15 Temmuz Tiyatro Diyenler

seafoodplus.info

Oyuncu Mustafa Üstündağ, 24 TV'de yayınlanan 'Arafta Sorular' programına konuk oldu.

Sunucu Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan Mustafa Üstündağ, 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin dikkat çeken açıklalamalarda bulundu.

Üstündağ, Elönü'nün "15 Temmuz'u kafanda ne olarak tanımlıyorsun?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"TARTIŞILACAK HİÇBİR TARAFI YOK"

"15 Temmuz'un tartışılacak hiçbir tarafı yok. İnsanlar sokaklara çıktı. Kendi insanımız öldü ve biz buna dur dedik, insanlar ölüme gittiler.

" İNSANIMIZI KAYBETTİK"

can gitti. Bunun sağcısı, solcusu yok. Bu darbe girişimi kabul edilemez. Bunu yapanlar rezil olup, kaçıp gitti.  Bu duruma hep beraber karşı durmakla yükümlüyüz. Seçilmişler darbe ile gidemez."

"TİYATRODA KİMSE ÖLMÜYOR"

Darbe girişimi ile ilgili 'tiyatro' söylemlerine de değinen Üstündağ, "Tiyatro böyle bir şey değil. Tiyatro oynarken, film çekerken kimse ölmüyor. Herkesin farklı bir siyasi görüşü olabilir ama, bu hepimizin ortak başkaldırışydı. O gece hepiniz Meclis'te değil miydiniz? Ne oldu şimdi, niye bu kadar çabuk unutuyoruz? Bu duruma hep beraber karşı durmakla yükümlüyüz. Seçilmişler darbe ile gidemez. Kim bu vatan için hizmet ediyorsa, elimden geldiği kadar gücümün yettiği kadar yanındayım." diye konuştu.

Mustafa Üstündağ'dan, 15 Temmuz'a tiyatro diyenlere: Tiyatroda kimse ölmüyor

Can Kozanoğlu ve Mirgün Cabas'ın söyleşi kitabı "Bıçkın ve Ağlak" Can Yayınları etiketiyle okurla buluştu.

Çalışmada popüler kültür, dijital hayat, sosyal medya ve darbe girişimi gibi konular geçmişi bugüne bağlayan gözlemlerle ele alınıyor.

Kozanoğlu Bıçkın ve Ağlak'ta Cabas'ın FETÖ ve 15 Temmuz'la ilgili sorularını da yanıtladı.

15 Temmuz kalkışmasına "tiyatro" diyenlere çıkışan Kozanoğlu, "15 Temmuz'da tiyatro arıyorsanız, yurtdışındaki bazı Cemaatçilerin olaylar sürerken internet üzerinden yaptıkları yayınlara bakın" diyor.

İşte Kozanoğlu'nun "15 Temmuz darbe girişimini Fetullah Gülen Cemaati yapmıştır. Nokta." dediği o bölümde Mirgün Cabas'a verdiği cevap:

"Geçenlerde senin de bulunduğun bir masada çok sevdiğimiz bir ortak arkadaşımız delirip delirmediğimi sordu. Çok sorulur da zaten, bu kez 15 Temmuz'la bağlantılı şekilde soruldu diye aktarıyorum. Binlerce sayfa iddianame okuduğumu söyleyince bu tepkiyi verdi. Dijital ortamda bulduğum her iddianameyi okudum. Ve evet, 15 Temmuz darbe girişimini Gülen Cemaati yapmıştır. İki iddia var; malum. Bir, çakma darbe ya da darbe tiyatrosu iddiası. İki, kontrollü darbe iddi-ası. Kontrollü darbe olabilir. Yani darbe girişimi önceden haber alınmış ve başlamadan bastırma şansı varken, başlamasına izin verilmiş. Olabilir. Temmuz'da, özellikle de 15 Temmuz'da bir saatten sonra yaşananlar konusunda ciddi belirsizlikler var. Genelkurmay Başkanı Akar, MİT Müsteşarı Fidan Darbeyi tam olarak ne zaman haber aldılar, öğleden sonra neler yaşandı, hangi istihbaratı paylaştılar da hangilerini paylaşmadılar Umarım bir gün daha tatmin edici açıklamalar yaparlar. Ama çakma darbe diyorsanız, darbe tiyatrosu diyorsanız; ya Cemaat adına propaganda yapıyorsunuz ya da bilgi edinmek için asgari emek harcamadığınız konuda ahkam kesiyorsunuz. 15 Temmuz'da tiyatro arıyorsanız, yurtdışındaki bazı Cemaatçilerin olaylar sürerken internet üzerinden yaptıkları yayınlara bakın. Kayıtları duruyor video paylaşım sitelerinde. Asıl tiyatro orada."

- Neler var o kayıtlarda?

- İlk saatlerde, darbenin başarıya ulaşma şansı var gibi görülürken, Erdoğan’dan yana tavır alıyorlar. Tamam, eleştiriyor ve sevmiyoruz ama böyle bir durumda sahip çıkarız havası. “Kendisinden ilk defa cumhurbaşkanımız diye bahsediyorum,” filan. Birbirlerine, “Klasik Kemalist darbe Evet, tipik Kemalist darbe,” deyip duruyorlar. Saatler ilerleyip de işler sarpa sarınca, Erdoğan çıkıp konuşunca, “Hayır hayır, bu olmadı işte, yanlış tavır” havasına geçiyorlar. Suratlar düşüyor.

Darbe kazara başarılı olsaydı, TRT'den okunan bildiride de görüldüğü gibi, Kemalist darbeymiş gibi göstereceklerdi. Yutturmaları kolay olur muydu? Olmazdı. Ama başarılı bir darbenin ardından yutmadığını, yemediğini ifade etmek de kolay olmazdı. Arada Erdoğan harcanacak, ihale Kemalistlere kalacak, sözde normalleşme sürecine geçildiğinde de Cemaat bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı. Elbette Erdoğan gidecek umuduyla, olaylar başladıktan sonra darbeye destek vermiş Atatürkçü subaylar olabilir. Hatta önceden bazı şeylere ortak olup Cemaat'i son düzlükte satmış olanlar da çıkabilir. Ama 15 Temmuz bir Cemaat operasyonudur.

- Bu hem ilk anda edindiğin kanaat hem iddianameleri okuduktan sonra edindiğin kanaat. 

- Rahmetli annemden duyduğum bir söz var. Eski kuşak ceza hukukçularının sözü herhalde. "Oğlum, malumat için ikrardan çok inkâra bakacaksın," derdi. Yani bir suçu itiraf edenlerden de olayın gidişatıyla ilgili bilgi edinebilirsin ama asıl bilgi, inkar etmeye çalışanların anlattıklarından gelir. Epey bir itirafçı var. Onların anlattıkları, 15 Temmuz'dan çok Cemaat'in genel işleyişi, iç ilişkileri hakkında fikir veriyor. Ama inkarcıların, ne darbeyle ne Cemaat'le ilişkilerinin bulunduğunu söyleyenlerin ifadelerindeki tutarsızlıklar, açıklayamadıkları noktalar Her şey bir yana, 16 Temmuz sabahı Akıncılar üssü çevresinde yakalanan siviller var. Bir tanesi, Adil Öksüz. Akıl sır ermez şekilde serbest kalıp kaçmayı başaran Adil Öksüz Bir de kaçamayanlar var. Kemal Batmaz, Harun Biniş, Nurettin Oruç, Hakan Çiçek Biri, aynı Adil Öksüz gibi, Akıncılar çevresine 16 Temmuz sabahı arsa bakmaya gitmiş. Biri, bir yıl önce terfi eden arkadaşını tebrik etmek için üsse gitmiş, diğerinin öğrencisinin babası Akıncılar'da subaymış ve, "Akşam sosyal etkinlik var," diye davet etmiş. Bir diğeri, Akıncılar'a yakın bir köyde hayvancılık belgeseli Yapacakmış da taksi şoförü yanlış yerde indirdiği için üssün yakınlarında yakalanmış Hepsi de inkâr etmelerine rağmen, Cemaat'le çok net bağlantısı bulunan adamlar. Her dosyada böyle onlarca tuhaf ifade var ama bu kadarı bile yeterli sanırım."

seafoodplus.info