amerikada rakı fiyatı / Amerika'daki Rakı Fiyatları Gündem Oldu - USA/ABD - www.abdpost.com Amerika'dan Haberler

Amerikada Rakı Fiyatı

amerikada rakı fiyatı

Diageo Türkiye Genel Müdürü Kömür'e göre rakı üretimi yaklaşık 20 milyon litre azalırken tüketim aynı oranda azalmadı. "Neredeyse aynı kaldı" diyen Kömür, tüketicinin ‘merdiven altına' kaydığını ifade etti. 

Alkollü içki üretiminin düşüşünün nedenini "adil olmayan vergi sistemi" diyerek açıklayan Kömür, şöyle konuştu: 

Bu vergi sistemin sonucu olarak kaçak artmakta, ithalat artmakta, ithalat artmakta, çiftçimizin geliri düşmekte ve en önemlisi kacak ürünleri kullanan vatandaşlarımız hayatlarını kaybetmektedir. 

Yani bu vergi sisteminin mutlu ettiği tek kesim merdiven altında sahte içki üreten kaçakçı ve ülkeye yasal olmayan yollarla etil alkol sokanlardır. 

Türkiye'de üretimin azalması zincirleme etki yaratmaktadır. Özellikle bizim lokomotif ürünümüz olan rakının üretim koşulları yasayla belirlenmiştir ve ayrıca coğrafi işaretli bir üründür. 

Hem yasa, hem coğrafi işareti, üretimde kullanılan tüm girdilerin Anadolu'da üretilen tarım ürünleri olmasını gerektirmektedir. 

Dolayısıyla alkollü ürünlerin üretiminin azalması, Türkiye'deki tarım sektörünü olumsuz yönde etkilemekte, buna karşılık ithalat arttığı için yurt dışında alkollü içki üretiminde kullanılan hammaddeyi üreten çiftçilere yaramaktadır. 


"'Pandemide alkol tüketimi çok arttı' haberleri yalan"

Alkol satışlarının pandemideki durumunu da konuştuğumuz Levent Kömür'e göre satışlar, pandeminin ilan edildiği mart ayından hazirana kadar yüzde 40 oranında düştü. 

Bunun en önemli neden ise seyahat kısıtlamalarıyla havaalanlarındaki duty-freelerin, otellerin ve restoranların kapanması. 

"Bunların işimiz içindeki ağırlıkları zaten bu kadar" diyen Kömür, "İçki tüketiminin ilk kapanma döneminde çok arttığı" yönündeki haberlerin de gerçekle bir ilgisi olmadığını söyledi. 

Levent Kömür'e göre haziranda normalleşme sürecinin başlamasıyla, yaz döneminde restoranlar açıldı ve satışlar da eski seviyesine geldi. Şu anda da aslında artmış gibi görünen satışların büyük kısmı ise duty-free mağazaları, restoranlar gibi kanallardan marketlere ve tekel bayilerine yönelen miktar.

fazla oku

Fiyat politikaları belirledik. Yani zaman zaman bu konuda vergiler artıyorsa kusura bakmasınlar. Bizim petrol gelirimiz olmadığı için en önemli gelir kaynağımız bu.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakanlık görevinde bulunduğu Nisan 2013'te, Yeşilay'ın düzenlediği Global Alkol Politikaları Sempozyumu'nda, alkol ürünlerine yapılan zamlarla ilgili sarf ettiği sözler bunlar. 

Erdoğan'ın bu sözlerinden altı yıl sonraki tabloya bakıldığında; 2019 için 756,4 milyar lira vergi geliri beklentisine karşılık 673,3 milyar lira vergi toplandı. Bunun 147,1 milyar liralık kısmı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gelirleriydi. Kurumlar vergisi tahsilatı ise 78,6 milyar lirada kaldı. 

147,1 milyar liralık ÖTV'nin 14,7 milyar lirası ise "alkol ürünlerinden sağlanan gelir" olarak kayda geçti. 

Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl'ün internet sitesinde belirttiği gibi 2006 yılında tahsil edilen her 100 liralık ÖTV'nin 5 lirası alkollü içeceklerden elde edilirken, 2019'da her 100 liralık ÖTV'nin 10 lirası alkollü içeceklere aitti. 

1 liralık bira 12 liraya çıktı 

2002'nin haziran ayında kabul edilen bir yasa ile hayatımıza girmişti Özel Tüketim Vergisi. 2012'den bu yana da içki ve sigara üzerinden alınan ÖTV, altı ayda bir üretici fiyat endeksi oranında artırılıyor. 

2003'ten bu yana yapılan en az 30 adet zammın sonuncusu ise 2021 ile birlikte geldi ve alkollü içeceklerden alınan ÖTV'de asgari maktu vergi yüzde 17,07 artırıldı.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre Ocak 2003'te litresi ortalama 1,07 lira olan bira, 10 yılda 2,5 liraya, 2020'nin sonunda 12,1 liraya çıktı. 

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

2003'e 7 lira seviyesinde başlayan şarabın litresi ise Ocak 2010'da ortalama 14,8 liraydı. Aralık 2020'de de 52 liraya yükseldi. 17 yıllık tabloya bakıldığında şaraptaki artış yüzde 251, biradaki artış ise yüzde 1030 oldu. 

Ocak 2003'te 9,9 lira olan rakının ortalama litre fiyatı, 2013 sonunda 46,3 liraya yükseldi. Bu miktar 2020 sonunda 129,9 lira oldu. Yani 17 senede yüzde 1212 artış kaydedildi. 

2004'te şişe fiyatı 15 lira olan 70'lik rakı, 175 liraya kadar çıktı

Yeni Rakı'nın üretici firması Mey

Müdavimleri alkole her altı ayda bir yapılan zamlara artık alışmıştı. Ta ki, bu yılın ocak ayının ilk haftasında alkollü içkilere gelen ve yüzde 40'ı aşan zamlara kadar.

Zam öyle fazlaydı ki, 35'lik rakının fiyatı bir anda 195 TL'ye fırladı.

Öyle ki zamlara ilişkin sosyal medyada artık kredi çekilip meyhaneye gidileceğine ilişkin espriler bile yapıldı. 


"Ne umudumuz kaldı ne de eğlencemiz"

İşin espri tarafı bir yana, yıllar içinde sosyal yaşamı bir hayli daraltan zamların günlük hayatına nasıl yansıdığına ilişkin 28 yaşındaki Melih B., şunları söyledi:

Kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse üniversitenin ilk yıllarında çok değil, 2015-2016 senelerinde arkadaşlarımla orta karar bir meyhaneye gider kişi başı 40-50 TL'ye üç çeşit meze, peynir, kavun ve 70'lik rakı içerdik. Hem de bunu ailelerimizden aldığımız harçlıklarla yapardık. Her hafta olmasa da iki-üç haftada bir bunu yapabilme şansımız vardı.

Düşünün bundan altı-yedi yıl önce bile ülke bu kadar bıçak sırtında değildi. Ve biz okullarımızı bitirince hayat standartlarımız yükselecek, sosyal hayatımıza artık gelirlerimizle planlarız diye düşünürken geldiğimiz durum içler acısı. Okulları bitirdik iş bulamıyoruz. Bu iktidar hem gelecekle ilgili umutlarımızı hem de birkaç haftada bir yaptığımız eğlencelerimizi elimizden aldı.


İthal ürünler dışında yerli üretim alkollü içkilere yapılan zamlar pek çok kesime göre, iktidarın özel hayata müdahalesi.

Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) adı altında yapılan zamların yansımasıyla fırlayan fiyatların başka hiçbir şekilde anlaşılamayacağını söyleyen bu çevreler, örneğin Türkiye'de üretilen içkilerin Kıbrıs'taki satış fiyatlarını kanıt olarak ileri sürüyorlar.

Gerçekten de Türkiye'de 70'lik Yeni Rakı'nın fiyatı 279 TL iken, Kıbrıs'ta aynı ürün 93 TL. 

Sosyal hayatı sınırlanan eski bir meyhane müdavimi bunları söylüyor.

aa.jpg

Peki, bu zamlar dem mekanlarına, rakı masalarına, meyhane sohbetlerine nasıl yansıdı? Eskiden nasıldı, şimdi nasıl?


Kadim Meyhane'nin sahibi Saymadi: Ocak ayında işlerimiz yüzde 55 düştü

Kadim Meyhane'nin sahibi Ahmet Saymadi; alkole yapılan zamları aslında alıştıkları bir durum olarak değerlendirdi.

AK Parti'nin iktidara geldiği ilk yıllardan bugüne her altı ayda bir ÖTV'nin maktu alanına zam yapıldığını, ancak bu oranların ilk yıllarda yüzde 7 civarında tutulduğunu söyleyen Saymadi, sonraki senelerde bu oranın yüzde 15-20'lere çıktığını hatırlattı.

Ancak ocak ayında yapılan zammın yüzde 43 gibi yüksek bir oranda gerçekleştiğini ve firma zamlarıyla birlikte bu oranın yüzde 50-55'lere çıktığını vurgulayan Ahmet Saymadi; "Bu düzeyde bir artış herkeste panik yarattı. Hem turizmde hem de yeme içme sektöründe ocak ayı gerçekten çok kötü bir dönemdi. Herkesin ciroları yüzde 40-60 oranında düştü. Mesela bizim ocak ayımız geçen aylara göre yüzde 55 oranında daha kötü geçti" diye konuştu.

ahmet saymadi.jpg

Kadim Meyhane'nin sahibi Ahmet Saymadi

Şubat ayında herkesin duruma biraz daha alıştığını, Emine Erdoğan'ın "Porsiyonları küçültme" önerisinin bir nevi meyhanelere yansıdığını belirten Kadim Meyhane'nin sahibi Ahmet Saymadi; "Şöyle oldu; eskiden ayda dört defa meyhaneye gelenler bundan sonra ayda iki defa gelmeye başladı. Eskiden masasına yedi meze söyleyen artık dört meze söylüyor. Eskiden iki kişi bir 70'lik rakı içerdi, şimdi iki kişi 35'lik rakı söyleyip kalkıyor. Yani kafalarına göre bir hesap yapıyorlar ve bunun dışına çıkmıyorlar" dedi.


Tüketim kısıldı, porsiyonlar küçüldü

Alkollü içkilere gelen zamların insanlarda tüketimi kısma, dışarı çıkmayı seyreltme gibi bir sonuç yarattığını söyleyen Saymadi, bu zamlardan esas etkilenenlerin ise meyhanelerden çok barlar olduğuna dikkati çekti.

Saymadi, "Mesela bizim meyhaneye gelen biri sıcak, ara sıcak, mezeler, içkiler dahil ortalama 250 TL'ye kalkabiliyor ama şimdi bir bara gidip dört bira içip bir patates söyleyen de aynı parayı veriyor" dedi.

kadim meyhane2.jpg

Kadim Meyhane / Fotoğraf: Independent Türkçe

Barlarda biraların fiyatlarının 40 TL'yi bulduğunu, eskiden öğrencilerin harçlıklarından biriktirerek gittikleri barların artık öyle yerler olmaktan çıktığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:

Meyhaneler insanların sıcak yemek, meze, alkol tükettiği ve ortalama beş-altı saat kaldığı mekanlar. Böyle bakıldığında harcanan para da daha makul görünüyor ama barlar öyle değil, ayak üstü içki içilen yerler.

kadim meyhane.jpg

Kadim Meyhane / Fotoğraf: Independent Türkçe

"Meyhanelere herkes gelemeyecek"

Kadim Meyhane olarak ülkenin sosyolojisini düşünerek, zamları ürünlere daha az yansıttıklarını söylüyor Saymadi. Çünkü gerçekten de fiyatları pek çok meyhanenin altında.

Diğer meyhanelerin neden daha pahalı olduğunu sorduğumuzda, "Herkesin bunu yapma imkânı maalesef yok. Özellikle daha profesyonel işletmelerde zor çünkü mesela emek maliyeti var. Çalışanların ücretleri asgari ücretin bir ya da bir buçuk katı, çalışan sayısı da fazla. Böyle olunca bizim yaptığımız gibi kar marjlarını kısamıyor olabilirler" diye yanıtladı.

Peki, bu alkole yapılan zamlar meyhane müdavimlerinde neyi değiştirdi?

Saymadi'ye göre artık meyhaneler efkâr atılan yerler olmaktan çıktı.

"Çünkü" dedi ve "Hem daha az geliniyor hem de gelenler mesela bir 35'lik bitince ikincisini söylerlerdi, artık söylemiyorlar. Yani meyhanelerden sarhoş olarak da çıkmıyorlar, daha kontrollü içiyorlar" diye devm etti.

Meyhanelerin bundan 15-20 sene önce daha 40 yaş üstü ve belli bir gelir grubuna hitap eden yerler olduğunu, ama zaman içinde gençlerin de meyhanelere gelmeye başladığını hatırlatan Saymadi, son olarak "Görünen o ki eskiye döneceğiz, meyhaneler gene 40 yaş üstünün ve belli bir gelir grubunun gelebildiği yerlere dönüşecek" ifadelerini kullandı. Bunun nedenini ise gençlerin düşük gelirli olmasına bağlıyor.


"İktidar nasıl ve ne kadar eğleneceğimizi bile belirliyor"

Bir başka müdavim ise beyaz yakalı bir çalışan olan Derya Koyuncu. Haftanın beş günü plazalarda çalışan ve İstanbul gibi bir metropolde yaşayan insanlar için sosyalleşmenin hafta sonuna sıkıştığını ve o hafta sonlarının çok özlendiğini söyleyen Koyuncu "Zamlar sonrası plazalardan apartmanlara taşınan bir hayatımız var artık" dedi. 

Arkadaşlarıyla eskiden Beyoğlu'nda, son yıllarda ise daha çok Kadıköy'deki meyhanelerde ayda bir buluşup, felekten bir gece çaldıklarını ve bunun hepsine çok iyi geldiğini, bir tür motivasyon ve deşarj yöntemi olduğunu söyleyen Koyuncu "İktidar artık nasıl ve ne kadar eğleneceğimizi bile belirliyor, bu zamları başka türlü anlamanın imkân ve ihtimali yok" diye konuştu.

O ayda bir gerçekleşen buluşmaların bütçesini biraz zorlasa da başka şeylerden kısarak yine de altından kalkabildiğini söyleyen Koyuncu "Şimdi artık bunu yapmanın hiçbir yolu kalmadı" ifadelerini kullandı.


"Artık içkili mekanlarda yemek yenmiyor"

Beyoğlu'ndaki Makine Mühendisleri Odası Lokali'nin işletmecisi Ümit Bektaş, son zamlarla yüzde 40-50 ciro kaybı yaşadıklarını söyleyerek başlıyor sözlerine ve şubat ayının çok kötü geçtiğini belirtti.

Mart ayında ise sayısal olarak insanlar yeniden mekanlara gelmeye başlasalar da artık içkili mekanlarda yemek yenmediğini söyledi.

Eskiden 70'lik rakı açan masaların 50'lik rakıya düştüğünü, beş mezenin yerini üç mezenin aldığını söyleyen Bektaş, "İnsanlar ya rakılarını küçülttüler ya yemekten feragat etmeye başladılar ya da ara sıcak almamaya" şeklinde konuştu. 

Ümit Bektaş.jpg

Makine Mühendisleri Odası Lokali işletmecisi Ümit Bektaş

Pandemiyle birlikte içkili mekanların faturalarını, kiralarını ödemekte zaten zorlandığını artan gıda zamlarıyla bu zorluğun daha da arttığını söyleyen Bektaş, alkollü içkilere gelen fiyat artışlarıyla bunun katmerli hale geldiğini belirtti. 

Zamların bir kısmını mecburen menülere yansıttıklarını ancak Beyoğlu'nda giderek azalan bir müşteri kitlesi olduğunu da söyleyen Ümit Bektaş, bu yüzden artışları yansıtırken de çok dikkatli davranmak zorunda olduklarını dile getirdi.

"Çünkü" dedi; "Bu durum sürdürülebilir değil, herkes bir çıkış arıyor."

makina lokal2.jpg

Makine Mühendisleri Odası Lokali / Fotoğraf: Independent Türkçe

"Mecburen personel sayısı düşürüldü"

İşletmeler açısından ayakta kalmanın giderek imkânsız olduğunu vurgulayan Ümit Bektaş, pek çok işletmenin personel sayılarını azaltmak zorunda kaldığını, daha önce 10 kişinin çalıştığı mekanların artık 5 kişiyle işi yapmak durumunda kaldığını söylüyor ve gıdaya yapılan zamlarla birlikte özellikle mutfak personelinin azaltıldığına dikkati çekti.

Kendi işlettikleri mekânın bir meslek örgütünün lokali olması nedeniyle müşteri profilinin çok değişmediğini kaydeden Bektaş da tıpkı Ahmet Saymadi gibi müşterilerin geliş sıklığına vurgu yaptı ve "Eskiden haftada bir gelen artık ayda bir geliyor" diye konuştu:

Lokal olduğumuz için bizim için çok geçerli olmasa da genel olarak bütün mekanlara baktığımızda gelir gruplarına göre müşteriler bir segment düştü. Mesela eskiden Taksim'de bir ocakbaşına takılanlar, artık daha düşük mekanlara takılmaya başladı. Orta gelir grubu daha salaş mekanlara indi. Yani maaşlı çalışanlar artık her mekâna gidemiyor. Sadece üst gelir grubunda bir değişiklik yok, onlar eskisi gibi yiyip içip eğleniyorlar.


Kendilerinin lokal olması nedeniyle 150 liralık bir ücretle de masadan kalkılabildiğini ama genel olarak diğer işletmelerde mesela bir 70'lik rakının açıldığı, 4-5 meze, bir ara sıcak, bir de meyvenin geldiği masalarda ücretin kişi başına 350 TL'yi bulduğunu anlatan Ümit Bektaş, gıda ve alkol zamları sonrası mekanlarda ana yemek tüketiminin yüzde 70-80 azaldığı bilgisini de bizimle paylaştı.

Bunun nedenini ise özellikle et ve et ürünlerine yapılan zamma bağlayan Bektaş "Bizim mekânda da altı çeşit et yemeğini üç çeşide düşürdük" dedi.

makina lokal3.jpg

Makine Mühendisleri Odası Lokali / Fotoğraf: Independent Türkçe

"Artık evlerde de eğlenemiyoruz, çünkü o da maliyetli"

Kendilerinin eleman çıkartma yoluna gitmediğini ama mevsimsel olarak eleman almaları gereken zamanda bunu yapamadıklarını da dile getiren Bektaş, sürecin etkisiyle pek çok elemanın da kendiliğinden işten ayrıldığını söyledi:

Çünkü müşteri sayısı azaldı, bu onların ek gelirlerine, TİP adı verilen bahşişlerine yansıdı. Bu yüzden işi bırakan çok eleman oldu. Ya da bir yandan bu işi yaparken bir yandan mesela kuryelik yapmaya başladılar, başka alanlarda kendilerine gelir modeli yaratmaya yöneldiler.

makina lokal.jpg

Makine Mühendisleri Odası Lokali / Fotoğraf: Independent Türkçe

Peki, artık meyhanelere ya da içkili mekanlara gitmeyenler, yüksek kalemler nedeniyle buralarda sosyalleşmeyi tercih etmeyenler evlerde mi bir araya geliyor?

Ümit Bektaş, evde yeme içmenin de artık çok da kolay olmadığı görüşünde.

"Evet eve bir dönüş var" dese de bir aması da var:

Ama bu dönüşlerde evlerde de içkili sofralar sanıldığı gibi kolaylıkla ve sıklıkla kurulmuyor. Çünkü eve alınabilecek her şey de ateş pahası. Artık bir çıkış görmüyoruz. Tam da istenildiği gibi AKP politikalarına uygun, günlük hayatımızda sosyalleştiğimiz her alandan zorunlu olarak çekiliyoruz.

piraye taş plak meyhanesi.jpg

Piraye Taş Plak Meyhanesi / Fotoğraf: Independent Türkçe

Piraye Taş Plak Meyhanesi'nin sahibi Yaman: Top çeviriyoruz!

Piraye Taş Plak Meyhanesi'nin sahibi Talat Yaman, sözlerine son iki yıldır pandemi süreciyle birlikte eğlence sektöründe yer alan işletmelerin 15 ay kapalı kaldığını hatırlatarak başladı:

Bu sürede devlet ödeneği almadık, kiralarımızı ödemek zorunda kaldık, elemanlarımız çalışma ödeneği aldı ama biz takviyeler yapmak zorunda kaldık.


Son 20 yıldır alkollü içkilerin fiyatlarının fahiş zamlarla sürekli arttığını söyleyen Yaman; bunun ideolojik ve siyasal bir tercih olduğunu savundu;

Bedelini de biz işletmeciler, çalışanlarımız ve hizmet verdiğimiz beyaz yakalı orta sınıflar ödüyor.


Ocak ayında cirolarında yüzde 50'lik bir düşme yaşadıklarını söyleyen Yaman, bu yüzden zamları yansıtmadıklarını söyleyerek "Top çeviriyoruz" diye anlattı. 

talat yaman-001.jpg

talat Piraye Taş Plak Meyhanesi'nin sahibi Talat Yaman

"Herkes kimyager oldu, kendi içkisini kendisi yapıyor"

Piraye Taş Plak Meyhanesi'nde 25 kişinin çalıştığını, onların sigortalarının giderlerinin de önemli bir masraf kalemi olduğunu anlatan Yaman, "Yine de Kadıköy'deki diğer mekanlara göre şanslıyız, fiyatlarımıza garsoniye, kuver yansıtmıyoruz, herkes kendi bütçesine göre yiyip içebiliyorlar" şeklinde konuştu.

Talat Yaman buna rağmen zorlandıklarını ve zamlara direnmenin tek yolunun da stok yapmak olduğunu söylese de stoklanabilecek alkollü ürünlerin de en fazla bir-iki hafta içinde tükendiğini dile getirdi.

piraye.jpg

Piraye Taş Plak Meyhanesi / Fotoğraf: Independent Türkçe

Diğer tüm meyhane sahipleri gibi içki tüketiminin azaldığını, gelen müşterilerin az içmeyi tercih ettiğini kaydeden Yaman, sözlerinei bir İranlı örneğiyle tamamladı:

İranlıya İslam devriminden sonra neyin değiştiğini sormuşlar. Eskiden evde ibadet edip, dışarıda eğlenirdik. Şimdi dışarıda ibadet edip evde eğleniyoruz, diye yanıt vermiş. Bizim de durumumuz bu. Sayelerinde herkes kimyager oldu, herkes kendi içkisini yapmaya başladı.

Amerikalı Yeni Rakı`yı aldı, büyütüp satacak

Tekel`in Alkollü İçecekler`ini üç yıl önce 292 milyon dolara alan Mey İçki`nin çoğunluk hissesi, ABD`li yatırım fonu Texas Pacific Group`a (TPG) satıldı. TPG`nin Avrupa Sorumlusu ve ortağı Stephen M. Peel başkanlığındaki üç kişilik heyet, bir hafta süren hararetli pazarlıkları dün sonuçlandırarak devir anlaşmasına imza attı.
Edinilen bilgilere göre iki şirket arasındaki görüşme dört ay önce başladı, ancak kesildi. Avukatların girişimi ile canlanan pazarlık yeniden başladı ve sonuçlandı. Açıklamayı Stephen. M. Peel ile Mey İçki CEO`su Galip Yorgancıoğlu yaptı. Peel, Mey, sahte rakı krizini çok iyi yönetti. Daha sonra da finansal olarak sağlıklı büyüdü. Bize göre büyüme potansiyeli olan bir şirket, güçlü markaları var dedi.

Pazarlayacaklar
Uzmanlaşmış dağıtıcı şirketleri sayesinde Mey İçki`ye değer katacaklarını belirten Peel, Türkiye`deki yatırımlarını uzun vadeli düşündüklerini kaydetti. Yönetime kaç kişi atayacaklarına karar vermediklerini söyleyen Peel, Mevcut yatırımcıların temsil edilmesini sağlayacak ve yönetimin olduğu gibi süreceği bir modeli benimsiyoruz dedi.
Yatırımın parasal boyutunu açıklamayan Peel, çoğunluk hisseyi aldıklarını söyledi. Peel, Bu konuyu Rekabet otoriteleri onay verdikten sonra açıklayacağız dedi. TPG satın aldığı şirketleri 4 ila 8 yıl arasında büyüterek satıyor.

292 milyon dolardı
Mey İçki`de üç ortağın (Nurol, Özaltın ve Limak) yüzde 29`ar oranında payı vardı. Yüzde 13`ü ise TÜTSAB`a aitti.
Mey, halen 17 fabrikada ve 4 küçük işletme tesisinde üretim yapıyor. 2005`te 129 milyon litrenin üzerindeki üretim kapasitesiyle dünyanın önde gelen üreticileri arasında yer alıyor.


Büyüklüğü 30 milyar dolar
Mey İçki, üç potansiyel yatırımcı grubuyla görüşüyordu. Bunlardan TPG, Mey`in tamamı için 900 milyon dolarlık bir değer üzerinde görüşmeler yaptı.
Burger King, Seagate Technology gibi şirketlerin tahvillerine sahip olan TPG`nin kurucuları David Bonderman, Jim Coulter ve Bill Price. Grubun portföy büyüklüğü 30 milyar doların üzerinde.


İhracatı 20 milyon euro
Toplam 129 milyon 615 bin litre üretim kapasitesine sahip Mey İçki`nin 2005 yılında ihracatı 20 milyon euro ve 4 milyon litre olarak gerçekleşti. 40`a yakın ülkeye ihracat yapan Mey`in içki sattığı ülkeler arasında Yunanistan, Güney Kore, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Gürcistan, Polonya, Irak, Afganistan ve Lübnan gibi ülkeler yer alıyor.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır