grinin elli tonu pdf indir türkçe / EL James Grinin Elli Tonu Kitabı PDF Epup EKitap indir - Full Hile APK indir

Grinin Elli Tonu Pdf Indir Türkçe

grinin elli tonu pdf indir türkçe

 Grinin Elli Tonu

FRAGMANI İZLE

Üyeler
2,8 Puanlama ve 72 Eleştiri
Puanım :

İzlemek İstiyorum

Eleştiri yaz!

Facebook'ta PaylaşTwitter'da paylaş

Özet

Bir edebiyat öğrencisi olan güzel Anastasia Steele, çekici ve zengin bir iş adamı olan Christian Grey ile bir röportaj gerçekleştirir. Görüşmeye gittiğinde karşısında, tavırları ve çekiciliği ile baş döndüren bir adam bulur. Aşk ve ilişkiye biraz mesafeli duran Anastasia, bu zengin ve yakışıklı adamın cazibesine karşı koyamaz ve kendisini çekimine bırakır. Fakat hayatta her şeye karşı doyum noktasına ulaşmış olan Grey'in ilişki ve seks söz konusu olunca kimsenin bilmediği gizli sırları vardır. Genç kız karşısındaki adamla şehvetin bilmediği yollarına da sapacak mıdır?
E.L. James'in çok satanlar listesinden inmeyen aynı adlı romanından uyarlanan filmin yönetmenliğini Sam Taylor-Johnson üstlenirken, başrolleri Jamie Dornan ve Dakota Johnson paylaşıyor.

Beyazperde Eleştirisi

Eğer “dünya çapında çok satan roman” benzeri bir sıfatınız varsa günümüz dünyasında beyazperdeye uyarlanmanız kaçınılmaz. Bu ister Hollywood olsun ister yerli sinema sektörü, belli bir kitleyi kendisine çekmeyi başarmış edebiyat eserlerinin sinema perdesinde hayat bulması, en basit tabiriyle kitap okuyucularının gişede de bilet kestireceği garantisini almak demek.  Beklenti düzeyi ne olursa olsun, bir kitap hayranı “acaba ?” sorusunu cevaplandırmak için o gişede kuyruk olacaktır. Bu hafta sonu içinse malumunuz kuyrukları E.L. James’e ve Grinin 50 Tonu’na borçluyuz! Baştan belirteyim ki eleştirimi roman-film karşılaştırması yapmadan kaleme alıyorum; zira merak etsem de bu romanı okumaya bunca zamandır sıra gelmedi.  Ama Grinin 50 Tonu’nu salt sinema kaideleri içerisinde değerlendirmek de o kadar zor değil. Öncelikle karşımıza 18+ yaş sınırlandırması almış olan, kısmen erotik içerikli film

Eleştirinin tamamı

Fragmanlar

8 Fragman

Ekstra Videolar

Grinin 50 Tonu - Türkçe Altyazılı Röportaj
Beyazperdede Bu Hafta (13 - 19 Şubat)
&#;in En Popüler 10 Filmi!
Tüm ekstra videolar

Öneriler

Son Haberler

57 Haber ve Özel Dosya

Oyuncular

Tüm oyuncular ve teknik ekip

İzleyici eleştirisi: sevdiler

En iyi ve en faydalı yorumlar

3 kitabi 1 haftada bitirmis biri olarak beklentilerimi cok dusuge indirmistim, kitabin seviyesine cikamaz diyordum ama gercekten cok guzel sikmadan akici ve heyecanli olarak yansitmislar. fragmanlarda christian rolu icin jamie dornan i zayif bulmustum ama sanirim asik oldum 🙈😊

film belki ülkemizin bazı kesimleri tarafından hoş karşılanmayacak olsada gerçekten başarılı bir film olmuş aşkın için ne kadar ileriye gidebilirsin :))

Hiç bi zaman filmlerin kitap kadar güzel ve heyecan verici
Olmadığını düşünmüşümdür fakat film kitaptaki neyse funduszeue.infolar eğer cok keyif alarak bitirdiyse filmide beğeniceklerdir fakat yine de kitap kadar akıcı olmasını beklemek hata funduszeue.infoaki kadar da tahrik edici bi film değildi korkmayın 😊

Sonunda filmi izlendi.Şimdi sıra seriyi baştan okuma vakti
Kitabını okumadan flimi izleyenler flimi porno flim olarak adlandırmış oysaki dk flimde toplam 20 dk falan cinsel içerikli sahne funduszeue.info kalan dk nerede yaşanan o tüm duygu geçişfunduszeue.infora bütün olarak bakabilmeyi öğrendiğimiz zaman sanırım bazım şeyleri keşfetmeye başlamış olacağız.
‪#‎grey‬#funduszeue.info#fiftyshadesofgrey#grininellitonu#christiangrey#anastasiasteele

72 İzleyici eleştirisi

Fotoğraflar

36 Fotoğraf

Bunları Biliyor musunuz?

Uyarlama

Film İngiliz yazar E.L. James'ın Türkçe'ye de Grinin 50 Tonu olarak çevrilen ve çok satanlar listesinden haftalarca inmeyen 50 Shades of Grey adlı romanından Kelly Marcel'ın kaleme aladığı senaryo ile uyarlanıyor.

Detaylar

Filmin fragmanı 24 Temmuz tarihinde görücüye çıktı ve yalnızca bir haftada milyondan kez izlendi. Fragman aynı zamanda tam 93 milyon kez izlenerek 'ün en çok izlenen fragmanı oldu.

Oyuncular ve Rolleri Hakkında

Anastasia Steele rolünün seçmeleri için yapılan provalarda oyunculardan Ingmar Bergman'ın ünlü filmi Persona'dan monologlar okunmasını istendi.

Başlık

Teknik bilgiler

Ülke ABD

Dağıtımcı UIP Türkiye

Yapım yılı

Metrajuzun metrajlı film

İlginç Detaylar 7 başlık

BütçeU$ 40,,

Dil İngilizce

Görüntü formatı -

RenkRenkli

Ses formatı-

Yapım formatı-

Viza numarası-

Bu Filmi Beğendiysen, Şunlara da Göz At:

Bu filmi sevdiyseniz, şunlar da ilginizi çekebilir: : Yılın en iyi filmleri , En iyi film: Dram, {Genre} türündeki en iyi filmler :

Yorumlar

Tüm Sinema Haberleri

Michael Keaton Başrollü "Batman Beyond" Filmi Mümkün mü?
Karakterlerin Saçma Kararlar Verdiği 10 Klasik Bilim Kurgu Filmi
James Cameron Kaybolan Denizaltı Hakkında Konuştu: Titanic&#;le Benzerliği Gerçeküstü!
"Spider-Man: Across the Spider-Verse" Gişede Önemli Bir Eşiği Geçti
Dwayne Johnson&#;lı Yeni "Hızlı ve Öfkeli" Filminin Adı Belli Oldu
Vizyondaki Filmler: "Büyü de Gel", "Haile: Bir Aile Kabusu", "Tebessüm"
Tüm sinema haberleri

En Popüler Fragmanlar

Büyük Kaçış Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser
 Gün Fragman

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler

Haile: Bir Aile Kâbusu Fragman

Haile: Bir Aile Kâbusu Fragman
Yeni çıkan tüm fragmanlar

Vizyondaki En İyi Filmler

Flash
Transformers: Canavarların Yükselişi
Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş
Hızlı ve Öfkeli 10
Elemental: Doğanın Güçleri
Haile: Bir Aile Kâbusu
Vizyondaki En İyi Filmler

1 E.L James - Grinin Elli Tonu Kitabın İçeriği Yetişkin Okurlara Uygundur. Cinsel Sahneler Barındırır. TEŞEKKÜR Aşağıda adı geçen kişilere yardım ve desteklerinden ötürü teşekkürü borç bilirim: Kocam Niall a takıntım konusunda gösterdiği sabır için, evde her şeye yardım ettiği için ve kitabın ilk düzeltmesini yaptığı için, Patronum Iisa ya, geçtiğimiz bir yıl içerisinde kendimi bu çılgınlığa tamamen kaptırdığımda bana katlandığı için, Sebebini burada söylemeyeceğim ama CCL e, Dostlukları ve sürekli destekleri için kader arkadaşlarıma, Beni toparladığı ve kendime getirdiği için Sue Malone a Ve son olarak da Amanda ve tüm TWCS e risk aldıkları ve bana şans verdikleri için teşekkül ederim. BÖLÜM BİR Aynaya yüzümü sıkıntıyla buruşturarak baktım. Bir türlü söz dinlemeyen lanet olası saçlanm ve hastalanıp beni bu angaryaya mecbur eden lanet olası Katherine Kanavagh. Gelecek haftaki final sınavlarım için çahşıyor olmam gerekirken, burada durmuş, saçlarıma firçayla söz geçirmeye

2 çalışıyordum. İslak saçla uyumamalıyım. Islak saçla uyumamalıyım. Bu mantrayı arka arkaya tekrarlarken, saçlarımı firçayla kontrol altına sokmayı bir kez daha denedim. Çileden çıkarak gözlerimi devirdim ve aynadaki, yüzüne fazla iri gelen mavi gözlerini bana dikmiş soluk tenli ve kahverengi saçlı kıza bakıp pes ettim. Tek seçeneğim, inatçı saçlarımı atkuyruğu yapmak ve az da olsa prezantabl görünmeyi ummaktı. Kate oda arkadaşımdı ve gribe yenilmek için bula bula bugünü bulmuştu. Bu yüzden, adım daha önce hiç duymadığım mega-sa-nayici zengin iş adamıyla okul gazetesi için sözleştiği röportaja gidemeyecekti. Böylece ben gönüllü edilmiştim, ineklemem gereken final sınavlarım, bitirmem gereken bir denemem vardı ve bu öğleden sonra çahşıyor olmam gerekiyordu; ama hayır, bugün Grey Şirketler Topluluğu nun gizemli CEO suyla bir araya gelmek için, Seattle şehir merkezine mil direksiyon sallayacaktım. Sıra dışı bir girişimci ve üniversitemizin önemli bağışçısı olan Grey in vakti olağanüstü kıymetliydi -benimkinden çok daha kıymetli- ama Kate e bir röportaj bahşetmişti. Kate, gerçek bir başarı, demişti. Kate in lanet olası ders dışı aktiviteleri. Kate oturma odasındaki kanepeye kıvnlmıştı. 10 Kulak tırmalayan kısık sesiyle, Ana, üzgünüm. Bu röportajı kapmam dokuz ayımı aldı. Tarihi değiştirmek bir altı ayımı daha alır ve o zamana kadar ikimiz de mezun olmuş olacağız. Editör olarak bu işi mahvedemem. Lütfen, diye yalvarıyordu. Bunu nasıl başarıyordu? Hastayken bile çocuksu ve muhteşem görünüyordu; çilek sansı saçları yerli yerinde, yeşil gözleri şu anda kırmızı ve sulu olsa da hâlâ parlaktı. Aniden behren sempati dalgasını görmezden geldim. Tabii ki giderim, Kate. Sen yatağına dönmeksin. NyQuil ya da Tylenol ister misin? NyQuil, lütfen. Sorular ve dijital kayıt cihazım burada. Şu kayıt tuşuna basman yeterli. Not al, ben hepsini yazıya dökerim. içimde yükselen panik duygusunu boş yere bastırmaya çalışarak, Hakkında hiçbir şey bilmiyorum, diye mırıldandım. Sorular işini görür. Haydi git. Yolun uzun. Geç kalmam istemem. Tamam, gidiyorum. Yatağına dön. Daha sonra ısıtman için çorba yaptım. Ona sevgiyle baktım. Kate, bunu sadece senin için yaparım. Isıtmm. Bol şans. Ve teşekkürler, Ana; her zamanki gibi hayatımı kurt ar dm. Sırt çantamı alırken ona buruk bir gülümsemeyle baktım ve kapıdan çıkıp arabaya yürüdüm. Kate in beni bunu yapmaya ikna etmesine izin verdiğime inanamıyordum. Ama Kate beni neye olsa ikna ederdi. Olağanüstü bir gazeteci olacaktı. Kendini çok iyi ifade edebilen, güçlü, ikna edici, tartışmaya açık ve güzeldi; benim canım, canım arkadaşımdı. Washington, Vancouver dan Interstate 5 e doğru ilerlerken yollar açıktı. Henüz erkendi ve saat ikiden önce Seattle da olmam gerekmiyordu. Neyse ki Kate bana spor Mercedes SLKsını ödünç vermişti. Eski VW Kaplumbağam Wanda mnbu yolculuğu vaktinde tamamlayacağından emin değildim. Ah, Mercedes le yolculuk eğlenceliydi ve pedalı köklerken kilometreler hızla akıp gidiyordu. 11 Varış noktam Bay Grey in küresel şirketinin ana merkeziydi. Her mimarın faydacılık hayalini süsleyen, yirmi katlı, her yeri kavisli cam ve metalden ibaret iş merkezinin cam ön kapışırım üzerindeki çelikte, dikkat çekmeyen harflerle GREY EVİ yazıyordu. Oraya vardığımda saat ikiye

3 çeyrek vardı; devasa -ve samimi olmam gerekirse sinir bozucu- cam, çelik ve beyaz kum taşı lobiye adım atarken geç kalmadığım için derin bir oh çektim. Sağlam kum taşı masanın arkasından çok çekici, bakımlı, sarışın bir kadın bana gülümsedi. Üzerinde gördüğüm en şık kömür rengi ceket ve beyaz gömlek vardı. Kusursuz görünüyordu. Bay Grey i görmeye geldim. Katherine Kavanagh adına Anas-tasia Steele. Bir saniye lütfen, Bayan Steele. Ben sıkılgan bir tavırla karşısında dikilirken kaşım kaldırdı. Lacivert ceketim yerine Kate in spor ceketlerinden birini ödünç almadığıma pişman olmaya başhyordum. Çaba göstermiş ve sahip olduğum tek eteği, diz hizası, derli toplu çizmelerimi ve mavi bir kazak giymiştim. Bana göre şıktı. Kadın sinirimi bozmuyormuş gibi görünmeye çalışarak, saçımın firari tutamlarından birini kulağımın arkasına ittim. Bayan Kavanagh ı bekliyorlarmış. Lütfen şuraya imza atın, Bayan Steele. Sağ taraftaki son asansöre binip yirminci katm düğmesine basın. Ben imzamı atarken, hiç şüphesiz halimle eğlenerek kibarca gülümsedi. Ön yüzeyine çok kararlı harflerle ziyaretçi kelimesinin yazılı olduğu güvenlik kartım verdi. Kendimi sırıtmaktan alamadım. Sadece ziyaretçi olduğum her halimden belliydi. Buraya hiç mi hiç uymuyordum. Kendi kendime iç geçirdim. Değişen bir şey yok. Kadına teşekkür ettikten sonra, asansörlere doğru ilerlerken, iyi kesünli siyah takım elbiseleri içinde benden kat kat şık görünen iki güvenlik görevlisinin önünden geçtim. Asansör beni son hızla yirminci kata çıkardı. Kapılar kayarak açıldı ve kendimi bir kez daha cam, çelik ve beyaz kum taşından ibaret bir lobide buldum. Yeni bir kum taşı masa ve beni selamlamak 12 EL James için ayağa kalkan yine sarışın, ama bu kez siyah ve beyaz kusursuz bir kılık içindeki bir kadın tarafından karşılandım. Bayan Steele, burada bekler misiniz lütfen? Beyaz deri koltukların durduğu bir bekleme alanım işaret ediyordu. Deri koltukların arkasındaki cam duvarlı, geniş toplantı odasında yine bir o kadar geniş ve etrafında en az yirmi sandalye olan, koyu ahşap bir masa vardı. Masanın diğer tarafında şehirden güneye doğru bakan bir Seattle manzarasına hâkim boydan boya bir cam yükseliyordu. Göz ahcı manzara beni bir an için dondurmuştu. Vay canına. Oturdum, çantamdan çıkardığım sorulan, içimden bana kısa bir biyografi vermediği için Kate e söverek, gözden geçirdim. Röportaj yapmak üzere olduğum bu adam hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Doksan yaşmda da olabilirdi, otuz da. Belirsizlik sinir bozucuydu, yeniden yüzeye çıkan heyecanım huzursuzluk içinde kıpırdanmama neden oluyordu. Birebir röportajlar konusunda hiçbir zaman rahat olmamıştım; odanın arka tarafında dikkat çekmeden oturacağım bir grup tartışmasının anonimliğini her zaman tercih ederdim. Dürüst olmam gerekirse, kampüs kütüphanesinde bir koltuğa kıvrılıp klasik bir İngiliz romanıyla baş başa kalmayı, cam ve taştan yapılma devasa bir yapıda sinir içinde kıpırdanıp durmaya yeğlerdim. Kendi kendime gözlerimi devirdim. Topla kendini, Steele. Fazla soğuk ve modem olan binaya bakılırsa, Grey kırk yaşlarında, formda, yanık tenli ve çalışanlarıyla uyum içinde olacak şekilde açık renk saçlı olmalıydı. Sağ taraftaki büyük kapıdan yine zarif ve kusursuz giyimli bir sarışın çıktı. Bu kusursuz sarışın olayı da neyin nesiydi böyle? Burası Stepford dan farksızdı. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Son sanşın, Bayan Steele? diye sordu.

4 Hırıltılı bir sesle, Evet, dedim ve gırtlağımı temizledim. Evet. Bu evet daha kendinden emin çıkmıştı. Bay Grey sizi bir iki dakikaya kadar görecek. Ceketinizi alabilir miyim? 13 Ah, lütfen. Debelenerek ceketimden sıyrıldım. içecek bir şeyler ikram eden oldu mu? Hmm, hayır. Ah, Tannm. Yoksa Bir Numaralı Sanşın m başı belada mıydı? iki Numaralı Sanşm kaşlarım çatarak masadaki genç kadım süzdü. Dikkatim tekrar bana çevirerek, Çay, kahve, su, ne alırdınız? Bir bardak su, lütfen. Teşekkürler, diye mırıldandım. Olivia, lütfen Bayan Steele e bir bardak su getir. Sesi sertti. Olivia ayağa fırladı ve hızlı hareketlerle, holün diğer tarafinda kalan kapıya yöneldi. Özür dilerim, Bayan Steele. Olivia yeni stajyerimiz. Lütfen oturun. Bay Grey beş dakika sonra sizinle olacak. Olivia bir bardak buzlu suyla geri geldi. Buyurun, Bayan Steele. Teşekkürler. Eri Numaralı Sanşm, topuklarım kum taşı zeminde tıkırdatarak büyük masaya yürüdü. Oturdu ve her ikisi de işlerine devam ettiler. Belki de Bay Grey bütün çalışanların sanşm olmasında ısrar ediyordu. Ben kendi kendime bunun yasal olup olmadığım sorgularken, ofisin kapısı açıldı ve uzun boylu, zarif giyindi, kısacık rasta saçlı Afrikalı-Amerikalı bir adam dışan çıktı. Kesinlikle yanlış giyinmiştim. Döndü ve kapıdan içeri, Bu hafta golf, Grey? dedi. Cevabı duymadım. Adam döndü, beni gördü ve koyu renk gözlerini kınştırarak gülümsedi. Olivia ayağa fırlayıp asansörü çağırmıştı. Koltuğundan fırlamak konusunda ustalaşmış görünüyordu. Benden daha gergindi! Adam kayan kapıların arkasında kaybolmadan önce, İyi öğleden sonralar, bayanlar, dedi. İki Numaralı Sanşm, Bay Grey şimdi sizi kabul edecek, Bayan Steele. İçeri girebilirsiniz, dedi. Sinirlerimi yatıştırmaya çalışarak, 14 EL James biraz titrek hareketlerle kalktım. Sırt çantamı aldım, su bardağımı bıraktım ve kısmen açık duran kapıya doğru yürüdüm. Çalmanıza gerek yok, doğrudan girin. iki Numaralı Sarışın gülümsüyordu. Kapıyı itip tökezleyerek içeri daldım ve kendi ayağıma takılıp boylu boyunca ofisin içine düştüm. Lanet olsun! Ben ve iki sol ayağım! Bay Grey in ofisinin kapısında ellerimin ve dizlerimin üstünde duruyordum ve nazik eller beni tutmuş kalkmama yardım ediyordu. O kadar utanmıştım ki. Lanet olası sarsaklığını. Başımı kaldırıp bakmak için kendimi zorlamam gerekti. Aman Tanrım o kadar gençti ki. Bayan Kavanagh. Ben iyice doğrulunca, uzun parmaklı elini bana uzattı. Adım Christian Grey. İyi misiniz? Oturmak ister misiniz?

5 Çok genç ve çekiciydi, hem de çok çekici. Uzun boyluydu; üzerindeki şık gri takım elbise, beyaz gömlek ve siyah kravatı, koyu bakır rengi saçlar ve bana kurnazlıkla bakan, yoğun, parlak gri gözler tamamlıyordu. Sesimi bulmam birkaç saniyemi aldım. Şey Aslında diye geveledim. Eğer bu adam otuzun üstündeyse, ben de bir maymunun amcasıydım. Sersemlemiş halde elimi uzattım ve el sıkıştık. Parmaklarımız temas edince, iç gıdıklayıcı bir ürperti duydum. Utanarak, hızla elimi geri çektim. Statik olsa gerekti. Gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırırken, göz kapaklarım kalp atışlarıma ayak uydurmuştu. Bayan Kavanagh rahatsızlandığı için beni gönderdi. Umarım sizin için sakıncası yoktur, Bay Grey. Ve sizin adınız? Sesi sıcak, belki eğlenir gibiydi, ama duygusuz ifadesinden tam olarak kestirmek güçtü. İlgili gibiydi, ama her şeyden öte, kibardı. Anastasia Steele, Katele birlikte hmm Katherine le, Bayan Kavanaghla birlikte, WSY Vancouver da İngiliz Edebiyatı okuyorum. Anlıyorum, demekle yetindi, ifadesinde bir gülümseme görür gibi oldum, ama emin olamadım. 15 Oturmak ister misiniz? Eliyle L biçiminde beyaz deri kanepeyi işaret etti. Ofisi bir kişi için fazla büyüktü. Boydan boya camların önünde, altı kişinin rahatça yemek yiyebileceği büyüklükte, koyu renk ahşap bir masa duruyordu. Masa ve kanepenin önündeki sehpa takımdı. Geri kalan her şey -tavan, yer ve kapının yanındaki, bir kare oluşturacak şekilde düzenlenmiş otuz altı küçük resimden oluşan bir mozaiğin kapladığı duvarın dışında kalan bütün duvarlar- beyazdı. Bunlar enfes resimlerdi, bir dizi dünyevi, unutulmuş nesne öylesine detayh resmedilmişti ki fotoğraftan farksızdılar. Bir arada sergilenirken nefes kesiyorlardı. Bakışımı yakalayan Grey, Yerel bir ressam, dedi. Truton. Dikkatim o ve resimler sayesinde dağılmış halde, Çok hoşlar, dedim. Sıradanı sıra dışıhğa yüceltmişler. Başım yana eğerek bana dikkatle baktı. Yumuşak bir sesle, Size daha fazla katılamazdım, Bayan Steele, diye yamtladı ve nedense kızardığımı hissettim. Resimler dışında, ofis soğuk, temiz ve kliniğimsiydi. Karşımdaki beyaz deri koltuklardan birine çöken Adonis in kişiliğini yansıtıp yansıtmadığım merak etim.. Düşüncelerimin saptığı istikametten rahatsız olarak başımı salladım ve sırt çantamdan Kate in sorularım çıkardım. Soma, dijital kayıt cihazım kurdum ve parmaklarım birbirine dolandığı için, cihazı iki kez önümdeki sehpaya düşürdüm. Ben gittikçe daha fazla utanıp kıpkırmızı kesilirken Bay Grey hiçbir şey demeden sabırla -umarım- bekliyordu. Sonunda ona bakacak cesareti topladığımda, bir eh gevşek bir halde kucağında, uzun işaret parmağım dudaklarının üstünde dolaştırdığı diğeriyse çenesinde, beni izliyordu. Gülümsemesini bastırmaya çalıştığım düşündüm. Ö-özür dilerim, diye geveledim. Buna alışık değilim. Acele etmeyin, Bayan Steele, dedi. Cevaplarınızı kaydetmemin bir sakıncası olur mu? Kayıt cihazım kurmak için girdiğiniz onc&#;a zahmetten sonra, şimdi mi soruyorsunuz? 16 EL James Kıpkırmızı oldum. Benimle alay mı ediyordu? Öyle olmasını umuyordum. Ne diyeceğimi bilemeyerek gözlerimi kırpıştırdım ve sanınm bana acımış olacak ki, yumuşadı. Hayır, sakıncası olmaz.

6 Kate, yani Bayan Kavanagh, röportajın ne için olduğunu açıkladı mı? Evet. Bu yılın mezuniyet töreninde diplomaları ben vereceğim için, okul gazetesinin mezuniyet sayısında yayımlanacak. Ah! Bu benim için yeni bir haberdi ve geçici bir süre, diplomamı benden çok da büyük olmayan - tamam belki altı yaş falan büyüktü ve tamam mega-başanlıydı, ama yine de birinden alacak olmanın endişesini duydum. Kaşlarımı çatarak, yoldan çıkan dikkatimi yeniden elimdeki işe çevirdim. Tekâlâ Gergin bir tavırla yutkundum. Bazı sorularım olacak, Bay Grey. Bir saç tutamım kulağımın arkasına attım. Ruhsuz bir ifadeyle, Ben de öyle olacağım düşünmüştüm, dedi. Bana gülüyordu. Bunu fark edince yanaklarım ısındı, daha uzun boylu ve tehditkâr görünme çabasıyla sırtımı dikleştirdim. Cihazın kayıt tuşuna basarken profesyonel görünmeye çalışıyordum. Böyle bir imparatorluk kurmak için çok gençsiniz. Başarınızı neye borçlusunuz? Ona baktım. Gülümsemesi hüzünlüydü ve sanki biraz rahatsız olmuş gibiydi. İş demek insan demektir, Bayan Steele ve ben insanları yargılamak konusunda çok iyiyimdir. Nasıl motive olduklarım, onlan neyin verimli kıldığım, neyin teşvik ettiğim ve onlara neyin ilham verdiğini bilirim. Sıra dışı bir ekip çalıştırıyorum ve karşılığını veriyorum. Duraksadı ve gri bakışlarım bana sabitledi. Herhangi bir planda başarı elde etmek için, insanın o planın ustası olması, içini dışını en ince detayına kadar bilmesi gerektiğine inanırım. Bunu yapmak için çok çalışırım. Mantık ve gerçeklere dayalı kararlar alınm. iyi, sağlam bir fikri ve iyi insanları göze kestirebilen ve besleyebilen Tanrı vergisi bir iç sese sahibim. İşin özü, her şeyin iyi insanlara dayanmasıdır. 17 Belki de sadece şanslısınızdır. Bu yorum, Kate in listesinde yoktu, ama o kadar küstahtı ki. Gözleri kısa bir an hayretle parladı. Ben işi şansa bırakmam, Bayan Steele. Bana ne kadar çok çakşırsam şansım o kadar artıyor gibi geliyor. İşin sim, takımınızda doğru insanları bulundurmakta ve enerjilerini uygun şekilde yönlendirmekte. Sanınm Harvey Firestone un sözüdür: İnsanlann büyümesi ve gelişmesi, liderliğin en büyük görevidir. Kulağa kontrol manyağı gibi geliyorsunuz. Kelimeler ağzımdan kendime engel olamadan dökülüvermişti. Ah, her şeye kontrol uygularım, Bayan Steele, derken sesinde mizahtan eser yoktu. Ona baktım; hissiz bakışlarını gözlerime dikmişti. Kalp atışlanm hızlandı ve yüzüm bir kez daha kızardı. Neden üzerimde böyle sinir bozucu bir etki bırakıyordu? Sebep baş döndürücü yakışıklılığı mıydı? Gözlerinin beni delip geçmesi? işaret parmağım alt dudağının üstünde dolaştırma şekli? Keşke bunu yapmaya bir son verseydi. Sözlerini, Ayrıca, muazzam güç, gizli hayallerinizde, kendi kendinizi dünyaya her şeyi kontrol etmek üzere geldiğinize inandırmaktan geçer, diye sürdürürken sesi yumuşacıktı. Muazzam bir gücünüz olduğunu mu hissediyorsunuz? Kontrol manyağı. Yanımda kırk binden fazla insan çahştınyorum, Bayan Steele. Bu bana belli bir sorumluluk hissi ve, siz öyle demek isterseniz, güç veriyor. Telekomünikasyon işine artık ilgi duymadığıma karar verip işin o kısmım satsam, bir ayın sonunda yirmi bin kişi ev kredisi ödemelerim yapamayacak hale gelir. Ağzım açık kalmıştı. Tevazu yoksunluğu karşısında afallamıştım. Tiksinerek, Rapor vermeniz gereken bir yönetim kumlu yok mu? diye sordum.

7 Şirketin sahibi benim. Bir yönetim kuruluna rapor vermem gerekmiyor. Tek kaşmı kaldırdı. Elbette, biraz araştırma yapmış olsam bunu bilirdim. Ama lanet olsun, çok küstahtı. Tavrımı değiştirdim. 18 İş dışında ilgi alanlarınız var mı? Çok çeşitli ilgi alanlarım var, Bayan Steele. Dudaklarından belli belirsiz bir gülümseme geçti. Çok çeşitli. Ve nedense, bakışları karşısında kafam kanştı ve heyecanlandığımı hissettim. Gözleri ahlaksız bir düşünceyle parlamıştı. Ama bu kadar çok çalışıyorsanız, gevşemek için ne yapıyorsunuz? Gevşemek? Kusursuz beyaz dişlerini ortaya sererek gülümsedi. Nefesim kesilmişti. Gerçekten güzeldi. Hiç kimse bu kadar yakışıklı olmamalıydı. Pekâlâ, sizin deyiminizle, gevşemek için yelken yapıyorum, uçuyorum, çeşitli fiziksel zevklerin tadım çıkarıyorum. Koltuğunda kıpırdandı. Çok varlıklı bir adamım, Bayan Steele, pahalı ve inşam içine çeken hobilerim var. Bu konudan bir an önce çıkma isteğiyle, Kate in sorularına baktım. Üretime yatırım yapıyorsunuz. Neden özellikle bu alan? diye sordum. Beni neden bu kadar huzursuz ediyordu? Bir şeyler inşa etmeyi severim. Bir şeylerin nasıl işlediğini bilmeyi severim, olayları neyin harekete geçirdiğini, nasıl kurulduklarım ve parçalandıklarım.öğrenmeyi. Ve gemilere büyük sevgim var. Ne diyebilirim ki? Mantığınız ve gerçeklerden çok kalbinizle konuşur gibisiniz? Dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve beni inceler gibi baktı. Mümkündür. Gerçi bir kalbimin olmadığım söyleyecek insanlar çok. Bunu neden söylesinler? Çünkü beni iyi tanıyorlar. Dudakları buruk bir gülümsemeyle bükülmüştü. Arkadaşlarınız tanınması kolay biri olduğunuzu söylerler mi? Ve soruyu sorduğum anda pişman oldum. Kate in listesinde bu soru yoktu. 19 Ben çok ketum bir insanimdir, Bayan Steele. Mahremiyetimi korumak için ne gerekiyorsa yaparım. Kolay kolay röportaj vermem. Bu röportajı neden kabul ettiniz? Çünkü üniversitenin bağışçılarından biriyim ve Bayan Kavanagh dan bir türlü kurtulamadım. Halkla İlişkiler ekibimin yakasına yapıştı ve bu tür kararlılıklara hayranlık duyarım. Kate in ne kadar ısrarcı olabileceğini iyi biliyordum. Sınavlarıma çahşıyor olmam gerekirken, burada, Grenin içe işleyen bakışları altmda kıvranarak oturuyor olmam bu yüzdendi. Aynca çiftçilik teknolojilerine de yatınm yapıyorsunuz. O alana ilginiz neden? Parayı yiyemeyiz, Bayan Steele, dahası bu gezegende yeterince yiyeceği olmayan çok insan var. Kulağa hayli insancıl geliyor. Bu, özellikle tutkunu olduğunuz bir konu mu? Dünyadaki fakirleri doyurmak? ifadesiz bir tavırla omuz silkti. Zorlu bir iş, diye mırıldandı; oysa ben samimi olmadığım düşünüyordum. Bence hiç mantıklı değildi. Dünyadaki fakirleri doyurmak, ha? Finansal getirisini göremiyordum; sadece ideal olanm erdemi söz konusuydu. Tavrı karşısında kafam karışmış halde, bir sonraki soruya baktım. Bir felsefeniz var mı? Varsa nedir?

8 Bir felsefem olduğu söylenemez. Belki rehberlik eden bir prensibim olduğu söylenebilir. Carnegie ninki: Kendi zihnine tamamen hâkim olan bir adam, hak ederek kazandığı her şeye hâkim olabilir. Bireyci ve amaç odakhyımdır. Hem kendimi hem etrafımdakileri kontrolü severim. Yani bir şeylere hâkim olmak istiyorsunuz? Sen bir kontrol manyağısın. Onlara hâkim olmayı hak etmek isterim, ama evet, sonuçta istiyorum. Tam bir tüketici gibi konuşuyorsunuz? 20 "üyleyimdir. Gülümsedi. Ama gülümsemesi gözlerine kadar ulaşamadı. Bir kez daha, dünyayı doyurmak isteyen bir adam imajına ters düşüyordu; bu yüzden kendimi başka bir şeyden bahsediyor olduğumuzu düşünmekten alamadım ama ne olduğu konusunda şaşkındım. Güçlükle yutkundum. Odanın ısısı gittikçe artıyordu ya da sadece bana öyle geliyordu. Tek isteğim, bu röportajm bir an önce bitmesiydi. Kate in yeterince malzemesi olmuştu. Bir sonraki soruya baktım. Evlat edinilmişsiniz. Bunun şu anda olduğunuz kişiyi nereye kadar yönlendirdiğini düşünüyorsunuz? Ah, bu kişisel bir soruydu. Ona alınmadığım umarak baktım. Kaşları çatıldı. Bilmem mümkün değil. Dikkatim uyanmıştı. Evlat edinildiğinizde kaç yaşındaydınız? Bu bilgi kamu kayıtlarında mevcut, Bayan Steele. Sesi sertti. Lanet olsun. Tabü ki, bu röportajı yapacağımı bilseydim biraz araştırma yapardım. Kızararak aceleyle bir sonraki soruya geçtim. İşiniz için, aile hayatınızdan fedakârlık yapmak zorunda kalmışsınız. Bu bir soru değil. Sesi aksiydi. Özür dilerim. Yüzümü buruşturdum; kendimi beceriksiz bir çocuk gibi hissetmeme neden olmuştu. Tekrar denedim. İşiniz için aile hayatınızdan fedakârlık etmek zorunda kaldınız mı? Bir ailem var. Bir erkek kardeşim, bir kız kardeşim ve sevgi dolu ebeveynlerim var. Ailemi bunun ötesinde genişletmek gibi bir niyetim yok. Gey misiniz, Bay Grey? Gürültülü bir şekilde nefes aldı ve dehşete kapılarak yüzümü buruşturdum. Lanet olsun. Neden yazanları yüksek sesle okumadan önce bir tür filtreden geçirmiyordum ki? Ona tek yaptığım şeyin sorulan okumak olduğunu nasıl söyleyebilirdim? Lanet olası Kate ve lanet olası merakı! Hayır, Anastasia, gey değilim. Gözlerinde serinkanlı bir ışıltıyla kaşlarım kaldırdı. Pek hoşnut görünmüyordu. 21 Özür dilerim. Burada yazıyordu. Adımı ilk kez söylüyordu. Kalp atışlarım hızlanmıştı ve yanaklarım yine ısmmaya başlamıştı. Gergin bir tavırla, önüme düşen bir saç tutamını kulağımın arkasına attım. Başını yana eğdi. Bunlar kendi sorularınız değil mi? Bütün kanım çekildi. Şey, hayır Kate Bayan Kavanagh, sorulan o derledi. Okul gazetesinde birlikte mi çalışıyorsunuz? Ah, hayır. Okul gazetesiyle hiçbir alakam yoktu. Bu, Kate in ders dışı aktivitesiydi, benim değil. Yüzüm alev alev yanıyordu. Hayır. Kate ev arkadaşımdır. Sessizlik içinde, düşünür gibi çenesini sıvazlarken, gri gözleriyle beni süzüyordu. Bu röportaj için gönüllü mü oldunuz? derken sesine ölümcül bir sükûnet hâkimdi.

9 Bir dakika, kimin kiminle röportaj yapıyor olması gerekiyordu? Gözleri benimkileri delip geçerken, kendimi doğruyu söylemek zorunda hissettim. Görevlendirildim. Kate iyi değil. Sesim cılız ve özür diler gibiydi. Bu çok şeyi açıklıyor. Kapı vuruldu ve İki Numaralı Sanşm içeri girdi. Bay Grey, araya girdiğim için özür dilerim, ama bir sonraki toplantınıza iki dakika var. İşimiz henüz bitmedi, Andrea. lütfen sonraki toplantımı iptal et. Andrea tereddüt içinde ağzı bir kanş açık bakıyordu. Kafası kanşmış gibiydi. Bay Grey yüzünü ağır hareketlerle ona çevirip kaşlarım kaldırdı. Andrea pespembe kesildi. Ah, iyi. Demek yalnız değildim. Tabii ki, Bay Grey, diye mırıldanıp çıktı. Bay Grey kaşlarını çattı ve dikkatini tekrar bana çevirdi. Nerede kalmıştık, Bayan Steele? Ah, demek Bayan Steele e geri döndük. 22 Lütfen, ben sizi işinizden alıkoymayayım. Ben de sizin hakkınızda bir şeyler öğrenmek istiyorum. Ve bunun âdil olduğunu düşünüyorum. Gözleri merakla aydınlanmıştı. Çifte lanet olası. Nereye varmaya çalışıyordu acaba? Dirseklerini koltuğunun yan kısınıl arma dayadı ve parmaklarım ağzının önünde birleştirdi. Ağzı çok dikkat dağıtıcıydı. Yutkundum. Öğrenilecek pek bir şey yok. Mezuniyet sonrası için planlarınız ne? Omuz silktim, ilgisine hazırlıksız yakalanmıştım. Kateîe birlikte Seattle a taşınıp iş bulmak. Finallerden ötesini gerçekten düşünmemiştim. Hiç plan yapmadım, Bay Grey. Önce finallerimi aşmam gerekiyor. Ki şu anda da, bir sarayı andıran, gösterişli ve steril ofisinizde, delici bakışlarınızın altında kıvranıyor olmak yerine ders çalışıyor olmam gerekiyordu. Burada mükemmel bir staj programımız var, dedi sakin bir sesle. Şaşkınlık içinde kaşlarımı kaldırdım. Bana iş mi teklif ediyordu. Ah, aklımda olsun, diye mırıldanırken tamamen altüst olmuştum. Gerçi buraya uyacağımdan çok emin değilim. Ah hayır. Yine yüksek sesle düşünüyordum. Neden böyle söylediniz? Dikkat kesilerek başım yana eğerken, dudaklarında bir gülümseme iması belirmişti. Çok bariz değil mi? Koordinasyondan yoksundum, kılıksızdım, üstelik sarışın değildim. Bana göre değil. Anlandı bakışlarında mizahtan eser kalmamıştı ve karnınım derinliklerindeki kaslar aniden gerildi. Gözlerimi inceleyici bakışlarından kopanp kör gözlerle, düğüm düğüm olmuş parmaklanma baktım. Neler oluyordu? Artık gitsem iyi olacaktı. Kayıt cihazım almak için öne eğildim. Size etrafı gezdirmemi ister misiniz? diye sordu. Çok meşgul olduğunuzdan eminim, Bay Grey, benim de gidecek uzun bir yolum var. 23 Vancouver a mı döneceksiniz? Şaşırmış, hatta kaygılanmış gibiydi. Pencereden dışarı baktı. Yağmur başlamıştı. Şey, arabayı dikkatli kullansanız iyi olur. Sesi sert ve otoriterdi. Neden umurunda olsundu ki sanki? Size gereken her şeyi aldınız mı? diye ekledi.

10 Kayıt cihazını sırt çantama yerleştirirken, Evet, efendim, dedim. Gözleri kuşkuyla kısıldı. Röportaj için teşekkürler, Bay Grey. Her zamanki kibarlığıyla, Benim- için zevkti, dedi. Ben kalkarken o da ayaklandı ve elini uzattı. Tekrar görüşene kadar, Bayan Steele, dedi. Bu bir meydan okuma mıydı, yoksa bir tehdit mi emin olamadım. Bir daha ne zaman karşılaşırdık ki? Bir kez daha elini sıkarken o tuhaf elektriği hâlâ hissediyor olmama şaşndım. Heyecanım yüzünden olsa gerekti. Bay Grey. Onu başımla selamladım. Atletik zarafetiyle kapıya yürüdü ve açtı. Kapıdan sağ salim çıktığınızdan emin olmak için, Bayan Steele. Bana küçük bir gülümsemeyle baktı. Belli ki bir süre önceki zarafetten uzak girişimi kastediyordu. Kızardım. Çok düşünceli bir davranış, Bay Grey, dedim. Gülümsemesi yüzüne yayıldı, içimden, Beni eğlenceli bulmanıza sevindim, diye homurdanarak lobiye yürüdüm. Peşimden çıktığım fark edince şaşırdım. Andrea ve Olivia da, en az benim kadar şaşkın halde, bize bakıyorlardı. Grey, Taltonuz var mıydı? diye sordu. Ceketim var, dedim. Olivia ayağa fırlayıp ceketimi getirdi. Grey ceketi bana uzatmasına izin vermeden, Olivia mn elinden aldı. Giymem için tuttu ve ben utanarak ceketi komik bir şekilde üzerime geçirdim. Grey ellerini bir an için omuzlarıma koydu. Temas karşısında iç geçirdim. Tepkimi fark ettiyse bile belli etmedi. Uzun işaret parmağıyla asansörü çağıran düğmeye bastı ve benim açımdan sakillik, onun açısından serinkanlı bir özgüven içinde bekledik. Kapılar açıldı ve ben bir an önce kaçma telaşıyla kabine girdim. Buradan bir an 24 EL James önce çıkmam gerekiyordu. Dönüp ona baktığımda, bir eli duvarda, asansör girişine yaslanmış halde duruyordu. Gerçekten çok ama çok yakışıklıydı. Sinir bozucuydu. Veda olarak, Anastasia, dedi. Christian, dedim. Ve kapılar halime acıyarak kapandı. BÖLÜM İKİ Kalbim deli gibi çarpıyordu. Asansör birinci kata ulaştı ve kapılar iki yana kayarak açılır açılmaz kendimi, sendeleyerek ama neyse ki kusursuz kumtaşı zemine kapaklanmadan, dışarı attım. Geniş cam kapılara koştum ve bir an sonra, Seattle m inşam dinçleştiren, arındıran nemli havasmda özgürdüm. Yüzümü havaya kalcbrarak serin ve tazeleyici yağmuru kucakladım. Gözlerimi yumdum ve derin, armdırıcı bir nefes alarak kendimi dengemden geriye kalanları toparlamaya zorladım. Hiçbir erkek beni Christian Gre/in etkilediği gibi etkilememişti ve nedenini kavramakta zorlanıyordum. Görünüşü yüzünden miydi? Ya da zenginliği? Ya da gücü? Akıl dışı tepkimi anlamıyordum. Derin bir oh çektim. Tanrı aşkına, bütün bunlar neyin nesiydi? Binanın çelik sütunlarından birine yaslandım ve sakinleşmek, aklımı başıma toplamak için cesurca bir girişimde bulundum. Kafamı salladım. Neydi bu? Kalbim, düzenli ritmine dönüyordu ve yeniden normal nefesler almaya başlayınca, arabaya doğru harekete geçtim. Şehir sınırım arkamda bırakırken, röportajı zihnimde canlandırdıkça kendimi aptal ve mahcup hissetmeye başlamıştım. Hayal ürünü bir şeye aşın tepki verdiğim kesindi. Tamam, çok çekici, kendinden emin, hükmedici, kendiyle banşıktı ama diğer yandan küstahtı ve kusursuz tavırlanna rağmen despot ve soğuktu. Pekâlâ, yüzeyde öyleydi. Belkemiğimden aşağı istem dışı bir ürperti indi. Küstah

11 26 olabilirdi, ama olmaya hakla vardı; öylesine genç bir yaşta o kadar çok şey başarmıştı ki. Aptal insana tahammülü yoktu, ama neden olacaktı ki? Kate in bana kısa bir biyografi vermemiş olmasına bir kez daha sinir oldum. Interstate 5 e doğru yol alırken, aklım bambaşka yerlerdeydi. Bir inşam başarıya bu denli güdüleyen şeyin ne olabileceği konusunda gerçek anlamda kafam karışmıştı. Cevaplarının bir kısmı, sanki aklında gizli bir plan varmış gibi, şifreliydi. Ya Kate in sorulan? Ufffi Evlat edinilme konusu ve ona gey olup olmadığım sormak! Ürperdim. Bunu söylediğime inanamıyordum. Yer yarılıp beni yutsaydı keşke! Gelecekte o soru aklıma ne zaman gelse, utançla sinecektim. Lanet olası Katherine Kavanagh! Hız kadranına göz attım. Arabayı her zamankinden daha temkinli kullanıyordum. Ve bunun, bana dik dik bakan delici gri gözler ve arabayı dikkatli kullanmamı söyleyen sert sesin amsı yüzünden olduğunu biliyordum. Kafamı sallarken, Gre/in olduğundan iki kat yaşlı bir adam gibi davrandığım fark ettim. Kendimi, Unut şunu, Ana, diye azarladım. Sonuç olarak çok ilginç bir tecrübe olduğuna, ama takılıp kalmamam gerektiğine karar verdim. Arkanda bırak. Onu tekrar görmem gerekmiyordu. Bu düşünce beni daha o anda neşelendirmişti. Stereo tuşuna bastım, sesi iyice açtım ve arkama yaslamp hız pedalma asıhrken, gümbürdeyen indie rock parçasını dinledim. Interstate 5 e sapınca, istediğim kadar hızlı gidebildiğimi fark ettim. WSU nun1 Vancouver kampüsüne yakın, iki katlı dairelerden oluşan küçük bir sitede oturuyordum. Şanslıydım, Kate in ailesi bu evi onun için satın almıştı ve üç kuruş kira ödüyordum. Dört yıldır evim burasıydı. Arabayı evin önüne park ederken, Kate in olanları harfi harfine aktarmamı isteyeceğini biliyordum; üstelik inatçının tekiydi. Neyse, en azından dijital kayıt cihazı vardı. Röportajda söylenenlerin dışında çok fazla ayrıntıya girmek zorunda kalmayacağımı umuyordum. 1 Washington State Universty (VVashington Üniversitesi), (yay. n.) 27 Ana! Döndün demek! Kate oturma bölümümüzde, etrafı kitaplarla çevrili halde oturuyordu. Finallere çalıştığı her halinden belliydi. Üzerinde hâlâ, erkek arkadaşlarıyla ayrılık sonrasına, çeşitli hastalıklara ve genel depresyon hallerine sakladığı, şirin tavşancık desenli, pembe pazen pijaması vardı. Ayağa fırladı ve bana sımsıkı sarıldı. Endişelenmeye başhyordum. Daha erken dönersin diye bekliyordum. Ah, röportajın süresine göre, hızlı olduğumu sanıyordum. Dijital kayıt cihazım ona doğru salladım. Ana, bunu yaptığın için çok teşekkür ederim. Sana borçluyum, biliyorum. Nasıldı? Nasıl biriydi? Ah, hayır, işte başlıyoruz: Katherine Kavanagh Sorgusu. Sorusunu cevaplarken kıvranıyordum. Ne diyebilirdim? Bittiği ve onu bir daha görmek zorunda olmadığım için seviniyorum. Bayağı sinir bozucuydu, bilirsin. Omuz silktim. Fazla dikkatli, hatta yoğun ve genç. Gerçekten genç. Kate bana masum gözlerle bakıyordu. Kaşlarımı çattım. Masum masum bakma. Neden bana biyografisini vermedin? En temel araştormayı es geçtiğim için kendimi aptal gibi hissetmeme neden oldu.

12 Kate elini ağzına bastırdı. Tamım, Ana, özür dilerim. Düşünmedim. Ofladım. Genel olarak nazik, resmî ve biraz bunaltıcıydı. Vaktinden önce yaşlanmış biri gibi. Yirmili yaşlarda biri gibi konuşmuyor. Cidden, kaç yaşında? Yirmi yedi. Tanrım, Ana, çok üzgünüm. Sana kısa bir bilgi vermeliydim. Ama panik içindeydim. Kayıt cihazım alıp röportajı yazıya dökmeye koyulayım. Daha iyi görünüyorsun. Çorbam içtin mi? Bunu konuyu değiştirme hevesiyle sormuştum. 28 Evet, ve her zamanki gibi, çok lezzetiydi. Kendimi çok daha iyi hissediyorum. Bana minnetle gülümsedi. Saatime baktım. Elimi çabuk tutmalıyım. Clayton s taki mesaime hâlâ yetişebilirim. Ana, bitkin düşeceksin. İdare ederim. Sonra görüşürüz. WSUya başladığımdan beri Clayton s ta çalışıyordum. Portland bölgesindeki en büyük bağımsız hırdavatçıydı ve burada çalıştığım dört yıl içinde, sattığımız şeylerin çoğu hakkında biraz bilgi sahibi olmuştum. Gerçi ironik olarak, Kendin Yaplar konusunda berbattım. İşin o kısmım babama bırakırdım. Christian Grey dışında bir şeye odaklanma olasılığı verdiği için, mesaime yetişebildiğime sevinmiştim. Yaz sezonunun başmda olduğumuz ve insanlar evlerini yeniden dekore ettikleri için hayli yoğunduk. Bayan Clayton beni gördüğüne sevinmiş gibiydi. Ana! Bugün gelemeyeceğini sanıyordum. Randevum sandığım kadar uzun sürmedi. Birkaç saat çalışabilirim. Seni gördüğüme gerçekten sevindim. Beni raflardaki eksikleri tamamlamam için depo bölümüne gönderdi ve bir süre sonra, kendimi işe kaptırdım. Eve döndüğümde, Kate kulaklıklarım takmış, dizüstü bilgisayarında çalışıyordu. Burnu hâlâ pembeydi, ama kendini habere kaptırmıştı. Konsantre olmuş, hararetle bir şeyler yazıyordu. Uzun araba yolculuğu, meşakkatli röportaj ve Claytons taki yoğunluk sonrası tamamen tükenmiş ve bitik haldeydim. Tamamlamam gereken denemeyi ve bugün o adamla odaya kapandığım için yapmadığım çalışmaları düşünerek kanepeye yığıldım. 29 İyi şeyler yakalamışsın, Ana. Bravo. Sana etrafı gösterme teklifini kabul etmediğine inanamıyorum. Belli ki seninle daha fazla zaman geçirmek istemiş. Bana kısacık, soru dolu bir bakış attı. Kızardım ve nabzım izah edilemez şekilde hızlandı. Sebebi bu olamazdı elbette. Göreceğimiz her şeyin efendisi olduğunu anlamam için bana etrafi göstermek istemişti. Dudağımı ısırdığımı fark ettim ve Kate in bunu fark etmediğini umdum. Ama kendini röportajı çözme işine kaptırmıştı. Resmî derken neyi kastettiğini anladım. Hiç not aldın mı? Hmm şey, almadım. Sorun değil. Bunlarla da gayet iyi bir makale çıkarabilirim. Elimizde birkaç orijinal fotoğrafın olmaması çok kötü. Yakışıldı herifin teki, değil mi? Sanınm. Sesimin ilgisiz çıkması için büyük çaba harcıyordum ve sanınm başarmıştım da.

13 Ah, haydi ama Ana, senin bile bu adamın yakışıklılığına karşı bağışıklığın olamaz. Kusursuz kaşı havadaydı. Lanet olsun! Yanaklarınım ısındığını hissedince, her zaman iyi bir numara olan yaltaklanmaya sığındım. Sen olsaydın, muhtemelen daha fazlasını koparırdın. Bundan şüpheliyim, Ana. Haydi ama, adam sana neredeyse iş teklif etmiş. Bu işi son dakikada üstüne yıktığımı düşünürsek, bayağı iyi iş çıkarmışsın. Beni şüpheci bakışlarla süzdü. Aceleyle mutfağa çekildim. Söylesene, hakkında gerçekten ne düşündün? Lanet olsun, çok meraklıydı. Neden peşini bırakamıyordu ki? Bir şey düşün çabuk. Ne istediğini bilen, kontrolü seven, küstah, korkutucu, ama bir o kadar karizmatik. Bunun çenesini sonsuza dek kapatmasını umarak, dürüstçe, Cazibesi olduğu doğru, diye ekledim. Sen ve bir adamdan etkilenmek? Bu bir ilk, diye homurdandı. Yüzümü göremesin diye, sandviç için malzemeleri bir araya toplamaya koyuldum. 30 Gey olup olmadığını neden merak ettin? Konu açılmışken, en utanç verici soru buydu. Dehşete kapıldım ve o da böyle bir soru sorulmasından rahatsız oldu. Hatırlayarak yüzümü buruşturdum. Sosyete sayfalarında boy gösterdiğinde, yanında hiç kadın olmuyor. Utanç vericiydi. Olayın tamamı utanç vericiydi. Onu bir daha görmek zorunda olmadığım için seviniyorum. Ah, Ana, o kadar kötü olamaz. Bence senden etkilenmişe benziyor. Benden etkilenmek mi? Kate şimdi saçmalamaya başlamıştı işte. Bir sandviç ister misin? Lütfen. Neyse ki o akşam Christian Grey den bir daha hiç bahsetmedik. Sandviçlerimizi bitirdikten sonra, Katele birlikte yemek masasının başına geçebildim ve o makalesinin üstünde çakşırken ben de Tess üzerine yazmakta olduğum denememle uğraştım. Lanet olsun, bu kadın yanlış yüzyılda, yanlış zamanda, yanlış yerdeymiş. İşim bittiğinde gece yansı olmuştu ve Kate çoktan yatmıştı. Bitkin, ancak bir pazartesi için çok fazla iş başarmış olmaktan hoşnut, odama gittim. Beyaz demir karyolama kıvrılıp annemin battaniyesine sarındım ve gözlerimi yumduğum anda uykuya daldım. O gece rüyamda, karanlık yerler, kasvetli beyaz zeminler ve gri gözler gördüm. Haftanın geri kalan kısmında kendimi derslerime ve Clayton s taki işime verdim. Kate de bir yandan finalleri için debelenirken, bir yandan da yeni editöre devretmeden önce son kez çıkaracağı okul gazetesinin son sayısını derlemekle meşguldü. Çarşamba günü geldiğinde, çok daha iyiydi ve artık gereğinden-fazla-tavşanlı- pembe pazen pijamasına katlanmak zorunda değildim. Hem hatırım sormak hem de final smavları için şans dileklerini almak için Georgia daki annemi aradım. Bana mum yapımı üzerine yeni iş girişimini anlatmaya koyuldu. Annem yeni iş girişimlerine meraklıydı. Temelde, 31 sıkılıyordu ve vaktini dolduracak bir şeyler istiyordu ama dikkati bir süs balığmmkinden farksızdı. Önümüzdeki hafta yeni bir şey bulacaktı. Beni endişelendiriyordu. Bu son plamm uygulamaya koymak için eve ipotek koydurmadığım umuyordum. Ve ben artık orada olmadığım için, göreceli

14 olarak yeni ama ondan çok daha yaşlı kocası Bob un ona göz kulak olmasım diliyordum. Üç Numaralı Koca dan daha ayağı yere basar görünüyordu. Senin işler nasıl gidiyor, Ana? Bir anlık tereddütle, annemin bütün dikkatini üzerime çektim. Ben iyiyim. Ana? Yoksa biriyle mi tanıştın? Vay canına Bunu nasıl başarıyordu? Sesindeki heyecan elle tutulur cinstendi. Hayır, anne. Önemli bir şey değil. Tanışırsam, ilk bilen sen olacaksın. Ama daha sık dışarı çıkmalısın, tatlım. Beni endişelendiriyorsun. Anne, ben iyiyim. Bob nasıl? Her zamanki gibi, dikkat dağıtmak en uygun politikaydı. O akşamın ilerleyen saatlerinde, baba olarak kabul ettiğim ve adını taşıdığım, annemin İki Numaralı Koca sı, üvey babam Ray i aradım. Kısa bir sohbet oldu. Aslında, benim nazik gönül alma çabalarıma karşılık bir dizi tek taraflı homurtudan ibaret haliyle, sohbet sayılmazdı. Ray konuşkan biri değildi. Ama hâlâ hayattaydı, hâlâ TVde futbol seyrediyordu (ya da bowling oynamaya ya da yapay sinekle balık avma gidiyor ve kalan zamanında da mobilya yapıyordu). Ray becerildi bir marangozdu ve bir kürek ile el testeresini birbirinden ayırmamı sağlayan oydu. Ray için her şey yolunda görünüyordu. Cuma gecesi, Kate ve ben akşamı nasıl geçireceğimizi tartışırken -derslerden, işimizden ve okul gazetelerinden uzak zaman geçirmek istiyorduk- kapı çaldı. Kapıda elinde bir şampanya şişesiyle yakın arkadaşım Jose duruyordu. 32 Jose! Seni görmek harika! Onu hemen kucakladım. İçeri gelsene. Jose, WSLPya geldiğimde ilk tanıştığım insandı ve en az benim kadar kaybolmuş ve yalnız görünüyordu. O gün benzer ruhlar taşıdığımızı fark etmiştik ve o zamandan beri arkadaştık. Sadece ortak bir mizah anlayışına sahip değildik; aynca Ray ve Jose nin babasının orduda aynı birlikte olduğunu da keşfetmiştik. Sonuç olarak babalarımız da iyi arkadaş olmuştu. Jose mühendislik okuyordu ve aileden üniversiteye giden ilk isim olmuştu. Bayağı zekiydi, ama asıl tutkusu fotoğrafçılıktı. Jose iyi fotoğraftan anlardı. Gözlerinde ışıltılarla, Haberlerim var, dedi. Dur söyleme, bir hafta daha kovulmamayı başardın, diye takıldım. Muzip bir tavırla yüzünü buruşturdu. Portland Place Galerisi önümüzdeki ay fotoğraflarımı sergileyecek. Bu müthiş bir haber! Tebrikler! Onun adına sevinerek, Jose yi bir kez daha kucakladım. Kate de gülümsüyordu. Bravo sana, Jose! Bunu gazeteye koymalıyım. Cuma akşamı son dakikada yapılan makale değişikliğinin yerini hiçbir şey tutamaz. Kate sıkılmış numarası yaptı. Kutlayalım. Açılışa gelmeni istiyorum. Jose dikkatle bana bakıyordu; kızardım. Gergin bir tavırla Kate e bakarak, ikinizin de tabu ki, diye ekledi. Jose ve ben iyi arkadaştık, ama için için daha fazlası olmak istediğini biliyordum. Şirin ve komikti, ama bana uygun değildi. Daha çok hiç sahip olmadığım ağabey gibiydi. Kate sık sık birerkek-arkadaşa-ihtiyacım-var genimin eksik olduğunu söyleyerek bana takılırdı, ama işin ash, masallara konu olan titrek bacaklar, yüreğin ağza gelmesi ve midemde kelebeklerin uçuşması için gizlice can atsam da henüz beni çeken biriyle karşılaşmamış olmamdı.

15 Bazen bende bir sorun olup olmadığım merak ediyordum. Belki de edebi romantik kahramanlarımla çok fazla zaman geçirmiştim 33 ve sonuç olarak ideallerim ve beklentilerim fazla yüksekti. Ancak gerçekte, kimse öyle hissetmeme neden olmamıştı. Bilinçaltımm davetsiz ve hâlâ cılız sesi yakın zamana kadar, diye fısıldadı. O konuya girmeyecektim, hele o zahmetli röportajdan sonra. HAYIR! Düşünceyi kafamdan derhal uzaklaştırdım. Gey misiniz, Bay Grey? Hatırlayınca yüzümü buruşturdum. O geceden bu yana sık sık rüyalarıma girdiğini biliyordum, ama bunun o korkunç tecrübeyi bedenimden atmak için olduğuna şüphe yoktu. Jose nin şampanya şişesini açmasını izledim. Uzun boyluydu, kot pantolonu ve tişörtü içinde baştan aşağı omuzlar, kaslar, yanık bir ten, koyu renk saçlar ve yakıcı koyu renk gözlerden oluşuyordu. Evet, Jose bayağı seksiydi, ama sanırım sonunda mesajı alıyordu: Biz sadece arkadaşız. Mantar gürültüyle yerinden çıktı ve Jose başmı kaldırıp gülümsedi. Mağazada cumartesi günü tam bir kâbustu. Evlerini güzelleştirmek isteyen Kendin Yapçılann istilasına uğramıştık. Bay ve Bayan Clayton, John ve Patrick ile diğer iki yan zamanlı personel ve ben, âdeta kuşatma altındaydık. Ancak öğle yemeği saatlerinde bir durgunluk yaşandı ve ben kasadaki tezgâhın arkasında sessizce çöreğimi yerken, Bayan Clayton bazı siparişleri kontrol etmemi istedi. Kendimi işe kaptormıştım; girişlerin tuttuğundan emin olmak için, gözlerim sipariş defteriyle bilgisayar ekranı arasında gidip gelerek, ihtiyacımız olan ve sipariş ettiğimiz ürünlerin katalog numaralarını karşılaştırıyordum. Sonra, bir nedenden yukarı baktım ve kendimi tezgâhın başında durmuş dik dik bana bakan Christian Grey in cesur gri bakışlarına kilitlenmiş halde buldum. Kalp sektesi. Bayan Steele. Ne hoş bir sürpriz. Bakışları sabit ve yoğundu. Lanet olsun. Dağınık saçlan, krem rengi kaba örgülü kazağı, kot pantolonu ve yürüyüş botlarıyla burada ne halt ediyordu? Sanırım ağzım açık kalmıştı ve ne beynimin ne de sesimin yerini bulamıyordum. 34 EL James Bay Grey, diye fısıldadım çünkü elimden ancak bu kadan geliyordu. Özel bir şakanın tadım çıkanr gibi, dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme vardı ve gözleri muzip bir ışıltıyla aydınlanmıştı. Açıklamak ister gibi, Buralardaydım, dedi. Birkaç şey satm almam gerekiyordu. Sizi tekrar görmek büyük keyif, Bayan Steele. Sesi erimiş karamelli bitter çikolata gibi sıcak ve boğuktu ya da her neyse işte. Aklımı başıma toplamak için kafamı salladım. Kalbim çılgın bir tempoyla gümbür gümbür atıyordu ve sabit bakışları altında, nedense, deli gibi kızarmıştım. Onu görmek beni kelimenin tam anlamıyla allak bullak etmişti. Ona dair hatırladıklarım, Grey e haksızlıktı. Sadece yakışıldı değildi; erkeksi güzelliğin somut örneğiydi; nefes kesiciydi ve buradaydı. Clayton Yapı Marketi nde. Artık siz düşünün. Nihayet bilişsel fonksiyonlarım tekrar eski haline geldi ve bedenimin geri kalanıyla bağlantı kurdu. Ana. Adım, Ana, diye mırıldandım. Size nasıl yardımcı olabilirim, Bay Grey?

16 Gülümsedi; işte yine büyük bir sırra sahip biri gibi görünüyordu. O kadar sinir bozucuydu ki. Derin bir nefes alarak, profesyonel ben-yıllardır-bu-mağazada-çalışıyorum tavnmı takındım. Bunu yapabilirim. Birkaç parçaya ihtiyacım var. İlk olarak bir miktar kablo bağı istiyorum, diye mırıldanırken, ifadesi hem serinkanlı hem de eğlenir gibiydi. Kablo bağı mı? Farklı uzunluklarda stoklarımız var. Size göstereyim mi? diye mırıldanırken sesim yumuşak ve titrekti. Topla kendini, Steele. Grenin hayli hoş kaşlan hafifçe çatıldı. Lütfen. Önden buyurun, Bayan Steele, dedi. Tezgâhın ardından çıkarken, umursamaz bir havaya bürünmeyi denedim, ama gerçekte bütün dikkatimi ayaklarımın üstüne yığılmamaya vermiştim. Bacaklarım bir anda jöle kıvamına gelmişti. Bu sabah en iyi kotumu giymeye karar verdiğim için seviniyordum. 35 Sekizinci koridorda, elektrik malzemelerinin oradalar. Sesim biraz fazla neşeliydi. Başımı kaldırıp ona bakmamla pişman olmam bir oldu. Lanet olsun; yakışıklıydı. Uzun parmaklı, güzel ve bakımlı eliyle işaret ederek, Önden buyurun, diye mırıldandı. Kalbim neredeyse beni boğarken -çünkü ağzımdan dışan fırlamaya çalışır gibi gırtlağıma oturmuştu- koridorlardan birinden, elektrik bölümüne doğru ilerledim. Portland da ne arıyordu? Ve neden burada, Clayton s taydı? Ve beynimin çok minik ve az kullanılan kısmından -büyük olasılıkla bilinçaltımm takıldığı, omurilik soğanımın yakınında bir yerden- şu düşünce çıkageldi: Buraya seni görmeye geldi. Mümkün değildi! Bu düşünceyi kafamdan derhal attım. Bu güzel, şehirli adam neden beni görmeye gelsindi ki? Düşüncesi bile akıl dışıydı ve zihnimden derhal kovaladım. Parmağımı kapıya falan sıkıştırmışım gibi, fazla yüksek bir sesle, Portland a iş için mi geldiniz? diye sordum. Lanet olsun! Biraz serinkanlı olmaya gayret et, Ana! Rahat bir tavırla, WSLTnun Vancouver daki çiftçilik bölümünü ziyaret ediyordum. Vancouver da kurulu. Şu sıralar orada yapılan mahsul rotasyonu ve toprak bilimiyle ilgili bir araştırmaya kaynak sağlıyorum, dedi. Bilinçaltını bana pis pis sırıtarak ve dudaklarını büzerek yüksek ve kibirli bir sesle, Gördün mü? Seni bulmak için falan gelmemiş, dedi. Aptalca ve kendini beğenmiş düşüncelerim yüzünden kıpkırmızı kesildim. Dünyayı doyurma planınızın bir parçası mı yoksa? diye takıldım. Onun gibi bir şey, derken, dudakları yanm bir gülümsemeyle büküldü. Clayton s taki kablo bağı koleksiyonumuzu süzüyordu. Tann aşkına, kablo bağıyla ne yapacaktı ki? Onu gözümde bir Kendin Yapçı olarak canlandırmakta güçlük çekiyordum. Parmaklan, sergilenen çeşitli paketlerin üstünde dolaşırken, açıklaması güç bir neden ötürü gözlerimi kaçırdım. Eğildi ve paketlerden birini seçti. O çok gizemli gülümsemesiyle, Bunlar olur, dedi. 36 Başka bir şey var mı? Maskeleme bandı da istiyorum. Maskeleme bandı mı?

17 Evinizi dekorasyonunu mu değiştiriyorsunuz? Sözcükler, ağzımdan ben durduramadan döküldüler. Herhalde dekorasyonda yardım etmeleri için işçi tutuyordu ya da ona yardım edecek personeli vardı, değil mi? Hızlı hızlı, Hayır, değiştirmiyorum, dedi ve sonra sırıttı. Bana güldüğüne dair tatsız bir hisse kapıldım. O kadar mı komiğim? Komik mi görünüyorum? Utanarak, Bu taraftan, diye mırıldandım. Maskeleme bantları dekorasyon koridorunda. Peşimden gelirken arkama baktım. Burada uzun zamandır mı çalışıyorsunuz? Sesi alçaktı ve bana bütün dikkatini vererek bakıyordu. Kızardım. Üzerimde niye böyle lanet bir etkisi vardı? Kendimi on dört yaşmda gibi beceriksiz hissediyordum ve her zamanki gibi saçmaladığımı düşünüyordum. Gözünü önünden ayırma, Steele! Hedefimize yaklaşırken, Dört yıl, diye mırıldandım. Dikkatimi dağıtmak için, aşağı rafa uzandım ve stokta tuttuğumuz iki farklı endeki maskeleme bandım seçtim. Grey daha geniş olan bandı işaret ederek yumuşak bir sesle, Şunu alayım, dedi. Bandı ona uzattım. Parmaklarımız kısa bir an için birbirine sürtündü ve işte, ucu açıkta kalmış bir kabloya dokunmuşum gibi, akım yine oradaydı. Akımın kamınım aşağısından karanlık ve keşfedilmemiş bir yere doğru yol aldığım hissederek, istem dışı iç geçirdim. Dengemi geri kazanmak için çaresizlik içinde kıpırdandım. Başka bir şey var mıydı? Sesim boğuk ve nefes nefeseydi. Gözleri hafifçe irileşti. Biraz ip, sanırım. Onun sesi de benimkinin bir yansıması gibi, boğuktu. 37 Bu taraftan. Tekrarlayan kızarmamı saklamak için başımı öne eğerek koridorda ilerledim. İstediğiniz hangi tür? Sentetik ve doğal filament iplerimiz var örgü düz kordon Yüz ifadesini ve koyulaşan gözlerini görünce durdum. Tanrım. Doğal filamentten beş metre alayım, lütfen. Hızla ve titreyen parmaklarla beş metreyi sabit cetvelle ölçerken, sıcak gri bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ona bakmaya cesaretim yoktu. Tanrım, bundan daha fazla utanabilir miydim? Stanley bıçağımı kot pantolonumun arka cebimden çıkardım, ipi kestim ve ilmekle bağlamadan önce özenle sardım. Mucize eseri, bıçakla parmaklarımdan birini yerinden etmemeyi başarmıştım. Kız izci falan miydin? derken, biçimli ve şehvetli dudakları bir gülümsemeyle bükülmüştü. Sakın ağzına bakma! Organize grup aktiviteleri hiç bana göre değil, Bay Grey. Tek kaşım kaldırdı. Ne sana göre, Anastasia? diye sorarken sesi yumuşamış, gizli gülümsemesi geri gelmişti. Ona kendimi ifade etmekten aciz halde bakıyordum. Kayan tektonik tabakaların üstündeydim. İşkence altmdaki bilinçaltını dizlerinin üstünde yalvarıyordu: Serinkanlı olmaya çalış, Ana. Kitaplar, diye fısıldadım, ama içimde, bilinçaltını çığlık çığlı-ğaydı: Sen! Bana göre olan sensin! Ruhumun boyunu aşan fikirlere kapılması karşısında dehşete düşerek, onu derhal susturdum. Ne tür kitaplar? Kafasını yana yatırdı. Neden bu kadar ilgili! Ah, bilirsiniz işte. Her zamanki şeyler. Klasikler. Ağırlıklı olarak İngiliz edebiyatı. Cevabımı değerlendirirken, uzun işaret parmağı ve başparmağıyla çenesini sıvazlıyordu. Ya da belki de çok sıkılmıştı ve gizlemeye çalışıyordu.

18 Başka bir ihtiyacınız var mı? Konudan uzaklaşmalıydım; yüzündeki o parmaklar ayartıcıydı. Bilmiyorum. Başka ne önerirsiniz? 38 Ne mi önerirdim? Ne yaptığım bile bilmiyordum ki. "Kendin Yap işi için mi? Başıyla onaylarken gözleri fena bir muziplikle parlıyordu. Kızardım ve bakışlarım daracık kot pantolonuna kaydı. Tulum, diye yanıtlarken ağzımdan çıkan sözleri artık elekten geçirmediğimin farkındaydım. Tek kaşım kaldırdı; yine eğlenir gibiydi. Kıyafetlerinizi mahvetmek istemezsiniz. Elimi kot pantolonuna doğru salladım. Her zaman çıkarabilirim. Sırıtıyordu. Hmm. Yanaklarımın yeniden renklendiğini hissettim. Komünist Manifesto rengi olmalıydılar. Kapa çeneni. Çeneni HEMEN ŞİMDİ kapa. Kuru bir sesle, Birkaç da tulum alayım, dedi. Tanrı beni kıyafetlerimin herhangi birini mahvetmekten korusun. Gözümde istem dışı canlanan kot pantolonsuz görüntüsünü kovmaya çalıştım. Mavi iş tulumlarım uzatırken, Başka bir şeye ihtiyacınız var mı? diye gıcırdadım. Sorumu duymazdan geldi. Makale nasıl gidiyor? Nihayet imalar ve kafa karıştırıcı çift anlamdan uzak, kolay bir soru sormuştu. Cevaplayabileceğim bir soru. Soruyu bir cankurtaran salma tutunur gibi iki elimle sıkıca kavradım ve tercihimi dürüstlükten yana kullandım. Ben yazmıyorum, Katherine yazıyor. Bayan Kavanagh. Ev arkadaşım. Yazar olan o. Çok memnun. Gazetenin editörü o ve röportajı bizzat kendisi yapamadığı için yıkılmıştı. Kendimi sonunda sudan kafamı çıkarabilmiş gibi hissedebiliyordum; nihayet normal bir sohbet konusuna ulaşmıştık. Tek endişesi, elinde sizin orijinal bir fotoğrafınızın olmaması. Ne tür fotoğraflar istiyor? 39 Pekâlâ. Bu cevabı hesaba katmamıştım. Kafamı salladım; çünkü bilmiyordum işte. Tekâlâ, ben buralardayım. Yann, belki Fotoğraf çekimine razı olur musunuz? Sesim yine cırtlak çıkmıştı. Bu işi kıvırabilirsem Kate sevinçten havalara uçardı. Ve beynimin dibindeki o karanlık yer baştan çıkarıcı bir fısıltıyla, Onu yarın yine görebilirsin, dedi. Bu düşünceyi kafamdan derhal sildim, saçmalığın bu kadan da Kate çok sevinir bir fotoğrafçı bulabilirsek. O kadar sevinmiştim ki ona kocaman bir gülümsemeyle baktım. Dudakları, derin bir nefes alır gibi aralandı ve gözlerini kırpıştırdı. Saniyenin onda birlik bir diliminde bir şekilde kaybolmuş gibi baktı, Dünya ekseninde kaydı ve tektonik düzemler yeni bir konum aldılar. Ah Tanrım. Christian Greyın kaybolmuş hali. Bana yann için haber verin. Arka cebine uzanıp cüzdanım çıkardı. Kartım. Üzerinde cep telefonu numaram var. Sabah ondan önce aramanız gerekecek. Tamam. Ona sırıtarak baktım. Kate havalara uçacaktı. Ana!

Daha göster

EL James Grinin Elli Tonu Kitabı PDF Epup EKitap indir

EL James Grinin Elli Tonu Kitabı PDF Epup EKitap indir

EL James Grinin Elli Tonu Kitabı PDF Epup EKitap indir

El James&#;ın dünyaca ünlü ve çok satanlar arasında olan Grinin Elli Tonu kitabını sitemizden PDF olarak indirip hepsini okuyabilirsiniz. Ayrıca kitabın filmide uyarlandı ve kitabı gibi filmide çok kişi tarafından sevilerek izlendi. Daha çok yetişkinlere hitap eden bu kitabı sitemizden indirerek okumaya hemen başlayabilirsiniz. El James Grinin Elli Tonu Kitabı PDF EKitap Epup indir

EL James Grinin Elli Tonu Kitabı PDF Epup EKitap indir

Grinin Elli Tonu Kitabı PDF Linkleri

YANDEX :PDF indir

GOOGLE DRIVE :PDF Oku indir

Sıfre : funduszeue.info

Grinin Elli Tonu Kitabı ePUP Linkleri

YANDEX :E-pup indir

GOOGLE DRIVE:E-pup indir

Sıfre : funduszeue.info

blank

E L James - Grinin Elli Tonu PDF EPUB ekitap indir

Home &#; 1 , Aşk , e l james , ekitap , ekitap indir , epub , grinin elli tonu , grinin elli tonu ekitap , grinin elli tonu indir , grinin elli tonu pdf , indir , oku , pdf , pdf indir , Roman , Romantik , Seri Kitaplar , ücretsiz , yandex &#; E L James - Grinin Elli Tonu PDF EPUB ekitap indir

E L James Grinin Elli Tonu Ücretsiz PDF EPUB mobi kindle ekitap yandex indir oku

Grinin Elli Tonu Serisi 1. Kitap

Edebiyat öğrencisi Ana Steele genç girişimci Christian Grey ile röportaj yapmaya gittiğinde karşısında yakışıklı, zeki ve hükmedici bir adam bulur. Toy ve masum Ana bir anda bu adama karşı arzu duymaya başladığını şaşkınlıkla fark eder. Grey'in gizemli hali ona yakınlaşma arzusunu daha da alevlendirir. Ana'nın güzelliğine, zekâsına ve özgür ruhuna karşı koyamayan Grey de onu istediğini itiraf eder ama kendi şartları vardır&#;

Grey'in kendine has erotik istekleri karşısında şoke olan Ana bir yandan da heyecanına engel olamaz ama tereddütleri vardır. Büyük başarısına rağmen çokuluslu şirketler, inanılmaz bir servet ve sevgi dolu bir aile Grey kendi canavarlarına esir olmuş ve hükmetme takıntısı olan bir adamdır. Ana ve Grey cüretkâr, tutkulu bir tensel ilişkiye yelken açarken Ana, Christian Grey'in sırlarını ve kendi karanlık arzularını da keşfedecektir.


Yayınevi: Doğan Kitap

İlk Baskı Yılı : 

Sayfa Sayısı : 

Dil : Türkçe


Keyifli Okumalar ..

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası