kaynağı değiştir]
Ayrıca bakınız: Cenaze namazı
Meyyitin, hayattayken yaptığı bir vasiyetle, cenázesini kimin yıkamasını, kimin kıldırmasını, kimin defnetmesini veya nereye defnedilmesini istemesi bağlayıcı değildir. Ancak ölünün yakınları bu vasiyeti yerine getirebilirler.[2] Birden fazla cenaze hazır olduğunda ayrı ayrı kılmak daha uygundur, ancak tek bir cenáze namazı da yeterlidir.[3][4]
Müslümanlar arasında cenázenin ardından helva yaptırıp ikrâm etmek geleneği görülür. Bununla birlikte, cenáze merásiminden sonra ölünün yakınlarının herhangi bir yiyecek hazırlayıp gelenlere ikrâm etmesini Muhammed Peygamber yasakladı. Özellikle ölenin veya ölenlerin mirasçıları yoksul iseler veya aralarında buluğ çağına erişmemiş çocuk varsa ölenden geriye kalan mirastan bir tür yemek hazırlanarak gelenlere ikrâm edilmesi uygun değildir. Ölü yakınlarının o sırada yaşadıkları duygusal çöküntünün sebep olduğu iş yapmaya isteksizlik hesaba katılarak, İslâm Peygamberi, cenaze sahiplerine ziyarete gelenlerin onlara yemek getirmelerini tavsiye etmişti.[5]
Önce defnedilen cenaze tamamen çürüyüp toprak hâline gelmedikçe aynı mezara, zaruret hâli dışında, ikinci bir cenaze defnedilmez. Cenaze tamamen toprak háline gelmişse, başka bir naaş defnedilebilir. Çürüdüğüne kanaat getirilen cenazenin mezarı açılıp hálá çürümemiş kemikler bulunursa, bu kemikler bir tarafa çekilip araya topraktan bir set yapılarak diğer tarafa ikinci bir naaş defnedilebilir.
Müslümanların gayrimüslimlerin cenaze törenine katılması yasaklanmadı. Ancak böyle bir cenazeye katılan Müslümanın, diğer dine ait bu kişilerin âyinlerine, dualarına, vb. iştirak etmesi yasaktır. Gayrimüslim meyyit için rahmet dilemek de yasaklandı. Müslümanların, gayrimüslim yakınlarını, tanışlarını teselli etmek ve acılarını paylaşmak maksadıyla onların cenaze törenlerini ziyaret etmeleri uygun görülür.
Meyyit, ölmeden önce kendisi adına hac vazifesi yapılmasını vasiyet etmişse, mirasın üçte birinin hac masraflarını karşılamaya yetip yetmediğine bakılır, eğer yeterli geliyorsa bu vasiyetin yerine getirilmesi mirasçılarına ödevdir. Böyle bir vasiyet yoksa, yine de ölü adına hac ifa edilip ruhuna armağan edilebilir.[6][7] İslâm Peygamberi Muhammed, hacca gitmeyi adadığı hâlde bunu gerçekleştiremeden ölen kişinin bu borcunun yerine getirilmesini varislerine tavsiye etti.[8][9]
Ölümün yedinci, kırkıncı, elli ikinci günlerinde veya böyle belirli bir zamana tahsis edilmiş şekilde herhangi bir dini merasim düzenlemek İslâmda bulunmaz. Ölünün adına yapılan hayırlı işlerin herhangi belirli bir günde yapılmasına dair Kur'an'da ve Sünnet'te dayanak yoktur.
Meyyitin vasiyetinde bazı akrabalarla ilişkinin kesilmesi yönünde talimat vermesi mirasçılara yükümlülük doğurmaz. İslâm Peygamberi, akrabayla ilişkiyi devam ettirmeyi emreder.[10]
Ölen kişinin ardından yapılacak işler.
Vefât eden din kardeşimizin cenâze namazını kılmak ve onu kabre defnetmek farz-ı kifâye,[2] diğer hizmetler ise sünnet ve müstehab[3] kılınmıştır. Şayet bu vazifeler ihmâl edilirse, bütün bölge halkı farzı terk etmiş sayılarak günahkâr olur.
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, cenâzenin techîzine dâimâ ihtimam göstermişler, bu vazifeyi yapan kimselerden de ölüyü güzelce yıkayıp kokulayarak kefenlemelerini istemişlerdir. Bu vazifenin ehemmiyetini ifâde sadedinde şöyle buyurmuşlardır:
“Ölüyü yıkayıp da onda gördüğü hoş olmayan hâlleri gizleyen kimseyi Allah Teâlâ kırk kere bağışlar. Ölüyü kefenleyene ipekten yapılmış Cennet elbiseleri giydirir. Kabir kazıp ölüyü defnedene, bir fakiri kıyâmete kadar kalacağı bir eve yerleştirmiş gibi ecir verir.” (Hâkim, I, /)
Bir kimsenin tekfîni esnâsında dikkat edilmesi gereken bir husus da, insanın hayatta iken rahatsızlık duyacağı şeyleri vefât etmiş kişiye de edeben yapmamaktır. Meselâ meyyit çok sıcak veya çok soğuk suyla yıkanmamalıdır.
Bunun yanında cenâzenin techîz ve tekfîni, israf ve cimriliğe kaçmadan, vasat bir şekilde yapılmalıdır.
Câbir -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:
“Bir gün Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir hutbe îrâd ettiler. Hutbede, ashâbından vefât etmiş ve kifâyetsiz bir kefene sarılıp geceleyin defnedilmiş bir zâttan bahsettiler. Sonra üzerine namaz kılınabilmesi için, mecbur kalınmadıkça cenâzenin geceleyin gömülmesini yasakladılar. Daha sonra da şöyle buyurdular:
«Biriniz kardeşini kefenlediği zaman, kefenini güzel yapsın!»” (Müslim, Cenâiz, 49; Ebû Dâvûd, Cenâiz, /; Nesâî, Cenâiz, 37)
Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:
“Beyaz renk elbise giyiniz. Çünkü beyaz elbise, temiz ve daha hoş görünümlüdür. Ölülerinizi de beyaz kefene sarınız!” (Tirmizî, Edeb, 46/)
Ayrıca Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, cenâzenin fazla bekletilmeyip bir an evvel defnedilmesi hususunda şu tavsiyede bulunmuşlardır:
“Cenâzeyi süratli taşıyın. Eğer o iyi biriyse, bu onun için bir hayırdır; onu bir an evvel kabirdeki hayır ve sevâbına kavuşturmuş olursunuz. İyi biri değilse, bu da bir şerdir; onu çabucak omuzlarınızdan atmış olursunuz.” (Buhârî, Cenâiz, 51; Müslim, Cenâiz, 50, 51)
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bu husustaki tâlimâtına rağmen, bazı yerlerde cenâze namazına yetişebilmek adına mevtânın bekletildiği görülmektedir. Hâlbuki aslolan, mevtâyı kesinlikle bekletmeyip hemen defnetmektir. Zira cenâze namazı, daha evvel ifâde ettiğimiz gibi, farz-ı kifâyedir. Hazır bulunan cemaat namazı kılar, yetişemeyenler de geldiklerinde, isterlerse kendileri yeniden kılabilirler.[4] Ayrıca gelemeyenlerin, bulundukları yerde gıyâbî cenâze namazı kılmaları da mümkündür.
Ancak cenâzenin otopsi vb. zaruret sebebiyle bekletilmesi gerekiyorsa, o zaman morga konulabilir. Lâkin zaruret olmadan morga veya soğuk depolara koymak, cenâzeye eziyet hükmüne girer.
Kabrin başına taş koymak, yerini belli etmek câizdir. Muttalib bin Ebî Vedâa şöyle anlatır:
“Osman bin Maz’ûn -radıyallâhu anh- vefât ettiği zaman, cenâzesi Medîne’den dışarı çıkarıldı ve gömüldü. Osman -radıyallâhu anh-, muhâcirlerden ilk vefât eden kimse idi. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir adama Osman -radıyallâhu anh- için bir kaya (getirerek mezar yerini belli etmesini) emrettiler. Adam (bir taş aldı, fakat) taşımaya güç yetiremedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bizzat gidip kollarını sıvadılar (taşı kendileri aldılar).”
Râvî der ki:
“Sanki ben, kollarını sıvadığı sırada Resûlullâh’ın o mübârek kollarının beyazlığını görür gibiyim.
Sonra kayayı getirip Osman’ın baş tarafına koydular ve:
«–Bununla, kardeşimin kabrini tanır ve bulurum. Ailemden ölenleri de bunun yanına gömerim.» buyurdular.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, / Bkz. İbn-i Mâce, Cenâiz, 42)
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hudeybiye Umresi için Mekke’ye giderken Ebvâ’ya uğramışlardı:
“‒Şüphesiz Allah Teâlâ Muhammed’e annesinin kabrini ziyaret etmesi için izin verdi!”buyurdular.
Sonra yanına varıp kabri güzelce düzelttiler ve yanında ağladılar. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ağladığı için Müslümanlar da ağladılar. Daha sonra niçin böyle yaptığı sorulduğunda ise şöyle buyurdular:
“‒Annemin bana olan şefkat ve merhametini hatırladım da onun için ağladım.” (İbn-i Sa‘d, I, Ayrıca bkz. Müslim, Cenâiz, )
Kabri düzgün yapmak; İslâm’ın emrettiği, işini sağlam ve nezâketle yapma esâsının bir gereğidir.
Nitekim oğlu İbrahim’in kabri örtüldüğü zaman Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kabrin yanında bir taş kadar yerin düzgün olmadığını gördüler. Bir taraftan orayı mübârek elleriyle düzeltirken bir yandan da şöyle buyuruyorlardı:
“Sizden biriniz, bir iş yaptığı zaman, onu sağlam yapsın! Çünkü böyle yapmak, acıya uğrayan kişilerin gönlünü tesellî eden hususlardan biridir!”(İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, )
Diğer rivâyete göre Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, oğlu İbrahim’in kabrinin kenarındaydılar. Lâhitte bir açıklık gördüler. Mezar kazan kişiye orayı düzlemesi için biraz çamur verdiler ve şöyle buyurdular:
“‒Bunun ölüye ne zararı ne de faydası olur; lâkin (kabrin düz olması) dirinin gözünü aydın eder, onu mesrur ve memnun eder!” (İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, , ; Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, I, )
Toprağı sağlamlaştırmak için kabrin üzerine su serpmekte bir beis yoktur. Oğlu İbrahim gömüldüğü zaman, Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“‒Bir kırba su getirecek kimse var mı?” diye sordular.
Ensârdan bir zât hemen bir kırba su getirdi.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- o zâta:
“‒Onu İbrahim’in kabrinin üzerine serp!”buyurdular. (İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, )
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir taş getirilmesini emrettiler. Taş, Hazret-i İbrahim’in kabrinin başına dikildi.[5] Kabrinin üzerine ilk defa su serpilen de, o oldu.[6]
Kabrin uygun bir yerine ağaç dikmek ve etrafını yeşillendirmek de güzel görülmüştür. Nitekim bir hadîs-i şerîfte bildirildiği üzere Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, iki kabrin yanından geçerken o kabirlerde bulunanların azap gördüğünü haber vermişlerdi. Sonra da yaş bir hurma dalı istemiş, o dalı ikiye ayırıp bunları kabirlerin başına birer birer dikmişler ve:
“Kurumadıkları müddetçe onların azâbını hafifletmeleri umulur.” buyurmuşlardı. (Müslim, Tahâret, )[7]
Müfessir, muhaddis ve fıkıh âlimi olan İmâm Kurtubî, bu hadîs-i şerîfin îzâhında şöyle demektedir:
“Hadîste geçen, «kurumadıkları müddetçe» ifâdesi, o dalların yaş kaldıkları müddetçe tesbih ettiklerine işaret etmektedir. Nitekim âlimlerimiz şöyle demişlerdir:
«Kabirlere ağaç dikmekten ve orada Kur’ân-ı Kerîm okumaktan oradaki mevtâ istifâde eder. Bir ağaç dikmek bile ölülerin azâbını hafifletirse, bir mü’minin Kur’ân okumasından kim bilir ne kadar istifâde ederler? Ölüye hediye edilen şeyin sevâbı da kendisine ulaşır.»” (Kurtubî, X, )
Kabirlerin üzerine basmak ve oturmak mekruhtur. Bu hususta Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Birinizin kor üzerine oturup elbisesini yakması, oradan da ateşin bedenine ulaşması, kendisi için bir kabrin üzerine oturmasından daha hayırlıdır.” (Müslim, Cenâiz, 96; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 77; Nesâî, Cenâiz, )
Yine bu mevzuyla ilgili olarak Hazret-i Câbir -radıyallâhu anh- da, Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kabirlerin kireçlenmesini, üzerine oturulmasını ve üzerine bina yapılmasını yasakladığını nakletmiştir.[8]
Ayrıca ölüyü kabre defnettikten sonra “telkin”de bulunma hususunda ihtilâf edilmiş, bunu yapmanın güzel olacağını söyleyenler olmuştur. Nitekim “Ölülerinize Yâsîn okuyunuz.”[9] hadîs-i şerîfi de hem ölümden önce hem de ölümden sonra Yâsîn Sûresi’ni sık sık okuma tavsiyesi olarak anlaşılmaktadır.
Dipnotlar:
[1]Techîz: Vefât eden kimse için genel olarak yapılması gereken hazırlıklar.
Tekfîn: Vefât eden kimsenin kefenlenmesi.
Teşyî: Vefât etmiş kimsenin tabuta konulup musallâya, yani cenâze namazının kılınacağı yere ve namazdan sonra da kabristana taşınması.
[2]Farz-ı kifâye: Bir veya yeterli sayıda kişi tarafından yerine getirilmesi ile başkaları üzerinden sorumluluğu kalkan farz.
[3]Müstehab: Yapılması dînen emredilmediği hâlde makbul sayılan şeyler. İşleyen sevap kazanır, işlemeyen günaha girmez.
[4] Cenâze namazını ikinci defa kılmak, Hanefîlere ve Mâlikîlere göre mekruhtur. Şâfiîlere ve Hanbelîlere göre ise cenâzeye yetişemeyenin, definden sonra bile olsa, ayrıca cenâze namazı kılması câizdir; hattâ Şâfiîlere göre bu, sünnettir.
[5] İbn-i Sa‘d, Tabakāt, I, ; Belâzurî, Ensâb, I,
[6] İbn-i Abdilberr, İstiâb, I, 59; İbn-i Esîr, Üsdü’l-Gâbe, I, 51; Kastalânî, Mevâhibü’l-Ledünniyye, I,
[7] Hadîs-i şerîfin tam metni için bkz. sf.
[8] Bkz. Müslim, Cenâiz 94; Ebû Dâvûd, Cenâiz 76; Tirmizî, Cenâiz
[9] Ebû Dâvûd, Cenâiz ; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned V, 26, 27; İbn-i Hibbân, Sahih, V, 3.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
Teçhiz, yaşantımızda sık kullanılan kelimelerden birisi olarak karşımıza çıkar. Hem sosyal medyada hem de gündelik yaşantıda kullanılan teçhiz kelimesi, uzun yıllardan beri dilimizdedir. Türk Dil Kurumu'na (TDK) göre farklı anlamları olan teçhiz kelimesi, Türkçe'de tek başına ya da çeşitli cümleler eşliğinde kullanılabilir. Teçhiz kelimesi ne demek, TDK'ya göre anlamı nedir sorularının cevabını arayanlar için funduszeue.info doğru adres! Peki, teçhiz kelimesi ne demek, TDK'ye göre anlamı nedir? Teçhiz kelimesinin kökeni ne, teçhiz kelimesinin kaç anlamı var? İşte, TDK bilgileri ile merak edilenler…
TEÇHİZ NE DEMEK, NEDİR? TDK'YE GÖRE ANLAMI
Teçhiz kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir.
Teçhiz kelimesi Arapça kökenlidir.
TDK'ye göre teçhiz kelimesi anlamı şu şekildedir:
- Donatma, donatım
TEÇHİZ KELİMESİ KULLANILAN ATASÖZÜ VE DEYİMLER
- teçhiz etmek
Teçhiz Nedir? Teçhiz Hakkında Kısaca Bilgi (TDK), Teçhiz nedir, Teçhiz nasıl yazılır tdk, Teçhiz anlamı tdk, Teçhiz Hakkında Kısaca Bilgi,Terimleri Sözlüğü
Sizlere bu yazımızda Teçhiz kelimesi hakkında bilgi vereceğiz.
Teçhiz Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi Olarak Teçhiz:
Ölen kişi için genel olarak yapılması gereken hazırlıklar. Uygun bir yıkama yerinin bulunması, yıkama esnasında kullanılacak malzemelerin temin edilmesi, kabrin kazılması, nakil ve benzeri hazırlıklar techiz olarak adlandırılır.
isim, eskimiş, (teçhi:zi), Arapça techīz
Zıt Anlamlı Kelimeler İçin Tıklayınız
Terimler Sözlüğü İçin Tıklayınız
Nasıl Yazılır Kelimeleri İçin Tıklayınız
Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız
Deyimlerin Anlamı ve Cümle İçinde Kullanımları İçin Tıklayınız
Teçhiz Hakkında Bilgi, Teçhiz nasıl yazılır tdk, Teçhiz nedir
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası