havuzbaşı kitabı / Havuz Başı by Sait Faik Abasıyanık | Goodreads

Havuzbaşı Kitabı

havuzbaşı kitabı

Havuz Başı

Havuz Başı – Sait Faik Abasıyanık

Konusu

Havuz Başı kitabında Sait Faik eski ve yeni olmak üzere tam 23 adet farklı hikayeye yer vermiştir. Kitap içerisinde yer alan hikayeleri sanki kendisi anlatıyormuş gibi kaleme almıştır. Aslına biraz da iç dökme gibidir. Özellikle çocukluk günlerine ait birçok farklı anı bu kitap içerisinde yer almaktadır. Aynı zamanda kitapta bazı hikayeler yarım kalmış gibidir. Bu durumda okuyucuların oldukça ilgisini çekmektedir. Kitaba adını veren Havuz Başı isimli hikaye ise temiz ve saf insanları konusu edinmekte ve okuyucuya yaşama sevincini aktarmaktadır.

Havuz Başı Özeti

Yazar Beyazıt havuzunun kenarında bulunan kanepelerden birine oturmuştur. Aynı zamanda yaşını almış bir adamın ve henüz yirmili yaşlarındaki çocuğun kederlerini sevinçlerini ve yaşanmışlıklarının ne olduğunu düşünmektedir. Yazar birini beklemektedir. Onları göreceğini ve içerisinden bir şeylerin onlara doğru koşacağını düşünmektedir. Ancak beklediğinin onu görmeden geçeceğini de düşünmektedir. Bu durumun onda oluşturduğu keder ve sevinç ile bambaşka alemlere dalacağını düşünmektedir. Daha sonrasında ise yüzlerini göremediği insanlardan söz etmekte ve çocukluk bayramının salıncaksız geçtiğini belirtmektedir. Gözlerinde yaşlar olduğunu dile getirmekte, soğuktan mı yoksa heyecandan ya da üzüntüden mi titrediğini anlayamadığını söylemektedir.

Beklediği alanda kimsenin kimseyi bekleyip beklemeyeceğini merak etmektedir. Daha sonrasında yanındaki kanepeye farklı insanlar oturmaktadır. Oturan insanlardan bir tanesi kadın diğeri ise erkektir. Erkek olan yazara gülümser ancak yazar gülümseyecek bir hal bulamaz kendisinde. Daha sonrasında selam yerine geçen gülümsemeye neden bir cevap vermediği sorgulamaktadır. Hala beklediği birini dile getirmektedir. Beklediği birinin hasta olduğunu düşünmeye başlamıştır. Çünkü hala gelmemiştir. Daha önce beklediği birinin “ateşim düşmüyor” sözünü aklına getirerek hasta olduğunu daha fazla düşünmektedir. Dört beş saniye içerisinde yazarın aklından geçen bu düşünceler adama selam verememesine sebep olmuştur. Daha sonrasında ise gecikmeli olarak da olsa adama gülmüştür. Adam karşısında duran caminin ismini sorara ancak yazar bir cevap bulamaz. Bir süre afalladıktan sonra caminin ismini hatırlar ve “Beyazıt camii canım” diye cevap verir. Daha sonrasında kadın oturduğu yerden kalkarak “Ali Sofya hangisi” diye sorar. Yazar ise olduğu yeri işaret eder. Ancak karşısındaki insanlar bir türlü nereyi gösterdiğini anlamamaktadır. Ancak yinede çaresiz bir şekilde kabullenmişlerdir.

Daha sonrasında adam İstanbul’a kadını ilk defa getirdiğini belirtir. Daha önce hiç İstanbul’u görmemiş olan kadın burayı bir hayli sevmektedir. Yazarın ise kadının farklı özellikleri dikkatini çekmektedir. Adam camileri gezdirdiğini belirtir. Yazar ise onlara taksime gitmeleri gerektiğini söyler. Muhabbet ilerledikçe adam ile yazar birçok farklı konu hakkında ve en çokta İstanbul hakkında konuşmaktadır. Meşhur yerler ve daha önce insanların söylediği yerler hakkında birçok farklı şey dile getirilir. En sonunda konu su fışkırtan fıskiyelere bağlanır. Yazar elli yaşında adam ve elli yaşına yakın bir kadının fıskiyeler ve toplar hakkında konuşmasını son derece çocukça bulur. Ancak aradığı kişiyi görmemenin sıkıntısını bu şekilde dağıttığını da dile getirir. Sonunda konuşma bir son bulur. Artık adam yazar ile konuşmasa da kadına kız kulesini, Haydarpaşa’yı, Selimiye Kışlası’nı anlatmaktadır. Bir ara tamamı ile bir sessizlik kaplar ortamı. Herkes son derece önemli şeyler düşünüyor gibidir. Hele de yazar düşündüklerinin son derece önemli olduğunu aklından geçirmektedir. Tam bu sırada adam havuzdaki suyun kışın donup donmayacağını sorar. Yazar ne diyeceğini çokta bilemeden suyun donacağını ve çocukların üstünde kaydığını söyler. 

Kısa Bilgiler
  • Bu kitapta yazarın eski ve yeni yirmi üç öyküsü yer alır.
  • Sait Faik Havuz Başı’nda okuyucuya kendisini anlatır, içini döker gibidir.
  • Son kitaplarında yer almayan Adapazarı’nda geçirdiği çocukluk günlerine ait anılar bu kitapta kendine yer bulur.

Havuz Başı – Kitap Açıklaması

“Bir bahar günü Sait Faik ve Orhan Veli ile birlikte yaptığımız bir Boğaz gezintisini anımsıyorum. Üsküdar’dan Beykoz’a kadar her iskelede Sait beni sınava çekmişti:

‘Şu iskeleyi anlatmak gerekse neresinden başlarsın?’ Anadoluhisarı İskelesi’nin yanında küçük bir kahve vardır. ‘Haydi’ dedi, ‘mademki hikâyecisin, şu kahvede ilk gözüne çarpan nedir, söyle bakalım?’ Baktım üç dört kişi oturmuş, kâğıt oynuyor, kahve içiyor, duvarda birtakım basma resimler… İran şahının, Atatürk’le resmi falan. ‘Bu resimleri belirtirim’ dedim. Kızdı birden, ‘Ulan!’ dedi, ‘o kenarda tek başına oturan ihtiyar sakallı var ya? İşte asıl hikâye o be?’ “

Oktay Akbal,

Şair Dostlarım, 1964.

kaynağı değiştir]

Kitaba ismini veren Havuz Başı, temiz ve saf insanları konu edinmiş, anlatana yaşama sevinci ve neşe veren bir öyküdür. Sait Faik, Kumarbaz Hayri Efendi isimli hikâyesinde ise farklı bir anlatım tekniği denedi, bu hikâyede anlatıcı birinci tekil ile üçüncü tekil arasında sürekli değişmektedir.[3]

Sur Dışında Hayat topluma yönelik bir öyküdür.[2]Su Basması'nda ise anlatıcı bir köylüdür ve Sait Faik ilk kez bir şive taklidi yazmıştır.[4] Yazar, onu ölüme götüren hastalığından (siroz) ilk kez Cezayir Mahallesi isimli öyküsünde bahseder. ("Körolası! Benim de karaciğerim hasta.") Cezayir Mahallesi ayrıca "Bir Nedim yaşamış, (...) güzel çocuklar sevmiş bilirdik." cümlesi ile ilgi çeker. Bu cümle Sait Faik'in ileriki günlerde yazacağı eşcinsel öykülerin habercisi gibidir.[5]

Kitapta bulunan yirmi üç öyküden yedi tanesi deneme tarzında gibidir. Sur Dışındaki Hayat ise röportaj tarzında bir öyküdür. Geriye kalan on beş öykünün on biri kentte, biri adada, biri köyde, biri kasabada, biri ise yolda geçer. Abasıyanık, hikâyelerin on ikisini şimdiki zamanla, ikisini geçmiş zamanla, bir tanesini ise geçmiş ve şimdiki zaman iç içe yazdı. On hikâyede anlatıcı birinci tekil şahısken, üç hikâyede üçüncü tekil şahıs, iki hikâyede ise hem birinci tekil hem de üçüncü tekil şahıstır.

Sait Faik'in hiçbir hikâyesinde gelecek günlerden bahsetmemesi dikkat çeker.[5]

Kaynakça[değiştir

Bir bahar günü Sait Faik ve Orhan Veli ile birlikte yaptığımız bir Boğaz gezintisini anımsıyorum. Üsküdardan Beykoza kadar her iskelede Sait beni sınava çekmişti:
Şu iskeleyi anlatmak gerekse neresinden başlarsın? Anadoluhisarı İskelesinin yanında küçük bir kahve vardır. Haydi dedi, mademki hikâyecisin, şu kahvede ilk gözüne çarpan nedir, söyle bakalım? Baktım üç dört kişi oturmuş, kâğıt oynuyor, kahve içiyor, duvarda birtakım basma resimler İran şahının, Atatürkle resmi falan. Bu resimleri belirtirim dedim. Kızdı birden, Ulan! dedi, o kenarda tek başına oturan ihtiyar sakallı var ya? İşte asıl hikâye o be?
Oktay Akbal,
Şair Dostlarım, 1964.

Devamı

Format:Kitap
Barkod:9786053608745
Yayın Tarihi:2018-04-05
Yayın Dili:Türkçe
Orjinal Adı:Havuz Başı
Baskı Sayısı:6.Baskı
Sayfa Sayısı:152
Kapak:Karton
Kağıt:2.Hamur
Boyut:125 X 205

Havuz Başı

Havuz Başı, Türk yazar Sait Faik Abasıyanık'ın 1952 yılında yayınlanan hikâye kitabı.[1] Bu kitapta yazarın eski ve yeni yirmi üç öyküsü yer alır. Sait Faik Havuz Başı'nda okuyucuya kendisini anlatır, içini döker gibidir.[2] Son kitaplarında yer almayan Adapazarı'nda geçirdiği çocukluk günlerine ait anılar bu kitapta kendine yer bulur.

Ayrıca, kitaptaki bazı hikâyeler yarım, bazıları ise gözlem düzeyinde kalmış gibidir.[2]

Analiz[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.