jose silva zihin kontrol metodu pdf / Silva Metodu ile Zihin Kontrolü | "Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Jose Silva Zihin Kontrol Metodu Pdf

jose silva zihin kontrol metodu pdf

Silva Zihin Metodu - Philip Miele PDF'de kitap

Silva Zihin Metodu - Philip Miele Yaşamınızın en büyük değişimini yaratacak maceralardan birine atılmak üzeresiniz. Elde etiğiniz her sonuç kendinize ve içine doğduğunuz dünyaya bakışınızı değiştirecek. Bugün dünyada milyonlarca insan rahatlama, uykusuzluk problemlerine çare bulma, baş ağrılarından kurtulma, sigarayı bırakma, kilo verme, beleği güçlendirme, daha verimli çalışabilme gibi büyük irade gerektiren şeyleri yapmayı öğrenmek için Zihin Kontrolü'ne başvuruyor. Silva Zihin Kontrol Metodu zihninizi nasıl genişletmeniz gerektiğini öğretiyor. İlaç tedavisinin veya hipnoz metodunun aksine burada kontrolü elinde bulunduran kişi sizsiniz. Zihin Kontrolü aracılığıyla zihni genişletmenin, kendini tanımanın ve başkalarına yardımcı olabilmenin sınırlarını yalnızca siz kendiniz koyabilirsiniz. Jose Silva yaşamının büyük bölümünü, zihnin eğitildiği zaman neler yapabileceğini araştırmaya adamıştır. Sonuç olarak prosecutor unutulmuş gibi görünen şeyleri hatırlamak, odaklanmayı artırarak öğrenmeyi kolaylaştırmak, acıları ve ağrıları gidermek, iyileşmeyi hızlandırmak, istenmeyen alışkanlıklardan kurtulmak ve altıncı hisi günlük yaşamın yaratıcı ve problem çözücü bir parçası haline getirmek için kulanılabilecek bir eğitim programı yaratmıştır. "Silva Zihin Kontrol Metodu, yapmayı arzuladığınız değişiklikleri hayata geçirebilmeniz için kulanacağınız bir 'araç'tır. Kesinlikle tavsiye ederim. " Dr. WAYNE DYER (Psikolog-Yazar) "Kişiler bu derin zihinsel seviyede işlevsel olmayı öğrendikleri zaman yaratıcılıkları artar, belekleri güçlenir ve problemlerini daha iyi çözerler. " CLANCYD. MCKENZIE (Tıp Doktoru -Philadelphia Psikiyatri Hastanesi Danışma Servisi Direktörü).

Yazar : Alfa Yayınları

indir kitap

1 Silva Metodu ile Muhteşem Bir Hayata Ne Dersiniz? Bütün dünyada insanlar hep aynı tip sorunlarla karşı karşıyadırlar. Boyutları, büyüklükleri farklı olabilir ama özünde aynı tipten sorunlardır. Sağlık sorunları, sevdiklerinin kaybı, mal, iş kaybı, ekonomik sorunlar, iflas ya da borç batağında olmak, ilişkiler gibi benzer sorunlarla karşı karşıyadırlar, Kimi TL için mücadele eder, çabalar, didinir; diğeri bin TL için Boyutları ve türü ne kadar farklı olursa olsun endişe, çaba, mutsuzluk, çaresizlik hep aynıdır. Silva Metodu ile kişiler, yaşamlarında karşılaştıkları benzer sorunlarını yara almadan çözmeyi öğrenirler. Evrensel bir metot olması nedeniyle tüm dünyada ülkede eğitimleri verilmektedir. Ayşen EDİS Bilim insanları: İnsanoğlu zihnini alfa seviyesinde bilinçli bir şekilde kullanabilirse, evrende daha gelişmiş başka bir boyuta geçecektir diyorlar. Harvard Üniversitesi nde yapılan araştırma sonuçlarına göre, bir insanın belleğindeki bir düşünceye saniyeden fazla odaklanamadığı tespit edilmiştir. Ne yazık ki günümüzde insanların çoğu hızlı yaşam temposu, stres ve beyne gelen pek çok uyaran nedeniyle, bir düşünceye yeteri kadar odaklanamıyorlar. İşte günümüz insanının en büyük sorunu aslında budur. Odaklanamama sorunu ne yazık ki artık küçücük çocuklarda da görülüyor. Silva Metodu nda başlıca 2 ana hedefimiz var. Birinci ana hedefimiz, bir düşünceye en az 30 saniye odaklanabilmeyi başarmaktır. İkinci ana hedefimiz ise, bu odaklanmanın paralelinde, zihnin gerekli patlamayı yapması sonucunda genişlemesi ve bunun sonucunda gerekli ilişkiyi, bağlantıyı kurarak bize yeni bilgiler getirmesidir. Tekniğin mucidi José Silva nın en büyük özlemi, bizlere Tanrı tarafından doğal olarak verilmiş olan sezgilerimizi (durugörü yeteneğini) geliştirmemizdir. Böylece olayları, problemleri önceden hissedip önlem alır, doğru kararlar veririz. Ancak o zaman insanlar daha refah, daha sağlıklı, daha mutlu ve bu gezegendeki tüm problemlere çözüm bulmuş olurlar. Dolayısı ile dünyamızı, hiç bir hastalığın kalmadığı, açlık, sefalet ve savaşların olmadığı bir gezegen haline çevirmiş oluruz. Kısaca dünyamızı cennete çevirmiş oluruz. Silva Metodu, böyle bir metoddur. Beyin gücümüzün anahtarı, onun en etkin frekenslarına ulaşıp kullanabilme becerisine sahip olmaktır. Bilim insanları bunu Alfa ve Theta frekansları veya seviyeleri olarak tanımlarlar. Beynin sağ lobuyla ilişkili olan bu frekanslar, bolluk bereket ve yaşamda tüm arzu edilenlere ulaşmak için kullanılabilecek temel bir alandır. Ne yazık ki insanların %95 i, beyinlerinin sağ lobunu bilinçli olarak kullanamamaktadırlar. Silva Metodu tam da bunu, yani uykuya dalmadan, bilinçli kalarak Alfa ve Theta ferkanslarına girmeyi ve burada, beynin sağ lobunda işlevsel olmayı öğretir Silva Metodu İle İnsanlar Hayatlarına Neler Katabilir? 1. Kişiler öncelikle stresle ve günlük hayatta karşılaştıkları sorunlarla daha kolay baş ederler. 2. Sağlık problemlerini çözerek, daha sağlıklı olurlar. 3. Çok hızlı ve kalıcı bir şekilde istedikleri bilgileri öğrenirler. 4. Bellekleri güçlenir. 5. Hem kendi hem de çevresiyle olan ilişkilerinde daha etkindirler. 6. Sigara, alkol, fazla yemek, endişe ve kaygı odaklı olmak gibi istenmeyen alışkanlıklarını kontrol eder, bunlardan tamamen kurtulabilirler. 7. İş ve ekonomik durumlarını iyi yönde geliştirirler. 8. Spor aktivitelerinde daha iyi sonuçlar alırlar. 9. Bunların ötesinde kişiler, beyinlerini doğru yanıtlara ulaşmak, yaşamın karmaşık sorunlarını çözmek üzere bir arama motoru olarak, aynı zamanda da hedeflerine ulaşmak için yararlanılacak bir araç olarak kullanabileceklerini öğrenirler. İç dünyaları ile iletişime geçerek daha huzurlu, daha güvenli, daha yaratıcı ve daha dengeli olurlar. 2

2 Beynin Beş Anahtar Prensibi Öğrenme temelde, inanılmaz karmaşık sinir bağlantı ağının depoladıklarından oluşur. Hafıza bu depolananları bir araya toplayarak kişiliğimizin kalbini oluşturur. Basitçe ne kadar öğrenirseniz o kadar zeki olursunuz. Yeni bir bilgi öğrenildiğinde daha fazla bağlantı ve sinaps oluşur. Önemli olan, zekâyı belirleyen kaç tane beyin hücresi ya da nöron olduğu değil, ne kadar sinaps ve bağlantı olduğudur. Bu nöron bağlantılarının güçlü olması ve kalması için beynimizin çokça önem verdiği beş anahtar prensibi bilmekte oldukça fayda var Cemal KONDU [email protected] 1. Beyin, dünyayı anlamak ve keşfetmek duygularını seviyor: Akson ve dentritler bilgiyi işlemek ve depolamak için durmaksızın yeni ağlar kurmaktadır. Beyin durmadan deneyimleri anlamlandırmaya çalışıyor. Beyin sürekli yeni veriler ve yeni deneyimler arayışındadır. Beyninizin daha güçlü olmasını istiyorsanız, onu sürekli yeni veri ve deneyimlerle doldurmalı ve onları anlamlandırmalısınız. Her tarayıcı gibi beynin de bir haritası olduğunda veya nereye gitmesi gerektiğini bildiğinde daha iyi çalışır. 2. Beyin, bağlantı kurmayı sever: Beyin bağlantılar kurarak öğrenir. Akson ve dentritler, bir nörondan diğerine bağlanarak, anlama ve öğrenme akışını sağlarlar. Aslında beyin bağlantı kurmayı çok sever, bu nedenle eksik bilgileri her zaman tamamlama eğilimindendir. Bir soruyu veya sorunu çözmeye çalışırken bu eğilim çok kullanışlıdır. Ancak sosyal ilişkilerinde yarım yamalak bilgi vermek, onların beyinlerinde şüphe, dedikodu ve huzursuzluk yaratabilecek sonuçlara neden olabilir. 3. Beyin, kalıplarla çalışır: Nöronlar birbirlerine benzer ve neredeyse aynı bağlar kurduğu için oluşan ağ örgüsü bir desen oluşturur. Oluşan bu desenler, beyin dosyalama sisteminin kalbini oluşturur ve öğrenilenleri anlamayı sağlar. Eğer hiç aslan görmemiş olsaydınız, ilk kez aslan gördüğünüzde onu bir tür at sanabilirdiniz. Aslan size saldırdığında, sağ kurtuldunuz diyelim. Beyniniz, bir daha sarımsı yeleli, kükreyen bir hayvanla karşılaştığında onun dost canlısı bir hayvan olmadığı sonucuna varır. Böylece bir aslan kalıbı(deseni) oluşmuş olur. Bir daha aslana benzeyen hangi hayvanla karşılaşırsa, beyin onu vahşi hayvanlar bölümüne kaydeder. Beynimizin kalıplarla büyüme şekli, bizim medeniyetimizin kalbini oluşturmuştur. Biz de evler, sokaklar, şehirler oluşturarak yaşamımızı organize ediyoruz. Diller ve rakamlar oluşturuyoruz. Bu bir yandan düzen sağlarken bir yandan da bizi değişime dirençli hale getirmektedir. 4. Beyin, taklitleri sever: Kalıpları oluşturabilmek, beynin taklit yeteneği sayesindendir. Sinaptik bir bağlantı yoksa, beynimiz doğduğumuzda bildiklerimiz dışında hiçbir şey bilmiyor demektir. Bağlantıları kurmanın en etkili yolu, başkalarının ne yaptığını, nasıl yaptığını izlemek ve onları kopyalamaktır. Tıpkı bebekken insanları dinleyerek ve izleyerek konuşmayı öğrendiğimiz gibi kopyalamak gerekir. Birçok görgü kuralı bu şekilde öğrenilir. Beynin taklit kapasitesi çok önemlidir. Modelleme ve bir rol model kullanma evde, okulda ve işte çok hızlı öğrenme sağlayan bir metottur. Koçlar bu modelleme sürecini hızlandırarak öğrenmeyi kolaylaştırıcı etki sağlarlar. 5. Beyin, stres altında iyi çalışamaz: Beyin, içten dışa doğru gelişmiştir. En ilkel fonksiyonlar, en içte beyin sapında bulunmaktadır. Hayatta kalmaya yönelik kararlar burada verilir. İlkel beyin ve beyincik, tehdit hissettikleri anda çok hızlı harekete geçerler. Vücuttaki, adrenalin, epinefrin ve norepinefrin gibi bazı kimyasalları tetikleyen olaylar, bedeni aşırı uyarılma düzeyine taşır. Kollar ve bacaklar hızla tehdide saldırmaya başlar ya da ondan hızla uzaklaşır. Beyin stres altında olduğunda sadece hayatta kalmayı düşünür. Enerji ve kan ilkel beyne hücum eder ve diğer beyinler adeta kapanır. Kişi düşünemez ve öğrenemez hale gelir. Elbette tüm stresler kötü değildir. Meydan okuma olmadan beyin büyüyüp gelişemez. Bazı insanlar bir sorunla karşılaştıklarında akılcı düşünebilecek yöntemler geliştirmişlerdir. Ama her koşulda yüksek meydan okuma ve düşük tehdit oranı korunmalıdır. 3

3 Access Bars ile Tüm Yaşam Bize Kolayca, Neşeyle ve İhtişamla Gelir Sonsuz bir varlık olarak sonsuz algılama, bilme, olma ve kabul etme haliyle hareket ederiz. Access in amacı, sizin hayattan daha fazlasını almanız için, kendinizi açmanızı sağlar. Her zaman başka bir seçim yapma şansınız olduğunu hatırlamanızı sağlar. Didem İNCEDEMİR Access Bars, Gary Douglas ve Dr. Dain Heer tarafından geliştirilen dönüştürücü bir çalışma olan AC- CESS Enerji Transformasyonu nun başlangıç çalışmasıdır. Hayatımızda daha çok berraklık, kolaylık, neşe, ihtişam ve bilinç yaratmak üzere tasarlanmış bir dizi araçlar ve süreçlerden oluşur. Hayatımızın her alanında an da kalabilmemizi ve farkında olmamızı sağlar. Bize farkındalık ve bilinç kazandırmak için tasarlanmıştır. Bilinç, daha fazla olanak, daha fazla seçenek ve hayattan daha fazlasını alabilmek için sürekli olarak farkında olabilme yeteneğidir. Access sizi, gerçekte olduğunuz sonsuz varlığın bilincinde olmaya ve olduğunu sandığınızın da ötesinde bir hayat yaratmaya davet eder. Neden Access Bars? Doğduğumuz andan itibaren ebeveynlerimiz, akrabalarımız, çevremiz, öğretmenlerimiz ve toplumumuz tarafından, aslında bize ait olmayan çeşitli yargılarla donatılıyoruz. Ve biz kendi gerçeğimizi, aslında kim olduğumuzu unutuyoruz. Yargılar her zaman hayatımızda kısıtlamalar yaratıyor. Hayatımızı bu kısıtlamalarla yaşamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, gerçekte değişmesini istediğimiz şeyleri değiştirme imkânımız olmuyor. Access in araçları bize bu kısıtlamaları tamamıyla temizleme şansı veriyor. Access, yaşamımızda daha iyisi için, geniş bir temizleme yeteneğine sahiptir. Bulabileceğimiz en hesaplı ve en hızlı tekniktir. Bize sonsuz olasılıklar ve sonsuz yardımlaşmanın mümkün olabileceğini gösterir. Access Bars ın Faydaları Zihin ve bedendeki gerilimi yok eder. Günlük yaşamın getirdiği stresi azaltır. Yaşamın üzüntülerini en aza indirir. Aşırı kızgınlık ve öfke eğilimlerini azaltır. Öfke, yorgunluk, tükenmişlik gibi duygular tarafından vücudunuzda oluşturulmuş blokajları çözer. Duygusal iniş-çıkışları yatıştırarak daha dengeli bir ruh hali içinde olmanızı sağlar. Psikosomatik rahatsızlıkları azaltır (sebebi tam olarak belli olmayan, psikiyatri ile ilgili rahatsızlıklar). Depresyonu ortadan kaldırarak, neşeyi yaşamınıza geri döndürür. Korkularınızın, fobilerinizin, endişelerinizin giderilmesini sağlar. Enerjiyi arttırırken yıpranmayı azaltır. Bedenin yaşlanma hızını azaltır. 4

4 Yıkıcı düşünceleri kökünden söküp atar. Kafanızın içinde sürekli konuşup duran gereksiz düşünce diyaloglarını susturur. Huzur, güven ve iyi hal duyguları yaratır. Hem rahatlamış, hem de enerjik hissetmenizi sağlar. Hamilelikte kolay, rahat ve sakin doğum sağlar. Çocuklarda ve gençlerde sınav öncesi sıkıntı ve endişelerin giderilmesini temin eder. Kendiniz ve diğer kişiler için zihninizde daha geniş bir kabullenme ortamı yaratmanızı sağlar. Bu kabullenme duygusu sayesinde ilişkilerde düzelme sağlanır. Kendinize koyduğunuz kısıtlamaları ortadan kaldırır, böylelikle, hayatınızın her alanında daha fazla olasılığa yer açmanıza olanak verir ve fırsatları kendinize çekmenizi sağlar. Kendiniz için şu an kullandığınız enerjiden, daha fazlasını kullanmanızı sağlar. Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite Bozukluğu (ADHD) gibi öğrenmeyi güçleştiren durumların aşılmasında yardımcı olur. Artan odaklanma, mantık yürütme, problem çözme, hayattan daha fazla keyif alma, işlerin daha kolay yürütülmesi, daha fazla kapasite ve fiziksel yetenek, artan farkındalık ve ruhsal gelişme sağlar. Access Nasıl Çalışıyor? Access in başlangıcı, The Bars dır. Beynimiz büyük bir kapasitör gibi çalışır. Elektrik şarjı tutar. Duygularımızın, düşüncelerimizin ve hislerimizin elektrik yükü vardır. Bunlar belirli noktalarda tutulurlar. Ne zaman bir şeye anlam yüklersek, önemli olduğunu düşünürsek, onu beynimizde depolarız. Tıpkı dev bir bilgisayarın hard diski gibi Bars çalışması ile o noktalara enerji verip, orada oluşmuş manyetik alanı serbest bırakmayı deneyimliyoruz. Bars uygulaması, başımızda yer alan, 32 enerjetik şarj noktasına parmaklarla yumuşacık dokunularak yapılır. Bu noktaların aktive edilmesi ve enerji blokajlarının kaldırılarak, enerjinin bu noktalardan akıp gitmesi sağlanır. Şifa, zaman, umut, farkındalık, yaratıcılık, güç, yaşlanma, cinsellik, para v.s. ile ilgili düşünceleri, fikirleri, inançları ve kararları depolayan 32 enerjeti elektrik şarj noktalarında tıkanan enerjinin akışı sağlanınca, blokajlar çözülmeye başlar. Bu, sanki bilgisayarınızın hard diskinden eski ve işe yaramaz dosyaları silmeye benzer. Böylece yaşamımızda yaratmak istediğimiz yeni şeylere yer açmış oluruz. Yaklaşık 1 saat süren Access-Bars seansı sırasında beyin dalgaları yavaşlar, çocukluktan gelen davranış biçimleri, inanç sistemleri ve bakış açıları temizlendikten sonra, hayatınızda daha çok Var olabilmeye An da kalabilmeye başlarsınız. Yani, geçmişinizi geleceğinize yansıtmadan, tam anlamıyla geleceğinizdeki olasılıkları, kısaca hayatınızı değiştirebilirsiniz. Diğer Yöntemlerden Farkı: Neden Access Bars? Access bilince erişim çalışmasının diğer tekniklerden farkı; diğer yöntemler gibi tek tek geçmiş olaylar ve hatıralarla ilgilenmemesi ve direkt olarak, merkezden, yani kendinizden yola çıkıp, tümden gelen iç gücümüzü fark ettirmesi ve bu merkezi dışarıya doğru yaymayı amaçlamasıdır. Minimum efor, tam akış, ve bilinçlilik sağlamak, bu sistemin özelliğidir. Access Bars ile neler olur? İç gücümüz açığa çıktığında, farkındalığımız genişler ve farkındalığımızın genişlemesi, iç gücümüzün artışını destekler. Böylece spiral halinde gelişip yükselen bir sıçrama döngüsü başlar. Access size nelere izin vermediğinizi ve KENDİNİZİ hangi örtülerle sarmalayıp gizlediğinizi fark ettirir. Bu ise köklü ve total bir dönüşüme sebep olur. Ve tüm yaşam, bize kolayca, neşeyle ve ihtişamla gelir. 5

5 Türkiye Hafıza Şampiyonu Mücahit Aköz ün penceresinden Son 10 Saniye Son 5 Nöronlar Hazır : Başla Hangi olimpiyat dalında yarışmalar bu komutlarla başlar sizce? metre finali ya da uzun atlama yarışması? Ya da cirit ve gülle fırlatma yarışması olabilir mi? Hiçbiri mi? Bir spor dalı daha var Yarışanlarına beyin atleti denilen ve yarışmak için spor kıyafetleriyle spor ayakkabının giyilmesinin zorunlu olmadığı bir spor dalı var. Üstelik her gün düzenli olarak ağırlık kaldırıp koşmak da gerekmiyor bu yarışmalara hazırlanmak için. Hatta oturduğu yerde yarışıyor insanlar, hiç hareket etmeden Mücahit AKÖZ [email protected] Yarışmanın yapıldığı yerde çıt çıkmıyor! Seyirciler var ama tezahürat yasak! Kulağa nasıl geliyor bilmem ama Dünya Hafıza Şampiyonası nın bu şekilde yapıldığını daha önce duymadıysanız şaşırmış olmalısınız yılından beri her sene düzenlenen bu yarışmalara 20 yi aşkın ülkeden e yakın beyin atleti katılıyor ve en güçlü hafıza unvanını almak için kıyasıya mücadele ediyorlar. Çeşitli kategorilerde üç gün süren yarışmalar sonundaki büyük ödülü kazanmak için tüm yarışmacıların parolası aynı: Daha Hızlı, Daha Çok! Dünya Hafıza Şampiyonası, Aralık tarihlerinde Londra da gerçekleştirildi. En son yılında ülke olarak temsil edildiğimiz yarışmada 13 yıl aradan sonra, de tek yarışmacı olarak tekrar yerimizi aldık. Üç gün boyunca çok önemli tecrübeler kazandık. Bir hafıza şampiyonasında yarışmacı iseniz, en az metre koşucusu kadar çevik, atik ve dinç olmanız gerekiyor. Sadece bedensel olarak değil, zihinsel bir çeviklikten bahsediyoruz. Ayrıca hafıza şampiyonalarına katılan yarışmacılar da diğer olimpiyat sporcuları gibi aylar öncesinden antrenmanlara başlıyor, zihin egzersizlerini aksatmadan yapıyorlar. Yarışmalarda başarılı olabilmek için gerçekten de yüksek konsantrasyon ve dikkate sahip olmak gerekiyor. Sayılar Maratonu Bu kategoride yarışmacılar, yüzlerce rakamın yazılı olduğu kağıtlara 1 saat boyunca bakarak en fazla sayıyı doğru sırayla hafızaya alıp saymaya çalışıyorlar. Her satırda 40 rakam var ve satır içinde sadece iki hata yapsanız bile sıfır puan alıyorsunuz. Kâğıtlardaki bir satır şu şekilde görünüyor: Bu kategoride birincilik ödülünü alan yarışmacı, tamı tamına rakamı doğru sırayla hafızasına alıp saymayı başardı. Bu da yukarıda gördüğünüz satırdan 56 tanesine karşılık geliyor! Binary Sayılar Peki, karışık sayılar yerine yalnızca sıfırlar ve birlerle dolu bir satır olsaydı? Bu karmaşık sıralamayı, 30 dakika içinde basamak hafızaya alan ( satır!) Alman Johannes Mallow birincilikle tamamladı. 6

6 Tarihler ve Olaylar Bu etapta yarışmacıların önündeki kâğıtlarda ile yılları arasında karışık olarak verilen tarihlerde, yine tamamen hayal ürünü olaylar yerleştiriliyor ve sonrasında yarışmacılar, yerleri değiştirilen olayların yanına doğru tarihleri yazmaya çalışıyorlar. Örneğin; Kanguruların büyük göçü Çatal kaşık icad edildi Salıncaktan düşen çocuk yaralandı gibi olaylar, tarihleriyle birlikte veriliyor. Sonrasında dağıtılan hatırlama kâğıtlarında cümleler yazıyor, yanlarına tarihlerin yazılması isteniyor. Bu kategoride hafızaya alma etabı 15 dakika sürüyor. Birinciliği kazanan yarışmacı, adet olayın tarihin doğru hatırlamayı başardı. Sonuç ve değerlendirme: Hafıza gücünün sınırlarının zorlandığı bu yarışmalarda, insanoğlunun sahip olduğu potansiyelin ne kadar büyük olduğunun ve bu nimetin ne kadar azından faydalandığımızı bir kez daha görmüş olduk. Bir başka önemli nokta da, ülkelerin bu yarışmalar verdiği değer. Almanya, Dünya Şampiyonu olurken bu başarı elbette tesadüf değildi. On kişilik takım halinde bu yarışmaya katılan Almanlar hem ülkelerinde destekleniyor hem de takım olarak gelmenin avantajını kullanıyorlar. Aynı şekilde İsveç, ABD, Filipinler de kalabalık takımlarla yarışmaya katılan bazı ülkelerdi. Bizim ülke olarak bu konuya daha fazla eğilmemiz, ilgi göstermemiz gerekiyor. Tek kişilik dev kadro :) olarak mücadele etmek oldukça zor oluyor gerçekten. Bizim derecemize gelince; ilk kez katılmış olmak ve 13 yıl aradan sonra ülkemizi uluslararası arenada temsil etmiş olmak mutluluk vericiydi. Bununla birlikte ulusal rekorlarımızı girdiğimiz kategorilerde kırarak yeniledik yılında Melik Safi Duyar ın elde ettiği skorları, girdiğimiz kategorilerde daha yukarılara taşıdık. Gelecek seneler için edindiğimiz tecrübelerle ülkemize döndük. Yarışma ile ilgili merak ettiğiniz başka bir şey olursa bana adresinden ulaşıp sormanızdan memnuniyet duyacağım. Tüm arkadaşlara verimli bir ay diliyorum. Bir Uzmanın Dilinden: Ebru EKŞİOĞLU DNA Aktivasyonu İşlemini Nasıl Yapıyorum? DNA larımızda yaradılıştan gelen ve kullanılmayan titreşim frekansında parçalar var. Bu parçalara, yüksek titreşimler ile temasa geçmek için birer modem portu diyebiliriz. Vorteks titreşim portalında ise, 3 boyutlu dünya üzerinde daha yüksek boyutlara açılan bazı kapılar var; bunlara birer enerji girdabı da diyebiliriz. Bedenimizin de bu şekilde; spiral şeklinde, etrafa yayılan bir spiral titreşim yayını var. Doğum anında açılan frekans, titreşim kanallarından yaşam alanınıza katılmış, farklı bilinçlerde varlıksallıklar mevcut. Bunlar, sizin yerinize yaşamınızda çok zaman otomatik pilot gibi aktörlük ediyorlar, sizler de seyirci kalıyorsunuz. Çünkü artık onları kendiniz sanmaya başlamışsınız; çünkü doğumdan beri sizinle birlikteler. Ben engelleri kaldırıp frekansınızı yükseltiyorum ve bu DNA portlarını, bendeki bir anahtar ile açıyorum. Ondan sonra yaşamınızda asıl olan kendi ruh varlığınızla davranış ve varlık gösterebiliyorsunuz. Bu yeni bir doğum anıdır. Doğaüstü nitelenen, fakat aslında hiç de doğaüstü olmayan, unutulmuş bazı yetenekler ile yaratım ve değişim yaparak, direkt müdahele ediyorum. 7

7 Beynimiz müthiş bir dünya. Çoğu zaman onu tam anlamıyla bilemiyoruz. Beynimizi keşfettiğimizde nasıl da muhteşem bir organa sahip olduğumuzu anlayabileceğiz. Beyin her geçen gün bilimin gelişen teknikleri ile inceleniyor. Ve inanılmaz bilgiler ortaya çıkıyor. Susan DUNN Çeviri: Lilay KORADAN Beynimiz Hakkında Bilmemiz Gereken 10 Gerçek Beynin muhteşem yapısı, bilim adamlarını olduğu kadar beyin ve hafıza üzerine çalışan herkesi hayrete düşürüyor. Beynimizi bilmek, tanımak, keşfetmek ve anlamak zorundayız. O zaman beynimizden de maksimum oranda faydalanırız. İşte beynimiz hakkında bilmemiz gerekenler: 1. Beyninizin herhangi güçlü bir bilgisayardan çok daha esnek ve çok boyutlu olduğunu bilin. 2. Beyninizin saniyede 7 şey öğrenebildiğini, bunun yaşamınızın her saniyesi için geçerli olduğunu ve ömrünüzün sonuna dek öğrenme potansiyelinizin sınırsız olduğunu bilin. 3. Beyninizin sadece kafatasınızın içinde yer almadığını bilin. 4. Nörobilimci Dr. Candace Pert der ki: Zekâ, sadece beyinde mevzilenmiş değildir, tüm vücut hücrelerine yayılmış ve konumlanmıştır. Bu demektir ki zihinsel süreçleri duygulardan ayıran geleneksel yaklaşım artık geçerli değil. Duygusal zekâ denen bir şey vardır yani. 5. Beyninizin tek ve biricik olduğunu bilin. 6. Bugün yeryüzünde yaşayan 6 milyar ve geçmişte yaşamış olan 90 milyarı aşkın insanın hiçbiri size benzemiyor. Doğuştan gelen yetenekleriniz, parmak iziniz, mimikleriniz, DNA nız, rüyalarınız, hepsi eşi görülmemiş ve biricik. Hepsi sadece ve sadece size ait! 7. Beyninizin sınırsız sayıda snaptik bağlantı yaptığını ve sonsuz bir düşünce potansiyeline sahip olduğunu bilin. 8. Pavlov un öğrencisi, Moskova Üniversitesi nden Pyotr Anokhin, yılında yaptığı araştırma sonuçlarını şu şekilde özetler: Normal bir beynin yapabileceği bağlantı ve yolların sayısı, hesaplarıma göre 1 den sonra 10 milyon kilometre daktilo yazısıyla yazılmış sıfırlar dır. İnanın bana, bu mütevazı bir tahmindir. 9. Zekânızın ve beyin gücünüzün standart IQ testi ya da SAT skorundan daha fazla şey ifade ettiğini bilin. Bu testler genel olarak sözel ve matematiksel akıl yürütme becerisini ölçer. Bu dar bakış açısı, modern psikolojik araştırmalar sonucu çürütülmüş durumda. Psikolog Howard Gardner, yılında yayımlanan kitabı Zihnin Çerçeveleri nde, çoklu zekâ kavramından bahsetti ve zekânın 8 türünü açıkladı. Daha sonra meslektaşları ve takipçileri bu sayıyı 25 farklı alt kategoriye kadar ayırdılar. Zekânın doğumdaki düzeyde kalmadığını ve geliştirilebilir olduğunu bilin. IQ üzerinde yapılan ü aşkın araştırmanın istatistiksel sonuçlarında göre Nature dergisinde yayımlanan makalesinde Bernard Devlin, genlerin IQ üzerindeki etkisinin %48 olduğunu, %52 sinin ise anne karnındaki bakım, çevre ve eğitim tarafından belirlendiğini söylüyor. IQ nuzun, uygun bir eğitim sonrasında ciddi oranda yükselebileceğini bilin. Genleriniz, yani doğuştan gelen yetenekleriniz size birçok alanda avantaj sağlasa da Buzan, Machado, Wenger gibi araştırmacılar, IQ sonuçlarının yeterli, uygun ve bilinçli eğitim sonrasında yükseldiğini söylüyorlar. Eğer onu iyi ve etkin şekilde kullanırsanız beyninizin zamanla daha fazla gelişeceğini bilin. Bu şaşırtıcı gerçekleri öğrendikten sonra, kendi beyninizin ve çocuklarınızın beyninin sonsuz potansiyelini sınırlandırmanızın kendinize ve onlara yapacağınız en büyük haksızlık olduğunu bilin. 8

8 İNSANI Formatlamak İnsan, doğduğunda formatlanmamış bir bilgisayar gibidir. Doğumla birlikte getirdiği ana programları; ihtiyacını karşılama güdüsü ve zihnini dolduracak eylemler yapma güdüsüdür. Gerisi dünyaya geldikten sonra programlanacak muhteşem bir makine Kadir AKEL İnsana yapılan ilk format, bebeklik döneminde olur. Çoğu zaman anne ve baba, bebeğin yaptığı hareketleri istemsiz ve rastgele davranışlar olarak kabul eder. Oysa insanoğlu yaşamı boyunca göreceği en etkili öğrenmeyi bebeklik döneminde gerçekleştirmektedir. Mizaç denilen, simaya yansıyan ifade tarzının şekillendiği dönem işte bu dönemdir. Birçok otoritenin dediği gibi mizaç doğuştan gelir söylemi, ispatlanmamış bir bilgidir. Asık suratlı, saldırgan mizaçlı, güler yüzlü, sempatik olması, işte bu dönemde gerçekleşen bir özelliktir. İnsanı formata devam İlk çocukluk yılları, temel alışkanlıkların (değiştirilmesi neredeyse imkânsız olan alışkanlıkların) oluştuğu ve pekiştiği bir dönemdir. Disiplinli ya da dağınık olmak, çabuk usanmak ya da azimle direnmek, işte bu dönem öğrenmelerinin eseridir. İşte bu kritik dönem gerektiği gibi değerlendirilemediği takdirde insanlar çok geç kalmış olurlar. Bu gecikmenin bir sonucu olarak, yetişkinlikte tembellik gibi olumsuz alışkanlıklar karaktere işlendiği için, değiştirilmesi oldukça zor olmaktadır. Hayatı öğrenmenin en önemli dönemi, ilk çocukluk dönemleri Gençlik yıllarında karşılaşılan sorunların büyük bir kısmı, bu dönemde yapılan yanlış formatlamanın bir sonucudur. Gençlik yıllarında formatlanacak çok şey kalmıyor Gençlik döneminde, bebeklik ve çocukluk dönemi alışkanlıklarına sadece yöntemler ekleniyor. Gençlik döneminde yapılan eğitim, çoğu zaman boşa kalan bir çaba olabiliyor. Bu eğitim sürecinde gencin alışkanlıkları değiştirilmeye çalışılıyor; bastırma mekanizması ile olumsuz davranışın ortaya çıkması engelleniyor. Ama o olumsuz dürtü bedene yerleştiği zaman fırsat bulduğu ilk yerde davranışa dönüşüyor. Sadece libido denilen enerjinin bedende hissedilmesiyle yeni bir süreç başlıyor. Ahlâki değerlerin, dürtülerle mücadelesi bu dönemde başlıyor. Cinsel yönelimler, alışkanlıklar, bu dönemde pekişmeye başlıyor. Sapkın davranışlar, bu dönemde bedene yerleşmeye başlıyor. Libido (cinsel enerji) konusu çocukluk yıllarında ( yaş dönemi ) çocuğa işlenemez mi? Bu neredeyse mümkün değil. Kişiye hissetmediği bir şeyi nasıl sorabilirsiniz ki? Ya da hissetmediği bir şey hakkında nasıl yönlendirme yapabilirsiniz ki? Yani? Çok zor. Bir eğitimci olarak gördüğüm şey; davranış oluşturma, pekiştirme sürecinde çok geç kalındığıdır. Sonrasında yapılan müdahaleler etkili olmuyor. Birçok eğitimcinin gençleri eğitme çabasını boşa harcanan zaman olarak değerlendiriyorum. Maalesef Ama siz önce kendinize ve sonra çevrenizdeki diğer insanlara bakın. Benim bu söylediklerimi çok rahatlıkla göreceksiniz. 9

9 OĞUZ SAYGIN İLE SÖYLEŞİ NLP, Başlı Başına Pozitif Bir Düşünce Sistemidir O, kişisel gelişim denince akla gelen ilk isimlerden. Yurt içinde olduğu kadar, yurt dışında da insanlara pozitif yaklaşım temeline dayanan NLP sistemini anlatan Oğuz Saygın ile hayata, kendisine ve çalışmalarına dair güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Oğuz Saygın bize çok güzel mesajlar verdi. Buyurun hep birlikte okuyalım Selçuk ALKAN Öncelikle hoşgeldiniz hocam. İlk sorumuzu şöyle soralım: Nasıl gidiyor hayat? Hayat yoğun gidiyor. Neredeyse her gün Türkiye nin başka bir ilinde seminerlerimiz oluyor. Ofis programlarımız da büyük ilgi görüyor. Allah tan evim ofisimizin hemen karşısında :) Kişisel gelişimin bir duayeni oldunuz yurt içinde ve yurt dışında Sizi tanımayan yok gibi Tanınan ve sevilen bir insan olmak, sizin için nasıl bir duygu? İnsanların göstermiş olduğu ilgi beni çok mutlu ediyor. Minnettarlıklarını dile getirdikleri mailler yazıyorlar. Kitaplarımı imzalatmak için ofise geliyorlar. Güzel geri bildirimlerde bulunuyorlar. Onların dualarını aldığımı bilmek benim için çok önemli. Tanınıyor ve seviliyor olmak büyük bir onur. Kitaplarınız ve eğitimleriniz birçok insanı aydınlattı. Peki, sizin nasıl oldu kişisel gelişim ile tanışmanız? Kişisel gelişimle tanışmam, Hafıza Teknikleri ni öğrenmemle başladı. O zamanlar özel dersler verdiğim küçük bir dershanem vardı. Hafıza Teknikleri ve insan beyninin büyük potansiyelini öğrenmem, kişisel gelişime adım atmamı sağladı. Daha sonra NLP ile tanıştığımda bunun Hafıza Teknikleri nden çok daha etkili bir öğreti olduğunu anladım. Anthony Robbins in Sınırsız Güç isimli kitabını okuduğumda çok etkilendim. Bunun üzerine Anthony Robbins in hocası Dr. Wyatt Woodsmall dan eğitim alarak NLP Trainer unvanını aldım. O günden beri de NLP eğitimlerini veriyorum. Ayrıca Koçluk eğitiminin NLP eğitiminin yanına çok yakıştığını gördüğümde, eğitimlerime Koçluk Becerileri ni de ekledim. Çok özel yaklaşımlarla desteklediğimiz Koçluk eğitimlerimize, Türkiye nin birçok yerinden gelen kişiler katılıyor ve aldıkları eğitimleri kendi şehirlerinde uyguluyorlar. NLP denilince ilk akla gelen isimlerdensiniz. Bize kısaca özetleyebilir misiniz NLP yi; nedir, ne işe yarar, insanlar nasıl faydalanır, hangi problemlere çözüm sunar? Neuro Linguistic Programming, bir diğer ifade ile Zihinsel ve Dilsel Programlama olarak tanımlanan NLP, hem bilinci, hem de bilinçaltını etkin bir şekilde kullanmak için zihinsel sürecin yeniden yapılandırılması tekniğidir. En genel anlamda, zihni kullanma kılavuzudur. NLP, başlı başına pozitif bir düşünce sistemidir. İnsanların bazıları, geçmişteki kötü olaylara takılarak hayatlarını sürdürürler; bazılarıysa geleceğin kaygılarıyla mutsuz bir hayat yaşar. NLP, insana geçmişten 10

10 ders alarak bugüne odaklanmayı ve geleceği planlamayı öğreten bir bilimdir. NLP nin geçmişi temizleme teknikleri ile kişiler geçmişteki kötü olayların etkisinden kurtulup, hedef belirleme teknikleriyle de bir misyon ve vizyon belirleyerek, geleceğe umutla bakarlar. Bu sayede de günlük hayatlarını daha pozitif yaşama şansına sahip olurlar. NLP duygu ve düşüncelerimizi, bizi daha iyi bir duruma getirecek şekilde kullanmanın yollarını gösterirken, iç ve dış iletişimimizin nasıl olması gerektiğini de anlatır. Son yıllarda NLP ile satış ve pazarlama alanında birçok yenilik yapılmıştır. NLP nin çok çeşitli kullanım yerleri vardır. Bunlardan bazıları eğitim, aile içi iletişimi, sağlık, iş dünyası, terapi, spor ve bireysel danışmanlıktır. Yani hayatın her alanında NLP yi kullanabiliriz. Şu meşhur sorunun cevabını bir de sizden almak isteriz: Dâhi olarak mı doğulur, yoksa sonradan dâhi olunabilir mi? Her insan, doğuştan belli seviyede dâhilik potansiyeline sahiptir. Örneğin; 2 yaşında yürümeyi ve konuşmayı öğrenen çocuk, bir dâhi adayıdır. Daha sonra aile, çevre ve öğretmenlerinden aldığı eğitimle dâhilik potansiyelini kullanır veya saydıklarımızın etkisiyle köreltir. Bu nedenle çocuklarla yapılacak eğitimler büyük önem taşır. Benzer bir soru daha: Zekâ, sadece doğumla birlikte gelen, statik bir şey midir, yoksa normal bir zekâ ile dünyaya gelen bir insan, ileride üstün zekâlı olabilir mi? Son yıllarda yapılan beyinle ilgili araştırmalar, iyi bir eğitimle zekâ seviyesinin yükselebileceğini göstermiştir. Akıl oyunları ve zekâ geliştirici metaryellerle günümüzde bu çalışmalar yapılıyor. Bizim de uyguladığımız Akıllı Çocuk Programı sonucunda, öğrencilerimizde artış gösteren zekâ potansiyelini gözlemleyebiliyoruz. Negatif Limanlardan Pozitif Sulara isimli kitabınız oldukça ilgi gördü. Bu kitabınızda ana tema olarak ne anlatmak, insanlara ne gibi mesajlar vermek istediniz? Negatif Limanlardan Pozitif Sulara adlı kitabımı 15 yıl önce yazarken, amacım kurallar anlatmak değil, kişilerin pozitif bir rota belirlemelerine yardımcı olmaktı. Bu nedenle, kitabımın adında bile pozitif bir çağrıştırıcı kullandım. Vermek istediğim asıl mesaj ise kitabın arka kapağında yazdığı gibi: Geminin rotasını kaptan belirler. Hayatımızın rotasını düşünceleriniz, düşüncelerinizin rotasını ise yalnız ve yalnızca siz Mevlânâ Işığında Düşünce Yönetimi adlı kitabınızda nelere değindiniz özellikle? Mevlânâ Işığında Düşünce Yönetimi kitabımın son baskısını, Sen Düşünceden İbaretsin ismi ile yaptık. Kitabımızda Düşünce Yönetimi nin insanlar için önemine vurgu yaptık. Kitabımızı Mevlânâ nın engin düşünceleri, etkili sözleri, insana çok şey anlatan hikâyeleri ve anlamlı şiirleri ile zenginleştirdik. Şu anda eğitim vermeye devam ediyor musunuz? Bunlar hangi eğitimler? Eğitimlere tüm hızıyla devam ediyoruz. Ofis eğitimlerimizin yanında, kamu ve özel sektör çalışanlarına yönelik eğitimlerimiz de mevcut. Ofis içinde NLP-Koçluk eğitimlerimizin yanında Eğitimci Eğitimi ve öğrencilere yönelik Mental Matematik, Hafıza Teknikleri, Hızlı Okuma, Düşünce Haritaları eğitimleri verilmekte. Ayrıca bireysel danışmanlıklara gelen danışanlarımız oluyor. Oğlum Ekrem Saygın ın Uzman Psikolog olmasından dolayı bireysel terapiler de Erenköy deki ofisimizde gerçekleşiyor. Yeni bir kitap çalışmanız var mı? En son 7 Düşünce Becerisi isimli kitabımız raflarda yerini aldı. Okuyucularımın büyük ilgi göstermesi bana mutluluk veriyor. Ayrıca tüm kitaplarımızın revizyonunu yaptık. Bugünlerde ise koçluk hikâyelerinin anlatıldığı yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum. En kısa zamanda tamamlayıp okuyucularımla buluşturmak istiyorum. Mutlu olabilmek için okurlarımıza sunacağınız pratik çözümler neler olabilir? Okuyucularımıza eğitimlerimizde de üstünde durduğumuz 4D Kuralını anlatmaya çalışayım. 4D nin açılımı: Durum, Düşünce, Duygu ve Davranıştır. Bizim müdahale edemediğimiz veya kontrolümüz dışında gelişen durumlar vardır. Karşılaştığımız bu durumlara karşı geliştirdiğimiz düşüncelerin kontrolü ise bize aittir. Düşüncelerimiz sırasıyla duygularımızı, sonrasında da davranışlarımızı harekete geçirir. Bu domino etkisini pozitif veya negatif yönde harekete geçirmek tamamen bizlerin elindedir. Size ulaşmak, eğitimleriniz hakkında bilgi almak isteyenler nerelere baksınlar? internet adresinden veya bilgi@oguzsaygin. com mail adresinden bana ulaşabilirler. İletişim ve adres bilgilerimize internet adresinden ulaşabilirler. Kıymetli vaktinizi bizlerle paylaşıp, aydınlanmamıza vesile olduğunuz için çok teşekkür ederiz. Ben de vakit ayırdığınız için sizlere çok teşekkür ederim. 11

11 Notlarınızı Kâğıda mı Alırsınız, Zihninize mi? Klasik düz yazı ile not alma yerine zihin haritaları ile not alma yöntemini seçtiğinizde ilk fark ettiğiniz şey, eskisine göre çok daha aktif bir dinleme yapabildiğiniz olacaktır. Çünkü artık amacınız, söylenenleri yazabilmeyi yetiştirmek değil, anlatılanların özünü yakalayabilmektir. Gereksiz sözcük yığınlarını kaleme almak zorunda değilsiniz. Zihin haritası kullandığınızda tek bir bakışta neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu fark eder ve kavramlar arasındaki bağlantıyı açıkça görebilirsiniz. Yasemin Özkul AYDIN Günlük yaşamımızın kargaşası içinde birçok şeyi unutmamamız gerekir. Yapılacakları zamanında hatırlamaya gayret ederken, bir yandan rutin işlerimiz de devam etmektedir. İşyerinizde, günler haftalar öncesinden planlanmış çok önemli bir toplantıya katılmanız gerekebilir. Toplantı esnasında yaptığınız en önemli şey nedir? Yapılan görüşmeleri ve alınan kararları eksiksiz bir şekilde not almak. Hem toplantıda görüşülen konular üzerinde odağınızı kaybetmeden dinlemeniz, hem gerekli anlarda katılım sağlamanız, hem de önemli detayları atlamadan notlar almanız, bazen zorlayıcı olabilir. Özellikle klasik yöntemlerle, uzun uzadıya her söyleneni yazmaya çalışıyorsanız işiniz gerçekten zor. Bir düşünsenize, neler konuşulduğunu hatırlayabilmek adına anlamlı cümleler kurabilmek için bir yığın kelime yazmak zorunda kalırsınız. Üstelik hatırlamak için her defasında yazdığınız kelime yığınlarının tamamını okumak zorundasınız. Bu tarz notlar almak, hızlı yazan bir kişi için bile zorlayıcı olabildiği gibi sıkıcıdır da. Notlarınızı hem yazmak, hem de okumak için zaman kaybedersiniz. Çünkü gereksiz birçok sözcük içermektedir. Konuşmacının iyi hazırlandığı toplantılarda not almak nispeten daha kolaydır. Anlatılan konunun başı, gidişi ve sonu belirgindir. Aksi bir durumda yani konuşmacının anlatım esnasında sık sık bir konudan diğerine atlaması, not alan kişinin düşünce akışını bozar ve neyi nasıl yazacağını şaşırabilir. Toplantı bitiminde elinizde sayfalarca anlamsız notlarla ya da karmaşık yazılarla salondan ayrılırsınız. Toplantı sonrasındaki süreç de ayrı bir sıkıntıdır. Eğer bir yöneticiyseniz, alınan kararlara ve notlara dayanarak ekip içinde sorumluluk paylaştırmak ve yapılan işlerin takibini tam zamanında yapmak, işlerin yolunda gitmesi için gerekliliktir. Klasik düz yazı ile not alma yerine zihin haritaları ile not alma yöntemini seçtiğinizde ise ilk fark ettiğiniz şey, eskisine göre çok daha aktif bir dinleme yapabildiğiniz olacaktır. Çünkü artık amacınız, söylenenleri yazabilmeyi yetiştirmek değil, anlatılanların özünü yakalayabilmektir. Gereksiz sözcük yığınlarını kaleme almak zorunda değilsiniz. Zihin haritası kullandığınızda tek bir bakışta neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu fark eder ve kavramlar arasındaki bağlantıyı açıkça görebilirsiniz. Üstelik zihin haritanız tek bir sayfada olduğu için, bilgileri çok daha kolay ve çok daha kısa sürede gözden geçirir, hatırlarsınız. Çünkü zihin haritalarının her biri kendine özgüdür 12

12 ve yapısı gereği kolayca zihninizde kalma özelliğine sahiptir. Kalıcı ve sürekli bir öğrenme sağladığından, istediğiniz zaman, istediğiniz şekilde değiştirerek geliştirebilme şansınız vardır. Bir yönetici olarak çalışanlarınızın sorumluğundaki işlere ait süreçleri ve gelişmeleri de zihin haritalarını kullanarak zahmetsizce kontrol altında tutabilirsiniz. Bu sayede hangi işlerin, hangi aşamada aksadığını tam da zamanında fark edebilir ve müdahale edebilirsiniz. Dolayısıyla büyük hataların oluşmasını önlemiş olursunuz. Eğitim Duyurusu: Mart tarihinde kimseye randevu vermeyin Kuantum-Dokunuş, ellerle uygulanan, uygulama esnasında bazı nefes tekniklerinin kullanılmasını, aynı zamanda konsantrasyon gerektiren bir şifa yöntemidir. Mucizevi etki öylesine hızlıdır ki, yalnızca küçücük bir dokunuşla bedenimizde enerji dönüşümü başlar. Sihirli dokunuşla başlayan enerji dönüşümü, bedensel ve duygusal rahatlama sağlar. Rahatlamanın yanı sıra farkında olmadan şifalanma gerçekleşir. Kuantum-Dokunuş Eğitimimiz Mart tarihinde İstanbul da katılımlarınızla gerçekleşecek. Bu Mucizevi Dokunuşu, ihtiyacı olan herkesle paylaşmak için heyecan ve sabırsızlıkla bekliyoruz. Yasemin Özkul Aydın - Kuantum-Dokunuş Eğitmeni / [email protected] İsimleri Unutmamanın 6 Yolu 1. İlgili olmak: Birçoğumuz, insanların isimlerine dikkat etmez; hatta tanıştırıldığımız an bile genellikle kendimize odaklanırız. İlk adım, tanıştırıldığımız insanı dikkatle incelemek, ismini söylediğinde ona konsantre olmaktır. 2. İsimleri doğrulatmak: Bir insanın birden fazla ismi olabilir. Kendisine hangi ismi kullandığını sorun. Böylelikle ismi birkaç kez tekrar etme şansınız olur. 3. İsimlerinin alınlarında yazılı olduğunu hayal etmek: Amerika nın eski başkanlarından Franklin Roosevelt, Beyaz Saray da çalışan herkesin ismini bilmesiyle etrafında hayranlık uyandırıyordu. Peki, ama nasıl? Otobiyografi yazarlarına göre Roosevelt, tanıştığı her insanın isminin alnında yazılı olduğunu hayal edermiş. Uzmanlar bu tekniğin işe yaradığını söylüyor; ancak ismin sevdiğiniz renkte yazılmış olması gerektiğine dikkat çekiyorlar. 4. İsmi yazdığınızı hayal etmek: NLP uzmanları, bir insanla tanıştığınız zaman o insanın yüzüne bakmanın ve ismini tekrar ederken küçük parmak hareketleriyle ismini hayali olarak yazdığınızı hissetmenin işe yarayacağını söylüyorlar. 5. İsmi tanıdığınız bir şeyle bağdaştırmak: Karşınızdakinin ismini tanıdığınız veya ünlü birisiyle benzeştirmeye çalışın. Aynı isme sahip kişilerle ortak yanlarını bulun, isminin anlamını düşünerek çevrenizdeki nesnelerle, çiçek, renk veya eşya isimleriyle ilişkilendirin. Diyelim ki Sema ismini aklınızda tutmak istiyorsunuz. Sema, gökyüzü ya da uzay anlamına geliyor. İsmin sahibinin gökyüzünü ya da uzayı anımsattığını düşünün. Bir yaz akşamında semaya baktığınızı hayal edin. Yıldızlar arasında Sema nın yüzünün size gülümsediğini görün. 6. Sık sık kullanmak: İsmi akılda tutmanın bir yolu da konuşma esnasında ismi sık sık tekrarlamak. Söz konusu kişiyle tanıştıktan sonra birkaç kez ismini kendi kendinize yinelemek ve yukarıdaki önerileri uygulamak işinizi çok kolaylaştıracak. Kaynak: funduszeue.info 13

13 Süper Beyin Haber İnsan Beyninin Mekanizması, Bilişim Alanında Kullanılacak İnsan beyninin şifresinin çözüleceği ve geleceğin malzemesi olarak adlandırılan grafen in yeni kullanım alanlarının araştırılacağı iki proje, bilimde yeni bir çağ açacak. Avrupa ve Dünyadan birçok ülkenin yer aldığı çalışmalarda, Türkiye adına TÜBİTAK ın destekleyeceği Türk araştırmacılar da görev alacak. Avrupa Komisyonu, bilim ve insanlık tarihinde çığır açabilecek fikirlerin hayata geçirilmesi amacıyla 2 önemli projeyi destekleme kararı aldı. Bunlardan ilki insan beyninin şifrelerinin çözülerek elde edilecek bilgilerin bilişim alanında kullanılacağı İnsan Beyni Projesi, diğeri ise Nobel Fizik Ödüllü ve gelecekte birçok alanda kullanılacak olan Grafen Projesi. Avrupa Komisyonu, AB 7. Çerçeve Programı ICT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) alanı kapsamında her iki projeyi de Geleceğin Yükselen Teknolojisi (FETFlagship) projeleri olarak seçti. 10 yıl boyunca desteklenecek çalışmalara 1 er milyar Euro luk destek verilecek. Dünyanın en büyük deney ortamının oluşturulacağı projelerde 15 AB üye ülkesi ile Amerika, Kanada, Çin ve Japonya dan araştırma enstitüsü yer alıyor. Projeye Türkiye adına destek veren TÜBİTAK, Türk araştırmacıların bu iki önemli çalışmada yer almasına öncülük etti. AB Komisyonu tarafından beklenen ulusal desteği, projelerin her aşamasında sağlayan TÜBİTAK, projenin yürütülmesi aşamasında da araştırmacılara destek verecek. Türk bilim insanları, proje kapsamında Nobel ödüllü araştırmacılar ile bir arada çalışma fırsatı bulacak. Geleceğin teknolojisi olarak gösterilen İnsan Beyni Projesi nde insan beyninin bilinmeyenleri çözülecek ve elde edilen bilgiler tıp ve bilişim alanlarında kullanılacak. Dünyanın en büyük deney ortamının oluşturulacağı projenin merkezinde Bilişim ve Bilgi işleme Teknolojileri (BİT) yatıyor. Projeyle geliştirilecek nöro-bilişim, beyin simülasyonu ve süper bilgisayar uygulamaları için BİT platformları, dünyanın her yerinde üretilen nörobilim verilerinin toplanmasını, birleştirici modeller ve simülatörler üzerinde bütünleştirilmesini, biyolojiden elde edilen verilerle karşılaştırılarak kontrolünü ve bilim dünyasına açılmasını kapsıyor. Projenin Türkiye yürütücüsü Sabancı Üniversitesi olacak. Sabancı Üniversitesi nden Dr. Volkan Özgüz ve Prof. Yaşar Gürbüz önderliğindeki teknik ekip, TÜBİTAK desteği ile nöro-benzetimli bilgi işlem mimarileri, çok düşük enerjilerle çalışan yeni bilgi işlem tüm devreleri ve donanım platformları geliştirerek, araştırmacıların insan beyninin mimarisine ve devre yapısına dayalı yeni bilişim sistemleri tasarlamasına ön ayak olacak. Proje, ün son aylarında başlayacak. İnce, İletken ve Çelikten Kat Daha Güçlü Avrupa Komisyonu nun seçtiği diğer proje olan Grafen Projesi ise, yılında başlayacak. Grafen Projesi nde Türkiye den yine Sabancı Üniversitesi yer alacak. Proje yürütücülüğünü Doç. Dr. Semliye Alkan Gürsel in yaptığı ekip, TÜ- BİTAK desteği ile grafenin enerji uygulamaları, özelikle de grafenin yakıt pillerindeki kullanımları konusunda yapacağı araştırma çalışmaları ile projeye katkı sağlayacak. Prof. Andre Geim ve Prof. Kostya Novoselov a Nobel Fizik Ödülü nü kazandıran grafen, geleceğin harika malzemesi olarak gösteriliyor. Benzersiz ve üstün özelliklere sahip olan grafen, inceliği, elektriği bakırdan daha iyi iletmesi ve çelikten kat daha güçlü yapısı ile dikkat çekiyor. Elektronik kâğıt ve bükülebilir kişisel iletişim cihazları gibi hızlı, esnek ve sağlam tüketici elektroniği ürünleri ve enerji verimliliği yüksek uçaklarda kullanılabilecek. Grafenin uzun vadede yeni bilgisayar paradigmalarını ve yapay retina gibi çığır açan tıbbi uygulamaları doğurması da bekleniyor. Kaynak: Cihan Haber 14

14 AYIN KONUSU Güçlü Kadın Başarılı Kadın " Her yıl bir gün kutlanan kadınlar gününü kuru kuruya kutlamak önemli değil! Önemli olan kadınlarımıza vizyon kazandıracak çalışmalar yapmak." Dünya Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. 8 Mart tarihinde New York ta dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın, işçi can verdi Ağustos tarihinde Kopenhag daki Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı nda Alman siyasetçi Clara Zetkin, 8 Mart tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına bu tarihin anısına, Dünya Kadınlar Günü şeklinde bir öneri getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, lı yılların sonunda ABD de de kutlanmaya başladı ve güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık tarihinde 8 Mart ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını kabul etti. Clara Zetkin in teklifiyle fiilen kutlanan ama kesin bir tarihi olmayan Dünya Kadınlar Günü nün de kutlama tarihi böylece kesinleşmiş oldu. Gündem ile ilgili Yazılar Türkiye de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Türkiye&#;de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez yılında Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekânlardan sokaklara taşındı. Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı programından Türkiye nin de etkilenmesiyle, yılında Türkiye Kadın Yılı kongresi yapıldı. 12 Eylül Askeri Darbesi nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya devam ediliyor. (wikipedia) 1- Dünyanın Başarılı İlk Kadın Hükümdarı: Tomris Kağan 2- Nene Hatun 3- Tarihi Değiştiren 10 Kadın 5- Yuvayı Dişi Kuş Yapar! 15

15 AYIN KONUSU Güçlü Kadın Başarılı Kadın Dünyanın Başarılı İlk Kadın Hükümdarı: Tomris Kağan Kemal DERİNCEK Kocası yeni ölen Tomris Kağan a, o dönemin en büyük imparatorlarından Pers Kralı Kiros, elçiler göndererek evlenme teklif etti. Aslında bu evlenme teklifi, bir nevi tehditti. Hindistan dan, Balkanlara her yeri yakıp yıkan Kiros, gözünü Kuzeye dikmişti. Tomris Kağan, en kanlı erkek barbarlığının hüküm sürdüğü o devirde, yetişkin bir oğlu olmasına rağmen tek başına hükümdarlığını sürdürüyordu. Önceleri bir kadın hükümdarı ciddiye bile almayan Kiros, evlenme teklifini götüren elçileri geri çevrilince deliye döndü. Bunun üzerine hemen ölümsüzler adını verdiği 10 bin kişilik özel ordusunu Aras ırmağının öte yakasına geçirdi. Bu orduda savaş için eğitilmiş yüzlerce köpek de vardı. Tomris Hatun, artık kaçmanın yarar sağlamayacağını anlayıp uygun bir alan seçip Büyük Kiros un ordusunu beklemeye başladı. M.Ö yıllarında, Karadeniz in doğusu, Kafkaslar ve Hazar Denizi arasında Türk kavmi olan İskitler (Sakalar) yaşıyordu. İskitlerde ordular kadın ve erkek savaşçılardan kuruluydu. Arkeolojik kazılarda bulunan yazılı belgelerin bir çoğunda kadın ve erkek bütün savaşçıların diye cümleler vardır. Ve bu topraklarda Tomris adında bir kadın Kağan yaşamıştır. Kadınlarını ve çocuklarını önceden arabalarla yollamış olan İskit süvarileri, iki gruba ayrılmışlardı. İran ordusu hangi gurubun peşinden giderse, onların yolları üzerindeki otları biçiyor, kuyuları ve çeşmeleri tıkıyorlardı. Hazırladıkları keşif kolları ile arada onlara ani baskınlar veriyorlardı. Pers ordusunu sürekli kuzeye ve kendileri ile anlaşmamış olan halkların yaşadığı bölgelere doğru çekiyorlardı. Niyetleri, kendileri ile işbirliğini reddetmiş bu toplulukları Pers ordusu ile karşı karşıya getirmek, savaşa mecbur etmekti. İskit savaşçılarının tek şikayetleri, Pers ordusunun kamplarında bulunan ve yük taşımak için kullanılan eşeklerin anırtıları idi. Bu soğuk coğrafyada eşek bulunmadığı için, İskit atları eşek anırtısına alışık değillerdi. Eşekler anırmaya başlayınca, kulakları dikilen İskit atları paniğe kapılıyorlar, süvarilerinin denetimi dışına çıkıyorlardı. İki ordu, aralarında birkaç kilometre kalacak bir biçimde mevzilendi. Güneş battığı için savaşa tutuşmadılar, ancak gece Büyük Kiros, bir hile düşünmüş ve iki ordunun arasında bir çadır kurdurmuştur ve içinde güzel kızlar ve yiyecekler ve şarap bulunan çadıra ansızın saldırı düzenleyen Tomris Hatun un oğlu ve beraberindeki kuvvetler, içerideki birkaç Persliyi öldürüp eğlenceye dalmışlardır. Ancak birkaç saat sonra bir baskın düzenleyen Pers kuvvetleri, çadırı basıp Tomris Hatun un oğlu da olmak üzere içerideki Sakaları öldürürler. Tomris çok sevdiği oğlunun ölümüne üzülür. Yemin ederek şöyle söyler: Kana susamış Kiros! Sen oğlumu mertlikle değil, o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama Güneş e yemin ederim ki seni kanla doyuracağım Ertesi gün yapılan savaşı Sakalar kazanır. Ok atmakta usta olan ve savaş arabalarını büyük ustalıkla kullanan Sakalar, savaş köpeklerine rağmen Persleri bozguna uğratır. Ölenler arasında Pers kralı Büyük Kiros da vardır. Tomris Hatun, sözünde durur ve Büyük Kiros un kesik başını kan dolu bir tulumun içine atar. Kiros, hayatında çok kan akıtmış bir hükümdardı. Bunun için Tomris Kaan, bu kan akıtıcı adama, dünyaya ibret teşkil edecek bir muamelede bulundu ve onun kafasını kan dolu bir fıçıya atarak: Hayatında kan içmeğe doymamıştın, şimdi doya doya iç! dedi. Bu hadise, yüz yıllarca dünya milletlerinin dillerinde söylendi durdu ve bugüne kadar ulaştı. İşte Tomris Kağan hakkında tarihin verdiği bilgiler bundan ibarettir. Geri kalan birçok hususlar efsanelerle karışmaktadır. Bu zaferin kazanılması büyük bir hadisedir. Çünkü Tomris, o sırada sadece Türklerin bir kısmının, yani yalnız Peçeneklerin hükümdarı bulunuyordu ve kumanda ettiği kuvvetler, bu bakımdan sınırlıydı. Diğer taraftan Kiros, İran ın hükümdarı idi ve ordusu nispet kabul etmeyecek kadar büyüktü. Üstelik bu hükümdar, bir erkek ve karşısındaki ise bir kadındı. Fakat bu kadın, sadece bir kadın değil, başarılı bir savaşçıydı. Bu şanlı kadın, bütün Türk kadınlarına örnektir 16

16 Geçmişinizdeki değerleri tanımak ve sahip çıkmak, geleceğinize yapılabilecek en büyük yatırımdır. Hepimiz olmasa bile eminim ki çoğumuz, popüler pop sanatçılarının birçoğunun adını ve hikâyesini ezbere biliriz; hangi tarihte hangi albümü çıkarmış, şevkle takip ederiz. Neyi sevdiklerini ya da nelerden hoşlandıklarını iyi bilir ve neşeyle paylaşırız. Doğaldır da Peki, ama bizi bu günlere getiren kahramanları biraz da araştırmak ve onlar hakkında bilgi sahibi olmak gerekmezmi? Bizim bugün kolaylıkla sahip olduğumuz değerlerin kazanılmasında canını ve sevdiklerini seve seve feda eden tarihimizdeki benzersiz kahramanları tanımak ve onları bizden sonra gelecek kuşaklara tanıtmak bizim boynumuzun borcu değil midir? Ben evet diyerek, bu görevim gereği size böyle bir kadın kahraman olan Nene Hatun u anlatacağım. Nene Hatun u Kaç Kişi Bilir? Birlik ve bütünlüğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan bu zamanda, bize ne kadar manidar bir örnektir Nene Hatun Sizler gibi ben de onun o mübarek ellerini hürmetle öpüyor ve onun önünde saygıyla eğiliyorum. Nene Hatun, Erzurum da doğan ve hayatının 98 yılını orada yaşayan bir Kurtuluş Savaşı kahramanıdır. Ölümünden üç ay önce Türk Kadınlar Birliği tarafindan Anneler Annesi seçilmiş, bunu da vatanı uğruna feda ettiği yavruları yerine, vatanına annelik yaptığı için haketmiştir. Öyle çakma bir unvan sanmayın sakın. 93 Harbi olarak bildiğiniz Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Erzurum daki Aziziye Tabyası nın savunulmasında kahramanca çarpışan bu kadın, küçük yaştaki oğlunu ve kızını önce vatan diyerek Allah a emanet eden destansı bir Anadolu kadınıdır. Sadece 20 yaşında körpe bir genç kadın Eline silah alıp cephede savaşan, cephâne taşıyan, yaralılara hemşirelik yapan, yemek pişiren ve nerede bir ihtiyaç varsa ona koşan vatanperver bir Türk Kadını Bir erkeğin bile sırtına alamayacağı bu yükü, evinde beklemek yerine fedakârca sırtlayan bu kadın, abisini kollarında şehit vermesine rağmen vatanına hizmette sınır tanımayan bir kahramandır. Serkan ERTEM Vatan hizmetine başlangıcını kendisi şöyle anlatır: Ağabeyim Hasan, cepheden ağır yaralı olarak bir gece önce eve gelmişti. Bir yandan ona bakarken, bir yandan da 3 aylık çocuğumu emziriyordum. Kardeşim o gece kollarımın arasında öldü. Sabaha karşı minarelerden Moskof Aziziye ye girdi diye haykırışlar başlayınca, kardeşimin alnını öpüp, Seni öldüreni öldüreceğim diye and içtim. Yavrumu Allah a emanet ettikten sonra, ağabeyimin tüfengini ve satırımı alıp dışarı fırladım. Sel gibi Aziziye ye akıyorduk. Tabyanın mazgallarından düşman ölüm yağdırıyordu. Düşmanda iyi silah vardı, bizde de iman. İleri atıldım. Dadaşlar arasına karıştım. Satırım durmadan kalkıp iniyordu. Düşünebiliyor musunuz? Çoğumuzun can derdine düşeceği bir ortamda, bırakın kendi canını, 3 aylık çocuğunu bile vatana feda edebilecek bir kadın Bir anne Bir kahraman Ayrıca o gün evde bıraktığı evlatlarından 2 tanesini de Birinci Cihan Harbi nde vatana şehit veren bir şehit anası Birlik ve bütünlüğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan bu zamanda bize ne kadar manidar bir örnek. Sizler gibi ben de onun o mübarek ellerini hürmetle öpüyor ve onun önünde saygıyla eğiliyorum. AYIN KONUSU Güçlü Kadın Başarılı Kadın 17

17 AYIN KONUSU Güçlü Kadın Başarılı Kadın Mehmet KOCAOĞLAN 1. Sappho (M.Ö ) Tarihin ilk kadın edebiyatçısı, Afrodit in rahibelerinden biriydi. Yazdığı coşkulu ve cesur lirik şiirler nesiller boyunca yaşadı ve günümüze kadar geldi. 2. Cleopatra (M.Ö ) Mısır ın son hükümdarı Dönemin en güçlü iki ismi Sezar ve Marc Antony ile olan beraberliği sayesinde ülkesinin varlığını korumasını sağladı güzelliği bugün bile dillerden düşmüyor. 3. Mecdelli Meryem (M.Ö 4-M.S 40) Hıristiyanlığı getiren peygamber Hz. İsa ondan yoldaş ım diye bahsetti ve Hıristiyanlığın yayılmasında çok önemli rol aldı. 4. Boudicca (M.S 1. y.y.) Kocası, Britanya Adası nın en önemli klanlarının birinin başındaydı. Kocasının ölmesi üzerine Romalılar ülkesini yıkıma doğru sürükledi. Bu yıkıma karşı duran ve tüm klanları birleştiren Boudica, direnişin sembolü oldu. Tarihi Değiştiren 10 Kadın 5. Hildegard von Bingen ( ) Hayatını bir manastırda inzivada geçiren rahibe, şiddetli migren ağrıları yüzünden gördüğü sanrıları kağıda dökmeye başladı. Daha sonra kendini şiire verdi ve kadınlık hislerini yazıya döken ilk kişi oldu. 6. Marie Curie ( ) Radyasyon üstünde yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülünü kazanan ilk kadın bilimci. 7. Zübeyde Hanım ( ) Mustafa Kemal gibi dünyaya nam salmış büyük bir dehâyı ve komutanı yetiştiren anne 8. Prof. Dr. Remziye Hisar ( ) Sorbonne Üniversitesi&#;nden mezun ilk Türk kadını ve Türkiye Cumhuriyeti nin ilk kadın kimyacısı. 9. Tomris Hatun (Tomris Kaan) (M.Ö. 6. y.y.) Tomris, MÖ 6.yüzyılda, Orta Asya da antik dönemin İskit-Türk halkları olan Masaget ve Sakaların Peçenek Hanıdır. Sakaların Prensesi Tomris/ Tomaris in adı da günümüze kadar kullanılagelen bir Türk dişil ismidir. Tahminlere göre Dünya nın ilk kadın hükümdarıdır. Hatice bint Hüveylid ( ) Yüce Peygamber Hz. Muhammed in ilk eşidir. Müslüman olmadan önceki adı Tâhire idi. Hatice, Hz. Muhammed ile evlendiğinde 40 yaşındaydı ve çok başarılı bir tüccardı. Şam a gönderdiği kervanların birine başkan olarak Hz. Muhammed i tayin etmiştir. Bu ticari ortaklık, zamanla aşka dönüşünce evlenmeye karar verdiler. Hz. Hatice, Hz. Muhammed e hem eş, hem iyi bir arkadaş, hem de danışman olmuştur. İlk Müslüman kadın olmuş ve eşini hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır. 18

18 Toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor, diğer yarısını da erkekler Evet, sonuçta anne karnında başlayan hayatımız, toplumu yetiştirme konusuna gelince, yine kadınların varlığı ile bir anlam ve şekil kazanıyor. Sonuçta aile içinde çocukların yetişmesinde, annenin önemini ve gücünü kimse inkâr edemez. Bu nedenle, toplumun tamamını da biz kadınlar yetiştiriyoruz. Kadının, yaradılış olarak duygusal, fedakâr ve derleyici-toparlayıcı yanı nedeniyle, yuvanın oluşmasında erkekten daha büyük bir etken olduğunu söyleyebiliriz. Anne karnında yaşama sürecine başlayan çocuk, otomatik olarak anne ile farklı bir duygusal bağ içine giriyor. Anne olma özelliği nedeniyle, kadının çocuk üzerindeki etkisi daha fazla oluyor. Bu yüzden kadının eğitimi büyük önem arz ediyor. Erkek ve kız çocuklarını aynı vicdan kavramı ve inançlarla yetiştirmeliyiz ki, bugün yaşadığımız, kadının ezilme-eziyet görme problemleri de ortadan kalksın. Yuvayı dişi kuş yapar ifadesi, sadece bir sözden ibaret değil. Gerçekten aile olma özelliğinin temel yapıtaşı kadınlardır. Neticede toplumu aileler oluşturuyor. Ve bu aile yapısı nasılsa, toplum da ona göre şekilleniyor. İnançlı, imanlı, vicdanlı, eğitimli ve görgülü çocuklar ve aileler olmalı ki toplumda beklediğimiz güzelleşmeler olsun. Kanun yapıcılar istedikleri cezaları uygulasınlar ama şayet bireylerin eğitimi ve vicdanı olmazsa o kanunlar hiçbir işe yaramıyor. Sonuçta bugün etrafımızda gördüğümüz, duyduğumuz yüzlerce şiddet ve kötü olay, sadece kanunlarla engellenemiyor. Aile içinde çocuğa verilen iman, vicdan kavramları ve eğitimleri, bu çirkinliklerin önüne geçilmesinde en önemli etkenlerden birisidir. Ülkemizdeki Kadınların Öğrenilmiş Çaresizlikleri Maalesef, 40 lı ve 50 li yaşlardaki kadınlarımızın birçoğunun öğrenilmiş çaresizlik dediğimiz kaderlerinin varlığını inkâr edemeyiz. Kadının kabullenişleri, yine anne tarafından kız çocuklarına, aile içinde öğretiliyor ve şartlandırılmıyor mu? İşte bu yüzden, gelişen modern hayat için kız ev erkek çocuklarımızı aynı örf, adet, inanç ve değerlerle yetiştirelim, diyoruz. O zaman, negatif kabullenişler otomatik olarak ortadan kalkacaktır. Çünkü erkeğin kadın üzerindeki haksız tasarrufu da aileden görülen bir alışkanlıktır. İyi bir eğitimle bu da ortadan kalkacaktır. Sonuçta adalette eşitlik vardır. Din, kimsenin kimseyi ezmesine müsaade etmez ama insanlar toplumun koyduğu yanlış kurallarla hareket ettiği için kadınlar ezilmektedir. Kadın veya erkek, ailesi için bazı şeyleri tabi kabul edecektir; lakin adaletsizliğin ve eziyetin ortadan kalkması için yeni nesil doğru düzgün yetiştirilmelidir Türk Erkeği Nasıl Bir Eş Arıyor? Erkekleri etkilemek için türlü yollar deneriz ve hatta türlü türlü Sevda TÜRKÜSEV şekillere gireriz. Aslında erkeklerin evlenecekleri kadında aradıkları özellikler öyle ahım şahım şeyler değil Erkekler, gezmek, tozmak, eğlenmek, vakit geçirmek için süslü püslü, açık saçık, asortik, çok bilen, hatta cesur denilen tipleri seçerler. Fakat erkeklerin yüzde seksen beşi, evlenmek istediklerinde nasıl birini isterler biliyor musunuz? Erkekler, annelerine benzeyen kadınlarla evlenmeyi isterler. Fiziksel olarak annesine zıt bir görünümde olsa bile davranış ve hayat biçimi yönünden annesine benziyorsa yine evlenmek için o kadını tercih ederler. Görsellik gelip geçici bir özellik olduğu için buradaki en önemli güç, karakter gücüdür yani anne kimliğinin gücüdür. Yani görsellikte annesine benzemesini kastetmiyoruz burada. Yaşamın temel bağlayıcı özelliklerinden olan anne figürünün önemini vurguluyoruz. Öyle veya böyle hep annelerine benzeyen kadınlarla evlenmek isterler. Bunu da garipsememek lazım, çünkü neticede erkek hep hizmet alan taraf olduğu için, erkeğin de kadının da alışkanlıklarını anneler belirler. Onlar kadar olamasanız da mutlaka kayınvalidenizi biraz modellemenizi tavsiye ederim. Türk erkeği, annesine benzeyen bir kadınla evlenmeyi tercih ediyor. Yapılan tüm araştırmalarda çıkan sonuç bu. Bir erkeği etkilemek istiyorsanız, onu çözmeden önce annesini çözeceksiniz. AYIN KONUSU Güçlü Kadın Başarılı Kadın 19

19 ADEM ÖZBAY İLE SÖYLEŞİ Aşkın Şairi ve Yazarı Adem Özbay ile hoş bir hasbihâl Aşk, İnsanı Gerçek Bir İnsan Yapar Bazı insanlar vardır; sizinle aynı ortamlarda yaşarlar, yerler, içerler Kısaca sizden biridirler Bununla birlikte taşıdıkları o kocaman yüreklerinin pozitif ruh esintilerini her zaman hissetmeniz mümkündür. O sizden biri gibi görünse de, aklı ve kalbiyle çok derin boyutlarda seyahat ediyordur aslında. Yüreği dopdoludur duygularla, insan sevgisiyle Hiçbir zaman ben bilirim edasıyla dolaşmazlar ortalıkta, olgun bir başağın boynunu bükmesi misali, mütevazılığı elden bırakmazlar hiç Selçuk ALKAN [email protected] Kimden mi bahsediyoruz? Siz belki de onu aşk şairi ya da aşk yazarı diye tanısanız da gazetecilikten yöneticiliğe, yazarlıktan şairliğe, araştırmacılıktan bilgisayar teknolojilerine, reklamcılıktan patronluğa ve daha birçok sahada kendini ispatlamış bir atom karıncadan bahsediyoruz tabii Adem Özbay, Ocak ayında yayınladığı Aşk Terapi isimli yeni romanıyla gündeme oturmuş vaziyette. New York taki bu değerli dostumuzun kapısını, bir söyleşi için ısrarla çaldık. Önce pek sıcak bakmasa da, biz onun bu mütevazılığının farkındalığında olarak belki biraz fazla ısrarcı olduk. Amacımıza da ulaştık. Şimdi gelin, Adem Özbay ile aşka, hayata ve yazdığı romana dair olan hasbihâlimize eşlik etmeye başlayın. Adem Hocam, öncelikle hoş geldiniz. İlk sorumuz şöyle olsun: Hayat nasıl gidiyor? Hayat her zamanki gibi çok güzel gidiyor. Aslında hayatın gidişinin şekil değiştirdiği yok. Mesele, insanın nasıl gittiği İnsan kendisinde bir sorun olunca, hayatta da bir sorun var sanıyor. Oysa hayat bu konuda oldukça masum Bir süredir yeni deneyimler için yurtdışındayım. Yeni insanlar, yeni hayatlar, yeni vakalar öğrendim. Bu, kendi adıma çok faydalı bir süreç oldu. Hayatı sevmeyi biraz geç öğrendim ama iyi ki öğrendim diyorum. Artık hayatla didişmeyi bir kenara bıraktım. Anlayacağınız hayat ve ben kol kola yürümüş gidiyoruz. Aşka Gittim Dönmeyeceğim isimli romanınızı zevkle okuduktan sonra, yeni romanınız olan Aşk Terapi yi de heyecanla bir çırpıda okuyuverdik. Size Aşk Terapi yi yazdıran şey ne oldu? Aşk Terapi aslında benim Aşka Gittim Dönmeyeceğim romanımın devamı olan bir kitap. Okuyanlar bilir; o kitabı aşk mağduru bir erkek yazmıştı. Bunu ise o erkeğin sevdiği kadın yazıyor. Malum, konu aşk olunca konuşmak kolay ama yaşamak zor Aşkın, hele ki sonu ayrılıkla bitmiş bir aşkın, insanı hırpalayan bir tarafı var. Bu, kimi zaman intihara kadar gidebilecek bir kötü süreç haline dönüşebiliyor. Ben ise kitaplarımda acının olgunluğa dönüşen tarafıyla ilgileniyorum. Acıları yadsıyamayız. Hayatımızda varlar. Sorun, acıyla olan iletişim biçimimizde. Eğer acıyla doğru bir içselleştirme yolculuğu yaparsak, acı insanı olgunlaştırır ve bilgeliğini artırır. Yayınlanmış birçok kitabınız var, makale ve denemeleriniz var. Yazılarınızın çoğunda aşk 20

20 temasını ince ince dokuduğunuz gözden kaçmıyor. Sizce nedir bu aşk? Aşkı tanımlamanın zorluğu, herkesin aşkı algılayışının farklığında yatıyor. O yüzden aşk için herkesin tanımı ayrı. Doğrusu da bu bence Benim için aşk aynadır. Seni, başka bir surette sana gösterir. İnsan âşık olduğu insanda da kendi mükemmelliklerini görmek ister. Zaten aşkların büyük başlayıp küçük bitmesinin sorunu da bu O mükemmelliğin olmadığını görünce, kendi beklentilerimizi değil, karşıdakini suçluyoruz Aşkı abartmadan, doğal bir süreçte yaşarsak, ruhumuzu gerçekten doyurur. Aşk faydalı bir şeydir. Onu zararlı hale getiren insanın kendisidir. Kitaplarınızın birçoğunda, yazdıklarınızın içinde duygusal bir çocuğun masum yüzü aksediyor yüzümüze adeta Sizin içinizde böyle naif bir çocuk var sanki Ne söylersiniz bu hususta? Çocukluğum küçük ve güzel bir köyde, tarlalarda çalışarak, inek otlatarak, madenci babamın servisini bekleyerek geçti. Sonrasında ise kendimi metropollerde buldum. Ankara, İstanbul, Moskova, Kasablanka, Paris, New York Devasa binalar arasında, hiçbir zaman çocukluğumunki kadar sahici yaşayamadım. Çocukluk duygularımın büyüdükçe nasıl da dönüştüğünü, yalnızlaştığımı gördüm. Bilinçli bir şekilde olmasa da içimde bir yerlerde o çocuk hep yaşasın istedim galiba. Yaşıyorsa ne mutlu bana. Yazdıklarınız ve yaşantınızla kendin olmak felsefesini işliyorsunuz ince ince Sizce kendin olmak nasıl bir şeydir? Başarılı insanlar kendileri olmuşlar mıdır? Kendin olmayı çok önemsiyorum. Biz toplum olarak biraz taklitçi bir yapıya sahibiz. Sorgulamıyoruz. En değerli hazinemiz olan inançlarımızı bile dedelerimizden, din kültürü derslerinden ne gördüysek öyle kabul ediyoruz. Kendin olmak özgür olmaktır. Özgür olmayan insan yoksul insandır. Özgürlük ise insanı zengin yapar. İnsan olarak düşünmek, sorgulamak, araştırmak zorundayız. Bu aklın bizden daha büyük ağaçlara değil de bize verilmesinin bir sebebi vardır. O da kendin olmaktır. Aşk Terapi de olsun, diğer kitaplarınızda olsun, kendinizi anlattığınız oldu mu hiç? Zannımca yazar demek, kendi hikâyesini başkalarının üzerinden anlatmayı becerebilen insan demektir. Hikâye bize ait olmayabilir. Anlattığımız kişileri hiç tanımıyor da olabiliriz. Ama her kitabın ruhu, yazarın ruhundan bir parçadır. Kitaplar hem beni anlatıyor, hem beni anlatmıyor. Öyle bir şey işte Âşık bir insan nasıldır sizce? Gerçek insandır. Aşk, insanı gerçek insan yapar. Aşkın bedenimizi, ruhumuzu yakarak, içimizdeki hakiki özü bulduran bir gizemli tarafı vardır. Gerçek bilmenin, sahici yaşamanın da ilk adımıdır bence. Âşık olan, seven, hisseden insan, ancak o zaman yaşamaya başlar. Akıllı bir insan nasıldır peki? Aklını kullanmasını bilen insandır. Bu aklı, geldiği gibi sıfır kilometre mezara götürmeyen insandır. Akıl kullanıldıkça değerlenen ve anlamlanan bir lütuftur. İnsanın bütün varlık sorunlarını, inançlarını, hayatı, yaşamı sorgulayarak, aklını kullanarak çözmesi mümkündür. Aşk mı, akıl mı daha önemli? Burada popülist bir cevap verip, aşk demek isterdim. Ama aklın dümeninde olmayan bir aşk, aklın ışığında olmayan bir aşk, tek başına bir işe yaramaz. Aşkı ve aklı yan yana kullanmak en güzelidir. Aşk, beyni geliştirir mi sizce? Kesinlikle. Nasıl olur bu? Aşkın insana verdiği müthiş enerjiyi iyi kullanmakla olur. Aşk ve sevgi duyguları insanı güçlendirir. İnsanı daha uyanık ve daha bilinçli yapar. İşte böyle durumlarda aşkın pozitif gücünü kullanarak beynimizi de geliştirebiliriz. Okurlarımız size ulaşmak isterlerse, nerelere baksınlar? Bendeniz her daim blog sitemdeyim. Zamanım oldukça yazıp paylaşıyorum. Dostları her daim misafirliğe beklerim. Bu güzel söyleşi için de size çok teşekkür ederim. Sağ olun, var olun Ben de okurlarımız adına teşekkür ediyorum size. Sağolun 21

21 Telefon Görüşmelerinde Kazandıran Cümleler İki ayrı konuşma, iki ayrı pantolon ya da iki ayrı insan arasındaki farklılıklar çoğu zaman ayrıntılarda gizlidir. Telefonla konuşurken ya da bir başkası ile iletişim kurarken küçük ayrıntılardır bizi başarılı kılan. İşte telefonda konuşmanın bazen hiç fark edemediğimiz önemli ayrıntıları BUNLARI SÖYLEMEKTEN KAÇININ SiZE KAZANDIRACAK CÜMLELER -Kimin aradığını bilmek istiyor. -Defne Hanım bu öğleden sonra telefonları yanıtlamıyor. -Kendisi şu anda dışarıda. Daha sonra arayın. "Perdeleme" yaparken: Telefonu meşgulse: +"Kim arıyor", diyeyim? +Bir saniye bekler misiniz? Yerinde olup olmadığına bakayım +Kendisi şu anda masasında değil. Mesaj bırakmak ister misiniz? - Kendisi telefonla görüşüyor? Ne istemişsiniz? +Üzgünüm, kendisi diğer telefonla görüşüyor. Bitinceye kadar bekler miydiniz? Yoksa biz mi sizi arayalım? Yönetici dışarıda ise: - Defne Hanım bugün burada değil ve ne zaman döneceğini bilmiyorum. +Defne Hanım bugün ofis dışında ve yarına kadar döneceğini sanmıyorum. - Nerede olduğunu bilmiyorum. - Ne tuhaf bir isim. Heceler misiniz lütfen? İsimlerden, numaralardan v.s. emin olmak için: +Defne Hanım şu anda ofisinde değil ama kısa sürede döneceğini sanıyorum. + İsminizi doğru alabilmem için heceler misiniz lütfen? - Numaranız kendisinde var mı? + Numaranızı alabilir miyim, lütfen? - Mesajınızı masasına bırakacağım. + Mesajınızı mutlaka ileteceğim. Beklemeye alırken: - Lütfen bekleyin (deyip, bir şey söylemesine fırsat vermeden beklemeye almak). + Şu an masasında değil ama ofiste bir yerde olduğundan eminim. Sizi bir kaç dakikalığına beklemeye alabilir miyim? Kaynak: The Professional Secretary&#;s Gudebook, Cary Cohen 22

22 Zihinde Canlandırarak Hedefe Odaklanmak Zihinsel imgeleme, hayatta istediğiniz şeylere ulaşmak ve yaşantınızı olumlu yönde değiştirebilmek için zihinsel betimleme ve onaylama sanatıdır. Günümüzde artık sağlık, eğitim, iş, sanat, spor alanında ve ruhsal tekâmülde, bu teknik birçok kişi tarafından kullanılmaktadır. Günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline gelecek bu meditasyon ile: kazandırabilirsiniz. geliştirebilirsiniz. ve iç huzura kavuşabilirsiniz. dan kurtulabilirsiniz. ulaşabilirsiniz. şabilirsiniz. Selim YOLALAN 1. Şimdi gözlerinizi kapatın Bir saniye rahatlayın Bedeninizde, yattığınız yerle temas eden bölgeleri hissedin Bunları okurken ve aklınızdan büyük ihtimalle halen bazı düşünceler geçerken Belki kendinize, bedeninizin hangi bölgesinin çoktan gevşemiş olduğunu soruyorsunuz; belli bir şekilde, farklı bir bilince ulaşırken Kalp atışlarınızı hissediyorsunuz Atışları yavaşça kendinize doğru çevirin 2. Bir yıl içerisinde gerçekleştirmeyi çok istediğiniz hedefi düşünün. 3. Hedefinizi 3 ay, 6 ay ve 1 yıl olarak üç bölüme ayırın ve her bölümü yazın. 4. Gözlerinizi kapatın Bütün gerilimden kurtulun ve ayaklarınızı, omuzlarınızı, kollarınızı, parmaklarınızı, boynunuzu ve başınızı rahatlatın. Sakin, huzurlu Nefes alış verişinizi duyun, sadece nefesinize odaklanın Ciğerlerinize girip çıkan havayı hissedin ve kendinizi rahatlatın Ayaklarınızın altında da bastığınız toprağı hissedin Kalbinizin atışını fark edin Vücudunuzun ısısını hissedin Şu an sadece bacaklarınızı, omuzlarınızı, kollarınızı, parmaklarınızı, boynunuzu, rahatlatın Bütün bedeninizin daha fazla gevşemesine izin verin Bedeniniz daha da fazla gevşeseydi, nasıl olurdu diye merak edebilirsiniz 5. Evet, bunu merak ve heyecan içinde düşünebilirsiniz Bütün dikkatinizi neler hissettiğinize yöneltin Bu şekilde daha fazla rahatladığınızı ve sakinleştiğinizi fark edebilirsiniz ve bu sakinlik içinde olmanın ne kadar farklı bir duygu olduğunu görebilirsiniz 6. Bulunduğunuz konumla hedefiniz arasındaki ilişkiyi zihninizde canlandırın. 7. Öne doğru bir adım atın ve durun. 3 ay sonra hedefinizin ne kadarını gerçekleştiğinizi düşünün ve o muhteşem manzarayı görün. 8. Bir adım daha atın ve durun. 6 ay sonra hedefinizin ne kadarını gerçekleştiğinizi düşünün ve o muhteşem manzarayı görün. 9. Bir adım daha atın ve durun. 1 yıl sonra hedefinizin ne kadarını gerçekleştiğinizi düşünün ve o muhteşem manzarayı görün. Geriye dönün ve kendi kendinize bu yapılanlara değer mi? diye sorun. Bir adım daha geriye atarak aynı şeyi 6 ay için, en sonunda da 3 ay için yapın. Eski yerinize dönün, tekrar karşıya bakın. Zihninizdeki otoyolu iyice belirginleştirin. Şimdi yavaşça kendinizi çözebilirsiniz Bu tecrübeden şimdiki zamana geri dönün. Çevrenizdeki sesleri dikkate alın. Şimdi birkaç kez derin nefes alın ve gözlerinizi açın. Bir an için tüm kaslarınızı kasabilirsiniz. Bir nesneye dokunun, etrafınıza bakın. Dinlenmiş olarak sakince uyanıp olağan düzeninize geri dönün Bunu yaparken kendinizi son derece zinde ve sağlıklı hissedeceksiniz Bütün duyularınız uyanmış bir haldesiniz; güçlü, enerjik, umutlu Coşkulu, güler yüzlü ve yaşama sevinciyle dolu olarak gününüze devam edeceksiniz 23

23 NİSAN Ayına İz Bırakan Tarihin SÜPER BEYİNLERİ Adem SUAD MUMHAMMED İKBAL Kurtuluş Savaşı nın zor dönemlerinde, Pakistan halkını örgütleyip 1,5 milyon sterlin topladıktan sonra Ankara hükümetine yollayan ünlü Pakistanlı İslam âlimi, şair, filozof ve politikacıdır. 9 Kasım de doğmuş, 21 Nisan yılında vefat etmiştir yılında Pakistan ın Pencap eyaletine bağlı Siyalkut kentinde doğan Muhammed İkbal, Lahor da yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra Doğu Dilleri Fakültesi&#;ne hoca olarak tayin edildi. Bu yıllarda Muhammed İkbal&#;in şiirleri de yayınlanmaya başlandı de Cambridge Üniversitesi nin felsefe ve iktisat bölümünden mezun olduktan sonra, Londra da üç sene kadar kalan İkbal, burada Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi&#;nde hocalık yaparken, bilhassa Londra da ilgi görmesine sebep olacak çeşitli İslâmi konularda bir dizi konferans verdi. Yine Londra da kaldığı müddet içinde hukuk üzerine okuyan İkbal, savcılık diplomasını aldıktan sonra Almanya&#;ya giderek Münih Üniversitesi&#;nde felsefe dalında doktora yaptı. &#;de Hindistan&#;a döndüğünde, yazı ve şiirlerine hayranlık duyanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Şiirlerinde Mevlânâ&#;nın etkisi büyüktür. KEMAL TAHİR Nazım Hikmet le beraber yargılandığı Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesince tutuklandı. Askeri isyana teşvik suçlamasıyla, 15 yıl hapse mahkûm edildi. Çankırı, Çorum, Kırşehir, Malatya ve Nevşehir cezaevlerinde hapis yattı ( ). Genel af yasasıyla serbest kaldı. İstanbul a döndükten sonra, bir süre İzmir Ticaret gazetesinin İstanbul mümessilliğini yaptı. İktisadi konularda yazılar yazdı, çeviriler yaptı. Eylül olayları sırasında gözaltına alındı. Harbiye cezaevinde 6 ay hapis yattı. 14 ay kadar Düşün yayınevini yönetti ( ) tan sonra tümüyle edebiyata ve özellikle de romana yöneldi. 21 Nisan tarihinde İstanbul&#;da öldü. Sanat hayatına, İçtihat (), Geçit (), Varlık () dergilerindeki şiirleriyle başladı. Otobiyografik ögeler içeren ilk öyküleri, Yedigün de (), Göl İnsanları nda yer alan dört öyküsü de Cemalettin Mahir takma adıyla de Tan gazetesinde yayımlandı. Başlıca Eserleri: Sağır Dere, Esir Şehrin İnsanları, Körduman, Rahmet Yolları Kesti, Yedi Çınar Yaylası, Köyün Kamburu, Esir Şehrin Mahpusu, Kelleci Memet, Yorgun Savaşçı, Bozkırdaki Çekirdek, Devlet Ana, Kurt Kanunu, Büyük Mal, Yol Ayrımı, Namusçular, Karılar Koğuşu, Hür Şehrin İnsanları , Damağası, Bir Mülkiyet Kalesi LEONARDO DA VİNCİ 15 Nisan de dünyaya gelen Leonardo Da Vinci, yaptığı eserlerle Rönesans sanatına yön vermiş, ünü zamanı aşarak günümüze kadar ulaşmış ender sanatçılardan birisidir. İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa için te çalışmaya başladığı söylenir. Bu resmi tamamladıktan sonra hiç yanından ayırmamış, tüm seyahatlerinde yanında taşımıştı te babasının ölüm haberi üzerine Floransa ya döndü. Miras hakkı için kardeşleri ile mücadele etti ancak çabası sonuçsuz 24

24 kaldı. Ancak çok sevdiği amcası tüm varlığını ona bıraktı. Leonardo&#;nun bilim ve mühendislik alanındaki çalışmaları en az sanatsal olanlar kadar etkileyici ve yenilikçidir sayfadan oluşan defterlerinde yer alan notlar ve çizimler sanat ve bilimi kaynaştırmaktadır. Leonardo bu notları, Avrupa&#;da yaptığı seyahatler sırasında almıştır. Leonardo solaktı ve tüm yazılarını ancak ayna ile bakılınca okunabilecek şekilde yazardı. SABAHATTİN ALİ Sabahattin Ali, yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan ( ) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü Bir Orman Hikâyesi Resimli Ay da yayımlanmıştır (30 Eylül ). Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. &#;de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Leylim Ley, Aldırma Gönül gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. KARL BENZ Benz, yaygın olarak benzinle çalışan otomobilin mucidi olarak bilinir. Çağdaşları olan diğer Alman mucitler olan Gottlieb Daimler ve Wilhelm Maybach ile aynı anda aynı proje üzerinde çalışmışlardır, ancak Benz önce çalışmasının, ardından da içten yanmalı motorun otomobillere uygulanabilirliğini sağlayan bütün süreçlerin patentini almıştır. Karl Benz &#;de tasarladığı ilk motorunun patentini &#;da almıştır. Benz &#;te dünyanın satmak amacıyla üretilen ve benzin motoruyla çalışan ilk otomobili olan Motorwagen i üretti. Üç tekerlekli, önden döndürülen bu arabada motor arka tarafta, yolcuların tam altındaydı. Diğer icatları arasında, karbüratör, gaz/fren sistemi, bir pilden elektrostatik kıvılcımlanmayla ateşleme sistemi, buji, debriyaj, vites değiştirme sistemi ve radyatör vardır. 26 Kasım yılında Karlsruhe de doğan ünlü mühendis, 4 Nisan , Ladenburg da hayata gözlerini yummuştur. SADRİ ALIŞIK Mehmet Sadrettin Sadri Alışık, Nisan yılında İstanbul da doğmuştur. Tiyatro, sinema oyuncusu ve Türkiye&#;nin yetiştirdiği en büyük komedyenlerdendir. Oyuncu Kerem Alışık ın babasıdır. Çocukluk yıllarında tiyatroya ilgi duydu; okul piyeslerinde rol aldı. Beykoz Ortaokulu nun (bugünkü adıyla Ziya Ünsel İlköğretim Okulu) ve ardından İstanbul Erkek Lisesi nden mezun oldu. Bir süre Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü ne devam etti. Sahneye da Eminönü Halkevi nde amatör olarak çıkan Alışık, te Raşit Rıza Tiyatrosu nda profesyonel oldu. Küçük Sahne, Oda Tiyatrosu, Kent Oyuncuları, Oraloğlu, vb. topluluklarda pek çok oyunda yer aldı yılında Faruk Kenç in yönettiği Günahsızlar adlı film ile sinemaya adım attı. Sinemada, &#;deki, Nejat Saydam ın yönettiği başrollerinde Ayhan Işık ve Belgin Doruk ile birlikte yer aldığı Küçük Hanımefendi serisi, ten başlayarak canlandırdığı Turist Ömer ve Ofsayt Osman tipleriyle ile dikkat çekti ve seyircinin beğenisini topladı. Yaşamı boyunca ü aşkın filmde rol aldı. Afacan Küçük Serseri deki rolüyle Antalya Altın Portakal Film Festivali nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, Yengeç Sepeti filmindeki rolüyle de Mehmet Aslantuğ la beraber Antalya Altın Portakal Film Festivali nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü nü kazandı. Ünlü ve emektar sanatçı, 18 Mart tarihinde İstanbul da vefat etti. ORHAN GAZİ Osmanlı İmparatorluğu&#;nun ikinci padişahı ile yılları arasında beylik yapmıştır. Babası Osman Gazi den km 2 olarak aldığı devleti, oğlu I. Murad a km 2 olarak bırakmıştır. 6 Nisan tarihinde, Orhan Bey, kuşatma altında tutulan Bursa yı Bizanslılardan aldı. Osmanlı Beyliği nin kurucusu Osman Gazi ve Malhun Hatun un oğludur. Sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü, halk tarafından çok sevilen, ulemaya saygılı, merhametli bir hükümdar olarak tanımlanır. Sık sık halkın arasına karıştığı ve dertlerini dinlediği söylenir. Babası Osman Gazi nin vefatı üzerine te Bey olmuştur. Orhan Gazi ye dinin kahramanı manasına gelen Şücaeddin lakabı verilmiştir. Ölüm tarihini , , ve gösteren kaynaklar da vardır. Muhammed İkbal Kemal Tahir Leonardo Da Vinci Sabahattin Ali Karl Benz Sadri Alışık 25 Orhan Gazi

25 Eskilerde Gizli ve Ulaşılmaz olan evrensel bilgi, günümüzde merak eden, arayan, araştıran, ilgi duyanlar için her zamankinden daha fazlar gözler önünde artık. Bunlar aynı zamanda tüm insanlığın ortak mirası ve bazı temel soruların cevaplarını içeriyorlar. Kadim bilgelik sırları, ölmeden önce bilmeniz gereken sırlardır ve onları ne kadar erken öğrenirseniz o kadar engin bir hayat yaşarsınız. Böylece her yönden zenginliğe ulaşılabilir, maddi ve manevi dünya için sır kapıları önümüzde bir bir açılabilir. Bu öyküler, Saabi bilgesi Hermason ile öğrencileri ve çevresindeki insanlar arasında geçmektedir. Öğretmen ve öğrenci arasında geçen konuşmalar, bilgelik sırlarına açılan bir kapı olacaktır sizler için. Öyküler, okuyanlara ibret alacakları ve aydınlanacakları dersler vermektedir. Gregory MYSTERY [email protected] Geçmişten Günümüze Kadim Bilgelik Sırları Şefkatli Olun Güç, arzulara sahip olmamaktan gelir Hermason bir gün öğrencilerine ders verirken, kendini kontrol edemedi ve dedi ki: Bugüne kadar gerçekten güçlü bir kişiyi henüz görmedim. Genç öğrencileri, onun bu sözlerini garip buldular, çünkü onlar bazı öğrencilerin güçlü iradelerinni mevcut olduğunu düşündüler. Yanındaki kendinden yaşlı ve diğer öğrenci arkadaşları önünde bile bir öğrenci sert davranışını saklayamadı. Herkes onun önünde düşüncelerini sonuna kadar ısrar etmezdi. Bu yüzden, öğrenciler Hermason un gerçekten bir güçlü kişi görmediğini söylediğini duyunca, hepsi birden şöyle bir cevap verdi: Güç ile ilgili bahsetmek isterseniz, Pihata bunu hak etmeli. Hermason: Pihata nın bir hayli arzuları var. O nasıl güçlü olarak adlandırabilir ki? dedi. Bir öğrenci sordu: Pihata, açgözlü bir kişi değil. Siz, nasıl onun birçok arzuya sahip olduğunu söyleyebilirsiniz? Hermason: Adlandıran arzular, sadece paraya can atma anlamına gelmez. Basit bir şekilde söylersek, bencil bir düşünce ile bir kişi diğerlerinden faydalanmaya çalışırsa, bu da bir arzudur. Pihata dürüst olmasına rağmen üstünlüğü elde etmekten hoşlanır ve sıkça duygusal olur. Bu huyu bir çeşit arzudur. Onun gibi bir kişi nasıl güçlü olarak adlandırılabilir? diye cevapladı. Hermason devam etti: Adlandıran güç üstünlüğü, elde etme anlamına gelmez. Onun yerine, şefkatten dolayı bir şey yapmamayı başarırsa, o zaman bu kişi güce sahip demektir. Yalnızca kendi arzularını kontrol ederse, cennetin yollarına hiçbir zaman karşı gelmezse, 26

26 zihnin de sağlam olursa ve kolayca prensiplerini değiştirmezse, böyle bir kişi hakikaten güçlü olarak adlandırılabilir. Değişim İyidir İyiliksever bir hareketten dolayı insanların zihni değişti Hermason anlatmaktadır: İmparator yönetimindeki Hanedanlığı döneminin yılında, askeri komutan yardımcısı Uşipare vali olarak atandı. O zaman, şehirdeki insanlar hastalıklardan çok korkuyorlardı, çünkü onlara göre tüm hastalıklar bulaşıcıydı. Bu yüzden, bir kişi hasta olduğunda, ailesi onu tek başına bırakıyordu. Hiç kimse bir hastaya bakmıyordu, hastanın kendi aile üyeleri bile Böylece, birçok hasta sırf ilgisizlik yüzünden boşu boşuna ölmüştü. İnsanlar bu duruma alıştılar ve üstelik davranışlarında hem soğuk hem de tarafsız oldular. Uşipare, göreve geldikten sonra, bu kötü alışkanlığı sevgiyle değiştirmeye karar verdi. Bir yaz döneminde bir hayli insan hastalandı. Uşipare, kendi evindeki salonda hastalar için yataklar kurdu ve tüm hasta olan kişileri getirdi. Yüzlerce kişi salonu ve koridoru doldurdu. Uşipare, kendi parasıyla hem doktorları davet etti hem de ilaçları aldı. Gece-gündüz hastalara bakmaya yardım etti. Kısa zaman sonra, hastalar bir bir iyileşmeye başladı. Uşipare, hastaların aile üyelerinden gelip iyileşenleri evlerine götürmelerini emretti. Onlara: Kendiniz görebilirsiniz. Hastalıklar nasıl bulaşıcı olabilir? Ben çok iyi bir durumda değil miyim? diye sordu. Hastaların akrabaları hem duygulandılar, hem de utandılar. Herkes onun kibarlığını ve iyilikseverliğini yaydı. Ondan sonra, insanlar hasta olduğunda, tedavi olmak için Uşipare nin evine geldiler ve hastaların aile üyeleri de onlara bakmaya yardım etmek için birlikte geldiler. İnsanlar daha yardımsever ve dikkatli oldular. Bundan dolayı, eski kötü alışkanlığı da kökünden söküp attılar. Affedici Olun İyiliksever ve Cömert Bir İmparator: Hermason anlatmaktadır: Sultan, Güney ve Kuzey Hanedanlıkları Dönemi sırasında Kuzey Hanedanlığının altıncı sultanıydı. O iyiliksever, terbiyeli ve diğerlerine karşı yardımsever olma gibi olağanüstü eğilimlere sahipti. Dört yaşındayken, babası İmparator kötü bir hastalığa yakalandı. Sultan kendi ağzı ile babasının yarasından irini emdi. Sultan, Saabi öğretilerinden ve sakin yaşamaktan hoşlandı, dünyadaki işlere ve servete çok az takıntısı vardı. O inzivaya çekilmek için sıkça sarayı terk etmeyi düşündü. Bu yüzden o: Ben sürekli olarak ilk çağda üne ve servete karşı ilgisiz olarak yaşamayı istedim. Tacımı oğluma bırakarak prensi Sultan ilan ediyorum. Ben sadece rahat bir şekilde yaşamak ve kendimi geliştirmek istiyorum. gibi bir karar verdi ve tahtını beş yaşındaki oğluna verdi. Yeni Sultan üzüntüden kendini tutamadı ve ağladı. Babası ona niçin ağladığını sordu. O: Babamın tahtını aldığım için kalbim acıyor. diye cevapladı. Yeni Sultan çocukluktan beri okçulukta üstündü. Avlanma sırasında hiçbir defa hedefi vurmakta başarısız olmadı. On beş yaşındayken, bir daha canlıları öldürmek istemedi ve ondan sonra avlamayı durdurdu. Bir Sultan olmasına rağmen çok yardımseverdi. Bir defasında bir hizmetçi kazayla eline sıcak çorba döktü, başka bir defa yemeğinde böcek ve kirli bir şey buldu, fakat o sadece güldü ve şikâyet etmedi. Bir gün, bir saray hizmetçisi sultanın annesi önünde ona iftira etmişti. Sultanın annesi ona kendini ifade etme fırsatı vermeden önce o hizmetçiden kendisine birkaç düzine vurmasını emretti. O ise sessizce kaldı ve herhangi bir şikâyette bulunmadı. Annesi öldükten sonra ve Sultan olduktan sonra bile o arkasından ona iftira eden hizmetçiyi hiç cezalandırmadı. Temiz Ahlaklı Olun Kısa süren kayıp, uzun süreli kazanca yol açar Bilge Hermason, gençliğinde bir dönemde ticaret ile de uğraşmıştır. Bir defasında Batı Nehri bölgesinden bir miktar kilden yapılmış ürün satın aldı ve kuzey bölgelere götürüp satmayı planladı. Birden kuzey bölgesinde kıtlık başladığını duydu ve seyahatini iptal etmeye karar verdi. Tam o sırada bir kişi onu ziyarete geldi ve elindeki malları satın almak istedi. Satış işi bitince, Hermason o kişiye bu malları ne yapacağını sordu. O kişi de: Ben bunları kuzey bölgesine götürüp satmayı planlıyorum. diye cevap verdi. Hermason bunu duyar duymaz hemen: Ben de ilk başta aynı şeyi yapacaktım. Fakat kuzeyde kıtlık başladığını duydum. Eğer bu malları oraya götürürsem çok zor satılabilir. İşte bu yüzden seyahatimi iptal ettim. Alıcı bunu duyunca hemen bu satın almadan vazgeçmek istedi ve Hermason a ödemeyi planladığı parayı iptal etti. Elindeki bu malları satamadığı için Hermason un tüm ailesi kısa zamanda yoksul bir duruma düştü. Hermason, gerçeği anlatıp kendi ailesinin refahı pahasına diğer bir kişinin zor durumda kalmasını engelleyerek çok yüksek ahlaki standarda sahip olduğunu gösterdi. Onun bu hareketi, insanların takdirini kazandı. Daha sonra, o başarılı bir şekilde devlet sınavından geçti ve çok yüksek dereceli bir devlet memuru oldu. Bu, belki de onun iyi kalpli eylemlerinin bir ödülüdür. 27

27 Şems-i Tebrizi Penceresinden Dostluk Terapisi Dost olmak da, gerçek bir dost bulabilmek de zordur. Bunun için belki en yakın tanıdıklarınızı bile yıllar boyu çeşitli sınavlardan geçirmeniz gerektiğini düşünüyor olabilirsiniz. Gelin ilk adımı siz atın, elinizi siz uzatın ve bakın bakalım, bu sessiz çağrınıza kimler cevap veriyor. Şems in dediği gibi, insanların kapısını değil kalbine tıklamayı deneyin. Patricia MURADİ Hayattaki en önemli kavramlardan birisidir Dostluk. Onlarla ağlar, onlarla güleriz. Sevindiğimizde etrafımızda paylaşacağımız dostlar arar, üzüldüğümüzde veya dertlendiğimizde de anlatıp içimizi rahatlatmak için yine dostlarımızı ararız. Fikir almak, zorlu bir yolda başlangıç için yol bulmak üzere de dostlarımıza danışır bize yön göstermelerini onlardan dileriz. Dost dediysem, çevremizde tesadüfen bulunan ve çeşitli sebeplerle bir araya geldiğimiz insanlar değil kastım. Sonsuz güven duyduğumuz, yıllardır yaralarına merhem, bizim yaralarımıza çare olup olamasa da paylaşmaya çalışan, yaşadıklarımıza içtenlikle üzülüp sevinebilen insanlardır dostlar. Hem ne demiş Richard Bach ünlü kitabı Martı da? Dost araya uzun zaman girip görüşemesen de her karşılaştığında bıraktığın yerden başlayabildiğin kişidir. Tarihe baktığımızda dostluk kavramına en güzel örneklerden birisi şüphesiz Mevlânâ ile Şems arasında olandır. Mevlânâ nın felsefesi malum Ne Olursan Ol, Yine de Gel diyerek tüm insanlara kucak açmış. Bu üstün kişiliğin elbette farklı özellikleri olacak ve bu durum da insanların onun etrafına pervane misali dolmasını sağlayacaktır. Peki, bu büyük üstadın dostluğunu hak eden ve onunla hem iyi, hem de kötü günlerini paylaşan Şems in de bu konuda bir payı yok mu? Sanırım bu derinliği anlayabilmek için öncelikle dostluk kurallarını bilebilmek ve irdeleyebilmek gerekir. Şimdi de gelin "Dostluk Dünya"sına bir ziyaret yaparak kuralları anlamaya ve hazmetmeye çalışalım. 1. Dost; acı şeyleri canınızı acıtmadan söyleyebilendir Savunulan en önemli kıstaslardan birisi de budur. Dost, size söylenmesi gerekeni söyler. Lakin sizi yaralamaktan kaçınıp, emek harcamayı göze alıp, doğru cümleleri bulur. Aksi halde yoldan geçen biri de size doğruları en büyük çıplaklığı ile bildirebilir Dostun farkı işte buradadır. 2. Dost; sizi derdinizle sevebilen, sizin de tüm dertlerine rağmen sevdiğinizdir Şems der ki: Gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmek önemlidir. İyi günleri kadar hayatın dertli ve kederli günleri de olabilir. Gerçek dost, insana kederi ile de katlanandır. Öte yandan dostumuz bildiğimiz insanlar, kendileri dertli de olsalar bizim sevincimize yürekten katılabilenlerdir. 3. Dostluk; zaman ve emek harcanarak elde edilen bir değerdir Dostluk zaman içinde gelişen, insanları birbirine perçinleyen bir olgudur. Beraber yaşanan hüzünler, mutluluklar karşısında alınan tavırlar kişileri birbirine bağlar ve dostluğun oluşması için sağlam bir zemin hazırlar. Şartlar kimi zaman insanları birbirinden kilometrelerce uzağa atsa da dostluklarımızın kesintiye uğramadan sürmesi için onlara zaman ayırmamız ve ihmal etmememiz gerekir. 4. Dostluk; karşınızdakine duru bir su kadar berrak olmanızı gerektirir Kendinizi anlamak ve gerçekte ne olduğunuzu bilmek için etrafınızda bunu size yansıtacak, gerektiğinde de aynanız olabilecek insanların olması gerekir. Bunu yapacak en doğru kişiler ise şüphesiz dostlarınızdır. 5. Dostluk; paylaşım gerektirir Dostluk, kimi zaman yokluk içindeyken dahi, bir dilim ekmeği, azıcık parayı paylaştığı için şikâyet etmeden bölüşebilmektir. Dostluk duyguları besleyenlerin bu durumdan şikâyetçi olmak akıllarına bile gelmez. 28

28 29

29 EBRU DEMİRCİGİL İLE SÖYLEŞİ Kariyerinizi, Kariyer Akademisi ile Planlayın Geleceğini şansa bırakmak istemeyenler için, bu sayımızda köklü bir kurumun konuğu olduk. Sektörün profesyonellerinin temellerini attığı Kariyer Akademisi nin eğitmenleri de işin uzmanları. Ebru Demircigil ile yaptığımız kariyer temelli bu söyleşiyle sizleri baş başa bırakıyoruz. Yeşim ADA Merhaba, bize kendinizi ve Kariyer Akademisi ni tanıtır mısınız? Merhaba, adım Ebru Demircigil Niğde doğumluyum. Uludağ Üniversitesi mezunuyum. Hem mesleki, hem de farklı alanlarda iletişim konusunda pek çok deneyimim oldu. Eğitim sektörü her zaman ilgimi çekmişti. Şu anda da hobi alanıma giren diksiyon, spikerlik-sunuculuk gibi eğitimler veren Kariyer Akademisi nde Halkla İlişkiler Müdürüyüm. Hem kendi deneyimlerimi paylaşabildiğim, hem de hobilerimi uygulayabildiğim, kaliteli ve işinde uzman insanlarla çalıştığım keyifli bir işim var. Kariyer Akademisi, yılında Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı olarak, Dr. Adnan Odabaş tarafından Üsküdar da faaliyete geçmiş bir öğretim kuruluşudur. Kurulduğu ilk günden beri, eğitmenlerinden müfredatlarına kadar, katılımcılara en üst düzeyde verim sağlayacak şekilde kendisini geliştirmiş ve geliştirmeye devam etmektedir. Bugüne dek Kariyer Akademisi nden binlerce insan eğitim alarak, iş hayatlarında kariyer; özel yaşamlarında da büyük değişimler yaşadılar. Özellikle öğrencilerin günümüzde en büyük kaygılarından birisi, kariyerlerine doğru yönü verebilmek Kariyer seçimi için etkili iletişimin ve diksiyonun önemi nedir? Yaşadığımız her dönem ve her ortam için bu eğitimler çok önemli. Aile başta olmak üzere okul, iş yaşamı, sosyal yaşam yani özetle, bulunduğumuz her toplulukta, kişi iletişim kurma eğilimi içindedir. Eğer kendimizi doğru ifade edebilirsek, doğru iletişim kurabilir, anlaşabilir ve anlayabiliriz. Kariyer Akademisi&#;nde verilen diksiyon eğitimleri doğru, güzel ve etkili konuşmayı sağladığı gibi, beden dilini doğru şekilde kullanmayı da öğretmektedir. Bununla birlikte heyecan kontrolü, özgüven geliştirme gibi gençlerin önemli sorunlarının giderilmesine de yardımcı olmaktadır. Bu sebeple, kurumumuzun eğitimleri çok önemlidir. Eğitim kadronuz, bölümleriniz, ders başlıkları hakkında bilgi verir misiniz? Kariyer Akademisi, Diksiyon, Spikerlik-Sunuculuk, Oyunculuk ve aynı zamanda kurumsal alanda da hizmet veren bir eğitim kurumudur. Kurumsal alanda özellikle Satış-Pazarlama, önemli kurumların aldığı eğitimler arasında yer alıyor. Bu eğitimlerde etkin ses tonu, nefes, boğumlama, doğru güzel ve etkili konuşma, topluluk önünde heyecan kontrolü, özgüven geliştirme, toplumsal ve kurumsal görgü kuralları, imaj değişimi-beden dili, davranış psikolojisi gibi günlük 30

30 hayatta karşımıza her alanda çıkan dersler verilmektedir. Kariyer Akademisi nde bugüne dek 15 binden fazla kişiye eğitimler verdik. Eğitmen kadromuzda öncelikle hepsi birbirinden değerli ve konusunda uzman, Radyo ve TV dünyasından oluşan hocalarla çalışıyoruz. En önemlisi de bu kadar işlerinin piri olmalarına rağmen egolarını aşmış insanlar Murat Atıl, Defne Sarısoy, Burak Törün, Sevcan Ada, Haldun Domaç, Ataullah Arvas ve ünlü oyuncu Meral Konrat, Kariyer Akademisi eğitim kadromuzda görev alan hocalarımızdır. Kariyer Akademisi Diksiyon, Spikerlik ve Oyunculuk kurslarını diğer rakip kurslardan ayıran en önemli özellikleri nelerdir ki, öğrenciler neden daha çok sizi tercih ediyor? Etkin iletişim kuramayarak iş kayıpları yaşayanlar ve mesleki olarak spikerlik alanında çalışmak isteyenler yoğunluktadır. Tabi diğer kurslardan farklı olarak, kurucularımız sektörün içinden gelen insanlardır. Kariyer Akademisi nin gelecekteki hedeflerinde neler var? Kariyer Akademisi, yılından bu yana ilkeli, doğru ve amacına uygun hizmet veren, Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı eğitim kurumudur. Dolayısıyla birçok kuruma da öncülük etmiştir. Kariyer Akademisi, her geçen gün daha da büyümeyi, hizmet kalitesinde daha da farklılıklar yaratmayı bir görev bilmiştir. Bu yolda ilerleyeceği ve ön planda olacağı aşikârdır. Kariyer Akademisi Diksiyon, Spikerlik, Sunuculuk Kursu ndan eğitim alıp mezun olan öğrencileriniz arasından bir kısmını söyleyebilir misiniz? Kariyer Akademisi öğrencilerimizden mezun olan Saadet Işıl Aksoy (Sinema Oyuncusu-Sunucu), Selin Ortaçlı (SHOW TV Sunucusu), Yeşim Kam (CNNTÜRK Spikeri), Orhan Karakurt (Başbakan Sunucusu), Sevinç Meşe (Türkiye 3. Güzeli-Sunucu), Elvan Abeylegesse (Milli Atlet), Aleyna Horosan (TGRT Haber Spikeri), Bircan Ünal (KANAL T Spikeri)gibi isimler, aklıma ilk gelenlerden Günümüzün gözde meslekleri içinde sunuculuk, spikerlik ve oyunculuk yer alıyor. Bu alanlara yönelmek isteyenlere neler önerirsiniz? Bu mesleklerin hepsi iletişime dayalı alanlar. Doğru ve istenilen yerlere gelmek, göründüğü kadar kolay değil. Çalışmadan, emek sarf etmeden iyi bir kanalda spiker olma hayali doğru değil. Mutfağında pişmek lazım bu işin Bu sebeple, bu yolda yürürken bir rehbere mutlaka ihtiyaç duyacaklardır. Dolayısıyla bu rehber onların temel eğitimleri olacak. Çünkü iletişim, her ne şekilde olursa olsun, ilişkilerimiz ve başarılarımızı doğrudan etkiler. Karşımızdaki kişi, ister personelimiz, ister patronumuz, ister müşterimiz, isterse yakın arkadaşımız olsun, güven ve olumlu etki yaratmanın yolu DOĞRU İLETİŞİM den geçer. Doğru iletişim kurmayı isteyen herkesi Kariyer Akademisi ne bekliyoruz. Güzel ve etkili konuşabilmek için gelenler arasında kimler yer alıyor? Örneğin; evlatlarıyla, eşleriyle sağlıklı iletişim kurmak isteyenler de geliyor mu? Olmaz mı? Ev hanımları, anne-oğullar, babalar kızlarıyla, sevgililer Gerçekten iş sahibi olmak isteyenlerin yanı sıra, kendi özel yaşamlarındaki iletişimi kuvvetlendirmek hedefleyen kişiler de eğitim almak istiyorlar. Kişi veya kurumlara yönelik özel eğitimleriniz var mı? Evet. Hem bireysel, hem kurumsal özel eğitimler veriyoruz. Eğitmenlerimiz gerekli eğitim planını oluşturuyorlar. Bu plan, kişinin veya kurumun talepleri, eksik yönleri, beklentileri tespit edilip gerekli düzenlemeler yapılarak oluşturuluyor. Kariyer Akademisi nin kardeş kuruluşları olan gazeteleriniz ve test yayınındaki televizyonunuz, başvuruda bulunanları ne şekilde etkiliyor? Kariyer Akademisi bünyesinde olan gazete ve televizyonlar, bizim öğrencilerimizin aldıkları eğitimleri pratiğe dönüştürmelerini sağlayan araçlar aslında. Örneğin, gazetemiz iki haftada bir çıkıyor. Gazetemizde bulunan röportajların önceliği kendi öğrencilerimize verilmektedir. Onların yaptıkları röportajları gazetelerimizde yayınlıyoruz. Bu sayede öğrenciler, gönül verdikleri işlerini deneyimlemeye başlayabiliyorlar. Ayrıca internet ortamındaki yayınımızda da spikerlik, sokak röportajları, sunuculuk gibi önemli tecrübeleri edinmelerine fırsat tanınıyor. Son olarak okurlarımız için dileklerinizi alabilir miyiz? Çağımızdaki en büyük sorun iletişim sorunu. Tüm kavga ve tartışmaların bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Bu sebeple insanların birbirlerini yanlış anlamadıkları, kavgaya sebep olmadan, savaşmadan, barış içinde huzurlu ve keyifli zaman geçirecekleri bir ömür diliyorum. Vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı teşekkür ederiz. Ben teşekkür ederim ve son olarak derim ki: Gelin, kariyerinizi birlikte planlayalım 31

31 İletişe(meye)n Yöneticiler Yönetimde etkinlik yapmak ya da yönetimde davranış modellemesi oluşturmak anlayışını benimsemeye göre oluşturulan yönetim anlayışları, işletmelerin mutfak kısmında servis öncesi müşteriyi de içine alabilecek bir etkiye sahip görünüyor. Olumlu ya da olumsuz davranış seçimlerine göre işletmelerin verimli ya da verimsiz olmasını belirleyen yönetimler ve yöneticilerin durumlarını fotoğraflamak ve net bir görüntü elde etmek için minik bir beyin fırtınası yapmak faydalı olur, kanaatindeyiz. Abdüllatif ERDOĞAN Çalışanlarla Karşılaşma anında: 1. Personelle fazla samimi olmamak için göz göze gelmemeyi tercih ediyor, 2. Başınızı eğip geçiyor, 3. Size günaydın müdürüm diyen çalışanınıza seslenmeden geçip gidiyor, 4. Müdürüm! hitabını bile duymuyor, 5. İnsanların sizlerin arkasından gelmesini bekliyor, 6. Herkesin hazır kıta askeri gibi sizi gördüğünde hareketsiz kalmasını umuyor iseniz: İletişememe yolunda başarılı adımlara sahipsiniz demektir. Yok eğer, 1. Personeliniz yanınıza geliyor ve bugün ilk defa karşılaşıyorsanız ve Hoş geldiniz, bugün nasılsınız? diyor, 2. Çalışma alanında işlerinin başındaki personelinize: Kolay gelsin, arkadaşlar! şeklinde hitap ediyor, 3. Bugün sizleri çok enerjik buluyorum arkadaşlar, iyi çalışmalar! diyerek motive ediyor, 4. Personelinizin değil sesini, ufak tefek kaçamak bakışlarını görebiliyor ve selamlarına karşılık verebiliyor, 5. Sayın Bey/Hanım dedikleri anda kafanızı çevirmek yerine bütün bedeninizle o kişiye dönüyor ve onu dinlemeye hazır olduğunuzu ifade eden duruştan sonra: Size nasıl yardımcı olabilirim? sorusunu yöneltebiliyor, 6. Herkesin işleri başında iken asla işlerinden kopmamalarını, iş yapanların size göz selamı vermeleri gerektiğinin yeterliği olduğunu hissettirebiliyor iseniz durumunuz çok kötü. Çünkü siz konuşmasını ve iletişim kurmasını bilenlerden sayılıyorsunuz. Yani iletişebiliyorsunuz. Herhangi bir sorun yaşandığında: 1. Personelinizi dinlemeden suçluyor, 2. Yağıp gürlemeye başlıyor, 3. Personelinizi başkalarının yanında haşlıyor, 4. Personelinizi yaptığı hatadan dolayı adi bir insan hissiyle donatıyor, 5. Personelinize tavır takınıyor, 6. Personelinize kin güdüyor iseniz gayet iyi yoldasınız. Personelinizle iletişememeyi başarıyor ve onları verimsiz kılmakla işletmenize fevkalade işgücü kayıpları ve verimlilik düşmesi sağlıyorsunuz, demektir. Yok eğer, 1. Personelinizin ilgili sorununda ilk önce dinlemeyi tercih ediyor, 2. Yağıp gürlemiyor, personelinizi anlamaya çalışıyor, 3. Personelinizi başka kişilerin yanında eleştirmiyor, bire bir uyarılarınızı yapıyor, 4. Personelinizi dikkatli olması gerektiği yönünde uyarıyor ve fakat kişiliğini rencide edici hareketler izlenimi yerine yaptığı işten dolayı kuruma ne denli sıkıntı verildiğinin hissedilmesini sağlıyor, 5. Personelinize tavır takınmıyor, 6. Personelinize yaptığı herhangi bir yanlıştan dolayı kin gütmüyor, iseniz hiç iyi bir durumunuz yok. Çünkü siz insani ilişkilerde geliş- 32

32 Girişimci Haber mişler grubuna dâhil oluyorsunuz. Yani insanlarla anlaşabiliyorsunuz. Yöneticilik yapınızda bütün bunlara göre seçiminizi yapmadan önce, kendinizi bir kontrolden geçirin. İyi yolda olup olmadığınızı, neleri ne kadar doğru yaptığınızı ya da yanlış yaptığınızı düşünün. Ardından olması gerekenlere bir bakın. Eğer olması gerekenle gerçekte yaptığınız arasında fark görürseniz, kendinizi yenilemeniz gereken zamanı bundan daha iyi belirleyemezsiniz. Bütün bu yazılanlar bilgi kırıntıları olarak depolanmamalı ya da genel kültür olarak bilinmemeli. Bilgilenmemekten geçtik, bilgileniyoruz artık. Doğru bilgilerin doğru bir şekilde uygulanması için doğru bakış açılarına da sahipsek, içinde bulunduğumuz durum iyileştirilebilir olacaktır. Kendinize ve işletmenize zarar vermek gibi çok özel bir niyetiniz ya da çabanız yoksa, yeniden yapılanmak ve sağlıklı bir yapı oluşturabilmek, geç kalmadan yürümenin gerekliliğini söylemek ve bilmek için dahi olmaya gerek olmadığı aşikardır. Akıl yolu, yönetim görevini üzerine almış kişilere bu sorumluluğu veriyor. Eğitim Süreleri 18 Şubat 28 Şubat tarihleri arası 09 Mart 06 Nisan tarihleri arası 18 Mart 01 Nisan tarihleri arasında Eğitimler Dr. Mehmet KAH- RAMAN tarafından dernek merkezinde verilecektir. Derneğimiz, kontenjanımızın %30 unu engelli girişimcilere ayırmıştır. Eğitim Başlıkları 1. Girişimci özelliklerinin belirlenmesi (Modül 1) 2. İş fikri geliştirme ile ilgili yaratıcılık etütleri (Modül 1) 3. İş fikri geliştirme ile ilgili yaratıcılık egzersizleri (Modül 1) 4. İş Planı Kavramı ve Öğeleri Pazar Araştırması (Modül 2) Abdullah Bozgeyik KOGİDER - KOBİ Girişimci İş Dünyası Derneği ile KOSGEB arasında düzenlenen protokol ile aşağıdaki eğitimler başlamıştır. 5. İş planı Kavramı ve Öğeleri Pazarlama Planı (Modül 2) 6. İş planı Kavramı ve Öğeleri Üretim Planı (Modül 2) 7. İş Planı Kavramı ve Öğeleri Yönetim Planı (Modül 2) 8. İş Planı kavramı ve Öğeleri Finansal Plan (Modül 2) 9. Atölye çalışmaları (Pazar Araştırması) (Modül 3) Atölye çalışmaları (Pazarlama Araştırması) (Modül 3) Atölye çalışmaları (Üretim Planı) (Modül 3) Atölye çalışmaları (Yönetim Planı) (Modül 3) Atölye çalışmaları (Finansal Planı) (Modül 3) İş Planı Yazımı Ve Sunumunda Dikkat Edilecekler (Modül 4) Kaynak: funduszeue.info 33

33 Para ve İş Dünyasının Aile Hayatına Etkileri TÜİK in verilerine göre da bin kişi evlenirken, bin kişi boşanmış. Uzmanlar, çalışan kişilerin evliliklerini sağlıklı yürütmeleri için iş-özel yaşam dengelerini doğru bir şekilde kurmaları gerektiği konusunda hemfikir. Özellikle çok küçük yaşlardan itibaren çalışan kişilerde bu dengeyi kurabilmek oldukça zorlaşıyor diyen uzmanlar, bu dengeyi kurmak için iş ajandası yerine iş-özel yaşam ajandası tutulması gerektiğini belirtiyor. Denge olmazsa kişiler çok yoğun stres yaşıyor ve tükenme noktasına gelebiliyor. Şirin Hacıömeroğlu ATÇEKEN Evliliklerin en yoğun olduğu yaz aylarında Davranış Bilimleri Enstitüsü nün gerçekleştirdiği Evlilik Araştırması önemli bir gerçeği ortaya koydu. Araştırmanın sonuçlarına göre; eğitim seviyesi yükseldikçe boşanma oranı artış gösteriyor, çalışan grup üzerinde boşanma oranı daha yüksek. Araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu ise aylık gelir miktarının artmasıyla boşanma eğiliminin artmasının da paralellik göstermesi. Yaşamının çoğunu büyük şehirlerde geçirmiş olanlar içinde boşanma oranı daha yüksekken, anne-babası boşanmış olan ailelerin çocuklarının da boşanma olasılığının arttığı görülüyor. Peki, eğitim arttıkça neden boşanma oranı da artıyor? Evlilik İlişki Danışmanı ve Yaşam Koçu Bülent Budak bunun sebebini şöyle açıklıyor: Eğitim, insanların özbilinçlerini, farkındalıklarını, özgüvenlerini, yaşamları üzerindeki kontrol güçlerini artırıcı bir etki yaratıyor. Bunun yanı sıra ihtiyaçlar hiyerarşisinde temel gereksinimler karşılanıp daha üst basamaklara çıkıldıkça sevgi, aşk, ilgi ve ilişkide kalite arayışları artabiliyor ve buna paralel olarak da ilişki ve mutluluk sorgulaması gündeme geliyor. Ayrıca eğitimin, sosyal ilişkilerin artması, gelişmesi ve geleneksel paradigmaların değişmesi yönünde etkileri de olabiliyor. Bu farklı paradigma oluşumu, boşanma kararının daha kolay alınmasını sağlıyor. Yani eğitimin artması hem kişinin kendisi tarafından yeni arayışlara yol açabildiği gibi, özel hayatlarının ikinci plana düşmesiyle eşleri tarafından boşanma talepleri doğurabiliyor. Bülent Budak, özellikle analitik düşünce gerektiren meslek gruplarında boşanma oranlarının daha yüksek olduğunu söylüyor. İyi Maaş, Verilen Kararı Kolaylaştırıyor Günümüzde mâli durumu iyi olan kişiler, boşanma kararını daha kolay alıyor. Araştırmanın sonucu da bunu onaylar nitelikte: Kişilerin aylık gelir miktarının artmasıyla birlikte boşanma eğilimi de artıyor. Kişinin ekonomik durumunun iyileşmesiyle hayatını tek başına daha fazla idame ettirebilmesi, boşanma kararı almasında önemli bir etken. Birçok ailede özellikle kadınların, mutsuz olmasına rağmen evliliğini bitiremiyor olmasının nedeni, ekonomik olarak eşlerine bağımlı olması ve evliliğini bitirdiğinde yeniden ailesinin yanına dönmek istememesidir. Şehirde yaşayanın boşanma oranı da yüksek Araştırmaya göre yaşamının 34

34 önemli bir kısmını büyük şehirlerde geçirmiş olanların boşanma oranının daha yüksek olduğu görülüyor. Anne-babası boşanmış olan ailelerin, çocuklarının boşanma olasılığı ise diğerlerine göre daha yüksek. Çalışan Eşlerin Birbirine Destek Olması Gerekir Kadınların özel hayatlarını koruyup, iş hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için öncelikle eşleri ile uyumlarının çok iyi olması gerekiyor. Geleneksel ve masküler yapıya sahip erkekle evli kadınlar, bu dengeyi kurmakta oldukça zorlanıyor. Bunun yanı sıra kadının iş hayatına bakış açısı, kişisel özellikleri de önemli. Erkeklerin çalışan eşlerine daha anlayışlı olmaları gerekiyor. Bu konuda eşlerin birbirine destek olması, anlayış göstermesi ve esnek olabilmeleri çok önemli Mesela ev dağınıksa ve kişi yorgunsa, evin bir süre dağınık kalmasına tahammül edebilmeli; çünkü hepsi bir arada tükenme yaratabilir. Diğer destek kaynakları; eğer ekonomik durum elveriyorsa, haftanın belli günleri bir yardımcı tutmak ya da aile desteğini istemek olabilir. Günlük hayatla ilgili pratik çözümler bulmak da işe yarayacaktır; mesela alışverişe zaman yoksa internetten sipariş verebilirsiniz İş ve özel yaşam dengesi şart TÜİK in verilerine göre da bin kişi evlenirken, bin kişi boşanmış. Uzmanlar, çalışan kişilerin evliliklerini sağlıklı yürütmeleri için iş-özel yaşam dengelerini doğru bir şekilde kurmaları gerektiği konusunda hemfikir. Özellikle çok küçük yaşlardan itibaren çalışan kişilerde bu dengeyi kurabilmek oldukça zorlaşıyor diyen Budak, bu dengeyi kurmak için iş ajandası yerine iş-özel yaşam ajandası tutulması gerektiğini belirtiyor. Denge olmazsa kişiler çok yoğun stres yaşıyor ve tükenme noktasına gelebiliyor. Şarjı Biten İnsan Yapıcı Olamıyor Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak şarjı biten kişinin yapıcı olması, eğlenmesi, karşısındakine anlayış göstermesi, huzurlu ve dingin olması mümkün değildir. İnsanlar, bazı noktalarda işle ilgili özel hayatına sızan şeylere hayır demeyi hakkı olarak görmeli. İşyerinde iyi bir performans ve iyi ilişki kurmanın en önemli yolu, kendimize zaman ayırmak ve şarj olmayı bilmektir. Dinlenmenin lüks değil, bir ihtiyaç, zorunluluk olduğunu bilmeliyiz. İşi eve taşımayın! Uzmanların birleştiği bir diğer nokta ise, çalışan kişinin işlerini evlerine taşımaması Budak, işi eve taşımama sebebini Çünkü taraflardan birisinin gündemi iş olduğunda, ikili ilişkide paylaşımı ve iletişimi geliştirmek pek mümkün olmuyor. Bu da karşı taraf için duygusal ihmal anlamına geliyor. Eğer iki taraf da iş muhabbeti yapmaktan hoşlanıyorsa ve birlikte bir şeyler yapılabiliyorsa, bence çok nadir olarak bu yol kullanılabilir. İş hayatı/özel hayat sınır ihlalleri iyi sonuçlar vermiyor. şeklinde açıklıyor. Kişinin dinlenebileceği tek yer ev ortamıdır. Bunları Yapın Evliliğinizi Koruyun 1. Eve iş taşımayın, iş konusunda konuşmayın. 2. Evde işle ilgili telefon konuşmalarını çok sık yapmayın 3. Evde iş maillerinizi çok sık kontrol etmeyin. 4. Eşinize karşı anlayışlı olun. 5. Sorumluluklarını paylaşın. 6. Mesai saatlerini artırmayın. 7. Her zaman kalan iş olacaktır gerçeğini kabullenin. 8. Ailenizle vakit geçirin. 9. Sadece kendinize haftada en az bir gün ayırın. Spor yapın ya da kendinize bir hobi edinin. Evlilik Hakkındaki Güzel Sözler Evlenmeden önce gözlerinizi açık tutunuz. Evlenince ise birini kapatınız. (H. Balzac) Evliliği sürdüren vücut değil, ruhtur. (P. Syrus) Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan kendi denginle evlen. (Ovidius) Mutlaka evlenin; karınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz, kötü çıkarsa o zaman da filozof olursunuz. (Socrates) Evlilik, zaman geçtikçe güçlenen tek bağdır. (A. Maurois) Başarısızlığa uğrayan evlilik değil, evlenen insanlardır. (Emerson) sadecebildiğimiz işiyapıyoruz! bizhiççalışmıyoruzçünküeğleniyoruz

35 Unutulmayan Yüzler, Portreler: Cemal Süreya İddiaya girmeyi çok seven şair, arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiş, kaybederse soyadındaki y harfinden birini sildireceğini söylemiş. İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soyadını Süreya olarak değiştirmiş. Adem SUAD [email protected] Cemal Süreya de Pülümür de doğdu. Çocukluğunun ilk yıllarını Erzincan şehrinde geçirdi de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik e sürgün edildi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Ve İktisat Bölümü nü bitirmiştir. Maliye Bakanlığı nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın Türk Dil Kurumu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır. Ağustos tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini Haziran Mayıs arası 47, arası iki sayı daha çıkardı. Pazar Postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye Yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı. İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya nın ilk şiiri Şarkısı Beyaz Mülkiye dergisinin 8 Ocak tarihli sayısında yayımlanmıştır. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu de de Cemal Süreya arşivi yayımlandı. Cemal Süreya 38 sürgününü bir şiirinde şöyle anlatıyordu: Bizi kamyona doldurdular, Tüfekli iki erin nezaretinde, Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular, Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar, Tarih öncesi köpekler havlıyordu. Süreya nın üvey kızı Gonca Uslu nun aktardığına göre, iddiaya girmeyi çok seven şair arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiş, kaybederse soyadındaki y harfinden birini sildireceğini söylemiş. İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soyadını Süreya olarak değiştirmiş. Süreya soyadı ilk kez yılında yayımlanan Elma şiirinde görüldü, Bir anda ismindeki y harflerinden birini attığını ilan etmişti. Başlıca Eserleri Şiir 1. Üvercinka () 2. Göçebe () 3. Beni Öp Sonra Doğur Beni () 4. Sevda Sözleri (, Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan ile birlikte) 5. Güz Bitigi () 6. Sıcak Nal () 7. Sevda Sözleri (, , tüm şiirleri) 8. Korkarak Vinç Deneme-Eleştiri 1. Şapkam Dolu Çiçekle () 2. Günübirlik () Yüz () 36

36 4. Uzat Saçlarını Frigya () 5. Folklor Şiire Düşman () 6. Aydınlık Yazıları/ Paçal () 7. Oluşum da Cemal Süreya () 8. Papirüs ten Başyazılar () 9. Toplu Yazılar I (, Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar) Toplu Yazılar II (, Günübirlikler) Günce Gün/ Üstü Kalsın () Mektup Onüç Günün Mektupları () Çocuk Kitabı Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi () Söyleşi Güvercin Curnatası () Derleme 1. Mülkiyeli Şairler () 2. Yüz Aşk Şiiri () Şiir Çevirileri 1. Yürek ki Paramparça () 2. Öteki Çeviriler 3. Gelinlik Kız (E. Ionescu) 4. Küçük Prens (A. De Exupery- ) 5. Bir Aşk Kırgınının Şarkısı (Apollionaire) 6. Günümüz Sağcı Fikirleri (S. De Beauvoir- ) 7. Sade ı Yakmalı mı? (S. De Bauvoir) 8. İhtilalin Özü (Mao Zedung) 9. Amerika Birleşmemiş Devletleri (V. Pozner- ) Aşkın Suçları (M. De Sade- ) Palto (Gogol) Yeşil Papa (Asturias) Gök Cephesi (N. Dinh- ) Küçük Prens (A. De S. Exupery) Saat Özgürlük (G. Hernadi) Milli Kurtuluş Cephesi (D. Bravo- ) Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması (Lenin- ) Dine Karşı Düşünce Tarihi (A. Bayet) Bir Aşk Kırgınının Şarkısı (Apollinaire) Büyük Ahlak Doktrinleri (F. Gregoire) Vadideki Zambak (Balzac) Nekrassov (Sartre) Gönül ki Yetişmekte (Flaubert) Goriot Baba (Balzac) Meyhane (E. Zola) Çin Uyanınca (A. Peyrefitte- ) Venezuella Makiliklerinde Douglas Bravo Konuşuyor () Mutluluk Getiren Seks () Emeğin ve Emekçinin Tarihi (P. Brizon- ) Faşizmin Analizi (Macciocchi) Kırmızı Balon (Lamorisse) Yarını Bilen Adam Nostradamus (Fontbrune- ) Bir Tanem (Marceau) Sosyoloji Tarihi (Bouthoul) 37

37 EKMEL ALİ OKUR İLE HAYAT ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ "İnsan Doğru Bilip Doğru Yaşamak Zorundadır İyiliğin zıddı, kötülüktür. Kötülük ise, doğal olanı, özgün olanı örselemektir; bozup dumura uğratmaktır. Bozulan bir şey de özelliğini ve güzelliğini yitirir. İşe yaramaz. Çevreye zarar verir. Diyelim ki bir canlı öldü, bir süre sonra bozulup kokmaya, mikrop olup hastalıklara neden olur. Öyleyse, bir tek çare vardır. O da iyi insan olmaktır. G. Hikmet UYANIK Sizin için Çukurova nın düşünen adamı diyorlar. Buna siz ne diyorsunuz? Ben ki ta çocukluğumdan bu yana hep kendimi ve hayatı ciddiye alıp iyi ve güzel bir adam olmaya çalıştım. Doğrusu, bu konuda Rabbime nice bin şükürler olsun ki, kendimle barışık ve kendimden oldukça memnun biri sayılırım. Yaşamım boyunca hep doğruyu arayıp durdum. Bulduklarımla da yetinmeyip hep kuşku duygusunu diri ve canlı tuttum. Sayısız hatalar yaptım ama hatada asla ısrar etme saçmalığını da yaşamadım. Bir başka deyişle, onun-bunun kınamalarından çekinerek, bu görklü yolculukta arayışlarıma ket vurmayı aklımın ucundan bile geçirmedim. Sizin için hayatın anlamı nedir? Öncelikle şunu söyleyeyim: Hayat nedir? Türkçesi: Yaşamdır. Yani diriliktir. Ölü ve diri. Birbirlerinin zıddı. Hani denir ya: Her şey zıddıyla kaimdir. Yani zıddıyla ayakta durur. Bizler, birilerine bir kavramı tanımlayabilmek için, önce söz konusu sözcüğün zıddını bulup ona göre ölçümleyerek, yani karşılaştırarak meramımızı ifade etmeye çalışırız. Burada da hayatın zıddı, memattır. Yani ölülüktür. Ölü oluştur. Demek ki hayat; duyumsamaktır. Farkı fark etmektir. Görüleceği doğru görüp, dosdoğru ifade etmektir. Yani görüleceği, görülmesi gerektiği gibi görüp göstermektir. İnsan dünyaya neden gelir ve neden yaşar? Doğrusu, hiçbirimiz de bu dünyaya isteyerek gelmedik ve de isteyerek gitmeyeceğiz. Bizlere düşen bir tek şey vardır. O da doğru bilip, doğru yaşamaktır. Yani iyi yaşayıp güzel ölmektir. Demem o ki yaşamın gizi: Doğruluk+iyilik+ güzelliktir. Bu üç kelime, yani kavram, bütün bir hayatın açıklamasıdır. Beyinden özürlü olmayan her insan bu konuda hemfikirdir. Ne olursa olsun, Büyük yargı günü olmasa bile, akleden her insan, doğru, iyi ve güzel yaşamak zorundadır. Bu, insan olmanın zorunlu bir sonucudur. Çünkü bu kavramlar evrenseldir. Evrensel olanda, her yerde, her zaman ve her kişide değişmeyendir. İyi insan olmak ne demektir? İyiliğin zıddı, kötülüktür. Kötülük ise, doğal olanı, özgün olanı örselemektir; bozup dumura uğratmaktır. Bozulan bir şey de özelliğini ve güzelliğini yitirir. İşe yaramaz. Çevreye zarar verir. Diyelim ki bir canlı öldü, bir süre sonra bozulup kokmaya, mikrop olup hastalıklara neden olur. Öyleyse, bir tek çare vardır. O da iyi insan olmaktır. Ne olursa olsun. Yaşamın gizi: İyi insan olmaktır; iyilikler yapmaktır. Ve hayata da iyimser bakmaktır. Çünkü yine de her kötülüğün ilacı, iyiliktir. İyilik içre olanlar, gerçekten ama gerçekten zeki olanlardır. Aptalca kötülük riskine tenezzül etmeyenlerdir. Özgür ve özgün olun diyorsunuz, insanlar bunları nasıl yapabilirler? Ben hep şunu bilir, şunu derim: İnsanlar doğru bildiklerinin ve bilincinde olduklarının toplamıdır. Bu anlamda bir insan ne kadar bi- 38

38 liyorsa o kadardır. Yani biri kalkıp ben bir hiçim diyorsa, o bir hiçtir. Evet, hiç! Demek ki doğru bilgi olmadan, ne özgür olunur ne de özgün olunur. Özgür ve özgün Bunların ikisi bir şeydir. Tıpkı göz ve ışık gibi Gözün, ışık olmadan hiç bir anlamı yoktur. Işığın da göz olmadan bir anlamı olamaz İşte özgür ve özgün oluş da böyle, olmazsa olmaz bir olgudur. Öyleyse, önce özgür olacağız. Kelimenin tam anlamıyla özgür olacağız. İlle de özgür olacağız. Özetin özeti şunu diyorum: Başkalarının iradesine kendi aklını devreden biri, asla mutlu olamaz. İnançlarımız konusunda sorgulayıcı olmamız gerekir derken neyi kastediyorsunuz? Ben de aynen büyük bilge Sokrates gibi, Sorgulamayan hayat yaşanmaya değmez. diyorum. Öyleyse, önce doğru bildiklerimizi sorgulayıp düşünmeliyiz. Çünkü bilmediklerimizi nasıl olsa bilip anlamaya çalışacağız. Demek ki, önce doğru bilgi. İlle de doğru bilgi. Çünkü doğru bilgi olmadan, doğru düşünce, doğru düşünce olmadan da doğru edim olamaz. Doğru edimler olmadan da doğru bir yaşam mümkün değil Şu halde, önce doğru bildiklerimiz, yani bildiğimizi zannettiklerimizi sorgulamalıyız. Öyle uydum kalabalıklara, yani geleneklere diyerek inanç edinilemez. Kendine saygı duyan her birey, kendi inancını kendi arayıp bulacaktır. Zira kendine saygı duyan birine böyle bir kör gidiş yakışmaz. Hayatta hoş bir seda bırakmak nasıl olur sizce? Tabii ki bunun en kısa yanıtı: Hoş adam olmakla. Çünkü hoş adam olamayanlar, ancak boş adam olurlar. Boş adamlar da boş teneke gibidirler. En küçük bir etkide bile tıngırdayıp tedirgin ederler. Böylelerinden de hiç kimse hoşlanmaz. Hep bir dışlanıp yüz çevrilirler. Öldükleri zaman da, bütün bir canlılar onun tıngırtılarından kurtulup, bir süre sonra da unutulup giderler. Ama hoş, yani dolu adamlar, durdukları yerde nasıl duracaklarını bilirler. Öyle her esen sosyal rüzgarlara kapılıp gitmezler. Eğer ki bir yerden bir yere gideceklerse, kendileri de istediği için giderler. Onlar ki sadece yaşarken değil, ölüp gittikten, en çok da ölüp gittikten sonra, özgün eserleriyle anılıp adları gökkubbe altında hoş bir seda olarak yankılanıp durur. Atalar, Emek olmadan sömek olmaz demişler. Öyle büyük adam olmak da kolay bir şey değildir. Bunun için alın terinden çok, akıl teri dökmek gerek. Gün olup, aklı gere gere kopma vakitlerine gelip gitmektir. Ama sonunda da bu işin keyfini yani sefasını sürmektir. İnsan bir kez bilinecekleri bilmeye görsün, Öyle olup bitenler, olumsuzluklar alıp başlarını giderler. İkide bir dil, diz, giz sürçmeleriyle nevrleri dönmez. Yani onun bunun şamar oğlanı olmazlar. Okumak nasıl yapılmalıdır sizce? Bana göre iki türlü okuma vardır. Bir çıplak gözle, bir de metinle okumak. Okumak, bilindiği gibi, anlamak, algılamak, fark etmek, iletmek, çağrı gibi anlamlara gelmekte. Ben en çok bütün duyu organlarıyla okumaktan yanayımdır. Bu tür okumalar kolay kolay insanı yanıltmaz. Ne mi demek istiyorum? Şunu: Dağı dağ olarak, ovayı ova olarak, ağacı ağaç olarak okumalıyız. Bir ağaca çıplak gözle bakıp, onu çekirdeğinden, boy verişinden, çiçeğinden meyvesine değin okumalıyız. Bir de psikolojik, sosyolojik, ekonomik, yani her tür bilimsel disiplinlerle okumalıyız. Bir ağacı mı? Her bir şeyi Tabii ki bir de okuyanların yazdıklarını okumalıyız. Ama sorgulayarak, ama eleştirel akılla ve tartışarak Bir de her tür anlayıştan, adamları önyargısız okumaya çalışmalıyız. Ve de bilimin, bilgeliğin ve sanatın her bir rengini Kimleri okursunuz, sevdiğiniz yazarlar hangileri? Yerli, yabancı, antik, çağdaş, hemen her tür yazarı okurum. Edebiyatın bütün türlerini severek okur ve de yazarım. Sevdiğim, keyifle okudum çok yazar vardır. İlk aklıma gelenlerden ve çocukluğumdan yola çıkarsam: Dede Korkut, Nasrettin Hoca, Karacaoğlan, Yunus Emre, Şemsi Belli, Ümit Yaşar Oğuzcan, Osman Şahin, Melih Cevdet Anday, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Tolstoy, Dostoyevski, Steinbeck, Cengiz Aytmatov, Adem Özbay (son yıllarda en çok okuduğum yazar), Özdemir İnce, Yalçın Küçük, vs. Okurlarımıza hayatla ilgili önerileriniz nelerdir? Uyanık olunmalı. En büyük varlığımız olan, kendi aklımızı kendimiz kullanmalıyız. İyi bir gözlemci olmalıyız. Öfkelerimizi içlerimizde bastırarak kendi kendimizi zehirlemeye kalkmamalıyız. Yaşlanmaya dair söylenen sözlerden etkilenip oyuna gelmemeliyiz. Ebedi gençlik ve sağlık üzerinde yoğunlaşmalıyız. İyi ve güzel şeyler üzerinde düşünerek, kendimizi daha iyi hissetmeye çalışmalıyız. 39

39 ŞİFALI BİTKİLER KÖŞESİ Bir şifa hazinesi: Zencefil Bilim adamlarının kanserle ilgili araştırmaları sürerken, şimdiye kadarki çalışmaların ilgi çeken sonuçları arasında, daha önce bazı mide rahatsızlıklarında kullanılan zencefilin kanser tedavisi sürecindeki mide bulantılarına karşı yardımcı olmasının belirlenmesi de yer alıyor. Dr. İnanç YAŞAYAN Amerikan Klinik Onkoloji Derneğinin (ASCO) Başkanlığını yapan ve The University of Chicago kan kanseri uzmanlarından olan Dr. Richard Schilsky, konuya ilişkin sunumun yapıldığı ASCO toplantısındaki açıklamasında şunları dile getirdi: Binlerce yıldır mide rahatsızlıklarında kullanılmakta olan ve günümüzde kanser hastalarının acılarını azaltmak için, mümkün olduğu kadar düşük dozda kullanılan zencefilin, bu konuda çok iyi bir sonuç verdiğini tespit ettik. si nde kemoterapi uygulaması yapılan ve mide bulantısına karşı standart ilaç verilen kanser hastasından bir bölümüne plasebo (fonksiyonu olmayan madde), bir bölümüne ise çeşitli dozlarda toz zencefilin kapsül içinde verildiğini anlatan uzmanlar, toz zencefil alan hastaların tümünde mide bulantılarının azaldığının tespit edildiğini belirtti. % 80 su, % 2 protein, % 1 yağ, % 12 nişasta, kalsiyum, fosfor, demir, B ve C vitamini içeren zencefilin, yüzyıllardan beri, hazmı kolaylaştırıcı tesiri bilinmekte. Ayrıca yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkiye sahip olan zencefil, mide rahatsızlığına ve baş dönmesine de iyi gelir. Londra da St. Bartholomew hastanesinde yapılan bir klinik çalışmada zencefilin, hastaların anesteziden uyanınca gösterdikleri bulantı ve kusma belirtilerini antiemetik ilaçlardan daha çok önlediği ortaya çıktı. Zencefil, ince ve uzun yapraklı, sarı-kırmızı renklerde çiçekler açan bir bitkidir. Başta Çin olmak üzere, Hindistan, Endonezya, Vietnam, Japonya gibi tropik ya da yarı tropik iklimlerde yetişir. Zencefilin Faydaları: 1. İştah açar. 2. Yatıştırıcı ve gaz söktürücüdür. 3. Vücudu terletir. 4. İltihap önleyici etkisi ile özellikle eklem iltihaplarına karşı oldukça faydalıdır. 5. Soğuk algınlığına iyi gelir. 6. Balgam söktürür ve iyileşmeyi hızlandırır. 7. Bulantıları gidermeye yardımcı olur ve kusmayı önler. 8. Vücut direncini, bedensel ve zihinsel gücü arttırır. 9. Mikrop öldürücüdür. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kansere karşı koruyucudur. Damar tıkanıklığını önlemeye yardımcı olmasının yanı sıra kan damarlarını genişleterek romatizma ağrılarının hafiflemesine de yardımcı olur. Bağırsak bozukluklarını giderir. İshali keser. Afrodizyak etkisi vardır. Zencefil kökü genellikle kurutularak baharat olarak kullanılır. Zencefili yaş olarak da kullanabilirsiniz. Ayrıca, zencefilden elde edilen zencefil yağı, tıbbi amaçlı olarak, hazmı kolaylaştırıcı etkileri için kullanılmaktadır. Önemli: Yukarıdaki açıklamalar, genel bilgilendirme amaçlıdır. Herhangi bir hastalığın tedavisi için mutlaka bir hekime başvurunuz. 40

40 Depresyona İyi Gelen Yiyecekler Depresyon, bir çeşit psikiyatrik hastalık olup, Türkçe karşılığı ruhsal çöküntü dür. Halsizlik, yorgunluk, isteksizlik, sıkıntı, iş ve güç kaybı gibi belirtileri vardır. Böyle bir durumda ilk yapılması gereken, bir hekime (psikiyatriste) gitmektir elbet. İlaç ve terapi uygulamaları depresyona çok iyi gelmektedir. Dr. Atanur YILDIZ İlaçlara ve terapiye yardımcı bazı yiyecekler, depresyona da iyi gelir. Bunlar: 1. Zeytinyağı 2. Balık 3. Tavuk 4. Hindi 5. Dana eti 6. Süt, peynir 7. Yumurta 8. Ceviz 9. Fındık Badem Tam buğday ekmeği Taze sebze ve meyveler İnsan beyninin sesi nasıl algıladığı ile ilgili gizemi çözmeye çalışan bilim adamları, müzisyenlerin işitme yetisinin, müzikle uğraşmayanlara oranla belirlenen ses algısı limitinin 13 kat üstüne çıkabildiğini keşfetti. İnsan beyninin çevresindeki sesler kakofonisini tek tek seslere dönüştürmek için yaklaşık yıl önce geliştirilen Fourier dönüşümüne çok benzeyen bir algoritmayı kullanıldığını ileri süren bilim adamları, ses perdeleri ile sesin devam süresini belirleyen Gabor limitinin, insan beyninde nasıl işlediğini test etmek için bir çalışma yaptı. Bir ses dalgasını tek tek frekanslara ayıran matematiksel bir Avokado Lahana Kakao Vitaminler (Doktor tavsiyesine göre: B ve E vitaminleri). Yukarıdaki besinler, içerdikleri protein, vitamin, antioksidan ve mineraller nedeniyle depresyona iyi gelmektedir. Uzak Durulması Gerekenler: 1. Şekerli yiyecekler 2. Aşırı tuz 3. Alkol 4. Aşırı kafein Kaynak: funduszeue.info Müzisyenlerin Beyni, Limiti 13 Kat Aşabiliyor! süreçten oluşan Fourier dönüşüm, analog sinyalleri sayılaştırmak için en yaygın kullanılan yöntem olarak biliniyor. New York&#;taki Rockefeller Üniversitesi nden Jacob Oppenheim ve Marcelo Magnasco, müzisyenler ve orkestra şeflerini ses perdesi ile seslerin devam süresindeki küçük değişiklikleri değerlendirecekleri bir dizi teste tabi tuttu. Gabor limitine göre insan beyni, bir sesin frekansı ile devam süresini aynı anda doğru olarak belirleyemiyor. Ancak testler, müzikle uğraşanların, uğraşmayanlara oranla Gabor limitini 13 kat aşarak sesin frekansı ile devam süresini aynı anda değerlendirebildiğini ortaya çıkardı. Kaynak: Cihan Haber 41

41

Alfa Yayınları Zihin Kontrolü / Silva Metodu

KARGO BEDAVA

Kurumsal Fatura

Tahmini Kargoya Teslim: 8 gün içinde

favori

  • Boyut:Normal Boy
  • Basım Dili:Türkçe
  • Yazar:Jose Silva
  • Basım Yılı: ve Öncesi
  • Setli/Tekil:Tekil Ürün

  • 15 gün içinde ücretsiz iade. Detaylı bilgi için tıklayın.
  • Bu ürün AlfaKitap tarafından gönderilecektir.
  • Zihin Kontrolü / Silva Metodu Jose Silva / Alfa Yayınları Basım Yılı:
  • Baskı: 6
  • Sayfa Sayısı:
  • Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
  • Ebat: 13,5 x 19,5
  • Dil: Türkçe
  • Cilt Durumu: Karton Kapak
  • ISBN:
  • Yazar: Jose Silva
  • Çevirmen: Cumhur Mısırlıoğlu
  • Yaşamınızın en büyük değişimini yaratacak maceralardan birine atılmak üzeresiniz. Elde ettiğiniz her sonuç kendinize ve içine doğduğunuz dünyaya bakışınızı değiştirecek. Bugün dünyada milyonlarca insan rahatlama uykusuzluk problemlerine çare bulma baş ağrılarından kurtulma sigarayı bırakma kilo verme belleği güçlendirme daha verimli çalışabilme gibi büyük irade gerektiren şeyleri yapmayı öğrenmek için Zihin Kontrolü'ne başvuruyor. Silva Zihin Kontrol Metodu zihninizi nasıl genişletmeniz gerektiğini öğretiyor. İlaç tedavisinin veya hipnoz metodunun aksine burada kontrolü elinde bulunduran kişi sizsiniz. Zihin Kontrolü aracılığıyla zihni genişletmenin kendini tanımanın ve başkalarına yardımcı olabilmenin sınırlarını yalnızca siz kendiniz koyabilirsiniz. Jose Silva yaşamının büyük bölümünü zihnin eğitildiği zaman neler yapabileceğini araştırmaya adamıştır. Sonuç olarak da unutulmuş gibi görünen şeyleri hatırlamak odaklanmayı artırarak öğrenmeyi kolaylaştırmak acıları ve ağrıları gidermek iyileşmeyi hızlandırmak istenmeyen alışkanlıklardan kurtulmak ve altıncı hissi günlük yaşamın yaratıcı ve problem çözücü bir parçası haline getirmek için kullanılabilecek bir eğitim programı yaratmıştır. "Silva Zihin Kontrol Metodu yapmayı arzuladığınız değişiklikleri hayata geçirebilmeniz için kullanacağınız bir 'araç'tır. Kesinlikle tavsiye ederim." Dr. WAYNE DYER (Psikolog-Yazar) "Kişiler bu derin zihinsel seviyede işlevsel olmayı öğrendikleri zaman yaratıcılıkları artar bellekleri güçlenir ve problemlerini daha iyi çözerler." CLANCYD. MCKENZIE (Tıp Doktoru -Philadelphia Psikiyatri Hastanesi Danışma Servisi Direktörü)
  • Bu üründen en fazla 25 adet sipariş verilebilir. 25 adetin üzerindeki siparişleri Trendyol iptal etme hakkını saklı tutar.
  • Kampanya fiyatından satılmak üzere adetten fazla stok sunulmuştur.
  • İncelemiş olduğunuz ürünün satış fiyatını satıcı belirlemektedir.
  • Bir ürün, birden fazla satıcı tarafından satılabilir. Birden fazla satıcı tarafından satışa sunulan ürünlerin satıcıları ürün için belirledikleri fiyata, satıcı puanlarına, teslimat statülerine, ürünlerdeki promosyonlara, kargonun bedava olup olmamasına ve ürünlerin hızlı teslimat ile teslim edilip edilememesine, ürünlerin stok ve kategorileri bilgilerine göre sıralanmaktadır.

ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ

Ürünün Diğer Satıcıları (1)

Tahmini Kargoya Teslim: 9 gün içinde

Ürün Değerlendirmeleri

Henüz Yorum Yazılmamış.

Ürün Bilgileri

Alfa Yayınları Zihin Kontrolü / Silva Metodu

  • Zihin Kontrolü / Silva Metodu Jose Silva / Alfa Yayınları Basım Yılı:
  • Baskı: 6
  • Sayfa Sayısı:
  • Kağıt Türü: Kitap Kağıdı
  • Ebat: 13,5 x 19,5
  • Dil: Türkçe
  • Cilt Durumu: Karton Kapak
  • ISBN:
  • Yazar: Jose Silva
  • Çevirmen: Cumhur Mısırlıoğlu
  • Yaşamınızın en büyük değişimini yaratacak maceralardan birine atılmak üzeresiniz. Elde ettiğiniz her sonuç kendinize ve içine doğduğunuz dünyaya bakışınızı değiştirecek. Bugün dünyada milyonlarca insan rahatlama uykusuzluk problemlerine çare bulma baş ağrılarından kurtulma sigarayı bırakma kilo verme belleği güçlendirme daha verimli çalışabilme gibi büyük irade gerektiren şeyleri yapmayı öğrenmek için Zihin Kontrolü'ne başvuruyor. Silva Zihin Kontrol Metodu zihninizi nasıl genişletmeniz gerektiğini öğretiyor. İlaç tedavisinin veya hipnoz metodunun aksine burada kontrolü elinde bulunduran kişi sizsiniz. Zihin Kontrolü aracılığıyla zihni genişletmenin kendini tanımanın ve başkalarına yardımcı olabilmenin sınırlarını yalnızca siz kendiniz koyabilirsiniz. Jose Silva yaşamının büyük bölümünü zihnin eğitildiği zaman neler yapabileceğini araştırmaya adamıştır. Sonuç olarak da unutulmuş gibi görünen şeyleri hatırlamak odaklanmayı artırarak öğrenmeyi kolaylaştırmak acıları ve ağrıları gidermek iyileşmeyi hızlandırmak istenmeyen alışkanlıklardan kurtulmak ve altıncı hissi günlük yaşamın yaratıcı ve problem çözücü bir parçası haline getirmek için kullanılabilecek bir eğitim programı yaratmıştır. "Silva Zihin Kontrol Metodu yapmayı arzuladığınız değişiklikleri hayata geçirebilmeniz için kullanacağınız bir 'araç'tır. Kesinlikle tavsiye ederim." Dr. WAYNE DYER (Psikolog-Yazar) "Kişiler bu derin zihinsel seviyede işlevsel olmayı öğrendikleri zaman yaratıcılıkları artar bellekleri güçlenir ve problemlerini daha iyi çözerler." CLANCYD. MCKENZIE (Tıp Doktoru -Philadelphia Psikiyatri Hastanesi Danışma Servisi Direktörü)
  • Bu üründen en fazla 25 adet sipariş verilebilir. 25 adetin üzerindeki siparişleri Trendyol iptal etme hakkını saklı tutar.
  • Kampanya fiyatından satılmak üzere adetten fazla stok sunulmuştur.
  • İncelemiş olduğunuz ürünün satış fiyatını satıcı belirlemektedir.
  • Bir ürün, birden fazla satıcı tarafından satılabilir. Birden fazla satıcı tarafından satışa sunulan ürünlerin satıcıları ürün için belirledikleri fiyata, satıcı puanlarına, teslimat statülerine, ürünlerdeki promosyonlara, kargonun bedava olup olmamasına ve ürünlerin hızlı teslimat ile teslim edilip edilememesine, ürünlerin stok ve kategorileri bilgilerine göre sıralanmaktadır.

Ürün Özellikleri

  • BoyutNormal Boy
  • Basım DiliTürkçe
  • YazarJose Silva
  • Basım Yılı ve Öncesi
  • Setli/TekilTekil Ürün

Silva Zihin Metodu - Philip Miele Yaşamınızın en büyük değişimini yaratacak maceralardan birine atılmak üzeresiniz. Elde etiğiniz her sonuç kendinize ve içine doğduğunuz dünyaya bakışınızı değiştirecek. Bugün dünyada milyonlarca insan rahatlama, uykusuzluk problemlerine çare bulma, baş ağrılarından kurtulma, sigarayı bırakma, kilo verme, beleği güçlendirme, daha verimli çalışabilme gibi büyük irade gerektiren şeyleri yapmayı öğrenmek için Zihin Kontrolü'ne başvuruyor. Silva Zihin Kontrol Metodu zihninizi nasıl genişletmeniz gerektiğini öğretiyor. İlaç tedavisinin veya hipnoz metodunun aksine burada kontrolü elinde bulunduran kişi sizsiniz. Zihin Kontrolü aracılığıyla zihni genişletmenin, kendini tanımanın ve başkalarına yardımcı olabilmenin sınırlarını yalnızca siz kendiniz koyabilirsiniz. Jose Silva yaşamının büyük bölümünü, zihnin eğitildiği zaman neler yapabileceğini araştırmaya adamıştır. Sonuç olarak da unutulmuş gibi görünen şeyleri hatırlamak, odaklanmayı artırarak öğrenmeyi kolaylaştırmak, acıları ve ağrıları gidermek, iyileşmeyi hızlandırmak, istenmeyen alışkanlıklardan kurtulmak ve altıncı hisi günlük yaşamın yaratıcı ve problem çözücü bir parçası haline getirmek için kulanılabilecek bir eğitim programı yaratmıştır. "Silva Zihin Kontrol Metodu, yapmayı arzuladığınız değişiklikleri hayata geçirebilmeniz için kulanacağınız bir 'araç'tır. Kesinlikle tavsiye ederim. " Dr. WAYNE DYER (Psikolog-Yazar) "Kişiler bu derin zihinsel seviyede işlevsel olmayı öğrendikleri zaman yaratıcılıkları artar, belekleri güçlenir ve problemlerini daha iyi çözerler. " CLANCYD. MCKENZIE (Tıp Doktoru -Philadelphia Psikiyatri Hastanesi Danışma Servisi Direktörü).

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası