En sık karşılaşılan deri hastalıklarından biri olan mantar, bulaşıcı enfeksiyon hastalıkları arasında bulunur. Vücudun pek çok bölgesinde ortaya çıkabilen mantar hastalığı, zaman içinde çıktığı bölgeden farklı yerlere de yayılabilir. Deride kaşıntı, kızarıklık, dökülmeler ve iltihaplanmaya neden olabilen mantar türleri, enfekte kişilerle aynı eşyaların kullanımıyla başkalarına da bulaşabilir. Belirtilerin şiddeti ve hastalığın seyrine göre kremler, pomatlar ve medikal yöntemlerle tedavi edilebilir.
Bir enfeksiyon hastalığı olan mantar hastalığı, tek hücreli mantarların cilt üzerinde kızarıklık, kaşıntı, iltihaplanma ve şişliklere neden olmasıdır. Farklı mantar türleri vücudun çeşitli bölgelerinde bu belirtilerin görülmesine neden olabilir. El, ayak, yüz, vücut, kafa derisi gibi bölgelerde cilt üzerinde çoğalan mantar türleri nedeniyle enfeksiyon oluşur.
Başlangıçta sınırları belli gibi görünen cilt anomalileri, zaman içinde mantarın vücudun farklı bölgelerini de etkisi altına almasıyla yayılabilir. Mantar, çevre bölgelerde ya da tamamen farklı bir bölgede yayılım göstererek o bölgelerde de iltihaplanmaya neden olabilir. Bu durumda enfeksiyon çok daha şiddetli semptomlarla seyreder.
Mantar hastalıkları en çok ayak, tırnak, kasık ve vajina, saç gibi bölgelerde deri üzerinde ortaya çıkar. Bununla birlikte nadiren de olsa dil ve lenf bezlerini de etkisi altına alabilir.
Mantar, doğrudan deri teması yoluyla ya da eşyaların ortak kullanılmasıyla bulaşabilen bir hastalıktır. Özellikle bazı mantar türleri, yüksek bulaşıcılığı nedeniyle kalabalık ortamlarda birden fazla kişiyi etkileyerek salgına dönüşebilir. Çocuklarda görülen mantar enfeksiyonları, okul ortamında hızla yayılabilir.
Ayakkabı, terlik, havlu, peçete, çarşaf ve nevresim, kıyafetler, çoraplar gibi eşyaların yanı sıra ortak kullanılan havuz, hamam, sauna, banyo, otel odası, plajlar gibi alanlar da mantarın başka kişilere bulaşarak yayılmasına neden olur. Mantar aynı zamanda topraktan da bulaşabilir. Bahçe, kumsal, tarla gibi topraklı alanlarda da temas yoluyla insandan insana geçebilir.
Mantar, kişiden kişiye bulaşabileceği gibi hayvandan insana da geçebilir. Bu özellikteki mantar türleri, hayvanlarda deri üzerinde tüy dökülmeleriyle kendini gösterir. Tedavi edilmediği durumlarda insanlara da geçebilir. Bu durumda belirtiler de insanlarda daha şiddetli seyredebilir.
Mantar hastalığı etki alanına ve belirtilere göre farklı türlere ayrılır:
Tırnak Mantarı (Onikomikoz)
Çoğunlukla ayak tırnaklarında görülen onikomikozun belirtileri tırnak içinde görülür. Tırnak ucundan başlayarak daha geniş bir alana yayılabilen mantar, tırnakta kalınlaşmaya ve renk bozukluğuna sebep olur. Beyaz ya da sarı renkte kendini gösteren tırnak mantarı asimetrik biçimlidir. Tırnakların çabuk kırılmasına ve şekil bozukluklarına neden olur. Genellikle ayak baş parmağında görülen tırnak mantarı, zaman içinde diğer tırnaklara ve ellere de yayılabilir.
Başlangıçta herhangi bir semptoma neden olmayan tırnak mantarı, ilerleyen dönemlerde ağrılara neden olarak bireylerin hareket kabiliyetini kısıtlayabilir. Özellikle gün içinde uzun süreli kapalı ayakkabı kullanımında belirtilerin şiddeti artış gösterebilir.
Ayak Mantarı (Tinea Pedis)
Sporcu ya da atlet ayağı olarak da bilinen ayak mantarı, en sık görülen mantar hastalığı türlerinden biridir. Genel olarak iltihaplı, kaşıntılı ve dökülmelerin görüldüğü ciltle karakterizedir. Ayak tabanında kurulaşma, kalınlaşma ve çatlama; 4. ve 5. parmaklarda nemli bir görüntüye sebep olur. İltihaplar nedeniyle ortaya çıkan koku, ağrılı ve acılı cilt çatlakları ve giderek kabaran deri, ilerleyen dönemlerde ayak mantarının ortaya çıkardığı belirtiler arasında bulunur.
Genç bireylerde daha sık görülen ayak mantarı genellikle yüzme havuzu gibi ortak alanların kullanımı ya da ayakların uzun süre kapalı ayakkabı içinde kalmasıyla ortaya çıkar. Nemli ve sıcak alanlarda daha sık görülen ayak mantarı, bir tür egzama olan pomfolikse de dönüşebilir.
Kasık Mantarı (Tinea Cruris)
Erkeklerde görülen kasık mantarı bu bölgede kaşıntı, kızarıklık ve yanma hissine neden olur. Tek ya da çift taraflı olmak üzere kasığı etkileyen mantar, bazı durumlarda cinsel organ üzerinde de yayılabilir. Kasık mantarı çoğu zaman ayak mantarı gibi farklı bir bölgede ortaya çıkan mantar türleriyle ilişkilidir.
Vajinal Mantar (Kandidiyazis)
Kadınlarda görülen vajinal mantar oldukça yaygın görülen bir enfeksiyondur. Vajina ve vulvada normalde de bulunan yararlı mantar ve bakterilerin değişime uğraması sonucu, kandida olarak da bilinen maya mantarı türünde kontrolsüz çoğalma görülebilir.
Şiddetli kaşıntı nedeniyle kadınların günlük hayatını olumsuz yönde etkileyen vajinal mantar, tedavi edilmediği takdirde genital bölgedeki diğer alanlara da yayılabilir.
Vücut Mantarı (Tinea Corporis)
Bu mantar türü vücudun herhangi bir bölgesine etki edebilir. Genellikle çember şeklinde kızarık lekeler olarak kendini gösterir. Başlangıçta küçük bir alanda görülen bu halkalar giderek büyüyebilir ve iltihaplanabilir. Leke ve kızarıklıklara çoğu zaman kaşıntı ve dökülmeler de eşlik eder. Hastaların çoğunda ayak ve kasıklarda da mantar hastalığı görülür.
Vücut mantarının yaygın görülen alt türlerinden biri tinea versikolordur. Malassezia bakterisinin kontrolsüz çoğalması nedeniyle ortaya çıkan mantar hastalığı çoğunlukla göğüs, sırt, bel ve kol bölgelerinde belirtilere neden olur. Kırmızı, pembe ya da kahverengi halkalar şeklinde kaşıntılı bölgeler görülür.
Saç Mantarı (Tinea Capitis)
Kafa derisinde ortaya çıkan mantar türüdür. Saç mantarı kafa derisini etkilediği gibi saçı da etkiler. Saçın uzamasını engeller ya da kafa derisinin bazı bölgelerinde dökülmelere neden olur. Boyutu değişmekle birlikte genellikle çember şeklinde bir alanda yayılır. Bu alanlarda kızarıklık, kaşıntı, iltihaplanma, kepekli alanlar, kırık saçlar ve deride dökülmeler görülebilir. Bazı durumlarda ise mantar hem kafa derisini hem de saçı etkilemesine rağmen gözle görülen bir belirti yoktur.
Yetişkinlerden daha çok çocuklarda görülen tinea capitis, yüksek oranda bulaşıcı olması nedeniyle özellikle okul dönemlerinde salgın haline dönüşebilir.
•Aşırı terleme problemi olanlarda,
•Duş sonrasında vücudunu nemli bırakanlarda,
•Ayakkabı, havlu gibi eşyaları başkalarıyla ortak kullananlarda,
•AIDS gibi enfeksiyon hastalıkları bulunanlarda,
•Ergenlik öncesi dönemde bulunan çocuklarda,
•Obezite ya da diyabet hastalarında,
•Hamilelerde,
•İleri derecede kanser hastalarında,
•Bağışıklık sistemi ve vücut direnci düşük kişilerde,
•Elleri sürekli olarak ıslak kalan bireylerde mantar hastalığı görülme ihtimali daha fazladır.
Mantar türleri, cilt yüzeyindeki keratin hücrelerine etki ederek deride deformasyona neden olur. Bu durumda mantarlar belli bölgeleri enfekte ederek çeşitli belirtiler ortaya çıkarır.
Mantar hastalığının nedenleri arasında;
•Aşırı nemli ve sıcak alanlarda bulunmak,
•Aşırı terlemek,
•Dar kıyafetler giymek,
•Havlu, peçete, ayakkabı gibi kıyafet ve aksesuarları başkalarıyla ortak kullanmak,
•Enfekte hayvanlarla temas etmek,
•Cildi yeterince kuru tutmamak,
•Bazı ilaçların kullanımı,
•Obezite,
•Kadınlarda gebelik,
•Hijyen kurallarına özen göstermemek bulunur.
Mantar türleri sıcak ve nemli hava ya da ortamlarda çok daha kolay çoğalabilir. Bu nedenle, mantar hastalığı genel olarak yaz aylarında daha çok görülür. Bunun en önemli nedeni hava sıcaklığının yüksek olmasıdır. Bulaşıcı bir hastalık olduğu için yaygın nedenlerden biri de enfekte kişilerin eşyalarının ortak kullanılmasıdır.
Mantar türleri farklı sıcaklık seviyelerinde çoğalır. Bazı mantarlar °C’de, bazıları °C’de, bazıları ise 40°C’den daha yüksek sıcaklıklarda üreyebilir. Oksijen bulunan ortamlarda daha hızlı çoğalabilen mantarlar, güneş ışınlarına ve nemsiz, kuru ortamlara karşı savunmasızdır. Bu nedenle doğrudan güneş ışığı alan kuru ortamlarda mantarların üremesi durur ya da yavaşlar.
Mantar belirtileri, vücutta görülme bölgesine göre değişiklik gösterir. Bununla birlikte mantar hastalarında yaygın olarak görülen belirtilerden bazıları şunlardır:
•Deri üzerinde halka şeklinde kızarıklık ve şişlik
•Pembe, kırmızı ya da kahverengi gibi cilt renginden farklı lezyonlar
•Ciltte iltihaplanma
•Cilt üzerinde pullanma ve dökülmeler
•Sürekli kaşıntı hissi
Bu belirtilere ek olarak mantarın etki alanına göre farklı belirtiler de görülebilir. Tırnak mantarları tırnak içinde renk değişikliklerine ve şekil bozukluklarına yol açar. Vajinal mantarda ise kaşıntı, kızarıklık ve deri dökülmesine ek olarak kıvamlı akıntı görülebilir.
Vücuttaki yüzeysel mantarlarda ise içi sıvı ya da irin dolu büyük veya küçük kabarcıklar görülebilir. Bu belirtilerden biri ya da birkaçının görüldüğü bireylerin bir sağlık kurumuna başvurması gerekir.
Mantar hastalığının teşhisinde mantara neden olan mikroorganizmanın ayırt edilebilmesi için laboratuvar testlerinden yararlanılır. Mantarın görüldüğü bölgeden kazıma yoluyla alınan örnek mikroskop altında incelenir. Bazı nadir görülen mantarların teşhisinde ise özel ışık sistemlerinden de yardım alınır.
Vajinal mantar hastalıklarında ise akıntı örneği alınır. Bu sayede laboratuvarda yapılan incelemeler sonucunda hastalığın mantar ya da bakteri nedeniyle ortaya çıktığı ayırt edilebilir.
Bu yöntemlerin dışında, kişiler de bazı belirtileri dikkate alarak mantar hastalığından şüphe edebilir. Hastalığın başlangıç semptomları ve ilerleyişi çoğu hastada benzer belirtilerle seyreder. Bu belirtileri gözlemleyen kişilerin beklemeden tanı için sağlık kurumuna gitmesi önerilir.
Mantarın tipi ve etki alanı belirlendikten sonra tedavi uygulanmaya başlanır. Hemen hemen tüm tedavilerde oral yolla alınan ilaçlar ya da topikal krem, losyon ve pomatlar kullanılır. Bazı ileri derece vakalarda bu tedavi yöntemlerinden birlikte yararlanılır.
Çeşitli formlardaki antifungal ilaçlar öncelikle tercih edilen yöntemlerden biridir. Bu ilaçlar krem ve losyon, şampuan, hap, fitil, toz ya da sprey şeklinde olabilir. İlaçların dozu ise mantarın tipine ve üreme alanına, belirtilerin şiddetine ve hastaların tıbbi geçmişine göre ayarlanır.
İlaç ve kremlerin düzenli kullanılması tedavinin önemli basamaklarından biridir. Mantar mikroorganizmaları hızlı bir şekilde üreyebilir ve vücudun farklı bölgelerine yayılabilir. Düzenli kullanılan ilaçlar mantarın üremesini yavaşlatarak tedavide başarı oranını artırır.
Tedavi süresi ise mantarın türüne ve yerleşim alanına göre değişiklik gösterir. Vajinal mantarlar ortalama içinde iyileşir. Bununla birlikte, vücut ve saç mantarları yaklaşık 30 gün, tırnak mantarları ise ortalama 6 ayda tedavi edilir.
Mantar hastalığının tedavi edilmediği durumlarda, mantarın neden olduğu iltihaplanmalara farklı enfeksiyonlar da eşlik edebilir. Bununla beraber, ilerleyen enfeksiyonların tedavi edilmesi zorlaşır; mantar başka bölgelere de yayılarak kronik hale gelebilir.
Mastit, memede şişme ve kızarıklık ile ortaya çıkan bir doku iltihabıdır. Genellikle emzirme sürecindeki kadınlarda görülür ve doğumdan sonraki ilk iki ay içerisinde gelişebilir. Memede hassasiyete ve ağrıya neden olur. Mastit sebepleri süt kanallarında biriken enfeksiyon ve bağışıklık sistemini zayıflatan bazı hastalıklardır. Nadiren de olsa emzirme döneminde olmayan kadınlar arasında da görülür. Bu hastalarda mastite neden olabilecek etkenler yanlış meme implantları ve sık sigara kullanımı olarak sıralanabilir.
En belirgin şekilde memede ağrılı şişlik ve kızarıklık olan mastit belirtileri yorgunluk, yüksek ateş, koltuk altı bezlerinde şişlik ve emzirirken yanma hissi de olabilir. Memede mastit çeşitleri, tıpkı belirtiler gibi iki ana şekilde incelenir; emzirmeye bağlı mastit ve emzirmeye bağlı olmayan mastit. Mastit tedavisi de bu iki önemli türe ve nedenlerine göre farklı şekillerde sağlanır.
İstanbul mastit tedavisi için gereken süt boşaltılması ve drenaj gibi yöntemleri kolaylıkla gerçekleştirebilecek pek çok uzman doktora ev sahipliği yapmaktadır. Mastit tedavisi fiyatları yapılan işleme göre değişmekle birlikte genelde diğer işlemlere oranla daha uygundur.
Mastit tedavisinde hastanın ihtiyaçlarının doğru bir şekilde belirlenmesi tedavi sürecine önemli bir etki sağlar. Hasta yakınları da bu süreçte hastalık ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi sahibi olarak süreci takip etmek ister. Bu makalede mastit belirtileri, evreleri,riskleri; mastit tedavi seçenekleri; mastit tedavisi türleri, riskleri ve tedavi sonrası süreç, hasta yakınlarını bilgilendirici şekilde ele alınmıştır.
Mastit olarak bilinen meme enfeksiyonu yaygın olarak 18 ile 50 yaş arası kadınlarda görülmektedir. Emzirme ile ilgili olanlar ve emzirme ile ilgili olmayanlar olarak 2 ana gruba ayrılır. Emzirmeyle ilgili olan laktasyonel mastit, emzirmeyle ilgili olmayanlar granülomatöz mastit ve peridüktal mastitdir.
Kistler birçok farklı şekil alabilir ve memede görünebilir. Basit bir kist olarak bilinen iyi huylu sıvı dolu bir kese, en sık görülen tiptir (kanserli değildir). Basit kistler rutin bir mamografi sırasında sıklıkla bulunur ve genellikle herhangi bir semptom göstermezler.
Karmaşık bir kist, katı bir bileşene veya alışılmışın dışında bir şekle sahip farklı bir kist türüdür. Bir diğer meme kist türleri; basit meme kisti, komplike meme kisti, meme çeperinde çıkıntı olan kist, yoğun içerikli meme kisti ve iç yapısı düzensiz meme kisti olarak türleri bulunur. Memede oluşabilen diğer kist türleri, meme dokusundaki fibrokistik değişikliklerle bağlantılı olabilen iyi huylu kistler olan sklerozan adenoz kistlerini ve emzirme sırasında meydana gelen laktasyonel kistleri içerir.
Göğüs dokusunda oluşabilen sıvı dolu bir kese, meme kisti olarak bilinir. Tipik olarak iyi huyludurlar, bu da kanserli olmadıkları anlamına gelir. Nadir durumlarda bir kist kansere dönüşebilir.
Meme kanserinin başarılı bir şekilde yönetilmesi için erken teşhis önemli olduğundan, bir sağlık uzmanı göğüs topaklarını veya meme dokusundaki değişiklikleri incelemelidir. Bir meme kistini teşhis etmek için bir meme muayenesi ve mamogram veya ultrason gibi görüntüleme testleri kullanılabilir. Bir kist keşfedilirse, doktorunuz kistin iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığını belirlemek için biyopsi gibi ek testler önerebilir. Kistlerin tipik olarak tedavi edilmesi gerekmez; sadece kendi başlarına gidecekler. Bununla birlikte, rahatsız edici ise veya kanser belirtileri gösteriyorsa kistin boşaltılması veya çıkarılması gerekebilir.
Emziren annelerde herhangi bir dönemde laktasyonel mastit görülebilmektedir. Ancak en sık doğum sonrası ilk 3 ay içinde ortaya çıkarlar. Memede bölgesel olarak ağrı, kızarıklık ve sertlik gibi belirtilere neden olur. Ciddi olgularda ateş ve halsizlik gibi bulgular da görülebilir.
Laktasyonel mastit gelişiminin en sık nedeni memede süt birikimidir. Meme başındaki yara ve çatlaklar mastit gelişimi için risk faktörleridir. Bunlar hem ağrıya neden olmakta hem de enfeksiyona neden olabilecek bakteriler için giriş kapısı oluşturmaktadır.
Ayrıca annenin kullandığı uygunsuz materyalden (plastik türevleri) yapılmış göğüs pedleri, meme başında irritasyona neden olarak mastit için zemin oluşturabilir. Bebeğin ağzındaki pamukçuğa bağlı olarak gelişen mantar enfeksiyonları meme başında çatlaklara neden olarak mastit için risk faktörü oluşturur.
Özellikle annenin meme başından başlayıp göğüs duvarına saplanır tarzda ağrı tarif etmesi, mantar enfeksiyonunu düşündürmelidir. Bebeğe ait yarık damak gibi bazı deformiteler de meme başında travmaya neden olarak mastite zemin hazırlayabilir.
Mastitin tedavisi sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta emzirmenin bırakılmaması hatta daha sık aralarla emzirilmesi gerektiğidir. Mastit sırasında emzirmenin bırakılması, memede süt birikiminin artmasına ve apse gelişimine yol açabilmektedir. Mastit sırasında annelerin ‘bebeğe mikrop bulaşır’ düşüncesi yanlıştır. Üstelik anne sütü yüksek miktarda antienflamatuvar barındırır. Bu da bebek için koruyucu bile olmaktadır.
Bazen anneler bebeğin mastit sırasında hasta memeyi emmek istemediğinden yakınırlar. Bu sütün tadının değişmesinden kaynaklanır. Bu durumda meme mutlaka pompa ile boşaltılmalıdır. Mastite bakteriler yol açtığından antibiotik tedavisi gereklidir. Tedavi süresi gündür.
Mastitli hastalarda apse gelişiminden şüphelenilirse ultrasonografi yapılarak apse olup olmadığı kontrol edilmelidir. Apse bulunursa ultrasonografi eşliğinde drenaj veya cerrahi yöntemle absenin boşaltılması gereklidir. Drene edilen sıvının mikrobiolojik olarak incelenmesi yani kültür ve antibogram yapılması gereklidir.
Emzirmeyle ilişkili değildir. Meme kanserini taklit edebilir. Granülomatöz mastitlerin bir kısmı, tüberküloz, lepra, mantar ve sarkoidoz gibi hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkar. Bu hastalıklar granülomatöz mastit tanısı almış kişilerde araştırılmalıdır. Bu sebepler yok ise idiopatik granülomatöz mastit tanısı konur ve hastaların büyük kısmı bu gruptadır.
Granülomatöz mastitler sıklıkla yaşlarında görülür. Sebebi tam olarak bilinememektedir. Tipik klinik bulgusu hızlı büyüyen ağrılı meme kitlesidir. Meme cildinde kızarıklık görülebilir, bazen apse gelişebilir. Meme başında çekinti görülebilir. Meme kanseri sanılabilir. Tanı kalın iğne biopsisi ile alınan materyalin patolojik incelemesi ile konulur.
Granülamatöz mastitte hastalığın seyrine göre kontrol, tıbbi veya cerrahi tedavi uygulanabilir. Kitlenin kanser olmadığı kanıtlandığı takdirde herhangi bir şikayete yol açmayan kitleler çıkartılmadan izlenebilir. Kitlede büyüme olup olmayacağı gözlenir. Tıbbi tedavide de sıklıkla steroid kullanılır. Ancak steroid tedavisinin glukoz intoleransı ve cushingoid özellikler gibi bazı yan etkileri vardır. Granülamatöz mastitte eğer apse oluşmuş ise drene edilmelidir.
Kitle çok ağrılıysa ve büyüklüğü çıkarılmaya uygun ise cerrahi olarak çıkarılabilir. Cerrahi tedavi sonrası nükseden durumlarda steroid tedavisi uygulanabilir. Bazen de kitleyi küçülterek operasyona uygun hale getirmek için steroid tedavisi yapılabilir. Yaygın tutulum gösteren olgularda mastektomi yapılması gerekebilir.
Areola altında inflamasyon ve abse gelişimi ile kendini gösterir. Genellikle doğurganlık çağında ve laktasyonda olmayan kadınlarda gözlenir. Nedenleri arasında sigara içmek ve bakteriyel infeksiyonlar önemli yer tutar.
Meme başının yakınında kitle, ağrı ve meme başından akıntı sık görülen belirtileridir. Tanıda hastanın yaşına göre mamografi ve meme ultrasonografisi kullanılır. Kanser tanısını dışlayabilmek için görüntüleme eşliğinde kalın iğne biopsisi yapılır. Hem patolojik tanı konulur hem de mikrobiolojik inceleme ile etken mikroorganizma saptanabilir.
Eğer klinik tabloda enfeksiyon ön planda ise tedavide antibiotik ve antienflamatuvar ilaçlar kullanılır. Apse var ise drene edilmelidir. Eğer bu tedaviler ile düzelme olmuyor ya da düzeldikten sonra nüks ediyor ise subareolar disseksiyon ve eksizyon gibi cerrahi yöntemler uygulanır.
Mastit nedir, neden olur?
Meme dokusunun iltihaplanması olarak tanımlanan mastit genellikle emziren kadınlarda görülse de sigara tüketimi veya diyabet gibi bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklara bağlı olarak da gelişebilir. Genellikle tek bir memeyi etkileyen mastit, meme kanalının tıkanması ya da çeşitli bakterilerin meme ucundan bedene geçiş yapmasıyla enfekte olur ve ortaya çıkar.
Mastit nasıl geçer?
Mastitin geçebilmesi için ilk yol, memedeki sütün boşaltılmasıdır. Bunun içinse en kolay çözüm bebeği emzirmektir. Emzirme sırasında oluşabilecek ağrı ve yanma hissini azaltmak içinse emzirmeden önce memeye ılık kompres uygulanmalıdır. Kompres için su torbası ve ılık bir duş tercih edilebilir. Eğer süt boşaltılmasına rağmen belirtiler devam ediyor ve meme ucundaki çatlak büyüyorsa bu durumda doktor kontrolünde antibiyotik tedavisine başlanmalıdır.
Mastit olduğumu nasıl anlarım?
Memede şişlik, hassasiyet, ağrı varsa, emzirirken yanma hissi oluşuyorsa, memenin çeşitli bölgelerinde normal olmayan bir sıcaklık hissediliyorsa, meme başında koyu renkli ve kötü kokulu bir akıntı geliyorsa, üşüme ve titremeye memede ele gelen sert apseler eşlik ediyorsa mastit olmuş olabilirsiniz.
Tedaviye cevap vermeyen mastit, kanser midir?
Eğer uygulanan tedavi yaklaşımları mastite çözüm olmuyorsa bu durumda enflamatuvar meme kanseri şüphesi ihtimal dahiline girer. Antibiyotik ve drenajdan sonuç alınamadığında dokudan biyopsi örneği alınır ve patolojiye gönderilir. Patoloji sonuçlarına göre kişinin kanser olup olmadığı anlaşılır.
Geçmeyen mastitin çözümü nedir?
Mastit genelde kendiliğinden geçen bir sağlık problemi değildir. Söz konusu bir enfeksiyon olduğundan doktor müdahalesi şarttır. Özellikle de memedeki sütün boşaltılmasına rağmen hala süren mastit vakalarında medikal tedavi gerekir. Eğer hasta tedavi olmaz ve kendiliğinden geçeceğini düşünürse sonucunda memesinde apse gelişir. Bu durumda ise tek yapılması gereken drenaj uygulamaktır. Bir enjektör ile apsenin içi boşaltılır ve antibiyotik tedavisi ile desteklenir.
Granülomatöz mastit belirtileri nelerdir?
Ortaya çıkış sebebi tam olarak bilinemeyen granülomatöz mastitin belirtileri genelde bölgeseldir. Memede sert bir yumru hissedilmesi en yaygın semptomdur. Ayrıca memede ağrı, meme başının içe göçmesi, memede akıntının oluşması gibi şikayetler de görülebilir.
Laktasyonel mastit tedavisi nasıl olur?
Emzirmeye bağlı olarak gelişen laktasyonel mastitin tedavisinde ilk öncelik antibiyotiklerdir. Yaklaşık gün süren antibiyotik tedavisinden sonra apseden şüpheleniliyorsa ultrasonografi yapılarak apse olup olmadığı kontrol edilmelidir. Eğer kişide apse söz konusu ise drenaj veya cerrahi yöntemle absenin boşaltılması gereklidir.
Sürekli mastit olmak normal mi?
Sürekli mastit olmanın arkasında birçok neden yatar. Annenin dar ve yanlış iç çamaşırları giymesi, süt memeden yetersiz şekilde boşaltılıyorsa, bebek uygun olmayan pozisyonda emziriliyorsa, memeden daha önce operasyon geçirilmişse, meme ucunda mantar varsa, anne yeterli beslenmeyip yeteri kadar da sıvı tüketmiyorsa mastit gerçekleşebilir. Bu durumda hekime başvurmakta yarar vardır.
Mastit nasıl engellenir?
Bebek daha sık emzirilmeli, emzirmek için en doğru pozisyon bulunmalı, her iki memeden emzirilmeye özen gösterilmeli, eğer bebek yeteri kadar emmiyorsa memedeki sütü boşaltmak için süt sağılmalı, uygun bir iç çamaşırı tercih edilmeli, dengeli beslenip bol sıvı tüketilmeli.
Mastitken bebek emzirilir mi?
Mastitken bebek emzirilebilir hatta meme enfeksiyonun tedavisi için emzirerek sütü boşaltmak çok önemlidir. Enfeksiyonun bebeğe geçme gibi bir riski yoktur.
Randevu Almak için Tıklayınız
Vajinal enfeksiyonlar jinekolojik hastalıklar arasında en sık rastlanan problemlerden biridir. Fizyolojik vajina florası çok sayıda bakteri ve mikroorganizmanın bulunduğu, dengeli bir mikrobiyotaya sahiptir. Ancak yoğun antibiyotik kullanımı, genital hijyenin yetersiz olması, sağlıksız beslenme alışkanlıkları gibi bazı durumlar vajinanın floral dengesini bozabilir. Bu durumda vajina içerisinde yararlı mikroorganizmalar azalır, zararlı mikroorganizma yoğunluğu artış gösterir. Bunlardan en sık karşılaşılan enfeksiyon tablosu vajinal kandidiyazis olarak da adlandırılan vajinal mantar enfeksiyonudur.
Vajinal mantar enfeksiyonu dünya üzerindeki kadınların yaklaşık %75’inde görülen ve genellikle Candida albicans adlı bir mikroorganizmanın neden olduğu vajinal mukoza enfeksiyonudur. Enfeksiyonların yaklaşık %90’ından sorumlu olan Candida albicans mikroorganizması sağlıklı bireylerde ağız, boğaz, bağırsak ve vajina florasında doğal olarak bulunan mikroorganizmalardan biridir. Ancak genellikle gebelik durumunda, HIV, diyabet ve obezite gibi sistemik hastalık varlığında ve antibiyotik, oral kontraseptif ve steroid gibi ilaçların kullanımı sonucunda bu yapılardaki floral denge bozulur ve Candida albicans yoğunluğu artış gösterir. Bunun sonucunda mantar enfeksiyonu ortaya çıkar.
Vajinada şiddetli kaşıntı, vajinal mantar enfeksiyonunun en sık görülen belirtilerinden biridir. Kaşıntıya bağlı ödem, vulvada eritem ve hassasiyet gelişebilir. Bunun yanı sıra sağlıklı vajinal floranın bozulması, fizyolojik vajinal akıntıda da değişikliğe yol açar ve özellikle mantar enfeksiyonu beyaz süt kesiği veya peynirimsi görünüme sahip vajinal akıntılara neden olur.
Vajinal enfeksiyonlar ürogenital sistemi bütünüyle etkileyen geniş çaplı rahatsızlıklardır. Bu nedenle vajinal mantar varlığında üriner sistem de etkilenir. İdrar yaparken ağrı ve yanma gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Bununla birlikte cinsel ilişki sırasında ağrı (disparoni) şikayeti de vajinal mantar varlığında yaygın görülen şikayetlerden biridir. Cinsel birliktelik sırasında özellikle kasık bölgelerinde görülen ağrı, yanma, batma, kaşıntı ve huzursuzluk gibi belirtiler disparoni olarak tanımlanır ve genellikle altta yatan vajinal enfeksiyon durumundan kaynaklanır.
Mantarlar kişinin ağız, boğaz, bağırsak ve vajinal florasında doğal olarak bulunan organizmalardır. Ancak bazı durumlarda mikrobiyota dengesi bozulur ve bu organlarda mantar yoğunluğu artış gösterir.
Kişinin bağışıklık sisteminin zayıflaması ile yararlı mikroorganizma sayısı azalır ve bunun sonucunda mantar enfeksiyonu gelişebilir. Antibiyotik kullanımı ile vücutta çoğalan zararlı mikroorganizmaların kontrol altına alınması hedeflenir ancak bazı antibiyotikler yararlı mikroorganizmaları da etkileyebilir. Bu durumda mantar yoğunluğunu kontrol eden yararlı mikroorganizmalar azalır ve ilgili organda mantar enfeksiyonu gelişir.
Sağlıklı vajinal floranın sürdürülmesi için gereken en önemli şartlardan biri ortam pH’ının optimum düzeyde tutulmasıdır. Vajinal ortamın pH değeri yaş, hormon düzeyi, cinsel aktivite varlığı, tercih edilen doğum kontrol yöntemi, metabolik hastalık durumu, kullanılan ilaçlar, antibiyotikler ve cerrahi girişim gibi pek çok faktöre göre değişiklik gösterir. Normal vajinal flora aerobik bir ortama sahiptir ve bu ortamın sağlanmasından büyük oranda Laktobasil adı verilen organizmalar sorumludur. Laktobasil yoğunluğunun azalması ile aerobik ortam zayıflar ve vajinal florada sağlanmış olan bakteri dengesi bozulur.
Vajinal mantarın gelişiminde hormon dengesizliğinin de önemli rolü bulunur. Özellikle östrojen hormonunun azlığı ya da çokluğu vajinal enfeksiyonların ortaya çıkışı ile oldukça ilişkilidir. Vajina içerisinde devamlı olarak yer alan bazı sekresyonlar, vajinal ortamın sağlıklı pH düzeyinin korunması için son derece önemlidir. Vajinanın normal sekresyonları vulva kaynaklı sebase sekresyonlar, Bartholin ve Skene bezlerinden gelen fizyolojik sekresyonlar, uterus ve serviks içerisinde yer alan bezlerin salgıları, vajina epitel dokusundan sızan sulu kıvamlı sekresyonlar, serviks ve vajina dokularından dökülen hücre yapıları, mikroorganizmalar ve onların metabolik atıklarından oluşur. Östrojen hormonu vajina epitelinin çoğalmasını, yenilenmesini ve olgunlaşmasını sağlarken aynı zamanda epitel hücrelerde glikoz depolanmasından sorumludur. Glikozun epitel hücrelerde depolanması sonucunda laktik asit açığa çıkar ve laktik asit vajina pH’ını düzeyine düşürerek optimum seviyede tutar. Ergenlik döneminden önce ve menopoz sonrası dönemde östrojen salgısının az olmasından dolayı vajina epiteli çoğalıp yenilenemez ve fazla miktarda glikoz depolayamaz. Bu durum yaşamın bu dönemlerinde vajina epitelinin daha ince ve vajinal salgıların daha az olmasına yol açar. Bu nedenle bu yaş gruplarında vajinal enfeksiyonlara yatkınlık artış gösterir.
Vajinal mantar teşhisi genellikle hastanın şikayetlerine ve vajinal bölgenin muayene bulguları doğrultusunda yapılır. Vulvovajinal bölge olarak adlandırılan dış ve iç genital organda ödem olması, özellikle vajina içerisinde kaşıntı ve hassasiyetle birlikte idrar yaparken yanma ve batma şikayetleri pek çok vajinal enfeksiyon ile birlikte ortaya çıkabilecek belirtilerdir. Bu nedenle vajinal enfeksiyonların teşhisi için genellikle vajinadan gelen akıntının özellikleri göz önünde bulundurulur. Sağlıklı vajinal sekresyonlar genellikle şeffaf veya açık renkli, kokusuz, akışkan kıvamlı ve rahatsızlık vermeyecek miktardadır. Ancak bakteri, mantar, virüs ve parazit gibi mikroorganizmalar, vajinal akıntının fizyolojik özelliklerinde değişikliğe yol açar. Enfekte olmuş vajinal sekresyonlar genellikle sarı-yeşil veya gri renkte, pürülan görünümde, daha yoğun kıvamlı ve kötü kokuludur. Mantar enfeksiyonu ise sıklıkla beyaz süt kesiği veya peynirimsi akıntıya neden olur.
Hastalığın klinik özelliklerine ek olarak vajen pH’ı değerlendirilir ve şüpheli durumlarda vajinal sekresyonlar %10’luk potasyum hidroksit çözeltisi ile incelenir.
Vajinal mantar tedavisi mutlaka kesin tanı almış, klinik bulguları olan kişilere uygulanmalıdır aksi takdirde sağlıklı vajinal flora bozulabilir. Kısa sürede sonlandırılan veya düzenli uygulanmayan tedavilerde başarı sağlanamaz ve bu uygulamalar kişiyi hastalığa karşı daha yatkın hale getirir. Dolayısıyla vajinal mantar tedavisinin baştan sona uzman hekim takibinde yapılması gerekir.
Tedavi hastanın yaşına, altta yatan herhangi bir sistemik hastalık olup olmamasına ve mantar ile ilişkili şikayetlerin şiddetine göre planlanır. Mantar enfeksiyonunun antibiyotik kullanımı ile ilişkisi göz önünde bulundurularak mantar tedavisinden önce antibiyotik tedavisinin tamamlanması beklenir.
Tedavide oral veya intravajinal yolla uygulanabilen antifungal özellikli tabletler tercih edilir. Antifungal özellikli tablet tedavisi hastalığın kontrolü için 7 veya 14 gün süre ile, gece yatmadan önce vajen içerisinde 1 tablet yerleştirilmesi ile yapılır. Hastalığın etkin şekilde tedavi edilmesi ve tekrarlayarak kronik vajinal mantara yol açmaması için tüm tedavi planının hekim tarafından gerçekleştirilmesi önemlidir. Yanlış uygulamalar tedaviye direnç gelişmesine ve hastalığın sık aralıklarla tekrarlamasına neden olurken bozulan vajen pH’ı kişiyi diğer vajinal enfeksiyonlara da yatkın hale getirir.
Vajinal mantar enfeksiyonunun gelişmemesi için öncelikle kontrolsüz antibiyotik kullanımının önüne geçilmeli, antibiyotik kullanımından sonra ise vücudun bozulan mikrobiyotasını destekleyecek takviyeler alınmalıdır. Tüm vücutta patojen özellikli mikroorganizmaların çoğalmasını engelleyerek florayı destekleyen probiyotikler aynı zamanda mukozal bağışıklık sistemini güçlendirir ve koruyucu etki gösterir. Vajinal mantar gelişmesini önlemek için özellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde laktobasil içeren probiyotik takviyeler kullanılabilir.
Vajinal mantarın önlenmesi için genital hijyen alışkanlıklarının da düzenlenmesi gerekir. Kişinin mümkün olduğunca pamuklu iç çamaşırlar tercih etmesi, dar ve hava almayan çamaşırlar kullanmaması önemlidir. Sağlıklı mikroorganizma kaybına yol açan vajinal duş uygulamasından da kaçınmak gerekir.
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “funduszeue.info” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, funduszeue.info web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası