galip öztürk sedat peker ilişkisi / 'Bataklık Operasyonu': Zamanlama Manidar! - PUGAT

Galip Öztürk Sedat Peker Ilişkisi

galip öztürk sedat peker ilişkisi

Eski İstanbul Organize Suçlar Müdürü Saçan mafya tehlikesini anlattı

Türkiye’de son dönemde mafya çatışmaları artıyor. Buna göre en kalabalık organize suç örgütü, adama sahip olduğu iddia edilen Alaattin Çakıcı grubu.

Bu sayı içerisinde irtibat halinde olan işadamları, örgüt elemanları, avukatlar hatta sosyal medya elemanları da var. 

Çakıcı grubunu sayısal açıdan Sedat Şahin, Sedat Peker, Burhanettin Saral, Ahmet Turgut, Galip Öztürk, Ahmet Tekin Baykal, Fırat Delibaş, Ümit Saral'ın liderliğini yaptığı iddia edilen gruplar takip etti.

Eski İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, haberde kullanılan verileri değerlendirdi. Saçan, yılında yeni kurulan şube müdürlüğünün sorumlusu olarak beş yıl sürdürdüğü görevinde 'e yakın operasyonu yönetmişti.

Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem'in Saçan ile yaptığı röportaj şöyle:

"MAFYANIN MEVCUDU AÇIKLANANDAN FAZLA OLABİLİR"

-Mafyanın iddia edildiği gibi 13 bin adamı var mıdır?

'te görevi bıraktığım zaman yaklaşık olarak 12 bin kişiyi gözaltına almıştık. Dolayısıyla mafyanın elaman sayısı o civarlardadır. Hatta daha fazla da olabilir. Belki de 17, bin civarındaydı. Elimde somut bilgi yok ama tahmin ediyorum. Daha ileri gitmez.

-Peki mafya üyesi kime denir? Nasıl bir yapılanmaları var?

Örgüte dahil olan kişidir. Klasik Türk mafyasında başta bir lider vardır. Liderin altında yakın adamları olabiliyor. Kardeşi veya akrabaları oluyor. Onun altında silahlı grup, istihbarat grubu, muhasebe grubu, kendilerine bağlı çalışan elemanlar var. Bir nevi örgüt gibi bir yapılanmadan bahsediyoruz.  

"PARAN YOKSA MAFYA BABASI OLAMAZSIN"

-Mafya örgütünü yönetmek için ciddi bir maddi güç gerekiyor mu?

Maddi güçleri var zaten. Paran olmazsa mafya babası olamazsın ki. Mafya babası olabilmen için paran olması lazım. Örgütün, silahın ve paran olacak. Senin için insan vuran adamlara içerde bakacaksın, dışarıda bakacaksın. Kolay bir şey değil.

-Türkiye’de mafya, ne kadarlık bir maddi gücü kontrol ediyor olabilir?

Burada bilgi eksikliği var. Mafya derken sadece organize suç örgütleri mi kastediliyor yoksa yolsuzluk örgütleri, uyuşturucu çeteleri de buna dahil mi? Bunları da katıyorsanız İstanbul için 25 milyar dolar gibi bir paradan bahsedebilirsiniz. Ama yolsuzluk ve uyuşturucu çeteleri yok sadece mafyayı ele alırsak milyar dolarlık bir döngüdür.  

"LİDER ÖLMEDİKÇE, GRUP FAALİYETLERİNİ BİTİRMEDİKÇE DOSYA KAPATILMAZ"

veya kişilik sayıları olduğu iddia edilen grupların ne kadarı kemik kadrodur?

Gruplara ve yerlere göre değişir. Örneğin Çakıcı ve Sedat Şahin gruplarında kemik adam çoktur. Mafya yüzer geçer adamları tutmaz. Mafya hiçbir zaman kendisine bağlı olmayan adamı etrafında tutmaz.

-Listede yer alan bazı isimlerin uzun zamandır sesleri duyulmuyor. Bunlar aktifte faaliyetlerini mi gizliyor yoksa her halükarda takip edildiklerinden mi listedeler?

Örgütlü suçlarda bir dosya açılır. Örneğin Peker grubu diyelim. Daha önce alınanlarla sonradan alınanlar devamlı arşivde olur. Dosya açılan gruplar devamlı takip edilir. O dosya açık olarak durur orada. Tabi o grup aktif midir değil midir onu görevde olan arkadaşlar bilir. Dosya ne zaman kapanır? Lider ölünce ve grubun faaliyetlerini sonlandırdığına kesin kanaat getirildiğinde. Genellikle lider öldükten sonra grup faaliyetini tamamen sonlandırmaz sadece daralarak devam eder. Örgütlerin soy ağacı emniyetin elinde olur. Örneğin diyelim ki Şahin grubundan biri ayrılmış yeni grup kurmuş, emniyet bunu bilir.

"MEMLEKET İÇİN HİZMET ETTİM DİYEREK MAFYAYA DÖNÜŞEN YAPILAR VAR"

-Listede adı yer alan bir kişinin Suriye'de muhalif gruplar saffında savaşırken çekilmiş fotoğrafları bulunuyor. Farklı ülkelere savaşmak için giden kimi kişi ve grupların mafyaya dönüşme riski var mı?

Memleket için hizmet ettim deyip bunu zamanla mafyaya dönüştüren kişiler ve yapılar her zaman oldu. Eskiden Çeçen mafya grupları vardı. Onlarda da Çeçenistan'da savaşmış olanlar var. Bu tür yapılar var. Ama bunu da kafa koparmak (haraç almak) için kullanıyorlar.

"TÜRK TOPLUMUNDAKİ MAFYÖZ YAPI YENİDEN HORTLAMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR"

-Türkiye’de mafyanın halen etkinliği ve gücü olduğunu düşünüyor musunuz?

Ne yazık ki var. Ekonomik durumun iyi olmadığı ülkelerde mafya her zaman olacaktır.  Türkiye'de de ekonomik durum iyi değil, fakirlik fazla. Ve teşvik çok fazla. Televizyon dizilerinde filmlerde neredeyse herkesin mafya olması öngörülüyor. Bir adam çıkıyor filmde herkesi öldürüyor. Böyle diziler var. Yeni nesil bunları örnek alıyor. Dolayısıyla mafya tabanı var. Zaten Türk toplumu mafyöz yapıya sahip. Geleneksel Türk toplumdan bahsediyorum. Kız çocuğu geri plana atılıyor. Erkek çocuğun başkasını dövmesi, dayak yeme gel de ne yaparsan yap mantığı devam ediyor. Silaha bağlılık sürüyor. Dolayısıyla Türk toplumu özünde mafyöz bir toplum. Mafyöz toplumun sonucu olarak o ülkede mafyayı tümden bitirmek zordur ama asgariye indirebilirsiniz. Sonuçta tabii ki mafya grupları var. Kimi faaliyetini yerine getiriyor, kimisi getiremiyor, devlette mücadele etmeye çalışıyor. Ama Türkiye'de mafya yok, gücü yok diyemezsiniz. Duyuyoruz, adliyelerde de görüyoruz ne yazık ki yeniden bir hortlamış gibiler öyle görünüyor.

"SURİYE MAFYASININ OLUŞTUĞUNA DAİR BİLGİLER ALIYORUZ"

-Türkiye’de yerleşik bir yabancı nüfusta yaşıyor. Türkiye'de yabancı kökenli mafyanın oluşması riski var mı?

Suriye mafyasının oluştuğuna dair bilgileri alıyoruz. İstanbul'un bazı semtlerinde Fatih'te Esenyurt'ta bildiğim kadarıyla polise zor anlar yaşatıyorlar. Ciddi anlamda takip edilmesi gerekiyor bunların. Diğer Afrikalı gruplar var mesela. Gasp ve hırsızlık çeteleri oluşturuyorlar. Kaçak göçmen, sahte pasaport işi yapıyorlar. İlgili polis birimleri bunları takip ediyordur ama özellikle Suriye mafyasının üzerinde durulması lazım. Var yani duyuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz.

"MAFYA EYLEMLERİ, MEDYADA SİLAHLI KAVGA GİBİ GÖSTERİLİYOR"

Her ne kadar değerli medyamız son dönemlerde mafya eylemlerini silahlı kavga gibi gösteriyor. Meğer silahlı kavga oluyormuş. Bizim zamanımızda sürmanşet olurdu kimin adamı, kiminle çatıştı diye başlık atılıyordu. Suriyeli mafya grupları gasp yapıyor, adam vuruyor, adam kaldırıyor bu basına silahlı kavga olarak yansıyor. Bunlar ileride ciddi sorunlara yol açar. Böyle yapa yapa para, adam ve güç kazanırlar. Güçlenince ne yapacaklar, daha güçlenmeye çalışacaklar. Bu sefer de onlara karşı milliyetçi mafya grupları türeyecek böyle gidecek bu işler. Bir an önce ciddi tedbir alınması lazım. Halkın gözünde Suriyelilere biraz yol veriliyor, göz kırpılıyor gibi algılanıyor ama ben eski bir emniyet müdürü olarak böyle bir şeye ihtimal vermiyorum. Mutlaka polis takip ediyordur bunları. Ama biraz daha dikkate alınması gerektiğine inanıyorum. 


Av. MEHMET TAHSİN

Sedat Peker’in Sezgin Baran Korkmaz’ın oteline nasıl çöküldüğünü anlattığı videosu konuşulmaya devam ediyor. Otelin eski sahibi ortaya çıktı ve aslında Sezgin Baran Korkmaz’dan önce de otelin tek kuruş ödenmeden ellerinden nasıl alındığını detaylarıylaanlattı. Cihan Ekşioğlu isimli, Ergenekon sanıklarıyla yakınlığı olan bir şahıs, otel sahibinin şüpheli bir şekilde öldüğü gün yakınlardaki askeri birliğe ait bir tankla otele gelip çökmüş!

Bugün sizlere başarısızlıkla sonuçlanmış bir çökme hikayesinden bahsedeceğim.

yılının 10, 11 ve 12 Aralık tarihlerinde Yurt Gazetesi üç gün arka arkaya aynı konuyu birinci sayfasına taşıdı. Habere göre, Cemaat’in önde gelen gazetecilerinden H.G., Metro Turizm’in sahiplerinden Galip Öztürk’le Beykoz’daki Legend otelde bir araya gelmiş; Öztürk’ün suç dosyalarını ‘halletme’ karşılığında Metro Holding’in gelirinin yarısını talep etmiş.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

(O günlerde de Öztürk’le ilgili, suç örgütü kurmak, zorla senet imzalatmak ve cinayete azmettirmek gibi ağır suçlamalar içeren soruşturmalar devam ediyordu.)

Galip Öztürk’ün bu teklifi kabul etmemesi üzerine, 10 gün sonra kendisine operasyon yapıldığı ve tutuklandığı bilgisi de haberde yer alıyor. Öztürk, 29 Şubat ’de tutuklandığına göre bu görüşmenin 29 Şubat’tan 10 gün önce olduğu anlaşılıyor.

Her ne kadar ismi “Cemaat gazetesinin yazarı H.G.” olarak kodlansa da kastedilen şahsın Hüseyin Gülerce olduğu açıktı. Ancak 3 gün üst üste manşet olan Hüseyin Gülerce’den tık yoktu. O dönem gazetenin hukuk işlerine de baktığım için görevim gereği Hüseyin Gülerce’yi telefonla aradım. Haberden bahsettim, görmediğini söyledi.

“Ne yapalım?” diye sordu.

Ben, iddiaların çok çirkin olduğunu, gazetenin yazarı olarak ismi geçtiği için bir açıklama yapmasının iyi olacağını söyledim.

“Benim adıma avukatlar bir açıklama yazıp göndersin, ben zaten yarın ABD’ye gideceğim, siz halledersiniz,” dedi.

Ben yapılacak açıklamayı kendisinin onayı olmadan gönderemeyeceğimizi bu yüzden açıklama metnini mutlaka görüp onaylaması gerekeceğini söyleyince mail üzerinden haberleşmek üzere anlaştık.

Telefonu kapatmadan birkaç şey sormak istediğimi söyledim.

Öncelikle “Adı geçen otelde böyle bir görüşme yaptınız mı?” diye sordum, “Evet yaptım,” dedi.

İkinci olarak, karanlık işlerle adı anılan biriyle neden görüşme yaptığını sordum. “Ben görüşmek isteyen herkesle görüşüyorum zaten, bu da öyle bir görüşme oldu,” dedi.

Peki görüşmede iddia edildiği gibi “Galip Öztürk’ten herhangi bir para talep ettiniz mi?” deyince, “Öyle şey olur mu kardeşim, tabii ki olmadı,” dedi. “Ben de olmadığını düşünüyorum ama sizin ağzınızdan duymak istedim,” dedim.

Görüşme böylece bitti. Ben bir açıklama metni hazırladım, kendisine mail attım. Tamam cevabını alınca da avukatına gönderdim. Avukatı da gazeteye gönderdi, birkaç gün sonra da yayınlandı. Konu o gün için kapandı. Tabii ki o gün böyle bir iddianın doğru olmadığına inandık.

Sonradan ortaya çıktı ki Hüseyin Gülerce sadece Galip Öztürk’le değil “Gülen Cemaati adına” başka kişilerle de görüşmeler yapmış.

Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla, Hizbullahçılarla veya Cübbeli Ahmet’le yaptığı görüşmeler bilinenleri. Bu görüşmelerde neler konuşuldu, neler istedi, neler vaat etti hala meçhul.

Sorun şu ki Gülerce’nin Gülen adına yaptığını iddia ettiği bu görüşmelerin hiçbirinden Fethullah Gülen’in haberi olmamış. Örneğin geçmişte Yalova’daki evinde Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi, gazetelere‘PKK ile Cemaat arasında diyalog’ şeklinde yansıyınca Fethullah Gülen’in avukatı, 14 Aralık tarihinde Gülerce’nin Gülen’in sözcüsü ya da temsilcisi olmadığı açıklamasını yapmak durumunda kaldı.

Bu bilgilere göre Gülerce’nin Galip Öztürk’le görüşmesi bu açıklamadan sonraki bir tarihte olmuş.

Bu olayı tekrar gündeme getirmemin nedeni Galip Öztürk’ün bir YouTube yayınına katılarak, geçmiş dönemde Veli Küçük ve ekibinin kendisinden 2 milyon Euro haraç istediğini, vermeyince kamudaki bağlantıları vasıtasıyla factoring ve leasing şirketlerinin lisansını iptal ettirdiğini açıklaması oldu.

Buraya bir virgül koyup devam edelim. Hüseyin Gülerce’nin 17 Aralık sonrasında uzaklaşmaya başladığı Gülen Hareketi’nden aslında çok daha önce ayrıldığını Cem Küçük’ten öğreniyoruz. Küçük’e göre Gülerce’ninher zaman DEVLET&#;in yanında yer aldığı ve DEVLET&#;e Gülen ile ilgili düzenli bilgi aktardığı biliniyor; özellikle 7 Şubat MİT krizinden itibaren resmen devlete çalışıyormuş. Gülerce Cem Küçük’ü yalanlamadığı gibi iki hafta sonrayazdığı bir yazıyla Küçük’e destek de verdi.

Şimdi lütfen tarihlere dikkat kesilin.

Galip Öztürk, Hüseyin Gülerce ile Legend Otel’de görüşüp, Gülerce’nin talebini reddettikten 10 gün sonra kendisine operasyon yapılıp tutuklandığını söylüyor.Öztürk 29 Şubat ’de tutuklandığına göre bu görüşme 7 Şubat MİT krizinden yani Gülerce’nin DEVLET’e çalışmaya başladığı tarihten sonra yapılmış.

Soru şu:

Madem Gülerce o günlerde Gülen Hareketiyle bağını koparmış, o halde Galip Öztürk’le kimin adına görüşme yapmış?

Galip Öztürk Gülerce’den ne istemiş?

Gülerce Galip Öztürk’e ne söylemiş?

Her ne kadar Gülerce o gün herhangi bir para talep etmediğini iddia ediyorsa da fotoğrafın bütününe baktığımızda böyle bir talebin olma olasılığı bugün daha yüksek görünüyor.

Bütün bunlara rağmen gene de açık kapı bırakmakta yarar var. Sonuçta iddianın sahibi suç örgütü kurmak, zorla senet imzalatmak ve cinayete azmettirmek gibi ağır suçlarla yargılanmış ve ceza almış bir adam.

Bu arada Ergenekon davaları sırasında sanıklardan ele geçirilen belgelerden birinde kullanışlı gazetecilerin listesi çıkmıştı. Bu listede Hüseyin Gülerce de vardı. O gün, “Yok canım olmaz öyle şey, yanlışlıkla listeye eklenmiştir” diye düşünenlerimiz olmuştu. Nedense bugün tekrar aklıma geldi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Faruk Bildirici: Batum'daki firariler ayrıcalıklı mı da dokunulamıyor?

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, son yıllarda medyada MİT’in ve polisin yurt dışında yaptığı operasyon haberlerini kaleme aldı.

 

İşte o yazı:

 

Son yıllarda medyada MİT’in ve polisin yurt dışında yaptığı “başarılı” operasyon haberlerinden geçilmiyor. Gün geçmiyor ki, yurt dışında yakalanan bir “FETÖ” şüphelisi, PKK yöneticisi ya da bir suç örgütü üyesinin Türkiye’ye getirildiği haberi yayımlanmasın.

    En son 4 Mayıs’ta “Makedonya’da paketlediler” haberleri yayımlandı birçok internet sitesinde ve gazetede. Sarallar adlı bir mafya örgütü elemanıyla ilgiliydi haber:

    “Organize suç örgütü Sarallar’ın kırmızı bültenle aranan üyesi Cihan Saral, Üsküp’te yakalanarak İstanbul’a getirildi. ’da Etiler’de bir kafeye silahlı saldırı düzenleyen Cihan Saral, üç kişinin ölümünden üç kişinin de yaralanmasından sorumlu tutuluyor.”

    Polis, Cihan Saral gibi Makedonya’da ikamet eden organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yakalanması için de operasyonlarını sürdürüyor. Nitekim bu operasyonlara tepki gösteren Sedat Peker, Youtube’a yüklediği görüntülerle “Şahsıma yapılan kanunsuzlukların taşeronu Mehmet Ağar ve Pelikancılardır” diyerek konuşacağı tehdidinde bulundu.

    Sedat Peker, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin koruması altında olan organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın afla cezaevinden çıkmasının ardından yurtdışına kaçmıştı.  Peker de bir zamanlar siyasi iktidarın kıymetlisiydi.

   Batum’daki firarinin profilinde Erdoğan fotoğrafı

   Yurt dışındaki suçluları, yeraltı dünyasının ünlü isimlerini yakalayıp Türkiye’ye getirmek konusunda atak davranan MİT ve polis, bazı isimlere gelince parmağını kımıldatmıyor.

    Bunun en somut örneği de Türkiye’de birçok karanlık olaya adı karışan Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk. Polis teşkilatı bünyesindeki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nin hazırladığı “Organize suç grupları” raporuna göre Galip Öztürk de -Alaattin Çakıcı ve Burhanettin Saral gibi- Türkiye’deki 30 ayrı mafya grubundan birinin lideri. adamı olduğu belirtiliyor raporda.

    Galip Öztürk, ’da Beyoğlu’nda Kuvvet Köseoğlu’nu öldürttüğü iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Hakkındaki kararın yılında Yargıtay tarafından onanmasının ardından Gürcistan’a kaçmıştı.

    Öztürk’ün, Türkiye’nin hemen burnunun dibindeki Batum’da olduğu öyle gizli saklı da değil.   23 yaşındaki Christina Öztürk ile evlenen Galip Öztürk, yeni işlere, yeni yatırımlara girerek Batum’da kendisine yeni bir yaşam kurmuş.

     Profiline, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını yerleştirdiği sosyal medya hesabından sürekli paylaşımlarda bulunuyor. İktidara destek mesajları yayımlıyor ve yargılamasının yenilenmesi için kampanya yürütüyor.

    Kendisini Batum’da ziyaret edenler de öyle pek gizlenmeye gerek duymuyor. Öyle ki, Basketbol Federasyonu Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı Hidayet Türkoğlu’nun ziyareti, orada bulunan Samsun’un Ayvacık ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı Halil Kalaycı’nın sosyal medya hesabına fotoğraf koyması sayesinde duyuldu.

    İngiliz medyası buldu

    Buna rağmen Türkiye medyası ve güvenlik birimlerinin ilgisini çekemeyen Galip Öztürk’ün Batum’daki lüks yaşamı İngiliz The Sun gazetesinin dikkatini çekmiş. 12 Şubat’ta

Galip ve Christina Öztürk hakkında fotoğraflarla bezenmiş geniş bir haber yayımlandı.

       “Milyoner çiftin taşıyıcı anne ile 10 çocukları olduğu” belirtilen haberde, “Moskova doğumlu Christina, sahil kasabasında tatile çıktığında bekar bir anneydi ve aslen Türkiye'li bir emlak ve ulaşım patronu olan şimdiki kocası Galip ile tanıştı” deniyordu. Ama Galip Öztürk’ün bir kaçak olduğundan söz edilmiyordu.

     The Sun’un haberi Türkiye’deki birçok internet sitesinde de “Firari Galip Öztürk’ü Batum’da İngilizler buldu: Hedefi çocukmuş” başlığıyla yayımlandı. Benim asıl ilgimi çeken, İngiliz medyasının haber değeri gördüğü Galip Öztürk’ün bir türlü Türkiye medyasının radarına girememesi.

      Son zamanlarda Galip Öztürk’ün oradaki yaşamı ile ilgili olarak sadece Hürriyet’te Toygun Atilla imzalı bir haber gördüm. 29 Ocak ’de yayımlanan “Firarilerin ocak sefası” başlıklı haberde şu bilgi veriliyordu:

    “Cinayetten müebbet hapse çarptırıldıktan sonra firar eden Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk ile Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan sanal bahis çetesinin elebaşlarından Derkan Başer, Gürcistan’da buluştu. Batum’daki bir AVM’yi satın alarak ortak olan iki firari, Başer’in işlettiği ocakbaşında birlikte görüntülendi. Her iki ismin ortak noktası ise Türkiye’de yargılanıyor olmaları.” 

    Medya neden sorgulamaz?

    Aslında medyanın hiç olmazsa Hürriyet’in bu haberinden sonra Galip Öztürk ve Derkan Başer’i takibe alması ve İçişleri Bakanlığı ile Emniyet yetkililerinin yakalayıp Türkiye’ye getirmek için harekete geçmesi beklenirdi. Tabii Batum’un Türkiye’den kaçanların barındığı bir merkez haline gelmesi de araştırmaya muhtaç bir durumdu. Öyle olmadı, üzerine gidilmedi.

      Hatta bin kişiden topladığı milyon dolarlarla Arnavutluk’a kaçan kripto para borsası Thodex CEO'su Faruk Fatih Özer'in yakalanması için polis operasyonları birbirini izliyor. Sabah gazetesi, Faruk Fatih Özer’in peşine bir muhabirini gönderdi.

      Ama hiçbir medya kuruluşu Türk firarilerin cenneti Batum’a muhabir gönderip Galip Öztürk gibi hükümlülerin nasıl olup da Türkiye’nin burnunun dibinde bu kadar rahat yaşayabildiğini irdelemedi. Sanırsınız yargıdan kaçanların, suç örgütü liderlerinin sınırın hemen öte yanında bu şekilde yaşaması normal bir durum…

\n

Organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle Sedat Peker'e yönelik başlatılan adli soruşturma, ülkenin geçen hafta dikkat çeken başlıklarındandı.

\n

Peker olayın ayrıntılarına geçmeden önce, Türkiye'deki organize suç örgütleri ya da halk arasında bilinen adıyla mafyaya karşı yürütülen mücadelenin bir fotoğrafını çekmekte fayda var.

\n

Bu topraklarda, örgütlü suçlarla mücadelenin en önemli ayağını oluşturan devlet kurumu polis teşkilatıdır.

\n

\n

Antalya'da toplantı

\n

Polis teşkilatı bünyesindeki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM Dairesi) ise, ülke genelindeki mafya başta tüm organize suçlara yönelik çalışmaları yürütmek ve koordine etmekle yetkilendirilmiş birim.

\n

Kısacası, devletin mafyayla mücadelesinin politikasını belirleyen polis birimi KOM Dairesi.

\n

KOM Dairesi geçen martta Antalya'da yılında bünyesindeki tüm birimlerin suç ve suçlularla mücadelesini belirleyip uygulamaya koyacağı esasları belirlemek amacıyla özel gündemli toplantılar dizisi gerçekleştirdi.

\n

Stratejik Araştırmalar Kurulu (SAK) Toplantıları adı verilen çalışmalara ülke genelinde KOM birimlerinden görevli personel de katılarak yıl içinde yürütülmesi planlanan suçla mücadele politikasına katkılarını koydu.

\n

Aynı toplantının açılışında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, polis teşkilatına örgütlü suçlarla mücadelenin yoğunlaştırılması talimatını verdi.

\n

Türk mafyasının fotoğrafı

\n

KOM Dairesi'nin SAK toplantısında ele alınan konuların başında mafya gruplarına yönelik yürütülecek çalışmaların esasları geldi.

\n

Toplantıda değerlendirmeye alınan Türkiye'deki mafya gruplarının faaliyetlerine yönelik bir rapor içerik yönünden oldukça dikkat çekiciydi.

\n

Bu rapora göre; Türkiye'deki organize suç grupları tablosunda Alâaddin Çakıcı adamıyla açık ara ilk sırada yer aldı. Çakıcı'yı adamıyla Sedat Şahin, adamıyla Sedat Peker izledi. Burhanettin Saral'ın adamıyla dördüncü olduğu listede, Ankaralı Kürt Ahmet lakabıyla tanınan Ahmet Turgut adamıyla beşinci, İzmir'de FETÖ Borsası olaylarının merkezinde olup halen Arjantin'de tutuklu olan Serkan Kurtuluş adamıyla altıncı sırada yer buldu.

\n

Ülke genelinde 30 ayrı mafya grubuyla ilgili rakamlara yer verilen listede, Galip Öztürk'ün , Ahmet Tekin Baykal'ın , Ümit Saral'ın , Fırat Delibaş'ın , Mehmet Sena Söylemez'in 98, Ayvaz Korkmaz'ın 93, Menderes Kutlu'nun 93, Nuri Ergin'in 85, Cemal Sincar'ın 82, Mehmet Hadi Özcan'ın 68, Şeniz Dervişoğlu'nun 61, Kürşat Yılmaz'ın 58, Hüseyin Kol'un 56, Savaş Kibar'ın 53, Yaşar Öz'ün 47, Kasım Gençyılmaz'ın 44, Ramazan Özarslan'ın 44, Mehmet Şirin Aksoy'un 43, Selahattin Yılmaz'ın 40, Oğuz Korukır'ın 39, Mehmet Köymen'in 33, Mehmet Fatih Bucak 28, Ali Yasak'ın 20 ve Nihat Özbir'in 9 adamıyla faaliyetlerini yürüttükleri ortaya konuldu.

\n

Liste var, sorular da var

\n

Görüldüğü üzere; polis yani devlet, hangi mafya grubunun kaç adamla ve kimlerle faaliyet yürüttüğünü tek tek biliyor. Kayıtlar sağlam.

\n

Listeye baktığımızda, aynı zamanda siyasetin daha doğrusu MHP lideri Devlet Bahçeli'nin tahliye olması için büyük çaba sarf edip özgürlüğüne kavuşmasını sağladığı, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu açıktan tehdit eden Alâaddin Çakıcı'nın devlet kayıtlarındaki mafya listesinde \"bir numara\" olması dikkat çekici değil mi?

\n

Keza; listenin ilk üçü içinde yer alan yakın geçmişte organize suç örgütü lideri olmaktan yargılanıp ceza alan Sedat Peker'in, kimi zaman iş insanı olarak tanımlanmasına, devletle iç içe görüntüler vermesine, emekli ve görevdeki birçok devlet görevlisiyle fotoğrafları yayınlanmasına, hayırsever iş adamı ödülü verilmesine ne demeli?

\n

Her şey bir yana; geçen hafta gerçekleştirilen Sedat Peker operasyonunu saymazsak -ki bu dosyayı yürüten doğrudan savcılık- devletin elinde bu kadar ayrıntılı bilgi olmasına karşın son yıllarda mafyaya yönelik ciddi operasyonların yapılmamasını nasıl açıklamak gerekir?

\n

Peker operasyonun ayrıntıları

\n

Gelelim, Sedat Peker grubuna yönelik geçen hafta gerçekleştirilen operasyona.

\n

Operasyonla ilgili kamuoyuna pek detay yansımadı ancak, edindiğim bilgiye göre Peker hakkındaki soruşturma 'da başlatıldı.

\n

Emniyet kaynaklarına göre; iki iş insanı arasındaki ticari alışveriş sırasında yaşanan sorunun çözülememesi üzerine Peker, taraflardan birisi adına devreye girdi.

\n

Peker, kendisinden yardım isteyen iş insanın sorun yaşadığı kişiden yüklü biçimde para talebinde bulundu.

\n

Bu talep üzerine iş insanı Anadolu Adliyesi'ne giderek Peker'den şikayetçi oldu. Böylece Peker hakkında organize suç örgütü lideri iddiasıyla yeni soruşturma dosyası açıldı.

\n

Şikâyet geri çekildi ama dosya kapanmadı

\n

Dosya açılmasıyla birlikte Peker'in hakkındaki soruşturmadan hemen haberi oldu. Peker'in kendisinden şikâyetçi olan iş insanından aldığı parayı iade etmesi üzerine, Peker'den şikâyetçi olan iş insanı savcılığa giderek şikâyetini geri çekti.

\n

Buna karşın savcılık dosyayı kapatmadı ve çalışmaya devam etti. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ni yetkilendirdiği süreçte Peker'le ilgili başka olayların delillerine ulaşıldı.

\n

Görüştüğüm üst düzey bir emniyet yetkilisinin \"Boş dosya değil, içi dolu bir dosya\" tanımı yaptığı dosyayla ilgili hazırlık soruşturması süreci devam ettiği için bu aşamada daha fazla ayrıntı veremiyorum.

\n

Kuzey Afrika iddiası

\n

Peker, süreç devam ederken yurt dışına çıktı. Daha önceki yargılamasından aldığı cezanın infazının yanması olasılığı nedeniyle Peker, Karadağ – Kosova – Kuzey Makedonya hattında yaşamaya başladı.

\n

Sahte pasaport kullandığı iddiası gündeme geldi. Hatta Kuzey Makedonya'da aralarında Peker'in de bulunduğu bazı kişilere sahte pasaport verdikleri iddiasıyla yerel polisten tutuklanan görevliler oldu.

\n

Polis kaynaklarına göre, Peker son dönemde Kuzey Afrika'da bir ülkeye geçiş yaptı.

\n

Savcılığın yürüttüğü dosyanın sonuçlanmasıyla Peker'in akıbeti de netleşmiş olacak.

\n

* * *

\n

Peker'e yönelik soruşturmayı düz bir zeminde yürütülen adli soruşturma olarak görmek, büyük ölçüde Türkiye gerçeğini eksik okumak anlamına gelir.

\n

Yakın geçmişte yaşadığımız \"devlet – siyaset – organize suç grupları birlikteliği\" bağlamındaki olayları hatırladığımızda ülke gerçeğini her zaman göz önünde bulundurmak gerekiyor.

\n

Dün de böyleydi, bugün böyle, yarın da böyle olacak.

\n

Bu toprakların kaderi bu olsa gerek.

\n

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası