hocanın cenazeye telkin vermesi / TELKİN - TDV İslâm Ansiklopedisi

Hocanın Cenazeye Telkin Vermesi

hocanın cenazeye telkin vermesi

funduszeue.info

  • Popüler
  • İçindekiler

    Mezarda telkin veren hoca ses duyar mı?

    Telkin okunurken ölüyü gömenler yavaş yavaş mezarlığı terk ederler. Orada hoca efendi ile birkaç kişi kalır. Peki okunan telkini ölü duyar mı? Allah dilerse elbette duyar, Allah dilemezse kimse ölüye bir şey duyuramaz.

    Ölen birinin ruhu eve gelir mi?

    Ruh, kişi öldükten sonra “lamba yanıyor mu, evim kalabalık mı, oturuyorlar mı” diye gelip bakarmış. Ruh, bedenden insan ölür ölmez çıkar, ruh bedenden ayrıdır, ruh çıkar beden kalır. Gurbette ölenin ruhu evine gider. Ruh, evine her zaman gelir; ruh genellikle Cuma akşamları ve bayram akşamları gelir.

    Ilk öldüğünde ne olur?

    Öldükten ilk yarım saat sonrasında tüm refleksler kaybediliyor. Göz kapakları kapanmazken, kaslar gevşiyor, boşaltım sistemi tamamen kendisini salıyor. İdrar ve sperm ve salya akıntısı görülüyor. Ölümün ardından ortalama 10 saat içerisinde vücut tamamen kaskatı kesiliyor.

    Ölüler sevdiklerinin yanına gelir mi?

    Onlar bir nevi tutuklu gibidirler. Ama tutuklu olmayıp serbest olan, yani nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, birbirlerini ziyaret ederler.

    Insan öldüğünü bilir mi?

    Ölü, ruhun cesedinden ayrılmasından sonra öldüğünü anlamaktadır. Ruh bedenden ayrılınca, yani insan ölünce artık biz onun bulunduğu âlemde sürdürdüğü hayatı müşahede edemiyoruz.

    Cenazeden en son Hoca Neden kalır?

    Cenaze gömüldükten sonra herkes gider; sadece hoca kalır. Hocanın kalmasının sebebi sorgu melekleri gelince cevabı doğru versin diyedir. Hoca ölenin annesinin adını söyleyerek talkında bulunur.

    Cenazenin başında neden bir kişi bekler?

    Çünkü ölü mezara konulup mezar kapanınca ölüye Allah-u Teala ruhunu cesedine intikal ettirir ve sorgu sual melekleri olan Münker ve Nekir meleklerinin sorusuna cevap verirken, bir müddet mezarın başında beklemek onun için dua ve istiğfar etmek de sünnettir.

    Ruh mezara girer mi?

    Ruhun döneceği beden, kabrin içine konan ceset değildir Berzahta ise bu bedenden başka temsili bir beden olacaktır. İşte ölüm uykusunda da ruhun gireceği beden, misalî beden olacaktır. Çekilen azap veya rahatı da hissedecek olan toprak altındaki beden değildir.

    Ölmek üzere olan insan nasıl anlaşılır?

    Bireyde ölümün gerçekleştiğinin göstergeleri ise bilincin tam ve sürekli kaybı, dıştan gelen tüm uyaranların algılanmasında ve yanıtlanmasında kayıp, reflekslerin kaybı, solunumun geri dönüşsüz biçimde durması olarak kabul edilmektedir.

    Ölen insanlar bizi görebilir mi?

    Berzah âlemindeki ruhlar iki kısımdır: Nimet içinde olanlar ve azapta funduszeue.infoü&#;l-Kayyim&#;in açıklamasına göre azapta olan ruhlar birbirleriyle görüşmeye fırsat bulamazlar. Ama tutuklu olmayıp serbest olan, yani nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, birbirlerini ziyaret ederler.

    Cevab:

    İbni Âbidîn hazretleri cenâze bahsinin sonunda der ki: Definden evvel cenazeyi başka yere nakletmek bazılarına göre mutlak surette caizdir. Bir takımları sefer müddetinde aşağı bir yere nakledilebileceğini söylemiştir. İmam Muhammed bunu bir veya iki mil diye kayıtlamıştır. Çünki bir yerin kabristanı çok defa bu mesafeye ulaşır. Onun için fazlası mekruhtur. Nehr sahibi “Zâhir olan budur” demiştir. Definden sonra nakli ise mutlak surette caiz değildir. Bazı sonra gelen âlimlerin şâz takımının buna cevaz vermesine kulak asılmaz. Hazret-i Yakub ve Yusuf aleyhisselamın ecdadının yanında olsun diye Mısır’dan Şam’a nakledilmesi, bizden öncekilerin şeriatidir.

    Nitekim bu hâdise Tevrat’ta anlatılmaktadır: Hazret-i Ya’kûb, Mısır’da vefat etmiş, vasıyeti üzerine oğlu Hazret-i Yûsuf babasının cenâzesini Kudüs yakınındaki Nur mağarasına -bugünki Halîl şehri- götürerek orada dedelerinin yanına defnetmiştir (Tekvin 49/, 50/). Hazret-i Yûsuf, vefat ettiğinde Mısır’da defnedilmiş, ancak dört yüz sene sonra Hazret-i Mûsâ İsrâiloğulları ile beraber Mısır’dan ayrılırken O’nun cenâzesini de vasıyeti üzerine yanlarında götürerek aynı yerde babasının yanında defnetmişti (Tekvin 50/, Çıkış 13/19; Yeşu 24/32). Burada Hazret-i İbrâhîm, Hazret-i Sâre, Hazret-i İshak, Hazret-i Ya’kûb ve Hazret-i Yûsuf beraberce medfundur. Bu rivâyetin benzerini İbn Hibbân, Hazret-i Peygamber’den de nakletmektedir.

    Bazı fakihler bu hâdiseyi delil alarak cenâzenin bulunduğu yerden başka yere nakledilmesine cevaz vermişlerdir. Bazıları ise bu nakillerin adı geçen peygamberlerin vasıyeti üzerine yapıldığını, peygamberlerin vasıyetine riâyet etmenin ise gerekli olduğunu söylemiştir. Fakihlerin ekserisi ise,  bunun eski şeriatlerde câiz olduğunu; Müslümanlar için de şeriat olması için şartların tamam bulunmadığını söylemiştir. Nitekim Hazret-i Peygamber’in “Katledilenleri öldükleri yerde defnediniz!” hadîsi bunu göstermektedir. Hazret-i Peygamber, Uhud harbi şehidlerinin şehid düştükleri yerde defnedilmesini, hatta cenâzelerini Medine getirmiş olanlara da geri götürmelerini emretmişti. Halbuki Medine-i münevvere kabristanı yakındı. Yine Şam’ın fethinde vefat eden Sahâbîler de burada –toplu olarak değil, şehid düştükleri ayrı ayrı yerlerde- defnedilmişlerdi. Hazret-i Âişe, kardeşi Abdurrahman, Medine’ye on iki mil kadar uzaklıktaki Hubşiyy’de (veya Habeşe) vefat ederek Medine’ye getirildiğinde, kabri başında “Allah’a yemin ederim ki, eğer ben öldüğün yerde bulunsaydım, seni öldüğün yere defnederdim” demişti.

    Bununla beraber Sa’d ibni Ebî Vakkas ile Said bin Zeyd, Medine’ye dört mil mesâfedeki Akîk denilen yerde vefat etmişler; cenâzeleri Medine’ye getirilip burada defnedilmişti. Abdullah ibni Ömer de burada vefat etmiş ve kendisinin Seref’de defnolunmasını vasiyet etmişti. Cemel Vaka’sında şehid düşen Hazret-i Talha’nın cenâzesi Medine’ye naklolunmuş; Muaz bin Cebel de bizzat hanımının kabrini açarak cenâzesini nakletmişti. Hazret-i Osman, Mescid-i Nebevî’yi genişletirken buradaki kabirlerin Cennetü’l-Baki’ kabristanına naklini emretmişti. Hazret-i Muaviye’nin de mescidi genişletirken bu yolda hareket ettiği bilinmektedir. Bu iş Sahâbe’nin huzurunda cereyan etmiş ve hiçbiri karşı çıkmamıştı. Hatta Hazret-i Câbir, babasının cesedini bizzat kabrinden çıkarıp bir başka mevkiye naklettiğini haber vermektedir (Tecrid-i Sarih Tercümesi).

    Yukarıda da geçtiği üzere Hanefîlere göre henüz defnedilmemiş bir cenâzenin, bulunduğu yerden uzağa nakli câizdir. Bazılarına göre sefer mesâfesinden yakına, bir görüşte de birkaç mil uzağa nakli câizdir. (İbn Âbidîn)

    Mâlikîler bu konuda biraz daha geniş düşünmekte ve bir maslahat varsa cenâzenin definden önce de, sonra da başka bir yere nakline cevaz vermektedir. Buna göre cenâze, kabri sel sularının basmasından korkulduğu zaman veya bereketi umulan bir mekâna yahud da âilesinin kolayca ziyaret edebileceği bir mekâna, hürmeti gözetilmek şartıyla nakledilebilir. (Muhtasaru Halîl)

    Defnedildikten sonra ise cenâzenin nakli veya yalnız kabrin açılması, bir zaruret olmadıkça câiz değildir. Ancak Abdullah ibni Übeyy, ölümünden sonra Hazret-i Peygamber’in emriyle kabrinden çıkarılmış, Hazret-i Peygamber O’na gömleğini giydirdikten sonra tekrar defnedilmişti. İslâm hukukçuları bundan, bir ihtiyaç ve bir maslahat olduğunda meyyitin definden sonra naklinin câiz olduğu hükmünü çıkarmışlardır.

    Hanefî mezhebine göre, ölü yıkanmamışsa veya kıbleye karşı defnedilmemişse yahud başka bir ölüyü de gömmek için kabir sonradan açılamaz. Ancak defn esnasında kabirde kıymetli bir eşya kalmışsa, kefenin başka birisine âit olduğu sonradan anlaşılırsa ve o da satmaya yanaşmıyorsa, kabrin bulunduğu arâzinin başkasının mülkü olduğu anlaşılırsa veya kabrin bulunduğu yer şuf’a yoluyla alınmışsa, su baskınına veya ecnebi istilâsına maruz kalmışsa, düşmanın tacizinden veya soyguncunun kabri açacağından korkulursa, vahşi hayvanların açma tehlikesi varsa meyyitin mezarı açılıp başka yere nakledilebilir. Yine dar olan bir mescidi genişletmek veya yer darlığı sebebiyle bir başka ölü gömmek maksadıyla, artık kemikleri tamamen çürümüş olan bir meyyitin mezarı açılabilir. Kemiklerin çürüyüp çürümediği konusunda o beldede süregelen âdete nazaran zan kâfidir; bir şüphe olursa ehlihibreye mürâcaat edilebilir. Ayrıca bir nizâ sebebiyle, sözgelişi meyyitin cinsiyeti hakkında bir şüphe varsa, bilirkişi (kâif) incelemesi için mezar açılabilir. Yine gebe bir kadının çocuğunun canlı olduğu hakkında bir şüphe varsa mezar açılarak meyyitenin karnı yarılıp çocuk çıkarılır. (İbn Âbidîn) Hazret-i Yusuf’un cenazesinin nakli bizden öncekilerin şeriatidir. Bizden öncekilerin şeraiti neshedilmedikçe bizim de şeriatimizidir ama burada meyyitin öldüğü yere defnolunması hakkında sünnet vâki olmuştur. Önceki şeriatlere uyulamaz.

    Şâfiî mezhebi bütün bunlara ilâveten, meyyit yıkanmadan veya kefenlenmeden veya kıbleden başka yere müteveccihen defnedilmişse, ya da vasiyet etmişse cenâzenin nakledilebileceğini söylerler. (Tuhfetü’l-Muhtac, Şirvânî Hâşiyesi)

    Mâlikî mezhebi de, bir maslahat varsa defnedildikten sonra ölünün bir yerden bir başka yere naklini câiz görür. (Muhtasaru Hâlîl)

    Hanbelî mezhebi, definden sonra cenâzenin nakli hususunda en geniş görüşlere sahip mezhebdir. Ancak bunlar, ölünün defnedildikten sonra, gömüldüğü yerden daha hayırlı bir yere veya iyi bir kimseye yakın gömülmek için nakledilebileceği hükmünden şehidlerin müstesnâ olduğunu söylerler. (İbn Kudâme, el-Muğnî)

    14 Şubat Pazartesi

    nest...

    çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası