40 yaşındasın şiiri dinle / Dursun Ali Erzincanli 40 Yasindasin - Dailymotion Video

40 Yaşındasın Şiiri Dinle

40 yaşındasın şiiri dinle

kaynağı değiştir]

Bebekliğine ait bilinen tek fotoğrafı

Adolf Hitler, 20 Nisan tarihinde Almanların yoğunlukta olduğu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı Yukarı Avusturya’nın Braunau am Inn kasabasında o sıralarda gümrük memuru olan Alois Hitler[20] (–) ve Alois’in üçüncü eşi (aynı zamanda ikinci dereceden kuzenidir ve evlenmek için kiliseden izin alınmıştır.[21]) Klara Pölzl’ün[22] (–) oğlu olarak doğmuştur. Alois’in altı çocuğundan dördüncüsüdür.[23][24] Avusturya vatandaşı olarak doğdu.[25]

İsmi Eski Almancada ‘asil kurt’ (Adolf = Adel + wolf) anlamına gelen Adolf, akrabaları arasında kısaca ‘Adi’ ismiyle biliniyordu. (Adolf Hitler, yakın çevresiyle arasında, ’lerin başlarından itibaren ‘Wolf’ takma adını kullandı. Hatta bu durum Avrupa kıtasındaki çeşitli merkezlerin isimlerinde de etkili oldu. Doğu Prusya’da Wolfsschanze, Fransa’da Wolfsschlucht, Ukrayna’da Werwolf gibi.)

İlkokul fotoğrafı (ortadaki Hitler) ()

Yasal olarak Hitler soyadı ile dünyaya gelen Adolf’un baba tarafından gelen atalarının erkek bireyleri ‘Hiedler’ soyadına sahiplerdi. Amerikalı gazeteci William L. Shirer, Nazi İmparatorluğu adlı kitabında, Hitler’in soyağacı ve soyadı konusunda şunları yazmaktadır: “Hitler’in büyükbabası, Johann Georg Hiedler, gezici bir değirmenciydi. Aşağı Avusturya’da köy köy gezerdi. ’te ilk evlenmesinden beş ay sonra bir oğlu oldu. Ama ne çocuk ne annesi yaşadı. On sekiz yıl sonra Duerrenthal’da çalışırken, Strones köyünden kırk yedi yaşında bir köylü kadın olan Maria Anna Schicklgruber ile evlendi. Bu evlenmeden beş yıl önce, 7 Haziran ’de Maria’nın gayrimeşru bir çocuğu olmuş, adını Alois koymuştu. Bu çocuk sonradan Adolf Hitler’in babası oldu. Alois’in babasının, her ne kadar kesin kanıtlar yoksa da Johann Hiedler olması ihtimali çoktu. Ne olursa olsun, Johann kadınla evlenmiş, ama bunun gibi olaylara uygulanan geleneğe aykırı olarak, çocuğu meşrulaştırmak zahmetine katlanmamıştı. Çocuk, Alois Schicklgruber olarak büyüdü. Anna ’de öldü, Johann Hiedler bu ölümden sonra otuz yıl ortalıktan yok oldu. Seksen dört yaşında Waldviertel’de Weitra kasabasında yeniden ortaya çıktı. Bu sefer adını Hitler diye yazıyordu. Bir noterle üç şahit huzurunda kendisini Alois Schicklgruber’in babası olarak kaydettirdi.” [26]

Aile, yazında babalarının gümrük idaresinin başına getirilmesi nedeniyle Almanya sınırındaki Passau kasabasına taşındı. baharında aile Avusturya'ya döndü ve Hafeld'deki Rauschergut'a taşındı, böylece Hitler mayıstan itibaren Fischlham'daki tek sınıflı ilkokula devam etti. Temmuz 'de Lambach'a taşınmasıyla, Leonding'e taşınarak ikinci ve üçüncü sınıfı ve son olarak dördüncü sınıfı tamamladı. İyi ve zeki bir öğrenci olarak kabul edildi. 'den itibaren K. k. State Realschule Linz, öğrenmeye isteksiz olduğunu gösterdi ve iki kez performans hedefini kaçırdığı için bir sonraki sınıfa geçemedi. Franz Sales Schwarz'ın dini eğitimini hor gördü, sadece Leopold Pötsch'ten coğrafya ve tarih dersleri ilgisini çekti. Mein Kampf'ta () Pötsch'ün olumlu etkisini vurguladı. Hitler, lise günlerinde hayatı boyunca hayranlık duyduğu Karl May'ın kitaplarını okumayı severdi. Babası onu bir devlet memuru kariyeri için seçmişti ve öğrenme konusundaki isteksizliğini sık, başarısız dayaklarla cezalandırmıştı. 'te annesi Hitler'i Steyr'deki ortaokula gönderdi. Orada düşük okul notlarından dolayı dokuzuncu sınıfa terfi etmedi. Geçici bir rahatsızlıktan dolayı ortaokuldan herhangi bir vasıf olmadan ayrıldı ve Linz'deki annesinin yanına dönebildi.

Linz dönemi[değiştir

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiiri, Türk edebiyatının kült şiirleri arasında yer alır. Behçet Necatigil’in deyişiyle: “Şiirlerinde, yaşamanın ve aşkın güzelliğini öven, ölümün üstünlüğünü vurgulayan, Türkçeyi bütün tatlılık ve anlatım gücüyle şiire geçiren Cahit Sıtkı Tarancı, döneminin en çok okunan şairlerinden biri olmuş, hiçbir akıma bağlanmadan kendine özgü bir şiir geliştirmiştir.”

Cahit Sıtkı, Mart ’de Varlık’ta yayımlanan söyleşisinde kendine özgü bu şiir anlayışının zamanla nasıl geliştiğini şöyle anlatır;

“İlk yazılarımda biçim zayıflığı vardı; dize titizliği, “bütün” kaygısı yoktu. Eskiden duymak yeterlidir sanırdım. Ne kadar aldanıyormuşum! Bereket versin, sonradan kendimi toparlayabildim: Ömrümde Sükût ile Otuz Beş Yaş’ı okuyanlar bu farkı görebilirler. Edebiyat anlayışı zamanla oluşur.”

Şairin aynı söyleşide en çok kimleri okuduğu, kimlerin etkisinde kaldığı sorusuna verdiği yanıt ise şöyle;

“Villon’dan, Ronsard’dan başlayarak Superville’e, Pierre Emmanuel’e kadar bütün Fransız şairlerini okudum. Hepsinden de çok şeyler öğrenmişimdir. Bu arada özellikle Baudelaire ile Verlaine’e çok şey borçluyumdur; bu şairler insana kişiliğini bulduran türden, ağabey ve dost şairlerdir; insana kötülük değil iyilik ederler. Bizim şairler arasında da, dikkatli bir şiir okuyucusuna çok şeyler öğretecek olanları vardır. Divan şairlerinden, halk şairlerimizden yararlandığım kadar, Yahya Kemal’den, Haşim’den ve daha yenilerden de yoluma ışık serpmiş olan şiirler hatırlıyorum. İşini namuslu gören her şair, kendisinden sonra geleceklere kesinlikle bir şeyler öğretir. Bunun için, genç şairlerin, kendilerinden önce gelmiş olanları dikkatle okumaları çıkarları gereğidir.”

Cahit Sıtkı’nın şiirinden bu kadar söz edip, Otuz Beş Yaş’ı paylaşmamak olmazdı. 

“Otuz Beş Yaş” şiiriyle bitiriyoruz;

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

 

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

 

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim;

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

 

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız,

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

 

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

Geç farkettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış!

Her doğan günün bir dert olduğunu,

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

 

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!

Her yıl biraz daha benimsediğim.

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

 

Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

 

Cahit Sıtkı’nın “Otuz Beş Yaş- Bütün Şiirleri” kitabına buradan göz atabilir, kitabın ilk bölümünü ve şairin Varlık’ta yayımlanan söyleşisinin tamamını buradan okuyabilirsiniz. 

 

 

40 YAŞINDASIN

Expecting your benediction,

With a sinful tongue;

Allah the Mighty and The Supreme,

Messenger of Allah,

Your merciful life which is upon heavens passes our hearts

We see you through our hearts,

Here you are,

You are one year old!

You are in the land of Ben-i Sa'd(1)

Women declined to be milk-mother of yours

Because of this, all clouds are sad

They don't fall even a drop of rain

Famine rules on the land of Ben-i Sa'd

There's a tiny cloud on the sky

Which has fallen in love with you

It is not leaving you

And people are praying for rain

Halime (2) grabs you in her bosom

There's a shadow on the surface To protect you from the sun

Yet it is a tiny cloud in the sky

Which loves you, which locked in you

And you are in the arms of a monk

Monk looks at your beautiful eyes

He forgets famine, rain and praying suddenly

However, you don't forget

You are looking up with your precious eyes that we adore

That tiny cloud concurs with your gazing

It grows and grows

Then raindrops fall slowly from the cloud

But most of them aren't realized the reason for this train

Most of them don't know you yet

You are six years old

You are on the way of Medina

With your precious mom and Ümmü Eymen next to you

You feel your orphanage in the graveyard of your father

Then on the road, motherlessness comes across with you

You come into Mekkah without your mother

Abdulmuttalip loves you with a different love

Ebu Talip loves you with a different love

Ey the messenger of Allah

Did Mekkah's children call for their mothers next to you?

When they said mother, would you look on the ground sadly?

How many of your tears were taken to Ebva by Mekka winds?

How many nights did you cry sobbingly as saying "Mother"?

Sir!

We said "mother" of our mothers instead of you

We said "father" instead of you.

You are twenty-five years old,

And you are utterly different.

No one equals to you.

Your smell spreads kindliness,

Your voice gives secure

You are Al-Amin (3)

You are thirty-three years old,

There is wavy mercy on you,

You are thirty-five years old,

Come on, don't make us wait for you dear,

Moans are knocking on the heavens' door

Come on, don't make us wait for you dear,

The bosoms of those who wait for a savior will explode

Come on, come ey dearest!

There is an invitation to the Nur Mountain.

Here you are!

You are forty years old,

You are in the Hira Nur Mountain

Gabriel comes from the sky

Prayers and Peace raises from every place

You are the longing in the heart of the universe.

You are the morning to our nights

You are the prophet of Allah,

You are the dearest of Allah

You are the messenger of Allah!

Why did they hurt you, my sultan?

Why did they torture you?

Did they attack due to the reason of Ebu Talip's death?

Due to the reason that you are insecure?

Your crying in Kaaba flashes in our eyes

" Uncle, your absence feels so quickly? " your saying,

Your praying in al-Haram comes into our minds

The filthiness is spilled on your head

May heads barter away for your holy head

The ones without foreordination sneer at you

Someone is running to you through streets of Makka

Someone is running, but it seems like sky had fallen into earth.

"Who's that running? " a question is stalked on street.

Who's that running?

And someone replies:

The daughter of Muhammad, Fatımatü Zehra

The mother of guardians

She wipes the dust away from your face

The one who the most looks like you on the earth

Her laughing is you, her crying is you

Your saying: "Don't you cry, my daughter" comes to our minds

Why did they exile you from your land?

Since you're without a guardian?

They didn't know the one who guarded you.

The one who found you orphan and became a shelter to you.

The one who makes you as a mercy to the worlds.

They were saying to you " Mad! ", but you were tranquil

They were saying to you " Crazy, Poet! ", but you were tranquil

They were saying "Who will save you from our hands?"

You,

You were saying: " Allah!"

Allah the Mighty and The Supreme,

Aeons were covered with awe,

You were saying: " Allah!"

The ground were shaking,

You were saying: " Allah!" in Battle of Badr,

Three thousands of angels were coming from sky on horses

believers were saying:

" Even my father and my mother are sacrificed upon your way"

Messenger of Allah

You were walking on the streets of Medina

When the little girls of Neccars saw you

They wouldn't do what would they do.

You asked them: " Do you love me?

They answered: " We love you so much dearest of Allah!

You too:

" Allah knows that I love you so much too." you said.

Today's young people,

They are not those girls but,

They love you so much too.

It's clear that from their tears, they love you more than their lives

They have nobody but you

Allah knows that you love them so much too

You are at 63 years old

You are in the prayer of Ar-Rafiq(4)

There knitted a black robe for you

Its sides were white

You'd worn it and you'd went to meet your friends

And hitting your holy hands on your knees:

" Do you see, What a beauty! " you'd sai.

 

Adolf Hitler

"Hitler" buraya yönlendirilmektedir. Diğer anlamı için Hitler (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.

Adolf Hitler (Almanca telaffuz:&#;[ˈadɔlf ˈhɪtlɐ], Bu ses hakkındadinle&#;(yardım·bilgi); 20 Nisan , Braunau am Inn – 30 Nisan , Berlin), Avusturya doğumlu Alman politikacı ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi lideridir. yüzyılın en güçlü ve kötü şöhretli diktatörlerinden biri olarak kabul edilir.[5][6]

’da Alman İşçi Partisine (Deutsche Arbeiterpartei; DAP) üye olmasıyla başlayan politik yaşamı, bu partinin ’de Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisine (Nationalsozialistische Deutsche Arbeiterpartei; NSDAP) dönüşmesiyle devam etti ve ’de parti başkanlığına yükseldi. Hitler’in Şansölye seçilmesi için önündeki engel ’ten ’ye kadar vatansız statüde olmasıydı. Bu engeli kaldırmak adına, dönemin İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Thule Cemiyetinin üyelerinden olan Bakan Dietrich Klagges’in yaptığı atamayla, Berlin’de bulunan Brunswick temsilciliğine atanarak devlet memuru statüsü kazandı ve Alman vatandaşlığına geçti.[7][8] ’te, ülkede kurulan yeni koalisyon hükûmetinin başkanlığına atanmasıyla Şansölye (Reichskanzler) oldu. ’te, Cumhurbaşkanı’nın (Reichspräsident) makamını devraldı ve Führer (Lider) adında bir devlet başkanlığı makamı yarattı; devlet ve hükûmet başkanlıklarını Führer und Reichskanzler unvanını kullanarak bir arada yürüttü. Diktatörlüğü 30 Nisan ’te intihar etmesiyle son buldu. 1 Eylül ’da Polonya Seferi ile Avrupa’da II. Dünya Savaşı’nı başlattı. Savaş boyunca askeri operasyonlarla yakından ilgilendi ve Holokost’un sürdürülmesinin merkezinde yer aldı.[5]

Hitler, Almanya’da I. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan Büyük Buhran’dan güç kazandı. Propaganda ve etkileyici bir dille, alt ve orta tabakanın ekonomik istemlerine ümit veriyordu; bunun yanında da belli bir seviyede milliyetçilik, Nazilerce yeniden tanımlanan sosyalizm, antisemitizm ve anti-komünizm de sunuyordu. Ekonominin tekrar kurulması, yeniden silahlandırılmış bir ordu, totaliter ve faşist bir rejimle; Hitler Almanya içerisindeki düzeni yeniden tesis etti ve güçlü bir ülke yarattıktan sonra, saldırgan bir dış politika izleyerek Alman “yaşam alanı”nı (Lebensraum) genişletmek amacıyla Polonya’ya saldırdı. Yıldırım savaşı (Blitzkrieg) taktikleri ve Mihver Devletleri ittifakı ile birlikte Avrupa’nın büyük bölümünü, Asya’nın ve Afrika’nın bir bölümünü işgal etti.

ABD’nin II. Dünya Savaşı’na Müttefikler’in tarafında katılması ve Kızıl Ordu’nun ilerlemesi ile Alman ordusu gerilemeye başladı. Sovyet güçlerinin 23 Nisan ’te Berlin’e girmesi ile Almanya’nın yenilgisi kesinleşmişti. Hitler; işgal altındaki Berlin’de, eşi Eva Hitler[9][10] (Eva Braun) ile yer altı sığınağında (Führerbunker)[11] 30 Nisan günü intihar etti. Cesedi, vasiyeti üzerine takipçileri tarafından yakıldı. Alfred Jodl’ın 7 Mayıs ’te imzalayıp ertesi gün yürürlüğe giren teslim belgesiyle Büyük Alman İmparatorluğu son buldu.

Hitler’in saldırgan dış politikası, Avrupa’da II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinin ana nedeni olarak kabul edilir. Onun Yahudi karşıtı politikaları ve ırkçı ideolojisi, aşağı ırk mensubu olarak gördüğü en az 5,5 milyon insanın ölümüne neden oldu.

Soyu[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.