sıtmaya razı etmek / Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek ister | Mehmet Y. YILMAZ Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Sıtmaya Razı Etmek

sıtmaya razı etmek

Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek

Aslında en azından onun bir işi, kazancı var ama yine de para istiyor diye düşünmeden edemiyoruz! Doğrusu insan ne yapacağını nasıl davranacağını bilemiyor, “vermek ya da vermemek” işte bütün mesele bu mu! Bütün açları doyurabilir miyiz? Bu sokaktaki adamın sorumluluğu mu! Onlar dışarda aç iken yediğimiz yemek içimize siner mi, kaç çocuk yetersiz beslenme, hastalık ve ilaçsızlık sonucu hayatta kalma savaşı veriyor! 

ZENGİN AMA YOKSUL

milyon nüfuslu Kongo Cumhuriyeti’nde nüfusun yüzde 52’si yoksulluk sınırının altında, yüzde 32’si kırsal kesimde yaşıyor. Ülke kaynak açısından zengin. Afrika ülkeleri arasında petrol ihraç eden ülke, kereste de ihraç ediliyor. Fransa’nın desteklediği ve 10 Afrika ülkesin kullandığı para birimi Merkez Afrika Frank-CFA ekonomiye istikrar veriyor ancak her şey çok pahalı. Fiyatlar her açıdan Avrupa ülkeleriyle yarışır durumda. Dünya Gıda Programı’nın verilerine göre Kongo Cumhuriyeti yılına kadar 2. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’ne ulaşma, açlığı sıfıra indirme ve beslenmeyi iyileştirme potansiyeline sahip orta gelirli bir ülke. Ancak ülke yüksek düzeyde yoksulluk ve eşitsizlik, civar ülkelerde yinelenen yerel çatışmalar ve bölgesel güvensizlik ile karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle aileler güvenlik, gelir ve daha iyi bir gelecek arayışı içinde evlerini terk ettiğinden gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme seviyesi artıyor. Ekilebilir arazinin yüzde 90’ından fazlası ekilmemiş durumda. Tarım büyük ölçüde muz, yer fıstığı, şeker pancarı gibi ürünlerle sınırlı. Yerli gıda üretimi ülkenin sadece yüzde 30’unu karşılıyor. Gıda ihtiyacının büyük bir kısmı denizaşırı ülkelerden ithal ediliyor. Türk gıda ürünlerini de Kongo Brazaville’deki çoğu Lübnanlı mini marketlerde görmek bizi sevindiriyor ama açlık sınırıyla boğuşan yerel halkın o gıdalara ulaşma şansı yok denecek kadar az, ulaşabilen yine belli bir kesim. 

Beş yaşın altındaki çocuklarda yetersiz beslenme sonucu demir, A vitamini ve iyot eksikliğinin sık görülen bir durum olduğu ifade ediliyor. İnsani kuruluşlar yardım için konuşlanmış ellerinden geleni yapıyor. UNICEF yerli çocukların yüzde 65’inin okula gitmediğini tahmin ediyor. 

MÜLTECİLERİ AĞIRLIYORLAR

’dan bu yana Kon-go’nun özellikle kuzey kısmı yeni insani ihtiyaçlar yaratan yıkıcı sellerle karşı karşıya kalmış durumda. Kongo Cumhuriyeti bir taraftan da civar ülkelerden gelen mültecilere ev sahipliği yapıyor. Etnik kabile çatışmalarından dolayı özellikle komşu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden de bir hayli mülteci alıyor. Orta Afrika Cumhuriyeti’nden gelen (CAR) mülteciler darbesinden beri Kongo Cumhuriyeti’nde yaşıyor. 

Aralık ayında başlayan şiddet dalgaları insanları yerinden yurdundan ettiği için mülteci sayısı nerdeyse 50 bine çıkmış durumda. İnsani yardıma bağımlı gruplar kuzeyde Likouala’ya yerleştirilmiş. 

TAM BİR KÂBUS

Sağlık hizmetlerine ulaşım sınırlı. Sıtma hâlâ büyük bir problem. Gereksiz ilaç almayı sevmediğimden, gitmeden sıtmaya karşı önlem alarak yanımıza aldığımız tabletleri her gün içmek zor ve gereksiz geliyor. Ancak sıtma tam bir kâbus olabilir! Tamamen iyileşme olduğu gibi arkada bir araz bırakması da muhtemel! Fildişi Sahili’nden gelip orada çalışan bir arkadaşa sıtmaya karşı nasıl korunduğunu soruyoruz, öyle ya en iyi onlar bilir! Damdan düşene sormak gerek. 

“Her gün ilaç almayın diyor ve bize ülkesinden getirdiği bir şise limon otu spreyi hediye ediyor, kendisinin sadece bu tür doğal yöntemlerle korunduğunu söylüyor. Birkaç kez sıtma geçirdiğini de sözlerine ekliyor. Ayrıca “Bir sivrisinek soktuğunu fark ederseniz hemen filanca doktora gidin test yaptırın, sıtma bulaşmışsa testle çok kısa sürede anlaşılır ve size ona göre ilaç başlar” diye öğütlüyor. Doktorun adını ve telefonunu not ediyoruz. Ancak yerel halkın çoğunun korunma şansı da yok, sıtma olduğunda ulaşabilirse tedavi oluyor. Hayatta kalma mücadalesi içinde onlar sıtmaya razı olmuş durumda.

Tüm okurlara iyi bayramlar dilerim.

[email&#;protected]


KongoBrazavilleYoksulluk

ölümü gösterip sıtmaya razı etmek

  • (bkz: ölüm), sıtma
    (bkz: kamu yönetimi), manipulasyon
    (bkz: rızanın imalatı/@ibisile)
    (bkz: elektrik kesintisi), nükleer enerji

  • (bkz: ekonomik krizi)
    (bkz: ekonomik krizi)

  • pandemistlerin sosyal hayatı kısıtlamak için uyguladıkları yöntem. korkuyla yönetme.
    alınan tedbirlerin tutarsızlığı amacın korkuyla yönetmek olduğunu gösteriyor.

  • (bkz: seçimleri)

  • doları 'den 'e getirip, kur dolar olunca vatandaşa dolar çok düştü dedirtmektir.

  • tüm dünyada, covid salgını nedeniyle hayata geçirilen kısıtlamalar ile aşı yapma telaşı (ve ileride baskısı) için kullanılabilecek bir deyim.

  • kasko şirketlerinin pert durumunda müşterilerine karşı kullandıkları yöntem.

  • şimdilerde ise sıtmayı gösterip ölüme razı etmeye çalışıyorlar.

  • günümüz türkiyesinin yönetim şeklidir.

  • tr toplumunda neredeyse kusursuz çalışan yönetim tekniği.

    dolar 2 tl idi bu ülkede. 7 ye çıkınca yer yerinden oynadı güya.

    şu an bırak 7 yi doları 10 tlye indirse havada karada uzayda seçim kazanacak adam. sağı solu sokağa dökülür zengin olduk diye. ama doların nereden geldiğini hatırlamaz.

  • \n

    Günlük yaşamımızda o kadar etkili deyimler vardır ki, uzun cümlelerle anlatamayacağınız bazı durumları çok kısa ve çarpıcı ifadelerle anlatırsınız.

    \n

    İşte bunlardan birisi de, “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” deyimidir. Yani, bir kimseye çok büyük bir tehlikeye ya da zarara uğrayacağını sezdirip daha az zararı kabul ettirmek” anlamında kullanılan bu sözden de görüleceği üzere, kulüplerimiz daha büyük zararlara uğramamak için doksan milyon dolarcık bir zarara katlanmak durumunda kaldılar. Çünkü, kulüplerimizin üzerinde “Bu lig bu parayı etmez!’’, “Digitürk’ten başka kimse bu parayı vermez”, “Lig başlıyor, hala transferler yapılmadı, bu parayı alamazsak, çok sıkıntı yaşarız” vb. kilişelerle bir baskı yaratılarak, bu söylemler “demoklesin kılıcı” gibi kulüplerimizin başında sallandırılıp kulüpler daha az bir gelire ikna edildiler. Daha az bir gelire mahkum edilip yayıncı kuruluşla uzlaştırıldılar.

    \n

    Kriz, kulüpler özveride bulununca bitti

    \n

    Türk futbolundaki yayın krizi sona erdi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile beIN Sports arasında anlaşma sağlandı. Kulüpler Birliği toplantısının ardından TFF, yayıncı kuruluşla masaya oturdu. Görüşmede taraflar arasında uzlaşma sağlandı. Anlaşmada kazanan Beinsports olurken, kaybedenler her zaman olduğu gibi kulüpler oldu.

    \n

    Naklen yayın krizinde kulüpler sıcak para için geri adım attı, USD/TL kuru ’de sabitlendi.

    \n

    Beinsports ile TFF’nin vardığı anlaşmaya göre, Beinsports kulüplere yıllık ödemesi gereken Milyon dolarlık yayın bedeli ödemesini yeni sezonda Milyon dolar olarak gerçekleştirecek. Kulüplere güncel cari kurdan ödeme yapılacak, ancak USD/TL kurunda maksimum seviye ise TL’nı geçemeyecek. Yani, USD/TL kuru ’in üzerine çıkarsa, seviye ne olursa olsun, sabitlenen tutar TL’den kulüplere ödenecek.

    \n

    Kulüpler beş yüz on milyon TL daha az gelir elde edecekler

    \n

    TFF ile yayıncı kuruluşun vardığı anlaşmaya göre, kulüplere sezonunda Milyon Dolar yerine, milyon dolar ödeme yapacak. 90 Milyon Dolarlık eksik ödemenin TL karşılığı ise yaklaşık Milyon TL. Bu sonuca göre, kulüpler 90 Milyon dolarlık bir gelirden mahrum kalırken, Beinsports da yüzde 18 civarında bir maliyet tasarrufu sağlamış oldu.

    \n

    Son anlaşmayla birlikte, yayıncı kuruluş dönemi yayın hakları karşılığı yıllık Milyon Dolarlık bir ödeme yapacak.

    \n

    Varılan uzlaşma sonrası Süper Lig’de  naklen yayın haklarının tarihsel gelişimi aşağıdaki gibi oldu. 

    \n

    \n

    Konuya farklı bir yaklaşım sergilemeden önce, Beinsports’un Süper lig macerasından kısaca söz edelim isterseniz.

    \n

    Katarlılar Süper Lig’de

    \n

    Anımsanacağı üzere, Katarlı BeIN Group'un sahibi olduğu Digiturk, 21 Kasım günü sonuçlanan ihaleyle, yıllık milyon dolar (+KDV) karşılığı Süper Lig'in yayın haklarını 5 yıllığına satın almıştı. Sözleşme gereği, söz konusu tutarın milyon dolarlık kısmının Merkez Bankası'nın güncel kurundan, kalan yarısının da TFF ve Kulüpler Birliği ile anlaşılan kur üzerinden ödeneceği Digitürk tarafından taahhüt ve kabul edilmişti. Bu kapsamda naklen yayın bedelinin yarısı ( Milyon Dolarlık kısmı) ilk yıl için, sözleşme tarihindeki 1 USD= TL'den sabitlenerek kulüplere ödenmişti.

    \n

    İzleyen yıllarda da yayıncı kuruluşun, Kulüpler Birliği ile vardığı anlaşmaya istinaden Dolar/TL kuru 'de TL ve 'de TL olarak sabitlenmişti. Nitekim, Digitürk mutabık kalınan kurlar ve sözleşmede belirtilen koşullar üzerinden TFF’ne ödemelerini gerçekleştirmişti.

    \n

    Kulüpler son dört yılda milyon dolar gelir kaybına uğradılar

    \n

    Yayıncı kuruluşun zarar ettiği gerekçesiyle, son üç yılda kulüplere yapılan ödemelerde kur sabitlemesine gidildi. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, son üç yılda kur sabitlemesi nedeniyle kulüplerin gelir kayıpları Milyon TL’na ulaştı. Ya da diğer ifadeyle, Digitürk son 3 yılda kulüplere, kur sabitleme işleminden dolayı Milyon Dolar daha az para ödedi.[1]

    \n

    Son anlaşma uyarınca sezonunda kulüplere yapılacak ödemelerde 90 Milyon Dolar daha az ödeme yapılacağı da dikkate alındığında, Kulüplerin uğradığı gelir kaybı Dolara ulaşacak.

    \n

    Tablo Düşük Kur Uygulaması Nedeniyle Oluşan Kulüp Zararları

    \n

    \n

    Tablo:2'yi yorumlarsak: ’de ortalama döviz kurları 3,64 TL olarak gerçekleşirken, Digitürk’ün 3,26’dan kur sabitlemesiyle kulüplerin aleyhine oluşan gelir kaybı 95 Milyon TL civarında gerçekleşti. Bu kayıp ’de Milyon TL, ’da ,5 Milyon TL oldu.

    \n

    Son uzlaşmayla birlikte sezonu için de 90 Milyon Dolarlık gelir kaybını da eklediğimizde, bu kayıp toplamı TL bazında 1 Milyar Milyon TL’na yükseldi. Dolar bazında ise kayıp tutarı Dolar’a ulaştı.  

    \n

    Konuya şimdi de farklı bir yaklaşım sergileyelim.

    \n

    Süper Lig üzerine bazı tespitler

    \n

    Öncelikle şu saptamaları bir yapalım ki, tartışmalarımızı sağlam bir zemine oturtalım.

    \n

    1.Süper Lig bugün bonservis bedelleri üzerinden hesaplanan ,8 Milyon Euro’ya ulaşan market değeriyle[2]Avrupa’nın en değerli dokuzuncu ligi.

    \n

    2.Süper Lig yıllık yarattığı Milyon Euro’luk futbol geliriyle [3] Avrupa’nın en çok gelir yaratan yedinci ligi,

    \n

    3.Süper Lig sahip olduğu Milyon Euro’luk Piyasa değeriyle[4], Avrupa’nın en kıymetli altıncı ligi,

    \n

    funduszeue.info milyonu aşan nüfusu ve futbola olan ilgi bakımından Beş Büyük Lig’in hemen arkasında kendisine yer bulan bir lig,

    \n

    5.Süper lig futbol alt yapı yatırımları bakımından, diğer Avrupalı ülkelerle kıyaslandığında, daha modernize olmuş bir lig,

    \n

    6.Süper Lig’in UEFA’ya eklemlenmiş olması nedeniyle UEFA organizasyonları içinde yer alan bir lig. 

    \n

    Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, şimdi farklı bir analize yönelebiliriz.

    \n

    Tacir basiretli davranmak zorundadır!

    \n

    sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20/2 maddesi gereğince, “tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek durumundadır.”

    \n

    Yani, bugün zarar ettiğini ifade eden Beinsports, Süper Lig’in naklen yayın işine girmeden önce, yıllık milyon dolarlık bir ödeme yükümlülüğünün olduğu ticari bir işin karlılığını, maliyetlerini ve olası risklerini daha baştan dikkate alarak (hesaplayarak) bu işe talip olmalıydı. Eğer, bu işin karlı olup olmadığını analiz etmeden, olası tüm riskleri hesaplamadan bu sözleşmeyi imzaladıysa, bu sözleşme kapsamında vermiş olduğu garantiyi yakarak ve sözleşmeden kaynaklanan cezai yükümlülüklerini yerine getirerek, sözleşmeyi sonlandırabilirdi. Aksi halde, hem sözleşmenin devamını isteyip hem de “bu işten zarar ettiğini” beyan ederek, sözleşme koşullarını tek taraflı değiştirmesi, hukuka uygun değildir. Bu bağlamda Kulüpler Birliği’nin sözleşmeden doğan haklarını kullanımda daha sıkı durmaları beklenirdi. Ancak, Kulüpler Birliği burada, kulüplerin çıkarlarını koruyacak gerekli yasal aksiyonları alamamış ve TFF aracılığıyla işi “idari yollardan” çözümlemeye ve uzlaşmaya çalışmıştır. Bunun doğal sonucu da kulüpler aleyhine Milyon dolarlık bir gelir kaybı oluşmuştur.

    \n

    Biz Beinsports’un bu işe girerken, gerekli, incelemeleri yaptığını ve buna göre bu sözleşmeyi imzaladığını düşünüyoruz. Sözleşmeyi devam ettirmek istiyorsa da, sözleşme hükümlerinden doğan ekonomik yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır.

    \n

    “Basiretli tacir olma” kapsamında, ülke ekonomisindeki olumsuzluklardan kaynaklanan döviz kurlarında, faizlerde artış gibi risklerin de daha önceden hesaplanması gerekirdi. Bu olumsuzluk, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesinin önünde bir engel oluşturamaz.

    \n

    Anlaşma devam ederken, kural değişir mi?

    \n

    Süper ligin yayın haklarının Beinsports’a ihale ile verilmesi bir ticari iş kapsamındadır. Ticari işler, ticari sözleşmelerle düzenlenirler. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, taraflardan birisi, diğeri aleyhine ticari sözleşme koşullarında kendi başına (resen) bir değişikliğe gidemez. Eğer, böylesi bir durum gerçekleşirse, aleyhine koşullar oluşan, hak kaybına ve zarara uğrayan taraf sözleşme koşullarının değişmesinden dolayı doğacak her türlü zararı karşı taraftan isteme hakkına sahiptir. Bu kapsamda, Beinsports’un daha baştan TFF ile imzalamış olduğu sözleşme kurallarına uyması beklenirdi. Ancak, Beinsports bir başka Avrupa ülkesinde uygulamaya teşebbüs dahi edemeyeceği istemlerle Federasyon ve kulüplerin karşısına çıkmıştır. Bu da, bizi bir “hukuk ülkesi” olarak düşünmeye sevk ediyor.

    \n

    Digitürk neden zarar ediyor?

    \n

    Digitürk’ün sürekli zarar ettiğini vurgulaması da ayrı bir konudur. Bu bağlamda, sadece ekonomik olumsuzluklardan değil, aynı zamanda “başa baş karlılığını” yakalayabilecek bir iş modeli de belki gözden geçirilmelidir. Çünkü, naklen yayıncı kuruluşun abone sayısına ilişkin Bilgi teknolojileri kurumunun (BTK’nın) , 4.çeyrek verilerine göre Digitürk’ün 2 Milyon bin yurt içi, bin yurtdışı kullanıcı olmak üzere toplam abonesi bulunuyor. [5] ’da bu sayının olduğu dikkate alındığında, Digitürk düşen abone sayısını sorgulamalıdır.

    \n

    Sonuç

    \n

    Sonuç itibariyle; Süper Lig’in yayın haklarının satışı ve yayınını yılına kadar elinde bulunduran Beinsports’un, bazı ekonomik gerekçeler göstererek, kulüplere karşı sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınması ve kendi taleplerini kulüpler Birliği ve TFF’ne kabul ettirmeye çalışması, ticari etiğe uymadığı gibi yasal olarak ta sıkıntılıdır. Ancak, bugün gelinen noktada, kulüplerin “Bu lige bu parayı kimse vermez!”, algısı ile üstü kapalı tehdit edilerek, 90 Milyon Dolar daha eksik gelir elde etmeye mahkum edilmesi, Türk futbol ekonomisi ve yönetimi için de önemli bir sorundur. Buradan çıkan öz sonuç şudur: Sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali yapıya sahip olmayan bir ligin “sıcak para” ihtiyacı çok yüksekse, söz konusu lig  maalesef bu tür “oldu bittilere” hep hazırlıklı olmak zorundadır. Türk futbol otoritesinin ve kulüplerin bu olumsuzluktan çıkartacağı önemli dersler vardır diye düşünüyorum.

    \n
    \n

    [1]Tuğrul Akşar, “Digitürk Bu Yükün Altından Kalkabilir mi?”, 15 Haziran funduszeue.info

    \n

    tugrulaksar/html

    \n

    [2]funduszeue.info?plus=1

    \n

    [3]funduszeue.info, sh

    \n

    [4]funduszeue.info

    \n

    Football%20Benchmark_Football-Clubs-Valuation-report_pdf, sh

    \n

    [5]funduszeue.info

    \n

    Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek!..

    Yayınlanma: 28 Nisan

    Kaç defa yazdım aynı şeyi ama yineleyeceğim izninizle; ben bu AKP'li muhteremlere, yanaşmalara ve trol artıklarına bayılıyorum valla!..
    Bugüne dek yüzümü hiç kara çıkarmadılar; ben yazıyorum, onlar yapıyor!.. Yazımın mürekkebi bile kurumadan sahne alıyor, marifetlerini sergiliyorlar&#; TBMM Başkanı muhteremin “laiklik anayasada yer almamalı, dindar anayasa yapılmalı” sözleri üzerine yazdığım “Üçüncü 31 Mart Vakası” temalı yazımda da aynen böyle oldu, İsmail Bey çığ gibi büyüyen tepkiler sonrası “kahramanca” bir açıklamayla deyim yerindeyse kıvırdı:
    -Bu benim şahsi görüşüm. Laikliğin tanımının net bir şekilde yapılması gerektiğini vurguladım&#;
    O halde, bizim televizyon kanallarında izlediğimiz, bastıra bastıra “laiklik kalkmalıdır” diye konuşan muhterem, Rize, Potemya taraflarından imam İsmail efendiydi!.. Bu arkadaşların genlerine işlemiş cingözlüğüdür bu; “bir adım at, tepki gelmezse devam et, tepki gelirse inkar et!.” Bu modeli en zirveden, ilçedeki çay ocağı görevlisine kadar tepe tepe kullanırlar!..
    Millet daha “dur, ne oluyor?” demeden Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat Twitter'dan destek mesajını sallayıverdi:
    -TBMM Başkanı Kahraman onurumuzdur. Halkın diline tercüman olmuştur. İslam ilkesini zorla Batılılaştırdınız&#;
    Canpolat isimli muhterem bununla da kalmadı, 27 Nisan'da Neşet Ertaş Kültür Merkezi'nde “Dindar nesil için dindar anayasa” paneli yapacaklarını duyurdu, afişini de paylaştı. Çok güzel bir girişim, kutluyoruz da, kardeşim ne zaman
    ayarladınız, ne zaman yer tuttunuz, konuşmacıları nereden buldunuz, bu ne sürat demeyeceğim; çünkü dün bu olacakları zaten anlatmıştım. Adamlar panel afişi yapıyor, konuşmacıların adı yok, iyi mi!..
    -Kumpanya çalışıyor!..

    Nereden geliyor değirmenin suyu?!.

    Haa, bu arada Osmanlı Ocakları'nı küçümsemeyin; girin sitelerine karşınıza şu slogan çıkıyor:
    -Tayyip Erdoğan namusumuzdur!..
    Sonracığıma, ziyaret etmedikleri, ziyaret edilmedikleri “en büyük Türk büyüğü” neredeyse kalmamış durumda&#; Hadi siyasilerden vazgeçtim, örneğin Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'i makamında ziyaret ediyorlar, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, bunları ocaklarında ziyaret ediyor!.. Binali Yıldırım Trabzon Şubesi'nin açılışını yapıyor!.. Başkan Canpolat Saray'a bile giriyor&#; Bu bilgileri aylar önceki yazısından aldığım sevgili Soner Yalçın, haklı olarak şu soruyu soruyor:
    &#; Erzurum Horasan Çayırdüzü köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğan Kadir Canpolat kısa sürede, neredeyse tüm ülkede bu derece örgütlenecek parayı nereden buldu/ buluyor?..
    Soru can alıcı! Örgütlendikleri il ve ilçelerde de en pahalı yerleri kiralıyorlar. Soner o soruyu da soruyor: “Bu gizli işlerde ‘örtülü ödenek' payı ne kadar?. MİT bu işin neresinde?” Doğal olarak bu sorulara yanıt gelmedi!.. Peki hangi amaç için destekleniyorlar?.. Soner, bu soruya yanıt yerine tarihten bir örnek veriyor:
    -Cumhurbaşkanı seçilen III. Napolyon kurduğu ve ellerine cop-silah verdiği “10 Aralık Derneği” milisleri sayesinde, Cumhuriyeti yıkıp imparatorluğunu ilan etti!..
    Rus Çarı'nın “Kara Yüzler”, Mussolini'nin “Kara Gömlekliler”, Hitler'in “Kahverengi Gömlekliler” ini de anımsamakta fayda var tabii!..
    -Osmanlı Ocakları'nın “beyaz kefenlilerine” pek benziyorlar!..

    “Ne var bunda?”

    Gelelim kumpanyanın “kullanışlı” diğer figüranlarına&#;
    Kahraman nam-ı muhteremin açıklamalarına tepkiler çığ gibi büyüyünce, önce biraz duraklayan kalemşor kılıklı muhteremler de kılıçlarını pardon kalemlerini çektiler tabii ki!.. Böylece “kumpanyanın” yandaş bölümü harekete geçmiş oldu&#; Saray'a yakınlığıyla bilinen Güneş isimli mevkute, manşetten destek verdi:
    -Ne var bunda?
    Meclis Başkanı korumaya yemin ettiği anayasayı bir cümlede alaşağı ediyor, neredeyse rejimi değiştireceklerini ilan ediyor, gazete “mağdur edebiyatı yapıyor” iyi mi!.. Kahraman'a bir büyük destek de, “Irak/Necef savunmasını Çanakkale Savaşı'ndan hayırlı ve şerefli gördüğünü” yazan Abdurrahman Dilipak'tan geldi. “Türkiye kurulduğunda laik değildi” diyen Dilipak, şu satırları karaladı:
    -İstiklal Harbi, Hilafeti koruma adına veriliyordu ve bu savaşı verenler beynelmüslimin bir güçtü. O gücün adı da Kuvayı Milliye idi. Laiklik, tek parti ve darbe dönemlerindeki uygulamalarla Kuvayı Milliye'ye ihanetin adına dönüşmüştür&#;
    Cehalet, kötü niyetle birleşince ortaya işte böyle abuk subuk, kendisinin de anladığından şüphe ettiğim karalamalara dönüşüyor!.. Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu isimli muhterem ise daha dürüst bir destek verdi:
    -Laiklik ilkesi anayasada olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Önemli olan uygulama!..
    İşte bu kadar! Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi ise dün köşesinde ana amacın ne olduğunu gözümüze soktu!.. Hani o meşhur özdeyişte olduğu gibi:
    -Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek, oyununu!..
    Selvi'nin verdiği bilgiye göre, AKP'nin hazırladığı anayasa metninin kapsayıcı ve kuşatıcı bir başlangıç kısmı olacak. O nasıl olacak peki?. İslam dinine ve Allah inancına vurgu yapılacak! Türkçe'ye çevirirsek şöyle oluyor:
    -Laiklik üzerine bir yığın gerginlik yaratıldıktan sonra, “bakın laiklik duruyor” denilerek asıl istedikleri bölümü anayasaya sokmuş olacaklar. Millet de “oh, laiklik kalkmadı ya” diyerek buna razı olacak&#; Sonra ne olacak?. İran'da, Malezya'da, Sudan'da, bir yığın teokratik diktatörlükte ne olduysa o olacak!.. yavaş yavaş çıkacaklar merdivenleri, anlayacağınız&#;
    Yerseniz tabii!..

     

     

    nest...

    çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası