"Otuz Beş Yaş", Cahit Sıtkı Tarancı'nın en tanınmış şiirlerinden biridir. Tarancı, yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin düzenlediği yarışmada bu şiirle birincilik kazanmıştır. Otuz beş yaş şiiri otuz beş mısradan oluşmuştur.(5x7) 11’li hece ve ababa sarmal uyak örgüsü kullanılmıştır.
Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma Kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanmadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı
Şiirin Biçim Özellikleri
Şiirin nazım birimi: Şiir, beş dizelik bentlerden (beşlik) oluşmuştur. Şiirin tamamı yedi benttir.
Şiirin ölçüsü: Şiir, 11li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Şiirin uyak şeması: a b a b a / c d c d c / e f e f e / g h g h g / ı j ı j ı / k l k l k / m n m n m biçimindedir.
Şiirin Ahenk Unsurları (Uyak ve Redifler)
1. Bent
eder
cevher
gider -er tam uyak
ömrün
bugün -ün tam uyak
2. Bent
ne var
halkalar
aynalar -ar tam uyak
yüz
görünürsünüz -üz tam uyak
3. Bent
insan
heyecan
yalan -an tam uyak
baksam ben değilim
adam ben değilim ben değilim redif; -am tam uyak
4. Bent
aşkımız
başladığımız
yalnızlığımız -ımız redif; -k(ğ) yarım uyak (kulak kafiyesi)
gelir
bir -ir tam uyak
5. Bent
varmış
yakarmış
anlarmış -mış redif; -ar tam uyak
sert olduğunu
dert olduğunu olduğunu redif; -ert zengin uyak
6. Bent
sonbahar
kuşlar
tarumar -ar tam uyak
benimsediğim
kim -im tam uyak
7. Bent
başında
yaşında
taşında -ında redif / -aş tam uyak
uyanmadın olacak
saltanatın olacak olacak redif; -ın tam uyak
Şiirin İçerik Yönünden İncelenmesi (Açıklama Yorum)
Cahit Sıtkı Tarancıdan önce pek çok şair arada bir kendilerinden bahsetmekle birlikte, dikkatlerini genellikle kendi dışındaki bir varlığa, doğaya, başka insanlara, sevgililerine veya bilinmeze çevirmişlerdir. Şair, bu şiirinde kendini konu edinerek zamanla nasıl değiştiğini üzülerek görüyor. Dünyayı, dostlarıyla ilişkilerini, gençlik yıllarını anımsayarak, hayatın geçiciliğini ve ölümü düşünüyor.
Bu duyuş ve düşünüş tarzı Cahit Sıtkının bütün şiirlerinde etkisini göstermektedir. Bazen açık, bazen de sezdirme yoluyla bütün şiirlerinde ölümü ve dünyanın geçiciliğini işlemiştir. Cahit Sıtkının ölüme bakış açısı kendinden önce bu konuyu ele almış pek çok şairden farklıdır.
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şair, birinci bentte bize İtalyan şairi Danteyi hatırlatıyor. Dante, otuz beş yaşındayken sürgüne gitmiş, yakalandığı yerde de öldürülmesi için hüküm verilmiş bir şairdir. Cahit Sıtkı, Dantenin meşhur eseri İlahi Komedyada Hayat yolunun ortasında kendimi karanlık bir ormanda buldum sözünden esinlenerek başlıyor şiirine. Şair, otuz beş yaşı, yolun yarısı olarak kabul ediyor. Bu yaştan sonra insanlar artık gelişimini tamamlamış ve gerileme dönemine girmiştir. Gençlik yıllarındaki canlılık, delidoluluk kaybolmuş, hayata bakış açısı değişmiştir. İnsanlar, bu değişimin karşısında çaresizdir. Şair de bu değişimin farkındadır ve çaresizlik içinde gençliğinin geçip gittiğini görmektedir.
Şakaklarıma Kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
İkinci bentte şair, aynaya uzun uzun bakarak, yaşlılığın belirtilerini açıkça görüyor. Saçlarındaki beyazları kar yağmasına benzetiyor. İlkbahar gençliğe, kış ise yaşlılığa işarettir. Saçlara beyazların düşmesi de yaşlanma belirtilerindendir. Şair, gençlik yıllarının sona ererek yaşlılığın başladığını üzülerek görüyor. Yüzde çizgiler belirmiş, gözaltları çökmeye başlamıştır. Şair, bu değişime inanamıyor. Yıllarca kendini beğenerek baktığı aynalara artık bakamıyor.
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Üçüncü bentte şair, eski resimlerine bakarak gençlik günlerini anımsıyor. Gençlik günlerindeki o umut dolu, şevk ve heyecanın doruk noktasında olduğu neşeli günler bitmiş; kaygılı, hüzünlü ve sıkıntılı günler başlamıştır. Şair, zamanın insanı nasıl olumsuz yönde değiştirdiğini vurguluyor.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Dördüncü bentte şair, eski günlerdeki dostluk ve arkadaşlıkların da birer birer bittiğini, yollarının ayrıldığını belirtiyor. İnsanları bir arada tutan okul, işyeri, mahalle gibi yakın çevre ilişkileri çeşitli nedenlerle bitiyor ve insanlar zaman içinde yalnızlaşıyor. Şair, bu yalnızlaşmanın hüznünü yaşıyor.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Beşinci bentte şair, gençlik yıllarında çevresine pembe gözlükle bakıp her şeyin iyi ve güzel yönünü gördüğünü, yaşlandıkça bunların olumsuz yönlerini de görmeye başladığını söylüyor. Gökyüzü hep mavi değildir; karardığı zamanlar da vardır. Su yalnızca içilmez; fazlası boğar. Ateş bizi yalnızca ısıtmaz; çok yaklaşınca yakar. Şaire göre, İnsan bu yaşa gelince sıkıntı, dert ve korkularının da farkına varıyor. Her geçen gün insanı biraz daha ölüme yaklaştırıyor. Daha önce farkına varmadığımız her şeyin kötü ve olumsuz yönlerini insan bu yaşlarda anlamaya başlıyor.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
Altıncı bentte, şaire gördüğü her şey ölümü hatırlatmaktadır. Ayva ve nar sonbaharda olgunlaşır. Sonbahar da kışın habercisidir. Sonbahar şaire kendi yaşını ve ölüme biraz daha yaklaştığını hatırlatıyor. Şaire ölümü, sadece sonbahar hatırlatmıyor, havada dönüp duran kuşlar da hatırlatıyor. Kuşlar pek çok şeyi çağrıştırabilir; barışı, özgürlüğü, sevgiliyi Ancak şaire ölümü çağrıştırıyor. Ölecek bir canlının üstünde bazı yırtıcı kuşların dönerek ölümü beklemesi şeklinde algılıyor. Bunun yanında her ölen ve her kaldırılan cenaze şaire kendi ölümünü hatırlatıyor. Her ölümün bir evi dağıttığını, yakınlarını perişan ettiğini gördükçe korkusu daha da artıyor.
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanmadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Yedinci bentte, bir kabulleniş vardır. Herkes bir gün ölecektir. Ancak ölümün ne zaman ve nasıl geleceği belli değildir. İnsan her gün uyur ve her sabah uyanır. Şair, ölümü de bir uykuya benzetiyor, ancak bu uykunun sonunda uyanmak yoktur. Herkesin günü gelince öleceğini bilmesi, uykuya dalar gibi olması, cenaze namazını saltanata benzetilmesi şair için birer avuntudur. Çünkü ölümden kaçış yoktur ve ölüm karşısında insan çaresizdir.
Şiirin teması: ölüm korkusudur.
Şiirdeki Söz Sanatları
Dante gibi ortasındayız ömrün telmih sanatı (Dantenin anımsatılması)
delikanlı çağımızdaki cevher istiare sanatı (cevher sözünde)
gözünün yaşına bakmadan gider iktibassanatı (gözünün yaşına bakmamak deyimdir)
şakalarıma kar mı yağdı? tecahül-i arif sanatı (bilip de bilmezlikten gelme sanatı); istifham sanatı (soru sorma sanatı) istiare sanatı (kar saçlardaki beyazlamayı ifade ediyor)
benim mi Allahım bu çizgili yüz? istifhamsanatı
su insanı boğar, ateş yakarmış tecahül-i arif sanatı
ne dönüp duruyor kuşlar istifham sanatı
Nereden çıktı bu cenaze? Ölen kim? istifham sanatı
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar istiare sanatı (bahçe sözünde)
Genel Değerlendirme
Otuz Beş Yaş Şiiri, ölüm korkusu, yaşlanma ve yalnızlık üzerine yazılan en etkileyici şiirlerden biridir. Yaş otuz beş yolun yarısı eder sözü halk arasında çok yaygınlaşmış adeta atasözü haline gelmiştir. Ölüm, üzerinde çok durulan ve her canlıyı ilgilendiren bir konu olduğu için pek çok insanı derinden etkilemiştir. Şair, ölümü kendinden önceki şairler gibi mistik bir havada değil, daha farklı ve daha gerçekçi bir açıdan işlemiştir. Ölüm, her ne kadar herkesin başında olsa da şair, bu konudaki kendi duygu ve düşüncelerine oldukça ağırlık vermiştir.
Cahit Sıtkı Tarancı
Hayatı
Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim tarihinde Diyarbakırda dünyaya geldi. Asıl adı Hüseyin Cahit Tarancıdır. Babası ticaret ve tarımla uğraşan Bekir Sıtkı Bey, annesi Arife Hanımdır.
Diyarbakırda başladığı ilköğreniminin ardından aile geleneğinden ötürü ortaöğrenimi için Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesine gönderildi. Lise öğrenimi için yılında Galatasaray Lisesine geçti. Fransızcayı çok iyi öğrenerek Baudelaire, Rimbaud ve Mallermein eserlerini okudu.
Şiir yazmaya lise yıllarında başladı. İlk şiirleri Galatasaray Lisesinin Akademi isimli dergisinde ve Servet-i Fünûn dergisinde yayınlandı. Ziya Osman Saba ile yılında okulda tanıştı. yılında girdiği Mülkiye Mektebinden ikinci senenin sonunda atılınca Yüksek Ticaret Okuluna girdi. Memuriyet sınavını kazanınca bu okulu da bırakıp çalışmaya başladı.
İlk şiir kitabı Ömrümde Sükût adıyla, henüz Mülkiye Mektebinde okurken yayınlandı. Sümerbankta başladığı memuriyet hayatını, Karabüke atanması üzerine sona erdirdi ve Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladı.
Cumhuriyet gazetesinin sahibinin desteğiyle yüksek öğrenimini tamamlamak üzere Parise gitti. Pariste okurken bir yandan Paris Radyosunda Türkçe yayın spikerliği yaptı; diğer yandan da Cumhuriyet gazetesine öyküler göndermeye devam etti. Paristeki öğrenimi sırasında Oktay Rıfatla tanıştı.
İkinci Dünya Savaşı başlayınca öğrenimini tamamlayamadan Türkiyeye döndü. yıllarında askerliğini çeşitli illerde yaptı. O yıllarda ailesi İstanbula yerleşmişti.
Askerlik dönüşü bir süre babasının ticarethanesinde çalışan şair, babasıyla arası açılınca Ankaraya gitti. Sırasıyla Anadolu Ajansında, Toprak Mahsulleri Ofisinde ve Çalışma Bakanlığında çalıştı.
yılında Otuz Beş Yaş şiiri ile CHP Şiir Ödülünü kazandı ve yurt çapında tanınan bir şair oldu.
4 Temmuz de Cavidan Tınaz ile evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini Düşten Güzel adlı kitapta topladı.
yılında geçirdiği bir krizden sonra felç oldu. İstanbul ve Ankarada çeşitli hastanelerde tedavi gördü. Bir yıl kadar da Diyarbakırda baba evinde bakıldı Ekim da tedavi için gittiği Viyanada hayata gözlerini yumdu.
Ölümünden sonra de arkadaşı Ziya Osmana yazdığı mektuplar Ziyaya Mektuplar adıyla yayınlandı. Aynı yıl kitaplarına almadığı şiirleri, şiir çevirileri ve kendisi için yazılanlar Sonrası adlı kitapta toplanarak yayınlandı. Aile bireylerine, özellikle de kız kardeşi Nihâle yazdığı mektuplar Evime ve Nihâle Mektuplar adıyla yılında TDK tarafından yayınlandı.
Ailesinin Diyarbakırdaki evi yılında Cahit Sıtkı Müze Evi olarak ziyarete açıldı.
Öyküleri, Cahit Sıtkı Hikâyeciliği ve Hikâyeleri adıyla kitaplaştırılarak yılında yayınlandı.
Edebi Kişiliği
Şiir yazmaya lise yıllarında başlaya Cahit Sıtkının ilk şiirlerinde Fransız şiirinin etkileri görülür. Bazıları Muhit bazılarınınsa Servet-i Fünun dergisinde yayınlanan ilk şiirlerini yılında Ömrümde Sükût kitabında topladı.
Cahit Sıtkı Tarancıya göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurmasanatıdır. Ölçülü, uyaklı veya serbest her türlü şiirin güzel olabileceğini savunmuş ancak ölçülü ve uyaklı şiir geleneğinden kopmamıştır.
Açık, sade ve herkesin anlayabileceği akıcı bir üslubu vardır. Zaman zaman bazı çağrışım ve simgelere başvurmakla birlikte; uzak çağrışımlar ve hayal oyunlarına pek yer vermemiştir.
Genellikle; ömrün geçiciliği, hayatın güzellikleri ve insan sevgisi üzerine şiirler yazdı. Sağlam tekniği ve lirizmiyle çağdaş edebiyatımızın en başarılı şairlerinden biri oldu.
Eserleri
Şiir
Ömrümde Sükût()
Otuz Beş Yaş()
Düşten Güzel()
Sonrası()
Mektup
Ziyaya Mektuplar()
Evime ve Nihale Mektuplar()
Öykü
Cahit Sıtkının Hikâyeciliği ve Hikâyeleri ()
Kim Milyoner Olmak İster Yarışması'nın dün akşam yayınlanan bölümünde, Kenan İmirzalıoğlu tarafından bir yarışmacıya sorulan "Otuz Beş Yaş şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı kaç yaşında vefat etmiştir?" sorusunun cevabı merak konusu oldu.
SORU: "Otuz Beş Yaş" şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı kaç yaşında vefat etmiştir?
CEVAP:
A- 36
B- 46 (Cevap)
C- 56
D- 70
Cahit Sıtkı Tarancı, zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim 'da 46 yaşında Viyana'da vefat etti. Cenazesi Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.
CAHİT SITKI TARANCI KİMDİR?
Tarancı, 4 Ekim yılında Diyarbakır'da dünyaya geldi. İlk okulu Diyarbakır'da okuyan Tarancı, orta öğrenim için Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne, ardından Galatasaray Lisesi'ne devam etti.
FRANSIZ ŞAİRLERİN ESERLERİNİ OKUDU
Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Tarancı'nın ilk eserleri Galatasaray Lisesi'nin çıkardığı "Akademi" ile dönemin ünlü "Servet-i Fünun" dergilerinde yayımlandı.
Tarancı, Fransızcayı ilerleterek, Stephane Mallarme, Charles Baudelaire ve Arthur Rimbaud gibi Fransız şairlerin eserlerini okumaya başladı. Cumhuriyet döneminin önemli şair ve yazarlarından Ziya Osman Saba ile yılında tanışarak yakın dost oldu.
İLK KİTABI MÜLKİYE'DE
Cahit Sıtkı Tarancı, ’de girdiği Mülkiye Mektebi'nden ikinci senenin sonunda atılınca, eğitimine Yüksek Ticaret Okulu'nda devam etti ancak memuriyet sınavını kazanıp Sümerbank’ta çalışmaya başladıktan sonra bu okuldan da ayrıldı.
"Ömrümde Sükut” adlı ilk şiir kitabı henüz Mülkiye Mektebi’nde iken yayımlanan Tarancı, Karabük’e atanması üzerine Sümerbank’taki memuriyetten ayrıldı ve öykülerini yayımladığı Cumhuriyet gazetesinde çalışmalarını sürdürdü.
Aynı yıllarda Peyami Safa ile tanışan usta şair, Cumhuriyet Gazetesi sahipleri Nadir Nadi ve Doğan Nadi'nin desteğiyle üniversite öğrenimini tamamlamak üzere Paris'e gitti. Paris Radyosu'nda Türkçe yayınlar spikerliği de yapan Tarancı, arasında Sciences Politiques'te yüksek lisans yaptı. Paris'teki yaşamı sırasında Oktay Rifat ile tanıştı.
"OTUZ BEŞ YAŞ" ŞİİRİ İLE YARIŞMADA BİRİNCİ OLDU
Türk şiirinin klasikleri arasında yer alan "Otuz Beş Yaş" şiirine imza atan Tarancı, 'da bu eseriyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin düzenlediği şiir yarışmasında birincilik elde etti ve yurt çapında tanınan bir şair haline geldi.
Tarancı, 'de Cavidan Tınaz ile evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini "Düşten Güzel" adlı kitapta bir araya getiren usta şair, 'te geçirdiği bir kriz neticesinde felç oldu. Tarancı, yatağa bağlı ve yarı bilinçli olarak İstanbul ve Ankara’da çeşitli hastanelerde tedavi gördü. Bir yıl kadar Diyarbakır’daki baba evinde bakıldı.
Tedavi için devlet tarafından 'da Avrupa'ya götürülen şair Tarancı, zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim ’da Viyana'da vefat etti. Cenazesi Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi. Ailesinin Diyarbakır'daki evi 'te "Cahit Sıtkı Müze Evi" olarak da ziyarete açıldı.
"SONRASI" ADLI KİTAPTA TOPLANDI
Yaşamı boyunca birçok esere imza atan Tarancı, 'te "Ömrümde Sükut", 'da "Otuz Beş Yaş", 'de "Düşten Güzel" adlı kitapları okuyucuyla buluşturdu.
Tarancı'nın vefatından sonra, kitaplarında yayınlanmayan şiirler, şiir çevirileri ve kendisi için yazılanlar "Sonrası" adlı kitapta toplanarak 'de yayımlandı. Arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar da aynı yıl, "Ziya’ya Mektuplar" adlı kitapta toplandı. Tarancı'nın gazetelerde çıkan 22 öyküsü ise Selahattin Öner tarafından 'da "Cahit Sıtıkı Tarancı'nın Hikayeciliği ve Hikayeleri" adlı eserde bir araya getirildi.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın yaşamı boyunca kaleme aldığı şiirlerden bazıları şunlar:
"Abbas", "Aşk Vakti", "Batan Gemi", "Ben Aşk Adamıyım", "Bir Umut", "Bir Kapı Açıp Gitsem", "Bugün Hava Güzel", "Can Yoldaşı", "Çilingir Sonrası", "Gidiyorum", "Hatıralar", "Hepimize Dair", "İlk Aşklar", "İki Ses", "Gündüz", "Hergünkü Ölüm" ve "Gün Eksilmesin Penceremden"
Cahit Sıtkı, Mart ’de Varlık’ta yayımlanan söyleşisinde kendine özgü bu şiir anlayışının zamanla nasıl geliştiğini şöyle anlatır;
“İlk yazılarımda biçim zayıflığı vardı; dize titizliği, “bütün” kaygısı yoktu. Eskiden duymak yeterlidir sanırdım. Ne kadar aldanıyormuşum! Bereket versin, sonradan kendimi toparlayabildim: Ömrümde Sükût ile Otuz Beş Yaş’ı okuyanlar bu farkı görebilirler. Edebiyat anlayışı zamanla oluşur.”
Şairin aynı söyleşide en çok kimleri okuduğu, kimlerin etkisinde kaldığı sorusuna verdiği yanıt ise şöyle;
“Villon’dan, Ronsard’dan başlayarak Superville’e, Pierre Emmanuel’e kadar bütün Fransız şairlerini okudum. Hepsinden de çok şeyler öğrenmişimdir.
Bu arada özellikle Baudelaire ile Verlaine’e çok şey borçluyumdur; bu şairler insana kişiliğini bulduran türden, ağabey ve dost şairlerdir; insana kötülük değil iyilik funduszeue.info şairler arasında da, dikkatli bir şiir okuyucusuna çok şeyler öğretecek olanları vardır.
Divan şairlerinden, halk şairlerimizden yararlandığım kadar, Yahya Kemal’den, Haşim’den ve daha yenilerden de yoluma ışık serpmiş olan şiirler hatırlıyorum.
İşini namuslu gören her şair, kendisinden sonra geleceklere kesinlikle bir şeyler öğretir. Bunun için, genç şairlerin, kendilerinden önce gelmiş olanları dikkatle okumaları çıkarları gereğidir.”
"OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ"
Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiiri, Türk edebiyatının kült şiirleri arasında yer alır. Behçet Necatigil’in deyişiyle: “Şiirlerinde, yaşamanın ve aşkın güzelliğini öven, ölümün üstünlüğünü vurgulayan, Türkçeyi bütün tatlılık ve anlatım gücüyle şiire geçiren Cahit Sıtkı Tarancı, döneminin en çok okunan şairlerinden biri olmuş, hiçbir akıma bağlanmadan kendine özgü bir şiir geliştirmiştir.”
"Otuz Beş Yaş"
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası