çağır gelsin cenderme / 14 yasindayim hic cinsel sex birliktelik iliskisi - 2 - inci sözlük

Çağır Gelsin Cenderme

çağır gelsin cenderme

CAĞIR GELSİN CENDERME

Vaktinde açıklama yapıldı. Ölü sayısı bin geçmiş.
Topladı ayaklarını, dizlerinin üstüne, koydu dirseklerini. Başını ellerinin arasına aldı. Düşündü:
“Bu kadar insanın çocukları, torunları, sevenleri ağlayanları yok mu? Nasıl gömüyorlar bu kadar insanı? Nasıl can dayanıyor bu acıya?”
Sonra kendisini ölenlerden herhangi birinin yerine koydu. Eşi, çocukları geldi gözünün önüne. Nasıl ağlarlardı? Nasıl parçalarlardı kendilerini?
“-Yalan Dünya- diye boşuna dememişler. Kalp kırmanın, küsmenin ne gereği var? Ölüm bir virüs kadar yakın işte.”

Telefonunu eline aldı. Rehberi açtı. Kayıtlı isimleri teker teker gözden geçirdi. Dünürünün ismini görünce, düşündü. Arasa mıydı acaba? Hiç anlaşamazdı onunla. Aksi, dediğim dedik, tutucu biriydi. Çocukları anlaşmış evlenmiş olsalar da, anlaşamamıştı bir türlü dünürüyle. Dokundu ismine. Karşısındaydı:
“ Nasılsın dünürüm. Sen fazla sıkıntıya gelemezsin. Eve kapandın. Sıkılmıyor musun?”
“Haaa… Sen misin çok iyiyim çookk. Allah hükümetimize zeval vermesin. Bakıyorlar bize. Gak dedikçe su, guk dedikçe et.”
Anlamıştı lafı yine siyasete getirecek, onunla kavga edecekti. Konuyu değiştirmek istedi:
“ Sen yalnız yaşayan birisin. Biliyorum huyunu. Dediğin anında olmazsa sinirlenirsin. Ne
yapıyorsun? Sana da benim gibi sokağa çıkma yasağı var. İhtiyaçlarını nasıl karşılıyorsun?
Uzun ve yüksek sesli bir kahkaha attıktan sonra:
“Benim dağ gibi başımda hükümetim var. O senin ki bu işlerden anlamaz. Hele sen hiç anlamazsın. Arıyorum cendermeyi. Koşup geliyorlar.- Emret emmim bir ihtiyacın mı var-?” Diyor, dakkada alıp getiriyorlar.”
“İyi iyi sevindim. Zaten senin öyle çok şeye ihtiyacın olmaz ki. Üç beş kalem bir şey .”
“Üç kalem, beş kalem ihtiyaç ihtiyaçtır. Geçen gün televizyon seyrederken kulaklarımda bir kaşıntı hissetim. Banyoya baktım. Hani o kulak karıştırma çöpleri yok mu, ucu pamuklu. Bitmiş. Aradım cendermeyi koşup geldiler. -İki ekmek, birde kulak çöpü al gel haydi yallahhh dedim- Fırladı çocuk. Bekliyorum bir saat oldu, bir buçuk saat oldu, gelen giden yok. Keşke cendermenin adını alsaydım. Benim isteğimi anında yerine getirmemesinin hesabını sorardım “
Ben sordum:
“Nasıl ne soracaktın ki ona? Hem niye gecikmiş ki?”
“Ben sana hep derim ya bu işlerden annamıyosun diye. Bi telefon Angaraya anında soydururdum üstünü. Ondan sona kaz arasın gütmeye.”
“Tamam anladım. Bari sonunda geldi mi o cenderme?”
“Geldi. Sıkıysa gelmesin. Biliyon bizim buralar güççük yer. Bi dene eczane var. Sormuş oraya -kulak çöpü yok- demişler. Şehirdeki arkadaşlarını aramış. Alıp getirmişler bizim Nahiyeye. O da bana yetiştirmiş. Ondan geç kalmış. Emme yanlış emme doğru. Ben onun yalancısıyım.”
“Peki bir şey dedin mi cendermeye?”
“ Demez miyim? Evli misin dedim. –Evliyim emmi- dedi. Çocuğun var mı?- Var emmi- Hadi seni çocuğuna bağışladım. Yoksa soydururdum üstündeki o süslü elbiseyi, gütmeye kaz arardın. – O ne demek emmi? – Sen daha küçüksün biraz palazlan anlarsın. Kumandarlarına sor onlar sana anlatsın.”
“Peki ne yaptı cenderme?”
“Ne yapacaktı ki? Elimi öptü. –Suçum ne bilmiyom. Ama yine de beni afet –dedi. Gitti.”
“O cenderme ömrünün sonuna kadar senin bu iyiliğini unutamaz o zaman.”
“Adamsa unutmaz. Ana, baba terbiyesi aldıysa unutamaz.”
“Hadi dünürüm Allah emanet ol. Kendine iyi bak. Söyleyeceğin bir şey var mı?”
“Var helbet amma kafana girmiyor ki senin. Bu işler okumayla olmuyor. Şimdi O seninki olsaydı memleketin yarısı kıfıl kıfıl kırılmış ölmüştü. Yat kalk ta başımızda ki büyüğe dua et.

Güle güle de demeden kapattı telefonu.

Benim oğlum da bir jandarma.
Öylesine bir yazı işte…

Son Dakika Van Haberleri Van Haberleri Yerel Van Basın Haberleri Flaş Haber Yerelvanhaber" height="42">
fuar

Pencereyi Kapat

KÖYDEN GELEN GELİN

Bu gün rahmetli babam Mehmet Necati Kayaçelebi’den biraz bahsetmek istiyorum. Bizim Kayaçelebi ailesi resmi kayıtlarda teyit etmiş dir ki yılından beri Van’a gelmiş ve yerleşmiş bir ailedir. Van’a ilk gelen ailelerden biridir Kayaçelebi ailesi. Bizimle Van’a ilk gelen ailelerde pek azdır. Kayaçelebi ailesi Evliya Çelebinin seyahatnamesinde de geçer. Evliya Çelebi Kayaçelebi ailesi için şunu der,’ Ben Van’a geldiğimde Mallı Kaya çelebinin misafiri oldum’. Mallı Kayaçelebi bizim atalarımızdandır. Yine Çelebinin seyahatnamesinde Doktor Mesut Çelebiden bahseder ki o da bizim ailemizin büyüklerindendir. Van’da kaleye gittiğiniz zaman güney cephesinde ili cami görürsünüz ve bu iki cami den biride asrın sonlarında yapılan Kayaçelebi camisidir. Kayaçelebi ailesi  yaşadığı asırlar içerisinde yetiştirdiği insanlar Van’a hizmet etmiş ve önemli şahsiyetler kazandırmıştır. Kayaçelebi ailesi iki koldan gelmiştir birinin büyüğü rahmetli Vehbi Kayaçelebi, eşi İstiklal harbi gazisi ve yaşında hayata veda eda Cemile Kayaçelebi. Onların çocukları da Arslan, Ethem, Kaya, Ayhan ve Aynur Kayaçelebi. Diğer koldan gelenlerde Eski funduszeue.info Başmuallimi Yusuf Ziya Kayaçelebi ve eşi Behiye Kayaçelebi. Çocukları, Hakkı, Hasan ve Mehmet Necati Kayaçelebi. Ve bu her iki koldan şu anda yaşayan oğullar ve kızlar var. Son kuşağın seri başı olarak ailenin en yaşlısı ve en önde geleni olarak acizane ben kalmışım. asırdan beri Van’da yaşayan ailemiz maalesef hepinizin de bildiği gibi yılında Van’ın rus ve Ermeniler tarafından İşgaliyle birlikte Van’da kalamayacaklarını anlayınca diğer Vanlılarla beraber buradan ister istemez göçmek zorunda kalmışlar. Ve o yıllarda Kayaçelebi ailesinin bir çoğunun Ege civarında olmaları hasebiyle İzmir’e gitmişler. Orada bir müddet kaldıktan sonra Dedem Vazife icabı  Isparta’ya gitmek zorunda kalıyor. Orada muallim iken babam yılında dünyaya geliyor. O yıllarda den sonra seferberliğe gidenlerin hepsi dönmüyor ve büyük bir kısmı orada kalıyor. bazıları da tekrar eski yurtlarına dönüyorlar. Ama bizim aile yılında Van’a dönüyorlar ve Eski Ziraat Banka Sokakta yer yurt tutup oraya yerleşiyorlar. Bir buçuk dönümlük bir bahçeye iki katlı ve bir de tek katlı ev yapıp hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Babam ilk ve orta mektebi Van’da bitiriyor ama ondan sonra tahsilin devam ettiremiyor çünkü Van’da lise yok. Derken askerliğini yapıp döndükten sonra hayata atılma ve çalışma gereğini duyuyor her genç gibi. Elde ortaokul Şahadetnamesi Varsa’da kadrolu böyle münasip bir iş bulamıyor. Dedem o Yıllarda 2. Mektep de başmuallim olmasına rağmen orada istihdam edemiyor bir türlü. Ama devrin maarif müdürüyle görüştüğünde Kasrik (Kırkgeçit) te bir vekil muallim sıkıntısı var bir müddet gitsin orada vazife yapsın ben en yakın zamanda Van’da daha müsait bir yere tayim İnin yapacağım diye söz verince bizm rahmetli pedere Kırkgeçidin yolunu tutmak düşüyor.  Yıl oraya ya at üzerinde veya kamyon üzerine gideceksin başka çare yok. Neyse babam düşüyor yola va Kasriğe gidiyor orası o zaman nahiye ve nahiye nüdürü var. Makama çıkıyor ve işte ben yeni muallim falankes diyerek kendisin tanıtıyor ve devrin maarif vekilinin de ismini verince Nahiye Müdürü babamın iltimaslı biri olduğunu anlıyor. Orada Babama okulun yanında bir yer tahsis ediyorlar ve derken Babam orada Vekil öğretmen olarak kalıyor. Şehre çok gidip gelme imkanı yok haliyle artık orası onun yeni yurdu oluyor.  Şehirde büyüyen bir insan için ebetteki köy hayatı çok zor. Aradığın her şey yok mevcutlarla idare etmek zorundasınız. Tek oda salon bir mekan bir sac soba köylünün getirdiği tezek gevenle yakıp ısınıyor. Köylü şehirden bir muallim gelmiş diye çok seviyorlar yeni muallimi.  Tabi  o yıllarda ağalık düzeni var ve o civarında ağası var. Bir gün de ağa ile tanışıyor ama babam derdi hep ağaydı ama çok has bir ağaydı derdi hep. Ama ağalığın  yanı sıra bir dağlarda eşkıyaların mavzerle kol gezdiği yıllar.  Bilirsiniz o yıllarda Doğu ve Güney Anadolu’da dağlarda muhtelif sebeplerle dağlara çıkmış ve nam salmış çok eşkıya vardı. İşte efsaneleşmiş Koçero, Davudo, Hakimo, Şakiro, Hamido ve bir sürü devrinde herkesin eşkiya, şaki diye bahsettiği dağlarda nam salmış kişiler. Nahiyede muallimlik devam ediyor ama babam bu hayattan çok sıkkın bunu her daim gelip dedeme söylüyorsa da o sabret maarif Müdürü söz verdi seneye seni oradan alacak deyip babamı teselli ediyor. Köy hayatı dediğin köyde iptidai bir bakkal ve birde uyduruk kahve. Babam bunları keşke anlattığı zaman ne güzel anlatıyordu bilemedik keşke ses kaydı olsıydı Neyse efendim babam bir gün okul dağıldığında kahveye gittiğinde ufak tefek yaşlı bir adam selam verip yanına oturuyor. Oradan buradan derken yaşlı adam babama dönerek; Muallim bey biz seni çoğ sevdik gel sen heç buradan gitme hep bizimle kal senide buradan evereağ. Babam yoğ diyi ben sizi seviyorum lakin  burada kalamam ben mutlaka şehre gidip orada nuallimliğe devam edeceğim. Yaşlı adam ses çıkarmıyor ve ayrılıp gidiyor. Aradan bir zaman sonra yine bir gün kahveye gidip oturduğunda yine o yaşlı adam yanına geliyor. Muallim bey ben sana diyorum ki sen bu köyden evlenmeden gitmeyeceksin. Babam yok mok derse de yaşlı adam babama bağ muallim bey köylüde bende seni çok sevdik bak bizim köyde bir sürü kızımız var hatta benim  de 5 kızım var hangisini talep edersen al götür. Babam şaşırıyor aniden. He diyebilirmi ki işin içinde baba var. Ona sormağ lazım elbette. Ve bir hafta sonu müsaade alıp şehre indiğinde mevzuyu açtığında dedem kızıp köpürüyor ben sana şehirden kız alacam olmaz diyor. Babam tekrar köye dönüyor ve vazifesine devam ederken o yaşlı adam bir gün Mektebe gelerek muallim bey sen bu ağşam misafirimsin bize geleceksin der. Babam de yoğ demez. Akşam eve gider otururlar yemek yerler çay sohbet derken ev sahibi bağ muallim bey der sen bu bu gızlardan illaki birini alacağsan he demeden de bu evden çıkmayacaksın. Babam şaşırır kalır ama he  de diyemez. O esnada yaşlı adam duvarda asılı olan mavzeri alır ve babama doğrultur. Muallim bey bağ bana eşkıya gado derlerle senelerce bu dağlarda eşkıyalık yapmışım vallah sen bunlardan birini hoşluğla almazsan seni vururum. Beçara babam ne desin ele şaşırır kalıra. Çaresiz gelir durumu dedeme anlatır. Ama babamda gızlardan birini beğenmiştir. Genç adam aşığ olmasında ne yapsın. Gönlü Hanife adlı kıza (yani anneme)kaymıştır bir kere. Babam çok ısrar edince dedem dayanamaz gönlü olmasa da bakar ki oğlan vazgeçmiyor en iyisi bir nahiyeye gdip görelim der. Alır rahmetli nenemi bir vasıta ile Nahiyeye vasıl olurlar Oradaki Nahiye müdürüne uğrarlar ve dedem kendisi tanıtır müdür onları o gece misafir eder ve der gidin Kadir ağayı çağırın gelsin.  Jandarma gider kadir ağayı alır gelir. Otururlar ve nahiye müdürü Durumu anlatır ve Allahın emri peygamberin kavliyle şu kızınızı oğlumuza istiyoruz der ve o gün söz funduszeue.info sonra azıcığ başlık parası, bi kaç teneke gaz yağı, Amerikan bezi, bi kaç torba şeker,verildikten sonra iş tatlıya bağlanır. O yıllarda o sayılan şeyler kolay kolay alınamayan ele geçmeyen şeyler. Sonra köyden şehire bir gelin gelir.  Gelin hanımı rahmetli dedem çok istemese de bir kere almış zaman içinde de sevmeye başlamıştır oğul hatırına. Lakin yıllar sonra rahmetli o dedem Eşkıya Gado dedikleri Kadir Özcan’a sordum dede dedim babam annemi almasaydı gerçekten vurur muydun değdim de he vallah vuracaktım. Köye oğumuş bi adam gelmiş hem de muallim kim elinden kaçırmak ister. Bizim rahmetli annemin babası eşkıya Gado dedikleri de bi kaç sene  dağlarda avare kalmış çok tatlı ve güler yüzlü çok y cana yakın bir insandı. Munis sevimli bir adamdı asla onun eşkıya olduğuna dağlara da çıktığına hayatım boyu inanmadım. Ben de hep ona döner dede derdim hayatta senden eşkıya olmaz iyi ki  silahı aldın babamı tehdit ettin de  bizimde bele zamanla bi Osmanlı hanımı anamız funduszeue.info zamanla mahallenin ve sokağın hanım ağası oldu. Hal hikaye bele dostlar. Allah cümlesine rahmet etsin mekanları cennet olsun. İşte o köyden gelen gelin de bu gün aramız da değil ve ahrete gelin gitti.

Pencereyi Kapat

Ekleme Tarihi: 28 Haziran - Pazartesi

Bu gün rahmetli babam Mehmet Necati Kayaçelebi’den biraz bahsetmek istiyorum. Bizim Kayaçelebi ailesi resmi kayıtlarda teyit etmiş dir ki yılından beri Van’a gelmiş ve yerleşmiş bir ailedir.
Van’a ilk gelen ailelerden biridir Kayaçelebi ailesi. Bizimle Van’a ilk gelen ailelerde pek azdır. Kayaçelebi ailesi Evliya Çelebinin seyahatnamesinde de geçer. Evliya Çelebi Kayaçelebi ailesi için şunu der,’ Ben Van’a geldiğimde Mallı Kaya çelebinin misafiri oldum’. Mallı Kayaçelebi bizim atalarımızdandır. Yine Çelebinin seyahatnamesinde Doktor Mesut Çelebiden bahseder ki o da bizim ailemizin büyüklerindendir.
Van’da kaleye gittiğiniz zaman güney cephesinde ili cami görürsünüz ve bu iki cami den biride asrın sonlarında yapılan Kayaçelebi camisidir. Kayaçelebi ailesi  yaşadığı asırlar içerisinde yetiştirdiği insanlar Van’a hizmet etmiş ve önemli şahsiyetler kazandırmıştır.
Kayaçelebi ailesi iki koldan gelmiştir birinin büyüğü rahmetli Vehbi Kayaçelebi, eşi İstiklal harbi gazisi ve yaşında hayata veda eda Cemile Kayaçelebi. Onların çocukları da Arslan, Ethem, Kaya, Ayhan ve Aynur Kayaçelebi.
Diğer koldan gelenlerde Eski funduszeue.info Başmuallimi Yusuf Ziya Kayaçelebi ve eşi Behiye Kayaçelebi. Çocukları, Hakkı, Hasan ve Mehmet Necati Kayaçelebi.
Ve bu her iki koldan şu anda yaşayan oğullar ve kızlar var. Son kuşağın seri başı olarak ailenin en yaşlısı ve en önde geleni olarak acizane ben kalmışım.
asırdan beri Van’da yaşayan ailemiz maalesef hepinizin de bildiği gibi yılında Van’ın rus ve Ermeniler tarafından İşgaliyle birlikte Van’da kalamayacaklarını anlayınca diğer Vanlılarla beraber buradan ister istemez göçmek zorunda kalmışlar. Ve o yıllarda Kayaçelebi ailesinin bir çoğunun Ege civarında olmaları hasebiyle İzmir’e gitmişler. Orada bir müddet kaldıktan sonra Dedem Vazife icabı  Isparta’ya gitmek zorunda kalıyor. Orada muallim iken babam yılında dünyaya geliyor. O yıllarda den sonra seferberliğe gidenlerin hepsi dönmüyor ve büyük bir kısmı orada kalıyor. bazıları da tekrar eski yurtlarına dönüyorlar. Ama bizim aile yılında Van’a dönüyorlar ve Eski Ziraat Banka Sokakta yer yurt tutup oraya yerleşiyorlar. Bir buçuk dönümlük bir bahçeye iki katlı ve bir de tek katlı ev yapıp hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Babam ilk ve orta mektebi Van’da bitiriyor ama ondan sonra tahsilin devam ettiremiyor çünkü Van’da lise yok. Derken askerliğini yapıp döndükten sonra hayata atılma ve çalışma gereğini duyuyor her genç gibi. Elde ortaokul Şahadetnamesi Varsa’da kadrolu böyle münasip bir iş bulamıyor. Dedem o Yıllarda 2. Mektep de başmuallim olmasına rağmen orada istihdam edemiyor bir türlü. Ama devrin maarif müdürüyle görüştüğünde Kasrik (Kırkgeçit) te bir vekil muallim sıkıntısı var bir müddet gitsin orada vazife yapsın ben en yakın zamanda Van’da daha müsait bir yere tayim
İnin yapacağım diye söz verince bizm rahmetli pedere Kırkgeçidin yolunu tutmak düşüyor.
 Yıl oraya ya at üzerinde veya kamyon üzerine gideceksin başka çare yok. Neyse babam düşüyor yola va Kasriğe gidiyor orası o zaman nahiye ve nahiye nüdürü var. Makama çıkıyor ve işte ben yeni muallim falankes diyerek kendisin tanıtıyor ve devrin maarif vekilinin de ismini verince Nahiye Müdürü babamın iltimaslı biri olduğunu anlıyor. Orada Babama okulun yanında bir yer tahsis ediyorlar ve derken Babam orada Vekil öğretmen olarak kalıyor. Şehre çok gidip gelme imkanı yok haliyle artık orası onun yeni yurdu oluyor.  Şehirde büyüyen bir insan için ebetteki köy hayatı çok zor. Aradığın her şey yok mevcutlarla idare etmek zorundasınız. Tek oda salon bir mekan bir sac soba köylünün getirdiği tezek gevenle yakıp ısınıyor. Köylü şehirden bir muallim gelmiş diye çok seviyorlar yeni muallimi.  Tabi  o yıllarda ağalık düzeni var ve o civarında ağası var. Bir gün de ağa ile tanışıyor ama babam derdi hep ağaydı ama çok has bir ağaydı derdi hep. Ama ağalığın  yanı sıra bir dağlarda eşkıyaların mavzerle kol gezdiği yıllar.  Bilirsiniz o yıllarda Doğu ve Güney Anadolu’da dağlarda muhtelif sebeplerle dağlara çıkmış ve nam salmış çok eşkıya vardı. İşte efsaneleşmiş Koçero, Davudo, Hakimo, Şakiro, Hamido ve bir sürü devrinde herkesin eşkiya, şaki diye bahsettiği dağlarda nam salmış kişiler.
Nahiyede muallimlik devam ediyor ama babam bu hayattan çok sıkkın bunu her daim gelip dedeme söylüyorsa da o sabret maarif Müdürü söz verdi seneye seni oradan alacak deyip babamı teselli ediyor. Köy hayatı dediğin köyde iptidai bir bakkal ve birde uyduruk kahve.
Babam bunları keşke anlattığı zaman ne güzel anlatıyordu bilemedik keşke ses kaydı olsıydı Neyse efendim babam bir gün okul dağıldığında kahveye gittiğinde ufak tefek yaşlı bir adam selam verip yanına oturuyor. Oradan buradan derken yaşlı adam babama dönerek; Muallim bey biz seni çoğ sevdik gel sen heç buradan gitme hep bizimle kal senide buradan evereağ.
Babam yoğ diyi ben sizi seviyorum lakin  burada kalamam ben mutlaka şehre gidip orada nuallimliğe devam edeceğim. Yaşlı adam ses çıkarmıyor ve ayrılıp gidiyor.
Aradan bir zaman sonra yine bir gün kahveye gidip oturduğunda yine o yaşlı adam yanına geliyor. Muallim bey ben sana diyorum ki sen bu köyden evlenmeden gitmeyeceksin. Babam yok mok derse de yaşlı adam babama bağ muallim bey köylüde bende seni çok sevdik bak bizim köyde bir sürü kızımız var hatta benim  de 5 kızım var hangisini talep edersen al götür.
Babam şaşırıyor aniden. He diyebilirmi ki işin içinde baba var. Ona sormağ lazım elbette. Ve bir hafta sonu müsaade alıp şehre indiğinde mevzuyu açtığında dedem kızıp köpürüyor ben sana şehirden kız alacam olmaz diyor.
Babam tekrar köye dönüyor ve vazifesine devam ederken o yaşlı adam bir gün Mektebe gelerek muallim bey sen bu ağşam misafirimsin bize geleceksin der. Babam de yoğ demez. Akşam eve gider otururlar yemek yerler çay sohbet derken ev sahibi bağ muallim bey der sen bu bu gızlardan illaki birini alacağsan he demeden de bu evden çıkmayacaksın. Babam şaşırır kalır ama he  de diyemez. O esnada yaşlı adam duvarda asılı olan mavzeri alır ve babama doğrultur. Muallim bey bağ bana eşkıya gado derlerle senelerce bu dağlarda eşkıyalık yapmışım vallah sen bunlardan birini hoşluğla almazsan seni vururum.
Beçara babam ne desin ele şaşırır kalıra. Çaresiz gelir durumu dedeme anlatır. Ama babamda gızlardan birini beğenmiştir. Genç adam aşığ olmasında ne yapsın. Gönlü Hanife adlı kıza (yani anneme)kaymıştır bir kere.
Babam çok ısrar edince dedem dayanamaz gönlü olmasa da bakar ki oğlan vazgeçmiyor en iyisi bir nahiyeye gdip görelim der. Alır rahmetli nenemi bir vasıta ile Nahiyeye vasıl olurlar Oradaki Nahiye müdürüne uğrarlar ve dedem kendisi tanıtır müdür onları o gece misafir eder ve der gidin Kadir ağayı çağırın gelsin.  Jandarma gider kadir ağayı alır gelir. Otururlar ve nahiye müdürü Durumu anlatır ve Allahın emri peygamberin kavliyle şu kızınızı oğlumuza istiyoruz der ve o gün söz funduszeue.info sonra azıcığ başlık parası, bi kaç teneke gaz yağı, Amerikan bezi, bi kaç torba şeker,verildikten sonra iş tatlıya bağlanır. O yıllarda o sayılan şeyler kolay kolay alınamayan ele geçmeyen şeyler.
Sonra köyden şehire bir gelin gelir.  Gelin hanımı rahmetli dedem çok istemese de bir kere almış zaman içinde de sevmeye başlamıştır oğul hatırına.
Lakin yıllar sonra rahmetli o dedem Eşkıya Gado dedikleri Kadir Özcan’a sordum dede dedim babam annemi almasaydı gerçekten vurur muydun değdim de he vallah vuracaktım. Köye oğumuş bi adam gelmiş hem de muallim kim elinden kaçırmak ister.
Bizim rahmetli annemin babası eşkıya Gado dedikleri de bi kaç sene  dağlarda avare kalmış çok tatlı ve güler yüzlü çok y cana yakın bir insandı. Munis sevimli bir adamdı asla onun eşkıya olduğuna dağlara da çıktığına hayatım boyu inanmadım.
Ben de hep ona döner dede derdim hayatta senden eşkıya olmaz iyi ki  silahı aldın babamı tehdit ettin de  bizimde bele zamanla bi Osmanlı hanımı anamız funduszeue.info zamanla mahallenin ve sokağın hanım ağası oldu.

Hal hikaye bele dostlar.
Allah cümlesine rahmet etsin mekanları cennet olsun.
İşte o köyden gelen gelin de bu gün aramız da değil ve ahrete gelin gitti.

Yazıya ifade bırak !

Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Sonraki

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

Detay Tamam

Van Haber </p>
            <span class=nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.