fayda eş anlamlısı tdk / Nass dönemi bitti mi? - Elif Çakır

Fayda Eş Anlamlısı Tdk

fayda eş anlamlısı tdk

Söylem ve Politika (1)

“Söylem” kavramı yapısal halde ele alındığında salt “konuşma” edimi veya avamda işleyen lakırdılardan ibaret değildir; söylem arkeolojisi bizim ve/veya toplumsalın dayandığı düşünsel üretimlerin havuzudur. Söylemi bir nevi; ama çoklu biçimlerde soyut ve somut ifade etme haliyle kabul edersek; görsel anlatımlar, göstergeler, doğal ve suni nesneler; yazı, konuşma ve pek çok fiil dâhil, dil ile içrek bir alandadır. O halde söylem, eylemdir; toplumsala dönük eylemlerimizdir. Daha doğru ifadeyle eylemlerimizin ardındaki mücadelenin neyle bütünleştiği, kesiştiği yahut çatıştığı alanı bize anlamlandıran tüm gerçekliğimizdir.

Söylem dilin tamamlayıcı bir aracıdır ve bilinç ile ilişkilidir; çünkü dil işlevi/pratiği olmadan bilincin oluşamayacağı kabul edilir. Tarihimiz gösterir ki doğa ile amansız mücadeleye giren insanoğlu şayet bilinç sahibi bir canlı olmasa kendi egemenlik yasasını muhakkak işletemez ve türünü sürdüremezdi.  Bilinç; yani “insanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur” (TDK sözlük) dediğimiz hususi yetenek ve maddi üretim melekelerimiz katıksız bir egemenlik iştihasının yollarını döşemiştir. İşte bu iştihanın tepe noktasına biz; “iktidar” diyoruz.

Barış Çoban’ın vurgusu ile Âdemoğulları bilinç ve emek/üretim gücü sayesinde bambaşka bir sürece girdi ve maddi dünyayı anlamlandırıp, yeniden biçimlendirmek için kendi mücadele tarihini inşa etti Bu mücadele tarihi; mitler, dinler ve son kertede adına “ideoloji” dediğimiz ve var ettiğimiz mevhumların da tarihidir. Onları hem var ettik hem onların varlığına kendimizi hadim kıldık. İster “yaratılış esbabımız” ile vahiy edilenler deyin ister “maddi koşulların ürettiği bilinç” diyelim; ne fark eder?!. Nihayetinde amansız savaş sürmektedir ve bu savaşlar (ekonomik, etnik, kültürel ve coğrafi) ideolojiler ile yine bir ideoloji olan din bayrağı açılmadan rüştünü ispatlayamamakta, gölgesin savaşçılarını toparlayamamaktadır.

Biz insanlar dünyayı veya içinde uzanabildiğimiz her özneyi ve şeyi (eşyayı) kendimize temellük etmek isteriz. Öyle bir iştiha ki aslan bile (av yapıp doyduğunda) doğanın ve doğasının gereğine yıkıcı etkide bulunmaz; ama biz bitmez bilmek tamahımızla tabiatı ve öz doğamızı yitirmek için var olmuş Kitabı Mukaddes’in Leviathan’ı gibiyiz… Vaziyete göre bu çılgınlıklara (din ve ideolojileri teşne edip, okyanusta boğulmaktan başka da) boyun eğeceğiz. Böylelikle dinler ve ideolojiler “tarihin sonu tezi”ni haklı çıkaracaktır. Birbirimizi yok ederek, bu tezi aklamış olacağız. İşte; muhteşem uğraşımızda(!) yol başçılarımız iktidarlardır!

Yanılsama şöyledir; iktidar-ımız- bize güven verir; onlara muhtacızdır ki hani rızamızı verdik, eksik olmasınlar Doğrusu iktidar, o güveni söke söke alır, bilumum vasıtalarla… Güvenilirlik, meşruluk ve sorgulanamazlık sağlanmalıdır ki iktidar gerekli olanı inşa etsin… Bu hegemonya aşkı “homo politicus”un harcıdır; gerçeklik (yani güven ve biat) günün sonunda iktidarın elinde güce dönüşsün ve biz o güçten bir şeyler devşirelim. İktidardan güç devşirme ve dokunulmaz olma umuduyla iktidarı “canavarı” kendi elimizle, etimizle besleriz. Bu kutsal savaş için türümüzü boğazlamaktan çekinmez; uğruna Çingenesi, Yahudi’si, Türk’ü, Afrikalısı.. ne varsa buharlaştırırız. Pekiyi sonrası?..

Sorgulamanın biricik yolu hatta Muhammedi yolu, önce yaşamak ve yaşatmaktır. Mağrur, huzurlu ve işinden aşından emin yaşamak! Yıllar içinde anladık ki yaşamak aynılaşmak değil; bilakis farklılaşmak meselesidir. Ne dini türdeşlik ne ideolojik omuzdaşlık ne ırkdaşlık! Öteki olmadan anlam haritaları doğru çizilemiyor. Alevi olmadan, Müslüman hoş görüsünün sınırları daralıyor yahut sokakları çöp götüren mahallede Türk-eş olmak fayda sağlamıyor. Muhalif anlam üretme bir iksirdir; önünüzde duran sorunu aşmak, ehlîleşmek ve insan doğasına güzel bir dokunuş için… Ama mesele kolay değildir; yollara tuzaklar, kapanlar kuracak ideoloji ehilleri iş başına avdet eder. Aykırı(!) söylem şeytanlaştırılır, düşmanlaştırılır. Bu duruma müsavi, modern zamanın ruhuna uygun halde bir de buna “marjinalleşme” denir: uca kaymış, önemsiz; ama yok edilesi tehlikeliler sürüsü!

Yukarıdaki paragrafta yazdığım bir anlamlandırma hikâyesidir; çoğumuzun kabul etmeyeceği; fakat bizim hikâyemiz Meselelerimize mana/anlam verme derdimiz, toplumsal bir uygulayımdır ve “söylem” içre her şey iletişim ürünüdür. İletişim derslerinde şu anlatılırdı: her iletinin bir kodu vardır yahut tüm iletiler (göstergeler) bu kodlar vasıtasıyla üretilir ve süreç, hayatımızdan, soyut/somut ürettiklerimizden, kültürümüzden akarak gerçekleşir. Mesele bağlanır ve “anlamlı iletişim dediğimiz de aynı kodların (anlamların) kullanımıdır” notu düşülürdü Kitle iletişiminde sayısız medya ve sosyal olgular devreye girmekle beraber; ülküdaşlık, dünya görüşü hempalığı, ortak inançlar/yaşayışlar işbu olgunun ayarını belirliyor. Şayet anlamlar/anlamlandırmalar birbirimizde farklı çağrışımda veya karşılıksız ise iletişimde (yani söylem kodlarında) denklik söz konusu olmamaktadır. İşte nenenin doyulamaz arzusu politika, burada devreye girer ve hempalığı ya da denksizliği kullanma sezgisini, sanatını(!) konuşturmaya başlar.

Politikacı, tüm anlamları (iktidar uğruna) karşılığı olsun olmasın çatışmaya evirebilen bir mübarektir. Murad olan, dolaşıma dahledilmiş ideolojileri/inançları hoyratça meydana sürerek ya iktidarını yaratmaktır ya da iktidarını pekiştirmektir. Politikacının yönlendirdiği olaylar belli bir anlamlandırma ile hanelere, atölyelere, sokaklara, meydanlara ve mabetlere sızdırılır. 6-/7 Eylüller, Maraşlar ve Sivaslar böylece tecrübe edilir. İktidarı tutma veya ele geçirme mücadelesinin hududu yoktur. Ta ki baskın bir 12 Eylül olana dek… İktidarlar için anlamlandırma pratiğinin ele geçirilmesi ideolojisiz olmaz. İdeolojiler ile süreçlere müdahale edilir ki sonuç alınsın. Yoksa Menderes’i nasıl idam edecektiler ve Kenan Evren onca insanı nasıl asacaktı?    

Voloşinov diyor ki: bilincimiz ideolojik iletişimin izlerini taşır ve bir toplumsal kütle (cemaat) göstergesi etkileşimi belirler. Bu öyle bir belirteçtir ki bir gün iktidarın karşısına “esas iktidar benim, göreceksin” nidasıyla “FETÖ” dayanır. Burada yumuşak karın, hegemonik histerinin ve ideolojik körleşmenin iktidarları nasıl yanıltabildiği ve onu yıkmak isteyenlere söylem alanının açılabilmesidir. İktidar mücadelesi/göstergesi maddi dünyayı, gerçekliği (kendi cenahından) sözde anlatmaya çalışır; ancak bu süreç esasta ne nesneldir ne de dolayımsızdır; açıkça manipülatiftir. Bu olgunun da elbet arkeolojisi varittir ve kısa özeti şudur.

Chomsky’nin “derin-yapı” ve “yüzey-yapı” kavramlarını aklımıza getirelim. İlki anlamın belirlendiği, ikincisi anlam eklemelerinin yüzeye çıktığına işaret eder. İşte ideolojiler bu derin-yapının aktif halinde potansiyeli (bir arının oğul vermesi gibi) yüzey-yapıya isale etmektedir. Örneğin Ayasofya bir inanç/ideolojinin ideolojileştirilmiş söylemi halinde imgeleşerek kavram pratiğinde (dönüşmüş ve) yüzey-yapıya etki etmiştir. Böylece Ayasofya gerçekliğini yaratan bir ideoloji, politika ve onun iktidarı fenomenleşir. Derin-yapıda bu olmasa Ayasofya bir anlam kodu/göstergesi olamaz, dahası egemen söylem haline gelemezdi… İş, akıllı bir iktidar okuyuşudur ve sadece baktığını gören ile görmeyen arasındaki farktır. Şimdi bir yanılsamayı tekraren not düşelim: Kemalizm hâkim ideoloji olmamıştır ve yıllarca derin-yapıdan sökün edilemez din ve ideolojinin olabildiğince ehlîleşmiş politik temsilcileriyle hegemonya arayışında olmuştur. Kemalizm’in yanında tutabildiği blok sadece var ettiği bir öbek sermaye grubu ve ordudan başkası değildir. Ki merkeze yürüyen (muhafazakâr, dindar) kitle Refah Partisi (28 Şubat) ile inkıtaa uğratılmak istenen seferinin Ak Parti ile Ankara’ya dayandırmıştır. Merkezin yer değiştirmesi (orduya rağmen) kaçınılmaz halde gerçekleşmiştir.

Üst paragrafta yazdığım hepinizin malumudur ve uzatmadan noktayı nazarda temel şu soru önümüze atılır. Kurucu (Kemalist) ilkenin kökleşmiş, ideolojik derin-yapı formu yok mudur? Elbette vardır; fakat ve ancak yüzey-yapıda eklemleşme ve blok tesis etmedeki sorun görüngüleşir. Bu, temsil söyleminin (başta CHP) ülke gerçekliğini oluşturma ve anlama kabiliyeti gibi yeteneklerine bakılmadan ve toplum sosyolojisini değerlendirmeden anlaşılır olamaz. Misal mi? Bakınız, CHP’nin bir Ayasofya’sı yoktur; fakat yanına aldığı bir HDP vardır. Bildiğimiz Kemalizm’in derin-yapı formunu böylece çatlatan bir politiklik ne yaparsa yapsın “iktidar” gücüne ulaşamamakta ve blok tercihleri bugünü nasıl etkilediyse, yarını da etkileme olasılığındadır. Kemalizm sınıfsal söyleme gönderme yapmadan ve egemen (yeni) muhafazakâr/milliyetçi politik söylem/blok karşısında elan bir tıkanıklık halindedir. Sınıfsal yapı ve gerçeklik tüm ekonomik koşullara rağmen Türkiye’de yerleşmemektedir. Sınıfsal bakışın anlamsal karşılığı zayıf, yani etkisizdir. Milliyetçi/muhafazakâr eklem, sınıfsal var oluş şartlarını anlam sahasına kapatarak merkeze yürümüş egemen söylemi iktidarda korumaktadır.

Bugün iki temel eğilim ve bir tali; ama sorunlu etnik politik söylemde Türkiye panoraması karşımızdadır. İktidara alternatif karşı-hegemonya oluşturmak isteyenler farkındalık sorununu temel bir mesele olarak gündeme alamamışlardır. İktidar kim olursa olsun hiçbir söylem tam kapanmaya tabi değildir; fakat değişim hem söylemi hem eylemi ikna edici kurumsal yapılar ister. Bugün muhalefetin sorunu baştan ayağa ideolojisiz kalması ve ikna edici, rızaya kabil politika üretememesidir. Muhalefetteki Kemalist ideoloji kısmi bir toplumsal söylem ve aksiyon sahibi olsa da eklemlenme sorunu günümüz egemen iktidarının açık avantajıdır.

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!    

Fayda Eş Anlamlısı Nedir? Fayda Kelimesinin Eş Anlamlısı Olan Sözcük ve TDK Sözlük Anlamı

Bir varlık veya eylemi ifade eden yazılışları farklı ancak anlamları aynı kelimeler birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri olan fayda kelimesinin eş anlamlısı bu kapsamda araştırılan kelimeler arasında yerini alıyor. "Faydanın Eş Anlamlısı Nedir?" sorusu yanıt aramaya devam ederken bu kelimenin birden fazla anlamdaşının olduğu da biliniyor. İşte fayda kelimesinin eş anlamlısı olan sözcük…

EŞ ANLAMLI KELİMELER

Dil bilgisi dersleri esnasında rastlanılan anlamdaş yanı eş anlamlı kelimeler hayatın birçok alanında da kullanılmaktadır. Türkçe kelimelerin eş anlamlıları genellikle yabancı kökenli olarak karşımıza çıkmaktadır. Anlamdaş olarak da bilinen eş anlamlı kelimeler; klasik tanımı ile yazılışları farklı ancak anlamları aynı kelime grupları olarak tanımlanabilir.

Bu kelime örneklerinden birisi de "Fayda"dır. Fayda kelimesi Arapça kökenli iken Türkçe dilinde ise bir eş anlamlısı bulunmaktadır.

FAYDA KELİMESİNİN EŞ ANLAMLISI

Fayda kelimesinin eş anlamlıları

  1. Yarar

FAYDA NE DEMEK?

Fayda kelimesinin Türk Dil Kurumu Resmi sitesine göre "Yarar" olarak tanımlanmaktadır.

FAYDA KELİMESİNİ İÇEREN İFADELER

Kış mevsiminde C vitamini tüketmek vücuda çok faydalıdır.

Bu iş için ne kadar çabalasa da fayda etmedi.

Bunu yaparsan sana faydam dokunabilir.

Doktor Eş Anlamlısı Nedir? Doktor Kelimesinin Eş Anlamlısı Olan Sözcük ve TDK Anlamı

Fayda kelimesinin eş anlamlısı nedir?


Fayda kelimesinin eş anlamlısı nedir 5 adet karşılığı bulunmaktadır. Fayda ile aynı anlama gelen eş anlamlı kelimeler aşağıdaki gibidir;

Fayda sözcüğüne ait eş anlamlı kelimeler avantaj, çıkar, iş, kar ve yarar sözcükleridir. Bu kelimeler birbiri yerine kullanılabilir.


İlginizi çekebilecek diğer kelimeler

Faik kelimesinin eş anlamlısı nedir?

Faik kelimesinin eş anlamlısı nedir 1 adet karşılığı bulunmaktadır. Faik ile aynı anlama gelen eş anlamlı kelimeler aşağıdaki gibidir;

Faik sözcüğünün eş anlamlı kelimesi üstün sözcüğüdür. Bu iki kelime birbiri yerine kullanılabilir.



Eşme kelimesinin eş anlamlısı nedir?

Eşme kelimesinin eş anlamlısı nedir 2 adet karşılığı bulunmaktadır. Eşme ile aynı anlama gelen eş anlamlı kelimeler aşağıdaki gibidir;

Eşme sözcüğüne ait eş anlamlı kelimeler kaynak ve pınar sözcükleridir. Bu kelimeler birbiri yerine kullanılabilir.


Reklam

Daha önce nadiren yaptığım bir uygulamaya bugün başvuracak ve yazımın en az yarısını bir başka yazarın yazısına ayıracağım.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın dünkü yazısına…

Gazetesinin ve bizzat kendisinin bilinen tavırları yüzünden CHP’lilerin -özellikle de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun- okuma zahmetine katlanmayacağını sandığım bu yazı, aslında en fazla o çevrede okunup tartışılmaya değer.

‘CHP’li medya’ diye adlandırılabilecek gazeteler ve televizyon kanalları ile onlarda görüşlerini yayımlayan yazarlar ve yorumculardan söz ediyor Ahmet Hakan.

Tespitleri “Seçim neden kaybedildi?” sorusuna yeni bir bakış açısı sunması bakımından önemli.

Aşağıda konuya ilişkin yazıyı bulacaksınız:

“KEMAL Kılıçdaroğlu, aslında teşhisi doğru koymuştu.

Milliyetçi muhafazakâr seçmenden oy alamadan seçimi kazanamayacağının farkındaydı.

*

Helalleşme söylemi bunun içindi.

Hadis okuması bunun içindi.

Necip Fazıl’dan söz etmesi bunun içindi.

Bizim de çok yanlışlarımız olmuştu’ diye özeleştiri yapması bunun içindi.

*

Sağ siyasetçileri transfer etmesi, İYİ Parti ile ittifak kurması, Saadet Partisi’ni yanında tutmaya özen göstermesi falan&#;

Bunlar da milliyetçi muhafazakâr seçmeni kendisine oy vermeye ikna etmek içindi.

*

Fakat etkili olamadı Kılıçdaroğlu.

Milliyetçi muhafazakâr kesimi ikna edemedi.

Giremedi o mahalleye.

*

Bunun 99 tane nedeni olabilir.

Ben sadece birinden söz edeceğim:

*

Kılıçdaroğlu’nun muhafazakâr / milliyetçi seçmenden oy alma hevesi ile kendisine destek veren televizyon kanallarının söylemi arasında büyük bir uçurum vardı.

*

Kılıçdaroğlu alttan aldıkça bunlar üstten üstten konuşuyordu.

Kılıçdaroğlu helalleşme dedikçe bunlar hesaplaşmaktan söz ediyordu.

Kılıçdaroğlu özenli bir dil tutturmaya çabaladıkça bunlar kafa göz girişiyordu.

Kılıçdaroğlu muhafazakârlara şirin görünmek istedikçe bunlar muhafazakârlara antipatik gelecek her türlü tutumu alıyorlardı.

*

Peki buna karşı Kılıçdaroğlu ne yaptı?

Hiçbir şey.

Ses etmedi. Şikâyetçi olmadı. ‘Biz bu söylemlerle mutabık değiliz’ demedi. İtiraz etmedi.

Hepsini geçtim.

Durumdan memnun olmadığına dair en küçük bir işaret bile vermedi.

*

Oysa acı gerçek şuydu:

*

Bu televizyon kanalları Kılıçdaroğlu’na destek vermeseydi&#;

Kılıçdaroğlu’nun oy oranında azalma değil, artış olurdu.”

Başlığı ‘Halk TV Fox falan’ olan okudunuz. Şimdi üzerinde düşünebilirsiniz.

Ahmet Hakan’ın yazısını, meslek hayatının büyük bölümünü Kanal-7 bünyesinde geçirdiği için, bir tür tanıklık sayabiliriz. Yazıların ve ekranlardaki yorumların özellikle muhafazakar okurlar ile izleyiciler üzerinde nasıl etki bırakacağını bilebilecek durumda biri o.

Siyasi hayata ilk çıktığında AK Parti’ye ilgi gösterebilecek kitlenin rahatsızlık duymadan izleyebildiği tek bir TV kanalı vardı: Kanal-7… Diğer kanallar hep karşıtlarını ekranlara çıkartarak AK Parti’nin önünü kesmeye çalışırken, Kanal-7 nitelikli muhafazakar yorumcular yanında farklı görüşten aydınlara da söz hakkı tanıyor, iki tarafın birbirini anlamasına zemin teşkil ediyordu.

İktidara giden yolda AK Parti’ye medyadan destek geldiyse tek taraflı olmayan yayınlardan geldi.

Bu seçim kampanyasında tek taraflı yayını yalnızca AK Parti’nin itibar ettiği gazeteler ile kanallar yapmadı, CHP’lilerin itibar ettiği medya da tek taraflı yayıncılık yaparak muhalefete destek çıktı.

Tek taraflı yayınlarda görüşlerini paylaşma imkanı bulan kişilerin ekranlarda izleyicilere tanıttıkları CHP değerleri ile, partisine ve şahsına oy talep ettiği muhafazakar kesime yönelik Kılıçdaroğlu’nun başlattığı açılımın temel ilkeleri birbirinden çok farklıydı.

Kılıçdaroğlu’nun görüşlerini öğrenmek için CHP’nin itibar ettiği ekranlara takılan dikkatler, bu arada ona destek çıkma gayreti içerisindeki yorumculara da kulak verdiler doğal olarak…

Ve, bu dikkatten Kılıçdaroğlu kaybederek çıktı.

Pek çok muhafazakar onları dinledikten sonra Kılıçdaroğlu’nun kendilerine yakın söylemiyle aldatılmak istendiği kanısına varmışsa hiç şaşırmam.

Anlaşılan, ayda bir kendisiyle aynı masada buluşan muhafazakar liderler de bu çelişkinin dayatacağı faturanın gayretleri baltalamaktan ileri gitmeyeceği uyarısında ya bulunmadılar ya da yeterince ısrarcı olmadılar.

Benim burada zaman zaman yaptığım uyarılar da boşa gitti.

Öyle olduğunu fark ettikçe bir kez daha, bir kez daha yazdım ama nafile.

Şimdi de kendilerinin doğru ve haklı olduklarını, onun yanlış yaptığını yine aynı kalemler ile yorumcular söylüyor ve Kılıçdaroğlu’nun istifasını talep ediyorlar.

CHP’yi yeniden seçimde oyu %20’nin ötesine gidemeyecek, çıkardığı adayı %50’ye yakın oy alamayacak hale getirmeden de durmayacaklar.

İstedikleri, kendilerinin çizdikleri sınırlar içerisinde bir CHP…

Umarım, Ahmet Hakan’ın yukarıda aktardığım yazısını her nasılsa okuyan CHP’lilerden bir-ikisi cesareti ellerine alıp yazıyı genel başkanlarına da okutmuştur.   

ΩΩΩΩ

Reklam

Fehmi Koru

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası