nuri demirağ mesleği / Türk Yurdu Dergisi

Nuri Demirağ Mesleği

nuri demirağ mesleği

kaynağı değiştir]

Nuri Bey, demiryolu yapımı sürerken çeşitli büyük inşaat projelerine de başladı. Karabük Demir Çelik, İzmit Selüloz, Sivas Çimento ve Bursa Merinos tesislerini, Eceabat Havalimanı’nı, Haliç kenarında İstanbul Hal Binası’nı inşa etti.

Boğaz Köprüsü projesi[değiştir

Cumhuriyet’in Kalkınmacı Milliyetçi Müteşebbisi: Mühürdarzade Mehmet Nuri Demirağ

        Bu makale, Türkiye’nin ilk müteşebbislerinden, sanayici, işadamı ve siyasetçi Mühürdarzade Mehmet Nuri Demirağ’ın hayatını konu edinmiştir. Nuri Demirağ; gerek şahsiyeti, gerekse de faaliyetleri ile üzerinde durulmaya değer ilginç bir insandır. Erken atıldığı çalışma hayatında, küçük yaşlarda gösterdiği kati duruşla akranları arasından sıyrılan Mehmet Nuri, hayatının ilerleyen dönemlerinde de çalışkanlığı, dürüstlüğü, yeniliklere açık olması, risk alması, vatanperverlik, yardımseverlik ve adalet duygularıyla anılır olmuştur. Özelikle çalışkanlığı ve inovatif, bilime açık, teknoloji geliştirmeye tutkulu, risk alan ve büyük kazandırabilecek önemli sektörlere girme konusunda kararlı yapısıyla çalışma hayatında sivrilen Demirağ, çok büyük bir sermaye birikimi yaratmış, fakat bir yandan aşırı risk yüklenen, diğer yandan haksızlık karşısında suskun kalamayan yapısı dolayısıyla bu servetini sonraki yıllarda büyük ölçüde eritmiştir. Milliyetçi bir kimlik ve kişiliği olan Mehmet Nuri Bey, kimselerin cesaret edemediği, Türk olduğunu söyleyemediği bir dönemde, girdiği sigara kâğıdı ticaretinde ilk oluşturduğu markaya “Türk’ün Zaferi” adını vermiş ve Milli Mücadele’yi de gönülden ve fiilen desteklemiştir. Milli Mücadele’nin kazanılmasının ardından başlayan büyük imar faaliyetlerinde de yine en ön saflarda yerini almış; Türk’ün kendi ülkesini, kendi makinesiyle, kendi işgücüyle var etmesinin savunucusu olmuş ve bu yönde çalışmıştır. O günün diğer milli sermayedarlarının önemli bir kısmının aksine, mümessillik, imtiyaz, başkalarının patentini kullanma peşinde koşmamış; kendisi milli imkân ve kaynaklarla girdiği sektörlerde bir Türk markası ve sanayii oluşturmayı hedeflemiştir.  Demiryolları ve havacılık alanındaki yatırımları bu tutkusunun ve bakış açısının en büyük işaretleri olmuş ve böylelikle milliyetçilik sıfatının önüne “kalkınmacı” nitelemesi de eklenmiştir. Demirağ’ın tüccar, sanayici sıfatlarının yanı sıra bir de zoraki “siyasetçi” kimliği de söz konusudur. Ticaret ve sanayi alanlarında hiç kimsenin cesaret edemediği çapta büyük işlere imza atması ile bilinen Demirağ’ın, çok partili hayata geçişle birlikte, tüm ülke farklı bir muhalefet oluşumunu beklerken, Milli Kalkınma Partisi’ni kurmuştur. İlklerin adamı olarak, kuşkusuz ki, ilk muhalefet oluşumunu gerçekleştirmesi yine şahsi kariyerinde önemli bir adım olmuştur; fakat kendisinin ve çevresinin bu adımdan beklentilerinin oluşturduğu baskı, ticari ve sınai hayatına siyaset yoluyla indirilen darbelerle yaşadığı başarısızlığı bir de böylesi bir girişimle yaşamasını beraberinde getirmiştir. Başarılarla ve hezimetlerle dolu 71 yıllık yaşamında, muazzam servetine rağmen hiçbir şahsi savurganlığı olmayan, milli havacılık sanayii ve siyasi hayatın çoğulculaştırılması için tüm servetini verebilen bir nevi ömrünce didinerek kazandığını ülkesine vakfeden Nuri Demirağ’ı, bütün bu yönleriyle ortaya koyabilmek bu çalışmanın ana hedefidir. Günümüz insanının zihin ve hafızasından “kanarya köşkünde kuzu ziyafetleri veren” milyoner Nuri Bey’i çıkartıp, yerine geleneklerine bağlı fakat yüzü modern dünyaya dönük, vizyon sahibi, ülke ve millet sevgisiyle dolu milliyetçi kalkınmacı Nuri Demirağ’ı yerleştirebilmek diğer isteğimizdir. 

         

         

         

        Nuri Demirağ’ın Hayatı  

         

         

         

        Öğrenim ve Memuriyet Hayatı

         

         

        Mehmet Nuri Bey, 7 Mayıs tarihinde Sivas Divriği’de[1] doğmuştur. Divriği’nin köklü ve tanınmış ailesi Mühürdarzadelerdendir. Divriği sorgu hâkimliği yapan babası Ömer Bey’i, üç yaşında iken kaybeden Mehmet Nuri, hayatına şekil verecek olan ilk ahlaki ve dini terbiyesini annesi Ayşe Hanım’dan almış; daha çocukluk yıllarında gösterdiği örnek tavırlarıyla dikkat çeken bir insan olarak temayüz etmiştir. Okul yıllarında, annesinin hazırladığı azığı fakir arkadaşlarıyla paylaşan, haksızlıklar karşısında doğru olanı çekinmeden söyleyen ve hatta oldukça yeri geldikçe hırçın davranışlar sergilemekten çekinmeyen, öyle ki, arkadaşlarının kuş yuvalarını bozmalarına mani olacak kadar da merhamet ve vicdan sahibi olan Mühürdarzade Nuri’nin eğitim hayatı örnek seviyededir.[2]

         

        Üstün zekâ ve kabiliyeti ile okulda öğretmenlerin ilgi ve ihtimamını kısa zamanda çekmeye başlayan Mehmet Nuri’nin hayatına yön veren ilk isim, Divriği Rüştiyesi’nin kurucusu ve hocası başmuallim Süt Molla olmuştur. yılında, Mehmet Nuri okulu bitirdiğinde ona okulun muallim yardımcılığı görevini vermiştir. Bu Mehmet Nuri’nin küçük yaşta aldığı ilk resmi görev ve sorumluluktur.[3] yılına kadar bu görevi yürüten Mehmet Nuri, Ziraat Bankası’nın açmış olduğu memur sınavını kazanıp, Ziraat Bankası Kangal şubesine tayin olmuştur. Bu görev değişikliği ile Nuri Bey’in idari, mali ve iktisadi konularla ilk kez karşı karşıya gelmiştir. Keza, memuriyetteki ilk deneyimini, diğer kamu kurumlarına nispetle, döneminin ilerisinde bir yönetim ve idare tarzını benimsemiş olan Ziraat Bankası çatısında kazanmanın faydasını ilerleyen yıllarda görmüştür.[4] Mehmet Nuri Bey bu görevi esnasında Kangal yöresinde özellikle de Divriği’de “murabahacı” ismi verilen tefecilerin çiftçiler üzerinde kurduğu baskıya tanıklık etmiştir. Öyle ki, görevi sırasında köylüleri bu tefecilerin zulmünden koruyabilmek için yetkisinin sınırlarını zorlamış ve kredi alan köylülere yönelik kuralları yumuşatmaya çalışmıştır.[5] Nuri Bey’in zor durumda olanlara yardımı bununla da sınırlı kalmamış, yılında tayin edildiği Ziraat Bankası Koçgiri (Zara) şubesinde de, kıtlık yüzünden zor durumda kalan halka,  sorumluluğu kendi üzerine alarak, Ziraat Bankası’na ait ambarlardaki zahirenin tamamını, miri fiyatı üzerinden dağıtmıştır. Bu davranışından ötürü, hakkında açılan soruşturma neticesinde aklanmış; ceza yerine takdir almıştır.[6]

         

        Nuri Bey’in bir sonraki çalışma yeri, İstanbul’dur. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin ardından, Maliye teşkilatında büyük bir yenileşme hareketi başlamıştır. Maliye’ye öncelik Ziraat Bankası’ndan yetişen memurlara tanınmak suretiyle yeni memurlar alınırken, Nuri Bey de tercih edilen isimlerden birisi olmuş ve yılında İstanbul’a gelmiştir.[7] İstanbul’da da yine Türk milletinin çıkarları doğrultusunda çalışmayı sürdürmüş, Taksim Kışlası ve Talimhane’nin Fransızlara verilmesini engellemiştir.[8] Kısa süre bir sonra,  Maliye Bakanlığı’nda Hasköy Mal Müdürü yardımcısı olarak çalışmaya başlamıştır.[9] Burada başladığı yeni görevinde ülkenin içine düştüğü mali kırtasiyeciliğin korkunç tablosunu, yönetime yakın olanların şirin görünmek için yaptıkları riyakârlığı gömüş ve ülkenin sona doğru giden acı haline şahit olmuştur.[10] Ziya Şakir, Nuri Bey’in muhasebe kayıtlarının karışıklığı karşısında hayretler içinde kaldığını belirtmiştir.[11] Nuri Bey burada görevine devam ederken bir yandan da, mesleki bilgisini ilerletmek için yeni kurulan Maliye Mekteb-i Âlisi’ne devam edip, Darülfünun’da verilen konferanslara katılıp; tarih, edebiyat ve felsefe alanlarında bilgisini arttırmaya çalışmıştır. Nuri Bey, azimli çalışması sonucunda, Maliye Şubeleri Müfettişliği görevine kadar yükselmiştir.[12]

         

         

         

        Ticari Hayatı

         

        İstanbul’un işgal altında bulunduğu o yıllarda, İstanbul’un gayrimüslim olmayan fertleri özellikle de devlet memurları görevleri icabı, muhatap oldukları gayri milli unsurların gurur kırıcı davranışlarına maruz kalabiliyorlardı. Hükümet her türlü iktidar ve yetkiden mahrum, kendi kadrosundaki memurları bile korumaktan aciz halde idi. Nuri Bey’in hayatındaki dönüm noktası böyle bir taşkınlığa muhatap olmasıyla gerçekleşmiştir. Bir gün, işi gereği Kurtuluş’ta bulunan Maliye Şubesi’ne uğramak durumunda kalmış, buradan ayrılırken beş on palikarya (kabadayı Rum delikanlısı)tarafından başındaki fesi alınmış ve yere atılıp çiğnenmiştir.[13] Bu üzücü olay sonrasında, “Milli haysiyet ve şerefi üç buçuk palikaryanın ayakları altında çiğnenen bir hükümete memurluk edemem” diyerek işinden ayrılmıştır.[14]

         

        Nuri Bey’in iktisadi kalkınma ve sanayileşme yolundaki mücadelesi bu tarihten sonra başlamıştır. Sadece milli izzeti nefsi korumak için en yüksek makamlardan birini bırakıp[15] ticari hayata atılan Mehmet Nuri Bey’in ilk işi, sigara kâğıdı imalatıdır. Hâsılatı hain amaçlara sarf edilen diğer sigara kâğıtlarına karşı, “Türk Zaferi”ni çıkartmış ve bu ürün,[16] gayri Müslimlerin denetimdeki sigara kâğıdı piyasasında, türlü baskılara maruz kalmasına karşın,[17] halk tarafından büyük ilgi görmüş, Demirağ üç sene gibi kısa bir sürede büyük meblağlar kazanmıştır.[18] Ketenciler’de açtığı işyerinin iç duvarına ”Satışpeşin, fiyat maktu(kesin), pazarlık yok” yazmıştır. Bu üç kural, Nuri Demirağ’ın ticaret anlayışının temeli olmuştur.[19] Nuri Bey, yıllar sonra bir gazeteciye verdiği beyanatta o günlerini şu sözlerle anlatmıştır: “… Mütareke günlerinde bir gün bir palikarya vazife esnasında bana hakaret etti, müteessir oldum, memuriyetten çekildim. Cebimde 56 sarı lira vardı. Bunu kâğıt liraya tahvil ettim ve bununla “Türk Zaferi” adlı bir sigara kâğıdı çıkarmaya başladım, kâğıdı kendim kesiyor, kendim tutkallıyor, kendim kutuluyor, işportacılara verdirerek sattırıyordum. İyi kâğıt olduğu için piyasada çabuk tutundu. Anadolu münhasıran benim kâğıdımı almaya başladı ve kısa zamanda ben büyük bir servet yaptım”.[20] Yeni tüccar, tecrübesizliğine rağmen, piyasanın ihtiyacını ve zafere olan özlemini ustalıkla ürününde simgeleştirmeyi başarmıştır.[21]

         

         

        Sigara kâğıdı imali, Tütün İnhisarı İdaresi’ne (Tekel) devredildiğinde, bu alandan çekilmek zorunda kalmıştır.[22] Memleketi kalkındırmak ve endüstrileşmek arzusu taşıyan Nuri Bey, “Kantariye, İthalat ve İhracat” alanlarında ticari faaliyet göstermeye devam etmiştir. yılında, 40 yaşında iken, “Mühürdarzade Kantariye İthalat- İhracat Tütün Gümrüğü Şirketi”ni kuran, ticaret hayatında önemli bir yer sahibi olan Nuri Bey, Milli Mücadele sona erdiğinde,[23] 84 bin lira sermaye birikimine sahip hale gelmiştir.[24]

         

         

        Cumhuriyet’in ilk zamanlarına denk gelen o günlerde, Türkler’in ticari hayatta etkin olması için teşvik geleneği devam etmekte idi. Özellikle, İzmir İktisat Kongresi ile bu konudaki hassasiyet ortaya konmuştur. O günlerde, bir Fransız şirketi, üstlendiği demiryolu yapımı işinden çekilmiştir. Hükümet ise, bu hattın Türk müteahhitlerce yapılmasına karar vermiştir. tarihinde çıkarılan Sayılı Kanun ile Samsun-Sivas Demiryolu hattı ihaleye verilmiş, yeni düzenlemeyle, yerli teşebbüsün önünün açılması ve yabancı tekelinde olan büyük ihalelere Türkler’in de katılmasının sağlanması amaçlanmıştır. Hayatı boyunca, memleketin şoselerini, şimendiferlerini, fabrikalarını, bütün medeni tesisatını Türkler’in yapmasını arzulayan Nuri Bey, zaten bu demiryolu girişiminin yarım kalmasına çok üzülüp, içine sindirememiştir. Bu olayla birlikte artık Cumhuriyet’in demiryolları ve şoselerle başlattığı imar çalışmalarını hedefleyerek, müteahhitlik hayatına başlayacaktır. Samsun-Sivas demiryolunun yaptırma yetkisinin Nafia Vekâleti’ne verilmesinden sonra yapılan eksiltmede Nuri Bey ve kardeşi Abdurrahman Naci Bey, hattın ilk 7 km’lik kısmının ihalesini bin liralık teklifleriyle kazanmışlardır ki,  hatıratında yabancı şirketlere göre oldukça uygun şartlarda ihale almasına rağmen,[25] buradan çok para kazandığını belirtmektedir. Bu başarılı sonuçtan sonra demiryolu yapımı yeni çalışma alanı olmuştur.[26] Artık, Cumhuriyet’in ilk yıllarında en ünlü inşaat ve demiryolu müteahhidi Mehmet Nuri Bey’dir. Bu üne ve servete rağmen Nuri Bey, işlerini uzaktan kumanda ile yürüten biri olmamıştır. İyi ve kötü günlerinde işçilerinin yanında olmuş, özellikle işlerin zorlaştığı tünel, engebeli arazi çalışmalarında işçilerle birlikte omuz omuza çalışmıştır. Bütün bu zorlu çalışmalar neticesinde, Samsun-Sivas, Fevzipaşa-Diyarbakır, Afyon-Antalya, Sivas-Erzurum, Irmak-Filyos hatlarında ,50 km’lik demiryolu hattı inşaatını tamamlamıştır.[27] Demiryolu müteahhitliği ve Yıl Marşı’nda demiryolu sektörünün bu kavramla yüceltilmesi dolayısıyla Nuri bey ve kardeşi “Demirağ” soyadını almışlardır.[28] Mühürdarzade Nuri Bey, Demirağ soyadını demiryolu müteahhitliğindeki büyük başarıları ile hak etmiş; ancak, Cumhuriyet’e, Atatürk’e olan inancı, Müslüman ve milliyetçi yaklaşımları dolayısıyla bunu bir gurur nişanesi olarak tercih etmiş ve taşımıştır. Demirağ’ın döşediği hatlar, Türkiye ekonomisinin can damarları olmuştur.

         

         

         

         

        Sivil Havacılık Alanında Yatırımları

         

        Türkiye’nin geleceğinin ve bağımsızlığının teminatı olarak görülen hava gücü ve sanayi önemli idi. Türk Tayyare Cemiyeti kuruluş tarihinden itibaren hava gücünün geliştirilmesi, güçlendirilmesi için çalışmaya başlamıştı. Ülkenin o yıllarda gelir kaynaklarının sınırlı olması ve hemen her alanda önemli sorunları olması nedeniyle havacılığın geliştirilmesinde halkın bağışlarına müracaat edilmişti. On bin lira temin edip cemiyete gönderen her yerleşim merkezi veya kişi kendi ismiyle anılan bir uçak sahibi olacaktı. 30 Mayıs tarihli gazetedeki bir haber, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Hava Kurumu’na on bin lira bağışta bulunarak hava savunmasının önemine dikkat çektiğini haber veriyordu.[29] Bunun üzerine, Nuri Bey’in kardeşi, Abdurrahman Naci,[30] konuya ilişkin Başbakan’a “Büyük Önderimizin dâhice rehberlik ve kumandası altında kurtardığınız sevgili yurdumuzu, her türlü tehlikelerden koruyacak hava kuvvetlerimize bedelleri mecmuu bin lira civarında uçak ilave etmek istiyorum. Bedellerini istenildiği anda emr-i Devletlerine amade bulunacağımı sonsuz saygılarımla arz ederim” şeklinde bir telgraf çekmiştir.[31]Devrin başbakanı İsmet İnönü’den gelen cevap telgrafında ise, Abdurrahman Naci’nin konuya gösterdiği ilgi ve yaklaşım takdir edilmiştir.[32] Ticaret ve yatırım yapan, para kazanan ve Türkiye’nin kalkınmasını hedefleyen bir girişimci olan Nuri Bey’in ülke sorunlarını aşmak için tasavvur ettiği, önerdiği çözüm yolları ile Atatürk’ün metotları arasında büyük ölçüde paralellik olduğu görülür. Bu anlamda eksikliği hissedilen çok önemli bir alan da havacılık sanayii yatırımlarıdır. Nuri Demirağ da “Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Mademki, bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” sözleriyle bir uçak fabrikası kuracağının ilk resmi beyanatını vermiş ve işe koyulduğu ifade ederek, büyük bir ihtiyaç ve boşluk olan bu alana gireceğini açıklamıştır.[33]

         

         

        Nuri Demirağ, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin zayıf düşmemesi için milletin zenginlerine daha çok görev düştüğüne inanmaktadır. Havacılık sanayii bu gün olduğu gibi, o günlerde de önemli bir sermaye gerektiren bir yatırım alanıydı ki, o günlerde de zaten Nuri Bey oldukça yüksek bir birikim sahibi olmuştu: yılına Türkiye bütçesi milyon lira iken servetinin 11 milyon lira civarında olduğu dikkate alınırsa, Türkiye’nin yıllık bütçesinin yaklaşık % 5’i kadar bir serveti olduğu görülür. Servetini ülke yararına harcamayı ilke edinen Nuri Bey, bu defa da hava endüstrisini kurmak ve Türk Milleti’ni bu sahada kendine yeter hale getirmek üzere harekete geçir. Yalnızca makine ve hammaddeye değil, iş gücü ve bilgiye de ihtiyacın had safhada olduğu bu alanda, planlı bir çalışma içine giren Demirağ ve ekibi, kısa sürede ciddi adımlar gerçekleştirmişlerdir.[34] Avrupa ve diğer havacılık merkezlerinde incelemeler yapmak üzere pek çok seyahatler düzenleyerek modern havacılık esaslarına göre elemanlar yetiştirmek ve tesisler kurmak için adımlar atar. Demirağ’ın bu çerçevede kurduğu uçak fabrikası avcı, yolcu, antrenman, bombardıman, eğitim uçakları, planörler ve yerli paraşütler imal edebilecek kapasitede idi. Demirağ, Türk tipi uçak üretmek için yatırımlarını sürekli büyütür. Çünkü ona göre yabancı lisanslarla uçak üretimi yapmanın kopyacılıktan başka bir şey değildir, yabancı firmalarca lisanslar sadece demode tipler için verilmekte, yeni modeller sır gibi saklanmaktadır. Demirağ bu durumda yapılması gerekenin, Avrupa ve Amerika’daki son model uçaklara karşı ancak Türk tipi uçak meydana getirmek olduğu görüşünü savunur. Havacılık sanayii alanında kendisi gibi düşünen, Türk tasarımı ve teknolojik birikimiyle bir endüstri kurmak düşüncesinde olan mühendis Selahattin Alan’ı kendisine ortak ederek uçak sanayii alanında yatırıma başlamıştır.[35]

         

         

        Nuri Demirağ tarafından kurulan fabrika ve eklerinin tamamlanması kolay olmamıştır. Nuri Demirağ, Hava Müsteşarlığı’ndan uçak fabrikası için gerekli olan ve yurt dışından ithali yapılacak olan malzemelerin teminine müsaade edilmesini talep etmiştir. Hava Müsteşarlığı’nın Başbakanlığa yazısı, Başbakanlığın Maliye Bakanlığı vasıtasıyla Milli Savunma Bakanlığı’na cevabının yer aldığı arşiv belgesine göre; Yeşilköy’de kurulan uçak stok, montaj ve tamir atölyesi için gerekli olan malzeme ve makinelerin yurt içinden tedariki yapılamadığından Amerika’dan temini gerekmektedir. İkili anlaşmalar gereği yapılacak ithalatın belli bir ihracata karşılık yapılması zorunludur. Bunun sağlanması için mevcut uygulamaya göre ithalat talebinde bulunanların talepleri müracaat sırasına göre işleme alınmaktadır. Nuri Demirağ’ın talebi mevzuat gereği zamanında gerçekleşmemiştir. Konu ile ilgili arşiv belgelerinde belirtildiğine göre, ihtiyaç duyulan malzeme ve makinelerin başka bir ülkeden temini de mümkün değildir. Şüphesiz ticari ilişkilerin belli kaide ve usulleri olması kaçınılmazdır. Ancak ülke için hayati öneme haiz olan uçak fabrikasının taleplerinin de sıradan bir ithalat olarak değerlendirilmesi oldukça düşündürücüdür.[36]

         

         

        Nuri Demirağ, Türk Hava Kurumu (THK) idareci kadrosuyla uçak sanayiinde gelişme ve ilerleme sağlayabilmenin zorluğunu ve hatta neredeyse imkânsızlığını anlamış ve bir Avrupa seyahatinde temas kurduğu Alman Sivil Hava Federasyonu aracılığıyla, beş Alman uçak mühendisini atölyesinde istihdam etmiş ve uçak sanayinde uluslararası otorite olan Prof. Gasner ile bir anlaşma yapmıştır. Defalarca gittiği Avrupa ülkelerinde beraberinde götürdüğü teknik elemanların gözlem yapmasını sağlamıştır. Demirağ’ın Avrupa’daki şahsi gözlemlerine göre; Avrupa ülkeleri, müstakbel bir harp için hazırlık olarak tayyare yapmaktadır ve dünyanın her tarafında uçak sanayinde özel teşebbüs ilk saftadır. Devlet, özel girişimcileri siparişlerle desteklemekte, onu yaşatmak için sınırsız krediler açmaktadır. Demirağ, Türkiye’de de bu usulün uygulanmasının faydalı olacağı kanaatindedir.[37]

         

         

        Nuri Demirağ, 17 Eylül tarihinde bir etüt atölyesinin, aynı yıl Divriği’de Büyük Gök Okulu’nun temelini atmıştır. Atölyeliği ismiyle sınırlı olan, fabrika konumundaki inşaat, aynı yıl içinde tamamlanmıştır.[38] Demirağ’a havacılık sanayine yatırım yapması yönünde devletin iki kurumu, açıktan destek vermiştir: Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Müsteşarlığı. Bunlardan birincisinin desteği, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın tarihinde Nuri Demirağ ve hükümete hitaben yazdığı yazılarda, ikincisinin desteği ise Hava Müsteşarı Zeki Doğan’ın ’de Nuri Demirağ’a yazdığı kutlama yazısında açıkça görülmektedir.[39] Belgelere yansıyan devlet desteği pratikte de kendisini göstermiş, Demirağ tesislerini kurmaya başladığında Türk Hava Kurumu’ndan uçak ve planör siparişi de gelmiştir. Milli Müdafaa Vekilliği tarihinde, İcra Vekilleri Heyeti’ne (Bakanlar Kurulu), bir yazıyla Hava Kuvvetleri’nde bulunan tayyare, motor ve kara nakil vasıtalarının tamiri ve bazı yedek parçaların imali işlerinin yapılması için teklifte bulunmuş, bu teklif İcra Vekilleri Heyeti’nce 1 Ağustos tarihinde kabul edilmiştir.[40]

         

         

        Beşiktaş’taki “etüt atölyesi”ne ek olarak, Yeşilköy’de Elmas Paşa Çiftliği’ni satın alan Nuri Demirağ bu dönümlük arazide, “Gök Stadyumu” ismiyle ilk sivil hava meydanını kurmuştur. Hava alanının hemen yanında hangarlar, atölyeler ve Gök Okulu kurularak, uçak üretimi ve havacılık eğitimleri verilmeye başlanmıştır.[41] Demirağ Gök Okulu öğrencilerinin yüksek ahlak ve moralle donanmasına da özel önem vermiştir. Keza, kendince önemli gördüğü altı prensibi okul öğrencilerinin hayatına tatbik etmelerini istemiştir. Bu prensipler, “İşret (içki), oyun (kumar), iffetsizlik, eğrilik, tembellik ve zülumkarlıktan sakın” şeklinde formüle edilmiştir. Düzenlediği mezuniyet törenlerinde de öğrencilerine bu prensipler üzerinden yemin ettirmiştir.[42]

         

         

        İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte, hava savunmasının önemi bir kat daha artmış, bu durum Demirağ’ın yatırımlarının kıymetinin anlaşılmasını sağlamıştır. Demirağ’ın havacılık endüstrisindeki gayretleri, kendi içinde uzun vadeli bir bütünlük taşır.[43]17 Ağustos ’de büyük bir açılış töreniyle ilk “Havacılık Bayramı” kutlanmıştır. Gençlere milliyetçilik duygularını aşılamayı hedefleyen Nuri Demirağ,[44] Türk zaferlerinin yıldönümlerinde “Nu D” amblemli uçaklarla şehrin üstünde gösteri uçuşları düzenlemeyi alışkanlık haline getirir, yetinmek her fırsatta hava gösterileri gerçekleştirir.[45]

         

         

        Türk Hava Kurumu için kendisine sipariş edilen 12 eğitim uçağı ve planör imalatına devam ederken, şartnamelere uygun olarak imal edilen uçakların uçuş tecrübesi sırasında uçağın düşmesiyle ortağı ve çalışma arkadaşı Selahattin Alan şehit olur.[46] Maalesef bu üzücü kaza ile Türk havacılık tarihinin büyük değeri, Demirağ’ın havacılık yatırımının teknik desteği Selahattin Alan’ı kaybetmekle kalınmamış, aynı zamanda milli bir uçak sanayiini mümkün görmeyen çevreler için fırsat doğmuştur.[47] Demirağ’ın milli havacılık ve uçak sanayii yatırımları da bu şekilde büyük bir darbe yemiştir.

         

         

        THK’nın, 12 adet eğitim tayyaresi siparişi üzerine, Nuri Demirağ’a Beşiktaş’taki atölyesinde şartnameye uygun olarak üretilen uçakların teslimi sırasında problem çıkarılmıştır. Kurum, üretilen uçakların mukaveleye uygun olmadığını ileri sürerek teslim almamış, 51 bin liralık teminat mektubunu da mahsup etmiştir. Nuri Demirağ, ürettiği uçakların kurumun istediği evsafa uygun olduğunu şartnameyi ihlal edenin kendisi değil, kurum olduğunu belirterek, 51 bin liralık teminatın haricinde uğradığı zararların karşılığı, bin liralık tazminat davası açmıştır.[48] Demirağ hukuk mücadelesinin yanı sıra dönemin başbakanı İsmet İnönü’ye de mektup yazarak durumunu açıklamış fakat bir sonuç alamamıştır.[49] Nuri Demirağ’ın hukuk mücadelesi devam ederken bazı vatandaşlar da konuya taraf olmuş ve Nuri Demirağ’a destek vermiştir. İskenderun’dan Doktor Nedim Cankat isimli bir vatandaş, 10 Nisan tarihinde ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye çektiği açık telgrafta, incelemelerde bulunduğu Demirağ’ın uçak üretim tesislerinin, ülke için önemine ve ülkeye olan katkısına değinerek çirkin saldırılar karşısında destek verilmesini talep etmiştir.[50]

         

         

        Nuri Demirağ, THK’nın uçak siparişlerini iptal etmesi üzerine çalışmalarına ara vermemiş, hukuki mücadelesi devam ederken, Nu D. 38 isimli ilk Türk yolcu uçağının tamamlandığını açıklamıştır.[51] Yine, yılında THK tarafından sipariş edilen 12 eğitim ve Devlet Hava Yolları tarafından nakliye uçağı olarak kabul görmeyen Nu D model uçakların kabulü için giriştiği hukuk mücadelesinde başarılı olamamıştır. Bilirkişi raporları lehine olmasına rağmen, mahkeme kararları “siyasi baskılar sebebiyle” aleyhine neticelenmiştir.[52] Eskişehir’de yapılan incelemelerde ve uçuş testlerinde yeterli olmasına rağmen, Türk Hava Kurumu’nun; imalatın teknik şartnameye uygun olmadığı gerekçesini ileri sürerek, uçakların kabulünü reddetmesi kararını bütün teşebbüslerine rağmen değiştirememiştir. Nu D 38 uçağı seferlerine bir müddet devam etmesine rağmen de hükümet çevreleri ve mahkeme kararlarında bir farklılık olmamıştır.[53] Nuri Demirağ’ın tayyare fabrikasının; tarihli kararla dâhil edildiği seferberlik halinde faydalanılacak kurumlar arasından çıkarılması Bakanlar Kurulu’nun tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır.[54] Bu durum Demirağ’ın hava sanayiinin akıbetini aslında gözler önüne seren bir haldir.

         

        Nuri Demirağ, uçak sanayi yatırımı bir dizi engelle karşılaştıktan sonra akamete uğramış, sektörü terk etmek zorunda bırakılmıştır.[55] Siyasete atılınca da, fabrikaları atıl kalmıştır. Sonrasında Demirağ’ın uçak fabrikası çelik yapı işleri üreten bir fabrika olarak hizmetini sürdürür. Uçakların bir kısmı Gök Okulu’nda pilotların eğitiminde kullanılırken, diğerlerinin yurtdışına satılması için teşebbüse geçilir. İspanyollar uçaklara talip olsalar da, İsmet İnönü uçakların satılmaması konusunda direnmiştir.[56] Dönemin kayıtlarından, bilgi ve belge ve tanıklıklardan anlaşılan odur ki; Demirağ’ın uçakları, Türk milli uçak sanayiinin kurulmamasını isteyen ithal ikameci, temsilci lobilerin yanı sıra, siyasi çekememezliğe ve hatta birtakım etkili kişilerin gayri kanuni maddi beklentilerinin karşılanmamasına kurban gitmiştir. Keza, İran ve Irak üretilen bu uçaklara talip olmuş, “yakarız ama yine de sattırmayız”gibi bir tepki ile satışa müsaade edilmemiştir.[57] Uçaklar, yılına kadar hangarda çürümeye terk edilmiş, bir hava kuvvetleri komutanının uçakları askeri müzeye satın almak için girişimi uçakların dört ay önce hurdacıya satılmış olması nedeniyle sonuçsuz kalmıştır.[58] Ne yazık ki, bu mühim ilk Türk yapısı, milli uçakların hiçbirisi günümüzde Havacılık Müzesi’ne dahi intikal ettirilememiştir.

         

         

                         Siyasi Hayatı

         

                       Ticaret ve sanayi alanlarında maruz kaldığı engellemeler,[59] Nuri Demirağ’ı siyasi hayata doğru yönlendirmiştir. Tek Parti Yönetimi’nin çok partili siyasi hayata geçiş kararını almasının ardından hazırlıklara girişen Demirağ, 24 Temmuz tarihinde dönemin ilk muhalefet partisi unvanını alacak olan Milli Kalkınma Partisi’ni (MKP) kurmuştur.[60] Nuri Demirağ’ın “ekonomik ve sanayi alanında kalkınmamış uluslar, siyasi bütünlüklerini de sağlayamazlar” yönündeki inancı, partinin ismini belirleyen düşünce olmuştur.[61] Parti’nin ismi devrin siyasetçileri açısından manidar bulunmuş, “milli” kelimesinin parti adında olması konusu, Bakanlar Kurulu tarafından incelenmiş, daha sonra İsmet İnönü’nün emriyle partinin bu ismi kullanmasına izin verilmiştir.[62] Bütün bu zorluklarla siyasi hayata başlayan partinin diğer öne çıkan isimleri ise, Hüseyin Avni Ulaş ve Cevat Rıfat Atilhan olmuşlardır. Parti üyeleri ise, Lütfü Bornovalı, Abdurrahman Şakar, Ziya Ok, Bekir Doğaç, Kemal Kaçar ve İzzet Mühürdaroğlu’dur. Parti’nin merkez binası olarak Nuri Demirağ’ın Paşa Limanı’ndaki köşkü, hizmet binası olarak da Beşiktaş’taki uçak fabrikası kullanılmıştır.[63]

         

        MKP, 27 Ekim ’te Beşiktaş’taki tayyare fabrikasında törenle açılmıştır. Parti sözcüleri burada yaptıkları konuşmalarında, CHP’yi özellikle de hükümetin devletçilik politikalarını eleştirmiş, komünizmi reddetmişler ve ülke kalkınmasının tek çaresinin liberal bir ekonomik düzende olduğu ve partilerinin daha önce kurulup kapatılmış hiç bir partinin devamı niteliği taşımadığının altını çizmişlerdir.[64]

         

         

         

        MKP’nin kuruluşunun iktidar cephesindeki yansımaları ise hayli ilginçtir. Kurucusu Başbakan tarafından tebrik edilmiş ve onaylanmış olan bu parti, bir türlü Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün gözüne girememiştir.[65] Sina Akşin, İnönü’nün Nuri Demirağ’a mesafesinin sebebini Demirağ’ın tutucu bir kişiliğe sahip olmasına bağlamıştır.[66] Bir başka çalışmada ise, İsmet İnönü’nün hırslı bir lider olduğu, Nuri Demirağ’ın yükselişinden rahatsızlık duyup, gardını aldığı biçiminde ifade edilmiştir.[67] Benzer düşünceye sahip olan Necmettin Deliorman da tek parti ve diktatörlüğün hâkim olduğu o günlerde şahısların sivrilmelerinin yöneticiler için “korkutucu” olduğunu ve bu düşüncenin İnönü tarafından “şahısların muvaffakıyeti hükümetin başına gaile açmak ihtimali olduğu için ferdi teşebbüslerin baltalanması, körletilmesi lazımdır” sözleriyle bizzat ortaya konduğunu ve bu nedenle Nuri Demirağ’ın da “yıkılması” gerektiğini ifade etmiştir.[68] İnönü’nün, Parti’yi görmezden gelip yok saymasının en somut göstergesi ise, MKP’nin o günlerde çoktan kurulmuş bulunmasına rağmen, tek eksiğin karşılarında bir muhalefet partisinin olmayışı olduğu yönündeki sözleridir. Belki de bu dışlayıcı tutumundan olsa gerek, parti hiçbir zaman saygın bir konum kazanamamış, dönemin basını tarafından da sürekli karikatürize edilerek, kamuoyuna farklı bir imajla yansıtılmıştır.[69] Bütün bu sebeplerden dolayı da, MKP çoğu kişinin gözünde o dönemde kuruluş hazırlıkları çabasında olan DP için staj partisi işlevini gördüğü dahi iddia edilmiştir.[70] Nuri Demirağ ise, kendisi ve partisi için yapılan yakıştırmalardan[71] duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getirmiştir.[72] Partinin kuruluşundan kısa bir süre içerisinde başlayan parti içi anlaşmazlıkları da[73] partinin bir türlü siyasi sahada ciddiyetini sağlayamamasına yol açmıştır.[74]

         

         

        Nuri Demirağ, girişimci kişiliğini siyasi faaliyetlerine de yansıtarak, MKP’yi ülke yararına projeler üreten bir kurum konumuna taşımıştır. Üretilen projeler tasarı safhasında kalmamış, planlama safhasına geçilmiş, bazıları için finansman kaynakları sağlanmasına rağmen, hükümetin ilgisizliği ve benzeri sebeplerden hayata geçirilmesi mümkün olmamıştır. Keban Barajı, Boğaz Köprüsü, Divriği-Keban civarında demir çelik fabrikaları, İskenderun ve Giresun arasında km uzunluğunda bir şose yapılması, Fırat Nehri kenarında tayyare, top, motor fabrikası yapılması bu projelerden en önemlilerdir.[75]

         

         

        MKP, kısa sürede ülke çapında teşkilatlanmaya başlamıştır. MKP, yılının başında kurduğu Ankara’daki örgütlenmesini de yılsonuna doğru tamamlamış ve ilk kez 26 Mayıs ’daki yerel seçimlere katılmıştır. Parti teşkilatının olduğu her yerde çalışmalara büyük bir yoğunlukla başlanmıştır. DP seçime girmeme kararı alınca MKP, tek muhalif parti olarak kalmış, fakat seçim sonuçlarına hile karıştığı iddiası ile aynı gün öğleden sonra seçimlerden çekildiklerini ilan etmiştir.[76] 21 Temmuz ’daki genel seçimlere ise, sınırlı da olsa katılmış ve sadece küçük başarılar elde edebilmiştir.[77] Nuri Demirağ, partisinin seçim başarısızlığını, partiye devlet yardımı yapılmaması, özel radyo ve matbaa kurma taleplerinin reddedilmesi ile açıklamıştır.[78]

         

         

         seçimleri sonrasında MKP, parti içi huzursuzluklardan kaynaklanan hesaplaşmalarla karşı karşıya kalmıştır.[79] Nuri Demirağ ve Cevat Rıfat Atilhan arasında karşı

Tanıtım

METALURJİ PROGRAMI TANITIM

Metalurji programı, Meslek Yüksekokulumuzda eğitim öğretim yılında Makine ve Metal Teknolojileri Bölümü altında eğitim öğretime başlamıştır. Program, temel bilimlere yönelik derslerin yanı sıra metalurji alanına özgü teknik alanlarda ilgili bilgi ve becerilere sahip; metalurji tesislerinde geleceğin donanımlı ara eleman ihtiyacını karşılamak üzere metalurji teknikerleri yetiştirmek için teorik ve pratik eğitim öğretim veren dört yarıyıllık bir yükseköğretim programıdır. Eğitim süresi iki yıl olan programda, teorik derslerin tamamı okulumuzda, uygulamaların tamamı kendi laboratuvarlarımızda gerçekleştirilmektedir. Programın eğitim dili Türkçedir.

Metalurji Programının Vizyonu; Uluslararası bilinirliğe ulaşmış, Türkiye’nin en çok tercih edilen Metalurji Önlisans Programı haline gelmek.

 

Metalurji Programının Misyonu; Sanayi ’ın gerektirdiği çağdaş görgü ve teknolojik bilgi düzeyine ulaşmak için, araştırmacı bir akademik kadro anlayışıyla çağdaş öğretim teknikleri kullanarak sanayi, özel sektör ve kamunun nitelikli ara eleman ihtiyacı için kaliteli insan kaynağını yetiştirmek.

 

Programımızın vizyon ve misyonunu oluşturan temel amaçlar;

  1. Eğitim, öğretim ve araştırma kalitesi ile Türkiye ve dünyada tercih edilen;
  2. Teknolojik gelişmelere duyarlı, toplumun ve sektör temsilcilerinin beklentilerine uygun İnsan kaynağı yetiştiren;
  3. Uluslararası akademik çevrede bölümümüzü en etkin şekilde temsil eden;
  4. Öğretim elemanları ile sonuç odaklı bir eğitim profili oluşturan;
  5. Teknolojik yeniliklere göre kendini yenileyebilen

Programımız vizyon ve misyonunu oluşturan temel değerler;

  1. Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı olmak,
  2. Vatan sevgisiyle görevini anayasa, uluslararası hukuk ilkeleri İnsan hakları ve yüksek öğretim mevzuatıyla ilgili tüm yasal düzenlemelere uyarak yerine getirmek,
  3. Din, dil, ırk, milliyet, renk, düşünce farklılığı gözetmeksizin insanları sevmek ve saymak,
  4. Çalışmaktan, doğruluktan ve dürüstlükten taviz vermemek,
  5. Üniversitenin misyon ve vizyonuna bağlı olmak,
  6. Bilimin uluslararası kabul görmesine inanmak,
  7. Yenilikçi olmak, değişimi yönetmek ve gerçekleştirmek,
  8. Kurumsal bağlılığa, kurum içinde uyum ve dayanışmaya önem vermek,
  9. Zaman yönetimine özen göstererek s
  10. İşimizi sevmek ve özgün araştırmalar yapmak,
  11. Sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamak.

Program Amacı

Sanayinin gelişebilmesi için en önemli faktörlerden biri nitelikli çalışanların olmasıdır. Özellikle tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecinin yaşandığı bölgemizde, bunun önemi bir kat daha artmaktadır. Programın amacı, metalik malzemeler ve özellikle çeliğin üretimi hakkında öğrencileri bilgilendirerek aranan ara eleman yetiştirmektir. Metalurji alanında mamülün hammadde hazırlamadan itibaren üretimin tüm aşamalarından   geçerek son kullanıcıya ulaşana kadar olan süreçte mesleği ile ilgili bilgi ve becerileri sahip, aranan ara eleman ihtiyacını karşılamak üzere metalurji teknikerleri yetiştirmektir. Ayrıca plandan uygulamaya kadar tüm aşamalarda görev alabilecek, kuramsal bilgiler ile uygulamayı bir arada yürütebilen, araştırmacılık becerisi kazanmış, mesleğin ekonomik, etik ve hukuksal yönlerini kavramış çağdaş uygulamacıların yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.

Program Hedefi

Program mezunlarının, yetişmiş işgücü potansiyeli olarak, çalışacakları sektörle ilgili ulusal ve uluslararası platformda yaşanan güncel gelişmeleri takip eden, iletişim becerisi yüksek, özgüveni tam, girişimci, yenilikçi ve alanında uzmanlar olarak hizmet vermeleri hedeflenmektedir.

Meslek Yüksekokulumuzda Metalurji Programı, Makine ve Metal Teknolojileri Bölümüne bağlıdır. İlk kez öğretim yılında açılan program ÖSYM Sınav türünden ve dikey geçiş'ten öğrenci alarak eğitim-öğretime başlamıştır. Program, ÖSYM sınav yönetmeliğine göre  (SAYISAL) puan türünden öğrenci almaya başlamıştır. Programa kaydolan öğrenciler, programdan mezun olabilmek için öngörülen müfredattaki AKTS/ECTS olan tüm dersleri tamamlamaları ve de 40 iş günü endüstri eğitim stajlarını yapmaları gerekmektedir. Bölümde stajların takibine ve sürdürülebilirliğine azami derecede önem verilmekte ve öğrencinin staja başladıktan 15 gün sonra staj yaptığı kurumdan takip yazısı istenmektedir.

Öğrencilerin Programı Seçerken Sahip Olması Gereken Yetkinlikler

Sayısal bilimlere yatkınlık, analitik ve uzamsal düşünebilme, üretken olma, sorunlara çözüm önerileri geliştirebilme, ince motor kaslarını kullanabilme, fikir ve proje geliştirebilme, girişkenlik ve girişimci ruha sahip olma, belirsizliklere katlanabilme, mücadeleci ruha sahip olma, okumaktan ve yeni şeyler öğrenmekten zevk alma, yeniliklere ve değişime açık olma, günümüz dünyasında her sektördeki güncel ekonomik ve teknolojik gelişmelere takip edebilmedir.

Kazanılan Derece

Bu programı başarıyla tamamlayan öğrenciler, Metalurji Teknikeri Önlisans diplomasını almaya hak kazanmaktadırlar.

Öğrencilerin Sahip Olacağı Yetkinlikler ve Kariyer Olanakları

Metalurji Programını başarıyla tamamlayan öğrenciler aşağıdaki bilgi, beceri ve yetkinliklere sahip olacaklardır;

  1. Matematik, fen bilimleri ve temel mühendislik konularında alanı ile ilgili temel düzeydeki kuramsal ve uygulamalı bilgileri kazanmak.
  2. Alanında edindiği temel düzeydeki bilgi ve becerileri kullanarak, verileri yorumlayabilme ve değerlendirebilme, sorunları tanımlayabilme, analiz edebilme, kanıtlara dayalı çözüm önerileri geliştirebilme becerisine sahip olmak.
  3. Alanı ile ilgili uygulamalarda öngörülmeyen durumlarla karşılaştığında çözüm üretebilmek, takımlarda sorumluluk alabilmek veya bireysel çalışma yapabilme becerisini kazanmak.
  4. Yaşam boyu öğrenmenin gerekliliği bilinci; bilim ve teknolojideki gelişmeleri izleme ve kendini sürekli yenileme bilincini kazanmak
  5. Tarihi değerlere saygılı, sosyal sorumluluk, evrensel, toplumsal ve mesleki etik bilincine sahip olmak. Etkili iletişim kurma tekniklerine hâkim ve alanındaki yenilikleri takip edebilecek düzeyde bir yabancı dil bilgisine sahip olmak.
  6. İş güvenliği, işçi sağlığı, çevre koruma bilgisi ve kalite bilincine sahip olmak. Alanının gerektirdiği temel düzeyde bilgisayar yazılım ve donanımlarını kullanabilme becerisi kazanmak.
  7. Metalurji mühendisinin yönetim ve denetimi altında cevherden metal ve malzeme üretimi aşamalarında çalışabilen
  8. Metal ve alaşımların fiziki özelliklerini araştıran
  9. Teknolojik amaçlara uygun olarak geliştirilen yeni alaşımların imalat ve işlenmesi aşamalarında çalışabilen
  10. Çeşitli madenlerin döküm (dökme demir, çelik döküm, alüminyum döküm, bakır döküm) işlemlerini yapabilen
  11. Ergitme ocaklarını çalıştırabilen, kalıp malzemelerini hazırlayabilen, ergitilmiş madeni kalıplara dökerek döküm işlemini tamamlayabilen Meslek alanıyla ilgili terminolojiye hakim olma.

      

 Dikey Geçiş Yapılabilen Bölümler:

Metalurji Programı mezunları, ÖSYM tarafından gerçekleştirilen Dikey Geçiş Sınavı (DGS) nda başarı göstermeleri durumunda mezuniyet alanlarıyla ilgili bir lisans programına devam etme hakkına sahiptir.

  1. Cevher Hazırlama Mühendisliği
  2. Kimya Mühendisliği
  3. Kimya Mühendisliği ve Uygulamalı Kimya
  4. Malzeme Mühendisliği
  5. Malzeme Bilimi ve Mühendisliği
  6. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği
  7. Nanoteknoloji Mühendisliği

Mezunların Meslek Profili

Metalurji Programı mezunları özellikle demir-çelik sektöründe  Üretim, Ürün Geliştirme, Araştırma-Geliştirme, Tasarım, Planlama, Proje, Kalite Kontrol ve Bakım Onarım alanlarında iş olanakları elde edebilmektedir.

 

Bölüm Başkanı

ADEM ŞAHİN
Öğretim Görevlisi ADEM ŞAHİN
Bölüm Başkanı
kaynağı değiştir]

Maliye müfettişliğini bıraktıktan sonra ticaret yapmanın yollarını arayan Nuri Bey, ’de yabancıların tekelinde olan sigara kağıdı işine girdi. Eminönü’de küçük bir dükkânda ilk Türk sigara kağıdı yapımını başlattı. Ürettiği sigara kağıdına “Türk Zaferi” adını verdi. Türk Zaferi sigara kâğıtları Türk Kurtuluş Savaşı'nı vermekte olan Türk halkı tarafından büyük ilgi gördü. Nuri Bey, bu ilk girişiminden büyük kazanç elde etti.[7].

Millî Mücadele yılları[değiştir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası