hasbiyallahu ve kefa semiallahu limen dea leyse vera allahu münteha / kün fe yekun: ZİLHİCCE AYI ZİKİRLERİ

Hasbiyallahu Ve Kefa Semiallahu Limen Dea Leyse Vera Allahu Münteha

hasbiyallahu ve kefa semiallahu limen dea leyse vera allahu münteha

Sanal alemin en guzel iki yorumu biraz gülelim

Ramazanın yarısından sonra başlayan ayrılık hüznü, Kadir Gecesi'nden sonra artar ve son teravih-son oruçla birlikte zirveye çıkar. Artık rahmet ve mağfiret ayı bitmekte, bire bin verilen geceler veda etmektedir. Maneviyata duyarlı nice mü'min gözyaşı döker, hatta bayramı buruk geçirir.

Şevval ayında tutulan altı oruç acılı yüreklerimizi bir derece teskin eder. Sanki Ramazan'ın küçük bir uzantısını yaşarız. Kurban Bayramı'ndan önceki Zilhicce'nin ilk on günü ise, Ramazandaki bol sevaplı ve çok feyizli ibadetlerden ayrılan mahzun gönüllerimize âdeta bir "teselli armağanı"dır. "Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı?" ya da "Ah, Ramazanı hakkıyla ihya edebilseydim?" diye yanan gönüllerimize muhteşem bir fırsattır bu on gece.

Kur'an-ı Kerim'de Fecr Suresi'nin başında, "On geceye yemin olsun ki?" ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan'ın son on günü veya Muharrem'in onuncu gününe (Aşure Gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur. Yani her senenin Kurban Bayramından önceki ilk dokuz günü ve Kurban bayramı günü olmak üzere tam "on gün"

Zilhicce, umumi af ve bağışlanma ayıdır

Kamerî ayların 12'ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm'ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu mübarek ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi "leyâli-i aşere", yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı'nın ilk günüdür.

İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem müjdesi:

"Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir." (Tirmizi: Savm, 52; İbn Mace: Sıyam, 39)

Demek ki, bugünlerde tutulan bir oruç, 360 gün oruca bedel olabilir. Rabbimizin rahmet ve bereketi o kadar coşmaktadır ki, bir günlük oruca bir yıllık oruç sevabı vermektedir. Böyle güzel ve tatlı bir müjdeye ilgisiz kalmak mümkün mü? Bu gecelerin Kadir Gecesine benzetilmesi ise, ayrı bir güzelliktir. Çünkü, Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır ve 83 yıllık ibadete bedeldir.

Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin

Yine Efendimizden (s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:
"Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!" (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)

Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise Allahu ekber demektir. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap olduğunu anlayabiliriz.

Yukarıdaki hadisi destekleyen şöyle bir rivayet daha vardır: "Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce'nin ilk on gününde yapılan işten daha faziletli ve yüce, Allah'a daha sevimli olsun?" (Tirmizi, Savm: 52; Darimî, Savm: 52)

İbni Abbas'ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli olduğunu gösteriyor:

Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
"Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce'nin ilk on günün)deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler yoktur."
Sahabeler, sordular:
"Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da mı?"
Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:
"Evet, Allah yolunda cihat da. Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka." (İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)

Buna göre, cihada çıkıp malını feda edip kendisi de şehit olan kimsenin ameli bu on gündeki amelden daha faziletlidir.

Arefenin yeri başkadır

Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa, hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.

Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına keffaret olur." (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)

Hz. Ebu Bekir'in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe'nin (r.a.) huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su dökülüyordu. Abdurrahman ona:
"Orucunu boz" dedi. Hz. Aişe:
"Resulullahın (s.a.v.), 'Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına keffaret olur' dediğini işittiğim halde iftar mı edeyim?" dedi. (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 458)

"Keffaret olur", günahları örter, affettirir, demektir. Bizim gibi neredeyse bir günah denizinde yüzen ahir zaman Müslümanları için bundan daha büyük bir müjde olabilir mi? İşte af ve mağfiret fırsatı!

Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle demiştir:
"Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir." (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 460)

Demek ki, bir günlük arefe orucu, üç yıllık normal günlerde tutulan oruç sevabına denktir.

Efendimiz, bugünün faziletini şöyle anlatır:
"Arefe günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden azat olunmaz. Kim Arefe günü gerek dünya ve gerekse âhiret ile ilgili olarak Allah'tan bir şey isterse, Allah onun dileğini karşılar."

Yine konuyla ilgili bir hadis şöyledir:
"Arefe gününden daha faziletli bir gün yoktur. Allahü Teala o gün, yer ehli ile meleklere karşı övünür ve (Arafat'taki hacıları kast ederek) şöyle buyurur:
'Kullarıma bir bakın. Saçları başları dağınık, toz toprak içinde her uzak ilden bana geldiler. Bu hâlleri ile onlar, rahmetimi ümit etmekteler, azabımdan dahi korkmaktalar. Şahit olunuz, onları bağışladım. Onların yerlerini cennet eyledim.'
Melekler derler ki:
'Onların arasında biri var ki; yalancıktan bu işi yapar. Falan kadın da öyle.'
Allahü Teâla şöyle buyurur:
'Onları da bağışladım.'

Arefe günü olduğu kadar, hiçbir gün cehennemden daha çok azat edilen olmaz."
Bu arada şunu hatırlatalım: Hadislerde zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramı'nın birinci günüdür, bugün oruçlu olmak caiz değildir; ancak o gün de ibadet günüdür. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramı'ndan önceki ilk dokuz gündür. On geceye ise, Kurban Bayramı'nın gecesi dahildir. Çünkü geceler önce gelmektedir.
Ayrıca Zilhicce'nin sekizinci gününe "terviye günü" dokuzuncusuna "Arefe günü"; Kurban bayramı gününe (onuncu güne) "nahr=kurban günü", ondan sonraki üç güne de "teşrik günleri" denilmiştir.

Bu günlerde kazası olmayanlar, beş vakit namaza ilaveten nafile ibadetlere de ağırlık vermelidirler. Kazası olanlar ise daha çok kaza namazları kılmalıdırlar.

Bu on günü hangi ibadetlerle değerlendirmeliyiz?

Her şeyden önce her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Çünkü, hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutamaz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur'an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır.

Hatta affa ve rızaya nail olmayı hedef kabul ederek, bu on günü sanki Ramazan'ın son on günüymüş gibi geçirmeliyiz. Buna güç yetiremeyenler, hiç değilse arefe gününü ve bir gün öncesini oruçla ve ibadetle geçirmelidirler. On gece içinde, bilhassa terviye, arefe ve bayram gecelerini ihya etmenin özel bir yeri vardır.

Arefe günü bin İhlâs Suresi okumak çok faziletlidir. Çünkü arefe, tevhidin, azamet ve kibriyanın tam hissedilip ilan edildiği gündür. Bunun için Arefe gününün sabah namazında başlayıp bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar 23 vakit farzlardan sonra teşrik tekbirlerini getirmek vaciptir. Hatta bu tekbirleri on gün içinde müsait oldukça söylemek büyük sevaptır.

Bugünlerde milyonlarca mü'min haccetmek için mukaddes topraklara gitmiş, kimi Kâbe'yi tavaf ediyor, kimi ağlayarak dua ediyor, kimi Medine'de Ravza-yı Mutahhara'da gözyaşı döküyor, kimi zikir ve dua ile sa'y ediyor, kimi Makam-ı İbrahim'de gözyaşıyla namaz kılıyor, kimi Mültezem'de af için yalvarıyor? Hepsi kendileri ve mü'minler için af, mağfiret, rıza, tevfik ve hidayet istiyor. Arefe günü ise, hepsi Arafat'a gelmiş, "Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk" sadalarıyla asumanı inletiyor, gözyaşıyla kıldıkları namaz ve ettikleri dua ile Rabbimizin rahmetine sığınıyor.

İşte kendimizi hayalen hacda hissetmek, onları izleyerek kendimizi onların içinde saymak yoluyla manevî bir hâl kazanabiliriz. İnşallah dua ve ibadetlerimizin hacıların yaptıkları ubudiyete dahil olmasını ümit ederek ibadet edelim.

Şunu da unutmayalım ki, hadislerde verilen müjdelere nail olmak için o günleri nicelik ve nitelik olarak en üst seviyede değerlendirmemiz gerekir. Böylece bambaşka bir halete bürünür, ibadetin hazzını yaşar, inşallah Kurban Bayramı'na affedilmiş olarak girebiliriz.

-"Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!" (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)

- Kamerî ayların 12'ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm'ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. Bu mübarek ayın birinden onuna kadar olan zaman dilimi "leyâli-i aşere", yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı'nın ilk günüdür.

- Bu on günde beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur'an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır.

On Günlük İhyanın Püf Noktaları

- Birçok insan bugünlerin kıymetini bildiği halde günlük işlerin ve ilişkilerin içinde tam bir ihya programı yapamıyor. Ya unutuyor ya dünya işlerine zaman ayırıyor ya da tam istifade edemiyor. Bunun için şu basit, ama etkili tavsiyelere dikkat edin:

- Her yılın Kurban Bayramı öncesi 9 günü ile Kurban Bayramı gününü yani Zilhicce'nin ilk on gününü ajandanıza veya her gün gördüğünüz bir yere not edin.

Bu on gün içinde sizi meşgul edecek misafirlik, yolculuk ve yorucu işlerden uzak durun. Bu tür programları ya öne alın veya erteleyin.

- Seçici olmadan maç, dizi, haber izlemek gibi boş ve sizi ilgilendirmeyen işlere zaman ayırmaktan her zaman kaçının; bu on günde ise daha bir titiz olun.

- Bugünlerde sağlığınıza özel bir önem verin ki, ibadet ve zikirden geri kalmayın. Ameliyat ve uzun tedavileri bugünlere denk getirmeyin.

-Eğer ev hanımı, emekli, yaşlı gibi mesaiye bağlı bir işiniz yoksa bu on günü sanki i'tikafa girmiş gibi dolu dolu geçirin.

- Öğrenci, memur, işçi gibi belirli bir uğraşınız varsa, mümkün olduğu kadar izin ya da tatil günlerinde oruç ve ibadete ağırlık verin.

- İş, okul vs. sizi mutlaka meşgul etse bile aralardaki "ölü zamanları" değerlendirin. Bunlardan kastımız, iş ve okula gidip gelirken, teneffüs, sıra bekleme gibi durumlardaki boş zamanlardır. Bu zamanları Kur'an, salavat, dua, istiğfar ve zikirle değerlendirin.

- Yanınızda sürekli küçük ebatlı bir Kur'an veya bir evrad kitabı taşıyın. Boş zamanlarda birkaç sayfa bile okusanız kârdır.

- Kur'an okumasını bilmeseniz bile, ezberinizde olan sureleri defalarca okumanız büyük sevaptır.

- Bu on gecede daha az uykuyla idare edin ve uykunuzu kaçıracak çay, kahve gibi içecekleri daha çok tüketin.

- On günün tümünde oruçlu olamadıysanız fırsat bulduğunuz gün Cuma'ya denk gelse bile yine oruç tutun. Çünkü, başka günlerde tutmaya imkanı olduğu halde Cuma günü tutmak mekruhtur. Öyle bile olsa, mekruh sevabından biraz eksilir demektir, yoksa hiç tutmayan zaten hiç sevap kazanmamış olur.

- Zaman kazanmak için bayramlık ve kurbanlık alış verişini önceden yapmaya çalışın.

teyteyChat bölümünün hemen altındaki reklamı günde 5-6 defa tıklayıp formumuza destek olalım arkadaşlar.okey

Değerli üyelerimiz lütfen forumdaki konulara yorumlar yazınız,sorular sorunuz,konular açınız,Konulara mesajlar yazınız ve chat bölümündeki sohbetlere katılınız.:D
Sizleri forumda daha aktif görmek isteriz.Hep birlikte forumumuzu canlı tutalım.okey
Sayın üyelerimiz Chat Sohbetlerinden faydalanmanız için 15 mesaj,Forum hocalarından ücretsiz bakım hizmetinden faydalanmak için ise 50 mesaj,E-kitap indirebilmeniz için 100 mesajınız olması gerekir.Lütfen forumdaki konulara yorumlar ve mesajlar yazarak forumda katılımcı ve aktif olunuz.:D

OKim başarılı ve Zengin olmak istiyorsa bir gün boyunca başında besmele çekmeden Amenerrasulü duasını çokça okusun. İkinci gün okumasın, sonraki gün yine çokça okusun bu şekilde okumaya devam etsin çok kısa sürede dünya sizin ayağınıza gelir, şan şeref iş para hepsi gelir.. İnansanız da gelir inanmasanız da...Çok kısa sürede mucizeleri yaşamaya başlarsınız, özellikle iş arayanlar bolca okusun..Denenmiş mücerrep bir uygulamadır..Sayı verilmemiş ama ben bunu 7 gün 41 defa okumuştum maddi anlamda çok fazla mucize yaşayıp hayrete düşmüştüm bunu da söylemiş olayım :) Aslında en az 100 defa okunabilse çok daha mükemmel olur..
  • Amenerrasulü okunan eve 3 gün şeytan girmez
  • . Okuyan ALLAH’ın sevgisini kazanır.
  •  ALLAH’ın himayesine girer.
  •  Okuyana ferahlık verir. Bütün arzuları ayağına gelir.
  • Yatsıdan sonra okuyan geceyi ibadetle geçirmiş gibi sevaba nail olur

AMENERRASULÜ’NÜN OKUNUŞU:

Amenerrasulü bima ünzile ileyhi mirrabbihi vel mü’minun, küllün amene billahi vemelaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadin min rusülih, ve kalu semi’na ve ata’na gufraneke rabbena ve ileykelmesir.

La yükellifullahü nefsenilla vüs’aha, leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, rabbena latüahızna innesiyna ev ahta’na, rabbena vela tahmil aleyna ısran kema hameltehü alelleziyne min gablina, rabbena vela tühammilna, mala takatelena bih, va’fü anna, vağfirlena, verhamna, ente mevlana fensurna alel gavmil kafiriyn.

AMENERRASULÜ’NÜN MEALİ:

O peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, Mü’minler de (onlardan) her biri Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı.”Onun (Allah’ın) peygamberlerinden hiç birini diğerlerinin arkasından ayırmayız (hepsine inanırız), dinledik, (kabul ettik) emrine itaat ettik, Ey Rabbimiz, mağfiretini isteriz. Son varışımız ancak sanadır” dediler.

Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı hayır faidesine, yaptığı şer kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz, unuttuk, yahut yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme. Ey Rabbimiz, bizden evvelki ümmetlere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme, Ey Rabbimiz takat getiremeyeceğimizi bize taşıtma. Bizden sadır olan günahları sil, bağışla, bizi esirge. Sen mevlamızsın bizim. Artık kafirler ruhuna karşı bize yardım et..İletişim:alaraunlu385@outlo
11/1🌹13/🌹15/🌹17/🌹19/🌹

Uyumakta Sıkıntı Çekenler İçin Şifa Niyetinde Dua

Aşûrâ Günü, İmkan Dahilinde Şu Yirmi Beş Haslet İşlenir

1) Tevbe istiğfarda bulunmak.

Nitekim Hz.Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasû lüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:
عن علي رضي الله تعالى عنه : رسول الله ﷺ فِيهِ يَوْمٌ تَابَ فِيهِ عَلَى قَوْمٍ وَيَتُوبُ فِيهِ عَلَى قَوْمٍ آخَرِينَ
“O (muharrem ayı)nda öyle bir gün vardır ki Allâh-u Te alâ o (Âşûrâ) gün(ün)de (Âdem (Aleyhisselâm)ın tevbesini kabul ettiği gibi Yûnus ve Mûsâ (Aleyhimes- selâm)ın ümmeti gibi) bir kavmin tevbesini (de) kabul etmiştir ve yine o (Âşûrâ) gün(ün)de (ümmet i Muhammed’den o günün kıymetini bilip amellerini ifâ eden) başka toplulukların da tevbesini kabul ede (çekti) r.”
(Tirmizî, Savm-AO, no:741, 3/117; Ahmed ibniHanbel, el-Müsned, no: 1335, 2/448)

Bununla âmil olmak için en azından 25 veya 27 kere şu istiğfârı okumakta çok fayda vardır. Nitekim Şeyh Ali ibni Ebî Bekr es-Sekkâf (Rahimehullâh) “Me‘âricü’l-hidâye” isimli eserinde şöyle demiştir:
“Meşhur olan istiğfâr çeşitlerinden biri de, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den rivayet edilen:
“Her kim sabahtan ve ikindiden sonra yirmi beş kere, diğer bir rivayette yirmi yedi kere:
أستغفرالله الذي لاإله إلا هو الرحمن الرحيم الحي القيوم الذي لا يموت وأتوب إليه رب اغفرلي
"Estağfirullâh'ellezî lâ ilâhe illâ hûve rahmanur rahim el hayyel gayyumellezi la yemutu ve etubu ileyhi
rabbiğfirli "
‘Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan, O Rahmân ve Rahim, O Hayy-ü Kayyûm olan, O hiç ölmeyecek Allah’tan mağfiret talep ediyorum ve O’na tevbe ediyorum. Ey Rabbim! Beni affet’ derse, ne canında, ne ailesinde, ne evinde, ne de bulunduğu şehirde istemediği bir şey görmez.”
(Habîb Zeyn, en-Nücûmü’z-zâhira, sh:144; Seyyid Muhammed Alevî el-Mâlikî, Ebvâbul-ferac, sh:221; Muhhu’l-‘ibâde sh:724; Şerci, el-Fevâid, Ali ibni Hasen el-Attâs, el-Kırtâs, 2/248) hadîs-i şerifinde geçen istiğfardır.
O halde sabah-akşam bu istiğfâra devam etmek lazımdır. Meşâyıhtan bir cemaat, aralarında bu istiğfârı vasiyetleşirler ve bunda gördükleri büyük fayda, üstün bereket ve kıymetli muhâfazadan dolayı bunu tale­belerine, çocuklarına ve arkadaşlarına tavsiye ederlerdi.
İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin yüce mahdumu İmam-ı Ma'sum (Kuddise Sırruhuma) da kendisine ait "Mektubat'ta bu istğfarın teheccüdden sonra yirmi beş kere yapılmasını tavsiye etmiştir.
2) (Farz namazlar dışında nâfile) namaz (kılmak). (O gün kılınacak bazı namazların tarifleri geride zikredildi.)

3) Oruç tutmak. (Bu husustaki faziletler geride zikredildi.)

4) Sıla-i rahim (akrabayı arayıp sormak). Bu hususta Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyur­duğu rivayet olunmuştur:
روي عن النبي ﷺ أنه قال: من كان قاطعا للرحم فوصله يوم عاشوراء جعل الله تعالى له نصيبا في ثواب يحيى بن زكريا وعيسى عليهم السلام ، كان معهما في الجنة كهاتين. وشبك بين السبابة والوسطى.
“Her kim akrabasıyla ilişkini kesmiş (bir durumda) olur da, Âşûrâ günü o akrabalık ilişkisini ye­niden kur(mak için o kişiyi arayıp sor)arsa, Allâh-u Te alâ onun için Zekeriya oğlu Yahyâ ve îsâ (Aleyhi- messelâm)ın sevabından nasip ayırır ve bu kişi o peygamberle cennette şu ikisi gibi (birbirlerine yakın) olurlar.”
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu hadîs-i şerifin sonunda baş parmağı ile orta parmağını birbirine birleştirmiş (ve Âşûrâ gününde ilişkisini kestiği akrabasıyla barışan kişinin cennette zikri geçen peygamber­lerle o kadar yakın olacağını ifade etmiş)tir.
(Seyyid Ali Zâde, Şerhu Şirati’l-İslâm, sh:217)

5) Sadaka vermek. Kütüb-ü semâviyyede şöyle yazıldığı rivayet olunmuştur: “Her kim Âşûrâ gününde sadaka verirse, sanki (sadaka) isteyen hiç kimseyi (geride) bırakmamış da hepsine sadaka vermiş gibidir. Her kim o günde bir fakire ikram ederse, Allâh-u Te alâ da kabre koyulduğu günde ona yardım eder.”
(Safûrî, Nüzhetul-mecâlis, 1/157)
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bu konuda şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
روي عن النبي ﷺ أنه قال: من تصدق في يوم عاشوراء بقدر مثقال ذرة أعطاه الله تعالى من الثواب مثل جبل أحد وكان في ميزانه يوم القيامة.
“Her kim Âşûrâ gününde zerre miktarınca sadaka verirse, Allâh-u Te alâ ona Uhud Dağı miktarınca sevap verir ve bu sevap kıyamet gününde o kişinin mizanında bulunur.”
(Seyyid Ali Zâde, Şerhu Şirati’l-Îslâm, sh:217)
روى عن بعض السلف أنه قال: من تصدق يوم عاشوراء أدرك مافاته من صدقة السنة
Selef-i sâlihinden bazıları şöyle demiştir: “Her kim Âşûrâ gününde sadaka verirse, bütün sene boyunca (vermeyip de sevabını) kaçırmış olduğu sadakaları vermiş gibi olur.”
(Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/89)

Âşûrâ günü sadaka vermeyen bir âlimin mahrumiyeti hakkında şöyle bir kıssa zikredilmektedir; bir Âşûrâ günü fakirin biri Reyy (şimdiki Tahran) kadısına gelerek: “Bugünün hakkına Allâh için bana bir şey ver” demiş fakat kadı efendi onun tarafına bakmamış, bu durumu gören bu Nasrânî (Hıristiyan) o fakire istediğini vererek onu memnun etmiş.

O gece kadı efendi rüyasında bir altından, bir de kırmızı yakuttan olmak üzere iki saray görmüş ve on­lara kime ait olduklarını sormuş, kendisine: “Aşure günü o fakirin ihtiyacını görseydin, bunlar senin olacak­tı fakat sen hayra mâni olunca bu köşkler falan Hristiyan’a nasip oldu” denilmiş.
Bu rüya üzerine dehşet içerisinde uyanan kadı efendi tanıdığı o Hristiyan’a giderek ona: “Dün fakire yaptığın iyiliğin sevabını yüz bin akçe karşılığında bana sat” demiş ama o Nasrani: “Sen o iki köşkün eski­lerine karşılık yüz bin akçe verecek olsan da, bunu sana vermem” dedikten sonra kelime-i şehadet getirerek kendisine Aşure günü sadaka vermesi vesilesiyle iman nasip olduğunu ve Müslüman olduktan sonra bu köşklere nail kılındığını beyan etmiş.
Yine nakledildiği üzere Mısır’da bir elbiseden başka hiçbir şeyi olmayan bir adam varmış. Âşûrâ günü sabah namazında Amr ibni Âs camisindeymiş. Kadınların dua için o camiye girmesine ancak Âşûrâ günü müsaade edilirmiş. Bir kadın bu zâta: “Allâh için bana bir şey ver de çocuklarıma bakabilmek için ondan faydalanayım” demiş. O zat da üzerindeki elbiseden başka bir şey bulunmadığı için o fakir kadım evinin kapısına kadar peşi sıra getirmiş, eve girdiğinde bir peştemale sarılarak üzerindeki elbiseyi kapının ara­lığından o fakir kadına vermiş, kadın da ona: “Allâh sana cennet hüllelerinden giydirsin” diye dua etmiş.
O zat o gece rüyasında yanında çok hoş kokulu elma bulunan pek güzel bir hûri kızı görmüş, elindeki el­mayı böldüğünde içinde bir cennet elbisesi bulmuş, o hûriye kim olduğunu sorunca o: “Ben senin cennet­teki Âşûrâ adındaki zevcenim” demiş. Bu zat rüyanın etkisiyle uyandığında hânesinin cok hoş bir kokuyla e kaplandığım farketmiş ve hemen abdest alarak iki rekat namaz kıldıktan sonra: “Ey Allâh! Eğer bu rüya hak olup benim cennette böyle bir eşim varsa, beni hemen huzurun al” diye dua etmiş. Allâh-u Teâlâ da duasını kabul etmiş ve bu zat o anda ruhunu teslim etmiş.
(SafûrîNüzhetü’l-mecâlis, 1/158)

6) Gusül (boy abdesti) almak. Bununla alakalı olarak İbni Abbâs (RadıyallâhuAnh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:
“Her kim Âşûrâ gününde gusül abdesti alırsa, ölüm hastalığından başka bir hastalık görmez.”
(Abdülkâdir el-Geylânî, el-Gunye, 2/88)
Eserlerde Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Her kim Âşûrâ gününde gusül abdesti alırsa, Allâh-u Te‘âlâ’nın katında annesinin onu doğurduğu günkü gibi gü­nahlardan arınmış olur.” (Seyyid Ali Zâde, Şerhu Şirati’l-lslâm, sh:218)
Ayrıca bir haberde şöyle vârid olmuştur: “Her kim Âşûrâ gününde iki kere gusül abdesti alırsa, ebediy- yen gözleri hastalanmaz.”
(SeyyidAli Zâde, Şerhu Şirati’l-lslâm, sh:218)

7) Sürme çekmek. Bugünde sürme çekmenin faydası hakkında İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan ri­vayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:
عن ابن عباس رضي الله تعالى عنهما قال: رسول الله ﷺ : من اكتحل بالإثمد يوم عاشوراء لم يرمد أبدا
“Her kim Âşûrâ gününde (bir rivayet içinde misk bulunan) ismid (sürme taşı) ile (gözlerine) sürme çekerse, asla göz hastalığı çekmez.”
(Beyhakî, Şuabü’l-îmân, no:3797, 3/367)
‘İmâm-ı Safûrî (Rahimehullâh)mbeyanı veçhile; Nûh (Aleyhisselâm)gemisine binenler aylarca gemide kalıp Âşûrâ günü Cûdî Dağına indiklerinde suyun rutûbetinden dolayı gözleri kamaşmış, bu nedenle Allâh-u Te ‘âlâ Nûh (Aleyhisselâm)a o gün gözüne sürme çekmesini vahyetmiştir.
(Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/157)

8) Bir âlimi ziyaret etmek,
Bu konuda Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Her kim Âşûrâ gününde bir âlimin meclisine ya da Allâh-u Te’âlâ’yı zikredenlerin bulunduğu bir yere gider de on­larla bir an beraber oturursa, o kişiyi cennete koymak Allâh-u Te alâ üzerine bir hak olur.” (SeyyidAli Zâde, Şerhu Şirati’l-lslâm, sh:217)

9 ) Bir hastayı ziyaret etmek. Bu hususta İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir ha- dîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim Âşûrâ gününde bir hastayı ziyaret ederse, sanki bütün Âdemoğlunu ziyaret etmiş gibidir.”
(Geylânî, el-Ğunye, 2/88

10) Yetim başı sıvazlamak. Tevrat-ı Şerif’te buyrulmuştur ki: “Her kim Âşûrâ günü bir yetimin başım sıvazlarsa Allâh-u Te’âlâ ona (yetimin başındaki) her tüyün karşılığında cennette bir ağaç verir. O ağacın üzerindeki takılar ve zinetler ancak Allâh-u Te’âlâ bilebilir.”
(Safûrî, en-Nüzhe 1/1S7)
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
عن ابن عباس رضي الله تعالى عنهما قال : قال رسول الله ﷺ: من مسح بيده على رأس يتيم يوم عاشوراء رفع الله تعالى له بكل شعرة درجة في الجنة
“Her kim Âşûrâ gününde eliyle bir yetimin başını okşarsa, Allâh-u Te’âlâ bu yaptığı iş vesilesiyle (o yetimin başındaki) her bir saç tanesine karşılık, o kişiye cennet­te bir derece verir.”
(Abdülkâdir el-Geylânî, el-Gunye, 2/87; Seyyid Ali Zâde, Şerhu Şi/ati’l-lslâm, sh:218
11) Çoluk çocuğa bolluk yapmak. İbni Mes’ûd (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerif­te Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
عن ابن مسعود رضي الله تعالى عنه قال: قال رسول الله ﷺ من وسع على عياله يوم عاشورء لم يزل في سعة سائر سنته.
“Her kim Âşûrâ gününde ailesine genişlik yapar (da ikramlarda bulunur) sa, senenin geri kala­nında da hep (rızık bakımından) genişlik içerisinde olur.”
(Taberânî, el-Mucemul-Kebîr, no: 10007,10/77; Beyhakî, Şuabul-îmân, no:3792,3/36S)
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Benîisrâîre senede bir gün oruç tutmak farz kılındı, o da muharre­min onuncu günü olan Âşûrâ günüdür. Öyleyse siz de o günde oruç tutun ve o günde ailenize genişlik (bolluk) yapın. Her kim malından (vererek) ailesine o günde genişlik yaparsa, Allâh-u Te’âlâ da senenin diğer günlerinde ona genişlik yapar.”
(Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/89)
Süfyân ibni ‘Uyeyne (Radıyallâhu Anh) demiştir ki: “Biz bunu elli senedir denedik, bolluktan başka bir şey görmedik.” (Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/89)

Mâü’l-‘Ayneyn (Rahimehullâh)m beyanı veçhile; İmâm-ı Echûrî (Rahimehullâh) bazı ulemâdan: “Âşûrâ günü hakkında çoluk çocuğa bolluk yapma ve oruç tutmak dışında sahih bir hadîs-i şerîf bu­lunmamaktadır. Diğer hadisler ise zayıf durumdadır” şeklinde bir görüş nakletmişse de faziletli amel­ler konusunda amel etmek hadisin sahih olmasına bağlı değildir.
Bilakis bir kimseye güvenilir bir âlimden bir rivayet yahut Allâh-u Te’âlâ’nın her hangi bir amele hayır ve sevap vereceğine dâir zayıf bir hadis ulaşmışsa o kişinin o rivayetle gereği gibi amel etme­si uygun düşer. Zira Allâh-u Te’âlâ’nm kullarına karşı ihsan ve lütufları, niyetlerindeki samimiyet­ler nispetinde olacaktır. Nitekim Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Müminin niyeti amelinden
hayırlıdır” (Beyhakî, es-Sünenü’s-sağîr, no:2, 1/5; Taberânî, el-Mu’cemul-Kebîr, no:S942, 6/185) hadîs-i şerifinde bu hakikate dikkat çekmiştir.
O halde kul, Rabbinden kendisine ulaşan nakillerin muktezâsıyla amel ederken Allâh-u Te’âlâ’nm fazl-u keremine ve ihsânına itimat etmelidir. (Mâü’l-Ayneyn, Na’tul-bidâyât, sh:167)

Mâü’l-Ayneyn (Rahimehullâh)m bu görüşü çok yerinde olup mûteber kaynaklarda geçen hadîs-i şeriflere uygun düşmektedir. Nitekim Câbir ibni Abdillâh (RadıyallâhuAnh)m rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Her kime, kendisinde Allâh-u Te alâ tarafından, fazilet olan bir şey(le alakalı bir rivayet) ulaşır da Allâh-u Te alâ’ya inanarak ve sevabını umarak onunla amel ederse, o öyle olma(yıp onunla ilgili rivayet gerçek dışı ol)sa da, -o haberi ulaştıran kimse yalancı olsa da- Allâh-u Te alâ o kuluna (bu inancından dolayı) o sevabı verir”
(EbûMuhammed el-Hallâl, no: 19, sh:78; Hasen ibni Arefe, sh:63; Hatîb, Târîh-u Bağdâd, 8/293; Ebu’ş-Şeyh, Mekârimü’l-ahlâk; Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, no:57S7, 3/559-560; İbni Abdilberr, Câmi’u beyâni’l-ilmi vefadlih, İlim, no:93,1/103)
12) Bir kişiye su içirmek. İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
عن ابن عباس رضي الله تعالى عنهما قال : قال رسول الله ﷺ: من سقى شربة من ماء يوم عاشوراء فكأنما
لم يعص الله طرفة عين.
“Her kim Âşûrâ gününde (bir Müslüma- na) bir yudum su içirirse, sanki o kişi göz açıp kapayıncaya kadar bile Allâh-u Te alâ’ya isyan etmemiş sayılır.” (Abdülkâdir el-Geylânî, el-Gunye, 2/88)

13)Tırnak kesmek.
14) Bir mümini iftar ettirmek. İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
عن ابن عباس رضي الله تعالى عنهما قال : قال رسول الله ﷺ: من فطرمؤمنا ليلة عاشوراء فكأنما أفطر عنده جميع أمة محمد ﷺ وأشبع بطونهم.
“Her kim Âşûrâ gecesinde bir mümini iftar ettirirse, sanki onun yanında bütün ümmet-i Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) iftar etmiş ve onların hepsinin karnını doyurmuş gibi (sevaba nâil) olur.” (Ebulleys es-Semerkandî, Tenbîhu’l-ğâfilîn, sh:331; Abdülkâdir el-Geylânî, el-Gunye, 2/87)

15) Bin kere İhlâs Sûresi okumak. Bu konuda Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyur­duğu rivayet olunmuştur:
روي عن النبي ﷺ أنه قال: من قرأ قل هو الله أحد ألف مرة يوم عاشوراء نظر الله إليه بعين رحمته وكتب من الصديقين.
“Âşûrâ günü İhlas Sûresi ni bin kere okuyana Allâh-u Te alâ rahmet
nazarı ile bakar ve o kişi sıddıklardan yazılır.” (SeyyidAli Zâde, Şerhu Şir’ati’l-İslâm, sh:217-218)

16) En az on Müslümana selam vermek. Bu hususta Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
روي عن النبي ﷺ أنه قال: من سلم على عشرة من المسلمين في يوم عاشرراء ، فكأنما سلم على جميع الخلق من الؤمنين.
“Her kim Âşûrâ gününde on Müslümana selam verirse, sanki o kişi mahlukat içerisindeki bütün müminlere selam vermiş gibidir.”
(Safûrî, Nüzhetü’l-Mecâlis, 1/156)

17) Yolunu kaybetmişe yol göstermek. Kütüb-ü semâviyyede şöyle yazıldığı rivayet olunmuştur: “Her kim Âşûrâ gününde yolunu kaybetmiş birine yol gösterirse, Allâh-u Te alâ o kişinin kal­bini nurla doldurur.” (Safûrî, Nüzhetul-mecâlis, 1/157)
من أرشد يوم عاشوراء ضالا ملأ الله قلبه نورا.
18) Sinirine hâkim olmak. Semâvî kitapların birinde şöyle yazıldığı rivayet olunmuştur:
من كظم يوم عاشوراء غيظا كتبه الله من الراضين
“Her kim Âşûrâ gününde sinirini bastırırsa, Allâh-u Te alâ onu (Kendi kazâsına ve kaderine) razı olan (bahtiyar)lardanyazar.” (Safûrî,Nüzhetul-mecâlis, 1/157)

19-22) Müslümanların yolundan eziyet veren şeyleri kaldırmak, ehl-i İslâm arasım sulh etmek (dargınları barıştırmak), bir Müslümanın cenazesine katılmak ve Müslümanlarla güler yüzle musâfa- ha etmek.
Bu son zikrettiğimiz dört hasleti İmâm-ı Zendûsî (Rahimehullâh) “er-Ravza”isimli eserinde naklet- miştir. (SeyyidAli Zâde, Şerhu Şir’ati’l-İslâm, sh:218)

23) Bir Sene Boyunca Hasta Olmamak İçin Yapılacak Bir Amel
Âşûrâ günü bir miktar gül suyuna her birinin başında besmele çekilerek ve suya bakılarak yedi Fâti- ha okunup sonra o gül suyu başa ve yüze sürülürse o kişi bir dahaki seneye kadar illet ve dert görmez. Bu husus tecrübeyle sâbit olmuştur. (MuhammedEbu’l-YüsrÂbidîn, el-Evrâdü’d-dâime, sh:93)

24) Muhammed Hakkî Hazretlerinin nakline göre: “Her kim Âşûrâ günü yüz kere Âyete’l-Kür- sî, yüz kere de İhlâs-ı Şerîf okuduktan sonra (ölmüş) anne babası için duacı olursa, onlar müşrik dahi olsalar Allâh-u Te‘âlâ azaplarını hafifletir.” (Muhammed Hakkî en-Nâzilî, Hazînetü’l-esrâr, sh:43)
Ya bir de günahkâr mümin iseler demek ki onlardan azâbı tamamen kaldırır, sâlih mümin iseler derecelerini artırır.

25) Âşûrâ çorbası pişirmek. Âşûrâ günü, Âşûrâ çorbası pişirmek ve konu komşuya ikram etmek de Nûh (Aleyhisselâm) dan kalma güzel bir sünnettir. “el-MevridÜl-‘Azb” isimli eserde nakledildiği üzere Nûh (Aleyhisselâm)ın gemisi Âşûrâ günü Cûdî Dağına yerleştiği zaman o yüce peygamber (Aleyhisselâm)
اجمعوا ما معكم من الزاد
“Yammzda olan rızıkları bir araya getirin” buyurdu. Bunun üzerine biri bir avuç arpa, bir başkası buğday, bir diğeri bakla, bir başkası da mercimek getirmiş. O zaman Nûh(Aleyhisselâm):
أطبخوها جميعا فقد هنيتم بالسلامة.
“Bunlarn hepsini birlikte pişirin, muhakkak ki siz (kâfirleri boğan tûfandan) kurtulma şerefine erdiniz. Gününüz mübarek olsun” demiştir ki, o gün bugün Müslümanlar Âşûrâ gününde hububat pişirmeyi âdet edinmişlerdir. (Safûrî; Nüzhetü’l-mecâlis, 1/157)


kaynak: Arifan Yayınları

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası