balkan antantı / Balkan Antantı - Atatürk Ansiklopedisi

Balkan Antantı

balkan antantı

Balkan Antantı Nedir? Balkan Antantı Üyeleri ve Ülkeleri Kimler, Nerede ve Ne Zaman Kuruldu, Amacı Ne?

Balkan Antantı nedir diye baktığımızda hem karşımıza Balkan Antantı ülkelerinin hangileri olduğu hem de Balkan Antantının nerede kurulduğu sorusu da çıkmaktadır. Balkan Antantı hem kuruluş amacı olarak hem de üye ülkeleri olarak imzalanan bir anlaşmadır. Balkan Antantı tarihi, hem kuruluş zamanı hem de kurulma sebebi ile ilgili bilgiler vermekte ve Balkan Antantı devletlerinin anlaşmayı imzalama amaçları konusunda detayları içermektedir. İşte Balkan Antantı üyeleri ve nerede ne zaman kuruldu sorularının cevapları.

Balkan Antantı Nedir?

Balkan Antantı veya diğer ismi ile Balkan Paktı bazı Avrupa devletlerinin saldırgan davranışları karşısında Balkan Devletlerinin yakınlaşması ile ortaya çıkan bir anlaşmadır. Avrupa'daki İtalya ve Almanya'nın saldırgan davranışları ve yayılımcı politikaları Balkan Antantının temel sebebini oluşturmaktadır. Dünya barışının tehdit edildiğini düşünmeleri üzerine Balkan Devletlerinden bazıları ve Türkiye bir araya gelerek bu anlaşmayı imzalamışlardır. 3 madde ve ekli bir protokolden oluşmaktadır.

yılından yılına kadar geçerliliğini sürdürse de yılında Yugoslavya'nın Mihver Devletleri tarafından işgal edilmesinden sonra geçerliliğini yitirmiştir ve Balkan Antantı anlaşmaları fiilen geçersiz hale gelmiştir.

Balkan Antantı Üyeleri

Balkan Antantını imzalayan ve üye olan ülkeler içinde Türkiye'de bulunur ve toplam 4 ülkeden oluşurlar. Balkan Antantı ülkeleri ya da Balkan Antantı devletleri şeklinde de karşımıza çıkabilecek bu ülkelerin listesi ise şu şekildedir;

  • Türkiye

  • Romanya
  • Yugoslavya
  • Yunanistan

Balkan Antantı Tarihi

Balkanların güven ve barışının devam etmesi için bir araya gelen Balkan Antantı ülkeleri tarafından 9 Şubat yılında Atina'da imzalanmıştır. Türkiye, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan Balkan Antantını imzalayan devletlerdir.

Balkan Antantı Nerede Kuruldu

Balkan Antantı Atina'da imzalanan bir anlaşmadır. Balkan Antantı devletleri arasında Atina'da imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Balkan devletlerinin birbirinin sınır güvenliğini tehdit etmemesi amaçlanmıştır.

Atatürk da diyor ki :

“Dış siyasetimizde sulh ve iyi münasebetler gayesi, samimiyetle takip olunmaktadır. Ümid ederim ki, beynelmilel münasebetlerde dostluklara vefakâr olan ve hiç bir milletin aleyhinde bulunmayan açık ve salim meslek ve zihniyetimiz gittikçe daha iyi anlaşılmaktadır”.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, memleketin bir kısımının düşman istilâsı altında iken, açılışından on yıl sonra söylenen bu sözlerde sulh ve sükûnun en açık bir ifadesi vardır.

yılları arasındaki kurtuluş ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş günlerinde Atatürk, Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başkumandan olarak millî siyaseti idare ederken esas fikrini şöyle ifade ediyordu :

“Biz millet olarak kuvvet ve kudretimizi göstermedikçe hakkımızı isteyemeyiz ve koruyamayız”. Onun için de, meselâ deki ifadesi şöyledir :

“Biz milliyetçiyiz, fakat bizimle işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz”.

Atatürk bu fikirlerini millî varlığımızın kuvvet ve kudretiyle ispat etmiş ve bu durumu beynelmilel sahada resmen tanıttıktan sonra silâhla dövüştüğü düşmanlarına dost elini uzatmıştır.

Bunlardan bilhassa Balkan antantı üzerinde durmak isterim.

Bu Pakt 9 Şubat de dört devletin murahhasları tarafından imza edilmiştir[1].

Madde 1) Türkiye, Yugoslavya, Yunanistan ve Romanya arasında imzalanan Balkan Paktı, imza eden devletlerin sınırlarının güvenliğini karşılıklı olarak tekeffül ederler”.

Madde 2) İmza eden devletler, bu anlaşmada tayin edilmiş olan menfaatlerini bozabilecek ihtimaller karşısında alınacak tedbirler hakkında birbirleriyle görüşmeyi taahhüt ederler. Onlar bu misakı imzalamış olan diğer herhangi bir Balkan memleketine karşı birbirlerine önceden haber vermeksizin siyasî hiç bir harekette bulunmamayı ve diğer âkillerin muvafakati olmaksızın diğer herhangi bir Balkan memleketine karşı siyasî hiç bir vecibe altına girmemeyi taahhüt ederler.

Madde 3) Bu itilâfname bütün âkit devletlerce imzalanır imzalanmaz mer’iyete girecek ve mümkün olduğu kadar çabuk tasdik edilecektir. İtilâfname, iltihakı âkitler tarafından müsait bir tetkike mevzu teşkil edecek olan her Balkan memleketine açık bulunacak ve işbu iltihak keyfiyeti diğer imza sahibi memleketlerin muvafakatlerini bildirmesiyle beraber hüküm ifade edecektir”[2].

Bu Paktın imza edilmesinden önceki yıllarda Atatürk’ün devlet reisi olarak bu husustaki fikirlerini gerçekleştirmek için adı geçen yabancı devlet adamlariyle temasları ve bu hususta zemini hazırlamak gayreti vardır. Bu maksatla bilhassa Yunan, Yugoslav ve Romen devlet adamlariyle konuşmalarında, böyle bir Paktın zaruretine onları inandırmıştır. Bunun hazırlık devri başlarında Balkan devletlerinin mümessilleri Türkiye’de bir konferans tertip etmişlerdir (Ekim ). Bunun maksadı, Balkan milletlerinin birliğini temin etmektir. Atatürk, bu vesile ile Ankara’da Büyük Millet Meclisi binasında bu heyete fransızca olarak bir nutuk vermiştir. Kendisi bu nutku 14/15 Ekim de kaleme aldığı vakit, Türk tarihi üzerinde bizzat çalışmakta ve bu bilgilerin tesiri altında idi. Bundan dolayıdır ki Atatürk, Balkan milletlerinin derin ve Türklerle müşterek tarihine temas etmekle söze başlar. Fakat Atatürk bunları hatırlatırken tarihî devreyi tatlı ve acı hâtıralariyle sadece anar ve şunları söyler :

“Balkan milletleri bugün, Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Yugoslavya ve Türkiye gibi müstakil siyasî mevcudiyetler halinde bulunuyor, bütün bu devletlerin sahipleri olan milletler asırlarca beraber yaşamışlardır”.

“Bu itibarla Balkan memleketlerinin asırlara şamil müşterek bir tarihi vardır” der. Atatürk bu tarihî devreleri daha tafsilâtlı açıkladıktan sonra asıl günün konusuna girerek şöyle devam eder :










“Bir an için bütün bu maziye gömülmüş olan, hâtıralardan sarfınazar etsek bile, bugünün hakikî icapları Balkan milletlerinin, devrin hürmet ve riayete mecbur kıldığı, yepyeni şartlar ve kayıtlar ve geniş bir zihniyet altında birleşmelerindeki faydanın büyük olduğunu göstermektedir, Balkan birliğinin temeli ve hedefi, karşılıklı siyasî müstakil mevcudiyete saygı ile dikkat ederek iktisadî sahada, kültür ve medeniyet vadisinde teşriki mesai eylemek olunca, böyle bir eserin bütün medenî beşeriyet tarafından takdirle karşılanacağına şüphe edilemez.

Asırlardan ve asırlardan beri, zavallı beşeriyeti mesut etmek için tutulan yolların, kullanılan vasıtaların verdikleri neticelerin ne derece emniyetbahş oldukları tetkike şayan değil midir ?

Artık, insanlık mefhumu, vicdanlarımızı tasfiyeye ve hislerimizi ulvileştirmeğe yardım edecek kadar yükselmiştir.

Vaziyetleri ve onların icaplarını medenî insan fikriyle ve yüksek vicdan aydınlığı ile müşahede ve mütalâa edersek bu neticelere varırız :

İnsanları mes’ut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak gayrı insanî ve son derece teessüfe şayan bîr sistemdir.

İnsanları mes’ut edecek yegâne vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddî ve manevî ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir.

Cihan sulhü içinde beşeriyetin hakikî saadeti, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve muvaffak olmasiyle mümkün olacaktır”[3].

Bu hazırlık devri sonunda Balkan Paktı de imzalanmıştır.

Bu Paktı’n imzasından sonra Atatürk daima bunun kuvvetlenmesi için emek sarfetmiş ve fikirlerini çeşitli vesilelerle ifade etmiştir. Aynı zamanda bu Pakt’a girmiş ve girmemiş olan diğer Balkan devletlerine telkinlerde bulunmuştur.

Meselâ 17 Mart de Romanya Dışişleri Bakanına söylediği sözler çok ilgi çekicidir: “……. İnsan, mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün cihan milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa bütün milletlerin saadetine hadim olmaya elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki bu vadide çalışmakla hiç bir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin saadetine çalışmak diğer bîr yoldan kendi huzur ve saadetini temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sükûn, huzur ve iyi geçim olmazsa bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur. Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim: Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabiî evvelâ ve evvelâ kendi milletinin mevcudiyet ve saadetinin âmili olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lâzımdır. Bütün dünya hâdiseleri bize bunu açıktan açığa ispat eder. En uzakta zannettiğiniz bir hâdisenin bize bir gün temas etmiyeceğini bilemeyiz. Bunun için beşeriyetin hepsini bir vücud ve bir milleti bunun bir uzvu addetmek icabeder. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün âza müteessir olur Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne dememelidir. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla alâkadar olmalıyız. Hâdise ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak lâzımdır. İşte bu düşünüş insanları, milletleri ve hükümetleri hodbinlikten kurtarır. Hodbinlik şahsî olsun millî olsun daima fena telâkki edilmelidir”.

Atatürk son iki senesinde resmî nutuklarında da bu konuya temas etmiş ve her 1 Kasımda Büyük Millet Meclisini açış nutuklarında fikrini söylemiştir. Meselâ 1 Kasım : “Balkan siyasetimizin en mes’ut bir işbirliği yaratmakta devam ederek kendisine çizilmiş olan sulh yolunda her gün daha verimli neticelerle ilerlemektedir”, 1 Kasım deki son nutkunda ise şöyle diyor: “Balkan siyaseti Balkanları münferit ve müşterek menfaatlerin en beliğ bir ifadesi, Balkan milletlerinin her birinin ayrı ayrı kuvvetlenmesi de sulh yolundaki dinamik tarzı telâkkinin fiilî bir misalidir”.

Aynı nutkunda Atatürk o yılların ikinci cihan savaşına hazırlıyan âmillerini görerek şu fikri ileri sürüyor: “Sulh, milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. Fakat bu mefhum bir defa ele geçirilince daimî bir ihtimam ve itina ve her milletin ayrı ayrı hazırlığını ister.

Memleketimizi her gün daha çok kuvvetlendirmek her sahada her türlü ihtimallere karşı koyabilecek bir halde bulundurmak ve dünya hâdiselerinin bütün safhalarını büyük bir teyakkuzla takip etmek, sulh sever siyasetimizin dayanacağı esasların başlangıcıdır”.

İşte Atatürk Balkan antantı ile yurdumuzun batı komşularını sulh yolunda birleştirmek için, Türkiye Cumhuriyetinin dış siyasetini bu yönde takviye etmek istemiştir.

İKİNCİ BALKAN KONFERANSI ESNASINDA ATATÜRK’ÜN VERDİĞİ NUTUK

Mesdames et Messieurs,

Je ressens un grand plaisir de me trouver en présence d’éminents délégués qui préparent l’union des peuples Balkaniques et de les saluer cordialement.

Les peuples des Balkans constituent actulellement des formations indépendantes telles que l’Albanie, la Bulgarie, la Grèce, la Roumanie la Yugoslavic et le Turquie. Les peuples souverains dans ces Etats ont vécu ensemble durant des siècles. On peut dire que les Etats Balkaniques actuels, y compris la Turquie, qui se sont constitués au cours des derniers siècles doivent leur naissance à l’evénement historique de la dislocation graduelle de l’Empire Ottoman, finalement enterré au sein de l’Histoire. C’est pourquoi les nations Balkaniques possèdent une histoire commune se rapporant a plusieurs siècles. Si cette histoire présente des côtés pénibles et douloureux, tous les Balkaniques y possèdent leur part tandis que celle revenant à la Turquie n’a pas été la moins dure.

Voilà que vous, honorables délégués vous allez vous criger sur les sentimentœs et sur les comptes embrouillés du passé, pour jeter les fondements solides de frantemité et pour ouvrir les horizons vastes de l’Union; vous allez ainsi exhiber les grandes vérités négligées et méconnues jusqu’ici.

Honorable représentants des Nation.

Malgré leur aspect social et politique, il ne faut pas oublier que les peuples Balkaniques ont des ancêtres communs de même sang et de race proche, venus tous de l’Asie Centrale.

Les masses humaines qui se sont, pendant des milliers d’années succédées comme des vagues de mer, pour venir par les routes longeant le nord et le sud de la Mer Noir s’établir dans les Balkans ont pot té des noms différents, mais ces masses sont en réalité des peuples frères issus du même berceau et le même sang coule dans leurs veines.

Vous voyez que les nations balkaniques peuvent très bien se rattacher les unes aux autres par les anneaux d’acier inbrisables du passé lointain et profond, mieux encore que par ceux d’un passé plus rapproché.

Nous sommes entrés dans la nouvelle période humaine qui est necessaire et utile de renouer les liens véritables relâchés et même oublier dans les temps écoulés par mille et mille passions, par des dissentiments religieux et par des traces pénibles de certains évènements historiques.

Si nous renonceons même pour un instant ànos souvenir de ce passé lointain, nous pouvons constater la grande utulité qu’il y a à l’union àconception large des peuples Balkaniques sous l’égide des conditions toutes nouvelles dont le respect est imposé par les conditions nouvelles de l’existence.

Puisque le fondement et le but de l’Union Balkanique est de collaborer dans la voie économique et dans le domaine de la culture et de la civilisation, en respectant attentivement l’indépendance mutuelle, il n’est pas douœteux qu’une telle œuvre soit accueillie favorablement par toute l’humanité civilisée.

Ne vaxutils pas la peine d’étudier jusqu’à quel point peuvent inspirer confiance les résultats depuis des siècles et des siècles pour rendre heureuse cette pauvre humanité ?

Dorénavant la conception de l’humanité est élevée au point de purufier nos consciences et de rehausser nos sentiments.

Si nous constatons et étudions les situations et les nécessités qui en découlent avec l’esprit de l’homme civilisé et avec la conception d’une lumineuse conscience nous aboutirons aux résultats suivants :

Pousser les homme à s’entre égorger, sous le prétexte de les rendre heureux est un système inhumain et au plus haut point indigne.

Le seul moyen capable de rendre les hommes heureux, c’est l’action énergique qui tend à les rapprocher, les faire aimer les une des autres et à assurer mutuellement leurs besoins matériels et moraux.

Dans la paix du Monde le veritable bonheur de l’Humanité ne pourra être assuré qu’en augmentant le nombre de ces idéalistes élevés et en leur assurant le succès.

Je vous souhaite dans cette voie hautement humanitaire dans laquelle vous vous êtes engagé, un travail exemplaire, sérieux et constant et le couronnement de ce travail du plus éclatant succès. Je forme également des vœux pur le bonheur et la large prospérité des nations Balkaniques que vous représentez et pour le bonheur et la santé des éminents Chefs des Etats Balkaniques.

Je suis persuadé que votre initiative tendant à faciliter l’entente générale engendrera un élément éminemment humanitaire et servant la paix mondiale.

Apportez à vos compatriotes ma chaleureuse affection et ma sincère amitié.

Je vous salue encore une fois et je salue en vous nos nobles nation[4].

kaynağı değiştir]
  1. ^İsmail Soysal, Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye'nin Siyasal Andlaşmaları, I. Cilt (), Basımevi, Ankara, , ss.
  2. ^İsmail Soysal, a.g.e., ss.
  3. ^İsmail Soysal, a.g.e., ss.
  4. ^İsmail Soysal, a.g.e., ss.

Dış bağlantılar[değiştir

Thesis Type: Postgraduate

Institution Of The Thesis: Marmara University, Faculty of Arts and Sciences, History, Turkey

Approval Date:

Thesis Language: Turkish

Student: C&#;NEYT G&#;RECİ

Supervisor: ALİ KARACA

Abstract:

28 Şubat 'te imzalanan Ankara Antlaşması veya Dostluk ve İşbirliği Antlaşması ve 9 Ağustos 'te Yugoslavya'nın Bled şehrinde imzalanan Bled Antlaşması veya İttifak Antlaşması ile Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya bir Balkan Paktı oluşturmuşlardır. İşte bu paktın Türk basınında değerlendirilmesi bu tezin konusunu teşkil etmektedir. Atatürk döneminde imzalanan Balkan Antantı bu girişime kaynaklık etmiş. Özellikle bu girişim, kanlı mücadeleler sonucu hazin geçmişi bir kenara bırakarak, büyük önderler Mustafa Kemal Atatürk ile Venizelos'un büyük katkılarıyla Türk-Yunan dostluğu tesis etmiş ve bu gelişmeler Balkan Antantı'nın oluşumunda temeli oluşturmuştur. Zaten Türk ve Yunan hükümetlerinin gayretleri sonucunda Balkan ulusları kendi insiyatifleri ile ilgili ilk kez önemli bir adım atmışlardır. Fakat gelişen olaylar II.Dünya Savaşı'na neden olmuş.Bundan da en çok Balkan ulusları etkilenmişlerdir. II.Dünya Savaşı sonucunda oluşan yeni dünya düzeni iki kutuplu bir dengeyi oluşturmuştur. Bunun sonucunda Balkanlar'da doğu-batı arasında ikiye ayrılmıştır. Sonuç olarak batı dünyasına yönelen Türkiye ve Yunanistan ve doğu blokunda ayrılan Yugoslavya yeni bir işbirliği içine girmişlerdir. Böylece bu girişimle bölgesel bir pakt kurmalarına rağmen Batı dünyasının desteğini elde etmeyi başarmışlardır. İşte kurulan bu yeni işbirliğine "İkinci Balkan Antantı" adı verilmektedir. Bu pakt, Sovyet blokuna karşı kendini koruma amacına hizmet etmiştir. SSCB'nden gelen yoğun baskıları önleyici bir özellik göstermiştir. Aynı zamanda, özellikle ABD yardımlarına ihtiyacı olan üç Balkan için de desteklerin devam etmesini sağlamıştır. Diğer taraftan bakıldığında, ABD ve Batı bloku açısından da bu üç Balkan devletinin Batı'ya kayması NATO savunmasını güçlendirmiş. Hemen SSCB'ni sınırlarına yakın bir bölgeden tehdit edilmesini sağlamıştır. SSCB'nin Stalin'den sonra Yugoslav politikasını değiştirmesiyle Yugoslavya'nın üstündeki baskı kalkmıştır. Bu da Yugoslavya'nın Balkan Paktı'na bakışını değiştirmiş ve "bağlantısız" bir siyaset izlemesine neden olmuştur. Kıbrıs'ı topraklarına katma yani Yunanistan'ın "Megali İdea" rüyası, Türkiye ile Yunanistan'ı karşı karşıya getirmiş. Bu çatışma ve Sovyet tehdidinin azalması Balkan Paktı'nı işlemez hale getirmiştir. SUMMARY Ankara Treaty which was signed on 28th February of and Bled Treaty on 3rd August , Turkey, Greece and Yugoslavia formed a Balkan Pact. The subject of this thesis is the media's evaluation of this pact. This enterprise was originated by the The Balkan Entente which was signed during the era of Atatürk. The friendship between the Turkish people and the Greek people established by the contrubution of the the great leaders Atatürk and Venizelos was a significant foundation to this Entente. As a result of the efforts exerted by the Turkish and the Greek governments the Balkan nations taken the first steps by their selves for the first time. However the incidents taken progress in that era caused the World War II that influenced Balkan nations much. The new order formed after the World War II includes two polar world equilibrium. As a result the Balkans divided into two between east and west. As a result countries that turned towards to west, Turkey and Greece, and Yugoslavia that is inside the east block made a new cooperation. Thus they were supported by the west world although the pact they put together was a regional pact. For this reason, because of the similarities that existed in the first Balkan Entente , this new cooperation called the second Balkan Entente. This pact protected itself against the Soviet Union. It also blocks the pressure from the Soviet Union. At the same time it provided continuation of the support to three Balkan countries that needed American aid. On the other hand, the three countries movement towards to west reinforced the defense of NATO. It also threatened the Soviet Union from near boundary. The pressure on Yugoslavia ended after Stalin since the Soviet Union's politics towards Yugoslavia has changed. As a result the Yugoslavia's view toward Balkan pact changed and its politics became disconnected. The idea of annexation of Cyprus to Greece , known as "Megali Idea" , made Turkey and Greece come face to face. This conflict and the reduced Soviet menace made Balkan pact useless.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası