mehmet ağar kızı neden öldü / Ağar'a kızının mezarında suikast - Son Dakika Haberleri İnternet

Mehmet Ağar Kızı Neden Öldü

mehmet ağar kızı neden öldü

kaynağı değiştir]

Ana madde: Susurluk Davası

27 Aralık 'da ANAP Lideri Mesut Yılmaz, uyuşturucu kaçakçılığından Türkiye tarafından aranan ve yatmakta olduğu Hollanda'daki cezaevinden salıverilen Hüseyin Baybaşin'e ait 90'ar dakikalık iki video kasetle ses bantlarının Meclis Araştırma Komisyonu'na vereceği belgeler arasında olduğunu söyledi.

İddialara göre bantlarda Baybaşin, Hollanda'da kendisiyle görüşenlere yaptığı itiraflarda, 'den itibaren, Şükrü Balcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın kendisine verdiğini öne sürdüğü polis kimlikleriyle, polise ait silahlarla ve yeşil pasaportlarla nasıl rahat dolaştığını anlatıyordu.[6]

21 Ocak 'de Frankfurt Eyalet Mahkemesi Ceza Dairesi Başkanı Yargıç Rolf Schwalbe, üç eroin kaçakçısının davasında sunulan delillere dayanılarak mahkemenin "Türkiye Cumhuriyeti devleti ve eroin kaçakçıları arasında yakın bağların var olduğunu" bulduğunu belirtti.

Yargıç Rolf Schwalbe, basında yer alan demeçlerinde Türkiye'den eroin geçiren iki Kürt aşireti üyelerinin "Türkiye Cumhuriyeti devleti ile harika ilişkiler içerisinde olduğunu" ve "devletteki bir kadın bakan ile kişisel iletişimlerinin olduğunu" söyledi. Daha sonra Türkiye'den gelen baskılar üzerine yargıç bu kadının Tansu Çiller olduğunu açıkladı.[7]

26 Ocak 'de İngiltere'de kaçakçılıktan sorumlu içişleri bakan yardımcısı Tom Sackville Türkiye'yi son zamanlarda eroinin en önemli geçiş noktası olarak belirlediklerini, ellerinde Türk hükûmeti ve polisinden bazı kişilerin uyuşturucu isine karıştığı yolunda iddia ve bulgular olduğunu söyledi.[8]

20 Mart tarihinde mülkiye müfettişlerine verdiği yazılı ifadesinde kayıp silahlar olarak adlandırılan silahların nerede ve hangi amaçla kullanılacağını bildiğini ve bu konuda Korkut Eken’e yazılı bir emir verdiğini ancak konunun devlet sırrı kapsamında olduğunu ve bu nedenle daha fazla açıklama yapamayacağını belirtti.

İstanbul DGM Başsavcılığı Ağar hakkında, Sedat Edip Bucak ile birlikte ‘cürüm işlemek için çete kurmak, hakkında yakalama ve tevkif müzakeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek ve görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis cezasıyla dava açtı. 11 Aralık ’de dokunulmazlığı kaldırılan Mehmet Ağar, Anayasa Mahkemesinin itirazını reddetmesinden sonra, 10 Ocak ’de DGM’de üç saat süreyle sanık sıfatıyla ifade verdi. Ağar ifadesinde, kayıp silahlar konusunun devlet sırrı olduğunu ileri sürdü ve olayların meydana geldiği tarihte bakanlık görevini sürdürdüğü ve bu nedenle de ancak Yüce Divan tarafından yargılanabileceğini söyledi. DGM önce ‘görevsizlik’ ve 9 Temmuz tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararı bozma kararından sonra da ‘yargılanmanın durdurulması’ kararlarını aldı.

Ağar, 15 Haziran tarihinde ise "Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" iddiasıyla hakkında oluşturulan Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından 8’e karşı 6 oyla Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verilerek aklandı.

DGM ve TBMM Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu’nda verdiği ifadelerinde sürekli olarak devlet sırrı olduğu için açıklama yapamayacağını söyledi.

Mehmet Ağar Kasım 'de tekrar yargılanmaya başlandı. İlk duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılamayan Ağar hakkında görevsizlik kararı verildi. Hakkındaki suçlamalarsa şöyle:

arasında

15 Eylül günü; Ankara Özel Yetkili 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Parti liderliği, Valilik ve Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Mehmet Ağar'ın "suç örgütü yöneticisi" olduğuna karar verdi ve Susurluk davasında 5 yıl hapse mahkûm etti.

5 yıllık cezanın 3 yılını infaz yasası nedeniyle yatmış gibi kabul edilen Ağar geriye kalan iki yıl cezasını yatmak üzere Aydın iline bağlı Yenipazar ilçe cezaevini seçmişti. İki yıllık cezasının bitmesine henüz bir yıl kalan Ağar kamuoyunda 3. Yargı paketi olarak bilinen yasada yer alan denetimli serbestlik hakkında yararlanarak cezasının bitmesinden gün önce tahliye edildi.[9] Ağar cezasını yasalar uyarınca kısmen çektiği Yenipazar ilçesindeki cezaevi kendisi cezaevine teslim olmadan önce boyama bahanesiyle boşaltılmıştı ve Ağar mahkûmiyeti süresince İlçe cezaevinde üç mahkûmdan ayrı koğuşta kalarak çekti.[9]

Sedat Peker'in iddiaları[değiştir

Genç yaşta soldu çiçeğim

Çocuklarını hayatlarının baharında kaybeden acılı babalar onlar

Genç yaşta soldu çiçeğim

Fotoğrafı Paylaş

Bülent Arınç… Mehmet Yazar… Mehmet Ağar… Sırrı Sakık… İlyas Şeker… Çetin Soysal… Erol Güngör… Burhan Şeşen… Selçuk Uluergüven… Mehmet Ali Aydınlar… Hepsi "yaralı babalar."

Ölüm adildir
Aynı adaletle vurur şahı, fakiri. nbsp;

Nazım Hikmet'in bu dizeleri bir Acem şairinden aldığı söylenir.
Gerçekten de "gidilecek yer aynı yer" olduktan sonra, üstelik "orada" sonsuz kalınacağına göre, gidiş yaşının ne önemi var?
Sonsuzun yanında yılların değeri kalır mı?
Ama insan ölüm karşısında aciz…
Hele de "canından bir parça" ise ölen…
Bir baba için evladının ölümünü görmekten daha acı ne olabilir?

İşte, çeşitli kesimlerden bazı "yüreği yanık" ünlü babalar…


14 Eylül
'Gözümün bebeğiydi'
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'de Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden oğlu Fatih için sık sık gözyaşı döker. Arınç, daha 17 yaşındayken toprağa verdiği oğlu Fatih'ten bahsederken, "Gözümün bebeğiydi" der. Arınç "o günü" şöyle anlatıyor:
"Manisa'nın Karakurt Belediyesi'nde çeşitli açılışlar vardı. Israr ettim, onu da götürdüm. Okulların açılmasına birkaç gün vardı. Cuma namazını birlikte kıldık. Törene katıldık. Bir an onu etrafımda göremedim. Bu tür programları pek sevmediği için, 'Herhalde bir köşeden bizi izliyor' diyerek üzerinde durmadım. Fırın açılışıydı. Börek ikram ettiler. Bu sırada gözlerim yine Fatih'i aradı. Göremedim. Sanki içime bir kurt düştü. 'Bana mutlaka Fatih'i bulun' dedim. Bulamadılar. İkram nbsp;edilen böreklerden bir parça alıp Fatih için ayırdım. Tedirginliğim gittikçe arttı. Adeta nbsp;içime bir ateş düştü. Acı haber akşama doğru geldi.
Bu bir imtihandır. Hepimiz faniyiz. Ölüm çok uzaklarda zannettiğiniz bir anda hemen şah damarınızın yanında olur, bunu da biliyorum."


MEHMET YAZAR
"Hayattan kopmuştu"
Eski TOBB Başkanı, eski politikacı, eski Devlet Bakanı, eski Milli Savunma Bakanı Mehmet Yazar'ın bütün bu "eski" sıfatlarının sebebi, 20 yaşında kaybettiği ciğerparesi, kızı, canı Sema Yazar…
Çünkü o "meşum" gün, yani 24 Mart günü Sema trafik kazasında vefat edince her şeyden el etek çekti Mehmet Yazar…
İki kızından küçük olanı, iyi bir at binicisi olan Sema'yı yitirdikten sonra onun adına "Sema Yazar Gençlik Vakfı"nı kurdu.
Acılı baba anlatıyor:
"O kadar derin bir acı içindeydim ki hayatla olan bağlarımı koparmıştım. Allah hiç kimseye evlat acısı tattırmasın. Bu acıyı az da olsa hafifletmek adına bir vakıf oluşturmaya karar verdik. Kızımın adına okullar, kamu sağlığı merkezi ve sağlık ocakları kurduk. Bunların dışında gıda yardımları, kimsesiz ve ihtiyacı olan genç kızlara çeyiz ve evlilik yardımları yapıyoruz. Vakıf bugüne kadar öğrenciye de burs verdi."


MEHMET AĞAR
"Işığım sönmüştü"
Mehmet Ağar, kızı Yasemin'i henüz hayatının baharındayken kaybetti (18 yaşında.) nbsp;
"Canısı"nın cansız bedeni karşısında çaresizliğin kahrını yaşayan Ağar, o gün hıçkırıklara boğulurken, acı dolu iki kelime feryat olup döküldü dudaklarından: Işığım söndü
Beynindeki ur sebebiyle önce Amerika, sonra İsviçre'de iki kez beyin ameliyatı geçiren Yasemin, 28 Ocak günü veda etti dünyaya…
Mehmet Ağar'ın duyguları:
"Yasemin doğduğu günden beri ailece sefer ancak bir arada yemek yedik. Çocuklarımın nasıl büyüdüğünü anlamadım. Ailemle baş başa olamadım. Bu yüzden, bakanlıktan ayrıldığım günden itibaren bir gün bile Yasemin'den ayrı kalmamak için elimden geleni yapıyordum. Kanser ağrıları yüzünden çığlıkları hastane koridorlarına yayılan Yasemin elimi tutunca sesi kesiliyordu."

ÇETİN SOYSAL
"Annem ve oğlum öldü"
Eski CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal 17 Temmuz günü Ankara'da bulunduğu sırada gelen iki ayrı telefonla iki ayrı ölümü öğrendi. Hem annesini kaybetti, hem de rahatsızlanan eşi Ufuk Soysal hastaneye kaldırılmış ve 5 aylık hamile olan Ufuk Soysal'ın erkek bebeği anne karnında hayatını kaybetmişti. Soysal, "15 yaşında bir kızımız var. Annem bir torun daha istedi. Onun isteğini kıramadık. Annem hep 'Onu da görmek istiyorum' diyordu. Ama annemi kaybettiğimiz saatlerde eşim de rahatsızlanmış ve hastaneye kaldırılmış. Annemin öldüğü saatte bebeğimi de kaybetmişiz" demişti.


MEHMET ALİ AYDINLAR
"En son Fener maçında gördüm"
KKTC'de Mekanize Piyade Tümeninin kısa döneminin çakı gibi askeriydi Kerem. 27 Nisan günü kiraladığı "soldan direksiyonlu" araçla "trafiği sağdan" Kıbrıs'ta, İskele-Ercan anayolu üzerinde bulunan Çukurova kavşağında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmişti.
25 yaşındaydı.
Akrabaları geldiği için çarşı iznine çıkan Kerem Aydınlar'ın beraberindeki 2 kişi de vefat etmişti.
Terhisine 20 gün kalmıştı Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olan Mehmet Kerem Aydınlar'ın…
"En son bir Fenerbahçe maçında gördüm" demişti babası Mehmet Ali Aydınlar. "Bir voleybol maçıydı. Sonrasında havalimanına bıraktım. Son görüşmemizmiş meğer."


İLYAS ŞEKER
"Deprem çok canımı yaktı"
AK Parti Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker 17 Ağustos yılındaki depremde ve doğumlu Tuba ve Merve isimli kızlarını kaybetti. Başiskele ilçesindeki Aşağı Yuvacık Mahallesi'nde oturdukları binanın yıkılmasıyla, aynı apartmanda 8 kişi can verdi. Baba Şeker, "Derince ilçesindeki kabristana defnettiğimiz kızlarımın acısını hiç unutmadım. 17 Ağustos bize çok şeyi öğretti. Bir daha o acıları yaşamamak için çok çalışmamız lazım. Kentsel dönüşümler hızla sürmeli."


SIRRI SAKIK
"Üç gün boyunca rüyama girdi"
15 Eylül gecesi BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık'ın oğlu Sidar Sakık, Ankara'nın Dikmen semtinde babasıyla beraber yaşadığı evindeki balkondan düşerek (veya atlayarak veya silahla vurularak) öldü. 25 yaşındaydı.
Kesin olan, Sidar içine kapanık bir çocuktu. Annesini erken yaşta kaybettiği için babasıyla birlikte yaşıyordu.
Baba Sırrı Sakık'a göre, "O gece bir sesle uyandım. Sidar balkonda 'Baba seni çok üzdüm, sana çok üzüntü verdim' dedi. 'Sidar yapma, etme' derken kendini attı. 3 gündür rüyamda Sidar'ı yerde yatarken görüyordum. Demek bu olay olacakmış."
İstanbul Kültür Üniversitesi mezunu olan 25 yaşındaki Sidar'ın annesi Gülsima Sakık 5 yıl önce kanserden ölmüştü. Sidar'ın daha önce de intihar girişiminde bulunduğu, ölmek için aldığı hapların etkisinin güçlü olmaması ve zamanında hastaneye yetirilmesi sayesinde, midesi yıkanarak kurtarıldığı söylenmişti.


BURHAN ŞEŞEN
"Oğlum, arkadaşım sırdaşımdı"
Grup Gündoğarken'in solisti Burhan Şeşen'in oğlu Serhan, beyninde oluşan ödem sebebiyle uzun süre tedavi gördü ancak 26 yaşında hayata veda etti. Ailesi Serhan Şeşen'in tedavisinde ihmal olduğu gerekçesiyle doktorlara dava açıp mahkûm ettirirken, hatırasını, onun adına kurduğu bir dernekle yaşatıyor.
Burhan Şeşen oğluna duyduğu hasretin acısını anlatan duygusal bir mektup yazdı:
"Ben sadece bir oğul kaybetmedim oğlum. En iyi arkadaşımı, sırdaşımı ve öğretmenimi kaybettim. Bana yaşattığın dolu dolu 26 sene için teşekkür ediyorum. Ağlıyorsam da şu anda idare et, duygusallığıma ver ve bana bir kez daha 'Babuş' diye sarıl Hatırlar mısın? Küçük bir arabamız vardı ve bir gün sen, ben, Diloş ve babaannen arabamızla Darüşşafaka'dan evimize doğru giderken ellerinde paketlerle durakta otobüs bekleyen yaşlı bir teyzeye rastlamıştık da sen arabayı durdurtup, teyzeyi arabamıza bindirip bir taksiye atlayıp öyle dönmüştün eve Biz şaşkınlıkla arkandan bakmıştık Sonra askere gideceğim gün, tam ben kapıdan çıkacakken belime sarılıp mavi mavi ağlaman Şu anda sabahın beş buçuğu Çengelköy'deki bahçene seni görmeye geleceğim birazdan"

EROL GÜNGÖR
"Resmine gizli gizli bakıyorum"
24 Haziran 'de TBMM lojmanında öldürüldü Mustafa Güngör… SHP İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğluydu… 21 yaşındaydı.
Cinayetle ilgili çok şey söylendi, davalar açıldı, ifadeler alındı, itiraflar yapıldı.
Ancak tam olarak çözülemedi.
Baba Güngör, oğlundan geriye sadece üç fotoğraf kaldığını belirterek, "Eşim bu fotoğrafları görmeye dayanamıyor. Onları imla kılavuzu içinde saklıyorum. Zaman zaman eşime görünmeden bakıyorum" dedi. nbsp;

nasıl bilirdiniz?
Sadık Söztutan
[email protected]

kaynağı değiştir]

Mehmet Ağar, 30 Ekim 'de Ankara'da babasının görev yaptığı Çankaya Köşkü'nde doğdu. Aslen Elazığlı olan Ağar, kendisi gibi emniyet müdürü olan babasının görevi dolayısıyla yılında Urfa'da başladığı ilkokulu, Gümüşhane, Bolu, Adana, Ankara ve Erzincan'da; Erzincan'da başladığı ortaokulu, Kayseri, Diyarbakır ve Uşak'ta bitirdi. Liseye Ankara'da başladı ve yılında İstanbul'da Haydarpaşa Lisesi'nden mezun oldu. Aynı yıl girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin İktisat ve Maliye Bölümü'nde Emniyet Genel Müdürlüğü bursu ile öğrenim gördü ve yılında mezun oldu.[1] İlk devlet memuriyetlerini Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi'nde ve ardından Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü'nde komiser rütbesiyle yaptı.

'da Ankara vilayeti kaymakam adayı olarak İçişleri Bakanlığı'nda göreve başladı. İznik ve Selçuk ilçelerinde kaymakam vekili olarak, Torul ve Delice ilçelerinde kaymakam olarak görev yaptı. yılının Ocak ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi müdür muavini, yılı Mayıs ayında ise asayiş şube müdürü oldu.

arasında terör ve asayişten sorumlu İstanbul emniyet müdür yardımcısı olarak çalıştı. 'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne 'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne, 'de Erzurum Valiliği'ne, Temmuz ayında Emniyet Genel Müdürlüğüne, atandı. Erzurum Valisi iken, o dönem firarda olan Bahçelievler katliamı sorumlularından Haluk Kırcı'nın nikâh şahitliğini yaptı.[2]

Kırcı'nın poliste ve DGM'de verdiği ifadeyi Uğur DündarHürriyet gazetesinde 17 Ocak 'te yayınladı. Kırcı, nikâh şahitliği olayını şöyle anlattı:[3]

"Şartlı Tahliye Yasası'ndan yararlanıp tahliye olduktan sonra Erzurum'a geldim. 1 Ağustos 'deki nikâh törenimden önce, MHP il başkanı ile birlikte, Vali Mehmet Ağar'ın makamına gittik. İl başkanı, nikâh davetiyemizi verirken, beni Ağar'la tanıştırdı ve onu bilgilendirdi. Ağar korumasına, nikâh günü gideceği bir başka daveti iptal ettirmesini ve törenimize mutlaka katılacağını söyledi. Başlangıçta onu nikâh şahidi göstermeyi düşünmüyorduk. Ama kentin valisi davetimizi kabul edip gelince, şahit koltuğuna oturmasını rica ettik."

Mehmet Ağar, yılında emniyet genel müdürü görevinde iken Hizbullah ile ilgili olarak "Hizbullah devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır. Örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz." şeklinde bir açıklama yaptı.[4]

Ağar, 24 Aralık genel seçimlerinde Doğru Yol Partisi'nden Elazığ milletvekili oldu.

Siyasî hayatı[değiştir

Ağar, Beyin Tümöründen Kaybettiği Kızı Adına Hastane Odası Yaptırdı

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi`nde, yılının Ocak ayında beyin tümörü nedeniyle 18 yaşında kaybettiği kızı Yasemin Ağar adına oda yaptırdı. Yasemin Ağar`ın adını taşıyan odada tedavi gören dört yıllık lösemi hastası 6 yaşındaki Fatih Kızılarslan`ı öpen Ağar, ``Beni buradan çıkarın fena oluyorum`` dedi.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Hastanesi Kurma ve Geliştirme Vakfı`na 10 bin dolar bağışta bulunarak, Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi`nde dokuz yıl önce vefat eden kızı Yasemin Ağar adına oda satın aldı. Ağar, beyin tümörü nedeniyle 18 yaşında ölen kızının adını taşıyan odada tedavi gören dört yıllık lösemi hastası Fatih Kızılarslan`ı ziyaret etti. Annesi Gülsüm Kızılarslan`a şifa dileyen Ağar, minik Fatih`i yanaklarından ve ellerinden öptü. Ağar, duygulu anlar yaşadığı odadan ``Beni buradan çıkarın fena oluyorum`` diyerek ayrıldı.

Ağar, kanserli çocukların tedavi gördüğü hastanenin oyun odasını da gezdi. Maddi durumu iyi olanların yurt dışında tedavi gördüğünü belirten Mehmet Ağar, Türkiye`nin insan kaynağı bakımından zengin ancak teknoloji yönünden geri olduğunu kaydederek, ``Çok değerli, işinin uzmanı doktorlarımız var. Ancak onları ihtiyaç duydukları malzemelerle donatamıyoruz. Herkes işin bir ucundan tutmalı. Hayatın ne getireceği belli değil. Çaresizliğin nasıl birşey olduğunu çok iyi bilirim. Başı dara düşmeyen bunun ne olduğunu bilemez. Sağlıkta ve eğitimde eşitlik sağlamalı, bakıma muhtaç olan herkese bu hizmet verilmeli`` dedi. Mehmet Ağar`ın yanısıra Şevkat Sivri, Nedim Uysal, İsmail Sarıgözoğlu, Bülent Paksoylu, Kutlay- Hasan Terzi ve Ege- Koop Başkanı Hüseyin Aslan da bağışta bulunarak odalara isimlerini verdi.

GAZİLER TOPLUMUN İTİBARIDIR

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, bir basın mensubunun sorusu üzerine Gaziler Günü konusunda şunları söyledi:

``Gaziler toplumun itibarıdır ve ebediyen var olacaklardır. Gönül ister ki gazi olunmasın. Ancak bu coğrafyada bu kolay değil. Biz bu toprakları kan ve gözyaşıyla vatan yaptık. Gazilerimizin bir kısmıyla omuzdaşlık ve silahdaşlık yaptım. Bu işlerin ne büyük fedakarlıklar gerektirdiğini bilenlerdenim. Huzur içinde hür ve bağımsız olarak yaşamak kolay değildi. Allah huzurlu bir dünyada yaşamayı nasip etsin. Yeni nesiller gazilerimizin değerini mutlak şekilde bilmeli. Onlara hürmet ve saygı göstermeli. Hükümet onların hayatını kolaylaştıracak tedbirleri almalı.``

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır