allahın yaratma sıfatı / Allah´ın zâtî sıfatları ve yaratma sıfatı | Fıkıh Köşesi

Allahın Yaratma Sıfatı

allahın yaratma sıfatı

Allah’ın isimlerinden (esm&#;-i h&#;sn&#;) biri H&#;lik

"Yaratmak" anlamındaki halk masdarından sıfat olup "yaratan" demektir. Arap dili uzmanları, halk kelimesinin temel mânasının "takdir" olduğunu kabul ederler. Mütercim Âsım Efendi'nin takdire verdiği Türkçe karşılık ise "oranlamak ve ölçümlemek"tir (Kāmus Tercümesi, III, ). Halkın, "bir işi ölçülü ve âhenkli biçimde yapmak" mânasından hareket ederek hâlikı "planlı ve amaçlı (bir anlamda şuurlu) bir şekilde yaratan" diye tanımlamak mümkündür. Gerçek anlamıyla yalnız Allah için kullanılabilen hâlikın bir başka tanımı da "ana maddesi ve modeli olmadan nesneleri icat eden"dir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "ḫlḳ" md.; Ebü'l-Bekā, s. ; Kāmus Tercümesi, III, ). Halkın ihtiva ettiği takdir mânası bazan şekillendirmek, mevcut ana maddeyi başka bir kalıba dökmek şeklinde de olabilir. Kur'an'da Hz. Îsâ'ya izâfe edilen halk bu mahiyettedir. Ayrıca halk, "gerçekte bir icat olmadığı halde varmış gibi göstermek, yalan uydurmak" anlamında da kullanılır (aş.bk.).

Halk Kur'ân-ı Kerîm'de yerde fiil sîgalarıyla, elli iki yerde de masdar olarak Allah'a nisbet edilmiştir. Hâlik kelimesi sekiz âyette doğrudan doğruya, iki âyette "şekil verenlerin en güzeli" veya "kendilerine yaratıcılık nisbet edilenler içinde yegâne gerçek yaratıcı" anlamındaki ahsenü'l-hâlikīn terkibi içinde, bir âyette de tâzim amacıyla çoğul sîgası kullanılarak, "Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz?" ifadesiyle Allah'a izâfe edilmiştir. İki âyette ise "devamlı ve mükemmel biçimde yaratan" mânasında mübalağa sîgası oluşturan hallâk kelimesi kullanılmıştır (bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, "ḫlḳ" md.). Kur'an'da toplam yerde Allah'a nisbet edilen halk kavramının çeşitli konu ve muhtevalarının başında göklerin ve yerin yani kâinatın yaratılışı gelir. Bundan başka her şeyin icat edilişi, tabiat düzeninin kurulup korunması, insanın, ona verilen nimet ve yeteneklerin, özellikle de eşinin halkedilmesinden ve herhangi bir konu belirtilmeden mutlak mânada yaratmadan da söz edilir. Bu âyetlerde geçen ve çeşitli ilâhî fiilleri anlatan yaratma genellikle "ana madde olmadan, yoktan yaratma" veya "yokluktan varlık alanına çıkarma" şeklinde anlaşılmaktadır. Yaratma bazan da mevcut bir şeyden, bir ana maddeden gerçekleştirilmektedir. Meselâ Âdem'in topraktan, daha sonra insan türünün üreme mekanizmasına bağlı olarak nutfeden, aşılanmış yumurtadan yaratılışı böyledir (bk. a.g.e., "nṭf" md.). "Sürekli ve mükemmel şekilde yaratan" anlamındaki hallâk, "hakkıyla bilen" anlamındaki alîm ismiyle birlikte iki âyette yer almıştır (el-Hicr 15/86; Yâsin 36/81). Tabiatın ve özellikle insanın yaratılışından, hayatın mânası, amacı ve ikinci bir âlemde sürekliliğinden bahseden âyetlerde "yaratılışın başlatılması ve tekrar edilmesi" ifadesinin sıkça kullanılması dikkat çekmektedir (bk. a.g.e., "ḫlḳ" md.). Öyle anlaşılıyor ki hallâk ismi, bütün tabiatın ve onun içinde yer alıp ilâhî vahye muhatap olan insanın sürekli şekilde Allah ile münasebet halinde olduğunu, O'nun yaratmayı tazeleyerek sürdürmesi suretiyle varlığını devam ettirdiğini ifade etmektedir. İnsanoğlunun bu anlamdaki hayatiyeti ölümden sonra tekrar edilecek yaratma ile yeni boyutlar kazanacaktır.

Halk kavramının Allah'tan başkasına nisbet edilmesine gelince Kur'ân-ı Kerîm, evrenin yaratıcısı ve yöneticisi olan gerçek mâbudun dışında edinilen tanrıların yaratıcılık vasfı bulunmadığını ifade ederek bu kavramın Allah'tan başkasına nisbet edilemeyeceğini beyan etmektedir. Kur'an'ın iki âyetinde Hz. Îsâ'nın çamurdan kuş modeli yaptığı ifade edilirken "halk" masdarından türeyen kelimeler kullanılmıştır (Âl-i İmrân 3/49; el-Mâide 5/). Ancak burada halk, "ana maddesi ve modeli olmadan yaratma" mânasında olmayıp "mevcut bir maddeden belli bir şekil meydana getirmek" demektir. Bu ise halkın "sûret verme" şeklindeki mecazi mânasıdır. Nitekim iki âyette yer alan "ahsenü'l-hâlikīn" terkibindeki hâlikīn kelimesi "yaratıcılar" değil "şekil verenler" mânasında anlaşılmıştır. Esasen Hz. Îsâ'ya atfedilen halk fiili sürekli olarak "Allah'ın izniyle" kaydı ile sınırlandırılmıştır. Halk kavramı Kur'ân-ı Kerîm'de bir de "ihtilâk" anlamında, yani "gerçek olmayan şeyi gerçekmiş gibi gösterip yalan uydurmak" mânasında kullanılmıştır: "Siz Allah'ı bırakıp putlara tapıyor ve asılsız sözler uyduruyorsunuz" (el-Ankebût 29/17). Gazzâlî halkın mecaz yoluyla kula da nisbet edilebileceğini söyler. Çünkü Allah ona halkın temel unsurlarını oluşturan ilim ve kudret yeteneklerini vermiştir. Kul kendi gücü çerçevesindeki işleri bir nevi halketmiş olabilir (el-Maḳṣadü'l-esnâ, s. ).

Halk, Allah ile kâinat arasındaki münasebeti yani ilâhî fiilleri ifade eden en kapsamlı kavramdır. Mâtürîdî kelâmcılarının "tekvin" kelimesiyle terimleştirdikleri bu fiiller yine onlar tarafından zaman zaman halk, inşâ, ibdâ' gibi kelimelerle de anılmıştır. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'a izâfe edilen fiiller pek çoktur. Bunların arasında halk ile anlam yakınlığı içinde bulunanların sayısı da az değildir. Haşr sûresinin sonunda yer alan ve on yedi ilâhî ismi ihtiva eden üç âyetin (59/) sonuncusunda hâlik bâri' ve musavvir isimleriyle birlikte zikredilmiştir. Âlimlerin çoğunluğuna göre bu kelimeler eş anlamlı olmayıp yaratmanın birbirini takip eden üç safhasını anlatır. Hâlik "yaratılacak şeyin bütün ayrıntılarını bilip takdir eden", bâri' "onu fiilen meydana getiren", musavvir de "nesnenin kendine has özelliklerini verip fonksiyoner olmasını sağlayan" anlamına gelir. Esmâ-i hüsnâda eş anlamlılık kabul etmeyen Gazzâlî, bu üç ismin fonksiyonunu anlatabilmek için insan planında örnek verir ve hâlikın projelendiren mimara, bâri'in projeyi uygulayan mühendis-kalfaya, musavvirin de tezyinatçıya tekabül edebileceğini söyler (a.g.e., s. ).

Kur'an'da bâri' ve musavvir isimlerinden başka halk kavramıyla anlam yakınlığı içinde bulunan kelimelerden biri kevn masdarıdır. Birçok âyette fiil (özellikle mâzi) sîgaları yer alan kelimenin mâzi, muzâri ve emir şekilleri Allah'a izâfe edilir (bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, "kvn" md.). Mâtürîdiyye âlimleri kevnin emir sîgasından (kün) hareketle tekvin terimini oluşturmuşlardır. "Alet, madde, zaman ve mekân olmadan icat etmek" mânasındaki ibdâ' kavramına dayanan bedî', "icat edip geliştirmek" anlamına gelen inşâ ve bunun sıfat şekli münşî ve yine "icat etmek" mânasındaki ihdas kavramı da Allah'a nisbet edilmiştir (bk. Râgıb el-İsfahânî, "bdʿa", "ḥds̱", "nşʾe" funduszeue.info; M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, aynı funduszeue.info). Kur'an'da bunlardan başka fiil, "yapmak, işlemek" anlamındaki ca'l, "sanatkârane iş yapmak" mânasındaki sun', "yaratıp meydana çıkarmak" anlamındaki zer' kavramları da fiil veya sıfat sîgalarıyla zât-ı ilâhiyyeye izâfe edilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'in otuz beşinci sûresine adını veren ve sûrenin ilk âyetinde "göklerin ve yerin yaratıcısı" mânasıyla yer alan fâtır altı âyette bu sîga ile, sekiz âyette mâzi sîgasıyla ve bir âyette de lafza-i celâle muzaf olmuş fıtrat kelimesiyle Allah'a nisbet edilmiştir. Fatrın asıl mânasının "yarmak" olduğu belirtilir (Râgıb el-İsfahânî, "fṭr" md.). Bu anlamdan hareket edildiği takdirde meselâ tohumun çatlamasını, hücrenin bölünmesini sağlamak suretiyle yaratmayı tekrar etmek mânası öncelik kazanır. Bunun yanında fatrın "ilkin yaratmak, yok olan bir şeye vücut vermek" anlamına dikkat çekenler de vardır (İbnü'l-Esîr, "fṭr" md.; Lisânü'l-ʿArab, "fṭr" md.). Kur'an'da Allah'a nisbet edilen fâtır isimlerinin hepsi "göklerin ve yerin (tabiatın) yaratıcısı" mânasını taşımaktadır. Diğer sîgaları ise bu anlamın yanında özellikle vahye muhatap olan insanın yaratılışını ifade etmektedir (bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, "fṭr" md.).

Hâlik ismi doksan dokuz esmâ-i hüsnâ rivayetlerinin ikisinde de yer aldıktan başka (İbn Mâce, "Duʿâʾ", 10; Tirmizî, "Daʿavât", 82) diğer bazı hadis metinlerinde de görülmekte, ayrıca birçok rivayette fiil sîgalarıyla Allah'a nisbet edilmektedir (bk. Wensinck, el-Muʿcem, "ḫlḳ" md.).

Hâlik ismi ilâhî fiilleri büyük ölçüde muhtevasında özetleyen bir kavramdır. Allah'ın sıfatlarını ele alan âlimler ve ekoller, kendi sistemleri çerçevesinde O'nun fiillerine ve bu arada halk sıfatına dair görüşlerini ifade ederler. Fiilleri hâdis kabul edenler veya birbirine bağlı olarak ilim, kudret ve irade sıfatlarından ayrı olarak müstakil ilâhî fiillerin mevcudiyetini ispata gerek görmeyenler (Mu'tezile, Eş'ariyye), hiçbir yaratık yokken (ezelde) zât-ı ilâhiyyeyi yaratıcılıkla nitelemeyi doğru bulmazlar. Mâtürîdîler ise zâtın sonradan sıfat edinemeyeceği, ona yüklenecek bütün mânaların ezelden beri mevcut olduğu görüşüne öncelik tanırlar. Gazzâlî bu iki grup arasındaki ihtilâfın ilmî bir temele dayanmadığını belirterek Allah'ın ezelde bilkuvve, daha sonra da bilfiil yaratıcı olduğunu söylemenin sakıncalı görülmediğini belirtir (el-Maḳṣadü'l-esnâ, s. ; ayrıca bk. FİİL; TEKVİN).

Hâlik Allah'ın kevnî isimleri arasında yer alır. Halîmî bu ismi, zât-ı ilâhiyyeye yaratma fiilini nisbet eden isimler arasında zikreder (el-Minhâc, I, , ), İbn Hacer de aynı görüşü benimsemekle birlikte hâlik ismiyle yalnız "yaratılacakların temel özelliklerini belirleyen" (mukaddir) mânası kastedildiği takdirde irade sıfatına râci olacağından bunun zâtî isim veya sıfatlardan sayılacağını belirtir (Fetḥu'l-bârî, XIII, ). Aslında Fahreddin er-Râzî'nin de kaydettiği gibi (Levâmiʿu'l-beyyinât, s. ) böyle bir durumda hâlik ismi ilim, kudret ve irade sıfatlarına râci olur.

Hâlik ismiyle, yukarıda zikredilenlerden başka "ölümden sonra dirilten" mânasındaki bâis, "her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı idare eden" mânasındaki kayyûm, "kâinatın bütün işlerini gözetip yöneten" anlamındaki müheymin ve "can veren-öldüren" anlamlarındaki muhyî-mümît isimleri arasında anlam yakınlığı vardır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Allah’ın Tekvin Sıfatı Ne Demektir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Allah'ın yaratma sıfatı nedir?

Haberin Devamı

Allah'ın yaratma sıfatına "Tekvin" denir.

Allah'ın Yaratma Sıfatı Nedir?

Yaratmak sözcüğünün anlamına bakıldığında, yaratmak sözcüğünün "yoktan var etmek, bir nesneyi yokluk sahasından varlık sahasına çıkarmaktır" şeklinde manasının olduğu görülür. İslamiyet'te bu özellik sadece tek olan, mutlak kudret ve güç sahibi olan Allah'u Teala'ya aittir. Başka bir anlatımla "yaratmak" sadece Allah'a aittir.

Müslümanlar tek ve mutlak Yaradan'ın Allah'u Teala olduğunu bilirler. Kuran'ı Kerime'de Ali İmran Suresi'nin Ayeti şöyle der:"Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece "Ol" der o da oluverir" Allah'ın yaratma gücü mutlaktır.

Allah, sadece insanı değil bütün evreni yaratan kudret sahibi güçtür. Evreni yaratan, evrendeki her şeyi yaratan yüce Allah'tır. Evrendeki yıldızlar, gezegenler hep O'nun yaratması sonucu ortaya çıkmıştır. Dünya üzerindeki her türlü şeyi yaratan Allah'tır. İnsanı, ağacı, suyu, dağı, taşı, hayvanları, ağaçları, çiçekleri yani kısacası gözle görülen ve hatta gözle görülmeyen her türlü şeyi yaratan tek ve mutlak güç Allah'u Teala'dır.

Haberin Devamı

Allah, alemleri Yaratan ve terbiye edendir. Allah'ın yaratma sıfatının bazı özellikleri vardır. Bunlar şöyledir:

Allah, tek ve mutlak güç sahibi Yaratıcıdır.

Allah'ın yaratması serbesttir. Allah yaratmada serbesttir.

Allah'ın yaratması devam etmektedir.

Allah, dilediğini var eder, dilediğini yok eder.

Yaratmak, Allah'u Teala'ya zor gelmez.

Allah, "ol" der ve olur.

Allah, yaratmak için başka bir güce veya vasıtaya ihtiyaç duymaz.

Allah, yaratmasından dolayı kimseye karşı sorumlu değildir.

Allah, her şeyi bir düzen ve ölçüye göre yaratmıştır.

Allah'ın yarattığı her şey, varlığına, birliğine ve gücüne işarettir.

Allah&#;ın sıfatları nelerdir?

Değerli kardeşimiz,

İlâhî sıfatlar, zatî ve sübutî olmak üzere iki gruba ayrılıyor.

Zatî Sıfatlar:

1. Vücut (Varlık),
2. Kıdem (Ezeliyet, evveli olmama),
3. Beka (Ebediyet, ahiri olmama),
4. Vahdaniyet (Bir olma, şeriki bulunmama),
5. Kıyam binefsihî (Varlığının devamının zatından olması, başkasın yardımıyla olmaması),
6. Muhalefetün-lil-havâdis (Zatının mahlukatın zatlarına ve sıfatlarında mahluk sıfatlarına benzememesi).

Sübutî Sıfatlar:

1. Hayat  
2. İlim
3. İrade 
4. Kudret
5. Sem (işitme) 
6. Basar (görme)
7. Kelâm 
8. Tekvin (Yaratma, var etme.)

Tekvin sıfatı Maturudî mezhebine göredir. Diğer İtikat imamımız İmam Eş’arî, bu sıfatı müstakil bir sıfat olarak düşünmez. Böylece bu mezhepte Sübutî sıfatlar yedi tane olmuş olur.

Bazı İslâmî kaynaklarda ilâhî isimlerden de sıfat diye söz edildiği görülür. Meselâ, Kerim Allah’ın bir ismidir. Aynı zamanda Allah’ı kerem sahibi olarak vasıflandırması cihetiyle de sıfat vazifesi görür. "Kerim Allah", dediğimiz zaman Kerim ismini sıfat makamında kullanmış oluruz.

Yine bu kaynaklarda Cenâb-ı Hakk’ın sıfatları üç grupta mütalâa edilir:

1. Zâtî sıfatlar (Bunlar sübutî ve selbî olarak iki kısma ayrılırlar)
2. Fiilî sıfatlar.
3. Manevî sıfatlar.

Allah’ın bütün güzel isimleri bu sıfatlardan birine dayanır. Meselâ, Âlim ismi sıfat-ı sübutiyeden “ilim” sıfatına, Kadîr ismi “kudret” sıfatına, Mütekellim ismi "kelâm" sıfatına dayanır. Keza, Evvel ismi, zatî sıfatlardan kıdem sıfatına, Âhir ismi, bekâ sıfatına dayanır.

İlâhî isimlerden çoğu fiilî sıfatlara dayanmaktadır. Hâlik ismi, yaratma fiiline; Muhyi ismi ihya (hayatlandırma) fiiline; Musavvir ismi tasvir, yâni sûret verme fiiline; Mümit ismi, imate (ölümü verme) fiiline dayanır.

Bazı isimler de manevî sıfatlara istinat ederler. Hakîm ismi Cenâb-ı Hakk’ın hikmet sahibi olması sıfatına; Kebir ismi, kibriya sahibi olma vasfına; Cemil ismi, cemal sahibi olmasına dayanır

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası