ingilizce edatlar bağlaçlar / YÖKDİL SINAVINDA EN FAZLA ÇIKAN BAĞLAÇLAR

Ingilizce Edatlar Bağlaçlar

ingilizce edatlar bağlaçlar

Bağlaçlar iki cümleciği birbirine bağlarlar. Dikkat edilmesi gereken nokta, bağlaçların iki kelimeyi veya bir kelimeyle bir cümleyi değil, iki cümleciği bağladığıdır. Konuşma ve yazı dilinde anlamlı ve akıcı cümlelerin kurulabilmesi için bağlaçların kullanılması çok önemlidir.

Bu derste bağlaçlar anlamları bakımından çeşitli kategorilerde anlatılmıştır.
 

1- COORDINATING CONJUNCTIONS 

 

a) Iki cümlecik arasındaki bağlantıyı sağlar.


And (ve): paralellik arzeder. .

But (ama, ancak, fakat): zıtlık ifade eder.

Or (veya, yahut, ya da): alternatifteri gösterir.

Nor (ne de): or'un olumsuzu olup iki alternatiften hiç biri anlamındadır.

So (bundan dolayı, böylece): sonuca götüren bağlaçtır.

For (edat olarak,“için”): bağlaç olarak iki cümlecik arasında “zira” anlamındadır.

Yet (halbuki)


b) Bu bağlaçların uygulanmasında önemli iki temel özellik vardır. 

Coordinating Conjunction bağlaçları mutlaka iki cümlecik arasında bulunurlar.

Coordinating Conjunction bağlaçlarından önce mutlaka bir virgül (,) vardır


c) And, So, But 

- So bağlacı, bundan dolayı, bu nedenle, böylece gibi anlamlarıyla sonuç bildirir. But ise fakat, ama,ancak demektir ve zıtlık bildirir.

- It was snowing heavily so we cancelled the match. (Çok kar yağıyordu, bu nedenle (bundan dolayı) maçı iptal ettik.)

- He ran as fast as he could but he couldn't win the race. (Olabildiğince hızlı koştu ama yarışı kazanamadı)

 

- And ve, dahi anlamındadır. İngilizce'de bu bağlaç, Türkçe'de olduğundan daha sık kullanılır. 

- The trade union asked for a twenty percent increase in wages and salaries and the company management accepted it. (Sendika, ücret ve maaşlarda yüzde yirmilik bir zam istedi ve şirket yönetimi bunu kabul etti.)


- “And” “but" ve “so” bağlaçlarında genellikle özne ortak olduğu için genelşlikle özne tekrar yazılmaz. İlaveten, bu kısaltmalarda virgul kullanılmaz.

- The commander was tired but confident. (Komutan yorgun ama kendinden emindi.)


d) Yet, Or, Nor

Yet bağlacı halbuki, oysa demektir ve but gibi zıtlık bildirir. Bu arada not edelim ki günlük konuşmalarda daha pratik olduğundan “but” tercih edilir. “Yet” bağlacı daha ziyade yazılı İngilizce'ye aittir ve daha ileri bir İngilizce düzeyine işaret eder.

- I was expecting him to be a great man, yet he amounted to nothing. (Onun büyük bir adam olmasını bekliyordum halbuki o hiçbirşey olmadı.)

 

Or bağlacı ya da, veyahut , yahut, veya anlamları taşımaktadır. Alternatif bildirir.

- You must love family life or never get married. (Aile hayatını sevmek zorundasın ya da hiç evlenmemelisin.)

- I can go to a movie or stay at home. (Sinemaya gidebilir veya evde kalabilirim.)

 

Nor bağlacı ne de anlamı taşımaktadır. Cümleye veya cümleciğe negatif bir anlam verir. “Nor” bağlacının İngilizce'de istisnai sayılacak bir özelliği onu izleyen cümlenin devrik bir yapıda olmasıdır.

- He didn't contact his doctor nor did he call his family. (Doktoruyla temasa geçmedi. Ne de ailesini aradı.)

- I don't want to visit anybody nor do I want anybody to come to me. (Kimseyi ziyaret etmek istemiyorum ne de kimsenin beni ziyaret etmesini isterim.)


e) Independent Clauses (Bağımsız Cümlecikler)

Cordinating Conjunctions ile bağlanan cümleciklere İngilizce'de “independent clause” yani bağımsız cümlecik denir. Çok dikkat edilmesi gereken ve aslında şaşırtıcı bir yönleri vardır. O da, İngilizce'de çok önemli olan tense ve zaman kipi uyumu bu cümleciklerde aranmaz. Her cümleciğin zaman kipi bir bağlaçla bağlandığı diğer cümleciğin kipinden farklı olabilir.

- I have seen her several times, but I can't recognize him now. (Onu bir kaç kez gördüm ama şimdi kendisini tanıyamam.)

- I did my best and I am tired. (Elimden geleni yaptım ve yorgunum.)


f) Sentence Connector (Cümle Birleştiricileri)

Bu gruptakler cümlecik değil de cümleler arasında bağlantı kurarlar. Bu özelliklerinden dolayı bağlaç tanımına uymazlar. Bu yüzden bunlara bağlaç değil de “cümle birleştiricileri” denir.

Bu yapılarda iki cümle vardır. Birinci cümle bitmiş, noktalanmıştır. Ama ikinci cümle birinci cümleyle ilişkilidir. İşte bu cümle bağlayıcıları ikinci cümlenin başında, ortasında veya sonunda olabilirler.

Çeşitli türleri vardır:

- Iki cümle arasında paralellik sağlayanlar

Furthermore, Moreover, What's More, In addition, Also (Bununla beraber, ilaveten, ek olarak, ayrıca, bir de, bununla birlikte, üstelik)

- We have welcomed our guests. Furthermore, we sent them back their home at our expenses. (Misafirlerimizi ağırladık. Ayrıca, masrafı üstlenerek onları evlerine geri gönderdik.)

- He is praised by his friends for the good results he got from the finals. Also, he is expecting to be rewarded by the school administration. (Finallerdeki iyi sonuçlar nedeniyle arkadaşlarından övgü aldı. Ayrıca, okul yönetiminden ödül bekliyor.)

 

- Iki müstakil cümle arasında bir zıtlık ilişkisi kuranlar

However, Nevertheless, Nonetheless, On the contrary, Still (Buna karşılık, mamafih, tersine, aksine, ancak)

- Last Sunday, we were ready to receive company. However, noone showed up. (Geçen Pazar misafir ağırlamaya hazırdık (istekliydik). Ancak, kimse gözükmedi.)

 

- Sonuç bildiren birleştiriciler

Therefore, Thus, Hence, As a result, Consequently (Bu nedenle, bu yüzden, bundan dolayı, sonuç olarak, neticede)

- There is a hospital in our neighbourhood. Therefore, we refrain from making noise. (Semtimizde bir hastane var. Bu nedenle, gürültü yapmaktan kaçınıyoruz.)

 

“Therefore”, ikinci cümlede çeşitli yerlerde bulunabilir. Her üçünde de anlam aynıdır.

Cümle başında

- The players were very tired after the match. Therefore, they needed some rest. (Oyuncular maçtan sonar çok yorgunlardı. Bu nedenle, dinlenmeye ihtiyaçları vardı.)

Cümle ortasında (Daha iyi bir İngilizce'yi ifade eder)

- The professor tried to be fair to his students. He, therefore, made an oral exam in addition to the three written exams. 
  (Profesör, öğrencilerine adil davranmak istiyordu. Bu nedenle, üç yazılı sınava ek olarak sözlü bir sınav da yaptı.)

Cümle sonunda (seyrek olarak kullanılır)

- He was mistreated by his manager. He submitted his resignation, therefore. (Müdüründen kötü muamele gördü. Bu yüzden, istifa etti.)

 

- Alternatif belirten birleştiriciler

Or else, Otherwise (Aksi takdirde, yoksa, olmazsa)

- You have to attend the class. Or else, you will fail in the exam. (Derslere katılmak zorundasın. Yoksa, sınavlardan kalacaksın.)

- Watch your mouth. Otherwise, you will suffer. (Konuşmana dikkat et. Yoksa, zarar göreceksin.)


2) CORRELATIVE CONJUNCTIONS  

 

Korelatif bağlaçlar, ikili sözcüklerden oluşurlar ve her iki cümlecikte de bulunurlar.

 

► Not only but also, sadece değil aynı zamanda

- He is not only a successful manager but also a good father. (O sadece başarılı bir yönetici değil, aynı zamanda iyi bir babadır.)


► Both and = hemhem de

- She has both the courage and the will to get rid of difficulties she encounters. (O, karşılaştığı zorlukla baş etmek için hem cesarete hem de iradeye sahiptir.)


► Either or = ya ya da (alternatif,tercih bildirir)

- While shopping, you either need cash or a credit card. (Alışveriş yaparken ya nakit ya da kredi kartına ihtiyacınız olur.)


► Neither nor = ne ne de..

- I love neither flowers nor trees. (Ne çiçekleri ne de ağaçları severim.)


► Whether or = gerek gerekse (olsun olsun)

- I love my family whether they love me or not. (Ailemi, onlar beni sevse de sevmese de severim.)

- I don't care whether you go or stay. (Gitsen de kalsan da aldırmam.)

 

► “also” de, da, ayrıca anlamına gelir. “as well” sözcüğü de aynı anlamdadır fakat daima cümle sonuna konulur.

A: I will visit Paris next year. (Önümüzdeki sene Paris'i ziyaret edeceğim.)
B: I am planning to visit that great city, as well. (Ben de o harika şehri ziyaret edeceğim.)

 

► Not only but also bağlacının kullanımında “not only” kısmı cümlenin başına alınarak da yazılabilir. Bunun nedeni, cümleciğe vurgu yapılmak istenmesidir.

- I not only want to make money (=not only do I want to make money), but also earn respect. (Ben sadece para kazanmak değil, aynı zamanda saygınlık kazanmak istiyorum.)


3) ADVERBIAL (SUBORDINATING) CONJUNCTIONS

 

Bir zarf sözcüğünün yaptığı işi bir cümlecik de yapabilir. Bu durumda iki cümlecik olur ve birbirine bağlamak için de bir bağlaca ihtiyacımız vardır. Bu bağlaç “adverbial conjunction” olur.

- I saw him last year. (Onu geçen sene gördüm.)

Burada “last year” zarfının yaptığı işi bir cümlecik de yapabilir.

- I saw him when I was at university. (Üniversitedeyken, onu gördüm.)


a) Time Conjunction = Zaman bağlaçları.

Eylemin ne zaman yapıldığını belirlerler.

As soon as: ( ir, imez)

As long as: (dığı sürece)

Hardly / Scarcely (when: tam mıştı ki oldu)

When: (dığı zaman)

After: (den sonra)

Before: (den önce)

As: (iken)

While: (iken)

Just as: (tam iken)

Until / Till: (ceye kadar)

By the time: (ceye kadar)

Once: (ce / ca)

No sooner than: (mesi ile mesi bir oldu)

Since: (dığından beri)

 

b) As ve While

Her iki bağlaç da “iken” anlamındadır.


- As I was walking alone in the street, the policeman stopped me. (Caddede yalnız başına yürürken, polis beni durdurdu.)

- I witnessed a traffic accident while I was looking out of the window. (Camdan bakarken, bir trtafik kazasına şahit oldum.)

 

c) Just as (Tam …… iken)

Genellikle past continuous zaman kipinde kullanılır. Bir hareketin olmak üzere bulunduğunu gösterir.

- Just as I was entering the house, the baby started to cry. (Tam ben eve girerken, bebek ağlamaya başladı.)

 

d) By the time = until = till = …..'e kadar

“By the time” past tense ve future perfect tense ile kullanılır. “till”, “Until” bağlacının kısaltılmış halidir yani ikisi aynı anlama gelir.

- By the time I got home, the visitors had left. (Ben eve gelene kadar misafirler gitmişti.)

- By the time you learn how to behave, I will have left the country. (Sen terbiyeli olmayı öğrenene kadar ben ülkeyi terketmiş olacağım.)

 

e) no sooner …… then

- No sooner had I started to swim then it began to rain. (Tam yüzmeye başlamıştım ki yağmur yağmaya başladı.)

Bu bağlaçla kurulan cümleler “hardly…funduszeue.info” ile de aynı anlama gelecek şekilde kurulabilir.

- We had hardly seen each other when we separated. (Tam birbirimizi görmüştük ki ayrıldık.)

Not: “no soonerthan” ve “hardlywhen” bağlaçları vurgu için cümle başına alınabilir. Bu durumda, cümle devrik yapıda olur.


4) CAUSE CONJUNCTIONS 

a) Because, As, Since, Seeing that, Now that, Given that (çünkü,…den dolayı, … olduğu için)

- I have failed the exam because I didn't study enough. (Sınavdan kaldım çünkü yeterince çalışmadım.)

- As it was a fine day, everybody went out. (Güzel bir gün olduğu için, herkes dışarı çıktı.)

- Since you are a rich man, you can spend much money. (Zengin bir insan olduğun için çok para harcayabilirsin.)

- Given that the circumstances are convenient, we have to start implementing the project. (Koşullar uygun olduğundan dolayı, projeyi uygulamaya başlayabiliriz.)

 

b) Due to the fact that, Owing to the fact that, Because of the fact that, On account of the fact that,  In view of the fact that ( den dolayı)

- Due to the fact that the economy was in recession, the company cut down its production. (Ekonominin durgun olması gerçeği karşısında, şirket üretimini azalttı.)

Bu cümlede “due to the fact that” ile aynı anlama gelmek üzere “owing to the fact that” kullanılabilir.


5) CONSESSION CONJUNCTIONS

 

a) Though, Even though, Although, Despite the fact that, In spite of the fact that ( ……'e rağmen)

- Despite the fact that (=In spite of the fact that) his company was going bankrupt, he continued his extravagant life.
  (Şirketinin iflasa gidiyor olmasına rağmen, pahalı yaşamına devam etti.)

 

b) Whereas, While  (Halbuki , Oysa)

- Nobody gave him a hand when he was in difficulty, whereas (=while) he had been helpful to everybody in past.
  (Zor zamanında ona kimse yardımcı olmadı, halbuki o geçmişte herkese yardımcı olmuştu.)

 

c) However, Ne kadar (…funduszeue.info da …)

- However hard he tries, he can't get anything from his work. (Ne kadar gayret ederse etsin, çalışmalarından bir sonuç alamıyor.)

 

d) Whatever

- Whatever he does, he can't please his wife. (Ne yaparsa yapsın karısını memnun edemiyor.)

- Whatever your ideas are, you have to explain them. (Fikirlerin her neyse, onları açıklaman gerekir.)

- Whatever your problem is, you have to tackle it. (Problemin ne olursa olsun, onunla halletmelisin.)

 

e) No Matter

- No matter what happens, I will stand by you. (Ne olursa olsun seni destekleyeceğim.)


6) RESULT CONJUNCTIONS

 

a) So that

- I was so embarrassed that I wanted to die. (O kadar utandım ki ölmek istedim.)

- She is so beautiful that everyman in the town fell in love with her. (O kadar güzel ki, şehirdeki her erkek ona aşık oldu.)


b) Such that

- He is such an idiot that he may make every foolishness. (O öyle bir salak ki, her türlü aptallığı yapabilir.) 


7) PURPOSE CONJUNCTIONS

 

a) In order to ( …-mek,-mak için)

- I have spared much money in order to afford a car. (Araba alacak mali güce ulaşmak için para biriktirdim.)

- In order to avoid problems, we have taken strict measures. (Sorunları önlemek için sert önlemler aldık.)

Not: “in order to” yerine sadece “to” da kullanılabilir.

- We all went out for a picnic to get some fresh air. (Temiz hava almak için hepimiz pikniğe gittik.)

 

b) In order that

- In order that I could watch the football match on TV, I kicked everybody out of the room. (Futbol maçını seyredebileyim diye herkesi odadan kovdum.)

 

c) So as to

- We have arranged everything for the party so as to please all the guests. (Partide tüm konukları memnun edecek şekilde herşeyi düzenledik.)

- I am leaving the house immediately so as not to miss the airplane. (Evden uçağı kaçırmamak için (uçağı kaçırmamak üzere) hemen çıkıyorum.)

- They made the meeting at a quiet place so as not to hear the noise of the traffic. (Toplantıyı trafiğin gürültüsünü duymayacak şekilde sakin bir yerde yaptılar.)


d) So that

- Please stand up so that I can see how tall you are. (Lütfen ayağa kalk da ne kadar uzun olduğunu görebileyim.)

 

e) So

- It is rush hour so be careful when you are driving. (Bu saat iş saati bu nedenle saraba sürerken dikkatli ol.)


8) EXPECTATION CONJUNCTIONS  


a) In case, Just in case

- You have to take an umbrella with you in case it rains. (Yağmur ihtimaline karşı yanına şemsiye almalısın.)

- I will punish you in case you disobey the rules. (Kurallara itaat etmemen halinde seni cezalandıracağım.)

- Just in case a fire breaks out, we should have several fire distinguishers. (Yangın çıkması halinde birkaç yangın söndürücümüz olmalı.)

 

b) Lest

Az kullanılan bir bağlaçtır. Üst düzey İngilizcedir.

- The children obey their parents lest they cut down their pocket money. (Çocuklar, cep harçlıklarını azaltmasınlar diye ebeveynlerine itaat ediyorlar.)

- The technician control everything carefully lest no problem arises during the operation. (Teknisyen, operasyon sırasında hiç sorun çıkmasın diye herşeyi dikatlice kontrol etti.)

 

c) For fear that  (funduszeue.infouyla)

- She left her husband for fear that he should give her a beating. (Onu döver korkusuyla kocasını terketti.)

- The colonel forbid the soldiers to light fires for fear that the enemy might locate them. (Albay düşman yerlerini tespit eder korkusuyla askerlerin ateş yakmasını yasakladı.)

İngilizce Edatlar (Prepositions) Kullanımları ve Konu Anlatımı

gramervideosu

 

İngilizce Edatlar (Prepositions) Nedir?

İngilizce'de edatlar (prepositions) en çok kullanılan kelimelerdendir. İngilizce edatlar, yer edatları ve zaman edatları olarak kullanılırlar. Ayrıca İngilizce'de pek çok kelime hem edat hem de zarf olarak kullanılır. Bunlara da prepositional adverbs, (edat zarflar veya zarf edatları) adı verilmektedir.

İngilizce Cümle Yapısında Edatların Görevi Nedir?

İngilizce'de edatlar, fiillerle, etkileri altında bıraktıkları kelime arasında ilgi kurarlar. İngilizce edatlar, cümle içinde değişik konumlarda olabilirler. Etkiledikleri isimler veya zamirlerden önce veya sonra gelebilirler. İngilizce edatlar etkiledikleri isim veya zamirlerle, fiil arasında ilgi kurarlar.

İngilizce Edatlar Cümle İçinde Nasıl Kullanılırlar?

Bir örnek cümle:
He walked around the field. 
O, tarlanın etrafında yürüdü. (dolaştı)

Bu cümlede around bir edattır. Çünkü nitelediği  field (tarla) kelimesiyle walk (yürümek) fiilinin arasında ilgi kurmuştur.

 

Şimdi İngilizce'de hem edat hem zarf olabilen en önemli kelimeleri cümleler içinde tek tek inceleyiniz. Unutmayınız bir yeni konuyu veya kelimeyi öğrenmenin en iyi yolu onu cümle içinde kullanarak öğrenmektir.

About -   Civarında, hakkında

Walkabout the square. 
Meydanın civarında dolaş.  

They read about the accident in the newspaper. 
Onlar kaza hakkında gazetede okudular.

Above - Yukarıda

The clouds are above the earth. 
Bulutlar yeryüzünün yukarılarındadırlar.

We were flying above the clouds. 
Biz bulutların üzerinde uçuyorduk.
 
The sun rose above the horizon. 
Güneş ufkun üzerinde yükseldi.
 

There are two mirrors above the washbasin.
Lavobonun üstünde iki ayna var.

Across -  Çaprazlama, Karşıdan karşıya

We swam across the river. 
Biz nehri karşıdan karşıya yüzdük.
 
Her house is just across the street. 
Onun evi sokağın tam karşısındadır.  

 

She walked across the road.
O, yolun karşısına geçti.
 

There’s a bank just across the street.
Caddenin karşısında bir banka var.

 


Hatırlatma: Sitemizdeki İngilizce gramer konuları ve öğretici ders videoları Limasollu Naci  İngilizce eğitim setleri  içeriklerinden alınmış bulunmaktadır. 
 

 

Against -   Karşı

 They sailed against the wind. 
Onlar rüzgara karşı yelken açtılar.

He hit his head against the wall. 
O, başını duvara vurdu.

 

He was standing against the wall.
O duvara karşı yaslanıyordu.

 

After - Sonra

I left the party after him.
Ondan sonra partiden ayrıldım.
 

He called me after Neslihan.
Neslihan’dan sonra beni o aradı.

 

gramervideosu

Among -  Arasında (ikiden fazla şey arasında)

Let us walk among the trees. 
Haydi, ağaçlar arasında yürüyelim.
 

There was a fight among footballers.
Futbolcular arasında kavga vardı.

Along -  Boyunca

The boats are tied along the shore. 
Sandallar sahil boyunca bağlıdırlar.
 

We walked along the seaside.
Sahil boyunca yürüdük.

Around -  Etrafında

The Children run around the house. 
Çocuklar evin etrafında koştular.

 

The sun turns around the world.
Güneş Dünyanın etrafında döner.

From all around we heard the noise. 
Gürültüyü her taraftan işittik.

At -  -de, -da

He is at home now. 
O, şimdi evdedir.  
 
My grandfather is still at the table. 
Büyükbabam hâlâ masadadır.  

 

There is someone at the door.
Kapıda birisi var.
 

There was a good menu at the dinner table.
Yemek masasında güzel bir menü vardı.

Before -  Önce, önünde

Before Antalya there are high mountains. 
Antalya’dan önce yüksek dağlar vardır.

He came two days before Christmas. 
O, Noel’den iki gün önce geldi.

Behind -  Arkasında

The vegetable gardens are behind the houses. 
Sebze bahçeleri evlerin arkasındadır.  

The boy was hiding behind a tree. 
Çocuk bir ağacın arkasında saklanıyordu.
 

Ali hide behind Ayşe.
Ali, Ayşe’nin arkasına saklanıyor.

 

LN Komple İngilizce Eğitim Setleri + Online İngilizce Kursu Bir Arada Tanıtım Videosu

 

 

Below -  Aşağısında

The mountains are below the clouds. 
Dağlar bulutların aşağısındadır.

His overcoat reaches just below the knees. 
Onun paltosu tam dizlerinin altına gelir.
 

This creature likes to swim just below the surface.
Bu yaratık yüzeyin hemen altında yüzmeyi seviyor.
 

The lamps are below the ceiling.
Lambalar tavanın hemen altında.

Beside -  Yanında, göre

You are quite tall beside your brother. 
Kardeşinize göre oldukça uzun boylusunuz.  

Besides -  -den, başka

I have two sons in İstanbul Besides one in London. 
Londra’daki bir taneden başka, İstanbul’da iki oğlum var.

Between -   Arasında (iki şey arasında)

Ali is sitting between Ayşe and Fatma. 
Ali, Ayşe ile Fatma’nın arasında oturuyor.

 

There is a conflict between Ayşe and Aslı.
Aslı ve Ayşe arasında bir çatışma var.
 

There is no difference between Ali and Veli.
Ali ve Veli arasında hiç fark yok.

Beyond -  Ötesinde

There is a green valley beyond the mountains. 
Dağların ötesinde yeşil bir vadi vardır.

By -  Yanında, vasıtası ile, tarafından

Sit by me. 
Yanıma otur.
 
I went to Ankara by plane. 
Ankara’ya uçakla gittim.

They came one by one. 
Onlar birer birer geldiler.  
 
He took my pencil by mistake. 
O, benim kalemimi yanlışlıkla aldı.
 
This book is written by Bernard Shaw. 
Bu kitap Bernard Shaw tarafından yazılmıştır.

Olive oil is sold by the liter. 
Zeytinyağı litre ile satılır.

In the cinema, we sit side by side.
Biz sinemada yanyana otururuz.

I know Esin Deniz by sight. 
Esin Deniz’I şahsen tanırım. (görmekle)

 

En Çok Kullanılan İngilizce Kelime ve Cümle

For -  İçin

He worked hard for a prize. 
O, bir ödül için çok çalıştı.
 
They went to Çamlıca for a picnic. 
Onlar piknik için Çamlıca’ya gittiler.

He lived here for five years. 
O, burada beş yıl yaşadı. (oturdu)   

From -      -den, -dan

Apples are  from our garden.
Elmalar bahçemizden.
 

The letter is from Martin.
Mektup Martin’den.
 

He started from home at eight o’clock. 
O, evden saat sekizde hareket etti.  

He worked from morning till night. 
O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

 

In - İçinde

John is in the classroom. 
 John sınıfın içindedir. 

He is in a bad temper. 
 Onun morali bozuktur. 

Fish swim in the water. 
 Balık (balıklar) suda yüzer.   

He lives in London. 
 O, Londra’da oturur. 

 

The shampoo is in the bathroom.
Şampuan banyoda(içinde).
 

I offered a marriage proposal in Paris to her.
Ona Paris’te evlenme teklif ettim.

 

Faydalı olabilecek diğer bazı konu başlıklarımız

Simple Present Tense

İngilizce Renkler

Direct-Indirect 

In front of - Önünde

Ayşe sits in front of me.
Ayşe benim önümde oturur.

Into -  İçinde

Mary fell into the sea. 
 Mary denize düştü. 
 
My mother cuts the onion into thin slices. 
 Annem soğanı ince dilimlere keser. 
 
I poured the water into the saucepan. 
 Suyu tencerenin içine döktüm. 
 
He went into the army. 
 O, askere gitti. 

 

He’s gone into a shop.

O, bir dükkânın içine girdi.

 

Like -  Gibi

He is not like me. 
O, benim gibi değildir.
 
He is like his father. 
O, babası gibidir.

Near -  Yakında, yakınında

He was sitting near the stove. 
O, sobanın yakınında oturuyordu.
 

My house is near Aslı’s.
Evim Aslı’nın evinin yakınında.
 

 


 LN İngilizce eğitim setlerimiz hem İngilizce’yi öğrenme garantisi vermekte hem de İngiltere’den sertifika almanızı sağlamaktadır. Detaylı bilgi için tıklayınız.
 

 

On -  Üzerinde

The book is on the table. 
Kitap masanın üzerindedir.

Don’t insist on his coming. 
Onun gelmesinde ısrar etmeyin.

It depends on his money. 
O, onun parasına bağlı.

It depends on my health.
O, benim sağlık durumuma bağlı.

Have you got any money on you? 
Üzerinde hiç para var mı?

I will go to Paris on Sunday. 
Pazar günü Paris’e gideceğim.

Over -  Üzerinde

My umbrella is over my head. 
Şemsiyem başımın üzerindedir.

Ahmet fell over on the ice. 
Ahmet buzda düştü.
 
You should think it over. 
Onun üzerinde düşünseydin.
 

Put a jumper over your shirt.
Gömleğinin üstüne süveter giy.
 

He got a driving license over 18 years of age.
O sürücü ehliyetini 18 yaşından büyükken aldı.

 

İngilizce Metinler ve Kısa Hikayeler

Through -  Arasından

Go through the door. 
Kapının arasından git. (Kapıdan geç.)

 

We drove through a tunnel.
Biz bir tünelden geçtik.
 

They pass through hard days.
Onlar, zor günlerden geçiyorlar.

Till -   -e kadar

I waited for you till 9 o’clock last night. 
Geçen akşam seni saat 9’a kadar bekledim.

We didn’t get home till 2 o’clock. 
Biz saat ikiye kadar eve varmadık.

To -  -e, -a

We went to Lüleburgaz last Sunday. 
Biz geçen pazar Lüleburgaz’a gittik.

Ali walks to school every day. 
Ali hergün okula yürür.  

He sent a letter to me last week. 
O, geçen hafta bana bir mektup gönderdi.

 

 

Kıymetli Öğrencimiz,
Yeni bir yaz sezonuna giriyoruz, önümüzde uzun, sıcak ve güzel yaz günleri var. Bu yaz döneminde İngilizce öğrenme hedefinizi sonuca ulaştırmak için kuruluşumuz size her imkanı sunmaktadır. Bu fırsatı değerlendirin. Kendinize daha başarılı bir gelecek hazırlayın. Detaylı bilgi için tıklayınız.

 

 

Towards - -e doğru

I stood up and walked towards her.
Ben kalktım ve ona doğru yürüdüm.
 

He ran toward John.
O, John’a doğru koştu.

Under -  Altında

The cat is under the table. 
Kedi masanın altındadır.  

We passed under several bridges. 
Biz, birçok köprülerin altından geçtik.
 

The children were sitting under a tree.
Çocuklar bir ağacın altında oturuyor.
 

İngilizce Metinler ve Kısa Hikayeler

Up -  Yukarı

Mary climbed up the rope 
Mary ipe tırmandı.

Upon-  Üzerinde

The tiger sprang upon the elephant. 
Kaplan filin üzerine sıçradı.

With -   İle, beraber

I will go to the cinema with my father.
Babamla sinemaya gideceğim.

They saw me with my friend. 
Onlar beni arkadaşımla gördüler.  

What do they do with their ears?
Onlar kulakları ile ne yaparlar?

They hear with their ears. 
Onlar kulakları ile İşitirler.

What do you do with your nose?
Burnunuzla ne yaparsınız?  

I smell with my nose. 
Burnumla koklarım.

What does Mary do with her eyes?
Mary gözleri ile ne yapar?  

Within -  İçinde

They danced within the house. 
Onlar evin içinde dansettiler.

This is not within my power. 
Bu benim gücüm dahilinde değildir.  

Without -    -siz, -sız, -süz, -suz

We are learning English without a teacher. 
Biz İngilizce’yi öğretmensiz öğreniyoruz.
 
 

Tüm gramer konularını  İngilizce Gramer  sayfasının altındaki listede görebilirsiniz.

 

Faydalı olabilecek diğer bazı konu başlıkları

İngilizce Türkçe Çeviri

Simple Past Tense

İngilizce Yönler

 

 

 

Tüm diğer konuları  İngilizce Konu Listesi  sayfasında bulabilirsiniz.

Bağlaç, Edat, Zarf Kullanımları - Conjunction, Prepositon, Adverb Usages

Bağlaçlar:

Although: -rağmen

Although we are tired, we are still working. (Yorgun olmamıza rağmen hala çalışıyoruz.)

Whereas: oysa

You ate two hamburgers, whereas I had only a small sandwich. (Sen iki hamburger yedin, oysa ben sadece küçük bir sandviç.)

However: ne var ki, oysa, ancak

He was feeling bad, however he went to work. (Kendini kötü hissediyordu, ne var ki işe gitti.)

In spite of: -e rağmen

We are still doing well in spite of the previous failure. (Bir önceki başarısızlığımıza rağmen iyi gidiyoruz.)

Despite: -e rağmen

Her voice was shaking despite all her efforts to control it. (Tüm kontrol etme çabalarına rağmen sesi titriyordu.)

Zarflar:

İngilizce Present Perfect Tense (özne+have-has+fiil3) veya İngilizce Present Perfect Continuous Tense (özne+have-has+been+fiiling) ile kullanılan zaman zarfları:

just: henüz,şimdi

I have just finished. (Şimdi bitirdim.)

already: çoktan, zaten

I have already sent. (Çoktan gönderdim.)

yet: henüz(olumsuz)

I haven't finished yet. (Henüz bitirmedim.)

never: hiç

They have never gone to Macedonia. (Makedonya' ya hiç gitmemişler.)

ever: hiç ( soru)

Have you ever seen a tiger? (Hiç kaplan gördün mü?)

so far/up to now: şimdiye kadar

I have tried five time so far/ up to now. (Şimdiye kadar beş kere denedim.)

for: şu kadar zamandır

I have been living in İstanbul for 8 years. (8 yıldır İstanbul' da yaşıyorum.)
They have known the truth for two days. (Gerçeği iki gündür biliyorlar.)

since: şu zamandan beri

We haven't seen you since yesterday. (Dünden beri seni görmedik.)
You have been reading since morning. (Sabahtan beri okuyorsun.)

lately/recently: son zamanlarda

We have been discussing so much recently-lately. (Son zamanlarda çok tartışıyoruz.)
Have you seen Metin lately/recently? (Son zamanlarda Metin' i gördün mü?)

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası