tayakadın ne demek / tayakadın - ekşi sözlük

Tayakadın Ne Demek

tayakadın ne demek

tayakadın

  • gaziosmanpaşadaki arnavutköyün bir ilçesi. orman alanı olduğu için genelde hep piknik yapmak için gidilir.

  • tayakadın köyü gaziosmanpaşa ilçesinin taşoluk beldesine bağlıdıfunduszeue.infotköy-göktürk-çatalca yollarının birleştiği kavşaktadır.

  • edirne merkeze bağlı bir köy.

  • gaziosmanpaşa-sultançiftliği-habipler-arnavutköy-tayakadın- durusu(terkos) güzergahında bulunan köy. köyün girişinde rüzgar enerjisi santrali bulunmaktadır.

  • yeldeğirmenleriyle dikkat çeken, karaburun, durusu ve karadeniz'e yakın güzel yer.

  • yeni havaalanının yapılacağı bölge. gidin arazi alın olm koşun, sonra teşekkür edersiniz.

    funduszeue.info&#x;funduszeue.info?haberid=

  • bulgaristan'dan gelen türk muhacirlerin yerleşerek oluşturduğu, ismini osmanlı döneminde padişah atlarını yetiştiren rum asıllı "taya hatun" dan alan köy. piknik alanıdır, at çiftlikleri vardır. durusu milli parkı, terkos gölü, karaburun ve durusu parkı içerisindeki av hayvanları müzesi görülmesi gereken yerleridir.

  • bir acayiplik olduğunu düşündüğüm kelimedir. ansızın bir gece tam yatacak iken aklıma, acayipliğin ne olduğu gelmiştir. çözüm,t ve d'nin yerlerinin değişmesindedir. böylelikle, toplumsal ironinin güzel bir örneğini de vermiş olmaktayız.

  • muhteşem bir doğası olan istanbul köyü.yeşili, rüzgar türbinleri, piknik alanları ve mandalarıyla bilinir. gelin görün ki yapılacak havaalanıyla güzelliğini kaybedecektir büyük ölçüfunduszeue.infoşke yanılabilseydik.

  • iki gündür
    dağ başını duman almış
    gümüş dere durmaz akar
    sözlerini dilime dolayan ıssız köy

    not düşeyim: buralar hep dutluk

  • Köyümüzün Tarihçesi

    KÖYÜN TARİHÇESİ 

    TAYAKADIN KÖYÜ TARİHİ

    Tayakadın Köyü Cumhuriyetten sonra kurulan yeni bir köydür. Yeni kurulduğu için yerleşim çok planlıdır. Yerleşim, Edirne Kaleiçi ve Karaağaç yerleşimi gibidir. Yollar birbirine paralel olup birbirini kesmekte ve bütün evlerin yola cephesi vardır.

    Tayakadın Köyü yılına kadar çiftlik olarak kullanılmış. Çiftliğin adı Daye Hatun’dur. Tarihçi Sadık Emre KARAKUŞ’un “ Nolu Edirne Şer’iyye Sicili Defterleri” nde yapmış olduğu araştırmada burası Daye Hatun çiftliği olarak geçmektedir. yılları arasında Edirne’nin durumunun kaydedildiği defterlerde Edirne’nin 4 nahiyesi olduğu tespit edilmiştir. Bu nahiyeler aşağıdaki belgede görüldüğü gibi ;                

    1-Üsküdar  Nahiyesi      
    2-Ada  Nahiyesi  
    3-Çöke  Nahiyesi 
    4-Manastır  Nahiyesi’dir.         

    yıllarına ait Nolu Edirne Şer’iyye Sicili Defteri sayfadaki 28 nolu belgede köyümüz Daye Hatun olarak geçmektedir. Daye Hatun, Ada Nahiyesine bağlıdır. 28 nolu belgede Karye-i Daye Hatun’dan 50 guruş vergi alındığı belirtilmektedir. Karye , köy demektir. 28 nolu belgede komşu köylerimiz Sazlıdere, İskender, Kara Kasım, Oğulpaşa, Azadlı, Şarabdar (Şaraplar), Karaağaç, Karaağaç yakınlarındaki Timurtaş çiftliği, Bosna köylerinin adları geçmektedir. Örneğin Kafir Toğanca, Türk Toğanca gibi bazı köyler ise Yunanistan tarafındaki Kumçiftliği’nde (Orestiada) kalmıştır.

    Daye Hatun adı nereden gelmiş olabilir? Daye Hatun, Osmanlı Padişahlarına süt emziren kadındır.Süt anneliği yapan kadının kendi çocuklarıyla emzirdiği padişah çocukları kardeş sayılırdı. Süt annelerinin harem içindeki konumu yüksekti. Eğer padişahın annesi ölmüşse, merasimlerde onun yerine Daye Hatun bulunurdu. Padişahlar süt annelerine büyük hürmet gösterir, onlara bol miktarda mülk bağışlarlardı. Köyümüzün arazileri de zamanında (hangi padişah olduğu bilinmemektedir) Daye Hatun adında bir kadına bağışlanmış             
    (Fatih Sultan Mehmet böyle bir kadından süt emmiştir. Fatih’in süt annesi ÜMMÜ GÜLSÜM’dür. Bu isimde Edirne’de  Taya Hatun mahallesi  vardır. Ayrıca Bursa’da Taya Hatun Mahallesi ve Taya Hatun camii vardır. İstanbul Arnavut köyde de Tayakadın Köyü mevcuttur. ) 

    Daye Hatun çiftliği daha sonra İtalyan Ogüst BOGETTİ  ve karısına geçmiş. Çiftliğin İtalyan’ların eline nasıl geçtiği ile ilgili belge yoktur. Çiftliği İtalyanlara ait olduğu bilgisine, Ogüst Bogetti’nin oğlu Leonardo Bogetti’nin köylüleri yılında mahkemeye verdiği belgeden ve mahkeme kararının elimize geçmesi ile ulaştık. Bu bilgileri bizimle paylaşan ve köyümüz tarihçesine katkıda bulunan köylümüz Ziya KUMLU’ya teşekkür ederiz.

    Yukarıdaki belgede Ada Nahiyesi köylülerinden alınan vergi miktarları belirtilmektedir.

     Köyümüzün yaşlılarından Karayollarından emekli Şerafettin AKAR’dan öğrendiğimiz bilgilere göre köye ilk önce Yunanistan’dan Yörük göçmenler gelmiş.  Gelen köylüler İtalyan çiftliğinde çalışıyorlarmış. Bazı köylüler çiftlik arazilerinde ırgat olarak, bazı köylüler ise çiftlik arazilerinin bir kısmını “yarıya” çalışıyorlarmış. Çiftlik korucuları köylülerden oluşuyormuş. Çiftlik binalarının, ambarların ve malzemelerin bulunduğu yer, şimdiki köy konumunda “İnce’lerin kahveden  Hilmi Güner'in kahveye kadar olan bölgenin arka tarafına kadar olan alanmış.” Futbol sahası, okul, cami, köy konağı ve Sanayii' nin bulunduğu bölge ise yerleşim alanıymış.  Bu bölgede köye önce gelen Yörüklerin kerpiç ve üzeri saptan ve sazdan evleri bulunmaktaymış.   Köylüler çiftlikten söz ederken İtalyan kadının çiftliği olarak söz etmektedirler. Kayıtlarda ise eşi Ogüst Bogetti’nin adı geçmekte, kadının adı geçmemektedir. Bunun nedeni eşinin ölümünden dolayı çiftliği kadının idare etmesinden dolayıdır. Alman harbine (2.Dünya Savaşı) kadar Çiftlik sahibi köyde yaşıyormuş. yılında köyü terk etmiş.

    yılında Bosna köyünü sel basması sonucu yaklaşık haneli köyün hanesi Taya Hatun çiftliğine yerleştirilmiş. ( Daye Hatun zamanla Taya Hatun olarak söylenmeye başlamıştır.) Burada yaşayan 60 hane Yörük ailesi ile birlikte haneli “Tayakadın Köyü” kurulmuştur. Rahmetli muhtarımız Mustafa EKMISIR ’dan aldığımız bilgiye göre hazine İtalyan çiftliğini  satın alarakkamulaştırmış ve haneye toprak tevzi etmiştir. (tevzi: dağıtma, üleştirme). Herkese eşit olarak 72 dönüm toprak verilmiş. Bu topraklar köyün her bölgesinden olmak üzere, 3 parça 20 dönüm, 2 parça 5 dönüm, 1 parça 2 dönüm olarak dağıtılmış. Böylece Edirne’nin en yeni köyü olan Tayakadın Köyü kurulmuş olur. Köyün meraları ile birlikte toplam arazisi dönüm civarındadır. Aşağıda araştırmacı İsa Ceylan’ın yazısında da çiftliğin kanunla tevzi (dağıtım) edildiğine dair bilgi mevcuttur.

    Köyümüzün öncesinde çiftlik olduğu kesindir. İsa Ceylan’ın Mülkiyet Dergisinde çıkan “Özel Meraların Doğuşu ve Tasarruf Şekilleri” adlı yazısında “Osmanlı Devleti Toprak Rejimi sistemi gereği, savaşta kazanılan arazilerden bir kısmı, Anadolu'dan getirilen Osmanlı Tebalı ailelere iskan edilmiş, bir kısmı da dönüm ila dönüm miktarlarında çiftlikler oluşturularak, bu çiftlikler toprak beyi denilen ve savaşta yararlılık gösteren şahıslara tahsis edilerek tescil edilmişlerdir. Anılan çiftlik arazileri, miktarlarına göre belli orantılar kurularak, çiftlik evi (konak), tarla, bağ,bahçe, değirmen, mera, çayır, koru niteliklerinde tescil edilmişlerdir. Edirne İli civarındaki, Saray Akpınar Köyü (Dertli Mustafa Bey Çiftliği), Tayakadın Köyü (İtalyan Çiftliği),….bunlardan bazıları. Zamanın şartlarında çiftlik arazilerinin sahiplerince kullanılabilmesi için emirlerine, ırgat tabir edilen aileler verilmiş, çiftliğin hizmet ve ziraat işleri bu ırgatlarca yürütülmüştür. Tayakadın Köyü (İtalyan Çiftliği) de aynı durumda iken ’lı yıllarda istimlak edilerek ırgat olan köy halkına sayılı yasa kapsamında iskan (tevzi) edilmiştir.” Bu kaynakta da Tayakadın köyü çiftlik olarak savaşta yararlılık gösteren beylere (ya da Daye Hatun’a) verildiğinden ve ’ lı yıllarda istimlak edilerek ırgat olan köy halkına sayılı yasa kapsamında iskan (tevzi) edilmiştir denilerek muhtarlıktan alınan bilgilerle uyuşmaktadır. Burada tek kesinlik kazanmayan bilgi, çiftliğin Daye Hatun mirasçılarından İtalyan’ların eline nasıl geçtiğidir.

    KÖYÜN ADI NEREDEN GELİYOR?

    Köy Muhtarlığından alınan bilgilere göre köyün adı , Taya Hatun’dan dolayı Tayakadın Köyü olmuş.     Edirneli araştırmacı-yazar Oral ONUR’a göre ise köyün adı Daye hatun’dan gelmektedir. Yazar, Edirne Yerel Gazetelerinden birinde yazdığı “Edirne Köy Adları Neden Değiştiriliyor?” adlı yazısında, Tayakadın Köyü ile ilgili olarak şunları yazmaktadır. “Diğer önemli bir köyün adı da DAYE HATUN adı nedense TAYAKADIN olmuş. Devlet Demir Yollarına sormuştum? Bu köydeki tren istasyon adı Tayakadın değil DAYE HATUN olmalıdır dedimse de hiçbir yanıt gelmedi.”             ( Daye’nin anlamı yukarıda açıklanmıştır.)   

    Edirneli araştırmacı-yazar Oral ONUR’un da üzerinde durduğu, köyün adının neden “TAYAKADIN KÖYÜ OLDUĞU  "TAYA HATUN” yada “” DAYE HATUN” kalmadığına cevap  bu kaynak olabilir. Ve bu kaynakta da yılında adı değiştirilen köy sayısı EDİRNE’de 20 olarak verilmektedir.  “Türkiye’de yer adlarının değiştirilmesi işlemleri cumhuriyetin ilk yıllarından beri yapıla gelmiştir. Fakat ad değiştirme işlemleri İçişleri Bakanlığı’nın yılı sonlarında hazırladığı sayılı genelge ile resmileşmiş ve böylece “yabancı dil ve köklerden gelen ve kullanılmasında büyük karışıklığa yol açan yerleşme yerleri ile tabii yer adlarının Türkçe adlarla değiştirilmesi” başlatılmıştır. Adı geçen genelgenin ardından valilikler tarafından yabancı dil ve köklerden gelen yer adlarına ilişkin dosyalar hazırlanarak bakanlığa gönderilmiştir. Ancak bu çalışmalar 2. Dünya Savaşı sebebiyle uzun süre aksamış ve bir ad değiştirme işlemi yapılmamıştır. yılında sayılı İl İdaresi Kanunu ile yer adlarının değiştirilmesi işlemleri yasal bir dayanağa kavuşmuş, ardından yılında da bir “Ad Değiştirme İhtisas Kurulu” kurulmuştur.” 

    Köy yeni olunca muhtar sayısı da doğal olarak fazla değildir. Köyümüzde bugüne kadar muhtarlık yapan muhtarlarımız;

     funduszeue.infoAdı SoyadıGörev Yılı

    1.  Hasan BAYIR            

    2.  İsmail SARVAN         

    3.  Nasıf TURAN              

    4.  Ahmet KORKMAZ       / /

    5.  Yunus ÇALIK               (İhtilal Muhtarı- ihtilali)

    6.  Mehmet KOYUNCU     /

    7.  Kadir EKMISIR            /

    8.  Kamil BAŞAK              /

    9.  Kadir EKMISIR            /

    10. İsmet KORKMAZ          (6 ay-Geçici muhtar)

    11. Mustafa EKMISIR         /

    12. Vasfi BUCAK               /

    13. Abdullah DEVECİ         

    14. Fevzi EKMISIR            

    TARİHÇEYİ HAZIRLAYANLAR

    Necmettin KIYICI                                        Recep TAŞKIRAN
    Tayakadın Şehit Cem Havale Okul Müdürü       Ziraat Mühendisi-T.Ü.Tıp funduszeue.infoeri

     Kaynaklar:

    1-Tayakadın Köyü Muhtarlığının sözlü ve yazılı bilgisi     

    2-Harun Tunçel: Türkiye’de İsmi Değiştirilen Köyler. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Cilt: 10, Sayı: 2, Sayfa: ,
    3-İsa Ceylan: Özel Meraların Doğuşu ve Tasarruf Şekilleri: Mülkiyet Dergisi, Sayı

    4-Balkan yarımadasından Anadoluya Türk göçlerinin   nüfusu üzerindeki etkileri ve dagılış  Yrd. Doç. Dr. Tuncay Özdemir

    Arnavutköy tarihi, her ne kadar Trikos kalesiyle anılmakta ise de, Sazlıbosna-Kayabaşı yolunun doğusunda Filiboz Viranlığı (Filiboz Çiftliği) mevkiinde, tarihte çok da fazla adı geçmeyen antik bir yerleşimin varlığı belirlenmiştir. Bu bağlamda; Arnavutköy sınırları içinde en eski yerleşim birimi Sazlıbosna-Kayabaşı yolunun doğusunda Filiboz Viranlığı (Filiboz Çiftliği) olarak adlandırılan antik Filiboz şehridir.

    Bugünkü Durusu (Terkos) semtinin tarihçesi de yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Terkos Gölü’nün içinde yer aldığı Çatalca İlçesi ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğu döneminde eski bir Trak yerleşimidir. Terkos ve çevresi çok eski zamanlardan beri geniş orman alanlarıyla kaplı olduğu için buralar Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde önemli bir av merkezi olarak kullanıldığı bilinmektedir. Durusu Gölü kenarına, Doğu Roma döneminde inşa edilen Trikos Kalesi, İstanbul’un ön savunma hatlarından birini oluşturmaktaydı. Zamanla Cenevizlilerin eline geçen kale, yılında II. Mehmet (Fatih) tarafından fethedilmiştir.

    Arnavutköy geç Roma döneminde İstanbul’a su tedarik eden ana isâle hatlarından birinin geçtiği bölgedir. Roma imparatoru Konstantin tarafından yapımına başlandığı ve sonraki hükümdarlar tarafından devam ettirilerek tamamlandığı düşünülen isâle hattının, Kırklareli’nin Vize ilçesi yakınlarından başladığı ve km. uzunluğa sahip olduğu düşünülmektedir. İsale hattı Vize, Saray, Istranca, Aydınlar, Gümüşpınar, Çiftlikköy, Kalfaköy ve Dağyenice üzerinden Terkos Gölü'nün güneyinden geçerek Tayakadın'a ulaşmaktaydı. Sonrasında Alibeyköy Deresi'nin sağ kıyısından devam ederek Cebeciköy ve Küçükköy’ü geçip Edirnekapı'nın m. kadar güneyinden şehre girmekteydi. İsale hattının üzerinde halen yarı yıkık veya yalnız temelleri kalmış 40 kadar su kemeri vardır. Yaklaşık yıl devamlı olarak kullanılan su ikmal sistemi, muhtemelen depremlerin yarattığı hasarlar yüzünden XII. yüzyılda terk edilmişti.

    Osmanlı döneminde Terkos Gölünün, İstanbul’un su ihtiyacını karşılaması sırasında sık sık problemlerle karşılaşılmıştır. Bulanık ve ağır kokusu bulunan ve halk arasında bağırsak iltihabına neden olan Terkos suyubentlerinin bakım, onarım ve temizlikleri yapılarak suyolları demir borularla değiştirilmiş ve sorun aşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Mekteb-i Tıbbiyece yapılan tahlil sonucunda Terkos suyunda bulaşıcı ve mikrobik hastalıklar olduğu tespit edilmiş ve süzülüp kaynatılmadan içilmemesi ve kullanılmamasıyönünde halk bilgilendirilmiştir. Bu tedbirlere ek olarak Terkos suyuna yabancı maddelerin girmesini engellemek için Çatalca’dan askeri birlik görevlendirilmiştir. 

    İstanbul'un çekmekte olduğu su sıkıntısının başlıca sebebi suyollarının bozukluğundan kaynaklandığından, bunların bakım ve onarımlarının yapılmadığı sürece bentlerin yükseltilerek suların artırılmasının, beklenen faydayı sağlayamayacağına kanaat getirilerekterfi ve pompa istasyonu kurulmaya karar verilmiştir. Suyolu yapmak için gerekli alet ve edevatın nakliyatını kolaylaştırmak üzere Terkos-Karaburun arasında bir tramvay hattı ile Karaburun'da bir set ve iskele inşa edilmesi,İstanbul’un su sorununun Terkos suyuyla çözülmesinde ne denli çaba sarf edildiğinin göstergesidir.

    İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak amacıyla, Terkos Gölü kıyısına yılları arasında bir terfi merkezi ve pompa istasyonu kurulmuş; temin edilen su Terkos Su Kumpanyası tarafından arıtılarak şehre verilmeye başlanmıştır. Söz konusu tesisler İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından “Su Müzesi”ne dönüştürülmüştür.

     

    Terkos ve civarı Osmanlı döneminde İstanbul’un su ihtiyacını karşıladığı gibi, aynı zamanda Tersane-i Âmire'de inşa edilecek ince donanma için ihtiyaç duyulan kerestenin tedarik merkezidir. Terkos, Çatalca, Silivri, Büyükçekmece, Midye, Saray, Vize ve Pınarhisarı bölgelerinden tedarik edilen kerestelerle ince donanma inşa edilmiştir.

    Arnavutköy (Arnautköi) adı, Osmanlı arşivlerinde ve zamanın haritalarında yüzyılın ortalarından itibaren geçmektedir. Eski dönemlerde bu bölgede yaşayan Arnavut bir köylünün, Arnavutköy’ün isim babası olduğu düşünülmektedir. Şöyle ki; bölge en eski dönemlerinden bu yana Edirne’ye ve dolayısıyla Avrupa’ya gidiş güzergâhı üzerinde yer almıştır. Yol üzerinde oluşu ve burada bir Arnavut’un yaşamasından dolayı, bu güzergâhtan geçenler zamanla bu mevkiye Arnavut’un Köyü ismini takmışlardır. Bu isim zaman içinde önce “Arnavutköyü”ne daha sonra da “Arnavutköy”e dönüşmüştür.

    Arnavutköy ve çevresinin nüfusunda son yüzyıl içinde üç büyük değişim yaşanmıştır. Bunlardan ilki Balkan Savaşları sırasında Bulgaristan, Kosova ve Makedonya’dan yapılan göçlerdir. Nitekim Terkos, Tayakadın ve İmrahor köylerine Balkan Harbi'nden itibaren Demirhisar, Toyran, Selanik, Tikveş ve Priştine'den gelen muhacirler ve mülteciler yerleştirilmiştir.

    Bölgenin nüfus yapısındaki ikinci büyük değişim, yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Antlaşması sonunda ortaya çıkmıştır. Mübadele ile birlikte Yunanistan’ın Drama İlindeki Türkler Arnavutköy ve etrafındaki köylere yerleştirilmiştir. Mübadele sonrasında Arnavutköy’deki hane sayısı ’ye ulaşmıştır.

    Üçüncü büyük değişim ise Arnavutköy’ün belde olmasından sonraki süreçte yaşanmıştır. Yıllar itibariyle Türkiye genelindeki iç göçten Arnavutköy de etkilenmiş ve giderek büyük bir merkez haline gelmiştir.

    Arnavutköy, Osmanlı döneminde Çatalca Sancağı’na ve daha sonra Çatalca Nahiyesi’ne bağlıdır. Cumhuriyet döneminde önce Eyüp İlçesi’ne bağlı bir köy iken, Gaziosmanpaşa’nın yılında ilçe haline gelmesiyle buraya bağlanmış yılında ise Gaziosmanpaşa İlçesi’ne bağlı belde statüsünü kazanmıştır. Günümüzde Arnavutköy İlçesi sınırları içinde kalan Hadımköy , Durusu , Boğazköy, Bolluca, Haraççı ve Taşoluk ise yılında belde statüsü kazanmıştır.

     

    sayılı “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile birlikte Boğazköy, Bolluca, Durusu, Haraççı, Hadımköy ve Taşoluk belediyeleri Arnavutköy Belediyesi’ne ilhak edilmiş, Çatalca’ya bağlı Bahşayış Mahallesi ile Çatalca ve Gaziosmanpaşa ilçelerinin sınırları içinde bulunan 8 orman köyü ve Küçükçekmece İlçesi’ne bağlı Şamlar Köyü’nün Sazlıdere Baraj Gölü’nün kuzeyinde kalan kısmı Arnavutköy sınırları içine dâhil edilmiştir

     

    Yeni kurulan Arnavutköy İlçesi İstanbul’un 39 ilçesinden biri hâline gelirken, ilçe topraklarının tamamı Arnavutköy İlçe Belediyesi’nin hizmet alanı olarak kabul edilmiştir. Böylece Arnavutköy yaklaşık 45 yıl bağlı kaldığı Gaziosmanpaşa’dan ayrılarak müstakil ilçe hâline gelmiştir. Toplam ,52 km² yüzölçüme sahip olan ilçe, İstanbul’un arazi büyüklüğü bakımından dördüncü büyük ilçesi olmuştur

    sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte Arnavutköy İlçesi sınırları içinde kalan orman köyleri hariç olmak üzere, diğer bütün köylerin tüzel kişiliği kaldırılmış ve mahalleye dönüştürülmüştür. Orman köyü statüsünü koruyan köyler ise şunlardır: Baklalı, Balabanburun, Boyalık, Hacımaşlı, Karaburun, Tayakadın, Yassıören, Yeniköy. 

    sayılı kanunla Arnavutköy İlçesi’ne bağlanan Nakkaş (46,78 km²) ve Bahşayış (9,46 km²) mahalleleri sayılı “Onüç İlde Büyükşehir Belediyesi ve 26 İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Çatalca İlçesi’ne bağlanmıştır. Böylece ilçenin yüzölçümü 56,24 km² küçülerek ,28 km² olmuştur. Buna rağmen Arnavutköy İstanbul’un dördüncü büyük ilçesi olma özelliğini korumuştur.

    nest...

    çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası