lohusalik doneminde hamile kalinirmi / Lohusalık (Doğum Sonrası Dönem) Ve Cinsel Yaşam | CETAD - Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği

Lohusalik Doneminde Hamile Kalinirmi

lohusalik doneminde hamile kalinirmi

Doğum anını heyecanla beklemenin ardından bebeğini kucağına alan ebeveynler yavrularının gelişim sürecini artık birlikte tamamlayacaktır. Bu süreçte anne sütünün bebek için ne kadar önemli olduğunu ve her bebeğin anne sütü alması gerektiğini bilmemizde fayda var.

Aynı zamanda toplumumuzda yeni doğum yapmış olan birçok kadın, bebeğini emzirdiği dönemde emziren anne hamile kalabilir mi? Sorusunun cevabını aramaktadır. Bu sorunun cevabına hep birlikte göz atalım.

Emzirme dönemlerinin ilk zamanları miniğinizi emzirmede zorlanabilirsiniz. Fakat bu süreçte sabırlı davranarak düzenli bir emzirme saati oluşturmalısınız.

Emzirmenin Önemi

Emziren anne hamile kalabilir mi? Konusuna geçmeden önce anne ve bebek için emzirmenin faydalarına bakmamız iyi olacaktır.

Heyecanlı bir gebelik sürecinin ardından bebeğini dünyaya getiren annenin ona verebileceği en değerli şeylerden birisi de anne sütüdür. Doğum yaptıktan sonraki ilk 6 ay bebeğinizin zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimi için çok önemlidir.

6 aylık süreçten sonra da bebeğinize ek gıda dönemine geçmekle birlikte yine anne sütü ile beslenmesi desteklenmelidir. 

  • Doğum öncesi bebeğin büyümesi ve anne vücudunun ödemlerle birlikte kilo artışı yaşanmasının ardından; bu kilolardan kurtulup, doğum öncesi kilonuza dönebilmeniz için emzirmek oldukça önemlidir. 
  • Emzirmek sadece bebeğinizin büyümesi, gelişmesi, hastalıklardan ve enfeksiyonlardan korunması için değildir. Aynı zamanda anne ve bebek arasında oluşan duygusal bağ kurmak ve bebeğiniz konuşuncaya kadar olan dönemde iletişimi sağlamak için de önemli bir faktördür. Çünkü emziren anneler mutluluk hormonu salgılar ve bebeklerine bu hormon sayesinde huzurlu bir gelişim verir.
  • Emzirmek aynı zamanda kadınların bazı hastalıklardan korunmasını da sağlar: Emziren annede doğumdan sonra oluşan lohusa kanaması miktarını büyük ölçüde azaltmaktadır. Sadece geçici dönem için değil, uzun vadede yaşanabilecek sağlık sorunlarını engelleme özelliği vardır. Ayrıca uzmanlara göre emzirmek, kadınlarda oluşabilecek göğüs kanseri riskini de azaltıcı etkiye sahiptir. 

Emzirmek Doğum Kontrol Yöntemleri Yerine Geçer Mi?

Anne ve babalığı yeni tatmış ebeveynleri, doğumun hemen ardından başka bir evlat sahibi olmak korkutabilir. Annenin doğum yaptıktan sonra kendisini fiziksel ve psikolojik olarak toparlaması ve dünyaya getirmiş olduğu yavrusuyla; duygusal gelişimini ya da anne sütüne duyduğu ihtiyacı karşılaması için; 3 yıl gibi bir süre hamile kalınması önerilmez. 

Yeni doğum yapmışsanız ve emziren bir anneyseniz, sütünüz sizi bazı şartlarda kesin olmamakla beraber, hamile kalmanızı düşük oranda etkileyerek koruyabilecektir. Ancak bu koruma hamilelikten korunma yöntemleri olan doğum kontrol metotları kadar yüksek güvenilirliği olmayan bir korumadır.

Emziriyor olmak bir doğum kontrol yöntemi değildir. Doğumdan sonra regl kanamalarınız olmaya başlamadıysa yüksek oranla hamile kalmazsınız. 

Doğum sonrasında hamile kalma riskini azaltmak istiyorsanız:

  • Bebeğinizi sadece anne sütü ile beslemelisiniz.
  • Emzirme aralığınız gündüzleri 4 geceleri ise 6 saati geçmemeli. Yani bebeğinizi ilk zamanlar sık aralıklarla emzirmelisiniz. 
  • Doktorunuza danışarak en uygun doğum kontrol metodunu seçmelisiniz.

Emzirmek Doğum Kontrol Yöntemleri Yerine Geçer Mi?

Doğum Sonrasında Regl Kanaması Görmeden Hamile Kalınır Mı?

Doğum sonrasında regl kanaması görene kadar olan süreçte emziren annenin hamile kalma ihtimali düşüktür. Tabi ki bu durumun istisnai durumları olabilir. Yani doğumunuzdan sonra regl kanaması görmeden de hamile kalmanız mümkündür. Bu gibi durumlarda genelde hamilelik çok geç fark edilmektedir.

Eğer cinsel birliktelik ilk yumurtlama döneminde olduysa, yani ilk yumurtlama ile hamilelik meydana geldiyse, regl kanamanız meydana gelmeden hamile kalmanız çok yüksek bir olasılıktır. Doğumdan sonra hiç regl olmadıysanız oluşan bu hamileliği çok geç fark edebilirsiniz.

Ancak doğum sonrası en fazla 56 günlük lohusa kanamasının bitiminden sonra regl kanamanız olduysa; emziren anne hamile kalabilir mi? sorusunun cevabı artık evettir. Doğum yapmanızın ardından regl kanamasının başlaması demek, yumurtalıkların döllenmeye hazır olduğu anlamı taşımaktadır.

Sonuç olarak; regl kanaması gerçekleştiğinde kesin bir şekilde doğum kontrol güvenilirliği olmayan ancak hamile olma riskinin daha düşük olduğu sütün koruma durumu ortadan kalkmış demektir. 

Bu gibi beklenmeyen hamilelikler yaşamamak için emzirmeyi modern bir doğum kontrol yöntemi olarak görmemeli, doğum sonrasında doktorunuzun da yönlendirmesiyle uygun bir doğum kontrol yöntemleri kullanmanız faydalı olacaktır. 

Emziren Annenin Hamile Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Daha önce de bahsettiğimiz gibi bazı durumlarda ve çoğu kadında emzirirken hamile kalma riski düşüktür. Ama biliyoruz ki kesin bir çözüm değildir.

Yeni doğum yapmış olan kadınlarda lohusalık kanamasından sonra gelen regli düzensizlikleri; gecikmeler, regl dönemleri arasındaki süre farkları, dönemin zamansız olması ya da aralıklarla devam etmesi gibi durumlar yaşanabilir. Bunlar yumurtalıkların çalışmadığı ya da hamile kalmayacağınız anlamına kesinlikle gelmemektedir. 

Doğum sonrasında özel gün düzensizliği yaşayan, bunun yanı sıra yavrusunu emzirmeye devam eden her anne, eğer doğum kontrol yöntemlerinden birini uygulamıyorsa hamile kalabilmektedir.

Emziriyorsanız ve hamile olabileceğinizi düşünüyorsanız sabah uyandığınızda bulantı yaşayabilirsiniz. Aynı zamanda gün içerisinde karşılaşacağınız halsizlik ve kendinizi yorgun hissetmeniz olası bir durumdur. Bir önceki hamileliğinizde yaşadığınız hamilelik durumlarını tekrar yaşayabilirsiniz. 

Yaşayabileceğiniz olası hamile belirtileri şunlardır:

  • Hamileliğin en temel belirtilerinden olan regl kanamasında gecikme.
  • Sabah uyandığınızda midenizde yanma, ekşime ve bulantı olması.
  • Halsizlik, yorgunluk ve sürekli uyuma isteği.

Hamilelik belirtilerinden bir ya da birkaçını taşıyorsanız en doğru ve kesin olan bilgiyi doktorunuzdan ya da yapabileceğiniz hamilelik testinden öğrenmek en doğrusu olacaktır.

Emziren anne hamile kalabilir mi? sorusunu sizler için ele aldık. Emzirme döneminiz boyunca istenmeyen bir hamileliğin yaşanılıp yaşanamayacağını yanıtlamış olduk. Bu durumda emzirmenin, hamile kalmamanız için kesin bir çözüm olmadığını, hiçbir doğum kontrol metodu kadar hamilelik riskini azaltmayacağını size aktardık.

Beklenmedik bir hamilelik yaşamak istemiyorsanız lohusa kanamasının bitiminde, regl kanamasını beklemeden doktorunuza başvurmanız hamile kalmamak için en doğru çözüm olacaktır.

&#;Emzirme Döneminde Beslenme Önerileri&#; Konulu yazımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Emzirme döneminde beslenme Önerileri: seafoodplus.info

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

Doğumdan ne kadar sonra yeniden hamile kalabilirsiniz?

Doğum yaptıktan sonra üreme potansiyelinin geri dönmesi ile ilgili pek çok gerçek olmayan bilgi yeni annelerin kafasını karıştırmaktadır.

Pek çok yeni anne doğumdan sonra emzirdiği süre boyunca hamile kalamayacağını düşünür. Oysa bu tam anlamıyla doğru değildir.

Çok uzak bir olasılık olmakla birlikte doğumdan sonraki ilk altı hafta içinde hamile kalan kadınlar vardır.

Hamile kalmak için birinci şart ovülasyon yani yumurtlamanın olmasıdır. Yumurtlamanın geri dönmesi kadından kadına değişiklik gösterir. Bazılarında erken bazılarında ise geç olabilir.

Adet kanamaları yeniden başlamadan önce ilk yumurtlamada bile hamile kalmak mümkündür.

Ovülasyon yani yumurtlama döllenmeye hazır bir yumurta hücresinin yumurtalıklardan salınması durumudur. Eğer bu yumurta döllenmezse ve gebelik oluşmaz ise kalınlaşmış olan rahim zarı tabakası vücut dışına atılır ve buna adet kanaması adı verilir.

Bir kadının hamile kalabilmesi için yumurtlamanın olması şarttır. Yumurtlamanın olduğunun en önemli göstergesi düzenli adet kanamalarının varlığıdır.

yılında yapılan bir araştırmada kadınların doğumdan sonra ilk kez 45 ila 94 içerisinde yeniden yumurtlamaya başladıkları gösterilmiştir. Pek çok kadında doğumdan sonraki ilk altı hafta içinde yumurtlama başlamaz ancak bu kural değildir.

Genellikle emzirmeye kadınlarda yumurtlama daha erken başlar.

Adet kanaması yumurtlama gerçekleştikten sonra görüldüğü için doğumdan sonra hiç adet görmeden ilk yumurtlama ile birlikte gebe kalmak mümkündür.

Gebelik sırasında ortaya çıkan hormonal değişimlerin yeniden normale dönmesi zaman alabileceğinden doğumdan sonraki ilk birkaç adet kanaması düzensiz olabilir.

Kural olmamakla birlikte emzirme genelde yumurtlamayı baskılar. Genelde ilk altı ay sadece emziren ve ek gıda ya da mama vermeyen annelerde yumurtlama görülmez.

Bu duruma laktasyonel amenore adı verilir.

Bazı kadınlar laktasyonel amenoreyi doğum kontrol yöntemi olarak değerlendirirler. Bu yöntemin istenmeyen gebelikler den korunmak da başarılı olabilmesi üç temel şarta bağlıdır.

  1. Bebek altı aylıkdan küçük olmalıdır. Altıncı aydan sonra emzirme sıklığı genelde azalır ve bu da yumurtlamanın başlaması ihtimalini kuvvetlendirir.
  2. Anne sadece emzirmeli ve hiçbir şart altında ek gıda vermemelidir. Mama ya da ek gıda verilmesi emzirme sıklığını azaltarak yumurtlama riskini arttırmaktadır.
  3. Adetler başlamamış olmalıdır. Adet kanamalarının başlamış olması yumurtlamanın da başladığının göstergesidir.

Bu yöntemin istenmeyen gebeliklerden korunmadaki etkinliğin konusu çok tartışmalıdır. Genel anlamda çok etkili bir yöntem olarak kabul edilmez.

Kabul edilen doğumdan sonra yeni bir gebelik için en az 18 ay beklenmesidir.

Bebek sahibi olduktan sonra, onunla ilgilenmek istediğinizi ve ona zaman ayırmak istediğinizi biliyoruz. Bu dönemde yeni bir bebek fikri, çoğu anne ve babayı korkutmaktadır.

Doğum sonrasında ideal yeni hamilelik zamanının çok net olmamakla birlikte iki yıl olduğu söylenir. Yapılan bir araştırma doğumdan sonra ilk 6 ay içinde hamile kalan kadınların yeni gebeliklerinde erken doğum yapma ve küçük bebek doğurma risklerinin anlamlı olarak arttığını saptanmıştır.

Yine aynı çalışmada doğumdan sonra bir sonraki gebelik için 60 ay ya da daha uzun süre bekleyenlerde de erken doğum riskinin yükseldiği belirtilmekte ve bu çalışmada bir sonraki gebelik için ideal olarak en az 11 ay beklemek gerektiği ileri sürülmektedir.

Emzirme Gebelikten Korur mu?

Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır olarak verilebilir. Antik çağlardan beri emzirmenin gebe kalma potansiyelini azalttığı bilinmektedir ve bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılagelmektedir. Ancak emzirmenin modern bir doğum kontrol yöntemi olmadığı aşikârdır.

Emzirme Döneminde Doğum Kontrol İçin Gereken Şartlar

1. Annenin adet kanamaları başlamamış olmalı (Lohusalık dönemindeki kanamalar adet kanaması olarak kabul edilmemektedir.)
2. Bebek tam ya da tama yakın anne sütü ile beslenmeli
3. Bebek 6 aylıktan küçük olmalı

Bu üç koşulun hepsinin de karşılanması durumunda emzirmenin gebelikten koruyuculuğu neredeyse modern tıbbi korunma yöntemleri kadar yüksek. Ancak açıkça görüldüğü üzere bebek 6 ayı geçtikten sonra koruyuculuk giderek azalıyor.

Bu üç kriter içerisinde en önemlisi ise adet kanamalarının başlaması. Bu durumda sütün koruyuculuğu neredeyse sona eriyor. Dolayısı ile bebeğini sadece anne sütü ile beslese bile bir kadın eğer adet görmeye başlamış ise mutlaka etkili bir doğum kontrol yöntemi kullanması gerekiyor.

Doğumu takip eden 8. haftadan sonra gerçekleşen herhangi bir vajinal kanamada kadının gebe kalma potansiyelinin geri döndüğünün kabul edilmesi gerekir.

Emzirme ile uygulanan doğum kontrolüne Laktasyonel Amenore Medotu (LAM) adı veriliyor. Kurallar uyulduğu takdirde LAM son derece etkili, maliyetsiz ve doğal bir yöntem.

Gebelikte bebeğin gelişimi için ne yemeli? Konulu yazımızı inceleyebilirsiniz. Aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Gebelikte Bebeğin Gelişimi İçin Ne Yemeli? : seafoodplus.info

Laktasyonel Amenore Metodunun Avantajları

  • Düzgün uygulandığında yüksek etkinlik oranına sahip olması
  • Basit ve kolay olması
  • Ucuz ve yan etkiye sahip olmayan bir yöntem olması
  • Cinsel yaşantıyı kısıtlamayan bir yöntem olması
  • Hemen hemen tüm kültürlerde kabul gören bir yöntem olması
  • En önemlisi hem bebek hem de anne sağlığı açısından sayısız yararlarının olmasıdır

Dezavantajları ise 6 aydan sonra etkinliğinin çok azalması ve özellikle çalışan anneler için düzenli emzirme programına uyum sağlamada güçlük olmasıdır.

Kısa Aralıklar ile Gebe Kalmak

Bir gebeliğin sonlanması ile takip eden gebeliğin başlangıcındaki süre gebelik aralığı olarak adlandırılır. Son doğum ile bunu takip eden doğum arasındaki süre ise doğum aralığı olarak tanımlanır. Doğum aralığının kısa olması durumunda gebelik sırasında ve doğumdan sonraki ilk birkaç ay içinde bebek kayıplarının oranında önemli oranda artış olduğu bilinmektedir.

Yine benzer şekilde iki gebelik arasındaki sürenin kısa olması durumunda düşük doğum ağırlıklı bebek ya da rahim içi gelişme kısıtlılığı olan bebek doğurma riski de artmaktadır.

İki doğum arasındaki sürenin 12 aydan kısa olması anne açısından bazı sorunları da beraberinde getirir. Bunlardan en önemlisi annedeki anemi yani kansızlık riskidir. Öte yandan birden fazla küçük çocuğun bakımının getirdiği fizyolojik ve psikolojik yorgunluk dışında ciddi bir sağlık sorunu yaşanmaz.

  • Kısa aralıklarla gebe kaldım, ne yapmalıyım?

Bir bebeği olduktan kısa bir süre sonra yeniden hamile kalan annelerin kendileri ve her iki bebekleri için yapabilecekleri en iyi şey mümkün olan her anda kendilerini dinlenmeye bırakmaları, vitamin desteklerini ihmal etmemeleri ve mutlaka beslenmelerine çok dikkat etmeleridir.

Tükenmiş Anne Sendromu Nedir?

Anne olmak bir armağan ya da ödül olabilir ama bunun bir de bedeli vardır. Enerjinin ve zamanın büyük bölümünün bebeğe gitmesi, özellikle çalışan anneler için hem işte hem de işte daha fazla iş yükü binmesi, doğum sonrası eş ile yaşanan gerginlikler, çocuğun geleceği ile ilgili endişeler gibi pek çok faktör bu bedel olarak ödenir.

Kendine zaman ayıramamanın bir sorunu olarak da beslenme bozuklukları ortaya çıkabilir. İki bebek arasında kısa bir süre olmasının en önemli dezavantajı bu tükenmiş anne sendromu olarak adlandırılan durumdur.

  • Düşükten ne kadar sonra hamile kalınmalıdır?

Gebelik aralığı açısından bakıldığında ise bir düşük yaşandıktan sonra takip eden gebelik için ay beklenmesi gerektiğini savunan hekimler olmakla birlikte bilimsel araştırmalar bu savı desteklememektedir.

Düşük ya da erken doğum sonrasında bunların tekrarlamasını önleme açısından uzun gebelik aralığının koruyucu bir etkisinin olduğunu kanıtlayan bilimsel yayın yoktur. Hollanda’da yapılan bir çalışmada düşük yaşandıktan sonraki ilk 3 ay içinde gebe kalınmasının gebeliğin seyri açısından hiçbir olumsuz risk artışına neden olmadığı gösterilmiştir.

Bu nedenle düşükten sonra gebe kalmayı planlayan çiftlere öneride bulunurken gebeliği olumsuz etkileyebilecek ek risk faktörleri yoksa gebe kalma süresini kısıtlayacak önerilerde bulunmaktan kaçınmak gerekir.

Emzirirken Hamile Kalınabilir mi? Emzirirken Gebe Kalmak

Süt Korurken Hamile Kalınır mı?

Emzirirken hamile kalmak sanıldığı kadar nadir görülen bir durum değildir.

Halk arasında yaygın olan ve bazı hekimlerce de desteklenen görüş emziren bir kadın gebe kaldığında emzirmeye devam ettiğinde bunun düşük ya da erken doğuma neden olabileceği, hatta anne karnında gelişmekte olan bebeğin gelişiminin olumsuz etkilenebileceği, sütün kalitesinin bozulması nedeni ile emen bebeğin de beslenmesinin yetersiz olacağı bu nedenle emzirmeye son verilemesi gerektiğiydi.

Oysa son zamanlarda yapılan araştırmalar bu inanışın doğru olmadığını göstermektedir. Memeyi sütten dışarı atan hormon olan oksitosin aynı zamanda rahim kasılmalarını sağlayan hormondur.

Ancak emzirmenin rahimde hafif kasılmaya neden olmak dışında düşüğü ya da erken doğumu tetiklediğine dair herhangi bir bilimsel veri mevcut değildir.

Gebelik sırasında emzirmenin anne karnındaki bebeğin gelişimini olumsuz etkileyeceği hatta “zehirleyeceği” yönünde bir inanış olmakla birlikte bu tamamen bir şehir efsanesidir ve gerçekle hiçbir ilişkisi yoktur.

Sütün kalitesinde ve bağışıklık sistemini etkileyen içeriğinde bir miktar azalma saptanmış olsa da bu azalma hemen bebeğin gereksinimlerini karşılamak için oldukça yeterli bulunmaktadır.

Gebelik sırasında emzirmenin en önemli olumsuzluğu anneye getireceği ek yorgunluk ve halsizliktir. Annenin çok daha fazla dinlenmeye ihtiyacı vardır.

Bununla birlikte hem kendi, hem emzirdiği bebek hem de karnında gelişimine devam eden bebeğin beslenme gereksinimlerini karşılamak durumundadır. Bu nedenle beslenmesine çok dikkat etmeli tercihen bir beslenme uzmanının kontrolü altında gebeliğine devam etmelidir.

Günlük kalori gereksinimlerinin altına düşmemeli, öte yandan kontrolsüz bir şekilde de kilo almamaya özen göstermelidir.

Bugün için kabul edilen genel bilimsel görüş, düşük tehdidi, erken doğum riski, plasenta previa gibi ek bir risk faktörü bulunmaması ve anne adayının emzirmeyi sürdürmeyi istemesi durumunda, uygun beslenmenin sağlanması koşulu ile emzirmeye gebeliğin sonuna kadar izin verilebileceği şeklindedir.

Doğum sonrasında her iki bebek de emzirilmeye devam edilebilir.

Farklı yaşlardaki iki bebeğin emzirilmesi işlemine “Tandem Nursing” adı verilmektedir ve bunun beslenme gereksinimindeki artış dışında hiçbir sakınca yoktur.

Aklınıza takılan soruları yorum olarak bırakabilirsiniz.

Sevgiler.

Hamilelikte Ve Lohusalıkta Cinsellik

Hamilelik 40 haftalık bir dönemdir, yaklaşık 9 aylık süre olarak saptanmaktadır. İlk üç ay hormonlardaki değişkenlik ve dengesizlik durumu nedeni ile cinsel isteksizliğin yaşandığı zor bir dönemdir. İlk üç ay cinsel isteksizlik dönemi bittikten sonra, kan akışının hem cinsel organlara hem de göğüslere hızlanarak akışının fazlalaşması, tekrar anne adayını cinsel istek konusunda eski durumuna gelmesini sağlamaktadır.

İlk üç aydan sonraki bu dönem hamile olan kadının hormonlarının tavan yaptığı bir dönemdir ve cinsel birlikteliğe hazır durumdadır. Ancak uzun süre ara verilen cinsel birliktelikten sonra gerçekleştirilen ilişki düzeyi abartılmamalı kadının ve eşinin hamilelik süreci içinde bulunulduğunu unutmaması gerekmektedir.

Cinsel İlişki Sonrasında Hamile Olan Kadını Bekleyen Sıkıntılar Nelerdir?

Hamilelik döneminde yapılan cinsel ilişki sonrasında;

  • Karın ağrısı ve kramplar,
  • Karındaki sertleşme ve kasılma,
  • Vajinal kanama,
  • Düşük tehlikesi,
  • Erken doğum riski,
  • Doğum sancısına benzeyen karın ve kasık sancıları görülerek sanki doğum başlamış gibi sıkıntılar meydana gelebilmektedir.

Ayrıca böyle bir durumda ve bu belirtilerin görülmesi halinde, aşırı hassaslaşan meme uçlarının uyarılması durumunda doğum sancılarının bile başladığı görülmektedir.

Kısaca; ilişki sonrasında bu sıkıntılardan bazıları bile yaşansa doktora gidilmeli ve önerilerine uyulmalıdır. Genel anlamda bakıldığında hamile olan anne adayının ilişki sonunda bu gibi sıkıntıları yaşaması, doktorunun ona bir süre daha cinsel ilişkiyi yasaklamasına bile neden olmaktadır.

Bütün bu durumlar göz önünde bulundurularak bu dönem eşler arasında daha duyarlı ve anlayışlı geçiştirilmelidir. Uzun vadeli ve sağlıklı bir cinsel yaşam için anne adaylarının en hassas ve psikolojik açıdan da zor geçirmek durumunda kaldığı bu geçici süreçlerde eşlere de önemli görevler düşmektedir.

Lohusalık Döneminde Cinsel İlişki;
Doğum sonrasında kadın, zor bir dönemi geride bırakmış olmanın yorgunluğu ile yeni bir döneme girmiştir. Bu dönem gece gündüz bebeği ile ilgilenmek, emzirmek, uykusuzlukla geçen günler olarak 40 gün sürdüğü düşünülen lohusalık dönemidir.

Lohusalık döneminde cinsel ilişki, genel anlamda önerilmez. Çünkü kadın doğumdan sonra bedeninin toparlanması, dikişlerinin iyileşmesi ve psikolojik açıdan da kendisini ilişkiye hazır hissetmesi süreci 1- 1,5 ay kadar sürmektedir. Yani 40 gün olarak bilinen lohusalık dönemi zaten kadının bünyesinin yavaş yavaş eski haline gelme sürecini tamamlama dönemidir de denilebilir. Bu nedenle eşlerin zor dönem geçiren annelere daha anlayışla karşılaması gerekmektedir. Aksi takdirde dikişlerin geri patlaması, şiddetli kanamaların olması gibi sağlık problemlerinin yaşanabileceği hesap edilmelidir.

Kısaca sağlıklı bir cinsel ilişki için lohusalık dönemi uygun değildir. Fakat doğum sonrası 40 gün, yani lohusalık dönemi bittikten sonra doktorlar da cinsel ilişkide hiçbir sakınca olmadığını savunmaktadır.

Lohusalık Döneminde Ne Gibi Değişiklikler Olur?

Lohusalık döneminde annede üç önemli değişiklik görülür.

1. Değişiklik; Vajen yolu ile Loşi adı verilen akıntı olur. İlk 3 gün kırmızı, gün sonra pembe, gün sonra beyaz renk olarak 15 gün kadar bu akıntı devam eder. Bu akıntı tüm doğum sonrası atıkları dışarı atarak kadının temizlenmesini sağlar. Bu dönem temizliğe daha da özenli davranılması gereken bir dönemdir. Sık duş almanın yanında, lokal hijyen bakımları ( bölgesel temizlikler) yapılmalı, enfeksiyon kapma riskine karşılık tüm tedbirler alınmalıdır.

2. Değişiklik; Uterus giderek küçülür ve 2 ay kadar sonra normale döner.

3. Değişiklik; Süt salgılanmasıdır. Hormonların etkisi ile memelerden süt salgılanır. Doğum sonrasında ilk 3 gün biraz az olsa da bebek emdikçe artarak çoğalır. Anne sütünün hormonsal bir salgı olması ve emildikçe artarak çoğalması çok önemli bir değişimdir. Çünkü bebek 6 ay süre ile hiçbir besin maddesi almadan anne sütü ile beslenir ve ek gıdalara 6. Aydan sonra başlanır.

Kısaca lohusalık dönemi, annenin bünyesinin normale dönebilmesi için toparlanma sürecidir ve bu nedenle bu dönemde cinsel ilişki düşünülmesi eşlerden her ikisi için de sakıncalıdır. Erkeğin enfeksiyon kapması (mikrop kapması) kadının ise iyileşme sürecinin uzaması ile enfeksiyon risklerinin artması gibi durumlarla da karşılaşılmaktadır.

Sezaryen Doğum Yapan Annelerde Cinsel ilişki;
İster normal doğum yapılsın, ister sezaryen ile doğum yapılsın lohusalık döneminde olduğu gibi yaraların, dikişlerin iyileşmesi, annenin bedeninin toparlanması gerekmektedir. Bunun için de 1- 1,5 ay kadar bir süreye ihtiyaç vardır. Yani bu da aşağı yukarı 40 günlük lohusalık süreci kadardır. Kısaca, sezaryen ile bile doğum yapılmış olması lohusalık döneminde cinsel ilişkiye girilmesi için uygun olduğunu göstermemektedir.

Ancak; bu ölçü her kadın için geçerli olmayabilir. Bazı kadınların bünyeleri daha çabuk toparlanarak eski haline gelebilmektedir. Dolayısı ile böyle durumlarda eşlerin cinsel ilişkiye girmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.

Doğum sonrasında Vajinada kuruluk yaşanır mı?
Doğumdan sonraki süreçte (lohusalık döneminde) kandaki kadınlık hormonu seviyesi en alt seviyeye düşmektedir. Vajina dokusunun östrojen hormonuna bağımlı salgı bezleri içerdiğinden, doğum sonrasında emzirme döneminde kuruluk oluşur. Vajinadaki bu kuruluk aslında son derece doğal bir durumdur. Bütün kadınlar hamilelik sonrasında vajinal kuruluk yaşamaktadır denilemez, bazı kadınlar rahatsızlık duyacak ölçülerde kuruluk yaşamayabilir.
Kuruluk olması halinde piyasada satılan ve su bazlı kayganlaştırıcılardan kullanılması tavsiye edilmektedir.

Genital Estetik Endişesi;
Her kadın doğum sonrasında genital estetik endişesi yaşamaktadır. Aslında normal doğum sonrasında vajina dokusu 4 ile 6 hafta arasında hızlı bir iyileşme göstererek eski haline gelmesi mümkün olmaktadır. Ancak doğum sırasında yapılması gereken bazı müdahaleler ve iri bebek riski gibi durumlarda büyük yırtıklar ve istenmeyen hasarlar yaşanabilmektedir. Vajinal dokunun kendisini böyle yırtıklarda toparlaması oldukça zor görüldüğünden estetik operasyonlarla düzeltilmesi mümkün olmaktadır. Bu gibi durumlarda doğum sonrasında annenin içi tümüyle temizlendikten sonra bazı dikişler atılarak çözülebildiği gibi, vajinal bölgenin kendiliğinden toparlanması beklendikten sonra da beklenilen düzelme olmaması durumunda bazı estetik müdahaleler de yapılabilmektedir. Her iki durumda da cinsel ilişki önerilmemektedir. Çünkü dikişlerin atması, kaynama ve düzelme süresini erteleyeceğinden vajinanın eski halini alması gecikecektir.

Lohusalık Döneminde Cinsel İlişki İle Hamile Kalınır mı?
Bu soru en merak edilen soruların başında gelmektedir. Her ne kadar lohusalık döneminde cinsel ilişki önerilmese de bazı kadınlarda bu dönemin çabuk atlatılması yani doğum sonrasında hem fiziksel açıdan, hem de psikolojik açıdan hızlı toparlanması, lohusalık döneminde cinsellik yaşamasına neden olabilir.

Halk arasında, anne bebeğini emzirdiği sürece gebelikten korunduğu düşüncesi vardır fakat bu inanış yanlıştır. Yani emziren anne, emzirdiği sürece hamile kalmaz düşüncesi hatalı bir düşüncedir. Bununla ilgili pek çok örnek vardır. Korunmasız bir cinsel ilişki her şekilde ( lohusalık ya da normal şartlarda) gebe kalma riskini beraberinde barındırmaktadır. Sonuç olarak lohusalık döneminde cinsel ilişki ile hamile kalınabilir. Bu kadından kadına değişebilen ve bünyelerine bağlı olan bir durumdur.

Ayrıca; lohusalık döneminde, hormon içeren doğum kontrol hapları, erteleme hapları, ertesi gün ilaçları gibi ilaçlar kullanılması önerilmemektedir. Çünkü lohusalık dönemi hormon seviyelerinin eski haline geldiği bir süreç olduğundan hem emziren anne, hem de annesinden süt emen bebek için sakınca oluşturmaktadır.
Kadın sağlığı açısından, ikinci bir bebeğin en az iki yıl ara ile düşünülmesi gerektiği, daha erken hamile kalınmasının önerilmediği, bu nedenle de bazı korunma yöntemlerinin uygulanması gerektiği doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir