iphone 5s parmak izi varmı / Samsung Daily News – – STATOPERATOR

Iphone 5s Parmak Izi Varmı

iphone 5s parmak izi varmı

Эпизоды

  • ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
    aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir

    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~

    özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
    özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir

    suya giden bir adam mesela omzunu eğri tutsa
    güneş, su ve adamın omzundaki eğrilik senindir

    ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın
    kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir

    kararan dünya yeni bir güle bir ateş parçasıdır
    bir ateş parçasından arta kalan soylu karanlık senindir

    bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın
    ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir

    benim sevdiğim su senin suyunun öz kardeşidir
    senin soyunun bıraktığı güçler artık senindir

    çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi
    her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir

    senindir ey sonsuzveren ne varsa hayat gibi
    tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir

    ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
    aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir

    Şiir: Turgut Uyar
    Müzik: Yedi Güzel Adam, Mutluluk
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #TurgutUyar #ÇoklukSenindir #Şiir

  • " Bir şu’lesi var ki şem’-i cânın
    Fânûsuna sığmaz âsumânın"
    Şeyh Galib

    Aylardan Haziran sana varmak istiyorum
    Kanatlarım açıp sana uçmak istiyorum
    Mahcubiyetler ile prangalı ayaklarım
    Ben sana gelmek istiyorum, gelemiyorum

    Leylekler ta üç Şubat&#;ta göçtü bizim ile
    Balkonuma bir kuş yuvasını yaptı bile
    Gel sevdiğim buraları geçelim seninle
    Her lahza gelmek istiyorum, gelemiyorum

    Karakoç "Yollar kısalır, aşk gelince" diyor
    Gönül baktığım her şeyde seni gösteriyor
    Bir zaman sonra gözüm hiçbir şey seçemiyor
    Sana kurban olmak istiyor, gelemiyorum

    Meğer umut yitince insan da yitiyormuş
    Ve insanı da en çok kendi düşürüyormuş
    Düştüm, doğruldum ki gönlüme bir yalım konmuş
    Dizlerim kan, tut ellerimden, gelemiyorum

    Bak saatine gün erişti yine akşama
    Ay ve yıldız ne de yakıştı karanlığa
    O ay yüzünü alsam sabah akşam karşıma
    Senle uyuyup uyanıyor gelemiyorum

    En büyük kriz yürekte işte tam da böylece
    Ömür bitip tükeniyor sensiz sessiz öylece
    Takvim yapraklarını koparsam da her gece
    Benden gitmiyorsun sen, ben de gelemiyorum

    Çağırsan beni gün ya da gece, gel tek hece

    Şiir: Muhammet Kalem
    Müzik:
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #Şiir #SanaGelmekİstiyorum

  • Пропущенные эпизоды?

    Нажмите здесь, чтобы обновить ленту.

  • Yazdırmalısın mezar taşına:
    Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın,
    aslında hiç olmadım ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın…
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın.
    Aslında yokum ben bu oyunda,
    ömrüm beni yok saysın

    Yaşam bir ıstaka;
    gelir vurur ömrünün coşkusuna.
    Hani tutulur dilin,
    konuşamazsın…

    Tırmandıkça yücelir dağlar.
    Sen mağlupsun sen ıssız
    ve kalbinde kuşların gömütlüğü;
    tutunamazsın!

    Eloğlu sevdalardan dem tutar,
    aşk büyütür yıldızlardan;
    senin ise düşlerin yasak,
    dokunamazsın

    Birini sevmişsindir geçen yıllarda.
    Açık bir yara gibidir hâlâ.
    Hâlâ ne çok özlersin onu,
    ağlayamazsın…

    Yolunda köprüler çürür.
    Sesin, sessizlik sanki bir uğultuda.
    Savurur hayat kül eyler seni,
    doğrulamazsın!

    Yapayalnız bir ünlemsin
    dünyayı ıslatan şu yağmurlarda.
    Her şey çeker ve iter,
    anlatamazsın

    Yaşam bir ıstaka,
    gelir vurur işte ömrünün coşkusuna.
    Sesinde çığlıklar boğulur ama,
    bağıramazsın…

    Sonra vakt erişir, toprak gülümser sana;
    upuzun bir ömrün ortasında
    ne hayata ne ölüme
    yakışamazsın…

    Yazdırmalısın mezar taşına:
    Ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın,
    aslında hiç olmadım ben bu oyunda
    ömrüm beni yok saysın…

    Şiir: Yılmaz Odabaşı
    Müzik: funduszeue.info

    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #EyHayat #YılmazOdabaşı #Şiir

  • Neyse…uzun etmeyim
    Gelmeyeceğim diyeceğinden korkmuştum asıl
    30 Şubat’ta mı geleceksinpekigel
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    30 Şubat’ta mı geleceksin, başım gözüm üstüne, peki gel
    Menekşeler yetiştireceğim senin için, bekleyeceğim
    Saçlarım taralı, gömleklerim ütülü
    Sobaya bir odun daha atacağım, peki gel
    Eski fotoğraflara bakarız belki, eski şarkılar dinleriz
    “Ah ne çok sevmiştik birbirimizi”
    30 şubatta mı geleceksin, peki, gel…
    Hani mevsim kışsa, yıldız bulmam zor olacak
    Bulutlar geçecek gözlerimden, ihtimal…
    Kızıl-kıyamet olsa da her tarafım, üzülme,
    Ben kara gözlü bir çocuğum, kendime masallar anlatacağım.
    Bir masala tutununca ellerim kanasa da
    Uyuyunca geçecek, biliyorum,
    Kendimi dizinde uyutacağım…
    Biliyor musun, sen olmayınca ben bir tuhaf oluyorum
    30 Şubat’ta mı geleceksin, peki…gel…
    Sen kapıdan dönmeyesin diye, evden çıkmam, merak etme
    Kar olur, kış olur, üşürsün, neme lazım
    Bir çay koyarım sobaya, radyoda incesaz…
    Terliklerini çıkartırım dolaptan, odamız hüzzam, odamız hicaz
    Henüz almadığım bir mektup gibi bekleyeceğim seni
    Aslında o kadar da kötü değilim, kafana takma sen beni,
    Bir rüya gibi değil mi, gözlerimi açacağım, bitecek
    Seni rüyaların en sonuna saklayacağım
    Neyse…uzun etmeyim
    Gelmeyeceğim diyeceğinden korkmuştum asıl
    30 Şubat’ta mı geleceksinpekigel

    Şiir: Ali Kınık
    Müzik:


    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    #AliKınık #Şiir #30Şubat

  • Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
    Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
    Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
    İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
    O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
    Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
    Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
    Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
    Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

    İstanbul benim canım;
    Vatanım da vatanım
    İstanbul,
    İstanbul

    Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
    Servi, endamlı servi, ahirete perdelik
    Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
    Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat
    Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
    Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
    Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
    Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet

    O manayı bul da bul!
    İlle İstanbul`da bul!
    İstanbul,
    İstanbul

    Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
    Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
    Oynak sular yalının alt katına misafir;
    Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
    Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
    Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar
    Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
    Cumbalı odalarda inletir ` Katibim`i

    Kadını keskin bıçak,
    Taze kan gibi sıcak.
    İstanbul,
    İstanbul

    Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
    Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler
    Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
    Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
    Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
    Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
    Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
    Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar

    Gecesi sünbül kokan
    Türkçesi bülbül kokan,
    İstanbul,
    İstanbul

    Şiir: Necip Fazıl Kısakürek
    Müzik:

    #NecipFazılKısakürek #Canımİstanbul #Şiir
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info

  • ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
    azıcık okşasam sanki çocuktular
    bıraksam korkudan gözleri sislenir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    hayır sanmayın ki beni unuttular
    hala arasıra mektupları gelir
    gerçek değildiler birer umuttular
    eski bir şarkı belki bir şiir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    yalnızlıklarımda elimden tuttular
    uzak fısıltıları içimi ürpertir
    sanki gökyüzünde bir buluttular
    nereye kayboldular şimdi kimbilir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir.

    Şiir: Atilla İlhan
    Müzik:
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #Atillaİlhan #BöyleBirSevmek #Şiir

  • Seni, anlatabilmek seni.
    İyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Seni, anlatabilmek seni.
    İyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, haldan bilmez,
    Kahpe yalana.

    Ard-arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
    Dışarda gürül-gürül akan bir dünya
    Bir ben uyumadım,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana

    Seni bağırabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara,
    Akan yıldıza,
    Bir kibrit çöpüne varana,
    Okyanusun en ıssız dalgasına
    Düşmüş bir kibrit çöpüne.

    Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    Yitirmiş öpücükleri,
    Payı yok, apansız inen akşamdan,
    Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
    Seni anlatabilsem seni
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum, kapama gözlerini

    Şiir: Ahmed Arif
    Müzik: funduszeue.info
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #AhmedArif #HasretindenPrangalarEskittim #Şiir

  • Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
    Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince…
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Tanrının ‘gel’ buyruğu tatlılıkla erince
    Ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice?
    Ne yaşamak tasası, ne dünyanın yasası,
    Ne de bir kaygı kalır can yükünü derince.

    Bu dirlik bir kılıçsa ölüm onun kınıdır;
    İkisini birlikte verirler bir verince.
    Ecel dedikleri şey erlerin kevseridir;
    Gözünü kırpmadan iç, içme çağı erince.

    Bir yumunca gözünü, kaybedince özünü
    Çalamazsın sazını öyle inceden ince
    Ne güneş kalır, ne ay; ne ırmak akar, ne çay;
    Dünyaya gelmedin say yağız yere girince.

    Bildiğin, neyse unut, Tanrı’ya kavuştun tut,
    Bir gün ölüm meleği seni yere serince.
    Şu gördüğün ne varsa birer damladır,
    Bir denize akıyor hepsi yerli yerince

    Bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır,
    Ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
    Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken,
    Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince…

    Şiir: Hüseyin Nihal ATSIZ
    Müzik:


    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #Atsız #GelBuyruğu #Şiir

  • Gülmeyi denedim, sensiz olmadı
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Kaybolan neşemi şarkıda, sazda,
    Bulmayı denedim, sensiz olmadı,
    Felekten bir gece çalıp biraz da,
    Gülmeyi denedim, sensiz olmadı

    Hasreti herkesten çok tanıyorum,
    Bu zehrin üstüne yok sanıyorum,
    Islak gözlerimden utanıyorum,
    Silmeyi denedim, sensiz olmadı

    Doğmanı bekledim battığın yerden,
    Dönmeyı bilmedin gittiğin yerden,
    Beni sarhoş diye sattığın yerden,
    Gelmeyi denedim, sensiz olmadı

    Evlenmiş dediler, çıldıracaktım,
    Resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım,
    İlmeği kaç defa boynuma taktım,
    Ölmeyi denedim, sensiz olmadı

    Şiir: Cemal Safi
    Müzik: Oğuzhan Öz funduszeue.info

    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #CemalSafi #SensizOlmadı #Şiir

  • güven bana gülüm!
    sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
    hasretten - hakikaten- ten değiştiren yüzüm!
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
    istanbul darmadağın olacak, saçlarım
    darmadağın. Hepsi, darmadağın!
    üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
    ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
    hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!

    de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
    sevgi, bitmiştir güven!
    güven bana gülüm!
    sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır
    hasretten - hakikaten- ten değiştiren yüzüm!

    göreceksin gülüm! Bekle!
    hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
    hainlere, ezilmelere alışacak..
    göreceksin - sevinçten ağlayacaksın gülüm- ki
    işte o vakit bana-doğrudur!-
    şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!

    bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
    sokaklar var, kediler!
    inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
    ölüm inananlar için sessizce
    kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
    göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
    artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
    bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!

    Şiir: Küçük İskender
    Müzik: Volkan Gümüşlü: funduszeue.info
    Görsel: Ümit Okan
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info

    #Küçükİskender #Şiir #DeGülüm

  • Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
    Ve sustum, sükutu besteler gibi.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    O gece ne kadar güzeldi mehtap
    Gönülden fışkıran nağmeler gibi.
    Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap
    En tatlı ilk ve son buseler gibi.

    O gece o müthiş deniz durgundu,
    Ömründe susmayan rüzgar yorgundu,
    En kara gönüller aya vurgundu
    Leyla’yı içinde bulan er gibi.

    O gece zevkini duydum hayatın,
    Sırrını anladım mükevvenatın.
    Gönlümde yıkılan bir kainatın
    Sesini işittim giryeler gibi.

    O gece hayatım sanki masaldı,
    Şuurum o anın içinde kaldı,
    Kalbime ışıktan bir füsun doldu
    İnsanı çıldırtan handeler gibi.

    O gece felekten bir gece çaldım,
    Ömrümde son defa bahtiyar oldum;
    Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm
    Ve, sustum, sükutu besteler gibi.

    O gece ne kadar güzeldi mehtap,
    Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap,
    Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap,
    Rüyada çalınmış buseler gibi.

    O gece gönlüm de aya vuruldu;
    İçimde küllenen ateş dirildi.
    Dünyada ne varsa yere serildi,
    “O” kaldı… Kalbimi seyreder gibi.

    O gece sevgim coşkun ırmaktı,
    Kalbimden taşarak o kalbe aktı;
    ……………….

    Gözlerime en keskin bakışla baktı:
    ”Ben de seni Atsız, ben de ….” der gibi…


    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #HüseyinNihalAtsız #OGece #Şiir

  • Bu millet, bu insan, adı sanı Türk,
    Bu toprak, bu vatan, güzel Türkeli,
    Bu tarih, bu onur, bu sihirli yük,
    Bu Bursa, bu Konya, bu usta eli.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Bu sabah içimde bir tazelik var,
    Bu seher, bu camdan giren gündüz, ben!
    Sokaktan yükselen şu şen naralar,
    Bu camdan bakınan, bu gülen yüz ben!

    Nerede o dünkü ateşli nabız,
    Nerede yastıkta kıvranan başım?
    Bu sabah içimde çelikten bir hız,
    Bu sabah en mutlu, en şen yurttaşım.

    Bu millet, bu insan, adı sanı Türk,
    Bu toprak, bu vatan, güzel Türkeli,
    Bu tarih, bu onur, bu sihirli yük,
    Bu Bursa, bu Konya, bu usta eli.

    Bu eşsiz İstanbul, bu tek Edirne,
    Bu örnek Kayseri, Sivas, Erzurum,
    Bu Fırat, Menderes, Çoruh, Ergene,
    Bu İzmir, Adana, Urfa, bu Çorum.

    Bu başak, bu salkım, bu bağ, bu harman,
    Bu bizim davarlar, bizim danalar,
    Bu ocak, bu maden, bu dağ, bu orman,
    Bu yiğit erkekler, yiğit analar.

    Bu çetin, bu dönmez, bu sert bilekler,
    Bu yanık çehreler, bu bizimkiler,
    Bu ağaç, bu çiçek, bu çığ, bu renkler,
    Bu diller, bu sesler, ya bu ezgiler.

    Bu ninni, bu ağıt, bu düğün, bu bar,
    Bu Zeybek, bu halay, bu güreş hep ben!
    Bu sabah içimde bir tazelik var,
    Bu ışık, bu gündüz, bu güneş hep ben!

    Ey rüya, ey hayal, beni terk etme.
    Ey sabah koynunda senin, hem zinde,
    Bir şuur ışığı vurmuş perdeme,
    Bir bahar öğlesi gibi çimen de.

    Siz şimdi sokaktan gelen oymaklar,
    Yürüyün siz bütün il çocukları,
    Göğüslerde gurur, elde bayraklar,
    Yürüyün başlar dik, alın yukarı.

    Yürüyün ardından siz emellerin,
    Yürüyün kalbimin yükü ilhamlar,
    Uzaktan çırpınsın size ellerim,
    Çırpınsın yüreğim, durana kadar.

    Bu sabah içimde bir tazelik var,
    Bu seher, bu camdan giren gündüz ben!
    Komşular, şaşmayın bana komşular,
    Bu camdan bakınan, bu gülen yüz ben!

    Şiir: Ahmet Kutsi Tecer


    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #29Ekim #Şiir #AhmetKutsiTecer

  • Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
    Koşaradım
    Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde..
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
    Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
    Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
    Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
    Toprağı rüzgârı denizi göğü
    O her zaman bir insanla anlamlı
    Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
    Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
    Ve ucuz korkuların kör kuyularına
    Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.

    Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
    Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
    Kurulmuş saatler gibi günboyu çalışıp tekdüze
    Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
    Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
    Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
    Küçük çıkarların büyük kurnazları
    Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
    Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
    Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
    Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
    Dışa vurmayı duygularınızı
    Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.

    Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
    -Ki bu en büyük kötülüktür size-
    Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
    Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
    Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
    Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
    Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
    İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
    Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
    Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
    Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
    Koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
    Koşaradım
    Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde..

    Şiir: Şükrü Erbaş
    Fotoğraf: Ahmed Mulla

    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #ŞükrüErbaş #Koşaradım #Şiir

  • Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
    Ateşlere yandığının resmidir.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
    Ateşlere yandığının resmidir.
    Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
    Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

    Dünya bir yana, o hayal bir yana;
    Bir meşaledir pervaneyim ona.
    Altında bir ömür döne dolana
    Ağladığım yer penceresi midir?

    Bir köşeye mahzun çekilen için,
    Yemekten içmekten kesilen için,
    Sensiz uykuyu haram bilen için,
    Ayrılık ölümün diğer ismidir.



    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #CahitSıtkıTarancı #Karasevda #Şiir

  • Fatih&#;in İstanbul&#;u fethettiği değilse de
    Bülent in dediği gibi bangır bangır:
    "hepimiz tam da ölecek yaştayız!"
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    maktul hep suçludur dünya tutanağında
    sekizde dokuz kusurlu çıkar her defasında
    ağır eza mahkemesinde yargılanır ölmekten
    ölmek ki en büyük günahtır kitâb-ı hayatta
    herkes günahkârdır buradan bakınca, değil mi patron
    ölüm gene mi indirim reyonunda bu sıra pardon
    kasiyer kız sırıtması gibi aniden geçiyor ömür
    ve bakın ne diyor şu tekleyen ihtiyar at:
    on kuruşluk sakızdır hayat, azıcık çiğne, at

    insan kaç kere gelir yaşamak bayramından
    kaç kez iner hıdırellez yokuşundan
    mutluluk kaçgen patron ve nasıl mutlu olursun
    gönlünü parçalı bulutlu birine kaptırmışsan
    ta yukarı kata çıkardı hayallerini, uykunu kaçırdı bak
    arsız bir odacı gibi bahşiş bekliyor işte hayat
    telaşını mı sunacaksın, buyur burdan yak
    ömür dediğin nedir ki patron
    harca harca bitmeyen telaş

    bir avuç sakiniyiz dünya kasabasının
    şu gördüğünüz uçurumdur evimiz
    hatırla, çok iyi tanırız birbirimizi
    acıdan akrabayız çünkü hepimiz
    adres bildiriyorum, o kurnaz meleğe çaktırmayınız
    yokluyor, yoklama sırasında en baştayız
    Fatih&#;in İstanbul&#;u fethettiği değilse de
    Bülent in dediği gibi bangır bangır:
    "hepimiz tam da ölecek yaştayız!"

    Şiir: Eyyüp Akyüz


    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #EyyüpAkyüz #Şiir #OlayYeriİnceleme

  • Bilmem farkında mısın tomur tutmuş bir çiçek
    Kokunu aranıyor ama sen kaçıyorsun

    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Ayaz vurmuş yüzüyle toprağının bağrında
    Bir ekin tarlasıydı başağa durmuş ruhum
    Gelincikler toplardım duyduğum her çağrında
    Sepekleri simsiyâh mor gerdanlığı mahsun
    Hâlbuki tırnağıyla sabır sağan her tohum
    Mevsimini bekliyor sen benden kaçıyorsun

    Uğraşına güç yetmez sırlanmış gökyüzüne
    Baskın veren yağmurdum süreği parmak parmak
    En baygın damlalarla dokunurdum yüzüne
    Bilmezdin neden yağar hangi vâkitten meftûn
    Oysa kıvrımlarıyla dağlar yırtan her ırmak
    Ummanına akıyor sen benden kaçıyorsun

    Kimse duymadı beni görmedi gördüğünü
    Boğazında düğümlü kuşluktum azgın ateş
    Usulca bûseledim göğsüme sürdüğünü
    Âşkı emzirdiğinde akıl almaz bir efsûn
    Meselâ seferinde çamçaklanırken güneş
    Kuşlar şarkı söylüyor sen benden kaçıyorsun

    Darmadağın umutla başucunun vurgunu
    Bir takvim yaprağıydım bakışlarında humar
    Sessiz sessiz taşırdım her güne soluğunu
    Vâdem ellerinde hür devrim düşünde meskûn
    Hülâsa tufanında şaha kalkan her damar
    Âyinine duruyor sen benden kaçıyorsun

    Dur durak nedir bilmez çağlayanımda bil ki
    Bir yanım yerli yurtlu diğer yanım göç göçek
    Sıtkım kanlı bıçaklı nice zamandır belki
    Gözlerimi kapasam göğsünü açıyorsun
    Bilmem farkında mısın tomur tutmuş bir çiçek
    Kokunu aranıyor ama sen kaçıyorsun

    Şiir: Hakan İlhan Kurt
    Müzik: Volkan Gümüşlü/ funduszeue.info
    Görsel: Benjamin Davies @unsplash
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #HakanİlhanKurt #SenBendenKaçıyorsun #Şiir

  • Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
    Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Bir anadan dünyaya gelen yolcu
    Görünce dünyayı gönül verdin mi?
    Kimi büyük kimi böcek kimi kul
    Merak edip hiçbirini sordun mu?

    İnsan ölür ama ruhu ölmez
    Bunca mahlukat var hiçbiri gülmez
    Cehennem azabı zordur çekilmez
    Azap çeken hayvanları gördün mü?

    İnsandan doğanlar insan olurlar
    Hayvandan doğanlar hayvan olurlar
    Hepisi de bu dünyaya gelirler
    Ana haktır sen bu sırra erdin mi?

    Vade tekmil olup ömür dolmadan
    Emanetçi emanetin almadan
    Ömrünün bağının gülü solmadan
    Varıp bir canana ikrar verdin mi?

    Garip bülbül gibi feryad ederiz
    Cehalet elinde küskün kederiz
    Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
    Dünya senin vatanın mı yurdun mu?

    Bağlama: Harun Murat ÖZGÜÇ funduszeue.info
    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #NeşetErtaş #Yolcu #Şiir

  • Yeter artık rüzgâr, yakamı bırak,
    Ürpertiyorsun içimi.
    Şöyle dinlenelim biraz, hiç olmazsa
    Bir sigara içimi…

    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Yeter artık rüzgâr, yakamı bırak,
    Ürpertiyorsun içimi.
    Şöyle dinlenelim biraz, hiç olmazsa
    Bir sigara içimi…

    Pembe, beyaz bulutları toplamışsın,
    Katmışsın önüne katar katar
    Ne gençlik, ne şarkılar, çiçekler
    Gün olur hepsi biter.

    İstemem kimsenin öldüğünü
    Bırak rüzgâr, bırak anlatayım.
    Bir ulu meşenin dibine otur sen
    Göğsünde yatayım..

    Bize başka havalar getir biraz
    Ihlamur koksun, sakız koksun,
    Çapadan dönmüş terli terli
    Kız koksun…

    Tepeden koksun, ardıçlı, çamlı
    Siirt koksun, Boyabat koksun,
    Hür güzel günler içinde,
    Canım hayat koksun…

    Aydınlık gecelerden sonra,
    Günler dileğimce geçmeli.
    Şarkılar dalga dalga üzerimden,
    Turnalar misali uçmalı.

    Sevdalı olmalı, hovarda olmalıyım
    Sebatsız kuşlara benzer.
    Bir Kayseri’de, İstanbul’da
    Bir yıldızlarda olmalıyım.

    Ama devran eski devran değil
    Ne oldu ne olmadı şaşırdık?
    Bir bulduk, bir yitirdik kendimizi
    Sade suya kuru fasulye pişirdik.

    İşte ben, bellerde, yollarda.
    Dün yirmisinde, bugün yirmi beşinde
    Bozkır ortasında, dağlar başında
    Çoluk çocuk bir olmuş dolaşıyoruz
    Bir lokma ekmek peşinde.

    Bir hava getir bize artık.
    Ihlamur, sakız koksun.
    Ayışığında yıkanmış, çil çil
    Kızoğlan kız koksun

    Şiir: Turgut Uyar
    Müzik: Nazende Sevgilim/ funduszeue.info
    Piyano : Uğur Yıldız
    Keman : Volkan Gümüşlü

    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #TurgutUyar #Şiir #Rüzgar

  • Bir hayal alemi ardında; uzak,
    Sisli iklimlere sürdüm, gittim.
    Varlığım burda sönüp kaybolacak
    Belki ben şimdiden öldüm Bittim
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Yine aklımda bugün sen varsın,
    Yine derdinle hayalim hasta.
    Bürüsün kalbimi derdin sarsın;
    Bir ümit var bu tükenmez yasta.

    Bir yaram var! Ona merhem vurman,
    Bir hayaldir ki gönülden taşıyor.
    Ayırırken bizi yollar ve zaman,
    Sana kalbim daha çok yaklaşıyor.

    Nerde bilmem o geçen günlerimiz?
    Artık onlar yeniden gelmeyecek.
    Nerde kırlar, uzayan yol ve deniz,
    O öten kuş, o güzel pembe çiçek?

    Göklerin ziyneti mes’ut kuşlar
    Ötüşürlerdi yağarken yağmur.
    Şimdi onlarda melul olmuşlar,
    Çünkü artık ne ışık var, ne de nur.

    Dinledik rüzgarı sessiz sessiz
    Okuyorken bize bir gamlı kitap.
    Suya çizmişti gümüşten bir iz,
    Yükselirken gece dağdan mehtap.

    Şimdi hülyaya gömülmüş ölüyüm;
    Ne gelen var, ne giden var, ne soran.
    Iztırap yaylasıyım gam çölüyüm;
    Esiyor sadece gönlümde boran.

    Bir hayal alemi ardında; uzak,
    Sisli iklimlere sürdüm, gittim.
    Varlığım burda sönüp kaybolacak
    Belki ben şimdiden öldüm Bittim

    Şiir: Hüseyin Nihâl Atsız


    ~
    Tüm Videolar: funduszeue.info
    Abone Olmayı Unutmayınız: funduszeue.info

    ~
    Sosyal Medya Hesaplarım:
    funduszeue.info
    funduszeue.info
    funduszeue.info #HüseyinNihalAtsız #Yalnızlık #Şiir

  • Bir o dönmemek ve dostları Leylâm ve asıl seni bir daha görmemek Ve asıl seni görmemeyi düşünmek insanı deli ediyor. Seni belki bir ay görmesem ne bileyim seni 3 ay, bir sene görmesem bu insana koymaz da bu bir yasak olursa ve hiç dönmemek karışınca işe, çok acı oluyor Leylâ.
    ~
    •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim.
    Yeni şiirlerden haberdar olmak için; funduszeue.info tıklayarak abone olabilirsiniz.

    ~
    Leylâ
    Önce sana böyle bir kâğıda yazdığım için özür dilerim.
    Bu akşam birçok defa başlayıp sonunu getiremediğim bir hikâyeyi tamamlamaya çalıştım. Fakat nafile, insan aklını bir şeye verdimi kurtulamıyor ondan. Daima düşünmekle ve daima da aynı şeyi düşünmekle insan aşkın bir fikri-işgal olduğunu kabul ediyor. Sonra ben Leylâ mütemadiyen şiddetli bir arzu ile bir tatmin edilmemezlik içinde bir şeyler istiyorum. Bunun gibi, yani bu tatminsizlik gibi bir de ifade edemeyiş var ki bu insanı bitiriyor, harap ediyor. Çok defa yazdıklarımı yırtıyorum, çok defa bu, bedbinlikten ve ümitsizlikten oluyor. Fakat yine de işte yaşıyoruz ve acı içinde bile olsa bu bize bir haz veriyor ve yaşamayı istiyoruz. Ne kadar ölümü fevkâlâde bir facia gibi veya ne bileyim bir felâket gibi kabul etmesek de ölmek veya sevdiklerimizden ayrı olmak istemiyoruz. Çok zaman olmuştur Leylâ, şu memleketten gitmeyi düşünmüşüm dür. Amma daima bunu yapamamışımdır. İlk seferler daima bir imkânsızlık vardı, bunlar mani idi Son zamanlar imkânlar olmuştur amma kendim bu maceraya atılamamışımdır. Belki eminim ki ayrılık veya uzak oluş mühim değil de asıl onu düşünmek ve bir daha hiç dönülmeyeceğini ve geride kalanları insanın bir daha göremeyeceğini düşünmesi çok feci bir şey.
    Bazen o anı yaşıyorum Leylâm o zaman tüylerim diken diken oluyor. Bazen şöyle düşünüyorum da buna cesaret edemiyorum. Bir o dönmemek ve dostları Leylâm ve asıl seni bir daha görmemek Ve asıl seni görmemeyi düşünmek insanı deli ediyor. Seni belki bir ay görmesem ne bileyim seni 3 ay, bir sene görmesem bu insana koymaz da bu bir yasak olursa ve hiç dönmemek karışınca işe, çok acı oluyor Leylâ. Amma diyeceksin ki, "Biz birbirimize o kadar alışmamıştık ki."
    Öyle değil halbuki Leylâ, alışmamıştık amma, alışabilirdik ve alışacaktık Netekim verdiğin dost kalma sözünde durursan ve ben de burada kaldıkça alışacağız da Sonra Leylâ bazen neler düşünüyorum bilsen, bütün bu bağlardan kurtulup başka yerlere kaçmak, çocukken rüyalarımı çalan sıcak iklimlere doğru uçmak istiyorum Amma yine de biliyorum ki Leylam, bu imkânsız.
    Çocukken ne iyiydi Leylâ, 5 arkadaştık biz. Bu yekûn zaman zaman değişirdi. Ekseriya üç kalırdık. Bütün günlerimiz, Antalya kıyılarının o sıcak ve hattı-ı istiva iklimi bizi cenup beldelerine çektikçe, hayaller kurmakla geçerdi. Neler düşünmez, cenup denizlerinde ne şirin adalara sahip olmazdık. Bu hayaller hakikat olsaydı ve sağ bir de Robenson olsaydı eminim ki kıskançlığından çatlardı.
    Ama bütün bunlar cemiyet içine girmeden, sosyoloji okumadan evvelki zamanda idi. Sonra cemiyet içinde çalışan insanları, çalışmayan insanları, açları, tokları, mesut olanları, mustaripleri gördük, büyük, küçük şehirlerde gözlerinde ümit parlayan bazen dizlerinde derman kalmayan insanları gördük Hikâyeler dinledik Leylâ.. Kan kusanların hikâyelerini, altın kusanların hikâyelerini ve daha neler gördük Leyla, daha neler dinledik bu şehirde. Kitaplarda okuduklarımız da caba.
    Ne olursa olsun Leylâ bunlar mühim değil artık benim için. Benim için yalnız sen mühimsin. Bana kim ne derse desin hatta bir kıza bu kadar ehemmiyet ve kıymet verdim diye bana kızanlar bile olsa, aldırmayacağım ama sen ister dostum ol ister sevgilim, yeter ki hayatımda ol. Sen Leylâ bana geldikçe sana ihtiyacım olacak. Senden başka hiçbir isteğim yok. Sen Leyla bana her şeyi, her şeyi unutturabilirsin. Seni, bu muazzam aşka lâyık gördükçe ben, her şeyi yenebilirim Leyla
    Düşün ki hayatta tek başımayım ve sen istersen hayatıma senden başka hiçbir kimse gi

  • Показать больше
photo by SERGEY KHRUSTALEV 57 worldofazerbaijan


58 worldofazerbaijan


HISTORY Sergey Khrustalev

oo The above is the liberal quote from the Oriental Tales of Wilhelm Gauf. When one reads them one travels in one’s mind to the ancient times when the camels laden with valuable goods were strung on the Great Silk Way and merchants were into dangerous or fascinating adventures on every turn. But those tales can now come back to life in spite of their strong unreal flair – once you close that book, the characters and the history hidden in those pages only wait for you to step beyond the castle walls of the Icheri Sheher and walk down the metalled roads to the Caravanserai to return to reality once again The Caravanserai is decorated with the magnificent carpets just like it used to be many hundreds of years ago. Are some stories and secrets that our ancestors tried to leave to us to decipher encoded in those carpets’ ornaments? The customary wisdom has it that we, the adults, should not believe in tales and fantasy but one cannot help doing just this as the wind tousles the fringes of the carpets. Even the fact that the ornaments are rather worn cannot conceal from our sight the once impressing magnificence of these old works of the Azeri carpet-making art. Those antique shops artfully pinched into the entourage of the Icheri Sheher and known full well to be only the tinsel pieces intended for the gullible tourists appear to us as the magic shops that definitely must be stuffed with the magic lamps that are inhabited by the jinn. The experts say that the experienced antique dealers do not put their carpets out on the tarmac in front of their shops for nothing. This is not merely advertising; rather, the more people walk over and the more cars roll over those carpets, the older they appear. Differently from the humans, an old carpet benefits from every new wrinkle appearing on its beautiful face… Well, hard to say, isn’t it? The secrets of commerce are the dark alleys. Either way, those carpets add to the overall magic of the Old Town beautifully making it look yet more enigmatic and, at the same time, very cosy. It is as though you can truly sit down to rest your tired bones on the first carpet that you come across and then you will be treated to sherbet on silver dishes and will be told of the wise rulers of the land, the artful magicians and the princess that the turned into owls and waited for their saviours.

oo 59 worldofazerbaijan


HISTORY

60 worldofazerbaijan


61 worldofazerbaijan


HISTORY

oo По следам ушедших караванов …Устав после долгого и опасного пути, купцы были рады остановиться в Караван Сарае, каменные своды которого дарили прохладу, полы были устланы красивыми коврами, и где им подали изысканные яства и напитки, дабы они могли утолить свой голод и жажду и развлечься неторопливой беседой… Это отрывок из восточных сказок Вильгельма Гауфа. Ну, или почти оттуда. Так сказать, вольный пересказ. Читая их, словно переносишься в глубокую старину, когда по Великому шелковому пути неторопливо брели вереницы верблюдов, груженные дорогим товаром, и на каждом шагу купцов подстерегали опасные и увлекательные приключения. Но сказки эти, кажущиеся такими нереальными, стоит только закрыть книгу, могут вновь ожить и стать осязаемыми Для этого нужно всего лишь сделать шаг за крепостную стену Ичери Шехер и, пройдясь по мощеным улочкам, оказаться в старинном Караван Сарае, который все так же, как и много сотен лет назад, устлан великолепными коврами. Может, в их узорах зашифрованы еще более причудливые истории или тайны, которые пытались донести до нас предки? Или даже, может статься, что ковры эти некогда умели летать… Да, мы уже взрослые и не должны бы в это верить, но трудно, трудно удержаться от подобных фантазий, как ветер чуть колышет украшающую их края бахрому и даже потертость узоров не может скрыть былого величия этих шедевров азербайджанского прикладного искусства. И даже антикварные магазинчики, про которые нам доподлинно известно, что это просто рассчитанный на туристов элемент экзотики, ловко вписанные в общий антураж Ичери Шехер, кажутся волшебными лавками, сплошь уставленными лампами, в которых живут джины. Знатоки поговаривают, что опытные антиквары не зазря расстилают продаваемые ковры прямо на асфальте перед своими магазинами. Это не просто реклама и попытка показать товар лицом – чем больше людей ходит по этим коврам, чем больше проезжает по ним машин, тем древнее они кажутся… Ведь ковру в таком преклонном возрасте любая новая «морщинка» только на пользу… Ну не знаю. Секреты коммерции – дело темное. Но, так или иначе, они замечательно дополняют общий колорит и магию Старого города, придавая ему еще большую загадочность и вместе с тем уют. Будто и в самом деле можно, утомившись от прогулки, присесть, скрестив ноги, на первом попавшемся ковре и тут же вам подадут шербет в серебряной посуде и расскажут о мудрых правителях, искусных колдунах и принцессах, обращенных в сову и ждущих своего спасителя. Сказки никогда не бывает много, ведь правда…? ■

oo 62 worldofazerbaijan


63 worldofazerbaijan


HISTORY

64 worldofazerbaijan


65 worldofazerbaijan


66 worldofazerbaijan


HISTORY

oo TARİHE KARIŞAN KERVANLARIN PEŞİNDE …Upuzun ve korkulu yolculuğun ardından Kervan Saray’da konaklama fırsatını bulan tüccarlar taş kemerleri altında serinlik sevincine kavuşabiliyordular. Zemini vecahetli halılarla serilmiş bu mekânda onlar açlıklarını ve susuzluklarını giderebilmekte, lezzetli yiyecek ve içecekleri tadabilmekte, dinleme ve acelesiz sohbetlere dalabilmekteydiler. Bu parça Wilhelm Hauff’un şark masallarından bir alıntıdır. Veya yahut oradandır. Bir sözle serbest bir anlatımadır. Okurken, âdeta eski geçmişin derinliklerine ulaşıyorsun. Büyük İpek Yolu’nda sırayla ağır ağır yürüyen ve pahalı mallarla yüklü deve kervanlarını, tüccarların her an rastladığı tehlikeli ve çekici maceralarını canlandırabiliyorsun. Fakat kitap kapatıldığında gerçekçi gözükmeyen bu masalları somut ve dokunaklı, duyulur hale getirmek zor bir şey değil… İçeri Şehrin surlarına doğru adım atmak yeterlidir. İçeri Şehrin taş döşeli ve kaldırımlı küçük sokaklarında gezinerek geçmiş yüzyıllıklarda olduğu gibi muhteşem halılarla serili Kervan Saray’a ulaşabilme imkânına sahipsiniz. Olabilir, Kervan Saray’ın acayip resim ve nakışlarında ecdatlarımız bizlere seslenen gizemli olayları, tarihi şifrelemişler? Mekânın figürlerinde olası surette uçan halıların masalaşan hikâyeleri de aktarılmıştır… Yetişkin olduğumuz için ifade edilenlere inanmak oldukça zor, ne var ki benzer fantezilerden kaçınmakta da kolay değil. Zira yıpranmış çizgiler tarihin ihtişamlarını gölgelemekte, rüzgârın hafifçe kımıldattığı süsleyici saçaklarını estirmekte ve Azerbaycanlı sanatkârların başyapıtlarını gözler önüne getirmektedir. İçeri Şehrin genel çevresine ustalıkla uydurulan ve turistlere yönelik egzotik antikacıların büyülenmiş dükkânları da benzer izlenimleri oluşturmakta ve bir anlamda cinlerin saklandığı sihirli lambaları çağrıştırmaktadırlar. İşin erbapları derler ki, tecrübeli antikacılar satılacak halıları dükkânlarının önünde insanların yürüdüğü ve araçların geçtiği yere boşu boşuna sermezler. Bu sadedice ürüne dikkat çekmek amacıyla yapılan bir reklam değil, halalıların eksiltmesini, “değerlendirilmesini” icap eden bir yöntemdir… Ne de olsa yaşlı halıya her türlü yeni “buruşuk veya kırışık” yararına işlemektedir… Bilemiyorum, ticaretin sırları bir karanlıktır. Neyse, şöyle veya böyle onlar İçeri Şehrin genel ortamına harika bir renk katmakta, görünüm biçimlerinde büyülü ve gizemli doku saçmakta, izlenimlerinde sıcak bir rahatlık sağlamaktadır. Gezi esnasında yorulduğunuz zaman karşınıza çıkan herhangi bir halının birisinde oturup dinlenebilirisiniz. Derhal gümüş kaplarda sunulan şerbet ikramı gerçekleşecek ve sohbet erbapları hikmetli hükümdarlardan söz açacaklar, baykuşlara dönüştürülen ve kurtarıcı kahramanlarını bekleyen şehzadelerden bahsedilecekler, oryantal surette maharetli sihirbazların hayret verici hikâyelerini anlatılacaktır… Asla masalın fazlası olmaz, doğru değil mi…? ■

oo 67 worldofazerbaijan


ART

oo

The Pictures of the Spectral World oo

The flame will flare up on the candleâ€&#x;s wick and will tremble as if in surprise at its sudden birth; the fine ornaments will appear and be filled with light and enigma on the glassy walls Zemfira Mahmudova likes the most to ornament candelabra because the fire that burns within gives a special meaning to the whole composition. text by Sandro photo by SERGEY KHRUSTALEV

oo Nobody knows for sure whether Paradise exists and if it does, then, how it looks like What a playing ground for imagination! Everyone pictures the place as they would wish, reaching, in the end, for the absolute serenity. For many the happy hunting-ground might look like a summer evening in an old court-yard in Baku or on an up country cottage around Absheron The mild sunlight, the coolness of the viny kiosques, the feelings of calmness and serenity in the air and the unhurried wooden trick and track of the backgammon Generations of the Bakuvi people grew up to those knocking sounds; to many it is the symbol of happiness. The backgammon, the very old Oriental game, is loved by almost everyone in Azerbaijan, including women and men, the elder people and the youth. It unites family members, friends and neighbours over many hours’ contests laced with conversations and tea-drinking. In general, the Azeri people’s attitude to the backgammon is very special and so it is no surprise that the ace players try to put in every effort to ensure it is not just a playing board, the draughtsmen and the dice, but a true piece of art in every case. Wood is live and warm; it has a soul; it is delightful to touch and look at. It benevolently gives its flesh to the people letting them turn it into intricate laces or vanish in the gorgeous ornamentation that resembles the lines of fate on one’s palm to tell the fate maybe full of joy by. The backgammon tradition also represents an excellent wood engraving art. There is a similarity to the chess. In both cases, people always tried to make both as beautiful as possible. The backgammon board can be made of mahogany, pear tree, apple tree and many other sorts of wood. It can be dark or it can be light. As for the ornamentation, the variations are endless because every engraver improvises and so the output ranges from the very realistic compositions to the absolutely abstract entwinement of smooth lines. Covered in varnish, all this magnificence goes over to those who will enjoy it for many years and even many generations as the backgammon sets are handed from the father to the son and become the priceless antiques in time. ■

oo 99 worldofazerbaijan


ART

Больше, чем игра oo

Никому доподлинно не известно, существует ли рай, и, если существует, каков он… И это открывает бесконечный простор для воображения. Каждый рисует себе свой рай, таким, каким он представляет себе абсолютную светлую безмятежность. И, возможно, для многих рай похож на летний вечер в старом бакинском дворе или на абшеронской даче… Мягкий солнечный свет, прохлада увитых виноградом беседок, разлитые в воздухе ощущение покоя и безмятежности и мерный деревянный стук нардов… Под этот звук прошло детство не одного поколения бакинцев, и он является для них одним из символов счастья. Нарды – очень старинную восточную игру – в Азербайджане любят практически все: мужчины, и женщины, взрослые и молодежь. Она объединяет членов семьи, друзей, соседей. Часами напролет можно устраивать соревнования, сопровождая их разговорами и чаепитием… В общем, у азербайджанцев к нардам особое отношение, а потому неудивительно, что, создавая их, мастера стараются вложить все свое умение, чтобы в результате получилась не просто игральная доска и шашки, а настоящее произведение искусства. Дерево – материал живой, теплый, наделенный своей особенной душой, радующий глаз и пальцы, которые к нему прикасаются. И оно благосклонно отдает людям свою плоть, позволяя превратить ее в изысканные кружева или украсить витиеватыми узорами – словно линиями на руке, предвещающими лучшую из всех возможных судеб, судьбу, полную радости и счастья. Так нарды превращаются в прекрасный образчик резьбы по дереву и приклодного искусства в целом. Так же, как, например, шахматы – обе эти игры, помимо долгой истории и особой философии, отличает и то, что их всегда стремились создавать как можно более красивыми. Доска для нардов может быть изготовлена из красного дерева, из груши, яблони и многих других пород. Она может быть темного или светлого оттенка. Всех вариантов же их оформления пересчитать просто невозможно – каждый мастер импровизирует по-своему: от вполне реалистичный композиций до совершенно абстрактного переплетения плавных линий. И, покрыв все это великолепие лаком, мастер отдает свое детище тем, кому оно на протяжении долгих лет будут дарить радость, переходя, быть может, от отца сыну и со временем став бесценным антиквариатом. ■

oo worldofazerbaijan


worldofazerbaijan


worldofazerbaijan


ART

worldofazerbaijan


worldofazerbaijan


ART

OYUNDAN ZİYADE

oo Cennetin varlığını ve şeklini gerçekleriyle ifade etmek gibi müşkül bir konu olmadığından dolayı, hudutsuz hayallerin önünü açılmaktadır… Herkes kendi kendine cenneti resmetmekte, mutlak ve aydın sakinliğini gözler önüne sermektedir. Bazılarına göre ise cennet Bakü’nün eski avlısında veya Abşeron bağlarında gerçekleşen yaz akşamlarında yaşanmaktadır. Yumuşak güneş ışığı, üzümlerle örülü çardakların serinliği, havada saçan sükûnet duygusu ve ahşaptan yapılan nerd (tavla oyunu) taşlarının dengeleyici, acayip şakırtısı… Bakülü insanların mutluluk remzini yansıtan bu sedalarla birkaç nesiller yetişmiş, boya başa çatmıştır. Eski şark oyunu olan nerdi Azerbaycan’da hemen hemen büyükler ve gençler, erkeler ve kadınlar dâhil herkes sever. Nerd aile üyelerini, dost ve arkadaşları bir araya getirmekte, birleştirmekte, hatta bağdaştırmaktadır. Nerd saatler süren yarışmalara neden oluyor, eşliğinde sohbetler ve çay ziyafetleri yapılıyor… Azerbaycanlıların nerd oyununa özel bir duygusu var ve bunu gözlemleyen yapımcı ustalar taş ve oyun tahtasının imalinde tüm maharetleri seferber etmektedirler. Oyun tahtasını ve taşlarını eşsiz bir sanat eseri olarak üretmektedirler. Ağaç canlı ve sıcak, insan ruhuna işleyen bir malzemedir. Ağaçla yapılan göz ve parmak teması insana özgünlük iltifatını bahşetmektedir. İnsanoğluna hayırlı olan cismini sunmakta, ince dantel veya ağdalı desenlerle süsleme fırsatı arz edilmiştir. Eldeki çizgilere benzer bir biçimde en iyi olası kadere, sevinç ve mutluluklara vesile olmaktadır. Bu nitelikler dolayısıyla nerd oyunu ahşap üzerinde oyma el sanatının en mükemmel örneklerinden birisine dönüşmüş, satranç gibi hem nüfuzlu tarihi geçmişe ve felsefeye sahip, görünüm şeklinde ise estetik boyutu aksedilmiştir. Nerd tahtası kırmızı ağaç, armut, elma ve diğer ahşap cinslerinden yapılabilmektedir. Açık sarı ve koyu renkli olabilir. Donatma şekli yapımcı ustaların sayısızlaşabilen doğaçlamalarına bağlıdır. Süsleme şeklinde realistlik kompozisyonların yanı sıra soyut ve akıcı çizgililerle örülebilmektedir. İhtişamlı eserini vernikleyen usta zamanla antika özelliğini kazan bu yapıtını, oyunun zevkini çıkarabilenlere, değerlerin babadan evlada teslim edilenlere havale etmektedir. ■

oo worldofazerbaijan


worldofazerbaijan


ART

oo

The Lessons in Fantasy from Emin Gakhramanov

oo

worldofazerbaijan



ART

text by NIGAR Musevi photo by Leyla GulalIyeva The snow that has been falling recently is gone already and the platinum sunrays were finding their way through the clouds and touching gently the faces of the people passing by; another February morning was flowing into the day and the classes were starting at the EM Art Studio of the artist Emin Gakhramanov He has been teaching people of all ages, from five-year-old kids to old-age pensioners, not to draw but to think as artists, to fantasise and to experiment for several years now. ‘All the people live in some frameworks in this way or other. They have the clear and clean-cut stereotypes as to what is possible and what is not. The artists’ frameworks are somewhat blurred in comparison and this enables them to set their imagination free and create something new. And this is what I am trying to do – make my students’ frames blurred, help them unfold their personalities and free their minds, so they are freer at least as long as the art is concerned. And the results are striking: the people who had never picked up a brush or a pencil begin to draw very good in only a few months. Ok, what they’re doing is not professional but it’s still a good level.’ Emin Gakhramanov says that anybody can be taught how to draw as long as there are the desire and the tenacity to do so. As regards the talent Talent in his interpretation is some general spark that everyone has and only waits to be allowed to flare up so we can direct the resulting flame on any course we want. He has approximately 40 students right now; those are children, students, the serious “white collars” and the aged expatriates In general, this is a motley crew that he has there, every one of them living his or her special life but all of them wishing to be initiated into the magic of the art. Each student requires a special attitude because one can only make a student’s inner world bigger and richer and cut out many windows into it and from within to the outer world when one has learnt the inland empire of the student. Although It is very different with children. While adults live in the standard “society buttresses”, locked up within their fears and conceptions, children live in the floating castles surrounded with the gardens populated by the magical animals. Children certainly do not need to be taught how to fantasise and be imaginative; quite on the contrary, any adult can learn a lot from them So, while working with his children students the artist tries only to direct them carefully and gently, put some techni-

worldofazerbaijan



ART

worldofazerbaijan


cal skills in their hands – while hoping and believing that the rest they will take care of themselves brilliantly… ‘I got my artistic education in Tbilisi but, in essence, my mother had been teaching me since I was a very young child. She is a playwright and a person closely connected with the world of the arts. She had a tremendous influence on my creative progress. Even now as I work with my students I use her methods to an extent.’ The question “What is the school of art you adhere to?” normally puts many artists on the spot but not so Emin Gakhramanov; his answer was very clear: impressionism and avantgarde. He prefers the paintings that have plots; his paintings are always stories, screenshots and episodes of life that always has action – the kind of action the audience can think through and take further. Those may be scenes from the life of a big city with the streets, the people in them, and the cafes where the cafe flies spend their days and nights burning their lives to the filter just like the last cigarette to pull on. There can also be semi-magical motives or stories about fishermen and huntsmen His works are the novellas the atmosphere and the style of which put one in mind of the flourishing days of the French Impressionism. In his 35 years, mostly spent painting and drawing, Emin Gakhramanov has never had a personal art show but he hopes to organise two this year: one will be his “personal thing” and the other one will be the combined show of his students’ works. …Meantime, the smell of the oil paints from the studio flows to the balcony and mixes with the freshness of the February air giving birth to the scent of a new day. This will be another day during which the adults and the children will be making their inner worlds more spacious and populating them with everything and everyone they want regardless of how real these things and creatures may happen to be from the point of view of the so-called objective reality. Because there is nothing more abstract than this objective reality when we are talking about the artistic abstraction…■

worldofazerbaijan


ART

Уроки фантазии от Эмина Гахраманова

Выпавший накануне снег уже растаял, платиновые лучи солнца пробивались сквозь тучи, осторожно касаясь лиц прохожих, очередное февральское утро перетекало в день, а в «EM Art Studio» художника Эмина Гахраманова начинаются занятия… Уже несколько лет он учит людей всех возрастов, от пятилетних малышей до пенсионеров, не просто рисовать, а мыслить как художник, фантазировать и экспериментировать.

«Все люди так или иначе живут в каких-то рамках, у них имеются четкие стереотипы по поводу того, что возможно, а что нет. У художников же эти рамки несколько размыты, и это позволяет им дать волю своему воображению и сотворить что-то новое. И я пытаюсь «раздвинуть рамки» своих учеников, помочь их личности раскрыться, их сознанию – стать свободнее хотя бы в плане искусства. И это дает удивительные результаты – за несколько месяцев люди, которые никогда прежде не брали в руки кисть или карандаш, начинают очень хорошо рисовать. Пусть не профессионально, но на хорошем уровне». Эмин Гахраманов говорит, что любого человека можно научить рисовать, лишь бы были желание и упорство. А талант… Талант в его трактовке – это некая общая искра, которой одарен каждый из нас, нужно лишь дать ей разгореться и направить это пламя в любое русло. На данный момент у него около 40 учеников – дети, студенты, серьезные «белые воротнички», пожилые иностранцы… В общем, весьма разношерстный народ, проживающий каждый свою отдельную жизнь, но желающий приобщиться к магии рисунка. И к каждому из этих учеников требуется отдельный подход – только узнав, каков он изнутри, можно попытаться сделать его внутренний мир более широким и богатым, снабдить его множеством «окон». Хотя… Все обстоит иначе с детьми. Если взрослые обитают в «типовых многоэтажках» общественных устоев, своих страхов и убеждений, то дети живут в воздушных замках, окруженных садами, по которым бродят фантастические животные. И уж их-то точно не надо учить придумывать. Это у них можно научиться многому… Так что в работе с детьми художник старается просто бережно направлять ребенка, прививать какие-то технические навыки, веря, что с остальным тот прекрасно справится самостоятельно…

«Сам я получил художественное образование в Тбилиси, но, по сути, учила меня мать – еще с самого раннего детства. Она драматург, человек, тесно связанный с искусством, и она очень сильно повлияла на мое творческое развитие. И сейчас, занимаясь с учениками, я отчасти действую ее методами». На вопрос: «Какого направления в искусстве вы придерживаетесь?», который, как правило, ставит в тупик большинство художников, Эмин Гахраманов отвечает довольно четко: импрессионизм и авангард. Он отдает предпочтение сюжетным картинам – его работы – это всегда истории, кадры, эпизоды жизни, в которых есть какое-то действие, которые можно домыслить. Это могут быть сценки из жизни большого города – улицы, прохожие, кафе, в которых их завсегдатаи прожигают дни и ночи до фильтра, как сигареты, могут быть полусказочные мотивы или истории про рыбаков и охотников… Это картины-новеллы, атмосфера и стилистика которых напоминает расцвет французского импрессионизма. За свои 35 лет, большую часть которых он занимается живописью, у Эмина Гахраманова еще ни разу не было персональной выставки. Но в этом году он надеется организовать сразу две – свою собственную «персоналку» и выставку работ своих учеников. …А тем временем запах масляной краски из студии «течет» на балкон, где смешивается с холодной свежестью февральского воздуха, рождая запах этого нового дня – очередного дня, в течение которого взрослые и дети будут учиться делать свой внутренний мир просторнее и населять его чем хочется и кем хочется, вне зависимости от того, насколько это реально с точки зрения «объективной действительности». Потому что нет ничего более абстрактного, чем объективная действительность, когда речь идет об абстракции в искусстве… ■

worldofazerbaijan


ART

worldofazerbaijan




ART

EMİN KAHRAMANOV’DAN HAYAL DERSLERİ Önceki gün yağan karlar artık erimiş… Güneşin platin renkli ışınları kara bulutları delerek yoldan geçen insanların suratlarına hafiften yansıyor ve sıradan bir Şubat sabahı bir günün görkemine dönüşüyor; ressam Emin Kahramanov’un “EM Art Studio”sunda ise ders başlıyor… Kaç yıldan beri o yediden yetmişe dek insanları resim yapmayı öğretiyor, ressamlık düşüncelerini ve hayallerini geliştiriyor, serbest deneylerini sağlıyor İnsanlar belirli bir çerçeveye uyarak hayatlarını sürdürmektedirler, olabilirlik ve yasaklananlara dair netleşen, klişeleşen kanaatleri vardır. Resimle uğraşan insanda ise bu çerçeve aşındırılmıştır, nitekim serbest irade ve hayallere, yeni buluşlara vesile olur. Ben öğrencilerimde bu özelliği geliştirmeye çalışıyorum, bir başka deyişle “çerçevenin genişletilmesini”, şahsiyeti bakışlarıyla dünyaya açılmalarını, sanatsal kavrayışlarla özgüleşmelerini tetikliyorum. Ve ilginç sonuçlarla karşılaşıyorum, çünkü hayatında fırçayı eline almayan insanlar birkaç ayda, profesyonel seviyede olmasa bile, iyi düzeyde orijinal resimler yapabiliyorlar. Emin Kahramanov her bir insanın istekli ve azimkâr olduğu takdirde resim çizebileceğini savunuyor. Peki yetenek… Yorumundaki yetenek, her birimizin içinde bulunan bir kıvılcımdır, alevlenmesini icap eder ve türlüleşen mecrada yönlendirilebilmektedir…

worldofazerbaijan


ART Stüdyosunda yaklaşık kırk öğrencisi bulunmaktadır. Aralarında çocuklar, üniversite öğrencileri, ciddi ve titiz “beyaz yakalı” adamlar, yaşlı yabancılar vardır. Dolayısıyla hayatlarını farklılıklarıyla yaşayan ve resmin büyünse kapılan münferit insanlardır. Herkes onun ilgi odağındadır, zira insanların iç âlemlerini öğrendiğinde sayısız pencerelerini açabiliyor, onları sanatın ahkâmında büyütülebiliyor ve âlemlerini zenginleştirilebiliyor. Çocuklarla olan yaklaşımları ise çok daha farklıdır… Çünkü tabirlerinde büyükler yüksek katlı sosyal binaların kalıplarında barınıyor, korkuları ve belirginleşmiş kanaatleriyle yaşamlarını sürdürüyorlarsa, minikler kendi bahçelerinde çevrili ve fantastik havyaların dolaştığı hayali şatolarda geziniyorlar. Onlar uydurma özelliğinden yoksun değiller. O, çocukların sayesinde birçok şeyi öğrenebileceğimizi ifade ediyor… Bu bakımdan çocuklarla ilgili çalışmalarda ressam bazı teknik becerileri yetiştirme gayret ediyor, tavsiyelerinde nazikçe davranmayı tercih ediyor. Öteki maharete ise çocuğun kolaylıkla kavuşacağına inanıyor. Ressamlık eğitimimi Tiflis’te gördüm, fakat işin asıl mahiyetini en erken yaşlarımda annemden öğretmiştim. Oyun yazarı olduğu için sanat konusunda derin bilgilere sahipti. Yaratıcı gelişimimde annemin oldukça büyük etkisi vardı. Şimdi de çocuklarla çalışmalarımda kısmen anemin tertiplediği yöntemlerini uygulamaktayım. Genellikle ressamları açmaza düşüren, “Sanatta hangi akımı izliyorsunuz”, sorusuna Emin Kahramanov’un cevabı odcukça nettir: “İzlenimcilik ve Avangart!” Resim eserlerinde konularla ilişkilendirilme tarzını eğlemektedir. Çalışmaları eylem bulunduran ve düşündürmeye meyilli hayat olaylarını veya tarihi okutturuyor. Aksettirdiklerini görüntü ve karelerle izlettiriyor. Büyük şehrin yaşantısından olan sahneleri ele alıyor, sokakları, yürüyen insanları, sigara filtresinde geceleri ve gündüzleri yaktıran insanları, masalsı motifleri, balıkçıları ve avcıları canlandırıyor. Resimleri öykülü tablolara benzemekte, üslupsal dokusu ve havası bir türlü Fransız empresyonizmin altın çağını andırmaktadır. Otuz beş yıllık ömrünün çoğunu Emin Kahramanov ressamlığa sarf etmiş, fakat hala kişisel bir sergisini düzenlenmemiştir. Bu yıl kendi yapıtlarından ve öğrencilerin resimlerinden oluşan sergiyi sunmak niyetindedir. …Bu esnada ise yağlı boyanın kokusu stüdyodan balkona “akıp gidiyor” ve Şubat havsının ferahlıyla karışarak yeni günün nefsini meydana getiriyor. Alelâde bir günde benzersiz bir gün doğacak, büyükler ve çocuklar iç dünyalarını büyütmeye öğrenecekler, nesnel gerçekliğin imkânlarını zorlayarak istekleriyle ve sevdikleriyle buluşabilecekler. Nedeni şu ki sanattaki soyutsallıktan söz açılanda, nesnel gerçeklik soyut bir gerçek gibi karşımıza çıkıyor… ■

worldofazerbaijan


worldofazerbaijan


PORTRAIT

The Master of Telling the Truth in the Movie Language

oo

Yaver Rzayev text by Panah Guluoglu

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası