kuran neden iniş sırasına göre değil yaşar nuri / Zerrin Toprak: KUR’AN-I KERİM BİR LABİRENT MİDİR?

Kuran Neden Iniş Sırasına Göre Değil Yaşar Nuri

kuran neden iniş sırasına göre değil yaşar nuri

KURAN’I ANLAMAK VE KADINLARA DAYAK

Büyük İslam Alim’i Şehit Mutahhari bir kitabına şu soruyla başlıyor. “Adalet, Kuranla mı gelmiştir; yoksa Kuran adaleti tasdik ve buyruk haline mi getirmiştir?” Bu soruya kendisi cevap veriyor. “Adalet, Allah’ın insan vicdanına verdiği bir kutlu değerdir. Kuran’ın buyruğu adaletin gerçekleştirilmesidir.” Hatırlatalım ki Ehli Beyt mektebinin İslam tanımında birinci esas tevhid, ikincisi adalettir. Üçüncüsü nübüvvet dördüncüsü imamet beşinci meaddır. Yani ölümden sonra hayata ve yargı gününe inanmak… Muhatahhari’nin sorusuna dönersek, bu sorunun neden önemli olduğunu şöyle açıklıyor kendisi. “Eğer adalet Kuranla geldi dersek birileri Kuranı kendi zalim yönetimlerinin ve sapkınlıklarının aracı haline getirecek şekilde yorumlarlar.” Olmamış mıdır? Tarihte de şimdi de… Haricileri, Muaviyecileri hatırlayalım. Bugün de zalimlerin zulmüne yardakçılık edipte; cami açılışı ya da Kutlu Doğum haftaları yaparak kendilerini kurtaracaklarını zannedenler… Geçenler de bir ilimizde yaptığım bir konuşmadan sonra dinleyenlerden ilginç bir soru geldi: “Neden din de akıl ve mantık aranmaz?” Soruyu soran ya samimi bir Müslüman idi ve İslam’da akla yer olmadığını sanıyordu ya da akılcıydı ve dini eleştirmek istiyordu. Şöyle cevap verdim: “Aklınıza ve aklın yüce bir hali olan vicdanımıza uymayan bir dini hüküm görürseniz bilin ki bu hükmü veren yanlış vermiştir. Hadis diye anlatıyorlarsa bilin ki uydurmadır. Kuran Ayeti anlamı diye anlatılıyorsa bilin ki yanlış çeviri veya yanlış anlamadır. Gerçek İslam’da akla ve insan vicdanına aykırı hiçbir şey olmaz.” İnsan vicdanı kavramını bir de “insanlığın ortak vicdanı” diye anlarsak İslam’ın temel kaynaklarına bu pencereden bakmamız gerektiğini kavrarız. Mehmet Akif’in “Doğrudan doğruya Kurandan alıp ilhamı… Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” sözü dosdoğru bir sözdür. Bu bakış açısıyla İslam hem Evren’i kapsar hem de insanlığın sonuna kadar geçerli kalır. Bu bakış açısında İslam’ın temellerinden kopmak değil o temelleri çağa göre anlamak esası vardır. İnsanlığın ortak bilgisi ve ortak vicdanı geliştikçe İslam daha derin ve daha iyi anlaşılacaktır. Bugünler de yine hiç gündemden düşmeyen bir derdimiz tazelendi: “Kadınlara karşı şiddet…” Aslında sadece ülkemizin değil bütün dünyanın önemli sıkıntılarından birisi budur. Ama Müslüman vicdanının geçerli olduğu ülkemizde bu ölçülerde yaygın olmamalıydı. Değil mi? İslam Peygamberi “Kadınları dövmeyin!” derken neden Müslüman’ım diyenler de kadınlara karşı şiddet kullanıyorlar? Bütün bunlar tamam da Diyanet İşleri Başkanlığının hazırlatıp yayınladığı “Kuran Yolu Türkçe Meal ve Tefsir” adlı kitaba baktığınız zaman dehşet içinde kalmamanız ve vicdanınızın sızlamaması mümkün mü? Nisa Suresi Ayetin Mealinden söz ediyorum. Dikkatinizi çekerim Ayetten değil Mealden söz ettiğimi söyledim. Buyurun okuyalım. “(Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin onları yataklarında yalnız bırakın ve onları DÖVÜN…” Şimdi bu Ayeti bir de başka Meallerden okuyalım… Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün “Surelerin İniş Sırasına Göre Kuranı Kerim Meali, Nisa Suresi Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın bulundukları yerden başka yere gönderin…” Bir de R. İhsan Eliaçık’ın Türkçe Meal ve Tefsirine bakalım Nisa Suresi Ayet “Şiddetli geçimsizlik yaşadığınız eşlerinizle önce oturup konuşun, olmazsa yataklarında yalnız bırakın, yine olmazsa bir müddet ayrılın…” İlahiyat Profesörü Hüseyin Atay ise Arapçası “darabe” olan ve dövün diye Meallendirilen kelimeyi “sevişin” diyerek tercüme ediyor. Yıllarca önce İlahiyat Profesörlerini ve bilginleri toplayıp bu konuyu görüşmüştük. Oy birliği ile darabe ile uzaklaştırma ya da boşanmanın kastedildiği görüşüne varmıştık. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bu gerçekleri görmemesini anlayamam. Ama anladığıma göre o şimdiler de siyasete hazırlanıyor ve tartışma yaratacak konulardan kaçınıyor. Söz gelimi Musa Carullah’ı unuttuğunu sanıyorum. Niye mi böyle diyorum… Telefonla anlatmaya çalıştım ama anlamak istemedi. Değerli okuyucum şimdi vicdanınıza ve aklınıza başvurmanızı dileyerek soruyorum? Allah kadınların dövülmesini emreder mi? İslam da kişilere cezalandırma yetkisi verilmiş midir? Allah dövün deseydi, Elçisi dövmeyin der miydi? Bir de saf akla bir soru: Ya kadın daha kuvvetliyse ne olacak? Söz gelimi kadın boks, karate, tekvando biliyorsa…

Author: Koray YAZICI

'İniş sıralı Kur'an Meali' üstüne - YNÖ. Yazısı ve ekte "İniş sırasına göre Kuran meali -Yaşar Nuri Öztürk çevirisi" E- Kitabı,

'İniş sıralı Kur'an Meali' üstüne

Yaşar Nuri Öztürk

[email protected]

22 Ekim ,

Oktay Erdem adlı okuyucumuzun mektubunu okuyalım, sonra bir değerlendirme yapalım:

“44 yaşında, modern yaşayan bir adamım. Bu yaşıma kadar Kuran-ı Kerim'i hiç okumadım, okuyamadım. Çünkü elime her alışımda ruhum daraldı, içim sıkıldı. Bakara suresini asla geçemedim. Ta ki, sizin ‘Surelerin İniş Sırasına Göre Kur’an Meali’nizi bir arkadaşım tavsiye edene kadar.”

“Eyüp Sultan’da oturuyorum. Oradaki tüm kitapçıları gezmeme rağmen, sizin kitabınızı bulamadım. Çok acı geldi bana; Taksim’e gittim; yukarıdan aşağıya başladım. Önce D&R. ‘Yok, başka şubelerde olabilir’ dediler. Ardından Mephisto. ‘Yok’ dediler. Ardından Pandora. ‘Yok’ dediler. En son İnsan Kitap’ta bir adet buldum, ikinciyi istedim ‘Yok’ dediler.”

“Bu kadar mı zor bu kitabı bulmamız? Yayıncıyla konuşmanız gerekmiyor mu? Gerekli baskıları lütfen yapın; herkes okusun ve anlasın. Şimdi otobüste, trende elimde. Modern takım elbiseli bir adam, göğsümü gere gere kitabınızı açıp okuyorum. Herkes görsün, okusun diye; ama inanın, bence bulamıyorlardır o insanlar da! Eşim ve ben, ölene kadar duacınız olacağız. Bizi kendimize getirdiğin için Allah senden razı olsun!”

NEDEN ‘İNİŞ SIRALI’ MEAL?

Kur’an’ın elimizdeki resmî nüshası, surelerin iniş sırasına göre düzenlenmemiştir. Ayetlerin tertibi vahye bağlı iken, surelerin tertibi serbest bırakıldığı için, bunda sakıncalı bir yan da yoktur. Üçüncü Halife Osman, bugün elimizde bulunan tertibi resmîleştirip, öteki tertipteki mushafları referans kaynağı olmaktan çıkardı. Bunda zorunluluk vardı. Çünkü herkesin elinde kendine göre tertip edilmiş bir mushaf olduğunda, Kur’an’a yollama yapmak çok zorlaşacaktı. Bu zorluğun ortadan kaldırılması gerekiyordu. Ancak, orada çok ciddi bir nokta gözden kaçırıldı ki o da şuydu:

Hz. Ali’nin elinde, sureleri iniş sırasına göre düzenleyen bir mushaf vardı. Daha önemlisi: Hz. Ali, bu mushafta, ayetlerin kenarlarına, peygamberimizin o ayetlerle ilgili açıklamalarını yazmıştı. İşte, esas hadisler bunlardı ve bunlar, Kur’an’ın en büyük müfessiri olan Hz. Peygamber’in yorumlarıydı. Ali’ye duyulan haset ve bazı kimselerdeki kin, Peygamberimizin “Konuşan Kur’an” diye nitelediği, Ali’nin bu ‘hazine’ değerindeki mushaf nüshasının esas alınmasını engelledi. Bu nüsha, Ehlibeyt çevrelerince bir süre elden ele gizlice dolaştırıldı ise de, ileriki yıllarda Emevî zorbası adûdlar tarafından bulunup, yok edildi! İslam dünyası, en çok muhtaç olduğu ‘Peygamber açıklamaları’ndan yoksun bırakıldı. İslam dünyasının felaket sebeplerinin en büyüklerinden biri de budur.

Emevî adûdları, gerçek hadisleri yok ettiler; onların yerine, binlerce yalan uydurtup hadis diye ümmete dayattılar. Müslümanlar, asırlardır o uydurmaların açtığı felaketlerin girdabında kıvranıyor. Unutmayalım; günümüz siyaset dinciliğinin Allah ile aldatmada kullandığı temel sermaye de bu uydurmalardır.


Allah’a şükür ki; Kur’an, bir tek harfi bozulmadan elimizdedir. Surelerin tertibi şöyle olmuş, böyle olmuş, fark etmez; Kur’an, Kur’andır.

Ancak, sureleri iniş sırasına göre okumak ile o sıraya göre okumamak arasındaki fark; bir saraya kapıdan girmek ile bacadan girmek arasındaki farka benzer. Saray aynı saraydır ama bacadan girmek problemli bir iştir. İniş sırasına göre okuduğunuzda; Cenabı Hakk’ın insanı eğitirken nasıl bir yol izlediğini görüyor, Kur’an sarayını âdeta Tanrı’nın rehberliğinde dolaşıyorsunuz. Biz, işte bunun için, kısa bir Kur’an tefsiri olan “Kur’an’daki İslam” adlı eserimizi de surelerin iniş sırasını esas alarak düzenledik.

funduszeue.info?href=funduszeue.info

Dip Not:

Ekteki "İniş sırasına göre Kuran meali -Yaşar Nuri Öztürk" E- Kitabı, Ayet mealleri Sayın Yaşar Nuri Öztürk'ün İnternet ortamında yayınlanmış "Kur'an-ı Kerim Meali- Türkçe çeviri" esas alınarak, sureler iniş sırasına göre  sıralanmış ve E- kitap olarak düzenlenerek, dileyenlerin istifadesi için "fi sebilillah"  paylaşılmıştır. - MKA.

--
Selam

Kur'an-ı Kerim Meali - Yaşar Nuri Öztürk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kur'an-ı Kerim Meali kimin eseri? Kur'an-ı Kerim Meali kitabının yazarı kimdir? Kur'an-ı Kerim Meali konusu ve anafikri nedir? Kur'an-ı Kerim Meali kitabı ne anlatıyor? Kur'an-ı Kerim Meali PDF indirme linki var mı? Kur'an-ı Kerim Meali kitabının yazarı Yaşar Nuri Öztürk kimdir? İşte Kur'an-ı Kerim Meali kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Yaşar Nuri Öztürk

Çevirmen:Yaşar Nuri Öztürk

Yayın Evi: Yeni Boyut Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı:

Kur'an-ı Kerim Meali Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hamd olsun o Allah'aki, Kur'an'ı insanlık dünyasına indirdi. Salat ve selam olsun O Peygamber'e ki, Kur'an-ı insanlığa tebliğ edip bilirdi. Allah indirmesiydi, inmezdi; o Resul bildirmeseydi, bilinmezdi. Rahman, rahmetiyle öğretti Kur'an'ı; onunla iyiye ve güzele kılavuzladı insanı. Yozlaşmamışsa insan, bozulmamışsa iman, kirletilmemişse irfan, Hakk'a ve doğruya götürmede yeterli olacaktır Kur'an.

Kur'an-ı Kerim Meali Alıntıları - Sözleri

  • “Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara/)
  • İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı.
  • Nisa/ Allah’tan af dile; Allah çok affedici, çok merhametlidir
  • Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her örnekten nicelerini sıraladık. Ama insanların çoğu inkârdan başka bir şeyde diretmediler. (Muhammed'e) Dediler ki: "Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadığın sürece sana asla inanmayacağız!" "Yahut senin, hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı. Onların aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın." "Yahut iddia ettiğin gibi göğü, parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza dikmelisin." "Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indireceğin zamana kadar, asla inanmayız!" De ki: "Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?" Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka bir şey engel olmadı: "Allah, bir insan mı resul gönderdi?" De ki: "Eğer yeryüzünde doygunluğa ulaşmış melekler dolaşır olsaydı, elbette gökten onlara bir melek resul gönderirdik." De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, kullarından haberdardır, onları görmektedir."
  • Her benlik kendi kazandığının bir karşılığıdır. (Müddessir/38)
  • "Allah iyi muttaki olanlar ve hep güzel ve iyi işler yapanlarla beraberdir." Nahl/
  • "Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır" (Kıyamet/14)
  • Eğer gerçeği örtüp nankörlüğe saparsanız, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl koruyacaksınız?
  • O küfre sapanlar, Zikir'i/Kur'an'ı işittiklerinde az kalsın gözleriyle seni devireceklerdi. "Bu tam bir cinlidir."diyorlardı. Oysaki o Zikir/Kur'an âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir.
  • Onların söylediklerine sabret! Ve güzelce ayrı kal onlardan.

Kur'an-ı Kerim Meali İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ü bu güzel meali için tebrik ediyorum, mealin güzelliğinin en büyük sebebi de kesinlikle günümüz Türkçesi’nin kullanılması diyebilirim; çünkü öyle bir mealler var ki, aynı Yaşar Nuri'nin de önsözde dediği gibi meale bile ayrı bir meal gerekiyor hatta parantez içinde anlam yüklemeleri de olduğu için insanın algısına etki ediyorlar, bizler parantezler ile şişirilen meali okuyunca acaba meal mi okumuş oluyoruz yoksa parantezler ile şişirilen tefsir mi okumuş oluyoruz? Tefsir okumak istesek zaten tefsir okuruz. Meal okuma isteğimdeki en büyük amacım tanrısal bir sözün içine insansal bir yorumun girmemesi, direkt bir şekilde gelen mesajı okuma isteğimdir. Bazı mealler var ki zamanında parantez içinde kullandıkları kelimeleri yeni baskılarında parantez içinden çıkartarak artık tamamen mealin içine vermişlerdir, mesela Kur’an’da Allah sadece Hz. Muhammed’e “Resul” ve “Sen” diye hitap ederken bazı meallerde meali yapanlar parantez içinde “ Habibullah” ya da bazılarında da “Habibim” kelimesini kullanmışlardır, yani bu kelimelerin manasının da “Allah’ın Sevgilisi” olduğunu öğrenince aslında durumun vahimliği kendini belli etmektedir ya da umarım ediyordur diyeyim. Gerçi pek güzel geleneğimiz Anadolu Tasavvufu’nda da haşa Allah aşık, peygamber de ona maşuk olmuyor mu? Maşuk kelimesinin de manası “erkek sevgili” olduğu bilinmeden hatta, bu tarz düşünceleri olanlara bari buradan bir soru sorayım, Hristiyanlara, Hz. İsa’ya “Tanrı’nın oğlu” dedikleri için tepki gösteriyorsunuz ama “habibullah” kelimesini kullanırken acaba onlardan ne gibi farkınız oluyor ya da daha ileri gittiğinizi düşünmüyor musunuz? Parantezli mealin çıkardığı kötü sonuca bir örnek olarak bunu gösterebilirim diğer bir örnek olarak da seslenilen kişi belirtildiği için “aa bakın burada bu kişiye diyor bunu, bizim bu ayete dikkat etmemize gerek yoktur” düşüncesi de diyebilirim, e hani Kur’an tüm insanlığa gelmişti, e hani içindeki her şey bizim için bir örnek olarak bir rehber olacaktı? Dünyanın en çok okunan kitabını okuduğum için sevinçliyim, hatta günde milyonlarca kişi tarafından belki de milyarlarca kişi tarafından okunan bir kitabı sonunda ben de okuyabildim, Kur’an bu kadar çok kişi tarafından okunan bir kitap olmasına rağmen aksine hiç okunmayan bir kitapmış gibi en çok anlaşılmayan kitap da Kur’an-ı Kerim’dir çünkü meal okunmamalı orijinal dilinden okunması gerekli düşüncesi hakimdir maalesef. Müslümanlar olarak, Allah’ın alemlere rahmet sonucu gönderdiği, bir müjde bir kılavuz olarak gönderdiği Kur’an ile garip bir ilişki içindeyiz. Elimizde böyle güzel bir kaynak varken maalesef indiriliş amacına tamamen ters bir temas halindeyiz. Bu üzücü durumun en büyük nedeni de iniş amacının direkt olarak bizi muhatap aldığının, dinimizin, inancımızın neye dayandığından haberimizin olmamasıdır. Her bir konuda olduğu gibi dinimizde de bilgiyi direkt kendi kaynağından öğrenmek yerine başka kaynaklardan öğrenmeye çalışıyoruz yani evimizin içinde bir meyve ağacı var, biz elimizi uzatıp dalından o meyveyi kopartıp kendimize almak yerine ilk önce onu birinin toplamasını sonra araya aracı girip onun depolanmasını, sonra nakliye edilmesini, sonra markete gelmesini ve marketten de bizlere sunulmasını bekliyoruz. Halbuki dediğim gibi o kaynak evimizde, eminim ki ya en güzel köşede en üstlerde bir yerde, ya duvarda dantelli bir sargının içinde ya da özel bir kutunun içinde belki de bazı sayfaları çerçeve içinde duvarda asılı. Ne zaman mı elimize alıyoruz, tabii ki de “yemin edeceğimiz” zaman. Yemin ederken de “Kur’an Çarpsın” diyoruz ve tılsımından, gizeminden ve büyüsünden faydalanıyoruz halbuki Mehmet Okuyan’ın dediği gibi “Kur’an çarpmaz aksine çarpıklıkları gideren kitaptır.” Bir de Kur’an’ı vefat edenin arkasından okuruz, Yasin Suresi’ni okuruz ya da okuttururuz, yaparız ama ayetinin kelime manasını, yani “biz Kur’an’ı diri olanı uyarsın diye indirdik” ayetini bilmeden, şöyle bir şey de var ki, vefat edenin arkasından Kur’an okumak, trafik kazası sonucu hayatını kaybeden birinin başına gelip trafik kurallarını o kişiye okumak ile bire bir aynıdır. Okurken de boğazımızdan, gırtlağımızdan farklı farklı sesler çıkarır, nağme verir o şekil okuruz. Yani herkes bir şeyler öğrenmek için okurken bizler Kur’an’ı sadece okumak için öğreniriz (gonderi/ ) Emre Dorman boşuna demiyor gerçekkten, maalesef birçok Müslüman hayatında bir kez olsun hesaba çekileceği kitabı okumadan, içinde ne olduğunu bilmeden dinini yaşıyor, bir takım şeylere inanıyor ve bu inanca uygun şekilde yaşayarak Allah’ın vahyinden habersiz bir şekilde de bu din üzerine ölüyor. Bu durumun da en büyük sebebi kesinlikle Kur’an anlaşılmaz denilmesi ve anlamak için de büyük bir bilginin yardımına muhtaç olmamız düşüncesidir, ne acı ki bu dediğimizin sonucunun ucunun da nerelere gittiğini bilmiyoruz, mesela o zaman haşa Allah bize anlayamayacağımız kitap gönderdi, Allah yarattığının zekasını bilmiyor hatta sayfa kitap göndermiş de kendini anlatamamış, madem bizim anlayamayacağımız bir kitap geldi o zaman bizler de hesap gününde haşa “sen bizi sorgulayamazsın çünkü sen bize anlayamayacağımız kitap gönderdin” dememize müsaade etmiş gibi taraflara gittiğini bilmeden. “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadid Suresi 9). Bunun gibi Kur’an’ın apaçık ayetler içerdiğini belirten birçok ayetler olmasına rağmen hala Kur’an anlaşılmaz demeye devam edilir çünkü dediğim gibi Kur’an okunmadığı için bu düşüncelerden kurtulmak çok zordur. Kur’an’ı okuduktan sonra neler mi yaşadım ya da neler mi öğrendim, öncelikle bir “evliya” olduğumu öğrendim (tepkiler gelsin). Aslında kelime manasına bakınca (Allah’a dost) her şey yeterince de açık, her bir Müslümanın yani Allah’a düşman olmayan herkesin evliya olduğu bir gerçektir ama bu durum da maalesef kültürümüzde evliyalık adı altında öyle bir hal almış ki, evliya diye geçen o yalancıların Superman gibi uçtuğu, vahiyler aldığı, peygamber rütbesinden biraz aşağıda olduğu, günahlar işlemediği ve çok ama çok özel kişiler olduğu, onları bizlerin anlayamayacağı hatta onlara karşı düşünce belirtemeyeceğimiz belirtilmektedir ama Kur’an’da kimin gerçek manada ya da evliyalık derecesinin kimin yüksek olduğunu bizim bilemeyeceğimiz aslında bir şekilde de belirtilmektedir, tamam herkes evliyadır dedim ama belki sokakta çöp toplayan bir amca belki de bir iş adamı daha iyi bir evliyadır yani kimin daha iyi evliya olduğunu sadece ve sadece Allah bilir. Kur’an’ı okuduktan sonra Hz. Muhammed’in şefaat yetkisinin olmadığını öğrendim, imanın şartlarında kadere imanın olmadığını öğrendim ve başta iblisin alın yazısı gibi bilinen kadercilik düşüncesinde olduğunu ve buna Allah'ın karşı olduğunu öğrendim, kabir azabının tamamen uydurma bir şey olduğunu öğrendim, sıraat köprüsünün dinimizde olmadığını aslında Zerdüstlükte olduğunu başka kaynaklar yardımıyla öğrendim, Miraca yükselme olmadığını sadece İsra’nın yani gece yürüyüşünün olduğunu öğrendim, bizim bu zamana kadar öğrendiğimiz, duyduğumuz miraç rivayetlerinin hemen hemen hepsi Zerdüşt’ün Hz. İsa’dan yüzyıllar önce Zerdüstlüğün peygamberi olan Zerdüştün miraca yükselmesi, orada Ahura Mazda ile görüşmesi ile birebir aynı olduğunu öğrendim, hepsi de Avesta’da yazmaktadır, bilinenin aksine Miraç uydurmasında bize namaz ve Bakara Suresi’nin son iki ayeti gelmiştir ama Kur’an’da da namaz’ın daha öncesinde emredildiğini öğrendim, Bakara Suresi’nin ise Medine döneminde bittiğini öğrendim. Mehdi’nin dinimizde olmadığını, Hz. İsa’nın da öldüğünü ve sanıldığının aksine gelmeyeceğini öğrendim. Bunları öğrendikten sonra peki neler mi yaşadım, tabii ki de en yakınlarım tarafından ateist olduğum belirtildi ve dinden çıktığım söylendi. Eminim ki Avesta da dahil diğer dinlerin kitaplarını okuyan ve Kur’an’ı da okuyan, okurken de tarihi araştıran herkesin bu sonuçlara varacağına şüphem yok. (mithrandir21 / Uğur)

Ayetlerin iniş sırasına göre olması ve parantez kullanmadan "kendi yorumunu katmadan" birden fazla anlama gelen Arapça kelimelerin bütün anlamlarını yazıp "kendin düşün ve yorumla" mantığıyla yazılmış açık anlaşılır bir meal olmuş. Kendisini sevmeyenler olabilir. Ancak eleştirmek için tüm eserlerini incelemeli, karşıt tezle karşısına çıkılmalıfunduszeue.info diyanet meali ile arasında farklılık olan ayetler var ki, bu da çok önemli. (Ali Kemal YAR)

Kur'an mealini ilk okuduğum da, ayetlerin güzelliği ve hoşnutluğu bakımından, gözlerimden yaşlar süzülmüştü. Ruhunuz da, kalbiniz de bir ferahlık oluşuyor . O muazzam duyguyu hepimiz yaşayabilsek keşke (: . Her gün Kur'an meali okuyan bir genç olarak, hayatım çok çok değişti . Hele hele namaz kılarken duaların anlamını da biliyorsanız tadından yenmez zaten (: . Kur'an'ı okumadan önce saçlarımızı taramaliyiz . Dişlerimizi fircalamaliyiz . Tırnaklarımız uzun mu kısa mı kontrol etmeliyiz . Ne mutlu Allah'ın kitabını okurken tertemiz bakımlı olanlara . Ne mutlu bakımlı bir şekilde Allah'ın huzuruna tertemiz çıkıp namaz kılanlara . Zaten Müslümanlar olarak temiz olmalıyız . O ayrı bir konu . (: Yaşar hocanın Surelerin İniş Sırasına Göre, Kur'an mealine gelince, Kur'an'ı surelerin iniş sırasına göre okuduğumuz zaman, ayetleri çok daha güzel anlıyoruz . Kur'an'ı iniş sırasına göre okumak çok önemli . Sonuçta bazı ayetlerin açıklamasini başka bir sure de açıklandığına şahit oluyoruz . Elhamdülillah Kur'an'a göre yaşayan bir Müslüman olarak, Yaşar Nuri Öztürk'ün bazı fikirlerine katilmasam da, Kur'an mealini kesinlikle Yaşar Hocadan ve Elmalılıdan okuyun . Tabi bunun yanında tefsirini de okumak çok çok önemli . Hem de tane tefsir . Müslümanlar olarak, bizler Kurandan sorumluyuz . Kur'an'a göre hayatımızı şekillendirmek zorundayız . Ahirette Kurandan sorumlu tutulacağız . Not ala ala Kur'an mealini ve tefsirini okumak çok önemli. Böylelikle çok daha iyi yol katedilir . Selamlar sevgiler efendim .(: (ULU TÜRK)

Kur'an-ı Kerim Meali PDF indirme linki var mı?

Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kur'an-ı Kerim Meali PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yaşar Nuri Öztürk Kimdir?

Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Sürmeneli bir babanın çocuğu olarak 5 Şubat Pazartesi günü Bayburt'ta doğdu. Trabzon'un Sürmene ilçesinin Fındıcak köyünde büyüdü. Çoğu Çaykara'da bulunan Niyazoğlu sülalesindendir. İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve dokuz yaşında hâfız oldu. On yıllık klâsik medrese eğitiminden sonra İstanbul Üniversitesi'nde hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra üniversiteye tekrar dönerek yılında "İslâm Felsefesi" konulu doktorasını tamamladı ve yılında aynı dalda doçent oldu. Orta Doğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesinde çalıştı. New York'ta "İslâm Düşüncesi ve Çağdaş Sûfî Düşünce" dersleri okuttu.

Time Dergisi’nin gerçekleştirdiği ‘ Yüzyılın En Önemli Kişileri’ (The Most Important People of the 20th. Century) anketinin ‘En Önemli Bilim Adamları ve Islahatçılar’ (The Most Important Scientists and Healers) listesinde, dünya kamuoyunca belirlenmiş yüz ismin ilk onu arasında yer aldı. Yaşar Nuri Öztürk

Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, ve 'de "Türkiye Millî Kültür Vakfı" ödülünü kazandı.

Yaşar Nuri Öztürk, 3 Kasım seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nden İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Daha sonra CHP’den istifa etti. CHP’den istifasının ardından 16 Şubat ’te Halkın Yükselişi Partisi’ni kurdu ve bu partinin genel başkanlığını dört yıl boyunca sürdürdükten sonra 19 Ekim tarihinde üniversite ile çok ilgilenemediği gerekçesiyle genel başkanlıktan istifa ederek aktif siyasî hayatını son verdi.

yılından beri mide kanseri ile mücadele eden Yaşar Nuri Öztürk, 22 Haziran Çarşamba günü İstanbul'daki evinde hayatını kaybetti. Cenaze namazı Üsküdar Şakirin Camii'nde kılınan Öztürk, Kanlıca Mezarlığı'na defnedilmiştir.

Yaşar Nuri Öztürk Kitapları - Eserleri

  • Allah ile Aldatmak
  • Anadilde İbadet Meselesi
  • İslam Nasıl Yozlaştırıldı?
  • Maun Suresi Böyle Buyurdu
  • Kur'an-ı Kerim'de Lanetlenen Soy
  • Kur'an Penceresinden Kurtuluş Savaşı'na Bir Bakış
  • Hallac'ı Mansur 1. Cilt
  • Hallac'ı Mansur 2. Cilt
  • Yeniden Yapılanmak
  • Kur'an'ın Temel Buyrukları
  • Kur'an-ı Kerim Meali
  • Batı Sömürgeciliği ve İslam Dünyası
  • Türkiye'ye Mektuplar
  • Kur'an Verileri Açısından Laiklik
  • Tanrı'dan Başka İnsanüstü Tanımayan İnanç: Deizm
  • İmamı Âzam Ebu Hânife
  • Kur'an'ın Temel Kavramları
  • Cevap Veriyorum
  • Cevap Veriyorum 2
  • Saltanat Dinciliğinin Öncüsü Firavun
  • Mevlana Celaleddin Rumi ve İnsan
  • Kur'an Penceresinden Özgürlük ve İsyan
  • Hz. Fatıma
  • Soruda İslam
  • Depremin Gösterdikleri
  • Kur'an'ı Tanıyor Musunuz?
  • Atatürk'ten Sonraki CHP
  • İnsanlığı Kemiren İhanet Dincilik
  • Ebu Zer : Emevi Dinciliğine Karşı Mücadelenin Öncüsü
  • Fatiha Suresi Tefsiri
  • Ses Birgün Yankılanır
  • Kur'an'daki İslam
  • İmam-ı Azam Savunması
  • Kur'an Verilerine Göre Kötülük Toplumu
  • Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler
  • İslam Gerçeği
  • İslam Dünyasında Akıl ve Kur'an Nasıl Dışlandı?
  • Din Maskeli Allah Düşmanlığı Şirk
  • Kur'an Açısından Şeytancılık
  • İslam'da Büyük Günahlar
  • İslami Kavramlar Ansiklopedisi (1. Cilt)
  • Kur’an Verileri Işığında Tasavvuf ve Tarikatlar (2 Kitap Takım)
  • Merak Edilen Yönleriyle İslam
  • Çıplak Uyarı
  • Halkın Yükseliş Hareketi
  • Tarihi Boyunca Bektaşilik
  • Kur'an Açısından Küresel Afetler
  • Kur'an'ı Anlamaya Doğru
  • Kuran'ın Öğrettiği Dualar
  • Enel Hak İsyanı Hallac-ı Mansur - Darağacında Miraç
  • Tasavvufun Ruhu ve Tarikatlar
  • Kur’an Ve Sünnete Göre Tasavvuf
  • Hallacı Mansur Ve Eserleri - Kitabüt Tavasin
  • Kuşadalı İbrahim Halveti
  • Kur’an Uyarıyor
  • Sevgiliye Mektuplar
  • Asrı Saadet Şehitleri
  • Din Ve Fıtrat
  • Dinde Reform Değil İslam’da Tecdit
  • Halkın Diliyle Yaşar Nuri
  • Konferanslarım: (Bir İmanın Destanlaşması)
  • Kendi Dilinden Hz. Muhammed
  • Asrısaadet'in Büyük Kadınları
  • Müslümana Mektuplar
  • Der Verfälschte Islam
  • Son Devir Türk Tasavvufu ve Bosnalı Muhammed Tevfik Halveti

Yaşar Nuri Öztürk Alıntıları - Sözleri

  • Tarih boyunca bütün kudret imparatorluklarının yaptıkları da budur. Hücceti o imparatorlukların ezip horladığı insanlar üretir, firavunlarsa hem o üreten benlikleri ezer, onlara sövüp sayarlar hem de onların yarattıkları değerleri nankörce ve namussuzca sömürüp keyif yaparlar. (Saltanat Dinciliğinin Öncüsü Firavun)
  • bir deizm anlayışına Türk Kurtuluş ve Aydınlanma Savaşı'nın önderi ve komutanı, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'te rastlıyoruz. Büyük Gazi, Allah'a funduszeue.infoed'e Kur'an'a inanmakta, onlara saygı ve tazminini sürekli ifade etmektedir ama dinci kadroların çok rezil perdelerden temsil ederek hayata sokmak istedikleri 'din' patentli dayatmaları dışlamakta, onlara karşı çıkmakta, hatta onlarla mücadele etmektedir. Ve bu mücadeleyi, insan olmanın onuru saydığını da defalarca ifadeye koymaktadır. (Tanrı'dan Başka İnsanüstü Tanımayan İnanç: Deizm)
  • İslam dünyası denen coğrafyaların "İslam" adı altında yaşadıkları dinin, uzun bir zamandan beri "Rahman’ın dini" olmaktan çıkıp şeytanın dini haline geldiğini ortaya koyucu niteliktedir. (Kur'an Açısından Şeytancılık)
  • Alışkanlık ve gelenek, yaratıcı gücün afyonudur. (Kur'an'ın Yarattığı Mucize Devrimler)
  • Hem firavunu hem Allah'ı memnun etmek mümkün değildir. Kur'an bunu ölümsüz bir ilkeye bağlarken şöyle demektedir: Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. (Ahzab, 4) (Kur'an Verilerine Göre Kötülük Toplumu)
  • İyiliğe iyilik her kişinin, iyiliğe kötülük şer kişinin, kötülüğe iyilik ise er kişinin işidir. (Kur'an'ın Temel Buyrukları)
  • İnsan, tekamül etmeye sadece memur değil, aynı zamanda mahkumdur. Yaratıcı Kudret onu bu aleme, tekamülünü tamamlasın diye göndermiştir. Tekamül bu alemde tamamlanmazsa ölüm sonrası alemde tamamlanacaktır. İslam düşünürlerinin, özellikle sufi düşünürlerin bu noktadaki tutumları nettir. Tekamül veya Allah'a doğru seyr veya sefer mutlaka tamamlanacaktır. Ama bu dünyada ama ölüm sonrasında. (Tasavvufun Ruhu ve Tarikatlar)
  • Kalp bozukluğunun insan hayatındaki en tehlikeli görünümü, insanın kalbiyle dilinin farklılığıdır. (İslam Dünyasında Akıl ve Kur'an Nasıl Dışlandı?)
  • Vahye dayali katiksiz dln ile insanoglunun ‘din’ adi altindan kumelendirdigi ve bizim ‘diyanet’ veya ‘seriat’ dedigimiz genis ve degisken alani birbirinden ayirmak gerekir. (İnsanlığı Kemiren İhanet Dincilik)
  • Hasan Sabbah tarikatının, haşhaşla uyutup teröre sürme gibi bir uygulamasının olmadığı tespit edilmiştir. (Ebu Zer : Emevi Dinciliğine Karşı Mücadelenin Öncüsü)
  • Mevcuda isyan etmeyen benlik varoluş sırrını yakalayamaz. (Kur'an'ı Tanıyor Musunuz?)
  • Hz. Ömer bir gözü görmeyen Muğire Bin Şu'be' ye diyorki "Ey Muğire! Kazaya uğradığın günden beri, şu sakat gözünle hiç görebildin mi" Muğire, " Hayır hiç görmüyorum" cevabını verince Ömer şöyle konuşur: "Allaha yemin ederim ki, Ümeyye oğulları'nın İslam'a bakışları tıpkı şu senin kör gözünün baktığı gibidir. Onlar bu çarpık bakışlarıyla İslam'ı da kendilerini de çarpıttılar. Bu çarpık bakışları yüzünden nereye gideceklerini, nereden çıkacaklarını bir türlü bilemediler. Allah, yüzkırk veya yüz otuz yıl sonra Hicaz ve Irak'tan bir ekip çıkaracak ve onlar doğru bakış gücünü İslam'a yeniden kazandıracaklar." Ömer'in bu muhteşem sevgisi, İmam-ı Azam dehası in tarihteki yerini ve önemini göstermesi bakımından da son derece önemlidir (İmam-ı Azam Savunması)
  • Evet, ârif görendir; fakat ma'rifet görünenden sonra gelendir! (Hallacı Mansur Ve Eserleri - Kitabüt Tavasin)
  • Örtülü şirkin dini istila etmesinde en çok işleyen yol, din temsilcisi sayılan kişilerin (haham, rahip, sahabe, imam, şeyh, efendi vs.) rabler haline getirilmesidir. Müşriklerin yaptığı, Allah’ı inkâr ve ret değil, Allah’ın yanına yöresine birtakım yedek ilahlar koymaktır. Müşrikler Allah’ı asla inkâr etmediler. Yaptıkları Allah’ı tepeye oturtup O’nun altına yedek ilahlar yerleştirmekti. Şirkin zulüm ve yıkımı buradan kaynaklanmaktadır. İnsanları rab edinmek, din adamlarının sözlerini Allah’ın sözleri gibi kabul etmekle vücut bulur. Kim Rahman’ın Zikri’ni/Kur’an’ı görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de ona can yoldaşı olur. Bunlar onları yoldan tamamen saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hala hidayet üzere olduklarını sanırlar. Sonunda bize geldiğinde, şeytan, yoldaşına şöyle der: ‘‘Keşke aramızda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!’’ (Zühruf, ) (Kur'an'ı Tanıyor Musunuz?)
  • Nefsine dikkat et. Eğer sen onu meşgul etmezsen, o seni meşgul eder. (Hallacı Mansur Ve Eserleri - Kitabüt Tavasin)
  • Onların söylediklerine sabret! Ve güzelce ayrı kal onlardan. (Kur'an-ı Kerim Meali)
  • Dinde baskı/zorlama/tiksindirme yoktur (Kur'an, 2/) (Allah ile Aldatmak)
  • İnsan hayatının en önemli meselesi yön bulmaktır. İman, yönü bulduran kuvvettir. (İslam Dünyasında Akıl ve Kur'an Nasıl Dışlandı?)
  • Budizm'de Nirvana'ya varmak, benliğin kendi kendini yok etmesiyle gerçekleşir. Bu anlayış sûfi geleneğe de geçmiş ve şöyle ifade edilmiştir: "Sen çıkarsan aradan, kalır seni Yaratan." Bu söylem, Kur'an'a tamamen aykırıdır. Kur'an, insan benliğinin aradan çıkmasını değil, varlığını koruyarak Yaratan'a teslim olmasını istemektedir. (Din Maskeli Allah Düşmanlığı Şirk)
  • Şeytan, insanları nasıl saptıracağını, hem de Allah’ın huzurunda ifadeye koyarken şöyle konuşuyor: "Yemin olsun, onları mutlaka saptıracağım, kuruntulara/hurafelere/anlamını bilmeden okumaya iteceğim" (Nisa, ) (Anadilde İbadet Meselesi)

© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. funduszeue.info ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası