kuran da cennetle ilgili ayetler / CENNET - TDV İslâm Ansiklopedisi

Kuran Da Cennetle Ilgili Ayetler

kuran da cennetle ilgili ayetler

Cennet Ehli ile ilgili ayetler

İman edip salih amel işleyenlere gelince, biz, hiçbir nefse gücünden fazlasını yüklemeyiz. Bunlar, cennetin ehlidir ve orada ebedî kalacaklardır. (7/A'râf 42)

Biz, onların göğüslerinde kine/hınca/öfkeye dair ne varsa hepsini çekip almışızdır. Onların altlarından ırmaklar akar. “Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd olsun. Eğer Allah, bizi bu (nimetlere) eriştirmeseydi kendiliğimizden bunlara erişmemiz mümkün olmazdı. Andolsun ki, Rabbimizin resûlleri bize hakla geldiler.” Onlara: “İşte bu, yaptığınız (salih) amellere karşılık mirasçısı kılındığınız cennettir.” diye seslenilir. (7/A'râf 43)

Cennetlikler, cehennemliklere seslenir: “Rabbimizin bize vadettiğinin hak olduğunu bulduk. Siz de Rabbinizin (size olan azap) vaadinin hak olduğunu buldunuz mu?” (Onlar:) “Evet.” der. (Bunun üzerine) aralarından bir münadi: “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.” diye seslenir. (7/A'râf 44)

Onların arasında bir perde vardır. A’raf’ta bekleyen adamlar vardır. Onlar herkesi yüzünden tanırlar. Cennet ehline: “Selam size olsun!” diye seslenirler. Ki bunlar, şiddetle arzulamakla birlikte henüz (cennete) girmemişlerdir. (7/A'râf 46)

Gözleri cehennemlikler (olan) tarafa çevrildiğinde: “Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğuyla beraber eyleme!” derler. (7/A'râf 47)

A’raf’takiler yüzlerinden tanıdıkları bazı adamlara: “Ne topladığınız (güç ve servetiniz) ne de büyüklenmeniz (Allah’ın azabına karşı) size fayda sağladı.” diye seslenecekler. (7/A'râf 48)

“Allah’ın rahmeti erişmez.” diye yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Girin cennete! Size korku da yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de. (7/A'râf 49)

Ayetteki çağrının muhatabı konusunda ihtilaf edilmiştir. Kimi müfessir A’raf ehlinin cennetliklere seslendiğini söylerken, kimisi Allah’ın (cc) A’raf ehline seslendiğini iddia etmiştir. Allah (cc) en doğrusunu bilir.

Cehennemlikler cennetliklere seslenecekler: “Bize biraz sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan akıtın/verin.” (Cennetlikler:) “Şüphesiz ki Allah, o ikisini kâfirlere haram/yasak kılmıştır.” diyecekler. (7/A'râf 50)

Kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanlara El-Husna (cennet) ve fazlası (Allah’ı görme) vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı ne de zillet bürür. (Yüzleri apaydınlıktır.) Bunlar cennetin ehlidirler ve orada ebedî kalacaklardır. (10/Yûnus 26)

Şüphesiz ki iman eden, salih amel işleyen ve Rablerine (kalp dinginliği ve tevazu eseri) ihbat ile bağlananlar, bunlar cennetin ehlidirler ve orada ebedî kalacaklardır. (11/Hûd 23)

(Cennetlik ve cehennemliklerden oluşan) bu iki grubun misali, kör ve sağır (bir toplulukla) gören ve işiten (bir topluluğun) misali gibidir. (Bu iki grup) örnekçe eşit olabilir mi? Öğüt almaz mısınız? (11/Hûd 24)

Said olanlara gelince; gökler ve yer durdukça ebedî olarak cennettedir. Rabbinin dilemesi müstesna. (Bu) arkası kesilmeyen, sürekli bir armağandır. (11/Hûd )

Şüphesiz ki muttakiler, cennetlerde ve pınar başlarındadır. (15/Hicr 45)

Onlar ki; melekler güzellikle canlarını aldığında: “Selam olsun size! Yaptıklarınız karşılığında cennete girin.” derler. (16/Nahl 32)

Şüphesiz ki Allah, iman edip salih amel işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Orada altından bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir ve elbiseleri de ipektendir. (22/Hac 23)

Allah’ın muhlas/arındırılmış/ihlas sahibi kulları müstesna. (37/Saffât 40)

Bunlar için bilinen bir rızık vardır. (37/Saffât 41)

Meyveler Onlar ikram olunanlardır. (37/Saffât 42)

Naim Cennetlerindelerdir. (37/Saffât 43)

Karşılıklı tahtlar üzerinde (kurulmuşlardır). (37/Saffât 44)

Kaynakta doldurulmuş kadehlerle etraflarında dolanılır. (37/Saffât 45)

(Kadehlerin içinde) içenlere lezzet veren beyaz bir içecek vardır. (37/Saffât 46)

Ondan dolayı ne bir baş ağrısı (çekerler), ne de sarhoş olurlar. (37/Saffât 47)

Yanlarında, bakışları sadece kocaları üzerinde olan iri gözlü eşler vardır. (37/Saffât 48)

Sanki onlar, saklı birer inci gibidir. (37/Saffât 49)

Birbirlerine yönelip karşılıklı sorarlar, (37/Saffât 50)

İçlerinden bir sözcü der ki: “Benim bir dostum vardı.” (37/Saffât 51)

Derdi ki: “Sen, (ahiret hayatını) tasdik edenlerden misin?” (37/Saffât 52)

“Biz ölüp de toprak ve kemik olduğumuzda, yaptıklarımızın karşılığını mı alacağız?” (37/Saffât 53)

“Siz de görmek ister misiniz (onun ne durumda olduğunu)?” (37/Saffât 54)

Baktı ve onu dehşetli ateşin orta yerinde gördü. (37/Saffât 55)

Dedi ki: “Allah’a yemin olsun ki, neredeyse beni de (içinde bulunduğun yere) düşürecektin.” (37/Saffât 56)

“Rabbimin (üzerimdeki) nimeti olmamış olsaydı, ben de hazır edilenlerden olurdum.” (37/Saffât 57)

“Demek biz ölmeyecekmişiz, öyle mi?” (37/Saffât 58)

“Yalnızca bir defa ölecekmişiz ve biz azaba da uğramayacakmışız, öyle mi?” (37/Saffât 59)

Şüphesiz ki bu, (evet, bu) büyük bir kazanç ve kurtuluştur. (37/Saffât 60)

İşte çalışacak olanlar, böylesi için çalışsınlar. (37/Saffât 61)

(Şimdi söyleyin) böyle bir ağırlama mı daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? (37/Saffât 62)

Biz onu, zalimler için fitne kılmışızdır. (37/Saffât 63)

Rablerinden korkup sakınanlar, bölükler hâlinde cennete sevk edilirler. Ona geldiklerinde kapıları açılır ve (cennet) bekçileri onlara der ki: “Selam olsun size, tertemiz olarak geldiniz. Ebedî kalacaklar olarak oraya girin.” (39/Zümer 73)

Derler ki: “Bize olan vaadine sadık kalan ve cennette dilediğimiz gibi hareket edelim diye bizi (cennet) arzına vâris kılan Allah’a hamd olsun. Çalışanların mükâfatı ne güzeldir.” (39/Zümer 74)

Şüphesiz ki: “Rabbimiz Allah’tır.” deyip sonra da istikamet üzere olanların üzerine melekler iner (ve der ki): “Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin.” (41/Fussilet 30)

“Bizler, dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Orada canınızın istediği her şey sizindir ve orada olmasını arzuladığınız her şey de sizindir.” (41/Fussilet 31)

“Bağışlayan ve merhametli (olan Allah’tan) bir ağırlanma olarak (oraya girin).” (41/Fussilet 32)

Ey kullarım! Bugün size korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz de. (43/Zuhruf 68)

Onlar ki ayetlerimize iman eden ve teslim olanlardı. (43/Zuhruf 69)

Siz ve eşleriniz (Allah tarafından) ağırlananlar olarak cennete giriniz. (43/Zuhruf 70)

Onların etrafında altın tabaklar ve kadehlerle dolaşılır. Orada canın istediği ve göze hoş gelen her şey vardır. Siz orada ebedî kalacaksınız. (43/Zuhruf 71)

İşte, yaptığınız ameller karşılığında mirasçı olduğunuz cennet budur. (43/Zuhruf 72)

Orada, sizin için kendisinden yiyeceğiniz çokça meyveler vardır. (43/Zuhruf 73)

Kuşkusuz muttakiler, güvenli bir makamdalardır. (44/Duhan 51)

Cennetler ve pınarlar içinde. (44/Duhan 52)

İnce ve kalın ipekten elbiseler giyinir, karşılıklı otururlar. (44/Duhan 53)

İşte böyle Onları iri gözlü hurilerle evlendirdik. (44/Duhan 54)

Orada, emniyet içinde, her çeşit meyveden isterler. (44/Duhan 55)

Orada, ilk ölümleri dışında bir ölüm tatmazlar. Ve (Allah,) onları cehennem azabından korumuştur. (44/Duhan 56)

Rabbinden bir lütuf ve ihsan olarak İşte bu, büyük kurtuluşun/kazancın ta kendisidir. (44/Duhan 57)

Şüphesiz ki: “Rabbimiz Allah’tır.” dedikten sonra istikamet üzere olanlar, onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. (46/Ahkâf 13)

Bunlar, cennetin ehlidirler, yaptıklarının karşılığı olarak orada ebedî olarak kalırlar. (46/Ahkâf 14)

İnsana, anne babasına iyilikle davranmasını emrettik. Annesi onu meşakkat içinde taşıdı ve meşakkat içinde doğurdu. Onun (gebelikte) taşınması ve (sütten) kesilmesi otuz aydır. Sonunda yetişkinlik çağına erip kırk yaşına gelince dedi ki: “Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi ve senin razı olacağın salih amellerde bulunmamı ilham et/beni şükre sevkedip yönlendir. Zürriyetimi de benim için ıslah et. Şüphesiz ki ben, sana tevbe ettim ve şüphesiz ki ben, Müslimlerdenim/şirki terk ederek tevhidle Allah’a yönelen kullardanım.” (46/Ahkâf 15)

İşte böyleleri, cennet ehli arasında yaptıklarının en güzelini kabul ettiğimiz, kötülüklerini affettiğimiz kimselerdir. (Bu,) onlara vadedilen doğruluk sözüdür. (46/Ahkâf 16)

Doğrusu Ebrar olanlar (çokça iyilik yapanlar), karışımı kâfur olan (hoş kokulu ve serinletici) bir kadehten içerler. (76/İnsân 5)

Allah’ın kullarının kendisinden içtikleri ve (diledikleri yerde) gürül gürül akıttıkları bir kaynaktır. (76/İnsân 6)

Adaklarını yerine getirir ve kötülüğü/şerri yaygın olan bir günden korkarlar. (76/İnsân 7)

Ona olan sevgilerine/iştahlarına rağmen yemeği, miskine/ihtiyaç sahibi yoksula, yetime ve esire yedirirler. (76/İnsân 8)

“Biz, size ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir mükâfat ne de teşekkür isteriz.” (76/İnsân 9)

“Çünkü biz asık suratlı, uzun ve zor bir gün (nedeniyle) Rabbimizden korkuyoruz.” (76/İnsân 10)

(Dünyadaki bu itaatleri sayesinde) Allah, onları bugünün şerrinden korumuş ve onlara yüz aydınlığı ve sevinç vermiştir. (76/İnsân 11)

Sabretmelerine karşılık onları cennet ve ipekle mükâfatlandırır. (76/İnsân 12)

Orada sedirlere yaslanmışlardır. Orada Güneş (sıcağını da), zemheri/kara kış (soğuğunu da) görmezler. (76/İnsân 13)

(Ağaç) gölgeleri (onlara) yakınlaştırılmış, koparılacak (meyveleri de) sarkıtıldıkça sarkıtılmış (erişilmesi kolaylaştırılmıştır). (76/İnsân 14)

Etraflarında gümüşten kaplar ve billurdan kadehler dolaştırılır. (76/İnsân 15)

Gümüşten billur kaplar, onların (canlarının istediği,) takdir ettikleri ölçüdedir. (76/İnsân 16)

Onlara orada karışımı zencefil olan bir içecekten içirilir. (76/İnsân 17)

(Öyle bir) pınardan ki, orada selsebil diye isimlendirilir. (76/İnsân 18)

Etraflarında ebedî/ölümsüz kılınmış gençler dolaşır. Onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın. (76/İnsân 19)

(Ne zaman ve nereye) bakacak olsan, nimetler ve büyük bir saltanat görürsün. (76/İnsân 20)

Üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarap içirmiştir. (76/İnsân 21)

Bu, sizin için (hazırlanmış) bir mükâfattır. Ve (dünyadaki) çabanız da teşekküre şayan bulunmuş (karşılığı kat kat arttırılmıştır). (76/İnsân 22)

O gün (bazı) yüzler aydınlıktır. (80/Abese 38)

(Yüzleri) gülmekte ve sevinç içindedir. (80/Abese 39)

(Bazı) yüzler vardır ki, nimet (içinde mutludurlar). (88/Ğaşiye 8)

Çabasından dolayı (elde ettiği sevaptan) razıdır/hoşnuttur. (88/Ğaşiye 9)

Yüksek bir cennettedir. (88/Ğaşiye 10)

Orada boş/faydasız söz işitmez. (88/Ğaşiye 11)

Orada (sürekli) akmakta olan bir pınar vardır. (88/Ğaşiye 12)

Orada yükseltilmiş sedirler vardır. (88/Ğaşiye 13)

Yerleştirilmiş kaplar/bardaklar, (88/Ğaşiye 14)

Yan yana dizilmiş yastıklar, (88/Ğaşiye 15)

Saçılmış değerli halılar (88/Ğaşiye 16)

Kuranda cennet

Kuranda cennet ile alakali tahmini ayet geçiyor - İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar. - De ki, size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar, içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var, hem de Allah'dan bir rıza vardır. Allah, o kulları görür. - Yüzleri ağaranlara gelince, (onlar) Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır. - İşte onların mükafatı (ödülleri) Rableri tarafından bağışlanma ve altından ırmaklar akan, ebedî kalacakları cennetlerdir. Çalışanların mükafatı ne güzeldir! - Fakat Rablerinden gereğince korkanlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Onlar orada ebedî olarak kalacaklar, Allah katından ağırlanacaklardır. İyiler için Allah katındakiler daha hayırlıdır. - İman edip salih ameller işliyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız. - İman edip iyi işler yapanları da altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağız, orada ebedî olarak kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek vaadidir. Allah'dan daha doğru sözlü kim olabilir? - Eğer kitap ehli iman etmiş ve layıkıyla korunmuş olsalardı, onların kötülüklerini örter, nimeti bol olan cennetlere koyardık. - Böyle demeleri sebebiyle Allah onları altlarından ırmaklar akan cennetlerle mükafatlandırmıştır. Orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte iyilik yapanların mükafatı budur. - Allah buyurdu ki: "Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır". Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur. - İman edenler ve iyi amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır. - Orada kalblerinde bulunan kini çıkarıp atarız. Onların altlarından ırmaklar akar. "Bizi buna erdiren Allah'a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola sevk etmeseydi biz doğru yola erişemezdik. Şüphesiz Rabbimizin peygamberleri bize gerçeği getirmişler." derler. Onlara şöyle seslenilir: "İşte size cennet! Yaptıklarınıza karşılık buna varis oldunuz". - Cennet ehli, cehennem ehline: "Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar da "evet" derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: "Allah'ın laneti zalimler üzerine olsun! - Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A'raf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: "selâm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir. - Gözleri cehennemlikler tarafına çevrilince de :"Rabbimiz! Bizi zalim toplulukla beraber eyleme!" derler. - "Allah onları hiç bir rahmete erdirmiyecek, diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?" (Cennetliklere dönerek): "Girin cennete, artık size ne korku vardır, ne de siz üzüleceksiniz" derler. - Cehennemdekiler, cennettekilere: "Bize biraz su akıtın veya Allah'ın size verdiği rızıktan bize de verin." diye seslenirler. Cennettekiler de: "Allah, bunların ikisini de kâfirlere haram kıldı." derler. - İşte gerçekten mümin olanlar onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler vardır, bağışlanma ve değerli rızık vardır. - Rab'leri, onları kendi katından bir rahmet, bir rıza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardır. - Onlar orada ebedi kalırlar. Çünkü en büyük mükâfat Allah katındadır. - Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur. - Allah onlara, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İçlerinde ebedi kalacaklar. İşte o büyük kurtuluş budur. - Muhacir ve Ensar'dan İslâm'a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur. - Hiç şüphesiz iman edip salih ameller işleyenleri, imanlarından dolayı Rableri hidayete erdirir. Naîm cennetlerinde altlarından ırmaklar akar durur. - Onların oradaki duaları: "Allahım, sen yücelerden yücesin"; sağlık dilekleri "selâm", dualarının sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye şükretmek olacaktır. - Fakat iman edip salih amel işleyenler ve Rablerine karşı edepli olanlar, güvenen ve itaat edenler var ya, işte bunlar da cennet ehlidirler. Onlar orada ebedi kalırlar. - Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri başka. (Bu) ardı arası kesilmeyen bir ihsan olacak. - Adn cennetlerine girecekler, atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapıdan yanlarına girip şöyle diyecekler: - "Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!" - Onlar ki, iman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, ne mutlu onlara, varacakları yer de ne güzeldir! - Müttakilere vaad olunan cennetin misali şöyledir: Altından ırmaklar akar durur, yemişleri süreklidir, gölgeleri de. İşte bu, takva yolunu tutanların akıbetidir. Kâfirlerin akıbeti de ateştir. - İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennileri "selâm!"dır. - Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar. - Onlara: "Selametle güven içinde oraya girin" denir. - Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar. - Orada kendilerine hiçbir yorgunluk gelmeyecek. Oradan çıkarılacak da değillerdir. - O girecekleri yer, Adn cennetleridir ki, altından ırmaklar akar. Orada Allah'tan korkanlara diledikleri nimetler vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandırır. - Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar. "Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükafatı olarak girin cennet'e" derler. - İşte onlara Adn cennetleri vardır; altlarından ırmaklar akar, orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek koltuklar üzerine dayanıp kurulacaklar. O ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri! - İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar için Firdevs cennetleri konak olmuştur. - İçlerinde ebedî olarak kalacaklar, oradan hiç ayrılmak funduszeue.info hatırlatma ve uyarmayı yeterli görmeyip de daha fazla açıklama isteyenlere karşı ey Muhammed! - Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. - O cennet, Rahmân (olan Allah)ın kullarına görmedikleri halde vadettiği "Adn" cennetleridir. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır. - Onlar orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır. - İşte kullarımızdan takva sahibi olanlara vereceğimiz cennet budur. - Adn cennetleri vardır ki, altlarından ırmaklar akar, onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Ve işte bu, (küfür ve isyandan) arınanların mükafatıdır. - Biz de (Âdem'e) şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis) sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun (sıkıntı çeker, perişan olursun)." - Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı. - Bunlar onun (cehennemin) uğultusunu bile duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar. - O en büyük korku bunları üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün işte bugündür" diye karşılarlar. - Şüphesiz Allah iman edip yararlı iş işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altın bilezikler ve inciler takınacaklar. Oradaki elbiseleri de ipektendir. - Hem sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, hem de övülmeye layık (olan Allah'ın) yoluna eriştirilmişlerdir. - İşte asıl onlar varislerdir. - Ki, Firdevs'e varis olan bu kimseler orada ebedî kalırlar. - Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altından ırmaklar akan cennetler verir, sana köşkler de yapar. - De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? Çünkü orası, onlar için bir mükafattır ve bir varış yeridir. - Onlar için orada ne isterlerse var, hem orada ebedî kalacaklar. Çünkü bu Rabbinden yerine getirilmesi istenen bir vaaddir. - O gün cennetliklerin kalacakları yer çok iyi, dinlenecekleri yer pek güzeldir. - İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. - Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır. - (O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır. - İman edip güzel işler yapanları, (evet) muhakkak ki onları, altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. (Böyle iyi) işler yapanların mükafatı ne güzeldir! - Şimdi iman edip salih ameller yapmış olanlara gelince, onlar bir bahçe içinde neşelenirler. - Her kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhinedir. Kim de salih amel işlerse, onlar kendileri için rahat bir yer hazırlamış olurlar. - Fakat iman edip de salih amel işleyenlere gelince, onlar için nimet cennetleri vardır. - Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek bir vaadidir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. - Evet, iman edip de salih amelleri işleyen kimselerin, yaptıklarına karşılık bir konukluk (ağırlanma) olarak me'vâ (barınak) cennetleri vardır. - Onlara Adn cennetleri vardır. Onlar oraya gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir. Orada elbiseleri de ipektir. - Onlar orada şöyle derler: "Hamd olsun Allah'a, bizden o üzüntüyü giderdi. Gerçekten Rabbimiz çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir." - "Lütfundan bizi durulacak bir yurda kondurdu. Burada bize yorgunluk gelmeyecek, burada bize usanç gelmeyecektir." - Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler. - Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır. - Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır. - (Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardır. - İşte onlar için belli bir rızık vardır. - Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. - Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. - (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler. - İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. - İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. - Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir. - Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır. - Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler. - Derken birbirine dönüp sorarlar: - İçlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadaşım vardı." - Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?" - "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?" - "Siz onu tanır mısınız?" der. - Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür. - Ona şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki, doğrusu sen az daha beni helak edecektin." - "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım." - İşte bu büyük kurtuluştur. - Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar. - Bütün kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır. - İçlerine kurularak orada birçok yemişle, bambaşka bir içki isteyeceklerdir. - Yanlarında da bakışları yalnız kocalarına dönük hep aynı yaşta dilberler vardır. - O hesap günü için size vaad edilen işte budur. - İşte bu, bizim rızkımız; muhakkak ki ona hiç tükenmek yoktur. - Fakat o Rablerine sığınarak korunanlar için altlarından ırmaklar akan, üzerlerinden şehnişinler yapılmış, şehnişinli (balkonlu) köşkler vardır. Bu, Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden caymaz. - Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardıkları zaman kapıları açılır ve bekçileri onlara: "Selâm sizlere, ne hoşsunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" derler. - Onlar da: "Hamdolsun o Allah'a ki, bize vaadini doğru çıkardı ve bizi cennet arzına varis kıldı. Cennette istediğimiz yerde oturuyoruz" derler. Bak ne güzeldir mükafatı o iyi amel işleyenlerin! - "Ey Rabbimiz! Hem onları, hem onların atalarından, zevcelerinden ve zürriyetlerinden iyi olanları kendilerine vaad buyurduğun Adn cennetlerine koy. Şüphesiz çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan sensin." - "Her kim bir kötülük yaparsa, ona ancak yaptığının bir misli ile ceza verilir. Erkek veya kadın, her kim de mümin olarak iyi bir amel işlerse, işte onlar cennete girerler. Orada kendilerine hesapsız rızık verilir." - "Rabbimiz Allah'tır" deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki: "Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin." - Sen kıyamet günü kazandıkları şeyin cezası başlarına gelirken zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. İman edip salih amel işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlar için istedikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur. - Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz." - Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi olarak kalacaksınız. - İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. - Orada sizin için bol bol meyveler vardır. Onlardan yersiniz. - Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar. - Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. - Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı olarak otururlar. - İşte böyle, biz onları ayrıca iri siyah gözlü hurilerle evlendiririz. - Onlar orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. - Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur. - Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu? - Cennet de kötülükten sakınanlara yaklaştırılır. Zaten uzak değildir. - "Şimdi selam ve selametle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur." - Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır. - Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı. - Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı. - Şüphesiz (günahlardan) korunanlar da cennetlerde, nimetler içindedirler. - Rablerinin kendilerine verdiği ile zevk ü sefâ sürerler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur. - (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için" (denilir.) - Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Ayrıca biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik. - Onlara canlarının istediği meyvalar ve etlerden bol bol verdik. - Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günaha sokma. - Kendilerine ait bir takım hizmetçiler de onların etrafında dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler. - Birbirlerine yönelip soruyorlar. - Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatında) âilemiz içinde (âkibetimizden) korkardık". - "Allah bize lutfetti de bizi (vücûdun) içine işleyen (kavurucu) azabdan korudu." - Ki Cennetü'l- Me'vâ onun yanındadır. - Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır. - İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır. - İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. - İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır. - Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır. - Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. - Sanki onlar yâkut ve mercandırlar. - İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir? - Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır. - (Bu cennetler) yemyeşildirler. - İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır. - İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır. - İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır. - Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır. - Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur. - Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar. - Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler. - İşte o yaklaştırılanlar, - Nimet cennetlerindedirler. - Çoğu önceki ümmetlerden, - Birazı da sonrakilerden. - (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. - Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar. - Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar. - Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle. - Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. - Beğendikleri meyvalar, - Canlarının çektiği kuş etleri, - İri gözlü hûriler, - Saklı inciler gibi, - Yaptıklarına karşılık olarak verilir. - Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler. - Duydukları söz, yalnız "selam", "selam" dır. - Sağın adamları, nedir o sağın adamları! - Dalbastı kirazlar, - Meyva dizili muzlar, - Uzamış gölgeler, - Fışkıran sular. - Pek çok meyva arasında, - Tükenmeyen ve yasaklanmayan - Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler. - Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık). - Onları bâkireler yaptık. - Hep yaşıt sevgililer, - Sağın adamları içindir. - Bir çoğu öncekilerdendir. - Bir çoğu da sonrakilerdendir. - Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise, - Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. - Eğer O, sağın adamlarından ise, - "(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!" - O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Kendilerine): "Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir." (denilir) İşte büyük kurtuluş budur! - Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir. - Cehennem ehli ile cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli kurtularak isteklerine erişenlerdir. - (Eğer böyle yaparsanız Allah) sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. - Toplanma günü için sizi topladığı zaman var ya, işte o gün, kimin aldandığının açığa çıkacağı aldanma günüdür. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur. - Size Allah'ın açık açık âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanıp faydalı işler yapanları, karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allah) onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rızık vermiştir. - Allah, inananlara da Firavun'un karısını örnek gösterdi. O şöyle demişti: "Rabbim! Bana yanında cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun (kötü) işinden kurtar. Ve beni şu zalim toplumdan kurtar!" - Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar. - Müminleri gördükleri vakit; "işte bunlar sapıklar" diyorlardı. - İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur. - Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur. - Yaptığından hoşnuttur. - Yüksek bir cennettedir. - Orada boş bir söz işitmez. - Orada akan bir kaynak, - Yükseltilmiş divanlar, - Konulmuş kadehler,

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası