celaleddin eşi / [Mustafa Celalettin Paşa'nın eşi Servet Hanım'a ait fotoğraf] - CORE

Celaleddin Eşi

celaleddin eşi

Osmanlı Devleti’nde dört defa kaptanıderya olan Gürcü asıllı Damat Halil Rıfat Paşa’nın oğludur. ()’de İstanbul’da doğdu. Mahmud Celâleddin Paşa, babasının vefatında 23 yaşlarında idi. Konya Valisi meşhur Ali Kemalî Paşa, Damat Halil Paşa’nın kâhyası olduğu için genç Mahmud Bey bir müddet onun gözetimi altında büyüdü. Bu kâhya efendi Halil Paşa’nın servetini, kendi geleceğini temin maksadıyla Damat Ahmed Fethi Paşa’ya takdim etmek arzusuna kapıldığından, görevinden uzaklaştırıldı. Bu suretle Damat Halil Paşa’nın serveti de evlât ve ahfadına kaldı. Mahmud Bey’e nezaret için de Hacı Bekir Efendi kâhya tayin edildi.

İlk tahsiline yeni açılmış bir mektepte başlayan Mahmud Celâleddin sonradan mektepden alınmış ve özel olarak evde okutulmuştur. Tahsilini tamamladıktan sonra Babıali’ye girdi. Bir aralık henüz öğrenmeye başladığı Fransızcasının kuvvetlenmesi için Paris sefaretine memur olarak gönderilmiş ve bir müddet sonra da İstanbul’a dönmüştür. İlk tahsilden sonra bir müddet Sadaret mektubî kalemine, amedî odasına devam etmiştir.

18 Zilkade (5 Aralık ) Salı günü Hırkai Saadet dairesinde yapılan bir merasimle, Sultan Abdülmecid’in kızı Seniha Sultan’la evlendirildi ve II. Abdülhamid’in kaynı oldu. O sırada 23, eşi ise 25 yaşında idi. Bu evlenmeden ’de Sabahattin, ’da da Lütfullah Beyler dünyaya geldi.

Mahmud Celâleddin Paşa sonra Şurayı Devlet’e aza ve 1 Rebiyülahir ’da (15 Nisan ) 24 yaşında vezir oldu. Daha sonra Sadık Paşa kabinesinde 15 Rebiyülahir ’te (18 Nisan )

Adliye nazırı oldu. Mahmud Celâleddin Paşa, Sadık Paşa’nın 29 Mayıs ’de sadaretten azli üzerine Adliye nazırlığından ayrılmış ve sonra tekrar Şurayı Devlet azası olmuştur. Hür fikirli olduğundan bahsedilen Mahmud Celâleddin Paşa, Sultan Abdülhamid ile o zamanki devlet adamlarının kötü idaresini tenkit ettiği için daha sonra iş başına getirilmeyerek uzun zaman köşkünde ve yalısında işsiz olarak fakat müreffeh bir tarzda yaşamıştır.

Aralık tarihinde oğulları Lütfullah ve Sabahattin Beyleri de yanına alarak Avrupa’ya kaçmıştır.

30 Haziran ’te çoktan beri tutulduğu albüminörü hastalığından vefat etti. Henüz 48 yaşında idi. İstanbul’da refah içinde yaşayan Paşa Brüksel’de yoksulluk içinde öldü. Perlaşez’a defnolundu. meşrutiyetinin ilânı üzerine 15 Kasım ’de kemikleri Marsilya’dan vapurla İstanbul’a getirilerek büyük bir kalabalık ile vapurdan alınıp ertesi gün merasimle Eyüp sultan’da babası Halil Rıfat Paşa Türbesi’ne defnedildi.

Mahmud Paşa nazik, tatlı dilli, kadirşinas, nüktedan ve irfan sahibi bir zat idi. Asaf mahlasıyla üstadane şiirleri vardır. Divanı basılmıştır. Pendik sahilindeki evi şairlerin toplandığı bir yerdi. Bunlar arasında Hersekli Arif Hikmet ve Üsküdarlı Talat Beyler de bulunuyordu. Âlimlerden Abdurrahman Süreyya Efendi ile Hüseyin Daniş Bey de çocuklarının muallimlerinden sadece ikisi idi. Paşa’nın Üsküdar’da Altunizade Camii sağ tarafında çam ağaçlı büyük bahçe içindeki köşkü de ediplerin toplandığı bir yerdi.

Mahmud Celâleddin Paşa’nın sayfalık divanı ve bestelenmiş şarkıları vardır.

Mahmud Celâleddin Paşa’nın eşi Seniha Sultan debdebeyi ve gösterişi seven bir hanım idi. Kocasından sonra 9 sene yaşadı. Ve 61 yaşının içinde iken 7 Muharrem (14 Aralık ) tarihinde vefat etti. Dedesi Sultan Mahmud’un türbesine gömüldü.

kaynağı değiştir]
Celaleddin Harezmşah adına basılmış para

Babası Alaaddin Muhammed'in Cengiz Han tarafından mağlup edilip Aralık 'de Hazar Denizi'nde bir adada ölümünden önce veliaht tayin edilmesi üzerine Harezmşahlar Devleti hükümdarı olmuştur. Fakat kendinin Şah olarak anılmasına karşı çıkmış ve Sultan olarak anılmasını buyurmuştur. Celaleddin, bazı aile mensupları ve bazı devlet adamları ile birlikte Hazar Denizi doğusunda bulunan Mangışlak Yarımadasına geçerek oradan Harezmşahlar Devleti'nin başkenti olan Ürgenç şehrine gittiler. Fakat çok geçmeden 'de Cengiz Han'ın oğulları Çağatay Han ve Ögeday Han komutanlığında büyük bir Moğol ordusu Ürgenç'i kuşatmaya aldı ve şehri ele geçirdikten sonra yıkıp yakıp yerle bir etti.[6][7][8]

Ürgenç'teki komutanlar, babası Sultan Alaaddin'in fikrini değiştirip büyük oğlu Celaleddin'den[9] önce kendine varis ve veliaht olarak seçip ilan ettiği ve Celaleddin'in kardeşi "Kutbeddin Uzlagşah'ın Sultan olmasını istemekteydiler.[9] Celaleddin Türkmen komutanlarının kendine ihanet edeceğinden şüphelenerek şehir teslim olmadan Ürgenç'ten kaçtı. Celaleddin Moğolların kuzey Horasan'daki keşifçi güçlerine görünmeden ve ancak Nasa'da kendini gören Moğol birliğini yenip elimine ederek babasının daha önce kendisine emirliğini verdiği; Gurlular'dan eline geçirdiği ve hemen hemen modern Afganistan'a eşit olan bölgeye çekilmeyi başardı. Bu bölgede merkez olarak Gazne'yi seçerek orada yeni bir ordu kurmaya başladı. Celaleddin yeni ordusu ile Gazne'de kendisini Cengiz Han'ın ordularına karşı koymaya kararlıydı.

Ertesi yıl 'de Kâbil'in kuzeyinde Pervan adlı bir mevkide Cengiz Han'ın yakın bir idarecisi ve asker komutanı olan Şiki Kutugu Noyan idaresi altında olan kişilik bir Moğol ordusu Celaleddin'in yeni ordusu ile karşı karşıya geldi. Tam bir gün süren Pervan Muharebesi'nde yeni Harezmșah ordusu galip geldi. Fakat Harezmșah ordusu çok yorgun düşmüştü ve devamlı savaşacak takatte değildi. Bu nedenle Celaleddin Moğol ordusunu kovalamayıp geri çekildi. Pervan Muharebesi Moğol ordularının ilk büyük mağlubiyeti olarak tarihe geçmiş oldu. Pervan'daki Harezmșahların galibiyeti Moğolların yenilmez bir güç oldukları efsanesine son verdi.

Kasım 'de Moğol işgali altında bulunan Herat şehri halkı işgalci Moğol garnizonuna karşı isyan ederek burada bulunan Moğol askerlerini öldürmeyi başardı. Ama Herat şehri, yeni bir ordu ile gelen Moğol komutanı Elçigidey Noyan'ın 6 ay süren bir kuşatmasından sonra 14 Haziran'da tekrar Moğollar eline geçti.

Pervan mağlubiyetine çok sinirlenen Cengiz Han Moğol ordularının komutanlığını şahsen üzerine alıp güçlü bir ordu ile Celaleddin Harezmșah üzerine yürümeye başladı. Harezmșahlar ileri gelenleri Moğollara karşı nasıl direniş yapabilecekleri hakkında değişik yaklaşımlarda idiler ve Celaleddin'e Moğollara karşı direnişe devam etmek için istediği desteği vermediler.

Bunun üzerine Celaleddin önemli bir savunma kalesi olan Gazne'yi bırakmak zorunda kaldı ve kişilik ordusu ve binlerce sivil muhacir ile Hindistan'a doğru göçmeye başladı. Cengiz Han komutasındaki Moğol ordusu Celaleddin'i takip etti. Celaleddin ordusuyla İndus Nehri'ni geçmeye ve karşı tarafta daha uygun savunma durumu almaya karar verdi. Bunu gerçekleştirmek için "Hund" ya da "Nesavi" mevkine erişen Harezmșah Türkmen ordusuna Moğollar tam bu sırada yetiştiler. 24 Kasım 'de Celaleddin kendisi ile birlikte olan muhacir sivillerin nehrin karşı yakasına geçmesi için Moğol öncülerine karşı savunma manevralarına geçmişken ve Harezmșah Türkmen ordusu daha ırmağı hiç geçmeden, Cengiz Han büyük ordusunun tüm gücü ile birden bir cephe hücumuna geçti. Celaleddin'in ordusu ile siviller Moğollar ve ırmak arasında kaldılar. Yapılan İndus Muharebesinde Celaleddin kadar askeri ile Moğol ordusuna karşı saldırıya geçtiyse de hiç başarı sağlayamadı. Moğollar nehri geçmeye hazır olan Harezmşah ordusuna ve sivil muhacirleri üzerine önü alınamayan büyük bir dalga halinde yüklenip büyük bir katliama giriştiler. Sultan Celaleddin Moğolların eline geçmelerini önlemek için gözde cariyesini ve çocuklarını öldürttü.[10] Hazinesini geride bıraktı. Ordusunu ve muhacirleri feda eden Celaleddin, İndus Nehri'ni çok küçük bir birlikle zor bela geçebildi ve Aralık 'de Delhi Sultanı Sultan Şemseddin İltutmuş'a sığındı. Moğol ordusu Harezmşah ordusundan geride kalanların hepsini ve sivil muhacirlerin çok büyük çoğunluğunu acımasızca öldürdü.[8]

Cengiz Han ve yanındakilerin Celaleddin Harezmşah'ın İndus Nehri'ni geçişini seyretmeleri

Fakat Delhi Sultanı İltutmuş Bağdat'taki Abbasi Halifesi Muktedir ile yakın ilişki kurmuştu ve Harezmşah'ların Abbasi Halifesine karşı olan çok aksi tutumlarını bilmekteydi. Bu nedenle Celaleddin'e destek sağlamaktan çekindi. Celaleddin Türkmen karışık bir Müslüman-Hindu Rajput halkı olan Hoharlar ile anlaştı. Hoharlar ile birlikte, Multan'da hükümdarlık kurmuş olan Türk asıllı Nasirudin Kabaça üzerine yürüdü. Güney'e akın yaparak Sind bölgesine ve kuzey Gücerat bölgesine girdi ve buralarını tümüyle talan etti. Delhi Sultanlığı Cengiz Han tehlikesini beklemekte oldukları için Celaleddin'in bu yağmalarına mecburen seyirci kaldı. Celaleddin Hindistan'da üç yıl kaldı.

'te Moğol tehlikesi azalmıştı. Celaleddin bu nedenle Delhi Sultanlığı'nın üzerine geleceğinden çekinmekteydi ve ayrıca eski topraklarını geri almak istemekteydi. Bu nedenlerle 'te Celaleddin Afganistan ve İran üzerinden eski topraklarına döndü. Fakat buralarda Moğollar çok büyük maddi zararlar verdikleri gibi yaptıkları katliamlarla nüfus da çok azalmıştı. Yüzyıllarca önemli olan savunma noktalarındaki kaleleri savunacak asker bulmak nerede ise imkânsızdı. veya kışında kardeşi Gıyasettin, İran'ın güneyinde Pırşah'ı ve Irak Acemi veya Cibal adı verilen bir bölgeyi eline geçirmişti. Bir zamanlar Harezmşahlara vezirlik yapan ve Hindistan'a gidip Celaleddin'e katılmak için yolda geçtiği yerlerin savunmasız olduğunu gören Burak Hicab (yönetim dönemi ) adlı, sonradan Kutluk Hanlığı devletinin kurucusu, bir emir de Kirman'ı eline geçirmişti. Celaleddin İran'a dönünce hemen Celaleddin'i Sultan kabul etti. Celaleddin buradan Fars'a geçerek orada Selçuklu Atabeyi olan Sait Bin Zengi (yönetim dönemi )'nin kızı ile evlenip bu bölgeyi de tekrar idaresi altına aldı. Yeniden idaresine aldığı ülkesini elinde tutabilmek için yeni bir ordu daha toplamaya başladı. Fakat Moğollar yine hücuma geçtiler ve Celaleddin Elburz Dağları eteklerinde onlarla yaptığı bir savaşı kaybetti.

Oradan, önce güneye çekilip Huzistan'da kışı geçirdi. Burada Abbasi HalifesiMustansır'a bağlı birliklerle ufak savaşlarda bulundu. Sonra kuzeybatıya doğru ilerleyip Azerbaycan bölgesinde bulunan güç boşluğundan faydalanarak bölgenin başkenti olan Tebriz'deki Özbek Atabeyi olan Cihan Pehlivan'ı (yönetim dönemi ) oradan atarak, Tebriz'i kendine başşehir yaptı ve yeniden bir Harezmşah Devleti kurup toparlanmaya çalıştı. Etrafındaki devletlerden ve beyliklerden Moğol ilerleyişine karşı yardım istedi. Ancak istediği yardım kendisine ve devletine verilmedi. Fakat Moğol birlikleri, Türkmenler ve diğer düşmanları tarafından sürekli rahatsız edildi. Bu yeni devletini idare ettirebilmek ve yakında gelmesi beklenen Moğol orduları hücumuna karşı koymaya hazırlanmak büyük maddi kaynak gerektirmekteydi.

Bu nedenle Celaleddin 'te güney Kafkaslarda çok zengin bir ülke olan Gürcistan'a saldırıya geçti. Büyük bir ordu ile bu ülkeye sefere çıktı. Hristiyan olan Gürcistan Krallığı orduları ile Garni'de karşılaştı ve burada yapılan muharebede Gürcüler'i yendi. Böylece Gürcistan'ın başkenti olan Tiflis yolu açılmış olmaktaydı. Fakat geride bıraktığı Azerbaycan ile Kirman'da vali olan Burak Hacib kendine karşı isyan etmişti. Onun için galibiyetini Tiflis fethi ile sonuçlandırmadan geri dönmek ve bu isyanlarla uğraşmak zorunda kaldı. 17 gün içinde Celaleddin ordusuyla Tiflis'ten Kirman'a gitti. Fakat Burak Hacib şehri bir kuşatmaya karşı iyi hazırlamıştı. Sonra da Burak Hacib çok alttan alıp anlaşmacı bir yaklaşım ile Celaleddin'in Sultanlığını yeniden kabul etti.

Böylece isyanları bastırdıktan sonra Celaleddin ikinci bir Gürcistan seferine başladı. Gürcü ordularına karşı birkaç ufak muharebe kazandı. Gürcü Kraliçesi Rusudan, danışmanları olan Gürcü prenslerinin isteklerine uyarak Tiflis'i terk edip Batı Gürcistan'a çekildi. 9 Mart 'da Celaledin Tiflis'i eline geçirdi. Tiflis şehrini yağmaladığı ve büyük Hristiyan kiliselerini yıktırdığı, zamanın tarihçileri tarafından bildirilmektedir.[7][8]

Celaleddin Tiflis'ten Tebriz'e geri geleceğine 7 Kasım 'da o zaman Şam'daki Eyyûbîler idaresi altında bulunan Ahlat kalesine yöneldi ve bu kaleyi kuşatmaya aldı. Hava şartları da hiç uygun değildi ve Şam'da bulunan Eyyûbî Sultanıel-Eşref kaleye hiçbir destek sağlamamıştı. Ancak Ahlat kalesi, kuşatmaya beklenmedik bir direniş gösterince hava şartlarının da kötüye gittiğini gören Celaleddin kuşatmayı bırakıp Tebriz'e geri çekildi. Fakat Şam Eyyubileri buna karşılık olarak Irak'taki Abbasi Halifesi yoluyla bir yeni müttefik aramaya koyuldular ve buna en uygunu Anadolu Selçukluları idi.

'de Celaleddin kuzey İran'da bulunan Alamut kalesini merkez edinen İsmailîleri kendine bağladı.[7][8]

'de bir Moğol ordusu yine doğudan İran'a girdi. Celaleddin ordusuyla İsfahan şehri önlerinde bu Moğol ordusuyla muharebeye girişti. Her iki taraf da büyük zayiat verdiler. Ama Moğol komutanı yenik düşmemekle beraber büyük zayiat veren ordusunu Amu Derya Irmağı gerisine çekti.[7]

'de Celaleddin yeni Harezmşah Türkmen Devletinin başında Irak'ın kuzeyi, Kirman, Fars, İsfahan, Tiflis ve Tebriz bölgelerini idaresi altına almıştı. Ama durum yine kötüye gitmeye başladı. Kardeşi ve güney İran'da emir olan Gıyaseddin bir isyan sonucu idare ettiği ülkelerden atıldı. Gıyasedin Kirman'da emir olarak idareci olan Burak Hacib'e sığındı ve bu kişinin desteğini sağlamak için onu annesi ile evlendirdi. Fakat çok geçmeden Burak Hacib, Gıyaseddin'i kendine karşı bir komplo hazırlayıp ihanet etmekle suçladı ve idam ettirdi.

'de de Celaleddin Eyyûbîlerin idarelerini devam ettirmekte oldukları Ahlat üzerine yürüdü ve şehrini kuşatmaya aldı. Abbasi halifesi el-Mustansır ve Selçuklu Sultanı Aleddin Keykubad Celaleddin'i kuşatmadan vazgeçirmeye çalışmalarına rağmen Celaleddin onları dinlemedi ve kuşatmaya devam etti. 8 ay süren bir kuşatmadan sonra 14 Nisan 'da Ahlat şehrini eline geçirmeye muvaffak oldu. Bu başarıdan cesaret alan Celaleddin, Hamedana gönderdiği bir fetihnamede Suriye ve Anadolu'nun tamamını alacağını söyledi.[11]

Harzemşahları toprakları için tehtid olarak gören Şam Eyyûbî Sultanı el-Eşref ile Anadolu Selçuklular sultanı olan I. Alâeddin Keykubad ittifak yapmışlardı. Alâeddin Keykubad ile Celaleddin'in arası, Harezmşah Türkmenlerinin bazı Selçuklulara ait olduğu kabul edilen köylere akın yapmalarından dolayı, açılmıştı. Bu esnada Şam Eyyûbîlerinin Ahlat valisi Hacip Ali de kalesini yeniden almış ve Celaleddin Ahlat kalesini tekrar almak için yeniden kuşatmıştı. Selçuk Sultanı Celaleddin'den kuşatmayı kaldırmasını istedi; ama Celaleddin kalenin zaten kendisinin olduğunu iddia etti. Böylece savaş durumu ortaya çıkmış oldu. Alâeddin Keykubad komutanlığındaki Selçuklu ordusu ve kişilik Eyyûbî takviyesi ile Erzincan civarında bulunan Celaleddin ve ordusu üzerine yürüdü. Ağustos 'da Erzincan yakınlarında Yassıçemen Muharebesi başladı. Bu muharebe 3 gün sürdü ve ilk başlarda Celaleddin'in üstünlüğüyle devam eden savaşın sonunda Celaleddin büyük bir yenilgiye uğradı.[12] Ordusu muharebede imha edilen Celaleddin Harezmşah' ın yaralı olarak Diyarbakır'ın (bugünkü adıyla Silvan) Meyyâfârikîn' e geri çekilmiş burada Ahlat kuşatması sırasında kardeşinin ölümüne sebep olduğu için bir eşkıya tarafından öldürülmüştür. Cenazesi Silvan Emiri Muzaffer Şahabettin Gazi tarafından silvana defnedildi.[11] Yassıçemen Muharebesi'nde yenilmek üzere olan Selçuklu Sultanına, o tarihlerde Erzincan, Erzurum ve Bitlis (Ahlat) dolaylarında dağınık bir göçebe hayat süren, ileride Osmanlı Devletini kuracak olan Ertuğrul Gazi aşiretinden topladığı askerlerle destek vererek Selçuklu Devletini mutlak bir yenilgiden kurtarmış, karşılığında Selçuklu Sultanı onlara Söğüt, Domaniç gibi sınır boylarını yurtluk olarak vermiş, öbür taraftan Bizans ile olan sınırlarını garanti altına almıştır.[kaynak belirtilmeli]

Değerlendirme[değiştir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası