Die Ocean Skank sank zu schnell für die Nachrichten!
Okyanus Kaşarı öyle hızlı battı ki haber bile olmadı!
Die Kriminalitätsrate sank. Denn die Straßen waren voll von Menschen.
Suç oranları düştü. Çünkü sokaklar insanlarla doluydu.
Ich hab das Boot genommen, das Boot sank. Gerettet von einer Wassernixe.
Tekne battı, denizkızları tarafından kurtarıldım.
Das Boot sank, gestrandet auf einer einsamen Insel, uh… Volleyball.
Tekne battı, bi volebol topuyla adada mahsur kaldım.
Die Anzahl der geimpften Personen sank in vielen Gemeinschaften der Welt unter diesen Schwellwert.
Dünya üzerindeki bir çok toplulukta aşı olan insan sayısı eşik değerin altına düştü.
Aber es gab ein schreckliches Gewitter und das Schiff sank.
Ama korkunc bir fırtına cıktı ve gemi battı.
Werden Sie eine Aussage tätigen, bezüglich dem was passiert ist, als die Yacht sank?
Yat battığında ne olduğuna şahitlik yapacak mısınız?
Dieses Schiffswrack sank Jahre vor Christi Geburt.
İsanın doğumundan yıl önce batmış.
Die Abbruchrate sank über Nacht in den Keller.
Görev iptal oranı bir gecede düştü.
Das Boot, mit dem ich entkam, sank.
Kaçmak için bindiğim tekne battı.
Die echte Calafuego sank , beladen mit Geschenken fürs spanische Königshaus.
Calafuego de battığında İspanyol devletine giden hediyelerle doluymuş.
AIs die Houston sank, schwamm ich mit einem Commander an Land.
Houston battığında, kıyıya gerçek bir kumandanla beraber çıktık.
Dieses hier sank, als es einen römischen Tempel in Fertigbauweise transportierte.
Bu ise depoda tutulan prefabrik bir Roma tapınağı taşırken batmış.
Sie hat es ihren Schülern vorgelesen, im Jahr als die Titanic sank.
Titanicin battığı sene bu kitabı öğrencilerine okuyormuş.
Er sank wie Blei in die Tiefe.
Es war der Sonnenuntergang am Abend, bevor das Schiff sank.
Günbatımına, geminin battığı geceye geldik.
Und innerhalb dieser erlesenen Gruppe sank der Glaube an einen persönlichen Gott auf erschütternde sieben Prozent.
Ve bu seçkin grupta kişisel bir tanrıya inananların oranı% 7ye düştü.
Man sagt, dass die Galeere Seiner Majestät sank.
Hünkârımızın kadırgasının battığı söyleniyor.
Seine Atmung verlangsamte sich, sein Blutdruck sank, und seine Hände entkrampften sich.
Soluk alması yavaşladı, kan basıncı düştü, ellerini sıkmayı bıraktı.
Das Schiff sank in zwölf Minuten.
Koca gemi 12 dakikada battı.
Der Wasserstand in Melbourne sank auf fast 26 Prozent ab.
Melbournedeki su düzeyleri neredeyse% 26ya düştü.
Unser Boot sank im Hafen.
Die Kriminalitätsrate sank.
Und dann sank das Schiff.