b. Sa‘d el-Cu‘fî haber verdi. O Atâ b. es- Sâ’ib’den, o Abdullah b. Rubeyyi‘a’dan, o da Selmân’dan (r) aktardığına göre şöyle demiştir: “Evvelki nesil, öğrenmeye ya da sonraki nesle öğretmeye devam ettiği sürece insanlar hayr üzeredirler. Fakat önceki nesil sonraki nesle bir şey öğretmeden –ya da bir şey öğrenmeden– ölürse, insanlar da helâk olur.” - Bize Muhammed b. es-Salt haber verdi. (Dedi ki) bize Ebû Kudeyne haber verdi. O Kâbûs’tan, o babasından, o da İbn Abbâs’dan rivayet ettiğine göre (İbn Abbâs) şöyle demiştir: “İlmin ortadan kalkmasının nasıl bir şey olduğunu bilir misiniz? Biz: ‘hayır’ dedik. Bunun üzerine o: ‘Âlimlerin yok olmasıdır’ cevabını verdi.” - Bize Muhammed b. Es‘ad haber verdi. (Dedi ki) bize Ebû Bekr haber verdi. O Âsım’dan, o da Ebû Vâil’den rivayet ettiğine göre Huzeyfe (r): “İlim nasıl eksilir, biliyor musun?” diye sordu. Ben (Ebû Vâil): ‘Elbisenin eskimesi ve demir paranın eksilmesi gibi’ deyince o da, ‘Şüphesiz bu da ona benzer ama öyle değil; İlmin ortadan kalkması âlimlerin yok olmasıdır (ölmesidir)’ dedi.” - Bize Muhammed b. es-Salt haber verdi. O Mansûr b. Ebi’l-Esved’den, o Husayn’dan, o da Sâlim b. Ebi’l-Ca‘d’dan naklettiğine göre Ebû’d-Derdâ (r) şöyle demiştir: “Ne oluyor bana? Âlimleriniz ölüp giderken cahillerinizin (onlardan bir şey) öğrenmediklerini görüyorum! İlim kaldırılmadan (yok olmadan) öğreniniz. Zira ilmin ortadan kaldırılması, âlimlerin ölmesi (ile gerçekleşecek)dir!” - Bize Ebû Âsım Ahmed b. Esed haber verdi. (Dedi ki) bize ‘Abser haber verdi. O Burd’den, o da Suleyman b. Musa’dan rivayet ettiğine göre Ebû’d-Derdâ (r) şöyle dedi: “İnsanlar, bilen (âlim) ile öğrenen (muteallim) olmak üzere iki sınıftır. Bunların dışında kalanlardan hayır gelmez!” - Bize Ebû Âsım Ahmed b. Esed haber verdi. (Dedi ki) bize ‘Abser haber verdi. O el-A’meş’ten, o da Sâlim’den naklettiğine göre Ebû’d-Derdâ (r) şöyle demiştir: “İyiyi/hayrı öğreten ile öğrenenin sevabı aynıdır. Bunların dışında kalan insanlarda hayır yoktur.” - Bize Kabîsa haber verdi. (Dedi ki) bize Sufyân haber verdi. O Atâ b. es-Sâ’ib’den, o da el- Hasen’den rivayet ettiği üzere Abdullah b. Mes‘ûd (r) şöyle demiştir: “Ya (ilmi) öğreten, ya öğrenen ya da dinleyen ol. Bunların dışında dördüncü bir şey olma! Yoksa helâk olursun!” [Kaynak: Dârimî, es-Sunen, el-Mukaddime 26 (bâbun fî zehâbi’l-ilm), ss. ] 57 Gözden Geçir  İlk yazılı hadis kaynaklarının oluşum sürecini izah ediniz. Bunlardan günümüze ulaşan en önemli kaynakları açıklayınız.  Hadis tasnif faaliyetlerinin muhtemel sebeplerini tartışınız. Tasnif edilen ilk eserlerin karakteristik özellikleri nelerdir?  Mâlik b. Enes ve eseri Muvatta’ hakkında bilgi veriniz. Muvatta’ın hadis tarihi açısından önemini izah ediniz.  Mâlik b. Enes’in hadis ve ravileri kabul kriterlerini değerlendiriniz. Bu çerçevede onun amelu ehli’l-medîne prensibini açıklayınız.  Musannefler hakkında bilgi veriniz.  Musannefler ile Sunenleri karşılaştırınız. Bu iki tür hadis kaynaklarının ortak ve farklı yönlerini değerlendiriniz.  Abdurrazzâk’ın istifade ettiği yazılı hadis kaynakları nelerdir? Hadis tarihi açısından bu kaynakların değerini tartışınız.  Ahmed b. Hanbel’in hadisçi kimliğini ve önemini değerlendiriniz. Musned adlı eserinin hadis tarihi açısından önemini açıklayınız.  Musned’deki hadislerin sıhhati hakkında neler söylenebilir?  Dârimî ve Sunen’i hakkında neler söylenebilir? Eserinin diğer Sunenlerden ayırt edici özelliklerini açıklayınız.  Bir hadisin güvenilir bir muhaddis tarafından eserine alınmasının farklı sebeplerini tartışınız.  Örnek metinlerde geçen hadisleri anlamaya çalışınız. İsnadlarda yer alan terimleri öğreniniz. 58 Değerlendirme Soruları 1. Aşağıdakilerden hangisi Muvatta’ için söylenemez? a. Fıkıh konularına göre tasnif edilmiş ilk eserlerdendir. b. Medine’deki tüm sahih hadisleri içerisinde barındırır. c. Sahabe ve tabiun görüşlerini de ihtiva eder. d. Medine ehlinin uygulamalarını içerir. e. Eserin birçok rivayeti vardır. 2. a. Ehl-i kitâb’ın Tevrattan naklettikleri tüm bilgilerin gerçek olduğu. b. Ehl-i kitab’ın doğru rivayetleri ile amel edilebileceği c. Müslümanların Ehl-i kitâb’a bazı şeyleri sordukları d. Ehl-i kitâb’ın müslümalara bazı rivayetler aktardıkları e. Ehl-i kitâb’ın müslümanları aldatabilecekleri 3. İbn Ebî Şeybe hakkında aşağıdaki bilgilerden hangisi doğru değildir? a. Kufe ehlinin önemli hadisçilerindendir. b. Mu’tezile’ye karşı mücadele etmiştir. c. Musannef türünde ilk eseri o yazmıştır. d. Ebû Hanîfe’nin fıkhî görüşlerini tenkit etmiştir. e. Vekî’ b. el-Cerrâh onun en önemli hocalarındandır. 4. Arapça metnin Ahmed b. Hanbel’in Musned’inde geçtiği dikkate alındığında ِ ‫ُع ْبد‬ “ُ‫ُال‬ َ ‫ال‬ َ َ‫ ”ق‬ile aşağıda verilen şahıslardan hangisi kastedilmiş olmaktadır? ‫يث‬ َ ‫اَْد‬ َ ِ َ ُْ ‫َخبَ َرُ َع ْن َزيْد بْ ين َخالد‬ ْ‫أ‬ a. Abdullah b. Abbâs b. Abdullah b. Ömer c. Abdullah b. Mubârek d. Abdullah b. Ahmed e. Abdullah b. Mus‘ab 5. Dârimî’nin Sunen’i hakkında aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? a. Eserinin Mukaddimesinde sahih hadisin şartları verilir. b. Eserde sahihlerin yanısıra zayıf hadisler de yer alır. c. Sadece merfû değil, sahabe sözlerini de içerir. d. Eser fıkıh konularına göre tertip edilmiştir. e. Dârimî bazen kendi görüşlerine yer verir. 59 Kaynakça Abdurrazzâk b. Hemmâm es-San‘ânî. (). el-Musannef. Neşr. Habîburrahmân el-A‘zamî. Karaçi: el-Mektebu’l-İslâmî. Ahmed b. Hanbel. (). el-Musned. Thk. Şuayb el-Arna’ût ve diğerleri. Beyrut: Mu’essesetu’r- Risâle. Çakan, İ. Lütfi. (). Hâdis Edebiyâtı. İstanbul: İFAV Yay. ed-Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman. (). es-Sunen. İstanbul: Çağrı Yay. Dehlevî, Abdulazîz b. Şâh Veliyyullâh. (). Büstanu’l-Muhaddisin. Çev. Ali Osman Koçkuzu. Ankara: DİB. Yay. Ebû Zehv, Muhammed. (). Hadis ve Hadisçiler. Çev. Selman Başaran & M. Ali Sönmez. İstanbul: Ensar Neşriyat. Ebû Ya‘lâ, Ebu’l-Huseyn Muhammed. (). Tabakâtu’l-Hanâbile. Thk. Abdurrahmân b. Suleymân el-Useymîn. Riyad. Efendioğlu, Mehmet. “el-Musannef (Ebû Bekir b. Ebû Şeybe).” DİA, c. 31, ss. Guraya, M. Yusuf. (). Sünnetin Neliği Sorununa Metodik Bir Yaklaşım: Mâlik’in Muvatta’ı Özelinde. Çev. Mehmet Emin Özafşar. Ankara: Ankara Okulu Yay. el-Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit. (). Târîhu Medîneti’s-Selâm (Tarîhu Bağdâd). Thk. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf. Beyrut: Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî. İbn Ebî Şeybe, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed. (). el-Musannef. Thk. Kemâl Yusuf el-Hût. Riyad: Mektebetu’r-Ruşd. İbn Hacer el-Askalânî, Şihâbuddîn Ebû’l-Fadl Ahmed b. Ali. (). Tehzîbu’t-Tehzîb. Thk. İbrahim ez-Zeybak & Âdil Murşid. Beyrut: Mu’essesetu’r-Risâle. İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Muslim. (). el-Ma‘ârif. Thk. Servet Ukkâşe, Kahire: Dâru’l-Ma‘ârif. Kandemir, M. Yaşar. “el-Muvatta’.” DİA, c. 31, ss. ________. “Ahmed b. Hanbel.” DİA, c. 2, ss. ________. “el-Müsned (Ahmed b. Hanbel).” DİA, c. 32, ss. el-Kettânî, Muhammed b. Ca‘fer. (). Hadis Literatürü. Çev. Yusuf Özbek. İstanbul: İz Yayınları. Kırbaşoğlu, M. Hayri. () İslâm Düşüncesinde Hadis Metodolojisi. 2. basım. Ankara: Ankara Okulu Yay. Koçyiğit, Talât. (). Hadis Tarihi. Ankara: TDV Yayınları. Mâlik b. Enes. (t.y.). el-Muvatta’ (Yahya b. Yahya el-Leysî Rivayeti). Neşr. M. Fuâd Abdulbâkî. [Beyrut?] : Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî. Motzki, Harald. (). “Hicrî I. Asırdaki Sahîh Hadislerin Kaynağı Olarak Abdurrezzâk es- San’ânî’nin Musannef’i.” Motzki, İsnad ve Metin Bağlamında Hadis Tarihlendirme Metotları, çev. Bekir Kuzudişli (İstanbul: İz Yay.) içinde. Özafşar, Mehmet Emin. (). İdeolojik Hadisçiliğin Tarihî Arka Planı Mihne Olayı ve Haşeviye Olgusu. Ankara: Ankara Okulu Yay. Özel, Ahmet. “Mâlik b. Enes.” DİA, c. 27, ss. Özkan, Halit. (). “Amele Delâlet Eden Tabirler Açısından Muvatta Nüshaları.” İslam Araştırmaları Dergisi 25, ss. es-Safedî, Salahaddîn Halîl b. Aybek. (). el-Vâfî bi’l-Vefeyât. Tah. Ahmed el-Arna’ût ve Turkî Mustafa. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâs. Schacht, Joseph. “Mâlik b. Anas.” MEB İslam Ansiklopedisi, c. 7, ss. Sıddîqî, Muhammad Zubayr. (). Hadîs Edebiyatı Tarihi. Çev. Y. Ziya Kavakçı. İstanbul: İrfan Yay. 60 Tokpınar, Mirza. “el-Musannef (Abdürrazzâk es-San’ânî).” DİA, c. 31, ss. Uğur, Mücteba. (). Hadis İlimleri Edebiyatı. Ankara: TDV Yayınları. Yardım, Ali. “İbn Ebû Şeybe, Ebû Bekir.” DİA, c. 19, ss. _______. (). Hadis I- II. İstanbul: Damla Yay. Talâ’i‘u’l-Musned li’l-İmâm Ahmed b. Hanbel (Ebû Musa el-Medînî’nin Hasâ’isu’l-Musned’i & el- Cezerî’nin el-Mas’adu’l-Ahmed & Zehebî’nin Tarihu’l-İslâm adlı eserinde yer alan Ahmed b. Hanbel tercemesi’nden oluşan eser). Thk. ve der. A. Muhammed Şâkir. Kahire: Mektebetu’t-Turâsi’l-İslâmî. ez-Zehebî, Şemsuddîn Muhammed b. Ahmed. (). Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ’. Thk. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf ve dğrl. Beyrut: Mu’essesetu’r-Risâle. 61

'Kütüb-i Sitte' Kitapları ve Yazarları

Hicri III. asırda yazılmış birçok hadis kitabı vardır. Bunlar arasında sahih hadisleri konularına göre bir araya getiren altı tanesi Kütüb-i Sitte adıyla meşhurdur. Bu eserler ve müellifleri şunlardır.

Kütüb-i Sitte yazarları ve eserlerini kısaca tanıyalım:

1- BUHARÎ: EL-CÂMİU’S-SAHÎH

Muhammed b. İs­mail el-Buhârî, / senesinde Buhârâ'da doğmuştur. O’nun el-Câmiu’s-Sahîh adlı eseri, hadis kitapları arasında en sahih kitap olarak kabul edilir. Buharî, on yaşında iken hadise merak salmış ve ülkesinde bulunan bütün muhaddisleri dolaşarak onlardan hadis dinlemeye ve dinlediklerini de ezberlemeye başlamıştır.

On altı yaşında Abdullah İbnü'l-Mubarek ve Veki’ İbnü’l-Cerrah'ın kitaplarını ezberlemiş, sonra da hac yolculuğuna çıkmıştır. Mekke, Medine, Bağdat, Basra, Kûfe, Şam, Mısır, Buhâra, Merv, Belh ve Nişabur gibi şehirlere hadis öğrenmek için yolculuklar yapmıştır. Müslim ve Tirmîzî gibi bir çok muhaddisin hocasıdır.

Topladığı hadislerin en sahîhlerinden dört binini seçerek, bunları fıkıh bablarına göre tasnif etmiştir. El-Câmiu’s-Sahîh te mükerrerlerle beraber civarında hadis bulunur. Buharî, kitabında yalnız sahih hadislere yer vermeyi gaye edindiği içindir ki, bu kitap, hadis tarîhinde ilk sahîh hadis kitabı, Buharî de ilk sahih mu­sannifi olarak kabul edilmiştir.

2- MÜSLİM: EL-CÂMİU’S-SAHÎH

Müslim İbnu'l-Haccac el-Kuşeyrî en-Neysâbûrî, / senesinde Nîsâbûr'da dünyaya gel­miştir. el-Câmiu’s-Sahîh adlı eseri Buharî'nin kitabından sonra, Kütüb-i Sitte'nin ikinci kitabı olarak kabul edilir. On dört yaşından itibaren hadis toplamaya başlamıştır. Bu maksatla, Irak, Hi­caz, Suriye ve Mısır'ın muhtelif şehir ve kasabalarını dolaşmıştır. Buharî'nin talebesi olup, ona son derece bağlı, saygılı ve onun hayranı olan bir kimse idi. Her hususta Buharî'ye uyması, onun Buharî gibi sahîh hadisleri içinde toplayan bir eser meydana getirmesini sebep olmuştur.

Müslim, bölümlere (bablara)  ayırdığı eserinde üç binden fazla hadisi bir araya getirmiştir. Ayrıca her hadisi, ilgili olduğu bâb’a yerleştirmek hususunda da büyük bir itina gös­termiştir. Bu bakımdan kitapta, mükerrer hadislere fazlaca yer verilmemiştir.

Daha önce de işaret ettiğimiz gibi, Buharî ve Müslim'in kitapları, hadis kitapları içinde en sahîh iki kitap sayılır ve bu iki kitaba Sahihândenilir.

Müslim, hadis konusunda başka eserler de yazmış ve (ö/) senesinde doğduğu yer olan Nîsâbûr'da vefat etmiştir.

3- EBÛ DÂVÛD: ES-SÜNEN

Ebû Dâvûd Süleyman İbnu'l-Eş'as es-Sicistânî, (/) senesinde Sicistan'da doğmuştur. Küçük yaştan itibaren hadise merak sarmış ve hadis toplamak için Horasan, Irak, Suriye, Mısır ve Hicaz'ı dolaşmıştır. Bu seyahatleri sırasında binlerce hadis yazmış ve bunların arasından seçtiği hadisle Sünen adlı eserini meydana getirmiştir.

Ebû Dâvûd Sünen’inde naklettiği hadisleri sıhhat yönünden üç guruba ayırmıştır. Sahih olanlar, sahîh görünenler ve sahîhe yakın olanlar. Bunlar arasında, eğer bazı zayıf hadisler de yer almışsa, Ebû Dâvûd, bunların zayıf olduklarını da belirtmeyi ihmal etmemiştir.

Ahmed b. Hanbel ile görüşmüş ve ondan fıkhî konuları öğrenmiştir. İmam Tirmizî ve İmam Nesaî onun talebeleri arasında yer alır. Ebû Dâvûd, hayatının sonlarına doğru Basra'ya yerleşmiş ve  (/) senesinde orada ölmüştür.

4- TİRMİZÎ: ES-SÜNEN

Ebû İsa Muhammed b. İsa et-Tirmizî, / senesinde Tirmiz'de doğmuştur. Her hadisçi gibi, o da küçük yaştan itibaren hadis toplamak için önce kendi ülkesindeki şeyhleri (muhaddisleri) dolaşmış sonra da diğer ülkelerin şehir ve kasabalarını ziyaret etmiştir. Buharî, Müslim ve Ebû Davud gibi hadis imamlarından ders almıştır. Tirmizî, hafızası son derece kuvvetli, zeki bir muhaddis idi.

Fıkıh bablarına göre tasnif ettiği Sünen’i diğer Sünen'lere nisbetle daha değişik konuları ihtiva etliği için “Cami”adıyla da şöhret kazanmıştır.

Tirmizî, Cami'de zikrettiği hadisleri, sahih, hasen ve zayıf olmak üzere üç gruba ayırmış ve naklettiği her hadisin ardından, onun sahih veya hasen olduğunu açıklamıştır. Hatta zayıf olarak belirttiği hadisin zayıflık sebebini açıklamayı da ihmal etmemiştir.

Tirmizî, (/) senesinde doğduğu yer olan Tirmiz'de vefat etmiştir.

5- NESA'Î: ES-SÜNEN

Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şu'ayb en-Nesâ'î, / senesinde Horasan'ın Nesâ kasabasında doğmuştur. Küçük yaşından itibaren hadis öğrenmeye başlamıştır. Daha sonra da, hadis toplamak için bütün Horasan'ı, Hicaz'ı, Suriye ve Mısır'ı dolaşmıştır. Çeşitli savaşlara katılmış ve askerlere hadis dersleri de vermiştir.

Nesaî bir dönem kâdilık yapmış ve Şam’da Emevî halifeleri yararına hadis Mevzusı yönünde kendisine uygulanan baskılara karşı koyduğu için eziyet görmüştür. Bu yüzden Mekke’ye gitmiş ve (/) senesinde burada vefat etmiştir.

Nesa'î, hadis ilminde ve özellikle râvîlerin cerh ve ta'dîlinde, zamanının önde gelen, âlimlerinden biri olmuştur.

6- İBN MÂCE: ES- SÜNEN

Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd b. Abdillah b. Mâce el-Kazvînî, / senesinde doğmuş, hadis toplamak için Rey, Basra, Küfe, Bağdat, Şam, Mısır ve Hicaz'a seyahat etmiştir. Hadis imamları, onun hafıza ve güven yönünden üstünlüğü üzerinde ittifak etmişlerdir.

İbn Mâce'nin Sünen'i, hadisçiler arasında fıkıh babları yönünden büyük kabul görmüş ve şöhret kazanmıştır.

İbn Mâce, (/) senesinde vefat etmiştir.

BİR ARAYA GETİRİLEN HADİS KÜLLİYATI

Bu müelliflerin hepsi sahih hadisleri bir araya getirmek için samimi gayretler göstermişlerdir. Hadis külliyatı içinde önemli bir yere sahip olan bu eserler, Peygamberimizin sünnetini ve ashabın uygulamalarını sonraki nesillere aktaran birer kaynak olmuşlardır.

Onlar Peygamberimizden kendilerine ulaşan rivayetleri büyük bir itina ile incelemişler ve kendi ölçütlerine göre doğru kabul ettikleri rivayetleri kitaplarına almışlardır. Bu büyük çaba bütün müslümanlar tarafından takdirle karşılanmıştır.

Ancak insan olmaları nedeniyle bazı rivayetlerin seçiminde hataya düşme ihtimalleri de gözden uzak tutulmamalıdır. Bu sebeple kitapların kendi arasında sahihlik derecesi bakımından farklar bulunabilir. Zira her bir müellif eserini oluştururken farklı ölçütler kullanmıştır.

Tasnifin altın çağı kabul edilen H. III. asırda ortaya çıkan bu altı eser, daha sonra gelen İslam âlimlerince en güvenilir hadis kaynakları sayılmışlardır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası