istanbul u kaç yaşında fethetti / Son etiketlenen sorular fatih sultan mehmet istanbulu kaç yaşında fethetti - Ne zaman ?

Istanbul U Kaç Yaşında Fethetti

istanbul u kaç yaşında fethetti

Fatih Sultan Mehmet kimdir? İstanbul’u nasıl fethetti? Tahta nasıl geçti?

Fatih Sultan Mehmed kimdir? Mehmed Bir Cihan Fatihi dizisi ile birlikte ünlü padişah Fatih Sultan Mehmed'in hayatı merak edilmeye başlandı. Peki İkinci Mehmed tahta ne zaman çıkmıştır? İstanbul'u nasıl fethetmiştir? İşte Fatih Sultan Mehmed hakkında merak edilenler

Yayınlanma: - 27 Mart Güncellenme:

Fatih Sultan Mehmet kimdir? İstanbul’u nasıl fethetti? Tahta nasıl geçti?

Fatih Sultan Mehmet kimdir? Kaç yaşında tahta çıktı, İstanbul’u ne zaman, nasıl fethetti? İşte 2. Mehmet’in hayatı, ailesi, eşi ve çocukları (şehzadeleri) hakkında merak ettikleriniz. Osmanlı tarihinin en önemli padişahları arasında sayılan ve İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in hayatına dair az bilinenler…

FATİH SULTAN MEHMET KİMDİR?

Türk İmparatoru II. Mehmed 30 Mart 'de doğmuş ve 3 Mayıs 'de ölmüştür, Osmanlı İmparatorluğu'nun yedinci padişahıdır. Tarihî kaynaklarda ismi Muhammed şeklinde geçfunduszeue.info olarak yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 'den yılında ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü.

II. Mehmed, 21 yaşında İstanbul'u fethederek yıllık Bizans İmparatorluğu'na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafından Orta Çağ'ın sonu Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi. Fetih'ten sonra Fethin Babası anlamına gelen “Ebû'l-Feth” Osmanlı Türkçesi ile daha sonraki dönemlerde ise “Çağ Açan Hükümdar” ve “Kayser-i Rûm” unvanları ile anıldı.

Fatih, İslam Peygamberi Muhammed'in bir hadisine nâil olduğu için günümüzde Türkiye ve İslam dünyasının geniş bir kesiminde “kahraman” olarak kabul edilmektedir.

Şehzadeliği

27 Receb (30 Mart ) Pazar günü şafak vaktinde, devletin başkenti olan Edirne'de, II. Murad'ın dördüncü oğlu olarak dünyaya geldi. Annesi Hüma Hatun, tarihçi Babinger ve yazar Lord Kinross’a göre gayrimüslim bir köledir. Yine Babinger'e göre, ölümünden sonra İran efsanelerindeki cennetkuşu hümadan esinlenilerek Hüma Hatun olarak adlandırılmıştır.

Mehmed iki yaşına kadar Edirne'de kaldıktan sonra ’te sütninesi ve küçük ağabeyi Alâeddin Ali ile birlikte 14 yaşındaki büyük ağabeyi Ahmed’in Rum sancakbeyi olduğu Amasya'ya gönderildi. Burada ağabeyi Ahmed'in erken yaşta ölmesi üzerine Mehmed altı yaşında Rum sancakbeyi oldu (İnalcık'a göre şüpheli). Diğer ağabeyi Alâeddin Ali ise Manisa'da Saruhan sancakbeyi oldu. İki yıl sonra babaları II. Murad'ın talimatıyla iki kardeş yer değiştirdiler ve Mehmed Saruhan sancakbeyi oldu.

Mehmed’in eğitimi için babası çeşitli hocalar görevlendirdi. Ancak zeki olduğu kadar hırçın bir çocuk olan Mehmed’in eğitilmesi kolay olmadı. Sonunda babası heybetli ve otoriter bir alim olan Molla Gürani’yi görevlendirdi. Anlatılana göre Murad, Gürani'ye bir değnek vermiş ve Mehmed itaatsizlik ederse kullanmasını söylemişti. Molla Gürani Mehmed’e, dersini dikkate almayan bir öğrencinin hocası tarafından dövülmesi ile ilgili edebi bir cümleyi inceletmiş, Mehmed durumun ciddiyetini kavrayarak eğitimine önem vermeye başlamıştır.

Şehzade Mehmed'in medrese kökenli hocalarının yanı sıra bilgi edindiği Batılı şahsiyetler de bulunmaktaydı. Saruhan (Manisa) sarayında İtalyan hümanisti Anconalı Ciriaco ve saraydaki başka İtalyanlar onun Avrupa tarihi ile Antik Yunan filozoflarının hayatlarıyla ilgili kitaplar okumasına önayak olmuştu. Bu durum Şehzade Mehmed'e çok-kültürlülük kazandırmıştır. Topkapı Sarayı arşivinde bulunan II. Mehmed'in şehzadelik yıllarına ait olan karalama defterinde Latin harfleri, Arap harfleri, Roma büstlerini andıran insan çizimleri ve Osmanlı figürleri bulunmaktadır. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet'in Arapça ve Farsça'nın yanı sıra Latince, Yunanca ve İtalyanca bilmesi bu dönemdeki münasebetlerine dayandırılmaktadır.

Tahta ilk çıkışı

II. Murad yazında Karaman beyi İbrahim'i Anadolu’da yenilgiye uğrattıktan sonra Ekim ayında Edirne'ye döndüğünde János Hunyadi, Macar Kralı Ladislas ve Sırp Despotu Yorgo Brankoviç önderliğinde bir Hristiyan ordusunun Tuna’nın güneyindeki Osmanlı topraklarını istila etmeye başladığı haberini aldı. Aynı dönemde Amasya’dan Şehzade Ali’nin öldüğü haberi geldi. İki ağabeyinin erken yaştaki ölümleri sonucu Mehmed tahtın vârisi oldu. Murad Hristiyan ordusunun 25 Aralık’ta İzladi'de durdurulmasının ardından başlayan müzakereler sırasında Mehmed’i Manisa’dan Edirne’ye getirtti. 12 Haziran ’te Edirne’de Macarlarla antlaşma yaptıktan bir ay sonra oğlu Mehmed’i Edirne'de Sadrazam Çandarlı Halil Paşa denetiminde “kaymakam” olarak bırakarak Hamidili topraklarını işgal eden Karamanlıların üzerine yürümek üzere Anadolu’ya geçti ve Karamanlılar’la Yenişehir'de bir anlaşma yaptı. Yenişehir’den ayrıldıktan sonra Ağustos ayında Mihaliç’te yeniçeri ağası Hızır Ağa ve diğer beylere tahttan oğlundan yana resmen çekildiğini duyurdu ve ordusu Edirne’ye dönerken kendisi Bursa’da kaldı.

II. Murad'ın yazında doğuda ve batıda barışı sağladığını düşünerek tahttan çekilmesi Edirne’de bir otorite boşluğu yaratarak devleti buhrana sürükledi. Dış siyasette ihtiyatlı davranmayı tercih eden Sadrazam Çandarlı Halil Paşa ile Mehmed’in etrafında toplanmış olan Şahabeddin, Zağanos, Turahan paşalar arasında rekabet baş gösterdi. Bu rekabet yılları arasında Osmanlı Devleti’nde yaşanan başlıca politik gelişmelerin belirleyici etmenlerinden biri olmuştur. Ağustos başında Kral Ladislas’ın Osmanlılarla yapılan barışı geçersiz sayarak yeni bir Haçlı Seferine çıkacağını ilan etmesi başkent Edirne'de paniğe yol açtı ve halk şehri terk etmeye başladı. Konstantinopolis’te Rumların himayesinde olan ve Osmanlı tahtında hak iddia eden Orhan Çelebi de bu dönemde Çatalca yakınlarında İnceğiz’e ve Dobruca’ya geçerek bir isyan girişiminde bulundu. Bu girişim Şahabeddin Paşa tarafından önlendi ve Orhan Çelebi Konstantinopolis’e kaçtı. Aynı dönemde başkentte kendini Hurufilik taraftarlarının elçisi olarak tanıtan bir İranlı halktan epey yandaş toplamıştı. Mehmed de İranlının öğretisine ilgi duymuş ve koruması altına almıştı. Ancak Müfti Fahreddin ve Sadrazam Halil Paşa’nın bu duruma tepki göstermesi üzerine Mehmed çok geçmeden desteğini çekmek zorunda kalmış ve sonunda başkentte bir Hurufi katliamı yaşanmıştı. Fahreddin-i Acemi tarafından “kâfir oldukları” gerekçesiyle Hurufiler'in canlarının alınması gerektiği yolunda bir fetva çıkartılması üzerine Hurufiler diri diri yakılarak öldürülür. Bu sırada şehirde çıkan yangında bedesten ile birlikte ev kül olmuştu.

Eylül ayı sonlarında Kral Ladislas önderliğindeki Hristiyan ordusu Tuna’yı aşarak Edirne’ye doğru yürürken bir Venedik filosu da Çanakkale Boğazı’nı kapattı.

Sadrazam Halil Paşa’nın çağrısıyla II. Murad Anadolu Hisarı’nın bulunduğu noktadan Rumeli’ye geçerek Edirne'ye geldi ve 10 Kasım ’te Hristiyan ordusunu Varna’da ağır bir yenilgiye uğrattı. Varna Savaşı sırasında ve sonrasında Mehmed tahttan çekilmemişse de fiilen padişah II. Murad’dı. Zağanos ve Şahabeddin paşalar genç padişahın otoritesini güçlendirmek için Mehmed’i Varna Savaşı’na götürmek istemişler ama Sadrazam Halil Paşa buna mani olmuş ve onlara karşı II. Murad’a gerçek padişah muamelesi yapmıştı. Ancak II. Murad savaştan sonra oğlunun konumunu Konstantinopolis’teki Orhan Çelebi’ye karşı zayıflatmamak için fiilî durumu hakiki bir cülus haline getirmeden Manisa’ya çekildi.

Murad ’nın Mayıs ayında Sadrazam Halil Paşa’nın çağrısıyla bir kere daha Edirne’ye tahtına döndü. Bunun sebebi Mehmed’in Konstantinopolis’e saldırma planları yapıyor olmasıydı. Halil Paşa kendi gücünü zayıflatacağı düşüncesiyle bu saldırıya karşı gelirken Mehmed’in yandaşı olan Zağanos ve Şahabeddin bu planı destekliyordu. Sonunda Halil Paşa bir yeniçeri isyanı düzenleyerek Mehmed ve yandaşlarını iktidardan uzaklaştırdı. Murad’ın yeniden tahta geçmesi üzerine Mehmed, Manisa’ya çekildi, Zağanos Paşa da Balıkesir’e sürgüne gönderildi.

Manisa Dönemi

Mehmed’in Manisa’daki ilk yıllarında neler yaptığına dair çok fazla bilgi yoktur. Babasının ’da Mora’ya düzenlediği sefere katılmamıştı. sonlarında ya da başlarında Arnavut kökenli bir Hristiyan köle olan Gülbahar Hatun’dan ileride padişah olacak Bayezid adında bir oğlu oldu. ’de Macarlar ile yapılan II. Kosova Savaşı’nda babasına Anadolu birliklerinin önderliğinde eşlik ederek ilk defa bir savaşta yer aldı. 17 yaşına geldiğinde Gülbahar Hatun ile birlikteliğini tasvip etmeyen babası tarafından Dulkadir hanedanından Süleyman Bey'in kızı Sitti Hatun ile evlendirildi.

Mehmed, Manisa’da bulunduğu sıralarda oldukça başına buyruk bir biçimde hareket etmişti. Onun rızasıyla Türk korsanları Ege’deki Venediklilere saldırıyordu. Hicri takvimle (/) yılında Selçuk’ta kendi adına paralar bastırmıştı. ’un Ağustos veya Eylül ayında annesi vefat etti. yılında babasının İskender Bey üzerine yaptığı Arnavutluk seferine ve başarısızlıkla sonuçlanan Akçahisar Kuşatması'na katıldı.

Tahta İkinci Çıkışı

II. Murad, 3 Şubat 'de günü öldü. Mehmed babasının ölüm haberini Sadrazam Halil Paşa’nın özel ulakla Manisa’ya gönderdiği mektupla aldı. Anlatılana göre “Beni seven ardımdan gelsin!” diyerek atına atlayıp, kuzeye doğru yola çıkmıştı. Mehmed 19 Şubat ’de Edirne’de ikinci kez tahta çıktı. Çandarlı Halil Paşa’yı sadrazamlık makamında tuttu, İshak Paşa’yı da Anadolu Beylerbeyi olarak atadı ve babasının cenazesine eşlik etmek üzere Bursa’ya gönderdi. Daha sonra babasının İsfendiyaroğulları beyinin kızından olan sekiz aylık oğlu Küçük Ahmed’i boğdurttu. Bu şekilde kardeş katli yasası da uygulamaya konmuş oldu. Ahmet Çelebi'nin cenazesi de babası Murad'ınkiyle birlikte Bursa'ya gönderildi.

fatih sultan mehmet kimdir sözcü ile ilgili görsel sonucu

Fatih tarafından yaptırılan Rumeli Hisarı

Mehmed her ne kadar Çandarlı Halil Paşa’yı görevinde bıraktıysa da artık gerçek iktidar kendisiyle birlikte lalaları Şahabeddin Paşa ve Zağanos paşaların başını çektiği savaşçı kesimin eline geçmişti. Mehmed’in amacı Tuna’nın güneyindeki Balkan toprakları ile Fırat'ın batısındaki Anadolu topraklarını alarak büyük dedesi Yıldırım Bayezid’in oluşturmaya çalıştığı merkeziyetçi imparatorluğu kurmaktı. Ancak Bayezid'in aksine bunu yapmak için önce Konstantinopolis’i alması gerektiğini düşünüyordu. Öte yandan gerek batıda ve gerekse de Doğu Roma'da yeni padişah genç yaşı ve tecrübesizliği dolayısıyla ilk başta önemli bir tehdit olarak algılanmamıştı. Bu görüş Mehmed’in ’de Venedik, Ceneviz Cumhuriyeti, Macaristan ve Sırp Despotluğu ile babasının yapmış olduğu anlaşmaları yenilemesiyle pekişmişti. Mehmed Doğu Roma’ya da babası dönemindeki dostane ilişkileri devam ettireceğini ve Süleyman Çelebi’nin Konstantinopolis'teki oğlu Orhan için yıllık bin akçe ayırdığını bildirmişti.

Mehmed’in yetersiz bir hükümdar olduğunu düşünen yalnızca Hristiyanlar değildi. Tahta geçmesinin ardından Karamanlılar yerel beylikleri yeniden diriltmek üzere ayaklandılar ve Seydişehir ile Akşehir’i ele geçirdiler. Bunun üzerine ’in yazında Mehmed Anadolu'ya geçti ve kısa sürede bu isyanı bastırdı. Bu sırada Mehmed’in Anadolu’da bulunmasını fırsat bilen Doğu Roma İmparatoru Konstantin ulakları vasıtasıyla Süleyman Çelebi’nin torunu Şehzade Orhan’ın ödeneğinin yapılmadığını, ödeneğin ikiye katlanmaması halinde Orhan’ın Osmanlı tahtında hak iddia etmesine izin vereceği tehdidinde bulundu. Mehmed sorunu çözeceğini söyleyerek elçileri gönderdi ancak Edirne'ye döndükten sonra Orhan için ayrılmış olan gelirlere el koydu ve Konstantinopolis’in ablukaya alınmasını emretti.

İSTANBUL'UN FETHİ

Mehmed kuşatma hazırlıklarına sonlarında başladı. Boğaz’ın Anadolu yakasında büyük dedesi Bayezid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı’nın inşa emrini verdi. İmparator Konstantin Mehmed’e hisarın yapımı için kendisinden izin alması gerektiğini bildirmek için elçiler gönderdi ancak Mehmed elçileri kabul etmedi. İmparator en son ’nin Haziran ayında barış görüşmeleri için bir kere daha elçilerini gönderdi ancak Mehmed elçileri yine reddetti. Bunun anlamı savaştı. Hisar ’nin Ağustos ayında tamamlandı. Böylece boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu. Boğazdan geçecek gemiler bundan böyle geçiş parası ödemek zorundaydı. Aksi takdirde gemiler top atışıyla batırılacaktı. sonlarında ödeme yapmayı reddeden bir Venedik gemisi batırılmış, kaptanı ve tayfası tutuklanmıştı. Söz konusu toplar Erdelli Urban adında bir top dökümcüsü tarafından yapılmıştı. Mehmed kendisinden Konstantinopolis’in surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sormuş Urban da “Ne Konstantinopolis, ne de Babil’in surlarının karşı koyabileceği bir top yapabileceğini” söylemişti.

Öte yandan bu gelişmeler karşısında İmparator Konstantinos Papa ve İtalyan şehirlerinden umutsuzca yardım talebinde bulundu ama bunlar sonuçsuz kaldı. Yalnızca Cenova ’nin Kasım ayında yardım göndermeye karar verdi ve Giovanni Giustiniani komutasında asker taşıyan Ceneviz kadırgaları 26 Ocak ’te Konstantinopolis’e vardı. İmparator Konstantinos, Giovanni Giustiniani’yi kara kuvvetlerinin başkumadan yaptı. Kostantinopolis’teki asker sayısı civarındaydı, limanda 26 savaş gemisi bulunuyordu. Daha evvel İtalyanı taşıyan yedi Girit ve Venedik gemisi Şubat ayında şehirden kaçmıştı. Osmanlı ordusundaki asker sayısı ise en az idi. Ayrıca Mehmed yalnızca karadan kuşatmanın yeterli olmayacağını düşünerek bir donanma hazırlatmıştı. Bu donanma bahar aylarında boğazın Marmara girişine vardı.

Osmanlı ordusu 23 Mart’ta Edirne’den hareket etti ve 2 Nisan’da Konstantinopolis’e vardı. Aynı gün Haliç’in girişi zincirle kapatıldı. Karargâhını Romanus kapısının karşısına Maltepe’ye kuran Mehmed son kez teslim çağrısında bulundu ama imparator reddetti.

6 Nisan sabahı ilk saldırı başladı. Kuşatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün sürdü. İmparator Konstantinos, Giustinani ile birlikte Romanus kapısını savunuyordu. Şehzade Orhan da Marmara kıyısındaki kıtalardan birini yönetiyordu. 20 Nisan günü Papa’nın gönderdiği üç Ceneviz gemisi ve Sicilya’dan gelen bir Rum yük gemisi şehrin açıklarında belirdi. Marmara denizinde yapılan savaşın sonunda akşam saatlerinde dört gemi Haliç’e girmeyi başardı. Donanmasını bir şekilde Haliç’e indirmesi gerektiğini anlayan Mehmed gemilerini karadan geçirmeye karar verdi. Bugünkü Dolmabahçe’den Kasımpaşa’ya uzanan güzergaha kalaslar döşendi ve 70 kadar gemi silindirler üstünde 22 Nisan sabahında Haliç’e indirildi. Böylece Haliç’in kontrolü Osmanlıların eline geçti. Öte yandan kuşatmanın yedinci haftasında Osmanlılar hâlâ kesin bir sonuç alamamıştı. Bu noktada Halil Paşa son bir kez Mehmed’i teslim çağrısı yapmaya ikna etti ancak imparator teklifi yine reddetti. Bunun üzerine Mehmed 24 Mayıs’ta ayın 29’unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını duyurdu.

Son saldırı hazırlıklarını Zağanos Paşa düzenledi. Osmanlı ordusu 29 Mayıs’ın ilk saatlerinde taarruza başladı. Osmanlılar son taarruzu üç dalga halinde gerçekleştirdiler. İlk iki saat boyunca başıbozuklar surlara saldırdılar, ardından Anadolu birlikleri onların yerini aldı. Son olarak öldürücü darbeyi vurmak üzere yeniçeriler devreye girdi. Bu sırada yaralanan Giustiniani'nin savaş alanından ayrılması şehri savunanların arasında büyük moral bozukluğuna neden oldu. Nihayet sabah saatlerinde Osmanlı askerleri “Kerkoporta” adlı kapıdan içeri girmeyi başardılar ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını diktiler. Mehmed fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi. Ayasofya’ya giderek namaz kıldı ve min-baʿd (bundan sonra) tahtım İstanbul'dur diye buyurdu.

Şehir zorla alınmıştı, bu yüzden dinî hukuka göre yağmalanabilirdi.[kaynak belirtilmeli] Yağma üç gün sürdü. [kaynak belirtilmeli]İmparator Konstantinos'un akıbeti meçhuldür. Kimi kaynaklar cesedinin bulunamadığını söylerken, Babinger gibi bazı tarihçiler imparatorun cesedinin mor ayakkabılarından teşhis edildiğini yazar. Alphonse Lamartine eserinde imparatorun cesedinin bulunduğunu ve Fatih'in Konstantin için Hristiyan usulü cenaze töreni düzenlediğini belirtir. Şehzade Orhan ise keşiş kılığında şehri terk etmeye çalışırken yakalanıp idam edildi.

Fatih şehrin ticaret merkezi olan Galata’dan kaçmış olan Rumların ve Cenevizlilerin dönmesini sağladı. Rum Patrikhanesi’nin yeniden açılmasına izin verdi; ayrıca bir Yahudi hahambaşlığı ile bir Ermeni Patrikhanesi kurdurdu. II. Mehmed İstanbul’u, farklı dinlerden insanların bir arada yaşadığı, ticaret ve kültür merkezi olan bir başkent yapmayı amaçladı.

Yeni başkent…

Fatih’in İstanbul Ortodoks Patrikhanesi lideri II. Gennadios ile görüşmesini betimleyen bir tablo,
Fethin hemen ardından Mehmed şehrin onarımına başladı. Amacı Doğu Roma’yı yıkmak değil onu Osmanlı yapısı içinde diriltmekti. Kuracağı imparatorluk bir İslâm devleti olmakla birlikte Doğu Roma gibi kozmopolit bir yapıya sahip olacaktı.

Fatih, Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve Yahudi hahambaşı bulunmasına izin verdi. 6 Ocak ’te Yorgo Skolaris'i yeni Ortodoks patriği olarak atadı. Ayasofya camiye çevrildiğinden Patrikliğe resmî makam yeri olarak Havariyun Kilisesi verildi. Şehirdeki Yahudilerin hahambaşı olarak Moşe Kapsali atadı. yılında ise Bursa Psikoposu Hovakim İstanbul Ermeni Patriği olarak atandı.

Mehmed Theodosius Forumu’nun olduğu yerde ilk sarayının inşasını başlattı. Daha sonraki yıllarda ise Sarayburnu’nda Topkapı Sarayı’nı inşa ettirdi.

Çandarlı Halil Paşa’nın idamı

Fatih, ilk tahta geçtiğinde ve İstanbul’un fethi sırasında sergilediği tutumlar nedeniyle, Çandarlı Halil Paşa’yı 10 Temmuz tarihinde Edirne'de idam ettirdi. Bazı kaynaklara göre Çandarlı Fatih'i sabırsız ve deneyimsiz buluyordu. Bu olay ile Fatih otoritesini pekiştirmiş oldu ve herkes genç hakana boyun eğdi.

Çandarlı Halil Paşa fetihten sonra idamına giden süreçte Yedikule’de Altın Kapı’da kırk gün hapis edildi. 10 Temmuz’da gözlerine mil çekildi ve daha sonra idam edildi. Boyun eğeceği yerde Hakan’a dik baktığı iddia edilir. Daha sonra oğlu İbrahim Paşa tarafından İznik’e götürülüp türbesine gömüldü. Çandarlı Halil Paşa, idam edilen ilk Osmanlı sadrazamıdır.

Yeni fetihler

Belgrad Savaşı (Macaristan'da: Nándorfehérvár) Hünername

İstanbul’un fethinden sonra Osmanlılara bağlılığını bildiren ve ele geçirdiği bazı kaleleri geri veren Sırplar, Macarlar ile iş birliği yaparak yeniden düşmanlıklarını göstermeye başlamışlardı. Bunun üzerine arasında üç kez peşpeşe Sırbistan’a sefer düzenlendi. Belgrad dışındaki bütün Sırp toprakları ele geçirildi.

Sırp Kralı Bronkoviç’in ölümüyle başlayan taht mücadelelerinden faydalanan Osmanlılar, Sırpları vergiye bağladılar. Taht kavgalarının yeniden alevlenmesi üzerine, Mora seferinde bulunan Fatih, Sırp meselesine son verilmesini emretti. Mahmud Paşa, ’da başkentleri Semendire’yi ele geçirilerek Semendire Sancakbeyliği’ni oluşturdu. Böylece Sırbistan’da yıl sürecek Osmanlı hâkimiyeti başlamış oldu.

İstanbul’un fethinden sonra Bizans İmparatoru XII. Konstantin’in oğulları, rakipleri Kantakuzen ailesine karşı Mora’da, Osmanlıların yardımını istemişlerdi. Turahanoğlu Ömer Bey, akıncıları ile duruma müdahale etti ve muhalifler bertaraf edildi. Fakat bu sefer iki kardeş arasında mücadele başlamıştı. Bölge ülkelerinin Mora'yı istilâ niyetlerini bilen Fatih ’de harekete geçti. Korent’i ele geçiren Fatih, Mora’nın bir kısmını merkeze bağlayarak, burada bir sancak oluşturdu. Atina ve diğer bölgeler ise Osmanlı yönetimini kabul etti. Kardeşi Dimitrios’a karşı Arnavutların desteğini alan Tomas'ın Osmanlılarla yapılan anlaşmayı bozması üzerine funduszeue.info Mora’ya sefer düzenlendi. Tomas, Papa’nın yanına kaçmak zorunda kaldı. Bölgeye çok sayıda Türk yerleştirildi. Venedikliler bölge halkını Osmanlılara karşı ayaklandırmaya çalışıyorlardı. Ancak bunda başarı kazanamayan Venedik, Osmanlı kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı ().

Fatih Sultan Mehmet ’de Kırım Hanlığı’nı Osmanlı Devleti’nin egemenliği altına aldı. Candaroğulları’nın elindeki Sinop’u aldı.

Cenevizlilerin önemli üslerinden Amasra’yı aldı. ’da bir antlaşma yaparak Venedik'le 16 yıllık savaşa sona verdi. Venedik Arnavutluk’taki kaleleri Osmanlılara bıraktı, karşılığında Mora’daki bazı iskelelerden yararlanma hakkı elde etti. Fatih Venedik’le anlaşmaya varınca, İtalya’nın öteki önemli kent devletlerine savaş açtı. ’de İtalya’nın güneyindeki Otranto limanını ele geçirdi. Otranto, Roma’ya giden yolda bir köprübaşı olduğu için bu olay Avrupa’da büyük yankı uyandırdı.

fatih sultan mehmet kimdir sözcü ile ilgili görsel sonucu

Bosna-Hersek seferleri ve Bosnalıların Müslüman oluşu

Osmanlılara vergi yoluyla bağlı olan Bosna Kralının, anlaşmalara riayet etmemesi üzerine Üsküp’ten harekete geçen Fatih, Sadrazam Mahmud Paşa ve Turahanoğlu Ömer Bey’e Bosna’nın tamamen fethedilmesi emrini vermişti. yılındaki seferle Bosna Kralı Osmanlı hâkimiyetini yeniden tanıdı. Ancak şeyhülislamın da fetvasıyla sonra öldürüldü ve bu topraklarda Bosna Sancakbeyliği oluşturuldu. Fakat ordunun İstanbul'a dönmesi üzerine aynı yıl, Macar kralı Bosna’ya girdi.

İkinci kez düzenlenen seferle Osmanlılar, Yayçe dışındaki bütün kale ve şehirleri yeniden ele geçirdiler. Bosna seferleri esnasında Hersek Kralı Stefan da ülkesinin bir kısım toprağının Osmanlılara doğrudan bağlanması şartıyla tahtında bırakılmıştı. Ancak yılında Hersek tamamen Osmanlı toprağı hâline gelecektir. Fatih, Bosna'yı Osmanlı topraklarına kattığı zaman “Bogomil” mezhebindeki Bosnalılara çok iyi davranmıştı. Hem Katolik hem de Ortodoksların kendi kiliselerine almak için baskı yaptıkları Bogomiller bu sebeple Osmanlı yönetimine sıcak bakmışlar ve kendilerine sağlanan din ve vicdan hürriyetinden etkilenerek zamanla Müslüman olmuşlardı. Bu Müslüman Bosnalılara “Boşnak” denilmektedir.

Fatih devrinde Osmanlıların karada en güçlü komşusu ve rakibi Macarlar, denizde ise Venedik idi. Macarlar bu dönemde tek başlarına Osmanlılarla baş edemeyeceklerini bildiğinden, doğrudan bir savaşı göze alamamış, Fatih de tabiî sınır olan Tuna’yı geçmeyi düşünmemiştir. Ancak akıncılar vasıtasıyla, Macaristan’a güvenliğin sağlanmasına yönelik yüzlerce başarılı akın düzenlenmiştir. Keza Venedik Cumhuriyeti de Osmanlılarla doğrudan karşılaşmaktansa Balkanlardaki diğer devletleri kışkırtmayı yeğ tutmuştur. Güçlü donanmasıyla Mora ve Ege’deki adalara sahip olmak isteyen Venedik, Osmanlılar karşısında istediği sonucu alamamış, aksine pek çok ada ve kıyı kaleleri Osmanlıların eline geçmiştir. Fatih’in Bosna Fransiskanları’nın özgürlüğü ile ilgili fermanı:

“Ben, Sultan II. Mehmed Han,

bundan böyle bütün Dünya'ya ilân ediyorum ki,

Bosna Fransiskanları bu ferman ile benim korumam altındadır. Ve emrediyorum ki:

Kimse bu insanlara veya kiliselerine zarar vermeyecek!

Devletimde barış içinde yaşayacaklar. Göçmen haline gelmiş bu insanlar, güvende ve özgür olacaklar.

Devletim sınırları içerisinde olan manastırlarına geri dönebilirler.
Devletimden hiçbir önemli kimse, vezirler, kâtipler veya hizmetkârlar onların izzetlerini kıracak ya da onlara zarar verecek bir şey yapmayacaklar!

Kimse onlara hakaret etmeyecek, tehlikeye atmayacak ya da kendilerine veya mallarına veya kiliselerine saldırmayacak!

Ayrıca, bu insanların kendi memleketlerinden getirdikleri şeyler ve kimseler de aynı haklara sahiptir…

Bu fermanı buyurarak, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın ve onun Resûlünün ve ondan önceki , peygamberlerin adına kılıcım üzerine yemin ederim ki; hiçbir vatandaşım bu fermanın aksine hareket etmeyecek!”

Eflak ve Boğdan Seferleri

Yıldırım Bayezid zamanında vergiye bağlanan Eflâk Prensliği’nin başına Fatih tarafından III. Vlad (Kazıklı Voyvoda) getirilmişti.() Osmanlılara bağlı görünen Vlad aslında gizliden gizliye düşmanlık ediyordu. Vlad’ın Fatih’in elçilerini kazığa oturtarak öldürmesi üzerine yılında Fatih, Eflak’a bir sefer düzenledi. Boğdan’dan da yardım alan Osmanlı kuvvetleri Voyvoda'yı uzun süre takip etti. Neticede, sığındığı Macarların, Osmanlılarla yaptığı anlaşma üzerine Vlad’ı esir etmeleri ile mesele çözüldü. Fatih voyvodalığa Radul'u getirdi ve Eflâk bir Osmanlı eyaleti hâline geldi.

’ten itibaren Osmanlı Hâkimiyetini tanıyan Boğdan Prensliği’nin Kefe'nin fethinden sonra izlediği düşmanca siyaset üzerine Osmanlı kuvvetleri yılında Racova Savaşında yenilmesine rağmen 'da Boğdan'a girdi. Fatih'in bizzat başında olduğu Osmanlı kuvvetleri Boğdan ordusunu büyük bir bozguna uğrattı. Böylece Boğdan da yeniden Osmanlı hâkimiyetini tanımış oldu. Kesik başı II. Mehmed'e teslim edilen Kazıklı Voyvoda'nın mezarının yeri bilinmemektedir.

Arnavutluk seferleri

Fatih Sultan Mehmet ile aynı sarayda yetişen ve sonra papalık ve Napoli Krallığının desteği ile harekete geçen Arnavutluk hâkimi İskender Bey, vurkaç taktiği ile Osmanlı kuvvetlerine baskınlar düzenlemekteydi. Bunun üzerine Fatih, bizzat sefere çıkmaya karar verdi. yılında gerçekleşen I. seferde, İlbasan Kalesi’ni yaptırıp, içine asker yerleştiren Fatih, Balaban Paşa'yı bölge için görevlendirerek, geri döndü. Ancak, Papa ve diğer devletlerden aldığı kuvvetlerle Türklere saldıran İskender Bey, Balaban Paşa’yı şehit etti ve İlbasan kalesi’ni kuşattı. Bunun üzerine Fatih II. Arnavutluk Seferine çıktı (). Ele geçirilen topraklarda yeni garnizonlar oluşturuldu. Bu sırada İskender Bey ölmüş ve yerine oğlu Gjon Kastrioti II geçmişti. Fatih başlattığı 3. Arnavutluk seferinde Arnavutların elinde kalmış olan Kroya ve İşkodra kuşatıldı. ’da Arnavutluk da bir Osmanlı vilayeti durumuna geldi.

Trabzon İmparatorluğu’nun yıkılışı

’de Trabzon İmparatorluğu'nun başkenti Trabzon’u ele geçirdi ve bu devletin varlığına son verdi. ’de yeniden Rumeli seferine çıktı. Eflâk’ı Osmanlı Devleti'ne bağladı ve 'te Bosna'yı tamamen ele geçirdi. Aynı yıl Ege Denizi’ndeki Midilli Adası'nı alınca Venedikliler’le arası açıldı. Bu olay, ’a kadar sürecek olan savaşın da başlangıcı oldu. Fatih'in Ege'de fethettiği adalar; Taşoz, Eğriboz, Limni, Semadirek, İmroz, Midilli ve Tenedos’dur. ’te Hersek’in büyük bölümünü, 'da da Arnavutluk’taki bazı kaleleri fethetti.

Fatih’e karşı Karamanoğulları ve Akkoyunlular ittifakı

Osmanlı Devleti'nin gelişen bu gücü karşısında Karamanoğulları, Doğu Anadolu'daki Akkoyunlular’la ittifak kurdu.

Fatih, ’da yeni bir Anadolu seferine çıktı. Karamanoğullarının başkenti Konya’yı ele geçirdi. Ama İstanbul'a dönünce Karamanoğulları, Osmanlılara geçen yerleri geri aldılar. Sonradan sadrazam olacak olan Gedik Ahmed Paşa ’de Karamanoğullarını bir kez daha yenilgiye uğrattı. Akkoyunlular, Karamanoğullarını desteklemeye devam ettiler. 11 Ağustos ’te Otlukbeli Savaşı’nda Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı ağır bir yenilgiye uğrattı. Ertesi yıl da Karamanoğulları Beyliği'ni tamamen ortadan kaldırdı.

Yenilikleri ve kanunnameleri

Fatih, askeri başarılarla Osmanlı Devleti’ni büyük bir imparatorluğa dönüştürdü. Bilime, tarihe ve felsefeye özel ilgi gösterdi. Türkçeden başka Arapça, Farsça, Latince ve Yunanca kitaplardan oluşan özel bir kütüphanesi vardı. Avni takma adıyla şiirler yazdı. Şiirleri Fatih Divanı (), Fatih’in Şiirleri (), Fatih ve Şiirleri () gibi adlar altında basıldı. Bilim adamlarını ve edebiyatçıları destekleyen Fatih, nesir ustası Sinan Paşa ile şair Ahmed Paşa’yı vezirliğe kadar yükseltti. Ünlü matematikçi ve astronomi bilgini Ali Kuşçu’nun İstanbul’da kalmasını sağladı. Fatih, İtalyan ressam Gentile Bellini’yi ’da İstanbul’a getirterek resimlerini yaptırdı.

Fatih, Osmanlı Devleti’ne düzenli ve sürekli bir yapı kazandırmak için önemli düzenlemeler yaptı. Yönetim, maliye ve hukuk alanında koyduğu kuralları içeren Fatih Kanunnamesi, sonraki dönemde de yürürlükte kaldı. Bu kanunname, tahta çıkan padişaha devletin geleceği (nizâm-ı âlem) için kardeşlerini öldürme hakkı veriyordu. Fatih’in Osmanlı devlet düzenine ilişkin temel ilkelerin pek çoğu, Tanzimat dönemine kadar geçerliliğini korudu. Fatih’in saltanatı döneminde Osmanlı ülkesinde 'den fazla mimari yapı yapıldı. Onun adına yapılan en önemli yapı, İstanbul'da bir cami ile medrese, kitaplık, imarethane (aşevi), darüşşifa (hastane), hamam, kervansaray gibi birimleri kapsayan Fatih Külliyesi’dir.

Eğitim ve kültür

Fatih Sultan Mehmet'in tarihteki en önemli yanlarından birisi de eğitime verdiği önem olmuştur. Üniversite anlamında Osmanlı tarihinde ve dünya tarihinde bilinen en eski eğitim kurumlarından olan Sahn-ı Seman’ı kurmuştur. Sahn-i Seman İstanbul’un ilk Türk yükseköğretim kurumudur. Sahn-ı Seman medreseleri Fatih Külliyesi içindeki en yüksek düzeyli medreseler idiler. Sahn-ı Semân’ın eğitim müfredatının hazırlayıcılarından biri çağın önemli bilim adamı Ali Kuşçu’dur. Medreselerde Ali Kuşçu tarafından düzenlenen bir okutma planının olduğu, hatta bunun “Kânûnnâme” şeklinde yapıldığı bilinmekle birlikte, bugüne kadar incelemesi yapılan Osmanlı arşiv belgeleri arasında ele geçirilememiştir. Bu kanunnamenin aslının yılında külliyede çıkan yangınla yok olması da olasıdır. Sahn-ı Semân, Kanuni tarafından açılan Süleymaniye Medreseleri zamanına kadar nakli ve akli bilimlerde öğrenci yetiştirmekteydi. Kanuni devrinde bu medreseler şer’î ilimler ihtisası yapılan medreseler olmuşlar, Süleymaniye Medreseleri de aklî ilimlerin ihtisas yeri olmuştur.

Ali Kuşçu, Fatih tarafından astronomi eğitimi için Semerkant'a gönderilmiş ve daha sonra ’te Takiyuddin tarafından Tophane’de kurulacak gözlemevinin ilk çalışmalarını yapmıştır.

ÖLÜMÜ

Fatih ’de, Anadolu’ya doğru yeni bir sefere çıktı. Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs ’de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı'ndaki ordugâhında öldü. Gut hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği de rivayet edilir. Fatih öldükten sonra vefatı saklandı. Padişahın hamam ihtiyacı var denilerek gizlice cenazesi saraya getirildi. O sırada Şehzade Bayezid'e ve Şehzade Cem'e ulak gönderildi. O sırada asker Fatih'in öldüğünü öğrenip İstanbul'a gelip büyük bir anarşi başladı. Karamanlı Mehmed Paşa Cem taraftarı olduğu için idam edildi. Her taraf yağmalanmaya başladı. Gayrimüslim tüccarların evlerine ve dükkanlarına saldırıldı. O arada herkes kendi taraftarını tahta çıkarmak için uğraşırken Fatih'in cenazesi sarayda karanlık bir odada unutuldu. Baltacılar kethüdası Kasım isimli bir kişinin II. Bayezid'e yazdığı mektupta sarayda cenazenin yanına gittiğinde 3 gün 3 gece üzerine mum yanmadığını, cesedin kokusundan yanına zor varıldığını söyler. Daha sonra tahnit ustasıyla beraber iç organları çıkarılmış ceset tahnit edilmiş. Cesedi tahnit edebilmek için elbiselerinin çıkarılması gerekiyordu. Lakin mevsimin sıcak olması dolayısıyla ceset bozulduğu için elbise cesede yapışmıştı. Bu yüzden sol kolunun üzerinden elbise kesildi ve tahnit edildi. Kesik elbise bugün hale Topkapı Sarayı'ndadır. II. Bayezid payitahta gelene kadar o şekilde bekletilmiş. Ölümünden sonra oğlu Bayezid tahta çıktı. Fatih Camii’ndeki türbesinde yatmaktadır. Seferi nereye düzenlediği tam olarak bilinmemektedir. Zira Fatih bu bilgiyi seferin güvenliği açısından çok gizli tutuyor ve kimseye söylemiyordu. Ancak tarihçiler seferin Mısır’a ya da Roma’ya (Papalık) olacağı yönünde tahminler yürütmektedir. Ama başka kitaplar ve tarihçiler ise farklı yerlere fetih düzenleyeceği görüşündeydi. Birlikleri Üsküdar’da topladığı ve hazırlıkları başlattığı için seferin İtalya’ya olma olasılığı günümüz tarihçileri tarafından makul bulunmamaktadır.

EĞİTİM HAYATI

Fatih Sultan Mehmet çocukluğundan itibaren yoğun bir İslami ve ilmi eğitim aldı. Kendisinden önceki altı padişah gibi o da askeri hususlarda bilgi ve tekniğe sahipti. Fatih Sultan Mehmet, birçok tarihçi tarafından bir Rönesans hükümdarı olarak tanımlanmaktadır. Fatih, İtalya ve İtalyan kültürünü tanıyan nadir bir doğu hükümdarıydı. Sultan Mehmed'in yanında bulundurduğu Rum tarihçi Kritvulos, onun kendi anadili olan Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Farsça, İbranice, Keldanice, Slavca, İtalyanca, Yunanca ve Latince bildiğini ifade etmektedir. Fatih'in özellikle İstanbul'un fethinden sonra zengin bir kütüphanesi vardı ve binlerce ciltlik kitaba sahipti. Antik tarihe meraklı olan padişah, Pulutarque'nin Geographia isimli eserini Yunanca'dan Türkçeye çevirerek coğrafi bilimlere olan ilgisini göstermiştir. Fatih'in sarayında Yunanca ve İtalyanca bilen iki katip bulunuyor ve padişaha eskiçağ tarihiyle ilgili bilgiler veriyordu. Mitolojiyle ilgilenen Fatih, Homeros'un meşhur İlyada Destanı'nın kopyasını hazırlatmıştı. Fatih'in yanında bulunan İtalyan nedimesi ona Antik Yunanistan'daki düşünürlerin ve Romalı tarihçilerin eserlerini okutmuştu. Fatih papaların, imparatorların, Fransa krallarının, Büyük İskender'in Lombardların vekayinamelerini okumuştu. Bizanslı aydın Gregorios Phrantezes, Fatih'in Büyük İskender, Roma imparatoru Augustus, Bizans imparatoru Büyük Konstantin ve Theodosios gibi şahsiyetlere karşı hayranlık beslediğini söyler. Ayrıca Fatih ateşli silahlara karşı yoğun ilgi göstermiş, tarihteki ilk havan topu olduğu bilinen şahinin çizimlerini bizzat kendisi yapmıştır. Divan edebiyatında Fatih Sultan Mehmet, Avni mahlasıyla şiirler yazmıştır. Yine padişah, huzurunda felsefi tartışmalar yaptırıyordu. Ali Kuşçu, Georgios Trapezuntios ve Hocazade gibi devrin büyük zekalarını korumuş, Hristiyan bilim adamları ve sanatkarları sarayına davet etmiş, onlara iltifat ve ikramlarda bulunmuştur. Fatih ayrıca İtalyan ressam Gentile Bellini'ye kendi hususi resmi olmak üzere çeşitli portreler ve heykeller yaptırmıştır. Hristiyanlığı yakından tanımak isteyen Fatih, İstanbul Ortodoks Kilisesine patrik olarak atadığı Gennadios ile Hristiyanlık akaidi üzerine müzakereye girişmiş ve bu müzakerenin yazılmasını istemişti. (Gennadios İtikadnamesi) Hatta bu durum Avrupa'da Fatih'in Hristiyanlığa meylettiği şeklinde yorumlanmış ve Papa II. Pius padişahı Hristiyanlığa davet eden bir mektup kaleme almıştı. Tarihçi İlber Ortaylı bu konuyla ilgili olarak Fatih'in şüphesiz itikadı olduğunu fakat sofu derecesinde koyu bir Müslüman olmadığını belirtmiştir.

AİLESİ

Eşleri

Emine Gül-Bahar Hatun – II. Bayezid ile Akkoyunlulara gelin giden Gevherhan Sultan'ın annesidir.
Helena Hatun – Mora Despotu olan Demetrus’un kızıdır.
Alexias Hatun – Bizans prenseslerindendir.
Gülşah Hatun – Karamanoğulları Beyliği’nden İbrahim Bey’in kızı, Karaman Sancakbeyi Şehzade Mustafa' nın annesidir.[69]
Sitti Mükrime Hatun – Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızı.
Çiçek Hatun – Türkmen Beyi kızı veya cariye Cem Sultan’ın annesidir.
Anna Hatun – Trabzon İmparatoru’nun kızıdır. Evlilikleri kısa sürmüştür.
Hatice Hatun – Zağanos Paşa'nın kızıdır. Fatih boşamıştır.

Erkek çocukları

II. Bayezid
Mustafa
Cem Sultan
Kız çocukları
Gevherhan Hatun, Akkoyunlu Uzun Hasan’ın oğlu Uğurlu Mehmet Bey ile evlendi.

Mirası

İstanbul Boğazı üzerinde Fatih’in anısına inşa edilen Fatih Sultan Mehmet Köprüsü 3 Temmuz 'de kullanıma açılmıştır. İstanbul'un Fatih ilçesindeki Fatih Parkı'nda II. Mehmed'in bir heykeli bulunmaktadır.

10 KasımaskerAvrupacamiÇocukdizisiFatih Sultan Mehmet KöprüsüGülistanbulKasımpaşaKimdirNapoliÖlümRomasaldırıSarayburnuşehitÜsküdar

29 Mayıs 'te İstanbul nasıl fethedildi? İstanbul'u kim fethetti? 29 Mayıs 'te neler yaşandı? İstanbul'un fethi mesajları

İstanbul'un Fethi'nin yıl dönümü 29 Mayıs tarihinde kutlanıyor. İstanbul'un Fethi mesajları ve sözlerine ilişkin araştırmalar 29 Mayıs'ın gelişiyle yoğunlaştı. İstanbul'un kaç yılında, nasıl ve kim tarafından fethedildiği merak ediliyor. Peki, 29 Mayıs 'te İstanbul nasıl fethedildi? Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u kaç yaşında fethetti? İstanbul'u kim fethetti? 29 Mayıs 'te neler yaşandı? İstanbul'un Fethi mesajları

EN GÜZEL, RESİMLİ İSTANBUL'UN FETHİ MESAJLARI VE SÖZLERİ

Bir gece ?nsızın gelir kr?llığınızı imp?r?torluğum? k?t?rım. – F?tih Sult?n Mehmet

İki büyük cih?nın kesinti nokt?sınd?, Türk v?t?nının ziyneti, Türk t?rihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İst?nbul, bütün v?t?nd?şl?rın k?lbinde yeri ol?n şehirdir. - Must?f? Kem?l At?türk

Türk ve Dünya tarihinde çağ açan ve çağ kapatan dönüm noktası olan İstanbul'un fethinin yılını gururla ve iftiharla kutluyoruz.

Karadan ve denizden bu şehrin dışarıyla olan irtibatını tamamen kesmiş bulunuyoruz. İşte bütün bunlardan dolayıdır ki, şehrin elimizden kurtulmasına imkan ve ihtimal yoktur. Buna bütün kanaati vicdaniyem ile inanıyorum… - Fatih Sultan Mehmet

Adıyla Şanıyla büyük olan İstanbulun bağımsızlığını armağan eden Fatih Sultan Mehmet Hanı Ve Silah Arkadaşları Şehitlerimizi saygı ile anıyor, İstanbulun Fethini kutluyorum.

Tarihin dönüm noktalarından biri olan İstanbulun Fethinin yıl dönümü heyecanını yaşıyoruz. İstanbulun Fethi kutlu olsun.

Fetih ile yeni bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılmış, köklü medeniyetimiz insanlık tarihine damgasını vurmuştur. Fetih ile sadece şehir değil, gönüller de fethedilmiştir. Hem milli tarihimiz hem de dünya tarihi için bir dönüm noktası olan İstanbul'un Fethini kutlarım

Tarihin dönüm noktalarından biri olan İstanbulun Fethinin yıl dönümü heyecanını yaşıyoruz. İstanbulun Fethi kutlu olsun.

Y? ben İst?nbul'u ?lırım y? İst?nbul beni. - F?tih Sult?n Mehmet

İSTANBUL KAÇ YILINDA FETHEDİLDİ?

İstanbul'un Fethi 29 Mayıs tarihinde fethedildi. 6 Nisan tarihinde Osmanlı Ordusu tarafından kuşatılan İstanbul gerçekleşen kuşatmanın ardından fethedilmiştir.

İSTANBUL'U KİM FETHETTİ?

İstanbul'un Fethi 29 Mayıs tarihinde dönemin Osmanlı padişahı 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet (Sultan 2. Mehmet) ve komutasındaki Yeniçeri Ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir.

FATİH SULTAN MEHMET İSTANBUL'U KAÇ YAŞINDA FETHETTİ?

II. Mehmed, yılında, 21 yaşındayken İstanbul'u fethederek Roma İmparatorluğu'nun varisi olan yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'na son verdi ve bu olay bazı tarihçiler tarafından Orta Çağ'ın sonu ve Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi.

İSTANBUL'UN FETHİ NEDEN ÖNEMLİYDİ?

İstanbul’un Fethi birçok açıdan kritik olaya neden olmuştur. Bu olaylar şu şekilde sıralanabilir:

Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi bitti, yükseliş dönemi başladı. İstanbul’un fethi ile Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli toprakları arasındaki Bizans’ın yarattığı tehlike ortadan kalktı. İstanbul’un fethi ile Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan ticaret yolları ele geçirildi. İpekyolu’nun Avrupa’ya giden kolu ele geçirildi.

İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti yapıldı. 2. Mehmet ülke alan, ülke açan anlamına gelen ‘Fatih’ unvanının sahibi oldu. Osmanlı Devleti’nin İslâm Dünyası’ndaki saygınlığı ve güvenilirliği de arttı. Fener Rum Patrikhanesi Osmanlı himayesine girdi.

Bin yıllık Bizans devleti resmi olarak yıkıldı.

 İstanbul’un fethi Orta çağın sonu, Yeni çağın başlangıcı kabul edildi. Kalelerin ve surların top gülleleriyle yıkılacağı anlaşıldı. Bu gelişmeler Avrupa’da derebeylik rejiminin gücünü kaybetmesine ve mutlak krallıkların güçlenmesini sağladı.

Fetihten sonra İtalya’ya giden Bizans bilginleri Rönesans hareketinin başlamasında etkili olmuşlardır. Ticaret yollarının Osmanlı Devleti’nin eline geçmesi Avrupalıları yeni arayışlara yöneltmiş ve coğrafi keşiflere sebep olmuştur.

Avrupa ülkeleri İstanbul’da ilk sürekli elçilikler kurmaya başladılar. Ortodokslar koruma altına alınarak Avrupa’nın dini birliği önlendi.

İSTANBUL NASIL FETHEDİLDİ?

Osmanlı'nın bölgede topraklarını genişletmesi ile II. Mehmet tahta geçtiğinde İstanbul'un çevresi sarılmıştı. Bizans İmparatorluğu, kuşatmada Haliç'e zincir gerdi ayrıca donanmasını takviye etti. Bizans'ın bir başka savunma aracı ise grejuva idi. Grejuva, suda sönmüyordu ve hem kara hem deniz savaşında etkin şekilde kullanılacaktı. Kuşatma esnasında sıkıntı çekilmemesi için erzak, mühimmat depoları takviye edildi; çeşitli ülkelerden gelen askerlerle muhafızların sayısı arttırıldı ve şehir surları güçlendirildi. Papalık tarafından üç kadırgayla beraber asker ve mühimmat gönderildi, 30 geminin ise sefer için hazırlanmakta olduğu bildirildi. Ocak 'te iki gemiyle beraber Cenevizli komutan Giovanni Giustiniani komutasındaki askerle yardıma geldi. İmparator Konstantin tarafından Guistiniani başkomutan olarak atandı. Muharebe Bizans zaferiyle sonuçlanırsa Giustiniani'ye Limni adası verilecekti.

Bizans'ın savunma planında ana unsur İstanbul surları idi. İstanbul surları sadece karadan gelebilecek taarruza karşı tasarlanmamıştı; kentin deniz kıyısı da bütünüyle surlarla çevriliydi. Günümüzde Sarayburnu olarak bilinen bölge bütünüyle denizden izole edilmişti.

İSTANBUL'U KUŞATMA HAZIRLIKLARI

Kuşatmada Osmanlılar tarafından kullanılmak üzere ağır toplar döküldü. Bizans zindanlarından lağımcılar tarafından kaçırılan Urban adlı bir mühendisin yaptırdığı şahi topu bunlardan biriydi, tek güllesi kilogram civarındaydı ve topun uzunluğu 8, çevresi de metreydi.

İstanbul'un deniz bağlantısını tümüyle kesmek, kuşatma esnasında şehre herhangi bir yardımın gelmesi önlemek için II. Mehmet, Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı'nın yapımını gerekli gördü.

Osmanlı ordusunun mevcudu hakkında çeşitli düşünceler bulunmaktadır, Hammer'a göre , Barbaro'ya göre , Sfrantzes ve Dukas'a göre asker idi. Kuşatmada denizden destek vermesi için Osmanlı Donanması da hazırlanmıştı; Baltaoğlu Süleyman Paşa'nın komutasına verilen filonun mevcudiyeti hakkında farklı düşünceler mevcuttur; Dukas , Yeorgios Francis ise demektedir.

Kuşatmadan önce kentin çevresindeki bazı kaleler ve kasabalar Karaca Paşa komutasındaki asker tarafından ele geçirildi.

İSTANBUL'UN FETHİ

6 Nisan 'te Osmanlı kara ordusu, Haliç'ten Marmara'ya uzanacak şekilde surların önüne mevzilendi. Osmanlı ordusu, hücumdan önce kentin etrafındaki varoşları yıktı. Topların konuşlanacağı yerleri seçmek için surların en zayıf kesimleri tespit edildi. Topların konuşlanmasından iki gün sonra Baltaoğlu Süleyman Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması Prinkipos'u (Büyükada) ve Antigoni'yi (Burgaz Adası), Tarabya'daki bir Bizans kalesini de Osmanlı ordusu ele geçirdi.

Topların da konuşlanmasından sonra, II. Mehmet veziri Veli Mahmud Paşa'yı İmparator Konstantin'e göndererek şehrin teslimini istedi. Konstantin, şehri korumaya yeminli olduğunu ancak istenilirse vergi verebileceğini söyledi. 12 Nisan 'te Osmanlı topçu ateşi başladı. Dönemine göre kuvvetli görülen bu toplar, birçok kaynağa göre büyük gürültü çıkarmaktaydı ve şehri savunanların moralini bozmaktaydı. Osmanlı topları yaklaşık iki saatte dolduruluyordu, bundan dolayı topçu ateşi sık değildi. II. Mehmet, topların daha sık ateşlenmesini istedi ve sonuç olarak bir top patlayarak parçalandı, topu döken usta Urban ile çevresindekiler öldü. Topların bakımı için ordugahta bir tamirathane kurulmuş olsa da, tarihçi Hammer'a göre Urban'ın ölmesi sebebiyle parçalanan top tamir edilemedi. Osmanlı topçu ateşi, 18 Nisan gününe kadar devam etti.

18 Nisan günü Osmanlı merkez ordusunun bulunduğu noktada, Bayrampaşa Deresi taraflarında birinci ve ikinci surlarda gedik açıldı. II. Mehmet'in emriyle surların önündeki hendek taşlarla, kum torbalarıyla dolduruldu. Osmanlı ordusu, gece taarruzu başlattı. Taarruzu desteklemek için II. Mehmet'in emriyle savaş kuleleri inşa edilmişti. Ancak Osmanlılar gece taarruzundan bir sonuç alamadı; yürüyen kuleler grejuvayla tutuştu ve surlara çıkmayı başaran Osmanlı askerleri de inatçı bir savunmayla karşılaştı. Aynı günlerde Osmanlılar deniz taarruzu da başlatmıştı; 15 Nisan tarihinde Haliç önlerine yığılan Osmanlı donanması, Bizans ve müttefik donanmalarının savunması sebebiyle zinciri kıramayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Her iki taarruzun da başarısızlığa uğraması Bizans tarafında moralleri yükseltti.

FATİH SULTAN MEHMET GEMİLERİ NEDEN KARADAN YÜRÜTTÜ?

20 Nisan'da kaptan Flantanellas'ın komuta ettiği bir Bizans ve üç Ceneviz kalyonundan oluşan yardım filosu İstanbul'a yaklaştı. II. Mehmet, Baltaoğlu Süleyman Bey'i 18 gemi ile yardım filosunun üstüne gönderdi. Rüzgarı arkasına alan yardım filosu daha hızlı ilerlemekteydi ve Osmanlı gemileri bir türlü yanaşamamaktaydı. Günümüzde Yeşilköy adını taşıyan bölgenin açıklarında rüzgar kesilince dört kalyon hareketsiz kaldı; Osmanlı gemileri kürek çekerek kalyonlara yetişti. Çarpışmaların uzaması sebebiyle arkadan gelen Osmanlı gemileri de yetişti ve dört gemiden oluşan Ceneviz-Bizans filosunun etrafını yaklaşık Osmanlı gemisi sardı. Ancak kalyonların Osmanlı kadırgalarından daha yüksek olması, en öndeki Osmanlı gemilerindeki tayfaların acemiliği sebebiyle üstünlük kurulamadı. Ağır kayıp verildiğini gören Baltaoğlu Süleyman Bey, donanmaya geri çekilme emri verdi. Hakim bir tepeden yenilgiyi gören II. Mehmet sinirlendi ve atını denize sürerek Baltaoğlu Süleyman'a emirlerini duyurmaya çalıştı. Ancak Osmanlı donanması yenilmişti, yardım filosu yoluna devam etti ve karanlık bastırınca Haliç'i kapatan zincirin gevşetilmesiyle iki Venedik gemisinin eşliğinde limana sığınarak Konstantinopolis'e yardımını başarıyla ulaştırdı.

Ertesi gün II. Mehmet, on bin atlıyla beraber yenilginin hesabını sormak için donanma komutanlığına gitti. Baltaoğlu Süleyman Bey'i idam etmek isteyen öfkeli padişah, diğer devlet adamlarının yalvarması sonucu idamdan vazgeçti ancak Baltaoğlu'nu topuzuyla döverek azletti; boşalan kaptan-ı deryalığa Çalıbeyoğlu Hamza Bey getirildi.

Şehre yapılan hücumların başarısızlığından sonra yardım getiren kalyonların Osmanlı donanmasını yarıp geçmesi üzerine II. Mehmet, devlet adamlarıyla ve komutanlarla toplantı yaptı. Toplantıda Avrupa devletlerinin yardıma geleceğini tekrarlayan Çandarlı Halil Paşa, kuşatmanın kaldırılmasını ve Bizans'ın duka altın vergiye bağlanmasını önerdi. Ancak aralarında II. Mehmet'in eniştesi Zağanos Paşa ile hocası Molla Gürani'nin de bulunduğu diğer kişiler bu öneriye itiraz etti. Buna rağmen toplantıda Haliç'e nasıl girileceği konusunda kimse teklifte bulunamıyordu. Mehmet tahta geçmeden 14 yıl önce Venedikli komutan Gattamelata, Adige'den Garda Gölü'ne gemilerini karadan götürmüştü. Gemilerin karadan yürütülmesinde bu olayın örnek alındığı tahmin edilmektedir.

İlk olarak Zağanos Paşa'ya Galata ile Konstantinopolis surları arasında kara bağlantısı kurmak için Haliç üzerine köprü kurması emredildi. Fakat bu köprünün Haliç'teki Bizans ve müttefik gemilerine karşı savunmasız olacağı düşünüldü. Bunun üzerine II. Mehmet, Diplonsion (Günümüz adı Beşiktaş) önlerindeki Osmanlı donanmasının Galata surları önünden kaydıralarak Haliç'e indirilmesini emretti. Ek olarak, Haliç surlarını ve Haliç'teki donanmayı vurmak için Galata civarında hakim tepelere toplar yerleştirildi. Gemilerin geçeceği mesafe 2 ilâ 4 kilometreydi ve ormanlıktı; güzergâh üzerindeki ağaçlar kesiliyor sonra da ağaçlar Cenevizlilerin verdiği zeytinyağı ile kayganlaştırılarak toprağa sabitleniyordu. Cenevizliler, savaş boyunca denge politikası izlemiş ve hem Bizans hem Osmanlı tarafına yardım etmiştir. Gemiler yürütülmeden önce, Galata taraflarına mevzilenen Osmanlı topçuları Haliç'teki gemileri topa tuttu. Bizanslıların fark etmemesi için gemiler Nisan gecesi yürütüldü. Bu sırada dikkatlerini başka yöne çekecek biçimde St. Romanos Kapısı civarında büyük bir gedik açıldı. O gece şehirde bulunanlar, bu gediği kapatmakla meşgul oldu. Sabah olduğunda 72 Osmanlı savaş gemisi başarıyla indirilmiş ve Haliç'i kapatan zincir işlevsiz kalmıştı.

Osmanlılar, planın ikinci aşaması olan ahşap köprünün yapımına başladı. 24 Nisan'da Giustiniani'nin bir kadırgası gemileri yakmak üzere yaklaştıysa da Osmanlı topçuları tarafından batırıldı. Olayın ardından Bizans tarafındakiler St. Maria Kilisesi'nde toplandı ve ikinci bir saldırı yaparak gemileri yakmayı gerekli gördü. Saldırı, Venedikli kaptan Jacomo Coco'nun komutasında gece vakti yapılacaktı. Gemileri saldırıya hazırlama bahanesiyle saldırıyı bir gün erteleten Galata Cenevizlileri, kazandıkları vakitten istifade ederek planı II. Mehmet'e gizlice iletti. Planı öğrenen II. Mehmet, Haliç'teki gemilerin takviye edilmesini ve kıyılara iki top daha yerleştirilmesini emretti. 28 Nisan gecesi Jacomo Coco komutasında grejuvayla yüklü iki veya üç gemi, Osmanlı gemilerine yaklaştı. Fakat saldırıdan haberdar olan Osmanlı donanması ateş açtı; Coco'nun gemisi batırıldı. Cabriel Trivixan komutasındaki diğer kadırga, topların gürültüsü sebebiyle Coco'nun gemisine olanları farketmedi ve ilerlemeye devam etti. Osmanlı topçuları bu kadırgayı da vurdu; gövdesinde delik açıldı, ancak iki mürettebatın pelerinlerini deliğe sıkıştırması sayesinde kadırganın su alması önlendi. Buna karşılık Osmanlıların bir gemisi yanmıştı, esir alınan denizciler şehirden görülecek biçimde öldürüldü. Misilleme olarak Bizanslılar da ellerinde bulunan esiri infaz etti ve kesik başlarını surlara dikti.

LAĞIMCILARIN SAVAŞI

16 Mayıs sabahı Kaligaria Kapısı civarında yeraltından sesler işiten muhafızlar, Osmanlı lağımcılarının tünel kazdığını farketti ve bunu durdurmak üzere kendileri de bir tünel kazmaya başladı. Kısa süre içerisinde iki tünel buluşunca yeraltı savaşı başladı; Osmanlıların tünelini her ne pahasına olursa olsun yok etmekle görevli Bizans lağımcılarının kasten çıkarttığı yangın kendileriyle beraber Osmanlı lağımcılarının da ölümüne, her iki tünelin de çökmesine sebep oldu.

21 Mayıs günü Osmanlı lağımcıları, gözetleme kulelerinden yoksun Kaligaria Kapısı civarında ikinci bir tünel daha açtı ve o da şehirdekiler tarafından farkedildi; önceki tünelde olduğu gibi Bizans lağımcılarının yine yangın çıkartacağını tahmin eden Osmanlı lağımcıları fırsat vermeden kendi tünellerini ateşe vererek kendileriyle beraber Bizans lağımcılarının da ölümüne yol açtı.

Ertesi gün aynı yerde bir tünel daha keşfedildi; muhafızların döktüğü kızgın yağlar ile içerisindeki lağımcılar öldürüldü ve tünel ateşe verildi, aynı gün yakınlardaki henüz keşfedilmemiş bir Osmanlı tüneli çöktü. Şehri savunanlar arasında bulunan mühendis Jean Grant, başka tünellerin olup olmadığını öğrenmek için çalışmaya başladı ve kuşatmanın son haftasına girilirken her gün birkaç Osmanlı tüneli daha keşfedilir oldu; Mayıs günleri yine aynı yerde başka tüneller bulundu. 25 Mayıs'ta farkedilen tünel surların altına ulaşmıştı; imha edilmesi halinde surların çökmesi mümkündü; Bizans lağımcıları tüneli duvarla kapatmakla yetindi.

VE SON HÜCUM

Haliç'e indirilen donanma, şehirde başlayan kıtlık, yeraltındaki savaşlar ve surlardan yüksek yürüyen kuleden sonra Osmanlı ordusunun son hücum için hazırlıkları başlamıştı. 23 veya 24 Mayıs günü II. Mehmet, eniştesi İsfendiyaroğlu Kasım Bey'i İmparator Konstantin'e elçi olarak gönderdi. Teslim olmaları halinde Konstantin ve ailesinin arzu ettikleri yere güvenle gidebileceği, halkın canına ve malına dokunulmayacağı, son olarak Paleologos Hanedanı'yla dostane ilişkilerin kurulacağı ancak teslim olmazlarsa imparator ve diğer asillerin öldürüleceği, şehir halkının esir edileceği, orduya yağma için müsaade verileceği belirtiliyordu.

İmparator şehri teslim etmeyi reddetti fakat vergi vermeye hazır olduğunu funduszeue.infoam Çandarlı Halil Paşa'nın endişelerine rağmen kuşatmanın sürdürülmesine ve 29 Mayıs'ta son hücumun yapılmasına karar verildi. Hücum kararı ve günü Osmanlı ordusuna duyuruldu; şehrin fethedilmesi halinde bütün askerlerin üç gün boyunca şehri yağmalama hakkına sahip olduğu padişah tarafından ilan edildi. Ayrıca padişah, surların üzerine çıkacak ilk askere ödül vereceğini fakat savaştan kaçanları da idam ettireceğini ilan etmişti; yağma izninin çıkmasından sonra Osmanlı ordusunda şenlikler başladı ve çadırlar, gemiler ışıklandırıldı; şehirdekiler duyacak biçimde tekbir sesleri yükselmekteydi.

Sultan Mehmet ordusunu üç gruba ayırmıştı; ilk grup yaşlılardan ve Hristiyanlardan, ikinci grup orduya katılmış Müslüman köylülerden ve azablardan, üçüncü grup ise yeniçerilerden oluşmaktaydı. Her grubun yaklaşık 50 bin askerden oluştuğu kaydedilmiştir. Ordunun büyük kısmı ağır hasarlı St. Romanos Kapısı önlerindeydi. İmparator Konstantin ve Giustiniani de bu hattı savunmak üzere birlikleriyle beklemekteydi. 29 Mayıs Salı günü güneş doğmadan Osmanlı ordusu namaz kıldı ve mehter takımı hücum marşı çalmaya başladı. Yaşlılardan ve Hristiyanlardan oluşan ilk grubun öncelikli görevi merdivenleri surlara taşımak idi. Güneş doğmadan muharebe başlamıştı fakat surlara dikilen merdivenler derhal Bizans askerleri tarafından devriliyor, surlara yaklaşan askerler de fırlatılan taşlarla oklarla öldürülüyordu. Bu grubun taarruzu iki saat sürdü. Çoğunluğu imha edilen bu grup, ordugâha doğru kaçmaya başladı. Fakat bir gün önce II. Mehmet'in verdiği emir uygulandı; kaçmakta olan askerler kılıçtan geçirildi ve surlara geri dönmeleri için zorlandı.

Sıra ana muharip askerlerden oluşan ikinci gruptaydı, bu grubun da hücumu başladı. Saldırı giderek St. Romanos civarında yoğunlaşıyordu fakat ikinci grubun askerleri bir türlü surlara çıkamıyor, merdivenleri dikemiyordu. Bizans askerleri kızgın yağ, grejuva, ok ve taş kullanarak bütün saldırıları püskürtüyordu. İkinci grup da bitkin düşmekteydi ve bu durum Bizans kuvvetlerinin morali üzerinde olumlu etki yaratıyordu; bir buçuk saatlik savaşın ardından ikinci gruptan da bazı askerler geri kaçmaya başladı. Savaştan kaçanlar da yine komutanlarının infazlarıyla karşılaştı ve Sultan II. Mehmet, birkaç kaçak askeri topuzuyla cezalandırdı.

II. Mehmet elinde kalan son grup olan yeniçerileriyle birlikte surlara yaklaştı. Bizans birlikleri artık yorgun düşmüştü, dinç ve tecrübeli yeniçeriler saflarını bozmaksızın surlara ulaştı; bir gece önce karşı taarruz için Konstantin'in emriyle açılan Kerkoporta Kapısı, elli kadar Osmanlı askerinin içeri girmesine olanak sağlayınca Bizans askerlerinin morali bozuldu. O esnada büyük Osmanlı topu ateşlendi ve yeniçerilere bir geçit açıldı, toz bulutunun içerisinde yeniçerilerle Bizans askerlerinin çarpışması başladı. Gözetleme kulesine girmeyi başaran Osmanlı askerleri imha edildi ve yeniçerileri de püskürttüğünü gören Bizans askerleri zafer sevinci yaşamaya başladı ancak Osmanlı topu tekrar ateşlendi; geride kalan Osmanlı birliklerinin taarruzu başlamıştı. Direnci kalmayan ilk sur Osmanlıların eline geçti, azabların da desteğiyle burayı sağlama alan yeniçeriler var güçleriyle ikinci sura yönelik saldırıyı başlatmıştı.

Her iki sur da harap haldeydi ve çarpışmalar sürüyordu. Bozgunun etkisiyle güneydeki Piyi Kapısı da düştü, Osmanlı askerlerinin yağması başlamıştı. Ordunun ağırlığı şehrin merkezine doğru ilerlemekteydi, oradaki zenginlikler daha fazlaydı ve sancaktarlar bir an önce Osmanlı bayraklarını dikmek istiyordu. Öğle olduğunda şehir düşmüş ve yağma başlamıştı ancak Haliç surlarında, Vasileos, Leon, Alexius burçlarında direniş devam ediyordu; daha sonra Haliç surları düşürüldüyse de üç burç direnmeye devam etti, Giritli denizciler tarafından savunulan bu üç burç vire ile teslim oldu ve denizcilere evlerine dönmeleri için II. Mehmet tarafından izin verildi.

II. Mehmet, vezirleri ve komutanlarıyla birlikte St. Romanos Kapısı'ndan (Topkapı) şehre girdi. Ayasofya'nın önüne gelen II. Mehmet, secdeye kapanarak toprağı öptü ve kiliseye sığınan kalabalığın köle yapılmakla yetinileceğini söyleyerek dışarı çıkmalarını istedi; canlarına dokunulmadı. Ayasofya'daki mozaikleri ve değerli mermerleri incelediği tarihî kaynaklarda geçmektedir. Bu sırada mermerleri sökmeye çalışan bir askeri görünce tepki gösterdi ve şehirdeki binaların kendi mülkü olduğunu söyledi. Hücumdan önce askerlere verdiği üç günlük yağma iznine rağmen yağma ve talanın derhal bitirilmesini, itaat etmeyenlerin idam edilmesini emretti.


İstanbul'un fethiFatih sultan Mehmetİstanbul

Fatih Sultan Mehmet kimdir, İstanbul'u ka&#; yaşında fethetti? Fatih Sultan Mehmet Osmanlı İmparatorluğu'nun ka&#;ıncı padişahı?

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 03,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

II. Mehmed veya Fatih Sultan Mehmet Osmanlı İmparatorluğu'nun padişahlarından biridir. Tarihî kaynaklarda ismi, Mehmed isimli diğer padişahlarınki gibi, Muhammed şeklinde geçer. Fatih Sultan Mehmet, ilk olarak yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 'den yılında ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü. Peki, Fatih Sultan Mehmet kimdir, İstanbul'u kaç yaşında fethetti? Fatih Sultan Mehmet Osmanlı İmparatorluğu'nun kaçıncı padişahı?

Haberin Devamı

Fatih Sultan Mehmet 30 Mart ’de Edirne’de dünyaya geldi. Babası II. Murad’ın dördüncü oğluydu, annesi ise Hüma Hatun’dur. II. Murat, şehzadelerin eğitimine büyük önem gösteren bir hükümdardı. Devrin en meşhur âlimlerinden Molla Gürani, Molla Hüsrev, Akşemseddin, Molla Hayreddin gibi isimlerin yanı sıra Bizanslı ve İtalyan hocalar da II. Mehmet’in iyi yetişmesinde pay sahibidir.

Sultan Mehmet Arapça ve Farsçanın yanı sıra Rumca, Latince ve Slavca biliyordu yılının bahar aylarında lalası Kassabzade Mahmut ve Nişancı İbrahim Abdullah Bey’le Manisa’ya vali olarak gönderildi. Aynı yılın sonlarında ağabeyi Amasya Valisi Şehzade Alaeddin Ali Çelebi’nin vefatı, onu tahtın yegâne vârisi konumuna getirdi. yılının bahar aylarında, tahtını bırakmayı planlayan II. Murat’ın çağrısı üzerine babasının yanına Edirne’ye gitti. Macar kralı, Sırp despotu ve Hunyadi Yanoş’un elçileriyle barış antlaşması imzalanmasına tanıklık etti. Ardından II. Murat tahtı oğluna bıraktı. İmparatorluğun 12 yaşında olan tecrübesiz bir gencin yönetimine bırakılması içeride ve dışarıda büyük sıkıntılara neden oldu. Balkanlar’da ve Anadolu’da II. Murat döneminde alınan yerler terk edildi. Edirne’de paşalar arasında rekabet ve çekişme baş gösterdi. Gösteriler, 22 Eylül ’teki Hurufi ayaklanması ve şehirde çıkan yangın büyük zarara neden oldu. Aynı tarihlerde Papalık önderliğinde Macar, Leh, Eflak ve çeşitli Balkan milletlerinden oluşan Haçlı ordusu Tuna Irmağı’nı geçti.

Haberin Devamı

Haçlı ordusuyla savaşmak üzere Sultan II. Murat Varna’ya gitti. Mehmet’le Veziriazam Çandarlı Halil Paşa Edirne’de kaldılar. Sultan Murad Varna’da Haçlılara karşı büyük bir zafer kazandı. Çandarlı Halil Paşa tahta tekrar çıkmasını istese de II. Murat oğlunu tahttan indirmek istemedi ve Manisa’ya çekildi. Vezir Şehabeddin Şahin, Lala Nişancı İbrahim ve Zağanos Paşalar, II. Mehmet’in hükümdarlığından yanaydılar. Özellikle Zağanos Paşa fetih politikalarını savunuyordu ve genç sultanı bu yönde teşvik ediyordu. Barış yanlısı bir politika izlenmesinden yana olan Çandarlı Halil Paşa ise II. Murad’ı tekrar başa getirebilmek için faaliyetlerine hız verdi.

Haberin Devamı

Fatih’in Önemli Fetihleri

Anadolu
İstanbul (), Amasra (), Sinop (), Trabzon (), Konya, Karaman () Doğu Anadolu ( Otlukbeli Savaşı).

Balkanlar
Belgrad hariç Sırbistan (), Mora Yarımadası (), Eflak (), Bosna () Hersek (), Boğdan (), Arnavutluk ().

Denizler
Ege Adaları (Limni , Eğriboz , Taşoz , Semadirek , Gökçeada , Midilli ), Yunan Adaları (Kefalonya , Lefkada , Zakintos ), Kırım ().

’da Edirne’deki büyük bir yeniçeri ayaklanması patlak verdi. İsyancılar, Bizans’ın elinde bulunan Orhan Çelebi’ye
taraftarlıklarını ilan ettiler. Yeniçeri ayaklanması güçlükle bastırıldı. Çandarlı’nın ve diğer bazı devlet erkânının yardımıyla
II. Murad gizlice Manisa’dan getirtildi ve tahta geçmesi sağlandı. Ağustos ’da Manisa’ya gönderilen genç sultanın iki yıllık iktidarı da son bulmuş oldu.

Haberin Devamı

II. Mehmet Aralık ’de Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızı Sitti Hatun ile Edirne’de görkemli bir düğünle evlendi. Babasının 2 Şubat ’de vefatı üzerine 18 Şubat ’de on dokuz yaşında ikinci defa Osmanlı tahtına çıktı. Sultan Mehmet’in tahta geçmesiyle İstanbul’u fetih fikirleri de tekrar canlandı. Genç Mehmet’in aklında Anadolu ve Rumeli arasında bölünmüş Osmanlı ülkesini İstanbul’u fethederek birleştirmek ve sağlam bir devlet kurma düşüncesi yatıyordu. İstanbul alındığında mevcut konumunu kaybedeceğini, fethe kalkışılıp başarılı olunmaması durumunda devletin zarar göreceğini düşünen Çandarlı Halil Paşa fethe karşı çıkıyordu. Bundan dolayı bu işe girişilmemesi için çok çaba sarf etti.

Haberin Devamı
Fatih Sultan Mehmet kimdir, İstanbulu kaç yaşında fethetti Fatih Sultan Mehmet Osmanlı İmparatorluğunun kaçıncı padişahı

İstanbul’un Fethi

Padişah, Veziriazam Halil Paşa’ya Anadolu Hisarı’nın karşısına bir hisar yapılmasını emretti. Dört ay süren inşaat sonunda ’nin Ağustos ayında tamamlanan Rumeli Hisarı (Boğazkesen) sayesinde, Karadeniz’den gelecek yardımların kesilmesi, Anadolu-Rumeli arasında donanmaların geçişini güvence altına alınması ve gerektiğinde kuşatma ordusuna üs hizmeti görmesi hedefleniyordu. Hisarın kumandanlığına Firuz Ağa’ya teslim eden ve emrine yeniçeri veren Sultan Mehmet, Edirne’ye dönerek Mimar Muslihiddin, Sarıca Sekban ve Bizans’tan kaçıp Osmanlı’ya sığınan Macar Urban’a büyük toplar döktürdü. Bizans’ın, Osmanlı topraklarının ortasında bulunmasının devlet için yarattığı tehlikelerin farkında olan genç hükümdar bir gün Edirne’de vezirlerini, devlet büyüklerini ve ulemayı çağırarak büyük bir toplantı yaptı, onların görüşlerini öğrendi. Sonunda İstanbul’la ilgili aklındaki düşünceyi söyledi: “Sözün özü, bu şehri devletimize katmayı isterim. Bunu başaramazsam, devleti de bunun için kaybetmeyi üstün tutarım.” Bizans İmparatoru Konstantin, hisarın yapımına başlanmasıyla beraber İstanbul’un savunması için her yerden yardım istedi. Kuşatma sırasında savunma ordusu bin kişiden oluşuyordu, bu sayının üç bini Venedik, Ceneviz, Girit ve Sakız Adaları ile İspanya ve Provans’tan gelen yardımcı kuvvetlerden müteşekkildi. Osmanlı ordusunun asker sayısınınsa bin olduğu tahmin edilmektedir. Bunların ne kadarının ordu mensubu, ne kadarının yağma için gelen gönüllüler olduğu konusunda net bir bilgi yoktur. Sultan Mehmet, 23 Mart ’te Edirne’den hareket etti. Keşan’da durarak Çanakkale Boğazı’ndan geçen Anadolu kuvvetlerini yanına aldı ve 5 Nisan ’te İstanbul surları önüne geldi. 6 Nisan’da başlatılan kuşatma harekâtı beş günde
tamamlandı.

Haberin Devamı

II. Mehmet, İslami ananeye uygun olarak Mahmut Paşa’yı imparatora göndererek kan dökülmeden şehrin teslim etmesi çağrısında bulundu. XI. Konstantin, şehri müdafaa edeceğine yemin etmiş olduğunu ancak vergi vermeye hazır olduğunu beyan ederek teklifi reddetti. 12 Nisan’dan itibaren büyük topların atışlarına başlandı. Aynı gün donanma İstanbul limanı önlerine geldi. İlk taarruz altı gün sürdü. Bizanslılar, Haliç önüne kalın zincirler gererek, donanmanın Haliç’e girmesini engellediler. İlk taarruzun başarısız olmasının ardından Halil Paşa, imparatorun yılda 70 bin duka altın vergi vermesi şartıyla kuşatmanın kaldırılmasını teklif etti. Bu öneri Sultan Mehmet ve komutanları tarafından kabul görmedi.

20 Nisan’da kaptan Flantanellas’ın komuta ettiği bir Bizans ve üç Ceneviz kalyonundan oluşan yardım filosu İstanbul’a
yaklaştı. II. Mehmet, Baltaoğlu Süleyman Bey’i 18 gemi ile yardım filosunun üstüne gönderdi. Rüzgârı arkasına alan yardım filosu daha hızlı ilerlemekteydi ve Osmanlı gemileri bir türlü yanaşamamaktaydı. Günümüzde Yeşilköy adını taşıyan bölgenin açıklarında rüzgâr kesilince dört kalyon hareketsiz kaldı; Osmanlı gemileri kürek çekerek kalyonlara yetişti. Çarpışmaların uzaması sebebiyle arkadan gelen Osmanlı gemileri de yetişti ve dört gemiden oluşan Ceneviz-Bizans filosunun etrafını yaklaşık Osmanlı gemisi sardı. Ancak kalyonların Osmanlı kadırgalarından daha yüksek olması, en öndeki Osmanlı gemilerindeki tayfaların acemiliği sebebiyle üstünlük kurulamadı. Ağır kayıp verildiğini gören Baltaoğlu Süleyman Bey, donanmaya geri çekilme emri verdi. Hâkim bir tepeden yenilgiyi gören II. Mehmet sinirlendi ve atını denize sürerek Baltaoğlu Süleyman’a emirlerini duyurmaya çalıştı.

Ancak Osmanlı donanması yenilmişti, yardım filosu yoluna devam etti ve karanlık bastırınca Haliç’i kapatan zincirin
gevşetilmesiyle iki Venedik gemisinin eşliğinde limana sığınarak Konstantinopolis’e yardımını başarıyla ulaştırdı. Ertesi gün
II. Mehmet, on bin atlıyla beraber yenilginin hesabını sormak için donanma komutanlığına gitti. Baltaoğlu Süleyman Bey’i
idam etmek isteyen öfkeli padişah, diğer devlet adamlarının yalvarması sonucu idamdan vazgeçti ancak Baltaoğlu’nu topuzuyla döverek azletti; boşalan kaptanıderyalığa Çalıbeyoğlu Hamza Bey getirildi. Donanma olmadan fethin başarılı olamayacağını düşünen Sultan Mehmet, bir gecede ( Nisan) 70 kadar gemiyi Dolmabahçe-Kasımpaşa arasında düzenlenen yoldan kızaklar vasıtasıyla yürüterek Haliç’e indirtti. Surlara karşı her gün top ateşi devam ediyordu. 6 ve 12 Mayıs tarihlerinde iki büyük saldırı daha gerçekleştirildi. Ancak neticeye ulaşılamadı. Mayıs’ın dördüncü haftasında Macarların ve bir Haçlı donanmasının harekete geçtiği haberi orduda yayıldı. Padişahın şehri barışla teslim alma girişimleri ordu içinde kaygılara yol açıyordu.

Otlukbeli Savaşı
Osmanlı ve Akkoyunlu hanedanları arasındaki düşmanlık, Yıldırım Bayezid ve Kara Yölük Osman zamanına dek uzanıyordu. Osmanlılar Karakoyunlularla müttefikken Akkoyunlular da Timur’u desteklemişlerdi. Uzun Hasan, ’de Trabzon İmparatoru IV. Yuhannes’in kızı Katerina Despina (Theodora Megale Komnena) ile evlenmiştir. Uzun Hasan, yeğeni Murat’ı İstanbul’a gönderdi. Osmanlı Sultanı II. Mehmet’ten, Trabzon İmparatorluğu vergisinin affedilmesinden başka, Katerina Despina’ya çeyiz olarak verilmiş olan Kayseri bölgesini ve önceki hediyeleri istedi. Fatih, vergi işini bölgeye gelerek bizzat halledeceğini bildirdi. Fatih, Uzun Hasan ve müttefiki Trabzon Rum İmparatorluğu ile Gürcülere karşı ’de harekete geçti. Uzun Hasan’ın, ’da zapt ettiği Koyulhisar’ı aldı. Akkoyunlu ordusu Erzincan’daki Munzur Dağlarında Osmanlılara yenildi. Uzun Hasan, annesini Fatih’e gönderip, antlaşma sağlandı. Uzun Hasan tarafsız kaldı ve Fatih, 26 Ekim ’de Trabzon’u fethedip, bölgedeki Rum hâkimiyetine son verdi. ’dan itibaren Osmanlı kuvvetleri Orta Anadolu’ya girerek Karamanoğullarını takibe başladı. Karamanoğlu kuvvetleri doğuya kaçarken Akkoyunlular sınırı geçti ve ’de Osmanlı birlikleriyle çatışmalar yaşandı. Ertesi yıl II. Mehmet, bizzat ordunun başına geçerek doğuya yürüdü. Uzun Hasan’ın ordusu Karamanoğullarından arda kalanlarla takviye edilmişti. Ordu kalabalık fakat düzensiz bir Türkmen ordusuydu. Asıl gücünü hafif süvariler ve mızraklı piyadeler oluşturuyordu. Uzun Hasan’ın amacı Osmanlı sipahilerini mızraklı yayalarla devirmek ve süvarileriyle de kıskaca sarıp yok etmekti. Osmanlı ordusunun sipahileri de Uzun Hasan’ınkiler gibi Türkmen’di.

Ancak Osmanlı piyadesi olan yeniçeriler çok daha profesyonel askerlerdi. II. Mehmet, İstanbul’un fethi sırasında
gücünü ispatlayan topların meydan savaşında da kullanılmasını istiyordu. Bu amaçla ilk kez hafif havan topları üretildi ve bunlar doğu seferine götürüldü. Osmanlı ordusu Doğu Karadeniz dağları arasında ilerlerken Uzun Hasan’ın birlikleri gizlice yaklaştı. Hasan dağlarda baskın yapmayı planlamıştı. Osmanlı keşif birlikleri çok yakına sokulan düşmanı son anda fark etti ve II. Mehmet derhal savaş düzeni alınmasını emretti. İki ordunun karşılaştığı arazi akarsu tarafından yarılmış bir vadiydi ve savaşa hiç müsait değildi. Kayalıklar ve engebe yüzünden atların kullanımı çok zordu. Osmanlı beyleri geri çekilip ova bulmayı önerdiyse de düşman bu kadar yakındayken geri çekilme manevrasının tehlikeli olacağını düşünen II. Mehmet savaşa girmeye karar verdi.

Fatih Sultan Mehmet kimdir, İstanbulu kaç yaşında fethetti Fatih Sultan Mehmet Osmanlı İmparatorluğunun kaçıncı padişahı

Savaş öncesinde Rumeli Beylerbeyi Murat Paşa Uğurlu Mehmet Bey’in tuzağına düştü ve Fırat Nehri’nde boğuldu. Bu asker içinde büyük üzüntüye neden olduysa da asıl muharebeler Tercan Ovası’nda Otlukbeli’de yapıldı. Öncü birliklerle yapılan muharebede Davut Paşa galip gelip Akkoyunlu öncü birliklerini yenilgiye uğrattı. Sonra Akkoyunlu sağ cenah komutanı Zeynel Mirza’nın Davut Paşa’ya hücuma geçmesi üzerine Osmanlı sol cenah komutanı Karaman Valisi Şehzade Mustafa Akkoyunlu sağ cenahını bozguna uğratıp Zeynel Mirza’yı azapların içine çekip onu öldürdü. Böylece Akkoyunlu sağ cenahı bozguna uğrayıp dağıldı. Bu sırada Osmanlı sağ cenah komutanı Amasya Valisi Şehzade Bayezid önce Uğurlu Mehmet Bey’e saldırıp onun savaş alanından kaçmasına neden oldu. Uğurlu Mehmet Bey çekildikten sonra Akkoyunlu sol cenahını Mehmet Bakır komuta ediyordu. Şehzade Bayezid onun üzerine saldırıp Akkoyunlu sol cenahını bozguna uğratıp kendisini esir aldıktan sonra Uzun Hasan’a saldırdı. Hem Şehzade Mustafa, hem de Şehzade Bayezid’in hücumlarına karşı koyamayan Uzun Hasan yerine kendisine benzeyen bir askerini bırakıp savaş alanından kaçtı.Zaferden sonra beyler düşmanı takibi önerse II. Mehmet ileri gitmedi. Arazi pusu kurmaya elverişliydi, keşif birliklerinin düşmanı fark etmede geç kalmasını da göz önünde bulunduran II. Mehmet düşmanın gitmesine göz yumdu.

Ya Ben Şehri Alırım..

Genel bir taarruzun şart olduğunu düşünen Mehmet, 23 veya 24 Mayıs’ta son bir kez şehri sulh yoluyla teslim etmesi için
imparatora İsfendiyaroğlu Kasım Bey’i elçi olarak gönderdi. İmparator, Kasım Bey’e şehri terk etmeyeceklerini ancak vergi
vermeye ve daha başka ödünlere hazır oldukları cevabını verdi. Haberi duyan sultanın “Buradan gitmekliğim kabil değildir.
Ya ben şehri alırım yahut şehir beni ölü veya diri zapt eder” dediği anlatılır. 28 Mayıs gecesi başlayıp sabaha yakın saate
kadar devam eden iki hücumdan sonra, 29 Mayıs salı günü genel saldırı başladı. Elli dört gün süren ve 18 Nisan, 6, 12 ve 29 Mayıs’ta yapılan dört büyük hücumdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun senelik başkenti Kostantiniyye, Haçlı
ordusu yardıma gelemeden 29 Mayıs salı günü fethedildi. Yirmi bir yaşındaki Sultan Mehmet’in tarihte ‘Fatih’
diye anılmasını sağlayan İstanbul’un fethi, Osmanlı İmparatorluğu’nun kesin kuruluşu olarak nitelendirilir. Bizans İmparatorluğu tarihten silinmesine neden olan bu tarihi gelişme, Osmanlı’nın sonraki büyük fetihlerine de olanak sağladı.

Ölümü

Fatih Sultan Mehmet, hasta olmasına rağmen yeni bir sefer için Üsküdar’a geçti. Nereyi hedef aldığı bilinmiyordu. Kimi
kaynaklarda Memlukler üzerine sefere çıktığı iddia edilir. Bazılarına göre gizli tutulan hedef İtalya’dır. Üsküdar’la Gebze arasında Hünkarçayırı denilen yerde 3 Mayıs ’de 49 yaşında vefat etti. Ölümü gut hastalığına bağlandı. Sonradan zehirlenerek öldüğü yolundaki iddialar da ortaya atıldı. Venediklilerin, Yahudi asıllı, İtalya doğumlu hekim Yakup Paşa’ya rüşvet vererek Fatih’i zehirlettiği öne sürüldü. Yeniçerilerin sevmediği fakat halk kitlelerinin, medreseler ve tarikat ehlinin gözdesi Bayezid’in adamlarının bu işi yaptırdığı iddia edildi. Ölümü bir süre gizli tutuldu. Naaşı İstanbul’a getirilerek 22 Mayıs Salı günü Fatih Camii avlusunda bulunan türbesine defnedildi. Tahta oğlu II. Bayezid geçti. Fatih’in hayatta iki oğlu vardı. 34 yaşındaki büyük oğlu Bayezid Amasya’da, 23 yaşındaki küçük oğlu Cem Konya’da valiydi. Veziriazam derhal iki şehzadeye de ulaklar göndererek babalarının vefat ettiğini ve acele İstanbul’a gelmeleri gerektiğini haber verdi. İstanbul’a erken gelen şehzade tahta çıkacaktı. Fatih’in cesedi vakit kaybettirilmeden İstanbul’a geçirildi ve Topkapı Sarayı’nda ıssız, ışıksız bir mekâna âdeta terk edildi. Evlatları taht için birbirlerini yerken, Fatih’in cesedi çürümeye terk edilmişti.

Topkapı Sarayı’nda, sıcak Mayıs günlerinde elbiseleri içinde bırakıldığı için sultanın cesedi kokmaya başladı. Ceset tamamen çürümeden Baltacılar Kethüdası Kasım ve iki hekim elbiseleri soyduktan sonra iç organlarını çıkarttılar ve daha sonra cesedi ilaçlayarak kefenledikten sonra defnettiler. Şehzade Bayezid, padişah ilan edildikten hemen sonra, yani Fatih’in ölümünden 19 gün sonra cenazeyi Fatih Sultan Mehmet kendi adına yaptırdığı camiinin avlusuna defnetti. Portresini Yaptıran İlk Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet portresini ilk yaptıran Osmanlı padişahıdır. Rönesans döneminin Venedikli ünlü ressamı Gentile Bellini (), 16 yıl süren Osmanlı-Venedik Savaşı’nın ardından Sultan Mehmet’in davetiyle ’da İstanbul’a gelmiştir.

Bir müddet sarayda yaşayan farklı insanların portrelerini çizen Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet portresi en önemli eserleri
arasında yer alır. Tablosunun sağ alt köşesinde, Latin harfleriyle 25 Kasım tarihi yazılıdır. Aynı dönemde Osmanlı minyatür sanatının önemli isimlerinden Nakkaş Sinan Bey eğitim için İtalya’ya gönderildi.

Burada resim sanatı üzerine çalışmalarda bulunan Sinan Bey’in İstanbul’a dönüşünde yaptığı ‘Gül Koklayan’ portresi Rönesans resim sanatının izlerini taşır. Fatih Sultan Mehmet, Halil İnalcık’ın ifadesiyle “Osmanlı padişahları içinde en büyük devlet adamı”dır. Devlet adamlığı ve kumandanlığının yanında, açtığı medreselerde dönemin akli ilimlerine büyük önem verdi. Gazali ve İbni Rüşd arasındaki tarihi din-felsefe tartışmasını, Osmanlı ulaması arasında yeniden canlandırmak istedi. Adnan Adıvar, “Osmanlı Türklerinde İlim” adlı eserinde, “Fatih’in tahta çıkmasıyla felsefi ilmi düşüncenin Osmanlı Türklerinde geliştiğine ahit olmaya başlıyoruz” diye yazmaktadır.

Papa’nın Hristiyanlığa Daveti Papa II. Pius ’te, İstanbul’un fethinden sonra Roma imparatorlarının kullandığı ‘Kayzer’ sıfatını kendisine yakıştıran Fatih Sultan Mehmet’i Hristiyanlığa davet eden bir mektup kaleme almıştır. Mektubun gönderilip gönderilmediği hâlâ tartışmalıdır. Mektup, Papa’nın ölümünden sonra Fatih hayattayken Treviso’da ’te basıldı.

Fatih Sultan Mehmed kimdir? 7. Padişah Fatih Sultan Mehmed'in hayatı

Haberin Devamı

Osmanlı İmparatorluğu'nun yedinci padişahı olan II. Mehmed bilinen adıyla Fatih Sultan Mehmed, 30 Mart ’de doğdu. Annesi Hüma Hatun, tarihçi Babinger ve yazar Lord Kinross’a göre gayrimüslim bir köledir. Mehmed iki yaşına kadar Edirne'de kaldıktan sonra ’te sütninesi ve küçük ağabeyi Alâeddin Ali ile birlikte 14 yaşındaki büyük ağabeyi Ahmed’in Rum sancakbeyi olduğu Amasya'ya gönderildi. Burada ağabeyi Ahmed'in erken yaşta ölmesi üzerine Mehmed altı yaşında Rum sancakbeyi oldu (İnalcık'a göre şüpheli). Diğer ağabeyi Alâeddin Ali ise Manisa'da Saruhan sancakbeyi oldu. İki yıl sonra babaları II. Murad'ın talimatıyla iki kardeş yer değiştirdiler ve Mehmed Saruhan sancakbeyi oldu. İki ağabeyinin erken yaştaki ölümleri sonucu Mehmed tahtın vârisi oldu.

yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 'den yılında ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü. 21 yaşındayken yüzyıllarca çeşitli milletler tarafından kuşatılan ancak bir türlü fethedilemeyen İstanbul’u fethetti ve yıllık Bizans İmparatorluğu'na son verdi. Bu olay Orta Çağ'ın sonu Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi. İstanbul’u fethettikten sonra Fethin Babası anlamına gelen "Ebû'l-Feth" Osmanlı Türkçesi ile daha sonraki dönemlerde ise "Çağ Açan Hükümdar" ve "Kayser-i Rûm" (Roma İmparatoru, Osmanlı Türkçesi: قیصر روم) unvanları ile anıldı.

Fatih, İslam Peygamberi Muhammed'in bir hadisine nâil olduğu için günümüzde Türkiye ve İslam dünyasının geniş bir kesiminde "kahraman" olarak kabul edilmektedir.

İSTANBUL’UN FETHEDİLMESİ

Fatih Sultan Mehmed kuşatma hazırlıklarına sonlarında başladı. Boğaz’ın Anadolu yakasında büyük dedesi Bayezid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı'nın karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarı’nın inşa emrini verdi. Hisar ’nin Ağustos ayında tamamlandı. Böylece boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu.

Osmanlı ordusundaki asker sayısı ise en az idi. Ayrıca Mehmed yalnızca karadan kuşatmanın yeterli olmayacağını düşünerek bir donanma hazırlatmıştı. Bu donanma bahar aylarında boğazın Marmara girişine vardı.Osmanlı ordusu 23 Mart’ta Edirne’den hareket etti ve 2 Nisan’da Konstantinopolis’e vardı. Aynı gün Haliç’in girişi zincirle kapatıldı. Karargâhını Romanus kapısının karşısına Maltepe’ye kuran Mehmed son kez teslim çağrısında bulundu ama imparator reddetti.

6 Nisan sabahı ilk saldırı başladı. Kuşatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün sürdü. Marmara denizinde yapılan savaşın sonunda akşam saatlerinde dört gemi Haliç’e girmeyi başardı. Donanmasını bir şekilde Haliç’e indirmesi gerektiğini anlayan Mehmed gemilerini karadan geçirmeye karar verdi. Bugünkü Dolmabahçe’den Kasımpaşa’ya uzanan güzergaha kalaslar döşendi ve 70 kadar gemi silindirler üstünde 22 Nisan sabahında Haliç’e indirildi. Böylece Haliç’in kontrolü Osmanlıların eline geçti. Öte yandan kuşatmanın yedinci haftasında Osmanlılar hâlâ kesin bir sonuç alamamıştı. Bu noktada Halil Paşa son bir kez Mehmed’i teslim çağrısı yapmaya ikna etti ancak imparator teklifi yine reddetti. Bunun üzerine Mehmed 24 Mayıs’ta ayın 29’unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını duyurdu.

Son saldırı hazırlıklarını Zağanos Paşa düzenledi. Osmanlı askerleri "Kerkoporta" adlı kapıdan içeri girmeyi başardılar ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını diktiler. Mehmed fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi. Ayasofya’ya giderek namaz kıldı ve min-baʿd (bundan sonra) tahtım İstanbul'dur diye buyurdu. ’de, Anadolu’ya doğru yeni bir sefere çıkan Fatih Sultan Mehmed, yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs ’de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı'ndaki ordugâhında öldü. Gut hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği de rivayet edilir. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası