TAPU SİCİLİ VE TAPU KÜTÜĞÜ I. Tapu Sicili TMK /1: “taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulur” denmektedir. Yürürlükte bulunan Medeni kanunun kullanışına göre: “Tapu Sicili” üst kavramdır. a) Tapu kütüğünü, b) kat mülkiyeti kütüğünü, bunları tamamlayan, c) yevmiye defterleri’ni, d) belgeler ve e) planları kapsar, bunlardan oluşur. II. Tapu Kütüğü Tapu kütüğü; Tapu sicili’nin TMK /2 ‘de belirtilen unsurların başlıcasıdır. --Taşınmazlar üzerindeki ayni hakların kazanılmasında şekli aleniyetin sağlanması görevinin Tapu Sicili’ne verilmesi, hukuki güvenliği sağlamak bakımından yerinde olmuştur. III. Tapu Sicili’nin Diğer Unsurları funduszeue.info Mülkiyeti Kütüğü funduszeue.infoe Defteri TMK gereğince “tescil istemi” isteyenin kimliği ve isteminin konusu belirtilerek istem sırasına göre derhal yevmiye defterine yazılır. Tapu Sicili Tüzüğü m. 59/1; şerh için de “ yevmiye numarasından” söz etmektedir. 3. Resmi belgeler ve plan (mütemmim vesikalar) Resmi senet, mirasçılık belgeleri, mülkiyeti tescilsiz geçiren mahkeme ilamı gibi belgeler de Tapu Sicili’nin bir ana unsurudur. 4. Yardımcı siciller TMK /3 yardımcı sicillerin tüzükle belirleneceğini belirtir. TST 6/B’de yardımcı siciller: a) Mal sahipleri sicili b) Aziller sicili c)Düzeltmeler sicili d) kamu orta malları sicili 1 funduszeue.infoğer defterler Hocanın kanaati üzerine “aleniyet=kamuya açıklık ilkesi” nin sonuçları kapsamına girmezler. IV. Tapusuz Taşınmazların Tapu Siciline Geçirilmeleri TMK “taşınmazlar bulundukları bölgenin tapu siciline kaydedilir.” Denmektedir. V. Kadastro Kadastro kanunu bir yandan taşınmazların sınırlandırma işleri yapılırken(m.7), diğer yandan eski tapulu taşınmaz malların hak sahiplerinin tespiti ve “tapuda kayıtlı olmayan”(tapusuz) taşınmaz malların tespiti yapılır. VI. Yeni Tapu Verilirken Mülkiyet Hakkının Kime veya Kimlere Ait Olduğunun Tespiti 1)Eski tapusu olan taşınmazlar a) Adına tescil bulunan kimse veya külli halefi olan mirasçı veya mirasçıları; tespit yapıldığı sırada zilyed iseler onlar adına tespit yapılır. “Kayıt sahibi” ölmüş, mirasçıları belli değil ise yine kayıt sahibi adına tespit yapılır. b) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyed ise, kayıt sahibi veya mirasçılarının muvafakati ile zilyed adına tespit yapılır. c) Zilyed, taşınmazı kayıt sahibinden veya külli halefinden yahut yetkili temsilcisinden tapu dışı –haricen- devraldığını ve en az 10 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız zilyed olduğunu kanıtlarsa zilyed adına tespit yapılır. d) Kayıt sahibi en az 20 yıl önce ölmüş veya gaip olmuş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamakta ise ve zilyed çekişmesiz ve aralıksız 20 yıl ve malik gibi zilyedliğini ispat etmiş ise taşınmaz yine zilyed adına tespit edilir. e) Noterin belgelediği muvakafat veya düzenlediği satış vaadi senedi de zilyed adına tespite yol açar. 2 2) Taşınmaz tapusuz ise Kadastro K. m’ de belirtilen şartlar ve yine bu maddede belirtilen hallerde, maddede gösterilen belgelerle en az 20 yıldan beri çekişmesiz ve aralıksız malik gibi zilyedliğin ispatı aranır. 3) Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre Kadastro tutanakları m. 11 gereğince ilan edilmiş ve 30 günlük ilan süresi dolmuş ise, artık sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. Kesinleşen tutanakların içeriğine, kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edilmez ve dava açılamaz. Ayni haklara zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi olmadıkları halde burada istisnai ve özel bir hak düşürücü süre düzenlenmiştir. VII- Tapu Kütüğüne Geçirilecek Taşınmazlar 1)Arazi Arazi sınırları belli yeryüzü bölümleri, parçalarıdır. Kamu malı niteliğinde olan arazi , TMK gereğince bunlara ilişkin tescili gerekli bir (sınırlı) ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz. TST 7/2’de de “mevzuat çerçevesinde tescilleri zorunlu hale gelmedikçe Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle kamunun ortak kullanımına ayrılmış taşınmaz mallar kütüğe yazılamaz” hükmü yer alır. --TST 92’de mer’a, yaylak, kışlak gibi kamu orta malları için kamu orta malları (yardımcı) sicilinin tutulacağının belirtilmiştir. 2) Taşınmazlar üzerindeki bağımsız ve sürekli haklar Bağımlı haklar; “eşyaya” (eşya üzerindeki mülkiyet hakkına) bağlı nisbi veya mutlak (ayni) haklar olabilirler. İkinci bir tür bağımlılık da kişiye (hak sahibine) bağımlı olacak hakları veya ayni haklarda görülür. Bir de alacak hakkına bağımlılık vardır ki fer’i ve ayni teminat hakları (rehin hakları) bu türdendir. Bağımlı haklar, tapuya taşınmaz olarak geçirilmeye elverişli değildirler. Buna karşılık üst hakkı ve kaynak irtifakı bağımsız hak olarak “taşınmaz” sayılmaya elverişlidirler. Bu hakların taşınmaz itibar edilerek tapuya 3 yazılması; bağımsız hak olarak başkasına devri veya intikali bakımından kolaylık sağlar. Taşınmaz malikinin, taşınmaza açılan sahifede kalan sınırlı ayni hakkın devri istendiğinde muvafakat vermesine gerek kalmaz. Bağımsız sınırlı ayni hakka kendisi bir taşınmazmış gibi ayrı bir sahife açılmıştır. Hak sahibi; taşınmaz devreden malik hükmündedir. Kendisi tasarruf yetkisini kullanabilir. Ancak; bu bağımsız hakkın aynı zamanda sürekli olması gerekir. Yeni medeni kanun 20 yıllık alt sınırı 30 yıla çıkarmıştır. Üst hakkının bağımsız bir hak olarak en çok yıl için kurulacağını belirten TMK /1’de üst sınır gösterilmiştir. MK /1’de “üst hakkı bağımsız bir hak olarak en çok yüz yıl için kurulabilir” dendiğine göre, bağımsız ve sürekli hak olarak taşınmaz sayılması ve ayrı sahife açılması durumu için yüz yıllık bir üst sınır getirilmemiş, MK /3 anlamında “devredilebilir ve mirasçıya geçebilir” olması kastedilmiştir. Aksi kararlaştırılmamış ve “kişiye bağımlı” kılınmış ise, bu takdirde de gerçek kişi yararına kurulmuş ise o gerçek kişinin ölümüyle, tüzel kişi yararına kurulmuş ise yine en çok – intifa hakkına ilişkin TMK /2’ye kıyasen- yüz yılın dolmasıyla sona ermesi gerekir. Kaynak hakkı (kaynak irtifakı) için de TMK /son’da “taşınmaz olarak ayrı sahife açılabilmesi” nin alt sınırı 30 yıl olarak belirtimiştir. Üst sınırdan bahis yoktur. Somut olayda kaynak irtifakı taşınmazın; üzerinde kaynak bulunmayan alanında da zilyedliği gerektiriyor veya malikin taşınmazdan yararlanması çok sınırlı kalıyorsa; intifa hakkının ve üst hakkının üst süre sınırının kaynak irtifakında da uygulanması hoca kanaatine göre gereklidir. 3) Kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümler Kat mülkiyetine konu olan bağımsız bölümlerin kat mülkiyeti kütüğüne taşınmaz olarak kaydı, kat mülkiyeti kanunu hükümlerine tabidir. 4 TAPU KÜTÜĞÜNE YAPILAN YAZIMLAR I. Genel Açıklama tapu kütüğüne taşınmazın geçirilmesine “kaydetme”; tapu sicilindeki yazılımlara da “kayıt” denir. --TMK ’de de “bağımsız bölümlerin kat mülkiyetini kütüğüne yazılacağı” belirtilir. II. İlke olarak, İstemsiz Yazım Yapılamaması 1. İstem ilkesi: Bu ilke yazımlarda da çizimlerde de kural olarak geçerlidir. Kanun aksi belirtmedikçe: istem yetkisinin istemiyle yazım ve çizim yapılabilir. Buradaki istem (talep), borçlar hukuku anlamında “talep” olmayıp bir resmi fiil (yazım) yapılması için memura yöneltilen istemdir. Tapu memuruna bu talep yöneltildikten sonra memur yasallık denetimi ilkesi gereğince bu istemin kanunun aradığı şartlara uygun olup olmadığını denetler, ilgiliden talebini belgelemesini isteyebilir, bundan sonra yazımı ve çizimi yapar. Tapu sicilinin tutulmasına ilişkin eylem veya yapmama tutumundan dolayı zarar görenler için TMK ’de “devletin sorumluluğu” kuralı düzenlenmiştir. 2. İstem ilkesinin istisnaları Tapu memurunun istemsiz bir yazım veya çizim yapabilmesi ancak kanunun verdiği özel bir yetkiyle olabilir. Bu da kural olarak yazımlarda değil çizimlerde olabilir. Örnek: Tapu K. 26/6 gereğince, taşınmaz satış vaadi şerh verilmişse, şerhden itibaren 5 yıl içinde satış yapılamaz ise, tapu görevlisi bu şerhi re’sen çizebilir.(Terkin) İstem yetkilisi kural olarak yazımlarda taşınmaz maliki; çizimlerde sınırlı ayni hak sahibidir. Ancak; sınırlı ayni hak süreli bir hak idiyse ve hak bu sürenin sona ermesi dolayısıyla sona ermiş ise, çizimlerde göreceğimiz gibi, sadece sınırlı ayni hak sahibi değil de malik de çizim isteyebilir. 5 Bildirici tescil hallerinde de, mülkiyet tapu dışında kazanıldığına göre, bu kazanımı belgeleyen yeni malik “bildirici tescil” in yapılması isteminde bulunabilir. II. Tapu Kütüğüne Yapılan Yazım Türleri 1. Genel Açıklama Tapu kütüğüne başlıca üç tür yazım yapılır: a)tescil b)şerh c)beyan Tescil; ayni haklar için söz konusu olan yazım türüdür. Bu yazım türünün iki türü vardır: Kurucu tescil, cüz’i intikal hallerinde kural olarak söz konusu olan yazımdır. Yazım eylemi başlı başına bir hukuki muamele değil resmi bir fiildir. Ancak; bu tescil yapılmadıkça tasarruf muamelesi hüküm doğurmaz ve mülkiyet veya sınırlı ayni hak devralan tarafından kazanılmış olmaz. Bildirici tescil hallerinde, esasen mülkiyet tescilden önce kazanılmış olur. Tescilin “kurucu” değil sadece “bildirici” etkisi vardır. Bildirici tescil halleri mevzuatta “numerus clausus” ilkesine göre tahdidi bir şekilde belirtilmiştir. 2) Tescil a)tescil ayni hakların tapu kütüğüne yazımıdır. kurucu tescil ve bildirici tescil tapu görevlisinin gerçekleştirdiği bir resmi fiildir. kurucu tescil: kurucu tescilden önce bir borçlanma işlemi –kural olarak tapu memuru önünde- düzenlenmiştir. Borçlanma işlemi kural olarak resmi şekle bağlıdır. Resmiyeti de kural olarak noter değil tapu görevlisi verir. Tescil talebi ve tescil fiilinin hukuki niteliği: TMK /1’ de “kurucu tescil talebi” için “tescil, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin talebi üzerine yapılır” denmektedir. TMK /1 “yazılı beyan” dendiğine göre burada “resmi şekil” değil “adi yazılı şekil” aranmaktadır. 6 +++tescil isteminin hukuki niteliği nedir? Kocayusufpaşaoğlu tarafından paylaşılmış ve geliştirilmiş görüş; tapu memuru tescil talebi ister ve alır. Ne var ki almasa bile satımdan sonra tescili yapmış ise mülkiyet devralana geçer. Tescil geçerli olur, yolsuz olmaz. Çünkü tasarruf muamelesi satımla birlikte gerçekleşmiş, mülkiyetin veya tesis edilen sınırlı ayni hakkın devrine ilişkin irade ve kabul iradesi de satımla birlikte beyan edilmiştir. Çoğunluk görüşü bu yönde olmayıp “tescil istemi”ni tek taraflı tasarruf muamelesi olarak görür. Ancak, “tescil talebi” verilmeksizin tescil yapılmış ise, Devreden’in sonradan tescilin yolsuzluğunu ileri sürmesi halinde, “hakkın kötüye kullanılması” tespiti yapılıyorsa, tescilin düzeltilmesi talebi reddedilmelidir. Hocanın görüşü de tescil isteminin tasarruf muamelesi niteliğinde olduğudur. İsviçreli hukukçu wieland görüşü; taşınmaz mülkiyetinin devrinde de iki (çok) taraflı tasarruf muamelesi vardır. TMK /1’deki tescil talebinin tek taraflı tasarruf muamelesi olduğu görüşü; TMK ’ün sözüne (söylemine, lafzına) dayanmaktadır. Oysa yazılı talebini devredenin (tasarruf yetkisi sahibinin) imzalaması; TMK 5 delaletiyle TBK 13/1’in göz önünde tutulmasından ileri gelmektedir: borçlanma işlemi tek tarafa borç yüklemekte ise, sadece borçlananın imzası yeterlidir. Bunun gibi, şekle bağlı tasarruf işlemini de tasarrufu yapan imzalar. Ne var ki yalnız onun imzalaması; tek tarafın(borçlu) imzaladığı borçlanma işlemlerinde olduğu anlamına gelmez. Diğer tarafın da örtülü rızası vardır. Nitekim alacağın temliki bir tasarruf muamelesidir ve iki taraflı olduğundan şüphe yoktur. Bununla birlikte sadece temlik edenin imzası yeterli görülüp, kimse de alacağın temlikinin tek taraflı bir tasarruf muamelesi olduğunu söylemez. 7 Tescil talebi; temsilci tarafından ileri sürülebilir mi? Kanun; taşınmaz mülkiyetinin devri için verilen temsil yetkisi geçerlik şekil şartına bağlanamadığına göre; şekil serbestisi esastır ve biz burada kıyasen şekil şartı getiremeyiz. Ne var ki Noterlik K. 89’da ve “düzenleme şeklinde(resmi şekil) yapılması zorunlu işlemler” başlığı altında “niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşme ve vekaletnameler” de sayılmaktadır. Burada “vekaletname” den amaç “vekalet sözleşmesi” değil, temsil yetkisi verildiğini belgeleyen metindir. Tapu memuru Not K gereğince, yalnızca tasarruf yetkisini kullanması söz konusu olan “devreden” açısından değil, “devralan” açısından da temsil yetkisi belgesinin noterde ve düzenlenme şekline uyulmuş olarak düzenlenmiş olmasını ararlar. Ne var ki aramamış da tescil etmiş ise, gerçekten temsil yetkisi verilmiş olması halinde, artık yolsuz tescil asla söz konusu olamaz. Ancak temsil yetkisi verilmemiş olması halinde tescil de “tasarruf yetkisizliği” dolayısıyla geçersiz olur. Bu geçersiz tescil yazımı, yetkisiz temsilde, yapılan yetkisiz işleme icazet verilirse düzelir. Tescil talebi; verildikten ve yevmiye defterine kaydedildikten sonra geri alınabilir mi? Hoca görüşü: bu sorun “tescil talebi” nin niteliğindeki yaygın yanılmadan doğmuştur. Tescil talebi tek taraflı tasarruf muamelesi(kazandırıcı tasarruf muamelesi) olarak nitelendirilme, yenilik doğuran bir beyan da olmadığı için, tek taraflı bir hukuki muamelenin, haklı sebeple “dönme” şartlarına tabi olmaksızın “geri alınabileceği” şüphesi doğmuş, ne var ki tek taraflı işlem sayılsa bile geri almanın mümkün olamayacağı görüşü üstün gelmiş, bunun için de “ayni beklenti” açıklamasına başvurulmuştur. (iki taraflı bir harcama işlemi vardır. Böyle olunca da esasen “haklı dönme sebebi” bulunmaksızın tasarruf muamelesinden dönülememesi gerekir. 8 ++Yevmiye defterine yazım durumunda, henüz tapu kütüğüne yazım yapılmamış ise, “ayni bekleme hakkı= ayni beklenti” doğup doğmadığı sorunu: aa) Haklı sebep bulunmaksızın geri alma imkanının olmadığını açıklamak için “ayni beklenti” kavramına başvurmaya gerek yoktur. Tek taraflı tasarruf muamelesi söz konusu olmadığı için geri alma hakkı yoktur. “haklı sebeple dönme” söz konusu olur. bb) Bu “dönme” sonunda da, Tapu kütüğüne tescili önleyebilmek için, artık karşı tarafın muvafakati yoksa, hoca görüşü, mahkemeden ihtiyati tedbir kararı veya tasarruf sınırlaması şerhi getirerek tapu kütüğüne tescilin önlenmesi, tapu kütüğüne tescil yapılmış ise de ancak açılacak “ifa davası” sonucunda verilecek hükümle devreden adına tescil sağlanmalıdır. cc)Yine hoca görüşü, bu durumda ayni beklentiden değil, yevmiye defterine yapılan tescil yazımıyla esasen mülkiyetin devralana geçtiği, ne var ki TMK ’de belirtildiği üzere, Tapu kütüğüne tescil yapılmadıkça devredenin bu taşınmazın devrine ilişkin işlemleri tapuda yapamayacağı, yevmiye defterine yazımdan sonra kütüğe yazım yapılmasından önce Tapu memuru devralanın halefi adına tescil yapmış ise, mülkiyetin halefe geçmiş olacağını kabul edebiliriz. Böylece; “ayni beklenti” görüşüne de gerek kalmamış olur. f)Bildirici Tescil: Bildirici tescilde ayni hak önceden kazanılmıştır. Şu halde tescilin görevi ayni hakkın kazanılmasını sağlamak değil, ayni hakkın yeni sahibinin kim olduğunu açıklamak, belirtmektir. TMK /2 de belirtilmektedir. Kurucu tescil; devren ve tesisen iktisap hallerinde söz konusu olurdu. Bildirici tescil de miras yoluyla iktisap, işgal( aslından kazanım, aslen iktisap), kamulaştırma, cebri icra (icra yoluyla açık arttırma sonucunda ihale ile kazanma), kurucu (inşai) mahkeme ilamıyla kazanma ve bir kanun kuralında belirtilen diğer hallerde gerekli olur. aa)miras: TMK ’da belirtildiği üzere, mirasbırakanın ölümüyle miras bir bütün olarak kanun gereğince kazanılır. Ayni haklar da böylece bildirici 9 tescilden önce kazanılırlar. Atanmış mirasçılar da bu bakımdan yasal mirasçılar gibidir. bb)Mahkeme ilamı: Satış vaadi sözleşmesinde ve her nasılsa tescil talebi aynı gün alınarak yevmiye defterine yazım yapılmamış satım sözleşmelerinde, geri alım(vefa) ve alım(iştira) kurucu yenilik doğuran haklarının kullanılmasıyla kurulmuş satım ilişkilerinde, Yeni medeni kanun’da düzenlene önalım yenilik doğuran davası sonucunda, hakimin satış bedelinin o ana kadar ödenmemişse mahkeme veznesine tevdi edilmesinden sonra vereceği ilamın kesinleşmesiyle ayni hak(mülkiyet hakkı) tescilden önce davacıya geçer ve bundan sonra yapılan tescil de bildirici tescil olur. ++Taşınır mülkiyetinde, ifa davası açılır ve ifaya mahkûmiyet ilamı verilir. Tapu sicili; taşınmazlarda, “kurucu ilam+ bildirici tescil” sistemine imkan vermektedir. cc)İşgal TMK m. /1 ‘Den anlaşılacağı üzere, işgal söz konusu olabilmesi için tapulu(tapuya geçirilmiş), ne var ki mülkiyet tescili malikin istemiyle terkin edilmiş bir taşınmaz söz konusu olmalıdır. Tapuya geçirilmemiş olan taşınmazlar, tapuda malikin kim olduğu anlaşılmayan taşınmazlar, doğal olarak tapudan gerçek maliki anlaşılabilen taşınmazlar işgal yoluyla kazanılamazlar. Taşınırlarda sahiplenme denmektedir. İşgal eden/ sahiplenenin korunması için bunu maddi fiil saymaya gerek yoktur. Çünkü “karşılıksız ve aslen kazanma” söz konusu olduğu için, bu işlemi yapanda tam hukuki muamele ehliyeti aramaya gerek yoktur. Tapu kütüğünden; sahipsiz hale geldiği, malikin istemiyle mülkiyet hakkının “terk” edildiği anlaşılan bir taşınmazı A’ nın “işgal” ettiğini, ne var ki bildirici tescil yaptırmadan önce B’ nin kendi adına bildirici tescil yaptırdığını düşünelim. B’ nin tapu kütüğüne güveni korunacak mıdır? Hoca görüşü; A kendi adına bildirici tescili yaptırmamış ise, B’nin de tapu kütüğüne güveni korunmalıdır. B kötü niyetli olduğu takdirde, B’nin Tapu Kütüğüne yazdırdığı bildirici tescil yolsuz olur. Taşınmazlarda A’nın zilyedliği 10 bilinebilir durumda ise, B kötü niyetli sayılmalıdır. Bu kez de ondan devralan C iyi niyetli ise, TMK m. gereğince onun iyi niyeti korunur ve mülkiyeti derhal kazanır. dd) Yeni toprak parçaları oluşması: TMK m. gereğince, sahipsiz yerlerde yeniden oluşan arazi Devlete ait olur. Burada da bir aslen ve dolayısıyla tescilsiz iktisap hali vardır. (önceki malik, öğrenme tarihinden itibaren 1, olay tarihinden itibaren 10 yıl içinde, sebepsiz zenginleşme niteliğinde olması gereken davayı açabilir. ff) Kamulaştırma: Özel kanun kurallarına bakılmalıdır. ee) Cebri icra: TMK m. /2’ de cebri icra da bir tescilden önce iktisap ve dolasıyla; bildirici tescil hali olarak sayılmaktadır. Bir taşınmaz cebri müzayede (açık arttırma) satıldığında, mülkiyet kurucu tescil ile değil ihale anında geçer. Taşınırlarda ihtiyari arttırmada da ihale ile mülkiyet geçer. Taşınmazlar ihtiyari açık arttırma ile satıldığı takdirde, mülkiyet kurucu tescil ile geçer, ne var ki satım sözleşmesinin ihaleden sonra tapu memuru tarafından resmen düzenlenmesine gerek olmaksızın, arttırma tutanağının müzayede memuru tarafından düzenlenmesiyle, artık tekrar resmi satış senedi düzenlenmez ve tescil talebinde bulunabilir. gg) Kurulan Vakfın, özgülenen malvarlığı unsurları içindeki taşınmazları kazanması: TMK m. gereğince, Özgülene malların mülkiyeti ile haklar, tüzel kişiliğin kazanılmasıyla vakfa geçer. Bildirici tescil yapılmasını da mahkeme Tapu idaresine bildirir. Diğer kişilik kurma işlemlerinde; kanunda özel bir bildirici tescil hali düzenlenmedikçe bu istisnai kural olarak genişletilerek uygulanmaz ve kurucu tescile gerek vardır. Sadece tescil talebinde bulunulur ve tescil ile mülkiyet tüzel kişiliğin malvarlığına geçer. 11 hh) Kişiliği son bulan Medeni Hukuk tüzel kişisinin malvarlığı: Tüzel kişilik: TMK 54’e göre “ilgili kamu kuruluşuna geçer” ii) Ticaret şirketlerinin birleşmesi: TMK jj) Eşler arasında mal ortaklığı sistemine geçilmesi: TMK /2’de “bir taşınmazın mülkiyetinde eşler arasındaki mal rejimi dolayısıyla meydan gelen değişiklikler eşlerden birinin istemiyle Tapu kütüğüne doğrudan tescil olunur.” Denmektedir. Mal ortaklığındaki “elbirliği mülkiyeti” değişikliği tescilden önce gerçekleşmektedir. Aynı sonucun, “ ailenin ortak kullanım ve yararlanmasına özgülenmiş” edinilmiş mallar da, eşler arasında paylaşmalı mal ayrılığı varsa, söz konusu olması gerekir. g)Bildirici tescilde, TMK /2 ‘nin anlamı: Bildirici tescil hallerinde, “bildirici tescil”in yapılmasından önce; mülkiyet kazanılmıştır. Ancak; bildirici tescil konusu olan taşınmazın mülkiyetini tapu dışında kazanan malikin, bu taşınmaz üzerinde “tasarruf işlemleri” yapabilmesi için, önce bildirici tescil yapılmış olması gerekir. Miras yoluyla mülkiyeti kazanmış olan M, kendi adına bildirici tescili yaptırmaksızın A’ ya taşınmazı satmak ve tescil ettirmek istemiş, Tapu memuru da bu talebi reddetmeyip istenen düzenlemeyi ve tecili yapmıştır. A adına yapılan tescil yolsuz mudur? Yoksa A’ya mülkiyet geçmiş midir? TMK /2 bir “düzen kuralı” dır. Yasak işlem yaptırımı getiren bir kural değildir. (evlendirme memuruna, işlemde tanık bulundurmasını emreden kural gibidir. Tanık bulundurmama evliliğin butlanı sonucunu doğurmaz, evlendirme memuru görevini yerine getirmede TMK m. kuralına uymamış olur.) “tasarruf işlemi”ni geçersiz ve dolayısıyla: tescili yolsuz kılmaz. 12 3- Şerh a- Genel açıklama Tescil ayni hak yazımıdır. Şerhe gelince; üç türü vardır: Nispi Nitelikteki hakları Tasarruf yetkisi Geçici tescil Güçlendiren şerh Sınırlamaları şerhi şerhi b- Nisbi hakları güçlendirici etkisi olan şerh Bu hakların bir kısmı alacak hakkı niteliğindedir. Taşınmaz satış vaadinden doğan, satış vaadi alacaklısının hakkı; kiracının hakkı gibi. Bir kısmı; sözleşmeyle tanındıkları için nispi nitelikte olan yenilik doğuran hakların yeni malike karşı da ileri sürülmesini sağlayan “şerh” ile güçlendirilmiş; sözleşmeden doğan yenilik doğuran haklardır. Burada şerhin hükmü TMK m. /son’da şu şekilde belirtilmektedir: bunlar şerh verilmekle o taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Şerhedilebilen veya TMK /2’deki ifadeyle: şerh verilebilen bu haklar, şerh süresi içinde sözleşmeye yabancı olan yeni malike karşı da ileri sürülebileceği için; “ayni etki” kazanmış olmaktadırlar. Ayni haklar alanında yürürlükte olan tahdidilik ilkesi bunlar hakkında da yürürlüktedir. Ancak, TMK ’da da açıkça söylendiği gibi, bu sınırlı sayı ilkesi, TMK ’da sayılan haklarla sınırlı olmayı değil, kanunla sınırlı olmayı ifade etmektedir. Bu sınırlılık; medeni kanun ile sınırlı olma anlamında da değildir. “kanunla sınırlılık” anlamındadır. Nitekim TMK ’da sayılmamakla birlikte, BK ’de belirtilen bir dönme yenilik doğuran hakkı da şerh verilerek yeni malike karşı da ileri sürülebilir konuma 13 getirilebilir. Bu da, taşınmaz bağışlamasında bağışlanan bağışlayandan önce ölmüş ise; bağışlanılan iadesini sağlayacak “dönme” hakkıdır. +++DÖNME İLE İLGİLİ HOCANIN GÖRÜŞÜ SAYFA 93 PARAGRAF 70 Medeni kanunda yer alıp da TMK ’da zikredilmeyen bir diğer “nispi hak şerhi” hali de “ipotekte serbest dereceden yararlanma hakkı”dır. “kıdeme itibar ilkesi” aynı derecede bulunan ipotek haklarında yürürlükte olur. Buna karşılık, bir ipotek hakkı, daha sonra tescil edilmiş olsa bile, daha öncelikli bir dereceye yerleşmiş ise, daha kurulmuş olan ipotek hakkına göre öncelik kazanmıştır. Örnek olarak, öncelikli derecedeki bir ipotek hakkı; rehinli alacaklının alacağını karşılayan borcun ödenmesiyle ortadan kalkmış, yerleştiği derece boşalmıştır. Ardındaki derecedeki ipotekli alacaklının ipotek hakkı derhal üst dereceye kendiliğinden geçecek midir? Kanun, kendiliğinden geçmenin mümkün olmadığını, bunun ancak “ipotekte boşalan dereceye geçme hakkı’nın sözleşmeyle tanınmasıyla mümkün olacağını belirtir” yeni medeni kanun, bu sözleşmenin resmi şekilde yapılmasını da açıkça aramaktadır: geçerlilikleri resmi şekilde yapılmalarına, ayni etki sağlamaları, tapu kütüğüne şerh verilmelerine bağlıdır. Taşınmaz satış vaadi şerhi TMK ’da da bu şerhe yer verilmiştir. Önceki medeni kanunda yer almayıp da, yeni medeni kanunda yer alan ve TMK Maddede yer alan yeni bir şerh de “arsa payı karşılığı inşaat” sözleşmesinden doğan nisbi hak şerhidir. (görüş sayfa 94 paragraf 75) Beyan ile şerhin farkı olarak: beyanda bildirici bir yazım söz konusudur. İyiniyet iddiasının bertaraf edilmesi etkisi vardır. Şerhin etkisi ise şerh yazımı ile doğmaktadır. Dolayısıyla nisbi hak şerhleri; yeni malike ileri sürülme ve yeni paydaşlar arasında da bağlayıcılık etkisi bakımından kurucu, beyanın etkisi ise bildiricidir. 14 Kişisel hakların şerhi: (oğuzman not) Ancak kanun tarafından şerh verilmesi imkanı kabul edilmiş kişisel haklar bu kapsamdadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ,taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, kira, alım(iştira), geri alım(vefa), ön alım(şuf’a) sözleşmeleri gibi. Kira sözleşmelerinin şerhinde kiralayan malik olmasa bile, malikin şerhi talep ederek taraflar arasındaki şerh anlaşmasını ispat etmesi yeterli olacaktır. Ancak kira sözleşmesinin şerhinin malikin mülkiyet hakkının yetkilerini daralttığı hallerde, vekile özel yetki verilmesi gerekir. Taşınmaz satış vaadinde, taraflardan her biri şerhi talep edebilir. Geçerli bir satış vaadi varsa ,şerh anlaşması için bu yeterli olup, ayrıca şerh anlaşmasına gerek yoktur. Kişisel haklar için verilen şerh, bu hakkın niteliğini değiştirmez, onu ayni hak yapmaz. Şerhin birinci etkisi şerhten sonra taşınmazın her maliki kendi mülkiyeti esnasında doğacak borçla yükümlü olur. Şerhin ikinci etkisi ise şerhin munzam etkisi olarak bilinir. Buna göre şerhten sonra taşınmazda hak kazanmış olanlardan doğmuş borcun ifasında alacaklıya zarar verenlerin haklarınınım bertaraf edilmesini sağlar. Şerhin bu etkisi ancak borç doğduktan sonra söz konusu olur, borç doğmadıkça rolü yoktur. Örneğin B alım sözleşmesiyle A’ya bir alım hakkı tanımış ve bu hak tapuya şerh verilmiş olsun. B taşınmaz üzerinde Ü lehine üst hakkı kursun ve taşınmazı C’ye temlik etmiş olsun. A alım hakkını kullanacağı zaman D taşınmaza malikse, A hakkını ona karşı ileri sürüp D’den taşınmazın mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyecektir. Alım beyan edilip bu borç doğuncaya kadar A’nın Ü’ye veya T’ye karşı ileri sürebileceği bir talep yoktur. Farzı mahal taşınmaz C’nin mülkiyetindeyken A alım hakkını kullansa taşınmaz devir borcu C’ye aittir. C bu taşınmazı D’ye temlik ederse borç D’ye geçmez. Fakat D’nin mülkiyeti C’nin borcunun ifasına engel olduğu için şerhin munzam etkisi D’nin hakkının ortaya koyduğu engeli bertaraf etmeye yarar. Diğer taraftan kıdeme itibar ilkesi ayni haklar bakımından geçerlidir. Alacak hakları ile ayni haklar arasında kıdeme itibar ilkesi uygulanmaz. ( önem arz eder) c) Tasarruf yetkisi kısıtlama şerhi TMK aa) çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararları burada, bir nisbi hak dolayısıyla ifa davası veya yeni medeni kanundan sonra yenilik doğuran dava(inşai dava), yenilik doğuran hakkın dava yoluyla kullanılması gereği bulunan hallerde açılan dava söz konusu olduğunda, üçüncü kişiye taşınmazın devrinin önlenmesi için yapılan yazım kastedilmektedir. 15 bb) haciz, iflaz kararı, konkordato ile verilen süre: yine taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisi sınırlanmaktadır. cc) aile yurdu kurulması, artmirasçı atanması gibi şerh verilmesi kanunen öngörülen işlemler TMK aile yurdu haline getirilen taşınmazlar devrolunamaz, rehnedilemez ve kiraya verilemez. Mahkeme eliyle yönetim hali saklı kalmak kaydıyla cebri icra yoluna başvurulamaz. Demektedir. TMK ’da da tapu kütüğüne şerhin gerekli kılındığını görüyoruz. TMK ’de taşınmazın mirasçılara yurt olarak geçmesine ilişkin bir ölüme bağlı tasarruf mümkün kılınmaktadır Artmirasçı atama; miras bırakanın, terekesine dahil bir nesne veya terekesinin tamamı veya bölünememiş parçası için önce A’yı, belirli bir süre sonunda veya A’nın ölümünden sonra da B’yi belirlemiş olmasıdır. Tasarruf yetkisine ait kısıtlamaların şerhi: (oğuzman not) Tasarruf yetkisi kısıtlamaları şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Sonraki haciz şerhi daha önce satış vaadi verdirmiş olan ve bu vaat uyarınca taşınmazı haciz şerhinden sonra iktisap eden alıcıyı etkilemez. Haciz tamamlanmakla borçlunun haczedilen taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi hacze ilişkin meblağ oranında kısıtlanır. Haciz kararı tapu siciline şerh verilmeden önce de bu tasarruf yetkisi kısıtlaması mevcuttur. Haciz şerhine rağmen mahcuz gayrimenkulün üçüncü kişilere satılması mümkündür ve bu iktisap geçerlidir. Ancak bu halde haciz yeni malike karşı da tesirini gösterir ve onun hakkında da dermeyan edilebilir. Haciz şerhine rağmen gayrimenkulü satın alan yeni malik, borcunu ödemedikçe haczin neticelerine ve özellikle gayrimenkulün evvelki maliki için icra marifetiyle paraya çevrilmesine boyun eğmek zorundadır. En önemlileri aile konutuna ilişkin olandır. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olan eş, diğer eşin rızası bulunmadan aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Aile konutunun maliki olmayan eş, tapu kütüğüne taşınmazın aile konutu olarak özgülendiği konusunda şerh verilmesini isteyebilecektir. d) Geçici tescil şerhi aa) bir alacak hakkı değil, tapu kütüğündeki başkası adına tescile rağmen, bir ayni hakka sahip olduğunu iddia ediliyorsa, bu ayni hakkı gerçekten var olması ihtimali dolayısıyla güvence altına almak için geçici tescil şerhi imkanı tanınmıştır. 16 bb) tasarruf yetkisini belirleyen belgelerdeki noksanlıkların sonradan tamamlanmasına kanun imkan veriyorsa yine geçici tescil şerhi verilebilir. Geçici tescillerin şerhi: (oğuzman not) Bir kimse sicil dışı ayni hak sahibi olduğunu iddia etmekte ancak sözü geçen sicil ayni hakkı kendisi üzerinde göstermediği için üçüncü kişilerin iyi niyetine dayalı ayni hak kazanımını önlemek amacıyla sicil dışı ayni hak sahibine şerh imkânı tanımaktadır. Söz konusu şerh ancak mahkeme kararı ile konulabilir. Bir diğer geçici tescil şerhi durumu tasarruf yetkisini belirleyen belgelerdeki noksanların tamamlanması halinde söz konusu olur. Bu geçici tescil şerhi için bütün ilgililerin rızası alınmalı veya hâkim karar vermelidir. Rızaya dayanan geçici tescil şerhi pratikte ancak belge tamamlanması hali için söz konusu olur. MK dışında öngörülen geçici şerhlerden birisi de vakıflara ilişkindir. Vakfın tesciline karar veren mahkeme, kararın kesinleşmesini beklemeden taşınmazların vakfedildiğine dair kayıtlarına geçici şerh verilmesi için durumu re’sen ve derhal tapu dairesine bildirir. 4) Beyanlar TMK Önce bir taşınmazın –taşınır niteliğinde olan- eklentilerinin beyanlar sütununa ve malikin istemiyle yazılacağını belirtmekte, diğer beyanlar için de özel kanunlara ve Tüzük’e göndermektedir. Beyanlar Karine yaratırlar İyi niyeti bertaraf ederler Ayni hakkı açıklarlar Herhangi bir şeyin eklentisi olup olmadığı onunla ilgili açıklamaya göre belirlenir. Taşınmaza ilişkin tasarruflar eklentiyi de kapsar. Örneğin fabrikaya taşınmaz rehni konulursa onun eklentisi olan makinalar da rehin kapsamına girer. +++HOCANIN GÖRÜŞÜ PARAGRAF ,A TAPU KÜTÜĞÜNE YAZILAN YAZIMLARIN SONUÇ VE ETKİLERİ 1-tesciller Tescil; yolsuz da olsa, hukuki görünüşe haklı güvenin korunması ilkesi veya iyi niyetin korunması ilkesi dolayısıyla, tescile güvenerek tescilin malik gibi gösterdiği kişiden ayni hak devralan kişinin, kendi adına tescilin yapılmasıyla hak kazanmasına yol da açar. Görünür de burada bir devren iktisap görünümü vardır. Ne var ki devreden malik değildir. Yahut sınırlı ayni hak tesis edilip devrediyorsa, sınırlı ayni hakkı tesis eden kişi malik değildir 17 ve dolayısıyla bu tasarruf muamelelerini yapmaya yetkili değildir. Buna rağmen, devralan konumunda olanın güveninin korunmasıyla bu kişi; adına tescil yapılmakla taşınmazı aslen ve tescil ile birlikte kazanmaktadır. Buna karşılık; tapu kütüğündeki tescil yazımı ehliyete karine oluşturmaz. Bu sebeple de ehliyetsiz malikten devralan kimse ,iyi niyetli olsa dahi mülkiyeti tescil anında kazanmayıp on yıl boyunca yolsuz tescil+ zilyetlik+ zilyetliğin iyi niyetle ve çekişmesiz-kesintisiz on yıl sürmesiyle kazanır. Bu da bir aslen iktisap hali sayılır. On yılın bu şartlarla dolduğu anda yolsuz tescil kendiliğinden düzelmiş olur. Burada tescilin etkisi söz konusu değildir. 2- Şerhler -belirli ve nisbi nitelikte hak şerhi Dar anlamda nisbi hak şerhinin etkisi; şerh verilen hakka şerh süresi içinde ayni etki kazandırması; yeni maliklere de ileri sürülebilir konuma getirmesidir. Hocanın görüşü; “nesnel borç”, ancak “eşyaya bağımlı bir borç” söz konusu olduğu halde var sayılmalıdır. Taşınmaz yükünde olduğu gibi. -Şerhin ayni etki sağlama süresi: bu süre kanunda belirtilmiş olabilir. Mesela satış vaadi için 5 yıllık bir ayni etki sağlama süresi vardır. Sözleşmeden doğan önalım hakkı için, MK /2’ de şerh tarihinden itibaren 10 yıllık bir süre kabul edilmiştir. Alım ve gerialım hakları için de 10 yıllık süre vardır. Kira sözleşmelerinde şerhin ayni etki sağlama süresinin, sözleşmede belirtilmiş ilk süre olması gerekir. İpotek hakkı bağımlı bir hak olduğuna göre, ipotekte boş dereceden yararlanma hakkı, hak sukut edinceye kadar şerhin ayni etkisinden yararlanmalıdır. “Bağışlayana dönme” şartı, bağışlayanın veya bağışlananın ölümüne kadar şerhin ayni etkisinden yararlanmalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi şerhi, dar anlamda nisbi şerhi değil “bağlayıcılık şerhi” olarak, kat mülkiyetine geçiş tamamlanıncaya kadar şerh süresinden yararlanır. -Nisbi hak şerhinde “şerh anlaşması” ve şerh talebi(istemi) Taşınmaz satış vaadinde, “şerh anlaşması” aranıp aranmayacağından tereddüt edilebilir. Tapu K. 26 karşısında, alacaklı da şerhi talep edebileceğinden, şerh anlaşması aranmamaktadır. 18 Diğer nisbi hak şerhlerinde, asıl borçlanma işlemine “şerh” kaydı konmuş ise, şekil bakımından gereken yapılmış demektir. Böyle bir kayıt konmuş değilse; nisbi hakkı doğuran borçlanma işleminin şekline uyularak sonradan da şerh anlaşması yapılabilir. Sonradan yapılan şerh anlaşmasının şekli, borçlanma işlemindeki şekle uygun olmalıdır. Ancak, tapu sicili tüzüğü m, bu şekil sorununu şöyle düzenlemiştir: şerh anlaşması asıl borçlanma işleminde bir sözleşme kaydı şeklinde ise, bu resmi senet, şerh için ibraz edilmelidir. **Şerh anlaşması borçlanma işlemi, şerh istemi, kanun özel bir düzenleme getirmedikçe, hocanın kanaatine tıpkı tescil talebinde olduğu gibi iki taraflı bir tasarruf muamelesi niteliğindedir. 2) Yeni paydaşlara karşı da bağlayıcılık getiren şerhler Dar anlamda nisbi hak şerhlerinde şerhin etkisi kurucudur.(ayni etki sağlama sonucu) Bağlayıcılık şerhlerinde de şerhin etkisi (bağlayıcılık sağlama) yine kurucudur. 3) Tasarruf yetkisi kısıtlaması şerhi Hocanın kanaatine göre burada şerhin etkisi; iyi niyet iddiasını- aleniyet ilkesi dolayısıyla- bertaraf etmesi tarzındadır. 4) Geçici tescil şerhi -MK m. ’deki halde, şerhin etkisi, üçüncü kişilerin MK ’den yararlanarak hak kazanmasını bertaraf etmektir. - MK /2’de, şerhin etkisi, hocanın kanaati, belge noksanlığı tamamlandıktan sonra, “kıdeme itibar ilkesi”nden yararlanılarak, geçici tescil şerhi verilen ayni hakkın “şerh tarihi” ne göre sırasını alması tarzında olacaktır. 5) Şerh ve Tapu kütüğünün kilitlenmesi Nisbi hak şerhlerinde kural olarak tapu kütüğünün kilitlenmesi söz konusu olmaz. Bağlayıcılık şerhlerinde de durum kural olarak böyledir. “kıdeme itibar” ilkesi yürürlükte olduğuna göre; tasarruf tahdidi şerhinin dahi Tapu kütüğünü kilitlememesi, şerhten sonra da tasarruf işlemi yapılması düşünülebilir. Ancak, kural bu olmakla birlikte, iflas ve konkordato durumu için “kilitleme” sonucu daha uygun görünmektedir. Beyanlar Beyanlar kural olarak iyi niyet iddiasını bertaraf etme sonucunu doğururlar. TAPU KÜTÜĞÜNDE ÇİZİM VE DÜZELTİMLER 1. ÇİZİM(TERKİN) Kavramı 19 Geniş anlamda terkıyn, “işgal yoluyla kazanma” konusunda değindiğimiz gibi, tapuya geçirilmiş bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet tescilinin, mülkiyeti terk anlamında, bu irade ile çizdirilmesi şeklinde olabileceği gibi, sona ermiş bir sınırlı ayni hakkın çizimi, yahut sahibinin bu ayni haktan vazgeçmesi dolayısıyla çizimi şeklinde de olabilir. DÜZELTİM VE ÇİZİMLER Hak sahibi tasarruf hukuki işlemlerde Yazımın, muamelesi(te hükmünü yitirmiş Hukuki işlemde geçersizlik rk,sınırlı ayni olmayıp sadece olması geçersizlik haktan doalyısıyla yolsuz tapu yazım (yolsuz vazgeçme) memurunun yazımın düzeltilmesi sonucu yanlış yazımı davası ikame edilmelidir. yapılan çizim (terkin) *Tek taraflı *hüküm ifade eden yazımın, eski hak sahibiyle anlaşarak, eski hak sahibi adına yazım yapılması Hak Sahibinin Tasarruf İşlemi Sonucunda Çizim 1. Tek taraflı tasarruf muamelesiyle a)Mülkiyet çizimi: Tabii olarak çok az rastlansa dahi, nazari olarak bir kimsenin tapuya geçirilmiş bir taşınmazını “terk” etmesi ve Tapu memurundan çizim istemesi mümkündür. Böylece bu taşınmaz “işgale elverişli” hale gelir, sahipsiz olduğu Tapu sicilinden anlaşılabilir. ++TMK Tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetinin işgal yoluyla kazanılması, ancak kaydının malikin istemiyle (tescil değil terkin istemi= tek taraflı, kazandırıcı olmayan tasarruf muamelesi) terkin edilmiş olmasına bağlıdır. 20 **Mülkiyet terkini ile sahipsiz duruma gelen taşınmaz, TMK /2 anlamında “özel mülkiyet konusu olamayan”, kamu mallarının özel bölümünü oluşturan “sahipsiz yerler” konumuna gelmiş değildir ve işgal yoluyla kazanılabilir. “tapusuz taşınmaz” üzerinde “mülkiyet” hakkından veya zilyedliğinden tek taraflı feragat nazari olarak mümkündür. Ancak, tapusuz taşınmaz üzerinde işgal yoluyla mülkiyet kazanılamaz. Olağanüstü (kazandırıcı) zamanaşımından yararlanılabilir. b) Sınırlı ayni hak çizimi Burada da tek taraflı tasarruf muamelesi (hak sahibinin terkin istemi) mümkündür. Çünkü burada da bir “kazandırma” değil, kendi malvarlığını eksiltici bir işlem vardır. 2) Hüküm doğuran bir işlemin, yazımdan sonra iki tarafın anlaşmasıyla terkini Nazari olarak, önce Tapu memuru önünde resmi şekilde bir “ikale” işlemi düzenlendikten sonra, tescilden yararlananın –hoca kanaati burada: iki taraflı tasarruf işlemidir- terkin istemiyle, tekrar önceki hak sahibi adına tescil yapılabilmesi mümkün ise de: kanun bunu açıkça düzenlemediği için, böyle bir işlem talebiyle Tapu memuruna başvuranlar:” böyle bir ikale veya iade işlemi bizim akit tablomuzda yoktur, satım veya bağışlama gibi, yeni bir borçlanma işlemi düzenlemem gerekir. 3) Tapu memurunun yanlış yazımı MK /1 gereğince, ilgililerin yazılı rızaları varsa, yapılan yanlışlık düzeltilebilir. Gerekli rıza verilmemişse “tapu memuru tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir.” Basit yazı yanlışlıkları, tüzük kuralları uyarınca re’sen düzeltilir. 21 4) Hükmünü Yitirmiş Yazımın Çizimi Mülkiyet hakkı, süreye ve şarta bağlı olmaz. Bu şekilde süreli ve şartlı tescil yapılamaz. Sınırlı ayni haklar süreye bağlanabilir. Sürenin bitiminde, şerhin de şerh süresinin dolmasından sonra, MK. gereğince, taşınmaz maliki tescil veya şerhden yararlananın terkin isteminde bulunmaması durumunda, Tapu memurundan terkin isteyebilir. Tapu memuru –taşınmaz satış vaadinde olduğu gibi- özel bir kural varsa, re’se terkin de yapabilir. Tapu memuru malikin terkin istemini yerine getirmiş ise, her ilgili, bu işlemin kendisine tebliği tarihinden itibaren başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabilir. Bu otuz günlük süre, hak gerçekte hükmünü yitirmediyse, bir “hak düşürücü süre” olarak anlaşılmalı, 30 günlük süre içinde hak sahibini çizime itiraz ettiğini bildirmemişse, çizimin yapılacağı anlamında yorumlanmalıdır. Çizim yapılsa dahi, ilgilinin “yolsuz çizimin düzeltilmesi” davası açma hakkı vardır. 5)”Yolsuz Tescil”in düzeltilmesi davası Dar anlamda “yolsuz yazım”, borçlanma veya harcama işleminde bir geçersizlik dolayısıyla “yolsuz olan ve başka bir kişi yararına, gerçeğe aykırı olarak bir ayni hak veya ayni etkili hak, yahut hiç değilse koruyucu bir etki sağlayan yazımdır. Yolsuz”şerh”lerde de “tapu sicilinin düzeltilmesi davası” açılabilir. Gerçek malik tarafından açılmış ise, “istihkak” temeline dayanan bir davadır. Süreli bir sınırlı ayni hakkın süresi dolmuş veya mesela “yolsuz” olarak çizildiği ileri sürülen nisbi hak şerhinde esasen şerhin ayni etki süresi dolmuş ve geçmiş ise, dava hakkı da ortadan kalkmış demektir. Yine, kazandırıcı zamanaşımı ile “yolsuz tescil” hakkı da ortadan kalkar. Çünkü dava hakkı veren mülkiyet hakkı; başka birinin taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkını aslen kazanması dolayısıyla ortadan kaldırmıştır. Davalı ve davacı: Davacı; gerçekte mülkiyet veya sınırlı ayni hak sahibi yahut “yolsuz” çizilmiş şerhden yararlanan kimsedir. 22 Davalı da hukuki görünüş olarak, “yazım” ile “ayni hak sahibi” veya “ayni yetkili hak sahibi” konumunda görünen kimse, yahut “yolsuz çizim”le şerhin ayni etkisinden veya sınırlı ayni hakkın kayıtlamasından kurtulan maliktir. Düzeltme davası; şerhli alacak hakkını devralan kimseye karşı açılmış ise, davalı da şerhe güvenerek mevcut olmayan alacak hakkını kazandığını ileri sürüyorsa, bu savunma kabul edilemez. Alacak hakları; iyi niyetin korunması yoluyla kazanılamazlar. Tapu sicili de alacak haklarının varlığı açısından güvenin korunması sonucunu sağlamaz. Ancak, “yolsuz tescil” den yararlana “görününürde malik” B, tapu’da C yararına “ayni etkili bir nisbi hak” şerhi yapmış ise, tartışmalı olmakla birlikte, şerhin ayni etkisinden yaralanma imkanı sağlandığı düşünülebilir. Davanın niteliği: Ayni hakka dayanan bir “ifa davası” olduğu veya “tespit davası” niteliğinde olduğu görüşü ileri sürülmüştür. Hoca kanaati; tapu kütüğünün düzeltilmesi davası; bir “tespit hükmü”nü içermektedir. Sonuçta “kurucu ilam” verilen bir “ifa davası” (nisbi hak davası) niteliğinde değildir. Ancak bu tespit ilamının tapuya gönderilerek tapu sicilinin düzeltilmesi bildirimi yapılmalıdır. Davalı aynı zamanda zilyet ise, “müdahalenin meni” ilamı sonucunu da doğurmalıdır. Başka birisi zilyet ise, ona karşı müdahalenin meni davası veya zilyetlik davası açılma gereği ayrı konudur. Davalı, yolsuz yazıma veya çizime güvenerek “ayni hak” kazanmış ise, onun adına yapılan “tescil” in yolsuzluğu; tapu kaydına güvenin korunması ilkesi dolayısıyla derhal düzelip, ayni hak aslen kazanılacağından, artık tescilin yolsuzluğundan söz edilemez ve tapu kütüğünün düzeltilmesi davası, ayni hakkı aslından kazanan kimseye karşı açılamaz. Aleniyet ilkesinin koruma kapsamına girmeyen –ehliyetsizden devralma gibi- bir “yolsuzluk sebebi” varsa TMK uygulanamayacağı için, kazandırıcı zamanaşımı süresi içinde, yolsuz tescil ile hak sahibi görünen iyiniyetli zilyede karşı da düzeltme davası açılabilir. 23 TMK kapsamına giren: “yolsuz tescil sahibinden devralma” durumlarında davanın açılabilmesi için davalının kötü niyetli olup ayni hakkı kazanmamış olması gerekir. 6) “Çift Tapu” Sorunu Çift tapu kaydı durumunda iki karşıt yazım birbirinin “güvenin korunması” etkisini ortadan kaldıracağı için, hangi yazım gerçeğe uygun ise, gerçek hak sahibinden devralan ayni hakkı devren kazanır. Malik görünen karşıt kayıt sahibinden devralanın iyi niyeti derhal korunarak; aslından ayni hak kazanamaz. TMK uygulanamaz. Hocanın kanaati; TMK ’nin uygulanabileceğini kabul eden görüşün yerinde olduğudur. İyi niyetli olan kimse, MK ’nin kanuni şartlarını gerçekleştirmiş olma kaydıyla, on yıl iyiniyet ile kesintisiz ve çekişmesiz zilyet olmuş ise artık “aslından” kazanma kabul edilmelidir. Ancak kötü niyetli yolsuz/çifte kayıt halefi; 20 yıllık ve MK şartlarıyla süren zilyetlik sonucunda malik olabilmelidir. DEVLETİN SORUMLULUĞUNUN ŞARTLARI(oğuzman not) 1. Maddi bir zararın doğmuş olması: Burada bilinmesi gereken şey şudur, tapunun düzeltilmesi davası ile bir şeyler bertaraf edilebiliyorsa burada daha zarar doğmamıştır. Bu zarar kabul edilmez. Tapudaki kayıt artık düzelemeyecekse, mesela artık birisi tapu siciline iyi niyetle güvenip hak iktisap etmişse ancak zarar doğmuş sayılır. 2. İlliyet bağı olmalıdır: Tapu sicilinin hukuka aykırı tutulması ile zarar arasında uygun illiyet bağı olmalı. 3. Kusur aranmaz: Devlet, bu durumda kusursuz sorumluluğa sahiptir. Yani kendinin ve organlarının hiçbir kusuru olmasa da ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulacaktır. 4. Zarar görenin kusuru dikkate alınır: Zarar görenin kusurlu davranışı da zararın doğmasında etkili olmuş veyahut zararın artmasına neden olmuşsa; bu halde devletin ödeyeceği tazminat azaltılabilir veya kaldırılır. (Bu borçlar kanunu hükmü zaten genel hüküm akılda bulunsun) ZAMANAŞIMI: TBK’daki genel zaman aşımı kuralları uygulanır. Zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, her halde zararın doğmasından 10 yıl içinde zamanaşımına uğruyor. GÖREVLİ YETKİLİ MAHKEME: Tapu sicilinin yolsuz tutulduğu Asliye Hukuk Mahkemesidir. 24 DEVLETİN KUSURLU MEMURA RÜCU HAKKI: TMK /2 uyarınca “Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” Bunun için devlet, zararı ödedikten sonra rücu davası açarak görevlilere rücu edecek. Zamanaşımı süreleri devletin tazminat ödemesinden başlar yine yıldır. MÜLKİYET HAKKI Eşya üzerinde en geniş yetkiyi veren hak, mülkiyettir. Kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerini verir. Ancak bunun bir takım sınırlandırmaları vardır. Sınırlamalar kanundan doğabileceği gibi sözleşmeden veya komşuluk hukukundan kaynaklı sınırlamalar da olabilir. A. Mülkiyet hakkının içeriği Madde Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir. MÜLKİYET Tek başına mülkiyet(mülkiyet hakkı Birlikte mülkiyet Konusu üzerinde tek bir kişi maliktir.) Paylı mülkiyet elbirliği mülkiyeti Mülkiyet Hakkının İçeriği Kullanma, yararlanma, tasarrufta bulunma yetkilerini verir. Buradaki “tasarruf” sadece “tasarruf muamelesi yapma” anlamında değil, aynı zamanda fiili tasarruf etme, tüketme, yok etme anlamındadır. Mülkiyet hakkı bir “ayni hak” olduğu için, ihlal eden herkese karşı ileri sürülebilir. Mülkiyet hakkı; bir “birincil” haktır. Birincil haklar da mutlak ve nisbi 25 nitelikte haklar olarak ikiye ayrılırlar. Mülkiyet hakkı mutlak ve ayni hak nitelikte talep yetkisi verir. Mülkiyet hakkı ayni nitelikte bir haktır ve talep yetkisi ihlal edildiğinde doğar. İfa davası niteliğinde dava açılır. MÜLKİYET HAKKI İHLAL EDİLMİŞ Tapu kütüğünde yolsuz tescil varsa Haksız elatma Ayni dava niteliğinde Düzeltme davası açılır. İstihkak davası niteliğindedir. Mülkiyet hakkının ihlalinden doğan ayni talep ve ayni dava hakkı; Türk-İsviçre Hukuklarında zamanaşımına bağlı değildir. Ancak, istisnai olarak, taşınmazların ölçümlerinin yapılarak yeni tapu verilmesi söz konusu olan taşınmazlarda, Kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, artık önceki- hükmünü yitiren- kayıtlara dayanılarak hak iddia edilemez. Bu süre 10 yıllık süre, kanunkoyucunun kabul ettiği istisnai bir hak düşürücü süredir. Yoksa, birincil haklar hak düşürücü süreye de –kural olarak- bağlı değildirler. Malike tanınan haksız el atmanın önlenmesi (men’i) davası ile; hak düşürücü sürelere bağlı olan “zilyetliğe tecavüzün önlenmesi” davasını birbirinden ayırmak ve “taşınır” davası ile de karşılaştırmamak gerekir. ++Zilyetlik davaları bir ayni hakka değil, bir zilyetlik olgusunun karinesine dayanmaktadır. Bu davalar süreye bağlıdır. Ancak, zilyetliği ihlal eden herkese karşı kural olarak tanındıkları için, bu açıdan ayni davalara benzemektedir. 26 (Elatmanın önlenmesi davası: Malikin, mülkiyet hakkına yöneltilen haksız bir tecavüzü önlemek veya buna son vermek için açtığı davadır. Sınırlı ayni hak sahibi de elatmanın önlenmesi davası açabilir. Müdahalenin haksız olması yeterlidir, davalının bir kusuruna dayanmasına gerek yoktur. Maliki tecavüz dolayısıyla bir zarara uğramış ise, tecavüz sona ermiş olsa bile zararın tazminini isteyebilir, bu talep haksız fiil zamanaşımına tabidir. Malik, müdahaleye katlanmak yükümlülüğünde ise, elatmanın önlenmesini, isteyemez. TMK ’deki davada, zilyet bu davayı açabilmek için hak sahibi olduğunu ispat etmekle yükümlü değildir. Oysa TMK /2 deki elatmanın önlenmesi davasında davacı, malik olduğunu ve meydana gelen tecavüzü ispat etmek zorundadır. Ayrıca tecavüzden doğan zilyetlik davaları çok kısa hak düşümü sürelerine bağlandığı halde, malikin açacağı elatmanın önlenmesi davası ayni bir davadır ve süreyle sınırlandırılmamıştır.) B. Mülkiyet hakkının kapsamı I. Bütünleyici parça Madde Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. II. Doğal ürünler Madde Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur. Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukukî ürünler ile bir şeyin özgülendiği amaca göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir. Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır. III. Eklenti 1. Tanım Madde Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez. 2. Eklenti sayılmayanlar Madde Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz. Asıl nesnenin yan nesneleri üçe ayrılır: a)bütünleyici parça b)doğal ürün c)eklenti YAN NESNELER Bütünleyici Parça Doğal ürün Eklenti 27 Bütünleyici parça: asıl şeyin yerel adetlere göre temel unsurlarından olan ve asıl şey ile arasında kural olarak sıkı bağlantı bulunan “parça”lar. Kalıcı yapılar arsanın bütünleyici parçası sayılır. Buna karşılık: kalıcı olmaları amaçlanmaksızın yapılan “kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar bu yapıların malikine ait olurlar ve bütünleyici parça sayılmazlar. Bir taşınmaz üzerindeki ağaçlar da bütünleyici parçadır. Taşınırlarda da bütünleyici parçadan söz edilir. Bir dolma kalemin kapağı gibi. Bütünleyici parça ile asıl şey arasındaki bağlantıya son verilmiş ise, asıl şey “eksik” kalmış sayılır. Bütünleyici parçanın da bütünleyici parçası olabilir: evin kapısı, penceresi, pencerenin camı gibi. Hükmü: bütünleyici parça üzerinde kural olarak asıl şey mülkiyetinden ayrı ve bağımsız bir mülkiyet hakkı kurulamaz. Bir nesnenin devri borçlanılır, bir borçlanma sözleşmesi yapılırsa, bu sözleşmeden sonra, ifa safhası geldiğinde, devreden, bütünleyici parçaların da devrini borçlanmış olur, yoksa bunları “ayırma” hakkı olduğunu söyleyemez. Burada da sözleşmenin güven kuramına göre yorumu ilkesi devreye girmektedir. Doğal Ürün: dar ve gerçek anlamda ürün, bir asıl şeyin, dönemsel olarak ürettiği “verim”lerdir. Koyunun yünü, yavrusu, sütü; tarladan alınan mahsul, ağacın meyvesi gibi. Bundan başka bir taşınmazdaki taş ocağından çıkarılan taşlar gibi “ bir şeyin özgülendiği amaca göre adetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimler” de geniş anlamda doğal ürün sayılmıştır. Hukuki ürün derken; ana paranın faizi, faiz alacağı; bir nesnenin kiraya verilmesi dolayısı ile elde edilen kira alacağı gibi “verimler” kastedilir. Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçası olurlar. Hükmü: bir şeyin maliki, ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar, ürünlerinin de “bütünleyici parça” olarak maliki olur. Asıl şey üzerinde intifa veya kira hakkı gibi sınırlı ayni hak veya nisbi hakka sahip olan kimse, hakkı doğuran temel sözleşme dolayısı ile asıl şeyin zilyedi olmuş ise, ayrılma anında bu doğal ürünlerin de maliki olmasına temel ilişki –kural olarak- hak verdiği hallerde, derlediği, mesela tarladan, ağaçtan topladığı ürüne, artık asıl şeyden ayrılan ve taşınır nesne olan bu nesneler zilyetliğini elde ettiği anda malik olur. 28 Eklenti: bir taşınırın bağımsız bir nesne olması asıldır. Ne var ki, bir taşınır; asıl şey malikinin “anlaşılabilen” iradesi, yahut malikin bu yönde bir istek açıklaması açıkça anlaşılamasa dahi, yerel adetin eklenti sayacağı şekilde, asıl şey ile bu taşınırı bağlantılandırılması, bu bağlantının da asıl şeyin işletilmesi, korunması, asıl şeyden özgülenme amacına göre yarar sağlanması ile ilişkili olması şartları ile, asıl şeyin eklentisi haline gelmiş olur. Bir otelin mefruşatı, gözlüğün mahfazası gibi. Bağlantı geçici ise, asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmaksızın, bu taşınırın satılması, kiraya verilmesi amaçlanmakta iken, korunması veya teşhiri için asıl şey ile geçici bir bağlantı sağlanmış ise, bu geçici bağlantı, taşınırın eklenti kılınması iradesine delalet etmez. Hükmü: eklenti, bütünleyici parça hükmünde ve niteliğinde değildir. Bütünleyici parça ile asıl şey arasında daha sıkı bir maddi bağlantı kural olarak vardır. Bütünleyici parçası olmayan asıl nesne eksik sayılır. Eklenti ise, asıl nesnenin değerini, ondan sağlanan yararı koruyabilir ve çoğaltabilir, fakat maddi bağlantı aynı derecede sıkı olmayacağı gibi, mahalli örflere göre asıl şey ile eklenti arasında bütünleyici parçada olduğu gibi bir “onsuz olmazlık” bağlantısının varlığına hükmedilmez. Bu sebeple, “eklenti” asıl şeyin malikinin zilyetliğinde olacağına göre veya böyle olduğu sürece, bu zilyetlik asıl şey malikinin eklentiye de malik olduğu yönünde karine oluşturur, ne var ki bütünleyici parçada olduğu gibi, asıl şey ile eklenti taşınır arasından bağlantı kurulması olgusu ile derhal ve kanun gereği eklentinin mülkiyeti asıl nesnenin malikine geçmiş olmaz. Bağlantı kurulması, sadece zilyetliğin mülkiyet karinesinin doğmasına yol açar. Eklenti kılınmış taşınırda rızasız çıkış olgusu yoksa, devreden emin sıfatı ile zilyet idiyse, iyi niyetle devralan, eklentinin de – mülkiyetini devren değil aslen – iyi niyetinin, hukuki görünüşe güveninin korunması dolayısı ile kazanmış olur. Oysa bütünleyici parça ilişkisinin kurulması ile birlikte, kanun gereği asıl şey malikine geçeceği için, asıl şeyin mülkiyetinin devren kazanılması ile, bütünleyici parça mülkiyeti de devren kazanılmış olur. III. Eklenti 1. Tanım Madde Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez. 2. Eklenti sayılmayanlar Madde Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz. 29 Mülkiyetin konusu ve kapsamı(oğuzman not) Yalın eşyada bir malın bir kısmına bir kişinin, diğer bir kısmına başka bir kişinin ayrı ayrı malik olmaları hukuken mümkün değildir. Şüphesiz ki iki kişi birlikte bir mala malik olabilirler fakat mülkiyet konusu şey bir bütün halinde tek bir mülk olacaktır. Bütünleyici Parça (Mütemmim Cüz) Bir şey iki şekilde bütünleyici parça haline gelir. Asıl şeyle sıkı maddi bağlantı yani fiziki bağlılık Yerel âdetin eşyayı asıl eşyanın temel unsuru sayması Fakat her iki halde de maddi bağlantı bulunması şarttır. Hatta bazı yazarlara göre fiziki bağlılık yeterli olmayıp amaç birlikteliği de bulunmalıdır. Örneğin yerel adetlere göre bir evin temel unsuru yapılan pencere, henüz eve takılmadan önce marangoz atölyesinde veya satış mahallinde bütünleyici parça değil, bağımsız bir maldır. Ancak eve takılıp maddi bağlantı kurulunca pencere evin bütünleyici parçası olur. Asıl eşyadan anlamamız gereken eşyaya karakterini veren şeydir. Maddi bağlantıdan anlaşılması gereken şudur: Eğer ayrılma asıl eşyayı yok ediyor veya zarar veriyorsa bağlanan eşya bütünleyici parça vasfını kazanır. Ayrıldığında zarara uğrama ya da değişikliğe uğrama şartının yalnız asıl şey bakımından değil bütünleyici parça bakımından da kabul edilmesi gerekir. Yargıtay’ın bir kararında bütünleyici parça şöyle yorumlanmıştır: “ Bir yapıya birleştirilmiş bulunan makinelerin o yapının bütünleyici parçası olup olmadığının tayini için, binanın sırf makineleri yerleştirmek maksadıyla özel bir şekilde yapılmış olup olmadığına bakılmalıdır. Makinalar binadan çıkarılırsa bina yapılışı bakımından kolayca başka bir amaçla kullanılamayacaksa makine binanın bütünleyici parçası olur.” Bir kiracı tarafından eve yerleştirilen kalorifer tesisatının binaya zarar vermeden sökülme imkanı yoksa yerel adet ve tesisatı yapanın iradesine bakılmaksızın artık kalorifer binanın bütünleyici parçası haline gelmiştir. Bina ve ağaçlar arazinin bütünleyici parçası sayılırlar. Arazi üstündeki kulübe ve baraka gibi taşınır yapılar bütünleyici parça değildir. Kanunumuz dönemsel olarak elde edilen doğal ürünlerin yanında hukuki ürünlerin de bütünleyici parça kabul edildiği bir düzen kurmaktadır. 30 Bütünleyici parça sayılmanın hukuki sonucu şudur: Bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça üzerinde ayrı bir tasarruf işlemi tesis etmek mümkündür. Eklenti: Ancak taşınır bir eşya bir malın eklentisi olabilir, fakat asıl şey taşınır veya taşınmaz olabilir. Bir eşyanın eklenti sayılması için iki grup şart vardır. 1- Özgülenme (Tahsis) 2- Dış bağlantı Özgüleme en net ifadeyle söz konusu taşınır malın asıl şeyin ekonomik amacına tabi kılınmasıdır. Bir malın diğer bir şeyin ekonomik amacına özgülendiği ya yerel adetlerden ya da malikin açık arzusundan anlaşılır. Tapu kütüğündeki beyanlar bu konuda açıklayıcı rol oynar. Özenle belirtelim ki tahsis devamlı olmalıdır. Geçici bir tahsis eklenti vasfını kazandırmaz. Dış bağlantı ise eklentinin asıl şeyler birleştirilmesi veya asıl şeye takılması ya da asıl şeye bağlı kılınması şeklinde olabilir. Eklenti, asıl şeyden bağımsız olarak ayrı bir aynı hak konusudur. Yani asıl şeyin bir kişiye eklentinin başka bir kişiye ait olması mümkündür. Ancak şunu da belirtmekte fayda vardır; bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe eklentilerini de kapsar. Tasarruflardan kasıt tasarruf işlemleridir. Söz konusu durum özellikle rehin bakımından önem taşır. Zira bir taşınırı rehnetmek için malın rehin alana teslim edilmesi ve malikin elinden çıkması zorunludur. Yargıtay’a göre eklenti kural olarak taşınmazdan ayrı haczedilebilir. Çünkü eklentinin taşınmaza zarar verilmeden ondan ayrılması mümkündür. BİRLİKTE MÜLKİYET funduszeue.infoı mülkiyet: C. Birlikte mülkiyet I. Paylı mülkiyet 1. Genel kurallar Madde Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir. 2. Yönetim ve tasarruf a. Anlaşmalar Madde Paydaşlar, kendi aralarında oybirliğiyle anlaşarak yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme yapabilirler. Ancak, böyle bir anlaşmayla paydaşların aşağıdaki hak ve yetkileri kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz: 1. Paylı mülkiyet konusu eşyanın kullanılabilirliğinin ve değerinin korunması için zorunlu olan yönetim işlerini yapmak ve gerektiğinde mahkemeden buna ilişkin önlemlerin alınmasını istemek, 2. Eşyayı bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından korumak için derhâl alınması gereken önlemleri bütün paydaşlar hesabına almak. 31 3. Taşınmazlarla ilgili anlaşmalar imzalarının noterlikçe onaylanması koşuluyla paydaşlardan birinin başvurusu üzerine tapu kütüğüne şerh verilebilir. b. Olağan yönetim işleri Madde Paydaşlardan her biri olağan yönetim işlerini yapmaya, özellikle küçük onarımları yaptırmaya ve tarımsal işleri yürütmeye yetkilidir. Zorunlu ve ivedi işlerin yapılmasına ilişkin kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, paydaşların çoğunlukla alacağı kararla olağan yönetim işlerinde yetkiyle ilgili farklı düzenleme getirilebilir. c. Önemli yönetim işleri Madde İşletme usulünün veya tarım türünün değiştirilmesi, adî kiraya veya ürün kirasına ilişkin sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi önemli yönetim işleri için pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesi gerekir. Olağan yönetim sınırlarını aşan ve paylı malın değerinin veya yarar sağlamaya elverişliliğinin korunması için gerekli bakım, onarım ve yapı işlerinde de aynı çoğunluk aranır. Pay ve paydaşların eşitliği hâlinde hâkim, paydaşlardan birinin istemi üzerine bütün paydaşların menfaatini gözeterek hakkaniyete uygun bir karar verir; gerekli gördüğü işlerin yapılması için paydaşlar arasından veya dışarıdan bir kayyım atayabilir. d. Olağanüstü yönetim işleri ve tasarruflar Madde Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Paylar üzerinde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulmuşsa, paydaşlar malın tamamını benzer haklarla kayıtlayamazlar. 3. Yararlanma, kullanma ve koruma Madde Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir. Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. 4. Giderler ve yükümlülükler Madde Paylı mülkiyetten doğan veya paylı malı ilgilendiren yönetim giderleri, vergiler ve diğer yükümlülükler, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paydaşlar tarafından payları oranında karşılanır. Payına düşenden fazlasını ödemiş bulunan paydaş, diğerlerine payları oranında rücu edebilir. 5. Kararların bağlayıcılığı Madde Yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda paydaşların yaptıkları düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar, sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazanan kimseleri de bağlar. Taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazananları bağlaması için, bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerekir. 6. Paydaşlıktan çıkarma a. Paydaşın çıkarılması Madde Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir. Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır. Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar verir. Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re'sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir. Davanın kabulü hâlinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur. Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir. b. Diğer hak sahiplerinin çıkarılması Madde Bir paydaşın çıkarılmasına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla, pay üzerinde intifa veya diğer bir aynî ya da tapuya şerh edilmiş kişisel yararlanma hakkı sahipleri hakkında da uygulanır. Ancak, devri caiz olmayan bir hakkın uygun bir tazminat karşılığında sona ermesine karar verilir. 7. Paylı mülkiyetin sona ermesi a. Paylaşma istemi Madde Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler, resmî şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir. 32 Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz. b. Paylaşma biçimi Madde Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir. Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır. c. İntifa hakkı sahibinin durumu Madde Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması hâlinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder. ***paylı mülkiyette maliklerden her biri belli bir malda belli bir mülkiyet hissesine sahiptir ve bu payda dilediği tasarruf işlemini yapmakta serbesttir. Oysa elbirliği ile mülkiyette, maliklerin belli bir mal üzerindeki mülkiyet payları belirlenmiş değildir ve maliklerin yapacakları herhangi bir tasarruf işlemi için kural olarak oybirliğine gerek vardır. Kat mülkiyeti kanununda düzenlenmiş olan “kat mülkiyeti” de arsa ve ortak yerlerdeki müşterek mülkiyet payına bağlı özel bir mülkiyettir. Paylı mülkiyet varsa, nesne üzerinde en az iki kişi bölünmemiş ve nesnenin tümüne yaygın paylarla malik konumunda demektir. Paydaşlardan her biri, belirli oranlarla malın her bölümünde paydaştırlar. Payları bölünmemiş paydır. Eski hukuk dilinde bu bölünmemiş paylara şayi hisse denirdi. Bu bölünmemişlik halinin devamını sağlayan sözleşmelere idame-i şüyu sözleşmesi, paylılığın giderilmesi, tasfiye edilmesi amacı ile yapılan beyana da izale-i şüyu beyanı denirdi. Elbirliği mülkiyetinin doğması için “numerus clausus” tahdidilik ilkesi, bağlı olarak, taraflar arasında: bir terekede birlikte mirasçılık veya kanunda belirtilen bir sözleşme (eşitlik durumu+ mal ortaklığı sözleşmesi ve adi ortaklık sözleşmesi) bulunması gerekir. Böyle bir kişisel ilişkiye dayanmayan birlikte mülkiyet paylı mülkiyet sayılır. 33 --Paylı mülkiyette paylar bölünmemiş olmasına rağmen bu bölünmemiş payları üzerinde her paydaş devretme ve rehnetmek yetkisine sahiptir. (Pay üzerindeki tasarruf işlemleri) Başka türlü belirtilmiş olmadıkça paylar eşit sayılır. Paydaşların alacaklıları da paydaş borcunu ifa etmemiş ise, pay üzerine haciz koydurabilir ve payı sattırabilir. ++ Önalım hakkı, kanundan veya sözleşmeden doğan bir ikincil haktır, bu yenilik doğuran bir haktır. Taşınmaz paydaşlığı hukuki ilişkisi varsa, önalım hakkı kanundan doğar. Pay satımı ve devri halinde diğer paydaşlar bu paya ilişkin olarak önalım haklarını kullanabilirler. Taşınmaz payı satımı söz konusu değilse veya esasen satıcı ile önalım hakkı sahibi arasında paydaşlık ilişkisi yoksa, önalım hakkı ancak sözleşmeden doğabilir. ++pay devredilebilir, ne var ki pay üzerinde tesisen bir sınırlı ayni hak kurulması halinde, bu hakkın paylı mülkiyet konusu olan nesnenin kullanılmasını kayıtlaması halinde, bu gibi sınırlı ayni haklar paydaşlar tarafından kurulamazlar. Nesnenin bütününde her paydaş bölünmemiş payı dolayısıyla birlikte malik olduğu için, mesela bir taşınmaz üzerinde paydaşlardan hiçbiri kendi paydaşlık sıfatına dayanarak geçit irtifakı kuramaz. Ne var ki, pay oranında “yararlanma” mümkün görünen intifa hakkı kurabilir. Ancak, yürürlükteki medeni kanuna getirilen m. ile, intifa hakkı kurulduğu bildirildikten itibaren 3 ay içinde diğer paydaşların paylılığın giderilmesini istemeleri halinde ve satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı sahibinin hakkının nazara alınmayacağı, intifa hakkının, pay bedeli üzerinde devam edeceği kuralı getirilmiştir. 34 PAYLI MÜLKİYET(oğuzman not) Paylı mülkiyette, bu mülkiyete tabi şey bir bütün olarak tek bir mülkiyet konusudur. Her paydaş eşyanın her yerinde hak sahibidir. Söz konusu mülkiyet birden çok kişiye ait bulunmaktadır Birden çok kişi söz konusu mülkiyetin bir payına sahip bulunmaktadır. Paylı mülkiyette hak ve hak konusu bölünmemiştir. Yetkilerin kullanılması bölünmüştür. Paylı mülkiyet hukuki işlemle yetkili idari makamın işlemiyle, kanunla ya da bir mahkeme kararıyla meydana gelir. İki taşınmazı birbirinden ayırmaya yarayan çitler ve duvarlar kanunen paylı mülkiyete tabidir. Paydaşın Payları Bakımından Durumları Pay Oranı: Pay 1/3, 7/15 gibi değerlerle ifade edilir. Paylı mülkiyetin kurulmasına yol açan hukuki sebepte pay oranı belli değilse paylar eşit sayılır. Pay oranı, paylı mülkiyetin sona ermesinde her bir paydaşın mal veya para olarak eline geçecek şeyin tayinine yarar. Paydaşın payında tasarrufu: Paydaşlardan her biri, kendi payını devredebilir, rehnedebilir ve bu pay alacaklılar tarafından haczettirilebilir. (İstisna: Edilmiş mallara katılma rejimine tabi olan eşlerden birinin diğerinin rızasını alması şarttır) Bir taşınmaz payı üzerinde bir geçit irtifakı kurulmaz, zira geçit irtifakı hakkına özgülenecek yerin her noktasında diğer paydaşların da hakkı vardır. Ancak pay üzerinde intifa hakkı, rehin ve taşınmaz yükü kurulabilir. Maddi kullanmayı gerektiren kira sözleşmesine de pay konu olamaz. Ancak paydaşlar iki kişiyse, biri diğerine payını kiralayabilir. Paydaşlar aralarında yaptıkları bir anlaşmayla taşınmazın belli bölümlerini kullanıyorsa, paydaşlardan birinin kendi bölümünü kiralamakla elde ettiği gelir üzerinde diğer paydaşların hakkı vardır. Taşınmazın tamamı üzerinde bir paydaş rehin kuramaz. Bu yasak kanundandır. Şayet paydaşlardan biri taşınmazın tamamı üzerinde rehin kursa ve daha sonra iyi niyetli üçüncü kişiler tarafından yolsuz tescile dayanılarak rehin hakkı kazanılamaz. Çünkü buradaki aksaklık bizzat kanun hükmünden kaynaklanmaktadır. Münferit bir pay (her paydaşa özgülenmiş) üzerinde irtifak hakkı kurulması mümkündür. Pay sahibi hangi hak ve yetkilere sahipse, irtifak hakkının kurulmasıyla irtifak hakkı sahibi de o hak ve yetkileri haiz olacaktır. 35 İlk kurulan pay rehninin rehin alacaklısı taşınmazın tamamı üzerinde sonradan kurulacak rehine muvafakat verirse, ikinci rehin geçerli olacaktır. Taşınmazın tamamı üzerinde rehin kurulduktan sonra, paylar üzerinde ayrıca her paydaş rehin kurabilir. Bu durumda rehinlerin kuruluş tarihlerine bakılır. Taşınmazdaki paylı mülkiyet payının satışında diğer paydaşlar kanuni ön alım hakkını kullanarak öncelikle satın almak imkânına sahiptirler. Paydaşların payının devrinin aralarındaki sözleşmeyle kısıtlanması sadece tarafları bağlar. Üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Bu yöndeki anlaşmaların tapu siciline şerhi mümkün değildir. Paydaşın hakkını koruması: Her paydaş üçüncü kişilere ve diğer paydaşlara karşı hakkını koruma imkânına sahiptir. Keza üçüncü kişinin saldırısına diğer paydaşlar razı olsalar dahi rızası olmayan paydaş el atmanın önlenmesini talep edebilir. Ortak menfaatler dolayısıyla sağlanan koruma bölünemediği için bir paydaşın başvurduğu koruma tedbirlerinden diğer paydaşlar da yararlanmış olur. Paylı mülkiyetin kullanma, yararlanma ve yönetim sözleşmelerinin geçerliliği oybirliği ile alınacak kararlarla mümkün olur. Paylı Mülkiyette Yönetim ve Tasarruf 1) Yönetimin anlaşma ile düzenlenmesi -Yönetim anlaşmasının bir sözleşme olarak oybirliği ile, üzerinde uyuşma gerçekleşerek yapılmış olması gerekir -Yönetim anlaşmasının içeriği için bazı yasak işlem sınırlamaları getirilmiştir. Bu kurallara uyulmamış ise, kısmi hükümsüzlük yaptırımı devreye girer: a)Eşyanın (paylı mülkiyet konusu nesnenin) korunması için zorunlu yönetim işlerini yapma ve gerekiyorsa mahkemeden önlem isteme yetkisi, sözleşme ile paydaşlardan alınamaz. b)Zarar tehlikesi varsa, derhal aşınması gereken önlemleri, “vekaletsiz iş görme” çerçevesinde, bütün paydaşlar hesabına alma yetkisi de paydaşlardan alınamaz. 36 -Yönetim anlaşmasının adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Resmi şekil aramaz. Anlaşmanın altındaki imzalar noterlikçe onaylanmış ise, paydaşlardan birinin başvurusu, tapu kütüğünde bu yönetim anlaşmasının “beyan” edilmesi ve dolayısı ile paydaşların cüz’i hallerine karşı da ileri sürülebilmesi için yeterlidir. 2)Yönetim anlaşması yok ise -Olağan yönetim işleri: Zorunlu ve ivedi olmayan olağan yönetim işleri için, oybirliği ile imzalanmış bir yönetim anlaşması olmasa bile, paydaşların çoğunlukla alacağı bir kararla (yarıdan bir fazla paydaş çoğunluğu) bu olağan yönetim işleri paydaşlardan alınarak mesela “yönetici” paydaşa bırakılabilir. Ancak, zorunlu ve ivedi işlerde harekete geçme yetkisi, çoğunluk kararı ile değil oybirliği ile dahi paydaş bireyin elinden alınamaz. -Önemli yönetim işleri: işletme usulünün, tarıma özgülenmiş taşınmazlarda ekilip derilecek tarım türünün değiştirilmesi, kira sözleşmesi yapılması ve feshi, toprağın ıslahı, olağan yönetim sınırları aşan bakım, onarım ve yapı işleri “önemli yönetim işi” yapılır. Pay ve paydaş çoğunluğu aranır. Mesela 10 paydaş varsa ve bunlardan birisi A 11/20 paya, diğer 9 paydaştan her biri 1/20’şer paya sahip, 9 paydaş birleşse dahi, A’nın katılmadığı bir ara önerisi için pay çoğunluğu sağlanamaz. Paydaş çoğunluğu sağlanması için de A’ dan başka 5 paydaşın daha olumlu oyun aranır. A, yanına 5’den az paydaşı da alarak önemli yönetim işlerinde karar veremez. -Olağanüstü yönetim işleri: Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, Korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlemi Paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemleri, Oybirliği ile aksine bir yönetim anlaşması kabul edilmiş değil ise ancak oybirliği ile karar verilmiş ise yapılabilir. 37 Nesnenin bütününde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulabilmesi için paylar üzerinde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulmamış olması gerekir. Paydaşların Malın Bütünü Bakımından Yetkileri(oğuzman not) Yönetime katılma yetkisi: Her paydaş yönetim işlerinde yetki ve söz sahibidir. Malı kullanma ve ondan yararlanma yetkisi: Her paydaş diğer paydaşların kullanım hakkına saldırıda bulunmadığı sürece paylı maldan yararlanabilir. Paydaşlar aralarında harici bir taksim sözleşmesi yapabilirler veya fiilen süregelen bir kullanım şekline açık veya örtülü olarak rıza verebilirler. Paylı mülkiyetin nasıl kullanılacağına dair paydaş anlaşması herhangi bir geçerlilik şartına tabi olmayıp, bu anlaşmayı her paydaş tek başına tapuda şerh ettirebilir. Paydaşlar aralarında paylı mülkiyetin belli bölümlerini belli paydaşlara özgülemişlerse, bu kısımların kiraya verilip verilemeyeceği ile ilgili iki görüş bulunmaktadır. 1.görüş : Her paydaş kendi kullanımına özgülenen bölümü tek başına kiraya verebilir. 2.görüş : Belli bir bölümün kiralanması önemli yönetim işidir , o yüzden bu işlem için pay ve paydaş çoğunluğu aranmalıdır. Paylı mülkiyette paydan az yer kullandığını iddia eden paydaş, paydaşlığın giderilmesi davası açabilir. Paylı malı kullanma hususundaki uyuşmazlık hâkimce belirlenebilir. Hâkim pay oranlarını da göz önünde tutarak kullanma tarzı tayin eder ve bu karar sadece paydaşları değil onların külli ve cüz’i haleflerini de bağlar. Malın Tamamını Kapsayan Tasarruf Yetkileri Paydaşlar malın tamamını kapsayan tasarruf işlemlerini (paylı malın devri, rehin vs.) tüm paydaşların rızasıyla yapabilirler. Paylar üzerinde taşınmaz rehni veya taşınmaz yükü kurulmuşsa paydaşlar malın tamamını benzer haklarla kayıtlayamazlar. 38 Paylı Nesneden Yararlanma Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının zaman veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir. Taraflar bir kullanma ve yararlanma sözleşmesi yapmamış veya zaman veya yer bakımından bir kullanma bölüşmesine hakim karar vermemişse, hoca kanaatine göre, bir paydaşın nesnenin bütününden kendi pay oranını aşan bir yarar sağlaması halinde, haksız karışma kazancı iadesi şartları bulunmasa dahi, hiç değilse yoksullaşma şartı varsa sebepsiz iktisap borç ilişkisi dolayısıyla kendisinden iade istenebilmelidir. Ortak yarar Korunmasından Diğer Paydaşları “Temsil” Paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. Burada gerçek anlamda bir temsil söz konusu değildir. Paylara bölünmeyen ortak bir yararın korunması için paydaşlardan birisi dava açmış, mesela paylı nesneye müdahalenin menini sağlamış ise, müdahalenin meni ilamının sonucundan diğer paydaşlar da yararlanacaktır. Ortak Menfaatleri Koruma Yetkisi(oğuzman not) Bir paydaşın kendi hakkını korumak için başvurduğu koruma yöntemi, bölünemediği için niteliği gereği malın bütününü kapsıyorsa bu korumadan tüm paydaşlar yararlanır. Fakat paydaş dava açmışsa sadece davacı lehine ecri misle karar verilebilir. Paylı taşınmazda yolsuz olarak tescil edilmiş geçit irtifakının terkinini bir paydaş dava eder ve davayı kazanırsa yolsuz tescilin terkininden bütün paydaşlar yararlanır. Gider ve Yükümlülükler Aksine bir hüküm bulunmadıkça “paylar oranında karşılama” kuralı yürürlüktedir. 39 Paydaşların Giderler ve Yükümlülüklere Katılması Her paydaş paylı mülkiyetin yönetim giderleri, vergi ve diğer yükümlülüklerinden payları oranında sorumlulardır. Payına düşenden fazlasını ödeyen paydaş, diğer paydaşlara payları oranında rücu edebilir. Ancak payını ödeyemeyen veya aciz yahut iflas etmiş paydaştan alınamayan ücret, diğer paydaşlara yükletilemez. Öğretideki bir görüş paydaşın paylı mülkiyete katılmasından önceki borçlarından veya paylı mülkiyetten ayrılmasından sonraki giderlerden sorumlu olmamasını savunurken gittikçe taraftar toplayan diğer görüşe göre eşyaya bağlı borç olmasından ötürü masraf kendi zamanında yapılmamış olsa da sonraki malike başvurulmasını savunmaktadır. Kararların Bağlayıcı Kılınması 5. Kararların bağlayıcılığı Madde Yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda paydaşların yaptıkları düzenleme ve aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar, sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazanan kimseleri de bağlar. Taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş olan veya pay üzerinde aynî hak kazananları bağlaması için, bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerekir. 40
EŞYA HUKUKU
Kısaltılmış Ders Kitabı
Mevzuata Uyarlanmış 2. Bası
• Zilyetlik-Tapu Sicili
• Taşınmaz ve Taşınır Mülkiyeti
• Kat Mülkiyeti
• Sınırlı Ayni Haklar
~
FİLİZ KİTAB EVİ
İSTANBUL
EYLÜL
ISBN:
YAYINLAYAN:
Filiz Kitabevi Basım Yayın Dağıtım
Petrol Ürünleri Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.
Cemal Yener Tosyalı Cad.
No: 57/A () Vefa/İST.
Tel: () 07 18
Fax: () 20 71
funduszeue.info
Yayıncı Sertifika Numarası:
İKİNCİ BASIYA ÖNSÖZ
yılı
sonunda Eşya Hukuku kitabımızın öğrencilere yönelik olarak kı
saltılmış ders kitabı formatı ile yaptığımız birinci baskısının kısa sürede tü-
kenmesi üzerine elinizdeki yeni baskıyı hazırlamak gerekti.
İkinci baskısında kitabımız mevzuat değişiklikleri nazara alınarak yeniden
gözden geçirilmiştir.
Yeni baskının kısa sürede yayına hazırlanmasında yardımları olan Araş.
Gör. Barış Demirsatan, Araş. Gör. Berk Kenan Koyuncu ve Araş. Gör. Yase-
min Yalçın'a teşekkür ediyorum.
Aynı şekilde kitabın yayını aşamasındaki çalışmaların titizlikle yapılmasını
sağlayan Filiz Kitabevi sahibi Sn. Oğuzhan Oruç ve Sn. Zeynep Oruç Tatlı'ya
da teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli Hocalarım Prof. Dr. Kemal Oğuzman ve Prof. Dr. Özer Seliçi'nin
öğrenciler için hazırladıkları ve uzun yıllar boyunca Fakültelerde ders kitabı
olarak okutulan Eşya Hukuku Kitabı, yirminci baskısını yaptığımızda zaman
içinde eklemelerle öğrenci için fazla kapsamlı hale geldi. Öğrencilerimizin ki-
taptan yararlanmaya devam etmesini sağlamak için, Eşya Hukuku kitabının
yeni baskılarını uygulamacılara yönelik olarak sürdürmek kaydıyla, kitabın kı
saltılmış bir baskısının hazırlanması gereği doğdu. Kitabın her basısında oldu-
ğu gibi bu yeni şeklinin yaşattığı sevinç ve heyecan, Hocalarımızla beraber
olamamanın hüznü ile gölgeleniyor.
Kitabı ders kitabı haline getirirken, kitabın özünün korunmasına gayret edil-
miştir. Bu bağlamda hukuki kurumların kanunlarda nasıl düzenlendiğinin açık
lanması ile yetinilmeyerek, kurumların amacı ve hükümlerin koruduğu menfaat-
lere ilişkin açıklamalar korunmuştur. Böylece öğrencilerimizin hukuki düşünme
tarzlarının oluşmasında sağlanan katkı da önceki gibi devam edecektir.
Uygulama için önemli olan konu detayları ve yargı kararlan ile ayrıntılı
doktrin bilgisi ders kitabına alınmamış, esas kitaba atıflar ile yetinilmiştir. Tar-
tışmalı noktalara ve bu hususlarda esaslı fikirlere işaret edilmiş, detaya girme-
den kanaatimiz açıklanmıştır.
Öğrencilerimizin hukuk fakültesinden gerçek anlamda mezun olmanın ve
yetkin hukukçu olabilmenin, her alandaki hukuk kitaplarının defalarca okuna-
rak bilginin kalıcı olmasını sağlamaktan geçtiğini bilerek davranmaları, ülke-
mizin gerçek ihtiyaçlarından birisidir.
Eşya Hukuku kitabını ders kitabı olarak kısaltma konusunda olduğu gibi,
hukuki konularda da kitabı ve her başvurduğumda fıkirleri ile bana yol göste-
ren değerli Hocam Prof. Dr. Lale Sirmen'e teşekkürlerimi sunuyorum.
Kitabıntashihlerinin yapılması ve indekslerinin hazırlanmasında genç ça-
lışma arkadaşlarım Semra Karabacak, Yasemin Yalçın ve Kübra Yıldız büyük
gayret gösterdiler. Kendilerine minnettarım.
Kitabın baskıya hazırlanmasında emekleri geçen ve baskıyı gerçekleştiren
Filiz Kitapevi sahibi Sn. Oğuzhan Oruç ile Sn. Zeynep Oruç Tatlı'ya da teşek
kürlerimi sunuyorum.
BİRİNCİ KISIM
ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ
Birinci Bölüm
ZİLYETLİK
§ 1. GENEL BAKIŞ 11
§ 2. ZİLYETLİK KAVRAMI VE ZİLYETLİĞİN NİTELİĞİ 13
X İçindekiler
I. KAVRAM 13
II. ZİLYETLİĞİN HUKUKİ NİTELİĞİ 15
§ 3. ZİLYETLİĞE TABİ ŞEYLER················································································ 16
§ 4. ZİLYETLİĞİN ÇEŞİTLERİ·············,······································································· 18
1) Haklı - haksız zilyetlik . . .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. . 18
2) İyi niyetli - kötü niyetli zilyetlik 18
3) Malik sıfatıyla - başka sıfatla zil yedik . . .. .. .. .. .. .. .. .. . .. .. .. .. .. .. .. .. . 18
4) Asli - fer'i zilyetlik 19
5) Kendisi için - başkası için zilyetlik ve hizmet zilyetliği (zilyet
yardımcılığı) 19
6) Dolaylı - dolaysız zilyetlik 20
7) Tek başına - birlikte (müşterek ve elbirliğiyle) zilyetlik 20
§ 5. ZİLYETLİĞİN KAZANILMASI VE KAYBI 21
I. ZİLYETLİĞİN KAZANILMASI······································································· 21
1) Aslen kazanma 22
2) Devren kazanma 22
3) Tesisen (kurulmaya bağlı) kazanma 22
4) Miras yolu ile kazanma 23
II. ZİLYETLİĞİN DEVRİNİN ÇEŞİTLİ ŞEKİLLERİ 23
1) Yeni zilyedin dolaysız (doğrudan doğruya) zilyet kılınması 24
a) Malın teslimi 24
b) Araçların teslimi 25
c) Malın, yeni zilyetin fiili hakimiyetine bırakılması 26
2) Yeni zilyedin, dolaylı (vasıtalı) zilyet kılınması 26
a) Temsilci aracılığı ile zilyetliği kazanma 27
b) Hükınen teslim 28
c) Zilyetliğin havalesi 30
d) Emtiayı temsil eden senetlerin teslimi 33
III. ZİLYETLİĞİN SONA ERMESİ 35
1) Zilyedin arzusu ile sona erme 35
2) Fiili hakimiyet kaybı 35
İkinci Bölüm
TAPU SİCİLİ
§ 1. GENEL BAKIŞ 77
§ 2. TAPU SİCİLİ KAVRAMI VE UNSURLARI 79
I. KAVRAM 79
II. ANA SİCİL VE TAMAMLAYICI UNSURLAR 80
1) Temel sicil: Tapu kütüğü 80
2) Kat mülkiyeti kütüğü , 80
3) Yevmiye defteri 81
4) Belgeler 82
5) Planlar 82
III. YARDIMCI SİCİLLER 83
1) Aziller sicili .. .. .. .. .. .. .. . . . .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. . .. .. .. .. .. .. .. .. .. 83
2) Düzeltmeler sicili 83
3) Kamu orta malları sicili 83
4) Tapu envanter defteri 84
5) İdari sınırlar kayıt defteri .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. . .. .. . 84
§ 3. TAPU SİCİLİ TEŞKİLATI VE DEVLETİN SORUMLULUĞU 84
I. TEŞKİLAT 84
II. TAPU SİCİLLERİNİN TUTULMASINDAN DEVLETİN
SORUMLULUĞU 85
1) Sorumluluğun şartları 85
a) Doğan bir zarar bulunmalıdır 85
b) Zarar tapu sicilinin hukuka aykırı şekilde tutulmasından doğmalıdır 86
c) İlliyet bağı olmalıdır 89
İçindekiler XIII
İKİNCİ KISIM
MÜLKİYET
Birinci Bölüm
GENEL HÜKÜMLER
İkinci Bölüm
TAŞINMAZ MÜLKİYETİ
§ 1. TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN KONUSU
§ 2. TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN KAZANILMASI
I. GENEL OLARAK KAZANMA TARZLARI
1) Aslen kazanma-Devren kazanma
2) Tescille kazanma-Tescilden önce kazanma
II. TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN TESCİLLE KAZANILMASI
1) Genel olarak şartlan
2) Kazanma sebebi
a) Mülkiyeti nakil borcu doğuran sözleşmelerde şekil ve şekle
aykırılığın sonuçlan
aa) Şekil
bb) Şekle aykırılığın sonuçları
İçindekiler XIX
Üçüncü Bölüm
TAŞINIR MÜLKİYETİ
§ 1. TAŞINIR MÜLKİYETİNİN KONUSU
I. TAŞINIR EŞYA
II. DOĞAL GÜÇLER
§ 2. TAŞINIR MÜLKİYETİNİN KAZANILMASI
XXVI İçindekiler
ÜÇÜNCÜ KISIM
SINIRLI AYNI HAKLAR
Birinci Bölüm
GENEL BİLGİLER
İkinci Bölüm
İRTİFAK HAKLARI
§ ı. GENEL BİLGİLER
I. KAVRAM
II. İRTİFAK HAKKlNlN ÇEŞİTLERİ 41 O
1) Yararlanma yetkisinin kapsamı açısından
a) Tam yararlanma
b) Sınırlı yararlanma
2) Yararlanma yetkisinin tarzı açısından
a) Olumlu irtifaklar
b) Olumsuz irtifaklar
3) Hak sahibinin tayini açısından
a) Kişisel irtifaklar
b) Eşyaya bağlı irtifaklar
III. İRTİFAKLARA UYGULANACAK.HÜKÜMLER
1) Genel olarak
2) Kazanma açısından
3) İrtifak hakkı sahibinin korunması açısından
§ 2. EŞYAYA BAĞLI İRTİFAKLAR
I.EŞYAYABAĞLIİRTİFAKINKONUSU
il. EŞYAYA BAĞLI İRTİFAK HAKKlNlN KAZANILMASI
1) Tescille kazanma
2) Sicil dışı (tescilden önce) kazanma
a) Miras
b) İşgal
c) Kamulaştırma
d) Cebri icra
e) Mahkeme kararı
3) İrtifak hakkının zamanaşımı ile kazanılması
a) Olağan zaınanaşımı ile kazanma
b) Olağanüstü zamanaşımı ile kazanma
IV. EŞYAYA BAĞLI funduszeue.infoIN SONA ERMESİ
1) Terkin ile sona erme
2) Terkin dışı sona erme
a) Yüklü veya yararlanan taşınmazın yok olması.
b) Yüklü taşınmazın kamulaştırılması
c) Sürenin sona ermesi
d) Tescilsiz kazanılan mecra irtifakının sona ermesi
XXVIII İçindekiler
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TAŞINMAZ YÜKÜ
§ 1. TAŞINMAZ YÜKÜ KAVRAMI VE YÜKÜN KAPSAMI
I. KAVRAM
II. YÜKÜN KAPSAMI
1) Edim borcu
2) Taşınmazın, borcun teminatı olması
§ 2. TAŞINMAZ YÜKÜNÜN ÇEŞİTLERİ
1) Kişi lehine taşınmaz yükü - Eşyaya bağlı taşınmaz yükü
2) Özel hukuk taşınmaz yükü - Kamu hukuku taşınmaz yükü
§ 3. TAŞINMAZ YÜKÜNÜN KAZANILMASI
1) Kazanma yolları
§ 4. TAŞINMAZ YÜKÜNÜN SONA ERMESİ
1) Genel olarak
2) Yükten kurtulma yolu ile sona erdirme
a) Yük alacaklısının taşınmazını yükten kurtarma yetkisi
b) Yüklü taşınmaz malikinin taşınmazı yükten kurtarma yetkisi
Dördüncü Bölüm
REHİN HAKLARI
Birinci Ayırım
TAŞINMAZ REHNİ
2) Bir alacağın birden fazla taşınmazla teminat altına alınması
a) Kural
b) İstisna
II. TAŞINMAZ REHNİNDE funduszeue.info AÇIKLIK İLKESİNE İLİŞKİN
HÜKÜMLER
A. Taşınmaz rehninin kazanılması
1) Tescil ile kazanma
a) Kazanma sebebi
aa) Taşınmaz relıni sözleşmesi
bb) Ölüme bağlı tasarruf
cc) Malikin tek taraflı tasarrufu
dd) Kanun hükmü
ee) Mahkeme kararı
b) Tescilin icrası
2) Sicil dışı kazanma
B. Taşınmaz rehninin sona ermesi
III. SABİT DERECELER SİSTEMİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER
1) İlerleme sistemi
2) Sabit dereceler sistemi
3) Türk hukukunda sabit dereceler sistemi
a) Sistemin tercih sebepleri
b) Sabit dereceler sisteminin hükümleri
c) Sabit dereceler sisteminin istisnaları
aa) Kanundan doğan ilerleme hakları
bb) Sözleşmeden doğan ilerleme hakkı
aaa)Boş dereceye ilerleme hakkının hukuki niteliği ve
kuruluşu . .. .. .. . .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. . .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. ..
bbb) Boş dereceye ilerleme sözleşmesinin hükümleri
ece) Boş dereceye ilerlemenin gerçekleşmesi
IV. YABANCI PARA ÜZERİNDEN REHİN KURULMASINA İLİŞKİN
HÜKÜMLER
1) Genel olarak
2) Medeni Kanun m. /f.2 vd. hükmünün uygulama alanı
XXXII İçindekiler
İkinci Ayırım
TAŞINIR REHNİ
§ 1. GENEL BAKIŞ
I. TAŞINIR REHNİ ÇEŞİTLERİ
a) Gemi ipoteği
b) Hava araçlarının rehni .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .
c) Ticari işlerden doğan alacaklarda taşınır rehni
d) Maden cevheri rehni
e) Kamuya açık yerlerin işletilmesinden doğan kamu borçları için
bu yerlerdeki eşya üzerinde rehin
XXXN İçindekiler
İNDEKSLER:
Kavram indeksi
Madde indeksi
Bibliyografya .. .. .. .. ..
KISALTMALAR
A-Kavram:
Eşya Hukukunun temel konusunu teşkil eden aynı hak kavramının be- 5
lirlenmesi tartışmalı bir sorundur. "Klasik Görüş" ve "Şahısçı Görüş" ola-
rak bilinen görüşleri birleştiren "Birleştirici Görüş"e göre 1 aynı hak, bir
şey üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sağlayan ve herkese karşı ileri
sürülebilen haktır.
1) Ancak bu görüş taraftarları arasında tam bir birlik yoktur. Bazı yazarlarca aynı
hakkın herkese karşı ileri süıülebilmesi eşya üzerindeki hakimiyetin bir sonucu
sayılırken, diğer yazarlar bu iki niteliği birbirinden bağımsız görmektedirler.
Geniş bilgi: Kemal Oğuzman/Özer Seliçi/Saibe Oktay-Özdemir, Eşya Huku-
ku, Bası, İstanbul, , N. 6 vd.; Lale Sirmen, Eşya Hukuku, 5. Baskı,
Ankara, , 3 vd.
2 GİRİŞ
B- Unsurları:
1) Eşya:
a) Kavram:
8 Hukuk düzeninin eşya kavramı ile fiziki eşya kavramı her zaman birbi-
rine uymadığından İsviçre ve Türk Medeni Kanunlarının kabul ettikleri
hukuki anlamda eşya kavramını belirleme gereği vardır2. Öncelikle insan
vücudu, bugünkü hukuk düzeninde bir ayni hak konusu değildir. Zira insa-
nın kendi vücudu üzerindeki hakkı, kişilik hakkıdır. Fakat insan vücudu-
nun bir parçasının o vücuttan ayrılmasından sonra (örnek olarak kesilen
saçların, çektirilen dişlerin vb.) eşya durumuna girdikleri ve prensip olarak
ayrıldıkları kişinin mülkiyetine tabi olacağı kabul edilmektedir.
ıo Eğer vücuttan ayrılan doku, kan veya sperm ve yumurta gibi maddeler
hemen nakledilmeyip bir süre saklanacaksa, bu durumda kişilik hakları ku-
rallarına ek olarak bünyesine uygun düştüğü oranda eşya hukuku kuralları
18 Bu tanımla
hukukumuzda da sadece maddi şeylerin eşya kavramına
girdiği belirtilmiş olmaktadır6 •
Fakat hemen işaret edelim ki Medeni Ka-
nunumuz ayni hak konusu (objesi) olarak sadece eşyayı kabul etmiş değil
dir. Aşağıda bu husus açıklanacaktır:
Örnek: (A), (B)'den bir bisiklet satın alınca, alıcı (A)'nın bisiklet üze- 24
rinde hiçbir hakkı ve hakimiyeti yoktur. (A) sadece satıcıya karşı bisikletin
teslimi ve mülkiyetinin naklini talep yetkisine sahiptir. Satış sözleşmesi
yalnız (A) ile (B) arasında bir bağ meydana getirir. (B)'nin borcu üçüncü
kişileri ilgilendirmez. Bu sebeple, (B) bisikleti (A) 'ya vereceği yerde
(C)'ye satıp teslim etse ve mülkiyeti (C)'ye nakletse (A), (B) ile araların
daki satış ilişkisinden doğan alacak hakkını (C) 'ye karşı kullanıp bisikleti
(C)'den talep edemez. Ancak şartları gerçekleşirse (C)'ye karşı TBK m.
49/f. 2'ye dayanan bir tazminat davası açabilir.
32 Bunlar, hak sahibinin bir alacağını güvence altına alan ve alacak tahsil
edilemediği zaman rehin edilen malın satılması suretiyle elde edilecek para
ile alacağın karşılanması yetkisini sağlayan haklardır. Malın değerinden
yararlanma yetkisi veren rehin haklarının mal üzerinde sağladıkları vasıta
sız hakimiyet, mal sahibinin aracılığına ihtiyaç olmaksızın malın paraya
çevrilmesi hususundaki yetkide kendini gösterir.
cc) Taşınmaz yükü:
33 Bir taşınmaz malikinin, mülkü dolayısıyla, o taşınmaz karşılık olmak
üzere diğer bir kimse lehine bir şey yapmaya veya vermeye mecbur tutul-
masıdır.
Ayni hakların içinde bir grup vardır ki, onlarda ayni hak ne bir belirli 37
kişiye ne de bir başka malın malikine değil, güvence altına aldığı alacağın
sahibine aittir. Bunlar rehin haklarıdır. Rehnin güvence altına aldığı alaca-
ğın sahibi kim olursa, rehin ayni hakkı da ona ait olur. Zira rehin hakkı
alacağa ait bir fer'i haktır. Bu sebeple bunlara da "fer'i ayni haklar" denir.
40 Aynı prensip, bir mal ile bütünleyici parça teşkil edecek şekilde birleş-
miş şeyler için de geçerlidir. Bütünleyici parçalar bağımsızlıklarını kaybet-
medikleri sürece ayrı bir ayni hak konusu olamazlar. Bir ampulün camına bir
kişinin, teline başka bir kişinin ayrı ayrı malik olmaları mümkün değildir.
41 Fakat hemen işaret edelim ki bir eşya üzerindeki ayni hak, eşyanın bü-
tününü kapsar ise de sağlayacağı yararlanmanın sadece malın bir kısmı
üzerinde toplanmasına bir engel yoktur. Bir geçit irtifakı bir taşınmazın sa-
dece bir kısmından yararlanma imkanı sağlar ama taşınmazın bütünü bu ir-
tifakla yüklüdür. Taşınmaz parçalara ayrılıp hukuken bağımsızlık kazan-
madıkça, yalnız bir parçaya ait bağımsız bir ayni hak kurulamaz.
10) Diğer kanunlarda konu ile ilgili hükümler: N. ve metne bağlı dipnot.
11) Kadastro Kanunu m. 12/f. 3 'te getirilmiş olan ve ayni hakkı hak düşürücü sü-
reye tabi tutan düzenleme bu kanunun tasfiye kanunu olması ile izah edilebi-
lir: N.
10 GİRİŞ
49 Eşyaya bağlı borçlar ise, bir kimseyi bir eşyaya malik olduğu için yü-
kümlülük altına sokan borçlardır. Bu borçlar, bir borç ilişkisinin sadece
taraflarını borç altına sokacağı prensibine istisna teşkil etmektedir. Kanun
tarafından düzenlenen hallerde bir kimse borçlanma yolunda bir irade be-
yanında bulunmadığı halde sırf bir eşyanın maliki olduğu için bir borçla
yükümlü olmaktadır 12 • Eşyaya bağlı borcun söz konusu olduğu borç ilişki
sinde de yine hukuki ilişki alacaklı ile borçlu arasında bir bağdır ve üçüncü
şahısları ilgilendirmediği için hak herkese karşı ileri sürülemez. Bu bağ
lamda üçüncü bir kişi borcun ifasına engel olsa, alacaklı ona karşı hakkını
ileri süremez. Özellik, sadece borçlunun tayini tarzındadır. Aslında eşyaya
bağlı olan da, doğmuş borçlar değil, borç doğması imkanıdır. Bu nedenle
eşyanın bir sonraki maliki, borçla yükümlü olmakta ise de, bu borç önceki
malikin borcunun yeni malik üzerinde devaını değildir. Her malik eşyaya
sahip olmakla kendi mülkiyeti devresinde doğan borçtan kendisi sorumlu
kalır 13 • Çeşitli kurumlar incelenirken eşyaya bağlı borç kavramı üzerinde
yeniden duracağız. Burada ele alınan husus "eşyaya bağlı borçların" aynı
haklarla karıştırılmamasıdır.
Birinci Bölüm
ZİLYETLİK
§ 1. GENEL BAKIŞ
1) Code Civil Suisse, Expose des Motifs de l'Avant - Projet du Departement Fede-
ral de Justice et Police, Tome III, Droits reels, Beme , ; Kamu malları
ve gayri maddi hakların zilyetlikle ilgili hükümlerin uygulama alanı dışında
olduğu: Heimich Honsell/N. Peter Vogt/Thomas Geiser, Basler Kommentar
zum Schweizerischen Privatrecht, Zivilgesetzbuch il, 4. Auflage, Basel-Genf-
München, , vor Art. , N. 11; N. vd.
12 ZİLYETLİK
2) TTK. m. /f. 1, gemi siciline kayıtlı gemiler; Türk Sivil Havacılık Kanunu
m. 52/f. 1 ise hava araçları üzerinde zilyetliğe bağlı olarak üçüncü kişilerin iyi
niyetle ayni hak kazanmasına imkan vermemektedir. sayılı Karayolları
Trafik Kanunum. 20/f.1, b.d'nin araç tescil belgesine tanıdığı işlev, bunlarda
da zilyetten iyi niyetle ayni hak kazanımını neredeyse mümkün kılmaz. Finan-
sal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu m. 22/f.5 ise, bir sicili
bulunan ve finansal kiralama konusu olan taşınırlar bakımından, sözleşmenin
tescilinden sonra üçüncü kişilerin zilyetten iyi niyetli ayni hak kazanımının ki-
ralayana ileri sürülemeyeceğini hükme bağlamıştır.
3) Bunun sebebi, Medeni Kanunun bu konudaki hükümlerinin bir kısmının Roma
Hukukunun, diğer bir kısmının ise Cermen Hukukunun etkisi altında düzen-
lenmiş olmasıdır: Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdenıir, Eşya Hukuku, N. vd.
ZİLYETLİK KAVRAMI VE ZİLYETLİĞİN NİTELİĞİ 13
funduszeue.info
Medeni Kanunumuz, zilyetliği doğrudan doğruya tanımlamış değildir. 56
Fakat "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir"
hükmünü getirerek "zilyet"i tanımlayan m. 'ten, Kanunumuzun zilyet-
liği "bir şey üzerinde fiili hakimiyet" olarak kabul ettiği sonucunu çıkara
biliriz
Fakat fiili hakimiyetten ne anlaşılacağına dair hükümde hiçbir işaret 57
yoktur. Sırtımızdaki elbisenin üzerinde fiilen hakimiyet kurduğumuz husu-
sunda şüphe edilemezse de, sokakta bıraktığımız otomobil, köyümüzdeki
tarla, bir dolabın içinde varlığını bile unuttuğumuz yüzük, başkasına kira-
ladığımız bisiklet, taşınmak üzere taşıyıcıya verdiğimiz eşyalar, intifa hak-
kını verdiğimiz arsa, özel şoförümüzün kullandığı otomobil, kapımızın al-
tından atılan mektuplar veya bir yerde uyurken cebine yerleştirilen bir mik-
tar para veya taşınması yasak uyuşturucu madde üzerinde zilyetlik yani fii-
li hakimiyet nasıl tespit edilecek ve kim zilyet sayılacaktır? Medeni Kanu-
nun maddesi "zilyet, bir sınırlı aynı hak veya bir kişisel hakkın ku-
rulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse,
bunların ikisi de zilyet olur" hükmü ile, zilyetliğin tanımındaki fiili haki-
miyet ifadesinin, fiilen el altında bulundurma anlamına gelmediğini açık
lamış olmaktadır. Bu durumda intifa hakkı verilen arsa, kiraya verilen bi-
siklet ve taşıyıcıya verilen eşyalar üzerinde fiili hakimiyeti bulunduranlar
yanında malikin de zilyet olacağının kabulü, zilyetliğin mutlaka fiilen elde
bulundurma anlamına gelmediğini, hiç değilse bu konular için ortaya koy-
maktadır. Yukarıda örnekte verilmiş diğer durumlar için de malikin zilyet-
liğini kabul etmemek hayat gerçeklerine uymuyor. O halde fiili hakimiyet
sözü fiilen elde bulundurma tarzında anlaşılmamalıdır.
Kanaatimizce "zilyetlik, bir şeyde fiili hakimiyeti4 ele geçirmiş ve onu 58
kaybetmemiş olmaktır". Ancak bir kimse eline geçirdiği malda ancak zilyet
olma, yani fiili hakimiyeti ele geçirme iradesine5 sahip olduğu takdirdedir ki,
dece başkası için zilyet olsun, malı bunlara veren "dolaylı zilyet"tir (MK
m. ). Zira zilyetliği bunlar aracılığı ile devam etmektedir. Şayet zilyet,
malı başkalarının iktidarına bırakmış olmayıp da, üçüncü kişinin bu malı
sadece kendisine hizmet için kullanmasına izin vermişse, bu takdirde sözü
geçen kişilerin durumu "hizmet zilyetliği" veya "zilyet yardımcılığı" ola-
rak adlandırılmaktadır. Kendisine hizmet edilen kişi bu hallerde "dolaysız
zilyet"liğini korumaktadır.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası