naif şiirler / Naif şiirleri - Naif şiiri - Naif ile ilgili şiirler.

Naif Şiirler

naif şiirler

Kibar ve Naif Dizeler

Şairlerimizin aşka dair naif, zarif, kibar dizelerini sizler için hazırladık.

Jakub Schikaneder, Večer v zahradě,

Jakub Schikaneder, Večer v zahradě, 

1. Oktay Rifat, Evvel Zaman

Her ağacın arkasından karşıma siz çıktınız
Öylesine çoktunuz ki bunaldım yalnızlıktan
Rüzgârınız esiyordu dağ taş deli gibi
Savruldu kulelere dayadığım merdiven

Her köşebaşından karşıma siz çıktınız
Öylesine yoktunuz ki ağladım deliye döndüm
Kanınızla incelen taşlar yüzüyordu
Eski denizleri andıran bulutlarda

Sayısız gitmiştiniz ne yazık
Evvel zaman içinde gibiydiniz
Uzandım yerden usulca aldım gökyüzünü
Siz atmıştınız

Peder Severin Krøyer, Summer Evening On The Beach At Skagen,

Peder Severin Krøyer, Summer Evening On The Beach At Skagen,

2. Atilla İlhan, Rüya Bu ya

size bu akşamı hazırladım

ayıp mı oldu dersiniz

şu küçük yağmuru kirpiklerinizde parlayan

iki üç ağaç buldum getirdim / ıhlamur ağaçları

komşulardan öğrendim bunları severmişsiniz

size bu akşamı hazırladım

ayıp mı oldu dersiniz

bir avuç ışık serpeceğim

şöyle ankara uzaktan

şunlar gece reklamları toz yeşili canavar sarı

belki yok balkonlarda hanımeli istersiniz

cankurtaran sirenleri karanlık sokaklardan

bilmem bulabilir miyim / gücüm bu aşağı yukarı

size bu akşamı hazırladım

ayıp mı oldu dersiniz

biraz bulut saklamıştım geçen sonbahardan

mehtabın yaldızladığı bir deniz kenarı

koyduğum yeri unutmuşum

fakat görebilseydiniz

n’olur çabuk gelin manzara dağılmadan

fazla uzun sürmez hayallerimin ayarı

size bu akşamı hazırladım

ayıp mı oldu dersiniz

Valery Shevchenko

Valery Shevchenko

3. Özdemir Asaf, Altıncı Gün

Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,
Siz yoktunuz&#;&#;

4. Orhan Veli Kanık, Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum

Laura Knıght, Evenıng On The Beach

Laura Knıght, Evenıng On The Beach

5. Oruç Aruoba, Doğançay&#;ın Çınarları

IX

Bahar gelir sonunda–
Bu mu güvendiğiniz?
-Güvence değil ki bu:
Gidiverir de, sonunda

Ne yapabilirsiniz ki
…şimdi, artık, durdu
Hep yapamadıklarınızla
Hiç yapamadıklarınız

Oysa dönüp bir baksanız
Görürsünüz nasıl gidiyor
Koyak boyu dağ ardına
Olanca görkemiyle —

Dönüp bakmazsınız bile
Ya biz–ne yapalım ki
Size anlatmak için–hiç
Anlatamadıklarımızsınız

Sorumlusu da biziz bunun–
Garip gelebilir bu söz:
Sorumlularınız sizin–
Bizim anlamamız bile zor:

Duruyoruzdur siz gelirken
Gelirsiniz ve geçersiniz–
Bizse hâlâ oradayızdır
Bütün olanlardan sonra

Bu yüzden : nasıl başında
Görmedinizse bunu
Sonunda da zaten geçmiş
Ve görmemişsinizdir

Biz kalırız öyle–
Yüklenerek sizin yeni
Yüklerinizi de–kabul
lenerek–ki nasıl, ağır

— yakınma gene!
Katarız, buyur ederek
En canlı yerlerimize
Sizin ölümlerinizi de

— “O kadarcık” mı?
Değil : o sözü de içeren
Kocaman bir kubbe kurarız
Ki boşuna yaşanmış olmasın

Hiçbirşey : ne dingin geçit
Ne soğuklarda ılık sarılış
Ne güneşi batırma oturuşu
Ne fırtınaya dalıp ıslanma–

Hiçbirşey geri kalmasın
Diye buradayız biz–
“Burada Olmamızın
Anlamı” : yitirtmemektir

6. Metin Altıok, Dörtlükler

“Ben” diyorsam eğer bilin ki o sizsiniz.
Ne çok şey paylaşıyoruz sizinle,
Sessizce ve belli belirsiz;
Kiminizle acıyı, umudu kiminizle

Martin Johnson Heade, Sailing by Moonlight,

Martin Johnson Heade, Sailing by Moonlight,

7. Gülten Akın, Deli Kızın Türküsü

I

Sabahleyin

Karayı kaldırın mavi koyun umudumu yitirmedim
Beni çağırın gülümserken uykunun bir yerinde
Eliniz beyazken uzatın isterim
Karayı kaldırın sevgi koyun umudumu yitirmedim

Ben ışıklar konfetler bayramlar istemem
Uzanmışım gölgeliğe bir başıma
Şu uzaktan tükenmez yalnızlıktan
İçten içe ürküyorum ama
Böyle de iyiyim

Siz dayanılmaz bir &#;Günaydın&#;sınız
Sabah sabah insanı ayağına getiren
Hiç yoktan dünyayı kendini sevdiren
Siz çocuk ağızlı bir &#;Günaydın&#;sınız

Çocuk ağzınızla biraz daha durun
Gittiğinizde güz gelmiş olacak

Güz gelirken bir yanı kara sevdalarla
Avcumda bu yavru kuş varken tedirgin
Sizde tutunacak yaslanacak kollar
Biraz daha durun biraz daha
Karayı kaldırın mavi koyun umudumu götürmeyin

Akşamüstü

Yollarda akşam dönüşü yorgun argın
Siz yoksunuz şiir yazan ellerim yok
Yarımla dışa dönmüşüm yarım susken
Çizginin üstindekiler yüz yüze
Koca bir gün ne yapmışım nasıl yaşamışım
Haberim yok

Dokunup çekilen bir şarkı rüzgarla
Vakti yalanlıyor sıcak sıcak
Sinema dönüşü iş dönüşü yahut bahanesiz
Beyazın tam ortasında bekliyorum
Ya gelmezseniz ne olacak

Harald Slott-Møller, Midsummer Night near Vejle Fjord,

Harald Slott-Møller, Midsummer Night near Vejle Fjord,

8. Afşar Timuçin, Büyük Yol

Büyük yolları küçük adımlarla yürüyenlerin
Sizden soracakları olacaktır
Yollarınız nasıl da dikenliydi derlese çekinmeyin
Sorarlarsa söylemeyin tabanlarınızdaki ağrıyı tanıyamazlar

Sizin içinizde olup bitti bütün kuşkuların kesinliği
Sizin acılarınızda çiçeklendi çıkış vermeyen akşamlar
Denizsiz kalan bütün gemiler yüreğinizin derinliğinde
Büyük kayalıklarda bitmez yorgunluklar gibi durmaktadırlar

Geceleriniz çok karanlık mıydı derlerse ses vermeyin
O karanlık geceleri onlar yaşamadılar
Karanlıktan korktuğunuz büyük geceleri unutmayınız
Değil mi ki sizinle başladı bütün aydınlıklar

Onlar kendilerini her başlangıcın nedeni sayacaklardır
Amaç diye belirleyeceklerdir göz koyduklarını
Yol başlarını tutacaklardır geçit vermemek için
Korkaklar tarlalar boyunca dikeceklerdir korkuluklarını

Adınızı unutturmak isteyeceklerdir adınızı öne sürmeyin
Gösterilere boğmayın bir çocuk çığlığı gibi başlayan başkaldırmanızı
Ne olmuşsa bizimle olmuştur diyeceklerdir
Bırakın desinler taşımaktan korkmuyorlarsa yüreklerindeki taşlaşmışı

Büyük yolları küçük adımlarla yürüyenlerin
Karşınıza dikildiği akşamlar olacaktır
Birlikte yürüyelim derlerse hayır deyin
Adımları adımlarınıza uymayacaktır

9. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Öyle Siz

Mostar’da masmaviydi gün
Birdenbire çıkıvermiştiniz karşıma

Çarpan aydınlığınızla sallanmıştım düşüyordum
Arkadaşınız tutmuştu yavaşça omzumdan
Mersi, demiştiniz gülerek

Öyle anlamış
Öyle tatlı
Öyle yakın
Öyle sıcak
Öyle siz

Ölürken bile işitilecek olan

Charles-Amable Lenoir, Reverie,

 Charles-Amable Lenoir, Reverie,

 Behçet Necatigil, Sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

 Ziya Osman Saba, Yetişir

Beni hatırladıkça,
Ara sıra gönlümü al.
Sokakta görünce, gülümse,
Yanıma yaklaş,
Az elin elimde kal.

Evine misafir geleyim,
Kahvemi sen pişir.
Taze doldurulmuş sürahiden
Bir bardak su ver
Yetişir&#;

Emile Friant, The Lovers (Autumn Evening), (2)

 Emile Friant, The Lovers (Autumn Evening),

Hilmi Yavuz, Size Bakmanın Tarihi

size bakmanın tarihi! siz
bir gonca kadar kendiliğinden
yazılmış olmalısınız
derin, korkunç ve ergen
kalbim, sevdalara sığmayan kalbim
bir dağı içeriyor geçerken
siz o dağa sanki kış
ve sanki bıldır yağan karsınız
umarsız sözcüklere bulanmış

size bakmanın tarihi! siz
bir keteni köpürten yaz
ve inanılmaz
yalnızlıklarsınız: sadece
sizin olan o vahim, o beyaz
ve kuytu gurbet sesleriyle
işlenmiş yazdıklarınız
ve yanık, kavrulmuş dizelersiniz
kimbilir hangi sevdalara dolanmış

size bakmanın tarihi! bir
kalbime güvensem sizi hep
okurdum ben&#; ama nedense
hep aynı hüzün ve
hep aynı tutkuyla
bakmayı bilmediğimden, ne yapsam
bir ilenç, bir kargış
gibi ardım sıra geliyor şairliğim
o solgun yolculuğa adanmış

O güzel insanı şiirleriyle, ve sevenlerinin onunla ilgili anılarıyla anlatmak istedik.

Huzurlarınızda birbirinden zarif şiirleriyle bir naif şair, Özdemir Asaf&#;

Aynanın Oyunu

ozdemir-asaf-surayi-devlet
Bir çocuk doğdu, bendim.
Sıraya girdim insanlar içinde.
Alay bayrak büyüdüm
Odalar, sofalar içinde.

Bir ayna doğdu, gördüm.
Sıraya girdi aynalar içinde.
İsime geldi, aldım,
Çarşılar, pazarlar içinde.

Bunca yıl yüzüne baktım.
Kendisini aşmadı
Olanlar içinde.

Bir sabah uyandım,
Duruyordu karşımda
Düşmancasına,
Bir cam,
Aldanmış,
Kendini ayna sanmış..

11 Haziran tarihinde Ankara&#;da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun&#;dur. Babası Mehmet Asaf, Şûra-yı Devlet&#;in kurucularındandır.

Bağlaç

ozdemir-asaf-seda-arun-2
Dünyanın en büyük ordusu iki kişidir,
En kalabalık kenti de bir kişi&#;
Başladığından beri onların bitmez savaşı
Evden eve taşınır durur o bir kişi.

Özdemir Asaf&#;ın kızı Seda Arun anlatıyor:

Babam 11 Haziran, halam 12 Haziran ’te Ankara’da doğmuşlar. Ayrı gün ikizleri. Şûra-yı Devlet’in (Danıştay) kurulmasında büyük emeği olan dedem Mehmet Asaf’a yılında Atatürk’ten bir haber gelir: “Asaf’a söyleyin, Ankara’ya gelsin.” Aile, İstanbul’dan Ankara’ya taşınır. İkizlerin doğumunu, Ankara&#;daki bir hastanede Operatör Dr. Mim Kemal Öke yapar. Mehmet Asaf, kısa süren hastalığının ardından yılında vefat eder. Aile tekrar İstanbul’a taşınır. İkizler okul çağındadır. Atatürk, İsmet İnönü’ye “Asaf’ın çocuklarını bir okula yerleştirin” talimatını verir. O dönemde soyadı olmadığı için babam ilkokula Özdemir Asaf olarak kaydolur. ’te çıkan Soyadı Kanunu ile babaannem &#;Arun&#; soyadını alır.

Ağlamak

ozdemir-asaf-sabahat-hanim
Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlıyabiliyorsan
Acılar art arda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli gülmeli

Sevin ağlıyabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.

Seda Arun&#;dan devam edelim:

Üniversite eğitimini yarım bırakan babam, annemle evlenir. Şakacı yönü az bilinen babamın, benim doğumumla ilgili hoş bir anısı var. İstanbul, Acıbadem&#;deki köşkün büyük bir bahçesi, bahçede de meyve ağaçları vardır. 26 Haziran günü bahçeden toplanan armutlar büyük bir iştahla yenir. Annem hamile olduğu için biraz daha fazla yer. Akşam herkes odasına çekilince annem, “Özdemir, çok sancım var” der. Babam da “Haklısın Sabahat, benim de çok sancım var. O kadar armut yememeliydik” diye cevap verir. Babam uyur, ama annem uyuyamaz. Tekrar seslenir: “Özdemir, dayanamıyorum, çok sancım var.” Babam “Uyuduğuma bakma, benim de çok sancım var, ben de dayanamıyorum” der. Sabah olduğunda annem hâlâ sancılıdır. Babaannem, teyzem, halam, annemi Zeynep Kâmil Hastanesi’ne götürürler. Sancının armuttan değil, doğumdan olduğu anlaşılır.

Akıl Gözü


Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.

Özdemir Asaf, bir süre sigorta şirketlerinde çalışır, daha sonra bir basımevi kurar. Bu arada Tanin ve Zaman Gazetelerinde çalışıp çeviriler yapar. İlk yazısı Servet-i Fünun, Uyanış dergisinde çıkar. yılında Sanat Basımevi&#;ni kurar ve kitaplarını &#;Yuvarlak Masa Yayınları&#; adı altında yayımlar.

Harcamalar

ozdemir-asaf-mektup
Mektuplar aldım sevindim,
Birinde denmiş geliyorum
Öbüründe yazılmış geleceğim.
Bekledim bekliyorum.
Bir yaşam verdim.

Açtım bir başkasını,
Uzun-uzun yazmış gel.
Okumadan arkasını
Gittim gidiyorum
Bir başka yaşama bedel.

Biri demiş sen, biri demiş ben.
Seni ben anladım, beni sen.
Bir yaşam daha verdim
Beklerken giderken dönerken.
Kaldı elimde üç beş mektup,
Üç beş yaşam.
Bir onları da açsam okusam
Önceki yaşamları unutup
Ya beklesem, ya da gidip arasam.

İstanbul Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken başlar Özdemir Asaf’la Sabahat Hanım’ın aşkı… Ama bir ara Sabahat Hanım okul değiştirir. Kendisi için her gün sınıfta yer tutan ve yolunu gözleyen Özdemir Asaf, bu ayrılığa dayanamaz ve hastalandığı bir gün ateşler içinde Sabahat Hanım’ın adını sayıklar. Annesi ve teyzesi arayıp Sabahat Hanım&#;ı bulur ama aileler okul bitmeden evlenmelerine izin vermez… Böylece mektuplu ve hasretli günler başlar… Özdemir Asaf, mektup yazmasına gerek kalmayacak günleri özler ama tüm yaşamı Sabahat Hanım’a mektup yazarak geçer.

Aşk

ozdemir-asaf-ask
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

Özdemir Asaf&#;ın ilk eşi Sabahat Selma Tezakın&#;dan, Seda isimli bir kızı; ikinci eşi Yıldız Moran&#;dan ise Gün, Olgun ve Etkin adında üç oğlu vardır.

Lavinya

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

&#;Lavinya; hayalimdeki muhteşem sevgili demektir ve bir çiçek cinsidir, ölüm çiçeği… Ve aynı zamanda, Lavinia, Shakespeare’in, Titus Andronicus isimli eserinde, Roma İmparatorluğu&#;nun baş komutanı olan Titus&#;un güzeller güzeli kızıdır. Tamora’nın iki oğlu tarafından tecavüze uğrar ve babası Titus tarafından öldürülür.&#;

Edebiyat matinelerinin yıldız isimlerindendir o dönemlerde. Özdemir Asaf “R”leri telaffuz edememesine rağmen çok iyi bir diksiyonla şiir okur. Bu şiir matinelerinde hep sona bıraktığı, en çok sevilen, en çok istenen şiiri ise “Lavinia”dır. Özdemir Asaf, üniversitede öğrenciyken bu şiiri platonik aşkına yazar. Ardından açılan bir yarışmaya gönderir ve kazanır. Bir rivayete göre kazandığı yarışmada şiiri okurken kız da salondadır ama Asaf şiiri okurken salonu terk eder. Kırılan şairimiz, kıza duygularını asla açmaz.

Kelimeler&#; Kelimeler

ozdemir-asaf-yelkenli
Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.

Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.

Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski kelimelerle olmasa
İnsanın ömrünce devam edecek.
Gözlerin önünde bir oyun, ardında bir oyun.

Anladı, ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgârlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.

Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Kendisine varmadan eskidiğini

Şair, şiirlerinde babasının Asaf ismini kullanır, oysa asıl ismi Halit Özdemir Arun’dur. yılında Cağaloğlu’nda bir matbaa açar. Açılış işlemleri için gittiği vergi dairesindeki memur adını sorar. R’leri “ğ” olarak söyleyen şair, “Halit Özdemiğ Ağun” der. Özdemir, bilinen bir isim olduğu için memur belgelere “Halit Özdemir Ağun” yazar. Şair, bankonun üzerinden eğilerek bakar. Yanlış yazıldığını görünce “Soyadımı yanlış yazdınız, doğğusu Ağun” der. Memur yüzüne bakar. “Evet, Ağun” der. “Hayığ, hayığ Ağğun.” “Beyefendi anladım. Ağun.”, şair sinirlenir. Cebinden kalemini kâğıdını çıkarır, kocaman harflerle ARUN yazar, R’lere basa basa yüksek sesle okur. “AĞĞĞĞĞUN.”

Ki

ozdemir-karakoy-eminonu
Yanılmıyorsam, saygılarla yalnızdım..
Saygılar duymasaydım, yanılmazdım..
Yaslanacak anılarım olsaydı,
Söyleye söyleye, böyle saklamazdım.

Bir başka gün de matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar: “Neğeye biğadeğ?” Özdemir Asaf utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner. Oradan Karaköy’e kadar yürür.

Yalnızlık Paylaşılmaz

ozdemir-asaf-siir-kitabi
Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.

Bir düşün&#;de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

Özdemir Asaf&#;ın ikilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte alay ve taşlama, şiirine egemen olan öğelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen-ben ikileminde vermiştir.

Özlem

ozdemir-asaf-cocuklar
Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben..
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.

Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice..
Aklımda sen.

Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.

Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda..
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık;
Uyuyorsun yanımda.
Güzelce..

Şairin oğlu Gün Arun anlatıyor:

Bana öyle geliyor ki, babam şair olduğu için farklı değildi. Farklı olduğu için öylesine şiirler, epigramlar, yazılar yazmış ve alışılmadık bir baba olmuştu herhalde. Duygusal yerine duygu dolu, düşünceli, anlamlı demek daha doğru olacak. Şimdi geriye baktığımda karmaşık değil, dolu ve zengin bir ruh, düşünceyle beslenen, açık görüşlü, bilge bir adam görüyorum. Tabii ki başarısızlıkları, kırgınlıkları, üzüntüleri de vardı mutlaka.

Çocuklara

ozdemir-asaf-cocuklara

Yalan bile söylerken
Prensibim doğruluk
İsterim ki ben
Sen de öyle ol çocuk

Gün Arun&#;dan devam edelim:

“Babaaaa…” diye koşar, atlardık kollarına babam eve geldiğinde. Üzerine biraz tırmanır, o günkü heyecanlarımızı anlatır, endişe ve sorularımızı iletirdik. Konuşurduk… Dinlerdik… Kısa belki ama genellikle yoğun, her zaman karşılıklı sevgi ve saygıyla içten sohbetler… Sonrasında babam ceplerinden birine elini daldırır, bizler için getirdiği fındıkları, fıstıkları çıkarırdı. Kimi zaman simit… Bir gün, yavru bir kedi… Onların aralarında ya da başka bir cepte; peçeteler, kağıtlar, şiirler, belki bir iki tercüme, düşünceler, an ve anılar…

Yaşam

ozdemir-asaf-profil
Sanırım görmediniz;
Şimdi şuradan geçti.
Yazık görmediyseniz,
Böcek gibi güzeldi.

Şiirde bir anlam ve bir görüşün yansıtılması gerektiğine inanmıştır Özdemir Asaf. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir.

Mesaj

ozdemir-asaf-siir-kitabi-2
ölebilirim genç yaşımda,
en güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim.
şimdi kavak yelleri esiyorken başımda,
sevgilim,
seni bir akşamüstü düşündürebilirim.

Kızı Seda Arun&#;a dönelim tekrar: Birinci sınıfa başladığım gün, öğretmen &#;şiir bilenler parmak kaldırsın&#; dediğinde ben de parmak kaldırdım. Benden önce kalkanlar ya Atatürk, ya bayram ya da anne şiirleri okudular alkışlar eşliğinde. Sıra bana geldiğinde siyah rugan ayakkabılarımın gıcırtıları eşliğinde heyecanla tahtaya kalkıp o küçücük yaşımda evdeki toplantılarda sık sık okunan ve bu yüzden ezberlediğim babamın bir şiirini okudum; ama şiir bittiğinde alkış değil derin bir sessizlik doldurdu sınıfı. Ve sonra öğretmenin, &#;Sen bu şiiri nereden biliyorsun, kim ezberletti bu şiiri, kimin şiiri bu?&#; diye art arda soruları sıraladı&#;
&#; Babamın.
&#; Baban ne iş yapıyor?
&#; Matbaacı.
&#; Babana söyle, yarın okula gelsin.
Akşam eve gider gitmez olanları anlattım babama ve beklediğim gibi bir yanıt aldım babamdan&#; Evet, sessizce dinledi ve güldü, yalnızca güldü&#;. &#;Uzun saçları, gür bıyıkları, siyah beresi, bakışlarındaki ışıltısı, r&#;leri söyleyemeyişi&#; onu arkadaşlarımın babalarından ayırıyordu. Babamın Özdemir Asaf olduğunu öğrenmem için ilk kitabının basılmasını beklemem gerektiğini o günlerde bilmiyordum.&#;

Seni Saklayacağım

ozdemir-asaf-yasli
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.

Devam ediyor Seda Arun:

yılının Aralık ayında babam hastalandı, doktor yaptığı ilk tetkiklerden sonra hastaneye yatmasını istedi ama hastalığının tedavisi mümkün değildi. Bunu herkes biliyor ama babam bilmiyordu. Yaşayacağı zaman çok kısaydı ve yapılması gereken her şey yapılmıştı, o nedenle eve götürmemizi söyledi doktor. O gün, o sağlıksız haliyle bile &#;Bizim duraktan tanıdık bir taksici çağırın, pisi pisine bir trafik kazasında ölmeyeyim.&#; dedi. Bu şakasını yıllar önce şiir olarak yazmıştı zaten; &#;ölüm Allahın emri / trafik olmasaydı&#;. O gün Bebek&#;teki evine sağ salim vardı ama zamanı çok kısaydı.

Son Şiir

ozdemir-asaf-hapishane
“Hastanede veya hapishanede
Hayatını yazma!
Sonunu bir merak eden çıkabilir
Hastanede her gece insan
Birkaç yaşam yitirebilir ya da yaşayabilir
Hapishanede ise her sabah.”

Röntgenlerin korunduğu sarı kâğıda hastanede yazdığı son şiir isimsizdir. 28 Ocak ’de 58 yaşındayken İstanbul’da hayata veda etti. Mezarı Rumelihisarı Mezarlığı’ndadır.

Susmanın İkinci Yüzü

ozdemir-asaf-mezar
Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde..
Şimdi bütün susmalar bir odanın içinde..
Anlatmaya bir sözcük, bir bakış arıyorlar,
Önce sakladıkları, bir adamın içinde.

Türk edebiyatının çelebi ismi Haldun Taner, Özdemir Asaf&#;ı şöyle tanımlar; &#;O şairden başka hiçbir şeye benzetilemezdi. Gençliğinden beri bakışından, duruşundan, yürüyüşünden ve özellikle düşünüşünden bohem, özgür, şair kişiliği kolaylıkla okunurdu. Onun kadar nezaketini ve akıl ölçüsünü bir an bile yitirmeyen başka insan tanımadım. nezaket Özdemir&#;in takısı değil özüydü&#;&#;

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası