atatürk ün babasının resmi / Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Bey | Resim, Faaliyetler, Bayrak

Atatürk Ün Babasının Resmi

atatürk ün babasının resmi

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN AİLESİ

Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım, Hacı Sofu ailesinden Feyzullah Ağa'nın kızıdır. Zeki, sağduyulu, dine ve geleneklere bağlı bir kadındı. Oğlunun mahalle mektebine gelenekten olan ilâhilerle başlamasını istemişti. Ancak aşağıda göreceğimiz gibi oğlunun zamanın gerektirdiği biçimde yetişmesini engellememiş, hele kocası öldükten sonra onun iyi öğretim görmesine elinden geldiği kadar çalışmıştır.

Onun sağduyusu ve taşıdığı yüksek onur duygularının bir örneği aşağıdaki olayda görülür. O, daha Selanik'te bulundukları sırada oğlunun, kendi evinde, II inci Abdülhamit yönetimine karşı çalışan bir takım arkadaşlariyle yaptığı toplantıda nelerle uğraşıldığını öğrenince, padişaha karşı çalışmanın sonuçlarından ürkmüş, ancak Mustafa Kemal'in işi kendisine anlatması üzerine sorunu kavrayıp "gizli şeyleriniz varsa ben saklayayım, muvaffak olmak zordur, mahvolmak daha tabiidir" dedikten sonra şöyle konuşmuştur: " evlâdım bir gün bu işler olduktan sonra seni namus ve haysiyet sahibi olanlarla görmezsem işte o zaman meyus olurum. Ben senin kadar okumadım, senin kadar bilmem, seni gördüğün, anladığın şeyleri yapmaktan menetmiye kalkışmam, yalnız dikkat et, esas muvaffak olmaktır, muvaffak olmaya çalış".

Selanik Yunanlıların eline düştükten sonra kızı Bayan Makbule (Ata'dan) ile İstanbul'a gelen Zübeyde Hanım millî mücadele sırasında binbir merak ve heyecan, ancak büyük kıvanç duyguları içinde İstanbul'da kalmış ve Ankara'ya gitmiştir. Kalbinden hasta bulunduğu için Ankara'da kalması uygun görülmemiş ve zaferden sonra İzmir'e gönderilmiştir. Orada yılında vefat etmiştir.

Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi, Selânik yerlilerindendi. Uzak dedeleri Vidin'den ayrılarak Serez'de yerleşmişler, oradan da Selânik'e gelmişlerdi. Ali Rıza Efendi, önce Selanik'te evkaf kâtipliği yapmıştır. Atatürk, onu az hatırladığını söylemekle birlikte zekâ ve azmini anar, modern düşünceli bir kimse olduğunu söylerdi.
da Sırbistan'la savaş başladıktan sonra Selanik'te gönüllülerden bir "Asakiri Milliye" taburu kurulmuş ve Ali Efendi orada mülâzımı evvel (Üsteğmen) olmuştur.
II. Abdülhamid'in vehmi üzerine bu ve buna benzer birlikler dağıtıldıktan az sonra Ali Efendi'nin evkaftan çekilip rüsumat memuru olduğu anlaşılıyor. Daha sonra özel hayata atılıp kereste tüccarlığı yapmıştır.

Atatürk'ün Selanik'te doğduğu evden ailenin orta halli, hatta bundan az üstün durumda olduğu anlaşılmaktadır.
XIX. uncu yüzyılda hele taşralarda kayıtlar pek eksik olduğundan onun doğum günü bilinmemektedir. O, Rumi yılında doğmuş olarak kayıtlı olduğuna göre veya de doğmuş demektir. Adı Mustafa idi.
19 Mayıs de Bay Reşit Saffet Atabinen'in kendisine "Doğum gününüzü kutlarım" yollu bir telgraf çekmesi, Atatürk'ün hoşuna gitmişti. Bundan az sonra Temmuz de Türk Tarih Kurumu'nun ilk kongresi sırasında Aydın Halkevi'nin tarih, dil, edebiyat komitesinin bir "Gazi Günü" kabul etmek istediğini söyleyip ona doğum gününü soran öğretmene Atatürk: "Bana onu sormayınız, ben doğduğum günü bilmiyorum" der ve "Gazi Günü" olarak da : "Samsun'a çıktığım günü" yapınız sözünü eklemiştir.

Geri

Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi. ()

ASKERLİK HATIRASI BİR FOTOĞRAF

"Askerlik Hatırası" olan bu fotoğraf Atatürk'e ulaştığında, kendisiyle olan benzerliğini fotoğraf üzerinde karşılaştırmıştır.

Bu karşılaştırmayla fotoğrafın tanımlanmasını şöyle anlatır Şevket Süreyya Aydemir:

"Ali Rıza Efendi'nin katıldığı tabura "Asakir-i Milliye Taburu"da denildiği anlaşılmaktadır. O sıra Ali Rıza Efendi'nin Selanik Evkaf Dairesi'nde katip olarak çalıştığı, bu gönüllülük dolayısıyla yapılan araştırmalarla anlaşılmaktadır.

Savaş dolayısıyla kurulan Yardımcı Askerlik Birliği'ne katılınca okur yazar olduğu için O'nu geçici olarak üsteğmen rütbesiyle görevlendirmişlerdir. Zübeyde Hanım'ın eşi ve Mustafa'nın babası Ali Rıza Efendi'nin elde kalan tek resmi Yardımcı Askerler Taburu üsteğmeni elbisesiyle çekilen bu resmidir.

Bu resimde Ali Rıza Efendi, başında Aziziye denilen alçak, geniş kalıplı fesi, tek sıra düğmelerle iliklenen sırma yakalı, sırma apoletli ve askeri kemerli uzun ceketiyle hazırol vaziyetinde görülür. Pantolonu o devrin üniformalarında olduğu gibi şalvar biçimindedir. Sol eliyle kılıcının kınını tutar. Sağ eliyle kılıcını çekmiş selam duruşundadır.

Duruşu ve haliyle bir savaşçıdan çok, bütün hayatında olduğu gibi uysal, kendi halinde bir memuru canlandırır. Yüz çizgileri, hele gözleri şaşılacak bir benzerlikte oğlu Mustafa'ya geçmiştir. Nitekim bir gün gelecek Mustafa, babasının bu resminden fes kısmını kestirerek yüz kısmını büyüttürecek ve kendisiyle aradaki benzerliği karşılaştıracaktır. Şu farkla ki, Ali Rıza Efendi de kendi halinde durgun bir memuru canlandıran bu çizgiler ve gözler, bir gün gelecek oğlu Mustafa'da bütün dünyayı büyüleyecek derin ifadeli anlamlar alacaktır."

Kaynak: A A M Atatürk’ün Yetişmesi Ve Öğretmenleri, Cemil Sönmez, , ISBN: X. Sayfa:

ATATÜRK'ÜN HAYATI

Babası bir gümrük memuru olan Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) yılına değin yaşadı.

Eğitimi


Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Ancak Mustafa Kemâl babasını çok küçük yaşlarda kaybetti (). Bu nedenle okuldan ayrılmak zorunda kaldı. Mustafa ve annesi dayıları ile birlikte yaşamak üzere taşraya Rapla Çiftliği'ne gittiler. Onu annesi büyüttü. Mustafa çiftlikte çalışmaya başlamış, ancak annesi okula gitmemesi nedeniyle endişelenmeye başlamıştı. Sonunda, annesinin Selânik'teki kız kardeşi ile birlikte yaşamalarına karar verildi. Böylece Mustafa Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okuldaki Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemâl" i ilave etti. Askeri Rüştiyeyi yılında bitirdikten sonra, Mustafa Kemâl Manastırdaki Askeri İdadiye girdi. yılında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, 3 Mart 'da İstanbul'da Harbiye'nin hazırık sınıfına kaydoldu. yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu. Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 'te kurmay yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı.

Askerî Görevleri


yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. Arkadaşları ile Şam'da "Vatan ve Hürriyet" adında bir dernek kurdu. 'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. 

yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemâl kendi isteğiyle bir grup arkadaşıyla birlikte Trablus'a gitti; Tobruk ve Derne savunmalarında görev aldı. Mustafa Kemâl henüz Libya'da iken Balkan Savaşı başladı. Mustafa Kemâl Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. Balkan Savaşında () başarılı bir kumandan olarak hizmet verdi. Balkan Savaşı sonunda, Mustafa Kemâl Sofya'ya askeri ataşe olarak atanmıştır. 22 Aralık 'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 'de Derne Komutanlığına getirildi. 

yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 'te sona erdi. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başlamış ve Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemâl Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi. 

18 Mart 'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemâl'in komuta ettiği Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemâl, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler Ağustos 'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. 8 Ağustos tarihinde Anafartalar Grup Kumandanlığına getirildi. Birinci Dünya Savaşı esnasında, Anafartalar'daki Türk kuvvetlerine kritik bir zamanda kumanda etti. Bu sırada Çanakkale Boğazı'na çıkarma yapılmış ve Mustafa Kemâl bu durumu kişisel gayretiyle kurtarmıştır. Savaş esnasında, Mustafa Kemâl'in kalbinin üzerine bir şarapnel parçası isabet etmiş, ancak göğüs cebinde bulunan saati onun hayatını kurtarmıştır. Mustafa Kemâl Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilâf Devletlerine "Çanakkale geçilmez!" dedirtti.

Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemâl Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık şehit veren Türk ulusu onurunu İtilâf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemâl'in askerlerine verdiği "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
 
Mustafa Kemâl Çanakkale Savaşları'dan sonra 'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Daha sonra Kafkaslarda ve Suriye'de hizmet etti. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 'de İstanbul'a geldi. Veliaht Vahdettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunmalar yaptı. 

Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 'de Suriye'de bulunan Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 'de İstanbul'a dönüp Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı. 

Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilâf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgâle başlamaları üzerine Mustafa Kemâl 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilân edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz -7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemâl seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabûl edip uygulamaya başladı. 

Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 'da Yunanlıların İzmir'i işgâli sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos tarihinde Sevr antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâyi Milliye ile ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı. 

Mustafa Kemâl yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır: 

Sarıkamış (20 Eylül ), Kars (30 Ekim ) ve Gümrü'nün (7 Kasım ) kurtarılışı. Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa savunmaları ( ) I. İnönü Zaferi (6 Ocak ) II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan ) Sakarya Zaferi (23 Ağustos Eylül ) Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül )

Gazi Unvanı'nın Verilmesi


Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemâl'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı. 

23 Nisan 'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. 

Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı.

Atatürk Soyadının Verilmesi


Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 'de TBMM'nce Mustafa Kemâl'e "Atatürk" soyadı verildi.

Atatürk, 24 Nisan ve 13 Ağustos tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet Başkanlığı ve Başbakanlık yetkileriyle donatılmıştı. 29 Ekim 'te Cumhuriyet ilân edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. , , yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti. 
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

Nutuk


Ekim tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim tarihinde de Yıl Nutku'nu okudu.

Atatürk'ün Özel Yaşamı


Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevî evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Onlara iyi bir gelecek hazırladı. 

yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevî evlâtlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Atatürk Fransızca ve Almanca biliyordu.

Atatürk'ün Ölümü


Atatürk ülke içerisinde sık sık seyahat etmiştir. Gemlik ve Bursa gezileri esnasında soğuk almıştı. Tedavi olmak ve dinlenmek üzere İstanbul'a geri döndü. Ama, ne yazık ki çok ciddi bir şekilde hastalanmıştı. 10 Kasım tarihinde saat 'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu, ama insanlarının gözünde ölümsüzlük kazandı, insanlarının kalplerinde yerini aldı. Cenazesi 21 Kasım günü törenle geçici olarak Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım günü ebedî istirahatgâhına defnedildi.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası