ya bâis mucize dualar / sihirliellermagichands

Ya Bâis Mucize Dualar

ya bâis mucize dualar

Esmaül Hüsna nedir? Allah'ın en güzel 99 ismi sıralaması! (Allah'ın 99 ismi) anlamı ve fazileti

Esmaül Hüsna nedir? Allah&#;ın en güzel 99 ismi sıralaması! (Allah&#;ın 99 ismi) anlamı ve fazileti

Allah (c.c)'un birbirinden güzel isimlerinin bir arada bulunduğu ve sadece 99'unu kapsadığı Esmaü'l-Hüsna'nın tecelli ve sırlarını sizlere derledik. Otururken, kalkarken ya da boş vakitlerde Allah'ı anmak için çekilebilecek zikirlerden olan Esmaül Hüsnanın faziletleri neler, rahatsızlıkta hangi esma çekilmeli? Esmaül Hüsna ile nasıl dua edilir? Esmaül hüsna anlamı:

Arapça'da ''isim'' kelimesinin çoğulu olan ''Esma'', en güzel anlamına gelen ''Hüsna''nın birleşmesiyle ortaya çıktığında oluşan ''Esmaü'l- Hüsna'' tabiri, Allah (c.c)'un 99 ismini ifade etmek için kullandığımız bir kelimedir. Birbirinden güzel isimleri ile derinliğini idrak edemeyeceğimiz manaları olan Esmaü'l-Hüsna'nın maneviyatımıza tesir edecek bir çok hikmeti vardıfunduszeue.info hadis-i şerifte geçmeyip aynı zamanda Kuran-ı Kerim'de de üzerinde durulanاَللهُ لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ لَهُ اْلاَسْمَاۤءُ الْحُسْنٰى"O Allah ki, Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler Onundur." (Tâhâ, 20/8) ayeti yine Allah' (c.c) un isimlerinin kıymetini bizlere göstermektedir. Zikir çekerken ve dua ederken isimlerinin anılması ile kabule vesile olunur ve o kulda saygı hissi sağlayan Esmaül Hüsna, ayrıca kalplere huzur ve sükûn verir, lütuf ve rahmet ümidi verir. 

Hastalık için en etkili mucize dualar! Hastanın şifa bulması için hangi dua okunur? İLİŞKİLİ HABERHastalık için en etkili mucize dualar! Hastanın şifa bulması için hangi dua okunur?

ALLAH (C.C)'UN SADECE 99 İSMİ Mİ VAR? 99 RAKAMIN SIRRI NEDİR?

Allah

Allah

Hadis-i şeriflerde Allah'ın 99 ismi olduğundan bahsedilmesi ile beraber, Kuran-ı Kerimde sıfat ile birlikte gelen yani cümle şeklindeki esmaların olduğu geçmektedir. Allah'ın isimlerinin 99 ile sınırlı olduğunu söylemek yanlıştır, sonsuz sayıda ismi vardır İmanın güçlenmesi konusundaki en önemli hususlardan birisi de Allah (c.c)'un birbirinden güzel olan isimlerini bilmek, derin manaların idrak edebilmek ve beraberinde kulluk edebilmektir.

HANGİ ESMA ZİKRİ NEYE İYİ GELİR? ESMA ZİKİRLERİ

Esmaül hüsna zikirleri

Esmaül hüsna zikirleri

  • Kulak sorunu için: Es Semi Omurga sorunu  için: El Cabbar Saç sorunu  için: El Bedi‘ Adale sorunu için: El Kavi Kalp kasları sorunu için: Er Rezzak Atardamar sorunu  için: El Cabbar Kanser sorunu için: Celle Celaluhu Burun sorunu için: Latif- Ğani- Rahim Bacak sorunu için: Er Rafi‘ Göz ve damar sorunu için: El Muteal Kolon sorunu için: Er Rauf Karaciğer sorunu için: En Nafi‘ Prostat sorunu için: ErReşid Yağ keseleri sorunu için: En Nafi‘ İdrar kesesi sorunu için: El Hadi Akciğer sorunu için: Er Razık Kemik sorunu  için: En Nafi Diz sorunu  için: Er Rauf Saç Kepeği sorunu için: Celle Celaluhu Kalp sorunu için: En Nur Kalp Damarı sorunu  için: El Vahhab Sinir sorunu  için: El Muğni Migren sorunu  için: El Ğani Guatr sorunu için: El Cabbar Göz sorunu  için: En Nur-Basir-Vahhab Mide sorunu için: Er Rezzak Böbrek sorunu  için: El Hayy Bağırsak sorunu  için: EsSabur Pankreas-Şeker sorunu için: El Bari Rahim sorunu  için: El Halik Romatizma sorunu  için: El Muheymin Göz Siniri  sorunu için: Ez Zahir Tansiyon sorunu için: El Hafid Sağlıklı bir ömür için: El- Vasi.

ESMAÜ'L-HÜSNA İSİMLERİ VE ANLAMLARI

Tesbihte hangi esma zikirleri çekilmeli

Tesbihte hangi esma zikirleri çekilmeli

  • 1- Allah (C.C.): "Eşi benzeri olmayan."
  • 2- Er-Rahmân: "Dünyadaki herkese merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden."
  • 3- Er-Rahîm: "Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda bulunan."
  • 4- El-Melik: "Mülkün, dünyanın sahibi"
  • 5- El-Kuddûs: "Noksanlıktan uzak."
  • 6- Es-Selâm: "Tehlikelerden selamete çıkaran."
  • 7- El-Mü'min: "Güven veren, koruyan."
  • 8- El-Müheymin: "Her şeyi görüp gözeten."
  • 9- El-Azîz: "İzzet sahibi"
  • El-Cebbâr: "Azamet ve kudret sahibi."
  • El-Mütekebbir: "Büyüklükte eşi, benzeri olmayan."
  • El-Hâlık: "Yaratan."
  • El-Bâri: "Her şeyi kusursuz ve uyumlu yaratan."
  • El-Musavvir: ''Şekil veren."
  • El-Gaffâr: "Günahları örten ve çok mağfiret eden."
  • El-Kahhâr: "Her şeye galip ve hakim olan."
  • El-Vehhâb: "Çok fazla ihsan eden."
  • Er-Rezzâk: "Bütün mahlükatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan."
  • El-Fettâh: "Darlıktan kurtaran. "
  • El-Alîm: "Gizli açık, her şeyi bilen."
  • El-Kâbıd: "Dilediğine darlık veren"
  • El-Bâsıt: "Dilediğine bolluk veren"
  • El-Hâfıd: "Dereceleri alçaltan"
  • Er-Râfi: "Şeref verip yükselten."
  • El-Mu'ız: "Dilediğini aziz eden"
  • El-Müzil: "Dilediğini zillete düşüren."
  • Es-Semi: "Her şeyi en iyi işiten."
  • El-Basîr: "Her şeyi en iyi gören."
  • El-Hakem: "Mutlak hakim"
  • El-Adl: "Mutlak adil"
  • El-Latîf: "Lütuf ve ihsan sahibi olan."
  • El-Habîr: "Olmuş olacak her şeyden haberdar."
  • El-Halîm: "Acele etmeyen"
  • El-Azîm: "Pek yüce."
  • El-Gafûr: "Affı bol."
  • Eş-Şekûr: "Az amele, çok sevap veren."
  • El-Aliyy: "Yüceler yücesi"
  • El-Kebîr: "Büyüklükte benzeri yok,"
  • El-Hafîz: "Her şeyi koruyucu olan."
  • El-Mukît: "Her yaratılmışın rızkını, gıdasını veren, tayin eden."
  • El-Hasîb: "Kulların hesabını en iyi gören."
  • El-Celîl: "Celal ve azamet sahibi."
  • El-Kerîm: "Çok ikram eden."
  • Er-Rakîb: "Kontrolü altında tutan."
  • El-Mucîb: "Duaları, istekleri kabul eden"
  • El-Vâsi: "Rahmet, kudret ve ilmi ile her şeyi ihata eden'"
  • El-Hakîm: "Her işi hikmetli"
  • El-Vedûd: "Kullarını en fazla seven"
  • El-Mecîd: "Her türlü övgüye layık bulunan."
  • El-Bâis: "Ölüleri dirilten."
  • Eş-Şehîd: "Her zaman her yerde hazır."
  • El-Hakk: "Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran."
  • El-Vekîl: "Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran."
  • El-Kaviyy: "Kudreti en üstün"
  • El-Metîn: "Kuvvet ve kudret kaynağı"
  • El-Veliyy: "İnananların dostu, onları sevip yardım eden."
  • El-Hamîd: "Her türlü hamd ve senaya layık"
  • El-Muhsî: "Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen."
  • El-Mübdi: "Maddesiz"
  • El-Muîd: ''Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan."
  • El-Muhyî: "İhya eden"
  • El-Mümît: "Her canlıya ölümü tattıran."
  • El-Hayy: "Ezeli ve ebedi"
  • El-Kayyûm: 'Varlıkları diri tutan"
  • El-Vâcid: "Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, istediğini, istediği vakit bulan."
  • El-Macîd: "Kadri ve şanı büyük"
  • El-Vâhid: "Tek olan."
  • Es-Samed: "Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan."
  • El-Kâdir: "Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan."
  • El-Muktedir: "Dilediği gibi tasarruf eden"
  • El-Mukaddim: "Dilediğini, öne alan, yükselten."
  • El-Muahhir: "Dilediğini sona alan"
  • El-Evvel: "Ezeli olan."
  • El-Âhir: "Ebedi olan"
  • El-Zâhir: "Varlığı açık "
  • El-Bâtın: "Akılların idrak edemeyeceği, yüceliği gizli olan. "
  • El-Vâlî: "Kainatı idare eden."
  • El-Müteâlî: "Son derece yüce olan."
  • El-Berr: "İyilik ve ihsanı bol"
  • Et-Tevvâb: "Günahları bağışlayan."
  • El-Müntekim: "Zalimlerin cezasını veren"
  • El-Afüvv: "Affı çok olan"
  • Er-Raûf: "Çok merhametli."
  • Mâlik-ül Mülk: "Mülkün, her varlığın sahibi."
  • Zül-Celâli vel ikrâm: "Celal, azamet ve pek büyük ikram sahibi."
  • El-Muksit: "Her işi birbirine uygun yapan."
  • El-Câmi: "Mahşerde bir araya toplayan."
  • El-Ganiyy: "Her türlü zenginlik sahibi"
  • El-Mugnî: "Zengin eden."
  • El-Mâni: "Engelleyen."
  • Ed-Dârr: "Elem ve zarar verici şeyleri yaratan"
  • En-Nâfi: "Fayda veren şeyleri yaratan."
  • En-Nûr: "Alemleri nurlandıran"
  • El-Hâdî: "Hidayet veren."
  • El-Bedî: "Eşi ve benzeri olmayan güzellik sahibi."
  • El-Bâkî: ''Varlığının sonu olmayan, ebedi olan."
  • El-Vâris: "Her şeyin asıl sahibi olan."
  • Er-Reşîd: "Doğru yolu gösteren. "
  • Es-Sabûr: "Ceza vermede acele etmeyen."

ESMAÜL HÜSNA İSİMLERİ İLE DUA EDİLİR Mİ?

Esmaül hüsna

Esmaül hüsna

Allah (c.c) katında dua etmenin en makbul görülebileceği durumlardan birisi de Allah'ın birbirinden güzel isimlerini araya katarak dua etmektir. Dua sırasında “Ya Allah”, “Ya Rab” diye hitap ederken herhangi bir Esma’ül Hüsna’dan olan isimlerinden biriyle de dua edilebilir. Örneğin; dua ederken günahların gizli kalması için niyazda bulunurken Allah'ın hatalarını örten, gizleyen ve bağışlayan manasına gelen ''El- Settar'' ismi kullanılabilir. Ya da ''Ya Âlim, ya Kerim, ya Latif yani “Ey Latif Allah’ım! Ey Kerim Allah’ım! Ey Rahim Allah’ım!” şeklinde de dua edilebilir.

El-Bâis (c.c.) esmasının manası : Peygamberler gönderen Mahşer günü mahlukatı diriltip kabirlerinden çıkaran, ölümden sonra yeniden dirilten demektir.

El-Bâis الباعث Benzerleri arasından ‘seçip ortaya çıkaran.

Fazileti ve faydaları :
Alacaklarınızı tahsil etmek için : 
El-Bais
* 5 vakit namazdan sonra kere &#; Ya Bâis celle celâlühû &#; zikrine devam eden, gafletten, içine kapanıklıktan, çekingenlikten kurtulur her işinde başarılı olur.
* Her gün kere &#; Ya Bâis celle celâlühû &#; ism-i şerifini okuyanın rızkı genişler, işleri yolunda gider.
* Her gün kere &#; Ya Bâis, Ya Fettâh celle celâlühû ism-i şerifini zikredenin kazancı artar.
* Cuma ezanı vakti kere &#; Ya Bâis celle celâlühû &#; ism-i şerifini okuyan bekarın kısmeti açılır.
* Okuyan kişi ibadetini isteyerek ve severek yerine getirir. İçinde Allah korkusu meydana gelir.
* Sıkıntılardan, dertlerden düşman korkusundan kurtulmak için günde defa okunmalıdır.
* Dedikodulardan sakınmak için defa okunmalıdır.
* Uykuya yatmadan önce elini göğsüne koyarak, defa Ya Bais diyen kişi, düşmanlarına üstün olur, takdir kazanır.
* İradesi zayıf, teşebbüs-ü şahsiden mahrum çekingen, içine dönük bir insan her gün hulus-u kalp ile itikad-ı tam ile () kere “Yâ Bâıs” ism-i şerifini okur ve vefkini temiz bir tabağa yazıp suyunu içmeye devam ederse, çok kısa zamanda varlığında büyük bir değişiklik zuhura gelir. Cesur, atılgan ve müteşebbis olur. Tuttuğu işleri muvaffakiyetle yürütür. Her zaman terakkiden terakkiye koşar.
* Bekar bir erkek veya kız her gün () defa “Yâ Bâıs yâ Fettâh” ism-i şeriflerine devam ederse kısa zamanda fevkalade hayırlı ve mesut bir izdivaç yapar. Erkek çok büyük ve kazançlı işler kurar ve devam ettirir. Gerek erkek ve gerekse kadın hayırlı evlatlara nail olurlar.

El-Bâis esmasının ebced değeri, zikir sayısı, zikir günü ve zikir saati :
Ebced değeri ve zikir sayısı ;
Zikir günü ; Pazar.
Zikir saati ; Güneş (Sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası.)
Vücut haritasındaki yeri (Zikri hangi organa iyi gelir.) : Geniz, Kasık ve sağ bacak kasları.
Gezegeni : Pluto
Hangi burç üzerinde etkili : Akrep

İçinde El Bais İsm-i şerifi geçen Kur&#;an ayetleri :
1-) Bakara suresi ayet
ثُمَّ بَعَثْنَاكُم مِّن بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Summe beasnâkum min ba’di mevtikum leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Anlamı :
Sonra umulur ki böylece siz şükredersiniz diye ölümünüzden sonra sizi tekrar dirilttik.
2-) Bakara suresi ayet
كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلاَّ الَّذِينَ أُوتُوهُ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ لِمَا اخْتَلَفُواْ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِهِ وَاللّهُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Okunuşu :
Kânen nâsu ummeten vâhıdeten fe beasallâhun nebiyyîne mubeşşirîne ve munzirîne, ve enzele meahumul kitâbe bil hakkı li yahkume beynen nâsi fî mâhtelefû fîhi, ve mâhtelefe fîhi illâllezîne ûtûhu min ba’di mâ câethumul beyyinâtu bagyen beynehum, fe hedâllâhullezîne âmenû li mâhtelefû fîhi minel hakkı bi iznihî, vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Anlamı :
İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler beas etti (gönderdi). Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şey hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi. Kendilerine (apaçık) beyyineler (belgeler) geldikten sonra kendi aralarındaki çekememezlik (ve haset yüzünden) onun hakkında ayrılığa düşenler, kendilerine (kitap) verilenlerden başkası değildir. Bu sebeple âmenû olan (Allah&#;a ulaşmayı dileyen) o kimselerin, haktan yana ayrılığa düştükleri şeyi (hidayeti) açıklamaları için Allah, Kendi izniyle onları hidayete erdirdi. Ve Allah, dilediği kimseyi Sıratı Mustakîm&#;e ulaştırır.
3-) Bakara suresi ayet
أَوْ كَالَّذِي مَرَّ عَلَى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا قَالَ أَنَّىَ يُحْيِي هََذِهِ اللّهُ بَعْدَ مَوْتِهَا فَأَمَاتَهُ اللّهُ مِئَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُ قَالَ كَمْ لَبِثْتَ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ قَالَ بَل لَّبِثْتَ مِئَةَ عَامٍ فَانظُرْ إِلَى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْ وَانظُرْ إِلَى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ آيَةً لِّلنَّاسِ وَانظُرْ إِلَى العِظَامِ كَيْفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًا فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ قَالَ أَعْلَمُ أَنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Okunuşu :
Ev kellezî merra alâ karyetin ve hiye hâviyetun alâ urûşihâ, kâle ennâ yuhyî hâzihillâhu ba’de mevtihâ, fe emâtehullâhu miete âmin summe beaseh(beasehu), kâle kem lebist(lebiste), kâle lebistu yevme ev ba’da yevm(yevmin), kâle bel lebiste miete âmin fenzur ilâ taâmike ve şerâbike lem yetesenneh, venzur ilâ hımârike ve li nec’aleke âyeten lin nâsi venzur ilâl izâmi keyfe nunşizuhâ summe neksûhâ lahmâ(lahmen), fe lemmâ tebeyyene lehu, kâle a’lemu ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Anlamı :
Veya çatıları üzerine çökmüş (altı üstüne gelmiş) bir karyeye uğrayan kimsenin, “Allah bunu (bu kasabayı) ölümünden sonra nasıl diriltecek?” demesi gibi. Bunun üzerine Allah, onu yüz sene öldürdü. Sonra da diriltti. (Ona) “Ne kadar (ölü bir vaziyette) kaldın?” dedi. (O da): “Bir gün veya günün bir kısmı kadar.” dedi. (Allah): “Hayır, yüz yıl kaldın. Haydi yiyecek ve içeceğine bak, bozulup kokuşmadı. Ve merkebine bak. (Bu), seni insanlara bir âyet (canlı bir ibret) kılmamız içindir. Ve kemiklere bak. Onları nasıl inşa ediyoruz (kemikleri birleştirerek iskeleti kuruyoruz) sonra ona et giydiriyoruz.“ Böylece (merkep dirilip, eski haline gelince ve herşey) ona açıkça belli olunca: “Allah’ın, herşeye kaadir olduğunu biliyorum.” dedi.
4-) Nahl suresi ayet
وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولاً أَنِ اعْبُدُواْ اللّهَ وَاجْتَنِبُواْ الطَّاغُوتَ فَمِنْهُم مَّنْ هَدَى اللّهُ وَمِنْهُم مَّنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلالَةُ فَسِيرُواْ فِي الأَرْضِ فَانظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
Okunuşu :
Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Anlamı :
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).
5-) İsra suresi ayet
مَّنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً
Okunuşu :
Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsihî, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziratun vizra uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâ(resûlen).
Anlamı :
Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık.
6-) Yunus suresi ayet
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِ رُسُلاً إِلَى قَوْمِهِمْ فَجَآؤُوهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤْمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ بِهِ مِن قَبْلُ كَذَلِكَ نَطْبَعُ عَلَى قُلوبِ الْمُعْتَدِينَ
Okunuşu :
Summe beasnâ min ba’dihî rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fe mâ kânû li yu’minû bimâ kezzebû bihî min kabl(kablu), kezâlike natbeu alâ kulûbil mugtedîn(mugtedîne).
Anlamı :
Sonra onun arkasından onların kavimlerine resûller gönderdik. Onlara beyyineler (açık deliller) getirdiler. Daha önce (hidayete erip sonradan) onu yalanladıklarından dolayı böylece (fıska düştükleri için) mü’min olmadılar. Haddi aşanların kalplerini işte böyle mühürleriz (tabederiz).
7-) Nahl suresi ayet
وَيَوْمَ نَبْعَثُ مِن كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيدًا ثُمَّ لاَ يُؤْذَنُ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ وَلاَ هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
Okunuşu :
Ve yevme neb’asu min kulli ummetin şehîden summe lâ yu’zenu lillezîne keferû ve lâ hum yusta’tebûn(yusta’tebûne).
Anlamı :
Ve o gün, bütün ümmetlerden birer şahit göndeririz. Sonra kâfirlere cehennemden çıkmaları için izin verilmez. Ve onlardan, (Allah’tan) rıza talepleri kabul edilmez.
😎 Hac suresi 7. ayet
وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَن فِي الْقُبُورِ
Okunuşu :
Ve ennes sâate âtiyetun lâ raybe fîhâ ve ennallâhe yeb’asu men fîl kubûr(kubûri).
Anlamı :
Ve onda (vuku bulacağında) şüphe olmayan o saat (kıyâmet) mutlaka gelecektir. Ve muhakkak ki Allah, kabirlerde olan kimseleri beas edecektir (diriltecektir).
9-) Teğabün suresi 7. ayet
زَعَمَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَن لَّن يُبْعَثُوا قُلْ بَلَى وَرَبِّي لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ وَذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Okunuşu :
Zeamellezîne keferû en len yub’asû, kul belâ ve rabbî le tub’asunne summe le tunebbeunne bimâ amiltum, ve zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun).
Anlamı :
İnkâr edenler, kesinlikle, öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hiç de öyle değil, Rabbime and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir. Bu, Allah’a kolaydır.
) Yasin suresi ayet
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَن بَعَثَنَا مِن مَّرْقَدِنَا هَذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ
Okunuşu :
Kâlû yâ veylenâ men beasenâ min merkadinâ, hâzâ mâ vaader rahmânu ve sadakal murselûn(murselûne).
Anlamı :
&#;Eyvahlar olsun bize, mezarlarımızdan bizi kim beas etti (kaldırdı)? Bu, Rahmân’ın vaadettiği şeydir. Ve resûller doğru söylemişler.&#; dediler.
) Enam suresi ayet
إِنَّمَا يَسْتَجِيبُ الَّذِينَ يَسْمَعُونَ وَالْمَوْتَى يَبْعَثُهُمُ اللّهُ ثُمَّ إِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
Okunuşu :
İnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne).
Anlamı :
(Davete) ancak işitenler icabet eder. Ve Allah, ölüleri (ölü olan sem’î isimli işitme hassasını, ölü olan fuad isimli idrak hassasını, ölü olan basar isimli görme hassasını) diriltir. Sonra O&#;na döndürülürler. (Hayatta iken ruhu mürşid eliyle Allah’a döndürülür.)

33
Halk indinde muhabbet bulmak ve bir kimsenin kalbine muhabbet salmak için
Ve es&#;elüke biesmâike
Yâ Vâhid
Yâ Vâcid
Yâ Şâhid
Yâ Mâcid
Yâ Râşid
Yâ Bâis
Yâ Vâris
Yâ Dârr
Yâ Nâfi&#;
Yâ Hâdî
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente&#;l-emâ-ne&#;l-emâne ecirnâ mine&#;n-nâr.

Ey her büyükten daha büyük olan,
Ey bütün cömertlerden daha cömert olan,
Ey bütün merhametlilerden daha merhametli olan,
Ey bütün bilgilerden daha çok bilgili olan,
Ey bütün hikmet sahiplerinden daha çok hikmetli olan,
Ey her kadimden daha Kadim olan,
Ey her büyükten daha büyük olan,
Ey her latiften daha latif,
Ey her yüceden daha yüce,
Ey her azizden daha çok izzet sahibi olan!

Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok. Eman ver bize. Bizi cehennemden kurtar.

Not : Cevşen dua alıntısıdır.

Allahın 99 ismi

Allahın
99 ismi
 
 


"En güzel isimler Allah'ındır. O halde, O'na bu güzel isimlerle dua edin" (A'râf, 7/; bk. Tâ-hâ, 20/8; Haşr, 59/24)

"Allah'ın 99 ismi vardır. Bu isimleri ezberleyen kimse cennete girer." (Buhârî, Deavat, VII, )

 
 Allah'ın 99 ismi (Esmaül Hüsna)  
 1.

ALLAH c.c.

Tüm isim ve sıfatları kendinde toplayan.
 2.

Er-Rahmân

Rahmetiyle muamele eden, esirgeyen.
 3.

Er-Rahim

Merhamet eden, bağışlayan.
 4.

El-Melik

Mülkün gerçek sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.
 5.

El-Kuddûs

Her türlü eksiklik ve ayıplardan münezzeh olan.
 6.

Es-Selâm

Kullarını selâmete çıkaran.
 7.

El-Mü’min

Gönüllerde iman ışığı uyandıran.
 8.

El-Müheymin

Gözeten ve koruyan.
 9.

El-Aziz

Mağlup edilmesi asla mümkün olmayan.
 

 El-Cebbâr

İstediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan.
 

 El-Mütekebbir

Her şeyde büyüklüğünü gösteren.
 

 El-Hâlık

Her şeyi yoktan var eden.
 

 El-Bârî

Her şeyi uygun bir tarzda ve birbirine uygun yaratan.
 

 El-Musavvir

Her şeye bir şekil ve hususiyet verip tasvir eden.
 

 El-Gaffâr

Kullarının günahlarını örten, günahlarını bağışlayan.
 

 El-Kahhâr

Her şeye, her istediğini yapacak surette galip ve hakim olan.
 

 El-Vehhâb

Çok fazla ihsan eden.
 

 Er-Rezzâk

Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.
 

 El-Fettâh

Her türlü zorlukları kolaylaştıran, darlıktan kurtaran.
 

 El-Alîm

Her şeyi en ince noktasına kadar bilen, ilmi ebedi ve ezeli olan.
 

 El-Kâbıd

Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan.
 

 El-Bâsıt

Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten.
 

 El-Hâfıd

Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan.
 

 Er-Râfî

Yukarı kaldıran, yükselten.
 

 El-Muiz

İzzet verip ağırlayan.
 

 El-Muzil

Zillete düşüren, hor ve hakir eden.
 

 Es-Semî

Her şeyi işiten.
 

 El-Basîr

Her şeyi gören.
 

 El-Hakem

Her işte hikmet ve adaletle hükmeden.
 

 El-Adl

Son derece adaletli olan.
 

 El-Latîf

İşlerin bütün inceliklerini bilen.
 

 El-Habîr

Her şeyin iç yüzünden, gizli tarafından haberdar olan.
 

 El-Halîm

Yumuşak davranan, hilmi çok olan.
 

 El-Azîm

Pek azametli ve büyük olan.
 

 El-Gafûr

Çok bağışlayan, magfireti çok olan.
 

 Eş-Şekûr

Kendi rızası için yapılan iyi işleri, ziyadesiyle mükafatlandıran.
 

 El-Aliyy

Çok yüce. Pek yüksek olan.
 

 El-Kebîr

Büyüklüğünde hudut olmayan.
 

 El-Hafîz

Yapılan işleri bütün tafsilatıyla, ayrıntılarıyla tutan.
 

 El-Mukît

Yaratılmış her şeyin azığını veren.
 

 El-Hasîb

Herkesin hayatı boyunca yaptıklarının hesabını soran.
 

 El-Celîl

Azamet sahibi olan, ululuk sahibi olan.
 

 El-Kerîm

Çok ikram edici. Keremi ve mağfireti bol olan.
 

 Er-Rakîb

Bütün varlıklar üzerine gözcü olan.
 

 El-Mücîb

Dua edenlerin dualarını kabul eden, isteklerini veren.
 

 El-Vâsî

Lütfu bol olan.
 

 El-Hakîm

Emirleri, kelamı ve bütün işleri hikmetli olan.
 

 El-Vedûd

İyi kullarını seven, sevilmeye ve dostluğa hakkıyla layık olan.
 

 El-Mecîd

Şanı çok büyük ve çok yüksek olan.
 

 El-Bâis

Ölüleri diriltip kabirlerinden çıkaran.
 

 Eş-Şehîd

Her zaman ve her yerde hazır ve nazır olan.
 

 El-Hakk

Vacib'ul vücut olan, varlığı hiç değişmeden duran.
 

 El-Vekîl

İşlerini kendisine bırakanların işini düzelten ve her şeyin iyisini temin eden.
 

 El-Kaviyy

Pek kuvvetli. Pek güçlü olan.
 

 El-Metîn

Çok sağlam olan.
 

 El-Veliyy

İyi kullarına, gerçek mü’minlere dost olan.
 

 El-Hamîd

Her türlü hamd ve övgüye layık olan.
 

 El-Muhsî

İstisnasız her şeyin tek tek sayısını bilen.
 

 El-Mübdi

Bütün mahlukatı maddesiz ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan.
 

 El-Muid

Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan.
 

 El-Muhyî

İhya eden, dirilten, can bağışlayan, sağlık veren.
 

 El-Mümît

Ölümü yaratan, öldüren.
 

 El-Hayy

Diri, tam ve mükemmel manasıyla hayat sahibi.
 

 El-Kayyûm

Gökleri, yeri ve her şeyi tutan.
 

 El-Vâcid

İstediğini, istediği vakit bulan.
 

 El-Mâcid

Kadri büyük, keremi bol olan.
 

 El-Vâhid

Tek olan.
 

 Es-Samed

Sığınacak tek dayanak olan.
 

 El-Kâdir

Her şeye gücü yeten, her istediğini yapmaya kâdir olan.
 

 El-Muktedir

Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde dilediği gibi tasarruf eden.
  El-Mukaddim İstediğini ileri geçirip, öne alan.
 

 El-Muahhir

İstediğini geri koyan, arkaya bırakan.
 

 El-Evvel

Başlangıcı olmayan, ilk olan.
 

 El-Âhir

Bitişi olmayan, son olan.
 

 Ez-Zâhir

Açıkca bilinen, âşikâr olan.
 

 El-Bâtın

Gizli olan.
 

 El-Vâlî

Her şeyi tek başına idare eden.
 

 El-Müteâlî

Aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hâl ve tavırdan münezzeh olan.
 

 El-Berr

Kullarına iyilik ve ihsanı, nimetleri bol olan.
 

 Et-Tevvâb

Tövbeleri kabul eden.
 

 El-Müntakim

Suçluları adaletiyle cezalandırıp intikam alan.
 

 El-Afüvv

Affı ve rahmeti çok olan, bağışlayan.
 

 Er-Raûf

Pek acıyan, lütuf ve merhametle pek esirgeyen.
 

 Mâlikü’l-Mülk

Mülkün ebedi sahibi olan.
 

 Zü’l- Celal-i ve’l-İkram

Her türlü büyüklüğün, her türlü keremin sahibi olan.
 

 El-Muksıt

Bütün işleri birbirine uygun ve denk yapan.
 

 El-Câmî

İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan.
 

 El-Ganîyy

Çok zengin olan.
 

 El-Muğnî

İstediğini zengin eden.
 

 El-Mânî

Bazı şeylerin meydana gelmesine müsaade etmeyen, engelleyen.
 

 Ed-Dâr

Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan, hüsrana ugratan.
 

 En-Nâfi

Hayır ve menfaat verecek şeyleri yaratan.
 

 En-Nûr

Alemleri nurlandıran.
 

 El-Hâdî

Hidayete ve doğru yola erdiren.
 

 El-Bedî

Örneksiz, misilsiz, hayret verici nice âlemler icad eden.
 

 El-Bâki

Varlığının sonu bulunmayan, ebedi olan.
 

 El-Vâris

Servetlerin gerçek sahibi olan.
 

 Er-Reşid

Bütün işleri ezeli takdirine uygun bir nizam ve hikmet üzere sonuna ulaştıran.
 

 Es-Sabûr

Çok sabırlı olan.
 


SIK SORULAN SORULAR

1. Allah’ın 99 ismi nereden gelmektedir? Kaynağı nedir?
Allah'ın 99 ismi Kur'an ve hadislerden gelmektedir. Bu 99 isim, Kuran’’da doğrudan Allah'ı ifade amacıyla kullanılmış olan isimlerden ve hadislerde Allah'a izâfe edilen fiil veya sıfatlardan gelen isimlerdir.

2. Allah’ın 99 ismi mi var?
Gerçekte Allah'ın doksan dokuzdan fazla ismi vardır. Sadece Kur'an'da geçen isimler yüzden fazladır. Bunların yanı sıra hadislerde Allah'a atfedilen başka isimler de bulunmaktadır. Ancak İslam toplumlarında genellikle doksan dokuz isim daha yaygın olarak kabul edilir.

3. Neden değilde 99 ismi var?
O tektir ve teki sever. Bu nedenle islam toplumlarında değilde 99 ismi tercih edilmiştir. Ayrıca peygamber efendimizin "Allah'ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Kim bunları ezberlerse cennete girer.” hadisinin 99 rakamını işaret etmesinden dolayı bu rakam ortak kabul görmüştür.

4. 99 ismi dışında bilinen hangi isimleri var?
Doksan dokuz isim dışında Şafi, Kafi, Hannan, Mennan, Hüda, "Yunus Emre" şiirlerinde Çalab gibi isimler de Allah’ın isimleri olarak kullanılırlar.

5. En önemli ve en özel ismi hangisidir?
Yaratanın en önemli ismi “Allah” ismidir. Bu isim en özel isim olarak kabul edilir ve diğer isimler O'na izafe edilir.

6. Kuran'da en sık kullanılan ikinci isim hangisidir?
Kuran'da yaratan için en sık kullanılan ikinci isim Rahman'dır. Rahman isminin anlamı; Rahmetiyle muamele eden, esirgeyendir.

7. Kur'anın hangi ayetlerinde Allah'ın isimlerinin öneminden bahsedilir?
   Âraf “En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın."
   İsra “De ki: ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur."
   Taha-8 “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur."
   Haşr "O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."

8. Allah’ın 99 ismini ezberlersek ne olur?
"Allah'ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Kim bunları ezberlerse cennete girer.” Hadisine göre bu isimleri ezberler ve çokça tekrar edersek bu müjdeye nail oluruz.

9. İsimlerin tekrar edilmesinin faydası var mıdır?
Yaratıcının isimlerinin belirli sayıda tekrar edilmesinin (Zikir) çok fazla faydası vardır. En önemli faydası Allahın sevgisini kazanmaya vesile olmasıdır. Diğer faydası imanı güçlendirmesidir. Ayrıca Şifacılıkta, duaların kabulü, nazar ve büyü bozma tedavilerinde de zikir kullanılır.

Zikir nedir ve nasıl yapılır?
Allahın isimlerini, sıfatlarını onu öven kelimeleri Kuranda geçen ve zikredilmesini istediği kelime veya duaları dilde tekrar ederek söylemeye zikir denmektedir. Zikir dilde başlayıp belli tekrarlardan sonra kalpte devam edebilen bir keşif halidir. Özetle Zikir, Allah'ı gönülde tutmak, O'nu unutmamak demektir.

Esmâü'l-hüsnâ ne demektir?
Esmaül hüsna yüce Allah’ın en güzel isimleri anlamına gelir. Geniş anlamıyla esmâü'l-hüsnâ kavramı Allah’ın tüm isimlerini kapsar.

Esmaül Hüsna okursak ne olur?
"Esmaül Hüsna, insanın içinde eksik olan enerjileri tamamlar, zarar veren negatif enerjileri de yok eder ve kişiyi rahatlatır. Çünkü Esmaül Hüsna;Sizde Allah hakkında yücelik ve aşkınlık hissi uyandırıfunduszeue.infore huzur ve sükûn verir, lütuf ve rahmet ümidi telkin eder.

Esmaül Hüsna günde kaç kez okunmalı?
Sıkıntısız borçsuz bir hayat için, aynı zamanda her türlü isteğin gerçekleşmesi için her gün en az 1 kez okunur.

Esmalar ne kadar sürede etki eder?
Bizler manasını bilerek niyet ederek bir esmayı sahip olduğu ebced değerinde aşağı yukarı 40 gün okuduğumuzda bu esmanın sahip olduğu enerji bizde açığa çıkmaya başlar.

Regl iken Esma okunur mu?
Esmaül Hüsna da bir zikir olduğu için kadınlar regl iken, adetliyken esmaul husna okuyabilir.

Esmaul Hüsna okumak sevap mı?
Kabirde imandan sonra salih amellerin de şefaatçi olacağı bilinmektedir. - Allah'ın güzel isimleri manasına gelen Esmau'l-hüsna'nın okunması elbette çok sevaplıdır.

Esmaül hüsna nasıl okunur?
Esmaül Hüsnaya başlamadan önce Besmele çekilir. Ardından Dilek ne ise niyet edilir ve Esmaül Hüsna okunmaya başlanır.

Esmaül Hüsna ne için okunur?
Esmaül Hüsna'nın derin bir ihlas ve samimiyetle okunması maddi ve manevi sıkıntıları giderir, hem dünyevi hem uhrevi hacetleri yerini getirir ve günahların Allah-u Teala'nın izni keremiyle bağışlanmasını sağlar.

 

ALLAH

Gördüğümüz görmediğimiz, bildiğimiz bilmediğimiz bütün âlemlerin sâhibi ve mâliki, kâinatın yegâne yaratıcısı, her türlü övgüye ve ibâdete lâyık olan yüceler yücesi Rabbimizin doksan dokuz isminin bütün hususiyetlerini kendinde toplayan en kapsamlı özel adıdır.

Er-Rahmân

Rahmet ve merhamet; acıma, bağışlama, kalp yufkalığı, şefkat ve ihsân anlamlarına gelir. “Rahmân” ve “Rahîm” isimleri, “çok şefkat ve merhamet eden” anlamındadır. Kur’ân’da “Rahmân” ismi elli yedi, “Rahîm” ismi yüz on beş defa Allah’a nisbet edilmektedir. “Rahmân”, Allah’ın zâtî ismi, “Rahîm” ise fiilî isimlerindendir. “Rahmân”, zâtî ismi olduğundan Allah’tan başkasına isim olarak verilemez. Fiilî isimlerinden olan “Rahîm” ise başkasına isim olarak verilebilir. Allah’ın bu ismi bir kulda tecelli ederse, o kul merhamet kanatlarını bütün yaratıklara açar. Allah’ın rahmeti bütün yaratılmışları kapsar. Rahmetiyle, inanan inanmayan bütün insanlara rızıklarını ve nimetlerini bol bol funduszeue.info Peygamber Allah’ın rahmetini şöyle anlatır: “Şüphesiz Allah’ın yüz rahmeti vardır. Bunlardan bir tanesini yaratıklarına vermiştir. Yaratıkların birbirlerine acımaları bu rahmet sebebiyledir. Allah’ın rahmetinin doksan dokuzu kıyâmet günü içindir.”

Er-Rahim

Pek çok merhamet edici, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük nimetler vermek suretiyle mükâfâtlandırıcı anlamındadır. Rahmân ve rahîm, rahmet kökünden türemiştir. İkisi de Allah’ın engin merhamet ve şefkatini bildirir. Ancak aralarında şöyle bir fark vardır: Rahmân ismi dünyada mü’min kâfir herkesi kuşatmışken, rahîm, sadece inananlara mahsustur. Bu bakımdan Allah, âhirette sadece mü’minlere rahmet ederek, onları cennetine koyacaktır. Rahmân ve rahîm isimleri iki türlü rahmet ifâde eder. Rahmân isminin ifâde ettiği rahmet, hiç bir şarta, kesbe ve irâdeye bağlı olmayarak bahşolunan rahmettir. Bu bütün yaratıkları kapsayan bir rahmettir. Bunda çalışan çalışmayan, itaatli suçlu, inançlı inançsız ayırımı yoktur. Rahîm isminin ifâde ettiği rahmet ise, Rahmân’ın lütfu olan rahmeti iyiye kullanarak çalışanlara bir mükâfât olmak üzere verilen rahmettir. Bu, en az bire ondur. Çalışanın samimiyetine göre yedi yüz katına ve hatta daha fazla katlara çıkabilir. Elbette çalışanla çalışmayan bir olmaz.

El-Melik

Görülen ve görülmeyen bütün âlemlerin, bütün kâinatın tek sahibi ve mutlak surette tek hükümdârı demektir. Kendisine ibâdet edilmeye yegâne lâyık olan O’dur. O’nun istediği olur, istemediği olmaz. O, bir şeyin olmasını isterse, sadece “ol” der, o da derhal olur. Olmasını istemediği hiçbir şey de asla varlık sahasına çıkamaz. Bütün evren, yaratılmış olan her şey, mükemmel bir düzen içerisinde işlemektedir. Asla bir başı boşluk ve düzensizlik yoktur. Bütün idâre tek bir yerden geliyor. O Allah, dünya ve âhiret hayatındaki her şeye gerçek anlamda ve kayıtsız şartsız hâkim ve mâlik olan ve dilediği gibi tasarrufta bulunandır.

El-Kuddûs

Hatadan, gafletten, âcizlikten, her türlü eksiklikten uzak, bütün kemâl sıfatları üzerinde toplamış, bütün övgülerin üstünde olan demektir. Her türlü ayıptan, kusurdan ve ihtiyaçtan uzak olan, her türlü hayır ve bereketin kaynağı olan mübarek zât demektir. Her türlü eksiklikten, lekeden, pastan, kirden son derece temiz demektir. Gördüğümüz görmediğimiz, bildiğimiz bilmediğimiz her şeyi yaratan Allah Teâlâ, kâinâtı akıllara durgunluk verecek bir düzen ile yaratmıştır.

Es-Selâm

Her türlü eksiklikten, ayıptan, kusurdan, yaratılmışlara özgü değişim ve yok oluştan münezzeh ve sâlim olan; kullarını her türlü kötülüklerden, tehlikelerden selâmete çıkaran; Cennetteki kullarına selam veren demektir. Allah, gerek dünyada, gerekse âhirette tehlikeye düşen kullarını tehlikelerden kurtarıp selamete çıkarandır. Hz. Peygamber, her namazdan sonra; “Allah’ım! Sen’sin selâm ve Sen’dendir selâm!” buyurmuştur. Selâm, Esmâ-i Hüsnâ’dan biri olduğu için Müslüman olmayanlara bu lafızla selam verilmez. Müslüman olmayanlar, dua ve esenlik dileği olan “selâm”ı hak etmemişlerdir.

El-Mü’min

Güven veren, va’dine güvenilen; inananları korku ve endişeden güvende kılan; mü’minlerin îmân ve samimiyetini tasdik eden; mûcizeler vermek suretiyle Peygamberlerinin doğruluğunu isbatlayan; kendisine sığınanları koruyan, emniyetle rahatlandıran funduszeue.info’ın kullarına en büyük nimetlerinden biri, îmândır. Diğeri, emniyettir. İnsan; canı, malı, ırzı, namusu için her zaman bir endişe ve korku içinde kalsaydı, bu ne büyük bir azap olurdu. Bu isim bir kulda tecellî edince, o kulun kalbine imân iyice yerleşir. O, güvenilir biri olur. Allah Teâlâ, mü’min isminin bir tecellisi olarak inananları korkulardan güvende kılıyor.

El-Müheymin

Kâinatın bütün işlerini gözetleyip yöneten; bütün yaratıklarını gözetip koruyan; korkulardan emin kılan demektir. Yine kullarına asla zulmetmeyen; her söylediği ve yaptığına güvenilen; bütün kullarını hükmü altına alan; olup biten her şeyden haberdâr olan ve Peygamberi’ne indirdiği vahyin doğruluğuna tanıklık eden; kullarını dâimâ gözetim altında bulunduran; mü’minlere güven, sevgi ve huzur veren demektir.

El-Aziz

Yenilmesi mümkün olmayan gâlip; dengi ve benzeri bulunmayacak şekilde değerli ve şerefli; güçlü ve yenilmez demektir. Allah Teâlâ yegâne güç ve kuvvet sahibi olan mutlak gâliptir. O’nu âciz bırakacak hiç bir güç yoktur. Dilediğini izzetli, şerefli ve üstün kılar.

El-Cebbâr

Dilediğini her durumda gerçekleştiren; istediğini zorla yaptırmaya muktedir olan; yaratılmışların halini iyileştiren; parçalanmış, dağılmış ve bozulmuş olanı düzeltip onaran; her şeyi tasarrufu altına alan demektir. Allah Teâlâ, kırılanları onarır, eksikleri tamamlar, her türlü perişanlıkları düzeltir, yoluna koyar. Düzeni bozulan her şeyi düzene koyar. Yaratıklarının ihtiyaçlarını giderir. Yaşama ve rızık sebeplerini sağlar. Kırılan ümitlerin canlanması, şaşırtıcı perişanlıkların iyi hale gelmesi ve yola konması için tek başvuru kaynağının Allah Teâlâ olduğunu bilmeli, yanlış yerlere başvurmamalıdır.

El-Mütekebbir

Her zaman ve her yerde büyüklüğünü gösteren; zât ve sıfatlarının mâhiyeti bilinemeyecek kadar ulu, yaratılmışların sıfatlarından yüce olan; azgın ve zâlim insanları mutlak gücüne boyun eğmek zorunda bırakan demektir. Büyüklük ve yücelik, ancak Allah’a mahsustur. İnsan çalışıp çabalamalı büyük adam olmalı, ama asla büyüklenmemelidir. Yaratılmışlar içinde ilk defa kendini büyük gören İblis olmuş ve bu durum onun lanetlenmesine, cehenneme girmesine sebep olmuştur.

El-Hâlık

Her şeyi yaratan, yoktan var eden demektir. Allah Teâlâ, eşyayı, her hangi bir örneği ve benzeri olmadan yaratandır. Yarattığı her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilir. Her şeyin varlığını, varlığı boyunca görüp geçireceği halleri bilir, olayları tayin ve tesbit eder, ona göre yaratır. Demek ki hâlık isminin iki anlamı vardır: birincisi; bir şeyin nasıl olacağını tayin ve tesbit etmek, ikincisi, o takdire uygun olarak o şeyi yaratmak, var etmek. Allah Teâlâ, her şeyi ezelde takdir etmiş, takdir ettiklerinin zamanı gelince bunları yaratmış, varlık sahasına çıkarmıştır. O’nun ilim, irâde, takdir ve yaratmasından hiç bir şey uzak kalamaz.

El-Bârî

Bir örneği ve maddesi olmaksızın yaratan; evrenin bütün parçalarını âhenkli ve düzenli olarak meydana getiren demektir. Allah Teâlâ, zât ve sıfatları bakımından yaratılmışlara asla benzemez. Yarattığı her şeyi hiç bir modele bağlı kalmaksızın yarattığı gibi, tam bir uygunluk ve kusursuzluk halinde yaratmıştır. Bir kulda bu isim tecellî edince, o kul yaptığı her şeyi adâletle, hakkâniyetle ve sağlam yapar.

El-Musavvir

Varlıkları çeşitli şekillerde yaratan; yarattığı her varlığa ayrı bir şekil ve husûsiyet veren demektir. Hâlik, bâri’ ve musavvir isimlerinin üçü de yaratıcı anlamındadır. Bunlardan hâlik; bir örneği, eşi, benzeri olmaksızın ilk defa yaratan demektir. Bâri’; yarattığı şeyi düzgün yaratan, yarattığı canlıları, organları yerli yerinde, uyumlu yaratan demektir. Musavvir de; yarattığı her şeye ayrı bir şekil, biçim ve husûsiyet veren demektir. Yeryüzünde bulunan milyarlarca insanın her bir organının bir diğerine benzemeyişi, Allah’ın yaratıcılığının mükemmelliğine delildir. Bu isimden nasip alan kullar, Allah’ın yarattığı her şeye hayranlıkla ve ibretle bakarlar.

El-Gaffâr

Dâimâ affeden; kullarının günahlarını örten, ayıp ve kusurlarını bağışlayan; tekrarlanan günahları bağışlayan; mağfireti, bağışlaması sonsuz olan demektir. Mânevî kirlerden, günahlardan temizlenmek için Allah Teâlâ’ya istiğfar etmeli, mağfiret ve bağışlanma dilemeliyiz.

El-Kahhâr

Yenilmeyen, yegane gâlip demektir. Allah Teâlâ, her şeye, her istediğini yapacak şekilde gâlip ve hâkimdir. Kuvvet ve kudretiyle her şeyi içinden ve dışından kuşatmıştır. O’na karşı her şeyin boynu büküktür. Dilediğini istediği anda yok ve helak eder.

El-Vehhâb

Karşılık beklemeden bol bol veren; hibesi ve lütfu çok olan demektir. Allah Teâlâ, bağışı çok olandır, karşılıksız verendir, nimetlerinin ardı arkası kesilmeyendir. İnanan inanmayan ayırımı yapmaksızın bütün kullarına nimetlerini bol bol verendir. Rahmeti gereği lütfu bol olan ve hayırlı işlerde başarıya ulaştırandır.

Er-Rezzâk

Bedenlerin ve ruhların gıdasını, bütün yaratıklarının rızkını yaratıp veren demektir. Allah Teâlâ, yarattığı bütün yaratıklarının rızkına kefildir. Yerde, gökte, yer altında, denizde vb. nerede canlı varsa hepsinin rızkını yaratan Allah Teâlâ’dır. Hepsinin rızkını tam vaktinde ve unutmadan verir. Ancak insanlara, yarattığı rızıkları meşrû yoldan arayıp bulmalarını emretmiştir. Bu isimden nasip alan kul, rızkın değil, Rezzâk’ın peşinden koşar. Her nimette O’nu hatırlar. Allah’ın cömertliğine hayran kalır.

El-Fettâh

İyilik kapılarını açan; hakemlik yapan; bütün anlaşmazlıklarda hakemlik yaparak mutlak adâleti gerçekleştiren; zulme uğrayanlara yardım eden; mü’min kullarını zafere ulaştıran; mü’minlere mânevî kapıları açıp kalplerden kederleri gideren; her derde çare bulan; her türlü engelleri kaldıran demektir. Allah Teâlâ, yürekten, tasaları, kederleri giderendir. İnsanı sıkıntılardan kurtarıp göğsüne genişlik verendir. Anlaşılması zor ilimlerin üzerindeki zorluğu gidererek anlaşılmasını kolaylaştırandır. Allah, insana hidâyet yollarını açar.

El-Alîm

Hakkıyla bilen demektir. Allah Teâlâ, zaman ve yer kaydı olmaksızın büyük küçük, gizli açık her şeyi bilendir. Olmuşu, olanı, olacağı en mükemmel bir şekilde bilir. Hiç bir şey O’nun bilgisi dışına çıkamaz. O’nun bilemeyeceği bir şey düşünmek mümkün değildir.

El-Kâbıd

Rızkı daraltan; canlıların ruhlarını alıp hayatlarına son veren demektir. Allah Teâlâ, istediğini sıkar, daraltır; istediğini genişletir. İstediğinden verdiği zenginliği, çoluk çocuğu, hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir. ihsânettiği şeyleri daraltır, azaltır. Güneşin doğmasıyla karanlığı giderir. Kuşlara gökyüzünde uçma imkânı verir, onları düşmekten korur. Bu ismi “Bâsıt” ismiyle beraber değerlendirmelidir.

El-Bâsıt

Rızkı genişleten; ruhları bedenlerine dağıtan demektir. Allah Teâlâ, kulunu darlıktan çıkaran, sıkıntıdan kurtarandır. İlâhî imtihanın gerçekleşmesi için bazan sıkar, bazan genişletir. Bazan darlık, sıkıntı verir. Bazan bolluk, rahatlık, huzur verir. Bu ismi, “Kâbıd” ismiyle beraber değerlendirmelidir.

El-Hâfıd

Alçaltan; zillete düşüren; yukarıdan aşağıya indiren demektir. Allah Teâlâ, kâfirleri, zâlimleri, zorbaları alçaltır; mü’minleri, dostlarını yükseltir. İstediği kulunu yukarıdan aşağıya atıverir. En yüksek mertebelerden en aşağı mertebelere indiriverir. Allah’ın düşürdüğünü hiç kimse yükseltemez, yükselttiğini de hiç kimse alçaltamaz. Bu ismi “Râfi’” ismiyle beraber değerlendirmelidir.

Er-Râfî

Yücelten, yükselten, yukarı kaldıran, şeref veren demektir. Allah Teâlâ, dilediği kuluna şeref bahşederek yükseltir, diğer kullarından üstün kılar. Dilediğini zengin kılar, şerefli kılar, saygıdeğer kılar. Dilediğine îmân bahşeder, sâlih ameller işlemesine ve cennetine girmesine imkân verir. Bu ismi, “Hâfid” ismiyle beraber değerlendirmelidir. Râfi’; dostlarının tâat ve amellerini kabul edip kendisine yaklaştıran, dünyada şerefli kılan demektir. Hâfid de; kendisine itâat etmeyenleri kendisinden uzaklaştıran, mertebelerini düşüren demektir.

El-Muiz

Üstün kılan, izzet ve şeref veren; mülkü dilediğine veren demektir. Allah Teâlâ, kendisine inananları yükseltir, şereflendirir, başkalarına üstün kılar. Îmân ehli, Allah’ın azîz ve değerli kıldığı kimselerdir. “Muizz” ismini “Müzill” ismi ile beraber değerlendirmelidir.

El-Muzil

Zillete düşüren, hor ve hakir kılan, rezil ve perişan eden, alçaltan demektir. Gönülleri dünya hırsı ile yanıp tutuşan kişiler, Allah’ın zelil kıldıklarıdır. Bunların şiarı dünya çıkarı için nefsini alçaltmaktır. Bunlar yarın Allah’ın huzuruna yüzleri kararmış olarak çıkacaklardır. “Müzill” ismini, “Muizz” ismi ile beraber değerlendirmelidir.

Es-Semî

Sonsuz işiten, her türlü kısıtlamadan yüce olarak gizli açık her şeyi işiten; işitilecek şeyler kendisine gizli kalmayan; dilek, dua ve yakarışları kabul eden demektir. Allah Teâlâ, ister açık, ister gizli bütün sesleri, fısıltıları işitir. Kendisine içinden hamd edenin hamdini işiterek onu mükâfâtlandırır. Dua edenlerin dualarını kabul eder. Allah’ın işitmesi kullarınki gibi kulak ve ses gibi bazı vasıtalarla değildir.

El-Basîr

Sonsuz görücü; her şeyi gören, bilen; kendisinden hiç bir şey saklanamayan demektir. Allah Teâlâ’nın görmesi de işitmesi ve diğer isim ve sıfatları gibi sonsuzdur. Her hangi bir organ ve vasıta ile değildir. Görme konusu olan her şeyi görür. Açıkta olanları gördüğü gibi gizli olanları da görür. Dışımızı gördüğü gibi içimizi de görür. O hâlde devamlı bir şekilde Rabbimiz tarafından görüldüğümüzü ve gözetlendiğimizi unutmamamız, buna göre söz ve davranışlarımıza dikkat etmemiz gerekir.

El-Hakem

Hükmeden, hakkı yerine getiren; hüküm yetkisi kendisine ait olan; son hükmü verecek olan demektir. Allah Teâlâ, hâkimdir. Her şeyin hükmünü O verir. Verdiği hükmü tamamiyle yerine getirir. O’nun hükmünü engelleyecek, bozacak, değiştirecek, geri bıraktıracak hiç kimse yoktur. Kıyâmet gününde Allah Teâlâ hükmünü verecek, adâlet tam olarak gerçekleşecek ve herkes hak ettiğinin karşılığını tam olarak alacaktır. Hiç kimseye en küçük bir haksızlık yapılmayacaktır.

El-Adl

Mutlak adâlet sahibi, çok adâletli, asla zulmetmeyen; her şeyi yerli yerine koyan demektir. Allah Teâlâ, çok adâletlidir. Hiç kimseye en küçük bir haksızlık yapmaz. Herkes neyi hak ettiyse, herkese hakkını tam olarak verir. Yaptığı her şey, akla, mantığa, hikmet ve maslahata uygundur. Bu isimden nasip alan kul, zulmün her çeşidinden kaçınır; kendi aleyhine bile olsa adâletten ayrılmaz.

El-Latîf

Yaratılmışların ihtiyaçlarını en ince ayrıntıya varıncaya kadar bilip sezilmez yollarla karşılayan; kullarına yumuşaklıkla, lütuf ve ihsânıyla muâmele eden demektir. Allah Teâlâ, kullarına iyilik ve merhamet edendir. Fiillerini yumuşaklıkla gerçekleştirendir. Sonsuz lütuf ve kerem sahibidir. Kendisine gizli olan hiç bir şey yoktur.

El-Habîr

Her şeyi bilen, her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdâr olan demektir. Allah Teâlâ, yerde ve gökte, bütün evrende olan gizli açık her şeyden haberdârdır. O’nun bilemeyeceği bir şey düşünmek mümkün değildir. Bu bakımdan yaptığımız her şeyi Allah’ın bildiğini düşünerek yapmalıyız.

El-Halîm

Suçluların cezasını vermeye gücü yettiği hâlde cezalandırmayıp onlar hakkında yumuşak davranan, cezalarını geriye bırakan; acele ve kızgınlıkla muâmele etmeyen demektir. Allah Teâlâ, günahları yüzünden kullarına olan lütuf ve ihsânını esirgemez. İyi olsun kötü olsun bütün kullarını rızıklandırır; belâ ve âfetlerden korur. Acelecilikle ve kızgınlıkla davranmaz. Çok yumuşak davranır. Ceza vermekte acele etmez. Süre tanır, ama ihmal etmez.

El-Azîm

Büyük, yüce, ulu demektir. Allah Teâlâ, zât ve sıfatları bakımından en büyüktür. Mutlak ve ekmel büyüklük Allah’a mahsustur. O, hiç bir şekilde âciz bırakılmayacak olan Kâdir-i mutlaktır. Akıl, O’nun büyüklüğünü idrâkten âcizdir.

El-Gafûr

Günahları bağışlayan; affeden demektir. Allah Teâlâ, bağışlaması bol olandır. Kulun günahı ne kadar çok olursa olsun Allah Teâlâ, bunları meydana çıkarıp kulunu rezil ve rüsvay etmez, bunları örter ve gizler. Kulun, işlediği gü nahları ve suçları bağışlar. Sonsuz mağfiret edici ve bağışlayıcıdır. Bu isimden nasip alan kul, daima istiğfâra yönelir. Şahsına yapılan haksızlıkları bağışlar. Kin tutmaz.

Eş-Şekûr

Az iyiliğe çok mükâfât veren; kendi rızası için yapılan iyilikleri fazlasıyla mükâfâtlandıran demektir. Allah Teâlâ, kulların işlediği ibâdet ve iyilikleri fazlasıyla karşılayandır. Kul, Allah’ın verdiği nimetlere şükürle karşılık vermelidir. Kul şükrederse, Allah onun şükrünü karşılıksız bırakmaz, fazlasıyla mükâfâtlandırır.

El-Aliyy

Pek yüce, pek yüksek demektir. Allah Teâlâ, insan tasavvurunun tahayyül edeceği her şeyden daha büyük, daha yüce ve daha yüksektir. İzzet, şeref ve hükümranlık bakımından O’ndan daha yüce bir varlık yoktur. O’nun yüksekliği cisimlerin sahip olduğu türden değildir. Yücelik ve üstünlük bakımındandır.

El-Kebîr

Büyük ve ulu demektir. Allah Teâlâ, her hususta insanların kavrayamayacağı kadar ulu ve büyüktür. Zâtının ve sıfatlarının mâhiyeti bilinemeyecek kadar uludur. Mutlak büyüktür. Kudret ve hükümranlığı sınırsızdır. Hiç bir şeye muhtaç değildir. Yaratılmışlara benzemez. O’nun büyüklüğü, mekâna bağlı bir büyüklük değildir. O, bundan münezzehtir.

El-Hafîz

Koruyup gözeten; kendisinden gizli hiç bir şey olmayan demektir. Allah Teâlâ, evrenin düzenini koruyup sürdürendir. Her şeyi eksiksiz kaydedip hesaba çekmek üzere koruyandır. İnsanların niyetlerini ve bütün sırlarını bilendir. İnsanların söz ve hareketlerini melekler aracılığıyla tesbit ve tescil ettirendir. Dostlarını kötülüklerden koruyandır.

El-Mukît

Yaratılmışların her türlü gıdalarını yaratıp veren; her şeye gücü yeten ve koruyan demektir. Allah Teâlâ, bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp verendir. Yarattığı bütün canlılara ne kadar ömür takdir etmişse ona göre rızıklarını da tayin ve takdir etmiştir. Herkesin rızkı bellidir. Herkes kendi rızkını yer, kimse kimsenin rızkını yemez.

El-Hasîb

Kullarına yeten; onları hesaba çeken demektir. Allah Teâlâ, herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerinin bütün ayrıntılarıyla hesabını iyi bilendir. Bütün kullarını yaptıklarından dolayı veya yapmaları gerekenleri yapmadıklarından dolayı çok ayrıntılı bir şekilde hesaba çekecek ve herkesin hak ettiğini tam olarak verecektir.

El-Celîl

Azamet ve ululuk sahibi demektir. Allah Teâlâ, bütün sınırlama ve benzerlikleri aşan bir yüceliğe sahiptir. Değer ve mertebece en yüce olandır. Mü’minleri yücelten, amellerini kabul edip mükâfâtlarını artırandır. O, zât, sıfat ve fiilleri itibariyle en büyüktür. O’nun büyüklüğü hacim itibariyle değildir; şân, şeref ve yücelik itibariyledir.

El-Kerîm

İhsânı, in’âmı, lütfu, keremi bol olan, sonsuz cömert demektir. Allah Teâlâ, her türlü faziletin sahibidir. Hiç bir karşılık beklemeden verendir. Yardımı ve ikrâmı sonsuz ve sınırsızdır. Muktedirken, affedendir. Va’dini yerine getirendir. Kendisine sığınanı yüz üstü bırakmayandır. Az da olsa işlenen iyi ameli kabul eden, karşılığını fazlasıyla verendir. Bu isimden nasip alan kul, cimriliğin her çeşidinden kurtulur. Allah’ın kendisine verdiği nimetleri diğer kullarıyla paylaşmasını bilir. Şahsiyetini zedeleyecek her türlü rezillikten kurtulur.

Er-Rakîb

Her şeyi gözetleyip denetleyen; kontrol eden demektir. Allah Teâlâ, yaratıklarından bir an bile gâfil değildir. Kim ne yaparsa onu görür ve bilir. Hiçbir şey Allah’tan gizli kalmaz. Bütün varlıklar üzerinde gözcüdür, gözetleyicidir. Bütün işler O’nun denetimi ve gözetimi altında meydana gelmektedir. O, bütün olan bitenlere şahittir. Herkese yaptığının karşılığını verir.

El-Mücîb

Kendine yalvaranların isteklerini veren; kullarının dileklerine ve dualarına karşılık veren demektir. Allah Teâlâ, kullarına, onlardan daha yakındır. Kendine yalvaranları işitir, bilir ve onların isteklerini verir. İnsanın duâya şiddetle ihtiyacı vardır. Duâ, bir bakıma ibâdettir. Duâdan mahrum kalmamak lazımdır.

El-Vâsî

İlmi ve merhameti her şeyi kuşatan demektir. Allah Teâlâ, kullarına bolca ihsân eden, rızıklarını genişletendir. Allah ilim, lütuf ve ihsânı ile her şeyi kuşatmıştır. Nimetlerinin bir kısmı fayda sağlayan türden, diğer bir kısmı da zararları gideren türdendir.

El-Hakîm

Hikmet sahibi demektir. Allah Teâlâ, yaptığı her şeyi yerli yerince, eksiksiz ve tam yapar. En üstün bir ilim sahibidir ve yaptığı her şey mutlaka bir hikmete mebnîdir; hikmetsiz asla iş yapmaz. Bütün emirleri insanların yararına olduğu gibi bütün yasakları da insanların zararınadır.

El-Vedûd

Çok seven ve çok sevilen; sevilmeye lâyık olan demektir. Allah Teâlâ, sâlih kullarını sever, sâlih kulları da Allah’ı sever. Sâlih kullarından râzıdır. Allah yaratılmış bütün varlıkların hayrını ister. Bu nedenle onlara ihsân ve ikrâmlarda bulunur. Sevilmeye en çok lâyık olan da O’dur. Her mü’minin hedefi Allah dostluğunu kazanabilmek olmalıdır. Bunun için her türlü fedakârlığa katlanmalıdır. Bu isimden nasip alan kul, hem Allah adına herkesi, her şeyi sever; hem de herkes tarafından sevilir.

El-Mecîd

Şânı büyük, yüksek; lütuf ve ikrâmı bol demektir. Allah Teâlâ, her türlü eksikliklerden yücedir. Şânı büyüktür. Lütuf ve keremi çoktur. Her türlü övgüye lâyıktır. Affı, ihsânı, rahmeti ve yardımı sonsuzdur. Nimetleri saymakla bitmez.

El-Bâis

Ölüleri dirilten, Peygamber gönderen demektir. Allah Teâlâ, öldükten sonra diriltendir. İnsanlar ölüp toprak olduktan sonra onları diriltecek, kabirlerinden çıkaracak, mahşerde toplayacak, çok ayrıntılı bir şekilde hesaba çekecektir. Allah Teâlâ, aynı zamanda insanlara doğru yolu göstermek üzere Peygamberler gönderendir. Peygamberlere uyanlar kurtulacak, uymayanlar azâbı hak edeceklerdir.

Eş-Şehîd

Her zaman, her yerde hazır olan; her şeye şâhit olan; kendisine hiçbir şey gizli olmayan demektir. Allah Teâlâ, her şeyi bilendir. İlminden hiç bir şey gizli olmayandır. Allah, açıkta olanları da bilir, gizli olanları da bilir. O, her şeye şâhittir. Âhirette herkese halini bildirecektir.

El-Hakk

Varlığı gerçek olan, varlığı hiç değişmeden duran; varlığı ve ilâhlığı kesin olan, hükmünün gereğini yerine getiren demektir. Allah Teâlâ, varlığı ve ilâhlığı kesin olan, inkârı mümkün olmayandır. O’nun zâtı yokluğu kabul etmediği gibi bir değişikliği de kabul etmez. Hükmünün gereğini yerine getirendir. Ezelî ve ebedî olandır. Değişmeksizin varlığı devam edendir. Varlığı fiilen gerçek olandır yani sadece zihinde değil, zihnin dışında da var olandır.

El-Vekîl

İşlerini kendisine bırakanların işlerini en mükemmel bir şekilde yapan; kendisine güvenilip dayanılan demektir. Allah Teâlâ, her bakımdan insanın güvenip dayanacağı varlıktır. En güzel vekildir, en büyük vekildir. Yarattığı bütün varlıkların işlerini idare edendir. Allah Teâlâ, elinden geleni yaptıktan sonra işini Allah’a havale edeni, mükâfâtlandırır.

El-Kaviyy

Pek güçlü; gücü her şeye yeten demektir. Allah Teâlâ, tam bir kudret sahibidir. Gücü, kuvveti sonsuzdur; bitmez, tükenmez. Bir sınıra sığmaz, ölçüye gelmez. Nicelik ve nitelik bakımından üstün kudrete sahiptir. Gücünün yetmeyeceği bir şey düşünülemez. O, her şeyi etkiler, ama hiç bir şey O’nu etkileyemez.

El-Metîn

Sonsuz kudrete sahip; son derece güçlü, kuvvetli; dayanıklı, sağlam demektir. Allah Teâlâ, sonsuz bir güce sahiptir. Fiillerinden dolayı zatına her hangi bir zorluk ve yorgunluk ilişmez. Kuvveti azalıp gevşemez. Hiçbir şey O’nu âciz bırakamaz. Hiç kimsenin yardımına da muhtaç değildir. Allah’ın “Kaviyy” ismi, kudretinin kemâlini ifâde eder. Bütün nesne ve olayları etkileyendir. “Metîn” ismi, kuvvetinin şiddetini bildirir. Dıştan gelebilecek hiç bir etkiyi kabul etmeyendir.

El-Veliyy

Dost ve yardımcı demektir. Allah Teâlâ, sevdiği kullarının dostudur. Onlara yardım eder; sıkıntılarını, darlıklarını giderir; ferahlık verir. Dünya ve âhiret işlerinde başarıya ulaştırır. Mü’minlerin yardımcısı ve koruyucusudur. Allah’tan başka gerçek dost ve yardımcı yoktur.

El-Hamîd

Övülmeye lâyık olan demektir. Allah Teâlâ, bütün isimleri, sıfatları ve fiilleriyle övülmeye tek lâyık olan zâttır. Bütün varlığın diliyle övülen ve şükredilendir. Allah Teâlâ, bizâtihî övülmeye lâyık olandır. Aynı zamanda insanların işledikleri iyi fiiller sebebiyle onları över ve mükâfâtlandırır.

El-Muhsî

Sonsuz ilmiyle her şeyin sayısını bilen, her yapılanı bir bir sayan demektir. Allah Teâlâ, sonsuz ilmi ile her şeyi kuşatmıştır. Her şeyi tek tek ve bütün ayrıntılarıyla bilendir. O’nun ilminden hiç bir şey hariç kalamaz. Bütün amellerin sayısını bilir, kıyâmet günü bunların hepsinin karşılığını verir. Hiç birini unutmaz ve atlamaz.

El-Mübdi

Yaratıkları maddesiz ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan demektir. Allah Teâlâ, kâinâtı yaratırken daha önce bir benzeri ve örneği olmaksızın yaratmıştır. İşte esas yaratma denilen, ilk maddesi, örneği olmaksızın yaratmadır. Bu, yoktan var etmedir ve Allah’a mahsustur.

El-Muid

Yaratılmışları öldürdükten, yok ettikten sonra tekrar yaratan; öldükten sonra dirilten demektir. Allah Teâlâ, ilk defa yarattığı bütün insanları öldürecek, sonra tekrar diriltecek ve dünya hayatlarındaki inanç ve amellerinden hesaba çekecektir. Hayat, sadece dünya hayatından ibaret değildir. Tekrar bir hayat vardır ki gerçek ve devamlı hayat budur. İnsanlar buna göre hareket etmelidir.

El-Muhyî

Can veren, yaşatan demektir. Allah Teâlâ, can bağışlayan, sağlık verendir. Ölüleri diriltendir. Ölü beldeleri gökten indirdiği su ile canlandıran, yeryüzünü bitkilerle donatandır. İlk olarak yaratan, can veren Allah, öldükten sonra tekrar hayat vermeye kâdirdir. Ölü kalpleri ilâhî hidâyet ve marifetle canlandırandır.

El-Mümît

Öldüren, canlının hayatına son veren demektir. Allah Teâlâ, canlılara hayat verdiği gibi, ezelî ilmindeki takdire göre vakti gelince bu hayatlara son verendir. Fânî hayat, doğumla başlar, ölümle biter. Hayat dediğimiz ruhla cesedin birleşmesidir. Ölüm ise ruhun cesedden ayrılmasıdır. Ruh, ölmez. Başka bir hayatla devam eder. Kul için, ölüm sonrası başlayacak yeni ve devamlı hayata iyi hazırlık yapmak mühimdir.

El-Hayy

Diri, canlı olan; ölmek şânından olmayan demektir. Allah Teâlâ, bütün hayatların kaynağıdır. Hep diridir. Allah’ın hayy (diri) oluşu, yaratılmış varlıklarda olduğu gibi organik bir canlılık değildir. Hiç bir şeyden gâfil olmayan, hata yapmayan, kâinâtta kendisinden hiç bir şey gizli olmayan demektir.

El-Kayyûm

Olup kimseye muhtaç değildir. Ezelî ve ebedîdir. Her şeyin varlık kazanması ve varlığını devam ettirmesi ancak Allah’ın yaratması, maddî mânevî ihtiyaçlarını gidermesi ve korumasıyla mümkündür. Yeri, gökleri ayakta tutan O’dur.

El-Vâcid

İstediğini istediği zaman bulan; hiç bir şeye muhtaç olmayan demektir. Allah Teâlâ, dilediği şeye sahip olur. Bu hususta bir engelle karşılaşmaz. Bir şeyi ele geçirmek istediğinde zaman kollamaya, tedbir almaya, tuzak kurmaya ihtiyacı yoktur. İstediği, istediği zaman O’nun huzurundadır. Bütün yaratıklar O’nun emri ve tasarrufu altındadır.

El-Mâcid

Şânı ve kadri büyük; kerem ve cömertliği bol demektir. Allah Teâlâ, yardımı, ihsânı bol olandır. O’nun kullarına olan kerem ve cömertliği ifâdeye sığmaz, ölçüye gelmez. Bir taraftan kullarını iyi işler yapmaya muvaffak kılar; öbür taraftan onları güzel sıfatlara sahip olduklarından över.

El-Vâhid

Bir olan, tek olan; zâtında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde asla ortağı, dengi ve benzeri bulunmayan demektir. Allah Teâlâ, tektir, bölünüp parçalara ayrılmaz. Benzeri yoktur. Allah’ın bir olması sayı bakımından değildir, büyüklük ve yücelik açısındandır. O, bölünmesi ve artması mümkün olmayan tek bir varlıktır.

Es-Samed

Her şeyin kendisine muhtaç olduğu, kendisinin hiç bir şeye muhtaç olmadığı; ihtiyaçların giderilmesi ve ızdırapların dindirilmesi için başvurulacak tek merci demektir. Allah Teâlâ, yaratıkların her türlü ihtiyaçlarını gidermek için başvurdukları tek başvuru kaynağıdır. Her türlü yaratığın her türlü ihtiyacını en mükemmel bir şekilde karşılar ve giderir. Kendisi ise hiç bir şeye muhtaç değildir.

El-Kâdir

Her şeye gücü yeten; kudret sahibi demektir. Allah Teâlâ, istediğini, istediği gibi yapmaya gücü yetendir. Her şeyi takdir eden, planlı ve ölçülü yapandır. Hiçbir şey O’nu âciz bırakamaz. Âlem, mutlak irâde ve kudrete sahip olan Allah tarafından yaratılmıştır.

El-Muktedir

Tam bir kudret sahibi; her şeye gücü yeten demektir. Allah Teâlâ, kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf edendir. O’nun “Kâdir” oluşu, istediğini, istediği anda ve istediği şekilde yaratma gücüne sahip olması demektir. “Muktedir” olması ise, bilfiil gücünü yarattıklarında göstermesidir.

El-Mukaddim

İstediğini öne alan, ileri geçiren demektir. Allah Teâlâ, dilediği şeyi veya kimseyi öne alan, önde bulundurandır. Allah’ın daveti geneldir. Fakat hidâyet ettikleri davete uyar, ileri gider. Hidâyet etmedikleri geri kalır. Allah’ın emir ve yasakları bütün kullar içindir. Fakat Allah’ın muvaffak ettikleri bunlara uyar, yükselir; muvaffak etmedikleri geride kalır. O hâlde hem akıl ve irâdemizi Allah’a îmân ve itâat yönünde kullanmalı, hem de Allah’tan hidâyet istemelidir. “Mukaddim” ismi, “Muahhir” ismiyle beraber değerlendirilmelidir.

El-Muahhir

İstediğini geri koyan, arkaya bırakan demektir. Allah Teâlâ, hikmeti gereği geri bırakılması gerekenleri geri bırakır. “Mukaddim” ismi ile ilgili açıklamalarımız “Muahhir” ismi ile de ilgilidir. Esasen bu iki isim beraber değerlendirilmelidir. Bazan Allah Teâlâ, kulların istediklerini bir hikmeti gereği geri bırakır. İmtihan dünyasında olduğumuzu unutmamamız gerekir.

El-Evvel

İlk; varlığının başlangıcı olmayan demektir. Allah Teâlâ, bütün varlıklardan öncedir. Varlığının bir evveli, başlangıcı yoktur. O, kadîmdir, ezelîdir. Varlığı kendi zâtıyladır. Bütün varlıklar varlığını O’ndan almaktadır. Yaratmayı başlatan O’dur. “Evvel” ismini “Âhir” ismiyle beraber değerlendirmelidir.

El-Âhir

Varlığının sonu olmayan demektir. Allah Teâlâ, varlığı devamlı olandır. Varlığının başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur. Allah, eşyanın evveli olması bakımından “Evvel”dir. Eşyanın sonu Allah’tan olması bakımından da “Âhir”dir. “Âhir” ismini, “Evvel” ismiyle beraber değerlendirmelidir.

Ez-Zâhir

Varlığı apaçık demektir. Allah Teâlâ, varlığını ve birliğini belgeleyen birçok delil bulunması açısından aşikârdır. Her şeyin üstünde olan, her şeyden yüce olandır. Allah’ın varlığı o kadar açıktır ki insanın gördüğü her şey, ibret nazarıyla baktığı takdirde onu, Allah’a götürür. “Zâhir” ismi, “Bâtın” ismiyle beraber değerlendirilmelidir.

El-Bâtın

Zâtının görülmesi ve mâhiyetinin bilinmesi açısından gizli demektir. Allah Teâlâ, gizlidir. Çünkü O, gözle görülemez, künhüyle bilinemez. İnsan, her şeyiyle sınırlıdır. Allah ise, sınırsızdır. Sınırlı olan sınırsız olanı idrâk ve ihâta edemez. “Bâtın” ismi, “Zâhir” ismiyle beraber değerlendirilmelidir.

El-Vâlî

Kâinatın tek hâkimi, yöneticisi demektir. Allah Teâlâ, bu büyük evreni ve her an meydana gelen bütün olayları tek başına yönetendir. Yaratıkların işlerini yerine koyandır. Bütün varlıkların tek hükümdârı olup onlar üzerinde istediği şekilde tasarrufta bulunandır. Dirilten ve öldüren O’dur. Hiç bir şey O’nun tasarrufunun dışında kalmaz.

El-Müteâlî

İzzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce demektir. Allah Teâlâ, yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan yücedir. Zât, sıfat ve fiilleri açısından yaratılmışlara benzemekten, denk ve ortağı bulunmaktan yücedir.

El-Berr

İyilik ve bahşişi çok olan; va’dini yerine getiren demektir. Allah Teâlâ, kulları hakkında kolaylık isteyendir. Yaratıklarına karşı rahmet ve mağfireti; lütuf ve ihsânı bol olandır. Kullarının hep iyiliğini ister, kötülüklerini ve zorluk çekmelerini istemez. Yapılan kötülüklerin çoğunu bağışlar, örtbas eder.

Et-Tevvâb

Tövbe eden kullarının tövbelerini kabul eden ve tövbede muvaffak kılan demektir. Allah Teâlâ, kullarını tövbeye sevkeden ve tövbelerini kabul edendir. Kendisine yönelen kullarının günahlarını affedendir. Tövbeleri kabul edip günahları bağışlayandır. Kul, işlediği günahlardan pişman olur, tövbeye yönelirse Allah onu tövbesinde başarılı kılar ve tövbesini kabul eder.

El-Müntakim

Suçlulara, adâleti ile hak ettikleri cezayı veren demektir. Allah Teâlâ, suçluları hemen cezalandırmaz. Onları çeşitli yollarla uyarır. Yanlış davranışından dönmesi için kendisine fırsat ve yeterli zaman verir. Tövbe etmeyenleri cezalandırır. Fakat bu cezalandırma kendisi için değildir; zulüm ve gadre uğrayanlar içindir. Allah, dostlarından değil, düşmanlarından intikam alır.

El-Afüvv

Hiç bir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları affeden demektir. Allah Teâlâ, günahları kökünden kazıyıp tamamen yok eder. Kirâmen kâtibin meleklerinin kayıtlarını siler. Hatırlayıp mahçup olmasınlar diye kullarına işledikleri günahları da unutturur. Bu isimden nasip alan kul, bir taraftan devamlı Allah’tan af diler, diğer taraftan ümitsizliğe kapılmaz. Kullara karşı da çok affedici olur.

Er-Raûf

Çok şefkatli ve merhametli demektir. Allah Teâlâ, kullarına karşı ileri derecede merhamet ve şefkat sahibidir. Kullarının sıkıntılarını ortadan kaldırır. Allah kullarına akıl ve iyiyi kötüyü ayırt etme yeteneği vermiştir. Kullarını, işledikleri suçlardan dolayı hemen cezalandırmaz. Onlara hatalarından dönmesi için fırsat tanır. İnanan kullarının kusurlarını bağışlar, iyi amellerine fazlasıyla mükâfât verir.

Mâlikü’l-Mülk

Mülkün gerçek sâhibi; bütün varlık âleminin tek hâkimi demektir. Allah Teâlâ, bütün kâinatın tek sâhibi ve mâlikidir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Dilediğine mülk verir, dilediğine vermez. Dilediğine az verir, dilediğine çok verir. Mutlak hükümranlık O’na aittir. Bu isimden nasip alan kulda mal ve mülkün emânet olduğu şuuru yerleşir. Mal ve mülkü nasıl kullanacağını bilir; israf ve cimrilikten uzak durur. Nimet verene şükrünü tam yapar.

Zü’l- Celal-i ve’l-İkram

Ululuk ve ikrâm sahibi demektir. Allah Teâlâ, yaratıkları tarafından yüceltilmeye ve övülmeye lâyık olandır. Kullarından dilediklerine, kendisine samimiyetle kulluk vazifelerini yapmayı sağlayan, mânevî derecelerini yükselten, dünyada ve âhirette onlara bol lütuflarda bulunandır. Ne kadar büyüklük, ululuk, yücelik varsa, hepsi Allah’a mahsustur.

El-Muksıt

Adâlet sahibi; bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan demektir. Allah Teâlâ, adâletle hükmedendir. En üstün adâlet ve merhamet sahibidir. Mazlumların haklarını zâlimlerden alandır. Dünyada dost düşman ayırımı yapmadan bütün kullarına rızık verir. Âhirette, dostları, yaptıklarının karşılığını fazlasıyla alacak, düşmanları ise sadece yaptıklarının karşılığı bir cezaya çarptırılacaklardır.

El-Câmî

İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan demektir. Allah Teâlâ, birbirine benzeyen şeyleri ve benzemeyen zıt şeyleri bir araya getirip toplayandır. Kıyâmet günü hesaba çekmek için yaratıkları toplayandır. Bütün iyilikleri, güzellikleri ve övgüleri zâtında toplayandır. Tabiatları zıt birçok unsuru bir araya getirendir. İnsanları birbirlerine sevdirip kalpleri ısındırandır.

El-Ganîyy

Çok zengin olan; hiç bir şeye muhtaç olmayan demektir. Allah Teâlâ, her şey kendisine muhtaç olan; kendisi hiç bir şeye muhtaç olmayandır. Zât ve sıfatlarında her türlü ihtiyaçtan uzak olandır. Çok zengindir, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Ama bütün varlıklar her konuda O’na muhtaçtır.

El-Muğnî

İstediğini zengin eden demektir. Allah Teâlâ, dilediği kulun her türlü ihtiyacını karşılayandır. Fakir kullarını lütuf ve ihsânıyla zenginleştirir. Kanâat duygusu lütfedip gönül zenginliğine eriştirir. Kulun hal ve davranışlarını rızası yönüne yönlendirerek mânevî bakımdan zenginleştirir.

El-Mânî

Dilemediği şeylerin gerçekleşmesine izin vermeyen; kötü şeylere engel olan demektir. Allah Teâlâ, bazı isteklerin gerçekleşmesine müsaade etmez. Bütün isteklerimiz, Allah’ın dilemesi ve takdiriyle gerçekleşir. O’nun dilemediği bir şey olmaz. Dilediği şey de olur. Allah Teâlâ, sevdiği kullarının bazı kötü isteklerine engel olmak suretiyle onları zarardan korur.

Ed-Dâr

Zarar veren; elem ve zarar verici şeyleri yaratan demektir. Allah Teâlâ, bir kuluna her hangi bir zarar vermeyi dilerse, hiç kimse ona fayda veremez. Fayda vermek istediği kimseye de kimse zarar veremez. “Dârr” ismi, “Nâfi’” ismiyle beraber değerlendirilmelidir.

En-Nâfi

Fayda veren; dilediği kuluna hayırlı ve faydalı olanı veren demektir. Allah Teâlâ, zararlı gibi görünen her şeyi sezilmez yollarla faydalı hale getirendir. Çaresizlerin imdadına yetişendir. Kulunu hayra ve iyiliğe yöneltendir. “Nâfi” ismi, “Dârr” ismiyle beraber değerlendirilmelidir.

En-Nûr

Nurlandıran, ışık veren, nur kaynağı; âlemleri nurlandıran; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdıran demektir. Allah Teâlâ, varlığı apaçık olandır. Nuru yaratan, onunla gökleri ve yeri aydınlatandır. Kulunun kalbini, gönlünü îmân nuruyla aydınlatarak hidâyete ermesini ve doğruyu bulmasını sağlayandır.

El-Hâdî

Hidâyeti yaratan; istediği kulunu muradına erdiren, hayırlı yollara muvaffak kılan demektir. Allah Teâlâ, inanacak kalplerde hidâyeti yaratandır. Ebedî mutluluğu sağlayacak doğru yolu gösteren ve doğru yola ulaştırandır. Yolunu şaşırmışlara rehberlik edendir.

El-Bedî

Varlıkları, eşi, benzeri ve örneği olmaksızın, sanatkârane bir şekilde yaratan demektir. Allah Teâlâ, her şeyi, bir numûnesi, benzeri olmaksızın yaratandır. Bu yaratma da eşsiz ve benzersiz bir yaratmadır. Yani akıllara durgunluk verecek derecede kusursuz ve mükemmel yaratmadır. Allah, zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde benzeri görülmeyendir.

El-Bâki

Ebedî olan; varlığının sonu olmayan demektir. Allah Teâlâ, varlığı devamlı olandır. Varlığının bir başlangıcı olmadığı gibi bir sonu da yoktur. Zâtı da, sıfatları da, fiilleri de bâkîdir, ebedîdir, devamlıdır. Mü’min de her hangi bir işi Allah rızası için yapmışsa, o fiil de ebedîlik kazanır. Yani kul, öbür âlemde mükâfâtını alır.

El-Vâris

Varlığının sonu olmayan demektir. Allah Teâlâ, yaratılmış bütün varlıkları yok ettikten sonra bâkî kalan, mülkün gerçek sahibidir. Mülkü dilediğinden alır, dilediğine verir. Dünyada bulunan herkes ve evrende bulunan her şey fânîdir, geçicidir. İnsanlar ölümlü oldukları için sahip oldukları mal, mülk, servet de geçicidir.

Er-Reşid

İrşad eden; doğru yolu gösteren demektir. Allah Teâlâ, bütün işleri isabetli olan ve hedefine ulaşandır. Her şeyi ezelî takdirine göre yürüten, bir nizam ve hikmet üzere sonuna ulaştırandır. Lüzumsuz, faydasız, boş iş yapmayandır. Fiilleri dâimâ yerinde olandır. Devamlı olarak hakka isabet edendir. Hiç kimsenin yol göstermesine muhtaç olmayandır.

Es-Sabûr

Çok sabırlı demektir. Allah Teâlâ, günahkârları cezalandırma konusunda acele etmeyip lütfuyla bağışlayan ve erteleyendir. Günahkârlara mühlet tanır. Tövbe kapısını ölünceye kadar açık tutar. Kullarının af ve bağışlama dilemeleri için onlara fırsatlar tanır. Bu isimden nasip alan kul, ibâdetleri yapmada, haramlardan kaçınmada ve her türlü felâket karşısında sabırlı olur.

El-Bais Ne Demek? El-Bais Fazileti Ve Anlamı

Haberin Devamı

El-Bais Anlamı Nedir?

El-Bâis ismi Allah'ın en güzel isimlerinden birisidir. El-Bâis isminin anlamı ise birkaç farklı şekilde açıklanmıştır. Bu anlamlar aşağıda belirtilmiştir.

- Öldükten sonra dirilten odur. Kullarını gafletten uyandırmak için peygamberler gönderen, elçiler ve gönderdiği kitaplar ile kişilerin ruhlarını uyandıran, kıyamet gününde ahiret hayatını başlatmak için ölüleri dirilten ve kabirlerinden çıkarak yeniden hayata döndüren demektir.

- Ölümden sonra ölüleri dirilterek ve kabrinden çıkararak peygamber gönderen.

- Peygamberin gönderilmesi diriliştir. Bunun sebebi manevi hayatları ölmüş olsun birinin İslam ruhu ile diriltmektedir. 

El-Bais Faziletleri Nedir?

5 vakit namaz kılındıktan sonra kez “Ya Bâis celle celâlühû” zikrine devam eden kişiler güçlü irade sahibi olur.

Haberin Devamı

- Dedikodulardan kurtulmak için Yâ Bâis ismi kere okınmslıdır.

- kere ve her gün boyunca “Ya Bâis celle celâlühû” sikrine devam eden kime çekingenlikten kurtulur

- Her gün kez “Ya Bâis Ya Fettâh celle celâlühû” ismi zikir edilir ise kişinin kazancı artr.

- Cuma gününde kez veya ikindi namazında sonra aksam oluncaya kadar kez “Ya Bâis, Ya Fettâh celle celâlühû” okuyan kişinin her türlü kısmeti açılır ve hayırlı bir evlilik yaparlar.

- “Ya Bâis, Ya Fettâh esması erkekler için büyük kazanç ve hayırlı, kazançlı işlerin devamı için okunur. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası