Pompei İtalyada bulunan Napoli şehrine km uzaklıktaki bir şehirdir. Şehrin M.Ö yıllarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Bu şehirde Vezüv yanardağı bulunmaktadır. Bu yanardağ M.Ö 79 yılında harekete geçti ve bu hareket çok şiddetliydi.
Pompei şehri M.Ö 79 yılında ve o zaman dilimlerinde zengin, denize yakın, Capri adasına çok yakın ve cennet gibi bir yerdi. Ticaretin üst düzey olduğu bir kentti Pompei. Bu şehirde italyanın elit kesimi, aydın kişileri ve çok çok zenginler yaşıyordu. Şehir ayrıca eğlencenin başkenti ve kumar merkeziydi. Bu şehirde köleler başka köleler tarafından öldürülüyor, geceleri dövüşler düzenleniyordu, tıpkı spartacus dizisi gibi Vahşetin ve insanlık dışı her şeyin yaşandığı bir şehirdi. Şehirde adım başı fuhuş evleri boy gösteriyordu.
Pompei şehri M.Ö 79 yılında Vezüv yanardağının harekete geçmesiyle yok oldu. Yanardağ o kadar şiddetliydi ki şehri metre derine kadar lavlarla gömdü, şehir yok oldu, insanlar ve etrafta ne varsa taş kesildi. Bu bulgular yüzyılın başlarında bir İtalyan köylüsünün tarlada çalışırken kazmayı vurduğu yerde rastladığı duvarın izi sürülerek bulundu. M.Ö 79 yılında bir yaz ayında gün yanardağın olağanüstü lav püskürtmesiyle kişi hayatını kaybetti.
Patlamalar, lavlar öyle şiddetliydi ki çoğu insan olduğu yerden kığırdayamadı bile. Etnograf Prof. Dr. Carlo Giardano Pompeide olanları şöyle aktarıyor: O gün öğle vakti volkanın ağazından ani olarak yükselen bir kül bulutu birkaç saat içerisinde bütün Pompeiyi kaplayıvermişti. Böylece şehir çok uzun bir sessizlik uykusuna girdi. Şehrin uykusu, taşları, eşyaları ve sanat eserlerini yeniden hayata kavuşturan kazılara kadar yüzyıllar boyu sürdü. Burada yaşayan binlerce insanın tehlikenin bu kadar yakınında oldukları halde gafil avlanmış olmaları o tarihlerde Vezüvün bambaşka bir manzara altında olmasından ileri gelmiştir. Yamaçları meşhur politikacıların villalarıyla süslü olan Vezüv, bağlar, bahçelerle çevrili ağaçlık bir yerdi.
Napoli körfezine, Capri adasına baktığı için devamlı deniz kokulu esintiler altındaydı. Tepesindeki kalkerleşmiş taşlardan başka eski zamanların dramlarını hatırlatan herhangi bir hali yoktu. Oysa daha önceleri Vezüvde yine bir püskürme olmuştu. Fakat o tarihlerde yeryüzünde hiçbir insan yaşamıyordu. Bu püskürmeyi çok sonra Yunan çoğrafyacısı Strabon, kraterleri incelemek suretiyle keşfetmişti. Ancak bundan bahsetmemeyi uygun bulmuştu. Hoş, söyleseydi de ona kimse inanmazdı. Çünkü insanların gözü para ve zevkten başka bir şey görmüyordu. Şu var ki M.Ö. 62de meydana gelen ve şehri hemen tamamıyla yıkan bir zelzele dahi bu felaketin habercisi sayılabilirdi. Zelzeleler de o kadar sık oluyordu ki artık Pompei halkı bunlara alışmış, önemsememeye başlamıştı.
yüzyılın ortalarında İtalyan bilim adamı Giuseppe Fiovelli taşlaşan şehrin arasında bir boşluğa denk gelince oradan kalıplar çıkardı ve gözlerine inanamadı, her şey taşlaşmıştı, insan suretleri bile Bunları bilimsel yöntemler ile çıkartmayı başaran Giuseppe Fiovelli insan vücutları, çeşitli hayvanlar, atlar, köpekler, çocuğuna sarılmış anneler bulmuştu. Bu bulgular hala Napoli müzesinde sergilenmektedir.
Bilimsel yönlerin dışında müslümanlar Pompeide yaşananları, onların kumar, fuhuş, insan kavgasıve her türlü ahlaksızlıklarının cezası olduğunu taşlaşma olayının da insanlara ibret olması gerektiğini düşünüyorlar ve normalde lav püskürmesiyle insanların tamamen yok olacağı, taşlaşamayacağı da öne sürdükleri en önemli gerekçe. Günümüzde de taşlaşma olayı hakkında çeşitli görüşler var ama bilimsel olarak ispat edilmiş herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Yazar: Melih ÖZTÜRK
Pompeii'nin yeniden keşfi ve kazıları yüzyılda mimar Domenico Fontana'nın bir su kemeri inşa ederken resim ve yazıtlarla kaplı antik duvarlara rastlamasıyla başlamıştır. Ancak, "Rei Publicae Pompeianorum "dan bahseden bir yazıtın bulunduğu yılına kadar resmi olarak Pompeii olarak tanımlanmamıştır. Yüzyıllar boyunca, aralarında Karl Weber ve Franscisco la Vega'nın da bulunduğu çeşitli kişi ve gruplar kazıların sorumluluğunu üstlendi. yılında Giuseppe Fiorelli, çürümüş cesetlerin bıraktığı boşluklara alçı enjekte etme tekniğini uygulayarak kurbanların alçı kalıplarının oluşturulmasını sağladı. Finansman yetersizliği ve kalıntıları daha derinlere gömen patlamalar gibi çeşitli zorluklara rağmen, kazılar antik kent ve tarihi hakkında daha fazla şey ortaya çıkarmaya devam ediyor.[11][12]
Değerli kardeşimiz,
Lût kavminin ikamet ettiği şehirlere Kur’an lisaniyle “Mü’tefikât” (Tevbe, 9/70; Hakka, 69/9.) denir. Bunlar beş şehirdir. Buralarda dört yüz bin insanın yaşamış olduğu rivayet edilir.
Bu azabın isabet ettiği bölgeye bugün bahrü’l-meyyit (Ölü deniz) veya Lût gölü denmektedir.
LÛT KAVMİNİN HELAKİ HUSUSUNDA İLİM ADAMLARI NE DİYOR?
Bu konuda Bilim ve Teknik dergisinde neşredilen bir yazıda şu açıklamalara yer verilmektedir:
Bu olay bundan yıl önce, yani İ.Ö. yıllarının başlarında ve tahminlere göre İ.Ö. yıllarında olmuştur. Alman yazar Werner Keller, arkeolojik ve jeolojik araştırma ve incelemelere dayanarak bu iki kentin yeryüzünden silinişini “Tevrat Gerçekten Haklı İmiş” diye çevireceğimiz yapıtında geniş bir biçimde açıklayıp anlatmaktadır. Çok geniş ilgi gören, Keller’in bu yapıtı yirmi iki dile çevrilmiş ve milyonlarca nüsha satılmıştır!
Keller’in açıklamalarına göre, Amerikan arkeolog ve jeologlarının yaptıkları geniş araştırma ve kazılarında, Tevrat’ta (ve diğer Mukaddes Kitaplarda) yeryüzünden silinişleri anlatılan Sodom ve Gomorra şehirlerinin yerleri, Siddim vadisi denilen ve Lût gölünün en alt ucunda bulunan çevredir. Vaktiyle buralarda büyük ve geniş yerleşmelerin bulunduğu kazılardan anlaşılmıştır.
Araştırıcılar, buralarda yaptıkları kazılarda büyük umutlarla Sodom ve Gomorra’nın yerlerinin de bulunacağını sanmışlarsa da düş kırıklığına uğramışlardır ve bundan sonra da bu şehirlerin yerlerinin bulunabileceği artık söz konusu değildir; zira, aşağıda açıklandığı gibi, bu şehirler yerin derinliklerine gömülmüşlerdir.
Bu büyük felâkete neden olan korkunç olayı ve bu felâketten önce burasının jeolojik durumunu Keller şöyle anlatmaktadır:
Lût gölünün doğu kısmında bir yarımada oluşturan dil gibi bir kısım gölün içine uzamıştır. Bu kısma Araplar el-Lisan, yani dil adını vermişlerdir. Burada suyun tabanında, adetâ gölü ikiye bölen ve fakat görülmeyen keskin bir dirsek uzamaktadır. Bu yarım adanın sağında taban metre derin olduğu halde, sol tarafı şaşılacak kadar sığdır. Son senelerde yapılan ölçmelerden burasının derinliğinin ancak metre kadar olduğu anlaşılmıştır. Kayıkla Lût gölünün bu alt ucunda gezildiği zaman, güneş ışınları da suya uygun bir biçimde yansıyorsa, insan şaşılacak bir görünüm ile karşılaşır. Şöyle ki, kıyıdan biraz ötede suyun içinde orman ağaçlarının belirdiği görülür. Bunlar da gölün son derece yoğun olan tuzlarının konserve ettiği ağaçlardır.
Derinlerde yeşil renkte görülen ağaç gövdeleriyle ağaç artıklarının çok eski olması gerekir. Bir zamanlar bu ağaçların yaprakları yeşillendiği ve çiçek açtıkları zaman herhalde Lût da buralarda sürülerini otlatmış olacaktır! Lût gölünün bu garip dili bir zamanlar Siddim vadisi idi.
Sodom ve Gomorra’nın uğradığı felâketin nedeni, jeologların gözlemlerinden anlaşılmaktadır. Amerikan jeologları ilk olarak Şeria nehri yatağının neden dolayı çok dik olduğunu açıklamışlardır. Gerçekten Şeria nehrinin yatağını oluşturan kilometrelik bir mesafede, Şeria metrelik bir meyille düşüş yapmaktadır. Bu durum ve Lût gölünün de deniz yüzeyinden metre alçak olması, büyük bir jeolojik olayın burada kendini göstermesinden ileri gelmiştir.
Şeria nehri vadisi ile Lût gölünün durumu da küremizin bu bölgesinden geçen bir yarık ya da çatlağın ancak bir parçasından ibarettir. Küre kabuğunda bu çatlağın durumu ve uzunluğu son zamanlarda saptanmış bulunmaktadır. Bu çatlak Toros dağlarının eteklerinden başlayıp güneye doğru Lût gölünün güney kıyılarından ve Araba çölü üzerinden Akabe körfezine uzayıp, oradan da Kızıl Denizi’ni geçerek Afrika’da son bulmaktadır. Bu uzun çöküntünün uzayıp gittiği yerlerde kuvvetli yanardağı hareketlerinin bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki, İsrail’deki Galilea dağlarında, Ürdün’ün yüksek yayla kısımlarında, Akabe körfezi vb. yerlerde siyah bazalt ve lâvlar bulunmaktadır.
Bu bölgede bir gün kendini göstermiş olan muazzam bir çökme olayında herhalde patlamalar, yıldırımlar, yangınlar ve doğal gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmuş ve Siddim vadisi ile birlikte Sodom ve Gomorra kentleri de yerin derinliklerine gömülmüşlerdir. Bu deprem sırasında yer kabuğunun çatlayıp çöküşü, kabuğun altında uyuyan volkanlara serbest yol vermiştir. Şeria’nın yukarı vadisinde bugün de sönmüş kraterlere rastlanmakta olup buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lâv kitleleri ve bazalt katmanları yer almıştır.
İlginç bir nokta da şudur ki, Tevrat’ta depremden söz edilmediği halde Ahmed Cevdet Paşa Kısas-ı Enbiyâ, yani Peygamberler Tarihi’nde depremi söz konusu etmiştir. Ahmed Cevdet Paşa aynen şöyle demektedir:
“Hazret-i İbrahim’in kardeşi Harran oğlu Lût, ki onunla birlikte Babil’den Şam tarafına geçmişti, Sodom cihetine gönderilmişti. Buranın ahalisi ise kâfir ve fâsık idiler. Hareketleri yolsuzdu ve hiçbir kavmin yapmadığı fuhuşları yaparlardı. Lût onları doğru yola çağırdı, dinlemediler. Çok nasihat etti, kabul etmediler. Cenâb-ı Hak onların başına taş yağdırdı ve deprem ile köylerinin altını üstüne getirdi. Hepsini mahvetti. Yalnız Lût, ev halkı ile geceleyin içlerinden çıkıp kurtuldu.”(Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, I. Cilt, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul)
İşte Sodom ve Gomorra şehirleriyle çevresi, böyle büyük bir ilâhî âfetin kurbanı olmuş ve günümüzden yaklaşık yıl önce kendini gösteren bu büyük felâket sonucunda Sodom ve Gomorra kentleri tam anlamı ile yerin dibine batmışlardır. (Bilim ve Teknik, Sodom ve Gomorra, Prof. Dr. Arif Akman, )
(bk. Mehmet Dikmen, Peygamberler Tarihi)
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası