sultan süleyman zigetvar konuşması / Dünyayı titreten padişah: Kanuni Sultan Süleyman

Sultan Süleyman Zigetvar Konuşması

sultan süleyman zigetvar konuşması

Muhteşem S&#;leyman

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

yılında bugün (6 Eylül), Osmanlı tarihinin en uzun süre saltanatını süren, hayatı boyunca Bağdat, Tebriz, Viyana, Belgrad, Rodos deniz cengiyle Ortadoğu ve Avrupa atlasını değiştiren, Macaristan krallığının, yılı 29 Ağustos’undaki Mohaç cengiyle sonunu getiren Muhteşem Süleyman öldü.

Haberin Devamı

Son seferi Zigetvar Kalesi’neydi, bu kalenin kuşatması süresince ölümcül şekilde hastalığı arttı. Son hücum emrini verdiğinde ruhunu da teslim etti ve bu son hücumla da kale düştü. Tıpkı bundan sene evvel Kosova’da büyük ceddi Sultan I. Murad’ın naaşına yapıldığı gibi hükümdarın iç organları ruhunu teslim ettiği yere gömüldü. Daha sonra oraya bir türbe yapılacaktı. Bu türbe Macaristan’ın yeniden Habsburg Alman kuvvetlerinin eline geçişinden sonra tahrip edilmiştir. Türbe şu sırada Macar Bilimler Akademisi’nin desteği ile Macar mimar ve tarihçilerin takdire şayan mesaisiyle tekrardan tespit edilmiş bulunuyor, belirlenen yer tarihi belgelere de uyum göstermektedir.

ÖLÜMÜ GİZLENDİ

Padişahın ölümü tabii ki ordudan gizlendi. Âdeta mumyalanarak, Zigetvar’a gelirken olduğu gibi zaman zaman dönüş yolunda da arabaya oturtuldu. Tahtına oturtularak, zaferi kazanan ordu selamlattırıldı. Ne var ki Belgrad’a ulaştığında haber duyulmuştu. Ordunun feryad-ı figânı Şehzade Selim’in Kütahya Sancağı’ndan yetişmesinden sonra arttı. Dönüş yolunda Edirnekapı’ya yaklaşıldığında kapıkulu askerinin ilk isyanı ortaya çıktı. Zigetvar’dan dönüşteki başarılı ameliyeyi ve Edirnekapı önündeki kargaşayı Muhteşem Padişah’ın son sadrazamı Sokollu Mehmed Paşa geçiştirmiştir. Zeki ve büyük bir devlet adamı olduğunun ilk göstergesi de bu oldu denebilir.

Muhteşem Süleyman

Haberin Devamı

Zigetvar önündeki cenkte Macaristan’ın ünlü komutanı Zrinyi Miklos cesur ve akıllı bir müdafiydi, ama Zigetvar’ın alınması Osmanlı İmparatorluğu’nun Macaristan üzerindeki hâkimiyetinin berkitilmesi ve Habsburgların imparatorluğunun devamlı müdahalelerinin önlenmesi bakımından önemliydi. Nitekim de öyle oldu.

HAYATI SEFERLERDE GEÇTİ

Hayatı seferlerde geçen Sultan Süleyman tahta yılında çıkmıştı, ilk seferi Belgrad’a oldu. Ardından Rodos’u kuşattı ve aldı. Bunlar Fatih Sultan Mehmed’in tamamlayamadığı kuşatmalardı. Gariptir büyük dedesi Fatih Sultan Mehmed nasıl kendi yaptırdığı Topkapı Sarayı’nda yatağında ölmedi ise onun oğlu II. Bayezid ve torunu Yavuz Sultan Selim ve şimdi de torun çocuğu seferde ölüyordu. Yani tam dört nesil boyunca Topkapı Sarayı Osmanlı padişahları için âdeta geçici bir ordugâh gibiydi. İmparatorluğun mareşaller devri Kanuni ile bitmiştir. Bundan sonra böyle bir hükümdar sadece IV. Murad olacaktır.

Haberin Devamı

LAKABI HER DİLDE İHTİŞAMLI

Kanuni enteresan bir tarihi kişilikti. Avrupalılar ona ‘Muhteşem’ diyorlar ki haklıdırlar. Ne gariptir ki ismi ve lakabı her lisanda da ihtişamla yansıyor: Almanca ‘Prächtige’, Fransızcada ‘Magnifique’, İngilizcede ‘Magnicifent’, Rusçada ‘Velikolebniy’. Mimar Sinan’ın asrındaydı, asrı onunla başlamadı ama onunla devam etti. Büyük mimarın Kanuni devrini süsleyen eserleri de sonrakiler de görkemliydi. Osmanlı donanmasının yükselme dönemiydi. Osmanlı şiirinin ve Divan Edebiyatı’nın en seçkin üyeleri bu dönemdeydi. Birbirleriyle alakası olmayan Garp’ın büyük şairi Bâki ile Şark’ın büyük Türk şairi Fuzûlî onun döneminde bir aradaydılar. Bu beraberlik fiziki bir mekânda değildi. Ama edebiyat tarihimizin sayfalarına yansıdı. Hatırlıyorum, Macarların Peç’te tertiplediği bir Osmanlı Tarihi Kongresi’nde (CIEPO) Zigetvar’a gidilmişti. Kanuni’nin o zamanki mezarı başında Orhan Şaik Hoca birden aşka geldi ve Bâki’nin ünlü mersiyesini okumaya başladı. Mersiyenin başında bir türlü anlam veremediğimiz beytin müzikal olarak neyi ifade ettiğini onun aruz veznine çok hâkim sesinden ve virtüözlüğünden anladık. Bütün heyet taş kesilmişti, Hoca’ya okuduğunu tekrarlattılar.

Haberin Devamı

KİN DUYMADILAR

Macarlar, Zigetvar’ı Balkanlar’ın aksine bir kin döneminin işbahı (seheri) olarak değil Macar tarihinin asil bir sayfası olarak yorumlarlar. Gerçekten de Macarlar hep asildirler. ’de Belgrad’ı nasıl savundularsa, ’de Varna önlerinde Hunyadi Yanoş, yenilmesine rağmen nasıl bir hücumda bulunduysa ’da Mohaç’ta da aynı asil savunmayı göstermişlerdi. Zigetvar’da da öyleydiler. Şunu belirtmek gerekir: Macar ve Türk tarihçiler bu üç asrın tarihini yazarken hiç de ucuz bir edebiyat, kin ve karalama yapmıyorlar. Bu tavrı hep müspet olarak görmüşüzdür.

İki tarafta da büyük mareşaller ve savaşan askerler vardır. Kanuni o savaşçıların ortasında en becerikli, etrafındaki devlet adamları ve komutanlarına en iyi hükmeden, ta Tebriz’in engebeli arazisinden Bağdat’ın sıcağına, Macar ovalarının soğuk enginliğine kadar askerlerini yönetmeyi bilen biri olarak tarihe geçti.

Haberin Devamı

Geçen asırlar geçip gitmiyor, bazı toplumlara olumlu ve olumsuz yönleriyle yansıyor. Kanuni devri padişahın bilinçli olarak Fatih devrini takip etmek istediği ve izlediği bir devirdi. İtalya’nın yeniden fetih denemesi muvaffak olmadı, ancak yaşam biçimi Doğu Akdeniz’in hâkimiyeti bakımından bugüne kadar devam eden bir devir ve devlet düzeni ve toplum kültürü onun eseridir.

TÜRKİYE’DE DE YAPILMALI

Mohaç Meydan Savaşı’nın yılı için () Macar Bilimler Akademisi’nin desteğinde Muhteşem Padişah’ın Zigetvar’daki türbesinin araştırılmasıyla ün kazanan tarihçiler Pal Fodor ve Norbert Pap’ın başkanlığında bir ‘rekonstrüksiyon araştırma grubu’ kuruldu. Macaristan’ın ünlü tarihçilerinin monografileriyle, konferanslarıyla katılacakları bu faaliyetin bir paralelinin Türkiye’de de yapılması gerekir. O takdirde umut ederiz ki tarihi savaşlar konusunda bu kadar saygılı ve objektif bir araştırmayı hiç kimse görmemiş olacak.

Haberin Devamı

İLGİNÇ BİR SİYASİ PORTRE
HÜSAMETTİN CİNDORUK

Hüsamettin Cindoruk Türk siyasal yaşamında ilginç bir siyasi portre olarak mevcuttur. Genç bir Demokrat Partili olarak siyasete 50’li yıllarda başlamıştır. Normalde bu politik çizginin ön planda Halk Partisi’ne karşı kayıtsız şartsız bir soğukluk hatta düşmanlık, ardından merkez sağ partilerde yola devam, nihayet ’lardan sonra da Türkiye soluna karşı ya düşmanlık ya da tedirgin bir uzaklık olarak devam etmesi beklenirdi. Hüsamettin Bey bir liberal olarak kalmayı bildi.

Muhteşem Süleyman

AKİL BİR POLİTİKACIYDI

Evvela hukuk savaşına Yassıada mahkemeleri sırasında başladı. Yargılama usulüne birçok insanın tasvip edeceği fakat sesini fazla yükseltemeyeceği durumlarda savunma makamı olarak hatta bunun ötesinde müdahalede bulundu. Adalet Partisi içinde klasik kadronun tavrını kayıtsız şartsız benimsediği söylenemez. Yolu deviren takımından da olmadı. Demirel’in kişiliğini bir yerde Menderes’inkine tercih ettiği söylenebilir. ’ların şartları içinde İsmet Paşa ve Demirel arasındaki dengeyi bozan değil bence destekleyen akil bir politikacı olmayı bildi.

Şüphesiz partide kendisine verilen görevlerin arasında liderlik yolunda ilerleyişinin önündeki engellerden birisi Tansu Çiller’dir. Kim ne derse desin ben Tansu Çiller ile Hüsamettin Cindoruk dışında ciddi olarak mücadele edebilen ve Çiller’e çok erkenden güvensizliğini gösteren birini hatırlamıyorum.

TARAFLARIN HAKKINI VERİRDİ

Hüsamettin Cindoruk hakkında yazılmış bu kitap, bir tezdir. Tezin sahibi Kaan Gaytancıoğlu. Tezin konusu olan liderle uzun mülakatları dışında ilgili literatürü okuduğunu söylemem gerekir. Şüphesiz ki ’lerde başlayıp siyasi kariyerine 60’larla 80’ler arasında doruğa götüren bir lider, bir siyasi portre üzerinde yapılacak tetkik ve araştırmalar hareketli bir dönemi ele alır. Şunu söyleyelim, bugüne kadar Türk siyasi hayatında Cindoruk kadar bütün tarafların hakkını veren, siyasi ve sosyal barışa önem gösteren, saldırgan ve ucuzcu retorikten kaçınan bir kişilik görmek pek zor. CHP ve DP ya da AP saflarından bu gibi politikacılar çok az çıktı ve ’lerden sonra siyasi hayatımızda görünmez oldular.

Bu bakımdan Sayın Cindoruk’un nehir söyleşi tarzında bir hatıratını kendisini yakından tanıyan ve takip eden bir dostuna dikte etmesini, beklenen anıları birlikte ortaya koymalarını temenni ediyoruz. Yurttaş ve tarihçi olarak böyle bir eseri görmek isterim ve bunun Sayın Hüsamettin Cindoruk’un görevi ve bizim hakkımız olduğunu söylemeliyim.

#YAZAR#İlber Ortaylı#H&#;samettin Cindoruk

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Macar bilim insanları Zigetvar'dan sonra şimdi de Mohaç'ta Kanuni Sultan Süleyman'ın izini sürüyor

Mohaç Meydan Savaşı

Kaynak, Tarik Demirkan

Kanuni Sultan Süleyman'ın 'da Macaristan'ın Zigetvar kalesi önlerinde, Osmanlı ordusunun kazanacağı zafere birkaç gün kala hayatını yitirmesinin ardından, Sultan'ın kalbi ve iç organları orada gömülmüş ve cenazesi defnedilmek üzere İstanbul'a götürülmüştü.

Kanuni'nin Zigetvar'daki mezarı ise daha sonra Müslümanların ziyaret ettikleri bir türbeye dönüşmüştü.

Osmanlının yıl hüküm sürdüğü Macar topraklarını terk etmesinin adından da türbe yıkılmış ve hatta aradan geçen yüzyıllarda izi bile tamamen kaybolmuştu.

Geçtiğimiz yıllarda uzun ve kapsamlı bir araştırma süreci sonunda Kanuni Sultan Süleyman'ın Zigetvar'daki türbesinin yerini bulan, hatta bu türbe etrafında o yıllarda küçük bir Osmanlı kasabası oluştuğunu da kanıtlayan profesör Norbert Pap ve ekibi şimdi de Mohaç'ta araştırmalara başladılar.

Osmanlı tarihinin en büyük zaferlerinden biri olan Mohaç Meydan Savaşı yılında büyük bir ovada gerçekleşti.

Bir krallığın sonu: Mohaç Meydan Savaşı

29 Ağustos 'da bu büyük ovada tarihçilerin kayıtlarına göre yaklaşık 60 bin kişilik Osmanlı ordusu, bin kişiden oluşan Macar Krallığı ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı.

Ancak Macar tarihi açısından bu sıradan bir yenilgi değildi.

O yüzyılda büyüme potansiyeli gösteren ve Orta Avrupa'daki en büyük güç merkezi haline gelen Macar Krallığı bu savaşın ardından bir daha belini doğrultamadı.

Savaş meydanında sadece kral değil, neredeyse tüm devlet yönetimi de hayatını yitirmişti.

Çünkü kıran kırana süren büyük çarpışmada, Macar ordusu ilk başlarda başarı kazansa da, ardından Osmanlı ordusunun kıskaca aldığı muharebede neredeye son neferine kadar savaş meydanında düşmüş, tüm subaylarını, asillerini, yani ülkeyi yöneten bütün bir eliti da savaşta kaybetmişti.

Bu büyük darbenin ardından Macaristan parçalandı, 3 bölgeye ayrıldı ve XX. Yüzyılın başlarına kadar da tam olarak bağımsızlığını bir daha kazanamadı.

Bu nedenle Mohaç Macarlar açısından trajik ve sembolik bir öneme sahiptir.

Ancak, farklı noktalardan yola çıksalar da Türkler açısından da Mohaç çok önemlidir. Büyük bir zafer kazanmış olsa da Osmanlı ordusu da belki de on binlerle ifade edilebilecek kayıplar vermiş ve savaşın ardından ülkeyi ele geçiren Osmanlı, bölge eyaletinin başındaki Paşalarına verdiği talimatlarla Osmanlı askerleri için mezarlar hazırlatmıştır.

Müslümanların yüzyıllar boyunca Mohaç'ı ziyaret edip dua etmelerinin bir nedeni de budur.

Balkanlardaki 'Hünkar tepeleri'

Ancak Macar araştırma ekibi, burada önemli bir nedenin daha olduğunu söylüyor. Bu da tüm balkanlarda da izi olan bir başka önemli sembol: "Hünkar Tepesi".

Tarihçiler Osmanlı ordusunun Avrupa topraklarını fethetmek için çıktıkları seferlerde, ordunun konakladığı yerlerde ve özellikle de savaş meydanı ya da kale kuşatmaları gibi alanlarda Padişahın otağının kurulduğu mekânların daha sonra "Hünkar Tepesi" adıyla anıldığını kayıtlara alıyorlar.

Eski kroniklerde de izi olan bu Hünkar Tepeleri, Ordunun başkomutanı Sultanların konakladığı, iz bıraktığı sembolik ve mistik mekanlar olarak daha sonra ziyaret edilen kutsal alanlar haline geliyor.

Balkanlarda pek çok yerde de var olan bu "Hünkar Tepesi"nin izini süren Macar araştırma ekibi, bunlardan ilkinin yılında o yıllarda Macarların elinde olan Belgrad'ın fethinden sonra ortaya çıktığını saptıyor.

Belgrad kalesi muhasarasında Sultan Süleyman'ın otağının kurulduğu tepe bugün hala "Hünkar Tepesi" olarak anılıyor.

Bu izlerden yola çıkan Macar bilim insanları şimdi de Mohaç meydan muharebesinin gerçekleştiği alanda Kanuni'nin otağının yerini tespit etmeye çalışıyor.

Yapılan araştırmalar Mohaç'ta yüzyıllardır "Türk Tepesi" olarak anılan küçük bir tepenin Padişah Otağının kurulduğu tepe olabileceğini ortaya koyuyor.

Kanuni'nin Mohaç'taki Otağı neredeydi?

Tarihi kayıtlarda, 'de Alman seyyah Hans Dernschwam, 'de Stephan Gerlach, 'da Athanasio Geırgiceo, 'da Osmanlı tarihçisi, Macar topraklarında doğup yaşayan İbrahim Peçevi ve 'de Evliya Çelebi Mohaç'daki Kanuni Sultan Süleyman'ın otağının kurulduğu bir tepeden bahsediyorlar.

Tarihçiler Mohaç savaşı esnasında bu otağın bulunduğu tepede daha sonra oluşturulan bir anıtın insanların ziyaret ettiği, dua ettiği ve zaferi simgeleyen bir mekân haline geldiğini kayıtlara alıyorlar.

Ancak pek çok tarihçi tarafından bahsedilen bu anıt, Macarların Avusturya yardımıyla Osmanlıyı topraklarından çıkarmasının ardından yıkılıyor, ve yılından bu yana geçen üç yüz elli yıla yakın sürede Mohaç'daki bu anıtın hiçbir izi kalmıyor.

Porfesör Norbert Pap, tarih kayıtlarındaki tüm izlerin, bugün çevre halkı tarafından da "Türk Tepesi" olarak anılan tepeyi işaret ettiğini söylüyor.

Mohaç meydanında insan eliyle kurulduğu belli olan, ancak Osmanlı'dan çok daha önce Romalılar döneminde üzerinde bir gözetleme kulesi inşa edilmek için oluşturulan bu tepe araştırma ekibinin yöneticisine üzerinde bir Otağ kurulamayacak kadar küçük bir alan.

Osmanlı mezarları da aranıyor

Profesör, tepenin Kanuni tarafından savaşı izlemek ve belki de namaz kılmak için kullanıldığı kanısında. Sonraları bu tepenin kutsal bir alan haline gelmesinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyor.

Sorularımızı yanıtlayan genç profesör "henüz işin çok başındayız" diyor. Araştırmalarımız öncelikle "Hünkar Tepesinin" tam olarak nerede olduğunu ortaya çıkarmaya yönelik. Ancak iş bununla bitmiyor. Savaşta hayatını kaybeden Osmanlı askerlerinin artık kaybolan mezarlarını da bulacağız."

büyük savaşın yıldönümü

Ulusların kaderinde, büyük zaferler gibi, büyük yenilgiler de var elbet! Ve bunlar bir ulusun kimliğinin, kültürünün, yaşadığı ve nesilden nesle de aktardığı coşku ve acıların kaynağı aynı zamanda.

Aradan geçen yaklaşık yılın ardından Mohaç savaş meydanında hayatını kaybeden, hangi taraftan olursa olsun, on binlerce insanın anısının gerektiği gibi yaşatılabilmesi, herhalde ulusal bilincin huzur bulabilmesinin de birinci koşulu.

Mohaç'tan çıkarılabilecek belki de en önemli ders bu.

Yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Szigetvar Seferi ve Ölümü Sempozyumu Gerçekleştirildi

 

 

“ Yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Szigetvar Seferi ve Ölümü” Sempozyumu, Haziran tarihlerinde İÜ Rektörlüğü Senato Salonu’nda gerçekleştirildi. Sempozyuma İstanbul Macar Kültür Merkezi Müdürü Gabor Fodor da katıldı.

İstanbul Macar Kültür Merkezi Müdürü Gabor Fodor ve beraberindeki heyet, ilk olarak İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ı makamında ziyaret etti. Ziyarette Rektör Prof. Dr. Mahmut Ak ve İstanbul Macar Kültür Merkezi Müdürü Gabor Fodor karşılıklı görüş alışverişinde bulundu. Ziyaret sonrası Gabor Fodor ve beraberindeki heyet, İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ile birlikte İÜ Rektörlük Binası’nı gezdiler ve ardından “ Yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Szigetvar Seferi ve Ölümü” sempozyumuna katıldılar.

“Sosyal Bilimler Alanında Öncü Çalışmalar Yapıyoruz”

Sempozyum, İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın konuşması ile başladı. İstanbul Üniversitesi’nin sosyal bilimler alanında öncü konumda olduğunu dile getiren Rektör Prof. Dr. Mahmut Ak, “Üniversitemiz sosyal bilimler alanındaki çalışmalarıyla öncüdür. Özellikle üniversitemiz kurulduğu yıllardan beri tarih bölümümüz üniversitenin öncü bölümlerinden olmuştur. Dergilerimiz, araştırmalarımız diğer sosyal branşların da doğup gelişmesine yol açarak kıymetli çalışmalara ev sahipliği yapmıştır” dedi.

Bakıldığında tarih alanının daha çok siyasi tarih ile ilgileniyor gibi görünse de esasında eğitim, kültür, teşkilat tarihi bakımından da pek çok çalışmalar sürdürüldüğünü dile getiren Rektör Prof. Dr. Mahmut Ak, “Hatta dil ve coğrafya çalışmaları bakımından da pek çok temel çalışmanın sürdürüldüğü bir bölüm. Osmanlı tarihinin ilgilendiği konular ise sadece Türkiye Cumhuriyeti ile sınırlı değil. Osmanlı Devleti’nin birebir hüküm sürdüğü topraklar ve bu toprakların komşu olduğu ülkeler bakımından da zengin bir kültürel mirasa sahibiz. Bunlardan birisi de tabi ki Macaristan arazisi. Macaristan bugünkü Macaristan’ın dışında çok geniş bir coğrafyanın tarihi geleneğini temsil eden kültürel olarak büyük bir ülke. Her bir şehriyle alakalı pek çok tarihi malzeme kaynaklarımızda yer almaktadır. Bunlardan hiç unutulmayacak olanı tabi ki ortak tarihimiz olan Kanunu Sultan Süleyman’ın Türk tarihine kattığı hizmetler. Bizim kaynaklarımız birebir ayrıntı bilgi veren zenginlikte değil, zaman zaman daha genel geçebiliyor. Bu güçlük dolayısıyla da bir takım ince titiz çalışmalara ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmalara katkı sunan tüm araştırmacılarımızı ben yürekten kutluyorum. Böyle değerli bir çalışmaya da üniversitemizin ev sahipliği yapmasını ayrı bir gurur olarak yaşıyorum” şeklinde konuştu.

İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın konuşmasının ardından Kanuni Sultan Süleyman dönemi uzmanı olan bilim insanları konuştular.

Programa Macaristan’dan Macar Sosyal İlimler Akdemisi Başkanı ve Macar Tarih Araştırmaları Merkezi Başkanı olan ve Osmanlı Tarihi çalışmalarıyla tanınmış olan tarihçi Prof. Dr. Pal Fodor, Tarihi Coğrafya Enstitüsü başkanı Doç Dr. Norbert Pap, Pecs Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Erika Hancz, Macar İlimler Akademisi Tarih Enstitüsünden Dr. Máté Kitanics katıldılar. Türkiye’den İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeynep Tarım ve Yrd. Doç. Dr. Fatih Elçil, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Feridun Emecen, Fatih Sultan Mehmed Üniversitesi’nden Abdülkadir Özcan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Hakkı Önkal konuşmacı olarak katıldılar.

“Tarih Yazımında Gelişmeler İstanbul’un Fethi’nden Sonra Hız Kazandı”

Sempozyumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, “Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Kaynakları” hakkında bilgi vererek “Kanuni Sultan Süleyman Dönemi denilince şöyle bir yarım asra yakın dönemi dikkate almak lazım. Osmanlı tarihi, destanla menkıbelerle başlar. Kuruluş yıllarının olayları destanlara menkıbelere boğulmuş durumdadır. Kuruluş yılları ile ilgili çalışma yapan meslektaşlarımız var. Orada verilen bilgilerin doğruluğu hususunda zorluk çekmektedirler. Devletin sağlam temellere oturmaya başlamasından itibaren daha farklı türde eserler kaleme alındı Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise Selimnamelerin yerini Süleymannameler alır. Fakat bütün Kanuni dönemini kapsayan bir Süleymanname mevcut değildir. En kapsamlı Süleymanname bile Celalzade Mustafa’nın Tabakatü’l Memalik’i ’li yıllarda biter. Dolayısıyla bu dönemde çok farklı eserler ortaya kondu. Bu defa geleneksel Osmanlı tarihi yazımının devamı niteliğinde olan Osmanlı tarihini İslam tarihinin devamı gibi gören tarihler kaleme alındı. Şehnamecilik ise Kanunu Sultan Süleyman döneminde resmi bir makam haline geldi diyebiliriz. İlk müstakil biyografik eserler de bu dönemde kaleme alındı” şeklinde konuştu.

“Sultan Süleyman Uzun Bir Yolculuktan Sonra Savaş Devam Ederken Sigetvar Kalesi Önünde Ölmüştür”

Prof. Dr. Pal Fodor, Sultan Süleyman’ın son seferi, seyri ve sonuçları hakkında bilgi verirken Macar Tarihi açısından konunun nasıl değerlendirildiğini farklı kaynaklar ışığında anlattı. Prof. Dr. Zeynep Tarım, “Sultan Süleyman’ın Szigetvar Yolculuğu ve Ölümü” hakkında bilgi verdi. Minyatürler üzerinden Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar Kalesi’ni fethini, ölümünü ve cenazesini anlattı. Tarihte sürekli bütün yazarların Kanuni Sultan Süleyman’dan yaşlı bir padişah diye bahsetmiş olmalarına rağmen padişahın uzun bir yolculuk yaptığını ve savaş meydanında 72 yaşında öldüğünü, Belgrad’da cenaze namazının kılınmasının ardından İstanbul’a yolcu edildiğini söyledi. Prof. Dr. Tarım, “Osmanlı devleti yönetim sistemi otorite boşluğu kabul etmiyor. Bu nedenle de Szigetvar kuşatması ve kalenin alınmasına 4 saat kala Kanuni’nin öldüğü kimseye söylenmemiştir. Burada Sokullu Mehmet Paşa ve diğer devlet adamları çok iyi bir kriz yönetimi yapmış ve bunu askerlere söylememiştir. Osmanlı’da ilk önce biat sonra cenaze gelir” ifadelerini kullandı.

“Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Osmanlı’nın Altın Çağıdır”

Prof. Dr. Feridun Emecen ise konuşmasında, Kanuni Sultan Süleyman’ın özellikle son yılları üzerinde durdu. Prof. Dr. Emecen, “Konumuz Kanuni Sultan Süleyman ve bu konu ile alakalı kazı yapılan bir takım meselelerdi. O meseleyle alakalı biz zaten epeydir bu ekiple toplantılar, çalışmalar, yaptık. Bunu planlarken de Macaristan’da yapmış olduğumuz çalışmanın bir devamı olarak düşündük. Kanuni Sultan Süleyman 26 yaşında hayli olgun bir şehzade olarak tahta çıktı. Hicri takvime göre asır oluyor. asra damgasını vuran hükümdar olarak unutulmayacak bir yer bıraktı. Bu dönemle alakalı ciddi bir kaynak problemi de var. Hayatını görünür kılacak kaynak çok değil. Bende silikleşen bu yönünü biraz olsun aydınlatmak gerektiğini düşünüyorum” dedi. Kanuni Sultan Süleyman’ın karakter olarak ailesine düşkün olduğunu, son seferine çıkarken Kanuni Sultan Süleyman’ın çok yaşlı bir padişah olduğunu ve arkada kalan şehzadeler nedeniyle bu şekilde bahsedildiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Emecen, bu dönem Osmanlı’nın altın çağıdır diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Sempozyumun ilk oturumu Baki’nin Sultan Süleyman Mersiyesi’nin okunması ile sona erdi. İkinci oturumda ise Szigetvar Kalesi, Türbenin Yeri ve Kazılar konuşuldu. Üçüncü oturum Prof. Hakkı Önkal’ın konuşmasıyla birlikte Sultan Süleyman türbesinde yapıldı. Toplantının dördüncü oturumunda Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Prof. Dr. Zeki Sönmez, Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Vefa Çobanoğlu ve Doç. Dr. Tarkan Okçuoğlu Sigetvar Kalesi’nde devam eden kazı ile ilgili görüşlerini açıkladılar.

Haber: Türkan BAHADIR

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası